uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

21 Haziran 2014 Cumartesi

68. Bölüm '' Bazen Kötü Şeyler Olur ''



Oğuzhan Akkurt ve arkadaşlarına teşekkür ederiz..

İyi yada kötü bir oyun yoktur.. İyi yada kötü bir film veya dizide yoktur. Algınız hangi oyunu seçer ise onu oynarsınız. Algınız hangi diziyi veya filmi seçerse onu izlersiniz. Bizlere istedikleri oyunu oynatıyorlar bizlere istedikleri diziyi izlettiriyorlar bizlere istedikleri filmleri seyrettiriyorlar geyiğine girmeyeceğim. Çünkü biz istedikten sonra bize kimse hiç bir şey yapamaz. Fakat istedikleri diziyi ve filmi çekiyorlar. istedikleri oyunu yapıyorlar.

Tıpkı şu anda benim istediğim yazıyı okuduğun gibi..

Kaçımız izlediğimiz dizide olmayı hayal etmedi. Kaçımız izlediğimiz bir filmin gerçek olmasını dilemedi ? kaçımız oynadığımız bir oyunun bir parçası olmak istemedi ?

Aslında onları istememizin bir tek nedeni var. Kusursuz bir kurgu ile oluşması. Oyunlarda save ve load olmadığını düşünsenize bir kez. Aynı bölümü tekrar tekrar oynadığınızı ? Ne kadar da itici değil mi ? Oyunun ne kadar güzel olduğu değil , Save ve Load oynatır bize bu oyunu.

İleride hata yaparsak diye save yapar garanti altına alırız. Sonra ise load yaparak oyunu tekrar başa alırız..

Ama Zombilerin Dünyası'nda Save ve Load yoktur.. Hata yapan ölür..  

Bazen kötü şeyler olur..

Kapıkule sınırı günlerdir çok hareketli günler geçiriyordu.. Zombilerin avrupada aniden yayılmasından sonra hükümet alarma geçmişti. Sınırda nöbet tutan askerlerin sayısında büyük bir artış olmuştu.  Çevrede ne kadar askeri birlik var ise sınıra intikal etmişti.

Türkiye Devleti Bulgaristandan ve Yunanistandan artık haber alamıyordu..

Edirne Kapı sınırından on kilometre ileride bulgaristan topraklarında kamp yapıyordu kırmızı takım.  Yol üstüne yerleşmişti.

Kırmızı takım ilk tehlikeye karşı gardını almıştı. Santrancın ilk piyonu kırmızı takım olmuştu.

Yoldan konvoylar halinde arabaların geldiğini görmüştü kırmızı takım.

Askeri konvoyu durdurdular..

Oğuzhan '' Bunlar Alfa-Star B ''
'' Avrupadan geliyorlar ''
'' Karargaha haber verin ''
Asker '' Emredersiniz Çavuş ''

Oğuzhan '' Emredin Komutanım '' diye bağırdı..
Argo '' Nasılsın Asker ''
Oğuzhan '' Sağol ''
Argo '' Avrupadan aldığımız sağlıklı insanları buraya getiriyoruz ''
'' Geçmemize izin ver Asker ''
Oğuzhan '' Üzgünüm Komutanım. Geçiş izniniz olmadan sizi buradan geçiremem ''
Argo '' Lanet olası bir savaştayız. Anlıyor musun ? ''
'' Herkes birbirini ısırarak yemeğe çalışıyor Anlıyor musun ? ''
'' Ben Türk Askeriyim Bunuda anlıyor musun ? ''
'' Ben Alfa-Star Askeriyim bunuda anlıyor musun ? ''
'' Geçmeme izin ver asker ! ''
'' Bu bir emirdir. Uzun yoldan geldim. Yorgunum ''
Oğuzhan '' Karargahtan haber bekliyorum ''
'' Eğer ki geçsinler diye bir emir gelirse geçersiniz ''
'' Gelmez isede geçemezsiniz. Üzgünüm ''
Argo '' Beyefendi ve lanet inatçı askerleri ''
'' Tamam bekliyorum ''
'' Burada kaç sivil ve asker olduğu yazıyor ''
'' Onlarıda söylersin ''

Argo yavaş adımlar ile arabasına doğru yürüyordu.. Şeytan koşarak yanına geldi.

Şeytan '' Komutanım emredin tarayalım hepsini ''
Argo '' Taramak çözüm değil ''
'' Beyefendi zaten geçmemizi onaylayacak ''
'' Biraz bekleyeceğiz ''
'' Ne kadar fazla insan o kadar zombi demek Şeytan ''
Şeytan '' Emredersiniz ''


Oğuzhan '' Tam bir göt ''
Harun '' Kim ki o ? ''
Oğuzhan '' Alfa-Star Argo ''
'' Çok havalı ve şerefsiz biri ''
'' Türkiye de barınamayacak kadar şerefsiz ''
'' Sebastian anasını sikti bunun. Öldürecekti de Beyefendi korudu iti ''
Harun '' Boşver kanka biz verilen emri uygulayalım ''
Oğuzhan '' Verilen emir umurumda olmasa beynini asfalta yapıştırmıştım şimdi. ''

Alfa-Star B arabalarına oturmuş sakin ve sabırlı bir şekilde bekliyorlardı. İçleri tamamen virüslü sivil halk ise zombilerden kurtulduğunu sanıyordu..

Yarım saat sonra

Oğuzhan Argo'nun yanına doğru geldi.. '' Geçebilirsiniz '' diyerek Argo ve ekibine yolu açtı.. Argo ise gülümseyerek '' Görüşürüz Asker '' demekle yetindi..

Oğuzhan arkalarından bakarken '' Orospu Çocupu '' diyordu sesli bir şekilde..


Ertesi Gece yarısı ..

Oğuzhan çadırında yatıyordu.. Tavşan uykusundaydı.. Siren seslerine birden uyandı.. Sirenler o kadar kuvvetli çalıyorduki askerlerin tüylerini diken diken ediyordu..

Oğuzhan yataktan kalktı ve hemen silahlarını donandı.. Çadırdan içeriye Can girdi.. Oğuzhan '' Ne oluyor '' dedi şaşkın bir yüz ifadesi ile.. Can ise '' Kapı Kule yanıyor '' diye cevap verdi..
Oğuzhan '' Nasıl olur '' dedikten sonra çadırdan koşarak dışarıya çıktı. Bütün askerler arabalara binmeye ve Edirne Kapıya doğru hareket etmeye hazırlanıyorlardı. Askeri jeeplerden bir tanesinede Oğuzhan İlhami Harun ve Can binmişlerdi..

Oğuzhan'ında mensubu olduğu kırmızı takım Kapı Kule'ye doğru hareket ediyordu. Kapı Kule alev alev yanıyordu..

Hızlı bir şekilde arabayı kullanıyordu Harun. O kadar hızlı kullanıyordu ki gözü hiç bir şey görmüyordu.. Kapıkuleye tam geldikleri sırada bir araba çıktı önlerine. Zombilerden kaçan bir askerdi bu.. Kolundan ısırılmış ve kan kaybeden bir askerdi. Harun refleks olarak arabayı sağ tarafa doğru çekti fakat diğer arabanın sol farı ile çarpıştılar. İçinde Oğuzhan'ın da bulunduğu araba yoldan çıkarak Yedi takla attı.

Askeri Jeep ters dönmüş şekilde durmuştu.. Arabanın tekerlekleri hala dönüyordu.. Arabanın farları hala yanıyordu.. İçerideki dört asker ise ölmüştü..



O sırada Kapı Kule ..

Zombiler her taraftan çıkmaya başlamışlardı..  Isırılmayan askerler bile zombiye dönüşmüş ve etrafındaki canlı etleri ısırmaya başlamışlardı..

Asker '' Lanet olsun her yerdeler ''
'' El Bombası '' diye bağırdıktan sonra pimi çekti tam atacakken elini bir zombi kaptı ve ısırmaya başladı. El bombası yere düştü.. Asker '' Hayır '' derken bir anda el bombası patladı.. Asker ve Zombi birlikte paramparça olmuşlardı..

Teğmen çil yavrusu gibi dağılan askerleri bir araya toplamaya çalışıyordu.. Teğmen bağırıyordu '' Benimle kalın '' Yerlerinizi kaybetmeyin '' Bu bağırmalar dahi yetmiyordu askerleri bir arada toplamaya.. Birden bir zombi yaklaştı. Teğmen Zombi'ye ateş etmeye başladı. Göğsüne kalbine isabet eden mermiler sadece zombiyi yavaşlatmıştı. Birden ısırmaya başladı Teğmen kanlar içinde yere düşüyordu..

'' Albayım Güvenlik nedeni ile gitmeliyiz ''
Albay '' Askerlerimi burada bırakamam ''
'' Siz yaşamazsanız kimse kalmayacak ''

Albayı ve yanındakileri alarak araştırma merkezinden dışarıya çıktı.. Dışarıda tam bir kaos hakimdi. Albay dışarıya çıktığında gözlerine inanamamıştı. Albaya eşlik eden gruba bir anda zombiler saldırdı. Günlerdir yemek yememiş aslan sürüsü gibi askerlere zombiler saldırıyordu. Albayın yaveri ''komutanım siz burada kalın ben yolu açıyorum'' dedi. Yanına askerlerini alarak zombilerin üzerine doğru yürüdü. Bilgisizlikten kaynaklı zombilerin kafasına ateş etmek yerine rastgele vücutlarına ateş ediyordu , bu sadece zombileri yavaşlatıyordu. Zombiler daha fazla hırslanarak Albayın askerlerini de öldürdüler. Albay kapının önünde tek başına kalmıştı. Albayın önüne kendi yaveri zombiye dönüşmüş olarak çıktı. Hayatı boyunca tek görevi Albayı korumak olan yaver artık Albayı taze bir et parçası olarak görüyordu. Albay belindeki silahı çıkartarak yavere ateş etti. Fakat yaver Albayın üzerine gelmeye devam ediyordu. Karargahtan çıkan bir el Albayı içeriye doğru çekerek kapıyı kapattı. Zombiye dönüşmüş yaver camı yumrukluyordu. Birden kepenkler kapandı.

Doktor Sinem ''Komutanım yardımın gelmesini beklemeliyiz ''
Albay '' Tamam'' dedi üzgün bir ses tonuyla.

Arabanın farları yavaş yavaş sönmeye başlamıştı artık..

Telsizin sesiyle uyandı Oğuzhan.. Albay telsizden yardım çağrısı yapıyordu. Arabanın yaptığı kazayla Oğuzhan'ın canı çok acıyordu. Oğuzhan güç bela telsizi aldı.

Oğuzhan '' Komutanım ben kırmızı takımdan Oğuzhan muhtemelen beni hatırlamazsınız''
''Kapıkuleye gelirken kaza yaptık''
'' Takımımın nerede olduğunu bilmiyorum ''
'' Arabada dört kişiyiz ''
'' Diğerlerinin sağlık durumunu şu anda bilmiyorum ''
Albay '' Kaza yapmana sevindim.. ''
'' Burada kontrolü kaybettik ''
'' Herkes öldü yada zombiye dönüştü ''
'' Kırmızı takım da buna dahil ''
'' Burada iki doktor ben ve dört tane çocukla mahsur kaldık ''
'' Bizi buradan kurtarabilecek misin ? ''
'' Sağlığın ne durumda ? ''
Oğuzhan '' Komutanım denerim. Şu anda neredesiniz ? ''
Albay '' Karargah hastanesindeyiz ''
Oğuzhan '' Anlaşıldı komutanım ''
'' Telsizim açık. sizinde açık olsun. Size ulaşmaya çalışacağım ''
Albay '' Ben telsizden sana ulaşmam ses olmasın diye. Bu zombiler sese duyarlı. Ses yapmamaya çalış ''
'' Bir bilgi daha zombileri öldürmek zorunda kalırsan kafalarına ateş et. ''
'' Doktor Sinem öyle söyledi. Yoksa ölmüyorlar ''
Oğuzhan '' Emredersiniz komutanım ''

Oğuzhan telsizi kapattı. Yanında bulunan üç arkadaşıda ağrılı bir şekilde kendilerine gelmişlerdi. Güç bela ters dönmüş jeep'in içinden çıktılar. Gördükleri manzara karşısında gözlerine inanamıyorlardı. Kapıkule yerle bir olmuş gibiydi sanki.

Harun '' Albayı ve yanındakileri kurtarmayı düşünmüyorsun değil mi? ''
Oğuzhan '' Onları kurtarmak zorundayım''
Harun '' Saçmalama onlar çoktan öldü. Bu cehennemden kaçıp kurtulalım ''
Oğuzhan '' Gelseniz de gelmeseniz de emri yerine getirmek zorundayım ''
''Siz bilirsiniz''

Oğuzhan silahlarını alarak Kapıkule'ye doğru yürümeye başladı. Can ve İlhan'da Oğuzhanı takip ediyordu. Harun arkalarından bakıyordu.  Harun'' Lanet olsun '' diyerek onlara katıldı.

Sessiz bir şekilde Oğuzhan ve arkadaşları hastaneye doğru ilerlediler. Hastanenin arkasındaki pencereden içeriye girdiler. Hastaneye gelirken o kadar sessizlerdi ki kuşlar dahi Ohuzhan ve arkadaşlarını duymamıştı. İçeri girdikten sonra Oğuzhan ve arkadaşları Albayı buldu.

Albay '' Hoşgeldiniz beyler''
''Doktorlar ve hastalarla birlikte buradan çıkmalıyız''
''yeterince yemek ve su yok''
''En fazla bir hafta yeter''
Oğuzhan '' Nereye gideceğiz komutanım''
Albay '' Doktor Sinemin dediğine göre bu hastalardan bir tanesinin kanı zombi virüsüne karşı dirençli''
''Bu hastayı Ankaraya ne pahasına olursa olsun götürmeliyiz''
Oğuzhan '' Emredersiniz komutanım''

iki Gün Sonra...

Oğuzhan ve arkadaşları kazanın neden olduğu yara ve acıyı atlatmışlar ve toparlanmışlardı. Bir araç bulacaklar ve en kısa zamanda Ankaraya doğru yola çıkacaklardı. Oğuzhan geldikleri pencereden atladı ve onları götürebilecek bir araba bulmak için hızla harekete geçti. Oğuzhan sonunda on kişilik bir askeri araç bulmuştu.
Telsizden ''Arabayı buldum. Ön kapıya doğru gelin '' dedi.
Aracı ön kapıya getirmişti.
Albay Hastanenin kepenklerini açtı. Kepenklerin açılmasından çıkan sesleri zombiler farketti.
Zombiler sese doğru gelirken hastane içindeki insanlar ise araca doğru hareket ettiler. Zombilerin yaklaştığını gören Oğuzhan arabadan inerek zombilere ateş etmeye başladı. Zombilerin kafalarına ateş etmeye çalışıyordu. Bunda da başarılı oluyordu. Fakat zombilerin sayısı çok fazlaydı. Herkez güvenli bir şekilde arabaya bindikten sonra Albay karargahtan çıktı. Bu sırada hastanenin arka tarafına gelen bir zombi Albayı yakaladı ve ısırmaya başladı. Albaydan fışkıran kanlar Oğuzhan'a ve arabaya kadar gelmişti. Oğuzhan önce Albayi ısıran zombiyi vurdu sonra ise Albayın yanına koşarak Albayı yerden kaldırdı. Zombi Albayın boynundan büyük bir parçayı koparmıştı. Albay boynunu tutuyordu. Güç bela arabaya doğru yürüdüler. Tam arabaya binecekken Albay yere düştü. Albay yerde titriyordu. Albay orda son nefesini verirken Doktor Sinem ''Albay için yapılacak tek şey dua etmek gidelim asker''  dedi.
Oğuzhan çaresiz bir şekilde Albaya bakarken arabanın kaportasına vurarak arabaya bindi ve gaza basarak oradan uzaklaştılar.

Araba ile ilerliyorlardı.. Arabadakilerin hiç birinin ağızını bıçak açmıyordu.. Etrafta zombiler kan ve göz yaşından hiç bir şey yoktu.. Yavaş ve temkinli bir şekilde arabayı kullanıyordu Oğuzhan.. Radyoyu açtı Oğuzhan.. Radyoda cızırtı-dan başka hiç bir şey yoktu..

Oğuzhan ana yoldan ilerlemeye devam ederken benzin ışığının yandığını gördü.. İçindeki endişe bir kat daha artmıştı fakat kimseye belli etmemeye çalışıyordu..

Doktor Sinem '' Durmalıyız '' dedi..
Oğuzhan '' Neden '' diye cevap verdi..
Doktor Sinem '' Biraz mola vermeliyiz ''
Oğuzhan '' Şu anda duramayız. Burada duracak bir yer yok ''
Doktor Sinem '' Sana durmalıyız diyorsam durmalısın Asker ''
Oğuzhan '' Ağır ol bakalım Doktor Hanım ''
'' Burada emirleri ben veriyorum sen değil ''
'' Ben durulmayacak demiyorsan durulmayacak ''
Doktor Sinem '' Nasıl durulmayacak. Sana emrediyorum Asker ''
Oğuzhan '' Burada emirleri ben veriyorum Doktor Hanım. Benim canımı sıkma. Senin kanın değil şuradaki sivilin kanı önemli ''
Doktor Sinem '' Lanet olası askerler ve onların silahları ''
Oğuzhan '' Önümüzdeki ilk benzin istasyonunda duracağız ''
'' Benzin bitmek üzere zaten ''
'' Ama daha fazla komutan vari konuşmalara devam edersen bu istasyon senin için son durak olur ''

On kilometre ileride benzin istasyonunda durdular. Oğuzhan arkasına dönerek '' Ben demeden kimse arabadan inmiyor '' dedi ve arabadan indi.. Oğuzhan arabadan indiğinde Harun Can ve İlhami'de arabadan inmişlerdi..

Oğuzhan '' Bu doktor'dan hiç hoşlanmadım ''
'' Gözünüz üstünüzde olsun ''
Can '' Tamam ''
Oğuzhan '' Ben içeriyi kontrol edeyim ''
'' Sizde benzini doldurun ''
Can '' Bende seninle geliyorum ''
Oğuzhan '' Gel ''

Harun ve İlhami arabanın başında kalırlarken Can ve Oğuzhan ise benzin istasyonunun marketine doğru yürüyorlardı.. Benzin istasyonundan içeriye girdiler..

Can '' Kimse var mı ? '' diye bağırdı bir kaç kere.. Oğuzhan '' Ne yapıyorsun , Zombileri mi ayaklandırmaya çalışıyorsun ? '' dedi.. Can ise '' Kanka zombileri değil insan var mı yok mu ? diye kontrol etmeye çalışyorum.. '' diye cevap verdi. Oğuzhan '' Burada insan olsa kapıları açık bırakır mı ? '' diyerek güldü..

Can ve Oğuzhan etrafı kontrol ettiler.. Etraf temizdi.. Can ve Oğuzhan arabaya doğru dönerek Doktor ve hastalarına etrafın temiz olduğunu söylediler..
Doktor Sinem ve hastalar dışarıya çıkarak lavobayo doğru gittiler.. Birden Lavobodan bir çığlık geldi.. Oğuzhan lavoboyada doğru koştu.. Lavobaya daldığında ölmüş bir kadınla karşı karşıya gelmişdi. Polis memuru Kadın kafasına sıkmıştı.. Etrafta ise zombi leşleri yatıyordu..

Doktor Sinem '' Aferin komutan.. Benzinliği çok güzel kontrol ediyorsunuz '' diyerek benzinlikten dışarıya çıktı. Oğuzhan ise '' Lanet olsun '' diyerek dışarıya çıktı.. Arabaya bindikleri gibi ilerlemeye devam ettiler. İstanbul'un bir ucundan bir ucuna Zombilerin Dünyasında geçmek tahmininden daha zordu. Bıkmadan usanmadan ilerlemeye devam ediyorlardı. Emniyet şeridinden ilerliyorlardı.  Pedik'e kadar gelmişlerdi. Pendik'te yol tıkalıydı. Arabayla geçmelerinin imkanı yoktu. Oğuzhan arabayı durdurdu.

Doktor Sinem '' Arabadan inip yürümeyi düşünmüyorsun değil mi Oğuzhan?''
Oğuzhan'' Başka bir çaremiz mi var?''
'' Bunca yol geldikGeriye doğru döndüğümüzde bir çıkıştan çıkınca oranın kapanmadığını nereden bileceğiz?''
'' Sen burada istersen kalabilirsin''
'' Ben , adamlarım ve bağışıklığı olan arkadaş gidiyoruz ''
'' Sen istersen gel istersen gelme ''

Oğuzhan bu laftan sonra arabadan indi.. Arabadan Can İlhami Harun ve Bağışıklığı olan Pınar'da arabadan inmişti. Pınar zombilerden o kadar çok korkuyordu-ki onu en iyi askerlerin koruyabileceğine inanıyordu..

Doktor Sinem 'e bakıyordu diğer hastalar.. Bizde inelim dercesine Doktor Sinem '' lanet olsun '' dedikten sonra arabadan indi.. O ve diğerleride Askerleri takip ediyorlardı..

Yürümeye başladılar. Bariyerlerin arkasından yürüyorlardı. Yağmur damlaları yeryüzünü temizlemek için yağmaya başlamıştı.. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlaması çok fazla sürmedi..

Doktor Sinem '' Siz alışkın olabilirsiniz fakat biz alışkın değiliz ''
'' Yağmurda yürümeye ''
'' Lütfen rica ediyorum yağmur dinince yürümeye devam edelim ''
Oğuzhan '' Zombiler kokumuza gelmez işte daha ne istiyorsunuz ''
'' Bir yer bulunca sığınırız ''

Dört saate yakın sağnak yağan yağmurun altında yürüdüler.. Sonunda Otobandaki Mehmetcik tesislerine gelmişlerdi.. Mehmetçik tesisleri zombiler ile kaynıyordu.. Güneş batmak üzereydi.. Güneş zaten bulutlardan dolayı etkisini gösteremiyordu..

Oğuzhan '' Siz burada bekleyin '' dedikten sonra  Harun İlhami ve Can  ile birlikte Mehmetçik tesislerine doğru yürümeye başladılar.. Ellerindeki silahlar ile ateş ediyorlardı zombilere. Zombiler birer ikişer yere düşüyordu.. Mehmetçik tesislerini tamamen zombilerden temizlemişlerdi..  Mehmetçik tesislerinde bir hafta kaldılar. Artık yola çıkma vaktiydi.
Oradan Sabiha gökçen hava alanına geçip Ankara'ya gitmenin en kestirme yolu hava yolunu kullanarak kaçmanın planlarını yapıyorlardı.

Yürüyerek Sabiha Gökçen'e doğru ilerlemeye başladılar. Çok fazla ev olmaması geniş yollar onlar için bir avantajdı veya onlar avantaj olduğunu düşünüyorlardı. Sabiha gökçen hava alanı uzaktan görünüyordu. Tek geçmeleri gereken bir mahalleydi.
En öndem Harun ve Oğuzhan gidiyorlardı.. İkiside çok temkinliydi.. Büyük bir caddeden geçeceklerdi..  Zombiler birden belirmeye başladı.. Her taraftan zombiler geliyordu. Oğuzhan Can İlhami ve Harun ateş ediyorlardı. Fakat zombiler çok kalabalıktı.. Evlerin aralarından zombiler çıkmaya devam ediyorlardı.. Yaklaşan zombilerden teki Harunun boynunu ısırıyordu. Harun canı okadar çok yanmıştı ki silahıyla ateş etmeye devam etti. Silahından çıkan mermilerden biri İlhami'nin sağ omzunu parçalayarak çıktı ve bir zombinin karnına saplandı. İlhami merminin etkisiyle yere düştü. Yere düşen İlhami'nin üzerine zombiler üşüştü. İlhamiyi ısırarak parçalamaya başladılar. İlhaminin bağırışları gökyüzünde yankılanıyordu. Hastalardan biri gruptan ayrılarak koşarak kaçmaya başladı. Çıkmaz bir sokağa girdi. Zombiler ise peşinden geliyordu. Sokağın çıkmaz olduğunu anladığı an onun için çok geçti. Zombiler birden yakaladı  Zombilerden teki kolunu ısırırken birden yere düştü. Başka bir zombi ayağını parçalıyor bir zombi ise yanağını ısırmıştı. iki zombi ise karnını parçalamaya başlamıştı bile. Ağzından kanlar yere doğru akıyordu. bağırsaklarına kadar zombiler parçalıyordu.

Zombiler her tarafı kuşatmıştı. Oğuzhan çaresizdi. Zombiler birer ikişer herkesi yemeye başlamışlardı. Bu planın iyi bir plan olmadığını anladığında artık herşey çok geçti. Pınar'ı koruyarak ilerlemeye devam etti. Can da yanındaydı. Diğerleri ise peşlerinden geliyordu. Sabiha Gökçen havaalanının artık dikenli telleri görünüyordu.Onları özgürlüğe kavuşturacak yer karşılarındaydı. Artık mermileri de kalmamıştı. Ellerindeki otomatik tüfekleri bir sopa gibi kullanıyorlardı. Önlerine çıkan zombilere vuruyorlardı. Ağır ve meşakkatli bir yolculuktu bu. Ama can tatlıydı. Yaşamak için mücadele etmek gerekiyordu.  Oğuzhan bırakıp kaçabilirdi. Fakat çocukluğundan beri vatan millet Sakarya diye yetişmişti. Aldığı bu görevin sorumluluğu çok ağırdı. Bırakıp gidemezdi. Savaşmak zorundaydı. En arkadan bunları takip eden hastalardan Mahmut zombilere yakalandı. Zombiler Mahmutu parçalıyordu. Mahmut'un kanları oluk oluk akıyordu. Koşarak kaçmaya devam ediyorlardı. Tel örgülerin önüne kadar geldiler. Zombiler ise peşlerinden geliyordu. Tel örgülerle zombilerin arasına sıkışmışlardı. Can ve Oğuzhan ellerindeki otomatik silahları bir sopa gibi kullanarak zombileri geri püskürtmeye çalışıyorlardı. Doktor Sinem ve hastaları ise tel örgülerden tırmanmaya çalışıyorlardı. Bir kaç tanesi tırmanarak karşıya geçtiler. Pınar ve Doktor Sinem tırmanamamıştı. Oğuzhan onlara yardım edebilmek için zombileri bırakarak yardım etti. İkisinide kaldırılarak ve destek vererek Tel örgülerden atllatırdı..

Can zombilere o an yakalanmıştı. Zombiler Canı ısırıyorlardı. Can bütün gücüyle Oğuzhan sen kaç diye bağırdı sesi önce net sonraları boğuk bir iniltiye dönüştü Oğuzhan geri dönüp baktığında Can'ın başındaki zombileri ve zombilerin arkadaşı canı nasıl parçalayarak yediğini gördü. Oğuzhan için tek yapılacak bir şey vardı o da tel örgülerden atlayarak kaçmaktı. o da onu seçti başka bir seçeneği yoktu ve o da bunu çok iyi biliyordu ne kadar çok canı yansada silah arkadaşını zombilere yem olarak bıraktığını görmesinden bunu yapmak zorundaydı. Vatan millet sakarya herşey vatanı içindi ve hastalardan birinin kanı zombi virüsüne dayanıklıydı. Tel örgülerden atlarken son kez Cana baktı ve Candan geriye birşey kalmamıştı..

Doktor Sinem , Doktor Tarık, Pınar ve Osman kalmıştı geriye sadece.. Birde Oğuzhan vardı.. Diğerleri canını kurtardığına sevinirken Oğuzhan'ın arkadaşlarını kaybetmenin verdiği üzüntü vardı..

Hava alanında bir helikopter buldular.. Doktor Tarık Amatör bir helikopter pilotuydu. Amatör olarak helikopter kullanabiliyordu. Helikopter ile Ankara'ya güç bela gittiklerinde Oğuzhan ikinci kez şok yaşıyordu.. Oğuzhan Ankara Esenboğa indiklerinde etrafın alev alev yandığını gördü.. Ankara bile düşmüştü. Oğuzhan şoku atlatmıştı.. Helikopterden indiler.. Hava alanından dışarıya çıktılar.. Hava alanında bir çok zombi vardı Oğuzhan ve yanındakiler sessiz bir şekilde dışarıya çıkmanın planını yapıyorlardı.. Oğuzhan siz burada durun ben buraya araba getireceğim dedi ve yanlarından ayrıldı.. Ama o da farkındaydı araba bulmanın bu kadar kolay olmadığının. Bir hırsız kadar sessiz ve sakin bir şekilde bir araba buldu. Arabanın içine girdi ve arabayı çalıştırdı.. Araba ile barikatları geçerek hava alanına girdi. Doktor Sinem ve yanındakileri alarak ilerlemeye başladı.. Esenboğa-dan Adrenalin karargahına gitmeye çalışacaklardı..
Adrenalin karargahı uzaktaydı.. Fakat şanslarını denemek zorun-dalardı..
Araba ile giderken birden arabanın sağ ön tekerleği patladı.. Yoldan çıkan araba güç bela durdu.. Hep birlikte bir eve sığındılar.. Evden sabahın ilk ışıklarında çıkarak yürümeye başladılar.. Yürüyorlardı..

Zombilere bulaşmadan yürüyorlardı..

Karargaha çok az kalmıştı artık.. Karargaha gidecek her yol kapalıydı..

Oğuzhan '' Ben zombileri üstüme çekeceğim ''
'' Siz karargaha gireceksiniz ''
Doktor Sinem '' Sensiz başaramayız ''
Oğuzhan '' Başarırsınız ''
Pınar '' Lütfen bizi bırakma ''
Oğuzhan '' Ağlama .. Bazen kötü şeyler olur ''

Oğuzhan saklandıkları yerden çıktı ve bağırmaya başladı.. Sizi orospu çocukları buradayım.. Yerden aldığı taşı zombilere doğru fırlattı. Zombiler Oğuzhan'a doğru yürümeye başladılar. Oğuzhan ise '' Sizi orospu çocukları gelin buradayım '' diye bağırıyordu..

Zombiler Oğuzhan'a doğru yürürken Oğuzhan kaçıyordu.. Silahı olmadan bütün zombilere meydan okuyordu.. Türk halkı yaşasın diye kendini feda ediyordu.. Zombilere karşı tek başına karşı koyuyordu.. Zombiler karargahın önünden ayrılıp Oğuzhan'a doğru yönelmişti. Onu fırsat bilen Doktor Sinem ve diğerleri ise karargaha doğru gidiyorlardı.. Oğuzhan ise kaçıyordu..

Aylar Sonra ...

Anadolu Yakası Adrenalin üssü ..  

Komutanım bir gelen var ..

Ölüm Meleği '' kapıları açın ''

Gelen Oğuzhan'dan başkası değildi.. Ölüm Meleği'ni karşısında görünce gülümsemişti..

24 Mayıs 2014 Cumartesi

67. Bölüm Askerler , Zombiler ve Kadınlar Part 3

Önce ..

Beyefendi '' Hoş geldin Ateş ''
'' Buradan Türkiye'yi çok daha iyi yöneteceksin. ''
'' Geçmişteki kavgaları bir kenara bırakalım. ''
'' Geçmiş geçmişte kaldı ''
'' Ayrıca Nilay ve Ares'te bize katılıyor ''
'' Üçünüz güzel bir ekip olacaksınız ''
'' Sana Kenan gibide bir hediyem var ''
'' Kenan yaşıyor ve edirne de. ''
'' Ne zaman istiyorsan tepesine binebilirsin ''
'' Bütün ganimette senin ''
Ateş '' Siz nasıl uygun görürseniz efendim ''

Şimdi..

Edirne ..

Kuru gıda Erzak Deposu
Yer Edirne

Sağlı sollu ofislerin olduğu Uzun bir koridorda ilerliyordu Fatih.  Pompalı tüfeğe bağladığı fener önünü daha net görmesine yardımcı oluyordu.  Adımlarını çok yavaş atıyordu. Fakat kalp atışları göğsünden çıkacak gibiydi. İlk kez yalnız başına bir koridorda yürüyordu. Yirmi yaşına gelmişti artık. Fakat küçüklüğünden beri karanlıktan korkardı. Hakkında kimsenin korkak demesin diye bu görevi kabul etmişti.    Uzun koridorun sonu onu özgürlüğe götürecek yer gibi görüyordu Fatih.  Bir an önce koridoru bitirmeyi düşünüyordu. Sağlı sollu olan kapıları kontrol bile etmiyordu. Sadece yürüyordu. Çok korkuyordu aslında. Aslında onun görevi o koridoru kontrol etmekti. Koridordaki kapılardan içeriye girmek ve odalarda İşe yarayan bir şey olursa çantasına koymaktı. Fakat o korkudan başka hiç bir şey hissetmiyordu.

Yürümeye devam etti.

Bir ses duydu. Arkasını döndü.. Tüfeğine iki elle sarılmış fakat korkudan elleri titriyordu. '' Kim var orada '' diye bağırdı. Fakat ses gelmedi. Biraz daha yürüdü. Fakat  hiç bir şey yoktu. Faredir diye düşündü. Sonra tekrardan arkasını döndüğü sırada aniden önüne bir zombi atladı. Zombiyi görünce Fatih elindeki pompalıyı yere düşürdü, Kolu ile yüzünü tutarken Zombi kolunu tuttu ve bir ekmeği ısırır gibi kolundan ısırdı Fatih'i. Canı çok yanıyordu Fatih'in. Can havli ile birlikte zombiyi kenara doğru ittirdi ve koridorun sonundaki aydınlığa doğru koşmaya başladı. Koşarken koridorun duvarlarına vuruyordu bir sağ omuzu bir sol omuzu.. Sonunda dışarıya atmayı başardı kendini.. Soluk soluğa kalmıştı.. Korkudan suratı bem beyazdı. Koluna baktı bir an. Kemik sinirler ve kan gözüküyordu.  Canı çok yanıyordu. O kadar çok yanıyordu ki Arkasından gelen zombileri fark etmedi bile. Koridorda zombiyi görünce bağırmasını ve kan kokusunu hisseden zombiler Fatih'i takip etmişlerdi. Sırtı dönük şekilde duran Fatih'i yakaladıkları gibi ısırmaya başlamışlardı. Fatih'in boynundan sırtından kollarından ve bacaklarından akan kanlar tozlu betonu temizliyordu sanki. O kadar çok kan akıyordu ki.. Koca deponun içinde Fatih'in bağırmasından başka hiç bir şey duyulmuyordu.. Bazıları son nefesinde kelem-i şehadet getirebilirken Fatih sadece bağırıyordu..

Bir kibritin yanma sesi duyuldu.. Yanan kibrit sigarayı yaktı. Sigara dan bir nefes aldı.. Sigara ağzında iken belindeki iki tabancayı çıkardı ve ateş etmeye başladı. Önce zombileri kafasından birer birer vurdu. Sonra ise Fatih'i ..  Zombilerin üzerine tükürdü.. O sırada diğer adamlarda gelmişlerdi.

Zombileri ve Fatih'i vuran Kenan .. Gelenler ise Soysuzlar çetesiydi..

Kerem '' Komutanım iyimisiniz ? ''
Kenan '' İyiyim. Bu Fatih'i göreve kim seçti ? ''
Hüseyin '' Kendi gelmek istedi efendim. Kızlara havalı görünmek istedi sanırım ''
Kenan '' Ölünce havalı oluyorsun zaten. Herkes üzülmediği halde öldüğünü duyunca '' Çok üzüldüm '' der ''
'' Bütün erzakları aldıysanız eve dönelim ''
Kerem '' Aldık efendim ''
Hüseyin '' Fatih'in cesedini alacak mıyız ? ''
Kenan '' Gerek yok ''
'' Çürüsün burada ''
'' Depoya çarpıyı koyun. Bir daha gelmeyelim buraya ''
Hüseyin '' Emredersiniz ''

Kenan, kız kardeşi Arzuyu kendi elleri ile öldürmüştü. Hiç bir vicdan azabı çekmeden hayatına devam ediyordu. Yaşamak için öldürmek , öldürmek için yaşamaktan çok daha uzak bir kavramdı. Kız kardeşine olan sevgisi belkide genç kızı ölüme götürmüştü.  Ne olursa olsun hayat devam ediyordu..

Kenan ve soysuzlar çetesi edirne ve etrafındaki her yerin altını üstünü getiriyorlardı.

Arzu'nun ölümünden 40 gün geçmişti..

Kenan'ın uzayan sakalları onu bir askerden veya başarılı bir avukattan çok bir avareye bir evsize benzetiyordu. Kız kardeşinin ölümünden bu yana sakallarını kesmiyordu. Askerleri ile birlikte erzak aramaya çıkmaktan başkada hiç bir şey yapmıyordu Kenan. Terk edilmiş bir kasabaya gelmişlerdi. Kenan nereyi soyacaklarını, nereyi yağmalayacaklarını çok iyi biliyordu. Uydu görüntülerini internet üzerinden alıyor önce inceliyor ve o şekilde hareket ediyordu. Gerçekten de zekice davranıyordu. Girdiği mahalle Kasaba köy veya depolarda çok fazla vakit harcamadan çıkıyor, vur kaç yapıyordu. Eve giren hırsızın aceleciliği ve dakikliği vardı artık onda. Bunu yaparak soysuzlar çetesinin kırk günde sadece bir kayıp vermesinin sebebiydi bu. Evini açtığı Ece ve Hülya'da askeri soysuzlar çetesine katılmışlardı. Grubunda kadın olması Kenan'ın ve diğer çete üyelerinin hoşuna gidiyordu.  

Kenan'ın ve çetesinin elinde çok fazla erzak vardı. Fakat Kenan'ın gözü asla doymuyor ve daha fazlasını istiyordu. Daha fazlasını isterken de çetesini tehlikeye atıyordu..

Terk edilmiş mahalle o gün fazla sessizdi..

Kenan '' Bütün dükkanlara girin '' emrini vermişti..

Kenan ana caddede  Hülya ve Ece nin ortalarından yürüyordu. Diğer askerler ise mahalle bakkalını,  Mağazaları yağmalıyorlardı.

Eyüp bir tane kadın kıyafetleri satan mağazaya girmişti. Yeni gelen üniversite öğrencilerini etkilemek için bütün kadın kıyafetlerini almak istiyordu.  Kapıyı acele ederek çamını kırdı. Camdan içeriye girmişti. Bir anda alarm ötmeye başladı. O kadar kuvvetli ötüyordu ki alarm.. İnsanı sağır edebilirdi. Eyüp alarmı aldırmadan içeriye girdi. Kapıdaki sensöre ateş ederek Alarmı durdurdu. Elinde taşıdığı koca çantayı doldurmaya başladı.. Güzel olarak düşünebileceği her şeyi çantanın içine atıyordu. Kot pantolonlar , etekler, tişörtler.. Her şeyi çantaya atıyordu..  O kadar kendini kaptırmıştı ki arkasından yaklaşan mağazanın sahibini fark etmedi bile. Zombiye dönüşmüş ve kendini oraya kapatmış ellili yaşlarda bir kadındı. Eyüp'ün boynuna dişlerini geçirdi ve koca bir parça eti aldı. Eyüp'ün boynundan kanlar akarken zombiye dönmüş kadın Eyüp'ün etini yemeğe başlamıştı bile. Zombi eti yerken Eyüp ise boynunu tutmuş mağazanın dışına çıkmaya çalışıyordu. Boynundan akan kana bastı kaydı ve yere düştü. Mağazanın sahibi izinsiz mağazasına girilmesine çok kızmıştı anlaşılan. Cezasını canlı canlı yiyerek veriyordu..  

Eyüp mağazadan dışarı çıkmadan canını teslim etmişti bile. Üniversiteli kızlara aldığı elbiseler kendi kanı ile yıkanmıştı..

Hüseyin '' Ömer sen arabaları bekliyorsun ''
Ömer '' Neden hep ben arabaları bekliyorum ''
Hüseyin '' Çünkü daha onbeş yaşındasın ''
Ömer '' Ama o kızlar geliyor sizinle !''
'' Onları sikmek için maceraya götürüyorsunuz. ''
'' Ben süs köpeği gibi arabaları bekliyorum ''
Hüseyin '' Bu Kenan komutanın emri. Emirlere karşı mı ? geliyorsun ''
Ömer '' Gelmiyorum ''
Hüseyin '' Gözünü dört aç. Seni geçen seferki gibi uyuyorken yakalarsam Kenan komutana rapor ederim ''
Ömer '' Anlaşıldı tamam ''

Soysuzlar çetesi ana caddenin başında arabalarını bırakıp giderlerken Ömer ise arkalarından bakıyordu.. Ömer bir arabanın içinde gözlerini kapatmış uyuyordu.. Alarm sesi ile birlikte uyandı.. Lanet olsun diyerek arabanın teybini açtı ve sevdiği bir albümün cd sini koydu. Son sese getirdi arabanın teybini. Cebinden bir sigara çıkardı. Arabanın camını sonuna kadar açtı. Sigarayı yaktı ve içmeye başladı.. Bir yandan sigarayı içiyor bir yandan ise müzik dinliyordu. Gözlerini kapatmış hayal dünyasına dalmıştı. Birden bir zombi geldi ve dışarıda olan sol kolunun parmaklarını ısırarak koparttı.  Ömer bağırarak arabanın şoför koltuğuna geçti. Arabadan güç bela kendisini dışarıya attı. Parmaklarına baktı.. Daha da bir bağırdı.. Ayağa kalktı ve koşmaya çalışırken bir zombi üstüne atladı. Zombi ile mücadeleye başladı. Zombi üstünde Ömer'i ısırmaya çalışıyordu. Ömer ise tüm gücü ile Zombiyi engellemeye çalışırken bir den zombi galip gelerek Ömer'in yanağını ısırıverdi. Zombi Ömer'in yanağından aldığı eti çiğneyerek mideye indiriyordu.

Alarmın susması ile Ömer'in canını teslim etmesi aynı zamana denk gelmişti.

Kenan ve diğerlerinin Ömer ve Eyüp'ten haberi bile yoktu..  Herkes alışverişlerine devam ediyordu. Herkesin keyfi yerindeydi.. Ellerindekilerle alışveriş arabalarına dolduran soysuzlar çetesi büyük marketten dışarıya çıktıklarında karşılarında yüzlerce zombiyi gördüler.

Kenan '' lanet olsun buda ne '' diye bağırarak elindeki otomatik tüfek ile zombilere ateş etmeye başladı. Kenan'ın adamlarıda zombilere ateş ediyorlardı. Zombiler Kenan ve çetesini her taraftan kuşatmışlardı. Marketin içine giremezlerdi çünkü marketin dışarıya bakan yüzü tamamen camdı ve kaçabilecekleri bir yer yoktu.


Kenan ve adamları tamamen köşeye sıkışmıştı.. Marketin yanındaki ara sokağı gördü Ece.. Bu taraftan diye bağırdı. Kenan zombilere ateş etmeyi bırakmış ve Ece'nin söylediği ara sokağa doğru koşmaya başladı. Hülya , Kerem ve Hüseyin ve diğerleride onları takip ettiler.
Bulunduğu yerden zombilere ateş etmeyi sürdürüyordu Ali ile Burak.  Zombiler ise yaklaşıyorlardı. Ara sokağa kaçmışlardı. Zombiler ara sokağıda kapatmıştı çünkü. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı..  Ali Markettin girişine baktı. Zombiler daha oraya ulaşmamıştı. Elindeki silahı sopa gibi tuttu ve Marketin kapısına doğru koşmaya başladı. Marketten içeriye tam girdiği sırada ayak bileğinden bir zombi yakaladı ve Ali yere düştü. Ayak bileğinden ısırılan Ali Zombiye bir tekme attı ve zombiden kurtuldu. Sürünerek marketin içine doğru girdi. Zombilerde peşinden geliyorlardı. Zombilere elindeki silah ile var gücü ile ateş etti. Fakat zombiler o kadar kalabalıktılar ki bu zombileri etkilemedi bile.. Ali koca tüfeği çenesine koydu. Gözlerini kapattı ve ateş etti. Fakat mermisi bitmişti. Zombiler birden Ali'nin üstüne çullandılar ve onu canlı canlı yemeğe çoktan başlamışlardı.

Burak Ali'nin bağırmasını duyduğu an içine bir korku girdi. Yüreği pır pır ediyordu. Çok korkuyordu. Ateş etmeyi sürdürüyordu. Fakat onunda mermisi bitmişti. Zombiler birden Burağın üstüne de çullanarak onu yemeğe başladılar.. Burağın bütün etlerini paylaşıyorlardı..

Ara sokakta en önde Tuncay vardı. Onları takip eden zombilere ateş ediyordu. Fakat bu zombileri azaltmıyordu. Ara sokakta çok daha fazla avantajı vardı soysuzlar çetesinin. Ama bunu doğru kullanamayacak kadar tecrübesizlerdi. Tuncay'ın kurşunu bitmişti. Ceketinin cebindeki el bombasını aldı. El bombasının pimini çektiği anda zombiler birden üzerine çullandılar. El bombası ise elinden kaydı.. Bir anda patladı. El bombasının patladığı yerde doğal gaz boruları vardı. Doğal gaz borularının birden alev alması ile ara sokaktaki soysuzlar çetesinin diğer üyeleride nasibini alıyordu..

El bombasının patlamasının hemen ardından Alevli bir patlama gecikmedi.. Alevler ara sokağın tamamını kapladı.. Bir anda bir patlama sesi daha duyuldu. En önde koşan Kenan Ece Hülya Kerem ve Hüseyin patlamanın etkisi ile yere düşmüşlerdi.. Gökten kül ve kum yağıyordu..

Patlama doğal gaz boruları ile birlikte çok daha kuvvetli bir hal almıştı. Ara sokaktan çıkmaya çalışan soysuzlar çetesinin diğer üyeleride nasibini almıştı..  Bir çete üyesinin suratı saçı tamamen yanmıştı. Ellerine baktığında ellerininde yandığını gördü. Bağırıyordu

'' YARDIM EDİN ''

Ona yardım edecek hiç kimse kalmamıştı. Çetenin geri kalanıda ondan farksız değildi. Patlama ile birlikte bacağı ve elleri kopanlar.. Alevlerden etkilenip yananlarla doluydu etraf.  İnsanın yanmasından çıkan koku hiç bir şeye benzemiyordu.. Bütün mahalleye yayılmıştı bir anda insan etinin yanan kokusu.. Kenan yavaşça kendine gelmişti. Tam ayağının ucunda askeri bot vardı..
Kenan güç bela kafasını kaldırdı..

Silahın dipçiği ile suratına vurması bir oldu..

Askerler, Soysuzlar çetesinden geri kalan '' Kenan , Hüseyin , Kerem, Ece ve Hülya'yı ele geçirmişlerdi.. ''

Kenan yavaş yavaş kendine geliyordu.. Kızgın güneş suratına vuruyordu.. Elleri ve ayakları bağlıydı.  Kaşı açılmış fakat kan durmuştu.

Kerem '' Kendine gelmeye başladı ''
Hüseyin '' Komutanım iyimisiniz ? ''
Kenan '' Kim kaçırdı bizi ? ''
'' Amaçları ne ? ''
'' Diğer askerlere ne oldu ? ''
Kerem '' Üzgünüm komutanım.  Hepsini acılar içinde orada bıraktılar ''
'' Öldürmediler bile onları ''
'' Hepsini kaderlerine terk ettiler ''
'' Bu nasıl bir insanlık ''
Kenan '' Komutanlarını gördünüz mü ?
Hüseyin '' Görmedik ''
Kenan '' Bizi nereye götürüyorlar ? ''
Hüseyin '' Bilmiyoruz ''
Kenan '' Bir bu eksikti.. ''

Bir saat sonra..

Arabalar durdu.. Ellerinde otomatik tüfekli olan kar maskeli askerler elleri bağlı şekilde olan Kenan ve çetesinin geri kalanını arabadan indirdiler..

Hepsini sıraya soktular..

Hüseyin '' Komutanım ''
Kenan '' Ben Adrenalin Komutanlarından Kenan ''
'' Burada ne oluyor ? ''
'' Beni çözmenizi emrediyorum hemen ''
'' Yoksa çok kötü olacak ''

Ellerini çarptı birisi. Şak diye..  Şak .. Şak.. Şak..

'' Ne olur Kenan ? ''
'' Bizi mahkemeye mi verirsin ? ''

Kenan '' Sen .. ''

'' Ben ya.. Ne oldu ? Hayalet görmüş gibisin Kenan ''

Kenan '' Ama sen .. Ölmüş olmalıydın.. Sen ölmüştün ''

'' Şeytanla anlaştım sanırım ''

Kenan '' SENDEN KORKMUYORUM ! Anladın mı ? SENDEN KORKMUYORUM !! ''

'' Şu aptalı ayaklarından asın.. ''

Kenan'ın ayaklarından asıp havaya kaldırdılar. Ellerini de çözdüler..  On beş dakika daha arabalarla gittikten sonra Kenan'ın yaşadığı yere gitmişlerdi. Kapı tamamen kapalıydı..
İnsanlar meraklı bir şekilde surların arkasından ne olup biteceğine bakıyorlardı.. İnsanlar korkuyorlardı..

Megafonu eline aldı.. Kenan bir arabada ayaklarından asılı vaziyette sallanırken. Hüseyin Kerem Ece ve Hülya ise elleri ve gözleri bağlı bir şekilde oturuyorlardı. Her birinin başında bir asker silahını kafalarına dayamış bekliyorlardı..

Zombilerin Dünyası

'' Arkadaşlar bu gördüğünüz kişi komutan filan değil. ''
'' Kapıyı açarsanız askerlerim içeriye girecek ve sizlerin güvenliğini sağlayacaktır. ''
'' Bu adam vatan haininden başkası değildir. ''
'' Türkiye Cumhuriyeti adına emrediyorum. ''
'' Türkiye Cumhuriyeti Adrenalin Özel Tim Komutanlığı Adına Emrediyorum ''
'' Kapıyı açın ''
'' Yoksa bir vatandaşın kurtulma ihtimaline karşılık adamlarım içeriye girecekler ''
'' Sivilleri kendi başına bırakmıyoruz ''
'' Size on dakika müsaade ''

Kapılar on dakika içinde açılmamıştı..

Sıkın kafalarına ..

Birinci Asker Hüseyinin kafasına sıktı.. Hüseyinin beyni dağılmıştı.. Kerem ise korkudan bağırıyordu..

'' Kenan şunlara doğruyu söyle ''
'' Asker olmadığını söyle ''
'' Yoksa hepsi ölecek ''
Kenan '' Seni geberteceğim ''
'' Sık kafasına asker ! ''
Kerem'inde beyni asfalta yayılmıştı..
'' Biliyorsun kadınlara ateş etmiyorum. Sıra sende artık.. Sonrada içeriye gireceğim. ''
'' İçeriye girebileceğimi de biliyorsun ''
'' Bana karşı koyan herkesi öldüreceğimi de biliyorsun ''
Kenan '' Gitmeme izin verecek misin ? ''
'' Evet gitmene izin vereceğim ''
'' Helikopter havalansın ''

Havalanan helikopter surlarla çevrili evlerin üstünde uçuyordu..

'' Herkes Silahlarını yere bırakıp teslim olsun ''
'' Türkiye Cumhuriyeti adına konuşuyorum ''
'' Kenan denilen şahıs vatan hainidir. ''
'' Cezası Ölümdür ''
'' Onun kaderine ortak olmamak için silahlarınızı indirip teslim olun ''
'' Yoksa hepiniz aynı kaderi paylaşacaksınız ''

'' İndirin Kenan'ı.. ''

Ayaklarından asılı Kenan'ı yere indirdiler..

Ateş Kenan'a doğru baktı.. Alaycı bir gülümseme ile bakıyordu. Aşağılıyordu Kenan'ı.

Ateş '' Kenan seni aslında zombilere atardım.. Fakat zombilere domuz eti yedirmek istemiyorum ''
'' Sana on dakika müddet .  Teslim olsunlar. Senin ve kardeşinin gitmesine izin vereceğim ''

Kenan '' Buradan hiç bir şey olmamış gibi gidecek miyim yani ? ''

Ateş '' Evet gideceksin ''
''  Yürü şimdi kapıya doğru. ''

Ağır adımlar ile yürüyordu Kenan.. O anların hemen bitmesi istiyordu. Yaşadıklarının hepsinin bir kabus olmasını diliyordu.  Çok yorulmuştu gün bitmiyordu onun için..

Kapıyı tutanlardan bir tanesi '' Bu gelen Kenan Komutan '' diyerek kapıyı açtı.. Kenan içeriye girdi..

Kenan '' Herkes silahlansın ''
'' Bana hemen silah verin ''
'' Herkesin intikamını alacağım ''
'' Bunlar asker filan değiller ''
'' Bunlar şerefsizler grubu ''

Güvenlik için bıraktığı askerlerden bir tanesi ona hemen silah verdi.. '' Saldırmalarını bekleyeceğiz '' '' Herkes siper alsın '' dedikten sonra silahını doldurdu.. Fakat tek başına hareket ediyordu. Arkasını döndüğünde kimsenin ona uymadığını gördü. Kendi kurduğu soysuzlar çetesinden de kimse onun yanında değildi.  Bu duruma Kenan çok sinirlendi. Elindeki silahı aylardır birlikte yaşadığı koruduğu ve sahiplendiği insanlara çevirdi.

'' Size ne oldu ''
'' Burada aylardır omuz omuza savaştık ''
'' Beraber kazandık. Beraber yedik ''
'' Ne oldu şimdi ? ''
Ahmet Amca '' Kenan dışarıdakilerde Türk askeri. ''
'' Onlarla savaşmayı düşünmüyoruz. ''
'' Sende teslim ol ''
'' Kaderine razı ol ''
Kenan '' Ne kaderi abi ''
'' Kader bizleriz abi ''

Ona bakan gözlerden dolayı tedirgindi..

Kenan'ın sesi titriyordu.. '' Abi burada kimseyi yaşatmazlar ''
'' Kadınları kızları alır ve sizi öldürürler abi. ''
'' Bunların acıması yok. ''
'' Bunların kimseye saygısı yok ''
'' Bunlar tek bir şeye saygı gösterirler güce. ''
'' Bunların hayatında güçlüysen yaşarsın ''
'' Güçlü değilsen şu dışarıdaki zombilerden bir farkın yok ! ''
'' İnanın bana ''

Ateş '' Son beş dakika '' ( Megafonla )

Kenan '' Kapat çeneni seni şerefsiz ''

Ateş ''Sen bir asker değilsin. Teslim olurlar ise Hepsinin canını bağışlayacağım''
'' Yoksa seninle birlikte ölecekler ''
'' Onlara yalancı bir avukat olduğunu neden söylemiyorsun Kenan ? ''
'' Onların canını neden riske atıyorsun ''

Kenan '' Kapat çeneni şerefsiz ''

Kalabalık bir anda homurdanmaya başladı. Kalabalık çok ses çıkartıyordu..

Ahmet Amca '' Herkes sussun ''
'' Bu doğrumu Kenan ? ''
'' Asker olmadığın doğru mu ? ''
Kenan '' Hepinizi korumak için yaptım ''
'' Kardeşimi korumak için yaptım ''

Kenan kalabalığın içinden kendisine doğru yaklaşan ölmüş Arzu'yu görüyordu. Kalabalığın içinden ona doğru gözlerini dikerek geliyordu..

'' Sizleri korumak için canımı riske attım ben ''
'' Asker olup olmamam ne kadar önemli ? ''
'' Sizi üstümdeki üniforma değil cesaretim korudu ''

Ahmet Amca '' Evet cesaretin önemli. Asker olman önemli değil. Fakat yalan söylemek önemli işte ''
'' Silah'ını bırak Kenan ''
'' Teslim olacağız ''
'' Belki yaşamak için bir şansımız olabilir ''

Kenan '' ANLAMIYORSUN.. ''
'' HİÇ BİRİNİZ ANLAMIYORSUNUZ ''
'' BU ŞEREFSİZ BENİM HER ŞEYİMİ ELİMDEN ALDI ''

Elindeki silahı kalabalığa doğru tuttu.

Ateş '' Son bir dakika Otuz saniye Kenan ''

Kenan kapıya doğru döndü ve sus dedim sana diyerek kapıya ateş etti. Kalabalık onun üstüne doğru gelirken silahı kalabalığa doğrulttu.  Kalabalığın arasından kardeşi ona doğru gelmeye devam ediyordu.. Elini tutan silahı titriyordu..

Kenan'ın namlusunun ucuna kadar gelmişti Arzu ..  

Arzu '' Abi buraya kadar ''
'' Yolun Sonu ''

Kenan'ın gözlerini dolmuştu..

bir kurşun sesi duyuldu..
Birinci kurşun Kenan'ın tam kalbinin arkasından sırtından girdi..
İkinci kurşun sırtının tam karın boşluğu kısmına ..
Üçüncü kurşun sol omuzuna..
Dördüncü kurşun Ciğerlerine..
Beşinci kurşun ise omur iliğine isabet etmişti..
Son kurşun sağ omuzundan içeriye girdi..
Kenan yere düştü..  Kız kardeşinin ona hediye ettiği kolye yere düşmüştü.. Ona doğru sürünüyordu yerde.. En uzun yolculuktu bu.. Kanlı elleri ile kolyeye uzanıyordu.. Kolyeyi almaya çalışıyordu.. Delik deşik vücudu ile son gücünüde kız kardeşinin kolyesine uzanmaya çalışıyordu..

Kız kardeşinin kolyesine uzanamadan gözleri açık şekilde canını teslim etti Kenan..
Kurşunlar bitmesine rağmen tetiğe dokunmaya devam ediyordu Beyza..  Silahı yere attı. Titreyen elleri ile suratını kapattı. Diz kapaklarını kırarak yere doğru eğildi..  Çömelmiş ve ellerini kapatmış şekilde '' Hayır '' diye bağırıyordu.. Hüngür hüngür ağlıyordu Beyza..

Maktule ağlayan bir katil ..
Katil'e ağlayan bir maktul..

Kenan'ın ölümü ile birlikte herkes teslim olmuştu..

Arabadan Mini etekli Askılı bodyli göğüslerinin yarısından fazlası açıkta olan Nilay indi. On santimetrelik çelik topuklu ayak kabası göz kamaştırıyordu.. Ece ve Hülya'nın yanına indi.. Eğildi ve ikisininde dudaklarından öptü. Askerler ise ellerini çözüyordu Ece ve Hülya'nın..

Nilay '' Aferim kızlar iyi iş başardınız ''
Ece '' Sizin sayenizde kraliçem ''
Nilay '' Zombi çekicileri mahallede bıraktınız dimi ? Yanınızda yok ''
Ece '' Merak etmeyin kraliçem. Hepsini orada bıraktık ''
Nilay '' Güzel ''

Ateş sivil halkın yanına gitti.

Ateş '' Ben Türkiye Cumhuriyeti Komutanlarından Ateş ''
Ateş '' 40 yaş altı Kadın ve erkekler ve çocuklar bizimle geliyor. Geri kalanlar burada kalacak ''
'' Askerlerim burayla ilgilenecekler ''
Sivil Halk '' Lütfen hepimiz gelelim ''
Ateş '' Üzgünüm. Kurallar böyle. Burayı da Askerlerim koruyacak merak etmeyin ''

2 saat sonra ..

Cabbar '' Çalışabilecek , savaşabilecek , doğurabilecek bütün insanları  arabalar ile sevkini sağladık ''
'' Erzaklarıda yüklüyor askerler ''
'' Sonra ne yapalım ''
Ateş '' Ölüm Meleği'ne haber bırakın ''
'' Çok kanlı bir haber olsun bu ''
Cabbar '' Emredersiniz ''

Ateş ve Nilay oradan uzaklaşırken orada kalan askerler ise geri kalanları öldürmeye çoktan başlamışlardı bile ..

Sansar '' Komutanım Ateş'ten çağrı var.. ''
Ölüm Meleği '' Nerede ? ''
Sansar '' Adrenalin Alfabesi ile Seni Beklemekten sıkıldım gidiyorum '' diye yazmış..
'' Gönderdiği yeri tespit ettik. ''
'' Edirnede bir mahalleden ''
Ölüm Meleği '' Gidiyorum ''
'' Sen burada kal ''
'' Asit ile birlikte İtalya DxN çıkarmasına hazırlık yapın ''
Sansar '' Emredersiniz Komutanım ''

Ölüm Meleği arabasına atladığı gibi Edirne'nin yolunu tuttu. Mahalleye geldiğinde bütün yaşlı insanların gözleri oyulmuş halde bulmuştu.. Bu dehşete kendi bile hayret etti. Eliyle ağzını kapatmış gözleri ağlamaklı duruyordu.. Ateş'i kundaktan bu yana tanıyordu. Nasıl bu kadar psikopat birine dönüştüğüne hala anlam veremiyordu.. Gözlerinden bir kaç damla yaş toprağa düşmüştü. Ölümlerden koruduğu kardeşinin Türk halkına bu kadar zulmü etmesini kaldıramıyordu. Kendisini suçluyordu. Şımarık bir çocuğun kaprislerinden daha fazlası olmuştu Ateş. Artık büyümüş ve bir caniye. bir cellada dönüşmüştü. Titanlık ona yaramamıştı. Tek başına olsaydı ilk hedefi Ateş'i durdurmak olurdu. Fakat DxN'in tehlikesinin daha büyük olduğunun farkındaydı..  Beyefendi ve ekibini Argolu Alfa-Star B yi durdurmak zorunda olduğunu biliyordu.. Her şeyden önemli olan buydu onun için..

Birden bir ağlama sesi duydu.. Ölüm Meleği.. Sesin olduğu yere doğru yürüdü.. Hali perişan bir kadın gördü. Ağlamaktan göz altları çökmüş. Aç ve susuz bitap bir genç kızdı. Üstü başı parçalanmıştı. Sanki tecavüze uğramış gibiydi.. Köşeye çekilmiş ayaklarını karnına kadar çekmiş elleri ile yüzünü tutuyordu..

Ölüm Meleği '' Korkma .. Ben Ölüm .. Türkiye Cumhuriyeti Komutanıyım ''
Kız '' Herkes aynısını diyor ''
'' Şu yerde yatan adam da bizi aylarca ben komutanım diye kandırdı.. ''
'' Oysaki avukatmış ''
Ölüm Meleği '' Yerdeki adama baktı.. Yerde yatan adam Kenan'dan başkası değildi ''
'' Seni güvenli bir yere götüreceğim ''
'' Bekle burada ''

Ölüm Meleği '' Arabadan bulduğu battaniyeyi getirdi ve genç kızın üstünü örttükten sonra genç kızı kucağına aldı.. Sonra ise arabasına götürdü..  Mortem üssüne getirdiğinde kızı hemen hemşireler ve hasta bakıcılar tedavi altına almışlardı..

Doktor Deniz '' Adın ne ? ''
Genç Kız '' Hülya ''
Doktor Deniz '' Bende Deniz .. Memnun oldum ''

Ertesi Gün ..  Bilinmeyen bir yer ..

Ateş ile Nilay baş başa kalmışlardı. Nilay bütün güzelliği ve seksiliği ile Ateş'in karşısındaydı. Ateş''in oturduğu yere doğru yürüyordu. Topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses aşk ve seks kokuyordu.. Ateş'e doğru eğildi. Büyük göğüsleri bodysinden çıkacak gibiydi. Ateş'in aklını başından almaya yetmişti bile.  Ateş'in masasının üstüne oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

Nilay '' Ne zaman harekete geçiyoruz ''  
Ateş '' Abim İtalya'ya sefere gittikten hemen sonra ''
'' Baskın Basanındır ''
Nilay orospu gülüşü ve bakışını atıyordu Ateş'e..

3 Mayıs 2014 Cumartesi

66. Bölüm Kadınlar Zombiler ve Askerler

Önce ..

Yatakta Osman Amca'nın torunu oturuyordu. Kolundan bacağından ısırılmıştı.
Yeşim '' Annem beni ısırdı '' diyebildi.
Kenan Başını okşadı küçük kızın.. '' Birazdan bütün acıların bitecek '' diyebildi sadece.
Osman Amca ve Hayriye teyzenin yakınları eve girmişlerdi. Hepsinin cansız bedenlerini görmüşler ve küçük kızın etrafında toplanmışlardı. Küçük kızda zombiye dönüşmüş annesinin kurbanı olmuş ve ısırılmıştı.
Kenan '' çok geç kaldık '' diyebildi sadece.. Sol elini kızın kafasına koydu. Baş parmağı ile kızın alnını seviyordu. Kıza yumuşak bir ses tonu ile '' Gözlerini kapat '' dedi. Kız gözlerini kapattı. '' Anneni Dedeni Anneanneni ve Babanı düşün. Güzel bir günde parkta oynadığınızı düşün ''  dedi. Kız '' Tamam '' diyebildi sadece.

Kenan ve küçük kızı izleyenler göz yaşlarını tutamıyorlardı..

Kenan '' Ne hayal ediyorsun ? ''
'' Anlatır mısın ''
Yeşim '' Pikniğe gitmişiz. Piknikte ben koşuyorum.. Babam beni yakalamaya çalışıyor. Kardeşim Annem'in koynunda. Dedem ve Anneannem mangal'ın başında ''
'' Herkes benimle ilgileniyor ve ben çok mutluyum ''

Silah sesi duyuldu.. Kenan kızın beynini dağıtmıştı. Kızın kafatasından dağılan beyin parçaları ve kan Kenan ve meraklı insanların üzerine gelmişti. Kenan'ın suratı küçük kız'ın kanı ile kaplıydı. Kenan küçük kızı kucağına aldı ve dışarıya çıktı.

Merakla toplanan kalabalık ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. 

Kenan '' Osman Amca'yı dünkü Alışveriş Merkezinde zombi ısırmış. Bunu bize söylemedi. Bugün kendisi ile görüştüm.  Bu grubun liderliği için yaşlı olduğunu görevi benim devralmamı istediğini söyledi. Bense bakarız diyerek geçiştirdim.  Görüşmemiz yarım saat kadar sürdü. Bu süre zarfında ısırıldığını yada anormal bir durumun olduğunu anlamadım. Çok üzgünüm '' Keşke daha önce müdahale etme imkanım olabilseydi .. ''

'' Bundan sonra arkadaşlar Bana abi amca gibi sıfatlar söylemeyeceksiniz ''
'' Benim adım Komutan ''
'' Bundan sonra  yemek bulmak için eğitimli adamlar göndereceğiz ''
'' Zombilere karşı eğitilmiş adamlar ''
'' Savaşabilecek adamlar ''
'' Burada bazıları yemek getirsin bazılarımız yesin devri bitti ''
'' Hepimiz bundan sonra elimizi taşın altına sokacağız ki ; böyle trajediler bir daha yaşanmasın ''
'' Eli silah tutan herkes savaşacak ''
'' Her doğurgan dişi çocuk yapacak ''
'' Bunlara itirazı olan var mı ? ''
'' Benim yerine başkan olmak isteyen var mı ? ''
Kerem birden '' Komutan '' diye bağırdı.
'' Komutan '' Komutan '' Komutan ''  Önce yanındakiler buna eşlik etti. Sonra diğerleri. Bütün kalabalık '' Komutan '' Komutan '' Komutan '' diye bağırıyordu..
Arzu ve Beyza ise Kenan'ın bu yükselişini gördüklerinde gözleri dolmuş ağlıyorlardı..


Şimdi ..

Aradan bir ay geçmişti. Kenan artık aradığı saygınlığı bulmuştu. Herkes ona saygı ve sevgi besliyordu. Oda bu durumdan memnundu. Kendisine ufak çaplı askeri bir birlik bile kurmuştu siviller içinden. Amatör askerler.. Askerden daha çok paintball oynamaya gelmiş iş arkadaşı grubu gibiydiler. Fakat Kenan için sorun değildi bu.. Kenan egosu yüksek bir züppeydi. İçindeki züppe her zaman en iyi olması gerektiğini söylüyordu.

Kenan ve amatör askerlerden oluşan guruba bir isim vermek gerekirse en güzeli soysuzlar olurdu. Biz onlara soysuzlar diyelim. 

Kenan Beyza ile kaldıkları odada sırt üsttü yatıyordu. Sabah güneşi suratına vuruyordu. Sırt üstü çıplak bir şekilde yatıyordu.. Kül tabağındaki sigarayı alıyor bir duman alıyor kuvvetlice içine çekiyor ve bırakıyordu.. Hayatı boyunca oysaki sigaradan nefret etmişti. Sigaranın onu öldüreceğini düşündü hayatı boyunca.. 

Gözlerini kapattı..

Gözlerinin önüne zombiye dönüşmüş babasının ona saldırması geldi aklına. Elleri ile babasına engel olmaya çalışıyordu.. Babası ise yıllardır aç kalmış bir aslan gibi saldırıyordu biricik oğluna. Aslında o artık oğlu değil. Canlı bir et parçasıydı onun için. Kenan Babasına büyük bir saygı sevgi ve korkuyla bağlıydı. Bir gün bile olsun babasına karşı gelmemişti Kenan. Bir gün bile olsa babasının sözünden çıkmamıştı. Babası istediği için avukat olmamış mıydı ? Babasının istediği okullara gitmişti. Babasının istediği kıyafetleri giymişti. Babasının istediği hayatı yaşamıştı. Fakat o an farklıydı. Babası Kenan'ı öldürmek istiyor fakat Kenan ölmemek için direniyordu. Yaşamak için savaş veriyordu. Kenan babasına karşı gelmesi çok zordu. Fakat can tatlıydı..  Annesi engel oldu Babasına. Babası'da Annesinin parmaklarını ısırarak kopardı..

Gözlerini açtı Kenan.. Derin bir nefes aldı.. Sigarasından bir duman daha çekti içine.. Tekrar gözlerini kapattı.

Gözlerinin önünde annesinin Zombiye dönüşmüş babası tarafından parçalanması geldi. Babası Annesini canlı canlı etlerini ısırıyor. Halıya koltuklara Annesinin kanı sıçrıyordu. Babasının Annesini parçalanmasını görüyordu bir sinema filmi gibi. Babası Annesinin vücudunu ısırıyordu. Her ısırışta da bir parça eti ağzına alıyor çiğnemeden yutuyordu. Ağzından akan oluk oluk kanlar annesinin çok değerli halısına dökülüyordu. Kirletmeye bile doyamadığı. Isparta halısı bir daha çıkmamak üzere kana bulanıyordu.. Hemde kendi kanına.  Babası Annesinin boynundan ısırdı. Kenan ise korkudan hiç bir şey yapamamıştı. Annesi ise son nefesinde '' Oğlum kaç buradan '' diye bağırıyordu. Boynundaki şah damarı kopardı Babası. Akan kan Kenan'ın ayak ucuna kadar gelmişti. Kenan korkudan hareket bile edemiyordu..

Kenan Gözlerini açtı..

Hala kulaklarında çınlıyordu.. 

'' Oğlum Kaç Buradan ''

Kenan gözlerini tekrar kapattı..

Kardeşini ve Berna'yı alarak oradan uzaklaştığı geldi aklına. Sonra ise her şey daha da kötüye gittiğini gördü.. Geri plana atıldığını.. Bir eşya gibi kullanıldığını. Sonra ise modasının geçtiğini düşündü.. Nefreti çok daha arttı.  İnsanların dünyasında saygınlığı olan biriyken Zombilerin Dünyasında ise bir hiç olduğu geldi aklına.. Bu gerçek tokat gibi suratına vuruldu.. Suratına vuran kendi içinin sesiydi..

Gözlerini açtı..

Gözleri kapıya gitti. Kapısı kapalıydı.. Özenle gizlediği yerden DxN güç iğnelerini buldu.. Haftada bir kez kullanıyordu.. Güç iğneleri kendini daha güçlü ve daha iyi hissetmesini sağlıyordu.  Güç iğnesinin etkisi düşerken de vicdani duyguları harekete geçiyor ve gerçekle yüz yüze kalıyordu.. İki yıllık güç iğnesi stoku daha vardı Kenan'ın.. Ama hepsine bir uyuşturucu bağımlısının eroine aşkı gibi bağlanmıştı. Onlar dışında ona hayat veren hiç bir şey yoktu..

Damarlarında güç iğnesinin hareket ettiğini hissediyordu.. O sırada kapı açıldı. İçeriye giren Beyza'ydı.. Kenan birden sinirle ayağa kalktı. '' Ben sana demedim mi ? '' Ben bu odada yalnız başıma kaldığımda beni RAHATSIZ ETME '' diye diyerek Beyza'nın saçından yakaladı.. Beyza'yı saçından sürüklediği gibi yatağa doğru fırlattı. Beyza korkudan titriyordu..

'' Özür Dilerim ''
'' Özür Dilerim ''
'' Özür Dilerim ''
'' Bir daha yapmam ''
'' Seni merak ettim ''
'' Lütfen bana zarar verme ''
'' Benim canımı yakma ''

Yalvarıyordu.. Sesi çok kısık tondaydı.. Beyza çok korkuyordu.. Kenan Beyza'ya vurmaya başladı. Beyza ise eliyle suratını kapatıyordu. '' Lütfen vurma '' diye ürkek sesi ile karşılık veriyordu Kenan'ın şiddetine karşı.. Kenan bir anda pantolonunu indirdi. Yatağın üstünde yatan Beyza'nın üzerine geldi. Beyza'ya tecavüz etmeye başladı.. Beyza'yı sertçe beceriyordu Kenan.. Aslında Beyza'nın bir suçu yoktu fakat Kenan bundan zevk alıyordu sadistçe ve sapıkça..

Kenan üstünü giyinirken  Beyza ise ağlıyordu yatakta usul usul..  

Evden çıktı Kenan. Kerem hemen ayağa kalktı. Evinin kapısında bekliyordu adeta.  Kerem Kenan'a tapıyordu. Kenan öl dese gözünü bile kırpmadan ölürdü. Kenan için canını dahi verirdi. Kenan amatör askerlerinin kaldığı barakaya doğru ilerledi.. Elliye yakın askeri onu orada bekliyordu.

Soysuzların barakasından içeriye girdiğinde herkes ayağa kalktı. Yaşları 15 ile 30 arasında değişen soysuzlar gurubu komutanlarına saygılarını sunuyorlardı.

Kenan '' Bugün nereyi araştırıyoruz ''
Hüseyin '' Komutanım buranın elli kilometre doğusunda askeri bir birlik var. Oradaki erzakları silahları ve arabaları ele geçebiliriz. ''
Kenan '' Güzel ''
'' Yirmi kişi burada güvenlik için dursun.  Diğerleri ise hazırlık yapsın. Yola çıkıyoruz ''
'' Yola çıkacak kişileri ehliyeti olan insanlardan seçin ''
Hüseyin '' Emredersiniz ''
Kenan ve soysuzlar grubu arabalara atladıkları gibi yola koyuldular. En önden ise Kenan'ın Psko Soldiers'den çaldığı hummerı vardı. Hummer göz kamaştırıyordu. Kenan komutana Kerem ve Hüseyin yaverlik ediyorlardı. 

Kenan Hüseyine verdiği emir ile arabasını konvoyun en arkasına geçirdi. Hüseyin ve Kerem bundan bir şey anlamamışlardı.  Fakat askeri birlikte askerler varsa ateş edebileceklerinden şüphelenmişti Kenan. Telsizin frekansını askeri frekansa getirmesini söyledi. 

Bir caddeden geçiyorlardı. Zombiler dünyaya gelmeden önce işlek bir cadde olduğu belliydi. Hertarafta dükkanlar vardı. Zombiler ara sokaklardan arabaların seslerine doğru çıkmaya başlamışlardı bile. Suratı yenmiş zombiler en korkunç görünenleriydi. Kenan arabanın camını açmıştı. Sigarasının külünü arabadan dışarıya atarken zombilere sırıtıyordu. Hüseyin ve Kerem olmasa belkide zombilerle konuşacaktı.  

Kenan '' Belkide hiç kaçamadan hiç savaşamadan teslim oldular ''
'' Belki oğulları, abileri, kız kardeşleri, karı ve kocaları zombiye dönünce savaşmaktan vazgeçtiler '' 
'' Belkide büyük mücadeleler verdiler ''
'' Ama ne olursa olsun ''
'' Gerçek sona eriştiler ''
'' Zombi olma gerçeği '' 
Hüseyin '' Özür dilerim komutan. Lafını kesiyorum. Caddenin sonundan sonra dağ yoluna gireceğiz. Dağ yolu tahmini olarak beş kilometre kaldı ''
Kenan sadece kafasını salladı. 

Komando Birliği ..
Bütün arabalar Komando birliğinin kapısına gelmişlerdi. Kapı zincirlerle kilitliydi. İçeride ne insanlardan nede zombilerden bir işaret vardı. Kimse arabalardan inmiyordu. Kenan arabadan indi.  Kapıdaki kalın zincirlere ateş etti. Zincirler kırıldı. Kapıları ittirmesiyle kapılar sonuna kadar açıldı.  Kenan yavaş yavaş kapıdan içeri girdi. Kenan'ın iki elinde iki silah vardı.
Hüseyin ve Kerem kapıdan içeriye girmek istediler. Fakat Kenan durun diye işaret verdi.

Kenan '' Megafonu getirin ''
Hüseyin '' Emredersiniz ''

Hüseyin koşarak geldi ve Kenan'a megafonu uzattı.

Kenan '' Geri çekil ''
Hüseyin '' Emredersiniz ''

Kenan '' Sesimi duyan var mı ? ''
'' Orada kimse var mı ? ''
'' Adamlarımla buraya erzak almaya geldik ''
'' İçeride eğer ki bir insan varsa , ellerini kaldırıp dışarı çıksınlar ''
'' Kimseye zarar vermeyeceğiz. ''
'' Büyük bir barınağımız ve evlerimiz var ''
'' Suyumuz ve yemeğimiz var ''
'' Bize güvenebilirsiniz ''
'' Sizlere beş dakika veriyorum ''
'' Beş dakika sonra adamlarımla ben içeriye gireceğiz ''
'' İçeriye girdiğimiz de canlı yada cansız ayırt etmeden öldüreceğiz ''
'' ÖNCE CAN SONRA CANAN ''
'' Beş dakikanız başladı ''

Hüseyin '' Adam çok cesaretli ''
Kerem '' Tek başına dikiliyor komando birliği karşısında ''
'' Gerçek bir efsane '' 

Kenan '' Beş dakikanız doldu ''
'' İçeriye giriyorum ''

Arabalardan dışarıya çıktı soysuzlar.. Hepsi birbirinden cesaret alan it sürülerinden başka bir şey değildiler zaten. Ana binanın kapısına yavaş yavaş yürüdü..  Kapının kulpuna ve anahtar deliğine iki silahından çıkan iki şarjör mermiyi boşalttı. Kapılar dışarıya doğru açılmıştı.
Birden kapıdan zombiler dışarıya doğru çıktı Elindeki silahları tekrardan doldurduğu gibi zombilere ateş etmeye başladı. Zombileri birer birer indiriyordu. Zombilerin hepsini indirmişti. Hem talim yapmış hemde yanındaki soysuzların gözünde bir kademe daha büyümüştü.

Silahı ile hadi gelin diye işaret etti Kenan.  Adamlarıda kapıdan içeriye girerek Kenan'ın yanına geldiler. Kenan '' Adamları paylaştırdı. ''
'' Sen sen sen şu tarafa ''
'' Sen ve Sen kapıyı bekle ''
'' Sen sen şuraya bak ''
'' Sen sen cephane deposuna bak ''
'' Sen sen sen araçlara bak iş yapanları belirle ''
'' Ben Hüseyin, Kerem , Akın, Cihan ve Murat ana binaya giriyoruz ''

Hiç kimse Kenan'ın kararını ikiletmeden yerine getirdi.
Kenan ve seçtikleri ana binadan içeriye girdiler..  İçeride asker kıyafetleri botları buldular. Onların hepsini almışlardı. İşlerine yarasın yaramasın savaşı hatırlatan her şeyi alıyorlardı. 
Hüseyin '' Komutanım dışarıda bir sorunumuz var ''
Kenan '' Neymiş o ''
Hüseyin '' Komutanım arkadaşları askerler ele geçirmişler. ''
Kenan '' Siz camlara gidip siper alın ''
'' Ben konuşacağım ''
'' Olumsuz bir şey olursa ateş edeceksiniz askerlere ''
'' Kim yaşayacak buna Allah karar verecek ''
'' Anlaşıldı mı arkadaşlar ?''
Hep bir ağızdan sessiz bir şekilde '' emredersiniz komutanım '' diyebildiler. Hüseyin Kerem bir pencereye geçerken cihan ve akın başka bir pencereye Murat ise kapının hemen arkasında siper almıştı. Kenan ise dışarıya çıkıyordu.

Karşısında on tane gerçek asker vardı. Amatör askerleri paket etmeleri hiçte zor olmamıştı. Kenan sert bakışlarla gerçek askerlere doğru yürüyordu. Elindeki iki silahı ise duruyordu.  Teğmen'e doğru yürüdü. 

Teğmen '' Kimsiniz siz ? ''
Kenan '' Ben adrenalin komutanlarından Kenan ''
'' Bölüğümü istanbuldaki koruma görevinde kaybettim ''
'' Buraya da bir şeyler bulmaya geldik ''
'' Siz kimsiniz peki ? ''
Teğmen '' Bu bu bölüğün teğmeni faruk ''
Kenan '' Nereden bileceğim senin teğmen olduğunu ''
'' Şu yerde yatan zombileri bile ben ve ekibim temizledi ''
'' Sizin buraya bizim gibi yağmaya gelmediğinizi nereden bileyim ''
'' Burası terk edilmiş gibiydi. ''
Teğmen '' Sana açıklama zorunda değilim ''
Kenan '' Eğer askersen bana açıklama zorundasın. Çünkü senin üstünüm teğmen ''
'' Ayrıca buradaki adamları yakalamış olabilirsin. Ama evin içinden sizlere doğru doğrultulmuş silahlar var ''
'' Her adamına karşılık bir asker var ''
'' Sen benim adamlarımı öldürürsen onların kanı yere düşmeden seninkilerde ölür ''
'' O yüzden indir silahları ''
'' Bunlara gerek yok. ''
'' Çok fazla ölüm oldu zaten ''
Teğmen '' Sizin ne olduğunuz hakkında bilgi sahibiyim artık ''
'' Sen ve diğerleri bir avuç serserisiniz. ''
'' Size burayı terk etmeniz için 10 dakika veriyorum ''
'' 10 dakikada terk etmediğiniz takdirde sizleri dışarıdaki zombilerden daha kötü yapacağım ''
Kenan '' Gel senle bir anlaşma yapalım ''
'' Benim bir sokak serserisi olduğumu düşünüyorsun ''
'' Bende senin bir hırsız olduğunu düşünüyorum ''
'' Dünya ölüm ile hemen hemen aynı yaşta. ''
'' Sen ve ben teke tek dövüşelim ''
'' Ölümüne ''
'' Eğer ben kaybeder isem Adamlarımla birlikte benim yaşadığım yere gidebilirsiniz ''
'' Yada burada kalabilirsiniz. Adamlarımın canlarını bağışlarsan da buradan çekip giderler. Siz gene burada kalırsınız ''
'' Eğer ben kazanırsam. Sokak serserisi adamların buradan çekip giderler. Buradaki herşeyde bana ait olur ''
'' Kararını ver ''
'' Sana iki dakika ''
'' Türk silahlı kuvvetlerin bir askeri olarak Ben bir hırsızdan korkmuyorum. ''
'' Sen Türk silahlı kuvvetlerin bir askeri olarak bir sokak serserisinden korkuyormusun ? ''
Teğmen '' Durdu.. '' Düşündü '' Kabul etti ''

'' Eliyle bir yer işaret etti. ''
'' Orada seni bekliyorum ''

Teğmenin işaret ettiği yer. Askerlerin eğitim alanlarından bir tanesiydi. Teğmen orada sayısız eğitim vermiş ve sayısız müsabakadan galip ayrılmıştı. 
Teğmen yürüyordu. Silahlarını giderken yere atmıştı. Teğmeni askerleride ellerindeki silahları soysuzlar grubuna doğrultmayı bırakmış ve teğmenlerinin peşinden yürüyorlardı.  Diğer köşede ise Kenan ve soysuzlar grubu yürüyordu.. 

Savaşın sonunu iki tarafta merak ediyordu..

Teğmen üstünü tamamen çıkartmış sadece pantolonu ve botları ve asker künyesi ile Kenan'ın karşısına gelmesini bekliyordu. Arkasındaki askerleride merakla dövüşün sonucunu bekliyorlardı..

Kenan askeri kıyafetini yavaşça çıkardı.. Askeri ceketini çıkartırken çok yavaş hareket ediyordu.. Asker Botlarına sakladığı iki ufak bıçağı arkasında duran Kerem'e teslim etti. Ceketini Hüseyine doğru uzattı. Kenan çok ağır hareketler ile soyunurken. Teğmen ise ısınıyordu..

Kenan özenle askeri ceketini çıkarttı. Askeri ceketini uzatırken ani bir hareketle hüseyinin elinde duran otomatik askeri tüfeği eline alır almaz arkasını döndü ve teğmen ve silah arkadaşlarını taradı..
Silah ile taradığı teğmen ve arkadaşları kurşunlardan delik deşik olmuşlardı..  Bütün şarjörü üstlerine bir yağmur gibi yağdırmıştı..

Soysuzlar çetesi şoka girmişti. Bir kişinin kazanacağı , bir kişinin öleceği bir dövüş beklerken on bir tane insan komutanları Kenan'ın elinden çıkan mermiler ile öldürülmüşlerdi..
Hepsi şaşkındı..
Kenan '' Ne söylerler bilirsin Teğmen ''
'' İnsanı silah öldürmez. İçindeki Mermi öldürmez. İnsanı insan öldürür '' 
'' Herkes harekete geçsin ''
'' Mühimmatları toplayın ''
'' Bakmayın bana öyle ''
'' Ben bunları öldürmesem sizi öldüreceklerdi. ''
'' Ayrıca ben teğmeni öldürsem dahi. diğer askerler sizleri tarayacaklardı. ''
'' Hepsinin silahlarının emniyetleri açık ve mermileri ağızlarında ''
'' ZOMBİLERİN DÜNYASI hayatta kalanların var olanların savaşı ! ''
'' Ha hayatta kalırsın. Ya yerde yatarsın. Yada '' Ettt ettt '' diye gezersin ''
'' Başka seçenek yok ulan ''
'' Herkes dediğimi yapsın ''
'' Acele edin ''
'' Kerem bana içki ve sigara getir ''

Kenan'ın bu konuşmasından sonra herkes mühimmatları toplamak için etrafa dağılmıştı. Kenan ise yere oturmuş ve bir kaç dakika önce canlı kanlı karşısında duran insanların ölü hallerine bakıyordu. Vicdanı hiç bir şekilde sızlamıyordu. Bunu daha önce zaten planlamıştı. Hüseyine dışarı çıkmadan önce silahını hazır vaziyete getir. Ben üstümü çıkartırken de silahını almamda yardımcı ol demişti. Her şeyi daha önceden planlamıştı Kenan..

Kenan iyi anlamıştı artık.. Zombilerin Dünyasında asıl gücün bilekte değil beyinde olduğunu..

Kerem '' Komutanım buraya bakın '' sesi ile birlikte birden kendine geldi Kenan. Ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Silahlığın arka tarafında gizli bir nezarethane vardı. Onu Kerem bulmuştu. Kerem komutanım burada otuza yakın genç kız bulduk. Çok korkmuşlar..

Kenan '' Merhaba. Ben Adrenalin komutanlarından Yüzbaşı Kenan ''
'' Sizleri kurtarmaya geldik ''
'' Kurtarmaya geldik demeyelim de. Sizleri tesadüfen bulduk ''
'' Sizleri kaçıran belkide sevdiklerinizi öldüren askerlerin cezasını verdik ''
'' Onlara Türk Askeri denmez. Onlar hırsızlar sürüsü ''
'' Bu şerefli üniformayı kirlettikleri içinde cezaları idamdı. Ve hepsini idam ettik ''
'' Şimdi kim buraya nasıl ve neden geldiğini anlatacak ? ''
Ece '' Bizi buraya dün getirdiler ''
'' Biz üniversite öğrencileriyiz. ''
'' Kız ve erkek yurdunda kapıları kilitlemiştik ''
'' Sayımız yüze yakındı ''
'' Erkekler yiyecek ve içecek buluyorlardı ''
'' Bizde yemek yapıyorduk ''
'' Taki bu askerler gelene kadar ''
'' Erkek arkadaşlarımızı öldürdüler ''
'' Bizide buraya getirdiler ''
Kenan '' Artık geçti ''
'' Erkek arkadaşlarınızı geri getiremem. ''
'' Ailenizi aramanıza bulmanıza da yardımcı olamam ''
'' Fakat size yer ve barınak sağlayabilirim isterseniz ''
'' İstemezseniz de sizlerin kilidini açayım ''
'' Gidebilirsiniz ''
'' Kilitleri aç Kerem ''
'' Düşünmek için yarım saatiniz var ''
Kerem '' Emredersiniz komutanım ''
Ece '' Bir şey sorabilir miyim ? ''
'' Siz nerede yaşıyorsunuz ''
'' Kaç kişilik bir grupsunuz ? ''
'' Kaç kadın ve kaç erkek var ? ''
Kenan '' Sayımız beşyüz civarı ''
'' Kaç erkek ve kadın var bilmiyorum ''
'' Fakat kırk yedi tane ufak çocuk var ''
'' Kadınlar erkekler ve çocuklar olarak yaşıyoruz ''
'' Şöyle düşünün büyük duvarların arasında apartmanlarda yaşıyoruz ''
'' Evet hepinize aynı ev düşmeyecek ''
'' Fakat genede sizleri birer ikişer evlere yerleştireceğiz ''
'' Karar sizin ''
'' Yarım saat içinde sizden bir ses çıkmaz ise gideceğiz ''
'' Kararınızı verirsiniz. ''
'' Gidelim Kerem ''

Kenan ve Kerem giderlerken. Kerem bu duruma çok şaşırmıştı. 

Kerem '' Komutanım. Bu kadar kızı bir arada görmemiştim ''
'' Bunların kendileri karar verirse bizimle gelmezler ''
'' Bizimde kadınlara ihtiyacımız var ''
'' Hem neslimizi devam ettirmek hemde çocuklarımıza bakmaları için ''
'' Neden bir seçenek tanıdınız ? ''
'' Haddimi aştıysam özür dilerim ''
Kenan Kerem'in sorusuna gülmüştü.
Kenan '' Sen hiç bir tavşan yakaladın mı ? ''
Kerem '' Hayır komutanım ''
Kenan '' Tavşanı yakalamak için asla ürkütmezsin. Ürkütürsen elinden kaçıp gider. istediğini yapmaz. Ürkütmeyeceksin ''
'' Zaten birazdan da bizimle gelecekler ''
Kerem '' Nasıl bu kadar eminsiniz ? ''
Kenan '' Bu yerde yatanların asker olmadıklarını anladığım kadar eminim ''

Soysuzların diğer üyeleride Kenan ve Kerem'in yanına gelmişlerdi. Bütün grup olayı duymuş ve Kenan'ı yadırgadıkları için hepsinde bir pişmanlık vardı. Fakat Kenan bunu sorun etmiyordu. Haklı olmanın vermiş olduğu dayanılmaz rahatlıkla birlikte keyfini sürüyordu olan bitenin..

Sonunda kızlar da kabul etmişlerdi. Kızlarıda alıp geri dönüyorlardı. Kenan Ece'yi gözüne kestirmişti. Ece'yi kendi jeepine almıştı. Ece bir seksen boyunda büyük göğüslü yuvarlak kalçalı esmer bir kızdı. Esmer güzeliydi. 

Tekrardan evlerine dönmenin huzurunu içinde yaşarken bunu kutluyordu Kenan. Elindeki viski şişesini içiyor. Bir yandan da çıkardığı sigarayı yakmıştı. Keyfine diyecek bir şey yoktu. Yanında oturan Ece'ye de sigara uzattı. Ece çekinerek sigaradan bir tane aldı. Sigarasını Kenan yakmıştı. Kenan sonra ise Ece'ye içki şişesini uzattı. '' İç '' dedi. Ece gene çekinerek içkiden bir yudum aldı. Ağzı burnu buruşmuştu fakat genede Kenan'ın dediğini yapmıştı. Üzüm siyahı gözlerini dikmiş Kenan'a bakıyordu.. Kenan ise gülüyordu..

Sonunda eve varmışlardı. Coşkulu kalabalık onları bekliyordu.. 

Kenan hummerin kaputuna çıktı..

'' Beyler bayanlar '' 
'' Bugün askeri bir birliğe gittik. Haftalar öncesinden terk edilmiş gibiydi. '' 
'' Orada eşkıyalar ile karşılaştık ''
'' Arkadaşlarımın üstün gayretleri sonucunda hiç birimize bir şey olmadan sağ salim döndük ''
'' Ayrıca eşkıyalar üniversite öğrencilerini kaçırmışlar. Erkek öğrencileri öldürüp. Kız öğrencileri kaçırmışlar ''
'' O kız öğrencileri de buraya getirdik ''
'' Onlarıda içinizden birileri gibi görmeyi ihmal etmeyeceksiniz ''
'' Sizlere ricam budur ''
'' Onlara en ufak bir ayrımcılık yapan karşısında beni bulur ''
'' Onlara en ufak kötü davranan karşısında beni bulur ''
'' Siz neyseniz gözümde onlarda o ''
'' Onlara iyi davranırsanız bende sizlere iyi davranırım ''
'' Onlara kötü davranırsanız size bende kötü davranırım ve kim olursanız olun. ister doktor ister hemşire ister öğretmen buraya ne kattığınıza bakmam kapının önüne koyarım ''
'' Umarım anlamışsınızdır '' 

Kenan herkesi evlere dağıtırken Ece yi ve Ece'nin yakın arkadaşı Hülya'yı evine açmıştı. Eve gelen iki bekar bayandan Beyza'nın hiç hoşuna gitmemişti.

Eve girdiler birlikte. Kenan'ın oturduğu ev üç katlı bir villaydı. Herkes apartman dairelerinde yaşarken o villada yaşıyordu. Kenan çok acıkmıştı. Arzu'nun karnı ağrıdığı için erkenden yatmıştı. Bütün yemekleri Beyza yapmıştı. Beyza Kenan'ın yemeğini koyarken masaya çok sert bir şekilde koymuştu. Beyza çok güzel bir kadındı. Fakat gördüğü şiddetten ve Kenan'ın izin vermemesinden dolayı kendine bakamıyordu. En ufak güzel gözükse Kenan'a dayak yiyor. Sen kimin için süslendin diye işkenceye maruz kalıyordu. Fakat bütün işkencelere dayağa katlanan bu kız. Eve gelen iki güzel genç kızdan çok rahatsız olmuştu. Kendisine tecavüz eden işkence yapan adama trip yapabilecek kadar. Bunu Ece ve Hülya'da fark etmişlerdi. Fakat genede bozuntuya vermiyorlardı. 

Yemek boyunca Ece'nin Kenan'ı süzdüğünün farkındaydı Beyza. Çok sinir olmuştu. Bu kızlar nereden çıkmıştı. Sadece Ece değil. Hülya'da Kenan'ı süzüyordu. İkiside çaktırmadan asılıyordu Kenan'a. Çünkü Zombilerin Dünyasında güçlünün yanında olmak her şeyden öteydi. Yeni gelen genç kızların gözü Kenan'ın üzerindeydi. Çünkü Kenan onları koruyup kollayacaktı..

Kenan yemeğini bitirdi.. Beyza'ya baktı ve '' Canım misafirlerimize kalacakları odayı göster '' dedi ve odasına çıktı. Beyza'da Kenan'ın söylediğini yaptı.

Kenan sabah olmuştu. Uyandı.. Hava mevsim şartlarına göre çok güneşliydi. Ağustos ayı gibiydi. Dışarıdaki güneş gözlerini kamaştırıyor ve tenini yakıyordu. Kenan yataktan kalktı. '' Beyza '' '' Beyza '' dedi . Fakat hiç bir şekilde ses gelmedi. Odanın kapısını açtı. Merdivenlerden aşağıya indi. Evde kimse yoktu. Arzu'nun odasından sesler geliyordu. Arzunun odasına doğru yürüdü. Arzu'nun odasının kapısını açtı. Gördüğü manzara karşısında dili tutulmuştu.

Arzu'yu yatakta domaltmış bir asker kıyafetli bir erkek beceriyordu. Başka bir erkeğe ise Arzu oral sex yapıyordu. Diğer erkekler ise Arzu'nun etrafında sıralanmış sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı.

Kenan '' Ne oluyor lan burada '' dedi ve elindeki silahı Arzu'yu siken adamlara doğrulttu. Tam ateş edeceği sırada adamlar suratlarını Kenan'a doğru çevirdiler. Arzu'yu evire çevire siken adamlar Bugün öldürdüğü askerlerden başkası değildi. Kenan '' Olamaz '' dedi. Sonra ise gözlerini kapattı. Tekrar gözlerini açtığında kendisini kardeşini sikerken buldu.
Arzu altında inliyordu.. '' Hadi abi devam et '' '' Çok güzel '' '' Çok zevk alıyorum ''


Kenan birden yataktan fırladı.. Terden sırılsıklam olmuştu. Yatağın başında Beyza oturmuş Kenan'ı izliyordu. Kenan çok korkmuş sinirlenmiş ve öfkelenmişti..

'' Neden uyumadın ''
'' Neden beni izliyorsun ''

Beyza '' Bugün kurtardığın kızlar mı güzel ? Yoksa ben mi güzelim ? ''
'' Doğruyu söyle bana ''
Kenan '' Yat zıbar ''
'' Adamın asabını bozma gece gece ''
'' Arzu odasında mı ? ''

Kenan yataktan kalktı ve kapıya doğru yöneldi.

Beyza '' Lütfen kızma. Sen benim her şeyimsin '' diyerek ayaklarına yapıştı. '' Beni sakın bırakma. '' Beni sakın sokağa atma '' Ben sensiz ne yaparım bu koca dünyada '' Senin mutlu olman için her şeyi yaparım '' Ben onlardan daha güzel ve daha bakımlıyım '' Sadece senin için süslenir ve artık evden dışarı çıkmam. '' Pencereden bile bakmam Vallahi bak ''

Beyza'nın bu yalvarmalarından sonra Kenan'ın içi acımıştı. Beyza'yı ayaklarının ucundan kaldırdı. Beyza'ya sarıldı. İki eli ile Beyza'nın suratını okşadı.

'' Sen benim bir tanemsin ''
'' O kızlar da senden güzel değil ''
'' İkisini topla bir sen etmezsin ''

Dedi ve Beyza'yı dudaklarından öpmeye başladı. Beyza da Kenan'a karşılık veriyordu. Kenan'ı öyle bir öpüyordu ki yercesine. Bir zombinin eti ısırırcasına öpüyordu. Kenan'ın kucağına atladı. Kenan ve Beyza öpüşerek yatağa kadar geldiler. Kenan Beyza'yı yavaş ve kibar bir şekilde yatağa bıraktı. Öpmeye devam ediyordu Beyza'yı. Belkide ilk kez tecavüz etmeden sevişiyordu Beyza ile. Beyza'nın boynunu öpüyordu Kenan. Bir yandan da vücudunu okşuyordu. Dolgun memelerini avuçluyordu. Kenan yavaş yavaş Beyza'yı soğuyordu. Kenan Beyza'nın boynunu öperek göğüslerine kadar geldi. Göğüslerini emmeye yalamaya başladı. Göğüslerinde daireler çiziyordu diliyle. Beyza ilk defa zevk alıyordu. Kenanla belki yirmi otuz kez sevişmişti şimdiye kadar fakat ilk kez zevk alıyordu. Kenan Beyza'nın bütün vücudunu yalıyordu. Beyza zevkten yastığı ısırıyor. Elleri ile yorganı sıkıyordu..

Kenan Beyza'nın içine girdi. Beyza'nın üzerinde gidip geliyordu. Beyza zevkten inliyordu. İnlemeleri bağırmaya geçmişti.

'' Daha hızlı aşkım ''
'' Çok zevk alıyorum aşkım '' diyerek kendinden geçiyordu.. Kenan'da çok zevk alıyordu. Kenan gözlerini kapatıyordu arada aldığı zevkten..

Arzu'nun sesini duydu '' Abi çok güzel , böyle devam et ''

Kenan gözlerini açtı.. Siktiği kişi Beyza değil Arzu'ydu.. Kendi kız kardeşini sikiyordu. Kız kardeşi altında bir orospu gibi inliyordu. Bu çok ağır geldi Kenan'a.. Kenan birden kendini kaybetti ve Arzu'nun boğazını sıkmaya başladı.. Arzu'yu boğuyordu. Ama aslında boğulan kişi Beyza'ydı.. Kenan birden kendine geldi ve boğduğu kişinin kız kardeşi olmadığını anlamıştı. Ellerini çekti bir anda Beyza'nın üstünden. Beyza boğulmaktan son anda kurtulmuştu. Öksürüyordu. Öyle kuvvetli öksürüyordu ki yataktan çıplak şekilde yere düştü. Kendine geldiğinde '' Kötü bir şey mi ? yaptım '' dedi. Kenan '' Beyza bana söylemediğin bir şey mi var ? '' Arzu hakkında özelliklede '' Sakladığın bir şey mi var ? ''
Beyza '' Hayır yok ''
Kenan '' Erkek arkadaşı mı ? var ''
Beyza '' Bildiğim kadarı ile yok ''
Kenan '' Bak eğer varsa seni öldürürüm ''
'' Öldürmem seni sokağa atarım ''
'' Zombiler gelirler etlerini yerler ''
Beyza '' Yemin ederim ki yok ''
Kenan '' Yat zıbar o zaman ''
Beyza '' Nereye gidiyorsun ''
Kenan '' Seni ilgilendirmez ''

Kenan üstünü giydi ve odadan dışarıya çıktı. Arzu'nun odasına yöneldi. Arzu'nun kapısını açtı. Arzu mışıl mışıl uyuyordu. Arzu'nun yanına kadar geldi. Arzu'nun saçlarını okşadı.. 

Ertesi sabah..

Yeni gelen üniversiteli kızlara hoş geldin partisi yapılacaktı. Partiye Arzu Beyza ve Kenan'da katılacaktı. Partiye davetli olan Arzu minicik bir etek giymişti. Üstünde de askılı bir body vardı. Çok sexy ve çok güzeldi. Kenan bu giyiminden çok rahatsız olmuş olsada kardeşine söz geçiremiyordu. Çünkü asker olmadığı gerçeğini bilen tek kişi oydu. Arzu bunu herkese yayabilir di.. Eski dünyada kız kardeşine karışmazdı. Ama yeni dünyada kız kardeşinden başka kıskanacağı hiç kimse yoktu. 

Dışarıda açık havada parti düzenleniyordu. 

İsmail Abi '' Aramıza yeni katılan arkadaşlara hoş geldiniz diyorum. Evinizde hissetmeniz için size kaynaşma gecesi düzenledik. Umarım yataklarınızda huzur içinde uyumuşsunuzdur ''
'' Size hoş geldin derken , Aramıza geldiğinden beri geceleri daha güvenli uyumamızı sağlayan gençlerimize askeri eğitim veren Kenan komutanı kürsüye davet ediyorum ''

Kenan kürsüye doğru geldi ..

Kenan '' Size hoş geldin partisi. Bizim içinde insan olduğumuzu hatırlamamız için bir fırsat bu '' Biz koskoca bir aileyiz. Kadınlarımız erkeklerimiz ve geleceğimiz çocuklar. Herkes bolca çocuk yapacak. En az üç değil onüç çocuk istiyorum. Kenan gülerken kalabalıkta gülüyordu. Yok yok ciddiyim. Böyle ben bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum triplerine girmeyin. Bu dünyaya çocuk getireceksiniz. ''

'' Eğer ki hazreti Nuh sizin gibi düşünseydi insan nesli sona erirdi. Fakat Hz. Nuh sizin gibi düşünmedi. Dünyamıza çok zararlar verdik. Savaşlar. İç savaşlar. Suyumuzu kirlettik. Çocuklarımızı katlettik. Zengin daha zengin olurken fakir daha fakir oldu. ''

'' Fakat bu dünya zombilerin dünyası değil , bizim dünyamız. ''

'' Ben birilerinin korkudan, başkalarının açlıktan uyuyamadığı bir ülkede yaşamayı reddediyorum ''

'' O yüzden sayımızı çoğaltıp ülkemizden zombileri göndereceğiz ''

'' Yada onlar çürüyerek ölecekler ''

Bu sırada gözü Arzu'ya takıldı. Genç bir erkekle çok samimi şekilde konuşuyordu. Erkek kulağına doğru eğilmiş Arzu'ya birşeyler anlatıyor. Arzu'da cilveli bir şekilde gülüyordu. Konuşmasına daha fazla devam edemedi.. 

'' Ya onların dünyası yada bizim '' diyerek kürsüden ayrılırken alkış koptu..

o akşam şarkılar söylendi. içkiler içildi. Kenan oturduğu masada dört güzelle birlikte eğleniyordu. Beyza , Arzu , Ece ve Hülya.. Kenan içkileri birer birer mideye indirirken sigarasının birisini yakıyor birisini söndürüyordu.. Kenan'ın bu efkarlı ve keyifli hali Arzu'yu cesaretlendirmişti.

Arzu '' Abi kızmazsan sana bir şey söyleyeceğim ''
'' Benim bir sevgilim var Gökhan adında ''
'' Seni tanıştırmak istiyorum ''
Kenan '' Tabi kardeşim ''
Arzu Kenan'ın yanağından öptü. Sen bir tanesin. Benim canım abim. Benim anlayışlı abim diyerek

Gökhan korkarak ve çekinerek '' Merhaba abi '' diyebildi. '' Merhaba Gökhan '' dedi. Biraz konuştuktan sonra Kenan daha da sarhoş olmuştu. Ayakta zor duruyordu. Mahallenin diğer sakinleride kız vermek kolay değil. Allah tamamını erdirsin gibi laflar ediyorlardı gülerek. Kenan'ın iyice keyfi kaçmıştı. Herkesin haberi varken Kenan ayakta uyumuştu. Koca mahalleyi idare ediyor fakat arkasından iş çeviren kız kardeşinin haberini en son o duymuştu..

Arzu '' Abi kızmazsan bir şey itiraf etmek istiyorum sana ''
Kenan '' Neden kızayım ''
Arzu '' Dün midem ağrıyor diye yemeğe gelmedim ya ''
'' Gökhanla birlikteydim ''
Kenan '' Ne güzel '' diyerek gülümsedi.
'' Senin mutluluğun benim mutluluğum '' diyordu .. 

Kenan çok içmişti. Ayakta bile duramıyordu.  Beyza ve Arzu'nun yardımları ile güç bela eğlenen insanların arasından evine gidebiliyordu. Beyza ve Arzu güç bela yatağa yatırdılar. Arzu '' Abim bunun iki katını içer genede bir şey olmaz '' dedi. Beyza ise '' Kız vermek kolay mı ? '' diyerek gülüştüler..

Ertesi sabah Beyza'nın çığlığı ile uyandı Kenan , Ece ve Hülya.. Kenan yastığının altında sakladığı silahı aldı ve koşarak Beyza'nın çığlığının olduğu yere gitti. Beyza'yı kenara iterek birden havada asılı kardeşinin ayaklarına yapıştı. Hülya ve Ece ise şoka girmişlerdi. Kenan bağırmaya başladı '' Ne bakıyorsunuz '' İpi kesin '' 

Beyza koştu ve ipi kesti. Kenan'ın biricik kardeşi kendini asmıştı..

Kenan kız kardeşini yere yatırdı. Kulağını ağzına ve burnuna dayarken bir ellini de midesine koymuştu Arzu'nun. Arzu'ya suni teneffüs yapmaya başladı.. Hülya Ece ve Beyza ağlıyordu.
Kenan '' Ne bakıyorsunuz yardım çağırın '' diye bağırdı.. 

Suni teneffüse devam etti Kenan..

Dakikalarca yorulmadan devam etti..

Sonra bir el dokundu omuzuna.. Bu dokunan el İsmail Abi'den başkası değildi. Başın sağ olsun dedi üzgün bir ses tonu ile. Kenan etrafına baktı. Mahallenin büyük bir kısmı evin içinde toplanmış acıyan gözlerle Kenan'a bakıyorlardı. Kenan'ın gözleri dolmuş ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Yerde yatan kardeşini kaldırdı ve kanepenin üzerine koydu. Bir battaniye ile üzerini örttü.

Hiç kimse bir şey demiyordu..

İsmail abi masanın üzerinde duran kağıdı aldı ve okumaya başladı..

Kenan Abi

Biricik kardeşin senin istediğin gibi saf ve temiz biri olamadı. Sen bizim için canını ortaya atıp savaşırken kan döküp kanın dökülürken gökhan denilen hayvan bana defalarca zorla tecavüz etti. Sonra beni korkuttu. Amacı senin yanında olup kendini garantiye almaktı. Başlarda bana çok nazik ve çok iyi davranıyordu. Sonra ise gerçek nedeni ve gerçek suratı ortaya çıktı. Buna daha fazla katlanamazdım. Beni affet. Senden özür dilerim. Sana layık bir kardeş olamadım. Elveda.. 

İsmail Abi bunu okuduktan sonra Kenan'ın askerlerinden Hüseyin ve Kerem'e talimat vererek Gökhan'ı evinden aldırtarak bir odaya kapattırdı. Gökhan'ı kötü dövdü Hüseyin ve Kerem..

Olan bitenden haberi yoktu Kenan'ın.. Kenan kız kardeşini kendi elleri ile hiç kimsenin yardımı olmadan toprağa verdi. Kız kardeşinin mezarında oturmuş ağlamadan duruyordu.. İsmail abi yanına yaklaştı ve Acı mektubu ismail abi Kenan'a uzattı.  Kenan dikkatli bir şekilde mektubu okudu. Gözünden akan bir damla yaş mektubun üzerine geldi ve mürekkebi dağıttı.

Kenan '' Gökhan nerede ''
İsmail Abi '' Okulun disiplin odasında kilitli halde ''
'' Bu gerçeği sana söylemek istedim ''
'' Senin dışında da en yakın iki adamın Hüseyin ve Kerem biliyor ''
Kenan '' Sakın bana engel olma ''

Kenan odaya girdi.. Gökhan'ın elleri ve ayakları bağlı şekilde karşısında duruyordu... Belindeki bıçağı çıkardı..  Sana neler yapacağım Gökhan.. Gökhan başına gelecekleri anlamışçasına çırpınıyor ama kurtulamıyordu..

Kenan ağzındaki ipi çıkardı..

Gökhan '' Abi vallahi ben masumum ''
'' Ben bir şey yapmadım ''
'' Lütfen bana inan ''
'' Kız kardeşine tecavüz eden ben değilim ''
'' Bir yanlış anlaşılma var ''
'' Kız kardeşine hiç bir şey yapmadım ''
Kenan '' Gökhan Gökhan Gökhan .. ''
'' Bir dakika sus..

Kenan Gökhan'ın pantolonunu ve içindeki boxeri kesti.. Gökhan'ın penisi dışarıdaydı.

Gökhan '' Lütfen abi acı bana ''
'' Lütfen acı bana ''
Kenan '' Abisine yalan söyleyerek evden kaçıp senle buluşan . sana yalan söyleyerek kimlerle seni aldatırdı hiç düşündün mü ? ''
Gökhan '' Lütfen abi acı bana ''
'' Lütfen acı bana ''
Kenan '' Allah'ın acımadığına sende acımayacaksın ''

Kenan Gökhan'ın penisini tuttuğu gibi kökünden kesti ve bağıran Gökhan'ın ağzına penisi sokuverdi..

Gökhan acı içinde kıvranırken Kenan ise odadan dışarıya çıkıyordu.. Elleri ve üstü kan olan Kenan'a Kerem bir havlu uzattı. Yüzünü ve ellerini sildi.

Kerem '' Ailesini ne yapalım. İki kız kardeşi bir annesi ve bir babası var ''
Onlarıda diğer odalarda kilitli tutuyoruz.
Kenan'' Hepsine ölünceye kadar tecavüz edin ''
'' Sonra düşüneceğim ne yapacağımı ''
Kerem '' Emredersiniz. ''

iki gün sonra  ..

Tahtadan büyük bir kafes yapıldı.. Meydana kondu. Üstü örtülüydü.. Herkes toplanmıştı meydana..

Kenan '' Bazı suçları siz çekersiniz. Fakat öyle suçlar vardır ki ailenize de kara bulut gibi yapışır ''
'' Eğerki babanız alkolik biriyse, içkicinin kızı diye tanınırsınız ''
'' eğer ki babanız katil ise , katilin kızı derler size ''
'' Ailenizden bir birey iyi ise , Savcının babası derler, komutanın annesi, fakat kötüyse de kötü olarak sıfat takılır..  ''
'' Bugün kız kardeşime tecavüz eden Gökhan yaratığı ve ailesinin hesap verme günü. ''
Açın perdeyi..

Kafesin bir tarafında Zombiye dönüşmüş Gökhan vardı. Diğer tarafında ise dayak yemiş tecavüze uğramış ailesi..

Arada sadece bir tahta vardı. Zombiye dönüşmüş Gökhan tahtanın diğer ucundan kız kardeşlerine annesine ve babasına saldırmaya çalışıyor fakat saldıramıyordu. Gökhan'ın ailesi ise bir köşeye sinmişti. Aç ve susuz bırakıldıkları için kollarını kaldıracak halleri yoktu.

Kenan '' Kaldırın aradaki tahtayı..

Aradaki tahta kaldırıldı ve Gökhan birden en önde duran babasının boynundan ısırıverdi. Gökhan'ın iki kız kardeşi ve Annesi ise çığlık atıyordu..

Kenan '' Ailenizden birisi tecavüz ederse, hırsızlık yaparsa , birisini öldürürse , başkasının malına ırzına ailesine göz koyarsa, sonu hem kendi için hem ailesi için budur ''

Zombiye dönmüş Gökhan ailesindeki bireyleri ısırmaya devam ediyordu..

Kenan '' Götürün yakın bu kafesi ''
Kerem '' Emredersiniz .. ''

2 Gece önce

Kenan sızmış şekilde yatağında yatıyordu. Saat üçe geliyordu.. Yatağından yavaşça kalktı. Arzu'nun kapısını açtı ve Arzu'yu yastıkla boğmaya başladı. Arzu Kenan'ın boğmasına karşılık veriyordu. Fakat Kenan uzun kollu bir gömlek giymişti. Gömleğin kollarını da koli bandı ile çevirmişti. Tırnak izi olmasın diye.  Arzu bir dakika sonra çırpınmayı zaten bırakmıştı. Sonra ipi boynuna geçirdi cansız Arzu'nun.. Onu evin merdivenlerinden aşağıya attı. El yazısını değiştirdi ve Arzu'nun yerine bir not yazarak onuda sehpanın üzerine koydu. Sonra hiç bir şey olmamış gibi yatağına tekrar huzur içinde yattı..

Huzur içinde..

1 Mayıs 2014 Perşembe

65. Bölüm Askerler Kadınlar ve Zombiler

284- Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.

285- Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”

286- Allah, bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara Suresi)

Regaip Kandiliniz mübarek olsun..


Önce ..

Ölüm Meleği '' Sansar arabayı hazırla. Yola çıkıyorum ''
Sansar '' Ekibi toparlayayım mı komutanım ''
Ölüm Meleği '' Yola çıkıyorum dedim.. Yola çıkıyoruz hazırlanın demedim ''
Sansar '' Nereye gidiyorsunuz komutanım ''
Ölüm Meleği '' Ateş'in yanına.. Onunla konuşmaya gidiyorum Sansar ''
Sansar '' Komutanım lütfen yalnız gitmeyin ''
Ölüm Meleği '' Hiç bir şey olmaz bana Sansar ''

Ölüm Meleği Arabasına atladığı gibi Anadolu yakasına doğru arabayı sürmeye başladı.. Arabayı sürüyordu son hızla.. Sonunda Ateş'in Zindan Kapısı gözüküyordu.. Arabayı yavaşlattı biraz.. Telsizden ses gelmeye başladı..

Asker '' Burası Zindan Kapısı ''
'' Kendini tanıt ''
Ölüm Meleği '' Ateş'e Abisinin geldiğini söyleyin ''
Asker '' Kendini tanıt ''
Ölüm Meleği '' Ateş'e Abisinin geldiğini söyleyin ''
Asker '' General Ölüm Meleği Üssümüze geliyor. Komutanımıza bildirin ''
Ateş '' Bende onu bekliyordum zaten ''
'' Açın kapıları ''
Cabbar '' Ama komutanım ''
Ateş '' Saçmalamayın. Adam savaşmaya gelmiyor ''
'' Savaşmaya gelse tek mi gelir ''
'' Tabi daha kafayı yemediyse ''

Ölüm Meleği Zindan Kapının önünden yüz metre uzakta arabayı durdurdu.. Arabadan dışarıya çıktı.. Gökyüzüne baktı.. Bembeyaz bir kartal gökyüzünde daireler çiziyordu.. Kendi kendine '' Allah Allah Kartal'ın burada ne işi var '' dedi.. O sırada Zindan Kapının Kapısı açıldı ve Ateş kapıdan dışarı çıktı.. Ağır adımlar ile yürüyordu Abisine doğru..

Ölüm Meleği '' Bugün Ayın 13'ü .. On üçüncü cuma..''
'' Güzel bir filmdi değil mi Ateş ? ''
Ateş '' Evet. Güzel filmdi ''
'' Annemiz ve Babamızın olmadığı bir akşam birlikte seyretmiştik ''
Ölüm Meleği '' Çok korkmuştun ''
'' Abi beni korurmusun demiştin bana ''
'' Bende evet korurum demiştim ''
'' Ama doğrusunu söylemek gerekirse senden daha fazla korkmuştum ben .. ''
'' Güzel günlerimiz oldu ''
'' Sivilken , Askerken , Mahkumken ''
Ateş '' Evet şimdi ise sen bir taraftasın ben bir taraftayım ''
Ölüm Meleği '' Böyle olması gerekmiyor Ateş ''
'' Konsey senin kelleni istiyor ''
Ateş '' Beni öldürmek içinde seni mi gönderdiler ''
Ölüm Meleği '' Hayır ben seninle konuşmaya geldim ''
'' Onları ikna ettim ''
'' Bu savaşın kimseye bir faydası yok Ateş ''
Ateş '' Gene bana abilik yaptın ''
'' Yüzüme vurmak için mi ? geldin ''
'' Bırak bir seferde kendi ayaklarım üzerinde durabileyim ''
'' Artık koruma beni ''
'' Yeter artık ''
Ölüm Meleği '' Saçmalama ''
Ateş '' Bu iş burada bitti. Sen yoluna artık ben yoluma ''
'' Annen ve Babanıda buldun ''
'' Artık bitti Ölüm Meleği ''
Ölüm Meleği '' Lütfen beni dinle ''
'' Gel beraber yönetelim Türkiye'yi ''
'' Beraber omuz omuza aynı safta savaşalım ''
'' Birlikte kafa tutalım dünyaya ''
Ateş '' Birlikte olmamız için onlardan vazgeç ve buraya gel ''
'' Burada savaşalım birlikte ''
Ölüm Meleği '' Onlar olmadan olmaz ''
'' Onca insan bana güveniyor Ateş ''
Ateş '' Hem sen demiyor muydun bana Adrenalin komutanı olmam diye ''
'' Neden tükürdüğünü yalıyorsun ''
Ölüm Meleği '' Memleket dünya insanlık elden gidiyor anlamıyor musun ? ''
Ateş '' Benim kararım kesin Ölüm Meleği ''
Ölüm Meleği '' O zaman burayı terk etmen için sana yirmi dört saat süre veriyorum Ateş. ''
'' O süre zarfında burayı terk etmezsen sana operasyon düzenleyeceğim ''
'' Tek başıma geleceğim ''
Ateş '' Sen kimsin , Neyimsin benim  ''
'' İki tane rütbeye tav oldun ''
'' Çocuk musun ? Abimisin ? Titan mısın ? Babamısın ? Eş misin ? Mahkummusun ? Teğmen misin ? General misin ? Arkadaş katilimisin ? Kardeş katilimisin ? ''
'' Nesin sen söylesene  ! ''
Ölüm Meleği '' Lan geri zekalı ben olmasaydım da seni gene seçmeyeceklerdi ''
'' Asit'ti seçeceklerdi ''
'' Asit'in gıkı çıkıyor mu ? ''
'' Hayır ''
'' Görevini yapıyor ''
'' Diğerlerinin gıkı çıkıyor mu ? ''
'' Hepsi görevini yapıyor ''
'' Senden başka herkes görevini yapıyor ''
Ateş '' Asit senin gölgende kaldı ''
Ölüm Meleği '' Benim gölgemde mi ? kaldı ''
'' Biliyorsun ki Asit ikimizden de daha iyi ''
'' Çünkü o benim yanımda kaldı ''
'' Sen ise ilk fırsatını bulduğun an yanımdan ayrıldın ''
'' Asit bir tim komutanı olabilirdi ''
'' Ama yanımda kalmayı tercih etti ''
'' Fakat sen ne yaptın Ateş, ilk fırsatta yanımdan ayrıldın ''
'' Sana izin vermeye bilirdim ''
'' Ama ben sana izin verdim ''
Ateş '' iyi bok yedin o zaman ''
'' Benim kararım bu ''
'' Benim yolumda bu ''
'' İster öldürsünler ister yaşatsınlar ''
'' Seçimim bu ''
Ölüm Meleği '' Karın ve çocuğunu da öldürecekler Ateş ''
Ateş '' Dayısı değil misin ? Çocuğuma ve karıma sahip çıkarsın ''
Ölüm Meleği '' Onların sana ihtiyaçları var bana değil ''
'' Tamam hangi yoldan gidiyorsan git ''
'' Antalya'da bir kale var ''
'' Oraya yerleş ''
'' Burayı askerlerinle birlikte terk et Ateş ''
'' Ben sana silah ve erzak yardımı yapacağım ''
'' Biraz güçlen, Türkiye'nin ihtiyacı olduğunda seni çağıracaklar gene ''
Ateş '' Ben kararımı verdim ''
'' Buradan hiç bir yere ayrılmıyorum ''
Ölüm Meleği '' Peki Ateş.. ''

Ölüm Meleği Zindan Kapının Bayrak direğine doğru baktı.. Bayrak direğinin olduğu yerde bir akbaba dikkatli bir şekilde Ölüm Meleği ve Ateş'e bakıyordu.. Ölüm Meleği kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Kartal hala Ölüm Meleği ve Ateş'in üzerinde dönüp duruyordu..

Ölüm Meleği '' Tekrar görüşürüz küçük kardeşim ''
Ateş '' Bundan sonraki görüşmemizde sanırım birbirimizi öldürmek için savaşacağız ''
Ölüm Meleği '' Sanırım kardeşim ''
'' İyi olan kazansın ''

'' Birgün bana Ben Berna sayesinde iyi bir asker oldum demiştin..  ''
'' Bende sana keramet Berna'da olsaydı yanındaki kıl kuyrukta iyi bir asker olurdu demiştim ''
'' Ben senin sayende iyi bir asker oldum fakat iyi bir abi oldum mu bilmiyorum ''
'' Bana bağırdın ya sen nesin diye ''
'' Ben senin sadece abinim.. ''
'' Mutlu olmanı herkesten çok isterim ''
'' Lütfen dediğimi yap ve Antalya'ya yerleş ''
'' Şu DxN savaşı bitsin bende senin yanına geleceğim ''
Ateş '' Hakkımı helal ediyorum Abi sana ''
Ölüm Meleği '' Benden yanada helal olsun ''

Ateş arkasını dönüp giderken Ölüm Meleği ise arabasına bindi.. Arabanın kaputuna Kartal konuverdi.. Kartal hareketsizce duruyordu.. Ölüm Meleği '' Gece ve Gündüz Titanı beni takip etmek istiyor '' arabadan indi Ölüm Meleği.. Kartal hala hareketsizce duruyordu..

Ölüm Meleği '' Gece ve Gündüz titanı ''
'' Yada Ay ve Güneş titanı ''
'' Herkimsen kendin gel ''
'' Hayvanını yollama ''
Kartal '' Sana Ölüm Adasından bir haber getirdim ''
Ölüm Meleği '' Neymiş o ''
Kartal '' Geliyorlar .. ''
Ölüm Meleği '' Kim geliyor '' demeye kalmadı Kartal uçmaya başladı çoktan.. Ölüm Meleği yanına silah almadığı için Kartal'a ateş edemedi.. Kartal hızlı bir şekilde uçarak uzaklaştı..

Şimdi..

Yaşı otuza dayanmıştı. Fakat vücudundaki yaralar onu çok daha yaşlı gösteriyordu. Saldırı ve suikast ustası olarak nam yapmıştı. Türkiye devleti ona bir tim verecek kadar güveniyordu.
İRA komutanı aynada kendisine bakıyordu. Elindeki içki şişesini bardak kullanmadan bir şarapçı gibi içiyordu.  Yatağındaki kadın '' Hadi yatağa gel , üşüyorum '' diyordu. Diğer kadın ise öbür taraftan omuzunu okşuyordu İRA komutanı ingiliz'in. Lakabı '' İngiliz '' di. Bu adı ona kim neden taktığı bilinmiyordu. Fakat ingilizler kadar acımasızlığı ile tanınıyordu. İnsanlar zombilerin dünyasında ekmek bulamazken o varlık içinde yüzüyordu..

Kadınlardan sarışın olanın saçından tuttu ve onunla öpüşmeye başladı ingiliz.  Kapısı çaldı o sırada. İngiliz '' Gir '' dedi ve kadınla öpüşmeye devam ediyordu. Gelen ingiliz'in çavuşuydu.
İngiliz '' Söyle çavuş ''
Çavuş '' Konsey üyeleri sizi bekliyor ''
İngiliz '' Çok önemli değil ise beklesinler ''
Çavuş '' Önemliymiş komutanım. Yüce konsey sizi bekliyor ''

İngiliz onu öpen iki kadınıda üzerinden aldı. Yerde duran içki şişesinden bir yudum daha aldı. Üstünü giymeye başladı. Kadınlar ise birbirlerine sarılmışlar ve '' hadi yatağa gel '' diyorlardı. İngiliz ise '' Dünya var oldu Fahişeler , Dünya yok oluyor Fahişeler .. Her zaman aynı '' dedi ve ayakkabılarını giyerek Çavuş'u ile birlikte yürümeye başladı.  İngiliz yürürken bile kendine olan özgüveni belliydi. Kendinden çok emin yürüyordu. Yaşayan koca bir ordu gibiydi. Konseyin karşısına çıktı.

Konsey Üyesi 17 '' Hoş geldin İngiliz. ''
İngiliz '' Hoş bulduk ''
Konsey Üyesi 17 '' Ölüm Meleği'nin kardeşi Ateş'i indirmeni ve karargahı almanı istiyoruz ''
İngiliz '' Ölüm Meleği ben konuşacağım demişti. En son. Konuşmadan bir şey çıkmadı mı ? ''
Konsey Üyesi 2 '' Kesin bir sonuç çıkmadı. Ölüm Meleği'ne verilen 48 saatlik sürede doldu. Gerekli hazırlıklarını yap. Ateş'i oradan indir ''
İngiliz '' Ateş'in Zindan Kapısını onun elinden almak basit. Fakat abisi var. Ölüm Meleği ile karşı karşıya geleceğimi biliyorsunuz. ''
'' Onunla karşı karşıya gelmek istemiyorum ''
Konsey Üyesi 9 '' Merak etme. Ölüm Meleği bunu anlayışla karşılayacaktır. ''
'' Ayrıca demokrasi ile yönetiliyoruz. Sen ise bir askersin. Emirleri yerine getiriyorsun. ''
'' Emirler konsey tarafından alınıyor ''
İngiliz '' Ağabey'in haberi var mı ? ''
Konsey Üyesi 16 '' Evet var ''
'' Operasyonu bizzat senin tarafından yönetilmesini istedi ''
'' Zindan kapının yönetimide sana geçecek. ''
İngiliz '' Emredersiniz ''

İngiliz kafası karışık bir şekilde dışarıya çıktı. Çavuş '' Komutanım ne istiyorlar '' diye sordu. İngiliz '' Kellemizi istiyorlar '' diye cevap verdi. Çavuş'u bundan hiç bir şey anlamıştı. 
İngiliz hazırdaki adamlarını etrafında topladı. ikibin'e yakın askeri vardı. Hepsinin suratına teker teker bakıyordu. 

'' Kardeşlerim  Yiğitlerim Aslanlarım. Bu gece savaşa hazır olun ''
'' Konsey'in emri ile Komutanımız Ölüm Meleği'nin kardeşinin elinde olan Zindan Kapıyı almaya gidiyoruz ''
'' Bize ait olanı geri almaya gidiyoruz '' 
'' Birbirinizle helalleşin ''
'' Sabahı göremeyecek olanlarımız için son fırsattır bu ''

Asker birden silahlarını havaya kaldırarak bağırmaya başladılar..

İngiliz ve askerleri gece yarısı hazırlıklarını tamamlayarak Zindan Kapıya doğru harekete geçmişlerdi. Zindan kapıya varmalarına Yirmi kilometre kala ormanlık alanda kamp kurdular. İngiliz çok temkinli biri olduğu için önden askerlerinin yarısını keşif için gönderdi. En çürük askerlerini önden gönderiyordu. Ölüm Meleği Asit ve Ateş'in birleşmiş olma ihtimaline karşı canını güvene alıyordu.. bin kişilik tim ve tim komutanı Ateş'in inine Zindan Kapıya doğru harekete geçtiler..

2 Saat sonra ..

Çavuş hızlı adımlar ile ingiliz'in çadırına doğru yürüdü. İngiliz çadırında yatıyordu.. Çavuş çadırın önünde duran iki askere selam vererek çadırın içine girdi. 

Çavuş '' Komutanım öncü birlikle irtibatı kaybettik ''
İngiliz '' Nasıl yani ? ''
Çavuş '' Bir anda bağlantı kesildi ve haber alamıyoruz ''
İngiliz '' Hiç birinden mi ? ''
Çavuş '' Hiç birinden komutanım ''
İngiliz '' Bağırma silah sesi hiç bir şey  ? ''
Çavuş '' Hiç bir şey komutanım ''
İngiliz '' Güneşin doğmasına bir saat var ''
'' Hazırlıklarını yap. ''
'' Harekete geçiyoruz ''
Çavuş '' Emredersiniz ''

İngiliz düşünceli bir şekilde çadırından dışarıya çıktı. Güler yüzü ile bilinen ingiliz çok düşünceliydi. Çadırdan çıkarken aldığı birayı açtı. Birayı bir dikişte içti ve yere attı. Çavuş koşarak yanına geldi.

İngiliz '' Eğer askerlerimin kılına dahi zarar geldiyse o ateş'i cehenneme yollarım çavuş ''
'' Bir ses var mı ? ''
Çavuş '' Yok komutanım ''
İngiliz '' Zindan kapının tek bir ana kapısı var ''
'' Öncü birliği gönderdiğimiz gibi arka kapıdan değil ön kapıdan gireceğiz. ''
'' Tank ve roket atarları hazırla. ''
'' Onları koruyacak askerleri iyi seç ''
'' Hata istemiyorum ''
'' Gerekirse yıkacağız Zindan Kapıyı ''
Çavuş '' Emredersiniz komutanım ''

İngiliz ve askerleri güneşin doğuşu ile birlikte Zindan Kapının ana kapısına dayanmışlardı. Giriş kapısı sonuna kadar açıktı. Etrafta hiç bir hareket yoktu. En öndeki araçta ilerliyordu İngiliz. Arabayı birden durdurdu. Arkasından gelen tank ve roket atarlı ağır silahlarla donanmış araçlarda durmuştu. İngiliz aracından indi. Zindan kapıya doğru bakıyordu. İngiliz kulaklarını dikmiş gözlerini kısmıştı. İngiliz '' Ne oluyor burada çavuş '' diye bağırdı. Çavuş koşarak geldi ve dürbünü uzattı. İngiliz dürbünü aldığı gibi Zindan kapının içerisine doğru baktı. Sabah'ın ayazından oluşan sis görüşü azaltsa da hiç bir hayat belirtisi yoktu. Terk edilmiş gibiydi Zindan Kapı.
İngiliz bu görüntüye çok şaşırmıştı. Ağır ağır adımlarla yürümeye devam etti. Bütün orduda temkinli bir şekilde onu takip ediyordu. Ordusunun başında ilerlemeye devam ediyordu. Parmağı silahının tetiğindeydi. Yavaşça zindan kapıdan içeriye girdi.

Yoğun sis görüşünü engelliyordu.

Yerde yatan adamları sonunda görmüştü..

İngiliz '' Ama bunlar .. ''

Kendi adamlarından başkası değildi hepsi yerde yatıyordu. Çavuş bir tanesinin yanına gitti ve şah damarına dokundu. Kalbi atıyordu. '' Yaşıyorlar '' diye bağırdı.. İngiliz yerde yatan adamlarının arasından ağır ağır binaya doğru yürüyordu. İngiliz bir şeylerden şüphelenmişti. Adamlarını bayıltan şey neydi ? Uyku bombası mı ? kullanılmıştı yoksa. Çavuş '' Komutanım ne yapalım '' diye sordu.. İngiliz '' Adamları bırakın ve benimle kalın. İlerliyoruz '' dedi ve ilerlemeye devam etti.

İngiliz'in adamlarıda bayılan askerlerin arasından temkinli bir şekilde yürümeye devam ettiler. O Sırada yerde yatan askerlerden biri uyandı ve hemen önünden geçen askerin bacağını yakaladığı gibi ısırdı. Askerin eli tetikteydi. Canı yandığı için birden tetiğe dokundu ve önünde yürüyen bir kaç askeri vurdu. İngiliz '' Ne oluyor amına koyayım '' diyerek hızlı adımlarla baygın adamların yanından geçti ve kendini hemen sakladı. Çavuş ise hemen yanına geldi. Yerdeki askerlerin hepsi zombiye dönüşmüştü. Ayaktaki adamlar ne olup bittiğini anlamadan kaçamadan zombiler tarafından ısırılıyordu. İngiliz '' Çavuş'una baktı ''  Lan hani nefes alıyordu bunlar !! !! '' diye bağırdı.
 Ateş'in oyunuydu bu.. Ateş yerde yatan adamlara ne yaptıysa zombiye cevirmişti. 

Zombilerin ısırdıklarıda on saniye içinde zombiye dönüyordu. Askerler ne olduğunu bile anlamadan zombiye dönmüşlerdi. İngiliz ve Çavuştan başkası kalmamıştı..

Çavuş '' Ne yapacağız komutanım ''
İngiliz '' Ne yapacağız amına koyayım kaçacağız ''

İngiliz siper aldığı yerden çıktı ve koşmaya başladı büyük merdivenlere doğru. Onu fark eden zombilerde ingiliz ve çavuş'un peşinden koşuyorlardı. İngiliz iki silah'ı ile arkasını dönüp ateş etmeye başladı. Önden koşan bir kaç zombi yere düştü. İngiliz kafalarından vurarak yere sermişti zombileri. Fakat genede zombilerin hızlı hareket etmesini engelleyemiyordu.  Merdivenlerden koşuyordu ingiliz. Fakat zombiler bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile ingiliz'in peşinden geliyorlardı. İngiliz arkasını dönüyor ve üzerine gelen kalabalık zombi grubuna ateş ediyordu. Fakat bu zombileri pek yavaşlatmıyordu. Fakat ingiliz'e de zaman kazandırıyordu. Çünkü en öndeki zombileri vuruyordu İngiliz. Arkadan gelenler birazda olsa yavaşlıyor fakat genede pek bir fayda etmiyordu. Şarjörünü değiştiriyordu koşarken ingiliz. tekrar arkasını dönüyor ve ateş ediyordu. Sonunda aradaki mesafeyi birazda olsa açmıştı. Ve yukarıda olmanında avantajını kullanarak sırtında asılı olan iki yüz mermi kapasiteli full otomatik makineli tüfeğini sırtından aldı. Ateş etmeye başladı. Zombileri yere seriyordu. Silahın çıkarmış olduğu sesi umursamadan kendi askerlerini kendi yetiştirdiği adamları öldürüyordu son kez..

İngiliz zombiye dönüşmüş  olan askerlerini kurşuna diziyordu..  İngiliz'in mermileri tükenmişti. Çavuş'un daha fazla mermisi vardı. Çavuş hemen dört şarjör mermi getirdi İngiliz'e. İngiliz mermileri tüfeğe taktığı gibi ateş etmeye devam ediyordu. Artık silah'ının ucu kızarmıştı. Daha fazla ateş edemezdi tüfeği ile. Silahını okadar fazla ateşlemişti ki artık daha fazla kullanamayacağını anlamıştı. Namlu nar gibi kızarmıştı. Otomatik Tüfeği yere attı ve Çavuş'un silahını aldı. Çavuş'un silahı ile ateş etmeyi sürdürdü. İngiliz ve Çavuş'u o gün ikibin'e yakın zombiyi otomatik tüfek ile öldürmeyi başarırken tek bir yara bile almamışlardı.  
Zombiler merdivenlerde yığılmışlardı. Bir dağ olmuştu cesetler..

İngiliz '' ATEŞ SENİ OROSPU ÇOCUĞU SENİ ÖLDÜRECEĞİM ! ! ! '' diye bağırıyordu.. Bütün etraf İngiliz'in bağırması ile yankılanıyordu.. İngiliz zombilerin dünyasında her şeyini kaybetmişti.
Diğer merdivenlerden ağır ağır indi. Yavaşça avludan geçti.. Geçerken ayaklarının tamamını kaybetmiş bir askerini gördü..  İngiliz askere doğru baktı. Daha fazla öldürecek gücü kalmamıştı. '' Çavuş askeri uğurla '' diye emir verdi. Çavuş'ta bir kurşunla zombinin beynini dağıtmıştı. İngiliz askeri jeepine bindiği gibi karargaha geri dönüyordu. Bu büyük bir pusuydu çünkü. Pusuya düşmüştü. Bütün her şeyini kaybetmişti. Çavuş'ta arabaya binmek istedi. İngiliz ona sert gözler ile baktı. Çavuş arabaya binmeden kapıyı kapattı.  İngiliz çavuş'unun yanına doğru geldi ve omuzundaki çavuş rütbelerini sökerek yere attı.

İngiliz '' Komutanım nefes alıyorlarmış mış mış '' diyerek arabayı çalıştırdı ve karargaha doğru ilerlemeye başladı.

1 Saat yedi dakika Sonra .. Avrupa Yakası Adrenalin Karargahı ..

İngiliz kapıdan içeriye girdi. Askerler birden etrafını çevirdi.

Asker '' DUR !  ''
'' Ellerini görebileceğimiz şekilde öne doğru uzat '' 
'' Arabadan in ''
İngiliz bu uygulama karşısında şaşkınlığını gizleyememişti. İngiliz Ellerini uzatarak Arabadan aşağıya indi ellerini başının üzerine koydu ve diz çöktü.
Askerler ingiliz'i kelepçelediler.

İngiliz '' Ne oluyor lan burada ''
'' El mi değiştirdi karargah ''
'' Ben ingiliz ''
'' İRA nın komutanı ingiliz ''
Asker '' Kim olduğunuzu biliyoruz ''
'' Götürün ''

Askerler İngiliz'in kollarına girmiş şekilde götürüyorlardı. İngiliz bir diğer şoku ona bu emri veren konsey üyelerinin olayı seyrederken gördüğünde yaşıyordu, tam o sırada '' Durun '' diye bir ses geldi.. Ölüm Meleği'nden başkası değildi bu.. Askerler birden durdular. Ölüm Meleği yürüyerek İngiliz'e doğru geldi.

Ölüm Meleği '' Ne oldu anlat ''
İngiliz ''  Komutanım. Ben İRA 'nın komutanı İngiliz ''
'' Emir ve görüşlerinize hazırım komutanım ''
Ölüm Meleği '' Ne oldu anlat ingiliz ''
İngiliz '' Komutanım konsey üyelerinden emir aldım. ''
'' Ateş'in anadolu yakasındaki karargahı Zindan Kapı'yı ele geçirmek için ''
'' Askerlerimi ikiye böldüm. Birincisini önden gönderdim ''
'' İkincisini de bıraktım ''
'' Sonra öncü birliğim ile bağlantı kesilince oraya doğru geri kalan askerlerimle intikal ettim ''
'' Öncü birliğim yerde yatıyordu. Çavuş'un nefes aldıklarını söyledi ''
'' Sonra birden zombiye dönüştü öncü birliğim ''
'' Sonrasında da buradayım işte ''
Ölüm Meleği '' Anlıyorum ''
'' İkibine yakın askerini kaybettin yani ? ''
İngiliz '' Evet komutanım. ''
'' Sanki Ateş daha önce geleceğimi biliyordu ''
Ölüm Meleği '' Ateş ve askerlerinden bir iz var mı ? ''
İngiliz '' Yok komutanım. Kimseyi görmedim ''
Ölüm Meleği '' Çözün ellerini ''
'' İngiliz bundan sonra benim askerlerimin arasındadır. ''
Konsey Üyesi 17 '' İçimizde bir hain var ''
'' Beyefendi'ye ve DxN'e muhbirlik yapıyor ''
'' Oda İngiliz''
'' Başkası değil '' 
Ölüm Meleği '' Saçma sapan konuşma lan ''
'' Ateş'in ne işi olur Beyefendi ile. Ne işi olur DxN ile ''
Ağa Bey '' Ölüm Meleği isterseniz özel görüşelim ''
Ölüm Meleği '' Olur ''
'' Sansar ''
Sansar '' Emredin Komutanım ''
Ölüm Meleği '' İngiliz bundan sonra benim onbaşım ''
'' Gerekli bilgileri yükle. Bundan sonra kalacağı yeri göster ''
Sansar '' Emredersiniz komutanım ''
'' İngiliz hazır mısın ? ''
İngiliz '' Hazırım Komutanım ''
Sansar '' Gidelim ''

Ölüm Meleği ise Ağa Bey ve Konsey üyeleri ile toplantıya gidiyordu..

Ağa Bey '' On dakika önce uydu görüşmeleri geldi Ölüm Meleği ''
Ölüm Meleği '' Nedir bunlar ''
Ağa Bey '' Ateş ve Beyefendi arasında ''
'' Dün yapılmış ''
'' Yüksek sesle okurmusun ''
Konsey Üyesi 3 '' Emredersiniz ''

Beyefendi '' Ölüm Meleği seni ortadan kaldırmak istiyor Ateş. Çünkü komutanlığın sonraki adayı sensin. Eğer sen olmazsan Ölüm Meleği tek başına kalacak ve Türk Konseyi ona mecbur kalacak ''
'' O yüzden İRA 'nın komutanı İngiliz ve birliği senin üstüne gelecek ''
'' Bir kaç saate yola çıkacaklar. ''
'' Sana ekibimi yolluyorum ''
'' Ateş bizlemisin değil misin ? ''
Ateş '' Abim böyle bir şey yapmaz. Asla izin vermez ''
'' Benim ölmeme , bölüğümün yıkılmasına asla izin vermez. ''
'' Asla yeğeni ve kardeşi ve yengesini riske atmaz. ''
Beyefendi '' Keşke haklı olsan Ateş ''
'' Sana görüntü gönderiyorum ''
'' izle ve bana kararını bildir ''
'' Ona göre seni oradan çıkartacak ekibi göndereceğim ''
Ateş '' Bekliyorum ''


Konsey üyesi 3 '' IRA komutanının askeri ile konuşmasını ve hareket etmesi görüntüleri var bu videoda '' İzlersiniz sonra. IRA Komutanı İngiliz açık bir şekilde Yüce Türk Konsey'inin kararı ile Komutanımız Ölüm Meleği'nin kardeşinin elinden zindan kapıyı almaya gidiyoruz diyor.


Yarım saat sonraki ikinci görüşme .

Ateş '' Beyefendi Ekibiniz kaç saat sonra burada olur ? ''
Beyefendi '' Bir saat sonra orada ''
'' Görüşürüz ''
'' Bu arada telefonu kapatmadan bir mesaj göndereceğim birisine. ''
Ateş '' Kapatmıyorum ''
Beyefendi '' Telefon konuşmaları bir kaç saat sonra Ağa Bey'in eline geçer ''
'' Ağa Bey yaktığın ateşi söndürecek olan Ateş bende ''

Ölüm Meleği '' Lanet olsun ''
'' Nasıl benden habersiz saldırırsınız kardeşime ? ''
'' Ağa Bey '' Size bekleyin demedim mi ben ! ''
'' Binlerce insan ölür demedim mi ? ''
'' Siz nasıl olurda beni dinlemezsiniz ''
Konsey Üyesi 17 '' Ölüm Meleği kardeşin bir hain bunu kabullensen iyi olur ''
Ölüm Meleği '' Sen kimsin ki bana ismimle hitap ediyorsun. ''
'' Bana komutanım diyeceksin !''
'' Asıl hainlik ne biliyor musun ? ''
'' Senin yaptığın ''
Konsey Üyesi 17 '' Sen ne demek istiyorsun ! ''
'' Sen beni neyle suçluyorsun ! '' ( Bağırıyor )
Ölüm Meleği '' Bu olayı iyi kullanan Beyefendi.'' 
''Sizin aptallığınızdan faydalandı. İçinizde de bir hain olduğu doğru fakat bu hain İngiliz değil.''
''İkibine yakın eli silah tutan askeri ile sizin emrini uygulamak için harekete geçti. ''
'' Onları boşu boşuna neden feda etsin ''
'' Hadi feda etti diyelim. Buraya neden gelsin ''
'' Siz geri zekalısınız ! ! ''
Konsey Üyesi 17 '' Seni bu göreve getirenlere hakaret edemezsin ''
'' Kimsin lan sen ''
Ölüm Meleği birden oturduğu yerden kalktı ve konsey üyesi 17 nin boynunu kırıverdi. Ağa Bey ve diğer üyeler donup kaldılar..  Ölüm Meleği kızgın bir şekilde Ağa Bey'e doğru baktı.
Ölüm Meleği '' Ben size demedim mi ? Kardeşime saldıracak insan bana saldırır diye Ağa Bey ''
'' Hadi bana inanmadınız. Geçmişimden demi hiç ders almadınız. Kardeşimi bulacağım ve bu yanlıştan geri döndüreceğim. Aramızda yanlış anlaşma olduğu kesin ''  
'' bundan sonra her tarafa haber geçin benim adım Ölüm ! ! ''  

Ölüm Meleği odadan çıktığı gibi aracına bindi ve Zindan Kapıya doğru gitti. Zindan kapıya geldiğinde heryer kan revandı.. İlerledi. Zombilerin arasından geçti ve kontrol odasına gitti. Kontrol odasından videolara baktı.

Bir gün önce ..

Ateş '' Abim bana saldırı düzenlemez Berna. ''
Berna '' Kesinlikle haklısın ''
'' Abin böyle biri değil ''
'' Seni korur kollar o ''
Ateş '' Beyefendi'nin ekibine teşekkür edeceğim ve geri göndereceğim ''
Berna '' En doğrusuda bu ''

Cabbar '' Komutanım. Beklediğiniz misafirler geldi ''
Ateş '' İçeriye al. ''
'' Berna sen oğlumla kal ''
'' Ne olursa olsun içeriden çıkma. ''
'' Ve eğerki bir sorun olursa gizli geçitten çıkın ''
Berna '' Ama Ateş .. ''
Ateş '' Cabbar Berna Hanım'ı güvenli yere götür ''
Cabbar '' Emredersiniz komutanım ''

Cabbar güvenli yere götürdükten sonra misafirleri aldı içeriye.
Argo '' Buraya savaşmaya gelmedim ''
'' Önce şu görüntüleri izlemeni istiyorum ''

İlk Konsey görüntülerini montajlamıştı Beyefendi ve Ekibi.

Ölüm Meleği '' Kardeşime IRA'yı gönderiyorum ''
'' Ben öldüremem kardeşimi ama bir başkası yapabilir ''
'' Vatan Hainliğinin sonu ölümdür ''

Ateş '' İnanmıyorum.. ''
'' Abi.. ''

Argo '' Dışarıda ekip seni bekliyor ''
'' Askerlerinle birlikte yeni yere geçiyorsunuz ''
'' Biz ise gelen IRA'nın icabına bakarak sahibine iade ediyoruz ''
'' Siz karışmayın ''
'' Beyefendi'de yeni yerinizde sizi bekliyor olacak ''

Ölüm odadan çıkıyordu.. Arabasına bindi..  Telsiz ile Ağa Bey'e bağlandı. '' Zindan kapı temiz. Gelip temizleyin ve oraya yerleşin '' dediği gibi telsizi kapattı. Arabanın gaz pedalına bastığı gibi son sürat hızla geriye doğru dönüyordu..

Hala Anlamadın mı ? Ölüm.. Kıyamet Zombilerin Gelmesi Değil !! Kıyamet Zombiler Tarafından ısırılarak ve parçalanarak Ölmendir..  Ondan Daha da kötüsü bu dünyadaki cehennem Zombiye Dönmendir..

Beyefendi '' Hoş geldin Ateş ''
'' Buradan Türkiye'yi çok daha iyi yöneteceksin. ''
'' Geçmişteki kavgaları bir kenara bırakalım. ''
'' Geçmiş geçmişte kaldı ''
'' Ayrıca Nilay ve Ares'te bize katılıyor ''
'' Üçünüz güzel bir ekip olacaksınız ''
'' Sana Kenan gibide bir hediyem var ''
'' Kenan yaşıyor ve edirne de. ''
'' Ne zaman istiyorsan tepesine binebilirsin ''
'' Bütün ganimette senin ''
Ateş '' Siz nasıl uygun görürseniz efendim ''