uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

25 Şubat 2012 Cumartesi

13. Bölüm Mortem Külleri

Günler gelip geçiyordu. Hapishane hayatı normale dönüyordu. Davetsiz gelen askerlerin ve mortem üstünün etkisi unutulmaya konuşulmamaya başlanmıştı. Herkes kendi halinde yaşantılarına devam ediyordu. Psko soldiers bir yanda siviller bir yanda kimse kimseye bulaşmadan devam ediyordu hayat. 
Televizyonda hiç sinyal yoktu. TRT 1 Yayın yapıyordu sadece TRT 1 in yaptığı yayın ise sadece saklanma yerlerini gösteren bir bant kaydıydı. Sürekli aynı ses ve aynı görüntüler yayımlanıyordu. Ara ara çok nadir dışarıdan görüntülerde ekrana geliyordu. Gelen görüntüler psko soldiers başta olmak üzere herkesin umudunu biraz daha geriye itiyor ama bunu kimse birbirine söylemiyordu. 




Yemekhane : 


Asit : Beyler Adamlar yerimizi deşifre etti. İstediklerini verirsek mortem üstünde rahat rahat yaşayabiliriz. 
Ateş : Evet arkadaşlar Asit haklı. Alfa - Star ı yok edelim ve paşalar gibi mortem de yaşayalım. 
Sansar : Olabilir aslında.. Kaç kişiler Mustafa ? 
Mustafa : 7 kişi saydım ama daha da fazla olabilme ihtimali de var. Ama 200 e yakın sivil olduğu belli. Belkide daha fazla. 
Asit : Sivilleri kontrol ederiz. Sorun olmaz. Onların pek problem çıkartacağını düşünmüyorum.
Ateş : Evet onları korumamız altına alırız. O zaman bir problem çıkmaz. 
Sansar : En büyük rütbe ne Mustafa içlerinde. 
Mustafa : Normal er hepsi. En büyüğü de çavuştu . 
Ateş : Bunlar neden bu kadar önemliki ? alt tarafı erlerden oluşan organize olmuş bir avuç amatör ! 
Ölüm Meleği : Onlar amatör değil Ateş..


Ölüm Meleği nin yemekhaneden içeri girip tek söylediği söz psko soldiers üyelerinde bir şaşkınlık yaratmış hepsi birbirine bakıyordu.  

Ölüm Meleği : Mustafa ve Beni iki dakikada paket ettiler . 
Ateş : Ama Mustafa diyor ki .. 
Ölüm Meleği : Mustafa diyor o diyor bu diyor ? Kim olduklarını biliyor musun ? 
Ateş : Hayır. 
Ölüm Meleği : Aranızda Alfa - Star ın kim olduğunu bilen birisi var mı ? 


Kimseden hiç bir laf çıkmamıştı. 


Ateş : Kanları akıyorsa öldürebilirsin bunu bana sen söylemiştin .. 
Ölüm Meleği : Yanlarına yeterince yaklaşacak vakti bulursan öldürebilirsin. 
Sansar : Bir kaç erden kim korkar ki ?
Ölüm Meleği : Size yemin ederim bir operasyona çıkalım daha ne olup bittiğini anlamadan hepimizi öldürürler. 
Ateş : Abi beş dakikada paket edilmen seni baya korkutmuş. 
Ölüm Meleği : Ateş sana ne oldu ? İyice acımasız birine döndün ! 
Ateş : Senden öğrendim abi ! Sen nasılsan bende oyum. Sen bunları tanıyorsun içlerine girsek dost gibi bir boş anlarında hepsini ortadan kaldırsak ? 
Ölüm Meleği : Abin yeterince pislik değil zaten bir de adam satma olayına girsin. 
Asit : Patron Ateş haklı .. 
Sansar : Bencede.. 
Tuncay : Bu mortem üstü neden bir kaç er in ortadan kalkmasını istiyor ki ? 
Ölüm Meleği : Amerika ya gönderilen tek timdi. Oradan geriye kimse dönmediği sanılıyordu. Ama nasıl olduysa dönmeyi başarmışlar. Yedisi o cehennemden çıkmış. 
250-300 Kişilerdi onlar. Hepsi sen ben gibi Adrenalin tim inden özel seçilmiş askerler. Çok fazla eğitim aldılar fakat. Biz onların posasıyız. Er olduklarına bakmayın. En büyük rütbe onlarda çavuş ! Amerika daki cehennemden kurtulan dünya üzerindeki tek askeri birlik ! 
Sansar : Ne diyeceğimi bilemiyorum.. 
Ateş : Biz Berna ile ömür boyu bu dört duvar arasında yaşamak istemiyoruz . 
Ölüm Meleği : Fikrin nedir Ateş bey ? 
Ateş : Alfa - Star dan korkuyorsun anlayabiliyorum !
Ölüm Meleği bir anda Ateş e bağırmaya başlar. 


Ölüm Meleği : Ben onlardan değil ! Size bir şey yapmalarından korkuyorum ! Mortem in izmir üstünü o küçümsediğiniz yedi asker ele geçirdi ! Mortem buraya iki üç ayakçısını yolladığında dizinizin bağı koptu heyecandan ne bok yediğinizi şaşırdınız. Ama o küçümsediğiniz Alfa - Star 7 kişiyle koca üstü ele geçirdi. 
Ayrıca hepiniz bakıyorum da göt korkusuna mortem ci oluverdiniz. Utanmasanız adrenalin timlerinden birine katılarım diyeceksiniz. 


Ölüm Meleği odadan çıkarken boynundaki damarlar çıkmış. Çok sinirlenmişti. Ekibi gözlerinin önünde çözülüyor dağılıp gidiyordu. Kardeşini artık tanıyamıyordu bile çok değişmişti kardeşi. Berna nın etkisi altına girmiş ve ona kapılıp gitmişti. Kardeşini kaybetmek üzereydi. Aslında bütün kontrolü kaybetmek üzereydi. Siviller zaten Ölüm Meleği ne artık güvenmiyorlardı. Askerler de ona karşı bağlılıklarını yitirmeye Ölüm Meleği nin verdiği kararları sorgulamaya başlamışlardı. Ateş ile Berna hep birlikte takılıyor - Asit Fulya yada Pelin le ilgileniyor. Mustafa kaybettiği Pelin in acısını çekerken içine kapanmış. Tuncay Dilara ile yakınlaşırken ortalığı idare ediyor. Sansar ise Buket ile aralarında bir ilişki başlamak üzereydi. Ölüm Meleğini tek bırakmayan eskiden çavuş u olan Sansar olmuştu. Sansar genede saygısını ve iradesini ortaya koyarak Ölüm Meleği ni destekliyordu. Tuncay da Ölüm Meleği ni destekler nitelikteydi. Fakat Ölüm Meleği nin kardeşi Ateş - Ölüm Meleği ne içten içe bir kin beslemeye başlamıştı. 

Ateş in odası o gece;

Berna : Ne zaman gideceğiz aşkım buradan ? 
Ateş : Bilmiyorum Berna . Abim Alfa-Star ı yok etmemize izin vermiyor. 
Berna : Abin mi veriyor bu kararları ? 
Ateş : Hayır hepimiz ortak alıyoruz fakat genede askerlerden Tuncay Sansar ve Asit hala onun sözünden çıkmıyorlar. 
Berna : Hepinizi korkutuyor çünkü. Tehlikeli 
Ateş : Evet tehlikeli 
Berna : Ben burada insanlarla iç içe dip dipe göt götte yaşamak istemiyorum artık Ateş ! 
Ateş : Şu an bekleyeceğiz Berna yapabileceğimiz bir şey yok. 
Berna : Bunalıyorum Ateş nefes alamıyorum anlamıyor musun ? 
Ateş : Anlıyorum inan bana anlıyorum 
Berna : Beni anlamıyorsun ! 


Berna odadan ağlayarak çıkarken Ateş kolundan yakalar. Berna Ateş e ağlayarak ve göğsüne doğru vurarak Bırak beni canımı acıtıyorsun diye bağırır. Ateş Berna yı bıraktı. Berna hızlıca odadan çıkarak kapıyı sertçe çarptı. 
Berna merdivenlerden hızla aşağıya doğru koşar adımlarla indi bir yandan ağlıyordu bir yandan ise koşuyordu.Elini yüzünü yıkamak için lavabo ya girdi. Yüzünü yıkıyordu. Kafasını kaldırdı lavabodan ve arkasında Kenan nı gördü. Bir anda sıçramıştı korkudan. Kenan a doğru hızlıca döndü ve Kenan ı öpmeye başladı Berna. Kenan Berna yı duvara doğru dayadı. Pantolonunu çıkardı Berna nın arkasına geçti. Berna nın iç çamaşırını eliyle yırttı. Berna nın kalcalarına iyice yanaşan Kenan Berna nın içine girip çıkmaya başladı ve Bir yandan da Berna nın saçlarını çekiyordu. Berna kendini tamamen Kenan a bırakmıştı. Hızlıca devam etti Kenan. Sertçe Berna nın içine girip çıkarken Berna zevk çığlıkları atıyordu. Berna ve Kenan sarsıla sarsıla zevkin doruklarına çıkmıştı. Bir sigara yaktılar beraber. Gene eski günlerde olduğu gibi.
Berna saçını üstünü başını düzelti. 
Kenan : Tekrardan birlikte olacak mıyız ?
Berna : Hayır tabikide.
Kenan : Bunu neden yaptık ? 
Berna : Senle sevişmeyi özlediğim için olabilir.
Kenan : Ama tekrardan..
Berna : Tekrardan filan bir şey yok.
Kenan : Herşeyi anlatacağım Ateş e
Berna : Anlat bana tecavüz ettiğini söylerim ! Sana ne yapar bir düşün !
Kenan : Seni Orospu !
Berna : Ateş e çantasına eroini senin koydurtuğunu söylememe ne dersin ?

Berna Kenan ı yanağından öptü

Berna: Ben ne zaman istersem yaparız istemezsemde yapmayız olay bu kadar basit. Anladın mı Kenan Bey ?

Tuncay Sansar ve Ölüm Meleği ufak yemekhanede içerlerken yanlarına Asit geldi. Asit  kameralarda radarlarda sorunlar olduğunu söyleyip onlara bakmak için dışarıya çıkacağı bilgisini verdi. Ölüm Meleği bizde gelelim dedi. Fakat Asit. 5 Km lik alanın zaten güvende olduğunu tek giderse kendisinin daha rahat çalışacağını söylemesi üzerine tamam demişlerdi. Asit akşamın dokuz bucuğunda oradan ayrıldı.
Mustafa odasında yalnız başına içerken sızmıştı. Tuncay Sansar ve Ölüm Meleği üçlüsü küçük yemekhanede içmişler eğlenmişler gece geç vakitlerde uyumuşlardı. Ateş odasında uyumuş Berna da yanına gelmiş birlikte uyumuşlardı. Tuncay ve Ölüm Meleği çok içmişlerdi. Moralleride bozuk olduğu için sabah 'a kadar oturup eski anılardan eski dostlardan konuşup sabah ın ilk ışıklarına kadar içmişlerdi.
Öğlen vakti olmuştu. Ölüm Meleği Tuncay Sansar Mustafa hala uyuyorlardı. Asit daha gelmemiş. Ateş Berna Fulya Arzu da küçük yemekhanede oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Her zaman ki gibi Televizyon açık fakat tek bir şey gösteriyordu. Zombilerin olmadığı yerler ve gidilebilecek askeri üstler.
Birden yayın değişti. Herkes gözlerini televizyona dikmişti.
Son Dakika !
Spiker : Acil bir gelişme oldu sayın seyirciler. İzmir deki Mortem üstü gece geç saatlerde zombilerin saldırısına uğradı. Nereden geldikleri belli olmayan zombiler orada bulunan vatandaşlarımızın hepsini öldürdüler. Mortem İzmir üstüne sığınan bir çok ünlü iş adamı, Ünlü sanatçılar da hayatlarını kaybettikleri tahmin ediliyor. Yetkililer Mortem üstünün kapalı bir alan olduğunu ve saldırının gece geç saatlerde olduğu için sivillerin kaçamadıklarını bildirdiler. Oraya ulaşmaya çalışan vatandaşların Manisada ki üstte gitmeleri için uyardı. Zombiler vatandaşlarımızı gece uykularında canlı canlı yiyerek öldürdüler. Mortem üstünden helikopter ile çekilmiş görüntüler az sonra.
Ateş : Lanet olsun. Bizden hızlı davrandı zombiler. Buradan kurtulmak için tek biletimizi de zombilere kaptırttık ! Lanet olsun. Arzu abimi çağırırmısın ?
Arzu : Tabi..

