uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

10 Mart 2012 Cumartesi

15. Bölüm Milyon Dolarlık Bebek

Ölüm Meleği Silah ı kafasına dayamıştı. Gözlerini kapattı ve tetiği çekti. Silah ın sesi bütün ormana yayıldı. Ölüm Meleği silah ı tam ateşlerken  bileğini tutan bir el Ölüm Meleği nin kafasına sıkmasını engellemişti. Ölüm Meleği gözlerini açtı. Karşısında Mirza ve Sebastian ı gördü.
Ölüm Meleği : Öldüm mü cehennem demiyim hiç değişmemiş ortam.
Mirza : Yok cennettesin. Buda huri sebo .
Ölüm Meleği : Lanet olsun.. Ne diye kurtardınız beni ?
Mirza : Öleceksen onurunla öl! Kendi kafana sıkarak değil.
Ölüm Meleği : Isırıldım seni lanet olasıca ısırıldım.
Sebastian : Anti serum var .
Ölüm Meleği : Biliyorum evet var fakat  bütün anti serumlar arabayla birlikte yandı. Siz iki akıllıda beni bunun için kurtardınız.
Mirza : Sanki son serumlar patladı.
Ölüm Meleği : Seri üretim tesisi varda ben mi bilmiyorum.
Sebastian : Tekirdağ Mortem üstü var . İstanbul anadolu mortem üstü var . Mortem Avrupa üstü  var.
Ölüm Meleği : Tamam planı yaptık. Elimize bir kap alalım tık tık tık diye kapılarını çalıp komşu komşu anti serum lazım bana mı diyelim ?
Mirza : Yok amına koyayım öyle demeyelim Annem bir tüp anti serum istedi diyelim.
Ölüm Meleği : Siz ikiniz anlamıyorsunuz. Yoruldum artık. Daha kaç hayat biz yaşayacağız diye ölecek ?
Mirza : Öldürelim ki ölmeyelim
Mirza : Sebastian kanka Ölüm Meleği nin kafasını bi kontrol et. Sanırım zombiler beynini de yediler.
Ölüm Meleği : Geç dalganı amına koyayım geç.
Mirza : Sebastian Moruk aşısı gelmiş meleğinin. Vur aşısını da ısırmasın ..
Ölüm Meleği : Anlamadım Mirza !
Mirza : Bizde aradığın şey var duygusal soldiers.
Sebastian anti serumu alıp getirdi. Sol kolunun damarına anti serum enjekte edildi.
Ölüm Meleği : Hepsi bu kadar mıydı beyler ?
Mirza : Hepsi bu kadar değil .
Sebastian : Kanka 3 gün boyunca 12 şer saat aralıklar ile bu aşıyı olacaksın. Ne geç ne erken. Saatini kur sen kanka..
Mirza : Saat gibi kuralım Ölüm Meleği seni tam zamanında çalarsın..
Ölüm Meleği : Piç kurusu..
Ölüm Meleği Tekrardan eve girdi ve bir omuzuna Mustafa yı bir omuzuna Sansar ın cansız bedenini aldı. Onları dışarıya çıkarttı. 
Ölüm Meleği : Gidelim mi artık ? 
Mirza : Nereye gidelim mi artık ? 
Ölüm Meleği : Eve .. 
Sebastian : Ev mi var ? da gidelim.. 
Ölüm Meleği : Lanet olasıcılar siz beni delirtmek mi istiyorsunuz ? 
Sebastian : Muhtemelen hayır .
Mirza : Muhtemelen evet..  
Ölüm Meleği : Arabanız nerede ? 
Sebastian : Üstümüz yandı oradan kaçtık Senin yanına doğru geliyorken silah seslerini duyduk duyunca da arabaları evin arka tarafındaki patika da bıraktık. 
Ölüm Meleği : Arabaları ? 
Sebastian : Evet senin bize bıraktığın jeep ve bir erzak dolusu tır. 
Ölüm Meleği : Allah ım sürprizini sona bıraktığın için sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim.. 

Sebastian jeep i getirdi. Ölüm Meleği Sansar ı ve Mustafa nın cansız bedenlerini arabanın arka koltuğuna dikkatlice koydu. Ölüm Meleği ve Sebastian bir arabada erzak dolusu tır'a da Mirza geçti. Ölüm Meleği ni takip ediyordu Mirza.. Bir süre sonra hapishanenin ön tarafına geldiler. Ölüm Meleği Telsiz ile içeridekilere seslendi. Kapı açıldı. Bir müddet bekledikten sonra tampon bölgedeki ikinci kapı açıldı.. Hapishanenin avlusundaki sivil halk dışarıya çıkmış gelenleri merak ediyordu. 
Tampon bölgeden bir tır ve bir jeep içeriye doğru girdi. Jeep sağ tarafa Cumali Ferit in gömülü olduğu yere doğru dönerken Tır ise yüz metre sonra durdu ve içinden Mirza tek başına indi. Mirza nın hemen yanına siviller geldi. Siviller yakınlarını soruyorlardı. Mirza ise mahcup bir şekilde bilmiyorum tanımıyorum haberim yok diyordu. Üzgünüm diyerek etrafını saran sivillerin yanından ayrılıyor Ölüm Meleği ve Sebastian ın bulunduğu yere doğru gidiyordu. Ölüm Meleği arabadan indi. Mustafa ve Sansar ın cansız bedenlerini arabadan indirip yere doğru yatırdı. O sırada yanına Ateş Tuncay ve Asit de geliyordu. Ölüm Meleği onlara aldırış etmeden Mustafa ve Sansar ı yan yana yatırdı. 
Ölüm Meleği : Sebastian garajda kazma ve kürek var birazda su alıp gelir misin?
Sebastian : Tamamdır .. 
Asit : Hoş geldin patron.. 
Ölüm Meleği hiç ses vermedi. Tuncay Ateş ve Asit yerde yatan Mustafa ve Sansar a doğru bakıyorlardı. Hepsi gördükleri manzara karşısında şaşkındı. 
Tuncay : Nasıl oldu bu kanka ? 
Ölüm Meleği : Direncimiz kırıldığı ve ayrıldığımız an her şey oldu bitti. İlk defa bir operasyondan eli boş döndük. 

Bu arada Mirza Ölüm Meleği ne doğru yaklaştı.. 

Ateş : Bu iki asker de kim? 
Ölüm Meleği : Şu gelen Mirza .. Kürekleri almaya giden de Sebastian.. Alfa - Star dan geriye kalan son iki kişi. Arkadaşlarım.. 
Ateş : Sen kafayımı yedin. Adamlar bizim için geri dönmek için tek şans sen onları buraya getirip birde besleyecek misin ? 
Ölüm Meleği : Birincisi o adamlar benim hayatımı kurtardı şu anda abinle konuşabiliyorsan bunu onlara borçlusun. Sen korkak bir tavuk gibi kaçarken onlar beni kurtardılar. Abin hayat tamı diye düşünmeden kaçtın. İkincisi bir tır dolusu bizi bir kaç ay idare edecek erzakla geldiler. Onlar seni besleyecekler. Sen onları değil. 
Ateş: Sen kendini koruyabilecek kapasitedesin ! 
Ölüm Meleği : Evet kendimi koruyacak kapasitedeyim fakat gene de beni aramanı beklerdim buraya kaçmanı değil ! Şu yerde yatan iki asker siz kaçtınız diye şu anda yerde yatıyorlar. Beni bir çok kez hayal kırıklığına uğrattın fakat bu en ağırıydı. 
Ateş : Sansar ı ve Mustafa yı öldüren Alfa-Star ı ele geçirmememizdir . Ben değil ! 

Bu sırada Sebastian Kürek ve kazmaları getirmişti. Mirza küreğin tekini alıp sanki o tartışmadan bir haber mezarları kazmaya başladı. Sebastian da Mirza ya yardım ediyordu..  Ölüm Meleği de onlara yardım etmeye başladı. Tuncay ve Asit te onlara yardım ediyordu.. Ateş sinirli sinirli Hapishane ye geri dönüyordu. O sırada yakınlarını kaybeden siviller toplandılar ve Ölüm Meleği nden hesap sormak için hızlıca ona doğru geliyorlardı. 

Hapishane Müdürü : Senin yüzünden bunca insan öldü ? 
Ölüm Meleği : Şu an hiç havamda değilim. 
Hapishane Müdürü : Kendi ölülerini getirebiliyorsun da bizim ölülerimizi neden geride bıraktın ? 
Ölüm Meleği : Şu an hiç havamda değilim. Arkandakileri de al kaybol ! 
Hapishane Müdürü : Kızım nerede 

Diyerek Ölüm Meleği nin yakasına yapıştı. 

Hapishane Müdürü : Kızım nerede seni kahrolasıca kızım nerede ? 
Ölüm Meleği : Kızının nerede olduğundan haberim yok. 

Ölüm Meleği Hapishane Müdürünün acısına saygı duyduğundan yakasına yapışmasına aldırış etmedi. Hapishane Müdürü Ölüm Meleği ne vurmak için elini kaldırdı. Tam o sırada Mirza Hapishane Müdürünün Elini tuttu. Mirza Hapishane Müdürüne bakarak 
Mirza : Hiç tavsiye etmem ! 
Hapishane Müdürü : Sende kimsin ? Bunlarda kim ? 30 kişi senin yüzünden ölüyor yerine 2 tane çapulcuyu mu getiriyorsun ? Adam diye. 
Mirza Hapishane Müdürü nün bu laflarına sırıtarak karşılık verdi. 
Mirza : Çapulcu Sebo ! 
Sebastian : Offf kanka offff 
Hapishane Müdürü : Buradan defolun gidin ! 
Mirza : Ölüm Meleği burada kiler çok misafir perver ! 
Ölüm Meleği : Sorma .. 

Hapishane Müdürü : Allah belanızı versin bunun hesabını hepinizden soracağım.. Fitil fitil burnunuzdan getireceğim. diyerek oradan ayrıldı.. Siviller de hapishane müdürünün peşinden çaresiz bir şekilde oradan ayrıldılar. Siviller ağlıyorlar üzülüyorlardı. Ölüm Meleği , Tuncay , Asit , Mirza ve Sebastian Mezar kazmaya devam ediyorlardı. Mezarlar yeterince kazılmıştı.. Ölüm Meleği Sansar ın baş ucundaydı. Sansar ın saçlarına dokunuyordu. Huzur içinde yat kardeşim. Üzgünüm seni yalnız bırakmamalıydım diyordu. Bu hayattan Kurtulduğuna sevindim ama bencilce düşünmek gerekir böyle zamanlarda gerçekten de üzüldüm. bir dostu kaybetmekten se canımı kaybetmeyi tercih ederdim. Gitmek değil kalmak çok zor sansar kalmak çok zor .. Dedi. 
Yüzü asılmış Ölüm Meleği ağlamamak için zor tutuyordu kendisini. Tuncay ın gözleri dolmuş Asit ise dokunsalar ağlayacak gibiydi. Ateş ise odasında yalnız başına hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ölüm Meleği Sansar'ın asker kolyesini boynundan söküp aldı. Kolyenin tekini Sansar ın dişlerinin arasına yerleştirdi. Tuncay ve Asit in yardımı ile Sansar'ı mezarına yerleştirdi. Sansar'ın son durağı böyle olacaktı. Buket ise Dilara ya sarılmış ağlıyor baygınlık geçiriyor kendini yerden yere atıyordu. Sebastian hiç tanımadığı Sansar ve Mustafa için üzülüyor yüzünde onlara acır bir ifade vardı. Mirza nın suratında hiç bir ifade yoktu. Onun ne düşündüğünü anlamak zaten imkansızdan da öteydi. Mirza yavaşça eğilmiş olan Ölüm Meleği nin omuzuna dokundu. Ölüm Meleği irkildi bir anda. 
Mirza : Toprak fazla beklemez.. Sansar ile Mustafa yı toprağa kavuşturalım.. 
Buket bir anda Mirza ya doğru bağırmaya başladı .. 
Buket : Senin hiç saygın yok mu be adam ? 
diyor ve bağırıyordu. 
Mirza ise sakin bir şekilde ;
Mirza : Saygım olduğu için Mustafa ile Sansar ın toprakla kavuşmasını bekletmemek istiyorum. Saygı hak ettiğini almaktır. 
Buket : Allah belanı versin. 
Mirza : Verdi zaten daha ne verecek ? 
Ölüm Meleği : KESİN ... 
Buket : Askerine bir şey söyle.. 
Sebastian : Asker de asker .. Öncelikle şunu açığa kavuşturalım biz Ölüm Meleği nin askeri değiliz! Biz Alfa - Star ız. Seçilmişlerin en seçilmişiyiz. 
Dilara : Lütfen.. 
Buket : Umarım ikinizde tez zamanda geberip gidersiniz. Zombiye dönüştüğünüzde kafanıza o kurşunu ben sıkacağım. 
Mirza : Fark etmez kimin bize ne sıkacağı. Adrenalin bizi öldürmek istiyor. Zombiler bizi yiyerek öldürmek istiyor. Siviller bizi öldürmek istiyor. Eski mahkumlar bizi öldürmek istiyor. Demek ki biz bir yerde yanlış yapıyoruz ki herkes bizi öldürmek istiyor Sebastian.. Bunlar bilmiyorlar .. 
Sebastian : Evet bilmiyorlar.. 
Mirza :   1000 yılda yaşasan 10 yılda yaşasan zaman hep aynı. İnsanoğlu doymaz Moruk.. 
Sebastian : Doyarlar bir gün kanka doyarlar.. 
Ölüm Meleği Bir hışımla ayağı kalktı.. 
Ölüm Meleği: YETER !!! Dilara ve Buket Susun artık..  Dilara Buket'i al ve odasına götür .. 
Buket : Gitmiyorum napacaksın. Sansar'ı koruyamayıp öldürdüğün gibi beni demi öldüreceksin ! 

Ölüm Meleği hiç oralı bile olmadı Buket in son söylediklerine. Arkadaşına sok kez baktı. Silah ından çıkardığı bir mermiyi mezarın içine doğru yavaşça attı. Alacağım olsun senden kardeşim diyebildi. Elleri ile üzerine toprak atıyordu. Sansar ı defnettikten sonra Mirza ve Sebastian - Sansar ın kabri başında dua ediyorlardı. 
Ölüm Meleği ise Mustafa nın yanındaydı bu sefer. Tuncay ın gözünden bir kaç damla yaş gelmişti. Asit ise kendisini hiç iyi hissetmiyordu. 
Tuncay Mustafa nın başının hemen ucundaydı. Gözlerinden bir kaç damla yaş süzülüyordu. Sesi dahi çıkmıyordu. Söyleyecek tek bir kelime bulabilseydi o an söylerdi Tuncay ama boğazına düğümlenmişti her şey.. Zorda olsa bir iki kelime edebildi dostunun arkasından.. 
Tuncay: Üzgünüm dostum. Hiç mutlu olamadın bu hayatta.. Gerçekten de çok üzgünüm.. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim Mustafa .. Seni asla üzmek istememiştim.. Şimdi Pelin le beraber cennetten bize bakıp gülüyorsun bunu biliyorum. seni şanslı asker.. Umarım gittiğin yerden bize hep gülersin. Hep mutlu olun Pelinle birlikte gene görüşeceğiz. 
Mustafa nın da üzerini toprakla örterlerken Ölüm Meleği bir mermide onun mezarına doğru yavaşça attı. Alacağım olsun kardeşim. Bir mermi bana sıkacak borcun olsun diyebildi. Bir mermi de Pelin için attı sonra.. 
Artık gün iyice bitmiş gece olmaya başlamıştı. Ölüm Meleği odasında ikinci anti serumu da kendisine enjekte etti. Ölüm Meleği odasına gitmiş soğuk suyun altına girmişti. Sansar dan ve Mustafa dan boşalan odalara ise Mirza ve Sebastian geçmişti. 
Hapishanede bulunan siviller sevdiklerini kaybetmenin acısı ile büyük bir hüzne boğulmuşlardı. Bunlara sebep olanın Psko soldiers olduğunu düşünüyorlar onlara yakınlarının verdiği acıyla birlikte büyük bir öfke duyuyorlardı. Fakat birlikte yaşamak zorunda olduklarını her iki tarafta biliyordu. İki tarafta birbirlerine muhtaçtı bir bakıma bakılırsa. Fulya nın ölümü Asit in elinden gelmişti. Fulya ısırıldıktan sonra anti serum bulamadıklarından dolayı Fulya yı Asit kafasına tek kurşun sıkarak vurmuştu. Damla ise ablasının ölümünden Asit i değil Ölüm Meleği ve yeni gelen Mirza ve Sebastian ı sorumlu tutuyordu. Damla teselliyi ölen ablasının aşkı Asit'in kollarında arıyordu. 
Mirza ve Sebastian genelde odalarından dışarı çıkmıyorlar ve etrafla ilgilenmiyorlardı. Mirza gündelik yaşantısına devam ediyordu. Dünya da zombiler varmış yok muş onun umurunda bile değildi. Sabah kalkıyor spor yapıyor duş alıyor kitap okuyordu. Mirza'nın bu rahat tavırları insanların sinirini bozuyordu. Sebastian ise Mirza dan farksız değildi. Oda sadece kendisiyle ilgileniyordu insanların sinirini bozmakta Mirza dan alta kalır bir yanı yoktu. Ölüm Meleği ise 15 raunt yapmış boksörler gibi köşesine çekilmiş olan biteni uzaktan izliyordu. Tuncay ise Dilara ile birlikte olup bitenlerden sonra iyice umudunu yitirmiş bir halde keyfine bakmaya çalışıyordu. Herkes korkuyor herkes üzüntüsünü atmaya bir nebzede olsa tekrardan yaşama sevincini tad maya çalışıyorlardı. 
Ateş in odası ; 
Berna sanki hayatındaki en önemli şeyi kaybetmiş gibi çekmeceleri karıştırıyordu. Ateş ise Berna nın çıkardığı gürültüye yeni uyanmış ve uyku sersemi olduğundan ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. 
Berna : Yok yok yok yok işte 
diye bağırdı ve ağlamaya başladı. Ateş ise şaşırmıştı Berna nın bu durumuna. Ateş yataktan Berna ya ; 
Ateş : Ne yok canım. 
Berna : Sara nöbetleri geçirmemem için gerekli ilaçlarım yok kahretsin. Hepsi yanımdaydı bu çekmecedeydi oysaki. 
Ateş : Nasıl yok daha geçen gün orada duruyordu. 
Berna : Yok işte ne bileyim yok. 
Ateş : İyi baktın mı ? 
Berna : Her yere baktım her yeri aradım yok. Ben mahvoldum. Gene sara nöbetleri geçireceğim ve bir nöbet esnasında ölüp gideceğim. 
Ateş : Sakin ol. 
Berna : Nasıl sakin olayım. İlaçlarım yok. Nasıl sakin olmamı beklersin benden. 
Ateş : Tamam diyorum sakin ol ben çaresine bakacağım. 
Berna : Hayır bakmayacaksın. İlaçlar yok yok yok işte .. 
Ateş : Hangi ilaçlara ihtiyacın var ise yaz gidip alıp gelirim. 
Berna : Hayır tekrar tekrar kendini riske atmanı istemiyorum senin için endişeleniyorum. 
Ateş : Yaz canım bir şey olmaz diğerlerinden de yardım alırım. 
Berna : Bana söz ver tek başına gitmeyeceksin. 
Ateş : Tamam canım söz tek başıma gitmeyeceğim. Sen nelere ihtiyacın olduğunu yaz bir kağıda ben de gideyim organizasyonu sağlıyım. 

Ateş hızlıca ufak yemekhaneye doğru yöneldi. Ufak yemekhane de Tuncay, Ölüm Meleği , Asit oturuyorlardı. 

Ateş : Bir ilaç fabrikasına gitmem gerek  
Tuncay : Hayırdır ? 
Ateş : Berna nın ilaçları bitmiş. Onları almam lazım. 
Asit : Şu sivillerin de ilaçları var onları da alırız gitmişken hiç yoksa aradaki buzları bir nebzede eritmiş oluruz. Ben gideyim de duyuru yapayım. Herkes yazsın hangi ilaca ihtiyaçlarının olduğunu. 
Ateş : İyi düşündün Asit. 
Tuncay : Aynen Asit. İyi düşündün bunu.. 
Ateş : Abi sen gelmiyor musun ?
Ölüm Meleği : Gelmiyorum Ateş. 

Ölüm Meleği nin gelmiyorum demesi Tuncay Asit ve Ateş te şok etkisi yaratmıştı. 

Ölüm Meleği : Yoruldum artık Ateş. Arkadaşlarımın bir bir ellerimden kayıp gitmesini görmekten. Kollarımda son nefesini vermelerini. Onları öldüren son kurşunun benim silahımdan çıkmasından yoruldum artık. Üzgünüm ben gelmiyorum. Burada kalıp günlerimi geçirmek istiyorum artık. Kusura bakma. 
Ateş : Alfa - Star gelir mi bizimle ? 
Ölüm Meleği : Alfa - Star a gösterdiğiniz misafir perverlikten sonra kesin gelirler sizinle. 
Ateş : Ben Tuncay Asit yeteriz. Size ihtiyacımız yok. 
Ölüm Meleği : Bende öyle düşünüyorum. Bir kaltak için öldürt kendini.  Artık sana yapma etme demeyeceğim. O yüzden serbestsin. 
Ateş : Abi sevdiğim kız hakkında doğru konuş. 
Ölüm Meleği : Olur konuşurum. 

Bir kaç saat sonra hazırlıklarını tamamlayan Ateş, Asit ve Tuncay yola çıkmışlardı. 50 Kilometre ilerideki büyük bir ilaç deposuna doğru yola çıktılar. Son kalan üç Hummer dan biriyle yola çıkmışlardı. 
Ateş : Bu Alfa-Star hakkında ne düşünüyorsunuz ? 
Asit : Tehlikeliler. Çok tehlikeliler. İnan bunu onların gözlerinden okuyabiliyorum. Hiç bir duyguları yok kendilerinden başka. 
Tuncay : Kesinlikle haklısın Asit. Kesinlikle. 
Ateş : Bu Alfa - Star ı Mortem üstüne teslim etsek.. Adrenalin e geri dönmek en mantıklısı. Ama abim kabul etmez bunu. 
Asit : Abin asla o ikisini Mortem e teslim etmez. 
Ateş : O etmez ama biz ederiz. 
Tuncay : Ondan sonra ne olacak ? 
Ateş : Nemi olacak Mortem Adrenalin timlerinden birisine geçip Zombiler ile daha sistematik bir şekilde savaşma imkanı bulacağız. 
Asit : Fakat Alfa - Star dan o iki kişi hastalık derecesinde birbirlerine sağdıklar. Bildiğin hastalar. 
Ateş : Eee ne demek istiyorsun. 
Asit : İşte demek istediğim de o onları ölü olarak teslim etmeliyiz. Yoksa mortem üstünde onlar fazla kalacaklarını sanmıyorum. Onları kimse kafeste zorla tutamaz. Şeytanın bile aklına gelmeyecek bir plan yapar gene kaçarlar . Bu seferde bizim peşimize düşerler. 
Ateş : Bu sefer de biz öldürürüz onları. 
Asit : İlk başta temkinsizlerken öldürürsek daha kolay olur. Sonra dan öldürmeye çalışırsak zor olacaktır çünkü her şeye hazırlıklı gelecekler. 
Ateş : Sanırım haklısın.
Tuncay : Neyse gelmek üzereyiz arkadaşlar. İlaç deposunun önünden ve arkasından bir dolaşalım ne olur ne olmaz.
Asit : Herkes içeride dikkatli olsun. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz sonuçta. Tuncay sen ve ben ön kapıdan Ateş sende arka kapıdan giriyorsun herkes dikkat etsin kendine. 
Tuncay : Tamam. 
Ateş : Tamam merak etme sen.

Tuncay ve Asit Ön kapıya yaklaştılar. Arka kapıya da Ateş hızlıca koşarak geldi. Etrafta zombilerden iz bile yoktu. Tuncay kapıyı zorladı. İçeriden kilitliydi kapı. Asit içeriye doğru bağırdı. 
Asit : İçeride birileri var mı ? Yardım getirmeye geldik. Sesimi duyan var mı ? Ben Teğmen Asit. 
Tuncay : Sen ne zaman teğmen oldun Asit. 
Asit : Şiit çaktırma ! 
Asit telsizle Ateş e doğru seslendi. 
Asit : Ateş arka taraftan giriş var mı ? 
Ateş : Yok arka tarafta içeriden kilitlenmiş ama içeriden insan sesleri duyuyorum. 
Asit : Tamam ateş bu tarafa doğru gel istersen sende 

Asit : Sesimi duyan var mı ? Orada kimse var mı ? 

Asit in içeriye bağırmalarından sonra hiç bir ses gelmemişti. Tuncay bağırarak Plastik patlayıcıları koyalım ve kapıyı havaya uçuralım alacaklarımızı alıp buradan gidelim öyleyse diyerek içeriye sesini duyuracak şekilde bağırdı. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anlarcasına. 
Bir müddet daha beklediler. 
İçeriden bir ses geldi. ' Ateş etmeyin yada kapıyı patlatmanıza gerek yok kapıyı açacağız içeriden ne isterseniz alabilirsiniz ama lütfen bize zarar vermeyin. ' 
Asit : Söz veriyoruz size zarar vermeyeceğiz. Lütfen birliğimizdeki iki askerin ilaca ihtiyacı var onları alıp gitmek istiyoruz. 

Kapı bir anda açıldı. Kapının açılmasıyla 5 tane erkek silahlarını Tuncay Asit ve Ateş in üzerlerine doğrultular. Asit Ateş ve Tuncay hazırlıksız yakalanmışlardı. 
İçlerinden adının Erkin olduğunu söyleyen adam Tuncay Asit ve Ateş in silahlarını yere attırtmış. Onur a ise emir vererek Tuncay ın Asit in ve Ateş in üstlerini arattırmıştı. 
Ellerini arkadan bağladılar Tuncay Asit ve Ateş in. İçeriye aldıktan sonra hepsini kapıyı gene içeriden kilitlemişlerdi. Grup lideri olduğu anlaşılan Erkin Şunları birer sandalyeye oturtun diye yanındakilere emir verdi. 
Erkin : Nereden geldiniz ?
Asit : Askeri üsten. 
Erkin : Onu anladık Nereden geldiniz ? 
Asit : Buraya 60 km uzaklıktaki silivri askeri üstünden 
Mesut : Orada askeri üst mü var ? 
Asit : Evet var. 
Erkin : Buraya neden geldiniz ?
Asit : Askerlerimizden bir kaçı hasta onlara ilaç almaya geldik. İlaç isimleri ve kağıtlar arkadaşımda. 
Erkin : Hangi cebinde.
Ateş : Sağ cebimde alabilirsin. 
Erkin Ateş in cebindeki kağıdı alıp dikkatli bir şekilde incelemeye başladı. 
Erkin : Ne bunlar bir şey anlamadım. Sibel sen anladın mı ? 
Sibel : Ver bi bakayım. 

Erkin Sibel in elindeki kağıdı aldı. Sibel dikkatlice kağıtta yazılanları okudu. 

Sibel : Bunlar kronik hastalıklar Kalp tansiyon sara nöbeti gibi. Doğru söylüyor sanırım da bu hastalıkların çoğu gençlerde gözükmez. 
Erkin : Bu ilaçları kimin için alacaksınız ? Doğruyu söyleyin. 
Ateş : Söyledik size . Üstümüzde bir kamp var. Oradaki askerlere ve yaşlı insanlar için. Güvenli bir yer sizleri de oraya götürebiliriz. 
Erkin : Siz kendinizi güven demi sanıyorsunuz.. 
Ateş : Bizi aramaya gelecek bir tabur asker o zaman napacaksınız ? 
Erkin : Size napacağımızı bir düşünelim ondan sonra onlarada yapacak bir şey buluruz. 
Ateş : Araba yerimizi gösteriyor. Artık çok geç ya bizi bırakın ilaçları alıp gidelim yada bizimle gelin ! Size seçenek sunuyorum. Ama biz bir kaç saat içinde geri dönmezsek buraya elleri silahlı bir çok asker gelecek onlar sizinle bu kadar arkadaş canlısı konuşacaklarını sanmıyorum. 
Erkin : Kes sesini. 

Ateş in sözlerinden oradaki herkes etkilenmişti. Erkin ve yanında bulunan 3 ü yaşlı 11 erkek ve 8 bayan ve 3 çocuklardan oluşan grup konuşmak için arka tarafa doğru gittiler. 
Kalabalığın fikri onlarla birlikte Askeri üste gitmekti. Çünkü orasının daha güvenli ve geniş imkanları olduğunu düşünüyorlardı. Grup lideri Erkinin fikri ise onlara güvenmemekten yanaydı. Ama genede çoğunluk o askerler ile gitmek istediklerinden dolayı Erkin de istemeye istemeye kabul etti. 
Erkin geri döndü ve şunları söyledi : 
Erkin : istediğiniz ilaçlardan birer koli alacağız yanımıza bakalım neresiymiş bu üst. numara yapmaya çalışırsanız hepinizi öldürürüm. 

İlaç deposunun etrafında bulunan dört araba ve hummer jeep ile birlikte Tuncay Asit ve Ateş ide alıp Silivri ceza evine doğru yola çıktılar. Silivri ceza evine geldiklerinde Telsizden Asit Seslendi 
Asit : Biziz sorun yok .. Kapıları açarmısınız .  

Kapılar Asit in sözlerinden sonra açılmıştı. Tampon bölgeye geldiler 5 araba. Sonra tampon bölgenin de kapısı açıldı. içeriye kadar girdiler. Avlu bomboştu. Erkin hızlı adımlarla arabadan indi. ve Adamlarından iki tanesine Asit Tuncay ve Ateş i getirmelerini istedi. Erkin in adamlarının  ikisi Asit Tuncay ve Ateş i getirdiler. 
Adamdan teki silah ını Ateş in kafasına dayamış. Öbür adam ise silah ını Tuncay ın kafasına dayamış ve adamlar Ateş ve Tuncay a arkadan sarılmışlar . Her hangi bir önden gelecek ateşte kendilerine siper olarak Tuncay ve Ateş i yapmışlardı. 
Erkin ise Asit in dizlerinin üstüne çökertmiş ve kafasına silah dayamıştı. 
Erkin : Burada kimse var mı?
Avlu Erkin in sözleri ile yankılanıyordu. Erkin tekrarladı. 
Erkin : Burada kimse var mı? 
Gene hiç bir cevap gelmemişti. Hapishane nin kapısı bir anda açıldı. Kapıdan çıkan Ölüm Meleği ydi. Silahsız olarak Erkin in üstüne doğru geliyordu. 
Ölüm Meleği : Adamlarına söyle silahlarını bıraksınlar . Sende silah ını bırak. 
Erkin : Silah benim elimde ama. 
Ölüm Meleği : Silah ını bırak.. 
Erkin : Bırakmazsam ne olur. 
Ölüm Meleği : Sizlere zarar vermek istemiyorum. 
Erkin : Bir araba boyutunda olman bize zarar verecek durumda olacağının göstergesi değildir hiç bir zaman unutma. 
Ölüm Meleği : Kendine güvenin tam bakıyorumda. 
Erkin : Evet kendime güveniyorum. 
Der demez . Silah ını Ölüm Meleğine doğru doğrultu. 
Erkin : Ben cehennemden geldim .. 
Dediği sırada üç el silah sesi duyuldu. Erkin bir anda yere yığıldı. Arkasından Erkin in emir verdiği iki adam da yere yığılmıştı. Kimse ne olup bittiğini bile anlamadan Erkin ve adamlarının cansız bedenleri bir anda yerdeydi. 
Ölüm Meleği Hapishanenin çatısına doğru baktı. 
Çatıda Erkin ve Adamlarına ateş eden Mirza dan başkası değildi. 
O sırada Erkin ve adamlarının yanında gelen siviller den bir kız abi diye bağırarak Erkin in hemen arkasında yatan sarışın çocuğa doğru sarıldı. 
Ölüm Meleği Kızın kolundaki zombilerden hatıra kalmış ısırık izini fark etmesi çok geçmedi. Kızın sol kolunda bir insanın ısıracağı kadar et parçası yoktu. Ölüm Meleği Kızın acısını hiçe sayarak hızlıca kolunu tuttu. Ağlayan kızı sarsarak bu ne zaman oldu diye sordu Ölüm Meleği. 
Kız kardeşi öldüğü için şoktaydı ve konuşamıyordu..  En arka arabadan inen yaşlı bir adam . Ölüm Meleği ne Virüs salgının başladığı ikinci gün ısırıldı. Onunla birlikte ısırılan herkes zombiye dönüştü fakat o dönüşmedi. Bizde anlamadık diyebildi. Yaşlı adamın bunları söylemesinin sebebi Ölüm Meleği nin o kızı zombiler tarafından ısırıldığını fark etmesi ve üç gün içinde zombiye dönüşeceği için vurma ihtimali idi. 
Ölüm Meleği : Anti serum aldı mı peki ? 
Yaşlı Adam : Bildiğim kadarıyla hayır. 
Ölüm Meleği : Bu ölen adamları tanıyor musunuz ? 
Yaşlı Adam : Erkan ve diğer çocukla dört gün önce tanıştık. Bizim hayatımızı kurtardılar ve ilaç deposuna geldik.
Ölüm Meleği : Peki kızın kardeşi ? 
Yaşlı Adam : Kendisi Oğlumdur.. 

Yaşlı Adam ın bu sözlerinden sonra Tuncay Asit Ateş ve Ölüm Meleği Donup kalmıştı. 

Mortem Üstü ( İstanbul Anadolu Yakası ) Üç Gün Sonra.. 

Komutan : Alfa - Star dan geriye kimsenin kalmamasına sevineyim mi üzüleyim mi bilmiyorum. 
Doktor Deniz : Fikrimi sorarsanız üzülün bence iyi askerlerdi. Bir inat uğruna.. 
Üst Teğmen Nil : Efendim MOBS kameralarından yeni bir şey tespit ettik. 
Komutan : Nedir o ? 
Üst Teğmen Nil : Efendim Psko Soldiers ten üç kişi bir ilaç deposuna girdikleri gözlemledik. 
Komutan : Sonra ?
Üst Teğmen Nil : Edindiğimiz bilgilere göre ilaç deposunda saklanan kızlardan biri zombiler tarafından aylar önce ısırılmasına rağmen zombiye dönüşmemiş. 
Komutan : Bu nasıl olabilir. 
Doktor Deniz : Sanırım kızın bağışıklığı var.. 
Komutan : Böyle bir şey nasıl olabilir .
Doktor Deniz : Eğer böyle bir şey varsa Zombi salgının önüne geçebiliriz. 
Üst Teğmen Nil : Efendim Operasyon yapmamızı ister misiniz ? 
Komutan : Evet bir operasyon yapacağız. Güvendiğin en iyi 50 Askeri topla yarın sabah a hazır olsunlar. 
Doktor Deniz : Siz daha önce operasyon yaptınız ama sonuç alamadınız. Ben şansımı denemek istiyorum. 
Komutan : Ama Deniz ?? 
Doktor Deniz : Albayım sizden izin istemedim. 
Komutan : Üst teğmenim. Operasyon iptal. Deniz ve Ekibine bırakıyoruz bu işi.. 
Doktor Deniz : Teşekkür Ederim Albayım.. 
Doktor Deniz : Dünya küçük Ölüm Meleği.. Dünya Küçük.. Gene Karşılaşıyoruz.. 


3 Mart 2012 Cumartesi

14. Bölüm Hiç Kimse Sağ Kurtulamaz

Kalabalık hala susuyordu.
Peki dedi Ölüm Meleği Ateş Tuncay gidelim. Bunları da bırakalım. Zombileri savurursak savururuz savuramazsak buradan basar gideriz bunları savunacak değilim.
Orta yaşlardaki bir polis memuru : Sizinle gelirdim fakat ailem var.
Ateş : Ne güzel bahane . 
Ölüm Meleği : Onlar buraya geldiklerinde ailen diye bir şey kalmayacak seni geri zekalı !
Yaşlı bir adam söze girdi .
Yaşlı Adam : Ben ateş edemem fakat araba kullanabilirim işinize yarayacaksam ben varım dedi.
Orta yaşlardaki polis memuru : Ölüm Meleği senin bu karakterin yüzünden; hiç kimse sana güvenmiyor ve o yüzden gelmiyor !
Ölüm Meleği : Karakterimi ve tavırlarımı birbirine karıştırmayın. Karakterim kim olduğumla ilgilidir.  Tavrım ise sizin kim olduğunuzla ilgilidir. Size olan tavrım budur. Hayatta kalmanızın sebebi de sadece korkaklıktan başka bir şey değildir. Korkaklara tavrım ise budur. Amca sen bizimle geliyorsun harika.
Üniversite öğrecileride bizde varız dediler. Polis memurları da bizde varız dediler. Gardiyanlarda bizde geliyoruz dediler. Toplamda 20 kişi gönüllü olmuştu. 
Kantinde toplandılar. Ölüm Meleği : Asit Fazla vaktimiz yok plan nedir diye sordu.
Asit : Zombiler güneyden bize doğru yaklaşıyorlar. Doğu tarafımız ormanlık. Fakat ormanlığın içinde arabaların sığacağı patika bir yol var. Pek sık ağaçlar yok. Geri çekilip ateş etmek için gerekli vaktin olabilecek bir yer. Doğu taraftaki ormanlığa ulaştığımız zaman. Zombiler yaklaşık buradan 2,5-3 kilometre arasında bir mesafede olacaklar. Zombilerin olduğu konumun 200 metre önünde savaşacak kişiler arabalardan inecekler. Araç şoförleri arabaları patika yollara çekecekler. Ondan sonra savaşacaklarımız ise zombileri beklemeye başlayacaklar ormanın içinde. Zombiler gözüktüğünde yaylım ateşi başlayacak. Yaklaşık zombiler le aramız 20 Metre olacak. Bu mesafeyi korumaya çalışın. Önde bize doğru gelmeye başlayan Zombiler 10 Metre mesafeye geldiğinde geri çekilmeye başlayacağız. Yaklaşık 1200 metre kadar geride patika yolda arabalar bizi bekliyor olacaklar. Arabaların içine bindiğimizde gene silahlarla zombilere ateş etmeye devam edeceğiz. Onları geldikleri yönlere doğru çekmeye başlayacağız böylelikle ormanlık alanda bazıları kaybolacak bazıları ölecek diğerleri de bizim peşimize takılacaklar böylelikle de bu pusuyu kuracağız. Herkes çok dikkatli olsun. Hepinize ufak telsizler dağıtılacak onlarla iletişime girebilirsiniz. Bazılarınızın şapkalarında kameralarda olacak burada kiler izleyebilecekler. 
Avluda toplanmak için 5 dakika silahlarınızı almak için 5 dakika toplamda 10 dakikanız var. Herkes Zombilerin kafasına hedef alsın. Alamayanlar diz kapaklarına ateş etsin ki yavaşlasınlar. 
Ölüm Meleği : Allah yardımcımız olsun beyler.
20 si erkek olan gönüllüler sevdiklerinin karşı çıkmasına rağmen bu zor görev için istemeyerek te olsa kabul ettiler.  Bayanlar dan da gönüllüler çıkmıştı fakat almadılar sayımız yeter diye. Fulya ve Dilara iyi araba kullandıkları için şoför olarak alınmışlardı sadece. Psko soldiers in bineceği iki arabayı da bayanlar kullanacaktı. 6 araçlık bir konvoy yaptılar. 6 kişi arabada kalacak. 22 kişide savaşacaktı. 
Ormanlık arana alalarında 10 ar metre mesafe olacak şekilde dağıldılar diğerleri ise arabalarda bekliyorlardı. Yaklaşık olarak cezaevinden 3 kilometre uzaklıkta ormanlık alanda pusuya yatmışlardı. Bazıların heyecandan ve korkudan elleri titriyordu.
Gözcü koşarak bağırdı geliyorlar diye.
Asit : Telsizle Herkes hazır olsun korkmayın. Ateş etmek için talimatımı bekleyin. 
Zombiler gözükmeye başlamıştı. Fakat içlerinden genç bir çocuk kendine hâkim olamayarak kaçmaya başladı zombiler bunu fark ettiler. Ormanlık alana girmeye başladılar zombiler çapraz şekilde ve düzensiz bir şekilde üzerlerine doğru geliyordu zombiler.
Ölüm Meleği  Emri mermi boş verin ateş edin demesiyle ormanda ateş sesleri başladı. Zombiler günlerdir aç oldukları için daha hızlı harekât ediyorlardı. Zombilerin geldiğini gören bir kaç kişide ateş etmeyi bırakıp kaçmaya başlamıştı. Direnç gösteremiyorlardı.
Ölüm Meleği bir kaç zombiyi vurduktan sonra bağırdı geriye doğru çekiliyoruz.
Askerler genellikle tek ateşte zombileri vuruyorlardı. Fakat siviller in oluşturduğu grup cephanelerini boşuna harcıyorlar genellikle 10-15 mermide bir zombiyi etkisiz hale getiriyorlardı. Polisler ve gardiyanlar ise Askerlerinki kadar iyi performans sergiliyorlardı.
Gardiyan Semih ateş ediyordu ateş etmeye devam etti. Geri geri çekilirken bir anda ayağı bir dal parçasına takıldı ve yere düştü. Ayağa kalktı fakat etrafını üç dört zombi sarmıştı bu sırada. Ateş etmeyi denedi silahında mermi bitmişti. Şarjörünü takmaya çalışırken heyecandan düşürdü ve o sırada zombiler saldırmaya başladılar. İlk zombi boynunu ısırdı. Gardiyan Semih korkunç bir çığlık atıyordu. Telsizle cezaevinden dinleyenler bu çığlıkla korkuları daha da artmış birbirlerine sarılıp dua ediyorlardı. 
İkinci zombi kolunu ısırmaya başladı. Üçüncü zombi ayağını ısırıyordu. Gardiyan Semih i yere yatırdılar 10 - 15 arasındaki zombi çömelmiş Gardiyan Semih i dişleri ile parçalayıp yemeye başladılar. Gardiyan Semih in her yerini ısırıyorlardı. Gardiyan Semih ten bir parça alan başından kalkıyor ve aldığı parçayı yiyordu. Gardiyan Semih in penisini bile yiyorlardı. Bir kaç dakika sonra Gardiyan Semih ten kalacak olan sadece kopmuş ve parçalanmış iskeletti olacaktı. Semih zaten çoktan ölmüştü. Artık çığlık sesi kesilmişti. Dilini bir zombi yedi. Yanaklarını yediler. Gözlerini oydular.
Üniversiteli Rıza zombilere ateş ediyordu ateş ederken de bir yandan zombilere küfürler ediyordu. O kadar heyecanlıydı ki arkasından yaklaşan zombiyi fark etmedi bile.
Zombi sırtından Rıza yı ısırmaya başladı. Rıza acıyla etrafına ateş etmeye başladı. Rıza rastgele nereye ateş ettiğini bilmeden ateş ederken bir polis memurunu ve iki sivili vurmuştu. Sonunda ısırıkların etkisiyle zombi Rıza yı yere düşürdü. Rıza yı yiyordu. Rıza bağırıyordu kurtarın beni diye. Kan kokusuna diğer zombilerde gelmeye başladılar her biri Rıza dan birer parça almak için birbirlerini eziyorlardı.
Vurulan Polis Memuru Karın boşluğundan vurulmuştu ve yere düştü bir kaç el ateş etti yerdeyken fakat kalabalık zombi sürüsü onu da ısırmaya ve yemeğe başlamıştı. Telsizlerden gelen çığlık sesleri Cezaevindekileri hüzne boğuyor oradan bir kaç akıllı ise ben onlara gitme dedim diye bir şeyler sayıklıyordu.
Vurulan iki sivilin bir tanesi baldırından vurulmuştu. Panikleyip kaçmaya başladı fakat fazla ilerleyemeden zombiler onu da yakalamış ve yemeğe başlamışlardı. Bağrışı ve haykırışı bütün ormanı inletiyordu. Ne olur yapmayın diye acıdan ve korkudan ağlıyordu. Ve bir süre sonra onunda sesi kesildi.
Diğer sivilin ise kurşun kafasını parçalamıştı. Zombiler yerde yatarken kafası parçalanmış kolay taze etti bir güzel yediler.
Çarpışmaya başlayalı en fazla 3 dakika olmuştu ve beş kişi hayatını kaybetmişti. Geriye doğru çekiliyorlardı fakat zombiler patika yol dışında etraflarını iyice sarmışlar ve çember kapanıyordu.
Ölüm Meleği nin yanına Asit geldi. Patron napacağız. Sıra olun ve benimle kalın. Sakin olun diye cevap verirken bir zombi nin kafasını dağıttı. O arada cebinden sigara çıkartıp yaktı. Beni sigara öldürsün siz değil orospu çocukları diyerek el bombası çıkartı pimini çekip uzağa doğru fırlattı. Bomba nın sarsıntısıyla herkes kendine gelmişti.
Bu sırada üniversite öğrencisi olan Ceyhun da zombiler tarafından yakalanmış parçalanıyordu. 42 yaşındaki Remzi de yakalanmıştı zombilere. Bağırıyordu. Ölüm Meleği Acısını dindirmek için tereddüt etmeden Remzi yi vurdu.
7 Kişi hayatını kaybetmiş. Ekibin kanatları tamamen çökmüş ortada sıkışmaya başlamışlardı. Asit yanlış yaptık patron kanatlara biz geçecektik dedi. Ölüm Meleği de aynen biz geçecektik fakat o lavukların kaçması bizi bitirdi. Ortadan geleceklerini düşündüğümüzden böyle oldu. Korkak orospu çocukları ne olacak.
Bu arada telsizden anons geldi. Dilara patikanın karşı tarafından zombiler geliyor diye anons geçti.
Ölüm Meleği : Allah kahretsin. Allah ım bir sürpriz yap diye bağırdı. Asit Ateş Tuncay Araçları koruyun. Mustafa Ben ve Sansar burada kalacağız.
Herkes istisnasız Ölüm Meleği nin emrine itiraz etmeden uydular. Asit Ateş Tuncay var güçleriyle 1000 metre mesafeyi koşarak geçmeye çalışıyorlardı. Arabalara bir şey olursa plan gerçekten sonuçlanmayacaktı. 
28 kişiden 6 sı arabaların başındaydı. Destek olarak 3 kişi onları korumaya gitmişti. 7 Kişi zombi saldırıları sonucu hayatını kaybetmiş 3 kişide korkarak arabaların yanına doğru kaçmıştı. Ön tarafta Ölüm Meleği , Mustafa , Sansar ile birlikte 6 kişi kalmıştı. Zombiler önlerinden sağlarından sollarından şimdide patika yolun öbür ormanlık arazisinden geliyorlardı. Korkup kaçanlardan bir tanesi yolunu kaybetmiş. Patika yolu fark etmeyerek korkudan öbür ormanlık alana girmiş. Silah seslerini duyan patika yolun arka tarafındaki köydeki zombilerde patika yola doğru hareket etmişti.
İlk kaçan Kişi Koşuyordu. O kadar çok korkmuştu ki arkasına bile bakmıyordu. Diğer ormanlık alana girdiğini fark etmedi bile. Çığlık sesleri kulağına geldiğinde içinden iyiki de kaçmışım aptallar savaşsınlar diye kendi kendine söyleniyordu kendini çok zeki sanıyordu. İkinci patika alana girdi. 2 dakika koştuktan sonra bir zombi üstüne atladı yerde yuvarlanmaya başladılar. Korkudan sesini bile çıkartamadı dili tutulmuştu çünkü. Zombi elleriyle boğazına yapıştı. Çocuk elleri ile zombiyi üstünden atmaya çalışıyordu başka bir zombi yürüyerek çocuğun yanına geldi eğildi ve çocuğun boynundan bir parça ısırık aldı. Çocuk acı içinde kıvranıyordu bağıramıyordu korkudan ve üzerindeki zombi de ısırmaya başladı çocuğu. Çocuk parçalanarak can veriyordu. Çok geçmeden diğer zombilerde başına üşüştüler çocuğun ve yemeye başladılar. Diğer kaçan iki kişi ise arabanın oradaydılar ve ağlıyorlardı. Birisi 17 yaşında bir çocuk diğeri ise 19 yaşındaydı. Gardiyan olan babalarına ne diyeceğiz diye ağlıyorlardı. O kadar çok korkmuştular ki korkudan elleri titriyordu.
Dilara üzerlerine gelen zombilerden bir kaç tanesini öldürdü. Sayıları saniyeler geçtikçe çoğalıyordu. Dilara ve Fulya başta olmak üzere 6 şoförde ateş ediyordu zombilerin üzerine. O sırada 17 yaşındaki çocuk arabanın kenarında ağlarken zombilerin hedefi oldu. Abisi zombilerden kaçarken kardeşi zombilere öğlen yemeği olmuştu. 17 Yaşındaki çocuğun etrafında 30 'a yakın zombi ondan biraz pay alabilmek için duruyordu. 17 Yaşındaki çocuk tam kaçacağı sırada bir zombi ayağını yakalamıştı. Çocuk bir anda kendini yerde buldu yüz üstü düşmüştü. Bunu fırsat bilen zombi çocuğun üstüne doğru çıktı ve çocuğun boynunu ısırdı. O ısırdığı andan itibaren diğer zombiler çocuğun başına üşüştüler. Çocuk yapmayın abi diye yalvarıyordu. Artık her şey için çok geçti. Bir kaç dakika sonra çocuktan geriye bir kaç parça elbise ve kemik parçasından başka hiç bir şey kalmayacaktı. 
Zombiler arabaya yaslanmış olan şoför görevindeki yaşlı adamı ısırmaya başladılar o sırada yaşlı adam bağırıyor küfürler ediyordu. İlk parçayı alan zombi yaşlı adamın parmaklarını ısırmıştı. Yaşlı adam silahını zombilere doğrultu. Zombiler üstüne doğru gelmeye devam ediyorlardı. Yaşlı adam hiçbir yere kaçamadı ve ateş ediyordu. Önden gelen bir kaç zombiyi yavaşlatmıştı sadece. Yaklaşan bir zombi yaşlı adamın boynuna doğru hamle yaptı o sırada yaşlı adamın silahı düştü. Yaşlı adam zombinin ısırığını engellemek için elleri ile yüzünü ittirmeye çalışıyordu zombinin. Zombi ise yaşlı adamın parmaklarını ısırdı yaşlı adam bağırıyor küfürler ediyordu. Yaşlı adam da zombiler tarafından yenmeye başladı.
O Sırada Fulya ile Dilara var güçleriyle zombileri geri püskürtmeye çalışıyorlardı. Zombilerin sayısı gittikçe kalabalıklaşıyordu. Asit Tuncay ve Ateş geldiler. Biraz daha direnç sağladılar. Fulya arabalara binip gidelim diye bağırdı. Asit ise arkada arkadaşlarımız var bırakamayız diyordu. Tam o anda kardeşini kaybeden 19 yaşındaki diğer çocuk ısırılmaya başladı. En arkada duran arabanın altına doğru kaçtı fakat zombiler ayaklarını ısırıyorlardı. Omzundan göğsüne doğru asılı olan 4 tane el bombasının pimlerini teker teker çekti acı içinde kıvranırken. Bir patlama sesi duyuldu. Bir patlama sesi daha. Peş peşe patlıyordu.
zombiler de olmak üzere etrafta bulunan herkes yere düştü.
Arka taraftaki arabada bulunan C-4 patlayıcı da patlamıştı. Patlamalar zaten arka arkaya park etmiş bütün arabaları etkilemişti. Kıyamet gibi bir sıcaklık vardı. Arabalar cayır cayır yanıyordu. Etrafta yanmış et kokuları. Kopmuş kollar bacaklar kafalar vardı. Ön tarafta bulunan Asit Tuncay Ateş Dilara ve Fulya da patlamanın etkisiyle yere düştüler. Bir bir arabalar patlıyordu. Ateş atik davranarak en öndeki arabaya bindi çalıştırdığı gibi 20 metre uzağa çekti ve durdu.
Fulya nın çığlığı geldi. Bacakları olmayan bir zombi Fulya yı sol kolunun pazusundan ısırmıştı. Fulya bağrırken Asit zombi nin kafasından vurdu. Fulya ağlamaya başladı. Asit dayana bildiğin kadar dayan Fulya demekle yetindi. Fulya tamam dercesine kafasını salladı.      
    
Ormanlık alanda ise Ölüm Meleği Sansar ve Mustafa nın başını çektiği grup Geri çekilmeye devam ediyorlardı. Mustafa ateş ederek geri çekilmeye devam ediyor. Gelin şerefsizler diyerek bağırıyordu. O sırada bir zombi yakasına yapıştı zombi Mustafa yı ısırmaya çalışıyordu fakat Mustafa elleri ile zombiyi engelliyordu. Zombi ağzını açıp kapatıyor kötü kokan nefesini ve et parçacıkları olan dişlerini Mustafa yı ısırmaya çalışıyordu. Zombi taze etti bu kadar çok yakınında görünce daha da hareketlenmiş ve daha da hızlı hamleler yapıyordu. Kuduz köpek gibi zapt edilemiyordu. Mustafa yı ısırmaya çok az kalmıştı. Artık Mustafa nında engellemeye hiç gücü yoktu Pelin in ölümünden sonra zaten Mustafa eskisi gibi değil uyumuyor ve sürekli içiyordu. Zombi ağzını açtı ve iyice Mustafa ya yaklaştı. Mustafa gözlerini kapattı. Fakat o sırada zombi kafasından vuruldu. Etrafına baktı Ölüm Meleği ona doğru göz kırptı. Mustafa gülerek karşılık verdi ve bir anda ayağında acı hissetti. Bir başka zombi sürünerek gelmiş Mustafa yı ayağından ısırmaya başlamıştı. Mustafa bağırdı ve silahıyla peş peşe 7 el zombinin kafasına ateş etti. 
Ölüm Meleği : Sansar koru bizi ! Sekiz de sekiz Sansar! Diye bağırdı.

Sansar el bombası attı. Koşarak Mustafa nın yanına geldi. Silahıyla nişan almadan hedef gözetmeksizin ateş ediyordu. Ölüm Meleği ise Mustafa nın yarasına baktı. Mustafanın sağ ayağının baldırında bir parça yoktu. Mustafa nın ayağını bir bez parçası ile Ölüm Meleği sardı. Sansar Mustafa nın koluna girip hızlıca arabaların olduğu yöne doğru çekilirken Ölüm Meleği de onları koruyordu. Sansar Mustafa yı düşe kalka geriye doğru çekti. Bir ağaca Mustafa yı yaslandırdı. Dinlen biraz diyerek su verdi.
Bu sırada Ölüm Meleğinin yanında bulunanlardan Gardiyan Sezai 2 oğlunun ölümünden habersiz savaşmaya devam ediyordu. Zombileri öldürmekten zevk alıyordu. Eskiden hapishane de de copuyla mahkûmları çok döverdi. Sadist bir adamdı. Oğullarını ve eşini de döven bir adamdı. Bir zombi üstüne atladı Sezai nin. Sezai zombiyi üstünden atmayı başardı. Hemen ayağa kalkarak ateş etti zombiye zombiyi etkisiz hale getirmişti. O sırada ensesinde acı hissetti. Başka bir zombi tarafından ısırılıyordu. Döndü arkasını ve zombiyi öldürdü. O Acıyla bile savaşmaya devam ediyordu.
Patika yola doğru çekilen grup 250 metre sonra patika yola ulaşacaktı. Fakat çember iyice daralıyordu. Zombiler bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle ve kalabalık olarak saldırmaya devam ediyorlardı. Bu sırada Kemal de kolundan ısırılmıştı. Her yerde olan zombiler yaklaşıyordu. Zombilerin yaklaşması bir yana ısırılmamak için ya çok iyi bir savaşçı olmak ya da çok dikkatli olmak gerekiyordu. Barut kokusu ile zombilerin çürümüş bedenlerinin kokuları birbirine karışıyordu. 
Ölüm Meleği : Sansar Mustafayı al ve patika yola geç
Sansar : Emredersiniz .
Sansar Mustafa yı da alarak patika yola doğru yürümeye başladı. Mustafanın sağ kolu Sansarın omuzundaydı. Mustafa topallıyordu. Ölüm Meleği sivillere ise hadi geri çekiliyoruz hızlıca patika yolla diye bağırdı. Siviller koşarak patika yola doğru gidiyorlardı. Ölüm Meleği yanında bulunan bir kaç tane el bombasını zombilerin üstüne doğru attı. Hızlıca koşarak patika yolla doğru ilerliyordu. 50 Metre kadar hızlıca koştuktan sonra cebinden çıkardığı bombaları sağa sola yerleştirdi. Zaman ayarlı bombaların zamanını beş dakika olarak ayarlamıştı.
Patika yola ulaşan Sansar Mustafa ve diğerleri tam bir hayal kırıklığı ile karşılaştılar. Arabaların hepsi patlamış ve ortalarda kimse yoktu.
Sansar : Ölüm Meleği burada bütün arabalar patlamış ve kimse yok ! Herkes ölmüş. zombiler patika yolun karşısından bize doğru geliyorlar. 
Ölüm Meleği duyduğu şok ile geliyorum diyebildi.
Ölüm Meleği koşarak Sansar ve Mustafa nın bulunduğu yere geldi aniden duraksadı gözlerine inanamadı bütün arabalar patlamış. Cehennem ateşi kadar yüksek bir sıcaklık yüzüne vuruyordu bu sırada ağaçlar yanmaya başlamıştı zombi mi insan mı olduğu belli olmayan cesetler kömür gibi yanmışlardı. Etrafta el kol kafa vücut ve ayak parçaları vardı. Ölüm Meleği dudağını büktü. Patika nın geldikleri yolun tam tersi istikamette gidelim diye emir verdi. Mustafa topallıyordu. Sezai ve Kemal in de durumları Mustafa dan daha iyi değildi. Soğuk soğuk terliyorlardı. Zombilerin ağız yoluyla bulaştırdığı virüs yavaş yavaş içlerine giriyordu.  Hızlıca patika yoldan yürümeye başladılar. Sansar Mustafa Ölüm Meleği ve 6 Sivilin 2 Si ısırılmış şekilde yürüyorlardı. O sırada Ölüm Meleğinin yerleştirdiği patlamalar duyuldu. Yer sarsılmıştı. Patlama sadece arkalarından gelen zombi ordusunu yavaşlatmıştı ama zombiler yinede geliyorlardı. Zombilerle Aralarındaki mesafe fazla değildi.  Bir kilometreye yakın koşarcasına yürüdüler. Zombilerle aralarındaki mesafeyi bir nebze olsun açmışlardı. Üniversite öğrencisi diyarbakır lı selim biraz duralım. Soluk alalım diye diğerlerini de durdurdu. Ölüm Meleği Fazla vaktimiz yok yola devam etmeliyiz. Sansar a Mustafa yı ben alırım devam dedi. Mustafa yı Bu sefer Ölüm Meleği taşımaya başladı. Bu sırada ormanlık alandan çıkan bir zombi selim i boynundan ısırmaya başladı. Sansar zombiye ateş ederek durdurdu. Selim ise elini boynuna götürdü ve çok şiddetli olmasa da kan akıyordu. Yürüyebilir misin diye sordu Ölüm Meleği. Selim evet diye karşılık verdi.
Biraz daha yürüdükten sonra önlerinden onlara doğru gelen yaklaşık 500 kişilik bir zombi grubu göründü. 
Ölüm Meleği Kafasını yukarıya kaldırdı ve Allah ım bir sürpriz lütfen diye haykırdı. Ormanlık alana kaçıyoruz beyler diyerek Patikanın öbür tarafındaki ormanlık alana girdiler. Burada izlerini daha iyi kapatacaklardı. 2 Kilometre yürüdükleri zaman bir köyle karşılaştılar. Aslında kaybolmuşlardı fakat çaresizdiler. Köy terk edilmişti.
Köyün ortasında bir kaç tane çocuk zombi bunlara doğru gelmeye başladı. Ölüm Meleği elinde tuttuğu silah ile çocukların hepsini vurdu.
Ölüm Meleği : Bir ev bulalım  orada saklanabiliriz Sansar en güvenli evi bul.
Sansar :  Emredersiniz Efendim . 
Sansar güvenli bir ev ararken Selimin durumu kötüye gidiyordu gittikçe kan kaybediyordu. Selim mi ev arkadaşı Ahmet tutuyordu. Ahmet Selim’i kenara doğru bıraktı. Selim çok kan kaybetmişti. Eğer erken ölürse zombiye daha çabuk dönüşecekti. Sansar yarım saat sonra bir tane ev buldum efendim diyerek geldi. 
Ölüm Meleği : Güzel hadi gidiyoruz beyler dedi.
O sırada Selim kan kaybından çoktan ölmüştü. Ahmet Selim’i almak için hamle yaptı. Fakat o sırada Zombiye dönüşen Selim Ahmet’i ısırmaya başladı. Ahmet can havli ile Selim i engellemeye çalışıyordu ama pek başarılı olamıyordu. Fıratta ev arkadaşları Selim’i Ahmet den kurtarmaya çalışıyordu. Selim Ahmet ti bırakıp Fırat tı da bir anda ısırdı. O sırada Sansar gelerek Selim mi vurdu. Sansar : Siz aptal mısınız ? Diye bağırdı. Ahmet ve Fırat Ellerini tutuyorlardı. Ellerinde ısırıklar vardı ve kanıyordu.
Sansar ın bulduğu güvenli eve girdiler. Biraz dinlendikten sonra çıkacaklardı. Ev Müstakil iki katlı bir evdi. Zaten buradaki evlerin çatıları birbirlerine yaklaşık 20 cm yakınlıkta ve iki katlıydı genellikle.
Sansar Mustafa nın yarasını güzelce sardı. Diğerleri de birbirlerine evde bulunan sargı bezleriyle tedavi etmeye çalışıyorlardı.
Mustafa : Eğer zombiye dönüşür isem beni öldürün.
Sansar : Saçmala dönüşmeyeceksin daha çok uzun vaktimiz var bir yolunu bulacağız.
Ölüm Meleği : Evet birazdan tekrardan yola çıkacağız ve anti serum ile seni tekrardan eski mustafa ya döndüreceğiz.
Mustafa : Ölüm Meleği Bana söz ver eğer dışarıdaki gibi zombilere dönüşürsem beni öldür.
Ölüm Meleği :  Söz veriyorum öldüreceğim. 
Sansar : Bir kaç dakika sonra çıkıyoruz beyler
Diğerlerinden pek bir cevap gelmemişti. Sansar pencereden dışarıya baktığında evin etrafı zombiler ile kaynıyordu. Durumu Ölüm Meleği yle paylaştı.
Ölüm Meleği : Allah ım bir süpriz yap.
Herkesi odaya topladı. Isırılmayan kim var dedi. Sadece Serkan vardı. Anlaşıldı diyerek düşünmeye başladı. Beyler çatıya çıkacağız ve diğer çatıya oradan da diğer çatıya doğru gideceğiz sonrada aşağıya ineceğiz. Herkes kabul etti.
Çatıya çıktıklarında zombiler iyice çıldırmıştı.
Ölüm Meleği Döndü ve üzgünüm beyler dedi.
Herkes şaşırdı ne için üzgünsün?
Ölüm Meleği : İşte bunun için üzgünüm
Ölüm Meleği Isırılan herkesi tuttuğu gibi aşağıya doğru attı. Sansar bile bu duruma şaşırmıştı. Sadece ısırılan Mustafa yı zombilere atmamıştı. Isırılmayan Serkan ve Sansar.
Serkan sen ne yapıyorsun diye Ölüm Meleğine saldırmaya kalktı. Ölüm Meleği Serkan ın boğazından tutarak Çatının kenarına doğru getirdi. Hayatta kalmaya çalışıyorum Serkan diyerek Serkan ıda Zombilerin olduğu yere doğru attı. 
Zombiler yere düşen 5 kişiyi yemekle meşgul olurken Sansar Mustafa ve Ölüm Meleği oradan uzaklaşıyorlardı. Arkalarına bile bakmadılar. Zaten günde artık sona eriyor güneş batıyor akşam oluyordu.
Yağmur hafiften çiseliyor ve şimşek sesi duyuluyordu. Biraz ilerledikten sonra telsizlerinin çalışmadığını fark ettiler. Dağ yolundan yukarıya doğru yürüyorlardı. Yağmur şiddetini artırmıştı. Yağmurun yağması işlerine gelmişti. Çünkü Yağmurda zombiler onları takip edemeyeceklerdi. 2 Saate kadar yürüdüler. Ondan sonra bir tane ev gördüler. Ev terk edilmişe benziyordu. Mustafa nın durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Mustafa nın yüzü bembeyaz olmaya başlamıştı. Eve temkinli bir şekilde yaklaştılar eve girdiklerinde evin içindeki yaşlı adam Ölüm Meleği ve Sansarın üstüne doğru silahını doğrultu. Ölüm Meleği de yaşlı adamı hedef aldı. Arsamdan defolun diyerek çıkıştı yaşlı adam. Ölüm Meleği Defolmazsak ne olur.
Yaşlı Adam üçe kadar sayacağım derken Ölüm Meleği Silahıyla yaşlı adamın bacağından vurdu. 
Yaşlı adam acı içerisinde kıvranmaya başladı. Ölüm Meleği merak etme sadece sıyırdı kurşun birazdan bir şeyin kalmaz. İsteseydim kafana da denk gelirdi. Yaşlı adam Allah ın belaları nereden geldiniz diyordu. Ölüm Meleği Cehennem den diyerek karşılık verdi. Sansar Mustafa yı içeriye getirdi. Mustafa topallaya topallaya içeri girdi ve bir kanepenin üzerine Sansar ın yardımıyla uzandı. Yukarıdan bir tıngırtı geldi. Ölüm Meleği nedir bu diye yaşlı adama sordu. Yaşlı adam hiç bir şey faredir diye cevap verdi. Sansar ile Ölüm Meleği Yukarıya doğru hareketlendi. Bir kapıdan geliyordu tıngırtılar. Kapıyı kırdıklarında Zombiye dönüşmüş olan iki küçük kız bir erkek bir kadın gördüler. Zombiler karşılarında insan görünce üzerlerine doğru gelmeye başladılar. Ölüm Meleği ise silahını zombilere doğrultu ve dört el silah sesi duyuldu.
Sansar seni hasta piç diye yaşlı adama doğru bağırıyordu. Merdivenlerden aşağıya doğru inerken yaşlı adam Ölüm Meleği ve Sansarın üzerine tüfekle ateş etti. Ölüm Meleği ve Sansar tekrardan merdivenlerden yukarı doğru çıkıp siper aldılar. Sansar pencerelerden tekinden atlayacak bir yer arıyordu bu sırada Mustafa son gücüyle yaşlı adama doğru saldırdı. Yaşlı adamın elindeki silah ı almaya çalışan Mustafa yaşlı adama bir yumruk attı yaşlı adam yere düşerken tüfeğin tetik parmağına dokundu. Tüfeğinden çıkan kurşun mustafanın Sağ kaburgasının hemen altından girmişti. Mustafa aldığı kurşun yarasıyla birlikte ellerini kurşunun girdiği noktaya doğru yavaşça koydu. Bu sırada adama bakıyordu. Elini kurşun yarasına koyduktan sonra iki adım geriye doğru gitti. Bir adım daha geriye doğru gitti.
Ellini yavaşça yarasının üstünden çekti ve başını yavaşça öne eğdi. Ellindeki kanı gördü. Birkaç adım daha geriye doğru gitti yavaşça bir duvara dayandı ve aşağıya doğru duvara dayanarak oturdu. Yüzündeki ifade canının çok yandığı belliydi. Bu sırada onu vuran adamın pişmanlığı çok daha fazlaydı. Sansar ın gelişini fark etmedi Sansar adamın elindeki tüfeği alarak dipçiği ile karın boşluğuna vurdu adamın. Adam acı içinde yere doğru düştü. Sansar ve Ölüm Meleği hızlıca Mustafa nın yanına doğru koştular. Mustafa bir eliyle yarasını tutarken derin derin nefes alıp veriyordu.
Mustafa : Sigara versene moruk
Ölüm Meleği Cebinden çıkardığı sigarayı Mustafa ya doğru uzattı. Mustafa kan olmuş eliyle sigarayı aldı. Mustafa nın sigarasını Ölüm Meleği çakmakla yaktı. Mustafa bir nefes ama derin bir nefes sigarayı içine çekti. Sanki bir daha sigara içmeyecek gibi çekti ki sigaranın yanan kısmı kıpkırmızı bir kor gibi parlamıştı. Aldığı dumanı içinde tuttu ve dışarı doğru bıraktı.
Mustafa : Sağol kanka..
Ölüm Meleği : Hala
Mustafa Ölüm Meleğinin sözünü kesti
Mustafa : Yolun sonu buraya kadarmış. Yormayın kendinizi.
Ölüm Meleği : Sansar bir şırınga bul bulabilirsen iki üç tane bul. Yukarıdaki zombilerin kanını çek. Bu yaşlı lavuğu da bağla.
Sansar : Emredersiniz.
Sansar Ölüm Meleğinin isteklerini yapmak için harekete geçti.
Mustafa : Yaşlı adamın bir suçu yok. Ona zarar vermeyin.
Ölüm Meleği : Yanlış zaman yanlış yerde yanlış kişiye ateş etti. Arkadaşımın kanını döktü. Elbet bir bedeli olacak!
Mustafa : Kanka son isteğimdir bu!
Ölüm Meleği : Sansar geri gel hiçbir şey yapma diyerek bağırdı.
Mustafa : Ayaklarım uyuşmaya başladı kanka. Üşümeye de başladım.
Ölüm Meleği Ceketini çıkartıp Mustafa nın üstünü örttü.
Mustafa sigarasından bir duman daha aldı.
Ölüm Meleği Mustafa nın silah ını belinden aldı. Şarjörünü çıkartıp mermilere baktı.
Mustafanın elini tuttu. Bilek güreşi yaparmışçasına elini kavradı Mustafa nın gözlerinin içine baktı.
Ölüm Meleği : Her şey için sağol kanka. Seni asla üzmek incitmek istemediğimi bil.
Mustafa: Biliyorum kanka. Hakkını helal et.
Ölüm Meleği Mustafaya sarıldı. Helal olsun..
Ölüm Meleği silah ı Mustafa ya verdi.
Ölüm Meleği : Bunu kendin yaparsın değil mi ?  
Mustafa : Evet kanka hadi gidin artık.
Ölüm Meleği : Er yada geç görüşeceğiz kardeşim!
Mustafa : Görüşeceğiz kardeşim.
Ölüm Meleği Mustafa nın yanından ayrıldı ve kapıyı kapattı. Sansar ın omuzuna dokundu.
Sansar da donup kalmıştı.
Ölüm Meleği Kazma ve kürekle dışarıya doğru çıktı. Hava artık kararmıştı. Esen rüzgar içini ürpertti. Pantolonunun cebinden çıkardığı sigara paketi ezilmişti. Sigara paketinin içine baktı ve içinden bir dal sigara çıkardı. Çakmağını birkaç sefer yakmaya çalıştı yanmadı. Sonra arkasını dönerek ve çakmağına siper olarak sigarasını yaktı. Ölüm Meleği Evin önündeki kapıya oturmuş yıldızları seyrediyordu. Birkaç nefes aldı sigarasından. Sonra Sansar yanına oturdu. Hiç konuşmadan gökteki yıldızlara bakıyorlardı.
O sırada içeriden derin bir silah sesi geldi. Ölüm Meleği başını öne eğdi. Sansar ise kalkmak istedi fakat Ölüm Meleği Sansarın ayağından tutarak kalkma dercesine işaret yaptı.
Bir saat kadar hareketsiz olarak oturdukları yerden kalkmadan hiç konuşmadan oturdular.
Sansar : Nereye gömeceğiz Mustafayı ?
Ölüm Meleği : Ölü fazla beklemez evin bahçesine gömelim.
Sansar : İşinize karışmak gibi olmasın ama patron isterseniz hapishane ye götürüp orada gömelim. Evin arka tarafında eski bir kamyonet vardı onunla gidebiliriz. Ben anahtarları aramaya gidiyorum. Yaşlı bunağa sorayım.
Ölüm Meleği : Tamam sansar ben buradayım. Düz kontakta yapabiliriz ama gene de ara sen.
Sansar tekrardan evin içerisine girdi.
Ölüm Meleği Peş peşe içtiği sigaralardan dolayı ağzı çamur gibiydi. Kafasını sağa doğru çevirdi. Üstü tahtalarla örtülü bir bodrum gördü. Belki içecek bir şey vardır diye kilitli olan kapısını otomatik silah ının dipçiğiyle kırdı. Mahzene doğru indi. Etraf karanlıktı. Sallanan ipi fark etti ve onu aşağıya doğru çekti. Lamba bir anda yandı. Fakat lamba o kadar eskiydi ki kendini zor aydınlatıyordu. Tahmininde haklı çıkmıştı. Mahzende birkaç şişe içki vardı. Kapaklarına baktı. Hiç açılmamış eski bir viski buldu. Üzeri tozlu olan şişenin kıç tarafındaki tozunu hafifçe elleri ile sildi. Üretim tarihine baktı. Sanki üretim tarihi çokta umurundaydı.
Viskiyi alarak yukarı doğru çıktı. Tozunu üfledi. Ne zamandır orada olduğu viskinin belli değildi. Eliyle tuttuğu şişenin üzerindeki tozlar parmaklarına yapışmıştı. Parmak uçları tozdan simsiyah olmuştu. Kimin olduğu belli olmayan kanlar kollarında boynunda kuruyup kalmıştı. Yüzü kirden simsiyahtı. Tekrardan evin kapısına oturdu. Şişeyi açtı ve içmeye başladı. Çok yorulmuştu yorgunluktan dizleri titriyor kolları artık kalkmıyordu. Bir yudum aldı viskiden bir sigara daha yaktı. Ellerini saçlarının ön kısmından arka kısmına doğru yavaşça götürdü.  Arka kısma gelince yukarıya aşağıya saçlarıyla oynadı. Gözlerini kapattı. Gözlerinin önünde şimşek çarptı. Gözlerini kapattı Bir flaş parladı gözlerinin önünde. Bugün vurduğu zombileri gördü. Tek kurşunun zombiye saplandığını ve zombinin bir daha kalkmamak için yere düştüğü anları görüyordu. Zombilerin çürümüş bedenleri, yırtılan elbiseleri, yüzü ısırık içinde olanlar, ayakları kopmuş olanlar, kolları kopanları görüyordu sürekli. Sonra yanan arabalar aklına geldi. Arabalardan gelen cehennem sıcağını yüzünde hissetti. Ne olur ne olmaz diye arabayla birlikte getirdikleri anti serum yok olmuştu. Mustafa yı kurtarma ümidi o patlayan arabada cayır cayır yanmıştı tıpkı ümitleri gibi. Kardeşi Ateş neredeydi onu düşünüyordu. Asit ve Tuncay ıda merak ediyordu. Acaba onlara ne olmuştu. Düşünceleri o kadar karışık ve o kadar ümidi azalmıştı ki Ölüm Meleği nin. Sonra çatıdan aşağıya attığı ısırılmış sivilleri gördü. Onları kurtaramayacağını biliyordu. Çatıdan ısırılmayan Serkan ı zombilerin arasına attığını gördü. Serkan ın ve diğerlerin barışları çığlıkları zombilerin çatıdan aşağı attıkları sivilleri yerken ısırık seslerini duyuyordu.  Bir anda Serkan ın zombiye dönmüş bedenini gördü. Serkan bir anda hızlıca Ölüm Meleği nin boynuna sarıldı. Ölüm Meleği bir anda irkildi. Sıçrayarak oturduğu yerden kalktı ve elinde bulunan viski şişesi bir anda yere düşerek paramparça oldu. Viski şişesi param parça olmuştu.
Elliyle yüzünü sıvazladı. Evin kapısından içeriye baktı. Artık güneş batmış ve hava tamamen kararmıştı. Sansar diye seslendi. İçeriden ses gelmedi.
Belinden silahını çıkarttı. Dikkatlice evin kapısından içeri doğru girdi.
Evin ışıklandırması dışarıdaki zombi teröründen dolayı berbattı. Ölüm Meleği adımlarını dikkatlice atıyordu. Bir adım attığı an önce parmak uçları yere değiyor sonra ise ayağını kalan kısmını yere indirerek temkinli bir şekilde hareket ediyordu. Bir odadan sesler geldiğini fark etti. Yavaşça kapıyı sağ eliyle açtı. Kapı eskiydi ve gıcırdama sesi geldi. Gıcırdama sesiyle birlikte yaşlı adam yere oturmuş bir şeyler yiyordu. Işık azdı yaşlı adam olduğu sadece saçlarının beyazlığından anlaşılıyordu. Kapının gıcırdama sesine kafasını kaldırıp baktı sonra hiç istifini bozmadan kafasını eğip elindeki şeyi ısırmaya devam etti. Yemeğini yemeğe devam ediyordu. Ölüm Meleği ne olduğunu anlamadan iki adım daha attı ışığın fazla olmamasından dolayı yaşlı adamın ne yediğini göremiyordu. Üçüncü adımı da attı Ölüm Meleği yerde birisinin yattığını gördü. Yerde yatan kamuflajlı biriydi. Dördüncü adımı attı Ölüm Meleği Yaşlı adama doğru. Yaşlı adam Ölüm Meleği fark etti. Kafasını yediği şeyden kaldırdı ve ağzını açarak ellerini doksan derece ileriye doğru açtı. Yaşlı adamın ağzından kanlar damlıyor gözleri simsiyah olmuş ten rengi ise bembeyazdı. Yaşlı adam zombiye dönüşmüştü. Ölüm Meleği tereddüt etmeden silah ını kaldırdı ve yaşlı adamın alnının ortasından vurdu. Kurşun yaşlı adamın alnından girmiş kafasının arka tarafından çıkmıştı. Yaşlı adamın kafası parçalanmıştı. Bir kaç adım daha attı. Yediği şeyi görmek için. 
Yaşlı adam ne yiyorsa sırtı Ölüm Meleği ne doğru dönüktü. Ölüm Meleği temkinli bir şekilde yerde yatan insana doğru yürüdü. Tam önüne geldi. Eğildi. Sağ eliyle sırtı dönük adamı sırt üstü yatacak şekilde cevirdi. 
Yaşlı adam ın yediği şey Sansar dı! 
Sansar ın sırtı bir kaç yerinden ısırılmış boynu parçalanmıştı. Ölüm Meleği Sansar ın boynuna sağ işaret parmağı ve sağ orta parmağını dayadı. Sansar ın nabzı atmıyordu. Ölüm Meleği eğildiği yerden kalktı ve sol ellini suratına götürdü Avuç içini alnından aşağıya doğru indirdi. Baş parmağı ile işaret parmağıyla gözlerini kapattı. İşaret parmağı ve baş parmağı iki gözünü ayıran burun kemiğindeydi. Tozlu bir kanepenin üzerine oturdu. Başı öne eğil bacaklarını açmış dirsekleri baldırlarında bir süre durdu. Sansar ile geçirdiği güzel anılar gözlerinin önüne geliyordu. 
Sonra ayağa kalktı Sansar ın cansız yatan bedenine doğru yürüdü. Sansarın saçlarını okşadı. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim seni asla yalnız bırakmamalıydım. 

Silah ını Sansar a doğru doğrultu. Sansar a doğru nişan aldı. Silah ının horozunu baş parmağı ile kaldırdı. Sansar zombiye dönüşmeye elleri kıpırdamaya başlamıştı. Ölüm Meleği bu zamana kadar gözlerini bile kırpmadan bir çok insan öldürmüştü fakat Sansar a hedef alırken gözlerini kapatmıştı. Tek el silah sesi duyuldu içeriden. Ölüm Meleği nefes dahi alamıyordu dışarı doğru hızlı adımlarla çıkıyordu. Kapısı açık bir odadan bir zombi hızlıca Ölüm Meleği nin arkasından sırtına doğru atladı. Ölüm Meleği ne olduğunu şaşırmıştı. Zombi elleri ile Ölüm Meleğinin boynuna arkadan sarılmıştı. Ölüm Meleği hızlıca zombiyi duvara vurdu fakat zombi Ölüm Meleğinin sırtına dişlerini geçirmişti. Ölüm Meleği nin sırtını zombi dişleri ile kanatmıştı. Zombi Ölüm Meleğinden bir parça alamasa bile Ölüm Meleğinin sırtına dişlerini geçirmişti. Ölüm Meleği bir kaç kere daha zombi yi duvara doğru vurdu Zombi sonunda o sarsıntının etkisiyle Ölüm Meleği ni bırakmıştı. Ölüm Meleği arkasını hızlıca döndü ve silah ını zombi ye doğru doğrultu. Karşısında onu ısıran adam Mustafa ydı. Mustafa nın sağ yanağı tamamen parçalanmış vaziyetteydi. Kurşun sağ yanağından çıkmıştı. Mustafa muhtemelen silah ı ağzından içeriye sokmuş tam ateş edeceği sırada korkudan elli kaymış ve kurşun yanağını delip geçmiş. 
Ölüm Meleği : Mustafa .. Lanet olsun.. 
Mustafa ayağa kalkarak Ölüm Meleği nin üstüne tekrar gelmeye başlamıştı. Ölüm Meleği tereddütsüz silah ını çekip Mustafa nın alnın ortasından vurmuştu. Elini sırtına doğru götürdü. Ellerine tekrar baktı. Kan vardı. 
Ölüm Meleği : Lanet olsun .. 

Ölüm Meleği ağır adımlarla evden çıktı. Evin merdivenlerine oturdu. Elindeki silah a baktı uzun uzun. Gözlerini kapattı. Anti - Serum ların hepsi arabalar ile birlikte yanmıştı.
Yanan arabalar değildi. Ölüm Meleği nin umutları yanmıştı. Silah ı yavaşça kafasına dayadı. 
5 yaşında bir çocuğun doğum günü partisindeydi. Etraf ışıl ışıldı. Mumları üflüyordu çocuk. Annesi ve Babası alkışlayıp çocuğu öpüyorlardı. Çocuk çok mutluydu gülüyordu. Annesi hediyesini verdi. Bir kolyeydi. Babası ise ileride takması için bir saat vermişti. Çocuğun gözleri gülüyordu.
Sonra Cumali yle birlikte kendisini gördü. Cumali nin gülmesini. Futbol oynadıkları hapishane avlusundaki Cumalinin gol sevinçlerini. 
Feritti gördü peşinden. Sokakta ayakkabı boyacılığı yapan 14 yaşındaki halini. Yüzü gözü kirden kapkara olan Feritti gördü. Ferit in kendisine abimsin diye sarıldığını gördü. 
Asit ti gördü peşine. Asit le kağıt oynarlardı. Hep Asit kazanırdı. Asit in kazandıktan sonra ki sevincini gördü. 
Tuncay ı gördü. Beraber içtikleri zamanı Tuncay ın farketmez bir şişe daha içelim dediğini kulaklarında hissetti. 
Sebastian ı gördü.. İzmir - Mortem üstünde yakalanıp sonrasında işkence edildiği ve Sebastian ı gördüğü o an geldi gözlerine. 
Mirza yı gördü.. Mirza nın sigarala sürekli oynamasını. Dünya nın en önemli şeyi sigarayla oynamakmış gibi davranışını. 
Mustafa yı gördü. Mustafa askeri lisede dayak yediğinde ağladığını. Mustafa yı dövenleri dövdüğünü. Mustafa nın ağlayarak boynuna sarıldığını. 
Sansar ı gördü .. Babası nı ve üvey annesini ve çocukları katlettiği günün sabah ında Sansar ın kafasını silah dayamışken ona engel olduğu o anı.. 
Annesi ni gördü .. 4 yaşında koşarken düşmüştü. Ayağı kanamıştı . Annesi ona pansuman yapıyordu. 
Baba sını gördü.. Birlikte balığa gittiklerini.. Hep balıkları babasının yakaladığını ve ben niye yakalamıyorum diye ağladığını. 
Ateş i gördü. Ateş le beraber evlerinin bahçesinde uçurtma uçurduklarını. Ateş le bir olup babalarını karşı güreştiklerini gördü. 
Silah ın horozunu baş parmağı ile açtı. Sonra işaret parmağını tetiğe götürdü .. 
En son da .. 
Bir kız gördü.. Ona sarıldığını.. 
Derin bir nefes aldı.. 
Zombiler ormanda et parçalarını yiyorlardı. Bazıları ise aylak aylak yürüyorlardı.. 
Uzaklardan bir silah sesi duyuldu. Zombiler kafasını çevirip silah sesinin olduğu yöne doğru baktılar. 
Orman silah sesinin yankısıyla inlemişti.