Barut'un Babası : Ben halledeceğim onu. Siz karışmayın.
Barut : Baba bir oğlunu daha öldürdü piç. ve gözlerimin önünde boğazını kesti acımadan. Sanki kurbanlık koyun kesiyordu piç kurusu.
Barut'un Babası : Sergen'e cenaze merasimi düzenleyelim. Oğlumu en güzel şekilde saygıyla uğurlayıp yasını tutalım 12 gün ondan sonra icabına bakacağım sana söz veriyorum. Mirza ya bütün selam verenleri tek tek ellerimle öldüreceğim.
Barut : Onun canını yakacak birisini tanıyorum. Onu gözlerinin önünde öldürürsek Mirza'nın canı yanar.
Barut'un Babası : Harika .. 13. gün sonra intikamımızı alıyoruz oğlum. Oğullarımın kanı yerde kalmayacak.
Barut : Zevkle bekliyorum.
Barut'un Babası : İmam'ın ordusunu başlarına musallat edeceğim. İmam'ın ordusu ile uğraşsınlar da bizimle uğraşmaya vakit bulamasınlar.
Barut : İyi düşünmüşsün baba.
Barut'un Babası : Sen Mirza'nın canını nasıl yakacaksın kimi öldürürsek Mirza'nın canı yanar ?
Barut : Mirza birim tarafından tutuklandığında dosyasında bulunan üç kişiden bir tanesi de bu kızdı. Hayatta tek sevdiği insan olarak geçiyor. ve Zeynep'i kim elinde tutar ise Mirza ya istediğini yaptırabilir diye yazıyordu.
Barut'un Babası : Nerede şu an bu Zeynep.
Barut : İstanbul Adrenalin DxN Üstünde. Dünya üzerindeki en korunaklı yerde.
Barut'un Babası : Onu oradan nasıl almayı düşünüyorsun ?
Barut : İçeride adamlarım var. Onlar onu dışarıya çıkartacaklar bende teslim alacağım.
Barut'un Babası : Harika düşünmüşsün.
Barut : Sabrediyorum şu an ...
ANKARA 10. Gün
Güneşli güzel bir gün. İki çocuk oyun oynuyorlar. Kız'ın saçları örülü. Önce sek sek oynuyorlar. Kız çok başarılı sek sekte. Çocuk sadece izliyor. Sıra çocuğa geliyor ama çocuk başarılı değil. Kız gülüyor çocuğa. Çocuk ta kendi haline sadece tebessüm ediyor. Birlikte yakar top oynuyorlar. Kız topu atıyor ve çocuğu vuruyor.
Kız salıncağa binmek istiyor. Kız salıncağa oturuyor ve çocuk sallıyor.
Saklambaç oynuyorlar. Çocuk yumuyor ve kız saklanıyor. Çocuk onu her yerde arıyor. Kız koşarak geliyor ve sobeliyor. Çocuk gene yumuyor.. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor .. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor.
Hava o kadar güneşliydi ki o kadar güzel ki ..
Bir anda kara kara yağmur bulutları hızlıca gökyüzünü kaplıyor. Bütün dünyayı karanlık hükmediyor bir anda. Her taraf zifiri karanlık. Göz gözü görmüyor..
Çakan şimşekler bir anda havayı aydınlatıyor.. Bir salıncak var sadece.. Şimşek ve gök gürültüsü çok korkunç bir şekilde bağırıyor. Gök gürültüsünden yerler sallanıyor.
Asker kamuflajlı pantolon giymiş ayağında asker botları olan saçları üç numara boynunda asker künyesi sallanan ve belden yukarısı çıplak bir asker elinde kürek ile bir mezarı kapatmaya başlıyor.. Küreğe alabileceği kadar toprağı alıyor ve mezardan içeriye atıyor.
Yağmur kara toprağı çamur haline getirmeye ve yerlerde su birikintisi olmaya başlamıştı bile.
Asker sağanak yağan yağmura aldırmadan mezarı kapatmaya devam ediyor.
Sebastian diz çökmüş vaziyette hastane sedyesinin önünde başı öne eğik bekliyordu. Hiç bir kuvvet Sebastian'ı oradan alamıyordu. Sebastian yemek yemiyor kimseyle konuşmuyor sadece bekliyordu. Hastane sedyesinde yatan Mirza'ydı. Ankara'ya özel helikopter ile gitmişlerdi. Sebastian nerede olduklarını bile bilmiyordu. Mirza'nın başında bekliyordu sadece.
Sebastian'ın omuzuna bir el dokundu. Sebastian kısık ve üzgün bir ses tonu ile '' beni rahat bırakın '' dedi. Tok sesli adam ise '' Hadi evlat ayağa kalk '' diye emir verdi Sebastian'a. Sebastian kafasını kaldırdı ve sağına baktı. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Bir anda ani bir hareketle esas duruşa geçti ve baş selamı verdi. Sebastian bağırır bir ses tonu ile '' Alfa - Star 6 Nolu Asker Er Sebastian emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım '' diyerek bütün hastaneyi inletti.
Beyefendi : Nasılsın Sebastian ?
Sebastian : Sağol ( Bütün Hastaneyi İnletiyordu )
Beyefendi : Mirza 'ya ne oldu ?
Sebastian : Efendim İmam'ın ordusunun istanbul üstünü ele geçirdik. ( Ölüm-Yıldız) ına döndük. Gayet iyi durumdaydı. Sonra yere düştü ve ağzından burnundan kanlar geldi. Adrenalin Komutanına haber verdim. Şimdi ise buradayız.
Beyefendi : Doktorlar ne diyor ?
Sebastian : Doktorlar vücuduna çok fazla darbe aldığını söylüyorlar. Nasıl ayakta kaldığını bile şaşırıyorlar. Tam bir teşhis yok ama Mide kanaması geçirmiş diye tahmin ediyorlar. Bir çok yerinde kırıklıklar var. Fakat Mirza'nın iyileşmesi normal bir insana göre yüz katı daha fazla dedi doktor. O yüzden bekliyoruz. Doktorlar bir daha uyan mayada bilir ama yarın da kalkabilir dediler. 3,5 gündür buradayız ve hala bekliyoruz.
Beyefendi : Geçmiş olsun.
Sebastian : Sağol
Beyefendi : Ben bir kaç kişi ile görüşeceğim. Sonra seninle de görüşeceğim. Ama önce üstüne başına çeki düzen ver. Git yemek ye.
Sebastian : Mirza'yı bırakamam Efendim.
Beyefendi : Bu bir emirdir asker.
Sebastian : Emredersiniz .
Beyefendi kapıya bir kere vurdu ve kapı açıldı. Yavaş adımlarla birlikte odadan çıktı. Sebastian ise Mirza'ya baktı. Dişlerini sıktı Sebastian '' sakın ölme Mirza '' Sakın Ölme !! '' dedi ve odadan ayrıldı. Kapıdan çıktı.
Sebastian : Gözlerinizi dört açın. Odaya hiç kimseyi sokmuyorsunuz. Doktor dahi girecekse beni bekleyecek. Anlaşıldı mı ?
Askerler : Emredersiniz Komutanım.
Ölüm Meleği ayağa kalktı ve Sebastian'a doğru yürüdü.
Ölüm Meleği : Hayret sen dışarıya çıkar mıydın ?
Sebastian : Ölüm Meleği sana laf yetiştirecek zaman değil. Bir şeyler yemeliyim. Sonrada toplantım var.
Ölüm Meleği : Ne toplantısı ?
Sebastian : Fisko birlik bayi toplantısı işler bu ara kesatmışta.
Ölüm Meleği : Sebastian bizimde konuşma zamanımız geldi bence.
Sebastian : Gel bir şeyler yiyelim orada konuşuruz.
Sebastian ve Ölüm Meleği birlikte yemekhanede bir masaya oturdular. Sebastian yemek yiyor Ölüm Meleği ise su içiyordu.
Ölüm Meleği : Beyefendi ne istedi senden ?
Sebastian : Daha bir şey istemedi.
Ölüm Meleği : Mirza uyanmadan hiç bir şey yapma mümkünse. Mirza uyanmaz ise bir plan çizmeliyiz.
Sebastian : Mirza uyanmadan bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ama devletle ilgili bir sorun var ise elimden geleni ya seninle yada sensiz yapacağımı bilmeni isterim. Beğenmediğin adrenalin Mirza'nın iyileşmesi için çaba gösteriyor.
Ölüm Meleği : Onlar için çalışıyorsunuz ? bırak da çaba göstersinler. Bu kadarını yapmaya mecburlar.
Sebastian : Bize hiç bir borçları yok. Eğer onlar bizi bulup yetiştirmeseydi şimdi dışarıda kiler gibi Et et diye geziyorduk ortalarda.
Ölüm Meleği : Psikopat askerlere ihtiyaçları vardı böyle bir kaos ortamında ve bizi topladılar. Hangi manyak annesi babası karısı çocukları varken Zombilerle savaşır ki ?
Sebastian : Bu dediğinde haklısın. Ama zombiler yokken biz birer hiçtik. Piyonduk. Şimdi ise çocukların hayallerindeki kahramanlarız ? Zombiler olmasa şu anda özgür bile değildin. Adrenalin hapishanesinde yatıyordun.
Ölüm Meleği : O konuda haklısın. Dur teşekkür edeyim şu zombilere ben. hatta senin arabana astığımız iki zombiyi öpeyim.
Sebastian : Ölüm Meleği yemek yiyorum şu anda. Dediğim gibi zombiler olmasa hepimiz boka batmıştık. Belki 6 milyar insanın yarısı zombi oldu ama bazı şeylerinde bedeli var.
Ölüm Meleği : Sebastian sen kafayı mı ? yedin. 3 Milyar insandan bahsediyoruz !
Sebastian : Kıyamet geliyor artık Ölüm Meleği. Herkes ölecek. Sadece beklenen sonu biraz daha uzatıyoruz. Hayatta kalma mücadelesi. Son zamanlarımız artık bunlar. Hepimiz yok olacağız. Ve bu yok olmayı da birbirimizi öldürerek hızlandırıyoruz. Hayatta kalmak için diğerlerini katlediyoruz.
Sen bu savaşta hangi köşedesin ?
Ölüm Meleği : Bir yanım Deniz de.. Bir yanım Ateş ile. Öbür yanım Asit ve Tuncay ile. Bir yanımda aha karşında. Paramparçayım.
Sebastian : Bize ait olmadığını zaten biliyoruz. Ama işte her adımını planlayarak atman en büyük sorunun. Artık planlanacak hiç bir şey yok. Lidersin. Komutansın. O yüzden sana tavsiyem vakit kaybetmeden sevdiklerinin yanında ol. Sonra çok geç olabilir.
Bir asker koşarak Sebastian ve Ölüm Meleği 'nin yemek yediği masaya gelir ve selam verir.
Sebastian : Söyle Asker.
Asker : Komutanım. Sizi Beyefendi çağırıyor.
Sebastian : Tamam geliyorum.
Asker : Üst Teğmenim Sizide bekliyorlar toplantıya.
Ölüm Meleği : Beni mi ? Tamam geliyoruz Asker gidebilirsin.
Asker : Emredersiniz Komutanım.
Asker koşarak yanlarından ayrıldı.
Ölüm Meleği : Beni neden çağırıyorlar.
Sebastian : Gidince öğreniriz.
15 dakika sonra :
Hafif loş ışıklı karanlık olan odanın yuvarlak masasında yüzleri gözükmeyen 3 adam oturuyordu. Sebastian ve Ölüm Meleği de boş olan sandalyelere oturdular.
Beyefendi : Sebastian ne durumdasınız ?
Sebastian : Alfa-Star A takımı tamamen yok oldu. Mirza ve Ben kaldık. Bir kaç tane de Alfa-Star'ın bünyesinde adamlarımız var sağda solda. Aslında onlar benim adamlarım.
Beyefendi : Devletinizin mi ? yanındasınız yoksa Kendiniz için mi çalışıyor sunuz ?
Sebastian : Son nefesimize kadar Devletimiz var olsun.
Beyefendi : Güzel. Bizden haber bekleyin. Mossad ile savaşmışsınız Bilgimiz var. Güzel iş çıkarmışsınız. Aferim. Bu delikanlıda mossad'a kurduğunuz pusu da yanınızdaymış öyle mi ?
Sebastian : Evet. Mossad'a ağır bir darbe vurduk. İmam'ın ordusunu da İstanbul'dan sildik. Ölüm Meleği de bizimle birlikteydi iki operasyonda da.
Beyefendi : Güzel işlerdi. Aslan Parçasının doktorları ile konuştum. Pek ümit yok Sebastian. Ayağa kalksa bile uzun bir süre tedavisi olması gerekiyor muş. Bütün iç organları ezilmiş. Zarar görmüş. Vücudu iflas etmiş.
Sebastian : Ayağa kalksın yeter.
Beyefendi : Aslan parçası bizi yalnız bırakmaz. Böyle bir zamanda ona ihtiyacımız var.
Sebastian : Kesinlikle katılıyorum size.
Beyefendi : Ölüm Meleği nasılsın ? sende mi ? Bizim ekipte misin ?
Ölüm Meleği : Teşekkür ederim. Siz nasılsınız ? Hayır ekipte değilim. Sebastian ve Mirza nın yanındayım.
Beyefendi : Kız arkadaşın DxN de . Erkek kardeşin Adrenalinde. Eski ekibinde DxN için çalışıyor. Sen ise buradasın. Bu seni rahatsız etmiyor mu ? Bir tercih etmek durumunda kalırsan kimi tercih edersin ? Sebastian ve Mirza mı ? Diğerlerimi ?
Ölüm Meleği : Öyle bir şey olmayacağı için sorun yok.
Beyefendi : İnşallah. Çünkü DxN Asit ve Ekibine bir ada vadediyor. Zombilerin olmadığı bir ada herkesin hayali.
Ölüm Meleği : Bir ada parçası için arkadaş satılmaz. Ölüm baki.
Beyefendi : Kesinlikle Ölüm Baki. İsmin gibi.
Ölüm Meleği : Kesinlikle öyle.
Beyefendi : Sebastian biz gidiyoruz. Bizi nasıl bulacağını biliyorsun. Bir problem var onuda Adrenalin Komutanına söyledik. Sizinle konuşacak. Ayrıca bir kaç ay sonra sizlere önemli görevler vereceğiz o zamana kadar bizden haber bekleyin.
Sebastian : Emredersiniz Efendim. Ölüm Meleği hadi gidelim biz.
Ölüm Meleği : Aynen.
Ölüm Meleği ve Sebastian odadan ayrılmışlardı. Up uzun koridorda yürüyorlardı. Ölüm Meleği ile Sebastian hiç konuşmadan yürüdüler. Mirza 'nın bulunduğu odaya girmişlerdi. Mirza'nın durumu ciddiyetini koruyordu. Sebastian Mirza'ya doğru baktı. Sebastian'ın yüzünde canı acıyor gibi bir ifade vardı. Ölüm Meleği ise orada bulunan siyah deri kanepeye oturdu.
Ölüm Meleği : Bu adamlar kim Sebastian ?
Sebastian : Bu adamlar Alfa-Star'ı ve Adrenalin'i kuran adamlar. Allah bilir bizim haricimizde kaç tane daha ekipleri var. Bu adamlar ülkeyi hatta bütün dünyayı yönetenlerdir
Ölüm Meleği : Ciddimisin ?
Sebastian : Son derece ciddiyim.
Hemşire ve doktor içeriye girerler.
Sebastian : Doktor durumu nasıl ?
Doktor : Durumu ciddiyetini koruyor. Fakat şunu söylemeliyim ki düzeliyor. Hızlı bir iyileşme sürecinde. Fakat bu haftalar sürebilir.
Sebastian : Bu iyi bir haber.
12. Gün
Adrenalin Komutanı son derece güvenli olan hastaneye gelmişti. Mirza'nın yattığı odaya girdi. Adrenalin Komutanını içeriye girdiğini gören Sebastian ayağa kalktı.
Adrenalin Komutanı : Merhaba ; Sebastian , Mirza 'nın durumu nasıl ?
Sebastian : Hızla iyileştiğini söylüyorlar.
Adrenalin Komutanı : Güzel. Ama bir problemimiz var.
Sebastian : Olmasa şaşardım.
Adrenalin Komutanı : Barut ve ailesi Harekete geçtiler. Hedeflerindeki kişi ise Zeynep.
Sebastian : Bu olamaz. Gerçekten de olamaz.
Adrenalin Komutanı : Zeynep'i korumamız gerekiyor. Yoksa Mirza Zeynep'e birşey olduğunu duyarsa hepimizi öldürür.
Sebastian : Öldürmesi için dua ederiz komutan. Saldıracaklar mı ?
Adrenalin Komutanı : Hiç bir şekilde planlarını bilmiyoruz. Sadece Adrenalin DxN Üstünden birileri ile konuşuyor. Ve Zeynep'in ismi geçti O kadar biliyoruz. Şifreli konuşuyorlar. Çözmeye çalışıyoruz.
Sebastian : C-4 Patlayıcı var mı ? Komutan Yüklü miktarda.
Adrenalin Komutanı : Var.
Sebastian : Tamam o zaman
Adrenalin Komutanı : Ne yapmayı düşünüyorsun.
Sebastian : Arabayla gidip mossad'ın üstünü patlatmayı.
Adrenalin Komutanı : Bu bir intihar olur Sebastian.
Sebastian : Eğer Mirza üzülecek ise intihar'ın önemi yok benim için.
Adrenalin Komutanı : Saçmalama ..
Sebastian : Adam komada Hayatta tek bir şeyi seviyor oda bu kız. Komadan uyanınca üzgünüm Mirza. Barut Zeynep'i kaçırdı bizde bir şey yapamadık mı diyeceğim adama ?
Adrenalin Komutanı : Başka bir yolunu bulacağız Sebastian.
Sebastian : Başka bir yolu yok. Adam bizden güçlü. Çok güçlü. Onu durdurmanın tek yolu bu.
o an..
Güneşli güzel bir gün. İki çocuk oyun oynuyorlar. Kız'ın saçları örülü. Önce sek sek oynuyorlar. Kız çok başarılı sek sekte. Çocuk sadece izliyor. Sıra çocuğa geliyor ama çocuk başarılı değil. Kız gülüyor çocuğa. Çocuk ta kendi haline sadece tebessüm ediyor. Birlikte yakar top oynuyorlar. Kız topu atıyor ve çocuğu vuruyor.
Kız salıncağa binmek istiyor. Kız salıncağa oturuyor ve çocuk sallıyor.
Saklambaç oynuyorlar. Çocuk yumuyor ve kız saklanıyor. Çocuk onu her yerde arıyor. Kız koşarak geliyor ve sobeliyor. Çocuk gene yumuyor.. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor .. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor.
Hava o kadar güneşliki o kadar güzel ki ..
Bir anda kara kara yağmur bulutları hızlıca gökyüzünü kaplıyor. Bütün dünyayı karanlık hükmediyor bir anda. Her taraf zifiri karanlık. Göz gözü görmüyor..
Çakan şimşekler bir anda havayı aydınlatıyor.. Bir salıncak var sadece.. Şimşek ve gök gürültüsü çok korkunç bir şekilde bağırıyor. Gök gürültüsünden yerler sallanıyor.
Asker kamuflajlı pantolon giymiş ayağında asker botları olan saçları üç numara boynunda asker künyesi sallanan ve belden yukarısı çıplak bir asker elinde kürek ile bir mezarı kapatmaya başlıyor.. Küreğe alabileceği kadar toprağı alıyor ve mezardan içeriye atıyor.
Yağmur kara toprağı çamur haline getirmeye ve yerlerde su birikintisi olmaya başlamıştı bile.
Asker sağanak yağan yağmura aldırmadan mezarı kapatmaya devam ediyor.
Adrenalin Komutanı ile Sebastian tartışırlarken : Mirza'nın bir anda kalbi durdu. Sebastian ve Adrenalin Komutanı birbirlerine baka kalmışlardı. Tartışmayı kestiler. Sebastian koşarak Doktor diye bağırmaya başladı. Doktorlar ve hemşireler bir anda içeriye girdiler. Doktorlar zorlukla Sebastian'ı odadan çıkardılar. Ölüm Meleği ve Adrenalin Komutanı ise Sebastian'ı sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Mirza'nın odasının kapısı kapanmış. Dışarıda Sebastian Adrenalin Komutanı ve Ölüm Meleği bekliyorlardı.
Adrenalin Komutanı : Lanet olsun.
Sebastian : Ölme lan Mirza. Vallaha Ölme.
Ölüm Meleği : Lanet olsun.
Sebastian : C-4 Plastik patlayıcıları ver hemen bana komutan.
Adrenalin Komutanı : Saçmalama Sebastian.
Ölüm Meleği : Sakin ol Sebastian.
Sebastian : Ölüm Meleği ne sakini lan. Mirza ölecekte biz yaşayacak mıyız.
Ölüm Meleği : İntihar etmeni gerektiren bir şey yok. Yaşayacaksın tabi.
Sebastian : Senini gibi geniş biri değilim ben.
Ölüm Meleği : Sözlerine dikkat et.
Adrenalin Komutanı : Kesin lan ikinizde. Arkadaşınız ölüyor burada ikinizin gövde gösterisini dinleyemem. Sesinizi çıkarmadan bekleyin lan !
3 saat sonra ..
Sebastian : Bunlar üç saattir içeride napıyorlar ? Apandisit ameliyatımı lan bu ?
Adrenalin Komutanı : Sebastian sakin ol. Doktorlar uzmandır.
Sebastian : Üç saatlik bir şey de yok ortada. Ben içeri giriyorum.
Sebastian der demez kapıyı zorladı. Fakat kapı kilitliydi. Kapıya omuz attı. Bir tane daha attı kapı açılmadı. Geriye doğru çıktı ve hızlıca kapıya doğru koştu ve tekrar omuz attı kapıya. Kapı gene kırılmadı. Belinden çıkardığı silah ile kapının koluna ateş etti. Ve tekrar denedi gene de kapı açılmadı. Sol tarafta bulunan acil durum yangın alarmının altındaki kırmızı saplı baltayı aldı ve kapıyı kırmaya başladı. Kapıyı kırıyordu. Kapının açılmaması Ölüm Meleği ve Adrenalin Komutanı da ayağa kalkmışlardı. Kapıyı parçalıyordu Sebastian. Kapının arkasında dev bir dolap vardı. Dolabı ittirdi ve dolap yere düştü kapıyı açarak zorlada olsa içeri girdi Sebastian. Sebastian yatağa baktı ve yatak boştu. Cam ise açıktı. Doktorlara ve hemşireler ağızları elleri ve ayakları bağlanmış bir vaziyette duruyorlardı. Sebastian doktorlardan tekinin ağzındaki bandı çıkardı.
Sebastian : Ne oldu burada ?
Doktor : Hasta bir anda gözlerini açtı ve hepimizi bağladı sonrada kaçtı.
Sebastian : Seni piç kurusu ..
Adrenalin Komutanı : Bu adam komada değil miydi ?
Doktor : Komadaki bir hasta dışarıdaki sesleri duyabilir fakat tepki veremez. Aniden uyana bilir.
Ölüm Meleği : Lanet olsun.
Doktor : Sebastian sana şu kağıdı bıraktı.
Sebastian : Neden hemen vermiyorsun ?
Doktor : Ama ben şey.
Sebastian : Kes lan.
Adrenalin Komutanı : Ne yazıyor kağıtta ?
Sebastian : Hiç bir şey. Ölüm Meleği hadi gidiyoruz.
Ölüm Meleği : Nereye gidiyoruz ?
Sebastian : Yolda anlatırım.
Asker : Komutanım. Helikopter yok. Pilotlarda bayıltılmış.
Adrenalin Komutanı : Koca Apachi helikopter nasıl olmaz. Sizi oraya ben bostan korkuluğu diye mi diktim ?
Asker : Ama efendim.
Adrenalin Komutanı : Sebastian
Sebastian : Efendim komutan
Adrenalin Komutanı : Plan nedir ?
Sebastian : Plan filan yok. Eve dönüyoruz biz.
Adrenalin Komutanı : Şaka yapıyorsun ?
Sebastian : Son derece ciddiyim.
13. Gün Sabah Saat 07:30
İzmit-Adapazarı Kara Yolu
Barut : Nerede kaldınız ?
Kodes : Anca gelebildik. Temkinli olmalıydık. Operasyonu riske atamazdık.
Barut : Getirdiniz mi Emaneti ?
Kodes : Getirdik efendim.
Barut : Tilki Nerede ?
Kodes : Dikkat çekmemek için ikimizde ortadan kaybolamazdık. Sadece ben getirdim.
Barut : İyi düşünmüşsünüz. Emanet nerede ?
Kodes : Tabutun içinde.
Barut : Kıza bir zarar vermediniz demi ?
Kodes : Hayır sadece eter koklattık.
Barut : Aferim. Hadi benim arabaya taşıyalım.
Kodes : Tamamdır.
Barut : Amma da ağıt. Bu kız bu kadar kilolu mu ?
Kodes : Tabutta metalden ya onunda ağırlığı vardır.
Barut : Tamam bundan sonrasını ben hallederim siz işinize bakın. Benden haber bekleyin.
Kodes : Emredersiniz efendim..
Barut Tabut ile birlikte Mersin'e doğru yola koyuldu. Bir yandan sigarasını içiyor bir yandan müzik dinliyor ve alkol alıyordu. Barut son derece mutluydu. Zafer kazanmış bir komutan gibi yüzü gülüyordu. Çalan şarkılara eşlik ediyordu. Mersin'e gitmek babasını gururlandırmak için sabırsızlanıyordu. Zombilerin yanından geçiyor ve zombilere korna çalıyor el sallıyordu. Barut'u fark eden zombiler ise bakıyorlardı Barut'a ve peşinden gelmeye çalışıyorlar fakat genede Barut'a yetişemiyorlardı. Barut ve yanında oturan kardeşi Ares son derece keyiflilerdi. Kara yolundaki zombilere çarpıyorlar ve gülüyorlardı.
Mersin'in içine girdiler ve ilerlediler. Yanmış ve patlamış evlerin arabaların yanlarından geçtiler. Sonra ise dağ yoluna girerek Mersin üstlerine doğru ilerlemeye başladılar. Fakat ilerideki kara duman'ı fark ettiler. Ares Abi hızlan diye bağırdı. Barut arabanın vitesini önce ikiye sonra üçe sonra dörde sonra ise beş'e takarak bir anda hızlandı. Ve Mersin üstü görünmeye başlamıştı alev alev yanıyordu. Ares '' Babam '' diyebildi. Mersin üstüne çok yaklaştılar ve arabayı durdurdu Barut. Arabadan hızlıca indi ve koşarak alev alev yanan mersin üstüne doğru koşmaya başladı. Ares son anda yakaladı Barut'u. Ares belinden yakaladığı Barut'a '' Abi dur sende öleceksin yapma !! '' dedi. Barut ise '' Bırak beni Ares Babam ve Kardeşim içeride '' diye bağırdı. Ares ise '' yapma abi onlar cennetin krallığındalar artık'' diye haykırdı. Barut dizlerinin üstüne çökmüş '' Bunu yapanı yemin ederim ki öldüreceğim '' diye yeri göğü inletiyordu. Barut kardeşi Ares'e dönerek Tabuttaki sürtüğü getir '' diye bağırdı. Ares '' Emredersin abi dedi '' ve arabanın arkasında duran tabutu çekmeye başladı. Tabut'un kapağını açtığında ise DxN üstündeki adamlarının cansız bedeni ile karşılaştı. Ares '' Allah kahretsin '' diyerek arabanın kapısına vurdu. Barut '' Ne oldu '' diye ayağa kalktı. Ares '' Tabuttaki bizim adamımız '' diyebildi üzgün bir ses tonu ile. Birde burada bir zarf var sana '' dedi ve zarfı Barut'a doğru uzattı. Barut Zarfı yırtarak açtı ve kağıtta yazanı okumaya başladı '' Kendisini yahudi sanan zavallı Barut. Baban ve Kardeşin öldü. Öbür kardeşin çok şanslı ki senin yanında kaldı. Eğer ki kıza kadına çocuğa çoluğa el uzatırsan sadece evini yakmakla kalmaz seni ömür boyu yakar yakar söndürürüm. İmza Mirza '' dedi ve kağıdı buruşturdu. Barut ellerini göğe doğru açtı ve '' Tanrım Müslümanları yenmemiz için bize güç ver sana sığınıyoruz '' dedi. ve sonra ses telleri kısılırcasına bağırmaya başladı '' Senin parçalarını her tarafa dağıtacağım Mirza. Sana yemin ederim '' diye bağırdı. O arada siyah sekiz tane jeep yanlarında durdu. Ares silah'ını çıkardı. Arabadan inen şoför hızlıca arabanın arka kapısını açtı. Arabadan Mini etekli topuklu ayakkabıları ile bir kız indi.
Nilay : Barut başın sağ olsun.
Barut : Dostlar sağ olsun Nilay Hanım.
Nilay : Düşmanlarımın düşmanı dostumdur. Benimle misiniz ?
Barut : Seninleyiz Nilay Hanım.
Nilay : İş konuşmak için seni arabama davet etmek isterim. Ares te bizi takip etsin.
Barut : Ares bizi takip et.
Nilay ve Barut Aynı arabaya bindiler. Barut '' Bu güzel çocukta kim ? '' dedi ve çocuğu sevdi. Nilay '' Bu çocuk oğlum benim '' dedi ve çocuğu kucağına aldı. Barut '' Nereye gidiyoruz '' dedi. Nilay ise '' Antalya'ya gidiyoruz oradan yat limanından izmir'e geçeceğiz '' diye cevap verdi. Arabalar ile birlikte Antalya'nın yolunu tuttular.
13. Gün Gece Yarısı Adrenalin DxN Üssü : Saat 01:30
Kodes ve Tilki Siyah kamyonetin içine siyah renkte bir tabutu kamyonetin arkasına koydular.
Kodes : Amma da ağırmış. Ne var bunun içinde
Tilki : Görev kutsaldır. Boş ver bizi alakadar etmez.
Mirza : Tilki ve Kodes !!
Kodes : Bu ses.. Mirza.
Tilki : Mirza mı ?
Mirza : Bir yere mi ? gidiyorsunuz beyler.
Kodes : Evet efendim. Alfa-Star B timine verilmek üzere bir paket var. Onu götürüyoruz. Nasılsınız ?
Mirza : Teşekkür ederim iyiyim Kodes. Sizleri görmeye geldim. Ne var Tilki o tabutun içinde ?
Tilki : Bilmiyorum Mirza. Alfa-Star B ye teslim etmemiz söylendi. Açıpta içine bakmadık açıkçası.
Mirza : Teslimat nerede Tilki ?
Tilki : Biz yoldayken söyleyeceklermiş. Ne o bize hesap mı ? soruyorsun.
Mirza : Hayır hesap sormuyorum. Sadece soruyorum.
Tilki : Burada ne işin var ? Senin ki görmesin seni ?
Mirza : Yok onun için gelmedim sizi görmeye geldim ben.
Tilki : Seni yeniden görmek bizi mutlu etti. Uzun zaman oldu.
Mirza : Evet çok uzun zaman oldu Tilki.
Tilki : Seninle oturup burada uzun uzun sohbet etmek isterdik ama görev kutsaldır. Gitmemiz gerekiyor.
Mirza : Tabutu bırak öyle git Tilki nereye gidiyorsan.
Tilki : Görev kutsaldır Mirza. Tabut Alfa-Star B takımına gidiyor. Bana güvenmiyorsan aç tabutu. Biz senin için kanımızı akıttık. Sen bizi neyle suçluyorsun ?
Mirza : Eğer ki o tabutu arabadan indirmezsen kanının son damlasına kadar akıtacağım Tilki.
Kodes : Beyler ne oluyor sakin olun.
Mirza : Kodes sen karışma.
Tilki : Bizi buraya bir kızın peşine diktin. Şimdi de bize hesap mı ? Soruyorsun. Sana bir şey diyeyim mi ? O kız burada sen yokken mutlu. Cüneyt le evlendiler. Çocuk sahibi oldular. ve o kız ikinciye hamile burada. Biz hala onun korumalığını yapıyoruz.
Mirza : Ben sana bir görev verdiysem elbette ki yapacaksın. Kızın medeni durumu seni ilgilendirmez. İster evlenir ister boşanır.
Kodes : Tilki sen ..
Tilki : Kes sesini Kodes.
Mirza : Kanın dökülmesin boş yere. Uzun zamandır dostuz. İhanetini göz yumarak buradan gitmeni sağlayacağım.
Tilki : Sen ve Sebastian. İkinizde midemi bulandırıyorsunuz. Bir kızı korumamız için buraya gönderdiniz bizi. İkiniz herkesin gözdesi iken biz burada çocuk bakıcılığı yaptık.
Mirza : Görev kutsaldır Tilki. Alfa-Star yasası. Sana çocuk değil şuradaki taşı koruyacaksın diyorsam o taşı koruyacaksın.
Tilki : Alfa - Star'ın canı cehenneme. Eski gücün yok. Eski hızında yok. Hastaneden de yeni çıktın. Adım adım takip ediyoruz seni.
Mirza : Kodes ne olursa olsun Silahını çek ve tabutu koru. Başka hiç bir şeye karışma.
Kodes : Emredersiniz.
Tilki : Emredersiniz mi ? Kodes onlardan yana mısın Mirza dan taraf mısın ?
Kodes : Ben kimseden taraf değilim. Emirleri uygularım. Ben bir askerim.
Tilki : Askerliğinin de canı cehenneme.
Mirza : Son kez şerefinle ölmen için Alfa-Star ölüm vuruşuna davet ediyorum seni ?
Tilki : Hangimiz öleceğiz göreceğiz Mirza.. Sen burada yokken bütün adrenalin iğnelerini vücuduma gün ve gün enjekte ettim. Kanım deli akıyor.
Mirza : Göreceğiz delikanlı. Şeytanla pazarlığını iyi yapmışsın. Ama onlarca sene yanımdayken daha beni tanıyamamışın. Ben daha sizinle oynamaya başladım. Ben oynarsam aklınızı oynatırsınız.
Tilki : Psikopat takıntılı piç kurusu.
Tilki bir anda Mirza'ya saldırdı. Tilki Mirza'ya yumruklar atmaya başladı. Mirza ise Tilki'nin yumruklarını savuşturuyordu. Mirza Tilki'yi elleri ile ileri doğru itti ve bir tekme attı göğsüne Tilki'nin. Tilki geriye doğru sırt üstü düştü. Tilki yerden kalktı ve koşarak Mirza'nın üstüne doğru geldi. Mirza ya bir yumruk savurdu. Mirza eğildi ve Tilki'yi tuttuğu gibi sırtından yere doğru attı. Tilki sinirle yere elleri ile vurdu ve tekrar ayağa kalktı. Mirza '' Sinirlenme Yahudi - Star '' dedi. Tilki tekrardan saldırdı Mirza'ya . Mirza Tilki'nin bütün yumruklarını engelliyordu. Tilki bir sol kroşe vurdu Mirza eğildi ve Mirza Tilki 'nin kaburgasına doğru bütün gücüyle bir yumruk attı. Tilki aldığı darbe tarafına doğru çömeldi. Mirza Tilki'nin suratına doğru bütün gücüyle bir yumruk atarak Tilki'yi yere düşürdü. Tilki ayağa tekrar kalktı. Ve tekrar saldırdı Mirza'ya. Mirza Tilki'yi tuttuğu gibi sağ tarafa doğru fırlattı. Tilki tekrar yere düştü. Tilki ayağa kalktı. Koşarak Mirza'nın üzerine doğru geldi ve havada uçan döner tekme attı. Mirza sağ kolu ile engelledi. Tilki yere düşerken Mirza Tilki'yi boğazından tuttu ve kaldırdı sonra ise sırt üstü yere vurdu. Sonra ise tekrar kaldırdı Tilki'yi tekrar yere attı. Tilki yerde yatarken bacak arasına bir tekme vurdu Mirza. Mirza Belinden çıkardığı palaskayı Tilki'nin boğazına doladı. ve sertçe asıldı. Palaska Tilki yi boğmaya başlamıştı. Tilki'yi sürüklüyordu Mirza. Tilki ise elleri ile palaskadan tutmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Yavaş yavaş boğuluyordu. Tilki boğuluyordu. Palaskayı elinden bıraktı Mirza. Tilki öksürüyordu. Boğazı morarmıştı Tilki'nin. Mirza çok kuvetli bir şekilde çekmişti palaskayı. Cebinden çıkardığı bıçağı birden Tilki'nin sağ tarafından boynuna soktu. Tilki gözlerini açmış ve ' höh ' diye bir ses çıkardı. Mirza bıçağı tuttuğu gibi çekti. Ve Tilki'nin boğazını boydan boya kesmişti.
Mirza : Kodes Tabutu yere indirelim.
Kodes : Hiç bir şey anlamadım. Tabutta kim var ?
Mirza : Tabutta Zeynep var. Zeynep'i oradan alıp Tilki'yi koyalım. Sonra sen Tabut'u adamlara teslim edersin. Fazla konuşma renk verme. Teslim et bırak.
Kodes : Adamlar kim ? Tilki neden böyle bir şey yapsın ? Hiç bir şey anlamadım.
Mirza : Mossad ajanıydı Tilki Kodes.
Kodes : Vay orospu çocuğu Tilki.
Mirza : Tamam boş ver şimdi. Ben Zeynep'i taşıyayım. Odasını göster bana. Dur önce şu kar maskesini takayım da ne olur ne olmaz.
Kodes : Tamamdır Mirza. Tilki'nin Zeynep hakkında söyledikleri yalandı.
Mirza : Biliyorum Kodes.
Mirza Zeynep'i yatağına bıraktı. Saçlarını okşadı. ve ona baktı. '' Benim bu cihana gelişim senin uğrunadır '' dedi Sonra ise Zeynep'in odasından sessizce çıktı ve gitti. Kodes araba ile yola çıkarken Mirza ise apachi helikopter ile birlikte Mersin'in yolunu tutmuştu. Mersin yakınlarında Mirza - Sebastian ve Ölüm Meleği ile buluştu.
Sebastian : Plan nedir ?
Mirza : Siz ikiniz dışarı çıkan her canlıyı öldüreceksiniz ben ise yukarıdan saldıracağım sonra ise bombalayacağım üssü. Mersin Mossad üssünü kapatıyoruz.
Sebastian : Kulağa hoş geliyor.
Ölüm Meleği : Aynen hadi yapalım.
Mirza : İşaretimle.
Mirza Apachi helikopter ile havalandı Ölüm Meleği ve Sebastian ise arabayla Mersin Mossad üssüne doğru ilerliyorlardı. Mossad üssünün yamacına kadar gelerek siper aldılar Sebastian ve Ölüm Meleği. Makinalı tüfekleri sabitlemişlerdi. Mirza geldi ve Üsse bir anda saldırmaya başladı. Silah sesleri birbiri arkası kesilmiyordu. Sebastian ise Roket Atar ile birlikte Giriş kapısına nişan aldı ve ateşledi. Güm diye bir ses çıktı ve kapı kırıldı. İkinci roket atarı ise içeriye attı. Bir arabayı hedef almıştı ve patlamıştı araba. Üs'te bulunan araçlar birbiri arkasına patlıyordu. Patlamalar nedeni ile dışarıya kaçmaya çalışan askerleri ise Ölüm Meleği Makinalı tüfek ile sinek gibi avlıyordu. Mirza ise apachi helikopteri ile birlikte ateş etmeyi sürdürüyordu. Kopan kollar ve bacaklar dağılan ve parçalanan vücutlar tam bir keşmekeşti. Ölüm Meleği makinalı tüfek ile hedef gözetmeksizin ateş ediyordu. Mersin Mossad üstünden dışarı çıkan israil askerlerinin üstüne kurşunlar yağmur gibi geliyordu. İnsan bağırmaları kulakları sağır ediyordu. Kurşun sesinden daha çok insanların bağırması çıkıyordu. İsrail askerleri acı içinde bağırıyorlardı. Sebastian bir roket daha koydu. Ve kalktığı gibi Roket atar ile hedef alarak ateşledi. Roket atarla vurduğu yer bir anda parladı ve yanmaya başladı. Mirza ise apachi helikopterin içinde yukarıdan üs'sün içine doğru acımadan ateş etmeye devam ediyordu. Helikopterdeki sekiz füzenin tekini ateşledi ve güm diye bir ses çıktı. Ölüm Meleği ise kaçan askerleri avlıyordu. İnsanlar patlamaların etkisi ile yanıyorlardı. İnsan yanarken ki çıkardığı koku çok mide bulandırıcıydı. Mirza peşi sıra bütün bombalarını mossad üssüne doğru ateşledi. Füzeler ile birlikte mossad üssü yerle bir olmuştu zaten. Ölüm Meleği ve Sebastian ateş etmeye devam ediyorlardı ağır makinalı tüfekler ile. Ağır makinalı tüfeklerle kaçmaya çalışan israil askerlerine ateş ediyorlardı. İsrail askerleri hem havadan hem karadan hemde roket atarlı saldırıda hiç bir şey yapamıyorlardı. Genç israil askerleri zombilere karşı belki iyi eğitilmişti fakat kontra gerilla saldırısına karşı hiç bir tecrübeleri yoktu.
Helikopterde bulunan sekiz adet füzeyi de Üssün içine doğru hedefleyip bir bir ateşledi. İsrail askerleri kaçmaya çalışıyor ama kaçamıyorlardı. Mirza bütün füzelerini bitirmişti.
Mirza : Etraf alev alev aydınlansın mı ?
Sebastian : Aydınlat kanka..
Ölüm Meleği : Aydınlat da Mersin Alevlensin.
Mirza helikopter'in kapı düğmesine bastı. Helikopterin kapısı açıldı. Yeni nesil DZ-88 Model Apachi helikopter bir kamikaze gibi bir hedefe kilitlenebiliyordu. Mirza Mersin Üssü'ne doğru helikopteri kilitledi. Helikopter havada asılı duruyordu. Hedefe kilitlendiği andan itibaren ise 20 saniye içinde hedefine doğru sürat ile gidiyor ve patlıyordu. Mirza helikopterden aşağıya atladı. Aşağıya atlar atlamaz Apachi helikopter bir anda hızlanarak Mersin Mossad Üssünün içine doğru hızlıca gitmeye başladı. Mirza aşağı doğru atladı ve paraşütünü açtı. Helikopter ise Mersin Üssü ne doğru bir mermi gibi gidiyordu. Sebastian ve Ölüm Meleği başlarını eğmişlerdi. Helikopter Mersin Üssüne doğru kamikaze gibi düştüğü an bir anda büyük bir patlama duyuldu. Kilometrelerce uzaktaki zombiler veya bir yerlerde saklanmış siviller bile patlamayı kesinlikle hissetmişler ve duymuşlardı. Helikopterde bulunan plastik patlayıcı C-4 lerde patlamıştı. Yer sarsılmıştı. Mirza'nın paraşütü patlamanın etkisi ile sürüklenmiş ve Mirza yere çakılmıştı. Sırt üstü yatıyordu. Ölüm Meleği ve Sebastian yanan bağıran askerlere aldırmadan arabalarına atladılar. Mirza'nın düştüğü yere doğru gidiyorlardı. Mersin Üssü alev alev yanıyordu. Patlamaların arka arkası kesilmiyordu. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'nin Koca üssü yok etmeleri yarım saatlerini almıştı.
Sivilleri ve çocukları öldüren israil askerleri zombilerle mücadeleye karşı iyi eğitimli olabilirlerdi ama bir kontra gerilla saldırısına karşı deneyimsiz olmalarının cezasını yanarak vücutları parçalanarak ödemişlerdi.
Ölüm Meleği ve Sebastian hızlıca Mirza'nın yanına araba ile gittiler.
Sebastian : Hadi kanka kalk gidiyoruz.
Mirza : Nereye gidelim ? Kodes ile konuş işlem tamam mıymış ?
Sebastian : Tamam dur arayayım. Kodes.
Kodes : Efendim Sebastian.
Sebastian : Mektup yerine ulaştımı ?
Kodes : Ulaştı. İadeli tahütlü.
Sebastian : Görevini hatırlatmama gerek var mı ?
Kodes : Dün gibi aklımda.
Sebastian : Mirza'nında sana selamı var.
Kodes : Görüşmek üzere. Aleyküm Selam.
Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği yola koyulmuşlardı.
Ölüm Meleği : Şu zombiler sinilerimi bozuyor
Sebastian : Neden ? Zombilere fark edilmiyoruz bile. Bizi zombi sanıyorlar. Sen ne dersin Mirza ?
Mirza : Benden yana bir sorun yok.
Sebastian : Şu ilerideki DxN Kamyoneti değil mi ?
Mirza : Evet.
Ölüm Meleği : Roket Atar ile indireyim şu piçleri.
Mirza : Neden ?
Ölüm Meleği : Sinirlerimi bozuyorlarda ondan.
Mirza : Boşver. Şimdilik kalsınlar.
Ölüm Meleği : Onlarda bizi görüyor ama.
Sebastian : Görsünler korkumuz yok.
Ölüm Meleği : Keşke helikopteri patlatmasaydın.
Sebastian : Evet ileride ihtiyacımız olabilir.
Mirza : Sorun yok beyler ihtiyacımız olduğunda bir tane daha alırım.
Üç gün sonra Antalya açıklarında bir gemi :
Barut : Bu Mirza 'yı kendi ellerimle öldüreceğim.
Nilay : Öldüreceksin tabikide canım. O fırsatı sana vereceğim. Öyle bir oyun oynayacağım ki onlara aklın şaşacak.
Barut : Sana güveniyorum..
Nilay : Öp beni aşkım. Senden bir çocuğum olsun..
Barut : Gel aşkım.
Aynı anda ( Ölüm - Yıldız) ' ı
Sebastian Leyla 'nın dudaklarını öpüyordu. Leyla'nın dudaklarını öperek usulca yatağa yatırdı. Leyla'nın bütün vücudunu okşuyordu. Leyla ise kendisini Sebastian'ın kollarına bırakmıştı. Sebastian Leyla ile sevişmeye devam ederken.
Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR
Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR
Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR
Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR
Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR
Sebastian : Şimdi tam sırası demi. Lanet olsun.
Sebastian yastığın altından aldığı silah ile birlikte sadece üstünde boxer ile dışarı çıktı..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder