uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

7 Temmuz 2012 Cumartesi

26. Bölüm Adrenalin Üssü - Ashab-ı Kehf Mağarası

Marmara Denizi Dxn Gemisi

Asit ve Ekibi tek tek kayıp belgeleri Türkiyenin her bölgesinden bulmaya devam ediyorlardı. 5 kayıp belgeyi getirmişlerdi şimdiye kadar. Asit ve ekibi gerçekten de çok iyi iş çıkartıyorlardı. Ölüm Meleği nin yokluğunda komutayı alan Asit. Ölüm Meleğinden çok şey öğrendiği belliydi. Ve çokta iyi idare ediyordu ekibini. Asit artık kendini ispat etmiş  bir liderdi. Ekibine de kendini yavaş yavaş ispatlamış ve egemenlik kurmuştu üstlerinde. Odasında yatıyordu. ve video ya çekilmiş zombi saldırıları görüntülerini izliyordu. Tekrar tekrar izliyordu. Kapısı çalındı. İçeriye giren ise Ateş'ti. Ateş'in Yanında ise Berna vardı.

Ateş : Asit ben kararımı verdim.

Asit : Dinliyorum seni Asit.

Ateş : Ben Adrenalin üstüne gidiyorum. Berna ve yeni doğacak çocuğumuz ile birlikte orada yaşayacağız. Yeni bir hayat kurmak istiyorum. Ama ben istiyorum ki sende benimle gel ?

Asit : Üzgünüm yaptığım bir anlaşma ve verdiğim bir söz var. Seninle gelemem ben Ateş. Ben artık buradayım. Bütün görevleri tamamladıktan sonra bir adada meyve sularımı içip yemek yerken hayal ediyorum kendimi. Ve benim içinde en güzeli bu olsa gerek.

Ateş : Ama Adrenalin de eski itibarımızı alabiliriz bu sefer onlar bize gebe biz onlara değil.

Berna : Sende gelirsen çok daha güvende olacağız. Arkamızda birisinin olduğunu inanacağız Asit. Sen abimizin en önemli adamlarından biriydin. Bazen Abimiz seni ve Sansar ı daha çok sevdiğini düşünürdü Ateş. Ama bencede öyleydi. Ölüm Meleği Seni ve Sansarı daha çok seviyordu Ateş'ten.. Ateş'i size emanet etti.

Asit : Ateş kendi kendini idare edebilir. Ölüm Meleği Ateş'i sevdiği kadar hiç bir şeyi sevmedi. Bu vatan'ı bile Ateş kadar sevmedi. Siz ikiniz yanılıyorsunuz. Ateş'i hep korudu. Herkesten korudu. Siz ikiniz yanılıyorsunuz. Gerçekten yanılıyorsunuz.  Doktor Deniz e gidelim hadi.

Ateş : Ona gitmeden önce şunu da konuşalım ?

Asit : Neyi ?

Ateş : Tuncay'ı alma konusunda. Senden kimseyi talep etmiyorum. Senin daha fazla ihtiyacın var.

Asit : Sen bilirsin dostum. Başka istediğin biri var mı ?

Ateş : Yok istemiyorum.

Asit : Sen bilirsin. İstersen Cehennem i ve Kabil 'i Sana vereyim..

Ateş : Deniz Abla ile konuşalım da bakarız Asit . Sağol..

Asit Berna ve Ateş Doktor Deniz in yanına gittiler. Masasında oturmuş dikkatli bir şekilde ekrana bakan Doktor Deniz karşısında Asit Berna ve Ateş'i görünce Gözlüğünü çıkartı masanın üstüne koydu.

Doktor Deniz : Hoş geldiniz buyrun oturun. Sorun nedir ?

Ateş : Abla ben kabul ettim görevi. Senden detayları almak için geldim.

Doktor Deniz : Sizin için mükemmel bir haber bu. Çok sevindim kabul etmene. Şimdi büyük bir yer. Sanatçılar iş adamları var içeride ve onları koruyan askerler ve zombiler üzerinde araştırma yapan bir ekip var. Başlarında ünlü bir profesör ve eşi var. Gen bilimci profesör ve eşiyle birlikte çalışacaksın. İyi insanlardır çok seveceksin. Yaklaşık sivil mevcutu 5 bin. Hepsinin güvenliğinden sen sorumlusun. Sana detayları profesör zaten anlatacak. Profesörün de çok seveceğinden eminim Asit. Onlarında senin yaşında bir oğlu ve abin yaşında bir oğlu vardı. Bu zombi saldırısında kaybettiler. Senin dosyanı profesör e gösterdiğimde seni çok sevdi kanı kaynadı sana. Yüzlerce aday arasından seni seçti. Umarım iyi anlaşırsın.

Ateş : Umarım. 

Doktor Deniz : Eşyalarını topla Asit. Yarın akşam yola çıkıyorsun  Seni bir helikopter alacak. Sana yeni bir üniforma verilecek.

Ateş : Tamam ablacım.  Asit ve Tuncay götürür beni. Onlar hiç gelmesinler koordinatlar yeter bize.

Doktor Deniz : Olmaz Ateş. Onun mümkünatı yok. Kabul etmezler öyle bir şeyi. Ama genede şansımızı denerim.

Ateş : Tamamdır. Neyse müsaadenizle..

Asit odasına gitti. Odasındaki telsizle Tuncay'ı çağırdı. Tuncay ise hemen Asit'in yanına geldi.

Tuncay : Sorun nedir dostum çağırmışın ? yeni bir görev mi var ?

Asit : O Görevler hiç bitmez biliyorsun ama bu seferki farklı. Bir kaç gün sonra zaten yeni bir yere gideceğiz. Ama bu başka bir şey.

Tuncay : hayırdır ?

Asit : Ateş görevi kabul etti ve aramızdan ayrılıyor yarın akşam.

Tuncay : Buna mı takıldın sen ?

Asit : Hayır. Onla gitmek istiyor musun Dostum ?

Tuncay : Nereden çıktı ki bu ? Burada iyiyim ben. Ama fark etmez adamım.

Asit : Bu işte bir iş var Tuncay. Bu Ateş'i kimse hiç bir yere komutan yapmaz.

Tuncay : O kadar da kötü değil. Yapma Asit.

Asit : Gerçekten de iyi değil. Daha kendini yönetemiyor. Berna kukla gibi oynatıyor. Bunda gerçekten bir iş var.

Tuncay : Napacağız peki ?

Asit : Ali Arda yı ona göz kulak olması için yanına vereceğim. Hiç yoksa zombilerden filan korur. Olası bir saldırıda.

Tuncay : Tamam iyi düşünmüşsün.

Asit : Sen gitmek istiyor musun Ateş ile ?

Tuncay : Fark etmez adamım.

Asit : Boşver o zaman sen benle kal.

Tuncay : Fark etmez dostum

Asit masadaki telsizi eline aldı ve Ali Arda odama gelir misin dedi beş dakika sonra Ali Arda geldi. Ateş'ide çağıran Asit ikisi de geldikten sonra şunları söyledi :

Asit : Beyler birbirinize emanetsiniz.

Ateş : Ama Asit.

Asit : İtiraz istemiyorum. Seni bu şartla gönderiyorum. Yoksa gözüm arkada kalır. Aklım sende kalır.

Ateş : Tamam Asit.

Asit : Ali Arda Artık komutanın Ateş. O ne diyorsa o. Yarın akşam yola çıkıyorsunuz ona göre hazırlan.

Ali Arda : Emredersiniz komutanım.

Ali Arda odadan çıktı. Asit ise buzdolabından çıkardığı biraların tekini Tuncay'a öbür küsünü Ateş'e bir tane de kendisine aldı. Asit ' Madem bu son gecemiz , O zaman içelim dostlar ' Tuncay söylediğine sırıttı ve

Tuncay : Her türlü.

Ateş : Ee neye içiyoruz

Asit : Sana ve yeni görevine içiyoruz tabikide..

O gece olabildiğince içti üç kafadar. Belkide son kez aynı yerde olmalarının verdiği hüzne içtiler. Bu kaotik dünyadan ne kaldıysa geriye ona içtiler. İçkilerini tükettiler hepsi uyumuştu.. Ertesi gün oldu ve Ateş için artık veda vaktiydi. Geminin helikopter pistine siyah bir apachi helikopter yanaştı. Ve içinden inen asker Asitte doğru koşarak esas duruşuyla asker selamını verdi. Asker gür ve tok sesle ' Helikopteriniz Hazır Komutanım ! ' Ateş şaşkın bir şekilde Sağol Asker diyebildi. Berna Asit ve Tuncay la sarılarak vedalaştı ama en çok Doktor Deniz'e sarıldı. Helikoptere doğru yavaşça yürüdü Berna. Berna yürürken yanında bir asker refakat ediyordu. Diğer asker ise eşyalarını taşıyordu. Ali Arda herkesle vedalaştı ve Ateş in yanında öyle ce duruyordu. Ateş önce yeni Psko soldiers ile vedalaştı. Sonra Tuncay'a sarıldı. Tuncay'ın kulağına Asitle birbirinize sahip çıkıp kendinizi öldürtmeyin dedi. Sarıldılar tekrardan. Sonra Asit'te sarıldı. Asit hadi bakalım komutan yolun açık olsun. Ateş ise gülerek karşılık verdi. Doktor Deniz'e sarıldı Ateş. Ablacım gene karşılaşacağız derken Doktor Deniz'in gözleri dolmuştu. Doktor Deniz tabikide her zaman diyerek karşılık verdi. Ateş Doktor Deniz , Asit ve Tuncay dan kopamıyordu. Tekrar tekrar bir defa daha onlara sarıldı. Hepsinin kokusunu içine çekti. Belkide Ateş'in Doktor Deniz'i Asit ve Tuncay'ı son görüşüydü. Ateş arkadaşlarına baka baka helikoptere bindi. Helikopter havalanırken Ateş hala gemiye doğru bakıyordu.

İki Saat sonra Adrenalin Üstü ne ulaşmışlardı. Yemyeşil ormanlarla çevrili Hayvanlar için ahır bulunan çok büyük ve modern bir yerdi. Dev gibi setler de çabasıydı. Irmak bile vardı. Helikopter piste indi. Helikopter pilotunun yanında oturan Asker helikopterden iner inmez Ateş'in kapısını açtı. Ateş'i dışarıya çıktı ve Asker buradan efendim dedi. Asker Ateş'i beyaz önlüklü duran bir kadın bir erkeğin önüne getirdi.

Doktor Bey : Merhaba Ateş. Hoş geldin. 

Ateş : Hoş Bulduk Doktor Bey.

Doktor Hanım : Hoş geldiniz.

Doktor Bey : Doktor Hanım siz isterseniz Ateş'in eşi Berna yı odasına götürün. Bizde erkek erkeğe Ateş ve yaveri ile etrafı gezelim.

Doktor Hanım : Çok güzel olur. Hem bayan bayana laflarız biraz. Dedikodu dünyada hiç bir zaman bitmez.

Doktor Bey : Ah bu hanımlar.. Gel Ateş sana etrafı gezdireyim.

Ateş : Tabikide doktor bey.

Doktor Bey : Burasının inşaatı 2002 yılında başlamış olup 2008 e kadar sürdü. Teknoloji olarak tüm dünyadan 150 sene ileride yaşayan bir tesis. Tamamen savunma sistemini akıllı bilgisayar yapıyor. İnsan gibi bir zekaya sahip. Konuşuyor düşünüyor ve uyguluyor. Burada yaklaşık yaşayan 5.000 sivil var. bir 5.000 tane de ahçı, bulaşıkçı garson gibi meslek gruplarına ait insanlar var. Hepsi özel olarak eğitildi ve can güvenliği temin edildi. Burada kalıyorlar. Karşılıklı faydalanma. 5.000 sivilin içinde önemli iş adamları, millet vekilleri ve önemli sanatçılar bulunuyor. Onlarla bizim pek işimiz olmuyor tabikide. Şurada gördüğün büyük bina bizim kaldığımız yer. Burada bin kişilik bir ordu var. Onlarında komutanı artık sensin. 250 tane genetik mühendisi ve bir çok bilim adamı da bu binada çalışıyorlar. Yerin altından da tünel ve yerleşim var. Şurada gördüğün askerler en yakın askerlerin olacak.

Ateş : Bir dakika bunlar napıyor o zombilerle ?

Doktor Bey : Kendin sorabilirsin artık..

Ali Arda : Dikkat !!

Bütün askerler zombiyi tutan hariç esas duruşa geçmişlerdi. ve selam verdiler yeni komutanlarına.

Ateş : Beyler rahat ne oluyor burada çavuş ?

Çavuş : Komutanım. Bir ay önce bir siyah hummer jeep gördük. Jeep in etrafına zombiler bağlamışlardı. Ellerini ve ayaklarını kesmişler ve dişlerini de sökmüşler. O  şekilde zombilerin arasından geçiyorlardı ve hiç bir zombi onlara dönüp bakmıyordu. Bizde bunun için Zombi X silahı ile 15 tane zombi yakaladık ve aynı şekilde dişlerini söküp ellerini keserek arabalara bağlıyoruz.

Ateş : Siyah Hummer mı ?

Çavuş : Evet siyah hummer. Bir şeyi mi ifade etti bu size komutanım ?

Ateş : İçinde kaç kişi var dı ?

Çavuş : O kadarını görmedim etrafı tamamen zombiler ile kaplıydı.

Ateş : Tamam beyler dikkatli olun. Hiç birinizin ölmesini istemiyorum. Anlaşıldı mı Asker !!

Hep bir ağızdan : Emredersiniz komutanım.

Doktor Bey : Devam edelim mi Ateş ? Ali Arda sen burada arkadaşlarınla tanış.

Ateş : Ali Arda nın rütbesi Astsubay Üst Çavuştur. Takım komutanı.

Doktor Bey : Tamamdır. Astsubayım. siz burada askerler ile tanışın biz Ateş ile dolaşalım biraz daha.

Ali Arda : Tabikide Doktor Bey siz nasıl isterseniz.

Doktor Bey : Ateş yer altında da yerleşim yerlerimiz mevcut buradan oraya açılan geçitlerde var. Fakat onları açmak biraz sıkıntı. O yüzden onları pek kulanmıyoruz. Buranın haricinde ekmek üreten ve yemek üreten tesislerimiz mevcut haftada yada iki haftada bir o tesislere gidip ihtiyaçlarımızı alırız. Geri kalan sigara gibi alkol gibi ihtiyaçlarımızı ise sigara fabrikalarından yada dağıtım şirketlerini yağmalayarak karşılıyoruz.

Ateş : Anladım. Güzel bir düzen kurmuşunuz. Askerin bahsettiği Zombi X silah'ı nedir ?

Doktor Bey : Zombi X silahı elektro manyetik bir dalga yayıyor Zombi nin beyninde ve geçici olarak ölü olmalarını sağlıyor. Bir başka değişle bir elektron manyetik silah ile yaklaşık 25 metrekare de bulunan bütün zombileri tek bir atışta 24 saat etkisiz hale getirebiliyorsun.

Ateş : Peki doktor bey zombi ye döndükten sonra tekrar insan olmasının bir mümkünatı var mı ?

Doktor Bey : imkansızdan biraz öte o. Ama zamanında zombiler içinde imkansız diyorlardı. O gerçekleşti bu neden olmasın.

Ateş : İnsan sayısını nasıl karşılıyorsunuz çünkü bana daha geçen gün asker sayınızın yüzün altına düştüğü söylenmişti.

Doktor Bey : Evet doğru. bunu eski askerlerin kopyalarını yaparak yani bir bakıma kolonloyarak üretiyoruz. Bunun için gönüllü olan yüzlerce Anne adayımız var. Çocuk 9 aylık doğma evrimini tamamladıktan sonra askerin DNA sını çocuğa aktarıyoruz tamamen. Bütün kabiliyetleri çocuğa geçiyor. Kötü yanlarını bırakıyoruz. ve Sonrada o Çocuk her iki ayda bir gene bu DNA ve RNA vede DxN aşıları yanı sıra XSD aşısı ile birlikte gelişimini hızlandırıyoruz. Yaklaşık 18 ayda bir tane asker üretebiliyoruz bir çocuktan. Demiştim sana teknolojimiz 150 sene ileride diye. Fakat bu adamların avantajları gibi dezavantajlarıda var onlarıda bir ara anlatırım sana.



Ateş : Peki DNA sını ve RNA sını aldığınız kişiyle aynı kişi mi oluyorlar ? Mesela Babasını görse tanıyabiliyor mu bu adam ?

Doktor Bey : Hayır öyle bir şey söz konusu değil.

Ateş : Peki DNA sını ve RNA sını aldığınız adamla aynı fiziksel görünüme mi sahip oluyor ?

Doktor Bey : Hayır neyse o. Fakat DNA sını aldığımız adamın boyu kilosu ne olursa olsun. Klonladığımız zaman klonumuzun boyları uzun ve kas yapıları daha sert olduğunu gözlemledik.

Asit : İnsani duyguları var mı bu askerlerin ?

Doktor Bey : Anne karnında ve gelişimi tamamlanana kadar eğitimlerde verdiğimiz şeyleri alırlar vermediklerimizi ise almazlar. Aşık olmak , Sevmek, Üzülmek gibi duygular söz konusu değil sadece emre itaat ederler. Neyse gel ofisime gidelim beraber.

Ateş : Olur tabi doktor bey.

Doktor Bey ile Ateş birlikte yürüdüler. Ateş'in Doktor Bey'e karşı kanı kaynamıştı. İçi ısınmıştı sevmişti adamı.  Doktor Bey'in ofisine gittiler. Doktor Bey birer içki koydu. ve derin bir sohbete daldılar. Ateş anlatıyor Doktor Bey dinliyor sonra Doktor bey anlatıyor Ateş dinliyordu. Çok iyi dost olmuşlardı bir günde. Günlerini birlikte geçiriyorlardı. Doktorun ölen iki oğlunun yerini Ateş ve Berna almıştı. Ateş'in de hatırlamadığı babası ve annesinin yerine geçmişti iki doktor. Ateş Doktor bey'e çok güveniyordu. Doktor Bey'i dinliyordu ve öğreniyordu. Ateş kendini doktor bey in yanında daha da geliştiriyordu.

O sıralar DxN Gemisi ..

Doktor Deniz : Asit üzgün müsün Ateş'in gittiğine ?

Asit : Hayır değilim. Bu son kaybedeceğim dost değil. İlk de değil. Sadece onun için endişeleniyorum.

Doktor Deniz : Hayır endişelenme. Onun için en iyi yere gitti. Yoksa göndermezdim zaten ben.

Asit : İnşallah. İşimize bakalım mı artık ?

Doktor Deniz : Hıhım..

Asit : Nereye gidiyoruz şimdi  ?

Doktor Deniz : Ashab-ı Kehf mağarası, Efes izmir

Asit : Orası nere ya. Ne antik yerler varmış arkadaş Türkiyede .. Şimdi de geleceği görenler mi ?

Deniz : Bizans döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, Geç Roma imparatorlarından Decius zamanında putperestlerin zulmünden kaçan yedi Hristiyan gencin Panayır Dağı eteklerinde sığındıkları rivayet edilen mağara olduğuna inanılır. Dünya üzerinde ilgili mağaranın kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kent olmasına karşın Hristiyan kaynaklarının çoğuna göre kent hristiyanlarca kutsal sayılan Efes'tir. Türkiye'de Yedi Uyurlar mağarası olarak en çok bilinen ve ziyaret edilen mağara ise dönemin önemli bir merkezi ve St. Paul'ün doğum yeri olan Tarsus'takidir. Eski ismi Arap kaynaklarında Efsus şeklinde geçen Afşin de bilim adamlarından oluşan bir heyete hazırlattığı rapor ve yerel mahkemede açtıkları keşif davası ile iddiasını arttırmıştır. Türkiye'deki diğer Ashab-ı Kehf ise Lice'dedir.

Efes'teki bu mağaranın üstüne bir kilise yapılmış hali 1927-1928 yılları arasındaki bir kazıda ortaya çıkarılmış, kazı sonucunda 5 ve 6. yüzyıla ait olan mezarlar da bulunmuştur. Yedi Uyurlar'a ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.
Buradan ve Meryem ana nın tapınağı yan yana zaten ikisinde belgeler mevcut oraya gitmenizi istiyoruz kıyıya çok yakın olduğu için sizi hucum botla göndereceğiz. Deniz yoluyla.

Asit : Al birde bu eksikti. Kim kullanacak hücumbotu ? Mustafa nın yaşadığını mı sanıyorsun ? Yada Sebastian yaşıyor mu ?  Sebastian ?? Burada mısın ?

Doktor Deniz : Dalga geçmeyi bırak. Puma kullanabilir. Bu konuda eğitimi var.

Asit : Tamam. Yarın sabah çıkıyoruz.

Asit Psko Soldiers in hepsine yarın sabah'a hazır olmasını emretti. Odasına gitti ve yattı Asit. Ertesi sabah hücumbotla yola çıktılar. İzmir Efes'e doğru.

Asit : Puma Efes'e en yakın liman Feribot Limanıymış oraya doğru gidiyoruz.

Tuncay : Bu sefer görev nedir ?

Asit : Yedi uyuyanlar mağarası dostum..

Tuncay : Çok derin ve karanlık bir mağara. İçeride çok dikkat etmek gerekiyor.

Asit : Aynen içeride salgılanan uyutucu bir gazda var.

Tuncay : Kesinlikle..

12 Saat kadar denizden hucum bot ile gittiler. Karaya ayak basmadan etrafı dürbünlerle gözetlediler

Asit : Beyler Bayanlar. Yürüyerek gitmemiz imkansız. Etrafta çok zombi var. Şurada üç tane araba var onlardan bir tanesini alıp gideceğiz. Şimdi. Cehennem ve Kabil

Cehennem & Kabil : Emredin Komutanım.

Asit : Çaktırmadan zombilere yakalanmadan şu iki arabayı alın gelin. yada hangisi çalışıyor ise.

Hücumbot karaya yanaştı. Karaya yanaşan hücumbottan aşağıya Kabil ve Cehennem hızlıca aşağıya atladı. Cehennem ve Kabil ayrıldılar. Cehennem yıkık dökük bir klubenin arkasına saklandı. Kabil ise kaza yapmış arabanın bagaj kısmında kamufle olmuştu. Cehennem yere oturmuş altı yedi zombinin bir insanı yediğini gördü. Onların yanından sessizce geçmek istiyordu. ve Cehennem onların yanından sessizce geçti. Etrafına baktı. Telsiz kulaklığından hadi Kabil diye fısıldadı. Kabil ise Kaza yapan arabanın sağ tarafından önüne doğru dolandı. Eğilip gitmeye devam ediyordu. Hızlı ve seriydi. Hızlı ve seri hareketlerle kapısı açık kamyonete atladı. Kapıyı hızlıca kapattı Kabil. Kabil telsizle Cehenneme Show başlasın diye seslendi. Ve Cehennem de Asit'e yanaşın kıyaya komutanım dedi. Kabil arabayı çalıştırdı. Arabanın açık olan camından bir zombi Kabil in boynuna elleri ile yapıştı. Kabil i boyuyor ve kendine doğru çekmeye çalışıyordu. Kabil yan koltukta bulunan silah a uzanmaya çalışıyordu fakat yetişemiyordu. Gelişi güzel silah ını yan koltuğa atmış ve ona ulaşmaya çalışıyordu. Dikkatsizliğin cezasını çekiyordu. Arabayı birden ileriye doğru yürütmeye başladı. Zombinin ayakları yere sürtüyordu ama hala Kabil in boynunu tutmuş bırakmıyordu. Kabil nefessiz kalmıştı iyice. Arabayı ileriye doğru iyice hızlandırdı. Gaz pedalını köklüyordu ve bir anda arabanın ibresi 60 - 70 Km hıza ulaşmıştı. Vites değiştiremediği için artık devir 5500 e gelmişti. El frenini bir anda çekti Kabil ve araba ani firenle sıçradı. Ve zombi ileriye doğru savruldu. Ve Kabil'in boğazını bıraktı. Kabil öksürüyordu. Yan koltuktan silahı aldı. Ve Arabayı hızla yerde yatan Kabil in boğazını sıkan zombiye doğru sürerek zombinin kafasını ezdi.

Asit : Eğlenmeyi bırak Kabil. Hadi artık. Bütün Zombilerin dikkatini çekmeyi başardın aferim sana asker.

Kabil : Üzgünüm komutanım.

Asit : Cebrail kamyonetin arkasına ağır makineli tüfeği Tufan ile birlikte sabitleyin. Cehennem Ağır makinelinin başına sen geç. Tufan da senin yanında dursun. Kolera ve Cebrail arabaları siz kullanıyorsunuz. Cebrail sakın arabayı sarsma. Cehennem veya Tufan düşmesinler.

Asit görev dağılımını yapmıştı. Ağır makinalı tüfeği nisan marka kasalı jeepin arkasına Cebrail ve Tufan sabitlemişlerdi. Cehennem ağır makinalının başına geçmişti.
Psko Soldiers i fark eden Zombiler ise arabaların üstüne doğru geliyorlardı. Jeep ve diğer araba ile yollarına gitmeye devam ediyorlardı. Jeepin üst camından kafasını çıkartan Asit ise ön taraftan gelen zombilere ateş ediyordu. Cehennem ise Tufan ın yardımıyla arka taraftan gelen zombileri kurşuna diziyordu. Etrafta zombilerden kollar bacaklar parçalanmış bedenler kalıyordu. Diğer zombiler de bu parçaları alıp yiyorlardı. Zombilerin sayıları git gide fazlalaşıyordu. Ama yine de Cehennem ve Ateş ateş ederek onları püskürtüyorlardı. Uzun ve dar yollarda zombileri atlatmayı başardılar. İzlerini kaybetmişlerdi. Köy yoluna girmişlerdi sonunda. Köy yolunda engebeliydi. zorlukla efes e ulaştılar. Efeste onları kötü bir sürpriz daha bekliyordu etrafta çok sayıda zombi vardı.

Asit : Ne gün ama.. Her yer zombi kaynıyor her yer.

Tuncay : Aynen adamım her yerdeler.

Asit : Kolera arabayla şu geçidin önünü kapatın ve geçitte girin. Geçide girdikten sonra da benzin deposunu patlatın. İleride fazla ilerlemeden bizi bekleyin. Ashab-ı Kehf mağarası orası. Aradığımız yer arka taraftan bir girişi daha olacak bizde oradan geleceğiz. Telsizleriniz Gözleriniz ve Kulaklarınız açık olsun.

Kolera : Emredersiniz komutanım..

Asit : Cebrail tam yol ileri.

Cebrail ilerlerken Asit ve Cehennem zombileri taramaya devam ediyorlardı. Kolera nın kullandığı araba mağaranın girişindeydi ve zombiler arabayı aşıp mağaradan içeriye girmek istiyorlardı. Fakat Kolera benzin deposunu açmış ve bir bezi benzin deposunun içine koyarak yaktı ve oradan uzaklaştı. Zombiler arabanın üstüne tırmanmaya başlamışlardı bile. Zombiler arabanın üstüne tırmanırken bir anda araba patladı. Ashab-ı Kehf mağarasının bir girişi kapanmıştı.

Asit : Milattan önceye dayanan mağaranın bir girişini de kapattık.

Tuncay : Öbür girişide biz kapatırız artık içeride uyuruz yüz yıllar sonra uyanırız.

Asit : Aslında hiç fena fikir değil. Tuncay Ne dersin sıkıldıysan uyuyalım biraz ?

Tuncay : Şakanın sırasımı bizi yemeye çalışan çoluk çocuk kadın erkek genç yaşlı bütün zombiler burada. Zaten Ashab-ı Kehf i kan gölüne cevirdik moruk

Asit : Bir şey olmaz Tuncay. Zombiler dünyayı tamamen terk etsinler temizletmeye iki adam yollarım. Cehennem !! ismine layık ol Cehennem .. Burayı Cehenneme Cevir.

Cehennem ağır makinalı ile etrafı taramaya devam ediyordu. Yanında bulunan Tufan ise el bombalarını teker teker zombilerin üzerlerine doğru fırlatıyordu. Zombilerden kopan kollar bacaklar etrafa sıçrıyordu. Kabil de Cehennem ve Tufan ın yanına gelmişti. Cehennem ağır makinalı ile tararken Tufan ve Kabil ise zombilere doğru el bombalarını atıyordu.

Asit : Tuncay arabaya sen geç . Cebrail sende bomba düzeneği yap. Her yeri patlatacak şekilde olsun.

Cebrail : Emredersiniz komutanım.

Araba hareket etmeye devam ediyor ve zombileri birer ikişer avlıyorlardı. Cebrail ise bomba düzeneği kurmuştu. Asit Tuncay'a şurada ilerideki Efes çukuruna doğru sür arabayı. Tuncay efes çukuruna doğru sürüyordu. Asit elindeki makinalı 47 Aka yı bırakıp dürbünlü tüfeği aldı. Dürbünlü tüfek ile Ormanlık alanda duran bir buzayı vurdu.

Tuncay : Buzadan ne istedin .

Asit : Etinden faydalanacağım.

Tuncay : Bunlar hayvanlara saldırmıyorlar ki.

Asit : Evet biliyorum. Ama bizdeki biftek te buzadaki deli dana kıymasımı ? haci bektaş lokumu mu ?

Tuncay : Bakalım göreceğiz.

Asit : Alın arabaya şu buzayı.

Kabil ve Cehennem buzayı kamyonetin arkasına taşıdılar . Buzayı ilerdeki efes çukuruna geniş alana getirdiler. Zombiler peşlerinden geliyordu. Buzanın karnını yardı Asit. ve Etlerini dışarıya çıkardı.

Asit : Cebrail bomba nın menzili nedir ?

Cebrail : Yaklaşık bin metrekare.

Asit : Zaman ayar lımı ?

Cebrail : Uzaktan kumandalı. Bütün yanımda getirdiğim C4 leri kullanıyorum. Sadece 50 gram kadar C4 patlayıcı kaldı.

Asit : Tamam. İçine koy buzanın.. Herkes arabalara beyler ..  Zombileri bu tarafa çekiyoruz şimdi zombilerin üstüne doğru git Tuncay sonra geriye doğru dön.

Tuncay arabayı zombilere doğru çevirdi. Zombiler Psko Soldiers in üzerine doğru gelmeye devam ediyorlardı. Asit bir kaç zombiyi vurdu. Tuncay zombilere bakıyor zombiler yaklaştıkça arabayı ileriye doğru sürüyordu. buzanın olduğu yere çok az kalmıştı.

Tuncay : Asit bu işe yarayacak mı ?

Asit : Yaramak zorunda. İşe yaramak zorunda başka çaremiz yok.

Tuncay hızlanmaya başladı. Zombiler ise Tuncay ın kullandığı arabayı takip ediyorlardı. Zombiler kanın kokusunu alır almaz yerde yatan buzanın başına üşüşmeye başladılar buzadan bir parça alabilmek için

Tuncay : Allah'a çok şükür işe yaradı.

Asit : Tabikide yarayacak. Planı ben yaptım. Bir kilometreyi geçince patlat bombayı Cebrail. Tuncay haber ver ve gazla.

Tuncay hızlıca arabanın gaz pedalına abandı. Tuncay bir kilometre etkili bombanın dışına çıkmıştı. 400 metre daha gitti. Ve Cebrail uzaktan kumandalı bombayı ateşledi. Bomba ateşlenmesiyle birlikte yukarıya doğru bir alev topu yükseldi. Yükselen alev topunun ardından her bir tarafa zombilerden geriye kalanlar dağıldı. Jeepin camında bile zombilerin kanı etleri bacakları ayakları gelmişti.

Asit : İşte bu sahneye bayılıyorum.. Hadi Tuncay Ashab-ı Kehf in öbür girişine doğru yol alalım.

Tuncay diğer kapıya doğru yöneldi. Diğer kapıya geldiklerinde arabayı kapının önüne yanaştırdı. Kapıyı tamamen araba kapatmıştı.

Asit : Beyler hadi ilerliyoruz. Mağara da dikkat edin içeride de zombiler olabilir. Kolera ve Puma yı  da bulalım. Kızları yalnız bıraktık.

Tuncay : Aynen.. Hadi beyler.

Karanlık mağaranın içinde el fenerleri ile yollarını bulmaya çalışıyorlardı. Telsizle Asit Kolera ve Puma ya yerlerini sordu. GPS yardımı ile Puma ve Kolera yı bulmuşlardı. Sıra belgeleri almaktaydı. Belgeler bulundukları konumdan aşağıya doğru 940 metreyi gösteriyordu. Buda demek oluyordu ki mağaranın iç kısımlarına doğru ineceklerdi. Cihazın da yardımıyla aşağıya doğru inmeye başladılar merdivenlerden. Karanlık eski merdivenlerden aşağıya doğru iniyorlardı. Etrafta böcekler fareler cirit atıyordu. Mağaranın iç kısımlarına indikçe soğuk daha da artıyordu. Temmuz ayında olmalarına rağmen mağaranın içi çok soğuktu. Karanlık mağaranın iç kısımlarına doğru adım adım yürümeye devam ediyorlardı. Sonunda zemine ulaşmışlardı. Zeminde çok az bir su vardı. Zemin çok kötü kokuyordu. Asit elindeki cihaz'a doğru bakıyordu. Cihaz ilerideki küçük çukuru gösteriyordu. Asit gitti çukura doğru oldukça temkinliydi. Feneri çukurun içine doğru tuttu. Belgeler oradaydı. Belgeleri aldı Asit. Belgeleri kontrol etti.

Asit : Artık gidebiliriz.

Psko Soldiers yukarıya doğru tekrar çıkmaya başladı. Yukarıya ya doğru çıktılar. Jeep e binen Psko Soldiers Limanın yolunu tuttular. Etrafta zombilerden tek tük kalmıştı. Zombilerin aralarından geçerek limana geldiler. Limanda hucum bota binen Psko Soldiers oradan DxN üstüne geri dönüyordu..  DxN üstüne geri döndüler. Kayıp parçaları bir bir bulan Asit ve Ekibi Nilay'ı köşeye sıkıştırmaya başlamıştı bile. Nilay daha kozunu oynamamıştı. Ve belgeleri Psko Soldiers e kolay aldırıp kensini kolay bir av sanacaklarını düşünüyordu. Psko Soldiers ın kendisini hafife alacağını düşünerek santrancı oynuyordu Nilay. Nilay hala hamlesini yapmamıştı oysa.  Oyun Psko Soldiers için başlamış ama Nilay için başlamamıştı. Nilay şeytanla pazarlığını iyi yapmıştı.Psko Soldiers'in bir sonraki görevi Zeus un tahtı Antalya olacağını hesaplamıştı Nilay.

13 Gün Sonra ..

Kapkara bir gecede yıldızların bile gözükmediği bir gündü. Daha önce hiç gelmediği ama çok tanıdık gelen bir ormanlık alanda Tufan hızlıca koşuyordu. Peşinden koşan ise zombilerdi. Tufan onlardan kurtulmaya çalışıyordu fakat başaramıyordu. Zombiler bir insan kadar hızlı hareket ediyorlar ve Tufan'ı yakalamaları an meselesiydi. Tufan kapkara bir ormanda koşmaya devam ediyordu. Ağaçlar o kadar sıktı ki. Ağaçlara çarpmamak için yavaşlıyor arkadan gelen zombiler ise farkı her defasında biraz daha kapatıyorlardı. Tufan bütün gücü ile koşmaya devam ediyordu. Asker postalları ayağındaydı. Zemine düşmemek için çok sert basıyordu. Silah ıyla geriye dönüyor ve ateş ediyordu fakat genede zombileri vuramıyordu. Koşarken arkasını dönüp ateş ediyordu fakat zombiler Tufan'ın peşinden koşmaya devam ediyorlardı. Tufan Silahı tutan elini bir ağaç'a çarpmıştı. Silah Tufan'ın elinden yere düştü. Tufan'ın başka bir silahı yoktu. Ani bir dönüşle silahını yerden almak isterken bir zombi üzerine atladı ve Tufan ı sırt üstü yere düşürdü. Zombi Tufan ı ısırmaya çalışıyordu. Tufan ise elleri ile zombinin başını tutarak engellemeye çalışıyordu. Tufan sağ tarafta silah ını gördü. Ona doğru sağ eliyle uzanmaya çalışıyor. Bir yandan da Zombinin onu ısırmaması için kafasını tutuyordu. Tam silah a uzanırken silah ı tam alacakken ; bir ayak silah a tekme attı ve Tufan'dan uzaklaştırdı. Tufan ayağı görmüştü. Bunu kim yaptı diyerek kafasını kaldırdığında gördüğü manzara ile şok olmuştu. Mevlananın kabrinden bu yana hayalini gördüğü çocuk silah ı ondan uzaklaştırmıştı. Tufan bu şok karşısında baka kalmıştı. Arkadan gelen başka bir zombi ise Tufan'ın boynunu ısırmıştı. Tufan bağırıyordu. Üzerinde olan zombiyi de daha fazla tutamadı ve Tufan ın parmaklarını ısırmaya başlamıştı zombi. Başka bir zombi ise yanağını ısırıyordu Tufan'ın. Tufan'ın üzerinde zombi ısırıklarına karşı koruyucu kıyafet olduğu için Zombiler her tarafını ısıramıyordu. Tufan'ı parçalara ayırdılar.

Tufan bir süre sonra ölmüştü. Bir kaç saat sonra ise Tufan'ın ölü bedeni Zombiye dönmüştü. Zombi olarak başı boş gezerken Asit'i gördü. Asit i ısırmak için saldırdı Tufan. Asit ise elindeki silah ı çekerek tek kurşunla Tufan'ın Beynini dağıttı.

Hayırrrrrrrrrrrrrrrr  Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr Hayırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr Yardım Edinnnnnnnnnnnnnnnnnnn

Cehennem : Ne oldu dostum hayırdır ? Uyan Saat Sabahın Dördü. Gene mi kabus gördün ?

Tufan : Çok kötü bir rüya gördüm. Tıpkı gerçek gibiydi.

Cehennem : Ne gördün ?

Tufan : Boşver . Ama Mevlananın Mezarından beri bu yana ne gördüysem çıkıyor.. Gerçek oluyor.

Cehennem : Biraz içki iç rahatlarsın çok stresli zamanlar geçiriyoruz. Hepimiz görüyoruz böyle rüyalar.

Tufan : Şu piç kurusu kimse yemin ediyorum öldüreceğim onu.

Cehennem : Hangi piç kurusu..

7 yorum:

  1. Mükemmel bir bölüm eline sağlık harika

    YanıtlaSil
  2. mükemmel bir kurgu ve birazda tüylerim diken diken oldu sanki canlı şekilde içindeydim öykünün çok emek verdiğin bir bölüm olmuş türkiyede ve avrupada yazılan romanların kat ve kat üstünde heyecanla gelecek bölümü ve özel bölümü bekliyorum. Sabırsızlıkla bekliyorum gelecek bölümü

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten süper olmuş çok heyecanlı yeni bölümü sabırsızlıkla bekliyorum

    YanıtlaSil
  4. çok harika bir bölüm soluksuz okuyorum

    YanıtlaSil
  5. Amerikanın veya başka ülkelerdeki aptal saptal şeyleri okuyacağıma kendi ülkemdekini okurum harika cok guze bıraz daha gelıstırırse kendinı gelecegın ıyı yazarlarından olabılır bence

    YanıtlaSil
  6. ben bu kadar güzel bir roman görmedim

    YanıtlaSil
  7. Haliyle arkadaw iyi yaziyo bi tarafdan da tarihi yaziyo helal

    YanıtlaSil