uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

28 Ekim 2012 Pazar

38. Bölüm : Paramparça

4 saat sonra Sivas..

Sebastian : Kanka DxN hastanesine geldik.

Mirza : Evet ama anormallik var.

Sebastian : Farkındayım.

Mirza : Saldırıya uğramış burası sanki.

Sebastian : Bencede.

Mirza : Helikopteri aşağıya indiriyorum. Bir bakalım.

Sebastian : Ama helikopteri durdurmayalım. Bir sorun olursa  gidelim kanka. Ölüm Meleği yüzünden ölmeye niyetim yok.

Mirza : Tamam merak etme sen. 

Mirza helikopteri durdurmadan helikopterden aşağıya indi. Koşarak hastaneden içeri girerken Sebastian ve Yağmur helikopterde bekliyorlardı. Beş dakika sonra Mirza Helikoptere geri döndü.

Sebastian : Ne olmuş

Mirza : Ölüm Meleği yok. Hastanede kimse yok .

Sebastian : Nasıl olur.

Mirza : Şu kartı buldum Ölüm Meleği'nin yatağında.

Sebastian kartı aldı ve sesli biçimde okumaya başladı .

Sebastian : Siz sözünüzü tutmadınız. Bende sizin için kıymetli bir şeyi alacağım. Pazarlık için ararım. Öpüldünüz. Bay '' Nilay ''

Yağmur : Nilay'da kim.

Mirza : Ölü bir kadın başkada bir şey değil..

Sebastian : Nereye gidiyoruz.

Mirza : Beyefendiye gidiyoruz Sebastian.

Sebastian : Napacağız Beyefendiyle.

Mirza : Konuşacağız..


30 Dakika Sonra Ankara .. Adrenalin Ana Merkez Üssü


Helikopter helikopter pistine inerken helikopter'in etrafını 100'e yakın asker çevirmiş ve silahlarını helikoptere doğru yöneltmişlerdi. Helikopter'den yavaş bir şekilde inen Mirza etraftaki şaşkın bakışları aldırmadan yürüyordu. Sebastian da peşinden indi. Oradan sorumlu yüzbaşı Mirza'ya ve Sebastian'a dur çekti.

Yüzbaşı : Dur ! Kendinizi tanıtın.

Mirza : Bu ne cesaret ?

Yüzbaşı : Kendini tanıt asker.

Sebastian : Sen kimsinkide bize asker diyebiliyorsun ? Senin hiç saygın yok mu ?

Yüzbaşı : Kendinizi tanıtın.

Sebastian : Omuzumdaki amblemi görmüyor musun ?

Yüzbaşı : Onun burada bir hükmü yok. Bastığınız topraklar Adrenalin'e ait.

Mirza : Adrenalin'e ait her yer bizimdir Yüzbaşı.

Yüzbaşı : Senin adın ne asker ?

Sebastian : Hala asker diyor.

Yüzbaşı : Ne diyeceğiz size. Paşam isminiz nedir ?

Sebastian : Kes lan. Haddini bil köpek !

Yüzbaşı : Askerler yakalayın..

Mirza : Yüzbaşınızı dinlersiniz. Size yemin ediyorum. Akşamı göremeyeceksiniz. Sizinle sorunumuz yok bizim.

Sebastian : Bırak saldırsınlar.

Mirza : Yeterince öldürdük zaten. Sebastian sakin ol.

Yüzbaşı : Saldırın dedim size. Ne bakıyorsunuz aval aval .

Seyfo : Ne oluyor burada ?

Yüzbaşı : Efendim yabancı şahıslar üsse izinsiz iniş yaptılar.

Seyfo : Senin o yabancı dediğin kişiler. Alfa-Star'ın yıldızları. Neden bahsediyorsun sen. Kollarındaki amblemi görmüyor musun ? Bunu giymeye kim cesaret edebilir ?

Yüzbaşı : Ama efendim. Alfa-Star dan kimse yaşamıyor diye biliyorum ben.

Seyfo : Artık öğrendin.  Çok şanslısın. Şurada gördüğün donuk ifadeli adam Mirza Kral. Alfa-Star 13 nolu askeri. Yanındaki ise San Sebastian . Alfa-Star Komutanı.

Yüzbaşı : Emredersiniz efendim.

Seyfo : Hoş geldiniz Beyler. Buyurun Beyefendi sizi bekliyor.

Mirza : Hoş bulduk.

Sebastian : Hoş bulduk.


Mirza ve Sebastian Beyefendinin odasına girdiler.

Beyefendi : Aslan parçaları hoş geldiniz.

Sebastian : Hoş bulduk.

Mirza : Hoş bulduk. Şimdi adanızı temizledik önce. Gidip enkazı kaldırdıktan sonra yerleşebilirsiniz.

Beyefendi : Tamamdır. Seyfo duydun.

Seyfo : Emredersiniz Efendim.

Beyefendi : Sizin canınız sıkkın gibi.

Mirza : Öncelikle bizimle birlikte gönderdiğiniz timden sadece bir kişi hayatta kalabildi.

Beyefendi : Hepsi öldü mü ?

Mirza : Evet öldüler.

Beyefendi : Ben sizin yanınızda tecrübe kazansınlar diye gönderdim. Ölsünler diye değil Sebastian !

Sebastian : Gönderdiğiniz kişiler çocuktu. ve zombilerden ölesiye korkuyorlardı.

Beyefendi : Zombilerin Dünyası nda 30 adam ne anlama geliyor biliyor musun ?

Sebastian : İyi eğitimli ise her şey. Kötü eğitimlisi 2 gün dayanabiliyorlar.

Beyefendi : Sana adam teslim edende kabahat.

Sebastian : Ama efendim.

Beyefendi : Nasıl öldüler savaşarak mı ?

Sebastian yüzde yetmişi kaçarken öldü. belkide yüzde sekseni.

Mirza : Beyefendi Kurt öldürmek için kuzu gönderilmez.

Beyefendi : Ne demek istiyorsun ? Mirza.

Mirza : Beyefendi Kurt öldürmek için kuzu gönderilmez

Beyefendi : Adrenalin askerleri sence kuzu mu ?

Mirza : İyi eğitimlilere lafım yok ama bunlar kuzuydular. Ayrıca bana Nilay lazım.

Beyefendi : Ne yapacaksın Nilay'ı ? Nerede saklandığını da bilmiyoruz, ama araştırmalarımız sürüyor.

Mirza : Haberiniz yok sanırım. Sizin askerlerinizin koruduğu Sivas DxN üssünü Nilay yerle bir etmiş.

Beyefendi : Ne zaman SEYFO

Seyfo : Hemen ilgileniyorum efendim.

Mirza : Ölüm Meleği'ni kaçırmış. Ve bizden büyük ihtimal ile size verdiğimiz belgeleri isteyerek takas yapacak. O belgeleri bize verir misiniz ?

Beyefendi : Size o belgeleri vermemin imkanı yok. Onlar bize lazım. .

Mirza : Bizede lazım. Lütfen o belgeleri bize verir misiniz ?

Beyefendi : O belgeler Nilay'ın eline geçer ise ne olur biliyor musun ?

Mirza : Nilay'ı eninde sonunda öldüreceğim.

Beyefendi : Nasıl öldüreceksin. Tüm Adrenalinin öldüremediği kişiyi ?

Mirza : Bizimle Adrenalin'i bir mi ? Tutuyorsunuz ?

Beyefendi : Hayır.

Mirza : O zaman bana belgeleri verir misiniz ?

Beyefendi :Ölüm Meleği için değer mi ? düşmanımıza belge vermek ?

Mirza : İnanın her satırına kadar değer.

Sebastian : Değmez.

Beyefendi : Seyfo belgeleri Mirza'ya teslim et. Öldürtmeyin kendinizi Nilay'a. Adam'a ihtiyacınız var mı ?

Mirza : Teşekkür ederim. Adam'a ihtiyacımız yok.

Sebastian : İyi günler.

Beyefendi : iyi günler.

Mirza , Sebastian  ve Tuğçe Helikopter ile Ankaradan ayrılıp İstanbul'a doğru yola koyulmuşlardı.

Seyfo : Beyefendi merakımı bağışlayın. Neden belgeleri Mirza'ya verdiniz ?

Beyefendi : Vermeyelimde Barbar Mirza Tarasın Mekanımızı. Mirza eğer ki bir şey istiyorsa. İstediğini ona vermeden onunla hiç bir şekilde uzlaşamazsın. Mirza ve Sebastian düşman olunacak kişiler değiller. Onlar Nükleer bombadan bile daha tehlikeliler.

Seyfo : Anlıyorum.

İstanbul ..

Sebastian : Ölüm Meleği'ni kurtaracağız gene konuşacak orospu karı gibi Mirza.

Mirza : Bizim yüzümüzden kurşun yedi. Bizim yüzümüzden yakalandı.

Sebastian : Bizim yüzümüzden oldu diye göt verilim birde siksin.

Mirza : Onu kurtarmalıyız. Arkadaşımız o bizim. Ne olursa olsun arkadaşımız Sebastian.

Sebastian : Sen nasıl istersen. Senin için geleceğim. Ölüm Meleği için değil. Hastanede bize söylediklerine hala inanamıyorum.

Mirza : Aldırma. Doktor Deniz için endişelendi hepsi bu.

Sebastian : Biliyor musun? Boş ver bunları.

Mirza : Neyi boş verelim.

Sebastian : Hadi ama Mirza! Biz ne yapıyoruz !

Mirza : Zombileri ve kötü adamları avlıyoruz.

Sebastian : Aynen öyle! Bunu kim yapar ?

Mirza : Sen ve ben.

Sebastian : Biz haklısın. Mirza işte bu yüzden hayatımız berbat. Yani hadi ama zombi avlıyoruz! Ne biçim şey bu!? Normal insanlar zombi gördüklerinde kaçarlar. Ama biz, hayır. Biz bizi öldürmek isteyen bizi yemek isteyen! Bunu kim yapar biliyor musun? Deli insanlar! Biz çıldırmışız! Yani kim bu hayatı ister Mirza ?

Mirza : Şaka mı bu ?

Sebastian : Diyorum ki Ölüm Meleği için kendimizi riske atmaya değmez.

Mirza : Kimse için değmez. Ama onurumuz için değer. Tarih Ölüm Meleği'ni nasıl öldü diye sorduklarında. Mirza ve Sebastian onu yüz üstü bırakıp gitti diye mi yazılsın ? Tarih yazılıyor su an biliyorsun. Arkamızdan 100 lerce sene sonra şerefsiz mi ? densin. Orospu çocuğu mu ? densin.

Sebastian : Yaşlanmadan öleceğiz Mirza işte bu yüzden.

Mirza : Her ikimiz şimdiden ölecek miyiz Yapma Sebastian. Daha çok zamanımız var...

Sebastian : Neden bahsettiğimi iyi biliyorsun Mirza. 50 yaşında olduğumuz zaman peşimizde milyonlarca zombi olacak

Mirza : Hayır. Ben çoktan öleceğimizi düşünüyorum.

Sebastian : Bir ada bulalım tarım yapalım. Sigara içelim. Alkol içelim. Hayatımızı yaşayalım artık.

Mirza : Tamam Sebastian. Şu olaylar bir geçsin senin dediğini yapalım..

Sebastian : Yoruldum artık Mirza.

Mirza : Tamam çiftçi Sebastian.

Sebastian : Artık postal giymekten sıkıldım Mirza. İnan her şeyden sıkıldım. Sıradan bir hayatım olmasını istemem suç mu ?

Mirza : Suç değil. Seninde hakkın. Ama dünyada artık hüküm Zombilerin. Farkında mısın ? Zombilerin Dünyası ndayız biz.

Sebastian : İyi oldu hatırlattığın. Çocukları okuldan alayım ben. Sende markete git yiyecek bir şey al.

Mirza : Sebastian neyin var ?

Sebastian : Hiç bir şeyim yok.

Mirza : Sebastian ben duş alacağım. Sonrada yemek yiyeceğim. Sonrada yatıp uyuyup Nilay'ın aramasını bekleyeceğim.

Sebastian : Tamam.

Mirza soğuk suyun altına girdi. Ensesinden aşağıya doğru buz gibi sular inerken ellerini duvara dayamış başını öne eğmiş şekilde bekliyordu. Sonra Mirza iki tane büyük tavuğu yedi ve uykuya daldı. Sebastian ise odasında Tuğçe ile vakit geçiriyordu. Sebastian Tuğçe'yi kollarına almış öpüyordu. Yatakta Sebastian ve Tuğçe öpüşürlerken .


Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Sebastian : Seninle de bir sevişemedik. Sen burada kal.

Tuğçe : Tamam aşkım..


Sebastian üzerini giyerek odasından elinde silah ile çıktı. Kendi kendine söylendi '' Ulan ben bu karıyı sikemeyecek miyim. Ne zaman karının üstüne atlasam bir şey çıkıyor '' diye. Mirza ise samuray kılıçları ile birlikte kapının önünde dikiliyordu. Sebastian Mirza'nın yanına geldi ve durdu. Mirza ve Sebastian yanyanaydılar. 40 araçlık bir konvoy geldi. Sebastian '' Sanki düğün yapıyoruz da gövde gösterisine geliyorlar '' diyerek tebessüm  etti. Mirza ise '' Cenazeye geliyorlar Sebastian Cenazeye '' diye karşılık verdi. Arabalar durdu ve kapıları açıldı. Elleri silahlı 100 lerce adam Silahlarını Mirza ve Sebastian'a doğrultmuşlardı.

Sebastian : Sexy ses savaş pozisyonu.

Makine : Uyarı Savaş Pozisyonu .

Ev bir anda kibrit kutusuna döndü ve evin çatısından ful otomatik silahlar ile birlikte 6 lı roket atarlar çıktı.

Nilay süper mini eteği ile arabadan indi. Endamlı bir şekilde Mirza ve Sebastian'a doğru yürüdü.

Nilay : Aşkım nasılsın ? Mirza sen nasılsın ?

Sebastian : Öpmedin beni sevgilim.

Nilay : Seni içerideki kaltağın öpsün.

Sebastian : Seni orospu çocuğu. Ölüm Meleği'ni bırak beni al ! Ne işine yarayacak Melek senin ?

Nilay : Ağzını bozma Aşkım.. Seninle ateşli bir gece geçirdik.

Mirza : Nilay saadete gel. ne istiyorsun. Ölüm Meleği karşılığında.

Nilay : Kırıyorsun ama beni Mirza. Çok kırıyorsun. Adaya gitmişsiniz. Ölüler adasına.

Mirza : Dedikodu yazarı gibisin.

Nilay : O ada ile ilgili hiç bir şey hatırlamıyorsun demi Mirza . Sana ne yaptıklarına dair hiç bir fikrin yok.  Hiç bir şeyi hatırlatmıyor DxN sana. Yoksa hepsini öldürürsün.

Mirza : Bırak bu boş lafları.

Nilay : Türkiye de yakalandığından itibaren 6 ay boyunca ne oldu peki Mirza ? ne hatırlıyorsun .

Mirza : Sana mı ? anlatacağım bunu.

Nilay : Hiç bir şey hatırlamıyorsun. Gönlündeki o büyük boşluk. İçini öldürdüler senin.

Sebastian : Kapat çeneni. Ne istiyorsun ondan bahset bana ?

Nilay : Sebastian olmasa sen oranın sürtüğü olmuştun. Her zaman seni zaten Sebastian kurtardı.

Sebastian : Canımı bile veririm Mirza için. Neyin hesabındasın sen ?

Nilay : Gerçeklerin peşindeyim. Mirza'ya yapılanların peşindeyim. Ölümsüzlüğü bulmak için Mirza'ya neler yaptılar. Videolarını izledimde acıdan bayılıyordun artık Mirza.

Mirza : Demek ki çok zevke gelmişim. Çok zevk alınca bayılırım ben.

Sebastian : Sen kimin sürtüğüsün. Ölüm Meleği'ne karşılık ne istiyorsun ?

Nilay : Mirza kanını istiyorum. Sebastian seninde kanını istiyorum. .

Sebastian : Neden ordumu yapacaksın benim kanımla.

Nilay : Evet. Ordu yapacağım. İkinizin kanıyla olan bir ordu durdurulamaz.

Mirza : Sen öyle san. Bu kainata benden ve Sebastian'dan daha iyisi gelmedi.

Sebastian : Sen inanıyor musun ? Mirza ve Sebastian'ı durduracak bir ordunun olduğuna ? Yer yüzünde.

Nilay : Alfa-Star B var. Alfa-Star A dayanamadı bile. Ama onlar hala hayattalar. Buda gösteriyor ki sizden daha iyiler.

Sebastian : Türkiye'ye geldiklerinde komutanları ben olacağıma göre bizden daha iyi olma gibi şansları yok.

Nilay : Argo yaşıyor hala.

Sebastian : Argo akıllı adamdır. Kimin ne kadar büyük olduğunu kabul eder Nilay sen hiç merak etme. Kan dışında ne istiyorsun ?

Nilay : Belgeleri istiyorum tabikide. Bütün hepsini eksiksiz.

Mirza : Belgeler ve kan takas ile olacak.

Nilay : Nereden bileceğim kan'ı verenin sen olduğunu.

Mirza : Gene bir kancıklık yaparsın sonuçta bir kere daha bizi ters garda getirirsin sen. Ama şunu bilki sen artık ölüsün.

Nilay : Sözünüzü tutmayarak beni hayal kırıklığına uğratan sizsiniz. Ben değil.

Sebastian : Sözümüzü tutmama gibi bir durum söz konusu değil.  Sen Judas 'ın belgelerini için anlaşmıştık. Kasap için değil.

Nilay : Orada Kasap yada Judas'ın olup olmaması önemli değil. O belgeleri bana getirecektiniz. Getirmediniz böyle oldu. O yüzden hiç sinirlenmeyin. İlk kazığı ben atmadım.

Sebastian : Yarın saat akşam 10:00 da takas için burada görüşüyoruz o zaman ?

Nilay : Neden burada ?

Sebastian : Yüzlerce adamı olan sensin.

Nilay : Nükleer saldırıda bile hiç bir şey olmayacak evde sizde var.

Sebastian : Yani ?

Nilay : Adrenalin Kadınlar Hapishanesinde zaten Ölüm Meleği. Orada Akşam saat 10:00 da. Uyarsa gelin. Uymazsa Meleği bir daha göremezsiniz.  Sizlere iyi akşamlar.

Sebastian : Bir yanlış olursa ölürsün.

Nilay : Olmaz merak etme tatlım..

Nilay arabaya doğru yürüdü. Arabasının kapısını bir asker açtı. '' Gidiyoruz '' diye emir verdi Nilay Kapıyı açan adama. Adam '' Emredersiniz '' diyerek işaret yaptı. Bir anda bütün askerler arabalara bindiler. Nilay arabaya oturdu ve şöför'e '' Gidiyoruz '' dedi. Yan tarafta oturan Barut ise

Barut : Ben intikamımı ne zaman alacağım.

Nilay : Acele etme aşkım. En kısa zamanda. Yarın takastan hemen sonra onlar senin istediğin gibi pusunu kur ve parçala.

Barut : Bu iki dürzünün kanı neden bu kadar önemliki ?

Nilay : Sen orasını bana bırak aşkım. Ama sakın hemen saldırma Mirza ve Sebastian'a . Çünkü benden bilirler. Benden bilmelerini istemiyorum. Sana bir şey olursa zaten yaşayamam ama bana neler yaparlar onlar bu savaşı kazanırsa. Ölmek için yalvarırım. O yüzden lütfen aşkım beni karıştırmadan hallet işini.

Barut : Tamam bebeğim sen merak etme..


Nilay ve ekibi uzaklaşıyorlar gözden kayboluyorlardı.

Sebastian : Eski düzenini al Sexy Ses.

Makine : Emredersiniz Sahip San Sebastian. 

Sebastian : Ne düşünüyorsun ?

Mirza : Buna cesaret edemeyecek kadar akıllı bir kadın. Nasıl böyle bir şeye teşebbüs eder anlamıyorum.

Sebastian : Bilmiyorum Mirza. Kim destekliyor ki ? Bunu.

Mirza : Mossad mı ?

Sebastian : Sanmıyorum. Ama kozlarını oynamıyor daha.

Mirza : Güzelce dinlen. Yarın akşama kadar yarın akşam iyi bir plan yaparız.

Sebastian : Tamamdır.


Mirza uyumaya giderken. Sebastian'ın aklında sadece Tuğçe vardı. Tuğçe yi aldığı gibi kollarına öpmeye başladı. Tuğçe ise Sebastian'a karşılık veriyordu. Sebastian ve Tuğçe öpüşüyorlar. Sebastian Tuğçe'yi soyuyordu. Tuğçe kendini Sebastian'ın kollarına bırakmıştı. Sebastian ve Tuğçe sabah'a kadar seviştiler. Sabah olmuştu artık. Mirza kalktı ve karnını doyurdu. Sonra yatağına yatıp düşünmeye başladı. Nilay'ın dedikleri geldi aklına. Nilay haklıydı. Mirza hiç bir şey hatırlamıyordu. Artık akşam üstünü gösteriyordu vakitler. Sebastian ve Tuğçe yeni kalkmışlardı. Tuğçe akşam yemeğini hazırladı. Sebastian Mirza ve Tuğçe oturup yemek yiyorlardı.

Sebastian : Napacağız ?

Mirza : İstediklerini vereceğiz. Ölüm Meleği'nide geri alacağız.

Sebastian : Ya tuzaksa bu.

Mirza : Sanmıyorum. Tuzak filan değil. Tuzak olsa gövde gösterisi yapmazdı. 100 lerce adamla gelmezdi buraya. Güç gösterisi yaptı. Nilay akıllı bir kadın. Tuzak kurarsa bize eğer kurtulur isek onun peşine düşeceğimizi çok iyi biliyor. O yüzden de Tuzak filan kurmaz bize.

Tuğçe : Bende sizinle gelmek istiyorum.

Sebastian : Neden ?

Tuğçe : Size bir yardımım dokunabilir. Ne bileyim keskin nişancıya filan ihtiyacınız olabilir. yada roket atar kullanacak birine. En kötü araba kullanırım.

Sebastian : Sen burada kal.

Tuğçe : Kadının bir ordusu var. Sadece ikiniz başa çıkamazsınız.

Sebastian : Bizde de Mirza var.

Tuğçe : Lütfen. Bende sizinle gelmek istiyorum.

Sebastian : Sen ne dersin Mirza gelsin mi ?

Mirza : Orası karıştığı an ölecek ilk adam içimizdeki Sebastian. Bunun sorumluluğunu vicdanen alabiliyor isen gelsin.

Sebastian : Duydun mu ? Tuğçe ..

Tuğçe : Duydum. Lütfen gelebilir miyim bende ?

Sebastian : Hayır !

Tuğçe : Lütfen.

Mirza : Kan'a ihtiyacımız var.

Sebastian : Kendi kanımızı vermeyecek miyiz ?

Mirza : Verilimde koca bir ordu yapsın bize benzeyen.

Sebastian : Ruh'u olmaz kanka onların . Ezer geçeriz.

Mirza : Bu dünya'ya ikinci bir Sebastian fazla gelir. Zaten etrafta zombiler kaynıyor. Kız kıtlığı var. İki Sebastian düşünemiyorum. İnsanlar eşcinselleşir.

Sebastian : Ne bu şimdi şakamıydı ?

Mirza : Kan lazım bize Sebastian.

Sebastian : İki tane 0 (-) RH kanı nereden bulacağız Mirza ? Nilay kan grubumuzu kesinlikle biliyordur. Biz gitmeden tahlil yaptıracaktır kanı. Ve Meleği çok güzel hırpaladıkları için de onu oradan almamız zaman alacak.

Mirza : Bulmalıyız bir şekilde.

Tuğçe : Sizin kan gruplarınız aynı mı ?

Sebastian : Evet aynı.. Ama sorunumuz bu değil. Çok kısa vaktimiz var ve kan lazım bize.

Mirza : Köylülerden istesen ?

Sebastian : Son gittiğimizde neler oldu biliyorsun.

Mirza : Evet biliyorum.

Tuğçe : Benim kanımda aynı 0 (-) RH İki tüp dolusu veririm ama bir şartla. Bende sizinle geliyorum.

Sebastian : Bir bu eksikti..

Mirza Sebastian ve Tuğçe Yeni Arabaları ile birlikte yola koyuldular. Mirza umursamaz ; Tuğçe mutlu ; Sebastian ise düşünceliydi. Saatler akşam 21:45 'i gösteriyordu.. Tam Adrenalin Kadınlar hapishanesinin önüne gelmişler ve bekliyorlardı. Saat 21:55 'ı gösterdiğinde kapılar açıldı ve askerler dışarıya doğru çıkmaya başladı. Sebastian arkada oturan Tuğçe'ye döndü ve '' Dışarıda kıyamet kopsa dahi arabadan ayrılma '' emrini verdi. Tuğçe 'de tamam dercesine kafasını salladı. Mirza ve Sebastian Ellerindeki kan örnekleri ve belgeler ile arabadan inerek yürümeye başladılar.
Ölüm Meleği'nin elleri arkadan zincirlenmiş. Kafasına çuval geçirilmiş ve diz çökmüş vaziyette bekliyordu.  Nilay kapıda belirdi. Her zaman olduğu gibi çok sexy bir şekilde giyinmişti. minicik eteği çizmeleri ve kırmızı askılı body si ile göz kamaştırıyordu. Nilay önlerine dikildi Mirza ve Sebastian'ın.

Nilay : İstediklerim hazır mı ?

Sebastian : Evet hazır.

Mirza : Suratını aç Ölüm Meleği'nin.

Nilay : Açın suratını meleğin görsünler.

Askerlerden teki Ölüm Meleği'nin kafasındaki çuval'ı çıkardı. Ölüm Meleği sinirli gözlerle Mirza ve Sebastian'a bakıyordu. Hiç bir yerinde bir darbe izi yoktu.

Nilay : Gördüğünüz gibi iyi baktık. Meleği'nize.

Sebastian : Güzel. Meleği bu tarafa yolla. Bende istediklerini vereyim.

Nilay : Yollayın Meleği.

Ölüm Meleği Yanındaki iki adamla birlikte yavaşça yürüyerek Mirza ve Sebastian'a doğru gidiyorlardı. Sebastian elindeki çantayı Nilay'ın adamlarına teslim etti. Ölüm Meleği'nin ellerini çözen Nilay'ın adamı Ölüm Meleği'ni Sebastian ve Mirza ya dört beş metre kala serbest bırakarak arkasını dönüp gitti. Ölüm Meleği ise yürüyerek Sebastian ve Mirza'nın yanına geldi.

Sebastian : Sen sözünü tuttun. Biz sözümüzü tuttuk. Teslimat tamamlandı.

Nilay : Kanlar umarım sizindir. Sizin değil ise o zaman görüşeceğiz. Bana verdiğiniz sözü ikinci kez tutmamış olacaksınız.

Sebastian : Kanlar orada. İsimlerimizde yazıyor. Bakarsın. Bizim değil ise gelirsin.

Nilay : Bu sefer konuşmaya gelmeyeceğime emin olabilirsiniz.

Sebastian : Gidelim.

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian Arabalarına binmek için yürümeye başladılar. Arabaya binmişlerdi. Şoför koltuğunda Sebastian Yanında Tuğçe arkada Mirza ve Ölüm Meleği vardı. Hiç biri konuşmuyorlardı. Mirza cebinden çıkardığı sigarayı Ölüm Meleği'ne uzattı. Ölüm Meleği Mirza'nın suratına uzun uzun baktı. Sigara'yı aldı ve yaktı. Sigara'dan bir duman aldı Ölüm Meleği. Mirza 'da sigara yakmıştı. Hafif camı araladılar..  Yolda gitmeye devam ediyorlardı.

Mirza : İyimisin Ölüm Meleği ?

Ölüm Meleği : Sence ?

Sebastian : Gene kız gibi dırdır başlar artık.

Ölüm Meleği : Sebastian kapat çeneni.

Sebastian : Gelde sen kapat.

Mirza : Sakin olun. Gene başlamayın. İyimisin ?

Ölüm Meleği : Benim bir şeye başladığım yok. Sebastian'a söyle.

Mirza : Tamam. Sebastian karşılık verme. İyimisin Ölüm Meleği ? Bir şey yaptılar mı ? sana. İşkence filan ?

Ölüm Meleği : Hayır hiç bir şey yapmadılar. Gözümü açtığımda buradaydım hepsi bu. Kan filan aldılar benden o kadar. Başkada bir problem olmadı. Yemek sigara alkol her şeyde verdiler.

Sebastian : Bizden iyi baktılar yani sana.

Ölüm Meleği : Bu yanındaki kim ? Kaçıncı sevgilin bu senin.

Sebastian : Sen benim sevgililerimi sayacağına. Şu düştüğün aciz durumları say. Kıskanç

Ölüm Meleği : Çok kıskanıyorum seni. Zavallı kızları zombilerden kurtarıp. Onların babalarını öldürüp sonrada söz verip yatağa atmak marifet ise. istemem eksik olsun öyle marifet.

Mirza : İKİNİZDE SUSUN ! Ölüm Meleği Sus ! Sebastian Sende Sus ! Karı koca gibi kavga ediyorsunuz. Artık kavga değil. Birlik olma zamanı. Herkes tepemize binmek için bekliyor. Siz ise iç savaş çıkartıyorsunuz.

Ölüm Meleği : Sebastian'a söyle sen bunları. Benim sizinle kişisel bir sorunum yok aslada olamaz.

Sebastian : Sen kimsinkide benim seninle bir sorunum olacak. Soytarı. Seninle sorunum olsa keserim boğazını.

Ölüm Meleği : Kesmezsen orospu çocuğusun. Tehditlerinden sıkıldım bak yara oldu testislerim.


Sebastian bir anda ani frene bastı. Arabadan indi ve Arabanın önüne doğru geldi. Ölüm Meleği'ne işaret edip gel dedi.  Ölüm Meleği'de kapıyı açtı. Mirza Ölüm Meleği'ni tuttu. Ölüm Meleği arabadan inmek istiyor fakat Mirza izin vermiyordu. '' Tuğçe git şunu al ve arabaya getir '' dedi Mirza.  Tuğçe olan biten karşısında şaşkındı. Ama kapıyı açtı ve Sebastian'a doğru yürüdü.

Tuğçe : Hadi gel canım. O Senin arkadaşın.

Sebastian : Sen karışma . Git arabaya. Orada bekle.

Tuğçe : Mirza çağırıyor.

Sebastian : Karışmayın !

Karanlıktan bir ses gülmeye başladı..

Sebastian : Arabaya gir hemen. Tuğçe şaka yapmıyorum. Pusu bu.

Barut : Sebastian Ölüm Meleği ile kapışmanı izlemek isterdim ama sanırım Ölüm Meleği arabadan çıkmıyor.

Sebastian : Mirza izin vermediği için çıkmıyor.. Sen kimsin yüzünü göster bana..

Barut : Baban Barut'u ne çabuk unuttun.

Sebastian : Bizde seni arıyorduk. Mersinde kardeşlerini ve Babanı kaltağımız yaptıktan sonra bir sen ve birde kardeşin kalmıştı. Yüzün kızarmıyor mu ? bu utançla fare gibi saklanmak.

Ares : Seni Mirza'yı ve Ölüm Meleği'ni keselimde yüzümüzdeki kızarıklık gitsin. Siz üçünüz biz ikimiz.

Sebastian : Fark etmez. Annenizi de getirseydiniz. Yahudi olmayıp kendini yahudiliğe adayan iki salaktan başka bir şey değilsiniz.

Barut : Sebastian ne seninle nede Ölüm Meleği ile bizim bir derdimiz yok. Gitmenize izin verebiliriz. Mirza'yı bırakın ve gidin.

Sebastian : Ölüm Meleği'ni bilmem ama Mirza'yı cehenneme gitsek bile bırakmam.

Mirza : Barut ve Ares..

Ares : Mirza ..

Barut : Sizin gibi şerefsiz olsak uzaktan tarar geçerdik sizi. Ama biz bileğimize güveniyoruz.

Mirza : Bizim kadar şerefiniz olsa sizin kadına kıza saldırmazdınız. Sebastian'ın tek gecelik ilişkileri gibisiniz. Sadece zevk veriyorsunuz bize.

Barut : Seninle işim bittikten sonra ona neler yapacağım biliyor musun ?

Mirza : İşte bak şerefin yok.

Barut : Sen onu değil. Kendini düşün.

Mirza : Bir kere el uzatmaya kalktın. Elini değil kolunu kırdım. İkinci kez el uzatmaya kalkarsan senin her yerini kırarım. Gözlerini oyar kulaklarını keser dişlerini söker dilini keserim.

Barut : Kaç kişiyle yapacaksın bunları..

Mirza : Aileni katlettim diye sayı saymayı da mı ? unuttun Barut. Sebastian ve Mirza .. Başka kim var.


Barut aniden Mirza'nın üzerine doğru koştu. Mirza ise ayağının tabanı ile Barut'un göğsüne doğru vurdu ve Barut geriye doğru düştü. Ares ise Sebastian'a saldırmaya başlamıştı. Sebastian'a yumruklar vuruyor. Fakat Sebastian kendini Ares'in yumruklarından koruyordu. Ölüm Meleği arabadan inerek Barut'a doğru saldırdı. Barut Ölüm Meleği'ni tuttu, kum çuvalı gibi kaldırdı ve arabanın kaputuna doğru fırlattı. Ölüm Meleği Arabanın kaputuna düştü. ve oradan da yere doğru yuvarlandı. Barut gülüyordu. '' Siz zavallılar bizim önümüzde gücünüz sıfır '' dedi Barut. Mirza ise '' bunu son söylediğinde bir kardeşin öldü diğeri ise sakat kalmıştı ampul '' diyerek cevap verdi Barut'ta. Barut bu cevaba sinirlendi ve Mirza'nın üzerine doğru geldi. Mirza Döner Tekmeyi Barut'un suratında patlattı. Barut kafasını çevirdi sadece Mirza koşarak Barut'un arkasına geçti ve Barut'u kaldırıp ters tarafa doğru kafa üstü bıraktı. Mirza yere düşen Barut'un karnına doğru bir tekme vurdu. Barut yerde iken Mirza tekmeleri ile Barut'u çok zor duruma bırakmıştı. Barut aniden yerden yuvarlanarak Mirza'nın tekmelerinden kurtardı kendini. Barut '' İtiraf etmeliyim ki hakkını vermek gerekir Bu kadar iyi beklemiyordum seni çok fitsin. '' diyerek yumruklar savurmaya başladı Mirza'ya. Mirza ise Barut'un yumruklarından elleri ile savuşturuyordu. Barut'un sonunda göğsünde bir açıklık buldu Mirza. Ve Barut'un Kalbine karnına kaburgalarına karaciğer ve akciğerine seri yumruklar ile vuruyordu. Mirza bütün gücüyle Barut'un vücuduna vuruyordu. Ama Barut Mirza'ya bir kafa attı. Mirza yere düşerken Barut'un bacak arasına bir tekme vurmuştu. Ares Sebastian'a vuramıyordu. Sebastian Ares'in suratına bir yumruk attı. Sonra bir yumruk daha vurdu. Ares de Sebastian'a yumruklar vuruyordu. Karşılıklı birbirlerine yumruklar atıyorlardı. Sebastian dengesiz saldırdığı bir anda Ares Sebastian'a bir sol kroşe vurdu. Ares bir yumruk daha atarak Sebastian'ı zor durumda bırakırken Sebastian'ı kaldırdığı gibi yere doğru bıraktı. Sebastian sırt üstü kötü düşmüştü. Sebastian'ın boynuna ayağı ile bastı. Sebastian nefes alamıyordu. Boğuluyordu. Mirza Ares'e doğru koştu ve onu tuttuğu gibi yere doğru çarptı. Ölüm Meleği yerden kalktı ve Barut'a bir yumruk attı. Barut etkilenmedi bile bu yumruktan. Barut Ölüm Meleği'ne vurmaya başladı. Yerden kalkan Sebastian ise Barut'a doğru koştu. Barut Sebastian'a suratına bir tekme vurarak Sebastian'ı yere serdi. Ölüm Meleği kalktı ve Barut'a bir yumruk attı. Barut'un dudağı patlamıştı. Barut yumruk atmaya çalıştı Ölüm Meleği'ne fakat Ölüm Meleği Barut'un yumruklarından kendini korumayı biliyordu. Bu sırada Ares ve Mirza dövüşüyorlardı. Mirza Ares'in karın boşluğuna bir yumruk attı. Sonra ise kaburgalarına vurdu. Ares'in kaburgaları çatlamıştı. Ares'in canı yanıyordu. Ares bütün gücü ile Mirza'ya saldırdı fakat Mirza Ares'in yumruklarını savuşturmayı başarmıştı. Ares'e Mirza bir aparkat vurdu ve Ares'i yere serdi. Mirza Barut'a doğru koştu ve havadan Barut'un suratına uçarak bir tekme attı. Barut neye uğradığını şaşırmıştı. Sebastian bir tarafta Ölüm Meleği bir tarafta ve Mirza bir tarafta Barut'a vurmaya başlamışlardı. Bu sırada koşarak gelen Ares Mirza'nın üzerine atlayarak Mirza'yı yere düşürdü. Mirza ve Ares yerde yuvarlanmaya başladılar. Ares üste geldi Mirza ise altta kaldı. Ares İki eliyle Mirza'yı boğmaya başlamıştı. Sebastian bunu gördü ve Ölüm Meleği'ni Barut ile baş başa bırakıp Ares'in üzerine doğru koştu ve Ares'in suratına bütün gücü ile bir tekme attı. Ares suratına aldığı tekme ile yere doğru düştü. Sebastian Ölüm Meleği'ni yalnız bırakmıştı. Barut Ölüm Meleği'ni yumruklamaya başladı. Bütün gücü ile Barut Ölüm Meleği'ni yumrukluyordu.. Ölüm Meleği karşı koymaya çalışıyor fakat Barut'un gücü karşısında oda çaresizdi. Barut Ölüm Meleği'ni iyice sersemletti. Barut önce suratını dağıttı Ölüm Meleği'nin. Sonra omuzlarına vurdu eklem yerlerine. Sonra ise diz kapaklarına vurmuştu Barut Ölüm Meleği'nin. Ölüm Meleği aldığı yumruk darbelerinden tüm gücü tükenmişti. Ayakları dahi bedenini kaldırmıyordu. Ölüm Meleği dizlerinin üstüne çöktü. Barut Ölüm Meleği'nin arkasına geçti ve kafasını tuttu. Ölüm Meleği'nin boynunu kıracaktı. Fakat Mirza ve Sebastian'ında bu ana tanıklık etmesini istiyordu.     
'' Mirza Sebastian 3 ten iki kaldınız '' diye bağırdı Barut.. Mirza ve Sebastian Barut'a doğru bakıyordu. Mirza; Barut'a ve Ölüm Meleği'ne doğru koşmaya başladı. Barut gülerken tam Ölüm Meleği'nin boynunu kıracakken Tuğçe Barut'un sırtına atladı. Ve tırnakları ile suratını çizmeye başladı Barut'un. Barut sırtındaki Tuğçe'yi ağaca doğru çarptırdı ve Tuğçe çarpmanın etkisi ile Barut'un sırtından düştü. Barut Tuğçe'nin kafasını tuttu. Mirza '' Yapma ''  dedi durdu.. '' Daha o bir çocuk '' dedi peşine. '' Benimle hiç bir kan bağı yok. Benim için sadece insan değersiz. Öldürme onu beni al onun yerine '' Sebastian Ölüm Meleği ve kız gitsinler. Sana söz veriyorum. Asla direnmeyeceğim asla kaçmayacağım. İstediğin zaman beni öldürürsün '' diye Barut'a seslendi. Barut Mirza'ya güldü. '' Seni zaten öldüreceğim '' Ama acı çektire çektire.. Tadını çıkarta çıkarta '' dedi ve Tuğçe'nin boynunu kırıverdi. Tuğçe'nin cansız bedenini Barut bir kağıt mendil gibi sağ tarafa doğru fırlattı. Ve Barut Tuğçe'nin üzerine basarak Mirza'ya doğru ilerledi. Mirza yerinde sabit ve hareketsiz duruyordu. Barut iyice yaklaştı Mirza'ya. Mirza hareketsizdi. Kıpırdamıyordu. Barut yürüyerek üzerine doğru geliyordu Mirza'nın. Barut iyice yaklaştı ve bir yumruk attı Mirza'ya Mirza geriye doğru çekildi. Barut'un yumruğu boşa gelmişti. Barut Mirza'ya bir yumruk daha attı. Ama oda Mirza'ya isabet etmemişti. Barut yumruklar savuruyor fakat Mirza'ya hiç biri isabet etmiyordu. Mirza eline taktığı muşta ile Barut'un alnının ortasına muşta ile vurdu. Barut bir sol kroşe yumruk attı Mirza'ya Mirza eğildi ve Sol kaburgalarına muşta ile birlikte bir yumruk savurdu Barut'un. Barut'un kaburgalarının kırıldığının sesi gelmişti. Barut'un canı yanmıştı. Barut toparlanıp Mirza'ya tam saldıracağı sırada Mirza havaya sıçradı ve bütün gücü ile Barut'un çenesine bir tekme attı. Barut aldığı bu tekme ile yere düşmüştü. Mirza Barut'a saldırmıyordu. Sadece bekliyordu. Sebastian ise Ares ile dövüşüyordu. Sebastian Tuğçe'nin gözlerinin önünde ölmesi onu sinirlendirmişti. Dengesiz saldırıyordu. Ares ise bunu fırsat bildi ve Sebastian'ın dengesiz halinden faydalanarak Sebastian'a vurmaya başlamıştı. Sebastian zor durumdaydı. Ölüm Meleği ise kendinden geçmiş bir halde baygın bir şekilde yatıyordu. Ares Sebastian'ı havaya kaldırdı ve Mirza'nın üzerine doğru fırlattı. Mirza'nın sırtı dönüktü. Sebastian ile Mirza çarpıştılar. Çarpışmanın etkisi ile Mirza yere düştü. Barut Mirza yerdeyken saldırmak istedi Mirza'ya. Mirza ise yerden Barut'un ayaklarına bir tekme atarak Barut'u sırt üstü yere düşürdü. Sebastian ve Ölüm Meleği yerde baygın yatıyorlardı. Mirza ayağa kalktı ve arabanın önüne doğru yürüdü. Ares ve Barut ise ona doğru geldiler. Mirza kılıçlarını çıkartı. Barut '' Ne o kılıçlamı dövüşeceksin'' dedi alaylı bir ses tonu ile.. Mirza ise '' Sizde de yok mu bu kılıçlardan '' diye karşılık verdi. Ares '' Abi '' dedi ve kılıçlardan tekini Barut'a doğru attı. Bir tanesini de kendisi aldı. Mirza ortada ve etrafında Barut ve Ares vardı. Barut ve Ares etrafında dönüyordu Mirza'nın. Mirza ise hareketsiz bir şekilde Barut ve Ares'in saldırmasını bekliyordu. Önce Ares saldırdı. Ares kılcını yukarıdan aşağıya doğru direk savurdu Mirza'ya. Mirza engelledi ve Ares'in karnına bir tekme attı. Barut saldırdı arkadan Mirza'ya. Mirza Barut'unda saldırısını kesti ve Barut'a bir kafa attı. Barut burnunu tuttu. Ares tekrar kılıçla saldırdı Mirza'ya. Mirza kılıcı ile engelledi ve yumruk atarak Ares'e tekrar yere düşürmeyi bildi. Barut tekrar saldırdı kılıçla bütün gücü ile Mirza'ya doğru savurdu. Mirza geriye doğru çekildi ve Barut'un ayaklarına bir çerme takarak Barut'u yere düşürdü. Barut ve Ares kılıçlı bir savaşta Mirza'ya karşı çaresizdiler. Barut ve Ares güçlü olabilirler iyi birer savaşçıda olabilirlerdi fakat. Kılıç ile dövüşmekte zayıftılar. Güçleri kılıçla dövüşmede hiç bir işe yaramıyordu. Mirza ikisini birden dövüyordu. Barut ve Ares iyice hırslanıp tekrar tekrar saldırıyorlardı Mirza'ya. Ama Mirza iyi savunma yapıyor ve savunmadan sonra yaptığı saldırılar ile Barut ve Ares'i benzetiyordu. Bu sırada Sebastian ve Ölüm Meleği kendine geliyorlardı yavaştan. Mirza - Ares ve Barut savaşmaya devam ediyorlardı.  Karanlıkta koşarak gelen zombileri fark etti Sebastian. Ölüm Meleği'ni dürtü ve kalk kalk yaparak Ölüm Meleği ile birlikte arabaya doğru koştu. Sebastian '' Mirza Zombiler geliyor '' diye bağırdı. Mirza Barut ve Ares aldırmadan dövüşmeye devam ediyorlardı. İlk koşan zombiler Tuğçe'nin ölmüş bedenini ısırmaya yemeye başladılar. Tuğçe'yi parçalayıp parçalayıp yiyorlardı. Mirza bunu fark etti. Barut ve Ares'te tedirgin olmuşlardı. Ölüm Meleği ve Sebastian ise Arabaya doğru koşuyorlardı. Sebastian arabanın içinden aldığı otomatik tüfek ile zombilere ateş etmeye başladı. Silah sesi ile zombiler daha da kalabalıklaşmaya başlamışlardı. Sebastian '' Mirza bırak şu yahudi köpeklerini de gidelim '' diye bağırdı. Mirza ise Ares ve Barut ile dövüşmeye devam ediyordu. Ölüm Meleği ve Sebastian ise zombilere ateş ediyorlardı. Zombiler Barut Mirza ve Ares'e doğruda gelmeye başladılar. Etraf'ın karanlık olmasından dolayı Sebastian ve Ölüm Meleği Barut ve Ares'e ateş edemiyordu. Aynı zamanda silahsız birisine ateş etmek şerefsizlikten başka bir şey değildi onlar için. Mirza etrafındaki zombileri gördü. Ares'i bir tekme attı. Ares tekmenin etkisi ile zombilerin arasına düştü. Barut bunu görür görmez kardeşini kurtarmak için zombilerin arasına daldı. Mirza ise koşarak arabanın yanına geldi. '' Hadi gidelim Sebastian '' diyerek hemen arabaya atladılar. Araba ile gitmeye başladılar ama zombiler kalabalıktı. İlerlemeye çalışıyorlardı. Sebastian arabayı kullanıyordu. Mirza yanında oturuyordu. Mirza gece görüşünü taktı. ve arabanın silahlarını zombilere doğru ateşlemeye başladı. Koşan zombiler arabanın üstüne doğru çıkmaya başlamışlar camlara vuruyorlardı. Sebastian ağır ağır ilerliyordu zombilerin içinde. Ezerek geçiyordu. Araba bir anda patinaj yapmaya başladı. Sebastian '' Lanet olsun '' diyebildi. Mirza sakin bir şekilde '' Arabanın arkasından çıkacağız beyler hazır olun işaretimle '' dedi. Arabanın bagaj kapısından çıkarak hemen ormanın içine daldılar. Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği. ormanlık alanda zombilere izlerini kaybettireceklerini düşünerek kaçıyorlardı.

Sebastian : Arabamıda çok sevmiştim.

Mirza : Yenisini yaparız Sebastian. Üzülme.

Sebastian : Tuğçe de öldü..

Mirza : İntikamını alacağız onun.. Koşmaya devam et. Konsantre ol Sebastian.


Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği koşuyorlardı. Birden Mirza'nın üzerine bir zombi koşarak geldi ve Mirza'nın sağ tarafından üzerine atladı. Mirza Zombi'nin üzerine geldiğini bile fark etmemişti. Sebastian ve Ölüm Meleği'de Mirza düşünce durdular. Sebastian koştu ve Mirza'nın üzerindeki zombi'nin boynunu kırdı. Mirza'yı kaldırdı. Ormanlık alanda izlerini kaybettirmeye çalışan Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian 'ın etrafları zombiler ile cevriliydi. Orman tamamen zombilerle kaynıyordu. Sebastian zombilere baktı..

Sebastian : Buradan canlı çıkabilecek miyiz ?

Mirza : Deneyeceğiz Sebastian. Kılıçlardan tekini al. öbürünü deÖlüm Meleği'ne ver.. Ne olur ne olmaz.

Sebastian : Aramızda en iyi kılıç kullanan sensin ama.

Mirza : Sorun değil.



Ölüm Meleği ve Sebastian kılıçları aldılar Mirza'dan. Mirza ise elindeki iki tane tabanca ile zombilere karşı koyuyordu. Zombiler saldırmaya başlamışlardı. Sebastian Zombilerin kılıçla kafalarını kopartıyordu üstüne gelen zombilerin. Ölüm Meleği'de Sebastian dan alta kalır bir yanı yoktu. Mirza ise elindeki iki tane 14 lü tabanca ile Zombilere ateş ediyordu.

Sebastian bir zombinin kafasını ortadan ikiye ayırdı. Başka bir zombinin kafasını boynundan uçurdu. Koşarak gelen bir başka zombiye'de belinden çıkardığı tabanca ile alnından vurarak beynini dağıttı. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı. Sebastian ise her gelenin kafasını beynini dağıtıyordu.

Ölüm Meleği kılıçla önüne gelen zombilerin kafalarını kopartıyordu. Zombiler Ölüm Meleği'ne saldırdığı anda kafaları gövdelerinden ayrılıyordu. Ölüm Meleği kılıçla zombileri öldürmeye devam ediyordu. Ve yavaş yavaş geri çekilmeye başlamışlardı. Çünkü zombiler geldikçe geliyorlardı.

Mirza ise zombilere ateş ederek durduruyor. Beyinlerini patlatıyordu. Gece görüşü taktığı için çok rahat zombileri avlıyordu. Vuramadığı zombilerinde boyunlarını kırıyordu.

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian yavaşça geri çekiliyorlardı. Zombilerin kafalarını patlatmaya devam ediyorlardı bir yandan da. Zombilerden teki Sebastian'ın kolunu ısırmak için hamle yaptı. Sebastian'ın askeri kamuflaj'ı kalın olduğu için zombi dişlerini geçirememişti. Zombi Sebastian'ı ısırmak için hamleler yapıyor fakat başarılı olamıyordu. Sebastian kılıcı Zombi'nin çenesinden soktu. ve zombi hareketsiz kaldı. ve sonra ise çekti. Kılıcı çekmesi ile zombi yere düşmüştü. Sebastian koluna baktı. Isırık izi yoktu.

Ölüm Meleği , Sebastian ve Mirza geri çekilmeyi sürdürüyorlardı. Birbirlerinden ayrılmadan geri çekiliyorlardı. Nerede olduklarını bile bilmiyorlardı. Ormanda kaybolmuşlardı. Geriye doğru çekilirken zombileri avlamaya devam ediyorlardı.

Mirza : Bu böyle olmayacak..

Ölüm Meleği : Kesinlikle.

Sebastian : Koşalım o zaman..

Ölüm Meleği : Yani. Çok yoruyorlar bizi. Bir saat bilemedin iki saat daha mücadele edebiliriz. Sonrada av oluruz. Koşalım kaçabildiğimiz yere kadar.


Mirza , Ölüm Meleği ve Sebastian koşmaya başladılar. Ormanlık alanda koşuyorlardı. O kadar çok koştular ki önlerine bir tane köy gelmişti. Artık sabah olmak üzereydi. Ormanların ortasında ufak bir köy görmüşlerdi.

Sebastian : Buda ne ?

Mirza : Köy.

Sebastian : Buralarda köy mü var Mirza.

Mirza : Varmış demek ki.

Sebastian : Napacağız.

Mirza : Köye gideceğiz ve nerede olduğumuzu öğreneceğiz. Sonra ise evimize döneceğiz.


Mirza Sebastian ve Mirza köyün yolundan yürümeye başladılar. Üstleri başları baştan aşağı kan olmuştu. Kapıda nöbet tutan köyün gençleri Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ne dur çekip silahlarını onlara doğru doğrultular.

Köy'ün Genci : Durun ! Kimsiniz siz.

Sebastian : Askeriz. Yolumuzu kaybettik. Nerede olduğumuzu sormak ve yol tarifi almak istiyoruz.

Köy'ün Genci : Ne tarafa gideceksiniz.

Sebastian : İstanbul'a Rivaya doğru.

Köy'ün Genci : Biz bilmeyiz nereden gideceğinizi ama Muhtar emmi bilir. Isırıldınız mı ?

Sebastian : Hayır ısırılmadık.

Köy'ün Genci : Sizlere güveniyorum.


Köyün genci kapıyı açtı ve Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ni barikatlardan içeriye aldı. Kahveye gittiler hep birlikte. Kahve daha yeni yeni açılıyor. İnsanlar camiden çıkmış kahveye geliyorlardı.


Köy'ün Muhtarı : Hoş geldiniz. Nerenin askerisiniz.

Sebastian : Bu arkadaş ile ben Alfa-Star.

Köy'ün Muhtarı : Ney.. ne star

Sebastian : Türk askeriyiz amca. Şimdi yardımına ihtiyacımız var.

Köy'ün Muhtarı : Osman misafirlerimize çay getir. Zeytin peynir getir. Karınlarını doyursunlar.

Sebastian : Emmi biz yolun tarifini alalım gidelim fazla kalmayacağız.

Köy'ün Muhtarı : İstanbul ne durumda.

Ölüm Meleği : İstanbul da herkes yaratık oldu.

Köy'ün Muhtarı : Siz neden istanbul'a gitmek istiyorsunuz peki ?

Sebastian : Bize bir şey olmaz emmi. Ne taraftan gideceğimizi söyle yeter sen bize.

Köy'ün Muhtarı : O kolay gençler. Önce çaylarınızı içip yemeğinizi yiyin.

Sebastian : Emmi bizim vaktimiz pek yok.

Köy'ün Muhtarı : Vardır vardır. Osman nerede kaldı çaylar

Osman : Geldi emmi.


Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği yemeklerini yiyorlardı.Yemeklerini bitirdiler Sonra ise Köy'ün Muhtarı onlarla birlikte dışarı çıktı. Şu taraftan gideceksiniz diye yolu tarif etti. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian teşekkür edip ayrılırken bir çığlık yükseldi. Çığlığın ardından ise çığlıklar susmadan silah sesleri başladı. 100 kişilik köyü zombiler basmıştı. Hem daha hızlı hem daha zeki. Zombiler köylüleri yemeye başladılar. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ise silahları ile köylüleri korumaya çalışıyorlardı. Zombiler bir et madeni bulmuş gibi köylüleri ısırmaya onları yemeye devam ediyorlardı. Köylüler kaçmaya çalışıyor bazıları ise silahları ile zombilere karşı koymaya çalışıyorlardı. Fakat zombiler o kadar hızlı bir şekilde saldırıyorlardı ki köylülerin zombilere karşı koymaları imkansızdı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian ise zombileri öldürmeye çalışıyorlardı. Bir köylü kızı zombilerden kaçmaya çalışıyordu. Ölüm Meleği'ne doğru Ölüm Meleği kızın peşindeki zombileri vuruyordu. Kızın eteği uzun olduğu için takılıp düştü. Düşerken de Ölüm Meleği'nin zombiye doğru ateş ettiği kurşun kızın kafasından girdi. Kızın beyni dağılmıştı. Zombiler genede aldırış etmeden kızı yemeğe başladılar. Ölüm Meleği yanlışlıklada olsa kızı vurduğu için tuhaf bir suçluluk hissetmişti. Yüreği yanmıştı. Ama genede savaşmaya devam etmek zorundaydı. Mirza zombilerin ortasında kılıçları ile zombilerin saldırılarını kesmeye çalışıyordu. Ama sayıları çok kalabalıktı zombilerin. Köylülerin yenmesine engel olamıyordu. Sebastian ise otomatik tüfek ile zombileri taramaya devam ediyordu. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı.. Savaş'ı insanoğlu bir kere daha kaybetmişti.

Sebastian : Mirza hadi çekilelim artık.

Mirza : Bugün ikinci kez kaybediyoruz Sebastian. Hatta üçüncü kez.

Sebastian : Kaybedelim ki kazanmak için güçlenelim Mirza.

Mirza : Bu hiç hoşuma gitmiyor Sebastian.

Sebastian : Hadi gidelim Mirza. Köy diye bir şey kalmadı. İnekleri hayvanları bile yemeye başladı zombiler.

Mirza : Dişlerini sıkarak '' Tamam '' dedi..

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği orada bulunan eski model bir ford araba ile köy'den uzaklaşarak evlerine vardılar sonunda. Zombiler ise köylüleri afiyet ile yiyorlardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian 'ın kaçmalarını sağlayan tek bir şey varsa oda köylülerin etleriydi. Köyden çığlık sesleri hala gelirken Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian gidiyorlardı.



Akşam :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği gelmişlerdi. Hiç biri yol boyunca tek kelime bile konuşmamışlardı. Mirza'nın gururu incinmişti. İnsanları öyle bırakıp gitmek. Mirza odasına girdi ve direk duş alıp yattı. Ölüm Meleği'de odasına gitti duşun altında gözlerini kapattı. Köylülerin ısırılmaları geliyordu aklına. Tuğçe'nin boynunun kırılması. O köylü kızını yanlışlıkla vurması. Saniye saniye gözlerinin önüne geliyordu. Duştan kendini zor attı ve yatağa attı kendisini. Yatakta sigara içiyor ve köyde olanları unutmaya çalışıyordu. Fakat unutamıyordu.  Bir şeyler içmek istedi ve odasından çıktı. Oturma odasında gülüşmeler geliyordu. Müge Leyla ve Tayfun tekrar gelmişlerdi. Sebastian da oradaydı. Müge Leyla Tayfun ve Sebastian parti düzenliyorlardı. Müge ve Leyla dans ediyordu. Sebastian ise Melek gel sende bize katıl dedi. Ölüm Meleği ters ters baktı. Sebastian'ın bu tavrı Ölüm Meleği'ni daha da sinirlendirmişti.

Sebastian : Ne ters ters bakıyorsun öyle ? Bir şey mi söyleyeceksin ?

Ölüm Meleği : Cehenneme git Sebastian.

Sebastian : Sana söylemediler mi ? Ben oradan geliyorum.

Ölüm Meleği : Senin hiç saygın yok mu ? Kimseye. Ölülere saygın yokmu. 24 saat içinde bizim yüzümüzden Tuğçe öldü. Köyde bir sürü insan öldü. Sen burada karıyı kızı toplamış parti yapıyorsun.

Sebastian : Doğru konuş lan. Tuğçe senin yüzünden öldü. Senin Barut tam boynunu kıracakken kız kendini feda etti. Bir kızın arkasına saklandın. Evet üzülmeli hatta odana gidip yorganı suratına kadar çekip ağlamalısın. Hatırlatıp ta benide üzme.

Ölüm Meleği : Sebastian senin hiç kimseye saygın kalmamış. Kendine bile.

Sebastian : Seni keşke Nilay'ın elinden kurtarmasaydık. Çürüyüp gitseydin zindanlarda. Karşı bile gelmedin seni yakaladıklarında demi ?

Ölüm Meleği : Evet gelmedim. Çünkü sizin yüzünüzden o hastanede yatıyordum.

Sebastian : Sen de sırtını iyice bize dayadın ! Artık çek git buradan ! Seni öldürmeden git Ölüm Meleği ! Sabah'a seni burada görmeyeceğim !

Ölüm Meleği : Görürsen ne yapacaksın ?

Sebastian : Seni öldürürüm Ölüm Meleği. Sadece seni değil. Tanıdığın kim varsa hepsini öldürürüm.

Ölüm Meleği : Sen kimsinkide beni tehdit ediyorsun. Mirza yokken. Mirza'nın kabiliyetleri yokken sen bir hiçsin. Beş dakika dışarıda dayanamazsın. Mirza'nın arkasına saklanmış bir zavallısın.

Sebastian : Bahçeye gelde sana zavallı kim göstereyim.

Leyla : Yapmayın..

Sebastian : Sen karışma..


Ölüm Meleği ve Sebastian evin bahçesine doğru çıktılar. Sebastian Ölüm Meleği'ne direk bir yumruk attı. Ölüm Meleği'de Sebastian'ın yumruğuna bir yumruk ile cevap verdi. Sebastian Ölüm Meleği'nin yakasından tuttu ve bir kafa attı. Ölüm Meleği Aldığı kafa darbesi ile dudağı patlamıştı. Ölüm Meleği Sebastian'ın suratına bir tekme attı. Sebastian yere düştü. Ölüm Meleği Sebastian'ın üzerine gelirken Sebastian Ölüm Meleği'nin bacak arasına bir tekme attı. Ölüm Meleği bacak arasını tutarak eğildi. Sebastian ayağa kalktı ve Ölüm Meleği'nin suratına diziyle vurdu. Ölüm Meleği yere düşmüştü. Leyla Tayfun ve Müge ise olayları dehşet ile izliyorlardı.

Sebastian : Ayağa kalk seni piç kurusu..

Ölüm Meleği ayağa kalktı. Sebastian'a tekrar saldırdı. Sebastian'a bir yumruk attı Ölüm Meleği. Sebastian aldığı yumruk ile kafası sağ tarafa doğru yattı. Sonra Sebastian'a sağlı sollu yumruklar ile vurmaya devam etti. Sebastian Ölüm Meleği'nin kaburgalarında bir boşluk yakaladı ve vurmaya başladı. Kaburgalarından aynı tarafa doğru vuruyordu sürekli Sebastian. Sonra Sebastian Ölüm Meleği'ni kaldırdığı gibi duvara doğru fırlattı. Ölüm Meleği duvar'a kötü çarpmıştı.

Sebastian : Ayağa kalk ve savaş. Ölüm Meleği ..

Ölüm Meleği koşarak Sebastian'ın üzerine geldi. Sebastian Ölüm Meleği'nin boğazından tuttuğu gibi yere doğru vurdu. Ölüm Meleği yerde Sebastian'ın ayaklarına tekme atarak oda Sebastian'ı yere düşürdü. Ölüm Meleği kalktı. Sebastian tam kalkarken Ölüm Meleği Sebastian'ın kafasına tekme savurdu. Sebastian suratına aldığı tekme ile tekrar yere düştü. Sebastian yerde iken Ölüm Meleği tekmeliyordu Sebastian'ı. Sebastian Ölüm Meleği'nin ayağını kaptı ve onu yere düşürdü.  İkisi birden yerdeydiler. Sebastian ve Ölüm Meleği aynı anda yerden kalktı. Sebastian yumruklar ile üzerine geldi Ölüm Meleği'nin Sol aparkat vurarak Ölüm Meleği'ni tekrar yere düşürdü Sebastian.

Ölüm Meleği ayağa hemen kalktı ve Sebastian'a saldırdı . Fakat Sebastian Ölüm Meleği'ni yakaladığı gibi yere tekrar çarptı. Ölüm Meleği yerdeyken Sebastian yumruklamaya başladı. Ölüm Meleği'ni bütün gücü ile yumrukluyordu Sebastian. Ölüm Meleği'nin ağzı yüzü dağılmıştı. Ölüm Meleği belindeki silah'ı çıkartı ve kabzası ile Sebastian'a vurdu. Sebastian silah'ın kabzası ile aldığı darbe ile yere düşmüştü. Ölüm Meleği silah'ı Sebastian'a doğru doğrultu. Ve horoz'u kaldırdı. Sebastian Ölüm Meleği'ne doğru bakıyordu. Ölüm Meleği Silah'ı Sebastian'a doğrultmuş ve horozunu kaldırmıştı. İşaret parmağını tetiğe doğru götürdü..

SÜRECEK  

20 Ekim 2012 Cumartesi

37. Bölüm Ölüm Öpücüğü

Kızlar bir anda hızlı bir şekilde Sebastian'a ikisi birden vurmaya başladılar. Sebastian kendini savunmakta güçlük çekiyordu. Sebastian karnına bir tekme aldı. ve sonra Ceyda uçar tekme ile Sebastian'ın suratına öyle bir vurdu ki Sebastian yere yapıştı. Kasap ise Mirza'nın üzerine üzerine geliyordu. Mirza yumruk attı bir kaç tane Kasap'ı etkilemedi bile. Kasap Mirza 'yı yakasından tuttuğu gibi fırlattı. Mirza yere düştü.. Kasap Mirza'nın yanına yürüye yürüye gitti. Ve Mirza Yerde iken Kasap Mirza'yı yumruklamaya başladı. Kasap Mirza'nın yakasını tuttu ve yumrukluyordu Mirza'yı. Mirza'nın yüzü gözü kan olmuştu. Sebastian ise Ceyda ve Beyza ile dövüşmeye devam ediyordu. Sebastian bütün gücü ile Beyza'ya bir sol kroşe vurdu ve Beyza yere düştü. Ceyda yıda tuttuğu gibi fırlattı. Beyza'nın yanına gitti Sebastian ve Beyza'yı havaya kaldırdı. Sebastian Mirza'yı Yumruklayan Kasap'a seslendi.. '' Hey Kasap '' Beyza'yı yere doğru bıraktı ve dizini koydu Beyza'nın belini kırdı Sebastian. Kasap ise bu duruma çok sinirlenerek '' Hayır '' diye bağırarak Sebastian'a doğru koştu. Sebastian'da Kasap'a doğru koştu ve çarpıştılar.. Kasap ayağa kalktı. Kasap'ın Beyaz takım elbisesinden kanlar gelmeye başlamıştı. Kasap üstüne baktı ve kalbinde bir bıçak saplandığını gördü. Sebastian : '' Metal icat edildi mertlik bozuldu Kasap'' der demez Silah'ını çıkartıp Kasap'ı alnının ortasından vurdu. Sonra ise Beyza ve Ceyda'nında kafalarına birer el kurşun sıktı. Mirza'yı kaldırdı.

Sebastian : Şu haline bak..

Mirza : Kaşımın yarılmasından nefret ediyorum..

Sebastian : Şu belgelerle şu adamların taşıdığı çelik kasaları alalım. Helikopter ile buradan kaçalım..

Mirza : Duyduğum en güzel fikir.

Sebastian belgeleri ve çelik kasaları helikopter'e koydu ve helikopter ile birlikte havalandılar..

Mirza : Sivas'a gidiyoruz..

Sebastian : Kesinlikle. Bakalım Melek ne yaptı..

Mirza : Aynen. Umarım iyileşir.

Sebastian : Biliyor musun ?

Mirza : Neyi..

Sebastian : Kasap'ın benim hakkımda dedikleri doğruydu..

Mirza : Kes sesini..


Sebastian ve Mirza Sivas DxN üssüne varmışlardı. Helikopter ile hastaneye indiler. Ellerinde Kasap'tan aldıkları belgeler ve çelik çanta vardı. Sebastian ve Mirza hiç kimseye hiç bir şey demeden direk hastanede kaldıkları odaya götürdüler belgeleri ve çelik çantaları. Sonra ise Ölüm Meleği'nin durumunu öğrenmek ; Ölüm Meleği'nin odasına doğru yürüdüler. 

Mirza : Doktor Bey; Ölüm Meleği'nin durumunda bir gelişme var mı ?

Doktor : Evet var. Gözlerini açtı fakat hala ağrıları var. Hayati tehlikeyi atlattı.

Sebastian : Bu güzel haber. Görebilir miyiz kendisini ?

Doktor : Evet görebilirsiniz ama bu halde değil. Önce güzelce bir temizlenmeniz gerekiyor. Çünkü mikrop kapabilir.

Mirza : Haklısınız..

3 Saat Sonra ..

Mirza ve Sebastian banyo yapıp kirli askeri kıyafetlerini çıkarttılar Kirli kıyafetlerini çantalarına koyarken yenilerini giydiler. Sonrada Ölüm Meleği'ni görmek için odasına yürüdüler.

Mirza : Ölüm Meleği kefeni yırtmışsın gene.

Ölüm Meleği : Biraz öyle oldu.

Sebastian : Ne gördün ölüme yakınken ?

Ölüm Meleği : Bir çok rüya gördüm ama hatırlamıyorum hiç birini. Hatırlanmıyor. Ama ölüm o kadarda insanların korkacağı bir şey değil.

Sebastian : Sanırım sana hak vermemek elde değil.

Ölüm Meleği : Mirza senin suratın neden çarşamba pazar'ı gibi.

Mirza : Judas'ın adresini bulduk. Bir ada. Onu yok etmeye gittik.

Ölüm Meleği : Nasıl yani ? Judas'ı öldürmeye mi ? Gittiniz.

Mirza : Evet.

Ölüm Meleği : Lanet olsun.

Sebastian : Ama Judas'ı öldüremeden geldik.

Ölüm Meleği : Ona saldırdınız ve onu öldüremeden geldiniz doğru mu ? Duyuyorum.

Sebastian : Hayır ona değil. Sağ kolu Kasap ve ekibine saldırdık.  Judas orada yoktu.

Ölüm Meleği : Siz ne yaptınız. Judas bunu öğrenince sizi yaşatır mı ? Beni yaşatır mı ? Doktor Deniz'i yaşatır mı ?

Mirza : Kimse hiç bir şey öğrenemeyecek .

Ölüm Meleği : Her yerde kameralar var. Öğrenmesi çok zamanını almaz. Tek yapmanız gereken ben buradayken beklemekti. Sonra birlikte hareket edip Judas'ın kafasını kopartırdık.

Sebastian : Nesin sen tanrı mı ?

Ölüm Meleği : Zamansız saldırdığınızı kabul edemeyecek kadar salak mısınız ?

Sebastian : Sözlerine dikkat et !

Ölüm Meleği : Sadece iki kişiydiniz. Ve onlar belkide yüzlerceydi.

Sebastian : Evet sadece iki kişiyiz ama senin o kıçını ve güzel sevgilini kardeşini ve arkadaşlarını defalarca kurtardık. Senin tarafından biraz saygıyı hak ediyoruz. Bir kerede teşekkür et be adam.

Mirza : Ölüm Meleği sayı sadece matematikte bir veridir. Sadece iki kişisiniz diye bizi küçümseyenler şimdi Karacaahmet te yatır oldular.

Ölüm Meleği : Ya ikinizden birisine bir şey olsaydı ? Neden gittiniz. Ben yok etmek istediğim için gittiniz. Bana verdiğiniz sözü tutmak için gittiniz. Beni vicdan azabından öldürecek misiniz ?

Sebastian : Bize bir şey olsaydı ki olmadı genede diğerimiz öbürümüzün cesedine sahip çıkar ve gerektiği onur ve saygı ile gömerdi.

Ölüm Meleği : Laf mı sokuyorsun Sebastian bana.

Sebastian : Sana laf sokmuyorum.

Ölüm Meleği : Zeynep'i korumak için kendini riske attın Mirza. Judas ile Doktor Deniz aynı gemide yaşıyorlar. Ona bir şey yaparsa kim koruyacak.

Sebastian : Ekibin Asit ve Tuncay orada değil mi ? Onlar ne işe yarıyor. Yalakalık dışında. Şuraya operasyon düzenliyorsun asker. Asit'ten cevap '' Emredersiniz'' . Sen askerlerinin bağlılığına güvenin yoksa bilemem ben.

Ölüm Meleği : Onlara güvenim var. Senden daha fazla Asit ile Tuncay'a güveniyorum. Hiç yoksa içlerinde vicdan var. Hiç yoksa vefalı insanlar. Sizin gibi paranoyak takıntılı piç kuruları değiller.

Sebastian : Sensin piç kurusu. Şimdi hastanede şurada yatmıyor olacaktın ki. Seni çıktığın deliye sokmuyor muydum. Bizde suç orospu çocuğu vurulunca bırakacaktık orada. Zombi olsun gezsin ortalıkta.

Ölüm Meleği : Bıraksaydın. Sana al beni getir diyen mi ? Oldu. Beni kurtar diye yalvaran mı? oldu. Kendi kendinize tribe girmişiniz. Bırakın ölseydim.

Sebastian : Ulan senin canını kurtardık. Nankör Köpek !

Ölüm Meleği :  Doktor Deniz'in kılına zarar versin Judas ikinizi de öldürürüm.

Sebastian : Doktor Deniz'in kılına zarar vermesine gerek yok. İyileşince ayağa kalkınca kendini iyi hissettiğinde gel öldür.

Ölüm Meleği : İnsanda biraz akıl olur. Neden bekliyoruz onu bir düşünür.

Sebastian : Senin gibi bir hapishane de zombiler geldiğinde günümüzü gün edemeyecek kadar salağız. Korkak köpek. Bizide kendin gibi sanıyorsun.

Ölüm Meleği : Hiç bir şeyden korkmayan adam. Canlı bombadır. Siz ikiniz birer canlı bombasınız. Barut'tan korkuyorsunuz ama. Bana gösterdiğin cengaverliği Barut'a gösterseydin ya.

Sebastian : Gösterdik. Sende oradaydın. Eninde sonunda Barut'uda öldüreceğiz. Sende yaşarsan buna şahit olacaksın.

Ölüm Meleği : Barut ikinizi de mezar'a koyacak ! Bunu görmemem için de akıllı olacağız.

Sebastian : Kim kimi nereye koyacak göreceğiz.

Ölüm Meleği : Zarar'ın neresinden dönersen dön kardır Sebastian ve Mirza. Bir kerede haksız olduğunuzu kabul edin.

Sebastian : Biz hiç bir yere dönmeyiz Ölüm Meleği. Bizim çizgimiz belli.

Ölüm Meleği : Ne haliniz varsa görün. Size dadılık yapmaktan sıkıldım artık.

Sebastian : Sıkıldıysan yanımızdan ayrılırsın.

Ölüm Meleği : Senin için yanınızda durduğumu sanıyorsan aldanıyorsun. Mirza var diye yanınızdayım. Senin bu tavırlarından çok sıkıldım.

Sebastian : Dünyada seni kabul edecek bir birlik varda ben mi? bilmiyorum.

Ölüm Meleği : Yaşamak için birliğe ihtiyacım yok.

Sebastian : Gördük üç kurşun ile üç gün önce ölüm kalım savaşı veriyordun.

Ölüm Meleği : O üç kurşunu kendi keyfimden yemedim. Sizin yanınızda olduğum için o kurşunlar bana isabet etti. Sende bunu unutma.

Sebastian : Yanımızda bundan sonra olma kurşun filan da yeme. Mutlu mesut yaşa.

Ölüm Meleği : Size ihtiyacım olduğunu mu ? sanıyorsun Sebastian. Yaşamak için.

Sebastian : Ben hiç bir şey sanmıyorum.

Ölüm Meleği : Çok böbürlenme ! Hepimizin sonu kara toprak. Sebastian !

Doktor bir anda içeri girer.

Doktor : Ne oluyor burada. Bağrışmalarınızdan bütün hastane yankılanıyor.

Sebastian : Doktor sadece konuşuyorduk. Seni ilgilendirmez.

Doktor : Hasta yeni iyileşmeye başladı. Dikişleri atabilir. O yüzden çıkar mısınız ? dışarı.

Sebastian : Sen kimsin Doktor ! Beni buradan kovuyorsun.

Doktor : Buranın komutanı benim !

Mirza : Sebastian hadi gidelim. Doktor Bey haklı. Buranın komutanı o. Biz değiliz.

Sebastian : Tamam Mirza.

Ölüm Meleği : Seninle görüşeceğiz Sebastian.

Sebastian : Her zaman Ölüm Meleği. İstediğin zaman. 

Mirza : Zarar'ın Neresinden dönersen dön Ölüm Meleği .. Dönek derler unutma.

Ölüm Meleği : Sende mi ? Beni haksız buluyorsun.

Mirza : Görüşürüz Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Görüşürüz Mirza !



Mirza ve Sebastian Ölüm Meleği'nin odasından çıkarak koridorda yürüyorlardı.

Sebastian : Ölüm Meleği'ni bıraksaydın da ölseydi.

Mirza : Bizim yüzümüzden kurşun yedi. He bizim yüzümüzden kurşun yemese bile onu nasıl bırakalım. O bizim arkadaşımız.

Sebastian : İyice zıvanadan çıktı bu adam Mirza. Çok yüz verdik.

Mirza : Kendine göre haklı yönleri var. Doktor Deniz'e zarar gelebileceğini düşünüyor ve o yüzden tepki gösterdi. ve bize bir şey olabileceğini düşündü endişelendi.

Sebastian : Genede bu kadar nankörlüğe gerek yok. Sen onu sırtında taşıdın kilometrelerce.

Mirza : Bunları dillendirmenin bir anlamı yok Sebastian. Olan oldu.

Sebastian : Düzelsin. Kafasını kopartacağım. Hiç kimse bu kadar nankör olamaz.

Mirza : Sakin olacaksın Sebastian. O bizim arkadaşımız.

Sebastian : Lanet olsun Mirza.

Asker : Beyefendi sizi görmek istiyor efendim.

Sebastian : Al birde bu eksikti.


Sebastian ve Mirza ilerleyerek Beyefendi'nin olduğu yere geldiler.

Sebastian : Hoş geldiniz.

Mirza : Hoş geldiniz.

Beyefendi : Hoş bulduk. Aslan parçaları. Nasıl geçti kasap'ı doğradınız mı ?

Sebastian : Elimizden geldiğince efendim.

Beyefendi : Sizi tebrik ediyorum bir kez daha.

Mirza : Anlamadığım bir şey var. DxN Türkiye'nin dostu değil mi ?

Beyefendi : Evet kağıt üstünde dostuz. Ama çizgiyi aşmaya başladılar. Siz adrenalinden bir ekip olsaydınız bu bir sorun olabilirdi. Ama sizler şu an bağımsızsınız ve bu bağımsızlıkta elimizi güçlendiriyor.

Sebastian : Kasap'ın bütün bilgilerini ve çelik çantaları bizde.

Beyefendi : Onları sizden bizimkiler teslim alacak. Güzel iş çıkardınız .

Sebastian : Nilay'la ortak iş yapıyor musunuz ?

Beyefendi : Nilay'la mı ? Ondan şimdilik uzak durun. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyoruz. Arkasında kimin olduğunu bilmiyoruz. Bunu çözmemiz lazım önce.

Sebastian : Anlıyorum.

Beyefendi : Sizden bir şey rica edebilir miyim ?

Sebastian : Emredin.

Mirza : Buyurun.

Beyefendi : Bizim bir araştırma ve geliştirme üssümüz vardı. Bir çok üssümüz var da. Bu kıymetli bir üs. Orada bir kaza yaşandı ve zombiler tarafından ele geçirildi. Zombiler orada mutasyona uğradılar. Daha hızlı ve daha zeki.

Sebastian : En sevmediğim zombi türü.

Beyefendi : O adayı temizlemenizi istiyorum. Tekrardan zombilerden arındırmanızı istiyoruz.

Sebastian : Kaç zombi var adada ?

Beyefendi : Adadaki zombi sayısını bilmiyoruz. Çünkü istanbul'dan da tekneler ile zombi yoktur bu adada diye gelenler oldu. Ada gayet kalabalık.

Sebastian : İki kişiyle nasıl temizleyebiliriz böyle bir adayı ? 

Beyefendi : Sebastian sen gerginmisin ?

Sebastian : Biraz Efendim.

Beyefendi : Sizin ikiniz benim için değerlisiniz. Yanınıza 30 kişilik bir ekip verilecek. Özel yetiştirilmiş olarak .

Sebastian : Peki.

Beyefendi : Hazır olduğunuzda gidersiniz.

Sebastian : Bu gün dinlenmek istiyoruz. Yarın sabah gidelim. Gece zombilerle baş etmek daha zor.

Beyefendi : Siz nasıl isterseniz. Görüşürüz.

Sebastian : Görüşürüz Efendim.

Mirza : Görüşürüz.


Ertesi gün Sabah 05:00 ( Sivas )


Sebastian ve Mirza gerekli hazırlıklarını yapmıştı. Odalarından çıkmışlar. Hastanenin bahçesinde ekip hazır bir şekilde Sebastian ve Mirza'yı bekliyordu. Hastanenin bahçesine doğru yürüyorlardı Mirza ve Sebastian. 

Sebastian : Bir insanın yüzündeki morluklar nasıl bir günde iyileşir anlamıyorum.

Mirza : Bende anlamıyorum.

Sebastian : Ekip bu mu ?

Mirza : Sanırım bu.

Sebastian : Bana kurbanlık koyunlar gibi geldiler.

Mirza : Bana da .

Sebastian : Acıktın mı ?

Mirza : Yeni yemek yedik ya. Sebastian.    

Sebastian : Ben acıktım.

Mirza : Yolda yersin konservelerden.

Sebastian : Bıktım ton balığı yemekten.

Mirza : Nimet o. Onu bulamayanlar var.

Sebastian : Bulanlardan çok ta şansız değiller. Onlarda bulsa ve her gün yese aynı tepkiyi verecekler inan bana.

Mirza : Hadi artık moda gir komutan.

Sebastian : Aynen.. .

Çavuş : Dikkat.

Sebastian : Günaydın.

Askerler : Sağ ol.

Sebastian : Nasılsınız ?

Askerler : Sağ ol.

Sebastian : Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Alfa-Star Tim komutanı Sebastian. Yanımda gördüğünüz asker ise çoğunuzun tanıdığı 13 numaralı Alfa-Star Askeri Mirza. Bana gösterilen saygının daha fazlasını Mirza'ya göstereceğinizden eminim. ANLAŞILDI MI ASKER ! ! ! 

Askerler : Emredersiniz Komutanım. 

Sebastian : Bugün biliyorsunuz ki görevimiz zombiler ile dolu bir adayı temizlemek. Sizlerin hepsini tek parça getirmek istiyorum. Fakat hepiniz'in tek parça gelebileceğini de düşünmüyorum. İşin gerçeği. Korkan varsa ? bu ülke için şehit olmaya değmez varsa aramızdan ayrılsın. VAR MI ? ARANIZDA KORKAK PİÇ KURUSU ?

Askerler : Yok Komutanım.

Sebastian : Ben duyamadım. Var mı yok mu ? KORKAK PİÇ KURUSU VAR MI ARANIZDA ?

Askerler : YOK KOMUTANIM ( DAHA GÜR BİR SES İLE )

Sebastian : Zombileri gördüğünüzde çok ufak bir çocuktu diye merhamet gösterecek olanınız var ise. Zombilerin önüne atarım onu. Arkadaşınızın ısırıldığından şüphe dahi duyarsanız kafasına ilk kurşunu siz atın. Yoksa sizinle birlikte onuda eşek cennetine yollarım. ANLAŞILDI MI ASKER !

Askerler : Emredersiniz Komutanım. 

Sebastian : Birbirinizden ayrılmayacaksınız. Birbirinizden kopuk savaşmayacaksınız. Zombiler saldıracak sizde öldüreceksiniz. Ve hareketimle bölgeyi tarayacağız. Anladınız mı ?

Askerler : Emredersiniz Komutanım.

Sebastian : Çavuş.

Çavuş : Emredin Komutanım.

Sebastian : İlk onüç bizim helikopterde diğer onyedi diğer helikopterde. İkinci helikopterde sende olacak gibi kendini ayarla çavuş.

Çavuş : Emredersiniz Komutanım.


Askerleri helikopterlere dağıtıyordu Çavuş. Onbaşı da hazırlıkları tamamlıyordu.

Mirza : Komutan Sebastian..

Sebastian : Dalga geçecek başka bir şey bulamadın mı ?

Mirza : Zombileri gördüğünüzde kafalarına doğru sıkın. Anlaşıldı mı asker.

Sebastian : Bir kere öyle bir şey demedim. Salak mı ? Bunlar. Kafalarına sıkılacağını bilmiyorlar mı ?

Mirza : Sen onları salak yerine koydun. Ben değil.

Sebastian : Hadi gidiyoruz artık.

Mirza : Gidelim..



Sebastian ve Mirza bir helikopterde ve yanlarında 13 adam ile birlikte giderken. ikinci helikopter de ise 17 adam vardı. 


1 saat 45 dakika sonra..

Helikopterler adanın tam ortasında bulunan üsse inmişlerdi. Etraf gayet sakindi. Adamlar hızlı bir şekilde indiler. Kuş sesleri ve böcek sesleri adayı neşelendiriyordu. Zombilerin hafif bir uğultusu tırmalıyordu kulağı.  Askerler tek sıra olmuşlar Sebastian'dan gelecek emirleri bekliyorlardı. Sebastian dikkatli bir şekilde otuz askerinde gözlerinin içine baktı. Yaşları 15 ile 20 yaş arasında değişen bu askerlere dikkatli bir şekilde bakıyordu.
Sebastian'da Mirza'da bildiği tek bir şey varsa bu askerlerin yarısından fazlası bir daha geri gelmeyecekti. Şanslı olan bir kaç tane asker çıkabilirdi içlerinde sadece.

Sebastian : Arkadaşlar. Görev kutsaldır. Vatanı korumak kutsaldır. O yüzden sıra olun ve benimle kalın. Ölüm bir gerçektir. O yüzden hiç korkmayın. Aranızda hiç zombilerle sıcak çatışmaya girmemiş olanınız var mı ?

Çavuş : Hepimizin ilk görevi. Daha önce hiç zombilerle karşılaşmadık.

Sebastian : Tamam.. Sen Asker !

Yağmur : Emredin komutanım .

Sebastian : Çavuş sen bunlara bir komutan seslendiğinde tekmil verirmesi gerektiğini öğretmedin mi ?

Çavuş : Öğrettim Komutanım.

Sebastian : Şınav vaziyeti al Çavuş.

Çavuş : Emredersiniz komutanım.

Sebastian  250 şınav başla. Onbaşı sende takip et.

Onbaşı : Emredersiniz komutanım.

Sebastian : Sen asker.

Yağmur : Yağmur Bektaş İstanbul. Emredin komutanım.

Sebastian : Yağmur. Hiç zombilerle savaştın mı ?

Yağmur : Hayır komutanım. Bu zamana kadar hep eğitimdeydim.

Sebastian : Bir zombi karşına çıktığında ne yaparsın. Üzerine koşarak geliyor.

Yağmur : Komutanım Kafasına ateş ederim.

Sebastian : Aferin Asker.

Yağmur : Sağ ol.

Sebastian : Herkes biliyor ne yapacağını o zaman ..

Askerler : Evet komutanım.

Sebastian : Bu adada hiç bir zombi görmek istemiyorum.

Askerler : Emredersiniz komutanım.

Sebastian : İşaretimle dışarı çıkıyoruz ve bütün zombileri avlıyoruz. Onlar av bizde avcıyız. Anlaşıldı mı !

Askerler : Emredersiniz komutanım...

Sebastian : İlk göreviniz bu. Arkadaşlarınızla helalleşin. Onbeş dakika sonra buradan çıkıp zombi avlıya cağız.

Askerler : Emredersiniz komutanım..


Beş dakika sonra


Mirza : Sebastian İkimiz gidelim bütün zombileri öldürüp gelelim. Bunlara ihtiyacımız yok.

Sebastian : Acıyor musun Mirza ?

Mirza : Hiç biri gün sonunda yaşıyor olmayacak Sebastian.

Sebastian : Her biri 10 zombi halletse yeter. 300 zombi az öldürürüz Mirza.

Mirza : Sebastian sen kesin kararlısın bunları zombilerin avucuna atmaya.

Sebastian : Sence ?

Mirza : Bunlar Alfa-Star askeri değil. Bunlar çocuk.

Sebastian : Farkındayım. Çocuklar. Ama buda benim kararım.

Mirza : Kararına saygım var ama hepsini öldürteceksin.

Sebastian : Ölsünler kanka.

Mirza : Onların ölmesi canımı yakmaz. Hatta hiç bir şekilde yüzümdeki ifade bile değişmez ama sen ölme.

Sebastian : Ölmem kanka..  Sende ölme !

Mirza : Kocaeli ölmeme izin vermez. Kocaeli senin ölmene'de izin vermez.

Sebastian : Kocaeli'den daha fazla sevdiğin bir şey var mı ?

Mirza : Kocaeli Gölcük başkada bir şey yok. Sonsuz'a dek Gölcük..

Sebastian : Faşist Mirza.

Mirza : Porno Star Sebastian..

Sebastian : Kim çıkartıyor bu lafları arkadaş.

Mirza : Ben..

Sebastian : Farkındayım zaten.

Mirza : Bu adamları sağ salim çıkartacağız buradan.. Elimizden geldiğini yapalım.

Sebastian : Yapalım tabikide. Yağmur'a bayıldım.  Yağmur'u koru kanka.

Mirza : Sen bir Porno-Star sın..

Sebastian : Kes sesini.

Çavuş : Komutanım herkes hazır.

Sebastian : Çıkıyoruz o zaman.

Çavuş : Hadi beyler hadi hadi hadi...


Ussun gizli kapısından çıkan askerler Mirza ve Sebastian ormanlık alanda ilerlemeye başlamışlardı. Etraf çok sessizdi. Ormana doğru ilerliyorlardı. Sık ağaçların olduğu orman çok sessizdi. Zombilerden hiç bir iz yoktu. Zombi dahi görmemişlerdi. Mirza en önden ilerliyordu. Arkasında ise üçerli gruplar halinde - beş metre ara ile askerler geliyordu. Mirza ilerledi ilerledi. Ormanın ortalarına kadar gelmişlerdi. Ogün hava kapalıydı. Güneşin olmayaşı daha da bir karanlık yapıyordu ormanı. Mirza bir anda durdu. Arkasındaki bütün askerlerde durdu. Mirza'nın durması ile Sebastian kulaklarını dikmiş bir av köpeği gibi bekliyordu. Mirza'nın arkasından gelen ilk 3 kişiden sağ taraftaki oldukça kilolu 18 yaşındaki Eray'ın korkudan elleri titriyordu. Diğer askerlerinde durumu Eray'dan farksız değildi. Eray '' Komutanım Belkide gitmişlerdir '' dedi korkan bir ses tonu ile. Mirza ise '' Olabilir '' diyerek Eray'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Mirza yavaşça bir adım daha attı. Patika yolda duran ekip Mirza 'nın bu hareketleri ile iyice endişeye kapılmışlardı. Askerlerin tam ortasında duran Sebastian ise gayet soğuk kanlı bir şekilde duruyordu.
Mirza'nın baktığı yerden bir topluluk geliyordu. Yavaş hareket ediyorlardı.. Eray '' Bunlar Zombiler '' dedi korkak bir ses tonu ile. Yanında duran uzun boylu sarışın kız ise '' Evet bunlar zombiler öldürmeye hazır ol aptal '' diyerek Eray'ı tersledi. Mirza kafasını yana doğru çevirip ikisine birden baktı. Eray Mirza'nın keskin bakışlarından daha fazla korkmuştu. Sarışın uzun boylu kız da Mirza'dan korkmuş ve hareketsiz bir şekilde bekliyordu. Mirza mikrofon ile '' Sebastian 500 metre önümüzde yürüyen zombiler var sayıları yaklaşık 100 tane. '' diyerek Sebastian'ı uyardı. Sebastian ise '' Yürüyen zombiler mi ? Hani bunlar akıllıydı. Hızlı hareket ediyorlardı '' diyerek Mirza'ya cevap verdi. Mirza ise '' Bana değil Beyefendiye sorarız bunu '' dedi. Zombiler ağır ağır gelmeye devam ediyorlardı. Mirza ise askerlerin uzak mesafeden ateş ettiklerinde hedeflerini tutturamayacaklarını düşündüğü için ateş edin diye bir emir vermiyor. Zombilerin yaklaşmasını  bekliyordu. Eray '' Komutanım ateş edelim mi ? '' diye soruyor. Mirza ise Eray'a '' Sakin Ol daha değil '' diyordu. Zombiler 100 metreye kadar yaklaşmışlardı. Eray korku ile birlikte yaklaşan zombileri görünce birden otomatik tüfeği ile birlikte emir beklemeden ateş etmeye başladı. Zombiler bir den koşmaya başladılar. Eray'ın dengesiz olarak ateş etmesi ile birlikte kimse ne olup bittiğini anlamadan yavaş yavaş yürüyen zombiler aniden Mirza ve Sebastian başta olmak üzere tüm askerlerin üzerlerine koşarak geliyorlardı  Eray zombilerin koşarak üzerine geldiğini görünce birden silah'ını yere attı ve kaçmaya başladı. Eray'ın kaçması tüm askerleri bir anda panik havası oluşturmuştu. Mirza silahlarını çıkardığı gibi Zombilerin kafalarından vurarak etkisiz hale getiriyordu. Sebastian da koşarak Mirza'nın yanına gelmişti. Birlikte zombilerin kafalarından vurarak etkisiz hale getiriyorlardı. Bunu gören diğer askerler toparlandı ve onlarda zombilere ateş etmeye başladılar. Ormanlık alanın iç kısımından gelen bir zombi bir askerin üzerine atlaması ile birlikte boynundan ısırmaya başlamıştı. Asker bağırıyordu. Bunu gören Mirza. Önce Zombiye sonrada ısırılan asker'e ateş etti. İkisininde beynini dağıtmıştı. Ölen askerin kan kokusu zombileri daha da bir hırçınlaştırmıştı.

Zombiler Askerleri avlamaya başlamışlardı bile. Mirza ve Sebastian zombileri indiriyorlardı acımadan. Askerlerden tekini yakalayan dört zombi , askeri her tarafından ısırmaya başlamıştı. Asker'in ağızından kanlar gelirken; Asker'in karnını deşen zombiler askeri parçalayıp yiyorlardı. Başka bir askerin'de elini ısıran zombi askerin bir anda paniğe kapılması ile diğer zombilerin askeri ısırması ile son buluyordu. Askerler zombilere sabah kahvaltısı oluyorlardı. Zombiler birer ikişer askerleri avlıyorlardı. Mirza'nın tam sağında bulunan Uzun boylu sarışın kızın  üzerine bir zombi atladı. Kız yere düşerken Zombide onun üstündeydi. Isırmak için hamle yapıyor fakat kız elleri ile Zombiye karşı koyuyordu. Bunu fark eden Mirza zombinin tek hamlede boynunu kırdı. Sonra'da zombiyi kızın üzerinden alarak attı. Mirza kılıçlarını çıkartmıştı. Mirza kılıçları ile birlikte üzerine gelen zombileri doğramaya başladı. Sebastian ise silah'ı ile tek atış ile kafalarından vuruyordu zombileri. Zombilerin cansız bedenleri bir daha kalkmamak üzere yere düşüyordu. Silah sesleri adada yankılanıyordu. Zombiler sadece ön taraftan gelmemeye başladı. Ormanın içinden de zombiler geliyor ve askerlere saldırıyordu. Zombilerin nereden geldikleri belli olmuyordu. 

Sebastian : Çavuş geriye çekiliyoruz yavaşça. ( Diye bağırdı )

Çavuş : Emredersiniz komutanım .. Askerler geriye çekiliyoruz. Kendinizi ve yanınızdakileri koruyun..

Çavuş bunu derken bir zombi çavuş'un üzerine atladı. Zombi çavuş'u ısırmaya ve yemeye başladı. Çavuş acı içinde kıvranıyorken Sebastian Mirza ve Geriye kalan diğer askerler koşarak oradan uzaklaşmaya çalışıyorlardı. Bütün güçleri ile koştular. Paniğe kapılan askerler ne tarafa gittikleri bile belli olmadan koşuyorlardı. Zombiler ise peşlerinden geliyordu. Ortalarda koşan bir asker ayağı taş'a takıldı ve düştü. Kimse onu yere kaldırmadı. Çünkü askerler o kadar korkmuşlardı ki kimsenin kimseye bakacak hali yoktu. Yere düşen askerin önce ensesini ısırmaya başladı bir zombi. Başka bir zombi ise ayaklarından ısırıyordu. Başına onlarca zombi üşüşen asker acı içinde bağırıyordu. Bir süre sonra bağırmaları kesilmişti. Diğer askerler koşmaya devam ediyorlardı. Arkalarına bile bakmadan kaçıyorlardı. Ortalardan koşan bir askeride ormanlık alandan çıkan başka bir zombi üzerine atlayarak yere düşürdü. Arkasından koşan askerlerde yere düşen zombi ve askere takılıp düştüler. Bir anda etraflarında bir sürü zombi doluştu. Ve 7-8 askerde zombilere bu şekilde yem olmaktan kurtulamıyorlardı.  Zombilerin 7 askeri etrafını çevirip büyük bir ziyafet vermesi ile birlikte diğer askerler kaçabilmişti. Askerler kendilerini üsse doğru attılar. Ve hepsi oturmuş soluk soluğaydı.


Sebastian : Çavuş !

On Başı : Komutanım. Çavuş'u sanırım zombiler yedi.

Sebastian : İyi bundan sonra yeni çavuş sensin bir tane de yanına on başı seç.

Çavuş : Emredersiniz komutanım.

Sebastian : Çavuş say bakalım kaç asker kalmış. Mirza yara aldın mı ?

( Sessizlik )

Sebastian : Mirza nerede ?

Çavuş : Görmedim komutanım.

Sebastian : Beyler bayanlar kimse Mirza 'yı görmedimi ?

Askerler : Hayır görmedik komutanım.

Sebastian : Lanet olsun ! Hiç biriniz Mirza'yı görmedi öylemi.

Çavuş : Üzgünüm komutanım. Zombiler sanırım onuda yediler.

Sebastian Çavuş'u tuttuğu gibi yere çarptı ve ayakkabısının postalının tabanı ile çavuş'un boğazına dayadı ayağını.

Sebastian : Mirza dediğiniz adam sizin gördüğünüz insan kadar zombi öldürmüştür. Ona zombiler hiç bir şey yapamaz. Kalkın ve hazırlanın Mirza'yı bulmaya gidiyoruz.

Çavuş : Ama efendim biraz dinlenmeliyiz. Sonra gidelim. Adamlar korktu ve yoruldu.

Sebastian : Sen benim emirlerime karşı mı ? geliyorsun çavuş.

Çavuş : Komutanım. Adamlar çok korktu ve yoruldu.


Sebastian silah'ını çıkartı ve çavuş'un beynini dağıttı. sonra diğer askerlere baktı ..


Sebastian : Çavuş gibi düşünen var mı ? Yorulan ? Korkan var mı ?

Askerler : Yok efendim.

Sebastian : Yağmur yeni çavuş sensin. Bir tanede on başı bul kendine.

Yağmur : Emredersiniz Komutanım.

Sebastian : Üç dakika içinde çıkıyoruz Mirza'yı aramaya. Ölü yada Diri bulunacak o kadar. Onbaşın kim çavuş ?

Yağmur : Komutanım uygun görürseniz Tuğçe'yi de onbaşı olarak atamak istiyorum.

Sebastian : Uygundur. Çavuş kaç kişi kaldık.

Yağmur : 9 Kişi komutanım. Mehmet , Hasan , Osman , İlker , Aykut , Melis , İnci ben ve Tuğçe.

Sebastian : Göreviniz zombileri öldürmenin yanı sıra Mirza'yı bulmak. Hepiniz tek parça halinde umarım buraya ulaşır. Ulaşamazsanız da Vatan sağ olsun.




Sebastian önderliğindeki dokuz kişi kalan askerler tekrardan ormanın içine doğru girdiler. Kaçsalar Sebastian öldürecekti. Kaçmasalar zombiler tarafından yenileceklerdi. İki korku arasında gidip geliyorlardı. Sebastian en önden gidiyordu. Mirza'nın zombiler tarafından yendiğine ihtimal bile vermiyordu. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur şiddetini artırmıştı. Yağmur'un kokusundan dolayı zombiler Sebastian ve ekibinin kokularını alamıyorlar o yüzden de onlara saldırmıyorlardı. Yağmur iyice şiddetlenmişti. Şimşekler çakıyordu. Şimşeklerden teki ağaçlardan tekini ortadan ikiye yardı ve birden yangın başladı. Sebastian ise hala Mirza'yı arıyordu fakat hava şartları gerçekten de çok zorlayıcıydı. Zombiler saldırsa hiç bir şansları yoktu. Fakat Sebastian umursamıyordu bile. Mirza'yı aramaya devam ediyordu. Diğer askerlerde Sebastian bizide öldürür korkusu ile seslerini çıkartamıyorlardı. Akşam olmaya başlamıştı. Ada çok büyüktü. Fakat Ne Mirza'dan nede zombilerden bir iz yoktu. Sebastian Mirza'nın zombilerden saklanmak için adanın kuzey'ine doğru gideceğini bildiği için adanın kuzey'ini arıyorlardı. Mirza güney tarafta durması çok riskliydi. Çünkü güneyde zombiler kaynıyordu. Akşam olmaya başlamıştı artık. Sebastian karanlıkta Mirza'yı bulamayacağını bildiği için tekrardan adanın ortasındaki üsse doğru yöneldiler. Orada geceyi geçirip sabah'ın ilk ışıkları ile birlikte Mirza'yı tekrar arayacaktı. Zaten yağmurlu havanın getirdiği karanlık ve güneş'in tamamen yok olması çok büyük risk olacaktı Sebastian ve ekibine. Sebastian askerlere emir vererek üsse geri döndüler. Askerler dinleniyordu. Sebastian ise Mirza'yı merak ediyordu.

Çavuş : Komutanım bir şeye ihtiyacınız var mı ?

Sebastian : Yok Yağmur. Sağ ol. Dinlenin. Yarın Mirza'yı kaybettiğimiz yer olan güney'e gideceğiz.

Çavuş : Ama komutanım orası zombi kaynıyor. Orada Mirza komutanımızın şansı olabilir mi ?

Sebastian : Bütün dünya etrafında zombi olsa. Kuş olup gene kaçar Mirza merak etme sen.

Çavuş : Bu kadar güveniyorsunuz yani ?

Sebastian : Mirza'ya tuzak kursan mahşerde bile. Bir bakarsın Mirza götü kurtarmış gene. Mirza'ya hiç bir şey olmaz. Kesin zombileri kesip biçiyordur.

Çavuş : Umarım Efendim. Bugün neden Güney tarafına bakmadık.

Sebastian : Mirza uyanıktır. Zombiler av o avcı. Kuzey'e sürükleyeceğini düşündüm zombileri. Ben olsam öyle yapardım. Fakat sanırım güney tarafta kaldı. Yada kalmasını gerektiren bir şey oldu. Onun kafasındakileri birtek Allah bilir. Aniden karar değiştirir. Ve anlık kararlar verir.

Çavuş : Anlıyorum Komutanım. İyi geceler.

Sebastian : Her saat başı değişerek nöbetçi ayarladın mı ?

Çavuş : Evet komutanım.

Sebastian : Sabah 05:00 Kalkış. Haberiniz olsun.

Çavuş : Emredersiniz komutanım.



Ertesi sabah .. Saat 05:00

Yağmur sonunda dinmişti. Güneş daha doğmamıştı. Etraf alacakaranlık denilen vakitteydi. Askerler kalktı ve yemeklerini yiyorlardı. Sebastian bir köşede yemeğini yemeğe başlamıştı. Askerler huzursuzlardı. Sebastian yemeğini bitirdi ve askerleri etrafında topladı.

Sebastian : Beyler ve Bayanlar. Evet korktunuz ve üşüdünüz. Evet ilk defa zombilerle karşılaştınız. Zombilerin Dünyasına hoş geldiniz arkadaşlar. Siz kışlada eğitim görürken biz gerçek dünyada zombilerin dünyasında bunlarla her an savaşıyoruz. Savaşmayada devam edeceğiz. Asker olmayı seçtiyseniz sizde bu dünyaya ayak uyduracaksınız. Ayak uyduranları görüyorum. Ve ayak uyduramayanlarıda.

Mehmet : Mehmet Gaziantep. Özür dilerim Komutanım hepsi senelerden beri arkadaşımızdı. Bu kadar rahatça öldüğünü söylediğiniz ve ayak uyduramadığından bahsettiğiniz kişilerle senelerimizi geçirdik. Arkadaşınız Mirza sizin için ne kadar önemli ise şehit olan arkadaşlarımızda bizim için o kadar önemliler.

Sebastian : Ben size Mehmet durumu anlatıyorum ! Durum bundan ibaret. Size durumu özetliyorum. 20 yaşına gelmiş bir adrenalin askeri hala zombilerden korkuyorsa. Ateş edecek iken eli titreyip kaçıyorsa benim diyecek bir şeyim yok. Asker olmasaydınız o zaman.

Osman : Osman Samsun Komutanım. Biz asker olmayı seçmedik. Seçildik. Durum bundan ibaret.

Sebastian : Bundan sonra içinizde asker olmayıp yaşayacak varsa söylesin. Burada kalsın. Ben Mirza'yı bulunca buradan giderken onuda götüreceğim. ve en uygun yerde helikopterden indirip hayatında başarılar dileyeceğim. Adrenalin tim'inede öldü diye rapor edeceğim.

Osman : Mirza öldüyse ?

Sebastian : Mirza öldüyse. Ona hak ettiği gibi bir cenaze töreni yapacağım. Dostumun arkasından yas tutacağım. Ve Allah şahidimdir ki Mirza ölürse Önce bu adayı sonra ise Tüm Türkiye'yi cayır cayır içindekiler ile birlikte yakacağım. Mirza'nın kanı yerde kalmaz. Biz bir kere öleceğiz. Bir kere doğduk ve bir kere öleceğiz. Ama korkaklar Zombilerin Dünyasında her gün ölürler. Öyle yaşamaktansa bugün ölmeyi tercih ederim.

Tuğçe : Tuğçe Mersin Komutanım . Sizde Alfa-Esaret yasası yok mu ?

Sebastian : Sen nereden biliyorsun Alfa-Esaret Yasasını ?

Tuğçe : Komutanım Eğer zombiler gelmeseydi askeri savcı olmak istiyordum. Adrenalin ve Alfa-Star'ın bütün kanunlarını ezbere biliyorum.

Sebastian : Ne yazıyor Alfa-Star Esaret yasasında ?

Tuğçe : Eğer bir Alfa-Star elemanı geride kalmış ise. Diğer Alfa-Star askerlerine karşı risk oluşturuyor ise geri dönüp onu kurtarmak. Onu orada şerefiyle bırakın. Geride kalanı bırakın.

Sebastian : Bu Alfa-Star Esaret Yasası doğru. Aferim .

Tuğçe : Sağ olun Komutanım.

Sebastian : Bir Alfa-Star Askeri yaşayacak ise 1000 sivil'i öldürmekten asla korkmayın. Bin sivil bir Alfa-Star Askeri eder. Buda Alfa-Star Yasası. Ayrıca Tuğçe. Alfa-Star Yasaları sadece Alfa-Star Askerleri için yazılmıştır. Sizler bunları sorgulayamazsınız. 

Tuğçe : Ama komutanım. Bizde askeriz.

Sebastian : Siz Adrenalin Askerisiniz. Biz ise Alfa-Star'ız. İki birliğin yasaları farklıdır. Bizden iki birlik vardı. Sizden kaç birlik var ? Yüz tane mi ? iki yüz tane mi ? Ben sayısını bile bilmiyorum. Ya sen ?

Tuğçe : Komutanım .. Ama şey..

Sebastian : Kalmak isteyen kalabilir. Mirza'yı bulmak için size ihtiyacım yok. Korkan adam burada otursun. 24 saat içinde bende gelmezsem gidebilirsiniz.

Osman : Alfa-Star Esaret.

Mehmet : Alfa-Star Esaret

Hasan : Alfa-Star Esaret

İlker : Alfa-Star Esaret

Aykut : Alfa-Star Esaret.

Melis : Alfa-Star Esaret

İnci : Alfa-Star Esaret.

Tuğçe : Alfa-Star Esaret.

Yağmur : Mirza ve Sen bizim eğitim aldığımız Ankara da çok meşhurdunuz. Sizleri 10-11 yaşlarında ufak bir kızken hep beyaz atlı prenslere benzetirdim. Issız adada verdiğiniz ölüm kalım savaşlarını Mirza'nın hapishanede geçirdiği zamanları Bütün dünyada gizli yaptığınız operasyonları anlattıklarında hepimiz ağzımız açık ve hayranlıkla dinlerdik. Bu çocuklar ile birlikte büyüdüm ben. Kendilerine Sebastian diyerek Mirza ismini vererek kavga ederlerdi. Ben Mirza olacağım ben Sebastian olacağım diye. Şimdi beyaz atlı prensimi görüyorum. Sebastian ile yatıp Sebastian ile kalkan bir çavuş'umuz vardı. Sizin hikayeleriniz ile büyümüş eski çavuş'umuzun beynini dağıtan adam onun hayalinde olmak istediği kişiydi. Evet komutanım. Çavuş'umuz sizin hikayelerinizle büyüdü. Kendisine sizi örnek alırdı her zaman. Can tatlıymış. Şu an burada bulunan 9 askerin hepsi Mirza 'ya hayal kahramanı süper kahraman gibi görürlerdi. Şimdi bakıyorumda hepsinin canı tatlı geldi. Ben sizinleyim Komutanım. Kaçacağıma sizinle burada şerefimle ölürüm. İnandığım güvendiğim sevdiğim insanla ölürüm.

Sebastian : Teşekkürler Çavuş. Gidelim o zaman. 16-15 yaşındaki çocuklardan fedakarlık bekleyemeyiz.

Yağmur : Sizin adamlığınızı sikeyim. Birde askeriz diye ortalarda geziyorsunuz.


Yağmur'un bu davranışı Sebastian'ı şaşırtmış aynı zamanda hoşuna da gitmişti. Sebastian ve Yağmur giderlerken diğerleride Yağmur'un sözlerinden etkilenmiş ve Mirza'yı aramak için yola çıkmışlardı. Adanın güney kısmına gideceklerdi. Bütün zombilerin olduğu yere. Sebastian ve diğer askerler yürüyorlardı. Patika yoldan gidiyorlardı. Yağmur bütün kan izlerini silmiş gibiydi. beş km kadar yürüdüler. Çalılıkların kıpırdadığını gördü en önden giden Hasan ve İlker. Hasan ve İlker silahlarını çalılıklara doğru çevirmişlerdi. Yavaşça çalılıklara doğru yürüyorlardı. İlker çalılığa doğru bir takla attı ve direk çalılıklara silah'ını doğrultu. Bir çığlık sesi yükseldi. Bu çığlığı atan Eray'dan başkası değildi. İlker'de korkmuştu fakat Eray'ı görünce rahatladı. Eray ayağa kalktı.


Sebastian : Sen şu kaçan asker değil misin ?

Eray : Evet komutanım çok korktum.

Sebastian : Aferim Asker. Mirza'yı gördün mü ?

Eray : Evet Beni zombiler tam çevirmiş yiyecekken koşarak geldi ve bütün zombileri kesti. O kadar hızlıydıki zombilerin hepsi aynı anda yere düştü.

Sebastian : Sen korkudan hayal görmüşsün. Mirza hızlıdır . Normal bir askerden daha hızlıdır ama o kadarda değil.

Eray : Yemin ederim gördüm.

Sebastian : Sonra ne oldu.

Eray : Sonra Arzu bağırdı ona doğru koştuğunu gördüm sonrası yok.

Sebastian : Çavuş Arzu kim ?

Yağmur : Komutanım. Uzun boylu zayıf sarışın kız.

Sebastian : Ne tarafa doğru koştu ?

Eray : İleriye doğru.

Sebastian : Önden git ve göster. Korkma ben seni korurum.

Eray : Emredesiniz komutanım.

Eray'ın Mirza'nın gittiği yöne doğru en önden ilerliyordu. Arkasından ise Sebastian ve diğer askerler yürüyorlardı. on dakikaya yakın yürüdüler. '' Sonra burada kaybettim izini '' dedi Eray. Sebastian kafasını kaldırdı. Sağa sola baktı. İlerledi Sebastian. Askerlerde peşinden geldiler. Yaklaşık iki saate yakın yürüdüler. Hiç bir iz yoktu. Ne zombilerden nede Mirza'dan nede Arzu denilen kızdan. Sonra Sebastian bir şey fark etti. Bir kız. Sarı saçları ile sırtı dönük kızı gördü Sebastian. Çömelmiş ve arkası dönüktü. Yağmur '' Bu Arzu '' dedi. Sebastian ise '' Tamam '' dercesine kafasını yukarı aşağıya indirdi. Arzu ile Osman sevgililerdi. Osman Arzu'ya doğru yaklaştı. Osman '' Arzu '' diye seslendi fakat Arzu cevap vermiyordu. Kısık bir ses ile ağlıyor gibiydi Arzu. Osman biraz daha yaklaştı Arzu'ya. Sebastian '' Asker dur. Ona fazla yaklaşma '' dedi. Osman Sebastian'ı dinlemedi ve bir kaç adım daha attı. Sebastian silah'ını Osman'a doğrultu. '' Asker !! Sen benim emirlerime karşı mı ? geliyorsun '' diye bağırdı. Sebastian Arzu 'nun zombi olduğunu düşünüyordu. Osman Sebastian'ı dinlemeyerek Arzu'nun yanına kadar yaklaştı ve omuzuna dokundu. Arzu kolunu tutmuştu. Kolunda koca bir parça yoktu. Titriyordu Arzu. Ağlıyordu. Osman hemen yüzüne doğru baktı. Arzu bir zombi tarafından ısırılmış fakat daha zombiye dönüşmemişti. Osman hemen Arzu'nun kolunu sardı ve ona sarıldı. Arzu'da titreyen elleri ile Osman'a sarılıyordu.

Sebastian : Çavuş rapor ver.

Yağmur : Komutanım Arzu ısırılmış.

Sebastian : Bir bu eksikti.

Arzu : Ben zombi olmak istemiyorum. Öldürün beni .

Osman : Olmaz öyle bir şey. Anti-Serum var. Zombi olmadan iyileşeceksin.

Sebastian : Arzu Mirza'yı gördün mü ?

Arzu : Sizin peşinizden gelirken ayağım takıldı ve yuvarlandım. Sonra kendime geldiğimde sağanak bir yağmur vardı. Peşime 10 belkide 15 tane zombi takıldı. Onlar koşarak beni takip ediyorlardı bende onlardan kaçıyordum. Sonra etrafımı nasıl oldu anlayamadım 100 lercesi bir anda sardı. Sonra o geldi.

Sebastian : O dediğin kim ? Mirza'mı ?

Arzu : Evet. Sonra bana eğilmemi söyledi. Bende eğildim. Ve kollarımla kafamı örtüm. Silah sesleri duyulmaya başladım. Bir yandan havadaki yağmur sesi bir yandan şimşek çakmaları ve silah sesleri.

Sebastian : Duyduğumuz sesler şimşek sesi değilmiş.

Arzu : Sonra ise kolumda bir acı hissettim. Bir zombi beni genede ısırmıştı. Mirza bana anti serum verdi. Anti-Serum'u enjekte etti bana ve yanımdan ayrıldı.

Sebastian : Seni fedakar piç kurusu. Kendin için taşıdığın anti-serum'u başkasına veriyorsun.

Arzu : Sonra ise ben buraya geldim. İki serum vurdum kendime. Üçüncüye de vuracağım. Fakat ya işe yaramazsa ? ya bende insan et'i yiyen bir yamyama bir hayvana dönüşürsem ?

Sebastian : Bundan önce herkeste işe yaradı. Sendede işe yarayacak merak etme. Mirza ne tarafa doğru gitti ?

Arzu : Bilmiyorum.

Sebastian : Mirza ne tarafa doğru gitti ? Görmüşsündür. İyi düşün.

Osman : Yeter be adam. Görmedim diyorya.

Sebastian : Emre itaatsizliğine göz yumdum. Ama saygısızlığına göz yumamam.

Sebastian Osman'ın bacak arasına bir tekme attı. Osman acı içinde kafası öne gelecek biçimde bacak arasını tutuyor ve kıvranıyordu. Osman'ın suratına bir diz attı Sebastian. Osman yere düşmüştü. Diğer askerler ise şaşkınlıkla olaya bakıyorlar müdahale bile etmiyorlardı. Sebastian'ın gözü dönmüştü. Sebastian Osman'ın kolunu tuttuğu gibi kırdı. Sonra diğer kolunu da kırdı. İki koluda kırılan Osman acıdan bağırıyordu. Sebastian ayağa kalktı ve Osman' ın karnına doğru bir tekme attı. Zombilerin Dünyasında İki kolu kırık gez. Onlar seni ısırırken de '' Sen Kimsin Be Adam !! '' diye haykır. Belki duyan olurda gelir. Sebastian diğerlerine döndü ve yüksek ses ile '' Bu orospu çocuğuna kimse yardım etmeyecek '' diye bağırdı. '' Hadi toparlanın gidiyoruz '' diye sinirli bir şekilde askerlere bağırmaya devam etti. Arzu titreyen ses tonu ile '' Ben ne olacağım komutanım '' diye çaresizce Sebastian'ın gözlerine baktı. Sebastian '' Ne olacaksın sende bizimle geliyorsun'' dedi. Osman'ı orada bırakıp yürümeye devam ettiler.  Sebastian kan tadını almıştı. Eski Alfa-Starlı acımasız günlerine dönmüştü. Osman'ın acımadan iki kolunu birden kırmıştı Sebastian. Sebastian kan tadını almıştı bir kere.. Mirza'yı bulmak için her şeyi yapacaktı. Bunu askerlerde farkındaydı. İlerlediler. Artık saatler öğleyi bulmuştu.
Sebastian kendi kendine konuşuyordu '' Nerdesin Mirza Nerdesin '' diyerek yürümeye devam ediyordu.. Saatlerce Mirza'yı aradılar. Hiç bir iz bulamadan geri döndüler gene. Ne zombiler nede Mirza'dan hiç bir iz yoktu. Sebastian '' Piç kurusu benimle oynuyor '' diyordu kendi kendine ve dahada sinirleniyordu. Ve askerleride alıp tekrardan üsse geri döndü Sebastian. Aksam yemeklerini yiyen ekip ve Sebastian susuyorlardı.  Sebastian içki ve sigarasını içiyordu. Mirza'yı aramak onu fazlası ile yıpratmıştı.  Yağmur Sebastian'ın yanına doğru geldi.

Yağmur : Komutanım iyimisiniz ?

Sebastian : Oradan bakınca nasıl gözüküyorum Yağmur ?

Yağmur : Kötü komutanım.

Sebastian : Evet yeterince ..

Yağmur : Sizin için yapabileceğim herhangi bir şey var mı ?

Sebastian : Benim için yapabileceğin bir çok şey var ama şu an eğlenecek durumda değilim.

Yağmur : Anlıyorum komutanım.

Sebastian : Arzu'yu çağırsana bi.

Yağmur : Emredersiniz komutanım.

Arzu korkak adımlarla Sebastian'ın yanına geldi. Dizleri titriyordu Sebastian 'ın karşısında.

Arzu : Emredin Komutanım.

Sebastian : Şu olayı bana tekrar anlat.

Arzu : Hepsi anlattığım kadar komutanım.

Sebastian : Mirza senle hiç konuşmadı mı ?

Arzu : Hayır komutanım.

Sebastian : Durumu nasıldı ?

Arzu : Rüya gibiydi.

Sebastian : Rüya gibi ?

Arzu : Sanırım ona aşık oldum.

Sebastian : Bir bu eksikti zaten. Gidebilirsin.

Arzu : Emredersiniz.


Gece Yarısı ..


Sebastian Yağmur'u öpüyordu. Güçlü kollarına aldığı Yağmur'u öpüyor ve okşuyordu. Herkes yorgunluktan uyumuş sarhoş Sebastian ise çavuş'u ile sevişiyordu. Yağmur'u tamamen soydu Sebastian ve öpmeye devam ediyordu. Yağmur ise ilk defa kadın olduğunun farkına o an varmıştı. Yağmur Sebastian'ın kollarında kendinden geçiyordu. Sebastian bir ses ile Yağmur'u öpmeyi bıraktı. Mehmet '' Zombiler '' diye haykırdı. Zombilerden ilki Mehmet'in şah damarından bir parça aldı. Mehmet'in boynundan kanlar akmaya başlamıştı. Başka bir zombi ise Mehmet'in kolundan bir ısırık aldı. Mehmet acı içinde haykırıyordu. Zombiler Mehmet'in etrafını sararak Mehmet'i yere yatılıp parçalamaya başlamışlardı bile. Sebastian birden Yağmur'un üstünden kalktı ve hızlı bir şekilde pantolonunu giyerken bir zombi Sebastian'ın üzerine atladı. Zombi ile Sebastian yuvarlandılar ve Zombi üste Sebastian alta kaldı. Zombi Sebastian'ı ısırmak için hamleler yapıyordu. Sebastian zombi'nin cenesinden tutarak zombinin dişlerini kendinden uzak tutmaya çalışıyordu. Zombi'nin bir anda kafasından giren kurşun ile beyini dağıldı. Beyninden çıkan parçalar her tarafa saçıldı. Sebastian zombiyi üzerinden attı. Sebastian etrafına doğru baktı ve Sebastian'ı zombinin elinden kurtaran o korkak Eray'dı..Eray elinde silah ile Sebastian'a doğru bakıyordu. Ve elleri hala titriyordu. Bir zombi koşarak Eray'ın üzerine atladı. Silah Eray'ın elinden fırlamış ve yere düşmüştü. Zombi Eray'ın üzerine çıktı ve Sebastian koşarak geldi ve Zombi'nin boynunu kırdı. Zombiler çok hızlı hareket ediyorlardı. Sayıları yüzleri bulan zombiler Sebastian ve ekibine saldırıyorlardı. Duvar dibine gelmiş olan Hasan zombilere ateş ediyordu. Üzerine gelen zombileri tek tek avlıyordu Hasan. Fakat kurşunu bitti. Kurşun değiştirmeye çalışırken şarjör elinden yere düştü bu arada bir zombi ise Hasan'a saldırmaya çalıştı. Hasan Otomatik tüfeğini sopa gibi kullanarak ile Zombi'nin kafasına doğru vurdu. Zombi yere düştü. Zombilerin kafalarına otomatik tüfeğini sopa gibi kullanarak vurmaya devam ediyordu Hasan. Hasan'ın vurduğu ve yere düştüğü zombi sürünerek gelerek ayağından ısırdı. Hasan acı içinde bağırıyordu ve zombinin kafasını otomatik tüfeğin dipçiği ile ezdi. Hasan'ın ayağı kanıyordu fakat Hasan dövüşmeye devam ediyordu. Başka bir zombide Hasan'ın kolundan ısırdı. Hasan onuda saf dışı etmeyi başarmıştı. Hasan'ın vücudu kanıyordu ve kan kokusu zombileri daha çok Hasan'a doğru çekiyordu. Başka bir zombi ise Hasan'ın omuzundan ısırarak bir parça aldı. Hasan bağırıyordu. Fakat Hasan onunda üstesinden gelmeyi bildi. Hasan ağır bir şekilde kan kaybediyordu. Hasan topallayarak kaçmaya başladı. Zombiler ise peşinden gelmeyi sürdürüyorlardı.  İlker ise yüksek bir yere çıkmış oradan zombilere ateş ediyordu. Aykut ise İlker'in yanına doğru koşuyordu. İlker ise Aykut'un peşinden koşan zombileri avlamaya çalışıyordu. Zombilerden teki Aykut'u yakaladı fakat İlker Zombinin beynini dağıttı. Aykut yerden kalktı ve İlker'in yanına doğru koşarak gelmeye devam ediyordu. Aykut sonunda gelmişti. Aykut'un boyu ufaktı ve taş'a tırmanamıyordu. İlker elini uzattı Aykut'a Aykut İlker'in elini tuttu ve kendini yukarıya doğru çekmeye başladı. Fakat bu sırada zombiler yetişmişti. Zombiler Aykut'un ayaklarını sırtını ısırmaya başladılar. Aykut bağırana bağırana İlker tarafından yukarıya çekildi. Aykut'un bütün sırtı ısırıklar içindeydi. İlker Aykut'u yukarı çektikten sonra taş'ın etrafında toplanan zombilere ateş ediyordu. Aykut acı içinde bağırıyordu kendi kendine. İlker ise zombileri püskürtmeye çalışıyordu. İlker taş'ın etrafında bütün zombileri öldürdükten sonra hemen Aykut'a baktı. Aykut derin derin nefes alıyordu. Aykut'un kanı taş'ın her tarafıda kan yapmaya yetmişti. İlker elini tuttu Aykut'un.

İlker : Dayan dostum.

Aykut : Çok korkuyorum. Öleceğim.

İlker : Ölmeyeceksin sadece dayan.

Aykut : Çok korkuyorum..


Aykut gözlerini kapatmış başını yana çevirmişti. İlker ise lanet olsun dedi ve ellerini saçlarına götürdü. O anda Aykut gözlerini açtı ve ilker'e sarıldı boynundan ısırdı. İlker acı içinde bağırıyordu. Aykut ise İlker'i canlı canlı yiyordu. Sebastian ve Yağmur zombilere ateş etmeye devam ediyorlar kendilerini koruyorlardı. Zombilerin sayıları her dakika artıyordu.    Melis in kurşunları bitince  zombiler tarafından yakalanarak yenmeye başladı.  İnci'de zombilerle ateş ediyordu fakat zombiler o kadar hızlı bir şekilde geliyorlardı ki hatayı kabul etmiyorlardı. İnci bir zombiyi ıskaladı sonra diğerini ıskaladı ve inciyi de yakalayıp zombiler yemeye başlamışlardı. İnci'nin etrafında sayıları 20 yi bulan zombiler inci'nin etlerini ısırıp ısırıp yiyorlardı. Tuğçe de zombilerle savaşmaya devam ediyordu fakat yorulmuştu ve karanlıktı. Zombiler'in Tuğçe'yide ısırmaya başlamaları çok uzun sürmedi. Daha önce ısırılmış kız Arzu , Eray Sebastian ve Yağmur'dan başka hiç kimse kalmamıştı.  
Bazı zombiler askerlerin başlarına oturmuş etleri kopartıp kopartıp yerken. Diğerleri ise hayatta kalanlara saldırmaya devam ediyorlardı. Köşeye sıkışmışlardı Eray , Arzu Sebastian ve Yağmur. Kaçabilecekleri hiç bir yer yoktu. Onlar için artık her şey bitmişti.

Koşarak karanlıktan bir adam geldi. Ellerindeki kılıçlar ışıl ışıl parlıyordu. Ellerindeki kılıçlarla zombilere birden saldırdı. Sebastian '' Mirza '' diyerek sevindi. Gelen Mirza dan başkası değildi. Kılıçlarından tekini Sebastian'a doğru attı. Fırlatırken de bir zombinin kafasına isabet ettirmeyi ihmal etmemişti Mirza. Sebastian kılıcı aldığı gibi önündeki zombileri kesmeye başladı. Sebastian bir yandan Mirza bir yandan kılıçlarla zombileri kesmeye başladılar. Mirza ve Sebastian Zombilerin kafalarını kollarını ve bacaklarını acımasızca kesiyorlardı. Etrafa pıhtılaşmış siyah kandan başka hiç bir şey sıçramıyordu. Mirza ve Sebastian zombileri kesmeye devam ediyorlardı. Mirza ve Sebastian son güçlerine kadar zombileri öldürmeye devam ettiler. Eray Arzu ve Yağmur da onlara yardım ediyorlardı.. Zombilerin hepsi ölmüştü. Etrafta hiç zombi kalmamıştı. Sebastian Mirza'ya baktı .. Mirza'nın üssü çamur kir toprak içindeydi. Elleri ve yüzü simsiyah kirden gözükmüyordu.

Sebastian : Sen hangi cehennemdesin ?

Mirza : Zombileri temizliyordum.

Sebastian : İki gün boyunca .

Mirza : Evet.

Sebastian : Bizle neden hareket etmedin.

Mirza : Yanımıza asker diye verdikleri kişiler daha çocuk. Onları öldürtmek istemedim .

Sebastian : Ama hepsi öldü.

Mirza : Benim yüzümden ölmedi Sebastian. Senin yüzünden öldüler.

Sebastian : Kendi aptallıkları yüzünden öldüler. Buraya zombileri ben mi ? getirdim .

Mirza : Dolaylı yoldan evet sen getirdin.

Sebastian : Nasıl ?

Mirza : Osman diye bir asker getirdi bunları buraya.

Sebastian : Nasıl olur. Onun iki kolunu da kırmıştım.

Mirza : Ayaklarını da kırman gerekiyormuş demek ki.

Sebastian : Lanet olsun.

Mirza : Sebastian bunlar Alfa-Star değiller. Asker hiç değiller. 

Sebastian : Emre itaatsizliğin her yerde cezası aynıdır kanka. Alfa-Star olmana gerek yok.

Mirza : Neyse. Sen burayı hatırlamadın mı ? Sebastian .

Sebastian : Hatırlamadım.

Mirza : 15 -18 sene önce bizi buraya getirirlerdi. Biz çocukken.

Sebastian : Burasımı ?

Mirza : Evet burası.

Sebastian : Yani bizi buraya getirip üzerimizde testler yaptıkları. Sonra bize serumlar verip iğneler yaptıkları ondan sonrada dövüştürdükleri yer mi ?

Mirza : Evet.

Sebastian : Bir şey bulabildin mi ?

Mirza : Buldum sonra konuşuruz. Hepsi şu büyük sırt çantasında. Gidelim mi artık. Görev tamamlandı.

Sebastian : Gidebiliriz.


Sebastian ve Mirza'nın uzağında duran Arzu ile Eray Mirza'ya teşekkür edelim diye aralarında konuşmuşlardı. Arzu '' Mirza bir dakika bakabilir misin ? '' dedi. Mirza kafasını o tarafa doğru çevirdi. Arzu ve Eray Mirza'ya doğru yürümeye başlamışlardı. İkisini de karanlıkta yüzleri gülüyordu. Fakat koşarak gelen zombi Arzu'yu kaptığı gibi ısırmaya başladı. Bu zombi Aykut'tan başkası değildi. İlker'de Arzu'yu ısırmaya başlamıştı. Eray ise kitlenip kalmıştı. Mirza koşarak ilerledi ve önce Zombi olan Aykut'un sonra ise İlker'in kafalarını gövdelerinden ayırdı. Mirza '' Nasıl unuttuk bunları '' diyerek kendini suçladı. Yerde yaralı bir şekilde yatıyordu Arzu. Mirza Arzu'nun güzel gözlerine baktı. Arzu'nun boynunun iki tarafıda ısırılmış ve kopmuştu. Mirza Arzu'nun yarasına baktı. Arzu kan kusuyordu ağzından. Mirza belindeki tabancayı çıkardı. Arzu'nun gözlerine baktı. Arzu konuşamıyordu bile. Mirza tetiği çekti ve Arzu'nun kafasını dağıttı. Eray ise şaşkın bir biçimde durmuştu. Eray '' Anti-Serum ile tekrardan insan olmaz mıydı '' diye sordu Mirza'ya. Mirza kafasını çevirdi ve Eray'a doğru baktı. Eray Mirza'nın bakışlarından da korkmuştu. Mirza '' Kanı temizlenmeden ikinci kez virüs'ü aldı. Kurtarılamazdı '' dedi Eray'a. Eray ise tamam dercesine kafasını salladı. Eray geri geri gitti ve çömeldi. Kendisi ve Yağmur'dan başka hiç kimse kalmamıştı. Bütün arkadaşları ölmüştü.

Mirza ile Sebastian ise sigara yakmışlar karşılıklı içiyorlardı. Mirza ve Sebastian sigaralarını içiyorlar ve hiç bir şey konuşmadan oturuyorlardı. Yorulmuşlardı. Artık güneş doğmaya başlamıştı bile.  
Hiç bir şey konuşmadan saatlerce oturdular. Sigara ve alkol içiyorlar ve dinleniyorlardı. Hiç bir şey konuşmuyorlar ve sadece oturuyorlardı. Saatlerce konuşmadan oturdular. İkiside nerede olduklarını hatırlamışlardı.. O yüzden susuyorlardı. O çektikleri acıları. Vahşeti an ve an hatırlıyorlardı. Sebastian sessizliği bozdu.

Sebastian : Gidelim mi artık  ?

Mirza : Alfa-Stardaki ilk yılımdı. Buraya getirmişlerdi beni. Günlerce serum yedim. Sonra ise iğneler. Benimle birlikte bir çocuk daha gelmişti. İkimizi burada bir ay eğittiler. Bir ayın sonunda çocuk çok iyi bir gelişme kaydetti. yaşıda benden 3 yada 4 yaş büyüktü.  Sonra bizi bir kafesin içinde hayvan gibi dövüştürdüler. Beyefendide vardı. Çocuk iyi dövüşüyordu. Ve beni de iyi benzetti. Fakat sonunda bir şey oldu. Çocuğun boğazını ısırdım. ve parçaladım. Çocuğun kanını içtim tıpkı bir zombi gibi. O kadar sinirlenmiştim ki. Bir vampir gibi bütün kanını içtim çocuğun. Çocuğun kanını içerken çocuk yapma diyordu. Ben senin düşmanın değilim. Fakat ben onun kanını içmeye devam ettim. Sonunda çocuk öldü. Ve etinide yedim Sebastian.

Sebastian : Kanka kendini korumuşsun . Olabilir böyle şeyler. Bu bir savaş.

Mirza : Kanını içmem yada içmemem mesele değil. Evet kendimi korudum. Fakat tek sorun kanın tadı hoşuma gitmiş olmasıydı. O kan ile dahada güçlendim. Sonra Barut'un kardeşininde cezaevinde kanını içtim ben.

Sebastian : Boş ver kanka kendini suçlama.  Artık gidelim

Mirza : Nereye gideceğiz ki ?

Sebastian : Ne bileyim Ölüm Meleği'nin yanına gider oda tam olarak iyileşmiştir. Sonrasında ise evimize geri döneriz ?

Mirza : Kulağa güzel geliyor.

Sebastian : Burayı Beyefendi bize neden temizlettiki ?

Mirza : Hiç bir fikrim yok. Ama sanırım Alfa-Star B yüzünden. Onlara kalacak bir yer lazım.

Sebastian : Ne yani Ne zamandır Alfa-Star A - Alfa-Star B ye hizmet ediyor ?

Mirza : İki kişi kaldık Sebastian. Görüyorsun. Fazla bir seçeneğimiz yok. Zombilerle savaşmak tamam fakat insanlar kafayı yemişler. Birbirimizi öldürmemiz için zombi salgınının olması lazımmış. Kural yok. Kanun yok. Polis yok. Medya yok. Mahkemeler yok.  Zombilerin Dünyası güçlü olanın hayatta kaldığı bir dünya.

Sebastian : Bu işlerden çekilelim. Bir ada temizleyelim kendimize. İki üçte güzel kız bulup sabahtan akşama kadar sevişelim.

Mirza : Bu lafın üzerine ters ters baktı Sebastian'a.

Sebastian : Yani sevişeyim kanka. Sevişelim derken yanlış söyledim.

Mirza : Porno - Star.. İmkanın olsa zombileride becerirsin sen.

Sebastian : Zor olur o kanka. Zombilerle ben..

Mirza : Yanlış meslek seçmişsin. Aslında sen porno yıldızı olabilirmişsin.

Sebastian : İmkanlarımız kısıtlıydı.

Mirza : Bu Yağmur ile Eray'ı nereye vereceğiz ?

Sebastian : Beyefendiye postalayacağız. Napalım çocuk bakıcısı mıyız biz ?

Mirza : Bilmem ama Yağmur sana aşk dolu gözlerle bakıyor saatlerdir. Siktin mi ? lan onu doğru söyle.

Sebastian : Yok ya sikmedim.

Mirza : Sikmeye teşebbüs ettin mi ?

Sebastian : Ettim evet. Rahatladın mı ?

Mirza : Ben rahatladım da sen rahatlamamışın ..

Sebastian : Sen pislik bir serserisin biliyor musun ?

Mirza : Evet. Yalnızca günde yirmi dört saat öyleyim.

Sebastian : Eray Yağmur gidiyoruz hazırlanın.

Eray : Emredersiniz komutanım.

Yağmur : Emredersiniz Komutanım.

Eray ve Yağmur çantalarını alıyorlardı.  Birden Zombiye dönüşmüş olan Hasan saklandığı yerden çıktı ve Eray'ı yemeye başladı. Eray'ın boğazını ısırdı ve bir parça kopardı. Sonra ise ikinci parçayı da aldı. Eray bağırıyordu. Mirza Sebastian ve Yağmur helikopterde olduğu için ve helikopteri çalıştırdığı için Eray'ın bağırmalarını duyamıyordu. Eray Arkadaş'ı Hasan tarafından sabah kahvaltısı niyetine yeniyordu. Mirza '' Nerede kaldı bu çocuk '' diye Sebastian'a sordu. Sebastian ise '' Bilmiyorum kitlenip kalmıştır gene '' diye cevap verdi. Mirza '' Ben bakayım şuna '' diyerek helikopterden indi. Mirza Askerlerin konakladığı yola doğru yürüdü ağır adımlarla. İleride Bir zombi gördü. Oturmuş yemek yiyordu. Silah'ını çıkardı ve Hasan'ı alnından vurdu Mirza. Yürümeye devam etti. Ve Isırılmış olarak Eray'ı gördü.

Eray : Komutanım lütfen ölmeme izin vermeyin. Çok korkuyorum ( Dedi kısık bir ses ile ) 

Mirza : Teselli olacak ise söyleyeyim. Herkes yalnız ölür.

Dedi ve Eray'ı kafasından tek kurşun ile vurarak öldürdü. Ve helikoptere geri döndü.

Sebastian : Ne oldu ?

Mirza : Eray da zombi olmuş.

Yağmur : Nasıl olur.

Mirza : Öldürmediğimiz bir zombi Eray'ı parçalara ayırmış.

Sebastian : Zaten uyuz oluyordum. Korkağın tekiydi.

Mirza : Saygı Sebastian Saygı..

Sebastian : Korkaklara saygı olmaz kanka.


4 saat sonra Sivas..

Sebastian : Kanka DxN hastanesine geldik.

Mirza : Evet ama anormallik var.

Sebastian : Farkındayım.

Mirza : Saldırıya uğramış burası sanki.

Sebastian : Bencede.

Mirza : Helikopteri aşağıya indiriyorum. Bir bakalım.

Sebastian : Ama helikopteri durdurmayalım. Bir sorun olursa  gidelim kanka. Ölüm Meleği yüzünden ölmeye niyetim yok.

Mirza : Tamam merak etme sen.    


Mirza helikopteri durdurmadan helikopterden aşağıya indi. Koşarak hastaneden içeri girerken Sebastian ve Yağmur helikopterde bekliyorlardı. Beş dakika sonra Mirza Helikoptere geri döndü.

Sebastian : Ne olmuş

Mirza : Ölüm Meleği yok. Hastanede kimse yok .

Sebastian : Nasıl olur.

Mirza : Şu kartı buldum Ölüm Meleği'nin yatağında.

Sebastian kartı aldı ve sesli biçimde okumaya başladı .

Sebastian : Siz sözünüzü tutmadınız. Bende sizin için kıymetli bir şeyi alacağım. Pazarlık için ararım. Öpüldünüz. Bay '' Nilay ''

Yağmur : Nilay'da kim.

Mirza : Ölü bir kadın başkada bir şey değil..