Arzu Ölüm Meleği ni uyandırmaya gitmiştir. O sırada İzmir Mortem üstünden helikopter görüntüleri gelmeye başlamıştır. Ölüm Meleği üstünü bile giymeden apar topar yemekhane ye doğru koştu.  
Onun koşmasına ve gürültüsüne karşılık Tuncay, Sansar ve Mustafa da uyanmıştı. Onlarda hızlıca Ölüm Meleği nin peşinden koşarak gittiler.
Ölüm Meleği ufak yemekhaneden içeri hızlıca girdi ve bir anda yavaşladı. Gözlerini televizyondan alamıyordu. Görüntülerde Mortem İzmir üstünde zombilerden başka hiç bir şey yoktu.  Ölüm Meleği bir sandalyeye oturdu.
Helikopter görüntülerinde Alfa-Star Kamuflajı olan dört askerin bir kadını yediği gözüküyordu. Görüntü uzak olduğu için Alfa-Star dan kim olduğu belli olmuyordu. 
Görüntüleri dikkatlice izlediler. Görüntüler artık bitmişti. Haber Spikeri kadın bir konuğu olduğunu söyledi. O konuk Timur Menderes ti. Timur Menderes Adrenalin üstünün komutanlarından yalnızca bir tanesiydi.    
Spiker : Dün geceki üzücü saldırıda kaç kişi hayatını kaybetti ?
Timur Menderes : 400 kişi diye tahmin ediyoruz. İçinde çok değerli devlet büyüklerimiz ve değerli iş adamlarımız; bazı dizi ve ses sanatçıları da var.  
Spiker : Güvenlik kameralarından izlediğiniz de ihmal var mı ?
Timur Menderes : Hayır yok. Oradaki Askerlerimiz Alfa - Star Timinin üyeleriydi.  Onlar Türkiye nin en iyi asker topluluğuydu. Eğer gece olmasaydı saldırı ve adamsızlıktan dolayı nöbet yerlerinde siviller olmasaydı bunlar olmazdı. Alfa-Star Zombi istilasına uykudayken yakalandı. Yoksa Amerika daki büyük cehennem den bile sağ çıkan dünya üzerindeki tek birlik.
Spiker : Onlardan haber alamıyor musunuz ? 
Timur Menderes : Görüntülerde de gördüğünüz üzere Alfa - Star Timinin son üyeleride bu ülke bu vatan için canlarını vermişlerdir. Orada sivilleri bırakıp çok kolay kaçabilirlerdi. Aldıkları eğitim gereği kaçmadılar. Bir tanesi canını verene kadar ateş etmeye devam ediyor güvenlik kamerası görüntülerden..

Ölüm Meleği kendi kendini duyacak şekilde fısıldadı.
Ölüm Meleği : Mirza ...

Spiker : Hala evlerinde mahsur kalan insanlarımız için ne diyeceksiniz ? 
Timur Menderes : Telefon numaralarımızı arasınlar eğer kurtululacak bir noktada iseler kurtaracağımızdan ve güvenli yerlere yerleştireceğimizi bilsinler.
Spiker : Bu hastalığın kesin bir tedavisi var mı ? 
Timur Menderes :  Hastalığın kesin tedavisi üzerinde bütün dünya çalışmalarını sürdürüyor. Bu hastalığında gripten , aidsten yada her hangi bir mikroptan farkı yok. Tek farkı daha hızlı yayılması. Ve insanlarımızı deliye çevirmesi.
Spiker : Son olarak eklemek istedikleriniz ? 
Timur Menderes : Halkımız sabırlı olsun. Yerlerinden ayrılmasınlar. Hepsini kurtarmaya geleceğimizden şüpheleri olmasın.
Spiker : Teşekkürler.. 


Küçük yemekhanede herkes buz kesmişti.
Ateş Adrenalin e dönme bileti ellerinden kayıp giderken çok sinirliydi. Sansar da artık adrenalin e dönemeyeceklerini anladı. Fırsat ayaklarına kadar gelmiş ama ters tepmişti. Tuncay için farketmiyordu. Ölüm Meleği ise arkadaşlarını kaybetmenin üzülmesini yaşıyordu.
Ölüm Meleği içinden : Seni şanslı hergele gene bu dünyanın kahrını bu dünyanın yükünü bana bırakıp gittin diye Mirza ve Sebastian a sitem ediyordu.
O sırada Ateş Ölüm Meleği nin yanına doğru geldi

Ateş : Gördün mü Ölüm Meleği . Efsane Alfa - Star bir kaç zombiye yenik düştü. New York Times 'ın yarınki manşeti . 
Ölüm Meleği : Ateş canım burnumda. 
Ateş : Senin yüzünden senin korkaklığın yüzünden Elimizdeki tek şansı. Adrenalin Tim ine dönmek için tek şansımızı da geri teptik. 
Ölüm Meleği : Ateş sus artık. 
Ateş : Bir kaç tane er öldü diye Ölüm Meleği yasta. Buda yeni bir şey! Tekirdağ da zombiler tarafından canlı canlı yenilmelerine göz yuman Ölüm Meleği değil mi ? bu. Yada Serseri Ferit tin intikamını alması için 2 masumun bir tanesi üstelik gebe birde Pelin in öldürülmesine göz yuman Ölüm Meleği değil mi bu ? 
Ölüm Meleği : Ateş yeter artık . 
Ateş : AVM de daha zombiye dönüşmeden öldürdüğün siviller ? peki. Yada o sığındığın köyde öldürdüklerin ? Alfa - Star a gelince mi Merhamet Meleği oldun başımıza ? 
Düpe düz korktun ! İtiraf et çok mu zor. Senin o korktuğun 7 Er'i Zombiler parçalayarak daha demin yediler. Üzüldüm fakat ölümleri benim elimden değil de zombilerin elinden olduğuna üzüldüm. 
Ölüm Meleği Küçük yemekhanedeki sandalyesinden kalktığı gibi Ateş e bir sağ kroşe vurdu. Ateş aldığı yumruğun etkisiyle yere düştü. Dudağı kanıyordu. Elini dudağına götürdü. Kanı baş parmağıyla sildi. Parmağına baktı. Sansar Ateş i kaldırmak istedi. Ateş bırak beni ben kalkarım diye Sansar a da bağırdı. Ateş yerden kalktı. Yemekhane nin çıkış kapısına doğru yürüdü. Berna yanına koşarak gitti. 
Ölüm Meleği : Allah kahretsin.  
Ölüm Meleği nin attığı son yumruk Ateş ile kardeşlik bağının tam anlamıyla kopmasına sebep oldu. 
Ölüm Meleği : Asit nerede ? 
Tuncay : Dün akşamdan beri görmedim. 
Ölüm Meleği : Sansar radardan bir bak nerede olduğunu bul. Telsizlede irtibata geç. 
Sansar : Tamam patron. 
Sansar hızlıca kontrol odasına gitti. 


Sansar yarım saat sonra Ölüm Meleği nin yanına tekrar geldi. 
Sansar : Nerede de olduğu gözükmüyor arabası onu halletmek için uğraşıyormuş. Konuştum kendisiyle dedi. 
Ölüm Meleği : Nasıl gözükmüyor arabası ? 
Sansar : GPS de bir bozukluk varmış sanırım. Kendisine sorarsın patron ben o kadar zekimiyim. 
Ölüm Meleği : Tamam . Ne zaman burada olacakmış. 
Sansar : Kesin bir saat vermedi ama işinin bitmek üzere olduğunu söyledi. 
Ölüm Meleği : İyi.  


12 Mart . Saat : 03 : 02 

Gece saat tam 03:02 yi gösteriyordu. Yangın var diye bağırdı biri var gücüyle. Tuncay yatağında sızmıştı. Yangını duyduğu gibi yatağından sıçradı. Neresi yanıyor diye düşündü. Hafif bir duman kokusu vardı ortamda odasının kapısını açtı hızla avluya doğru koşmaya başladı. Siviller de avluya doğru koşuyordu. Avluya vardığında koca bir duman vardı gök yüzüne doğru süzülen. Depo erzakların bulunduğu arka depo neden olduğu bilinmeyen bir sebepten dolayı cayır cayır yanıyordu. İçinde erzakların olduğu depo yanmaya devam ediyordu. Yangın deposundaki suyu duş için kullandıklarından yangına pek sağlıklı müdahale edemiyorlardı. Zaten müdahale edecek gibide değildi.  Tuncay yangının olduğu yere doğru gitti. Yüzüne sıcaklık vuruyordu ve yanıyordu. Deponon etrafı betondandı fakat çatı kısmı tahtadan olduğu için yukarıya doğru alevler yükseliyordu. Deponun demir kapısı bile kızarmaya başlamıştı. Depo ile Ceza evinin arası yaklaşık olarak 500 metre olduğu için yangının ulaşması pek mümkün değildi. Bütün siviller avluya çıkmış korku dolu gözlerle olanı biteni izliyor bazıları ise ağlıyordu. 
Lanet olsun dedi Ölüm Meleği. Zombilerin öldüremediği bizi, bu yangın öldürecek diye bağırdı. Oturdu içkisini içiyor bir yandan da yangını seyrediyordu. Herkesin umudu bir anda kırılmıştı.  Güneş doğmaya başladı. Yangın hala sönmeden yanmaya devam ediyordu. Alarm çalmaya başladı birileri radar a girmişti. Asit koşarak kontol merkezi odasına gitti. Radarda gördüğüne kara kara baktı ve tekrar koşarak aşağıya indi. Ölüm Meleği ne ziyaretçilerimiz var diyebildi. Ölüm Meleği Kim geliyor Asit ? 
Asit : Bu seferkilerin siviller olduğunu sanmıyorum patron. sanırım.. 
Ölüm Meleği : Sanırım ne ?
Asit : Sanırım zombiler yangını görüp bu tarafa doğru geliyorlar. 
Ölüm Meleği : Sayıları belli mi ? 
Asit : Radar a takılanlar ilk 11 noktaydı saniyeler geçtikce sayı artıyor ve radarda nokta sayısı fazlalaşıyor. 
Tuncay : Lanet olsun bir bu eksikti. 
Ateş : Çıkıp savaşalım . Hiç Olmaz sa başka bir yerden bunlara saldırı açıp o tarafa yöneltelim. 
Asit : Asker sayımız çok az bunu 6 asker ile başaramayız. 
Ölüm Meleği : Gardiyanlardan yardım alacağız ve sivillerden cağresi yok. Tuzak kuramaz mıyız Asit ? 
Asit : Düzenek hazırlamak için çok geç patron. 
Ölüm Meleği : Tuncay sen duyuru yap ! herkes toplansın. Asit sende krokiyi çıkart bu zombileri püskürtmenin bir yolunu bulmalıyız. 


Ölüm Meleği ile Ateş konuşmuyorlardı. Tuncay ve Ateş sivillere durumu anlattı. Bazıları hiç gönüllü değildi. Kendilerini riske atmak istemeyenler diğerlerininde cesaretini kırıyordu. Ateş Tuncay a bu iyi bir fikir değil kimse katılmayacak dedi. Eğerki zombiler kapıya ulaşırlarsa ; hapishanenin etrafını çeviren betonlardan içeriye giremiyeceklerini herkes biliyordu. Fakat içeriden de kimseyi çıkartmıyacaklardı. Herkes orada sıkışıp kalacaktı. Fakat kimse kendini tehlikeye atmıyordu.  Ölüm Meleği Ateş ve Tuncay ın yanına geldi. Kaç kişi gönüllü diye sordu Tuncay'a. Tuncay Hiç kimse diye cevap verdi. Ölüm Meleği sivillere doğru baktı ve şunları söyledi.  


Ölüm Meleği : Dışarıdaki şeylerden korkuyorsunuz bunu biliyorum. Bunu gözlerinizden de hissedebiliyor okuyabiliyorum. Erzak depomuz yandı. En fazla 3 bilemediniz 4 günlük yiyecek stoğumuz var. Hadi idare edelim bir hafta olsun. Bunun bilincindesiniz yada değilsiniz. Erzağımız bittikten sonra ki bitecek açlıktan ölmeye başlayacaksınız. Su içerek hayatınızı devam ettireceksiniz. Zombiler eğerki buraya ulaşırlar ise inanın bana o kapıdan bir daha çıkarsak bir daha içeriye giremeyiz. Yani burası bizim için tamamen biter. Biz siz olsanızda olmasanızda zombileri etkisiz hale getirmek için uğraşacağız. Fakat eğer ki zombiler kapıya yanaşırsa helikopter ile buradan gideceğimizi bilmenizi istiyorum. Size yalan söylemeyeceğim. Eğerki zombiler buradaki kapıya ulaştıkları takdirde biz buradan gideceğiz. Böyle bir yerde açlıktan ölmek gibi bir niyetim yok ! Dışardakilerin bildiği tek şey hayatta olmak daha iyi. Ve benimle zombileri püskürtmeye gelenlere yaşama garantisi vermediğimi bilmelisiniz. Hiç birinize yaşama garantisi vermiyorum. Fakat sizin başınıza benle savaşırken ( Kaçarken değil ) bir şey gelir ise ben sizin ailenizi elimden geldiğince koruyacağım. Ölülerinizi ailenize teslime etmeyeceğimide bilin ona göre bana katılın ! 


Kalabalık hala susuyordu. 


Peki dedi Ölüm Meleği Tuncay gidelim. Bunlarıda bırakalım. Zombileri savurursak savururuz savuramazsak buradan basar gideriz bunları savunacak değilim. 

17 Şubat 2012 Cuma

12. Bölüm Alfa-Star Kaçış



Limanda olmayan gemi 80 askeri bir anda umutsuzluğa sürüklemişti.. Diplomat ailesi ve korumaları da durumdan pekte hoşnut değillerdi. Alfa Star hayal kırıklığına uğramıştı.
Onbaşı : Beyler gece için bir yer bulmalıyız. Buradan kaçmak içinde bir plan yapmalıyız !
250 metre ilerideki ambarı fark ettiler. Hızlıca hiç düşünmeden dikkatlice içine girdiler.
Ambar eski gemi parçaları ile doluydu ve mevsime görede içerisi gerçekten çok soğuktu.
Diplomatın Eşi : Biz burada nasıl kalacağız ben burada kalmam diyerek diplomata çıkıştı.
Diplomat ise başka çaremiz mi var diyerek olayı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Mirza ise diplomatın eşinin bu tutumlarına rahatsızlık duymuştu. Aklından Allah ım iyiki böyle her şeye dırdırlanan bir karım yok. Yoksa en yakın zamanda dul kalmıştım Allah tan zombiler var dünya üzerinde hiç bir kadını sağ bırakmasınlar bari dedi içinden. . Ayağına baktı. Ayağı şişmişti. Lanet olsun birde bu var. Seke seke yürüdü ve eczane dolabına baktı. Orada bulduğu uyuşturucu spreyi ayağına sürdü. Sonra ise kendine bulduğu bir köşede sigarasını içmeye başladı.
O sırada Onbaşı . Çavuş artık olmadığı için rütbe atlamış ve Çavuş olmuştu. Yeni Çavuş beyler birde onbaşı seçmemiz gerekiyor ? bu rütbe için öneriniz var mı ?
Askerlerin içinden bir tanesi Mirza olsun dedi. Çavuş uyuyan Mirza ya doğru baktı. Diğer bir asker ise evet Mirza olsun. Bugün o olmasa diplomatı ve ailesini bu kadar kolay kurtaramayacaktık. Ayrıca hepimizden daha akıllı ve güçlü.
Yeni çavuş evet söylediklerinizde haklısınız. Köpek gibi kafası çalışıyor bunun ve gerçekten de akıllı biri. Ama umursamıyor. Biz burada nasıl kaçalım diye plan yapmaya çalışıyoruz o ise orada uyuyor. Şimdi sorsam benim her zaman bir planım var diyip tatsızlık çıkartacak ! Yeni çavuş un bu sözlerinden sonra Askerler seslerini kesmişlerdi.
Yeni Çavuş : yeni onbaşımız 3. Numaralı asker olsun dedi. Bundan sonra yeni onbaşı da 3. Numaralı askerdi.
Dışarıdan ambulans sesleri . Ölülerin bağrışları insan çığlıkları silah sesleri patlama sesleri hiç eksik olmuyordu. Mirza hariç herkes korkudan uyumuyordu. Mirza mışıl mışıl uyuyor ve rüya bile görüyordu. Diplomatın Eşi Mirza ya uyuz olmuştu. Adama bak biz burada korkudan ödümüz kopuyor adamın umuru değil. Diplomat ise eşi ve iki çocuğunu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Korku dolu anlar yaşıyorlardı. içeride beklemek mi daha zordu dışarıda olmak mı ?
İki tarafta zor durum du. En rahatları Mirza ydı. Umurunda değildi ne dışarıdaki zombi terörü nede içerideki acaba buraya da girer mi zombiler diyen insanlar. İki tarafa da ait olmadan mışıl mışıl uyuyordu.
Mirza nın öyle rahat uyuması herkesin canını sıkıyordu. Sabah olmuştu. Herkes açtı.
Diplomatın çocukları Baba biz acıktık diyorlardı.
Yeni Çavuş diplomatın yanına doğru geldi.
Çavuş : Diplomat Bey Biz şimdi çıkacağız sizi koruması için 20 askeri burada bırakacağız gemiyi bulduğumuzda ise geri geleceğiz ve buradan gideceğiz.
Diplomat : Bu kadar uzun bir süre o geminin içinde açlığa nasıl dayanacağız ?
Çavuş : Onunda çaresine bakacağız efendim.
Diplomat : Peki biz sizi bekliyoruz.


Çavuş : Onbaşı ..
Yeni Onbaşı Yeni Çavuş un yanına koşarak geldi.
Çavuş : İçlerinden 20 asker seç burada kalacak. Diğerlerini ise Gemi bulmaya göndereceğiz.
Onbaşı : Emredersiniz.
Çavuş : Mirza kesin olarak o 20 askerin içinde olmasın.
Onbaşı : Emredersiniz.


Onbaşı Çavuş un dediği gibi 20 Askeri diplomatı koruması için Ambarda bıraktı.
Mirza : şiit Onbaşı
Onbaşı : Efendim Mirza
Mirza : 60 kişi ile bu iş zor.
Onbaşı : Fikrin Nedir ?
Mirza : 60 Kişiyi burada bırakıp 20 kişiyle gitmek.
Onbaşı : Çavuş böyle emretti.
Mirza : Peki.


60 Kişilik ekip seçilmişti. Dikkatlice ambardan çıktılar.
Ambardan çıkar çıkmaz bir kaç zombinin dikkatini çekmişti.Zombiler üstlerine doğru gelmeye başladılar. Mirza sakın ateş etmeyin bütün zombileri başımıza toplarsınız. Üzerlerine doğru yürümeye başladı Mirza. İlkine havada döner tekme atarak etkisiz hale getirdi. Diğer zombi nin de kolundan tutup iki kolunu kırdıktan sonra boynunu kırdı. Üçüncü zombi yide yakasından ve bacaklarından tuttuğu gibi çöp konteynerinin içine atıp çöp konteynerının kapısını kapattı. Ait olduğun yer burası seni orospu çocuğu diyerek ayağını yere doğru sertçe çarptı. Sizi piç kuruları ..
Çavuş : Şovun bittiyse devam edebilir miyiz ?
Mirza : Bitti Çavuş Bitti.


Dört yüz metre limanda yürüdüler. Bir gemi gördüler. Kuru yük ve kargo gemisiydi.
Çavuş : Sebastian bunu yüzdürebilir misin ?
Sebastian : Denerim !
Çavuş : Denerim yok. Yüzdürebilir misin ? Yüzdüremez misin ?
Sebastian : Yüzdürürüm.
Çavuş : Güzel.


Kuru yük gemisine temkinli bir şekilde girdiler. Bir kaç zombiye dönüşmüş insanı öldürdüler. Geminin yakıtı ful dü. Avrupa kıtasına kadar götürebilirdi. O Yakıtla Türkiye ye kadar gidemezlerdi. Biraz daha yakıt çaldı bir kaç asker golon golon. Ne olur ne olmaz diye. Sonra Diplomatı ve diğer askerleri almak için aralarından 10 asker Gemi ambarına doğru yola koyuldu. Ambardan içeri girdiler.
Ambardan Diplomatı aile lesini korumalarını ve diğer askerler ile birlikte hızlıca geminin oldu yöne doğru ilerlediler. Gemiye binerlerken birkaç okul otobüsü insan bunlara korna çalıyordu.
Çavuş : Ne oluyor lan !
Onbaşı : Siviller geliyor.
Çavuş : Onları da alın içeriye kurtaralım buradan!
Beş okul otobüslü insanı da gemiye kabul ettiler.
İnsanlar ısırılmış mıydı bilmiyorlardı. Sormadılar bile. Çünkü böyle yayıldığını bilmiyorlardı. Kimse onlara anlatmamıştı.
Sayıları 300-350 kişi olan insanlar da gemiye aldıktan sonra zombilerin limandan şaşkın bakışları altında Türkiye ye doğru yola koyuldular..


Gemi hareket etmeye başlamıştı. Türkiye ye geri dönüyorlardı. 80 askerin tek istediği şey Amerika kıtasından kurtulmak ve orada bırakıldıkları için intikam almaktı.
Gemiye aldıkları Amerikalı insanların içinde ısırılmış olanı olup olmadığını bile bilmiyorlardı.
Zaten ısırılmış olsalar da o Amerikalı insanlar virüs hakkında pek bir bilgi sahibi olmayan alfa star için bir problem teşkil etmiyordu. Bu durumu önemsemiyorlardı bile. Tek amaçları oradan kurtulmaktı. Satıldıklarını düşünen 80 kişilik asker grubu gerçekten de bütün dünya için tehlikeliydi.
Geminin kargo bölümüne yerleştirdikleri Amerikan vatandaşları ise evlerini yurtlarını kaybetmişler bilmedikleri bir coğrafyaya doğru gidiyorlardı. Aralarında ısırılan insanlarda vardı. Fakat kimse sevdiği insanın zombiye dönüşüp de kendisini ısıracağını aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Ertesi gün Türkiye saatiyle saatler 19:00 u gösteriyordu. Gemide bulunan uydu ile Türkiye kanallarını izleyebilen Alfa-Star Haberleri izliyordu. Sebastian kumandayı aldığı gibi CNN Türk ü açtı.
Çavuş : Sebastian ne güzel haber izliyorduk..
Sebastian : Senin izlediğin haberde buradaki haber değil mi ?
Çavuş : Buranın ne özelliği var.
Mirza : Sebastian ın büyük aşkı Çağla Melek Kaçarlar var. Eskiden bu kız CNN de hava durumunu sunuyordu daha bu kadar ünlenmemişti. O zamanlar bile hava durumunu kesintisiz izlerdi bu..
Sebastian : Kapa çeneni.
Çavuş : Ama Sebastian da haklı güzel kız ve güzel de sunuyor. Hayran olmamak elde değil.
Sebastian : Sende mi Çavuş !!


Sebastian ın üzerine Çağla Melek Kaçarlar konusunda çok gelmişlerdi. Sebastian arkadaşlarının takılmalarına kızarak yemekhaneden ayrıldı.
Telsizci ise Türkiye ile bağlantı kurmuştu.
Türkiye Ankara dan Adrenalin Tim i Yüzbaşısı Isırılan biri varsa gemide kesinlikle öldürmeleri konusunda uyarıyordu.
Telsizci telsiz odasından çıkarak çavuş un yanına doğru yürümeye başladı. O sırada telsizcinin arkasından gelen üç tane zombi telsizciyi ısırmaya başladı. Zombilerden biri boynunun sağ tarafını öbür üsü sol tarafını ısırarak telsizciyi yere düşürmüşlerdi. On tane zombi de ellerini ve kollarını ısırıp yiyordu. Telsizcinin dakikalar sonra sadece sonunu görecek kadar vakti kalmıştı.
İçki içip dikkati dağılan birçok asker zombilerin hedefine uğramışlardı.
Bu arada televizyon salonundan dışarı çıkan Sebastian bir sigara yakmış denizi seyrediyordu.
Geminin alt kısımlarından gelen bağrışma seslerini duyunca birden irkildi biraz ilerledi. Koridora kadar yürüdü kafasına uzattı üç dört tane zombi bir askeri yediğini gördü. Zombiler Sebastian ı fark edip üzerine doğru gelmeye başladılar. Elini silah ına attı fakat silah ının olmadığını fark etti. Silah ını kamerasında bırakmıştı gemide güvende olduklarını düşünerek. Sebastian üç zombi ile baş edemeyeceğini düşünüp koşarak kaçmaya başladı. Zombiler ise Sebastian ı takip ediyorlardı.
Sebastian var gücüyle koşuyordu. Sebastian koşarak televizyon odasına girdi. Soluk soluğaydı. O sırada Mirza bir komando bıçağını Sebastian ın üzerine doğru fırlattı.
Sebastian nın hemen yanından arkasında onu ısırmak için hamle yapan bir zombinin alnından bıçağı bir mızrak gibi atarak bıçağı sokmuştu.
Askerler Sebastian ın arkasındaki zombileri görür görmez ayağa kalktılar. Bazı zombiler ise Alfa-Star dan arkadaşlarıydı. Kapıdan içeriye girmeye başladılar. Askerler ne olduğunu şaşırmışlardı. Geminin kuru yük ve kargo bölümünde kalan insanların hepsi zombilere dönmüştü. Ama bu kadar kısa sürede hepsi nasıl zombiye dönmüştü.
Aslında basitti. Zombiye dönüşenler insanların boyunlarından veya hayati yaşam yerlerinden ısırdıkları zaman insanlar öldüğü an zombiye dönüşüyorlardı. Ama bir kolda veya vucudun herhangi bir yerinde bir kaç ısırık insanı 3 gün içinde zombiye çeviriyordu. Serum 3 gün içinde insanın bağışıklık sistemini çökertiyor ve öldürüyordu. Öldürdüğü andan ittibarende insan bir kaç dakika içinde de zombiye dönüyordu.
Zombiler Sebastian ı takip ederek kantine girmişlerdi. Alfa - Star dan herkes kendini savunuyordu. 300 kişiye yakın gemiye aldıkları insanların hepsi zombiye dönmüştü.
Bazı Alfa - Star grubu üyeleride zombiye dönmüşlerdi. Bu durum yüzünden Alfa - Star gafil avlanmış ve bozguna uğramıştı. Askerler zombilere karşı koymaya çalışıyorlardı fakat zombilerin sayıca kalabalık olması ve dar bir alan olması nedeniyle askerler birer ikişer zombiler tarafından ısırılıyordu.
Geminin kantini tam bir kan gölüydü. Zombilerden teki bir askeri ısırdı ve Kantinin camı bir anda kıp kırmızı kan olmuştu.
Bir asker zombilerle dövüşürken zemindeki ıslaklık yüzünden ayağı kaydı ve yere çarptı
Askerlerden başka biride zombilere elleri ile karşı koymaya çalışıyordu. Zombileri yavaşlatıyor du askerin yaptığı savunma fakat askerin üstüne gelmeye devam ediyorlardı.
Askerin koluna sarılan zombi askeri ısırmaya başladı. Asker acı içindeyken diğer zombiler de askerin bu dalgınlığından faydalanarak ısırmaya başlamışlardı.
Askeri dört tane zombi etlerini ısırarak kopartıyorlar ve aç kurtlar gibi yiyorlardı. Televizyonlardaki belgesellerde aslanların canlı canlı yediği hayvanlara dönmüştü askerler.
Acı içinde bağırıyorlardı.
Başka bir askeri yere yatıran iki zombi karnını yemeye başladılar. Askerin karnını yiyorlardı. Diğer zombiler de askerin başına üşüştüler. Askeri zombiler yerken asker çırpınıyordu. Askerin bağrışmaları kantini inletiyordu. Askerin ağzından kan geliyordu artık. Kendi kanının içinde hem boğulurken bir yandan da etlerinin canlı canlı ısırılması gerçekten de korkunç bir durumdu.
Askerler ısırılmaya canlı canlı zombiler tarafından yenmeye devam ediyorlardı.
Zombilerin kanlı baskını bitmek bilmiyordu. Aralarında ufak çocuklar bile zombiye dönmüşlerdi. En tehlikelide onlardı hızlıca askerlerin yanında bitiyorlar ve hızlıca ısırıyorlardı. Askerler ne olduğunu anlamadan ufak zombilerin saldırılarına karşı koyamıyorlardı.
Bir başka asker ise zombiler karşısında iyi dövüşüyordu. Fakat beş yaşındaki zombi hızlıca askerin bacağına sarılıp ısırdı. Baldırından bir parça aldığı asker çocuğu def etse de gene de serum un etkisini almıştı. Dövüşmeye devam ediyordu. Zombilerden teki askerin boynundan yakaladı ve ısırdı. Asker bir anda boynundan aldığı ısırık darbesi ile yere düştü. Askerin etrafına zombiler hemen üşüştüler. Isırmaya başladılar. Karnını deştiler kalbini bir zombi alıp ısırmaya başladı. Kollarını yerinden kopartmak için zorluyorlardı. Kafasını bile parçalamaya çalışıyorlardı. Taze et zombileri çılgına çevirmişti.
Üzerlerine geldikçe geliyorlardı. Askerler birer ikişer av oluyorlardı. Bu zamana kadar hep avcı olan askerler ilk kez rollünü değiştirmiş. Zombiler avcı askerler ise av olmuştu.
Dakikalar geçtikçe askerler savaşmaktan yorulmaya başlamışlardı. Kolay değildi zombilerle saatlerce mücadele etmek. Askerler yorulmuştu. Fakat gene de mücadeleye devam ediyorlardı. Can her zaman tatlıydı. Hayatlarının beklide en kritik sınavını veriyordu askerler.
Askerler gene de dövüşmeye hayatta kalmak için mücadele etmeye devam ediyordu. Alan dar ve zombiler fazla olduğu için rahat dövüşemeyen askerler birer ikişer avlanıyor. Zombilere canlı canlı yeniliyorlar dı.
Mirza ve Sebastian Ellerine aldıkları birer tane sopa ile onlara doğru gelmeye çalışan zombilere vuruyorlardı. Tek bir çıkışın olması işlerini zorlaştırıyordu.
Sebastian yerden aldığı bir sandalye ile cama doğru fırlattı. Cam paramparça oldu. Hızlıca kırılan camdan atlayarak zombilerden kaçmaya çalışıyorlardı. Alfa Star üyelerinden 20 tanesine yakını kırık camdan atlayarak kaçmaya başladı. Alfa Star üyeleri hızlıca dar koridorlardan koşarak zombilerden kaçıyorlardı. Zombilere dönüşmüş insanlar ise kalan Alfa Star ın üyelerinden bir parça et alabilmek için peşlerinden gidiyorlardı.
Alfa Star geminin yukarısına doğru kaptan köşküne koşuyorlardı. Hızlı koştukları için geminin ufak ve karmaşık koridorlarında zombileri şimdilik atlatmayı başarmışlar. Kaptan köşkünün acil durumlardaki içindeki alt tarafındaki sığınağına inmişlerdi.
19 asker kalmıştı.
Diğerlerinin hepsi ya zombiye dönmüş yada zombiler tarafından parçalanarak vahşice ölmüşlerdi.
Kalan 19 asker silahsız olarak kapalı bir yerde sıkışıp kalmışlardı. Terden sırıl sıklam olmuş üstleri üzerlerine bulaşan kanlar ile birleşince çok kötü korkunç dayanılmaz bir kokuya neden oluyordu.. Herkes de bir panik havası artık yolun sonuna geldik düşüncesi kaplamış. O panikte bile kimse üzüntüden konuşmuyordu.
Arkadaşlarından 61 tanesi ısırılarak parçalanmış arkadaşlarından arta kalanlar kemik parçaları olmuş yada zombiye dönüşmüşlerdi. Hepsi poplarının üzerlerine oturup dizlerini bazısı uzatıp bazısı toplayıp oturmuşlar ve hiç biri konuşmuyordu.
Bekliyorlardı.. Ölülerin fısıltısı kulaklarında çınlıyordu.
Büyük bir mücadele den sonra hayatta kalan 19 kişi hayatlarının sınavını veriyorlardı. Bir fare gibi kapana sıkışmışlardı. Hepsi için gerçekten zor anlardı. Sabır ve sinir imtihanı. Herkes oradan nasıl çıkacaklarını düşünüyorlardı.
Günlerce orada kalamazlardı..
Sebastian : Çavuş nerede ?
Onbaşı : Bilmiyorum.. Sanırım..
Mirza : Sanırım ne ?
Onbaşı : Son gördüğümde ısırılmıştı.
21 Nolu Asker : Nasıl olurda kendi içimizdekiler bile zombi ye dönüşür ?
Sebastian : Bu insanlar çıldırmış.
19 Nolu Asker : Korku filminden kaçmış gibiler.. Anlamıyorum. Bunlar nasıl olurda zombiye dönerler.
41 Nolu Asker : Nasıl olurda hiç kimsenin bu konuda bir bilgisi olmaz. Lanet olsun burada hepimiz öleceğiz.
88 Nolu Asker : Kendi arkadaşlarımız bile bize saldırıyor ! nasıl bir bok bu.
83 Nolu Asker : Burada günlerce yaşamamız imkansız.
Mirza : Ambara gidip kendimizi içeriden kitleyeceğiz. Silahlarımızı alacağız. Bir kaç gün orada güvenli bir şekilde saklanacağız. Zombilerin hiç beklemediği bir anda tepelerine binip hepsini öldüreceğiz.
Onbaşı : Dile kolay geliyor söylediklerinde 80 askerimin 69 unu kaybettim !
Mirza : Daha göreve gereli 24 saat olmadı tribe girdin. Yok 80 askerim yok beş askerim. Matematik hesabı sanki bu. Benle gelen ?


Askerler Onbaşı ve Mirza nın arasında kalmışlardı.
Mirza sığınaktan yavaşça kulağını çıkacağı yere doğru dayadı. Gayet sessizdi. Hiç ayak sesi duymuyordu. Sığınağın kapağını yavaşça açtı. Tekrardan Alfa-Star a dönerek Gelen yada kalan ? Diye sordu.Sorar sormazda kendisini dışarıya attı. Bir zombi vardı orada . Zombi nin ayaklarına doğru attığı tekme ile zombiyi yere düşürdü. Düşen zombinin kafasını elleri ile tutar tutmaz 360 derece zombinin kafasını çevirdi. İki hamlede zombinin boynunu kıran Mirza etrafı dikkatlice koloçan etti.
Hala bir yerlerden çığlık sesleri yükseliyordu. Mirza yüzünü buruşturdu. Sığınakta kalan diğer askerlerde dışarıya çıktılar.
Sessizce ilerliyorlardı. Mirza en önden gidiyor arkasında da tek sıra halinde askerler geliyordu.
Mirza ilerlerken hemen dört arkasında bulunan bir askere kapıdan bir zombi çıkarak saldırdı. Zombi askeri ısırmaya başlamıştı. Asker ne olduğunu bile anlamadı. Asker ve zombi birlikte denizin karanlık sularına doğru düştüler.
Alfa - Star sonunda kuru yük kapalı depoya girmeyi başardı. Etrafta kan kokusu. Her yerde kan ve et parçacıkları kopmuş kemiklerden başka hiç bir şey yoktu.
Mirza : Burada kalabiliriz. Kalan 18 asker kapalı depoya ulaşmayı başarmışlardı. Buradaki konteynırlar da yeterince yiyecek içecek ve silah vardı.
Kuru yük kapalı deposunu içeriden zincire kitlemişlerdi. Yukarıdan da açılması mekanik bir durumdu. Onuda zombilerin akıllana geleceği bir şey değildi.
Onbaşı : Sebastian gemi nereye doğru gidiyor bir fikrin var mı ?
Sebastian : Muhtemelen yardımcı kaptan da öldü. Büyük ihtimal ile rotasında gitmeye devam ediyor.
Onbaşı : İşte bu çok güzel nereye gittiğini de bilmiyoruz.
Zombilerin çıkardığı ses gerçekten de sinir bozucuydu.


25 gün sonra ...


Askerler kapalı kaldıkları yerde 20 gün geçmişti. Hala zombilerin sesi geliyordu kulaklarına. Bazı zombilerde kilitli olan kapıyı zorluyorlardı.
Askerlerin artık sinirleri bozulmuştu. Birbirleri ile tartışıyorlar küfürler ediyorlar daha da umutsuzluğa kapılıp konsantrasyonlarında azalma vardı.
Mirza ise bulunduğu durumdan pek şikayetçi değil günlük yaptığı spor un daha fazlasını yapıyordu.
Her gün kumanya yemek de çok sinir bozucuydu. Havalandırma camından giren deniz suları bir yana. Gündüzleri cehennem gibi bir sıcak güneş battıktan sonrada buz dolabı gibi bir yer oluyordu. Kan ve çürümüş et kokularına ise artık alışmışlardı.
Askerlerin gece gündüz kavramı tarih tutma kavramı saat zaman yol gibi hiç bir şey kalmamıştı. Nerde olduklarını bile bilmiyorlardı.
Bilinmez bir yere doğru gidiyorlar yukarıdaki zombilerin çıkardığı seslerle birlikte iyice sabırlarıda sinirleride bozulmuştu. Sağlıklı düşünemiyorlardı bile.
Fare gibi sıkışmış askerler en zor sınavlarını sabır a karşı veriyorlardı. Bu sinir harbinden sağ çıkarlarmı yoksa öleceklermi o bile belli değildi. Belirsizlik insanı tamamen umutsuzluğa mutsuzluğa sürüklüyordu. Geminin kara parçasına oturmasını yada bir limana çarpmasını bekleyip duruyorlardı. Ama gemi hala denizin üzerinde belirsiz bir rotada gitmeye devam ediyordu.
Askerlerin sabrı tükenmiş uzatmayı oynuyorlardı artık. Gene bir gün batıyor ve gece geri geliyordu. Her gece yeni bir soğuktu. Buzdolabı gibi çok soğuk oluyordu içerisi. Askerler birbirlerine yakın uyuyorlardı.
Alaca karanlık vaktinde bir çarpma sesi geldi. Askerler uyudukları yerden hepsi ileriye doğru yuvarlanmış ve ne olduğuna şaşırmışlardı. Metalin metali çizdiği gibi bir ses çok güçlü bir şekilde kulaklarına geriyordu. Bu ses insanı sağır bile edebilirdi.
İngiltere - Liverpool Limanına çarpmıştı gemileri. Amerikadan Türkiyeye gitmek için kullandıkları gemide İngiltere pasaportu ve geminin adının da ingilizce olmasın dolayı hiç bir ingiliz in şüphesini çekmemişti.
Kazadan sonra askerler silahlarını kuşanmışlardı. Askerler dışarıya çıkmak için uygun bir zamanı kolluyorlardı.
Kazadan yarım saat sonra..
Kaza yerine gelen ilk yardım ekipleri geminin güvertesine çıktıkları andan itibaren zombilerin saldırısına uğradılar. Kazayı izlemeye gelen halk - ogün bir futbol maçından çıkmış fanatik liverpool taraftarı polis ve ilk yardım ekipleri ne olduklarını bile anlamadan zombilerin saldırısına uğradılar.
Zombiler gemi içinde sayıları 300 ken bir saat içinde sayıları üç bine kadar yükselmişti.
Böylelikle avrupanın zombi terörü ile bire bir tanışması böyle başlamıştı.
Kaçan siviller. Arkalarında onları kovalayan zombiler arkalarında ise Alfa-Star tekrar çalacak bir gemi arıyorlardı.
Onbaşı : Neredeyiz biz ??
Hiç bir askerden ses gelmedi.
Mirza : Körmüsün ingiltere deyiz.
Onbaşı : Nereden anladın.
Mirza : Tabelaya bak !!
Free Zone United Kingdom of Great Britain ( Serbest Bölge İngiltere )
Liverpool Port .. ( Liverpool Limanı )
Onbaşı tabelaya bakıp kalmıştı.


İngilizler zombilerden kaçıyorlar Zombiler onları kovalıyor Alfa-Starda kendilerini Türkiye ye biletini almak için yeni bir gemi arıyorlardı.
Zombiler bu arada önlerine ne geliyorsa yemeye ısırmaya kovalamaya devam ediyorlardı.
Alfa - Star Serbest bölgedeki askeri bölgeye girdiler. İngiliz piyadeleri zombilerle savaşıyorlardı. Askeri bölgede kalanlar ise Alfa-Star ı Durdurmaya çalışıyorlardı.
İngiliz Askeri : Dont Move
Mirza Askerin kafasına doğru ateş etti. Diğer askerler ne olduğunu bile anlamadan Mirza diğerlerinide birer kurşunla vurdu.


Onbaşı : Ne yapmaya çalışıyorsun ! Savaş çıkartacaksın !
Mirza : Savaş buraya biz geldiğimiz andan itibaren çıktı !


Alfa-Star dan kalan 18 asker bu seferde ingiliz piyadeleri ile savaşıyordu. İngiliz piyadeleri Alfa Star ı yaylım ateşine tutmuştu.
Bu sırada silah seslerini duyan zombilerde Askeri bölgeye doğru hareket etti. Sayıları on binlere ulaşmış zombiler sese doğru hareket etmeye başladılar.
Zombiler ve İngiliz piyadelerinin arasında kalan Alfa-Star ı zor bir durum bekliyordu.
Onbaşı : İlerliyoruz.
Birer ikişer ilerlerken Alfa - Star ın dört askeri vurularak ölmüştü.
Mirza : Geriye çekiliyoruz !
Onbaşı : Nasıl olur ilerliyoruz !
Mirza : Geri çekiliyoruz Aptal Herif. Biraz daha ilerlersek kimse kalmayacak.
Alfa Star geriye doğru çekilmeye başladı. Bunu anlayan
İngiliz piyadeler de Alfa - Star a doğru hucum etmeye çıktı. Zombiler sokağı döndü ve Alfa - Star girerken açtığı askeri kapıdan zorlanmadan girmeye başladılar.
En arkada duran Onbaşının kardeşi piyadelerin üzerine yaylım ateşi ederken arkasından gelen zombileri fark etmedi bile. Zombiler askeri yakaladığı gibi parçalamaya başladılar. Diğer üç asker de zombiler tarafından parçalanarak bağıra bağıra yenilmişlerdi. Zombiler silahla vurulmuş ingiliz piyadeleri ve alfa star elemanlarını da yemeyi ihmal etmiyorlardı.
Bunu gören iki metre ilerideki Mirza amına koyduğumun açları kaç kaç kaç diyerek piyadelere doğru kaçmaya başladı.
Piyadeler karşılarında gördükleri zombi ordusunu gördükleri an şaşkına döndüler. İlk defa karşılaştıkları zombilere doğru ateş etmeye başladılar. Zombiler piyadelerin üstüne gelmeye devam ediyorlardı.
Alfa Star dan geriye kalan 10 üyesi İngiliz donanmasına ait bir fırkateyn ile yola koyulduklarında serum un etkisi Fransa da görülmeye başlamıştı bile.


24 Gün sonra Akdeniz açıkları. İtalya


Uydu bağlantısı ile CNN de Çağla Melek Kaçarlar ın sunduğu akşam haberlerini izliyorlardı. Çağla Melek Kaçarlar Zombi terörünün Avrupa ya sıçramasının 20. Gününü tek bir cümle ile öyle güzel özetlediki : ' 5 Yaşındaki bir çocuk bile sizi; sanki hamburger siniz gibi ısırmaya ve iştahla yemeye çalışabilir'
Mirza masada oturmuş tek dal sigarası ile oynuyordu. Parmaklarının etrafında sigarayı döndürüp duruyordu. Sigaranın filtresini işaret ve baş parmağı ile tutuyor. sonra tık diye sigaranın uc kısmını masaya doğru vurup baş parmağı ve işaret parmağını sigaraya sürterek masaya kadar vuruyor. Sonra sigarayı ters çevirip filtre kısmını masaya vuruyor ve hemen peşine iki parmağını aşağıya doğru indiriyordu. Belki bir saattir bunu sıkılmadan bıkmadan yapmaya devam ediyordu.
Onbaşı ve iki adamı kantine geldiler. Onbaşı kardeşinin ölümünden dolayı Mirza yı suçluyordu.
Mirza masada otururken..
Onbaşı Masaya Avuçlarıyla vurdu. Mirza ya eğilerek..
Onbaşı : Dünya umurunda değil dimi ?
Mirza cevap vermedi.
Onbaşı : Sana diyorum asker esas duruşa geç hemen emrediyorum !
Mirza gene istifini bozmadı. Sigarayı çevirmeye devam ediyordu.
Onbaşı Mirza nın elindeki sigaraya vurarak sigarayı düşürdü.
Onbaşı ve yanındaki iki adamı gülüyorlardı..
Mirza istifini bozmadı..
Mirza : Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşı ve adamları şaşırdı. Onbaşı sağ tarafındaki adamına kaşla işaret ederek sigarayı Mirza ya ver dedi.
Adam sigarayı Mirza ya uzattı. Mirza sigarayı ağzına götürdü.
Mirza : Sigaramı yakar mısın ?
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakar gibi yaparak Mirza ya sağ bir kroşe vurdu. Mirza aldığı darbe ile kafasını sağa cevirdi sadece. Ağzındaki sigara gene düşmüştü.
Mirza: Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşının adamı tekrar sigarayı Mirza ya verdi. Mirza sigarayı ağzına götürdü.
Mirza Onbaşıya dönerek sigaramı yakarmısın dedi.
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakar gibi yaparak Mirza ya bu sefer sol bir kroşe vurdu. Mirza aldığı darbe ile kafasını sola cevirdi sadece. Ağzındaki sigara gene düşmüştü.
Onbaşı ve adamları gülüyorlardı.
Mirza: Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşı nın adamı tekrar verdi düşen sigarayı Mirza ya..
Mirza : Bir daha bana vurursan seni öldürürüm dedi onbaşıya. Devam etti konuşmasına. Sigaramı yakar mısın ?
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakarken bir daha Mirza ya bir yumruk attı. Mirza kafasını yere doğru eğerek ağzında biriken kanı yere doğru tükürdü.
Aniden kalktı ve Onbaşıya avucunun içiyle vurdu. Onbaşı daha yere düşmeden Sağ tarafındaki adamın kalbine bir yumruk attı. Üçüncüsünün de boynunu kırdı. Kantindeki herkes bir anda sesi kesilmiş şaşkın dolu gözlerle Mirza ya bakıyordu..
Mirza : Hadi onlar inanmadı sizde mi inanmadınız ?
Sebastian : Ben sana inandığım için karışmadım !
Mirza : Yere düşen sigarasını aldı ve Sebastian a sigaramı yakar mısın?
Sebastian Mirza nın sigarasını yaktı.
Beyler izmir e rotamız diyerek rotayı izmire çevirdi !
Sebastian : İzmir de ne işimiz var ?
Mirza : Alfa - Star ın alınacak bir intikamı var..

10 Şubat 2012 Cuma

11. Bölüm Alfa - Star - Boston Amerika



1994 Yılında kurulan Adrenalin timlerinin içinden seçilmiş özel askerlerdir. Adrenalin timlerinin tamamından 1997 yılının bir yaz günü seçimler yapıldı. Onları özel kılan tek şey ; Aşağı yukarı yürüyen ve sürünen her şeyi öldürebilme kapasitelerinin olmalarının yanı sıra savaşma kabiliyetleri , savaş zekaları ve dayanıklılık olmuştur. Avrupa'nın bir çok bölgesinde eğitimler almışlardı. 250 Kişiyle başlamışlardı eğitimlerine fakat eğitimlerde kullanılan gerçek mermiler ve gerçek savaşlar nedeni ile 98 kişi eğitimler sırasında şehit olmuştu. 
En büyük rütbe : Çavuş .. Ondan sonra gelen onbaşı . Diğerleri de erlerden oluşuyordu. Çavuş ve Onbaşı Seçimle gelmemişti. Aralarında yaptıkları Ölümcül sonuçlara yol açan dövüşler sonucunda birinci gelen Çavuş. İkinci gelen ise Onbaşı olmuştu. Ölümcül dövüşler sonucunda hepsine bir barkod ve kod verilmişti.   

1997 Yıllı Adrenalin - İstanbul Eğitim Merkezi : 
Komutan : Emrah Eniz . 
Ölüm Meleği : Emredin komutanım. 
Komutan : Alfa - Star Timine seçildin. 
Ölüm Meleği : Alfa - Star timine seçilmek benim için onurdur komutanım. 
Komutan : Kıvranma söyle asker ! 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Kardeşim de Adrenalin - istanbul Eğitim Merkezinde 
Komutan : Biliyorum ama o seçilmedi hem yaştan dolayı hemde pek iyi değil. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Kardeşimi burada yalnız başına bırakırsam eğitimlere konsantre olmakta zorlanırım. 
Komutan : Emirlerimize karşı mı geliyorsun. Şınav vaziyeti al. 

Ölüm Meleği  Bir diye bağırdı ve yere çömeldi. İki diye bağırdı Şınav vaziyeti aldı ve Ses telleri kısılıncaya kadar Adrenalin diye bağırdı. Komutan 100 şınav çektirti. Şınav çekerken Ölüm Meleği Komutan hala sorular soruyordu. 

