uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

25 Ağustos 2012 Cumartesi

31. Bölüm Çarpışma

Ölüm Meleği Sebastian ve Mirza;  Nilay'ın ele geçirdiği Adrenalin kadınlar hapishanesinden  ayrılmışlar ve kendi sığınaklarına doğru gidiyorlardı. Fakat bir sorun vardı oda yiyecek sorunu. Onuda halletmeleri gerekiyor. Onu hallettikten sonra ise Mirza ve Sebastian'ın gizli yerlerine gideceklerdi. Burayı çok az kişi biliyordu. Asit'in yaptığı GPS programı ile birlikte onlara en yakın alış veriş merkezini görebiliyorlardı. Alışverim merkezine doğru yola koyuldular. Alış veriş merkezinin açık otoparkında binlerce zombi vardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian bu durumda Alış veriş merkezine giremezlerdi. Sebastian zombilere bakarak  '' Napacağız Mirza '' diye sordu. Mirza ise Alfa-Star üniformasının cebinden çıkardığı sigarayı yakarak '' Etrafını dolaş '' bakalım bir '' diye karşılık verdi.. Sebastian Alışveriş merkezinin etrafını güzelce dolaştı. Ölüm Meleği '' Bomba mı ? Kullansak acaba '' diyerek fikrini söyledi. Mirza ise '' Bomba olmaz camları çerceveleride indiririz. Kalan zombiler peşimize düşer'' diyerek Ölüm Meleği'ne karşılık verdi. Mirza etrafına baktı. '' Beyler siz bu jeeple uygun anı bekleyin zombileri peşime takacağım. Ben zombileri peşime takarken sizde kapalı otoparktan zombilere dikkat çekmeden girersiniz'' dedi. Sebastian ise kızgın bir ses tonu ile Mirza'nın planına cevap verdi ' Saçmalama Kanka '' Mirza ise  sigarasından bir duman aldı ve Sebastian'a cevap verdi :

Mirza : Başka bir planı olan var ise söylesin beyler ?

Ölüm Meleği : Çok kalabalıklar. Nasıl kaçabileceğini düşünüyorsun.

Mirza : Zombiler sadece yürüyorlar. Sadece zombiler..

Sebastian : Yürümeleri normal yürüme değil biliyorsun Bir insanı gördüklerinde.

Mirza : Eğer ki ben bu zombilerden tekine ısırılırsam zaten beni burada bırakın zombiye dönüşeyim. Onlardan daha zombiymişim demek ki.

Ölüm Meleği : Ya deme öyle seni geride bırakmayacağız.

Mirza : Şu ana kadar en iyi plan bu gözüküyor. Haberleşiriz. Siz gizlice içeriye girin ben zaten içeriye gelirim.

Sebastian : Bu plan benim hiç hoşuma gitmedi bilesin.

Mirza : Kağıt üzerinde harika bir plan hadi iş başına.

Mirza arabadan indi. Elindeki silah ile bir kaç zombiyi vurdu. Silah sesini duyan zombiler Mirza ya doğru baktılar. Mirza zombilerin üstüne doğru yürürken bir yandan da iki elindeki iki silah ile birlikte zombileri bir bir avlıyordu. Hep ona en yakın zombiye nişan alıyor ve zombiye nişan aldıktan sonra ise zombi yere düşüyordu. Nişan aldığı gibi tetiği çekiyordu çünkü Mirza. Çok hızlı nişan alıyor ve ateş ediyordu. Mirza nın tetiği çekmesinden itibaren ise Zombi nin kafasında bir delik açılıyor ve zombi yere düşüyordu. Zombilerin tamamı Mirza yı görmüşler ve Mirza'nın üzerine doğru geliyorlardı. Mirza elindeki silahları beline koydu. Üzerine doğru gelen bir zombinin boynunu kırdı. Sebastian ile Ölüm Meleği Arabada onu izliyorlardı. Sebastian '' Bu adam tam bir deli '' Dedi. Ölüm Meleği ise '' Deli de laf mı ? Tam bir zır deli'' diyerek cevap verdi. Mirza üzerine gelen onu yemeğe çalışan zombilere yumrukları ile karşılık veriyordu. Bir kaç tanesinin boynunu kırmıştı bile. Bir kaç tanesini ise havaya kaldırıp diğer zombilerin üstüne atmıştı. Sonra ise biraz geri çekildi ve tekrar saldırdı. Geri çekildi ve tekrar saldırdı. Mirza'nın vur kaç taktiği işe yarıyordu. Zombilerin hepsi Mirza'ya saldırmak için geliyorlardı. Mirza ise bir kaç adım geriye kaçıyor ve tekrar saldırıyordu. Geri geri kaçmaya devam ediyordu. Sonra Mirza kaçmaya başladı. Sırtın da sabit duran samuray kılıçlarını çıkardı. Ve zombilerin kafalarını kesmeye başladı. Zombileri hem AVM den uzaklaştırıyor hemde bir çok zombiyi katlediyordu.  Zombiler Mirza'nın peşinden giderken Sebastian ve Ölüm Meleği ise AVM nin kapalı otoparkından rahatça girmişlerdi. Kilidi kırarak içeri girdiler. Kilidi arkadan kilitlemeden Mirza'nın geleceğini bilip sadece kepengi kapattılar. Ellerindeki silahlarla otoparkın merdivenlerinden yukarıya doğru çıktılar. Yavaşça ve sakince yukarıya doğru çıkıyorlardı. Birden Ölüm Meleği ve Sebastian ufak bir kız çocuğunun ağlama sesini duydular. Kız bir oyuncak mazasının içinde ağlıyordu. Sebastian oyuncak mağazasından içeriye dikkatlice girdi. Elindeki silah ise nişan almış vaziyette duruyordu. Ölüm Meleği ise peşinden girdi. Ölüm Meleği '' Korkma ufaklık sana zarar vermeyeceğiz'' dedi bir an. Kız çocuğu yüzünü kapatmış Ölüm Meleği ve Sebastian'a sırtı dönük bir şekilde en dip köşede ağlıyordu. Ölüm Meleği '' Sana zarar vermeyeceğiz ? Benim ne söylediğimi anlıyor musun ? '' dedi. Kız sanki Ölüm Meleği'ni duymadan ağlamaya devam ediyordu. Kız ile Sebastian ve Ölüm Meleğinin arasındaki mesafe beş metre kadardı. Sebastian ve Ölüm Meleği Kıza yavaşça ve temkinli adımlarla ilerlemeye devam ediyorlardı. Üç metre kalmıştı kızla aralarında. Kız birden ağlamayı kesti. Ölüm Meleği ve Sebastian birbirlerine baktılar. Ve Kız yüzünü döndü. Saçları kıvır kıvır 6 yaşında sevimlimi sevimli bir kız çocuğuydu. Birden Sebastian'ın bacaklarına sarıldı ve tekrar ağlamaya başladı. Amca babamı ve annemi yediler diyor ve ağlıyordu. Sebastian ile Ölüm Meleği birbirlerine baka kalmışlardı. Sebastian elindeki silah'ı bıraktı ve omuz askılı silah omuzuna doru geldi. Kızın saçlarını okşamaya başladı. Sebastian kızın saçlarını okşuyor ' Bir yandan da korkma artık güvendesin' diyordu. O Sırada Sebastian ve Ölüm Meleği kafalarına silahlar dayandı. Arka taraftan gelen kalın ve kaba bir ses '' Acaba siz güvende misin '' dedi ve tüfeklerin dipçikleri ile Sebastian ve Ölüm Meleği 'nin enselerin arkasına vurarak bayıltmışlardı. Ölüm Meleği ve Sebastian ne olduğunu bile anlamadan bayılmışlardı. Kaba sesin sahibi '' Bunların ellerini ve ayaklarını kelepçeleyin , ve su borusuna da kelepçeleyin. '' diye yanında bulunan adamlarına emir verdi. Adamlar Ölüm Meleği ve Sebastian'ı zor taşıyorlardı. Küçük kız ise koşarak arka tarafta bulunan uzun ve ince adama doğru koştu ve sarıldı '' baba çok korktum '' diyerek ağlamaya başladı. Kızın babası ise '' Bunu yapmak zorunda mıydın Recep o daha ufacık bir kız. Ya bu adamlar ona zarar verseydi '' diye çıkıştı. Kalın sesin sahibi Recep ise '' Yapma şu dışarıdaki pislikler dışında kim 4 yaşındaki bir kıza zarar verir Sedat '' dedi. Sedat kızını annesine teslim ettikten sonra Sebastian ve Ölüm Meleğini inceledi. Sonra Recep'in yanına döndü '' Napacağız şimdi Recep Bunlar Adrenalin askerleri. Bir tanesi Adrenalin Komutanı üniforması taşıyor ( Ölüm Meleğini Kastederek )..  Öbüründe ise değişik bir amblemi var daha önce hiç görmedim hiç bir yerde.'' dedi. Recep ise sigarasını kibritle yaktı. Kibriti söndürmek için elini yukarı aşağıya doğru savurdu. Kibrit sönmüştü. Sigarasından bir duman aldı ve Sedat'ın yüzüne doğru üfledi. '' Sedat bu zombiler gelmeden önce bizde seninle polistik, Şimdi ise hayvan gibi bir kafese kapatılmış durumdayız. Kim oldukları önemli değil. Neden buraya geldiler sorgulayacağız sonrada öldüreceğiz.'' dedi gayet kararlı bir şekilde. Sedat ise şaşkınlıkla '' Öldürecek miyiz ? '' diye sordu.. Recep '' Evet öldüreceğiz. Eğer bu pislikler geldiyse diğerleride vardır hatırlamıyor musun ? Virüs başladığında '' dedi.

Emniyet Müdürü : Beyler Bayanlar Zombi Virüs'ü diye adlandırdığımız şey maalesef ki Türkiye de görülmeye başladı. Virüs'e kapılmış vatandaşlarımız Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarından girerek virüs Edirne ve Tekirdağ etkisi altına aldı. ve şimdide Silivri üzerinden bu tarafa akın akın geliyor. Bize düşen görev İstanbul'un iç kısımlarına gelmeden virüs'ü kontrol altında tutmak. Adrenalin Timleri de bize katılacak. Virüs'e kapılan kişiler hayvana benzer bir ses çıkartıyorlar. Gözlerinin bakışı değişiyor. Teni bir anda yaşlanıyor. En belirgin özellikleri bunlar ayrıca virüs'e kapılan bir kişi direk yaşayan insanlara saldırıyor. Virüs'e yakalandığını düşündüğünüz vatandaşlarımızı istemeden de olsa öldüreceksiniz. Anlaşılmıştır umarım sorusu olan ?

Sedat : Ailelerimize ne olacak ?

Emniyet Müdürü : Ailelerinize şu an için evlerinden ayrılmamalarını söyleyin Sedat.

Sedat : Emredersiniz Amirim.

Emniyet Müdürü : Silahlıktaki bütün silahları ve mermileri alın. Panzerler harekete geçsinler. Acımak yok. Karadan biz ve Adrenalin Timleri Havadan ise helikopterler ve uçaklarla bu virüs'ü yok edeceğiz beyler.

Polis Memur'u 1 : Amirim . Adrenalin grubu ile ortak hiç bir operasyona katılmadık. Bu sıkıntı yaratmasın ?

Emniyet Müdürü : Sıkıntı yaratacak hiç bir şey yok. Onlar da bizde aynı şeyi istiyoruz. Sürtüşmeyin yeter. Onların amirleri ayrı. Sizin bağlı olduklarınız ayrı. Onlar işlerini sizde işinizi yapın. Sorun olmayacaktır. Bir saat sonra herkes kontrol noktasındaki yerinde hazır bir şekilde beklesin. Allah yardımcımız olsun. Ölüm Bizim En Büyük Sırrımızdır Operasyonu Başlasın.

Emniyet Müdürü'nün bu söyledikleri ile birlikte istanbul'un tekirdağ ile bağlantılı bütün yollarını kapatan polis ekipleri ve Adrenalin timleri zombilerin gelmesini bekliyorlardı. Helikopterler yukarıda devriye atıyordu bir yandan. Recep ile Sedat aynı yerde polislerdi. Ve birlikteydiler. Artık karanlık iyice kendini göstermişti. Recep bir sigara yaktı ve Sedat'a da bir tane verdi.

Recep : Sedat bu hiç hoşuma gitmiyor.

Sedat : Al benden de o kadar.

Recep : Bu babasız piçlerden bir asker çıkartıp ta etrafa salma fikride hoşuma gitmiyor.

Sedat : Adrenalin Timleri mi ? Yapma Recep onlarda bizden.

Recep : Bizden olanlar belli Sedat. Gerisini takmam ben.

Sedat : Bu virüs bitecek ve bittiği zaman ise seninle gene devriye atacağız dostum biraz rahatla.

Recep : Rahatlamaya çalışıyorum ama olmuyor yapamıyorum.

Sedat : Sakin ol. Adrenalin Timleride bizim yanımızda.

Recep : Ya o görüntüler doğruysa. Beş yaşındaki kız çocuğunun polis memur'unu ısırdığı görüntüler ya gerçek ise.

Sedat : Yapma Recep bunlar sadece filmlerde olur. Hayalet hikayesi değil bu. Geçenlerde okuduğun Zombilerin Dünyası romanı da değil.

Recep : Bir daha kitap okumayacağım zaten.

Sedat : Aynen bende okumayacağım.

O Sırada Adrenalin Tim'i Komutanlarından Barut Sedat ve Recep'in yanlarından geçerken Recep'e bir omuz atar.

Recep : Dikkat etsene.

Barut : Anlayamadım ? Bana mı ? Dedin.

Recep : Evet sana dedim. Geçerken biraz daha dikkatli olman gerekir. İnsanların yanından geçerken biraz daha dikkatli olman gerekir ? Annen Baban bunu öğretmedi mi sana ?

Barut : Sizin gibi annemizin dizinin dibinde büyümedik biz. Öğretmediler gelde öğret sene hanım evladı.

Recep bir anda Barut'a vurmak için yumruğunu savurur fakat Barut o kadar çevik bir şekilde Recep'in kolunu geriye doğru bürktü. Barut Recep'in kulağına şunları söyler ;

Barut : Şimdi benim hiç babam annemi sikmek için beni evden sudan bahanelerle göndermedi. Yada oyundan geldiğimde babam ve annemi banyo yaparken yakalamadım. Yada gece korktuğumda annemle babam'ın yanına yatmak istediğimde ikisini yatakta basmadım. O yüzden hanım evladı. Aynı bayrak altında yaşıyorsak senin gibi çorbacı rüşvet alan itler bizlere saygı göstermek zorunda. Çünkü Bizler Adrenalin Timleri Milenyum'un askerleriyiz. Sizler gibi modamız geçmedi bizim.

Barut o kadar çok büküyordu ki Recep'in kolunu. Bir santimetre daha bükse Recep'in kolu kırılacaktı. Recep'i hızlı bir şekilde Sedat'ın üstüne doğru attı. Recep ile Sedat bir anda yere düştüler. Barut ve arkasındaki adamlar gülüyorlardı. Recep gururu herkesin önünde kırılmıştı. Yerden Sedat'ın yardımıyla kalktı. ve o kulaklarından gitmeyecek anons geldi.

Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. İlk barikatı aştılar. Lütfen Dikkat. Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. Ateş Serbesttir. Tekrar ediyorum Ateş serbesttir. Virüs'ü kaptığına emin olduğunuz arkadaşınızda öldürmek serbesttir. Tekrar ediyorum.

Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. İlk barikatı aştılar. Lütfen Dikkat. Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. Ateş Serbesttir. Tekrar ediyorum Ateş serbesttir. Virüs'ü kaptığına emin olduğunuz arkadaşınızda öldürmek serbesttir. Tekrar ediyorum.

Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. İlk barikatı aştılar. Lütfen Dikkat. Virüs'ü kapmış vatandaşlarımız hızlıca üzerimize doğru geliyor. Ateş Serbesttir. Tekrar ediyorum Ateş serbesttir. Virüs'ü kaptığına emin olduğunuz arkadaşınızda öldürmek serbesttir. Tekrar ediyorum.

Herkes bir anda yerlerine doğru geçmişlerdi. İlk barikatı aşmıştı zombi sürüsü. Ve ikinci barikata doğru ilerliyorlardı. Zombiler birden barikatın karşısında belirdiler.  Önde bir kaç tane zombi geliyordu ama yavaştılar. Karanlıkta pek belli olmuyorlardı. Barikat'ı şehir dışında bir yere seçmişlerdi. Zombiler'in ateş mesafesine girmelerini bekliyorlardı. Polislerin Amirleri ''Ateş'' diye bağırdı. Adrenalin komutanı Barut ise adamlarını bekletiyordu. Polisler zombileri püskürtmek için ellerinden geleni yaparken Adrenalin askerleri ise bekliyorlardı. Sinema filmi gibi Polislerle Zombilerin savaşını izliyorlardı. Zombiler barikata ulaşamadan ayakları mermilerle kopuyor. Göğüslerinde yada kafalarında kocaman delikler açılıyordu. Fakat hesap etmedikleri bir şey vardı.

Sol çaprazdan da zombiler gelmeye başlamıştı. Polisler ve Adrenalin sadece ön tarafa barikat kurup önlem aldığı için çaprazdan gelen zombilere bir anda hazırlıksız yakalandılar. Ve zombiler barikatların yanından polisleri ısırmaya başlamıştı bile. Yeterli sayıda polis'in orada olmayışı ve Zombilerin sayısının çok fazla olması da zombilerin barikata ulaşmasını hızlandırmıştı tabikide. Bir anda sol çaprazdan gelen zombiler Adrenalin ve Polislerin etrafını daraltmış ve çember gibi kapatmaya başlamışlardı etraflarını. Tek bir çıkış vardı oda sağ taraf. Barut bir anda askerlerine baktı. Hiç birinin silah'ından daha tek bir kurşun dahi çıkmamıştı. Kahraman olma vakti. Şu aynasızlar ısırılmaya başlandı. Sıra bizde. Saldırın diye emir verdi. Birden Adrenalin timleri silahları ile birlikte Zombilerin üzerlerine ateş etmeye başladılar. Ama sadece Zombilerin üzerlerine ateş etmiyorlardı. Hedef gözetmeksizin ateş ediyorlardı Adrenalin Timleri. Sağ taraftan ve arka taraftan da zombiler gelmeye başlamıştı. Polis Timleri ve Adrenalin Timleri iyice sıkışmıştı. Adrenalin Timleride ısırılmaya tek tek avlanmaya başlamıştı bile. Adrenalin Timleri ve Polis Memurları barikat'ın kontrolünü kaybetmişlerdi.  Isırılmış bir kaç polis memurunun cansız bedenlerinin etrafında ateş etmeye devam eden diğer polis memurları ise tekrardan uyanıp zombiye dönüşen mesai arkadaşları tarafından ısırılmaya başlamıştı. Adrenalin Timleri de ısırılmaya başlamıştı. Ama en kötüsü ise ısırılan bir polis memurunun çektiği acı ile etrafına rastgele ateş etmesi olmuştu. Bir çok polis memuru ve bir çok Adrenalin askeri yaralanmıştı. Barut bunu görünce öfkeden deliye döndü. '' Öldürmeyi bilmiyorsunuz anladık. Ölmeyi de Bilmiyorsunuz siz. '' '' Adrenalin Askerleri !! Sadece kendinizi koruyun. Polis Memurları kontrolü kaybetmiştir. Adrenalin 3. Yasası devrededir '' Dedi. Ve bir anda bütün Adrenalin askerleri sayıları bir hayli azalmış polis memurlarına da ateş etmeye başladılar. Polis memurları da Adrenalin askerlerine ateş ediyorlardı. Etraf ta kan gövdeyi götürüyordu. Bir çok polis memur'u ve Bir çok Adrenalin Askeri de ölmüştü. Polis Memurları ile Adrenalin Tim'inin güç gösterisi tamamen bir katliama dönmüş ve kontrolü zombiler alarak önlerine çıkan her şeyi yemeğe devam ederek daha da güçlenmişlerdi. Sedat bir anda gördüğü görüntüden uyandı ve Recep'e şunu sordu :

Sedat : Ama yine de bunlar onlar gibi mi ? Sence

Recep : Aması yok. Konuşturup öldüreceğiz ikisini de.

Sedat : Orada ne yaşandıysa yaşandı. Bir çok arkadaşımızı kaybettik. Adrenalinde kaybetti. Ama orada olmayan iki askeri bununla suçlayamayız. Biz yargıç değiliz.

Recep : Zombiler dünya yı ele geçirdiğinden beri ; burası Zombilerin Dünyası olduğundan beri sen kaç kişiyi hapse attın ? Kaç tane duruşma gördün.

Sedat : Orada olmayan. Bu durumdan haberleri bile olmayan iki tane askeri öldürdüğümüzde kayıplarımız geri mi gelecek ?

Recep : Kayıplarımız değil ama belki kendimize güvenimiz gelecek. Şu pısırıklığımız son bulacak.

Sedat : Yapma Recep. Nasıl canımızı kurtardığımızı sende iyi biliyorsun. Bu Gruptaki herkes senin verdiğin kararlar ile hareket ediyor. Sen ve Ben Katil değiliz Recep.

Recep : Tamam Sedat bir uyansınlar sorguya çekelim ona göre bakarız. Olur mu ?

Sedat : Lütfen ön yargılı olma. Belki bize yardım ederler.

Recep : Tamam olmayacağım söz veriyorum. Ama dışarıda bir adamları daha var.

Sedat : Zombilerin dikkatini çekmek için arabadan indi ve büyük ihtimal ile bunlar erzakları kamyonlarla aldıklarında dışarıda buluşacaklar. Erzak için geldiklerini düşünüyorum ben.

Recep : İşimizi olasılık hesaplarına bırakamayız. Otopark Girişine 4 adam yerleştirdim. Otoparkın kepenkleri açıldığında tarayacaklar onu.

Sedat : Daha amaçlarını bile bilmiyoruz. Yeterince düşman var.

Recep : Eğer ki bunları konuşturur ve ikna olur isek ve amaçları zaten senin dediğin gibi sadece erzak ise o adam zaten o kapıdan girmez ve bunların hiç biride olmaz.

Recep ve Sedat ;  Ölüm Meleği ve Sebastian ın bağlandığı yere doğru gitti. Bir süre Sebastian ve Ölüm Meleği'ni incelediler. Ölüm Meleği ni ve Sebastian'ı hem birbirlerine hem de su borusuna bağlamışlardı. Ölüm Meleği ve Sebastian'ın kurtulması gibi bir şey söz konusu değildi. Recep genç bir çocuğa bağırdı. İki kova su getir. Genç çocuk tamam Recep abi diyerek koşarak iki kova sudan tekini daha sonra da diğerini birazda yerlere döke döke getirdi. Recep kovanın tekini aldığı gibi Sebastian ve Ölüm Meleği'nin üstüne döktü. Ölüm Meleği ve Sebastian ne olduğunu bile anlamadan ikinci suyuda kafalarından aşağıya boşaltı.

Sebastian : Sizi şerefsizler küçük kıza naptınız.

Recep : Küçük kızdan daha fazla düşünecek şeyin var. Acaba sana ve yanındakine ne yapacağız.

Sebastian : Bana ne yapacağın umurumda değil. Çocukları güvenli bir Adrenalin yada DxN üstlerinden bir tanesine teslim et. Bana ne istersen yap !

Recep : Pazarlık yapacak konumda olsaydın ellerin ayakların kelepçeli olmazdı.

Ölüm Meleği : Bunlar polis Sebastian. Silah tutmalarından hareketlerinden belli.

Recep : Aferim. Akıllı Adrenalin Komutanı.  Adlarınız ne sizin.

Ölüm Meleği : Ölüm Meleği.

Sebastian : Sebastian.

Recep : Duyuyormusun isimleri ne fiyakalı isimler. Barut ve Ares gibi. Genç kızları etkilemek için süper isimler bunlar.

Sebastian : Genelde ismim dışında bir çok özelliğim genç kızları etkiler. Ne o tahrik mi oldun ismimden ?

Recep Sebastian'a bir yumruk atar.. Sebastian ise yumruk karşısında gülmeye başlar.

Recep : Evet o kadar tahrik oldum ki. Ben ne zaman tahrik olsam yumruk atarım.

Recep Bir yumruk daha atar Sebastian'a. Bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha ..

Sebastian ise gülmeye devam eder. Ağzı burnu kan içinde. Recep'in Sebastian'ın o kadar yumruk yemesine karşılık ona bakıp ta gülmesi daha da sinirlerini bozmuştu Recep'in.. Yanında duran gençlerden bir tanesine 'jop'umu getirin' diye bağırır Recep. Sebastian gülerek Ölüm Meleği'ne şunu dedi '' Ooo Ağır silahları çıkartmaya başladı '' Ölüm Meleği ve Sebastian Gülerler..

Recep ise Ölüm Meleği ile Sebastian'ı jopuyla vurmaya başlar. Dakikalarca jopuyla dövdüğü iki adama sonunda vurmaktan yorulmuştur Recep.

Sebastian Ağzındaki kanı yere tükürür ve Recep'e bakarak.

Sebastian : İtiraf etmeliyim ki. Kız gibi vuruyorsun.

Recep  Sebastian'a elini tekrar kaldırır. Sedat 'yeter artık' diye Recep'in elini tutar. Recep ise Sedat'a bakarak '' Neye yeter ne zaman yeter ben karar veririm '' diye çıkışır. Fakat Sedat '' Bu grubun lideri sen değilsin. Kararları tek başına sen alamazsın '' dedi Recep'in gözlerinin içine bakarak. Sedat sözlerine şöyle devam etti '' İzin ver onlarla ben konuşayım tatmin olmazsan sen devam edersin '' Dedi. Recep ise Sedat'ın bu sözlerinden sonra Sebastian ve Ölüm Meleğinden uzaklaşmış ve elinde tuttuğu jop'u yere atmıştı. Sebastian ise ''Zombilerin Dünyası 'nda grup liderliği için iç savaşlar yaşanıyor '' diye alay etti ikisiyle de.

Sedat : Adım Sedat. Zombiler Dünya'ya gelmeden önce Polis Memuruydum. Buradaki çoğu insan Polis Memuru. Lütfen arkadaşlar sizlere bir kaç soru soracağız. Eğer düşman değilseniz bırakacağız sizi. Lütfen size zarar vermek istemiyoruz.

Ölüm Meleği : Seninle bir sorunumuz yok Sedat. Sizlerden hiç biri ile sorunumuz yok. Ama arkadaşının bizimle büyük  bir sorunu var. Hemde çok büyük.

Sedat : Onun yaptıkları için sizlerden özür dilerim. Şimdi güzelce kendinizi tanıtır mısınız ?

Ölüm Meleği : 2008 Yılının Nisan Ayına kadar Adrenalin Komutanlarından biriydim. Sonra ise hapse atıldım. Sonra Zombiler Türkiye de de görülmeye başlandı. Hapishanede saklandım bunca süre ve sonra işte karşınızdayım. Hepsi bu. Buraya da bir kaç parça kıyafet ve yemek için geldik. Sizlerin burada olduğunuzdan varlığınızdan bile haberimiz yok. Size zarar vermek için burada değiliz.

Sedat : Peki ya sen ?

Sebastian : Adım Sebastian.

Sedat : Bu askeri üniformandaki amblem neyi simgeliyor ?

Sebastian : Ölüm Yıldızını.

Sedat : Yani ?

Sebastian : Alfa-Star ..

Sedat : Alfa-Star mı ? Şu söylentide kalan kontrol edilemeyen psikopat askerler grubundan mısın yani ?

Sebastian : Psikopat asker derken ?

Sedat : Varlığı ispat edilemeyen bir grup asker. Gazetede okumuştum. 2008 yılıydı sanırım. Sonra o gazetecinin arabası havaya uçuruldu.

Sebastian : Evet bildin. O gazeteciyi havaya uçuranda benim.

Sedat : Neden ?

Sebastian : Çok fazla şey biliyordu. Ve bizi deşifre etmişti. Ölmesi gerekiyordu. Sırları ile birlikte öldü. Ama az daha çenesini kapatsaydı. Zaten bütün dünya ya söyleyebilirdi. Ama gazeteci işte çenesini de kaleminide tutamıyorlar bazen.

Sedat : Sanki bir insandan değil de bir tavuktan bir inekten bahsediyorsun.

Sebastian : Baksana etrafına dışarıdakiler için besili bir ineksin. Başka insanlar ele geçirse seni kobay faresisin. Yanındaki kadınlar doğurgan dişiler başka hiç bir değerleri yok. Ne dememi bekliyorsun yani ?

Sedat : Haklısın ne diyim. Lütfen devam edin.. Siz kimsiniz ?

Sebastian : Biz derin devletin en derin haliyiz.

Recep : Sedat daha ne konuşturuyorsun bunları kafalarına sıkalım gitsin.

Sebastian : Sık kafama Recep. Nasıl olsa senin cansız bedenini sokak sokak gezdirecek birisi çıkar.

Recep : Kendine çok güveniyorsun ama senin ellerin bağlı benimkiler değil.

Sebastian : Ne o korkacağımı mı ? sanıyorsun senden etrafındakilerden ? Öldür lan. Eğerki öldürmezsen çok pişman olacaksın.

Sedat : Recep lütfen. Sebastian lütfen . Tartışmaya gerek yok. Ölüm Meleği'ydi dimi ?

Ölüm Meleği : Evet o benim.

Sedat : Adrenalinle neden ters düştünüz ?

Ölüm Meleği : Seninle eski anılarımı konuşup dertleşmeyi çok isterdim ama maalesef. Konuşmak istemiyorum. Ne o anılarımızı mı kaleme alacaksın ?

Sedat : Evet yazıyorum.

Ölüm Meleği : Bizim hakkımızda şunu yaz. Fazla aptallardı. Bok yoluna gittiler bir daha da geri dönemediler.

Sebastian : Sana borçlandım Ölüm..

Sedat : Sizlerin tuhaf bir mizah anlayışınız var.

Ölüm Meleği : Sen gay mısın Sedat ?

Sedat : Ne alakası var. Arkadaş olmaya çalışıyorum sizinle.

Ölüm Meleği : Arkadaş olmak istiyorsan kafamıza tüfeklerin dipçikleri ile vurmazdın.

Sebastian : Yada bizi hayvan gibi bağlamazdın. yada bağlamazdınız. ve bizi dövmezdiniz.

Recep : Birde üçüncü arkadaşınız var. O garaj kapısından girdiğinde delik deşik olacak. Dört adamım kapıda pusuya yatmış durumda.

Sebastian gülmeye başlar..

Recep : Komik olan ne ?

Sebastian : Ölüm Yıldızı dedim sana.. Bir anlam ifade ediyor mu ?

Recep : Ölü Yıldız olacak birazdan girdiğinde.

Sebastian : Çocukları olmayanları koysaydın kapıya. Hepsi kapıdan Mirza'nın girmesi ile ölümü tadacaklar.

Recep : Bu kadar mı çok güveniyorsun arkadaşına.

Sebastian : Senin dört adamına güvendiğinden daha fazla güveniyorum.

Ölüm Meleği : Mirza yı dostça karşılayın ve bizide çözün. Mirza bize vurmanızı affetmez.

Sedat : Recep bir dakikalığına gelir misin ?

Recep : Tamamdır.

Sedat ve Recep - Ölüm Meleği ve Sebastian'dan ayrı bir yere konuşmak için giderlerken Recep'in diğer adamları ise Ölüm Meleği ve Sebastian'ın başında elleri silah ile bekliyorlardı.

Sedat : Recep bu adamlar belli profesyonel katiller. Ne istiyorlarsa alsınlar sonrada bırakalım gitsinler.

Recep : Bırakalım gitsinler hepimizi de giderken öldürsünler.

Sedat : Dediklerini duydun sadece yemek ve kıyafet için gelmişler. Burada binlerce yemek var. Bize aylarca hatta yıllarca yetecek yemek var. Üç kişiler ne kadar yemek alacaklar ki ? Bırak inadı Recep istediklerini verelim sonrada gitsinler.

Recep : Bu kadar kolay mı ? Bu adamları bırakırsak bizi öldürürler.

Sedat : Eğer bırakmaz isek öldürecekler bizi. Üçüncü adamları dışarıda. Eninde sonunda aramaya gelecek bunları.

Recep : Tek bir yerden gelebilir oda otopark'ın kapısından. Orada da dört adam bekliyor onu. Söylermisin dört adamı nasıl geçecek ?

Sedat : Adamlar özel eğitimli askerler. O kadar dövdün. Sen yoruldun adamlar güldüler sana. Farkında mısın ? Bizim gücümüzden kat kat güçlüler. Senin dayağını yiyen biri altı ay kendine gelemezdi Recep.

Recep : Adamlar sadece kas yığını Sedat. Sadece kas yığını. Zerre kadar zekaları yok bunların. Hep başlarındakinden emir alıp uygularlar. Sadece. Başkada hiç bir şey olmaz. Neden bu kadar kolay yakalandılar.

Sedat : Adamların amacı bizi öldürmek olsa idi kızımı öldürürlerdi.

Recep : Neden öldürsünler kızını. 5-6 yıl sonra kızın onlar için doğurgan bir dişi. Kendileri söylediler.

Sedat : Daha ne kadar alçalacağını merak ediyorum Recep. Daha ne kadar alçalacaksın.

Recep : Senle beni ve ailelerimizi buradan kurtardığım zaman bana alçalmış mı diyeceksin yoksa elimi öpüp benden özür dileyip sen haklıymışsın mı diyeceksin.

Sedat : İnşallah senin dediğin gibi olur.

Recep ve Sedat'ın konuştukları dükkan'a  giren Vücut hatlarının tamamını gösteren beyaz bir tayt ve göğüs dekoltesi olan pembe askılı body giymiş Selin geldi.

Selin  : Baba bu adamlar kim ?

Recep : Selin siz saklandığınız yere dön

Selin : Baba çok korkuyor bizimkiler.

Recep : Korkacak bir şey yok sabırlı olun.

O arada Emre girer içeri ..

Emre : Recep abi Sedat Abi. Ben bu adamlar ile konuşmak istiyorum

Sedat : Neden konuşmak istiyorsun.

Emre : Abi bunların gerçek yüzünü ben ortaya çıkartırım ancak. Bana izin verin size gerçek yüzlerini ortaya çıkartıyım.

Recep : Tamam Emre. İstediğini yap.

Emre , Recep , Sedat ve Recep'in kızı Selin dördü birden Ölüm Meleği ve Sebastian'ın yanına geldiler.  Emre Recep'ten aldığı izinle rahatlamıştı. Çünkü Recep çok sert bir insandı. Selin'in fiziği çok mükemmeldi. Sebastian'ın bir anda dikkatini çekti.

Sebastian : Bu güzel kızda kim ? Merhaba küçük hanım.

Selin : Merhaba.

Recep bir anda Sebastian'a bir yumruk daha atar. Selin ise korkudan çığlık atmıştı.

Recep : Kızımdan uzak dur aşağılık herif.

Sebastian : İstesem de duramam kızından uzak çünkü bir yere gitmeyeyim diye buraya beni sen bağladın. Memur bey. Kızın buraya geldi.

Selin : Baba sakin ol.

Sebastian : Adım Sebastian hanım efendi.

Selin : Benimkide Selin.

Sebastian : Memnun oldum Selin hanım

Selin : Bende memnun oldum Sebastian.

Bir yumruk daha yedi Recep'ten Sebastian. Ve Recep belinden çıkardığı silah'ı Sebastian'ın beynine dayadı. Recep Sebastian'ın gözlerinin içine bakarak ''eğer bir kelime daha konuşursan'' beynini bu alışveriş merkezinin her tarafına dağıtırım.

Sebastian ise Recep'in dediklerine gülerek cevap verdi '' Beynimi dağıt . Parçalara ayır. Zombiler buraya bastıklarında benim parçalarımı yemek ile meşgulken Selin hanım kaçmayı başarır. ''

Recep : Seni aşağılık serseri diyerek bir tane daha vurdu Sebastian'a.

Sebastian : Bıktım senin tehditlerinden ne yapacaksan yap. Ama kızının yanında yapma. Belliki zombilerden çok korkmuş bir de bunu görür ise psikolojisi tamamen bozulur.

Recep : Sana mı ? Soracağım ben kızımın psikolojisini be adam ?

Sebastian : Gerekirse evet soracaksın.

Selin : Baba yeter artık. Kim bana güzel bir şey söylese. Duymaya dayanamıyorsun.

Ölüm Meleği : Anlaşılan Sebastian baba ve kızının derin hesaplaşmalarını deştin.

Emre ise Ölüm Meleği'ne doğru dik dik bakıyordu. Ve bu bakışlar rahatsız ediciydi. Ölüm Meleği Emre'ye bakarak ' Sen bana neden bakıyorsun öyle dik dik bir sorunun varsa söyle '' dedi.

Emre : Hatırlarmısın 7 Şubat 2010 tarih'i sana bir anlam ifade etti mi ?

Ölüm Meleği : Etmesimi gerekiyor ? Bugün günlerden kaçı ? Hangi aydayız ? Daha da önemlisi hangi yıldayız ?

Emre : Benim adım Emre.

Ölüm Meleği : Memnun oldum Emre ama dediklerinden hiç bir şey anlamadım.

Emre : Sana bir hikaye anlatabilir miyim ? Varmı vaktin ?

Ölüm Meleği : Yok be Emre vaktim. Sağol. Ben dinlemelimiyim. Sebastian'a anlat sen. O sever böyle hikaye filan.

Emre : Oda dinlesinde ben sana özel olarak anlatmak istiyorum.

Ölüm Meleği : Anlat bakalım Emre.

Emre : Biz bir apartman dolusu insandık. Hepimiz işinde gücünde insanlardık. Bende abimin yanına gelmiştim kısa bir süreliğine. Virüs hakkında televizyonlarda hiç bir şey söylemiyordu. Üstün körü anlatıyorlardı. Sonra virüs ilk vuran şehirlerden bir tanesiydi Tekirdağ.

Sebastian : Bende güzel bir şeyler anlatacak sandım. Bunları bizde biliyoruz. Sonra neler oldu? Zombiler kaç kişiyi parçaladı Emre ?

Emre : Acele etme Sebastian anlatıyorum. Sonra Apartman dairesinde saklanmaya çalıştık. Çünkü lanet olası yer güvenliydi. Sonra içimizden bazı akıllılar daha güvenli bir yere gitmemiz gerektiğini söyledi. Çünkü erzakımız kalmamıştı. Sizin yaptığınız gibi bizde erzak ve güvenli bir yer bulmak için yollara koyulduk. Sonra bir kurtulma umudu ile birlikte bir polis istasyonuna geldik.

Ölüm Meleği : Yolda zombiler kaç kişiyi yedi

Sebastian : Bende merak ettim bunu ama adamın elinde silah var.

Emre : Evet yolda da zayiat verdik. Vermedik değil. Ama yılmadık ve başardık. Sonunda polis istasyonuna vardık. Geldiğimizde hiç bir şey yoktu. Ne ekmek ne yemek. Sadece bir kaç silah kalmıştı. Ve üniformalar. Sonra bir araba sesi duyduk. Araba sesiyle ümitlenmiştik oysa. Polisler olabilir diye.

Sebastian : Arabadan Noel Baba mı ? Çıktı. ?

Emre : Kes sesini . Sonra polis üniformalarını giydik ne olur ne olmaz diye. Sonra ne oldu biliyor musun ? Komutan Ölüm Meleği .

Ölüm Meleği : Pek merak etmiyorum sonunu. Hiç bir şey Zombilerin Dünyası nda hiç bir hikaye mutlu sonla bitmez.

Emre : Zombilerin Dünyası 'nda bizim hikayemiz mutlu sonla bitti. Ölüm Meleği. Merak etme.  Askerlerin geldiğini gördüğümüzde bizi kurtaracaklarını sanmıştık. Ümidimiz bir kat daha artı. Bizi kesin kurtaracaklarını düşünüyorduk. Ama şöyle oldu. Önce bize hakaret ettiler. Küfrettiler. Ama bizi kurtaracaklarını sandığımız bu adamlar psikopat askerler çıktı. Kendilerinden başka hiç bir şeyi düşünmeyen sadece hayatta kalmaya çalışan paralı askerler çıktılar. Sonra ufak bir çocuğu rehin aldılar. Sonra Nedim'in ismini öğrenmek istedi komutanları. Neymiş ' Öldüreceği insanın adını bilirmiş' adamda ki egoya bak. Sonra ise pisteki helikopteri aldılar ve giriş kapısını açık bıraktılar. Oradan zombiler içeri girdi. Ve bir yandan üzerimize zombiler gelirken; kaçacak tek noktamız olan kapıdan ise Ölüm Meleği ile yanındaki asker üzerimize kurşun yağdırdı. Serdar denilen 17 yaşında ki çocuğu gözlerini kırpmadan öldürdüler. O ateş ettiğiniz çocuğun adı Serdar'dı. Annesi üzerine kapaklandı ve orada Serdar'ın Annesi de öldü. Zombiler acılı anneyi yiyerek öldürdüler. Serdar'ıda yediler. Sonra Pelin'e onlarla gitmesini söyledim. Onuda sikip bir yere atmışsınızdır kesin. Demi Komutan Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Tekirdağ Arama Kurtarma Polis İstasyonu. 7 Şubat 2010

Emre : Tombala Ölüm Meleği.

Sedat : İnanmıyorum.

Recep : Aferim Emre. Sık kafasına. Gördün mü Sedat. Ben haklıymışım.

Emre belindeki silah'ı çıkardı. Ölüm Meleği'nin kafasına dayadı silah'ı. Silah'ın horoz'unu baş parmağı ile kaldırdı. Ölüm Meleği kelime i şehadet getirdi. Sebastian '' Önce beni vur lan '' dedi. Emre Sebastian'a baktı. ''Sen bana hiç bir şey yapmadın.'' Ölüm Meleği ise keskin gözlerle '' Vuracaksan vur lan şow yapma '' diyerek bağırdı. Emre ise gayet mutlu bir şekilde. Ölüm Meleği'ne baktı '' Bir soru soracağım Pelin'e ne oldu ? '' Ölüm Meleği '' Her canlı gibi oda Ölüm'ü tatdı.''

Recep ''Tanrın seni kurtarabileceğini mi sandın. Eğer bir tanrı olsa bu dünyaya zombiler gelmezdi. Birde utanmadan kelime i şehadet getiriyorsun.'' dedi. Eğer bir yerlerde bir tanrı varsa bu zombileri dünya ya neden getirdi '' Ölüm Meleği Recep'e baktı ''Gidince sorardım fakat ben annenin tarafına gidiyorum o yüzden soramayacağım. '' dedi. Sebastian ise gülmeye başladı. Recep ise '' Daha ne duruyorsun Emre . Sık şu Orospu Çocuğunun beynine. Kafasını dağıt'' dedi. Emre iki eliyle silah'ı tuttu ve elini tetik parmağına götürdü.

Lastik bir top zıplaya zıplaya Emre ve Ölüm Meleğinin arasından geçerek  o sessizliği bozdu.

Bir El Silah Sesi Duyuldu..  Sonra bir el daha. Sonra bir el daha. Sonra bir el daha..

Mirza Elindeki on dörtlü silah ile önce Emre 'yi kolundan vurdu ve Emre'nin tuttuğu silah'ın düşmesini sağladı. Sonra silah tutan bütün herkesi Başta Recep'in omuzundan vurdu. Sonra Recep'in iki adamının da omuzunundan vurmuştu. İki Elindeki iki ingram marka 14+1 Ful otomatik tabancalarını Sedat'ın üzerine doğrultu.

Yerde adamlar acı içinde kıvranıyorken. Selin'e baktı. '' Bütün silahları topla yavaşça'' dedi. Selin şaşırmıştı çok şaşırmıştı Babasının kanlar içinde olmasından dolayı korkudan tir tir titriyordu. hiç itiraz etmeden Mirza 'nın dediklerini yaptı Selin. Sebastian '' Neden bu kadar geciktin kanka ''  dedi Mirza'ya bakarak. Mirza ise '' hep sonradan gelmeyi sevdiğimi bilirsin Sebo '' diye karşılık verdi. Mirza Sebastian'ın suratındaki şişlik ve morlukları görünce Sedat'a döndü ve '' Çöz Sebastian ile Ölüm Meleği'ni. '' diye emretti. Mirza'yı daha önce hiç bu kadar sinirli görmemişti Ölüm Meleği. Mirza Sebastian 'a baktı '' sana bunu hangisi yaptı '' dedi. Sebastian ise '' önemli değil kanka ben buradan kurtulayım gereğini yapacağım'' diye karşılık verdi. Sebastian ve Ölüm Meleği'nin kelepçeleri çözülmüştü. Mirza AVM de bulunan bütün sivilleri bir dükkanın içinde topladı.

Mirza : Kaçarsanız Ölürsünüz. Bana veya Arkadaşlarıma zarar vermeye çalışırsanız Ölürsünüz. Hepinizin kolunu bacağını keser süründürürüm buralarda. Bir kaç saat hatta geceyi burada geçirdikten sonra sabah'ın ilk ışıkları ile birlikte buradan ayrılacağız. Erzak almaya geldik. Başka bir derdimiz yok. Ama şunuda söyleyeyim. Sebastian'a her kim ne sebepten vurursa vursun hangi sebepten vurursa vursun ölecektir buda demek oluyor ki. Recep arkadaşınız artık ölü bir adam. Emre arkadaşınızda ölü bir adam. Vedalaşmanıza dahi izin vermeyeceğim. Onları Sebastian ve Ölüm Meleği'ne bırakıyorum. Bu gece bu dükkanda kilitli kalacaksınız. Hepsi bu kadar. İyi dinlenmeler. Giderken sizleri salacağız.

Sebastian dükkanı üstlerine kitledi. Mirza ve Sebastian yürümeye başladılar. Sebastian '' Moruk o dört adamı nasıl saf dışı ettin '' dedi. Mirza Sebastian'a bir sigara uzattı ve '' ilk başta AVM'nin otoparkına baktım. Baktım ki orada bir bokluk var biraz açık kalmış. Siz açık bırakmazsınız. Sonra sizi aradım teliniz kapalı. Sonra ise Lağımdan dolaşıp geldim. Ve o dört adamı bayıltıp bağladım. Ondan sonrasını ise biliyorsun '' dedi. Sebastian ise kendi sigarasını yaktı ve Mirza'nın sigarasını da yaktı '' Bu Recep ile Emre'ye ne yapacağız.'' diye sordu. Mirza ise '' Onların infazı belli. Sen rahat ol''  diye cevap verdi

Recep ve Emre Sandalyelerde oturuyorlardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian geldi bunların başına.

Mirza Recep'e doğru baktı '' Hangi elinle vurdun Sebastian'a '' diye sordu ? Recep ise cevap vermedi. Mirza Sebastian'ın eline bir kerpeten verdi. Mirza '' Sök dişlerini de bir daha hiç konuşamasın '' dedi. Sebastian teker teker bütün dişlerini söktü Recep'in. Sebastian Recep'in bütün dişlerini sökerken Recep deli gibi bağırıyor bütün AVM yi bağırması ile inletiyordu. Selin ise babası için ağlıyor etrafındakiler onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Mirza cebinden bir iğne çıkardı. Sebastian'a verdi. Sebastian Recep'in boynuna yarısını enjekte etti. Ve sonra Sebastian Mirza'nın Samuray kılıçlarından teki ile Recep'in iki elini birden kesti. Ölüm Meleği bu duruma şaşırarak bakmıştı. Ölüm Meleği '' Sizin yaptığınız tamamen çılgınlık '' dedi. Sebastian ise '' Bana vurmadan önce düşünecekti Ölüm Meleği sanki sen çok masumsun. Şu Emre'nin anlattığına göre çoluk çocuğun arkasına saklanıp milleti esir alıyor helikopter çalıyormuşsun '' diye karşılık verdi. Ölüm Meleği '' Evet doğru ama '' diye sözünü tamamlamadan. Sebastian Ölüm Meleği'nin sözünü kesti '' Ama mama Alfa-Star'a el kaldıran'a ceza kestim var mı ? itirazın ? '' diye cevap verdi. Ölüm Meleği ise '' Evet var itirazım. Öldüreceksen adam gibi öldür. Öldürmeyeceksen hiç öldürme bırak yaşasın. Böyle yapmanın ne anlamı var'' diye cevap verdi. Ölüm Meleği ile Sebastian birbirlerine sert bir şekilde bakıyorlardı. Sebastian '' Askerleri ile birlikte hayatta kalmak için siktiri boktan bir helikopter için onlarca sivilin ölümüne sebep olan birisini söylediklerine bakın.'' diyerek dalga geçti. Ve elindeki kerpeten ile Emre'nin dişlerini sökmeye başladı Sebastian. Emre'ye de Recep'e yaptıklarının aynısını yaıyorduı Sebastian. Ölüm Meleği ise oradan hızla uzaklaştı. Mirza ise kılıcına bulaşan kanları siliyordu. Ölüm Meleği Mirza'ya bakarak '' Bu ne demek oluyor şimdi ? '' diye sordu. Mirza ise gayet sakin bir şekilde '' Onu el kaldırmadan önce düşüneceklerdi. Sebastian'a el kalkmaz. Hiç kimse buna cesaret edemez. Eğerki onu öldürselerdi başlarına benim tarafımdan ne geleceğini hiç kimse kestiremezdi'' diye cevap verdi. Ölüm Meleği ise '' Emre'nin hiç bir suçu yoktu '' diye cevap verdi. Mirza ise '' Sebastian'ı kızdırdın oda sana bir şey yapmamak için Emre'ye yaptı '' diye cevap verdi. Ölüm Meleği ise '' Yapacak ise bana yapsın. Bana kızdı diye başkasını kesmesine doğramasına gerek yok'' diye cevap verdi. Mirza '' Eğer ki Sebastian sana zarar vermek istese yapardı zaten '' dedi ve arkasını dönüp gitti. Recep ve Emre ise damarlarına enjekte edilen zombi kanı ile zombiye dönüşmeye başlamışlardı çoktan. Ölüm Meleği Terasta sigara içiyordu. ve o 17 yaşındaki Serdar'ın Mustafa tarafından vurulduğu geliyordu aklına.

7 Şubat 2010 Tekirdağ Polis İstasyonu :

Üçüncü kurşunu dördüncü kurşunu beş altı yedi sekiz dokuz on on bir el silah sesi duyuldu. Çocuk peş peşe ateş ediyordu.

Ölüm Meleği sayıyordu. 12 dedi 13 dedi ve 14.

Çocuk son kez daha silahın tetiğine dokundu fakat boştu. Tekrar tekrar bastı fakat gene de boştu.

Ölüm Meleği : Neredeyse öldürüyordu Mustafa seni bu amın oğlu .

Mustafa : Evet neredeyse diyerek güldü.

Mustafa hızlıca eğildiği yerden kalktı  Tek kurşunla çocuğu yere yıktı. Kurşun girdikten sonra çocuk ellerini aşağıya doğru saldı ve ağır ağır yere doğru düştü.  Hafiften yağan yağmur çocuğun kanını sulandırıyordu. Çocuk gözleri kapalı yağmur damlaları suratında damlacıklar oluşturuyordu. Sakalları bile çıkmamıştı daha. Çocuğa giren kurşun çocuğun kalbinin dört parmak altından isabet etmişti. Bu arada silah seslerini duyan zombiler kan kokusunu da alır almaz Polis istasyonuna doğru yönelmişlerdi. Bundan kimsenin haberi bile yoktu. Yerde hareketsizce yatan çocuğun başına bir kadın koştu. Oğlum diye feryat ediyordu. Yerde yatan çocuğa sarılıyor kokluyordu.

AVM Şimdi

Ölüm Meleği uyuya kalmıştı. Mirza ise alışverişi sivillerden iki bayan'a tamamlattı. Alışverişte aldığı malları ise iki tane erkeğe doldurttu. İşi bittiğinde ise Hummer 'a giderek uykuya dalmıştı.

Sebastian kızın tekini boş bir dükkana atmıştı. Kızın bütün vücudunu süzdü. Kızı elbiselerinin üzerinden okşamaya başladı. Sebastian kızın göğüslerini avuçluyordu. Kızın kalçalarını okşuyordu.. Ve bir anda kızı dudaklarından öpmeye başladı. Dudaklarından öperken kızın her tarafını elleri ile okşuyordu Sebastian. Sebastian kızı yere yatırdı ve üzerine geldi. Üzerine geldiği kızın bir hamlede içine girdi. Kızı yavaş bir şekilde becermeye başladı Sebastian. Kızın içinde yavaş yavaş gidip gelirken kızın boynunu öpüyor dudaklarını emiyordu. Kız ve Sebastian'ın inlemeleri dükkanın her yerindeydi. Sonra Sebastian ve kız inleye inleye boşaldılar. Sebastian Kızın üzerinden kalktı. ve kızın yanına doğru yattı. Askeri üniformasının cebinden sigara çıkartıp yaktı ve kıza verdi. Sonra kendisi de yaktı bir sigara.

Selin : Babama bir şey yapmayacaksın demi aşkım ?

Sebastian : Yapmayacağım. Neden yapayım sonuçta senin baban. Hiç bir şey yapmayacağım canım.

Selin : Aşkım. Teşekkür ederim.

Sebastian : Rica ederim canım

Ertesi Sabah Kız uyanmadan çoktan Sebastian Mirza Ölüm Meleği Emre ve Recep gitmişlerdi. Emre ve Recep zombi olmuştu ve hummer'ın iki arka kapısına asmıştı Sebastian onları. Zombiler gördüklerinde Emre ve Recep'i hummer'a saldırmıyorlardı.

Sebastian Hummer ile ..

Ölüm Meleği Kamyon'u kullanıyor ve yanında ise Mirza oturuyordu..

Kız ve diğer siviller uyandığında; Ölüm Meleği , Mirza ve Sebastian : Gizli evlerine doğru yola koyulmuşlar hatta varmışlardı bile.

www.facebook.com/zombilerindunyasi

o death

Ah Ölüm

o death

Ah Ölüm

o death, won’t you spare me over another year

Ah Ölüm ,  bağışlayamaz mısın beni bir yıl daha ?

well, what is this that i can’t see with ice cold hands taking hold of me

Ama görünmeyen soğuk eller ile beni çeken şey de ne ?

when god is gone and the devil takes hold

tanrı gittiğinde ve şeytan hakimiyeti ele geçirdiğinde,

who will have mercy on your soul

kim merhamet edecek ruhuna?

no wealth, no ruin, no silver, no gold

ne dünya malı, ne yok oluş, ne gümüş ne altın,

nothing satisfies me but your soul

hiçbir şey tatmin etmez beni senin ruhundan başka!

well, i am death, none can excel

evet ben ölüm, kimse geçemez beni,

i'll open the door to heaven or hell

kapıyı ben açarım cennete de cehenneme de!

my name is death and the end is here

benim adım ölüm ve son geldi.

1 yorum:

  1. Gene mütheşem bir bölümdü. Sebo ve Ölümle birlikte bende sık kafama diye bağırdığımı hatırlıyorum djshhs

    YanıtlaSil