Zombiler.. Dünyadaki kara parçalarının neredeyse yarısını
ele geçirdiler. Önce Güney Amerika sonra ise Amerika kıtasının tamamı
zombilerindi. Fakat Amerika'da Zombilerden kaçmayı başaranlar hala vardı, tüm
dünyada olduğu gibi. Askeri bölgelerde virüsün gözükmediği gelen haberler
arasındaydı. Siviller arasında örgütlenmeler söz konusu olduğu bilgisi
geliyordu. Fakat bu bilgiler net değildi. Virüs hakkında hiç bir bilgisi
olmayan Türkiye'nin Amerika’ya gönderdiği '' Türklerin ellerindeki en iyi
birlik olan Alfa-Star '' Takımının büyük çoğunluğu Amerika’da can verdi. Geri
kalanlar ise canlarını kurtarmak için Amerika'dan kaçarken bir gemi dolusu
Zombiyi Avrupa’ya getirdi. Avrupa’da hızla yayılan virüs Türkiye'ye kadar
geldi. O kadar hızlı yayıldı ki insanlar arasında bunu birisi organize etse
ancak bu kadar iyi organize edebilirdi. Avrupa’daki ülkeler arasında bir
sınırın olmaması zombi virüsünün daha hızlı yayılmasını sağladı. Türkiye'ye
nasıl girdi bu virüs? Aslında Türkiye'ye girmesi tamamen hataydı. Sınır
bölgesinde gerekli tedbirler alınmadı. Yada alınmak istenmedi. Bence ikinci seçenek
daha doğruydu. Sınır bölgesinde Edirne Kapıyı aylar öncesinden çevirebilirdi
Türkiye. Ama çevirmedi. Çevirmek istemedi. Sonuç olarak da virüs Türkiye'ye
girdi. Türkiye'de en zayıf Adrenalin Timlerini sokaklara saldı. İyi yetişmiş
Adrenalin Askerleri ise Başbakan, Cumhurbaşkanı ve diğer devlet büyüklerini
korumak için görevlendirildiler. Virüs Türkiye'de hızlı bir şekilde yayılmaya
başladı. Bir çok kişi zombilerden kaçmayı başardı. Seksen milyon insanın 25-35 milyonu
Zombi terör ‘ünün ilk dalgasında saklanmayı başarmışlardı. Fakat Avrupa’dan
yemek aramaya gelen zombiler; Türkiye'deki zombi sayısını 200 milyon zombiye
çıkarıyordu. Sinyallerle Zombilerin Türkiye'ye çekildiği yönünde söylentiler de
konuşuluyordu ama bunları kanıtlayacak hiç bir delil yoktu. Kanun tamamen
ortadan kalkmıştı. Yasalar artık işlemiyordu. Tamamen ortaçağ hatta karanlık
çağ dönemi başlamıştı. Dünya yok olmaya doğru ilerliyordu. Psko Soldiers
denilen bir grup hapishanede Asit’ in üstün zekası ile hayatta kalmayı başardı.
Liderleri Ölüm Meleği ise saygı duyulan ve korkulan bir askerdi. Hayat onlar
için iyi gidiyordu. Ancak Serseri Ferit'in üvey babası ve üvey abisine yaptığı
işkenceler ile kötü günler başladı. Sonrasında ise Mustafa Pelin'in ailesini
bulmak ümidi ile İzmir’e gitti. Ölüm Meleği de peşlerindeydi. Orada Mirza ve
Sebastian ile tekrar karşılaştı Ölüm Meleği. Onların öldüğünü sanıyordu. Sonra
Mustafa Pelin ve Ölüm Meleği İstanbul adrenalin hapishanesine geri döndüler.
Serseri Ferit, Pelin ve Mustafa'yı öldürmek isterken Ölüm Meleği adamına engel
oldu ve Mustafa'yı vurmadan Ferit'i vurdu. İlerleyen haftalarda hapishanede
çıkan yangın sonrasında yangını gören zombilerin hapishaneye doğru gelmeleri
ile birlikte Psko Soldiers ve Siviller Zombileri püskürtmeye çalıştı. Ölüm
Meleği'nin sağ kolu Çavuş’u Sansar ve arkadaşı Mustafa bu savaşta öldüler. Ölüm
Meleği'ni kurtaran ise Sebastian ve Mirza oldu. Tam yaralar sarılıyor derken
Zombi ısırığından etkilenmeyen Pınar'ın hapishaneye gelmesi ile işler daha da
zorlaştı. Bunu duyan DxN doktorlarından Deniz ve ekibi hapishaneye geldiler.
Berna tarafından terk edilen Kenan'ın intikam duygusuna kapılıp, kapıları
açması ile birlikte zombiler hapishanede bulunan herkese saldırdı. DxN in başı
olan Judas’ın planını anlayan Ölüm Meleği ona karşı bir plan yaptı, Mirza ve
Sebastian ile birlikte kendisine öldü süsü verdi. Ölüm Meleği bu planın
tutmayacağını ve hata yaptığını haftalar sonra anlayacak olmasına rağmen geri
vites atmadı. Nilay Sebastian ın ve Ölüm Meleği nin kanını taşıyan evladını
dünyaya getirdi. DxN in üretimi olan ERİNYS aşısı ile çocuğu hızlı bir şekilde
büyüttü. Çocuğun askeri donanımlarını yüzde seksenlik bir seviyeye getirdi.
İsrail’in güçlü ve acımasız askeri Barut’u Mirza ve Sebastian iki kere bozguna
uğrattılar. Barut’un üç kardeşi Babası Mirza ve Sebastian’ın saldırıları sonucu
can verdi. Mersindeki israil üssünü Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği yerle bir
etti. Nilay İsrail’in askeri gücünü ve teknolojisini kullanabilmek için Barut’u
kendisine aşık ederek safına kattı. Nilayın planı ile birlikte Ateş ve
klonlardan oluşan askerler Mirza ve Sebastian'a saldırdılar. Ateş’in ve
askerlerinin Mirza ve Sebastian karşısında hiç bir şansları yoktu. Mirza ve
Sebastian hepsini tek tek öldürüyorlardı ki, Ölüm Meleği geldi ve Sebastian'a
ateş etti. Vücuduna saplanan 6 kurşun ile Sebastian yere yığıldı. Sonrasında
Mirza'yı da aynı son bekliyordu. Avına asla acı çektirmeden öldüren Mirza, Ölüm
Meleği’ni acı çektirerek öldürmeye çalışmasının cezasını canı ile ödemişti.
Mirza'nın Ölüm Meleğini öldürmesine göz yumamayan Doktor Deniz Mirza'yı
öldürdü. Ölüm Yıldızı’nın Mirza ve Sebastian’ın kalplerinin durmasını Beyefendiye
haber vermesi bile onları kurtarmaya yetmemişti. Beyefendi kendi yetiştirdiği
öz evladı gibi gördüğü iki askeri kendi elleri ile toprağa vermesinin hayal
kırıklığını üzerinden uzun bir süre atamayacaktı. Mirza ve Sebastian’ın, yeryüzündeki
en acımasız katillerin, sırtlarından vurularak, hem de kendi arkadaşları
tarafından, ölecekleri kimin aklına gelebilirdi ki. Psko Soldiers Onların
varlığı yüzünden hapishanede rahat bir yaşam sürmüşlerdi. Saldırı yemiyorlardı.
Fakat Mirza ve Sebastian'ı ilerleyen günlerde çok arayacakları belliydi. Ölüm
Meleği Mirza ve Sebastian’ın ölümünden Nilayı Kardeşini ve en çokta kendini
suçluyordu. Ölüm Meleği sürekli Mirza ve Sebastian’ı rüyasında görüyor ve
vicdan azabı ile yanıyordu.
ZOMBİLERİN DÜNYASI Vol. III KAOS
Ben size kısaca Türkiye'de olanları anlattım. Gelelim Avrupa
ya. Zombilerin Dünyası Avrupa.. Psko Soldiers- Alfa-Star bunları yaşarken biz
neler yaşamışız.
İsmim Cenker 24 yaşıma yeni girdim. Kendimi bildim bileli
Argo denilen adam'ın yanındayım. Herkes ona Argo diye hitap ediyor gerçek
ismini kimse bilmiyor. Dünyada hiç bir şeye inanmayan birisi Argo..Zombiler
daha dünyada var olmadan beri birlikteyiz. Argo'nun geçmişini hiç kimse bilmez.
Hiç kimse ile konuşmaz. Alfa-Star B kurucusuydu. Kurucusuydu diyorum çünkü ilk
Alfa-Star B Tim'ine giren ilk kişiydi. Hepimiz ondan çok korkarız. Onun verdiği
bir karara asla sesimizi çıkartamayız. Argo aramızdaki en güçlü ve en bilgi
kişi. Verdiği kararlar ile birçok kez hayatımızı kurtardı. Hayatımızı
kurtarmakla yetinmedi bize Zombilerin Dünyasında direnme gücüde verdi. Sizlere
şimdi Argo'nun oluşturduğu Alfa-Star B takımının kasaplarını tanıtacağım
sizlere. Argo'nun ekibi sıradan ekipler gibi değildir. Suikastçıların , Bomba
Uzmanlarının ; Kamuflaj Uzmanının Her ekibin bir başı vardır Argo'da. Onlar
Onbaşı Şeytan'a, Şeytan ise Argo'ya hesap verir. Hepsi Argo tarafından özel
eğitilen insanlardır.
1999 Yılı Yer İstanbul Alfa Star Çavuşluk Eşleşmesi :
Çavuşluk için ringe çıkan iki erkek acımasızca birbirlerini
öldüresiye dövüyorlardı. Uzun boylu olanı, kısa boyluya bir tekme savurdu. Kısa
boylu aldığı tekme darbesinin etkisi ile yere düştü. Uzun boylu koşarak
rakibini etkisiz hale getirmek isterken, kısa boylu uzun boylunun diz kapağına
bir tekme attı. Diz kapağı kırılan uzun boylu yere düştü. Kısa boylu yerden
kalktı, acı içinde kıvranan uzun boylunun yanına doğru gitti, ”Seni bu acıdan
kurtaracağım” dedi ve boynunu kırdı. Ringe fırlayan kişi kısa boylunun sağ
elini kaldırdı, kısa boylunun başı öne eğik, rakibini yenmenin sevincini
göstermeden duruyordu.”Kazanaaaan Argo!”
Argo : Çavuş. Acımasız bir katil. Gözünü bile kırpmadan
herkesi öldürebilecek biri. Kendi askerlerini bile.
2001 Yılı
Şeytan : Üniversite mezunudur. Amerika da strateji
mühendisliği okumuştur. Onbaşı Argo'nun yakın arkadaşı. Asla ondan habersiz bir
şey yapmaz. Koşulsuz Argo'ya bağlıdır. Türkiye Cumhuriyetine değil. Argo
kendisi kadar Şeytan'a güvenir. Kod adının hakkını verebilen bir askerdir. Çok
kurnaz ve zekidir. Alfa-Star B timinin onbaşısıdır. Düşmanlarını ani ve kıvrak
zekası ile alt etme yeteneği mevcuttur. Çok iyi bir dövüşçü olan Şeytan
Alfa-Star B timinin omurgalarından biridir.
Yıl : 2006
‘Bize kim ne yapabilir ?’ ‘ Hiç kimse bir şey yapamaz’
‘Ölmek koymuyor da eli kolu bağlı ölmek var ya en çok o kayar insana ‘ ‘Bizde
bir şeyler yapalım. Koruma sayımızı artıralım’ ‘ Ne yani ordu ile mi gezeceğiz
?’ ‘ Korktu derler bize ‘ ‘Ne derlerse desinler fark etmez ‘
‘ Abi bence şüpheli gördüğümüz herkesi öldürelim.’
BOOMMMM Araba
patlamıştı.
Kabus : Hadi beyler gidiyoruz. Eğlence bitti.
Kabus : İsminin
hakkını her zaman verir. Bomba uzmanı. Tuzak kurmakta üstüne yok. Argo'nun en
güvendiği isimlerden bir tanesidir. Bomba ekibinin başıdır.
Panço : Kod adı Panco. Kamuflaj uzmanı. Yanınızdan bir dünya
insan geçer ama bir bölük askeri kaybedebilecek yetenektedir. Kamuflaj ekibinin
başıdır.
Leş : Tam bir sapıktır. Sinir bozucu karakteri ile birlikte
eşleşir. Kimse onu sevmez. Ama Argo her zaman yanında gezdirir. Leş Argo'nun
bütün pis işlerini yapar. İşkence uzmanıdır. Argo dışında hiç bir şeye saygı
duymaz.
Kopil : Her ekipte bir soytarı vardır. Bizim soytarımız ise
Kopil'dir. Hızlı ve hareketli olmasının yanı sıra. Düşmanını hızlı bir şekilde
öldürür.
Şüphe : Her zaman sorgular. Her şeyi sorgular. Sorgulamadığı
tek şey Argo'nun kararlarıdır.
Pan : Şeytanın doksan dokuz isminden biri olan Pan 20 kişilik
timi ile birlikte etrafa korku saçan bir askerdir. Pan da merhamet yoktur.
Yazı : ikizlerden büyük olanının kod adıdır. Argo koymuştur.
Yazı büyük kardeştir. Profesyonel katildir. Kadın çocuk genç demeden gözünü kırpmadan
öldürür. Saldırı ve suikast ekibinin başıdır.
Tura : İkizlerin küçüğüdür. Abisinden daha psikopattır.
Koşulsuz Argo'ya bağlıdır.
Yıl 2004 Yer Gazze:
“Korkuyor musun?” “Evet çok korkuyorum lütfen bana zarar
verme!” “Şu hapı al ve iç. Ne olduğunu düşünme!” “Çok korkuyorum lütfen bana
zarar verme, yalvarırım!” “Bana bak... Gözlerime bak. Bende sana zarar verecek
gibi bir hal var mı? Ben intikamını alman için sana bir şans veriyorum.Seni bu
dünyada ailesiz, kocasız bırakan şerefsizlerden intikam almak istemiyor musun?
Sana bu fırsatı veriyorum. Tek yapman gereken, şu kırmızı düğmeye ‘Bas’
dediğimde basman. Yapabilecek misin?” “Evet yapacağım.”
İsrailli komutan Moşe arabasından iner inmez, canlı bomba
tarafından suikasta kurban gitti. Ayrıntılar birazdan ..
Tehlike: 2-3-7 Tamam Argo.
Argo:1-6-9 Tamamdır.
Tehlike : Argo'nun canlı bomba ekibinin başıdır. Yanındaki
25 adam ile birlikte canlı bomba olarak hayatını sürdürür. Argo öl dediği an
gözünü bile kırpmadan ölür.
Garez : Sinir bozucu 15 adamı ile birlikte öncü keşifçi
birliktir.
Kali : Kız ekibinin başıdır. Kendisi ile birlikte 7 kızın
hepsinden sorumludur. Güzelliği dillere destandır.
Pusu : Pusu ekibinden sorumludur. Düşmanlarını ani manevra
ve kıvrak zekası ile birlikte pusuya düşürür. Düşman ne olduğunu anlamadan
Pusuda can verirler.
Medusa : Çok çekici ve çok güzel bir kız olan Medusa bilgi
işlem ekibinin başıdır. 4 Kişiden oluşan bu ekip hepsi yüksek bilgisayar
mühendisidir.
Kupa Kızı : Baştan çıkartan cazibesi ile birlikte her
erkeğin başını döndürebilir. Tam bir sürtüktür.
Zombilerin Dünyası Vol. III Kaos
İsmim Cenker Söylemiş miydim ? Zombilerin Dünyasında Kendi
planlarımızı yapıyorduk fakat kaderinde bir planı olduğunu unutmuştuk..
1 Aralık 2009 Tarih’inde bize bir haber geldi. Haberde İngiltere’ye
virüs ‘ün girdiği, İngilizlere yardım etmemiz gerektiği söyleniyordu.
Söyleniyordu diyorum çünkü Argo bize böyle söylemişti. Birliğimizle birlikte İngiltere’ye
doğru yola koyulduk. Birçok sivil yollara düşmüş ve doğuya doğru kaçarken biz ise
tam aksi yönde ilerliyorduk. Batıdakiler her zaman doğudan nefret ederler. Ama
her zaman başka bir batı vardır önlerinde. Nefret etmelerine rağmen Doğu'ya
doğru kaçıyorlardı. Bazı noktalarda kontroller oluyordu. Bu kontrollerden hızlı
bir şekilde geçiyorduk. Arabaların önündeki kuru kafa ve yıldız amblemini
görenler bize hemen yolu açıyorlardı. Alfa-Star ın amblemini bizde taşıyorduk.
Star ve kuru kafa. 41 araçlık bir konvoyduk. Neyle karşılaşacağımızı bilmeden
yolumuza devam ediyorduk. Evet Argo bize zombi filmleri izletmedi. Fakat Amerika’dan
gelen görüntüleri izlemiş hatta ezberlemişti. İnek bir öğrenci gibi çalıştık
ödevimize. Askeri Hummerlar ve kamyonlarımızla ilerlemeye devam ediyorduk.
İnsanlar umutsuz gözlerle evlerini terk ediyorlardı. Argo konvoyun en önünden
gidiyordu. Arabayı Şeytan kullanıyor, Argo ise tam yanında oturuyordu. Argo
ayaklarını torpidoya kadar uzatmış ve son derece rahattı. İnsanlar ölümden kaçarken,
geride ailelerini, evlerini bırakmış kaçıyorken Argo'nun bu rahatlığı canlarını
sıkıyor olmalıydı. Arabanın üzerindeki Alfa-Star B 'ın amblemini taşıyan kuru
kafa ve yıldız insanların tüylerini ürpertiyordu. Bunu görebiliyordum. Bizlere
insanlar korku ve nefret dolu gözler ile bakıyorlardı. Sanırım içimizden hiç
kimsenin umurunda değildi. Dünya artık tamamen değişiyordu. O göç, Dünya'nın
artık Zombilerin Dünyası olduğunun habercisiydi. Son noktaya da gelmiştik.
Silah sesleri kulaklarımızda yankılanıyordu. Yanan ve patlayan yerlerden çıkan
alevleri görebiliyorduk. İnsan yanıklarının kokusu burnumuza kadar geliyordu.
Dayanılmaz bir kokuydu bu.
Neyle karşılaşacağımız konusunda eğitilmiştik fakat daha
önce hiç bir zaman böyle bir şey ile karşılaşmamıştık. Argo arabadan indi.
Arabadan inmeden önce telsiz ile herkese tek bir şey söyledi '' Ben demeden
arabanızdan çıkmayın ''
Argo arabadan inerek siyah takım elbise giymiş iki adam ile
konuştu. Net duyamasam da şunu konuştular.
Siyah Takım Elbiseli Adam : Kaç kişi geldi Türkiye'den?
Argo : Uzun zamandır Bosna Hersek’te kamptaydık. 200 adam.
Siyah Takım Elbiseli Adam : Koca NATO birliği üyesi Türkiye
Zombi saldırısına karşı 200 adam mı yolladı? Bu Türkler de çok korkakmış.
Argo : Benim geldiğim yerde bir söz vardır. '' Yüzbinlerce
koyun göndereceğine 200 tane aslan gönder '' diye. Türkler de size aslanlarını
yolladılar. Şanslısınız.
Siyah Takım Elbiseli Adam : Amerika içinde aynısını
söylüyordunuz.
Argo : Amerika bir hataydı. Biz Amerika'yı kurtarmaya
gitmedik. Virüs hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.
Siyah Takım Elbiseli Adam : Öyle olsun. Ekibin hazır mı ?
Burada göreceklerine karşı dayanabilecek güçteler mi ?
Argo : Dedim ya. Ekibimde sorun yok.
Siyah Takım Elbiseli Adam : Yani 6 yaşındaki bir kız çocuğu
ekibinden herhangi birinden hamburger gibi bir parça koparmak istediğinde
ekibindeki her asker 6 yaşındaki kızın beynini dağıtabilecek öyle mi ?
Argo : Evet öyle. Dağıtmazsa da ölecek. Bu kadar basit.
Oynatan kazanır bu oyunu. Bizim kuralımız şudur beyler ‘’ Vur yada öl ‘’
Siyah Takım Elbiseli Adam : Kim oynatıyor Tanrı mı ?
Argo : İnananlar kader diyorlar. Ama benim oynadığım oyunu
ben oynatırım..
Siyah Takım Elbiseli Adam : Çenen kadar bileğinde güçlüdür
umarım asker.
Argo : Göreceksiniz.
Argo tekrar arabaya binerken. İşaret parmağını havaya doğru
kaldırıp dairesel bir şekilde döndürdü. İngiltere'yi Fransa'ya bağlayan
köprüden geçtik ve çatışmanın olduğu yöne doğru hareketlendik. İngiltere
Liverpool limanından başlayan salgın. Kuzey İngiltere'yi, İskoçya’yı ve
İrlanda’yı etkisi altına çabucak almıştı. İngiliz Askerleri ve polisleri sokak
aralarında çatışmaya devam ediyorlardı. Sağ kalanları ise güvenli noktalara
taşımaya çalışıyorlardı. Brighton'a kadar arabalarımızla ilerleyebildik.
Southampton 'dan Brighton'a doğru zombiler akın akın gelmeye başlamışlardı. Ana
yolun tamamı zombiler ile çevriliydi.
Polisler ve askerler hızlı bir şekilde organize olmaya
çalışıyorlardı. Helikopterden aşağıya doğru atılan iplerden askerler aşağıya
inip pozisyon alıyorlardı. Polis arabalarından teki sirenler ile sağ taraftan
zombilerin olduğu yöne doğru girdi ve arabayı ani bir fren yaparak sol tarafa
dönecek şekilde durdurdu. Diğer polis arabaları ise sağlı sollu yan yana
durdular. Barikat yapmışlardı. Polis ateş etmeye başladı zombilerin üzerine.
Zombiler yere düşüyorlar ama tekrar kalkıyorlardı. Polisler bütün güçleri ile Zombilere
ateş etmeye devam ediyorlar, ancak zombileri yalnızca yavaşlatıyorlardı.
Polisler ateş ederlerken daha çok yaklaşıyorlardı. Zombiler birden hızlandılar.
Polislerin üzerlerine atlamaya başlayan zombiler sayıca kalabalık olmanın
avantajını da kullanarak polisleri ısırıyorlardı. Bazı polisler ise korkudan
kaçıyordu. Fakat zombilerin onları da yakalamaları çok uzun sürmedi. Zombiler
polisleri ısırarak yemeye, parçalamaya başlamışlardı. Etraf kan gölü olmuştu.
Gördüğüm en iğrenç şeydi bu. Polisler acıdan bağırıyorlar, zombiler ise
polisleri iştahlı bir şekilde ısıra ısıra yiyorlardı. Polislerin ve askerlerin
etlerinin kopmasını duyabiliyorduk. Argo'nun emri ile kendime geldim '' Herkes
arabalara! '' diye bağırdı. Hepimiz arabalarımıza bindiğimiz gibi Argo'yu takip
ediyorduk. Ara sokaklara gire çıka sonunda büyük zombi grubunun arkasından
dolanmıştık. Kabus arabanın tavandaki Cam’dan çıkarak roket atarı zombilere
doğru attı. Zombilerin tam ortasına düşen roket atar ile zombiler afalladı.
Roket atarın patlaması ile birlikte zombilerden kopan et parçaları etrafa
yayılmıştı. Zombi topluluğunun ortasında patlayan roket atar zombilerin birçoğunu
yere düşürmüştü. Kabus kulaklığı ile '' DIŞARI DIŞARI DIŞARI '' diye bağırdı.
Hepimiz dışarıya çıkmıştık. Ellerimiz tetikteydi. Ama
yalnızca 75 kişiydik. Diğerleri nerede diye düşünüyordum. Ama hiç kimseye bir
şey demiyordum. Korkudan ellerim titriyordu ama çaktırmamaya çalışıyordum.
Argo '' Ateş!” diye bağırdı.
Ellerimizdeki silahlar ile zombilere ateş etmeye başladık.
Zombiler bizi fark etmişler ve geriye dönüp bize doğru yürümeye başladılar.
Bazıları polis memurlarını yerken kalkıp üzerimize doğru gelmeye başlamışlardı.
Argo ise ilerleyin dedi öndeki 20 kişilik ekibe. Öndeki yirmi kişilik ekip
eğildi ve ilerledi. Çömelip ateş ediyorlardı zombilere. Diğerlerimiz ise ayakta
durup zombilere ateş ediyorduk. Zombiler'i kafalarından vurmamızı söyledi Argo.
Argo'nun dediğini düşünmeden yapmaya çalışıyordum. Diğerleride aynısını
yapıyordu. Arkamızdan koca bir zombi sürüsünün geldiğini fark ettik. Argo ''
Arkadaki son 30 adam geriye doğru dön ve eğil! '' diye bağırdı. Arkadaki 30
adam Argo'nun dediğini yaparak hızlı bir şekilde geriye dönerek üzerimize gelen
zombileri avlamaya başladılar. Köşeye sıkışmıştık. Önümüzden ve arkamızdan
zombiler geliyordu. Bir fare gibi köşeye sıkışmıştık. Zombiler iki taraftan da
üzerimize doğru gelirken Argo'nun '' Herkes yere çömelsin '' lafı ile
düşüncelerimden uzaklaşıp yere çömeldim ve ateş etmeyi sürdürdüm. Nerede
olduğunu merak ettiğim 125 askerin yarısı karşımızda zombilere ateş ediyordu.
Diğer yarısı ise diğer tarafta zombilere ateş ediyordu. Zombiler bizi
sıkıştırdığını düşünürken ben Argo planını yapmış ve zombileri üç koldan
sıkıştırmıştı. Argo 1 saat sonrasını görebiliyordu. Zombilerin hepsini on
dakika gibi kısa bir sürede etkisiz hale getirmiştik. Argo birden bağırdı ''
Arabalara! '' diye. Herkes arabalara bindi. Argo'yu takip etmeye başladık.
Argo bizleri zombi terörünün ana merkezine doğru
götürüyordu.
Hepimiz çok korkuyorduk ama belli edemiyorduk.. Korkusuz
liderimiz Argo bize güç veriyordu..
Argo ve 200 Adamı ile birlikte Zombi terör ‘ünün içlerine
doğru yola koyulduk. Bir hummerın arkasında oturuyordum. Camdan dışarıya
bakıyordum. Ara sokaklarda Zombilerin bir kadını kovaladığını gördüm. Kadının
ayakkabısı topukluydu. Birden topuğu kırıldı ve yere doğru düştü. Sonrasını
hatırlamak bile istemiyorum. Zombiler kadını ısıra ısıra canlı canlı yediler..
İncecik eteğini yırttılar kadının. Bir zombi ayaklarını ısırmaya başladı. Başka
bir zombi kolunu ısırıyordu. Diğer zombi ise kadının öbür kolunu. Miğdesini
deştiler kadının ve yemeyi sürdürdüler. 50 den fazla zombi kadının etrafında
daire çizmiş ve ondan bir parça alabilmek için yarışıyordu. Hala gözlerimi kapattığımda,
o kadının bana çaresiz gözlerle bakmasını görürüm. İngiltere cehennemden farklı
değildi. Zombileri umursamadan ilerliyorduk. Peşimize takılan yada önümüze
çıkan zombileri ise lav silahları ile yakarak etkisiz hale getiriyorduk.Zombide
olsa insanları yakıyorduk. Önümüze ne çıkarsa yakıp yıkıp yolumuza devam
ediyorduk.
Duvarlarla çevrili bir yerin önüne geldik ve durduk.. Nereye
geldiğimizi merak ediyordum.
Şeytan '' Herkes dışarıya! Pozisyon alın! '' sesi ile
kendime geldim ..
Dışarıya çıkarak buranın tam güvenliğini sağladık. Karşıdan
gelen tek tük zombileri ise keskin nişancılarımız tek atışla vurarak,
beyinlerini asvalta yapıştırıyorlardı. Zombilerin kafalarına giren kurşun
kafalarının arka tarafından çıkarken bir ses çıkartıyordu. Beyin parçalarının
etrafa dağıldığını görebiliyorduk.
Şeytan Argo'nun kapısını açtı. Argo dışarıya çıktı.
Duvarlarla çevrili olan yerin kapısına doğru yürüdü.
Argo : Stay with me or Die .. ( Benimle kalın yada ölün )
diye bağırdı..
Argo arkasındaki Şeytan'a baktı. Şeytan koşarak geldi ve
kapıyı yumrukladı.
Argo : Stay with me or Die .. ( Benimle kalın yada ölün )
tekrar bağırdı..
Sonra arkada duran Kabus'a baktı..
Kabus elindeki roket atar ile nişan aldı ve kapıyı roket
atar ile patlattı.. Kapı birden arka tarafa doğru parçalanmış bir şekilde yere
düştü..
Argo kasaplarına emri verdi.. '' Girin içeri.. ''
Şeytan komutasındaki Argo'nun kasapları, parçalanan kapıdan
içeriye doğru girdiler.. Argo altın saatine dikkatlice bakıyordu.. İçeride
çığlık sesleri silah sesleri duyuluyordu.. Argo kamuflaj uzmanlarını yanına
çağırdı.. Kamuflaj uzmanına '' Bu gece rahat uyumak istiyorum '' diye sert ve
keskin bir ifade ile emrini verdi. Argo'nun emrini alan kamuflaj uzmanları
arabanın arkasından çıkardıkları çelik teller ile hızlı bir şekilde okulun
önüne set şeklinde çekmeye başladılar. Bu teller jilet kadar keskindi. Bir kaç
silah arkadaşım ise beyinleri parçalanmış zombileri bizim tarafa doğru
taşıyorlardı .. Sonunda teller çekilmişti. Tellerin üzerlerinde 100 - 150 tane zombi
leşi vardı.. Kamuflaj uzmanlarının başı olan Panço, Argo’ya ‘Tamam’ dercesine
işaret yaptı. Argo ise yavaş adımlarla Kabus'un kapısını parçaladığı yere doğru
yürümeye başladı.
Argo kapıdan içeriye girdi..
Elindeki iki makineli
tüfek ile havaya doğru ateş etti.. Argo elini kulağına götürüp mikrofonun
konuşma tuşuna basarak '' On kişi dışarıda nöbete, diğerleri içeriye girip
pozisyon alsın '' diyerek emrini verdi .. Bizde koşar adımlar ile Argo'nun
dediğini yaptık.
İçeriye girdiğimde gözlerime inanamadım.
İçerisi bir okuldu. İçeride yaşları 14 ile 17 yaş arasında
değişen kız ve erkek öğrenciler vardı. Öğretmenleri onları sakinleştirmeye
çalışıyordu. Ağlıyorlardı.. Korkuyorlardı. Şeytan hepsini yere çömeltmişti.
Zombi terörü yeterince korkutmuştu öğrencileri. Birde bizim saldırmamız onları
daha da korkutmuştu. Öğrencilerin çoğu ağlıyorlardı..
Argo : Hepsini tek sıra yapın ! ! !
Argo'nun emri ile birlikte Şeytan ve diğerleri herkesi tek
sıra yaptılar. Öğrenciler ağlıyorlar ve gözyaşlarını siliyorlardı elleri ile.
Argo hepsine tek tek bakıyor ve inceliyordu. Şeytan'a birşeyler söyledi. Şeytan
Argo'ya ‘Tamam’ dercesine kafasını salladı. Şeytan Sol taraftaki okul
otobüslerine doğru gitti. Okul otobüslerine tek tek bindi ve çalıştırdı. Şeytan
son arabayı da stop ettirdikten sonra Argo'ya bakarak kafasını aşağıya doğru
salladı. Argo '' Yarın, sabahın ilk ışıkları ile gidiyoruz buradan ''
Hazırlıklarınızı yapın '' der dermez okulun bahçesinden okul binasına doğru yürüdü.
Şeytan hepimize bakarak gür
bir ses tonu ile birlikte '' Patronu duydunuz.. Bu gece buradayız.
Hazırlıklarınızı ona göre yapın. Yarın uzun bir gün olacak. Kapıdaki nöbetçi sayısını
da üç katına artırın. Bırakın zombiyi kuş uçmayacak bu gece '' kesin ve net
emrini vererek Argo'nun peşinden gitti.
İngiltere’de yağmur asla eksik olmazdı. Yağmur yağmaya
başlamış ve hava kararmıştı artık.. Sanki o an yağmur yağmıyor, dünya değişime
ağlıyordu. Bir kaç tane askeri çadır kurmuştuk. Teki Argo içindi. Argo çadırın
içinde Ankara'ya telsiz ile bilgi veriyordu.
Şeytan Argo'nun çadırının başında duran iki askere işaret
ederek çadırdan içeriye girdi. Argo'nun çadırında gece lambası direğe asılı
halde duruyordu. İngiltere haritası masasındaydı.
Şeytan '' Argo ne yapacağız? '' diye sordu. Argo masaya
ellerini koymuş, uzun uzun ve düşünceli bir şekilde haritaya bakarken kafasını
kaldırdı. Argo Şeytan'a doğru baktı. '' Buranın güneyinde yaklaşık 170
kilometre uzağımızda bir askeri kamp var. Buradaki sivilleri kurtardıktan sonra
oraya doğru hareket edeceğiz. Buradaki sivillerin ısırılmadığından emin
olduğumuz an hepsine Fransa'ya götüreceğiz. Siviller arasında araştırmanı
yaptın değil mi ? '' dedi.
Şeytan : '' Evet patron araştırmamı yaptım 36 kişi
ısırılmış. ''
Argo '' Onları ayır ''
Şeytan '' Ayırdım. Ama öldürmedim ''
Argo '' Neden öldürmedin çok tehlikeli ''
Şeytan '' Cephanemiz fazla kalmadı. Zombiler ile yaptığımız
ilk savaş ve diğer savaşta mermilerimizin yarısından fazlasını harcadık. 36
Mermi bunlara harcamak yersiz. Zaten sivilleri Fransa’ya gönderdikten sonra
burada işimiz bitecek. Gerek duymadım ''
Argo '' İyi düşünmüşsün ''
Şeytan '' Yarın sabah kaçta hazır olalım ''
Argo '' Güneş doğar doğmaz ''
Şeytan '' Emredersiniz ''
Şeytan Argo'nun çadırından çıktı, Kabus ve diğer tim
komutanlarının kaldığı çadıra doğru yürüdü. Argo ise gaz lambasını üfleyerek
yatağına uzandı..
Argo : Seni kim eğlendirecek Şeytan ..
Ertesi sabah..
Argo çadırdan çıktı. Şeytan hemen Argo'nun yanına geldi.
Argo '' Herşey hazır mı ? ''
Şeytan '' Evet Argo hazırladım. Hepsi okul otobüsündeler. ''
Argo '' Bir saate çıkıyoruz. Adamlar hazır mı ? ''
Şeytan '' Evet hepsi hazır. ''
Argo '' Harika.. Hızlı bir şekilde gideceğiz buradan. Yol
bilgisayarlarına gideceğimiz yerin koordinatlarını yükle. ''
Şeytan : Siz nasıl isterseniz.
Argo : Bana yiyecek birşeyler hazırlat.
Şeytan : Emredersiniz.
Şeytan , ısırılmadığına emin olduğu sivilleri beş okul
otobüsüne koymuştu. Şoförleri ve korumaları kendi seçmişti. Konvoy halinde
okuldan çıkarken tellere de zarar vermiştik. Bir kısmını araçlarımızın
tekerleklerine zarar vermesin diye kesmiştik zaten. Tellere yaklaşan zombiler
bizim çıkmamızdan sonra okul'dan içeriye doğru girmeye başladılar. Isırılmış
kişileri zombiler ile baş başa kaderlerine bırakmıştık. Biz arkamızdakileri
vicdanı rahat bir şekilde bırakıp giderken, zombilerin saldırdığı lise
öğrencilerinin bağrışmalarını, feryatlarını net bir şekilde duyabiliyordum.
Okul otobüsleri Fransa’ya doğru hareket ederken bizim de İngiltere'nin iç
kısımlarına doğru hareket ettiğimizi düşünüyordum. Fakat tam da emin değildim.
Şeytan arabadaki telsizle emrini verdi '' İngiltere Askeri
Kampı’na doğru gidiyoruz. Herkes dikkatli olsun. ''
Üç Saat Sonra ;
Askeri kampa sonunda varmıştık. Star ve Alfa Sembollerini,
kuru kafa sembollerimizi görmüş olacaklar ki İngiliz askerleri zorluk
çıkarmadan bizi içeriye aldılar. Her tarafı siviller ile dolu bir yerdi burası.
Arabalardan kimse inmiyordu. Ortadan dördüncü Arabanın şoför
tarafının kapısı açıldı. Sonra o şoför koşarak arka kapıyı açtı. Selam durdu.
Arabadan inen kişinin üzerinde yazan ‘Argo’'ydu.
Argo indikten bir kaç saniye sonra bütün arabaların kapıları
aynı anda açıldı ve bütün askerler birlikte indiler. Kampın yüzbaşısı ile Argo
bir şeyler konuştular. Argo'nun hemen sağ tarafında Şeytan duruyordu. Sol
tarafında ise Kabus vardı. Tam arkalarında ise birbirinden güzel yedi bayan
duruyordu. Hepsinde askeri bot ve askeri üniforma olan bu kızlar, mankenleri
andırıyorlardı. İçlerinde iki tanesinin yaşları 15 di. Birisinin ismi Ufaklık
diğerinin ismi ise Çocuktu. Birinin boyu 1.40 diğerinin boyu ise 1.45 cm di.
Argo ile yüzbaşının konuşmaları bitmişti. Yüzbaşı Sivilleri
topladı ve dizdi. Hepsine keskin gözlerle bakıyordu. Sağ ve sol
tarafında bulunan Şeytan, Kabus ve tam arkasında bulunan yedi bayan hazır olda
bekliyorlardı. Argo '' Rahat Onbaşı '' dedi. Şeytan '' Rahat '' diye emir verdi
ve hepsi aynı anda rahata geçmişlerdi. Kıpırdamadan bekliyorlardı.
Argo kalabalığa baktı.
- İyi akşamlar. Zombilerin çıkardığı kaostan kurtulan
insanların olabilmesi kendilerini savunacak sivillerin olabilmesi ne kadar hoş.
Ancak buraya gelebilmek için hepimiz en azından bir kere zombiler ile fiziksel
temas kurduk. Kafalarına sopa indirdik. Silahımızla ateş ettik. Arabamızla
onlara çarpıp üzerlerinden geçtik. Belki gözümüzün önünde sevdiğimiz insanları
canlı canlı yediler. Her an o sahne gözümüzün önünden bile gitmiyor şu an bile.
- Ben Argo. Burada gördüğünüz askerlerin komutanıyım. Ve
hepinizin de bildiği DxN şirketinin de Askerlerinden biriyim. Buraya bir görev
için gönderildim. Terörist grubun zombileri ülkenize sokması ile birlikte can
pazarı yaşandı. Fakat sivillerin işi üretmek kazanmak. Bizim işimizde
sivillerin güvenliğini sağlamaktır. Ben ne ekin ekebilirim. Nede siz 5 yaşında
bir çocuğun size saldırmasını engelleyebilirsiniz. Kimsenin işini küçümsemiyorum.
Ama zombilerle savaşma işi sizin değil bizim işimiz. Biz bunun için eğitildik.
- Aranızda zombiler tarafından ısırılıp bizlerden
saklayanlar var muhakkak. Fakat içiniz rahat olsun. Daha zombiye
dönüşmediyseniz. Ama ısırıldıysanız. Yada Zombilerin tırnakları sizin
vücudunuzda her hangi bir yeri kanattıysa. Yada Zombilerin salgıları ağzınızdan
içeriye girdiyse. Eninde sonunda zombiye dönüşeceksiniz. Bu bir gerçek. Ben
dönüşmem diye bir şey yok. Bende ısırılsam sizden biride ısırılsa sonunda
zombiye dönüşecekler.
- Fakat endişelenmeyin. Zombiye dönüşmediyseniz. Bir
panzehir mevcut.
- Şeytan adamlara söyle aşıları getirsinler.
Şeytan Hazır ola geçti ve '' Emredersiniz Komutanım '' dedi.
Kulağında duran kulaklığın konuşma düğmesine basarak '' Panzehir aşılarını
getirin '' diye emir verdi. Dört askerin taşıdığı iki kasa geldi. Askerler
kasaları bıraktıktan sonra selam vererek hızlıca görev yerlerine döndüler.
- Bu kasalarda gördüğünüz üzere aşılar mevcut. Şimdi
hanginiz ısırıldı. Isırılmayanlar bizi zombi ısırığından korur gibi düşünmeyin.
Isırılmadan aşı vurulmak sizi korumaz. Sadece bu aşı ısırıldıktan sonra etkisi
vardır. Hanginiz ısırıldı ise bir adım öne çıksın.
Kalabalık yedi sekiz bin kişi vardı. Argo'nun tok bir ses
ile konuşması hepsini etkilemişti. Argo mikrofon bile kullanmadan yedi sekizbin
kişiye sesini duyurmuştu. Kalabalıktan homurdanmalar geliyordu. Argo Şeytan'a doğru
kafasını hafifçe çevirerek baktı.
Şeytan belinden çıkardığı silah ile havaya bir el ateş etti.
Kalabalık susmuştu.
Argo konuşmaya devam etti ;
- Tamam aranızda ısırılan kimse yok. Güzel. Şeytan bunları
al ve götür. Aşıya ihtiyacı yok bunların.
Şeytan hazır ola geçerek '' emredersiniz komutanım '' dedi.
Şeytan adamlarına gelip aşıları alın diye emir verdi.
Tam o sırada bir ingiliz erkek elini kaldırdı ve '' Benim
var '' diyerek kalabalıkta bir adım öne çıktı. O çıktıktan sonra diğerleride
çıkmıştı. Bir adım öne çıkanlar arasında Barbara'da vardı. Sekizbin kişilik
sivillerden 250 ye yakını çıkmıştı. Hepsini tek sıraya geçirdiler. Yürümeleri
söylendi.
Leonard Kucağında taşıdığı John ve Flora Argo'nun yanına
doğru geldiler.
Flora : Annemiz için yaptıklarınız için teşekkür ederiz
size.
Argo : Anneniz bir kaç gün misafirimiz olacak. Karantinada
durması şart. Ondan sonra oda size katılacak.
Flora : Teşekkürler tekrardan.
Argo Şeytan'a doğru baktı. Şeytan yanına geldi. Argo ''
Türkçe olarak : Dosyalar incelendimi ? Kimleri alıyoruz buradan '' diye sordu.
Flora Leonard ve John'un yanında. Şeytan '' Evet efendim incelendi '' diye
cevap verdi. Argo '' Güzel hazırlıklarınızı yapın. Yarına kadar ısırılmayan
sivilleri korumaya alıyoruz '' diye cevap verdi. Şeytan Emredersiniz efendim.
Şeytan sekizbin kişilik grupta ısırılmayan kişilerden
seçtiği sivilleri Büyük damperli kamyonların kasalarına bindirmeye ve oradan
sevk etmeye başlamıştı. Bu sivillerin içinde Leonard Flora ve John 'da vardı.
Anneniz sonra size katılacak denilse de Leonard dinlemedi ve Damperli kamyonun
kasasından kaçmayı başarmıştı. Flora bizi bırakma abi desede. Leonard Calvin'in
öğüdünden çıkardığı dersler yüzünden Annesini aramak için Damperli kamyondan
kaçtı. Flora'ya söz vermişti. Geri geleceğim. Sizlerle birlikte olacağım diye.
41 tane damperli kamyon ve Alfa-Star B askerleri eşliğinde
güvenli bir yere sevk ediliyorlardı Kaos'tan kurtulan siviller.
Argo Çadırında yatıyordu. Şeytan içeriye girdi. Baş selamı
verdi. '' Komutanım ısırılan siviller istediğiniz bölgeye topladık. Başlayalım
mı tedaviye '' diye sordu.
Argo ise ben geliyorum bekleyin dedi. Şeytan ise ''
Emredersiniz '' diye cevap verdi.
On dakika sonra aralarında Leonard Flora ve John'un da
annesinin bulunduğu ısırılan sivillerin yanına gelmişti Argo. Argo hepsine
birden baktı. Derin bir nefes aldı. Argo '' Tedavi başlasın Şeytan '' diye
emrini verdi. Argo'nun bu emri ile birlikte Şeytan '' Tedavi başlasın '' diye
Argo'nun emrini tekrar etti. Alfa-Star B askerleri Ellerindeki otomatik
tüfeklerle ısırılan sivillerin kafalarına ateş etmeye başladılar. Mermilerin
boş kovanları yere düşüyordu. Siviller daha ne olup bittiğini anlamadan Kurşun
yağmuruna tutulmuşlardı.
Isırılmış olan sivilleri öldürmüşlerdi Alfa-Star B.
Gözlerini bile kırpmadan öldürmüşlerdi. Bir kaç tane sivil kalmıştı sadece.
Sivillerden teki üzerini parçaladı. Isırılmadığını kanıtlamaya çalışıyordu. ''
Ben ısırılmadım. Zombiler ile temas bile etmedim. Yalvarırım beni öldürmeyin ''
diye dizlerinin üstüne çökmüş askerlere yalvarıyordu. Şeytan ona doğru yürüdü.
'' Sakin ol Zeki adam '' dedi. '' Madem ısırılmadın neden buradasın '' diye
sordu. Sakin bir ses tonu ile. Adam ise '' Belki zombi ısırığından her zaman
koruyordur diye. Sonuçta bir aşı. Ne kadar zararı olacak ki insana '' diye
cevap verdi. Şeytan ise '' İnsanı insan öldürüyor zeki adam. ısırılıp
ısırılmadığın konusunda kafamda şüphe kalacağında senin ölmeni tercih ederim ''
diyerek adamın beynini dağıttı.
Şeytan Alfa-Star Askerlerine emir verdi '' Hepsinin
öldüğünden emin olun. Sonrada hepsini yakın '' dedi. Yanına gelen Atom ''
Emredersiniz efendim '' diyerek cevap verdi.
Leonard olan biteni saklandığı yerden şaşkınlıkla izliyordu.
Belinde silah'ı vardı. Argo'yu karşı büyük bir öfke kin ve kandırılmış olmanın
verdiği hayal kırıklığı vardı.
Argo'nun çadırına gece gizlice girdi. Argo uyuyordu. Argo'yu
uyandırdı. Argo'ya silahı doğrultmuştu. Kesin ve kararlıydı Argo'yu
öldürecekti.
Leonard : Bunu neden yaptın ?
Argo : Beni öldürmek için bir neden mi arıyorsun ? Vicdanını
rahatlatmak için.
Leonard : Silah benim elimde ve seni vuracağım. Bunu neden
yaptın.
Argo : Zombi olduklarında öldürülmeleri daha zor olduğu için
evlat.
Leonard : Bir tedavi yok mu ?
Argo : Var.
Leonard : Neden onu kullanmadın o zaman.
Argo : Ah siz aptal ingilizler. Tedavi buydu işte.
Leonard : Seni kahrolasıca.
Leonard silah'ı ateşledi ve Argo'yu kolundan vurdu. Argo o
sırada yastığının altından çıkardığı bıçağı Leonard'a fırlattı ve Leonard'ın
omuzuna bıçak girmişti. Leonard Acı içinde silah'ı yere düşürdü. Yere düşen
silah patladı ve mermi Argo'nun kafasının hemen sağ tarafından geçmişti. Silah
seslerini duyan Şeytan geldi ve çocuğu yakaladı.
Argo : Şeytan siz nasıl güvenlik önlemi alıyorsunuz ? Bu
nedir. Adam çadırıma kadar girdi. Hemen rapor ver.
Şeytan : Efendim kapınızdaki nöbetçiler uyuya kalmışlar o
yüzden.
Argo : O nöbetçilere artık ihtiyacım yok Şeytan. Bu zamana
kadar Alfa-Star B ye yaptıkları hizmet için teşekkür et. Ve Alfa-Star B den
atıldıklarını bildir. İngiltere de yaşasınlar bundan sonra.
Şeytan : Ama efendim. Böyle bir kaosta adama ihtiyacımız çok
var.
Argo : Benim uyuyan adama ihtiyacım yok Şeytan .
Şeytan : Uzun yoldan geldik. Adamlar yorgundu efendim.
Argo : Uzatma Şeytan. Ne diyorsam o.
Şeytan : Emredersiniz Efendim. Bu çocuğu ne yapayım.
Argo : Götür ingilizlere teslim et. Biz çocuk katili miyiz ?
Şeytan : Emredersiniz.
Argo : Çocuğu götürdükten sonra gel. Konuşacaklarımız var.
Şeytan : Emredersiniz.
Argo : Sen haklısın. O uyuyan iki adama da sonra ceza
vereceğim.
Şeytan : Siz nasıl uygun görürseniz.
Yirmi dakika sonra Argo'nun çadırı ;
Argo : Kamyonlar güvenli yerlere ulaşmışlar mı ?
Şeytan : Evet Komutanım.
Argo : Güzel. Beyefendiden haber geldi.
Şeytan : Ne diyor ?
Argo : Londra'daki DxN üstünde kurtarılması gereken
profesörler ve belgeler ve bazı malzemeler varmış. Onları oradan çıkartın
diyor.
Şeytan : DxN binasının önünde binlerce zombi var.
Argo : Biliyorum ama . Emre itaat edeceğiz.
Şeytan : Ne düşünüyorsunuz ?
Argo : Bugün çekilen fotoğraflara bak bakalım. Sen ne
düşüneceksin.
Şeytan : Ağır zıhlı lav araçları ile Zombileri yaka yaka
girebiliriz. Havadan helikopter ile inebiliriz. Fakat helikopter ile insek
kaçını kurtarabileceğiz. Yada
Argo : Yada ne ?
Şeytan : Yüz tane sivil buluruz. Bir kamyona koyarız bu
sivilleri. Önce zombilere gösteririz. DxN binasını saran zombiler o yüz sivili
yemek için harekete geçerler. Sivillerin üzerlerine plastik patlayıcı
yerleştiririz. Biz binaya girdiğimizde plastik patlayıcı ile zombilerin
işlerini bitiririz.
Argo : Şeytan çok acımasızsın.
Şeytan : Farkındayım efendim.
Argo : Bu konuda düşüneceğim. Sen ingilizlerden lav araçları
temin et. Bir kaç tane daha kamyon istediğini belirt. Aynı zamanda bir tanede
helikopter. Ve bolca silah ve cephane.
Şeytan : Bu kadar şeyi verecekler mi ?
Argo : Kucağa düştüler. Mecbur verecekler. Kucaktan
kurtulmak için.
Şeytan : Emredersiniz efendim..
Ertesi sabah :
Alfa-Star B DxN'e doğru hareket etmek için askeri kamptan
yola çıktılar. O sırada Leonard sinirli bir şekilde askere doğru bakıyordu.
Alfa-Star B askerleri ise umursamadan araçları ile Leonard'ın yanından geçip
gidiyorlardı. Leonard yanında duran ingiliz askerinin boşluğundan faydalanarak
aldığı silah ile Argo'nun içinde bulunduğu arabaya doğru ateş etmeye başladı.
Leonard'ın tek tahmin etmediği şey Argo'nun arabasının kurşungeçirmez
olmasıydı. İngiliz asker Leonard'a bir dirsek atarak bayıltdı. Argo hemen
yanında oturan Şeytan 'a doğru baktı. Argo '' Bu çocuğu sevdim. Hiç vazgeçmiyor
'' dedi. Şeytan '' Bunda aptal ve deli karışımı bir cesaret var '' diyerek
cevap verdi. Argo '' bu çocuğu burada harcatmayalım Şeytan '' Ellerini
kollarını ve ağzını bağlayıp arka araçlardan bir tanesine koysunlar '' diye
emir verdi. Şeytan da aynı emri başka bir askere vererek uygulattı. Leonard ı
alarak yollarına devam ettiler.. Bir kaç saat sonra Şeytan'a döndü ve ''
aktifleştir artık ' dedi Argo. Şeytan '' Emredersiniz '' diye cevap verdi.
Cebinden çıkardığı telsizleri andıran vericinin mandalını kaldırdı ve yeşil
düğmeye bastı.
Londraya doğru yola koyulmuştuk. Görevimiz DxN binasıydı.
Arabalardaki bilgisayarlara DxN binasının nasıl bir yer olduğunu gösteren
bilgiler gönderilmişti. Fakat planı işletmemiz için başka şeylerede ihtiyacımız
vardı.
Şehir merkezine doğru inmeye başlamıştık. Arabalar ile.
Yanmış arabalar hala yanan arabalar ve evlerin ve en önemlisi de zombilerin
arasından geçiyorduk. Fare kapanındaydık sanki. Peyniri arayan labirente gezen
fare gibiydik. Hava artık kararmaya başlamıştı. Hafiften yağmur yağıyordu. Argo
pes etmeden ilerlemeye devam ediyordu. DxN binasına üç saat kadar bir yolumuz
vardı. Gece gidersek karanlıkta zombilere yem olabilirdik. Argo bunun
farkındaydı. Sığınacak bir yer arıyorduk. Sonunda bir AVM gördü Argo. Etrafı
zombiler ile çevriliydi. Argo kızlarına emir verdi. Kızları diyorum. Çünkü
onlar Argo'nun manevi kızı gibiydi. Çevik atik zekilerdi. Vücutları çok
elastikti. Cim lastik yapmışlardı senelerce. Biz ise 5 araba yan yana olacak
şekilde durdurduk araçları. Sanki asker gibi dizilmişti arabalar. Argo'nun
kızları ise zombilere doğru sürdü arabalarını. Ufaklık denilen kızın yaşı
15'di. Minyon tipli 1.45 cm boyu olan 35 kiloda bir kızdı. Arabanın camından
çıkarak AVM 'nin camlarına vuran zombileri Akrep tarzı silah'ı ile taramaya
başladı. Ufaklık bir arabadan tararken diğer arabadan ise Pusu tarıyordu
zombileri. Zombiler dikkatlerini Argo'nun kızlarına doğru çevirdiler. Zombiler
Argo'nun kızlarına doğru yönelmeye başladılar. O kadar yavaş hareket ediyorlardı
ki zombiler. İnsanların nasıl ısırıldığını merak ediyordum. Aslında bana çok
saçma geliyordu. Yürüme hızından biraz daha hızlı yürüyen bu yaratıkların
insanları yakalayabileceğine aklım ermiyordu.
Argo'nun kızları başarmıştı. Zombilerin dikkatini çekmeyi
başarmışlardı. Zombiler Argo'nun kızlarının peşinden gidiyorlardı.AVM nin açık
otoparkının ortalarına doğru gelmişlerdi zombiler. Otoparkta park halindeki
arabaları Argo Şeytan'a emrini vererek bir bir patlattırdı. Sayıları 2500 ü
bulan zombilerin hepsi cayır cayır yanıyorlardı.
AVM çok büyük bir alana kurulmuştu. Orayı korumamız çok
büyük sorundu. Fakat Argo ve Şeytan korumanın bir yolunu gene buldular. Şeytan
ayakçı askerlere emir vererek yanan zombileri AVM nin etrafına yerleştirtmişti.
AVM dahil bütün etraf leş kokusuyla ve insan yanıkları kokusuyla kaplanmıştı.
Kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Nasıl bir cehennemdeydik nasıl bir
cehennemdeydim. Benim kadar kimse umursamıyor muydu ? Kimsenin umurunda değil
miydi? Birisinin Argo'yu durdurması lazımdı. Zombilere bir yaratıkmış gibi
davranıyordu. Zamanında onlarında insan olduğunu unutmuştu Şeytan. Zombi
salgınıda domuz gribinden AİDS den bir farkı yoktu. Daha hızlı yayılıyor ve
daha fazla insanı etkisine alıyordu. Ama Argo bunu önemsemeden acımasızca
işkence yapıyordu.
AVM yi yağmalamaya başlamıştık..
Sigara Alkol ve konserve stoklarını doldurmuştuk. Orayı öyle
bir yağmalıyorduk ki işe yarayan her şeyi alıyorduk. Leş Argo'nun yanına 70'e
yakın siville geldi. Leş '' Patron hoşuna gidebilecek siviller getirdim ''
dedi. Argo '' Leş bunlara sakın dokunmuyorsun. Şeytan'a teslim et '' diye
emrini verdi. Leş '' Tamam patron hiç eğlenceli değil İngiltere '' diyerek
siviller ile birlikte Argo'nun yanından ayrıldı. Argo ise Leş'in bu lafına
sırıtmıştı. Sivilleri yanımızda getirdiğimiz damperli kamyonlardan bir
tanesinin içine koyduk. iki damperli kamyonumuz kalmıştı zaten. Şeytan
Tehlike'yi yanına çağırdı ve siviller hakkındaki emri söyledi. Tehlike'nin yüzü
ekşimişti. Kötü bir şey olduğu belliydi. Tehlike bu duruma karşı çıkmak
istediği yüzünden okundu fakat Şeytan Tehlikeyi ikna etmeyi başarmıştı. Tehlike
tamam dercesine oradan uzaklaşırken hayli düşünceliydi. Şeytan Tehlike'nin
yanından ayrılarak Argo'nun yanına doğru gitti.
Argo : Şeytan ne oldu ?
Şeytan : Tahmin ettiğimiz gibi Argo AVM de insanları bulduk.
Fakat Tehlike.
Argo : Ne olmuş Tehlikeye ?
Şeytan : Canlı bombamız sivillere uygulayacağımız olayı
biraz abartı. Duygusala bağladı sanki.
Argo : Eminmisin ?
Şeytan : Eminim.
Argo : Ben onla konuşurum. Bizle değil ise gereğini yaparız.
Şeytan : Anlıyorum.
Argo : Güzel. Eğer ki Tehlike eğer bizimle değil ise yerine
kimi geçireceğiz?
Şeytan : Kabus onların zaten sorumlusu. Tekrardan Kabus'a
verebiliriz.
Argo : DxN binasındaki insanlar ve oradaki evraklar bizim
için çok önemli. Panzehirde var orada.
Şeytan : Anlaşıldı Patron. Ben hazırlıklarımı yapayım.
Argo : Yap tabikide. Şu annesini vurduğum çocuk nerede ?
Şeytan : Çocukların yanında.
Argo : Kolay gelsin.
Şeytan : Teşekkür ederim.
O gece kokudan ve sesten dolayı doğru düzgün uyuyamadım.
Şeytan hepimizi uyandırdı ve Argo'nun bizimle konuşacağını söyledi. DxN düzeni
ile yerlerimize geçtik. Hepimiz Argo'nun bize söyleyeceklerini bekliyorduk.
Şeytan Argo'yu çağırdı ve geldi. Argo gelmişti. Argo en son bizimle toplu halde
ne zaman konuşmuştu hatırlamıyorum bile. O kadar eskiydi. Belli ki bir şeyler
ters gidiyordu. Evet dünyada herşey ters gidiyordu fakat Alfa-Star B olarak
bizde her şey normaldi. Hepimizin sıra ile gözlerinin içine bakıyordu. Argo
sanki eski çağlarda yaşayan bir generaldi. Üzerimizdeki etkisi çok büyüktü.
Gözlerimizin içine bakarak konuşmaya başladı Argo ;
- Lanet olasıca zombiler eğer ki ; Avrupa ya gelmeselerdi.
Şu an Bosna Hersek teki karargâhımızda ayaklarımızı uzatmış. Amerika’daki kaosu
izliyor olacaktık. Fakat et yiyen canavarlar başımızın belası haline geldiler.
Bazıları buna kıyamet alameti diyor. Haklılarda.
- Türkiye köşeye sıkışmadı. Fakat Türkiye'ye zombilerin
girmesini önlememiz lazım. Ayrıca kafamıza göre hareket eden bir birlik
değiliz. Alfa-Star'ı gördünüz. Bir kaç günde Amerika da bittiler. İçlerinde
hepimizin karşılaşmak istemeyeceği iki asker Serasker Mirza ve Serasker Sebastian
da vardı. İçinizde Mirza ve Sebastian’ı
tanımayan var mı? Tek başlarına bir orduya bedeller. Yaptıkları ile Avrupa ya
Amerika ya korku salan ikilidir. Türkiye’nin de gözünde buna paralel olarak varsa
yoksa Alfa-Star vardı. Onlara sadece Alfa-Star bize ise Alfa-Star B adını takan
küstahlar bugün bizden yardım dilenecek kadar aciz bir duruma düşmüşlerdir.
- İçinizden ; '' Neden biz onlara yardım edeceğiz ki ''
dediğinizi duyar gibiyim. Biz onlara değil. Bizi büyüten yetiştiren devletimize
hizmet edeceğiz. Türkiye'den önceki Osmanlı devletine. Osmanlı İmparatorluğuna
ondan önce Selçuklu devletine. Şahıslar ve kurumlar gelip geçicidir. Baki olan
ise Büyük Türkiye Devletinin hangi isimde olursa olsun hizmet edeceğimiz
gerçeğidir. Tek gerçek budur. Bu gerçeği yasamız bilir ve sorgulamadan kabul
ederiz.
- Milli Güvenlik Teşkilatının başı Beyefendi bize bazı
emirler verdi. Biz bu emirleri sorgulamadan yapmak zorundayız. Zorundayız.
Sorgulayamayız. Biliyorsunuz ki; Sizlerin birçoğunu sübyen koğuşlarından;
yetimhanelerden topladım. Alfa-Star'ın çavuşuydum. Biliyor musunuz? Oradan
ayrıldım. Oradan ayrıldığımdan bu zamana ise Alfa-Star B yi kurdum. Bunu
kurmama imkân ve olanak sağlayan kişi beyefendidir.
- Biz Osmanlının jön Türklerini temsil ettiğimizin farkında mısınız?
Farkında olmanızı istiyorum.
- Beyefendi bizlere DxN binasından bazı önemli kişileri ve
belgeleri almamızı istedi. Bu çok önemliymiş. Fakat uydu fotoğraflarından
baktık Şeytan ile. Kamera görüntülerini inceledik. Oraya girmemizin imkânı yok.
Her taraf zombi kaynıyor. Zombileri avlamamız lazım.
- Siz hiç bir köpek balığı avına gittiniz mi ? Oltanın ucuna
canlı yem takarsın. Sonra oltayı suya atarsın. Canlı yemin bir tarafını
kesersin ki Köpekbalığı kan kokusuna gelsin diye. Bir kaç dakika sonra
köpekbalığı gelir ve tek lokmada canlı avı yemeye çalışır. O an işte
köpekbalığını yakalarsın. Bazı isteklere ulaşmak için bazı şeyleri feda etmek
gerekir.
- Bu görevde de AVM de yakaladığımız 70 sivili kullanacağız.
Tehlike ve adamları hepsinin üzerine C4 plastik patlayıcı bağladı. ve onları
salacağız. Saldığımız gibide zombiler peşlerine takılacak. Bizde böylelikle
istediğimizi alacağız.
- Biliyorum sizin kadar benimde içim burkuluyor bu duruma. Ama
olayı kontrol haline alabilmemiz için bu şart. Hiç birinizin ölmemesi için bu
şart. Bu dünya Zombilerin Dünyası Alfa-Star .. Vur yada öl. Bu kadar basit.
- Bu ingiliz siviller için üzülmeyin. Ellerinden gelse bize
daha fazlasını yaparlar. Ve Zombilerin Dünyasını fazla ciddiye almayın. Bu
dünyayı bu hayatı fazla ciddiye almayın. Nasıl olsa içinden canlı
çıkamayacaksınız
- Anlaşıldı mı Alfa-Star
Hep bir ağızdan içimizden kalbimizden çıkan ses : ''
Emredersiniz Komutanım '' olmuştu. Argo hepimizi etkilemeyi başarmıştı. Şeytan
selam vererek Argo'nun yanına geldi. Argo '' Şeytan hazırlığınızı yapın
çıkıyoruz '' der demez. Şeytan bize baktı ve '' herkes arabalara '' diye
bağırmaya başladı. Hepimiz arabalara bindiğimiz gibi Londra ya doğru yola
koyulduk.. Damperli kamyonda 70 sivil elleri arkadan bağlı bir şekilde korku
ile bekliyorlardı. Başlarına neler gelecek bilmiyorlardı. Korkudan
titriyorlardı. DxN binasına artık 1 Km den az kalmıştı. Argo 'nun şoförü
hızlanmış ve grubun başına geçmişti. Hızlanarak bizi arkada bıraktılar. Sonra
ise telsizden '' 500 metre kalınca durun '' emri gelmişti. Emre itaat edip
durduk.
Şeytan ve Kabus damperli kamyonun arkasına zıpladılar.
Elindeki bıçakları çıkartıp İngilizleri bıçaklamaya başlamışlardı. Zombiler kan
kokusunu alıyorlardı. Zombiler DxN binasını çevirmişler ve camlara
vuruyorlardı. Şeytan damperli kamyonu süren askere DxN binasına geri geri yanaş
emrini verdi. Damperli kamyon geri geri yanaşıyordu. 16 yaşındaki bir kız
çocuğunu kamyondan aşağıya doğru sarkıttı Şeytan. Kızın bacaklarından tutuyor
ve baş tarafını aşağıya doğru sarkıtıyordu. Kız bağırıyordu. Kabus ilerle diye
emrini verdi. Damperli kamyon ilerlemeye başladı. Zombiler ise damperli
kamyonun peşinden gidiyorlardı. Plandaki gibi güney tarafına doğru ağır ağır
gidiyordu Damperli kamyon. Zombiler ise peşinden gelmeyi sürdürüyorlardı.
Şeytan'ın amacı DxN binasındaki bütün zombileri oradan uzaklaştırıp hepsini bir
anda yok etmekti. Kızı kamyondan aşağıya sarkıtmaya devam ediyordu. Kızdan akan
kanlar ve kızın bağırmasına Zombiler gelmeye devam etti. Zombilerin sayıları on
binleri bulmuştu. Kamyonu takip ediyorlardı. DxN binasının önünde hiç bir zombi
kalmamıştı. Hepsi kamyonu takip ediyorlardı. Şeytan kızı kamyondan aşağıya
atmadı ve kamyon'un kasasına tekrar koydu. Şeytan Kamyonu kullanan askere
hızlanmasını söyledi. Kamyon hızlandı. Şeytan ve Kabus iki sokak ötede indiler.
Hemen hummer'a atlayıp DxN binasına doğru yola koyulmuşlardı. Zombiler ise
kamyonun peşinden hareket etmeye devam ediyordu. DxN binasının önünde kalan 8-9
zombiyide susturucu takılmış silah ile Kabus ve Şeytan vurmuşlardı.
DxN binasının tellerini keserek içeriye girecektik. Argo
durun dedi. Leş'e doğru baktı. Leş '' Emredin komutanım '' diyerek hazır ol a
geçmişti. Argo '' kapıyı aç '' diye emrini verdi. Leş bir dakika içinde
tellerle çevrili DxN dış binasının kapısını açmıştı. Arabaların hepsini içeriye
sokmuştuk.
Argo ‘ Medusa kapıyı aç ‘ diye emri verdi. Medusa elektronik
şifreli kapıya ufak bilgisayarı ile bağlanarak tuşlara seri bir şekilde
dokunarak kapıyı çalıştırdı. Kapı açılır açılmaz kapıdan zombiler çıkmaya
başladılar. Bir kaç zombi birden
Medusa’nın üzerine atladılar. Kabus ve Şeytan ellerindeki silahlar ile
medusa’nın üzerine atlayan zombileri vurdular. Etkisiz hale gelen Zombiler Medusa’nın
üzerlerine düşmüşlerdi. Diğer çıkan zombiler ise etrafa doğru saldırmaya
başladı. Alfa-Star B bütün askeri gücü ile ani çıkan zombi saldırısını
püskürtmeye çalışıyordu. Silah sesleri etrafta yankılanıyordu. Yere düşen
zombiler bir daha kalkmamak üzere ikinci kez ölüyorlardı.
Argo ise ateş bile etmeden bekliyordu. Kibirli Argo bütün
zombilerin etkisiz hale getirildiğinden emin olduğu an.. Eliyle içeriye girin
işaretini yaptı. Öndeki 40 kişilik grup içeriye girmişti. Argo Şeytan ve Kabus
ise arkalarından yürüyordu.. Argo'nun arkasından ise kasapları DxN binasına
girmişti. 40 kişilik diğer asker timi ise arkalarından girmişti. Biz ise Kapıyı
koruyorduk.
Öndeki takım zombileri temizleyerek yollarına devam
ediyorlardı. Up uzun ve dar koridordan ilerliyordu. Argo ve kasapları. Acımasız
Argo ve Ekibi Zombilerden daha tehlikeliydiler. Sonunda Medusa'nın yardımı ile
DxN Profesörünü bulmuşlardı. Dört tane elleri kolları bağlı zombiye test
yapmayı sürdürüyordu.
Argo '' Doktor Merhaba.'' dedi. Doktor ise karşısında Argo yu görünce şaşırdı sanki bir ölü
görmüştü. '' Ama sen '' diyebildi. Argo '' Bende seni özledim doktor. Toparlan
gidiyoruz '' Medusa Çalışmaları al '' Şeytan adamlarınla birlikte pan zehirleri
ve güç iğnelerini alın. '' diye emrini verdi Argo. Doktor ise '' Argo
küstahlığımı bağışla. Son savaşta öldüğünü düşünmüştüm '' diyebildi. Argo ise
'' Gördüğün gibi ölmemişim doktor '' Kabus burayı tahliye ediyoruz. '' diyerek
Kabus'a da emrini vermişti. Argo'nun emrini yerine getirebilmek için. Kabus adamlarıyla
koşmaya başladı. Doktor '' Argo burada bir çok kişi hala sığınaklarda
saklanıyor onları kurtarmamız lazım '' dedi. Argo '' Üzgünüm doktor sen ve
ekibin için emir aldım. Askerlerimi burada senin çaycını kapıcını kurtarmak
için riske atamam. Karanlık koridorlardan ne çıkacağı belli değil. '' kesin bir
ifade ile cevap verdi. Doktor ise '' Ekran görüntülerine bakarsan bütün
zombileri öldürdünüz Argo kimse kalmadı '' diyerek o adamlarında kurtarma
isteğini yeniledi.
Argo ise '' Lanet olasıca doktor '' dedi ve gözlerini Leş'e
doğru çevirdi. '' Leş şu DxN çalışanları neredeyse git bul hepsini kurtar ''
diyerek emrini verdi. Leş ise '' Emredersiniz '' diyerek adamları ile birlikte
DxN elemanlarını kurtarmaya doğru alt katlara inmişti.
Leş ve adamları temkinli bir şekilde ilerliyorlardı. Dar koridorlardan geçiyorlardı. Birbirlerine
yakın yürüyorlar ve temkinli adımlar atıyorlardı. Leş ekibinin tam ortasında
duruyordu. DxN binasında saklanmış çalışanların yerlerini gösteren cihaz ile
birlikte ekibini yönlendiriyordu. İlerledi. Önlerine bir asansör çıktı. Asansör
ile aşağıya inmeleri gerekiyordu. Leş '' Asansörlerden .. Asansörlerden nefret
ediyorum '' dedi. Leş'in yanındaki adamı asansörü çağırdı. Asansör hızlı bir
şekilde Leş ve adamlarının bulunduğu kata doğru geliyorlardı. Arkalarından bir
ses gelmişti. Ve herkes geldikleri koridora doğru baktı. Koridordan bir zombi
ağır ağır Leş ve ekibine doğru yürüyordu. Leş grubun arasından yavaşça zombiye
doğru yürüdü ve komando bıçağını Zombinin boğazına savurdu. Zombinin boğazından
sıçrayan siyahımsı kan Leşin suratına gelmişti. Zombi ellerini Leş'e doğru
kaldırdı ve Leş'i tutup ısırmak için hamle yaptı. Ama Leş daha atik davranarak
Zombi'nin arkasına geçti. Ve Zombinin alnından bastırarak Zombinin kafasını
sırtına doğru çekti. Zombinin boynunun kırılma sesi gelmişti. Herkes Leş'e
bakıyordu. Asansör kapısının açılma sesi duyuldu. Ve Birden Asansörden çıkan
Zombiler Leş'in adamlarına saldırmaya başlamışlardı. Asansörden çıkan zombiler
Leş'in adamlarını ısırıyorlardı. Bir zombinin ısırması ile canı yanan asker
birden etrafa ateş etmeye başladı. Leş
birden eğildi ve silahlarını çıkartı. Leş birden Zombilere ateş etmeye başladı.
Fakat askerlerini kurtarmak için çok geçti. Zombilere ateş ediyordu. Zombilerin
beyinlerini dağıtıyordu. Isırılan askerlerine de ateş etmeyi ihmal etmiyordu.
Beyinler duvarlara saçılıyordu. Dört zombi yerden kalkarak Leş'in üzerine doğru
gelmeye başlamıştı. Birinciyi öldürdü. Zombinin beyni dağılmıştı. İkinci
Zombininde beynini dağıttı. Üçüncü Zombiyide öldürmüştü. Tek zombi ile
aralarında mesafe hiç yoktu artık. Silahını tekrar ateşledi fakat kurşunları
bitmişti. Zombi birden üzerine atladı. Elleri ile zombinin dişlerinden
kurtulmaya çalışıyordu. Zombi birden Leş'in kolunu ısırdı. Leş'in canı çok
yanmıştı. Ama bağırmadı. Zombi Leş'in kolundan bir parçayı önce ısırmış sonra
kopartmış ve yemeğe başlamıştı. Zombi Leş'in kolundan kopardığı parçayı yerken
Leş yerdeki bıçağı aldı ve Zombi'nin kafasını sapladı. Zombi Leş'in üzerine doğru yığılmıştı. Leş ''
Lanet Olsun '' diyerek zombiyi üzerinden attı. Koluna baktı. Zombinin ısırıdığı
yerden kan geliyordu. Ayağa kalktı. Yüzü çok asıktı. On dakika önce kendine çok
güvenen adam gitmişti. Yerine bir ceset gelmişti. Isırılmış adamlarına doğru
yürüdü. Adamlarından tekinin ceplerini kontrol etti. Ölen adamlarının
ceplerinden silahlarına iki sarjör almıştı. Asansöre bindi. Ne olursa olsun Leş
Argo'nun verdiği emri yerine getirmek istiyordu. Asansör ile aşağı katlardan -3
e basmak istedi. Fakat yapmadı. Asansörden çıktı ve ısırılmış adamlarının
kafalarına birer kurşun sıktı. '' İşte şimdi oldu '' diyerek -3 tuşuna
basmıştı. Leş Asansörden inerek DxN çalışanlarının kapalı kaldıkları bölgeye
ağır ağır yürüyordu. Sonunda bulmuştu orayı. Kapıyı doktorun verdiği kart ile
açarak içeridekileri buldu. 30 kişilik doktor grubuydu. Çok korkmuşlardı.
Leş '' İçinizde Türkçe bilen var mı ? '' diye sordu. Atmışlı
yaşlarının sonuna gelmiş saçları ağırmış bir adam '' bin biliyorum '' diyerek
elini kaldırdı. Leş '' Şunlara tercüme et. Profesör sizi almamı istedi. Buradan
çıkıyoruz '' dedi. Adam Leş'in söylediğini tercüme etti: Leş DxN doktorlarına
bakarak '' lets go amına koyayım akşam oldu '' dedi ve hepsini dışarı
çıkartarak Argo'nun yanına getirdi. Leş Yaşlı adama siz burada bekleyin diyerek
Argo ve Doktorun yanına doğru girdi. Sinirli bir şekilde yürüyerek silahını
doktorun ağzına soktu. Argo '' Bu ne cesaret Leş '' diyebildi. Leş ise ''
Patron kusura bakma. Bu orospu çocuğu bütün adamlarımı öldürdü. Benide öldürdü.
Bak koluma '' diyerek cevap verdi. Leş namlusunu doktorun ağzına soktuğu
silahının horozunu kaldırdı. Argo Adrenalinin ilk yasası. '' Vur yada öl
'' değil mi Leş. Sana emrediyorum Leş
Doktoru bırak '' dedi. Leş silahını doktorun ağzından çekti. Kendi kafasına
dayadı. Argo'nun gözlerinin içine bakarak '' Hakkını helal et Patron. Sana
layık olamadım. Bütün adamlarımı kaybettim. Üstüne üstlük ısırıldım. Yakında o
orospu çocuklarından birine dönüşüp etrafta et et diye gezeceğim. '' dedi. Argo
ise '' Ulan sana ne oldu. Alt tarafı ısırıldın. Tecavüze uğramışlar gibi
davranma ! Panzehir burada var. İki güne bir şeyin kalmaz '' diyerek cevabını
verir vermez net sözlerle '' Sana emrediyorum Leş silahını indir '' diyerek
bağırdı. Leş Argo'dan korkusuna silahını indirmişti. O sırada içeriye Kabus ve
Şeytan da geldiler. Argo '' İşlem tamam mı ? '' diye sordu. Şeytan '' Tamam
patron gidebiliriz '' diye cevap verdi. Argo kafasını Medusa'ya çevirdi. '' En
yakın helikopter nerede uydudan bak ! '' diye emrini verdi. Medusa '' Komutanım
baktım. Bir tane çatıda var. Kargo helikopteri. Bir tanede 70 kilometre güneyde
var.'' diyerek cevap verdi. Argo Doktor'a baktı ve '' Helikopter çalışıyor mu ?
Doktor '' dedi. Doktor ise '' Evet çalışıyor '' diyerek cevap verdi.
Argo Şeytan'a baktı. '' Şeytan iki helikopter pilotunu
Doktor bey ve ekibine tahsis et. Hemen Doktor Bey ve arkadaşlarını Türkiye'ye
sevk etsinler. Ondan sonra ise neredeysek geri dönsünler. Daha sivilleri
gönderdiğimiz yerlerden adamlarında dönmedi Şeytan ! ''
Şeytan '' Efendim Onlar geri dönüş yoluna çoktan geçtiler.
Sabit bir yere geçtiğimizde bize katılacaklar ''
Argo '' O zaman yola koyularım Şeytan. Sıkıldım buradan. ''
Şeytan '' Argo'yu duydunuz hadi gidiyoruz. Sen ve Sen Doktor
Bey'i ve Ekibini Türkiye'ye götür ve Teslim et. Sonra bizlere katılırsınız.
Muhtemelen Fransa’ya geçiyoruz artık ama bizimle iletişiminizi bırakmayın.
Argo ve Kasapları binadan çıkarken. Kargo helikopteri ise
Türkiye'ye doğru havalanıyordu. Helikopter çatıdan çoktan havalanarak Türkiye'nin
yolunu tutarken. Argo ve Kasapları binadan çıktı.
Argo '' Şeytan Beş dakika sonra bu binayı Dünya üzerinde
görmek istemiyorum '' diyerek arabasına bindi.
Şeytan ise Emredersiniz dercesine kafasını salladı.
Arabalarımıza binip DxN binasından 500 metre ayrıldığımız
sırada DxN binası havaya uçmuştu... Fransaya doğru yola koyulmuştuk. Zombilerin
arasından sağ çıktığıma sevinirken ölen insanlar içinde üzülüyordum. İsmim
Cenker.. Söylemiş miydim ?
Bilgisayar Ekranında üç askerin resmi ve Vücudunun döndüğü
bir görüntü vardı. Yan tarafta DNA yapısı'nı gösteriyordu. Bilgisayarın
başındaki el sürekli klavyesi ile bilgisayara komutlar veriyordu. Ama DNA
yapısı bir türlü birleşmiyordu. Saatlerce çalışmaya devam etti.
Helikopter pilotunun '' Doktor Bey Ankara Adrenalin Üssüne
Geldik. '' lafı ile irkildi. Pilot konuşmaya devam etti '' Seyfo iniş iznin
verdi ve Beyefendi sizi odasında görmek istiyormuş acil '' dedi. Doktor Bey
yorgun ses tonu ile '' Tamam '' diyebildi. Yardımcısına ''bilgisayarımı
seyfonun göstereceği odaya götür '' diyerek Beyefendi ile görüşmek için oradan
ayrıldı.
Doktor'un yardımcısı Bilgisayarı Seyfo'nun gösterdiği odaya
koydu ve kapıyı kapattı. Bilgisayarın ekranı değişti. Bilgisayardan gelen ses ile ; Boş oda yankılandı
Alfa-Star Askerlerinin DNA ve RNA eşleşmesi tamamlandı
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme
hatası
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme
hatası
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme
hatası
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Düzeltmek için lütfen şifrenizi yazın ...