Komutan : Vatan mı Aile mi ? Önce gelir 
Ölüm Meleği : Komutanım Vatan önce gelir. 
Komutan : Kardeşini vatan için feda eder misin ? 
Ölüm Meleği : Gözümü bile kırpmam Komutanım.
Komutan : O zaman gitmeni istiyorum. 
Ölüm Meleği : Burada kalmak istiyorum Komutanım. Tek sahip olduğum şey Vatanım ve kardeşim. 
Komutan : Gitmeni istiyorum asker. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Fakat gidersem eğitimlere konsantre olmakta zorlanırım. Aklım kardeşimde kalır. 
Komutan : Allah ın belası... 

Tüm Türkiye deki Adrenalin - Eğitim Merkezlerinden Askerler bir araya gelmişti. Ölüm Meleği nin yerine ise Mirza kod adlı asker Alfa Star a dahil oldu.

Eğitimler de : Dağa tırmanma. Yüzme. Kros yapmak. Dövüş sanatlarından Aikido ve Ninjitsu sanatları ve felsefesi öğretiliyordu. Aynı zamanda patlayıcılar silahlar ve Askeri araçların tamamını kullanma da öğretiliyordu. Eğitimler Sabah 05:00 de başlıyor Öğle yemeği 30 dakika mola veriliyor. Akşam saat 19:00 a kadar devam ediyor . Akşam yemeği 30 dakika mola veriliyor. Ondan sonra gece 24:00 ü gösterdiğinde paydos ediliyordu. Eğitimler normal bir insanın dayanması mümkün olmayacak kadar tempolu ve sert geçiyordu. Gruplar halinde eğitimler veriliyor ve sıfır hoşgörü ile eğitimler devam ediyordu.  
Bir grup bir ay boyunca Dağa tırmanıyor. 
İkinci  Grup : Yüzüyor. 
Üçüncü  Grup : Koşuyor. 
Dördüncü  Grup : Aikido 
Beşinci  Grup : Ninjitsu 
Altıncı  Grup : Patlayıcılar. 
Yedinci  Grup : Silahlar 
Sekizinci  Grup : Askeri Araçlar 

Eğitimi alıyordu. 
Ve öbür ay geldiğinde ise gruplar birer atlamalı şekilde devam ediyordu. Her ay sonunda sınavlar oluyor. Sınavı geçemeyen ise tekrar eğitime giriyordu. Gene geçemez ise tekrar eğitime alınıyor 3 hakkı sonunda sınavı geçemez ise öbür gruba otomatik olarak geçiyordu.  
Uzak doğudan getirilen Aikido ve Ninjitsu ustaları dövüş dersleri veriyordu. Bütün eğitmenleri konusunda usta insanlardı. 

1 Eylül 2009 Alfa - Star Eğitim Tugayı  

Komutan : Arkadaşlar Rahat ! 

Alfa Star Timinden tek bir ses geldi. Pat diye. Rahat 'a geçmişlerdi. 

Komutan : Arkadaşlar biliyorum. Yaklaşık 12 yıldır bir eğitimden geçtiniz. Bazı operasyonlara katıldınız. Bazılarınız eğitimlerde ve operasyonlarda şehit oldu. İyi günde kötü günde hep birlikteydik. Başarınız kendinizin! Başarısızlığınız bizlerindir. 
Arkadaşlar hepiniz biliyorsunuz ki. Amerika da talihsiz bir olay yaşandı. Bir serum Amerika kıtasında baş gösterdi. İnsanları manyaklaştıran ve insan yiyen bir hastalık ortaya çıktı. Serum hakkında tek bildiğimiz kan yoluyla bulaştığı ve bulaşan insanın da insan yiyen bir canavara dönüştüğüdür. 
Amerika hükümeti ile olan anlaşmamız nedeni ile oraya bir askeri birlik gönderme kararı alınmıştır. Bu şanslı birlik sizlersiniz. 
Eğer ki orada hastalanan insanlarla sıcak temas a girerseniz sorgusuz sualsiz kafalarına ateş edin. Ateş etmek serbesttir. Öldürme yetkiniz vardır. 
3 Eylül Günü sabah 04:15 de Yıldıray gemisi ile İzmir Nex limanından Amerika ya gidiyorsunuz. Allah yardımcınız olsun.

Alfa - Star Timi hep bir ağızdan : Sağ ol !!! 

3 Eylül Sabah'ı 152 tane Alfa - Star elemanı Yıldıray çıkartma gemisine bindiler. Ne geleceklerini düşünüyorlardı ne de geçmişlerini. Aslında asker olmasalar uzaktan baksa biri Alfa - Star için ' Bir avuç serseri ' den başka hiç bir şey demezdi. Hayatları eğitimle oradan oraya savrulmak ile geçen 152 tane genç asker.. 
Gemi yolculuğu başlamıştı. 15 günlük bir aranın peşine Boston limanına giriş hazırlıkları başlamıştı. Saatler sonra Boston limanına çıkartma yapacaklardı. 
Askerler kendi arasında Boston lu piliçler erkek görsün gibi şakalar yapıyorlardı. Elektronik ses sistemi çarpışmaya son 10 dakika lütfen dikkat herkes yerlerine dedi.
152 asker bir anda yerlerine geçtiler.  Ekibin başındaki Çavuş elinde makineli tüfek ile çıkarma gemisindeki yüksek bir demire çıkarak askerlerine bağırdı ! 

Çavuş : Beyler.. Kız gibi savaşacak varsa içinizde gemi de kalsın! Arkanızda ağlayacak hiç kimse yok ! Burada ölenler burada kalacak! geri getirilmeyecek! 
Buradaki görevi başaracak kadar yürekliyseniz madalya beklemeyin almayacaksınız. Tek alacağınız madalya mezarınız olacak! 
Tek alacağınız alkış silah ınızdan çıkan merminin sesi olacak! 
Buradan geri dönmeyi düşünmeyin ! Hepinize emrediyorum burada öleceksiniz ! Kimse arkanızdan vatan sağ olsun demeyecek sizi temin ederim! Hatırlanmayacaksınız bile ! Boston a ayak bastığımızda görevimizi tekrar tekrar tekrar anlattım size bu son tekrarım ! 
Bölgemizi koruyacağız. Bu orospu çocuklarından bende haz etmiyorum ! ama Hükümet emir verdi bizde geldik. Şu piç kurularına Alfa - Star ı göstermenin vakti geldi. 
Beni Milletimi utandıranı dönüş yolunda denize atacağıma yemin ederim! Ya savaşın yâda ölün... 

152 Asker den Tek bir ses çıktı : Ölmek için yaşıyoruz ! 

Çavuş : Birbirinizle helalleşin bir daha vaktiniz olmaya bilir.. 

Boston da Güneş batmak üzereydi 152 asker bir anda ayakbastı. Hızlıca dağıldılar. Görevleri DXN şirketinin üstlerinden biri olan Bostan - Ukem Bölgesinde yaşayan önemli sivilleri korumaktı. 152 Asker ne amaç uğruna orada olduklarını bilmeden gelmişlerdi. Hangi amaç uğruna öleceklerini de bilmiyorlardı. 
Çavuş Askerleri yönlendirmeye başladı. 
ilk 50 kişilik grubu ön tarafa. Diğer 50 kişiyi sağ tarafa. Kalanlar ile birlikte çavuş  ise sol tarafta ilerliyorlardı.  Hızlı hareket ederek bir saat içinde koruyacakları yere gelmişlerdi. Etraf yanıyordu. İnsanlar kaçıyorlardı. İnsanlar insanları öldürüyordu. 
Bir polis barikatı vardı. Zombiler üstlerine doğru geliyordu polislerin polisler ateş ediyorlardı fakat zombiler durmuyordu. zombiler yaklaştıkça yaklaşıyorlardı polis barikatına ve bir anda polis barikatına geldiklerinde zombiler polisleri ısırmaya çoktan başlamışlardı. Bir yada iki tane zombi bir polis i yere devirip ısırmaya yetiyordu. 
100 lerce polis memuru oracıkta ölmüşler ve biraz sonra zombiye döneceklerdi. Alfa - Star a verilen eksik bilgi yüzünden bunu bilmiyorlardı. Fakat bilselerde pek umurlarında  olacağını hiç kimse zannetmiyordu. 
Alfa Star üç kola ayrılmıştı. Ön Kolda Barkot numarası 13 olan Mirza vardı. 
Mirza gür sesle : İlerleyin diye arkadaki askerleri gaza getiriyordu. Zombiler üstlerine geleceği halde Mirza ve arkasındaki 50 kişilik Asker grubu zombilerin üstüne geliyor geri püskürtmeye çalışıyorlardı. 
Mirza Gür bir sesle tekrar bağırdı : Kafalarından vurun ! 
Mirza ve arkasındakiler zombiler den kaçacaklarına üzerlerine üzerlerine doğru gidiyorlardı. 
Yerde yatan bir kadın bağırıyordu '' Help Me '' diye. İki tane zombi kadını ısırıp parçalıyorlardı. 
Mirza kadını gördü ve koşmaya başladı. Depar atıyordu. Yerdeki kadını ısıran zombilerden tekinin kafasına postalıyla bir tekme attı. Zombinin boynu kırılmış ve ölmüştü. Diğer zombi ye de ateş ederek öldürdü. Kadına baktığında çoktan ölmüştü. 
Yazık dedi içinden mirza. Kadının parçalanmış cesedine bakıyordu. Kadın bir anda gözlerini açtı ve Mirza nın ayağına yapıştı. Ayağını ısırmak için hamle yaptı fakat postalına denk geldiği için ısıramamıştı. Seni orospu diyerek kadını da kafasından vurdu. Way orospu çocuğuna bak ısıracaktı beni amına koyayım bir dakika önce help me help me şimdi de bite you bite you way amına koyayım. fantezinizi sikeyim.
Ekibin yanına doğru hızlıca koşarak geldi. Ekibe İlerliyoruz diye bağırdıktan sonra sol kolunu havaya kaldırdı ve aşağı doğru indirdi. 
Ekip Mirza ya uyarak ilerlemeye devam etti. Ara sokaklardan ön taraftan arka taraftan her yerden zombiler çıkıyor Alfa-Star grubuna doğru hamle yapmaya çalışıyorlardı. Fakat Alfa - Star yerinde kalmayarak taktik değiştirip zombileri avlamayı başarıyordu. 
7 Katlı ışıkları tamamen sönmüş sokak lambası yanmayan bir binadan genç bir erkek çıktı. ' please help ' diye bağırarak Alfa - Star ın önünde koşuyordu. Arkasından çıkan zombiler de genç erkeğin peşinden gidiyorlardı. Zombilerin sayısı 10 un üzerindeydi. Mirza olayı gördü. Sebastian takım sende 6 ya 40 saldırı düzenine devam diye bağırdı. Sebastian : Tamam geliyoruz peşinden diyebildi. 
Mirza makinalı tüfeğini sırtına asarak hızla koşarken sadece Sebastian ın Tamam lafını duyabilmişti kurşun seslerinden. 
Mirza hızlıca peşlerinden gidiyordu. Belinden çıkardığı ondörtlü silah ile zombilere bir bir ateş etmeye başladı. Silah tan çıkan merminin kovanı yere düşmeden zombiler kafalarından vurularak yere düşüyorlardı. Genç erkek öyle hızlı kaçıyordu ki Mirza yetişmekte çok zorlanıyordu. Genç erkeğin peşindeki bütün zombileri bir bir öldürdü Mirza. Erkek hala please help diye bağırıyordu ve koşmaya devam ediyordu. Kaçtığı yer ikiye ayrılıyordu. Sağ tarafa ve sol tarafa. Ön tarafında ise binalar vardı. 
Sol tarafa doğru kaçmaya başladı. Mirza ise peşinden koşuyor. Çocuğu kurtarmak için elinden gelen gayreti gösteriyordu. Mirza sol tarafa döndüğünde bir anda çığlık sesi duydu. Çocuk zombiler tarafından yakalanmıştı. Zombilerin sayısı üç dört binleri buluyordu. 
Mirza Şimdi sıçtık diyebildi içinden.. Omzuna astığı el bombalarından bir tanesini alıp pimini çekerek zombilerin üstüne doğru fırlattı. Alın bunu yiyin orospu çocukları ! 
Zombilerin sayısı o kadar fazlaydı ki etkilenmediler bile. Bir tane daha el bombasının pimini çekerek zombilerin üstüne tekrar fırlattı. Bir tane daha .. 
Fakat zombiler üzerine doğru gelmeye devam ediyorlardı. geriye doğru döndü. Sokağın öbür tarafından yani sağ tarafından da binlerce zombi üzerine doğru geldiğini gördü. 
Şimdi yarağı yedik arkadaş diyerek hızlıca geldiği yöne doğru kaçmaya başladı.  Alfa Star ise 6 ya 40 Saldırı düzeninde ilerliyordu. 6 Kişi geridekileri kontrol ediyor. 40 kişi ise sağ sol ve ileri düzeniydi bu. Sebastian Mirza nın kendilerine doğru çok hızlı geldiğini gördüğünde gülüyordu. 
Sebastian : Mirzaa ! 6 ya 40 a ne oldu ! 
Mirza : Unut 6 ya 40 ı Filan.. 

Mirza nın lafı biter bitmez Sağ ve Sol taraftan önlerine zombiler gelmeye başladı. İki grup zombi birleşince sayıları 10 binleri bulan bir zombi grubuydu. 

Mirza : Ara sokağa giriyoruz beyler .. Ara sokakta sıkıştırırız. Sayıları milyon olsa önümüzde olacakların sayısı 100 den fazla olmaz.
Mirza : Melek çıkmazı düzeni !!! 

50 Askerin hepsi birlikte bir ara sokağa girdiler. Mirza nın tahmin ettiği gibi ara sokakta peşlerinden gelen Zombiler in sayısı bir anda azalmıştı. Sokak dar olduğu için bir saftaki zombi sayısı 7 yi geçmiyordu. Hepsi ön tarafa hamle yapmak isteyen zombiler birbirlerini eziyorlar ve iyice yavaşlamışlardı.
Alfa - Star ın 50 askeri gelen zombileri kolaylıkla öldürürken geriye doğru çıkıyorlardı. 

Mirza : Sebastian diğer iki grupla iletişime geç ! 
Sebastian : Tamam moruk. 
Sebastian : Ne taraftasınız Alfa - Star 3 den Sebastian . 
Alfa Star 1 : Hedefe doğru gidiyoruz. Çok fazla kaybımız var! 
Alfa Star 2 : Hedefe son on dakika.. Orada buluşalım. 
Sebastian : Anlaşıldı. 
Sebastian : Mirza hedefe doğru gidiyorlar yaklaşmışlar. Navigasyon a baktığımda bizim içinde az kalmış önümüzdeki sokaktan sola dönüp düz gideceğiz oradan da sağ tarafa döneceğiz gibi gözüküyor. 
Mirza : Sanki banka adresi tarif ediyorsun. Burası Boston ! 

Alfa - Star 3 Sebastian ın dediği gibi gitmeye devam ediyordu. 
Sonunda hedefe varmışlardı. Alfa Star 1 Grubu 20 kişi ve 10 tane ısırılmış asker. Alfa Star 2 Grubu 37 asker ve 9 Isırılmış asker kalmıştı. 26 Alfa - Star Grubu üyesi zombi saldırılarında zombilere akşam yemeği olmaktan kendilerini kurtaramamıştı. 
Çarpışma her tarafta devam ediyor. Bazı binalar arabalar yanıyordu. Patlama sesleri kulakları sağır eder cinsteydi. 
Alfa Star ın taktiği 6-40 saldırma olmasına rağmen gene zombilerin sayıca avantajına yenik düşen Alfa - Star toplanma noktasına doğru çekilmeye başlamışlardı. 
Alfa - Star  üç koldan birden bozguna uğruyordu. Mermilerin yarısını harcamalarına rağmen zombileri limandan püskürtmeyi başaramamışlardı. 
Toplanma noktasına geldiler sonunda Alfa - Star 1 Alfa - Star 2 ve Alfa - Star 3 
Toplanma noktası na gelindiğinde.. 
Çavuş Bağırdı. Underground çember düzeni! 
Alfa Star bir anda daire yaptı. Daire düzenine geçen Alfa - Star. Yerde Nişan almış vaziyette çömelen bir asker. Arkasında ise iki asker. Çember in bir noktasını üç asker oluşturacak şekilde daire düzenine geçtiler. 
Zombiler üzerlerine geliyordu fakat Alfa - Star Çember düzeni ile birlikte zombilerden bir tanesi en fazla 10 metre yaklaşıyordu. Zombilerin akınları bitmek tükenmek bilmeden devam ediyordu. 
Zombiler Alfa - Star ın Çember düzenine karşı sayıca kalabalık olmalarına rağmen yaklaşamıyorlardı. Bilinçsizce gelmeye devam ediyorlardı. 
On Başı : Komutanım cephanelerimiz bitmeye başladı. Hala bir yol kat edemedik. 
Çavuş : Farkındayım. 
On Başı : Ne emredersiniz ?
Çavuş : Yavaştan çemberi bozmadan geri çekileceğiz. 
On Başı Bütün Askerlere Bağırdı. Underground çember düzenine devam. 2 Ye 1 
Alfa Star yavaşça geri çekilmeye başladı kitle halinde. Fakat zombiler her yerdeydi. 10 metre den daha fazla yaklaşamayan zombiler. Alfa Star ın cephanesinin azalmasıyla birlikte beş metreye kadar yaklaşmıştı. 
Zombiler üzerlerine gelmeye devam ediyorlardı. 
Sebastian : Mirza napacağız... Geri çekilelim artık.. 
Mirza : Göt kısmetten çıktı. Kilot giymek ne fayda !! 
Sebastian : Burada ölmek istemiyorum sevmedim burayı. 
Mirza : Sanki ben çok sevdim.. Bayıldım buraya. Güneşi sahili insanları harika bir yer burası 
Sebastian : Nasıl başarıyorsun böyle rahat olmayı ? 
Mirza : Alt tarafı öleceğiz abartmanın anlamı yok .. 

Geri çekildikleri yönden sayıları 5 bini bulan bir zombi grubunu fark etti Alfa - Star. Askerler bir anda paniğe kapıldılar. 
Çavuş : Panik yapmayın. Sakin olun. Diye bağırdıysa bile sesini kimseye duyuramadı.
Askerlerden bir kaç tanesini bu sırada zombiler yemeye başlamışlardı bile. Zombiler bir anda Alfa - Star ı her bir yandan kuşatmıştı.
Underground Çember iyice daralmıştı. Askerler daireyi küçültürken zombiler askerleri ısırmaya yemeğe başlamışlardı.
Zombiler Askerlerden bir parça alabilmek için birbirlerini eziyorlardı. Askerler zombiler tarafından linç olma noktasına gelmişti.
Askerler ellerindeki tüfeklerle zombilere vurmaya çalışıyorlardı. Fakat sayıca üstün olan zombiler birer ikişer askerleri ısırmaya yemeye başlamışlardı.
Çavuş bağırıyordu : Dayanın sıranızı bozmayın.
Bu sırada Çavuş un yanına sürünerek gelen ayakları olmayan zombi çavuş un bacağını ısırmış sağ bacağının baldırından koca bir parça almıştı. 
Logar kapağını fark etti Onbaşı.. Kapağı açtı. Hadi beyler dokuz oluyoruz diye bağırdı onbaşı.

Zombiler den kurtulamıyordu çemberin ön tarafında kiler. Mirza El bombalarını bir bir fırlattı. Bir gürültü kopup sarsıntı oldu. 
Sarsıntı ile bir anda duraksayan zombilerden askerlerin bir kısmı kurtulmuştu ve logar kapağından bir bir içeriye giriyorlardı.
Mirza otomatik silah ıyla zombileri ileriye doğru ittirdi. Dipçiğiyle bir kaç zombiye vurdu. Askerlerin rahatça girmesini sağladı.
Son olarak zombinin tekine uçar tekme atarak diğer zombilerin üstüne uçurdu. zombi aldığı darbe ile arkasındaki zombileride yere düşürdü.
Bu aralığı fırsat bilen Mirza ön saflardaki zombiler ayağa kalkana kadar logar kapağını kapatmıştı.
21 asker zombi saldırıları sonucu parçalanarak yenilmiş . 38 asker zombiler tarafından ısırılmıştı. Alfa - Star grubu 105 asker kalmıştı.
Kanalizasyon dan ilerliyorlardı. Çürümüş et kokuyordu kanalizasyonun içi. Yerden hafif bir su akıyordu. Yaralı askerler diğerlerine dayanıp yürüyorlardı.
Çavuş seke seke onbaşıya dayanmış yürüyordu.
Kanalizasyonda bulunan fareler Askerlerin ışıklarını seslerini duyunca sağa sola kaçıyorlardı. Etraf tamamen zifiri karanlıktı.
dört insanın yan yana zor yürüyebileceği bu kanalizasyonda dayanılmaz bir koku vardı. Bazı askerler kokudan etkilenip kusuyorlardı.
Navigasyonun da yardımı ile yönlerini bulmakta sorun yaşamıyorlardı. Ayrıca liman deniz tarafına gidecekleri için akan suyu takip etmeleri bile yeterliydi.
Koşarcasına yürümeye devam ediyorlardı. Saatlerdir verdikleri mücadele onları yormuştu fakat direnmek zorundaydılar.
Arkadan ayak sesleri uğultular gelmeye başladı.
Asker : Kanalizasyonda bizden başka birileri var ve bu tarafa doğru geliyorlar !
Çavuş : Acele edin.
Askerler hızlı bir şekilde hareket etmeye başladılar. fakat yaralı askerlerinde olması Alfa-Star grubunu yavaşlatıyordu.
Çıkış için bir kapak bulmuşlardı tek sorun dışarıda zombi olup olmadığını bilmemeleri idi.
Çavuş Onbaşıya çık bak dedi. Onbaşı korka korka merdivenlerden yukarı doğru tırmandı. Kulağını logar kapağına koydu.
Askerler kendi aralarında konuşuyorlardı. On Başı Askerlere bağırarak Kesin sesinizi duyamıyorum ! dedi.
Onbaşı kulağını logar kapağına yasladı. İyice yanaştı. Kulağı ile logar kapağını sabitledi. Onbaşı Çavuş a dönerek ;
Onbaşı : Komutanım dışarıdan hiç bir ses gelmiyor. İzninizle kapağı açıyorum ?
Çavuş : Aç bakalım..
Onbaşı : Logar kapağını açtı. Kafasını logar kapağından dışarı çıkartıp baktı.
Onbaşı : Hızlıca kendini dışarıya attı ve temiz diye kısık bir sesle aşağıda merakla bekleyen askerlere işaret verdi.
Önce zombiler tarafından ısırılmış askerler dışarıya çıkartıldı. Sonra sağlam olanlar dışarı çıkmaya başladılar.
Kanalizasyondan gelen ayak ve hırıltı sesleri iyice yaklaşmıştı. Mirza bunu hissediyordu.
Daha yukarı çıkacak 21 asker vardı. Bir asker hızlıca dışarı doğru tırmanırken yere düştü ve diz kapağını kırdı acı içinde bağırıyordu. Diz kapağı paramparça olmuştu. Bu sırada zombiler de belirmeye başlamıştı. Mirza Sebastian a dönerek koru beni dedi. Sebastian tamam diyebilmişti.
Mirza koşarak zombilerden tekinin suratına bir tekme attı. Postalının tabanı ile zombinin boynunu kırmıştı. İkinci gelen zombi nin elleri ile çenesini tutarak boynunu kırdı.
Üçüncü gelen zombi nin göğsüne doğru tekme attı. Zombi aldığı darbe sonucu üç metre geriye doğru uçarak yere düştü ve kafasını çarparak etkisiz hale geldi.
Mirza yerde gördüğü iki demir sopayı aldı. Zombilerden tekinin alnından soktu demir sopayı. Sopa zombinin kafa tasından dışarıya doğru çıkmıştı. 
Mirza korkusuzca ilerliyor ve önüne gelen her zombiyi etkisiz hale getiriyordu. 
Bir tanesinin kafasına vurdu sopa ile. Zombi aldığı darbe ile kafası geriye dönmüştü. Mirza adım adım zombilere doğru ilerliyor ve önüne çıkan her zombiyi öldürüyordu. 
Bir sonra gelen erkek zombi siyahi biriydi. Boyu 2 metre ve oldukça kilolu biriydi. Mirza koştu zıpladı ve demir sopayı mızrak gibi fırlattı. Siyahi zombinin demir sopa sol gözünden içeri girmişti. Öyle hızlı fırlatmıştı ki demir sopayı sopanın göz kısmında kalan kısmı hiç yok gibiydi. Zombi kafa üstü yere doğru düştü.
Mirza ilerlemeye devam ediyordu. Sebastian a doğru bağırdı !
Mirza : Herkes dışarı çıktı mı ?
Sebastian : Evet..
Mirza : Hasan da dışarıda mı ?
Sebastian : Evet onuda güç bela dışarı çıkardık.
Mirza : Ulan biz manyak mıyız biz niye buradayız ?
Sebastian : Seni bekliyorum ben
Mirza : Kaçalım lan o zaman.. koş sebastian koş. Kaç Sebastian kaç kaçanın anası ağlamaz.

Sebastian tırmandı. Mirza da tırmanmaya başladığı sırada ayağından bir zombi yakaladı. Zombi Mirza nın ayağını ısırmaya çalıştığı sırada Mirza belinde duran 14 lü silah ını çıkartı ve zombi yi kafasından vurdu.
Mirza zombiye dönerek ; 
Mirza : Demirli tüfek bulundu mertlik bozuldu bebeğim !
dedi ve hızlıca kendini yukarıya attı. Mirza nın üstünde kan parçaları beyin artıkları ve kan lekeleri vardı. Sanki kurban bayramında hayvanları kesen kasapların üstü gibiydi üstü.
Çavuş : Mirza ne oldu sana ? Bunlar kimin kanı?
Mirza : Arkadaşlar ile 5 sehem büyük baş hayvana girdikte söylemesi ayıp danayı ben kestim..
Yaralı olan Çavuş ve diğer askerler Mirza nın bu esprisine gülmüşlerdi.
Isırılan askerler sonlarının zombiye döneceğinden habersiz olarak gemiye doğru yola çıktılar.
Gemiye vardıklarında gemi kaptanı ve miçolar ısırılan askerleri gemiden içeriye almayacaklarını söylediler. Çıkan tartışma sonucu Askerler baskın çıkarak ısırılan askerlerle birlikte gemiye girdiler.
Sabah olmuştu artık. Türkiye den yeni emirler geldi.
Boston Metro istasyonunda sıkışıp kalmış Türk diplomatını kurtarma göreviydi. Isırılan askerler enfeksiyon nu kaptıkları için yataktan kalkamıyorlardı.
Kalan 80 asker metro istasyonunda korumaları ile birlikte sıkışıp kalmış diplomat Türkiye den gelecek olan kurtarma ekibini beklemekteydi. Güvenli bölge ye giderken arabası kaza yapan diplomat ve korumaları Metro istasyonuna saklanmışlardı.
Alfa Star ın 80 üyesi diplomatı oradan çıkarmak ve kurtarmak için emir almışlardı.
80 Asker hızlı bir biçimde Metro ya doğru girdiler. Girerlerken önlerine çıkan birkaç zombi yi öldürmeleri zor olmamıştı. Çavuş enfeksiyon kaptığı için Onbaşı onun görevini üstlenmişti.
3. Nolu askerde onbaşı nın görevini almıştı.
Metre istasyonuna indiklerinde her yer karanlıktı. Fenerleri açmayı teklif etti bir asker.
Onbaşı saçmalama diye bağırdı. Fenerleri yakarsak zombiler i üstümüze çekeriz. Sessiz ve derinden halletmemiz gerekiyor bu olayı.
Metro raylarından hızlı bir şekilde diplomatın mahsur kaldığı yere doğru ilerliyorlardı. Etraf ta ölümün sessizliği vardı.
İlerlemeye devam ettiler. Son 10 metre diye uyarı geldi. Diplomatın bulunduğu yeri gösteren cihazdan ilerlemeye devam ettiler.  
Metre istasyonuna girdiklerinde Zombiler etrafta cirit atıyorlar. Aptal aptal hırıltılar sesler çıkartarak sanki volta atıyorlardı. 
Yaklaşık 100 tane kadar zombi vardı metro istasyonunda. Mirza : Bir fikrim var. Ben zombileri oyalarken sizde diplomatı alın dedi. 
Bütün askerler birbirlerine baktılar. On başı : Seni kaybetmeyi göze alamam. Çok askerimi kaybettim .. 
Mirza : Bırak bu Vietnam da ki savaş sahnelerini. Bir zamanlar askerdik mi diyeceksin peşine de. Dediğimi yapın der demez. Metro raylarından koşarak zombilerin olduğu yere doğru geldi. Zombiler Metroyu bekleme yerindeler di. Bir kaç tanesinin kafasına ateş ederek zombilerin dikkatini kendinden tarafa çekmeyi başarmıştı. 
Zombilerden bir 20 tanesini ateş ederek etkisiz hale getiren Mirza. Metrodan caddeye doğru çıkan merdivenlerden dahi zombi geldiğini görünce. Aha şimdi yan bastın koş mirza koş diyerek koşmaya başladı. Koşarken arkasına bakmayı ihmal etmiyordu. İstediği olmuştu Zombilerin dikkatini kendine çekmeyi başarmış yaklaşık 150 tane zombi mirza nın yaptığı gürültüler yüzünden ona doğru gelmeye başlamışlardı. 
Mirza koşarken bir anda geri döndü yere çömeldi. İki elinde birer 14 lü ingram marka silah ile zombilere ateş etmeye başladı. Zombiler birer ikişer yere düşüyor fakat diğer zombiler düşen zombilerin Üzerlerine basarak mirza ya doğru gelmeye devam ediyorlardı. Bu sırada metre istasyonundaki zombilerin hepsi raylardan mirza yı yakalamaya doğru hareket ederken Alfa - Star grubuda diplomatı bulmak için harekete geçmişti. Diplomatı 4 korumasını ve ailesini buldular. Çıkardıkları gürültüden dolayı arkada kalmış bir zombi bunlara doğru gelmeye başlamıştı fakat bunu fark etmeyecek kadar dikkatsiz davranıyorlardı. 
Onbaşı : Ben onbaşı bu ekibin lideriyim. 
Diplomat : Ben daha rütbeli birilerini bekliyordum.
Onbaşı : Üzgünüm en rütbeli kişi çavuş oda şu anda burada yok. 
Diplomatın Eşi : Aman ne güzel. Bir avuç er ve onbaşı bizi kurtarmaya gelmiş. 
Diplomat : Söylenmeyi kes be hanım 
Bizimle gelin diyerek diplomatı korumalarını ve ailesini metro dan yürütmeye başladılar. 
Öncü tim olarak alfa-star dan 20 kişi hızlıca ilerliyor ve 20 metre mesafede bir temiz diyordu. 
Bu sırada geride bekleyen diğer grup ise onların yanına doğru ilerliyorlardı. 
Mirza bu sırada zombilere doğru ateş etmeye ve koşmaya devam ediyordu. Önünde çarpışmış üç tane metro treni gördü. Hay ananın körü ! diye isyan etti. Yol tamamen kapanmış ve çıkmaz sokaktı. 
Metroları uzun uzun inceledi. Zombiler arkasından gelmeye devam ediyorlardı. Metrolardan tekine tırmanmaya başladı.
Tırmanıyordu. Tırmanırken bir anda camda bir zombi gördü. Buna doğru hamle yaptı aniden. Korkmuştu. Zombinin hamlesinden sonra bir an titredi. O korkma ile birlikte tırmandığı yerden bir eliyle çıkıntıyı tutamayarak eli boşluğa geldi. Tek eliyle tutuyordu düşmesi an meselesiydi. Solak biri olduğu için sağ eli sol eli kadar güçlü değildi. Sağ eliyle tutunmuştu. Çok kullanmadığı sağ eli onu ölüm ve yaşam arasında tutuyordu. Bu sırada mirza yı takip eden zombiler de Mirza yı yemek için ellerini yukarıya doğru kaldırıp Mirza nın bacaklarını yakalamak için hamleler yapıyorlar sıçrıyorlardı. Mirza nın artık sağ eli yorgunluktan titremeye başlamıştı. Son bir gücüyle kendisini yukarıya doğru çekti. ya sol eliyle tutunacak dı hayata yada hiç kullanmadığı sağ eliyle zombilerin arasına düşecekti. Sol eliyle yakaladı girintiyi. tırmanmaya devam ederken onu korkutan zombiye bakarak Seni kaltak ! diye cevap verdi. Metro trenlerinin çatısına çıkmıştı.Ne taraftan kaçacağını gözlemledi. Bir su borusu geldi gözlerine. Sıcak mı soğuk mu olduğunu bilmediği için sıçrayarak tuttu. Soğuktu. Elleri kaymasın diye parmakları kesik deri eldivenlerini çıkartıp giydi.  Zaman ayarlı plastik patlayıcıları yanına aldığı için sevinmişti. Beş dakikaya ayarladı hepsini ve gelişi güzel yerleştirdi. Sıçradı ve su borusunu tuttu. Su borusuyla bir eliyle tutunuyor öbür eliyle de kendini ileri doğru atıyordu. İçinden sayıyordu 300 - 299 - 298 - 297 - 296 Her bir saniyeyi sayıyordu. 
60 dedi. iyice hızlanmaya başlamıştı. Artık kolları güçsüzleşmiş olmasına rağmen direniyordu. İyice hızlandı. Etrafı da kolaçan ediyordu bir yandan. İlerlemeye devam etti. Arkasına bakmadan hem sayıyor hem ilerliyordu. Metro bekleme salonunu çoktan geçmişti. Etrafına baktı ve acil durumlarda kullanılan ufak bir bölme olduğunu fark etti. Tek şey aşağıya nasıl inecekti. Kemerini çıkardı. Su borusuna bağladı. 30 - 29 - 28 diye saymaya da devam ediyordu. Kemeri bağlar bağlamaz kemerden tuttuğu gibi aşağıya sarktı. Kemerin boyu yetmemişti. Yaklaşık 4,5 metre ayakları ile yer arasında mesafe vardı. 15 - 14 - 13 diye içinden sayarken bir an düşündü. Yere atlayıp ayağını kolunu kırabilir ve patlamadan çıkacak alevler sonunu getirebilirdi. Yukarıda kalsa belki bir nebzede olsa kurtulabilirdi. 
6- 5 - 4 dediği sırada yere doğru atladı. Yere atladığında ah diye bir ses geldi. 3 - 2 - 1 acil durumlar için kullanılan acil bölmeye girdi. O sırada patlama duyuldu. Alevler yanından geçiyordu. Toz duman olmuştu etraf. Büyük bir sarsıntı duyulmuştu. Alfa - Star da sarsıntıyı duydu. Sebastian Mirza !!! diye bağırdı. Onbaşı Sebastian ı tuttu. Artık her şey için çok geç.. Sebastian patlamanın olduğu yere doğru hızlıca koşmaya başladı. Mirza nın üstü başı çamur kolları simsiyah yüzü simsiyah dumandan lekeler olmuştu. Acil durumlar için kullanılan bölmeden çıktı ve öksürüyordu. Öksürürken ağzından dumanlar çıkıyordu. 
Mirza ayağını burkmuştu. Sol ayağını sekerek yürümeye çalışıyordu. Üzerine basamıyordu ayağının. Ayağını bir zombi gibi yere sürte sürte ilerliyordu. İlerlemeye devam ediyordu. Sebastian da bilinçsiz bir şekilde Mirza ya doğru koşuyordu. Birden Sebastian ın boynuna elleri ile bir zombi sarıldı. Zombi Sebastian ı yere düşürmüş ve ısırmaya çalışıyordu. Sebastian zombinin çenesinden tutmuş ve ısırmasını engellemeye çalışıyordu. O sırada zombi nin sırtında bir el gözüktü . Elbisesinden tuttuğu gibi zombiyi yere fırlattı. Belinden çıkardığı silah ile zombinin kalkmasına bile fırsat vermeden zombinin beynini metronun raylarına akıtmaya başlamıştı. 
Sebastian ı yerden kaldırdı. Sebastian Mirza ya sarıldı kardeşim diye. Mirza bu duruma şaşırmıştı. 
Mirza : Sen ağladın mı ?
Sebastian : Hayır 
Mirza : Grubun diğerleri nerede ? 
Sebastian : Patlamayı duyar duymaz ben buraya koştum! seni bulmak için onlar ileride kaldı. Sonrasını biliyorsun.
Mirza : Gidelim ! 


Mirza ayağını hala bir zombi gibi yere sürerek gidiyordu. Sebastian yardım edeyim dedi. Mirza ya destek oldu. Bir koltuk değneği gibi Mirza ya destek olarak yürümeye devam ediyorlardı..
Metrodaki patlamadan sonra telsizler çalışmıyordu. Grubu yakalamaları gerekiyordu. Yarım saat yürüdükten sonra grubu sonunda yakalamışlardı. Metrodan aynı yoldan dışarıya çıktılar. Limana doğru ilerlediler grup halinde.. 
Limana doğru ilerlerken çok fazla zombi ile karşılaşmamışlardı. Arkalarından takip eden zombilere de izlerini kaybettirmişlerdi. Limana geldiklerinde gözlerine inanamadılar. Onları Türkiye İzmir den Boston'a getirmiş olan gemi Yıldıray. Limanda demir attığı yerde yoktu. Gözlerine inanamıyorlar şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı..