Up uzun koridorda koşarak
odasına mutlu bir şekilde giden, çocuk yeni hediyesini çok merak
ediyordu. Kapıyı açtı. Heyecanla girdi odasına. Her sekiz ağustos gibi
odasında yeni bir hediye bulacağını biliyordu. Büyük mavi duvarlı
odasında çeşit çeşit oyuncaklar Yazı tahtaları dolabında her renk
kıyafetler ve dönemin en son elektronik eşyaları vardı. Masasına
yaklaştı, küçük bir hediye paketi vardı. Paketi hızlıca açtı o an bütün
hevesi kursağında kalmıştı. Bu sefer cep telefonu olur diye düşünmüştü.
Paketten nintendo gemboy çıkmıştı. Hediyesine sevinmek şöyle dursun ;
içten içe çok sinirlenmişti. Koşarak çalışma odasına gitti. Hiddetle
kapıyı açtı Babası çantasını hazırlıyor Annesi ise - her zamanki gibi
mavi tiril tiril elbisesini giymiş sarı saçlarını sıkıca topuz yapmış ve
yakın gözlüğünü takmıştı - Başarılı kadınların sırrı adlı kitabı büyük
bir dikkatle okuyordu. Kapının hızlıca açılmasıyla ikiside dönüp baktı.
Çocuk avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.
Çocuk
: Sizin kadar kötü anne baba tanımıyorum. Oğuz'un annesi ile babası
ona doğum gününde cep telefonu almışlar. Siz ise bana sadece gameboy
almışsınız ikinizi de bir daha görmek istemiyorum. Geldiği gibi aynı
hızla kapıyı çarparak dışarı çıktı.
18:30
Türk Hava Yolları 2116 Sefer sayılı Berlin uçağı yolcuları Check in
noktasına gelmeniz rica olunur. Anonsu duyan Faruk ve Sevim uçağa binmek
için son hazırlıklarını yapıyorlardı. Oğullarını doğum gününde yalnız
bırakmak istememişlerdi ancak Faruk'un önemli bir iş seyahati vardı.
Üstüne üstlük Oğulları onları geçirmeye bile gelmemişti.
Sevim : Döndüğümüzde ona yapacağımız sürprizi gördüğünde nasılsa affedecektir bizi.
Faruk : Ne diyorsun bu model daha Türkiye ye gelmedi. Eşek sıpası bide o kadar bağırdı bize çok pişman olacak çok.
Gece çalan telefonun sesiyle herkes irkilmişti. Çocuk boğuk konuşmalar duyduktan sonra gelen acı çığlıklara anlam verememişti.
Çocuk : Ne oluyor gece gece diyerek yatağından kalktı. Odasından çıktı. Çığlık atan hizmetçinin adı Ayşe idi.
Çocuk : Ayşe ne oluyor ? Gece vakti niye bağırıyorsun ? Diye çıkıştı.
Ayşe ise ;
Şoka girmiş vaziyette.
Ayşe : 'Çok kötü küçük bey. Çok kötü.' diyebiliyordu sadece.
Çocuk : Ayşe ne var söylesene ? Diye bağırdı.
Ayşe ise ; sadece aynı kelimeleri tekrarlayabiliyordu.
Koca bir musalla
taşı ve iki tane tabut.. Etrafında bir sürü insan ona bir şeyler
söylüyor. Ama çocuk hiç bir şey duymuyordu. Gözlerini dikmiş o
iki tabuta bakıyordu. Bir ara eline bir kürek verdiler biraz toprak
kazdı sonra tabutlar toprağa girdiler ve toprak sonsuz a dek örttü
annesinin ve babasının üstünü bir yorgan gibi.
Bakın kim varmış
burada yalnız oğlum bil biz burada zengin bebelerine pek sevmeyiz.
Hey sağır mısın Çocuk hiç cevap vermedi. Cevap vermemesine fırsat bilen
diğer çocuk Gerinip gerinip bir tane çaktı bunun suratına yıllarca en
ufak bir fiske bile yememiş olan yetimhanenin yeni sakini süklüm püklüm
girdi yatağına çekti yorganı kafasına son iki haftada başına gelenleri
düşündü. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki mavi duvarlı oyuncaklarla dolu
küçüklü büyüklü yazı panolarının renk renk kıyafetlerin olduğu aydınlık
odasından çıkmış bu köhne karanlık ranzanın alt katında buluvermişti
kendini Amcası olacak o orospu çocuğu velayetini almak ayağına bütün
malın paranın üstüne konmuş onuda doğruca bu yetimhaneye şut
layı vermişti. o anda içine kin ve nefret kapladı bundan sonra
kaybedecek bir şeyi yoktu. Yataktan çıktı kendisine tokat atan çocuğa
öyle bir kafa attı ki çocuk neye uğradığını şaşırdı Çocuğun ağzından
burnunda kanlar gelmeye başladı. Yandaki bir çocuk ' Oğlum arıza bu lan'
diye bağırdı. İşte o gün zengin bebesi Ölmüş yeni bir çocuk olmuştu.
Hava
çok soğuktu Arıza bu cehennemden kaçma planları yapıyor olabilecek her
yolu deniyordu ama her seferinde orospu çocuğu müdürün ispiyoncu
tayfasından biri onu ispiyon ediyor günlerce aç susuz kalıyor ama bu onu
vazgeçirmek şöyle dursun git gide daha da kinlendiriyordu. Bir sigara
yaktı yurtta sigara içmek yasaktı ama onun her zaman zulasında sigarası
ve onu içebileceği bir kenef deliği vardı. O anda aklına dahiyane bir
plan geldi geldiği günden beri kinlendiği o ispiyoncuyu kesse kaç yıl
yerdi ? Hemde ilk defa şuraya geldiğinden beri dünyaya bir faydası
dokunmuş olurdu ! Yanında her daim bir usturası bulunurdu bu gece
hayatının volesini vuracaktı gece olup karanlık bastığında her zamanki
kenef deliğine saklandı her gece o çocuk ve yandaş tayfası da Ellerinde
sigaralar biralar ve bini-mum porno dergiler ile oraya gelir bir yandan
demlenir bir yandanda karı kız muhabbeti yaparlardı. Hepsinin alkollü
olduğu ve işemeye gittikleri bir anda sinsice çocuğun arkasından girdi
çocuk tuvaletini yapmış dergilerden birini önüne
koymuş mastürbasyon yaparken arıza boynuna usturasını dayayıp azrailin
geldi diyerek çocuğun ağzını bile açmasına fırsat tanımadan tek hamlede
iki şah damarını birden kesti. Bir anda beklemiş idrardan sararmış
tuvalet taşı kıp kırmızı olmuştu sesini çıkarmadan yan tarafa geçti. Ona
arıza ismini takmış diğer çocuk bir sigara tutmuş elinde onu yakmaya
çalışıyordu sarhoşluktan çakmağı yakmadan sigarasını yakmaya çalışıyor
bide yine gazı bitmiş bu meredin diyerek hayıflanıyordu. Arıza cebinden
çakmağını çıkarttı çocuğun sigarasını yaktı çocuk sağ ol birader dedi.
Sonrada donup kaldı. Çünkü son nefesini katiline sağ ol birader derken
harcamıştı. Arıza ortalığı kolaçan ettikten sonra sinsice yatağına
gitti. Patırtının kopmasını bekledi. Beklediği şamata çok geçmeden
başlamıştı bile kimisi şoka girmiş kimisi bunların sonu böyle olacağı
belliydi diye yorumlar yapmış en eğlencelisi ise o yetimhane müdürü
gecenin o saatinde yüzü bembeyaz karısının koynundan çıkıp gelmişti.
Tam kaçacak andı. Ortalığı bir kez daha kolaçan etti. ve arızayı bir daha orada gören olmadı.
İstanbul
oto sanayisinde Arıza işe başladı. Orada yatıyor kalkıyor gelen
arabaları tamir ediyordu. Oto tamircisinin sahibi ise
eski istihbarat görevlisiydi. Oto tamirci işi tamamen kamuflajdı.
Arızayı gördüğü an şu gazetelerde yazan yetimhane faciası ile ilgili bir
bağlantısı olduğunu anlamış biraz daha takip etmek için onu yanına
almıştı. Oto tamircisi Arıza nın bu suçu işlediğini düşünüyordu. Bunu
düşündüğü için Arızayı yanına almıştı. Fakat gene de kesin emin değildi.
Arıza ile vakit geçirdikçe içindeki kin ve nefreti fark etmişti. Arıza
nın bir tarafı insanları çok seven merhametli biri olduğunu gösteriyor
bir tarafı ise tam bir canavardı. Oto Tamirhanesinin sahibi Adrenalin
timinden haberi olmuştu. Bir çarşamba günü Tamirhanenin önüne bir siyah
jeep geldi. Arıza yüzü gözü yağ kir pas içinde gelen takım elbiseli üç
adama hoş geldiniz abi dedi. Oto tamirhanesinin sahibi adamları görünce
ayağa kalktı. Siyah takım elbiseli adamlardan birinin elinde siyah
renkte bir çanta vardı. Oto tamirhanesinin sahibiyle tamirhanenin yaza
nesinde koyu bir sohbette daldılar. Arıza ise yan tarafta bulunan çay
ocağından onlara çay getirmişti.
Siyah
takım elbiseli göbekli ve kel adam Arıza yı yanına çağırdı.
Bizimle çalışır mısın dedi . Arıza hiç bir şey anlamamıştı. Ustasına
baktı. Ustası da evet der gibi kafasını salladı. Arıza nın kafası
karışmıştı. Ustam ne derse o olur dedi. Ustası da oldu bu iş o zaman.
Arıza Adrenalin Timine para karşılığında satılmıştı. Usta adrenalinden
aldığı paraları sayarken arıza ise siyah jeep in içinde merakla yeni
yuvasına doğru gidiyordu.
Yeni
yuvasına alışmaya çalışıyordu Arıza. Arızayı eski yaşadığı çocuk
esirgeme kurumundan tanıyanlar ona gene arıza diyorlardı. Herkes onun
iki cinayeti işlediğini biliyordu. Bu olay kulaktan kulağa Adrenalin
içinde yayılmış ve Arızadan herkes çekiniyordu. Arıza bir nevi adrenalin
B koğuşunun ağası niteliğindeydi.
Onun
sözü geçiyordu. Çocuk esirgeme kurumundan tanıdığı bir kaç kişide orada
olması işini dahada kolaylaştırıyordu. Bir gün yemekhanede yemek
sırasına girmeden en öndeki çocuğun önüne geçip yemek almaya çalıştı.
Önüne geçtiği çocuk Afedersin benim önüme geçtin sıra bende mümkünse
arkaya geçer misin arkadaşım dedi. Arıza çocuğa aldırış etmeden yemeğini
almaya çalıştı. Çocuk ise tekrardan sözünü yeniledi. Affedersin benim
sırama geçtin mümkünse arkaya geçer misin arkadaşım. Arıza gene oralı
olmadı. Çocuk ise bir kere daha tekrarladı. Affedersin benim sırama
geçtin mümkünse arkaya geçer misin arkadaşım Arıza gene oralı olmadı.
Arıza yemeğini aldı. Arkasındaki çocukta yemeğini almıştı. Arıza nın hep
oturduğu masaya çocukta oturdu. Arıza çocuğa burası benim yerim kalk
lan dedi. Sende benim önüme geçtin ödeştik dedi çocuk. Arıza yan
taraftaki sandalyeye oturdu. Bir yandan yemeğini yiyor bir yandan ise
çocuğa küfürler ediyordu. Çocuk arızanın söylediklerine aldırış etmeden
yemeğini bitirdi. Tam kalkarken arıza ya afiyet olsun dedi. Elindeki
çatal ı arıza nın eline bir anda sapladı. Arıza acı içinde bağırıyordu.
Çocuk ise arıza nın arkasından dirseğini boğazına dolayıp arıza yı
boğmaya başlamıştı. Çocuk bir daha arkadaşım benim sırama geçme bu sana
ders olsun dedi. O sırada barışmalara içeriye giren komutan ne oluyor
burada diye bağırdı. Çocuk ayağa kalktı. Esas duruşa geçti hiç bir şey
demeden bekliyordu. Arıza ise eline batmış çatalı çıkartmaya
çalışıyordu.
Esas duruşa geçen arıza ve çocuk komutanın odasına geldi.
Komutan anlatın bakalım dedi.
Arıza : Komutanım arkadaş durduk yere çatalı elime sapladı. Ben hiç bir şey yapmadım.
Çocuk
ise cevap bile vermeden duruyor kendini savunmuyordu. Komutan
İsimleriniz ne sizin diye sordu. Hangi koğuşta kalıyorsunuz?
Arıza : ismim Mustafa Dursun : 05 Ocak 1983 Sakarya Doğumluyum komutanım. B koğuşunda kalıyorum.
Komutan : Peki sen Asker
Çocuk : Benim adım Mirza .. Doğum tarihimi bilmiyorum doğduğum yeride bilmiyorum. F koğuşunda kalıyorum
Komutan
: Anlaşıldı. Mustafa Sen koğuşuna geri dön . Doktora söyle eline
baktırt. Mirza sende 1 Hafta hücre hapsine gidiyorsun. Dava kapanmıştır
bir daha siz ikiniz kavga ederseniz öldünüz anlaşıldı mı !
Mustafa : Emredersiniz Komutanım.
Mirza : Emredersiniz ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder