uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

29 Eylül 2012 Cumartesi

35. Bölüm Kurşun Adres Sormaz ki ..

 Neşet Ertaş Anısına.. Aslında Bizler Kaybettiklerimiziz.

Sebastian Leyla 'nın dudaklarını öpüyordu. Leyla'nın dudaklarını öperek usulca yatağa yatırdı. Leyla'nın bütün vücudunu okşuyordu. Leyla ise kendisini Sebastian'ın kollarına bırakmıştı. Sebastian Leyla ile sevişmeye devam ederken.

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Sebastian : Şimdi tam sırası demi. Lanet olsun.

Sebastian yastığın altından aldığı silah ile birlikte sadece üstünde boxer ile dışarı çıktı..

Mirza Sebastian'a baktı. '' Bu ne hal ? Çadır kurmuşun ? '' dedi. Sebastian ise sitemkar bir ses tonu ile '' sorma ya Leyla vardıya köye onu ziyaret ettim sonra orada çok yalnızmış onu buraya getirdim. Arkadaşları da geldi '' dedi. Mirza ise '' Çok mu yalnız mış ? '' soru sordu Sebastian'a. Sebastian ise '' Evet çok yalnızmış. Yazık kıza'' diye cevap verdi. Mirza ise '' Adımız alfa-star dan Porno-Star'a çıkacak yakında '' diye cevap verdi. Sebastian '' Ne alaka kanka '' dedi. Ölüm Meleği de bir anda içeriye girdi. Ve Sebastian'ın boxerlı halini görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Mirza '' Porno Star git de üstüne bir şey giy. Bizi gay sanacaklar '' dedi. Sebastian ise üfleye püfleye '' Tamam kanka '' diyerek içeriye giyinmeye gitti.

Ölüm Meleği : Bu ne hal Mirza.

Mirza : Sorma bizim ki leyla denen şu kızı getirmiş buraya. Mercimeği fırına koyarlarken


Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 20 metre


Mirza : Ölüm Meleği Ön kapıya ben geçiyorum. Sende pusuya yat.  Gelen dostmu düşman mı ? anlayalım.

Ölüm Meleği : Tamamdır.

Sebastian : Ben neredeyim ? kanka

Mirza : Sende git leyla ya sarıl dua edin bizim için.

Sebastian : Berbat bir espri anlayışın var söylemiş miydim ?

Mirza : Söyledin tabikide.


Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR Son 10 metre


Mirza : Şunun sesinden nefret ediyorum.

Sebastian : Ölüm Meleği siperde sen önde .. bende seninleyim o zaman..

Mirza : Hayır desem söz dinleyecek misin ?

Sebastian : Hayır.

Mirza : Nasıl istersen


Mirza ve Sebastian önde beklerken çalılıkların arasında ise Ölüm Meleği pusuya yatmıştı. 7 tane araba peşi sıra durdular. Sebastian silah'ını doğrultmak istedi ama Mirza Sebastian'ın elini tutarak silah çekmesini engelledi. Arabaların kapılarından düzüneler ce adam indi. Hepsi ağır silahlı ve takım elbiseliydiler. Ortadaki 4. Arabanın kapısını açtı ön kapıdan inen adam. Arka kapıdan parlak ve boyalı ayakkabıları ve  şapkası ile Beyefendi indi.

Beyefendi yavaşça yürüdü Mirza ve Sebastian'ın üzerine. Beyefendi'nin adamları etrafı sarmışlardı. Beyefendi İyice yaklaştı Mirza ve Sebastian'a.. Elini uzattı Mirza'ya ve tokalaştılar. Beyefendi Mirza'ya sarıldı. Mirza ise sarılmıyor elleri aşağıdaydı. Sonra Sebastian'a sarıldı Beyefendi. O sırada bir ses koptu. Ölüm Meleği ve Beyefendinin bir adamı birbirlerine yumruklar vurmaya başlamışlardı. Sebastian Ölüm Meleği'ne bağırdı '' Ölüm Meleği Dur ! Onlar bizim misafirimiz '' Ölüm Meleği aldırış etmeden bir yumruk daha attı Beyefendinin adamına. Beyefendinin sağ kolu olduğu anlaşılan yanındaki adam Seyfo diye tanınan adam adamına seslendi '' Ahmet Ölüm Meleği bizden sorun yok. '' dedi. Ahmet Ölüm Meleği'ne karşılık vermeden ayağa kalktı. Ölüm Meleği ise Ahmet'e bir yumruk daha attı. Bir yumruk daha attı ve bağırdı '' Sen kimsin ki lan bana saldırıyorsun '' diye. bir yumruk daha attı. Ahmet'in suratı kan olmuştu. Sebastian '' Ölüm Meleği DUR ! Kes vurmayı adama ! '' desede sözünü dinletemedi. Sebastian silah'ını çıkartı ve Ölüm Meleği'nin ayaklarına doğru ateş etti. Ölüm Meleği bir an Sebastian'a baktı. Mirza ise '' İndir silah'ını Sebastian '' dedi. Sebastian ise silah'ını indirmedi. Yerde yatan Ahmet ise kalktı ve Ölüm Meleği'ne bir yumruk attı. Adamlar koşarak Ölüm Meleği ve Ahmet'i ayırdılar.
Seyfo Ahmet'i tutan adamlarına seslenerek '' Ahmet'i buraya getirin '' dedi. Ahmet'i Seyfo'nun önüne getirdiler. Ahmet'i diz çöktürdüler. Seyfo silah'ını çıkartı ve Ahmet'i kafasından vurdu. ve sonra '' emre itaatsizliğin cezası budur kaldırın şu iti buradan deniz'e atın. Gözüm görmesin'' diyerek adamlarına emir verdi. Adamlar Ahmet'in cansız bedenini alıp deniz'e doğru yöneldiler.
Sebastian Beyefendiye dönerek '' Ölüm Meleği'nin kusuruna bakmayın aramızda yeni ve sizleri yeteri kadar tanımıyor '' dedi. Beyefendi ise '' Öğrenecek zamanla '' diyerek güldü. Ve hep birlikte içeriye girdiler.

Mirza : Barut'un hamlesini uyardığınız için çok teşekkür ederim.

Beyefendi : Devleti için kanını akıtanlar her zaman baş tacımız olmuştur.

Sebastian : Teşekkür ederiz.

Beyefendi : Sizden bir ricam var.

Mirza : Buyurun. Elimizden gelen bir şey ise yapmaya hazırız.

Beyefendi : Seyfo bilgisayarı getir.

Seyfo : Emredersiniz efendim.


Seyfo bilgisayar'ı getirdi ve bir görüntü gösterdi.  Görüntüleri dikkatle izliyordu Sebastian ve Mirza.


Beyefendi : Bu gördüğünüz yer Bayraklardan da anlaşıldığı gibi Diyarbakır. Terör örgütü bölgenin mutlak hakimi. Buraya kadar zaten beklenen sondu. Fakat ; Diyarbakır ve çevre üniversitelerin kız öğrenci yurtlarındaki kızları kaçırıp kendilerine karı yaptılar ve hızlı bir şekilde çoğalma politikasına girdiler. Ve ellerinde Hızlı büyüme ilacı var. Ve bu kızlar bizim tekrardan bir ordu kurmamız için bize lazım. Eğer ki terör örgütü sayılarında büyük bir artış olur ise Ankara'yı ve istanbul'u darmadağın ederek Türkiye'yi haritadan sileceklerdir. Onlar bu artışı yapmadan Terör örgütünü ortadan kaldırmamız lazım. Bunuda sizin yapmanızı istiyoruz.

Sebastian : Havadan girmek çok zor. Mecbur kara yolu ile gideceğiz.

Beyefendi : Evet Sebastian doğru diyorsun.  Ayrıca etrafta çok dikkatli olmanız lazım çok sayıda zombi var.

Sebastian : Örgüt yada her hangi bir şey engel değil delip geçeriz.

Beyefendi : Sen ne düşünüyorsun Mirza ?

Mirza : Havadan giremiyoruz. Uçak savarları var. Karada zombiler var. Diyarbakır'da neden deniz yok diye düşünüyorum.

Beyefendi : Diyarbakır kalesi hedefiniz. Göreyim sizi aslan parçaları.

Sebastian : Alfa-Star B nin konumu ne şu anda ?

Beyefendi : Orta avrupadan geriye doğru çekilerek geliyorlar.

Sebastian : Gelsinler tabi vakti gelmişti.

Beyefendi : Bir şeye ihtiyacınız var mı ? Silah mühimmat ?

Sebastian : Şu an için yok ama rica edeceğiz sizden bir şeyler.

Beyefendi : Ne zaman ihtiyacınız olur ise bulun beni.  Ben müsaadenizi isteyeyim aslan parçaları.

Sebastian : Müsaade sizin.

Beyefendi ve adamları gidiyorlardı. Mirza ve Sebastian ise kapıya kadar geçirdiler Beyefendi ve adamlarını.  Sebastian Mirza'ya baktı.

Sebastian : Ne düşünüyorsun ?

Mirza : İçki içip şarkı dinlemeyi.

Sebastian : Senin neyin var ? Tutuksun. Mersinden geldiğimizden beri ?

Mirza : Bilmem oradan bakıldığında bir şeyim mi var bende  ?

Sebastian : Acı çekiyormuşsun gibi ?

Mirza : Sana öyle geliyor. Porno - Star.

Sebastian : Ölüm Meleği'nin yaptığı terbiyesizliğe ne diyorsun.

Mirza : Ölüm Meleği arkadaşımız Sebastian bunu unutma.

Sebastian : Beyefendi adamının hükmünü hemen kesti.

Mirza : Ne o bizde Ölüm Meleği'nin kafasına mı ? sıkalım. Öyle bir vicdan ile yaşayabilir miyiz ?

Sebastian : Haklısın. Genede seviyorum Ölüm Meleği'ni ben.

Mirza : İkinizde lider olmak gibi bir derdiniz var. Ölüm Meleği de sende. Bu çekişme hoşuma gitmiyor.

Sebastian : Sen ikimizden de daha iyi bir askersin. Emirlere hep itaat ettin. Başına gelmedik kalmadı ama genede itaat ettin. Bende ediyorum. Ama o sorguluyor.

Mirza : Onun bir kız arkadaşı ve bir kardeşi var. Senin neyin var ?

Sebastian : Kırıcı oldu bu ama.

Mirza : Sorgulaması normal. Bize söylemiyor ama Doktor Deniz ile sonsuz bir hayat istiyor o. Kardeşi ve Arkadaşları ile birlikte. Onun hayalinde ise biz yokuz. Bize tepki göstermeside bu yüzden. Biz hesap kitap yapmadan saldırıyoruz.

Sebastian : Sen hiç görev sorguladın mı ?

Mirza : Ben bir askerim. Sende bir askersin. Ve itiraf etsekte etmesek te kabul etsekte etmesek te senin ve benim bir şeylere bağlı kalma takıntımız var. ve biz ikimiz hastayız.

Sebastian : Neden hastayız ?

Mirza : Sen birine ateş ettiğin zaman kendini iyi hissediyorsun. Hatta bu senin için içerideki karıyı becermek ile aynı şey. Ama onun canı acıyor.

Sebastian : Peki sen birini öldürdüğün zaman ne hissediyorsun ?

Mirza : Sorunda burada. Ben içimdeki boşluğu dolduramıyorum Sebastian. Ben hiç bir şey hissetmiyorum Sebastian. Hiç bir şey.

Sebastian : Ciddimisin ?

Mirza : Hadi içeri girelim. İçki içelim.

Sebastian : Tamam kanka içelim..


Mirza ve Sebastian içki içerlerken Tayfun Müge ve Leyla da onlar katılmıştı. Ölüm Meleği de gelmişti. Hafiften bir şarkı çalıyordu :

Cahildim dünyanın zevkine gandım
Hayale aldandım,boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım

Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Sözüm yok şu benden gırıldığına
Gidip başka dala sarıldığına
Göynüm inanmıyor ayrıldığına

Gözyaşım sel oldu zehirim sensin
Evvelim sen oldun,ahirim sensin

Ölüm Meleği : Sebastian Mirza özel konuşmamız gerekmiyor mu ?

Sebastian : Konuşalım da özele gerek yok. Yabancı yok .

Ölüm Meleği : Tayfun Müge Leyla Sizlerle bir sorunum yok ama odanıza.

Leyla : Sebastian bir şey der misin şuna ?

Ölüm Meleği : Hadi kızım.

Sebastian : Gitmiyorlar Ölüm Meleği. Burası benim evim. Özel konuşacaksak dışarıda konuşuruz. Onlarda sende misafirsiniz.

Ölüm Meleği : Senin evin öyle mi ? Al evini tersten götüne sok. Ben gidiyorum Mirza ! Artık bu Sebastian'ın yaptığı saçmalıklara dayanamıyorum.

Mirza : Ölüm Meleği sakin ol. Müge Leyla Tayfun Odanıza hemen. Üç saniye içinde sizi burada görürsem öldürürüm.

Sebastian : Öldürür.

Müge Leyla ve Tayfun odalarına doğru hızlıca gittiler.

Mirza : Makine misafirler odalarına girdikleri anda kapılarını kapat.

Makine : Emredersiniz. Bay Mirza.

Mirza : İkinizde beni iyi dinleyin şimdi. İkiniz de benim için değerlisiniz. İkinizi de kaybetmek istemiyorum. Ama bu saçmalığa artık bir son verin.

Ölüm Meleği : Adam bugün bana silah doğrultu ve ateş etti.

Mirza : Ölüm Meleği durman gerekiyordu durmadın.  Sebastian'ın hatası da orada başlıyor zaten. Durman gerekirken durmadın ve oda silah'ını çekti. 

Sebastian : O bizim misafirimizdi. Ne olurdu dursaydın ?

Ölüm Meleği : Durarım durmam sana hesap mı vereceğim lan! Kimsin lan sen.

Mirza : Ölüm Meleği sakin ol.

Sebastian : Adamlarında öyle diyordu. Ufak kardeşinde öyle diyordu. Kimsin lan sen diye.

Ölüm Meleği : Ne demek istiyorsun ?

Sebastian : İzmir üstümüze saldırı sen geldiğinden sonra oldu ! Bunu diyorum. Ve adamlarında Adrenalin'in kıçını yalamak için bizi öldürmeyi göze aldıklarından bahsediyorum.

Ölüm Meleği : Biz yaptık öyle mi ?

Sebastian : Eğer siz yaptıysanız. o 5 kardeşimin intikamını öyle bir alacağım ki sizden. Sadece sizden değil. Bütün yedi ceddinizi diri diri keseceğim.

Ölüm Meleği : Bir şey yapmamıza gerek yok. Keste görelim lan.

Mirza : Sebastian onu yapanı bulduğumda ona öyle şeyler yapacağım ki Bütün zombiler dile gelip kendi aralarında konuşacaklar.

Ölüm Meleği : Sen beni neyle suçluyorsun lan ?

Sebastian : Geri zekalımısın ? Adrenalin'e saxo çeken soldiers.

Ölüm Meleği bir anda ayağa kalktı. Sebastian 'da kalktı.

Ölüm Meleği : Dışarıda kozlarımızı paylaşalım Sebastian.

Sebastian : Bende bu anı bekliyordum.

Mirza ayağa kalktı ve belinden çıkardığı silah'ı ikisinin birden kafasına dayadı.

Mirza : Şimdi oturuyorsunuz ve yarınki saldırıyı konuşuyoruz. Bu tatsız konuşmayı da burada kapatıyoruz. Beni arkadaş katil'i etmeyin. Oturun !

Mirza silahların horozlarını kaldırdı.

Mirza : Size oturun dedim. lafımı ikiletmeyin.

Ölüm Meleği ve Sebastian oturdular.

Mirza : Kişisel hesaplaşmaları bir kenara bırakıyoruz beyler. Eğer sizin üzerinizde birazcık hatırım var ise.

Sebastian : Senin hatırın için zombi bile yerim ben.

Ölüm Meleği : Sana yedi can borcum var. Hatır neki ?

Mirza : Güzel. Şimdi Sebastian planı anlat.

Sebastian : Karadan doğaçlama yapacağız.

Mirza : Senin fikrin ne Ölüm Meleği .

Ölüm Meleği : Bu kızları kurtarıcaz. Başka birilerine verecez onlar siksin diye öyle mi ?

Mirza : Bir bakıma öyle.

Ölüm Meleği : Ne fark var. Örgüt ile bunların ?

Mirza : Beyefendi bizim tarafımızda. Örgüt ise karşımızda.

Ölüm Meleği : Çok rahatladım.

Sebastian : Lan geleceksen gel gelmeyeceksen karı gibi dırdır yapma.

Ölüm Meleği : Senle konuşan yok playboy. Git içerideki karıları becer sen.

Mirza : Ölüm Meleği ve Sebastian gidin ve yatın yarın görüşürüz. Dinlenin bu gece.



Mirza tek başına kalmıştı. Sebastian ve Ölüm Meleği odalarına gitmişti.

Ölüm Meleği yatağına yattı kıyafetleri ile. Gözleri ile duvarı seyrediyordu. Öldürdüğü adamları tek tek görüyordu. Her gece olduğu gibi ölümünü gördüğü bütün adamları görüyor ve öldürdüklerini de görüyordu. Biraz önce öldürmüştü sanki o adamları. Şimdi öldürdüğü gibi görüyordu hepsini tek tek.

Sebastian ise Leyla ile sevişmeye başlamıştı. Leyla'nın saçlarını çekerek domaltan Sebastian bütün gücüyle saçlarını çekiyordu Leyla'nın. Ölüm Meleği'ne olan bütün hırsını Leyla'ya şiddet uygulayarak atmaya çalışıyordu.

Mirza ise bir yandan Neşet Ertaş Dinliyor.. Bir yandan ise içiyordu. Bir şişe viskiyi içerken Neşet Ertaş dinliyordu.

Çırpınıp da Şanova'ya çıkınca
Eğlen şanova'da kal acem kızı
Uğrun uğrun kaş altından bakınca
Can telef ediyor gen acem kızı

Seni seven oğlan neylesin malı
Yumdukça gözünden döker mercanı
Burnu fındık ağzı kahve fincanı
Şeker mi şerbet mi bal acem kızı


Mirza her şarkıda biraz daha içti.


Karadır Şu Bahtım Kara
Sözüm Kar Etmiyor Yare
Yüreğimi Yaktı Nara (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Bilmez Yar Gönülden Bilmez
Akar Göz Yaşlarım Dinmez
Bir Kere Yüzüm Gülmez (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum

Söylerim Sözüm Almıyo
O Yar Yüzüme Gülmüyo
Garip Gönlümü Bilmiyo (Eyvah Ey...)

Kendim Ettim Kendim Buldum
Gül Gibi Sararıp Soldum


Bir duble daha viski koydu bardağına Mirza. ve fondip yaptı.


Mühür gözlüm seni elden
Sakınırım kıskanırım
Uçan kuştan esen yelden (Yağan kardan esen yelden)
Sakınırım kıskanırım (Sakınırım kıskanırım)

Havadaki turnalardan
Su içtiğin kurnalardan
Giyindiğin urbalardan
Sakınırım kıskanırım

Beşikte yatan kuzundan
Hem oğlundan hem kızından
Ben seni senin gözünden
Sakınırım kıskanırım

Al'İzzet'i oncalardan
Elindeki goncalardan
Yerdeki karıncalardan
Sakınırım kıskanırım



Bir duble daha viski koydu bardağına Mirza. ve fondip yaptı.


su garip halimden bilen şiveli nazli,
gonlum hep seni ariyor neredesin sen?
tatli dillim guler yuzlum ey ceylan gozlum,
gonlum hep seni ariyor neredesin sen?

ben aglarsam aglayip gulersem gulen,
butun dertlerim anlayip gonlumu bilen,
sanki kalbimi bilerek yuzume gulen,
gonlum hep seni ariyor neredesin sen?

sinemde gizli yarami kimse bilmiyor,
hiç bir tabib şu yarama merhem olmuyor,
boynu bükük bir garibim yuzum gulmuyor,
gonlum hep seni ariyor neredesin sen?



Bir duble daha viski koydu bardağına Mirza. ve fondip yaptı.


Hep sen mi ağladın sen mi yandın
Bende gülmedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce kutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Sen ağladın canım ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım boş yere kandım
İrengi gözümde solan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Bilirim sevdiğim kusurun yoktur
Sana karşı benim gayetten çoktur
Felek vurdu dolu üstüme vurdu
Yaşlarım gözüme dolan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım eyvah muradım kaldı
Ben gidip ellere kalan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada


Bir duble daha viski koydu bardağına Mirza. ve fondip yaptı.


Zahidem Kurbanım Oy Nolacak Halım
Yine Bir Laf Duydum Büküldü Belim
Gelenden Geçenden Oy Haber Sorarım
Zahidem Bu Hafta Oluyor Gelin
Zahidem Kurbanım Oy Sallama Beşik
Beni Genç Yaşımda Sen Ettin Aşık
Kadir Mevlam Senden Oy Bir Yar İsterim
Ağ Buğday Benizli Zülfü Dolaşık


Bir duble daha viski koydu bardağına Mirza. ve fondip yaptı.


Mirza içiyor Neşet Ertaş söylüyordu. Büyük saz ustasını hayranlıkla dinliyordu Mirza. Belkide hissetmediği her hissi, hisseden birisini dinlemek iyi geliyordu ona. Neşet Ertaş söyledikçe Mirza içiyordu. Neşet Ertaş'ı dinlerken Mirza uzaklara bakıyordu. Dalıp gidiyordu Neşet Ertaş'ın sesiyle. Neşet Ertaş'ta Mirza 'nın inadına o gece cd'den daha farklı söylüyordu sanki. Mirza içmeye devam ediyordu. Bir şişe viski'yi bitirmişti bile. Gecenin etkisi sabah'a akıyordu. Güneş'in doğuşuna kadar içti Mirza ve koltukta sızmıştı. Sebastian içeriye girdi. Sebastian etrafın dağınıklığına baktı. İki viski şişesi yerde idi. Sigara dumanı yoğundu. Sebastian ''Sexy Ses Mirza Saat kaça kadar içti '' dedi. Makine ise '' Bilmiyorum Sahip San Sebastian Kontrol dışı bıraktı odayı'' dedi. Sebastian ise '' Odayı havalandır sexy ses '' diyerek cevap verdi. Makine ise '' Hemen '' der demez ''Hava sirkülasyonu başlıyor '' dedi. ve bir anda sigara'nın vermiş olduğu o pis koku dağılmıştı. Leyla da odaya girdi. Sebastian leyla ya baktı. Leyla '' Sabah'a kadar içmiş mi ? '' diye sordu. Sebastian ise '' Evet sabah'a kadar içmiş belli '' dedi. Leyla '' neden bu kadar içiyor ki ? '' diye yeniden bir soru sordu. Sebastian ise '' Bilmem. '' diye cevap verdi. Mirza konuşmalara uyanmıştı.

Sebastian : Günaydın. Kanka.

Mirza :  Günaydın. Ben bir duş alayım. Sonra konuşuruz.

Sebastian : Kahvaltı yapacak mısın ?

Mirza : Yaparım. Çok Açım.

Sebastian : Neşet Ertaş Dinlerken içki içmek nasıl bir duygu ?

Mirza : Seni ayık kafa ile dinlemek nasıl bir duyguysa öyle.

Sebastian : Çok komiksin gene sabah sabah.

Mirza : Sebastian git Leyla ile odana kapan. Zombileri umursamadan sevişin.

Sebastian : Güzel fikir.


Mirza duş'a girmişti. Ölüm Meleği uyanmış odasında oturuyordu. Sebastian ve diğerleri ise kahvaltı hazırlıyorlardı. Mirza Ölüm Meleği'nin odasına girdi .

Mirza : Müsait misin Ölüm Meleği ?

Ölüm Meleği : Müsaittim. Gel Mirza.

Mirza : Nasılsın ?

Ölüm Meleği : İyi gibiyim.

Mirza : Sen Sebastian'ı iyi tanıyorsun. Sebastian çocuk gibidir.

Ölüm Meleği : Sorun Sebastian değil. Sebastian'ı elbette tanıyorum. Ama bende saygıyı hak ediyorum. Sonuçta biz arkadaşız.

Mirza :Elbette arkadaşız. Her zamanda ne olursa olsun arkadaş kalacağız. Ama ikinizin karakterleri çok yakın. Düşünceleri demiyorum karakterleriniz çok yakın. Sende dediğim dediksin. Oda dediğim dedik. Biraz esnek olmak gerekiyor Zombilerin Dünyası'nda. Çünkü çok fazla saklanılacak yer yok. He tek başına gene ayakta kalırsın. Bende tek başıma ayakta kalırım. Sebastianda tek başına ayakta kalır. Mesele o değil. Mesele gene hep birlikte olmak.

Ölüm Meleği : Ben Alfa-Star'a ait değilim bunu anlamasını istiyorum sadece.

Mirza : Sen nereye aitsin ? Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Hiç bir yere ait değilim. Hayatta kalmaya çalışıyorum. Etrafımdakileri hayatta tutmaya çalışıyorum. Planlı hareket etmek istiyorum hepsi bu.

Mirza : Planlı hareket etme isteğini kimse yargılayamaz. Fakat madem kendini hiç bir yere ait hissetmiyorsun bir plan yapmak zorundasın. Alfa-Star da yani bizimle kalacaksan bizim hayatımız böyle geçecek. Türkiye'ye saldıranları durdurmak ile. Savaşarak öleceğiz.

Ölüm Meleği : Sorun Türkiye'yi korumak ise Kanım sizlere helal olsun. Ama sorunu göremiyorsunuz ? Aslında sorun bu değil. Zombilerin Dünya'sında artık sınırlar kalmadı. Ülkeler yok olmaya başladı. Artık ülke diye bir şey kalmadı.

Mirza : Yanılıyorsun Ölüm Meleği. Evet sınırlar yok oldu. Ülkeler yok oldu. Fakat Türk diye dünyada bir ırk var. Binlerce yıldır bu var. Bundan sonrada var olacak. Hem Deniz ve Ateş'te burada. Asit'te ada verilecek. Biliyorsun. Elinde çok güzel şeyler olacak. Ama sabretmelisin.

Ölüm Meleği : Ben DxN'i yok etmek için sizinle geldim. Ama siz Adrenalin'in işlerini yapmaktan o kadar meşgul sunuz ki.

Mirza : Konuştuğumuz gibi . DxN i yok edeceğim. Sana söz verdim. Ama her saldırının vakti var. Birlikte DxN'i yok edeceğiz.

Ölüm Meleği : Sen DxN'i yok et. Bende Adrenalin'i yok edeceğim.

Mirza : Eğer ki Adrenalin'i yok edersen. Düşman oluruz Ölüm Meleği farkındasın demi ?

Ölüm Meleği : Farkındayım. Çok iyide farkındayım. Bütün planlarım onları yok etmek uğruna.

Mirza : Sana dost tavsiyesi. Adrenalin'i yok edemezsin Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Neden ?

Mirza : Her yerde binlerce adamı var. 6 Kıtada adamları var.

Ölüm Meleği : Göreceğiz Mirza. Onları eninde sonunda yok edeceğim. Türkiye Türk Halkınındır. Adrenalin'e ihtiyaç yok.

Mirza : Bu zombiler ve diğer gruplar oldukça Adrenalin'e ihtiyaç var.

Ölüm Meleği : Ne Adrenalin'i size ihtiyaçları var. Sebastian ile Mirza saldırsın.

Mirza : Bir gün karşı karşıya geleceğiz Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Hangimizden ne kadar giderse Mirza.

Mirza : Ölüm Meleği DxN'i yok edelim tamam. Ama Adrenalin'i yok etmene izin vermeyeceğimi biliyorsun.

Ölüm Meleği : Senden izin almak gibi bir durum söz konusu değil ki.

Mirza : Bu Zombileri başımıza musallat eden DxN. Ve Adrenalin olmasa şimdi bar kapılarında bekçiydik. Bize savaşmayı onlar öğretti. Hayatta nasıl kalacağımız onlar öğretti.

Ölüm Meleği : Bizde karşılığında gençliğimizi verdik. Yıllarımı verdim. 1994 den 2010 a kadar. 16 sene onların bütün pis işlerini yaptım.

Mirza : Ölüm Meleği . Alfa-Star B geliyor. Alfa-Star B ile baş edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun.

Ölüm Meleği : Ya onlar benim emrime girerlerse.

Mirza : Ölüm Meleği Onlar Sebastian'ın bile emrine girmezler.

Ölüm Meleği : Göreceğiz geldiklerinde.

Mirza : Görürüz. Peki Terör Örgütü nü yok etmekte bizimle misin ?

Ölüm Meleği : Evet sizinleyim.

Mirza : Güzel hadi yemek yiyelim.

Ölüm Meleği : Bencede.


Sebastian Ölüm Meleği ve Mirza'yı görmüştü. Müge'nin gözleri Mirza'nın üzerindeydi. Sebastian bunu fark etti ve tebessüm etti. Mirza ve Ölüm Meleği yan yana oturdular. Müge ayağa kalktı ve çay kodu Mirza ve Ölüm Meleği'ne. Mirza ve Ölüm Meleği birbirlerine baktılar.

Mirza : Bunu söylemek istemiyorum ama bizim işimiz var. ve buralarda olmayacağız. O yüzden Sebastian sizi bugün köy'e bıraksın.

Leyla : Ama lütfen. Orada yaşamak istemiyoruz. Korkuyoruz biz oradan .

Müge : Evet Mirza Lütfen .

Tayfun : Biz zararsız insanlarız burada kalsak daha iyi. Daha güvendeyiz.

Mirza : Konu kapandı .

Leyla : Sebastian Hani ev senindi ?

Sebastian : Evet ev benim ama Sahibi Mirza'dır. Ben sizi yemekten sonra bırakayım.

Leyla : Lanet olsun sana .

Sebastian : Merak etme iki gün içinde döneceğim .

Leyla : Dönme istemiyorum.

Mirza : Sevgili kavgası duymak istemiyorum.

Leyla : Sen nesin kralmısın ?

Sebastian : Leyla kapat çeneni.

Leyla : Dün gece öyle demiyordun ama.

Sebastian : Dün dünde kaldı Leyla.  Eğlendik bitti.

Leyla : Ulan sana kızlığımı verdim ben .

Mirza : Leyla eğer susmaz isen ayağa kalkacağım ve Tayfun'un boynunu kıracağım. Eğer çığlık atmaya başlar ise Müge'ninde boynunu kıracağım. Senide Zombiler'e atacağım.

Sebastian : Sakın tek kelime bile etme. Yapar.

Leyla Mirza'nın bu laflarından sonra yerine oturdu. Bir saat sonra ise Sebastian Leyla Müge ve Tayfun'u köy'e bıraktı. Sebastian döndükten sonra ise Mirza ve Ölüm Meleği ile birlikte hazırlık yaptılar. Hazırlıkları bittiğinde Diyarbakır kalesine doğru bir yol planı çizerek yola çıkmışlardı. Ağır silahları da yanlarına almıştı Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği. Araba'nın teyp'inde Neşet Ertaş Çalıyordu. Ölüm Meleği Neşet Ertaş'ın şarkılarına efkarlandıkça efkarlanıyor Sigara üstüne sigara yakıyordu. Ölüm Meleği Sevdiği kız Doktor Deniz'i düşünüp efkarlandığı belliydi. Ankara üzerinden ilerleyerek Kırşehir'e Oradan Kayseri ve Malatyaya oradan da Diyarbakır Çermik'e gelmişlerdi. Diyarbakır da Terör Örgütünün mesken tuttuğu yer Hazro denilen bir köydü. Köyü kale gibi çevirmişlerdi. Ölüm Meleği hiç gelmek istememişti. Çünkü o kızları kurtarıp Adrenalin'e teslim edilecekti. Bir yerden alınacak olan kızlar öbür tarafa teslim edilecekti. Kızlar için hiç bir şey değişmeyecekti. Ölüm Meleği Terör Örgütünün çok iyi organize olduğunu bildiği içinde endişeliydi.  Hazro'ya varabilmek için Diyarbakır merkezden geçmeleri gerekiyordu. Dağ yollarından geçerlerse Terör örgütünün döşediği mayınlara yem olabilirlerdi. Diyarbakır Merkez'e doğru Hummer ile gidiyorlardı. Merkez'e vardıklarında kalabalık bir zombi sürüsü ile karşılaştılar. Zombi süresi Hummer'ın dışındaki zombileri görünce saldırmıyordu Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian'a . Kokularını alamıyordu. Yavaş bir şekilde zombilerin arasından geçiyorlardı arabayla.
Zıhlı Siyah camlı Hummer ilerliyordu Diyarbakır sokaklarında. Etrafta sadece boş gezen zombiler vardı. Araba bile yoktu. Bir anda silah sesleri duyulmaya başlandı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian'ın içinde bulunduğu arabayı kurşun yağıyordu. Kurşun sesleri zombilerin dikkatini çekmişti. Zombiler yavaş yavaş Arabanın etrafını sarmayada başlamışlardı. Arabayı Mirza kullanıyordu.

Mirza : Kurşunların nereden geldiğini görüyor musun ? Sebastian

Sebastian : Evet görüyorum.

Mirza : Alfa-Star Ring

Sebastian : En sevdiğim oyun.

Sebastian ön koltuktan birden arka koltuğa doğru geçti. Roket atarlarını hazırlamaya başladı. Ölüm Meleği ise 47 Aka makinalı tüfeğinin emniyetini açmıştı. Zombiler ise camlara vurmaya başlamışlardı Hummer'ın. Mirza Hummer'ın ön konsolunu açtı ve kırmızı tuş'u yukarı doğru kaldırdı. Arabanın sesi bir anda değişti. Sonra ayaklarının altında olan kırmızı koluda kendine doğru çekti Mirza. Hummer'in sesi iyice değişmişti.

Mirza arka koltuğa doğru baktı. '' Hazır mısın ? Sebastian '' dedi. Sebastian ise ''üçüncü Roket atarıda takayımda öyle başla'' dedi. Mirza ise kafasını salladı tamam dercesine. Sebastian '' hazırım Mirza. Alfa-Star Ring Başlasın ' dedi.

Mirza Arabayı önce ileri doğru hareket ettirdi ve aniden durarak geriye doğru hareket ettirdi. Sonra ise direksiyonu hızlı bir şekilde tam sağ çevirdiği gibi gaz ile frene aynı anda basmaya başladı. Araba kendi etrafında dönüyordu. El Frenini indirdi ve bir anda Mirza o an araba daha da hızlı bir şekilde  kendi etrafında 180 derece dönüyordu. Aynı atlı karınca gibi dönüyordu araba. Etrafındaki zombileride süpürüyordu. Sonra ise ayak freni bırakarak bir anda gaza yüklendi ve zombilerin olmadığı tarafa doğru kaçmaya başladı Mirza. Öbür caddeye çıktı Mirza . Ve Sebastian Arabanın Çatısından çıkarak Roket atar'ı kurşunların geldiği yöne doğru ateşledi. Arabanın tavanından hemen indi. Ölüm Meleği Çıktı bu sefer tavandan ve 47 Aka ile ateş etmeye başladı. Aradaki mesafe çoktu. Ama genede Ölüm Meleği caydırıcı olsun diye ateş ediyordu. İkinci Roket atar'ı eline aldı Sebastian ve Ölüm Meleği tavandan aşağıya indi ve Sebastian ikinci Roket'ide o tarafa gönderdi. Üçüncüyü gönderdikten sonra ise tamamen ateş edilen yerden bir ses gelmiyordu. Dağ cayır cayır yanıyordu.

Sebastian : İşte bu kadar.

Mirza : Kesinlikle. İyi işti Sebastian.

Sebastian : Sağol kanka.

Ölüm Meleği : Bu arabalarda böyle bir özellik var mıydı ?

Sebastian : Sen bizim yedi yirmi dört karılarla sikiştiğimizi mi ? sanıyorsun.

Ölüm Meleği : Lanet serseri.

Bir anda bom etti ve hummerın yan tarafından bir forklift girdi. Dev forkliftlerdendi. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian sol tarafa doğru savrulmuşlardı. çarpmanın etkisi ile.forkliftHummer'ı kaldırmaya başladı. Ve Zorlana Zorlana 2 Tonluk aracı kaldırıyordu. Ve Ateş ediyorlardı Hummer'a doğru. Zıhlı hummer'a kurşunlar işlemiyordu. Fakat zombilerin o tarafa doğru gelmelerini sağlıyordu.
Mirza '' Buradan çıkmalıyız. '' dedi. Sebastian : '' Nasıl çıkmayı düşünüyorsun denyo gibi ateş ediyorlar. '' diye cevap verdi. Hummer Dikey olarak kaldırmıştı forklift. Ve forklift bir hamle ile birlikte hummeri ters çevirdi. Hummer'in çatısı asfalta yapışmıştı. forklift ten inen dişleri kapkara iki tane örgüt üyesi gülüyorlardı kendi aralarında. iyice yaklaştılar ve Sebastian ortaya çıkarak ikisini birden vurdu. Gafil avlanmışlardı. Hummer 'ı ters çevirirken Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian çatıdan çıkmışlardı. Zombilerde yavaş yavaş gelmeye başlamışlardı.

Sebastian : Silah alabildiniz mi ?

Mirza : Bende dört tane var. ve arkadan çantayı alabiliyorsak alalım. Kurşunumuz pek yok.

Sebastian : Çantayı aldım ben. Ölüm Meleği ? Sen

Ölüm Meleği : Bir tane 47 aka var bir tanede tabanca.

Sebastian : Tamam o zaman kaçalım şu tarafa doğru. Şu zombilerden kurtulalımda sonra düşünürüz ne yapacağımızı.

Mirza : Aynen. Koşun beyler.

Toplanmış binlerce Zombi Üzerlerine doğru geliyorlardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian ateş ederek geri geri çekiliyorlardı. Önlerinde yüzlerce zombi vardı. Ve onlar hem geri çekiliyor hemde ateş ediyorlardı. Her taraftan zombi çıkıyordu. Etrafları tamamen zombiler ile doluydu. Sırt sırta vermişlerdi. Zombilerin çok olduğu tarafta Ölüm Meleği ve Sebastian ateş ediyor. Mirza ise geri çekildikleri taraftaki zombileri etkisiz hale getirmeye çalışıyordu. Kurşunları azalmıştı artık. Ama zombiler hala üstlerine doğru geliyorlardı. Mirza sırtında duran iki samuray kılıcını çıkartı. Silahlarını ise Ölüm Meleği ve Sebastian'a verdi. Sebastian '' Napıyorsun Sen Saçmala Mirza '' diye bağırdı. Mirza umursamadan ''en iyi yaptığım şeyi yapıyorum'' dedi ve zombilerin üzerine doğru kılıçları ile birlikte saldırdı. Zombilerin kafalarını kopartıyordu Mirza kılıçla. Mirza kılıçları o kadar hızlı kullanıyordu ki zombiler ne olup bittiğini anlamadan kafaları gövdelerinden ayrılıyordu.
Zombilerin üzerlerine geliyor ve kafalarını gövdelerinden ayırıyordu. Sebastian geri geri çekilirken el bombalarını kullanmaya başlamıştı.

Sebastian : Ulan napacağız. Bu amına koyduğumun şehrinde lağım kanallarıda yok.

Ölüm Meleği : Savaşıcaz Sebastian.

Sebastian : Savaşıcaz da. Nereye kadar.

Ölüm Meleği : Siz demiyor muydunuz ? Beyefendi beyefendi diye. Gelsin de kurtarsın şimdi Beyefendi bizi.

Sebastian : Tartışmanın sırası değil.

Ölüm Meleği : Tam sırası hemde.

Sebastian : Mirza ne durumdasın

Mirza : Ölmemeye çalışıyorum.



Zombiler ara sokaklardan bile çıkıyorlardı. Zombilerin içlerinde 5 yaşında çocuklarda vardı 60 yaşında insanlarda. Zombiler hala geliyorlardı. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian ise geri çekilmekten başka bir çareleri yoktu. Kurşunları tamamen bitmişti. Mirza kılıçlarından tekini Sebastian'a vermişti. Ölüm Meleği'de makinalı tüfeği sopa gibi savuruyor ve kendini koruyordu. Zombiler üzerlerine gelmeye devam ediyorlardı. Köşeye sıkışmışlardı artık. Mirza '' Sebastian şu arkadaki evin kapısını kırın !! ' dedi. Sebastian ise kılıcı Mirza'ya verdi Ölüm Meleği be Sebastian kapıyı kırmaya çalışırlarken Mirza ise tek başına Zombilerle karşı koymaya çalışıyordu. Zombiler o kadar çok yaklaşmışlardı ki. Ağızlarını kocaman açıp Mirza'dan bir parça alabilmek için hamle yapmaya başlamışlardı bile. Çelik Kapıyı bütün güçleri ile zorluyorlardı Sebastian ve Ölüm Meleği. Kapı bir anda içeriden açıldı. Hızlıca içeriye girdiler. Mirza da arkalarından girdi içeriye ve kapıyı kapattılar. Zombiler ise kapıyı yumrukluyorlardı.. İçeriye baktılar. Gözlüklü 40 yaşlarında kapıyı açan Ramazan ve ellerinde ağır silahla donanmış olan 15 kişilik bir grup görmüşlerdi karşılarında. Kızların olduğu çocukların olduğu ve yetişkinlerin olduğu bir gruptu bu.

Ramazan : Hoş geldiniz. Hayatta kalanları kurtarmak için mi ? buradasınız.

Mirza : Hayır.

Ramazan : Ne için geldiniz.

Mirza : Diyarbakır kalesini ele geçirmeye.

Ramazan : Bizde sizi askeri üniformalı görünce sandık ki ?

Sebastian : Sandınız ki bir askeri birlik geldi ve hepimiz kurtulacağız.

Ramazan : Aynen.

Ölüm Meleği : Burası neresi ?

Ramazan : Burası Diyarbakır Çevik Kuvvet Polis İstasyonu.

Sebastian : Bundan daha iyi bir haber veremezdin. Ama kapıda panzer yoktu.

Ramazan : Panzerler arka tarafta.

Ölüm Meleği : Kaç gündür buradasınız ?

Ramazan : Yaklaşık virüs diyarbakır'a geldiğinden beri.

Ölüm Meleği : Ne kadar oldu ?

Ramazan : 4 ay kadar.

Ölüm Meleği : Burada ne yiyorsunuz ?

Ramazan : Mahsendeki konserveleri.

Sebastian : Her gün konserve yemek ..

Ramazan : Kesinlikle.

Ölüm Meleği : Grubunu tanıtır mısın ?

Ramazan : Tabi.

Ramazan tek tek tanıştırdı. Grubunu. 4 tane yetişkine erkek. 2 tane yetişkin kadın. ve genç kızlar ile genç erkekler in çok olduğu 3 tane de çocuğun olduğu bir gruptu.

Mirza : Ramazan Bey. Silahlar ne tarafta ? Bize silah lazım ..

Sait : Ne silah'ı sizi daha yeni tanıdık. Napcaksınız silahları ( Mirza'nın üzerine silah'ını doğrultu )

Mirza : Sen adam öldürmeyi oyun mu sanıyorsun ? Mezar taşlarını koyun mu sanıyorsun Evlat. İndir o silah'ı

Ramazan : Sait indir o silahını.

Sait : Ama baba.

Ramazan : İndir o silah'ını.

Sebastian : Sait amerikan filminde değiliz. Silah'a ihtiyacımız var alıp gideceğiz. Sonra sizide buradan çıkartırız.

Sait : Baba bunlara mı ? Güveneceksin.

Ramazan : Başka seçeneğimiz var mı ? Sait

Sait : Yok sanırım.

Ramazan : Diyarbakır kalesi terör örgütünün elinde. Etrafta ne kadar kadın kız varsa topladılar.

Ölüm Meleği : Buradaki kızlar nedir ?

Ramazan : Biz saklandık. Virüs gelmeden yaptılar zaten. İstanbul düştüğü an bu operasyonu gerçekleştirdiler. Burada bir tane asker kalmadı çünkü Zombilerle karşılaştınız bir tane asker üniformalı var mıydı ?

Ölüm Meleği : Haklısın. 

Mirza : Ben silahlığa iniyorum. silahlıkta işimize yarayacak üç dört tane silah ve cephane alıp buradan gideceğiz. Ramazan. Sonra Sebastian'ın dediği gibi sizi kurtarmaya geleceğiz. Anlaştık mı ?

Ramazan : Anlaştık.


Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği Geceyi orada geçirdiler. Saat 02:00 de uyanıp yanlarına aldıkları silahlar ile birlikte panzerlerden tekini alıp arka kapıdan çıktılar. Hazro'ya doğru yola koyuldular.

Sebastian : Nasıl gireceğiz içeri ? Adamlar çok organize.

Mirza : Girebilirsek gireriz. Deneyeceğiz.

Ölüm Meleği : Cehennem burası.

Mirza : Yok cehennem daha kötüdür buradan.

Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği Darköprüden geçerek Hazro ya yaklaşmışlardı. Mirza cebinden çıkardığı sigarayı yaktı. Derin bir nefes aldı.

Sebastian : Ne o son kez sigara içer gibi içiyorsun ?

Mirza : Belkide öyledir.

Ölüm Meleği : Vazgeçelim. Zararın neresinden dönersek kardır.

Mirza : Hayır. Zararın neresinden dönersek dönelim DÖNEKSİNDİR ..

Ölüm Meleği : Bütün örgüt burada. Üç kişiyle mi ele geçireceğiz burayı.

Mirza : Gerekir ise kendim ele geçireceğim.

Sebastian : İçimde kötü bir his var.  Tekrar deneriz kanka. Hiç bir şey ispatlamak zorunda değiliz.

Mirza : Dediğim gibi gerekir ise kendim ele geçireceğim.

Sebastian : Kanım bu ülkeye helal olsun. Senle savaşmaktan da onur ve gurur duyuyorum. Ama Mirza sana bir şey olur ise bu ülkeyi yıkarım. Adrenalin ve Beyefendide dahil.

Mirza : Kötüye bir şey olmaz Sebo. İyiyi de Allah korur.

Sebastian : Lanet serseri piç.

Mirza : Planımız Alfa-Star Ricat.

Sebastian : Lanet serseri Asla olmaz.

Mirza : Olur.

Ölüm Meleği : O ne demek . Kendi kafanıza göre Alfa-Star Sikiş , Alfa Star Öpüş gibi şeyler diyorsunuz hepimiz Alfa-Star değiliz.

Mirza : Alfa-Star Ricat. Sebastian anlatırsın.


Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian panzer ile birlikte Darköprüden yukarı doğru Hazroya yakın bir yerde park etti. Ağaçlık ve ormanlık bir alandı. İlerlediler. Mirza en önden gidiyordu. Mirza ağaçların arasından geçiyordu. Diyarbakır kalesini gördü. Bir sansar gibi ilerledi. Bir ses duydu Mirza ve yavaşladı. Adımlarını yavaş yavaş atıyordu. Arkadan ensesine doğru silah'ın dipçiği ile bir darbe aldı Mirza ve yere düştü. Mirza'yı terör örgütü yakalamıştı. Liderleri olan çocuk '' Alın bunu Önderliğe götürün '' dedi. Mirza'nın iri cüssesini beş adam zor taşıyordu. Mirza'yı Diyarbakır kalesi içine getirmişlerdi. Üstüne bir kova su dökerek uyandırmışlardı. Ve elleri bağlı diz çöktürmüşlerdi.

Kara Yılan : Mirza Senmisin ?

Mirza : Evet benim.

Kara Yılan : Nasıl olur da İsmi Mirza olan biri kendi halkına ihanet eder.

Mirza : Ben senin halkından değilim. Mirza kelimesi farsçadır. Kürtçe değil.

Kara Yılan : Amad ( Diyarbakır ) Kalesine hangi cesaretle saldırmaya geldin ? Hemde tek başına. Ulan sana dansöz kıyafeti giydirir oynatırım burada.

Mirza : Çok korktum aman ha. Başınız nerede onla konuşurum yalnızca ben.

Kara Yılan : Sen kimsin ki köpek. Önderlikle konuşurmuş sadece.

Mirza : Bu '' Sen kimsin '' lafları fazla demode oldu. Her gittiğim yerde en az iki kere duyuyorum.

Kara Yılan : Halkımızı yüzlerce sene senin devletin sömürdü.

Mirza : Sizi herkes sömürdü. Sadece biz mi ? Bizanslılar Romalılar. Karaman Beyliği. Sizi sömürmeyen var mı ?

Kara Yılan : Artık Halkımızındır vakit.

Mirza : Senelerce Kürdistan diyip durdunuz. Gene kuramadınız Kürdistanı. Bir avuç zombiyi diyarbakır sokaklarına dökerek mi ? Kuracaksınız Kürdistanı ?

Kara Yılan : Kes Sesini Ajan..  ( Yumruk Attı Mirza'ya )

Mirza : Kendimi Kurtlar Vadisin de gibi hissettim.

Kara Yılan : Gün intikam günüdür Mirza.

Mirza : Kesinlikle Bende bu anı bekliyordum Kara Yılan. Çünkü her defasında Adrenalin'in elinden Kürt çocuklarını siper ederek kaçtın. Artık avucumun içindesin.

Kara Yılan : Kim kimin avucunda Mirza ..

Mirza bir arkadan bağlı ellerini çözdü. Yanında duran adamın direk boynunu kırdı ve adamın elinde bulunan keleş ile birlikte etrafa ateş etmeye başladı. Mirza'ya ateş etmeye çalışanlar Ölmüş adamın vücuduna ateş ediyorlardı. Mirza etrafı tararken. Sebastian ve Ölüm Meleği'de geldi. Terör örgütünün kalesi Diyarbakır daki bütün terör örgütü üyelerini yok ediyorlardı. Zaten Mirza Örgütü oyalarken Sebastian ve Ölüm Meleği fırsattan istifade ederek dışarıdaki bütün korumaları tek tek avlamışlardı. Diyarbakır kalesini huzura kavuşturmuşlardı. Kara Yılan'ı ise Diyarbakır merkez'e götürüp zombilerin arasına attılar. Mirza ve Sebastian'ın verdiği söz üzerine Diyarbakır Merkez'e giden Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian Ramazan ve yanındakileri kurtarmak için harekete geçmişlerdi.
Cevik kuvvet Polis istasyonuna gene arka kapıdan girdiler. Ama bu sefer etraf sessizdi. Bu duruma kimse anlam verememişti. Birden bir zombi Sebastian'ın boynunu ısırmak için hamle yaptı. Sebastian ani gelen zombi saldırısı yüzünden yere düşmüştü. Mirza Zombinin boynunu kırdı. Sebastian'ı ayağa kaldırdı Mirza. O sırada bütün herkes Ramazanda dahil zombi olmuş Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'nin üzerine doğru gelmeye başlamışlardı. Sebastian ben hallederim dedi ve tek tek hepsinin kafasına sıktı. Gene arka kapıdan dışarıya doğru çıktılar.

Mirza : Way be Ramazan ve ekibine bak hepsi zombi olmuş. Hangi ara olmuşlar zombi arkadaş.

Sebastian : Allah rahmet eylesin hepsinden. Hayatımızı kurtardılar.

Ölüm Meleği  : Kesinlikle katılıyorum.

Derken silah sesi duyuldu ve Ölüm Meleği birden yere düşerken Mirza yakaladı. Ölüm Meleği Sırtından giren üç kurşun ile yere düşmüştü. Sebastian ateş edene doğru koşarken Ölüm Meleği'nin yavaşça yere doğru koydu Mirza ve Elini tutuyordu.


Ölüm Meleği : Bana söz ver..

Mirza : Ne sözü Ölüm Meleği..

Ölüm Meleği : Ateş 'i Asit'i Tuncay'ı ve Doktor Deniz'i koruyacaksın

Mirza : Saçmalamam. Sen İyileşeceksin..

Sebastian : O silah ile ateş eden Saitmiş. Öldürdüm kahpe çocuğunu.. Örgüt'ü yok etmemize içerlemiş.. Babasıda ne kadar iyi bir insandı..

Mirza : Ölüm Meleği Ölüyor Sebastian !

Sebastian : Lanet olsun...



Hep sen mi ağladın sen mi yandın 
Bende gülmedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce kutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Sen ağladın canım ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım boş yere kandım
İrengi gözümde solan dünyada  


Ah yalan dünyada yalan dünyada 
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Bilirim sevdiğim kusurun yoktur
Sana karşı benim gayetten çoktur
Felek vurdu dolu üstüme vurdu
Yaşlarım gözüme dolan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı
Garip bülbül gibi feryadım kaldı
Alamadım eyvah muradım kaldı
Ben gidip ellere kalan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
 
 

22 Eylül 2012 Cumartesi

34. Bölüm İtalyan işi

Barut : Bu lanet olası Mirza nereden çıktı ? Hani onu yakalamıştınız ve ölmüştü ?

Barut'un Babası : Ben halledeceğim onu. Siz karışmayın.

Barut : Baba bir oğlunu daha öldürdü piç. ve gözlerimin önünde boğazını kesti acımadan. Sanki kurbanlık koyun kesiyordu piç kurusu.

Barut'un Babası : Sergen'e cenaze merasimi düzenleyelim. Oğlumu en güzel şekilde saygıyla uğurlayıp yasını tutalım 12 gün ondan sonra icabına bakacağım sana söz veriyorum. Mirza ya bütün selam verenleri tek tek ellerimle öldüreceğim.

Barut : Onun canını yakacak birisini tanıyorum. Onu gözlerinin önünde öldürürsek Mirza'nın canı yanar.

Barut'un Babası : Harika .. 13. gün sonra intikamımızı alıyoruz oğlum. Oğullarımın kanı yerde kalmayacak.

Barut : Zevkle bekliyorum.

Barut'un Babası :  İmam'ın ordusunu başlarına musallat edeceğim. İmam'ın ordusu ile uğraşsınlar da bizimle uğraşmaya vakit bulamasınlar.

Barut : İyi düşünmüşsün baba.

Barut'un Babası : Sen Mirza'nın canını nasıl yakacaksın kimi öldürürsek Mirza'nın canı yanar ?

Barut : Mirza birim tarafından tutuklandığında dosyasında bulunan üç kişiden bir tanesi de bu kızdı. Hayatta tek sevdiği insan olarak geçiyor. ve Zeynep'i kim elinde tutar ise Mirza ya istediğini yaptırabilir diye yazıyordu.

Barut'un Babası : Nerede şu an bu Zeynep.

Barut : İstanbul Adrenalin DxN Üstünde. Dünya üzerindeki en korunaklı yerde.

Barut'un Babası : Onu oradan nasıl almayı düşünüyorsun ?

Barut : İçeride adamlarım var. Onlar onu dışarıya çıkartacaklar bende teslim alacağım.

Barut'un Babası : Harika düşünmüşsün.

Barut : Sabrediyorum şu an ...



ANKARA 10. Gün



Güneşli güzel bir gün. İki çocuk oyun oynuyorlar. Kız'ın saçları örülü. Önce sek sek oynuyorlar. Kız çok başarılı sek sekte. Çocuk sadece izliyor. Sıra çocuğa geliyor ama çocuk başarılı değil. Kız gülüyor çocuğa. Çocuk ta kendi haline sadece tebessüm ediyor. Birlikte yakar top oynuyorlar. Kız topu atıyor ve çocuğu vuruyor.

Kız salıncağa binmek istiyor. Kız salıncağa oturuyor ve çocuk sallıyor.

Saklambaç oynuyorlar. Çocuk yumuyor ve kız saklanıyor. Çocuk onu her yerde arıyor. Kız koşarak geliyor ve sobeliyor. Çocuk gene yumuyor.. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor .. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor.

Hava o kadar güneşliydi ki o kadar güzel ki ..

Bir anda kara kara yağmur bulutları hızlıca gökyüzünü kaplıyor. Bütün dünyayı karanlık hükmediyor bir anda. Her taraf zifiri karanlık. Göz gözü görmüyor..

Çakan şimşekler bir anda havayı aydınlatıyor.. Bir salıncak var sadece..    Şimşek ve gök gürültüsü çok korkunç bir şekilde bağırıyor. Gök gürültüsünden yerler sallanıyor.

Asker kamuflajlı pantolon giymiş ayağında asker botları olan saçları üç numara boynunda asker künyesi sallanan ve belden yukarısı çıplak bir asker elinde kürek ile bir mezarı kapatmaya başlıyor..  Küreğe alabileceği kadar toprağı alıyor ve mezardan içeriye atıyor.

Yağmur kara toprağı çamur haline getirmeye ve yerlerde su birikintisi olmaya başlamıştı bile.

Asker sağanak yağan yağmura aldırmadan mezarı kapatmaya devam ediyor.




Sebastian diz çökmüş vaziyette hastane sedyesinin önünde başı öne eğik bekliyordu. Hiç bir kuvvet Sebastian'ı oradan alamıyordu. Sebastian yemek yemiyor kimseyle konuşmuyor sadece bekliyordu. Hastane sedyesinde yatan Mirza'ydı. Ankara'ya özel helikopter ile gitmişlerdi. Sebastian nerede olduklarını bile bilmiyordu. Mirza'nın başında bekliyordu sadece.
Sebastian'ın omuzuna bir el dokundu. Sebastian kısık ve üzgün bir ses tonu ile '' beni rahat bırakın '' dedi. Tok sesli adam ise '' Hadi evlat ayağa kalk '' diye emir verdi Sebastian'a. Sebastian kafasını kaldırdı ve sağına baktı. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Bir anda ani bir hareketle esas duruşa geçti ve baş selamı verdi. Sebastian bağırır bir ses tonu ile '' Alfa - Star 6 Nolu Asker Er Sebastian emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım '' diyerek bütün hastaneyi inletti.

Beyefendi : Nasılsın Sebastian ?

Sebastian : Sağol ( Bütün Hastaneyi İnletiyordu )

Beyefendi : Mirza 'ya ne oldu ?

Sebastian : Efendim İmam'ın ordusunun istanbul üstünü ele geçirdik. ( Ölüm-Yıldız) ına döndük. Gayet iyi durumdaydı. Sonra yere düştü ve ağzından burnundan kanlar geldi. Adrenalin Komutanına haber verdim. Şimdi ise buradayız.

Beyefendi : Doktorlar ne diyor ?

Sebastian : Doktorlar vücuduna çok fazla darbe aldığını söylüyorlar. Nasıl ayakta kaldığını bile şaşırıyorlar. Tam bir teşhis yok ama Mide kanaması geçirmiş diye tahmin ediyorlar. Bir çok yerinde kırıklıklar var. Fakat Mirza'nın iyileşmesi normal bir insana göre yüz katı daha fazla dedi doktor. O yüzden bekliyoruz. Doktorlar bir daha uyan mayada bilir ama yarın da kalkabilir dediler. 3,5 gündür buradayız ve hala bekliyoruz.

Beyefendi : Geçmiş olsun.

Sebastian : Sağol

Beyefendi : Ben bir kaç kişi ile görüşeceğim. Sonra seninle de görüşeceğim. Ama önce üstüne başına çeki düzen ver. Git yemek ye.

Sebastian : Mirza'yı bırakamam Efendim.

Beyefendi : Bu bir emirdir asker.

Sebastian : Emredersiniz .

Beyefendi kapıya bir kere vurdu ve kapı açıldı. Yavaş adımlarla birlikte odadan çıktı. Sebastian ise Mirza'ya baktı. Dişlerini sıktı Sebastian '' sakın ölme Mirza '' Sakın Ölme !! '' dedi ve odadan ayrıldı. Kapıdan çıktı.

Sebastian : Gözlerinizi dört açın. Odaya hiç kimseyi sokmuyorsunuz. Doktor dahi girecekse beni bekleyecek. Anlaşıldı mı ?

Askerler : Emredersiniz Komutanım.

Ölüm Meleği ayağa kalktı ve Sebastian'a doğru yürüdü.

Ölüm Meleği : Hayret sen dışarıya çıkar mıydın ?

Sebastian : Ölüm Meleği sana laf yetiştirecek zaman değil. Bir şeyler yemeliyim. Sonrada toplantım var.

Ölüm Meleği : Ne toplantısı ?

Sebastian : Fisko birlik bayi toplantısı işler bu ara kesatmışta.

Ölüm Meleği : Sebastian bizimde konuşma zamanımız geldi bence.

Sebastian : Gel bir şeyler yiyelim orada konuşuruz.

Sebastian ve Ölüm Meleği birlikte yemekhanede bir masaya oturdular. Sebastian yemek yiyor Ölüm Meleği ise su içiyordu.

Ölüm Meleği : Beyefendi ne istedi senden ?

Sebastian : Daha bir şey istemedi.

Ölüm Meleği : Mirza uyanmadan hiç bir şey yapma mümkünse. Mirza uyanmaz ise bir plan çizmeliyiz.

Sebastian : Mirza uyanmadan bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ama devletle ilgili bir sorun var ise elimden geleni ya seninle yada sensiz yapacağımı bilmeni isterim. Beğenmediğin adrenalin Mirza'nın iyileşmesi için çaba gösteriyor.

Ölüm Meleği : Onlar için çalışıyorsunuz ? bırak da çaba göstersinler. Bu kadarını yapmaya mecburlar.

Sebastian : Bize hiç bir borçları yok. Eğer onlar bizi bulup yetiştirmeseydi şimdi dışarıda kiler gibi Et et diye geziyorduk ortalarda.

Ölüm Meleği : Psikopat askerlere ihtiyaçları vardı böyle bir kaos ortamında ve bizi topladılar. Hangi manyak annesi babası karısı çocukları varken Zombilerle savaşır ki ?

Sebastian : Bu dediğinde haklısın. Ama zombiler yokken biz birer hiçtik. Piyonduk. Şimdi ise çocukların hayallerindeki kahramanlarız ? Zombiler olmasa şu anda özgür bile değildin. Adrenalin hapishanesinde yatıyordun.

Ölüm Meleği : O konuda haklısın. Dur teşekkür edeyim şu zombilere ben. hatta senin arabana astığımız iki zombiyi öpeyim.

Sebastian : Ölüm Meleği yemek yiyorum şu anda.  Dediğim gibi zombiler olmasa hepimiz boka batmıştık. Belki 6 milyar insanın yarısı zombi oldu ama bazı şeylerinde bedeli var.

Ölüm Meleği : Sebastian sen kafayı mı ? yedin. 3 Milyar insandan bahsediyoruz !

Sebastian : Kıyamet geliyor artık Ölüm Meleği.  Herkes ölecek. Sadece beklenen sonu biraz daha uzatıyoruz. Hayatta kalma mücadelesi. Son zamanlarımız artık bunlar. Hepimiz yok olacağız. Ve bu yok olmayı da birbirimizi öldürerek hızlandırıyoruz. Hayatta kalmak için diğerlerini katlediyoruz.
Sen bu savaşta hangi köşedesin ?

Ölüm Meleği : Bir yanım Deniz de.. Bir yanım Ateş ile. Öbür yanım Asit ve Tuncay ile. Bir yanımda aha karşında. Paramparçayım.

Sebastian : Bize ait olmadığını zaten biliyoruz. Ama işte her adımını planlayarak atman en büyük sorunun. Artık planlanacak hiç bir şey yok. Lidersin. Komutansın. O yüzden sana tavsiyem vakit kaybetmeden sevdiklerinin yanında ol. Sonra çok geç olabilir.

Bir asker koşarak Sebastian ve Ölüm Meleği 'nin yemek yediği masaya gelir ve selam verir.

Sebastian : Söyle Asker.

Asker : Komutanım. Sizi Beyefendi çağırıyor.

Sebastian : Tamam geliyorum.

Asker : Üst Teğmenim Sizide bekliyorlar toplantıya.

Ölüm Meleği : Beni mi ? Tamam geliyoruz Asker gidebilirsin.

Asker : Emredersiniz Komutanım.

Asker koşarak yanlarından ayrıldı.

Ölüm Meleği : Beni neden çağırıyorlar.

Sebastian : Gidince öğreniriz.


15 dakika sonra :

Hafif loş ışıklı karanlık olan odanın yuvarlak masasında yüzleri gözükmeyen 3 adam oturuyordu. Sebastian ve Ölüm Meleği de boş olan sandalyelere oturdular.

Beyefendi : Sebastian ne durumdasınız ?

Sebastian : Alfa-Star A takımı tamamen yok oldu. Mirza ve Ben kaldık. Bir kaç tane de Alfa-Star'ın bünyesinde adamlarımız var sağda solda. Aslında onlar benim adamlarım.

Beyefendi : Devletinizin mi ? yanındasınız yoksa Kendiniz için mi çalışıyor sunuz ?

Sebastian : Son nefesimize kadar Devletimiz var olsun.

Beyefendi : Güzel. Bizden haber bekleyin. Mossad ile savaşmışsınız Bilgimiz var. Güzel iş çıkarmışsınız. Aferim. Bu delikanlıda mossad'a kurduğunuz pusu da yanınızdaymış öyle mi ?

Sebastian : Evet. Mossad'a ağır bir darbe vurduk. İmam'ın ordusunu da İstanbul'dan sildik.  Ölüm Meleği de bizimle birlikteydi iki operasyonda da.

Beyefendi : Güzel işlerdi. Aslan Parçasının doktorları ile konuştum. Pek ümit yok Sebastian. Ayağa kalksa bile uzun bir süre tedavisi olması gerekiyor muş. Bütün iç organları ezilmiş. Zarar görmüş. Vücudu iflas etmiş.

Sebastian : Ayağa kalksın yeter. 

Beyefendi : Aslan parçası bizi yalnız bırakmaz. Böyle bir zamanda ona ihtiyacımız var.

Sebastian : Kesinlikle katılıyorum size.

Beyefendi : Ölüm Meleği nasılsın ? sende mi ? Bizim ekipte misin ?

Ölüm Meleği : Teşekkür ederim. Siz nasılsınız ? Hayır ekipte değilim. Sebastian ve Mirza nın yanındayım.

Beyefendi : Kız arkadaşın DxN de . Erkek kardeşin Adrenalinde. Eski ekibinde DxN için çalışıyor. Sen ise buradasın. Bu seni rahatsız etmiyor mu ? Bir tercih etmek durumunda kalırsan kimi tercih edersin ? Sebastian ve Mirza mı ? Diğerlerimi ?

Ölüm Meleği : Öyle bir şey olmayacağı için sorun  yok.

Beyefendi : İnşallah. Çünkü DxN Asit ve Ekibine bir ada vadediyor. Zombilerin olmadığı bir ada herkesin hayali.

Ölüm Meleği : Bir ada parçası için arkadaş satılmaz. Ölüm baki.

Beyefendi : Kesinlikle Ölüm Baki. İsmin gibi.

Ölüm Meleği : Kesinlikle öyle.

Beyefendi : Sebastian biz gidiyoruz. Bizi nasıl bulacağını biliyorsun. Bir problem var onuda Adrenalin Komutanına söyledik. Sizinle konuşacak. Ayrıca bir kaç ay sonra sizlere önemli görevler vereceğiz o zamana kadar bizden haber bekleyin.

Sebastian : Emredersiniz Efendim.  Ölüm Meleği hadi gidelim biz.

Ölüm Meleği : Aynen.


Ölüm Meleği ve Sebastian odadan ayrılmışlardı. Up uzun koridorda yürüyorlardı. Ölüm Meleği ile Sebastian hiç konuşmadan yürüdüler. Mirza 'nın bulunduğu odaya girmişlerdi. Mirza'nın durumu ciddiyetini koruyordu. Sebastian Mirza'ya doğru baktı. Sebastian'ın yüzünde canı acıyor gibi bir ifade vardı. Ölüm Meleği ise orada bulunan siyah deri kanepeye oturdu.

Ölüm Meleği : Bu adamlar kim Sebastian ?

Sebastian : Bu adamlar Alfa-Star'ı ve Adrenalin'i kuran adamlar. Allah bilir bizim haricimizde kaç tane daha ekipleri var. Bu adamlar ülkeyi hatta bütün dünyayı yönetenlerdir

Ölüm Meleği : Ciddimisin ?

Sebastian : Son derece ciddiyim.

Hemşire ve doktor içeriye girerler.

Sebastian : Doktor durumu nasıl ?

Doktor : Durumu ciddiyetini koruyor. Fakat şunu söylemeliyim ki düzeliyor. Hızlı bir iyileşme sürecinde. Fakat bu haftalar sürebilir.

Sebastian : Bu iyi bir haber.



12. Gün

Adrenalin Komutanı son derece güvenli olan hastaneye gelmişti.  Mirza'nın yattığı odaya girdi. Adrenalin Komutanını içeriye girdiğini gören Sebastian ayağa kalktı.

Adrenalin Komutanı : Merhaba ; Sebastian , Mirza 'nın durumu nasıl ?

Sebastian : Hızla iyileştiğini söylüyorlar.

Adrenalin Komutanı : Güzel. Ama bir problemimiz var.

Sebastian : Olmasa şaşardım.

Adrenalin Komutanı : Barut ve ailesi Harekete geçtiler. Hedeflerindeki kişi ise Zeynep.

Sebastian : Bu olamaz. Gerçekten de olamaz.

Adrenalin Komutanı : Zeynep'i korumamız gerekiyor. Yoksa Mirza Zeynep'e birşey olduğunu duyarsa hepimizi öldürür.

Sebastian : Öldürmesi için dua ederiz komutan. Saldıracaklar mı ?

Adrenalin Komutanı : Hiç bir şekilde planlarını bilmiyoruz. Sadece Adrenalin DxN Üstünden birileri ile konuşuyor. Ve Zeynep'in ismi geçti O kadar biliyoruz. Şifreli konuşuyorlar. Çözmeye çalışıyoruz.

Sebastian : C-4 Patlayıcı var mı ? Komutan Yüklü miktarda.

Adrenalin Komutanı : Var.

Sebastian : Tamam o zaman

Adrenalin Komutanı : Ne yapmayı düşünüyorsun.

Sebastian : Arabayla gidip mossad'ın üstünü patlatmayı.

Adrenalin Komutanı : Bu bir intihar olur Sebastian.

Sebastian : Eğer Mirza üzülecek ise intihar'ın önemi yok benim için.

Adrenalin Komutanı : Saçmalama ..

Sebastian : Adam komada Hayatta tek bir şeyi seviyor oda bu kız. Komadan uyanınca üzgünüm Mirza. Barut Zeynep'i kaçırdı bizde bir şey yapamadık mı diyeceğim adama ?

Adrenalin Komutanı : Başka bir yolunu bulacağız Sebastian.

Sebastian : Başka bir yolu yok. Adam bizden güçlü. Çok güçlü. Onu durdurmanın tek yolu bu.

o an..

Güneşli güzel bir gün. İki çocuk oyun oynuyorlar. Kız'ın saçları örülü. Önce sek sek oynuyorlar. Kız çok başarılı sek sekte. Çocuk sadece izliyor. Sıra çocuğa geliyor ama çocuk başarılı değil. Kız gülüyor çocuğa. Çocuk ta kendi haline sadece tebessüm ediyor. Birlikte yakar top oynuyorlar. Kız topu atıyor ve çocuğu vuruyor.

Kız salıncağa binmek istiyor. Kız salıncağa oturuyor ve çocuk sallıyor.

Saklambaç oynuyorlar. Çocuk yumuyor ve kız saklanıyor. Çocuk onu her yerde arıyor. Kız koşarak geliyor ve sobeliyor. Çocuk gene yumuyor.. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor .. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor.

Hava o kadar güneşliki o kadar güzel ki ..

Bir anda kara kara yağmur bulutları hızlıca gökyüzünü kaplıyor. Bütün dünyayı karanlık hükmediyor bir anda. Her taraf zifiri karanlık. Göz gözü görmüyor..

Çakan şimşekler bir anda havayı aydınlatıyor.. Bir salıncak var sadece..    Şimşek ve gök gürültüsü çok korkunç bir şekilde bağırıyor. Gök gürültüsünden yerler sallanıyor.

Asker kamuflajlı pantolon giymiş ayağında asker botları olan saçları üç numara boynunda asker künyesi sallanan ve belden yukarısı çıplak bir asker elinde kürek ile bir mezarı kapatmaya başlıyor..  Küreğe alabileceği kadar toprağı alıyor ve mezardan içeriye atıyor.

Yağmur kara toprağı çamur haline getirmeye ve yerlerde su birikintisi olmaya başlamıştı bile.

Asker sağanak yağan yağmura aldırmadan mezarı kapatmaya devam ediyor.



Adrenalin Komutanı ile Sebastian tartışırlarken : Mirza'nın bir anda kalbi durdu. Sebastian ve Adrenalin Komutanı birbirlerine baka kalmışlardı. Tartışmayı kestiler. Sebastian koşarak Doktor diye bağırmaya başladı.   Doktorlar ve hemşireler bir anda içeriye girdiler. Doktorlar zorlukla Sebastian'ı odadan çıkardılar. Ölüm Meleği ve Adrenalin Komutanı ise Sebastian'ı sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Mirza'nın odasının kapısı kapanmış. Dışarıda Sebastian Adrenalin Komutanı ve Ölüm Meleği bekliyorlardı.

Adrenalin Komutanı : Lanet olsun.

Sebastian : Ölme lan Mirza. Vallaha Ölme.

Ölüm Meleği : Lanet olsun.

Sebastian : C-4 Plastik patlayıcıları ver hemen bana komutan.

Adrenalin Komutanı : Saçmalama Sebastian.

Ölüm Meleği : Sakin ol Sebastian.

Sebastian : Ölüm Meleği ne sakini lan. Mirza ölecekte biz yaşayacak mıyız.

Ölüm Meleği : İntihar etmeni gerektiren bir şey yok. Yaşayacaksın tabi.

Sebastian : Senini gibi geniş biri değilim ben.

Ölüm Meleği : Sözlerine dikkat et.

Adrenalin Komutanı : Kesin lan ikinizde. Arkadaşınız ölüyor burada ikinizin gövde gösterisini dinleyemem. Sesinizi çıkarmadan bekleyin lan !

3 saat sonra ..

Sebastian : Bunlar üç saattir içeride napıyorlar ? Apandisit ameliyatımı lan bu ?

Adrenalin Komutanı : Sebastian sakin ol. Doktorlar uzmandır.

Sebastian : Üç saatlik bir şey de yok ortada. Ben içeri giriyorum.

Sebastian der demez kapıyı zorladı. Fakat kapı kilitliydi. Kapıya omuz attı. Bir tane daha attı kapı açılmadı. Geriye doğru çıktı ve hızlıca kapıya doğru koştu ve tekrar omuz attı kapıya. Kapı gene kırılmadı. Belinden çıkardığı silah ile kapının koluna ateş etti. Ve tekrar denedi gene de kapı açılmadı. Sol tarafta bulunan acil durum yangın alarmının altındaki kırmızı saplı baltayı aldı ve kapıyı kırmaya başladı. Kapıyı kırıyordu. Kapının açılmaması Ölüm Meleği ve Adrenalin Komutanı da ayağa kalkmışlardı. Kapıyı parçalıyordu Sebastian. Kapının arkasında dev bir dolap vardı. Dolabı ittirdi ve dolap yere düştü kapıyı açarak zorlada olsa içeri girdi Sebastian. Sebastian yatağa baktı ve yatak boştu. Cam ise açıktı. Doktorlara ve hemşireler ağızları elleri ve ayakları bağlanmış bir vaziyette duruyorlardı. Sebastian doktorlardan tekinin ağzındaki bandı çıkardı.

Sebastian : Ne oldu burada ?

Doktor : Hasta bir anda gözlerini açtı ve hepimizi bağladı sonrada kaçtı.

Sebastian : Seni piç kurusu ..

Adrenalin Komutanı : Bu adam komada değil miydi ?

Doktor : Komadaki bir hasta dışarıdaki sesleri duyabilir fakat tepki veremez. Aniden uyana bilir.

Ölüm Meleği : Lanet olsun.

Doktor : Sebastian sana şu kağıdı bıraktı.

Sebastian : Neden hemen vermiyorsun ?

Doktor : Ama ben şey.

Sebastian : Kes lan.

Adrenalin Komutanı : Ne yazıyor kağıtta ?

Sebastian : Hiç bir şey. Ölüm Meleği hadi gidiyoruz.

Ölüm Meleği : Nereye gidiyoruz ?

Sebastian : Yolda anlatırım.

Asker : Komutanım. Helikopter yok. Pilotlarda bayıltılmış.

Adrenalin Komutanı : Koca Apachi helikopter nasıl olmaz.  Sizi oraya ben bostan korkuluğu diye mi diktim ?

Asker : Ama efendim.

Adrenalin Komutanı : Sebastian

Sebastian : Efendim komutan

Adrenalin Komutanı : Plan nedir ?

Sebastian : Plan filan yok. Eve dönüyoruz biz.

Adrenalin Komutanı : Şaka yapıyorsun ?

Sebastian : Son derece ciddiyim.


13. Gün Sabah Saat 07:30

İzmit-Adapazarı Kara Yolu

Barut : Nerede kaldınız ?

Kodes : Anca gelebildik. Temkinli olmalıydık. Operasyonu riske atamazdık.

Barut : Getirdiniz mi Emaneti ?

Kodes : Getirdik efendim.

Barut : Tilki Nerede ?

Kodes : Dikkat çekmemek için ikimizde ortadan kaybolamazdık. Sadece ben getirdim.

Barut : İyi düşünmüşsünüz. Emanet nerede ?

Kodes : Tabutun içinde.

Barut : Kıza bir zarar vermediniz demi ?

Kodes : Hayır sadece eter koklattık.

Barut : Aferim. Hadi benim arabaya taşıyalım.

Kodes : Tamamdır.

Barut : Amma da ağıt. Bu kız bu kadar kilolu mu ?

Kodes : Tabutta metalden ya onunda ağırlığı vardır.

Barut : Tamam bundan sonrasını ben hallederim siz işinize bakın. Benden haber bekleyin.

Kodes : Emredersiniz efendim..

Barut Tabut ile birlikte Mersin'e doğru yola koyuldu. Bir yandan sigarasını içiyor bir yandan müzik dinliyor ve alkol alıyordu. Barut son derece mutluydu. Zafer kazanmış bir komutan gibi yüzü gülüyordu. Çalan şarkılara eşlik ediyordu. Mersin'e gitmek babasını gururlandırmak için sabırsızlanıyordu. Zombilerin yanından geçiyor ve zombilere korna çalıyor el sallıyordu. Barut'u fark eden zombiler ise bakıyorlardı Barut'a ve peşinden gelmeye çalışıyorlar fakat genede Barut'a yetişemiyorlardı. Barut ve yanında oturan kardeşi Ares son derece keyiflilerdi. Kara yolundaki zombilere çarpıyorlar ve gülüyorlardı.

Mersin'in içine girdiler ve ilerlediler. Yanmış ve patlamış evlerin arabaların yanlarından geçtiler. Sonra ise dağ yoluna girerek Mersin üstlerine doğru ilerlemeye başladılar. Fakat ilerideki kara duman'ı fark ettiler. Ares Abi hızlan diye bağırdı. Barut arabanın vitesini önce ikiye sonra üçe sonra dörde sonra ise beş'e takarak bir anda hızlandı. Ve Mersin üstü görünmeye başlamıştı alev alev yanıyordu. Ares '' Babam '' diyebildi. Mersin üstüne çok yaklaştılar ve arabayı durdurdu Barut. Arabadan hızlıca indi ve koşarak alev alev yanan mersin üstüne doğru koşmaya başladı. Ares son anda yakaladı Barut'u. Ares belinden yakaladığı Barut'a '' Abi dur sende öleceksin yapma !! '' dedi. Barut ise '' Bırak beni Ares Babam ve Kardeşim içeride '' diye bağırdı. Ares ise '' yapma abi onlar cennetin krallığındalar artık'' diye haykırdı. Barut dizlerinin üstüne çökmüş '' Bunu yapanı yemin ederim ki öldüreceğim '' diye yeri göğü inletiyordu. Barut kardeşi Ares'e dönerek Tabuttaki sürtüğü getir '' diye bağırdı. Ares '' Emredersin abi dedi '' ve arabanın arkasında duran tabutu çekmeye başladı. Tabut'un kapağını açtığında ise  DxN üstündeki adamlarının cansız bedeni ile karşılaştı. Ares '' Allah kahretsin '' diyerek arabanın kapısına vurdu. Barut '' Ne oldu '' diye ayağa kalktı. Ares '' Tabuttaki bizim adamımız '' diyebildi üzgün bir ses tonu ile. Birde burada bir zarf var sana '' dedi ve zarfı Barut'a doğru uzattı. Barut Zarfı yırtarak açtı ve kağıtta yazanı okumaya başladı '' Kendisini yahudi sanan zavallı Barut. Baban ve Kardeşin öldü. Öbür kardeşin çok şanslı ki senin yanında kaldı. Eğer ki kıza kadına çocuğa çoluğa el uzatırsan sadece evini yakmakla kalmaz seni ömür boyu yakar yakar söndürürüm. İmza Mirza '' dedi ve kağıdı buruşturdu. Barut ellerini göğe doğru açtı ve '' Tanrım Müslümanları yenmemiz için bize güç ver sana sığınıyoruz '' dedi. ve sonra ses telleri kısılırcasına bağırmaya başladı '' Senin parçalarını her tarafa dağıtacağım Mirza. Sana yemin ederim '' diye bağırdı. O arada siyah sekiz tane jeep yanlarında durdu. Ares silah'ını çıkardı. Arabadan inen şoför hızlıca arabanın arka kapısını açtı. Arabadan Mini etekli topuklu ayakkabıları ile bir kız indi.

Nilay : Barut başın sağ olsun.

Barut : Dostlar sağ olsun Nilay Hanım.

Nilay : Düşmanlarımın düşmanı dostumdur. Benimle misiniz ?

Barut : Seninleyiz Nilay Hanım.

Nilay : İş konuşmak için seni arabama davet etmek isterim. Ares te bizi takip etsin.

Barut : Ares bizi takip et.

Nilay ve Barut Aynı arabaya bindiler. Barut '' Bu güzel çocukta kim ? '' dedi ve çocuğu sevdi. Nilay '' Bu çocuk oğlum benim '' dedi ve çocuğu kucağına aldı. Barut '' Nereye gidiyoruz '' dedi. Nilay ise '' Antalya'ya gidiyoruz oradan yat limanından izmir'e geçeceğiz '' diye cevap verdi. Arabalar ile birlikte Antalya'nın yolunu tuttular.


13. Gün Gece Yarısı Adrenalin DxN Üssü : Saat 01:30

Kodes ve Tilki Siyah kamyonetin içine siyah renkte bir tabutu kamyonetin arkasına koydular.

Kodes : Amma da ağırmış. Ne var bunun içinde

Tilki : Görev kutsaldır. Boş ver bizi alakadar etmez.

Mirza :  Tilki ve Kodes !!

Kodes : Bu ses.. Mirza.

Tilki : Mirza mı ?

Mirza : Bir yere mi ? gidiyorsunuz beyler.

Kodes : Evet efendim. Alfa-Star B timine verilmek üzere bir paket var. Onu götürüyoruz.  Nasılsınız ?

Mirza : Teşekkür ederim iyiyim Kodes. Sizleri görmeye geldim. Ne var Tilki o tabutun içinde ?

Tilki : Bilmiyorum Mirza. Alfa-Star B ye teslim etmemiz söylendi. Açıpta içine bakmadık açıkçası.

Mirza : Teslimat nerede Tilki ?

Tilki : Biz yoldayken söyleyeceklermiş. Ne o bize hesap mı ? soruyorsun.

Mirza : Hayır hesap sormuyorum. Sadece soruyorum.

Tilki : Burada ne işin var ? Senin ki görmesin seni ?

Mirza : Yok onun için gelmedim sizi görmeye geldim ben.

Tilki : Seni yeniden görmek bizi mutlu etti. Uzun zaman oldu.

Mirza : Evet çok uzun zaman oldu Tilki.

Tilki : Seninle oturup burada uzun uzun sohbet etmek isterdik ama görev kutsaldır. Gitmemiz gerekiyor.

Mirza : Tabutu bırak öyle git Tilki nereye gidiyorsan.

Tilki : Görev kutsaldır Mirza. Tabut Alfa-Star B takımına gidiyor. Bana güvenmiyorsan aç tabutu. Biz senin için kanımızı akıttık. Sen bizi neyle suçluyorsun ?

Mirza : Eğer ki o tabutu arabadan indirmezsen kanının son damlasına kadar akıtacağım Tilki.

Kodes : Beyler ne oluyor sakin olun.

Mirza : Kodes sen karışma.

Tilki : Bizi buraya bir kızın peşine diktin. Şimdi de bize hesap mı ? Soruyorsun. Sana bir şey diyeyim mi ? O kız burada sen yokken mutlu. Cüneyt le evlendiler. Çocuk sahibi oldular. ve o kız ikinciye hamile burada. Biz hala onun korumalığını yapıyoruz.

Mirza : Ben sana bir görev verdiysem elbette ki yapacaksın. Kızın medeni durumu seni ilgilendirmez. İster evlenir ister boşanır.

Kodes : Tilki sen ..

Tilki : Kes sesini Kodes.

Mirza : Kanın dökülmesin boş yere. Uzun zamandır dostuz. İhanetini göz yumarak buradan gitmeni sağlayacağım.

Tilki : Sen ve Sebastian. İkinizde midemi bulandırıyorsunuz. Bir kızı korumamız için buraya gönderdiniz bizi. İkiniz herkesin gözdesi iken biz burada çocuk bakıcılığı yaptık.

Mirza : Görev kutsaldır Tilki. Alfa-Star yasası. Sana çocuk değil şuradaki taşı koruyacaksın diyorsam o taşı koruyacaksın.

Tilki : Alfa - Star'ın canı cehenneme. Eski gücün yok. Eski hızında yok. Hastaneden de yeni çıktın. Adım adım takip ediyoruz seni.

Mirza : Kodes ne olursa olsun Silahını çek ve tabutu koru. Başka hiç bir şeye karışma.

Kodes : Emredersiniz.

Tilki : Emredersiniz mi ? Kodes onlardan yana mısın Mirza dan taraf mısın ?

Kodes : Ben kimseden taraf değilim. Emirleri uygularım. Ben bir askerim.

Tilki : Askerliğinin de canı cehenneme.

Mirza : Son kez şerefinle ölmen için Alfa-Star ölüm vuruşuna davet ediyorum seni ?

Tilki : Hangimiz öleceğiz göreceğiz Mirza.. Sen burada yokken bütün adrenalin iğnelerini vücuduma gün ve gün enjekte ettim. Kanım deli akıyor.

Mirza : Göreceğiz delikanlı. Şeytanla pazarlığını iyi yapmışsın. Ama onlarca sene yanımdayken daha beni tanıyamamışın. Ben daha sizinle oynamaya başladım. Ben oynarsam aklınızı oynatırsınız.

Tilki : Psikopat takıntılı piç kurusu.

Tilki bir anda Mirza'ya saldırdı. Tilki Mirza'ya yumruklar atmaya başladı. Mirza ise Tilki'nin yumruklarını savuşturuyordu. Mirza Tilki'yi elleri ile ileri doğru itti ve bir tekme attı göğsüne Tilki'nin. Tilki geriye doğru sırt üstü düştü. Tilki yerden kalktı ve koşarak Mirza'nın üstüne doğru geldi. Mirza ya bir yumruk savurdu. Mirza eğildi ve Tilki'yi tuttuğu gibi sırtından yere doğru attı. Tilki sinirle yere elleri ile vurdu ve tekrar ayağa kalktı. Mirza '' Sinirlenme Yahudi - Star '' dedi. Tilki tekrardan saldırdı Mirza'ya . Mirza Tilki'nin bütün yumruklarını engelliyordu. Tilki bir sol kroşe vurdu Mirza eğildi ve Mirza Tilki 'nin kaburgasına doğru bütün gücüyle bir yumruk attı. Tilki aldığı darbe tarafına doğru çömeldi. Mirza Tilki'nin suratına doğru bütün gücüyle bir yumruk atarak Tilki'yi yere düşürdü. Tilki ayağa tekrar kalktı. Ve tekrar saldırdı Mirza'ya. Mirza Tilki'yi tuttuğu gibi sağ tarafa doğru fırlattı. Tilki tekrar yere düştü. Tilki ayağa kalktı. Koşarak Mirza'nın üzerine doğru geldi ve havada uçan döner tekme attı. Mirza sağ kolu ile engelledi. Tilki yere düşerken Mirza Tilki'yi boğazından tuttu ve kaldırdı sonra ise sırt üstü yere vurdu. Sonra ise tekrar kaldırdı Tilki'yi tekrar yere attı. Tilki yerde yatarken bacak arasına bir tekme vurdu Mirza. Mirza Belinden çıkardığı palaskayı Tilki'nin boğazına doladı. ve sertçe asıldı. Palaska Tilki yi boğmaya başlamıştı. Tilki'yi sürüklüyordu Mirza. Tilki ise elleri ile palaskadan tutmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Yavaş yavaş boğuluyordu. Tilki boğuluyordu. Palaskayı elinden bıraktı Mirza. Tilki öksürüyordu. Boğazı morarmıştı Tilki'nin. Mirza çok kuvetli bir şekilde çekmişti palaskayı. Cebinden çıkardığı bıçağı birden Tilki'nin sağ tarafından boynuna soktu. Tilki gözlerini açmış ve ' höh ' diye bir ses çıkardı. Mirza bıçağı tuttuğu gibi çekti. Ve Tilki'nin boğazını boydan boya kesmişti.

Mirza : Kodes Tabutu yere indirelim.

Kodes : Hiç bir şey anlamadım. Tabutta kim var ?

Mirza : Tabutta Zeynep var.  Zeynep'i oradan alıp Tilki'yi koyalım. Sonra sen Tabut'u adamlara teslim edersin.  Fazla konuşma renk verme. Teslim et bırak.

Kodes : Adamlar kim ? Tilki neden böyle bir şey yapsın ? Hiç bir şey anlamadım.

Mirza : Mossad ajanıydı Tilki Kodes.

Kodes : Vay orospu çocuğu Tilki.

Mirza : Tamam boş ver şimdi. Ben Zeynep'i taşıyayım. Odasını göster bana. Dur önce şu kar maskesini takayım da ne olur ne olmaz.

Kodes : Tamamdır Mirza. Tilki'nin Zeynep hakkında söyledikleri yalandı.

Mirza : Biliyorum Kodes.


Mirza Zeynep'i yatağına bıraktı. Saçlarını okşadı. ve ona baktı. '' Benim bu cihana gelişim senin uğrunadır '' dedi Sonra ise Zeynep'in odasından sessizce çıktı ve gitti. Kodes araba ile yola çıkarken Mirza ise apachi helikopter ile birlikte Mersin'in yolunu tutmuştu. Mersin yakınlarında Mirza - Sebastian ve Ölüm Meleği ile buluştu.

Sebastian : Plan nedir ?

Mirza : Siz ikiniz dışarı çıkan her canlıyı öldüreceksiniz ben ise yukarıdan saldıracağım sonra ise bombalayacağım üssü. Mersin Mossad üssünü kapatıyoruz.

Sebastian : Kulağa hoş geliyor.

Ölüm Meleği : Aynen hadi yapalım.

Mirza : İşaretimle.


Mirza Apachi helikopter ile havalandı Ölüm Meleği ve Sebastian ise arabayla Mersin Mossad üssüne doğru ilerliyorlardı. Mossad üssünün yamacına kadar gelerek siper aldılar Sebastian ve Ölüm Meleği. Makinalı tüfekleri sabitlemişlerdi. Mirza geldi ve Üsse bir anda saldırmaya başladı. Silah sesleri birbiri arkası kesilmiyordu. Sebastian ise Roket Atar ile birlikte Giriş kapısına nişan aldı ve ateşledi. Güm diye bir ses çıktı ve kapı kırıldı. İkinci roket atarı ise içeriye attı. Bir arabayı hedef almıştı ve patlamıştı araba. Üs'te bulunan araçlar birbiri arkasına patlıyordu. Patlamalar nedeni ile dışarıya kaçmaya çalışan askerleri ise Ölüm Meleği Makinalı tüfek ile sinek gibi avlıyordu. Mirza ise apachi helikopteri ile birlikte ateş etmeyi sürdürüyordu. Kopan kollar ve bacaklar dağılan ve parçalanan vücutlar tam bir keşmekeşti. Ölüm Meleği makinalı tüfek ile hedef gözetmeksizin ateş ediyordu. Mersin Mossad üstünden dışarı çıkan israil askerlerinin üstüne kurşunlar yağmur gibi geliyordu. İnsan bağırmaları kulakları sağır ediyordu. Kurşun sesinden daha çok insanların bağırması çıkıyordu. İsrail askerleri acı içinde bağırıyorlardı. Sebastian bir roket daha koydu. Ve kalktığı gibi Roket atar ile hedef alarak ateşledi. Roket atarla vurduğu yer bir anda parladı ve yanmaya başladı. Mirza ise apachi helikopterin içinde yukarıdan üs'sün içine doğru acımadan ateş etmeye devam ediyordu. Helikopterdeki sekiz füzenin tekini ateşledi ve güm diye bir ses çıktı. Ölüm Meleği ise kaçan askerleri avlıyordu. İnsanlar patlamaların etkisi ile yanıyorlardı. İnsan yanarken ki çıkardığı koku çok mide bulandırıcıydı. Mirza peşi sıra bütün bombalarını mossad üssüne doğru ateşledi. Füzeler ile birlikte mossad üssü yerle bir olmuştu zaten.  Ölüm Meleği ve Sebastian ateş etmeye devam ediyorlardı ağır makinalı tüfekler ile. Ağır makinalı tüfeklerle kaçmaya çalışan israil askerlerine ateş ediyorlardı. İsrail askerleri hem havadan hem karadan hemde roket atarlı saldırıda hiç bir şey yapamıyorlardı. Genç israil askerleri zombilere karşı belki iyi eğitilmişti fakat kontra gerilla saldırısına karşı hiç bir tecrübeleri yoktu. 

Helikopterde bulunan sekiz adet füzeyi de Üssün içine doğru hedefleyip bir bir ateşledi. İsrail askerleri kaçmaya çalışıyor ama kaçamıyorlardı. Mirza bütün füzelerini bitirmişti.

Mirza : Etraf alev alev aydınlansın mı ?

Sebastian : Aydınlat kanka..

Ölüm Meleği : Aydınlat da Mersin Alevlensin.

Mirza helikopter'in kapı düğmesine bastı. Helikopterin kapısı açıldı. Yeni nesil DZ-88 Model Apachi helikopter bir kamikaze gibi bir hedefe kilitlenebiliyordu. Mirza Mersin Üssü'ne doğru helikopteri kilitledi. Helikopter havada asılı duruyordu. Hedefe kilitlendiği andan itibaren ise 20 saniye içinde hedefine doğru sürat ile gidiyor ve patlıyordu. Mirza helikopterden aşağıya atladı. Aşağıya atlar atlamaz Apachi helikopter bir anda hızlanarak Mersin Mossad Üssünün içine doğru hızlıca gitmeye başladı. Mirza aşağı doğru atladı ve paraşütünü açtı. Helikopter ise Mersin Üssü ne doğru bir mermi gibi gidiyordu. Sebastian ve Ölüm Meleği başlarını eğmişlerdi. Helikopter Mersin Üssüne doğru kamikaze gibi düştüğü an bir anda büyük bir patlama duyuldu. Kilometrelerce uzaktaki zombiler veya bir yerlerde saklanmış siviller bile patlamayı kesinlikle hissetmişler ve duymuşlardı. Helikopterde bulunan plastik patlayıcı C-4 lerde patlamıştı. Yer sarsılmıştı. Mirza'nın paraşütü patlamanın etkisi ile sürüklenmiş ve Mirza yere çakılmıştı. Sırt üstü yatıyordu. Ölüm Meleği ve Sebastian yanan bağıran askerlere aldırmadan arabalarına atladılar. Mirza'nın düştüğü yere doğru gidiyorlardı. Mersin Üssü alev alev yanıyordu. Patlamaların arka arkası kesilmiyordu. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'nin Koca üssü yok etmeleri yarım saatlerini almıştı.
Sivilleri ve çocukları öldüren israil askerleri zombilerle mücadeleye karşı iyi eğitimli olabilirlerdi ama bir kontra gerilla saldırısına karşı deneyimsiz olmalarının cezasını yanarak vücutları parçalanarak ödemişlerdi. 

Ölüm Meleği ve Sebastian hızlıca Mirza'nın yanına araba ile gittiler.

Sebastian : Hadi kanka kalk gidiyoruz.

Mirza : Nereye gidelim ? Kodes ile konuş işlem tamam mıymış ?

Sebastian : Tamam dur arayayım. Kodes.

Kodes : Efendim Sebastian.

Sebastian : Mektup yerine ulaştımı ?

Kodes : Ulaştı. İadeli tahütlü.

Sebastian : Görevini hatırlatmama gerek var mı ?

Kodes : Dün gibi aklımda.

Sebastian : Mirza'nında sana selamı var.

Kodes : Görüşmek üzere. Aleyküm Selam.   



Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği yola koyulmuşlardı.

Ölüm Meleği : Şu zombiler sinilerimi bozuyor

Sebastian : Neden ? Zombilere fark edilmiyoruz bile. Bizi zombi sanıyorlar. Sen ne dersin Mirza ?

Mirza : Benden yana bir sorun yok.

Sebastian : Şu ilerideki DxN Kamyoneti değil mi ?

Mirza : Evet.

Ölüm Meleği : Roket Atar ile indireyim şu piçleri.

Mirza : Neden ?

Ölüm Meleği : Sinirlerimi bozuyorlarda ondan.

Mirza : Boşver. Şimdilik kalsınlar.

Ölüm Meleği : Onlarda bizi görüyor ama.

Sebastian : Görsünler korkumuz yok.

Ölüm Meleği : Keşke helikopteri patlatmasaydın.

Sebastian : Evet ileride ihtiyacımız olabilir.

Mirza : Sorun yok beyler ihtiyacımız olduğunda bir tane daha alırım.



Üç gün sonra Antalya açıklarında bir gemi :

Barut : Bu Mirza 'yı kendi ellerimle öldüreceğim.

Nilay : Öldüreceksin tabikide canım. O fırsatı sana vereceğim. Öyle bir oyun oynayacağım ki onlara aklın şaşacak.

Barut : Sana güveniyorum..

Nilay : Öp beni aşkım. Senden bir çocuğum olsun..

Barut : Gel aşkım.


Aynı anda  ( Ölüm - Yıldız) ' ı

Sebastian Leyla 'nın dudaklarını öpüyordu. Leyla'nın dudaklarını öperek usulca yatağa yatırdı. Leyla'nın bütün vücudunu okşuyordu. Leyla ise kendisini Sebastian'ın kollarına bırakmıştı. Sebastian Leyla ile sevişmeye devam ederken.

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Sebastian : Şimdi tam sırası demi. Lanet olsun.

Sebastian yastığın altından aldığı silah ile birlikte sadece üstünde boxer ile dışarı çıktı..

15 Eylül 2012 Cumartesi

33. Bölüm İmam'ın Ordusu

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ( Ölüm Yıldızı ) Kalesine Geri dönmüşlerdi. Dinleniyorlardı. Yaralarını sarıyorlardı. Yorgunlardı. Barut ve kardeşleri ile yaptıkları kavga bütün enerjilerini tüketmişti.


3 Gün Sonra :

Ölüm Meleği : Barut'u bu kadar güçlendiren şey ne Mirza sen biliyor musun ?

Mirza : Bilmiyorum. Ama iyi çalışmış.

Ölüm Meleği : Yapma Mirza onun gibi yumruk atan bir adam ile daha önce hiç dövüşmedim ben.

Mirza : Hiç kimse hayat kadar sert vuramaz Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Felsefe yapmanın sırası mı ?

Mirza : Tam vaktindeyiz felsefenin.

Sebastian : Kim ki bunun kardeşi sen öldürmüşsün ?

Mirza : Evet öldürdüm.

Sebastian : Ne zaman öldürdün ve benim neden haberim yok ?

Mirza : Birim beni tutukladığı zaman öldürdüm. Sadece kafa attım ve burun kemikleri beynine girdi.

Sebastian : Senin şu attığın kafalara hastayım.

Mirza : Zaten kafa attıklarımda hastalanıyorlar.

Ölüm Meleği : Omuzun nasıl oldu Sebastian ?

Sebastian : Çok daha iyi. Sağol.

Makine : Dışarıda Hareketlilik var. Termal hareketlilik gözlendi. 1 Metre ileride.

Sebastian : Kameraları o tarafa çevir sexy ses .

Makine : Emredersiniz Sahip San Sebastian.

Makine kameraları bir anda ormanlık alana çevirdi.

Üç kişi birisi erkek ikisi kız yürüyerek ( Ölüm Yıldızı) na doğru yürüyorlardı. İçlerinden teki ise topallıyordu. 

Ölüm Meleği : Kim lan bunlar ?

Mirza : Siz oturun ben bakarım.

Ölüm Meleği : Olmaz birlikte gidelim. Tuzak olabilir.

Mirza : Tuzak olabileceği için sen ve Sebastian burada kalıyorsunuz ya.

Ölüm Meleği : Sebastian burada kalsın yeter. Biz gidelim.

Mirza : Tamam hadi gidelim.



Mirza ve Ölüm Meleği Yol üstünde onlara doğru gelen üç kişiyi karşılamak için bekliyorlardı. 


Tayfun : Karşımızda iki tane asker var.

Leyla : Bunlar bize yardımcı olabilirler. Türk askerleri sonuçta. Bizde Türk'üz.

Müge : Evet olabilirler. Neden olmasınlar. Durumumuzu anlatırız onlara. Kalacak bir yer ve yemek verebilirler onlarla güvende olabiliriz.

Tayfun : Ben artık hiç kimseye güvenemiyorum. Başımıza gelenlerden sonra.

Müge : Al benden de o kadar fakat günlerdir zombilerden kaçıyoruz. Artık çok yorulduk.


Mirza ve Ölüm Meleği Konuşulanları duyabiliyorlardı.

Mirza : Duyuyor musun ?

Ölüm Meleği : Evet duyuyorum. Belki bunu 50-60 kişiden daha duydum.

Tayfun : Merhaba komutanım. Biz ..

Ölüm Meleği : Dur tahmin edeyim. Siz şimdi Zombilerden kaçıyordunuz. Önce AVM ye gitme planı yaptınız ama o plan tutmadı. Grubunuzdaki 10 yada 15 kişiyi de zombiler ısırıp öldürdü. Yediler sizi.

Tayfun : Hayır biz imamın ordusunun kampından kaçtık buraya kadar kendi imkanlarımızla geldik.

Ölüm Meleği : İmamın ordusu mu ?

Tayfun : Duymadınız mı ?

Ölüm Meleği : Duyduk. Duymadık demedim ama neden kaçtınız ki ?

Müge : Lütfen iki gündür yoldayız ve çok açız. Çokta yorgunuz. Bize lütfen içeriye alın. Her şeyi konuşuruz.

Ölüm Meleği : Gelin bakalım.

Müge Leyla ve Tayfun  Ölüm Meleği ve Mirza içeriye girmişlerdi.


Leyla Tayfun ve Müge Gerçekten de çok karınları acıkmıştı. Masaya oturdular ve hızlı bir şekilde tıka basa yemeye başladılar. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'de onların bu kadar iştahla yemesini şaşırıp onlara bakıyorlardı. Yemeklerini yemişlerdi.


Tayfun : Yemek için çok teşekkür ederiz. Biraz da dinlenebilir miyiz burada ? Sonra gideriz. Sorun çıkartmayız.

Mirza : Gitmesine gidersiniz ne zaman isterseniz sorun değil. Fakat imam'ın ordusundan mı kaçtınız ? Orasını pek anlamadım da ben.

Tayfun : Evet oradan kaçtık.

Mirza : Nasıl oldu ?

Tayfun : Virüs başladığında avcılar kampüsündeydik. Orada öğrenciydik bir zamanlar. Sonra oradan kaçmayı başardık. Eyüp'e doğru gittik. Neden o tarafa gittik bilmiyorum. Ama tek boş yol orasıydı. Sonra orada etrafımız zombiler tarafından sarılmaya başladı. İmamın ordusundan bir komutan geldi ve bizi kurtardı. Kurtulduk diye düşündük. Çok sevindik. Ama erken sevinmişiz. Kale gibi bir yere gittik. Sur içi Fatih tarafında. Her tarafta surlarla kaplı bir yer. Orada beni temizlik işlerinde filan çalıştırdılar. Bütün işleri kurtardıkları erkekler yapıyordu yemekleri bulaşığı temizliği. Karşı gelen olursa da öldürüyorlardı. Acımaları hiç yoktu. Kadınları kızları ise grup sexe zorluyorlardı. Karşı gelen olursa da kızların gözlerinin önünde ailelerini öldürüyorlardı. Sadece grup sex değil tabikide. Bir askerin hoşuna gittiği bir kız ile birlikte olma hakkı vardı. Onlara göre bu son derece normaldi. Çünkü artık kıyametin geldiğini ve gerçek inanlardan oluşan bir ordu için çoğalmaları gerektiğini düşünüyorlar. Ergenliğe girmiş her kızla defalarca birlikte oluyorlar. Yada artık çocuğu olmayacağı belli 50-60 yaşında kadınlarla. Fark etmiyordu bu onlar için.

Ölüm Meleği : Şerefsizler.

Müge : En kötüsüde o kıllı göbekli yaşlı kötü kokan adamlarla birlikte olmaktı. Çok zordu. Vücudumun her tarafı diş izi. Şerefsizler ısırıyorlardı.

Tayfun : Beğendikleri ufak erkek çocukları ile de ilişkiye girdikleride doğru. Orası tam anlamıyla cehennem. Pislik.

Ölüm Meleği : Şerefsizlik bu !

Sebastian : İmam'ın ordusu..

Leyla : Onlara göre bu son derece normal. Hiç yadırgamıyorlar bile. Savaşacak ordunun morale ihtiyacı varmış. Ve savaşırken akılları cinselliğe kaymasın diye bunları yaptıklarını da anlatıyorlar. Avcılardaki ve cevre üniversitelerin kız öğrenci yurtlarından kurtardıkları kızların hepsini kullanıyorlar şu anda. Bir çok kız bunlar yüzünden intihar etti.

Müge : İntihar edilmeyecek gibi de değil ki.

Mirza : Siz dinlenin arkadaşlar. Sebastian arkadaşlara dinlenecekleri yerleri gösterir misin ?

Sebastian : Elbette.


Sebastian Tayfun Müge ve Leyla'nın dinlenmeleri için bir oda gösterdi. Odanın içindeki duş'uda gösterdi. Bir şey isteyecek olurlarsa da '' Kırmızı butona basıp bana seslenirsiniz '' diye ekledi. Sonra üçüne birden bakarak '' Üzgünüm ama kapınızı kilitlemek zorundayım. Dinlenmeniz bitince söylersiniz kapınızı açarım. Bu kişisel bir şey değil yanlış anlamayın. Burada esir değil misafirimizsiniz '' diyerek odadan ayrıldı ve makina ya talimat vererek kapıyı kapattı.


Müge : Biz neden bunlara güveniyoruz ki ? Tayfun her şeyi anlatmak zorunda mıydın ?

Tayfun : Bunlar belki bize yardım edebilirler diye düşündüm. Bilmiyorum orada kurtarılmayı bekleyen çok insan var bizim gibi.

Leyla : Tayfun haklı Müge. Önce dinlenelim ondan sonra düşünürüz. Ben önce duş alıp sonra yatacağım.

Müge : Genede temkinli olmalıyız.

Tayfun : Bu adamlar bizi koruyabilirler her şeyden. Bu adamlar iyi bunu hissedebiliyorum.


Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'nin yanına döndü.

Ölüm Meleği : Ne düşünüyorsunuz beyler ?

Mirza : Gidip saldıralım.

Ölüm Meleği : Bende seninle aynı fikirdeyim ama düşman sayısını artırmamız ne kadar doğru ?

Sebastian : Korkuyor musun ?

Ölüm Meleği : Korktuğumdan değil. Başımız Adrenalin ile derte. Sonra mossad var. Eminim yakında örgüt te peşimize düşecektir. Sonra hapishaneye zombileri gönderenler var. Kaç kişiyiz ki ? topu topu. daha fazla düşman mı ? kazanalım. Çünkü imamın ordusunun tek bir yerde askeri birliği olduğunu sanmıyorum. Çok derin bir oluşum.

Sebastian : Adrenalin ile sorunu olan sensin. Biz değil.

Ölüm Meleği : Sen ben mi var ? Sebastian.

Mirza : Ölüm Meleği düşüncene katılmamak içten bile değil. Ama biz burada oturup bunu tartışırken bile ufacık bir kız çocuğuna yada erkek çocuğuna birisi tecavüz ederek öldürüyor olabilir şu anda.

Ölüm Meleği : Bence şu Barut ve kardeşlerini sonra da şu bizi öldürmek isteyenler kimse onları yok ettikten sonra bu işle ilgilenelim.

Mirza : Barut ve kardeşlerinin saldırmalarını bekleyeceğiz. Adrenalin Komutanı'nın haberini bekleyeceğiz. Başka çaremiz yok. Adam bizden kat kat güçlü pusu kurarak indireceğiz.

Ölüm Meleği : Onda hem fikirim fakat ona biz pusu kurarken imam'ın ordusundan başka birilerine yem olabiliriz. Adamlar Dini sömürüyorlar sende biliyorsun. Cennet'e gideceksiniz biz İmam'ın Ordusuyuz diyerek bir çok inanan saf mümini kandırıp beyinlerini yıkayıp bir evde bile aç susuz yaşatıp bizim gelmemizi bekletebilirler. Ve bu ordu sadece Türklerden oluşmuyor sende biliyorsun. İçlerinde bir çok arap ve afrikalı insanlarda var.

Mirza : Sebastian senin düşüncen nedir ?

Sebastian : Ölüm Meleğine bir noktada katılıyorum. Fakat Adrenalin düşmanımız değil. Bize barut ve kardeşlerinin saldırısını söylemese belkide bir çok oluşum yerle bir olmuştu şimdiye.

Ölüm Meleği : Onu yapmalarının sebebi Barut'tan korktukları için olmasın ?

Sebastian : Neden yaptığı çok önemli değil ama. Sevgilin ve Kardeşin yaşıyorsa şu anda onlar nefes alıyorsa benim de biraz katkım var. Saygı göstermeyi denemelisin bana. Ben olmasam belki ölmüştün.

Ölüm Meleği : Ölmek umurumda değil. Bu ülkede yüzlerce benden daha iyi asker var. Yeter ki inansınlar.

Sebastian : İmam'ın ordusuna saldırmıştık hatırlarsın Mirza 2009 yılında. Örgütten çok daha tehlikeliler. Hizbullah tan daha tehlikeliler. Kabul ediyorum. Fakat Barut meselesini kapattıktan sonra böyle bir saldırıyı düzenlememiz çok daha iyi olur diye düşünmek biraz saçma. Çünkü kendimizi düşünseydik. Ağır silahlar ile donanır sonra yanımıza bir kaç kız alır ve bir adayı zombilerden temizler orada ömrümüzün sonuna kadar ense yaparak yaşayabilirdik. Ama bizim misyonumuz bu ülke için. Bu ülkede yaşayacak bir Türk için bile kendini feda etmektir.

Ölüm Meleği : Sen onu yanlış yorumluyorsun '' ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyetinden bir kişi dahi yaşayacak ise 1000 lerce Türk Vatandaşı feda edilir  '' Demek ki bizim içinde birileri feda edilebilir.

Sebastian : Benim görüşüm kız gibi saklanmak yerine saldırmaktır.

Ölüm Meleği : Barutta bize saldırırsa onlara biz saldırırken.

Sebastian : Vatan sağ olsun. Madalya alamayız belki ama. Genede vatan sağ olsun. Ben saldıralım derim.

Ölüm Meleği : Saldıracak isek güzel bir plan yapmalıyız. Şu Tayfundan gerekli bütün bilgileri almalıyız.

Mirza  : Aslına bakarsanız Ölüm Meleği de Sebastian da  haklı. Barut meselesini çözmemiz gerekiyor. Ne yapacak bilmiyoruz. 3 gündür ses çıkmadı. Saldırı hazırlığı yapıp yapmadığını bile bilmiyoruz. ve bu sessizlik canımı sıkıyor. Öbür taraftan bakarsanız Türk vatandaşlarını kurtarmamız gerekiyor. Bence gidelim ve saldıralım. Ama üçümüz de aynı düşüncede olacak isek .
Ölüm Meleği Biraz düşün.

Ölüm Meleği : Siz saldıralım diyorsanız . sorun değil saldırırız.

Sebastian : İçimi rahatlattın.

Ölüm Meleği : Senin benimle bir derdin mi var ?

Sebastian : Seninle bir derdim olursa bunu ilk sen duyarsın. Neyse ben biraz Playstation 3 de Resident Evil oynayayım da biraz zombi öldüreyim.

Ölüm Meleği : Bütün dünyayı zombiler sarmış durumda iken Zombi oyunu mu oynayacaksın ?

Sebastian : Evet.. Zekamı geliştiriyor Playstation Oyunları. En sevdiğim ise Resident Evil. Filmleride Harika. Zombiler olmasaydı Resident Evil 4 ü ve 5 i kesin çekerlerdi bizde izlerdik ne güzel. Lanet zombilere kızgınım. Çünkü güzel kalçalı alice muhtemelen zombi olmuştur.

Ölüm Meleği : Sen ne yapacaksın Mirza ?

Mirza : Biraz ağırlık çalışıp yatacağım Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Bu fikre bende katılıyorum o zaman. Kulağıma güzel geliyor.

Sebastian : Yalaka ..

Ölüm Meleği : Bir şey mi söyledin duyamadım Sebastian ?

Sebastian : Yalarım dedim şu kızı.


Ertesi Sabah : 4. Gün.

Tayfun Leyla ve Müge dinlenmişlerdi. Kilitli kapıyı Sebastian açmış ve onları sabah kahvaltısına davet etmişti. Mirza ve Ölüm Meleği de kahvaltıda hazır bulunuyorlardı. Altı kişi kahvaltıya oturmuşlardı.

Mirza : Tayfun ''imam'ın ordusu hakkında bildiklerini anlatır mısın ? ''

Tayfun : Ne yapacaksınız ki ?

Mirza : Oradaki insanları kurtarmak istiyoruz. O yüzden sizinde yardımınıza ihtiyacımız var.

Tayfun : Nasıl bir yardım ? Ben bir daha hayatta oraya gitmem. Müge ve Leyla'nında oraya gideceklerini pek sanmıyorum.

Müge : Kesinlikle.

Mirza : Oraya gitmenizi istemiyoruz sizden. Sizden sadece içeride kaç tane asker var ? kaç kişi esir ? kaç kişi köle ?

Leyla : Ben Cübbelinin cariyesiydim. Utanarak söylüyorum. Ama hiç birlikte olmadık. Sıra bana gelmemişti çünkü. Fakat yakın koruması acımasız Yavuz ve adamları var. yirmi kişi filanlar. Ondan sonra diğer askerler ise beş yüz kişi kadar sayısı. İçeride tutsakların sayısı da aşağı yukarı iki bin kadar. Ama her geçen gün yenileri geliyor.

Sebastian : Siz nereden kaçtınız peki ?

Tayfun : Bir tane dere yatağı var . Orada surlara giriş için ufak bir delik var.

Sebastian : Bizim vücutları görüyorsun. Oradan geçebilir miyiz sence ?

Tayfun : Evet geçersiniz bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. Dere yatağı kuzeybatı yönünde.

Ölüm Meleği : Burası tam olarak nerede ?

Tayfun : Fatih'in dağlık kısmında. Gecekonduların olduğu yerde.  Kocaman üç tane islami bayrak var.

Ölüm Meleği : Tamam Tayfun sağol.

Tayfun : Ne zaman saldırmayı düşünüyor sunuz?

Sebastian : Bu gece..

Tayfun : Biz burada kalabilir miyiz ? Siz gelene kadar ?

Sebastian : Bu mümkün değil. Kişisel bir şey değil yanlış anlama.

Tayfun : Genede sağ olun.

Müge : Lütfen kalmamıza izin verin.

Sebastian : Size bir önerim var. İleride bu köy yolunu devam ettiğinizde bir tane köy var. Orada kalabilirsiniz. Zombiler yok orada.

Leyla : Doğru mu ? Söylüyorsun.

Sebastian : Evet doğru söylüyorum. Buradan uzaklığı 14 kilometre kadar. Dağlık kesimde ve zombiler orada yok. Size birer tane silah veririm kendinizi korumanız için. Tek yapacağım yardımda bu olur.

Leyla : Peki. Ne yapalım. Hiç mi imkanı yok. Lütfen ?

Sebastian : Yok. Tek seçeneğiniz bu.

Leyla : Peki oraya siz bizi götüremez misiniz ?

Sebastian : Oraya en son gittiğimizde domdom kurşunu ile ateş etmişlerdi bize. Ondan beridir gitmiyoruz. Ama yakınlarına bırakabiliriz.

Müge : Ne diyelim bunada şükür.


4. Gün Akşam üstü :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği Bütün planlarını yapmışlar hazırlıklarını tamamlamışlardı. Leyla Müge ve Tayfun ise gece gitmelerinin daha güvende olacağını düşünerek gece hareket etmek için bekliyorlar ve dinleniyorlardı.
Mirza tek kişilik yatağında uzanmış ve gözleri açık bir şekilde duvara bakıyordu. Bir yandan sigara içiyor bir yandan ise düşünüyordu. Odasında geceyi bekliyordu.
Sebastian ise Leyla ile arkadaşlık kurmuş onunla konuşuyordu. Oturma odasında birlikte Resident Evil oynuyorlardı.
Ölüm Meleği ise kendi odasında düşünüyordu. Uyumaya çalışıyor fakat bir türlü uyuyamıyordu. Deniz'i , Kardeşini , ve Arkadaşlarının durumunu merak ediyor ve düşünüyordu.

Gece Yarısı :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ile birlikte Leyla Müge ve Tayfun da ( Ölüm - Yıldız ) ından çıktılar. Sebastian '' Kapan '' diye komut verdi makineye. Ve ( Ölüm - Yıldız ) ı bir anda çatıları tamamen çelikten bir kalkan ile kapandı. Leyla Müge ve Tayfun ise bu görüntü karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Kocaman ev çelikten bir kibrit kutusunu andırmıştı. Sebastian '' şimdi gidebiliriz '' dedi. Arabaya bağlı iki zombiyi gören Leyla Müge ve Tayfun korkmuşlardı. Sebastian kapıyı açtı ve lütfen içeriye girin zararsızlardır diyerek kapıları açtı. Leyla Müge ve Tayfun korkarak ve çekinerek arabaya bindiler. Ölüm Meleği - Sebastian ve Mirza da binmişti. Köye doğru sürdü Mirza. 10 Kilometre kadar gittikten sonra Tayfun Leyla ve Müge 'yi indirdiler. Ve sonra geri dönerek gerçek hedeflerine doğru yola koyuldular. Arabada sessizlik hakimdi. İki zombi dışarıda sallanırken Siyah hummerları ile gidiyorlardı. Ve etraftaki zombiler onlara aldırmıyordu bile. Fatih'in dağlık iç kısımdaki varoşlara varmışlardı. Bir çok varoş evi yanmıştı. Yollarda insan kemikleri kafa tasları vardı. İnsan kemiklerine aldırmadan ilerlediler. Sonunda bayraklarını gördükleri surların kenarına kadar gelmişlerdi. Dere yatağını takip ettikleri için girişi kolay bulmuşlardı. Sessizce ufak gizli girişten sürünerek içeriye doğru girdiler. Dere çok kötü kokuyordu. İdrar ve bok kokularını geçerek surlardan içeriye girmeyi başarmışlardı. Etraf ne çok karanlık nede çok aydınlıktı. Döner projektörlere yakalanmadan hareket etmeye başlamışlardı. 15 metre kadar kalenin içinden şatoya doğru hızlıca yürüdüler. Mirza '' Dağılalım '' dedi. Ölüm Meleği eliyle sağ tarafı göstererek '' ben bu taraftan '' gidiyorum dedi kısık bir sesle. Sebastian eliyle sol tarafı gösterirken ensesinde bir sineğin ısırışını hissederek elini ensesine götürdü ve götürür götürmez gözleri dönerek bayıldı. Mirza da bir anda bayıldı. Ölüm Meleği silah'ı ile ateş edecek birilerini ararken ve Mirza ile Sebastian'ı bırakamadı. Ve oda ensesinde acı hissederek '' Lanet Olsun '' dedi ve oda bayılmıştı.  


5. Gün Ertesi Sabah :

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian'ı ayrı ayrı hayvan kafeslerinde salondan içeriye doğru getirdiler. İçeride oturanlar tükürüyorlar ve tepki gösteriyorlardı Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ne. Tekerlekli kafesleri sürükleyerek sanık yerinde bıraktı kar maskeli adamlar. ve Kafeslerin yanlarında askerlerin rahat pozisyonunda elleri arkada bekliyorlardı. Mirza yerde oturuyordu kafasını dahi kaldırıp ta nereye geldiğine bakmıyordu. Ölüm Meleği mahkemeyi izlemeye gelen müritlerin gözlerinin içine bakıyordu. Sebastian oturmuş etrafındakilere bakarken onlara gülüyor ve sigara içiyordu. Müritlerden bir tanesi '' Alın şu terbiyesizin sigarasını '' diye bağırdı. Sebastian ise gülerek '' Sen gelip almak ister misin ? '' dedi. Mirza, Ölüm Meleği ve Sebastian için bir mahkeme kurulmuştu. Birden salona Cübbeli bir adam girdi. Cübbeli Adam'ın gelişi ile birlikte bütün salon ayağa kalktı. Kadınlar bir tarafta oturuyor erkekler bir tarafta oturuyordu. Kadınlar kara çarşaflıydılar. Erkekler ise şalvarlı. Hakim Cübbeli Adam dı. Cübbeli Adam yerine oturduğu anda; Bütün salon da onun oturması ile birlikte oturmuştu. Asasını üç kere yere vurdu Cübbeli Adam. 

Cübbeli Adam Ölüm Meleği'ne doğru baktı. Sevgili din kardeşlerim. Bugün Üç İslam düşmanını yargılamak için buradayız. Bunlar islam düşmanı olsalar bile. Kutsal kitap'ımızda yazdığı gibi herkesin yargılanması gerekmekte ve kitabımızdaki hükümlere göre yargılayacağız. Hiç şüpheniz olmasın ki adil bir yargılama olacaktır. Dişe diş. Kan'a kan.

Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !

Ölüm Meleği : Ne diyorsun Cübbeli ?

Cübbeli Adam : Saygısızlık etme. Saygısızlığın suçu dilinin kesilmesidir.

Ölüm Meleği : Dilimi kessen bile saygısızlık yaparım sana. Öldüğün zaman mezarına işerim gene saygısızlık olabilir. O yüzden keseceğin yeri dikkatli kes.

Cübbeli Adam : Ölüm Meleği Senin bir tarafını keser öbür tarafına monte eder seni öyle sokaklarda gezdiririm. Neyse özür diliyorum din kardeşlerim sizden. 1994-2008 yılları arasında Adrenalin'de görev aldın. Bize çok fazla zararın dokunmadı fakat. Dostlarımız Hizbullah ve diğer kardeşlerimizin öldürülmelerinde bizzat görevler aldın. Kardeşlerimizi katlettin.

Ölüm Meleği : Bunu yeni mi öğrendin ?

Cübbeli Adam : Seni senden daha iyi tanıyoruz Ölüm Meleği !

Ölüm Meleği : Beni öldürmek isteyen herkesin son sözlerini tekrarladın.

Cübbeli Adam : Sağ kolun ve takım çavuşun Sansar.

Ölüm Meleği : Öldü. Ben Öldürdüm.  ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Strateji uzmanın Asit.

Ölüm Meleği : Asit. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Arkadaşların Mustafa ve Hizbullah'a helikopter satarken yakalanan Tuncay.

Ölüm Meleği : Mustafa Öldü.  Ben Öldürdüm. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Tetikçilerinden Serseri Ferit.

Ölüm Meleği : Serseri Ferit Öldü. Ben Öldürdüm. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Tetikçilerinden Cumali.

Ölüm Meleği : Cumali Öldü. Ben Öldürdüm.  ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Kardeşin Ateş. Sevgilin Deniz.

Ölüm Meleği : Onların adını ağzına alma lan. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam :  Hiç düşünmedin mi ? Bir gün bu yaptıklarımın hesabını vereceğim diye ? O gün geldiğinde ne diyeceğim diye ?

Ölüm Meleği : Sanane . Sana mı vereceğim bu hesabı. Cübbeli.

Cübbeli Adam : Hiç düşünmedin mi ? Azrail'in ismini Ölüm Meleği diye çevirip te kendine kod adı yaptığında bir gün adaşının gelipte senin de canını alacağını ?

Ölüm Meleği : Ben kod adımdan nefret ediyorum ! İçini rahatlattı mı ?

Cübbeli Adam : Hiç düşünmedin mi ? bir gün seninde hesap vereceğini ?

Ölüm Meleği : Sen ve etrafında kiler kafayı yemişsiniz. Ne diyeceksen de.

Cübbeli Adam :  Kendini Savun. Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Sen nesin ki sana açıkla yapma gereğinde bulunayım.

Cübbeli Adam : Buradaki hükmünü kesecek kişiyim.

Ölüm Meleği : Keste görelim lan.

Cübbeli Adam : Ölüm Meleği cezan iple asılarak ölmektir. İpte sallanırken müslüman kardeşlerimize yaptığın zulmün bedelini ödeyip pişman olup Allah'tan af dileyeceğini umuyorum. Allah ın merhameti büyüktür. Ona sığın ve tövbe et.



Cübbeli Adam Asasını üç kere yere vurdu ve Sebastian'a doğru baktı.



Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !

Sebastian :  Genelde becerdiğim karılar bu kadar çok ismimi ardı arkasına tekrarlar. Ve bu bana çok zevk verir. Sana ne diye sesleniyorlar ? Cübbeli devam et. Geliyorum Cübbeli ? Diyemi ?

Cübbeli Adam :  Kendini çok zeki sanıyorsun değil mi ? Seni hemen öldürmem için hakaret ediyorsun. Evcil köpeğin Mirza ile birlikte mükemmel ikilisiniz demi ? Çok sert askerlersiniz ?

Sebastian : Bir konuda anlaşalım. Burada tek bir sürü görüyorum oda sizsiniz. İt Köpek sürüsü.  Evet bizi yakaladın hakkını vermem gerekir.

Cübbeli Adam : Sizin o tank gibi aracınızın ışıkları 15 kilometre öteden gözüküyor. İşte bu kadar zeki askerlersiniz.

Sebastian : Onu hesaba katamadık. Grup sexe odaklanacağını düşündüğümüzden.

Cübbeli Adam : Zavallı Sebastian.

Sebastian : Cübbeli sende öleceksin.

Cübbeli Adam : Ben ölünce cennete. Sen ölünce ise cehennem ateş'inde yanacaksın.

Sebastian : Sen kafayı yemişsin.. Acıyorum sana.

Cübbeli Adam : Bizim gözümüzdeki perdeler kalktı. Biz Allah'ın askerleriyiz. Düşmanlarımızı yenmemiz için Allah bize güç ve kudret verdi.

Sebastian : Ne için savaşıyor sunuz ?

Cübbeli Adam : Allah rızası için.

Sebastian : Bizi neden öldüreceksiniz ?

Cübbeli Adam : İslam-a karşı olduğunuz için. Yılanın başını küçükken ezmek gerekir.

Sebastian : Biz yılansak siz nesiniz ?

Cübbeli Adam : Sizin başınızı ezecek şahiniz. Kartalız.

Sebastian : Wow. Cübbeli kartal. Zikir'e davet ediyorum seni.

Cübbeli Adam : Sanık Sebastian'a savunması soruldu. Mirza ile birlikte bir çok islam hareketini engellediğini biliyoruz. Buraya da bizi öldürmek için geldi. 2008 ve 2009 un intikamını almak bugüne nasipmiş. Çok bekledik çok sabrettik ama Allah'ım bu günleride bize nasip etti görmeyi.

Sebastian : Evet sizi öldürmek için geldim.

Cübbeli Adam : Cezan önce hadım edilmektir. Sonra ise yağlı kazığa oturtulmaktır.

Sebastian : Öldüreceksen adam gibi öldür lan. Şerefsizliğin lüzumu yok.

Cübbeli Adam : İnfazı son infazdır.

Sebastian : Şerefinize tüküreyim sizin. Hepinizi cehennemde bekliyor olacağım.

Cübbeli Adam : Senin ölün leş. Biz ise ölü değiliz.

Sebastian : Şerefsiz köpek . Öldüreceksen adam gibi öldür.



Cübbeli Adam Asasını üç kere yere vurdu ve Mirza'ya doğru baktı.



Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !
Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !
Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !

Mirza Cübbeli Adam'ı ciddiye almadan. Onun suratına bile bakmadan oturuyordu. Ve cebinden bir paket sigara çıkardı. İçinden bir dal aldı ve onu yakıp içiyordu.

Cübbeli Adam : Hayvan kafesinin içinde olan. Fakat öldüğü zaman keşke hayvan olsaydım diyecek Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Senin yerin bizde ayrıdır. Acımasız merhametsiz Mirza. En büyük düşmanımız sensin bizim.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Keşke toprak olsaydım diye yalvaracaksın. Allah'ım beni geri gönder diye yalvaracaksın. Ama senin için çok geç olacak. Zavallı Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Ey Mirza Hakkındaki suçlamalar için ne söyleyeceksin ?

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : 2008 ve 2009 Yıllarında bizim çok canımızı yaktın. Bir çok mümin kardeşimiz senin yüzünden şehit oldu. Cennet'in saadet şerbetini içmeyi Allah nasip etti onlara. Bir çok kardeşimiz senin silah'ından çıkan kurşunlarla şehit oldu. ve bugün o gündür ki .. hesabı bu dünyada sorulacak. Öbür dünyada ise Cehennem ateşinde sonsuz bir azap ile yanarak çekeceksin. Sonsuz azab ile yaşayacaksın.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Cehennem azabından seni kim koruyacak ey Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Burada bulunan bütün mümin kardeşlerimin ya oğlunu ya kardeşini ya kocasını yada babasını öldürdün. Sırf bu yüzden öleceksin Mirza.

Mirza 'nın sigarası bitmişti. Ama hala Cübbeli Adam'ı umursamadan başı öne eğik yere bakıyordu. Mirza'nın bu davranışına salonda bulunanlar dahil herkes şaşırmıştı.

Cübbeli Adam : Mirza kendini savunabilirsin ? Her idam mahkumuna son sözü sorulur.

Mirza : hala Cübbeli Adam'ı umursamadan başı öne eğik yere bakıyordu

Cübbeli Adam : Kendini savunacak mısın ?

Mirza : Allah birdir. Hz. Muhammet (S.A.V.) onun elçisidir.

Cübbeli Adam : Müslüman olduğunu mu söylüyorsun sen bana ?

Mirza : Allah birdir. Hz. Muhammet (S.A.V.) onun elçisidir.

Cübbeli Adam : Ölümden korktuğun için. İdam edileceğin için bunları söylüyor yalancı.

Mirza : Ben yalan söylemem. Ölümden de korkum yok. Bu kadar soytarılık yeter. Öldüreceksen öldür.

Cübbeli Adam : Seni yavaş yavaş öldüreceğim. Acı çekeceksin.

Mirza : Bunu bana diyen senden önce yüzlerce insan şu an toprak altında. Tavsiyeme dikkat et. Öldüreceksen hemen öldür.

Cübbeli Adam : Sana bir soru soracağım. Neden imam'ın ordusuna karşı gelip. Binlerce mümin'i öldürdün ?

Mirza : Binlerce müridini öldürmem için. Seni öldürmem için binlerce neden var. 12 Yaşındaki kız çocuklarına tecavüz eden şehinizi ve müritlerinizi öldürmem için yeterli bir neden. Sabi sübyan demeden grup sex yapan zevk ve şehvet düşkünü nefisleriniz. Ağınıza düşürdüğünüz kızlara yaptıklarınız ve yaptırdıklarınız. Uyuşturucu ticaretiniz. Size yardım etmeyen insanlara yaptığınız işkenceler. Kaçırıp öldürdüğünüz iş adamları. Silah kaçakçılığı. Devlet'e ve hanedanlığa karşı gelmeniz ve Cennet ve Cehennem'i ağzınızdan düşürmeyen sizler ; Her yaptığınız işin günah olduğunu en iyi bilenlerdensiniz. Fakat bunu islami bir maske altında yaptığınız takdirde ise sizin ölülerinize şehit. bizim ölülerimize ise leş diyorsunuz. Dini arkanıza alıp burada bulunan aptal sürülerini güdüyorsunuz.  Aldığınız nefes bile haram sizin.

Cübbeli Adam : İFTİRACI ..

Mirza : Ben öldüğümde öldürdüklerimin hesabını veririm. Yada veremem.  Ama siz yaptıklarınızın ve yaptırdıklarınızın hesabını nasıl vereceksiniz. Ben Devletimin bekası için yaptım. Siz ne için yaptınız ? Uyuşturucuyu ve silah kaçakçılığını hangi Din adına yaptınız ? Para dini mi ? Ben ve Sebastian Öldürdüğümüz her şeyi devletimiz ve milletimiz için yaptık. Onlar sıcak yataklarında yatsınlar diye. 12 yaşındaki erkek yada kız çocuklarına ettiğiniz tecavüzü hangi sebeple yaptınız ?

Cübbeli Adam : Haddini bil. Bu ne cesaret ? Af dile köpek ! Diz çök ve tövbe et. Biz şu an savaştayız ve düşmanlarımıza karşı üstün gelebilmek için insani ihtiyaçlara ihtiyacımız var.

Mirza : Ben bir tek Allah'ın önünde diz çökerim.. Sen ve ben eşitiz. Sen kimsin ki senden merhamet dileneyim.

Cübbeli Adam : Tövbe et. Ayaklarıma kapan ve Kuran-ı Kerim 'e el bas. Bize çalışacağına dair yemin et. Ve seni ve arkadaşlarını affedeyim.

Mirza : Benim ağzımdan çıkan hiç bir kelime için Kuran-ı Kerim 'e el basmama gerek yok.

Cübbeli Adam : Tamam olacak mısın Köpeğimiz ?

Mirza : Senin köpeğin olmaktansa , Cehennemde binlerce sene yanmaya hazırım ben.

Cübbeli Adam : Seni diri diri toprağa gömüyoruz. Bu gece.

Mirza : Gece geç. Öğle nazamına mütakin gömün.

Cübbeli Adam : Götürün ve uyuşturun. Her şeyi duysun ve görsün ama parmağını dahi kaldıramasın. Hükmünü kestim senin.

Mirza :  Hüküm yalnızca Allah'ındır. Yusuf Suresi 40.

Sebastian : Eğer Mirza yı öldürürseniz hepinizi canlı canlı yakarım. Allah'a yemin ederim ki sizin ölünüze bakıp güleceğim.




5. Gün Akşam Saat 21:00 ..

Mirza Elleri Kolları ve ayakları bağlanmamış şekilde tabut'un içine konulmuştu. Boynundan enjekte edilen iğne yüzünden ellerini dahi oynatamıyordu. Tabut'u altı tane adam taşıyorlardı. Adamların amacı Mirza'yı diri diri gömmekti. Mirza'nın içinde bulunan tabutu diklemesine bir duvara dayadılar ve Tabutun kapağını açtılar. Amerikan tabutlarından dı Mirza'nın içinde bulunduğu tabut. Cübbe giymiş adam Mirza ya ve orada bulunan bütün müritlere baktı. Cübbenin kapşonunu kafasına geçirmişti o yüzden yüzü görünmüyordu. Mirza'yı getirdikleri yer karanlıktı zaten. Mağara bodrum zindan gibi bir yerdi. Sadece bazı müritlerin ellerindeki meşaleler yanıyordu. Cübbeli adam Mirza'ya baktı ve birden bağırmaya başladı :


Cübbeli Adam : Daim olan ve mülk sahibi Allah'tır.

Cübbeli Adam : Ben sana söylemedim mi ? Öldüğün zaman her şeyi görebilirsin.

Cübbeli Adam : Perdeler birazdan gözünden kalkacak.

Cübbeli Adam : Her şeyin hakikatini birazdan göreceksin.

Cübbeli Adam : Şu an bütün miskinler yatmaktalar.

Cübbeli Adam : Bir gün gelecek hepsi uyanacaklar.

Cübbeli Adam : Ama şu görmüş olduğun köpek senin kötü amelindir.


Cübbeli Adam: O gün insan önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı olacak !! inkarcı kişi keşke toprak olsaydım diyecek

Müritler Hep Bir Ağızdan : Keşke toprak olsaydım. Keşke toprak olsaydım.

Cübbeli Adam : Önüne bak Mirza. Bu çukuru görüyor musun. İşte bu senin yalnız kalacağın ebedi evin. İşte seni doğumundan beri bekleyen evin. Bu kabrin sahibi kurtlar ve böceklerdir.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Önüne bak Mirza. Bu çukuru görüyor musun. İşte bu senin yalnız kalacağın ebedi evin. İşte seni doğumundan beri bekleyen evin. Bu kabrin sahibi kurtlar ve böceklerdir.

Cübbeli Adam : Burası kefenin çürüyeceği saçlarının döküleceği derilerin parçalanacağı gözlerinin akacağı irin ve kanının aktığı yerdir.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Burası kefenin çürüyeceği saçlarının döküleceği derilerin parçalanacağı gözlerinin akacağı irin ve kanının aktığı yerdir.

Cübbeli Adam : İşte burası senin MEZARINDIR

Müritler Hep Bir Ağızdan : İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!!

Cübbeli Adam :  Öldükten sonra mezara gömdürdü.

Cübbeli Adam : Andolsun ki sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Ve bu dünyada verdiğimiz şeyleri geride bırakacaksınız

Cübbeli Adam : Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve dünyada size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Öldükten sonra mezara gömdürdü.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Andolsun ki sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Ve bu dünyada verdiğimiz şeyleri geride bırakacaksınız

Müritler Hep Bir Ağızdan : Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve dünyada size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız.


Mirza'yı tabutla beraber diri diri mezar'ın içine yerleştirdiler. Ve üzerine toprak atmaya başladılar. Mirza'yı canlı canlı gömüyorlardı. Kürekler ile diri diri toprağa gömüyorlardı Mirza'yı. Mirza iğnenin etkisi ile kollarını ve bacaklarını kaldıramıyordu. Hiç bir yerini hareket ettiremiyor. Ama görebiliyor ve duyabiliyordu. Mirza'yı Müritler canlı canlı gömerken Cübbeli Adam ve diğer Müritler ise tekrarlıyorlardı '' İşte burası senin Mezarındır '' diye.

Müritler Hep Bir Ağızdan : İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!!

Gömmüşlerdi artık Mirza'yı. Mirza diri diri toprağa gömülmüştü. Karanlık bir tabutun altında yatıyordu Mirza ve hareket edemiyordu. Mirza'nın gördüğü sadece karanlık ve toprak kokusuydu. Tabut dışarıdan kilitliydi. Kilitli olmasa bile Mirza İğnenin etkisinden hareket edemiyordu. Hiç bir kasını çalıştıramıyordu.
Öldürdüğü adamlar geliyordu tek tek aklına. Hepsini nasıl öldürdüğü ve canlarını nasıl aldığını görüyordu. Toprak kokusu geliyordu burnuna. Tabuttun ayak ve baş kısmında bir göz kadar açık bir delik vardı. Oradan azda olsa hava girişi sağlanıyordu. Mirza bütün hayatını film şeridi halinde görmeye başladı. Oksijen yeterli gelmiyordu. yavaş yavaş ve ağır ağır gözleri kapanmaya başlamıştı.
Doğduğu andan tabuta girdiği ana kadar bütün hayatını gördü.


Mirza nın gözüne Zeynep i ilk gördüğü an geldi
Zeynep ile oynadıkları oyunları gördü
Zeynep in doğum gününde gördüğü o anı tekrar gördü
Zeynep in yazdığı mektuplar geldi
Zeynep in sesi kulaklarında çınladı
Zeynep e yazdığı şiirleri gördü
Zeynep in liseye başladığı günü gördü
Zeynep in lise mezuniyetinde olduğu anı gördü
Sebastian ile birlikte Zeynep'in evine bıraktıkları mektuplar şiirler ve kapısının önüne benzinle yazıp çakmakla yaktığı Zeynep yazısı geldi
Hastanede Zeynep i gördüğü an geldi aklına

Parmakları kıpırdamaya başlamıştı.

Zeynep'in doğum günleri geldi aklına.
Zeynep le yaşadığı her anı bir sinema filmi gibi görmeye başladı.
Birlikte gittikleri Titanik filminde Zeynep'in Mirza nın elini tuttuğunu gördü.
Mirza Zeynep'i eve bırakırken , Zeynep Mirza'nın ilk kez yanağından öpüp sonra ise koşarak eve gittiğini gördü. Mirza yanağını tutarak arkasından bakmıştı. İlk kez birisi onu öpmüştü.

Mirza Gözlerini açıp kapatmaya başladı. Göğüs kafesi sıkışıyordu. Ve tabuta vurmaya başladı. Tabuta her vuruşunda toprak kımıldıyordu. Mirza vurmaya devam etti. Defalarca vurdu. Defalarca vurmaya devam etti. Bir yandan zihninde Zeynep ile yaşadıkları anılar hatıralar geliyor. Bir yandan da vurmaya devam ediyordu. Her yumruğuyla biraz daha şiddetli vuruyordu. Bütün gücüyle vuruyordu tabuta artık. Çok dar bir yerden vurmaya devam ediyordu. Nefes alıp verişini artık tamamen bitmek üzereydi. Baygınlık geçirmesine çok az kalmıştı. Ama dayanmaya çalışıyordu. Defalarca vurdu..
Defalarca vurmaya devam etti.
Bütün gücüyle vurdu..
Elleri tabut dan çıkan kıymık parçaları ile dolmuştu. Elleri kanıyordu. Aldırmadı .
Vurmaya devam etti.

Sonunda tabutu kırmayı başardı.

Toprağı eşeleyerek sonunda mezardan çıkmayı başardı.

Derin bir nefes aldı.. Öksürüyordu.

Bir el alkışlıyordu onu..

Yavuz : Saatlerdir tabuttan çıkmanı dört gözle bekliyorum.

Mirza : Beklettiğim için özür dilerim.

Yavuz : Senin çok iyi bir dövüşçü olduğunu duydum. Barut ile kavga edipte hayatta kalan tek insansın.

Mirza : Yok Sebastian ve Ölüm Meleği de var.

Yavuz : Silahlarının hemen şu arkada. Ama beni geçebilirsen.  Bu arada kendimi tanıtayım. Bu yerin savaş timinin başıyım. İsmim Yavuz.

Mirza : Yavuz .. Acımasız demek.

Yavuz : Evet acımasızım.

Yavuz evet acımasızım der demez Mirza ya doğru saldırdı. Ve Mirza'ya yumruk atmaya başladı. Mirza kendini koruyordu fakat Yavuz'un seri yumrukları karşısında pekte şansı yoktu. Yavuz büyük ihtimal ile Kuvvet iğnelerinden kullanıyordu. Barut kadar güçlü olmasa da genede güçlüydü. Mirza kendini koruyor Yavuz saldırıyordu. Yavuz Mirza'yı yerden yere çarpıyordu. Yavuz Mirza'nın kaburgasına vurdu. Mirza'nın kaburgasından kırılma sesi gelmişti. Mirza nın sol dizi yerde sağ dizinden destek alıp kalkmaya çalışırken Yavuz bir yumruk daha atarak Mirza'yı yere serdi. Mirza yerde kan tükürüyordu. Mirza ayağa kalkmaya çalışırken Yavuz Mirza'nın kafasına tekme atıyor. Yada karnına yada ciğerlerine tekmeler atıyordu. Mirza gerçekten de zor durumdaydı. Sol kaburgaları kırılmıştı Mirza'nın. Yavuz Mirza'yı kum çuvalı gibi kaldırdı ve fırlattı. Mirza bir kum çuvalı gibi yere düştü. Mirza ayağa kalkmaya çalışıyor fakat Yavuz ona izin vermiyordu. Mirza ya doğru yaklaşıyordu Yavuz koşarak bir yumruk daha atıyor Mirza gene yere düşüyordu. Yavuz '' Kalk lan '' diye bağırdı ve üstüne doğru tükürdü Mirza'nın. Mirza güç bela ayağa kalktı. Yavuz bir yumruk daha atarak Mirza'yı tekrar yere serdi. Yavuz Mirza'nın yakasından tuttu ve yumruklamaya başladı Mirza'yı. Bir sağ kroşe vuruyor. Bir sol kroşe vuruyordu Mirza'ya. Mirza artık kendinde bile değildi. Yavuz bütün gücü ile yumruklarını Mirza'nın suratına indiriyordu. Mirza'ya vururken '' Babamı öldürdün kahpenin evladı bugün hesaplaşma günüdür'' diyor ve bir yumruk daha atıyordu. Mirza daha Yavuz'a fiske bile vuramamıştı. Yavuz Mirza ya hiç bir şekilde fırsat vermiyor ve dövüyordu. Yavuz Mirza'nın suratına vurmayı bıraktı. Yavuz ayağa kalktı ve Mirza yerde yatıyordu gücünü toparlamaya yerden kalkmaya çalışıyordu. Yavuz ise etrafında dönüyordu Mirza'nın. Mirza ağızındaki kan ve tükürük karışımını yere tükürüyordu. Yavuz ise bir avcı gibi Mirza'nın etrafında dolanıyordu. Mirza'nın karnına doğru bir tekme daha attı. Mirza ise yuvarlandı. Yavuz koşarak bir tekme daha attı Mirza'ya, Mirza tekrar yuvarlandı. Yavuz yanında getirdiği viski şişesini yerden alarak kapağını açtı. Yavuz yerde kıvranan Mirza'ya bakarak '' Bu kadar kötü dövüştüğünü hiç bilmiyordum seni çok abartmışlar Mirza '' diye güldü ve viski şişesini kafasına dikti. Bir yandan viskiyi içiyor bir yandan ise Mirza ya tekmeler savurmaya devam ediyordu. Mirza'nın üzerindeki asker kıyafeti kıp kırmızı bir renk olmuştu. Mirza'dan akan kanlar yerleri de suluyordu. Ağızından burnundan kanlar geliyordu Mirza'nın. Yavuz ise bir yandan viskiyi içiyor bir yandan ise gülüyor ve Mirza'ya tekme atıyordu. Mirza toprağı öpüyordu. Mirza iyice kendinden geçmişti. Yavuz viski şişesini Mirza'nın suratına dökmeye başladı. ve gülerek '' Mirza sende iç tadı çok güzel '' diye alay ediyordu.
Mirza bir anda ayakları ile hızlı bir şekilde dönerek Yavuz'un bacaklarını kilitledi ve Yavuz'u yere düşürdü. Yavuz ne olduğunu bile anlamadan yere düştü. Ve Mirza Yavuz'un boynunu ısırdı. Yavuz acı içinde bağırıyorken Mirza'nın ağızı yüzü Yavuz'un kanı olmuştu. Yavuz'un boynundan kanlar akıyordu. Yavuz'un çok canı yanmıştı. Mirza kopardığı parçayı Yere doğru tükürdü. Yavuz tek eli ile boynunu tutuyordu. Mirza Yavuz'un ayaklarını kilitlemişti zaten. Yavuz kalkmaya çalıştıkça yerde buluyordu kendini.   Mirza Yerdeki viski şişesi ile Yavuz'un kafasına vurdu. Kafasında paramparça oldu viski şişesi. sapındaki kırık parçayı ise Yavuz'un tek gözüne sapladı ve çıkardı. Yavuz acı içinde kıvranıyordu. Viskinin kırık parçasından Yavuz'un gözünü çıkardı Mirza. Yavuz'un çok Canı yanıyordu fakat Mirza Yavuz'un hareket etmesine izin vermiyordu. Çünkü Kilitlemişti ayaklarını. Ve Yavuz'un öteki gözüne de viskinin kırık parçasını soktu. ve tekrar çıkardı. Yavuz öyle bir bağırıyordu ki Mirza sağır olmak üzereydi. Mirza Yavuz'u bıraktı. Üzerindeki atleti çıkartarak Yavuz'un iki gözüne de sardı. Yavuz'un boynuna da Yavuz'un üstündeki yeşil tişörtü bağladı.
Yavuz : Öldür lan beni. Öldür.

Mirza : Öldürmeyeceğim seni.

Yavuz : Neden öldürmeyeceksin.

Mirza : Mirza'yı öldürmeye çok yaklaşan ama şımarıklığı yüzünden iki gözünü kaybeden Yavuz olarak herkese anlatman için.

Mirza Yavuz'un kulaklarına da avucunun içi ile vurdu. Yavuz kulaklarını tutuyordu. şimdi de.

Yavuz'un iki diz kapağını da kırdı Mirza.

Yavuz : Şerefsizlik yapma . Öldür beni. Ben böyle yaşayamam.

Mirza son gücünüde Yavuz'a tamamen harcamıştı. ve yere yığılıp kaldı. Yavuz ise yanında acıdan kıvranıyordu. Mirza Yavuz'un ağzına bağladı ve ellerini de. Yavuz acı içindeydi. Mirza ise yere yığılıp kalmıştı.


2 Saat sonra :

Mirza kendine geldi. Yavuz ise yatıyordu. Kalktı ve merdivenlerden yukarı doğru çıkarken kılıçlarını gördü. Saat gecenin dört bucuğuydu. Kılıçlarını alarak merdivenlerden yukarıya doğru çıktı. Yukarı çıktı ve orada bulunan dört müridin kafalarını gövdelerinden ayırdı. Zindanlara gelmişti. Zindandaki erkekler Mirza dan yardım bekliyorlardı. Öldürdüğü müritlerin tekindeki anahtarları aldı ve Önce Sebastian ile Ölüm Meleği'nin kapısını açtı.

Sebastian : Nerede kaldın geciktin ?

Mirza : Geç gelmeyi severim.

Sebastian : Suratın perşembe pazarı gibi.

Mirza : Aynen Limon satıyor suratım. İstermisin abi bir kilo limon.

Sebastian : Planımız nedir ?

Mirza : Plan filan yok saldırıp yok edeceğiz. Buradaki tutsak arkadaşlarla birlikte.


Mirza - Ölüm Meleği ve Sebastian komutasındaki Tutsaklarla birlikte sayıları 100'ü bulmuştu. Önce silahlığı bastılar ve oradan aldıkları silahlar ile müritleri teker teker öldürüyorlardı. Tutsaklardan da ölenler oluyordu tabikide. Büyük bir çatışma çıkmıştı Müritler ile tutsaklar arasında. Sonunda Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği komutasındaki tutsaklar Müritlerin hepsini öldürmüşler geriye sadece Cübbeli kalmıştı. Ani bir baskın olduğu için bir çok mürit yataklarında uyuyorken ölmüştü zaten. Uyanmalarına bile fırsat tanınmamıştı.

Cübbeli Adam : Mirza lütfen beni öldürme. Ne istersen veririm sana. Seninle anlaşabiliriz. Lütfen. Öldürme beni. Ne olur öldürme beni. Lütfen. Ne istersen yaparım. Bundan sonra sana hizmet ederim. Lütfen Mirza öldürme beni.

Mirza : Ölmek o kadar basit bir şey ki. Yalvarmaya değmez. Sebastian. Yağlı kazığa geçirelim mi ?

Sebastian : Evet kanka geçirelim.

Cübbeli Adam'ı bir osmanlı işkencesi olan yağlı kazığa geçirmişlerdi. Yağlı kocaman kalın bir kazığı Cübbeliyi üzerine oturtdular çıplak bir şekilde. Yağlı kazık yavaş yavaş Cübbelinin makatından girmeye başlamıştı bile. Cübbeli acı içinde bağırıyordu ve beni öldürmeyin diye yalvarıyordu. Zulüm ettiklerinden yardım bekliyordu.
Bu arada oradaki esir halk silah seslerinden dolayı uyanmış ve Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'nin etrafında toplanmışlardı.

Mirza : Önce ölüleri gömün. Sakın yakmayın. Kokudan dolayı zombiler bu tarafa gelirler.

Sebastian : Burada huzur içinde barış içinde yaşayın. Eğer bir sorununuz olursa bizi nasıl bulacağınızı şu kağıda yazıyorum. Dışarıdan hiç bir yabancıyı içeriye almayın. burada huzur içinde yaşayın. Eğer size ihtiyacımız olursa yada daha güzel yaşamaya elverişli bir yer bulur isek sizleri de aramıza alacağız.

Ölüm Meleği : Kadınlarınıza saygı gösterin. Eğer ki göstermezseniz tekrar geliriz. Ve tekrar gelirsek ..sizler için son bu adam gibi olur. Lider kavgalarına girmeyin. Ortaklaşa yaşayın. ve şu gizli geç itide kapatın.

Mirza : Şu bayrakların yanına birde Türk bayrağı koyun. Osmanlı bayrağını da indirmeyin.  Eğer ki bir gün imam'ın ordusundan birileri gelip de size bunu kim yaptı diye hesap sorarsa. Bizim size verdiğimiz adresi onlara verin. Söyleyin bizim yaptığımızı. Ben Mirza. Alfa-Star.

Sebastian : Ben Sebastian Alfa-Star.

Ölüm Meleği : Ben ise Ölüm Meleği.

Mirza : He birde mahzende kör bir adam var. Onu sakın öldürmeyin. İbreti alem için yaşasın.

Sebastian : Erzak işini de dert etmeyin. Sizlere düzenli olarak adamlarım tarafından helikopter ile erzak gönderilecek.

Kalabalığın alkışları ile birlikte Hummer'a binen Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği oradan uzaklaştılar.


Sebastian : Gerçekten diri diri gömüldün mü ?

Mirza : Evet.

Ölüm Meleği : Korktun mu ?

Mirza : Hayır.

Sebastian : Ne düşündün o an ?

Mirza : Sigara istedi canım. Ve birazda viski.

Sebastian : Canının ne istediğini sormuyorum. ilk ne geldi aklına ?

Mirza : Sebastian'ın o yağlı kazığı hepsini alabilecek mi ? yoksa alamayacak mı geldi aklıma. Çok düşündüm. Sırf onu izlemek için mezarımdan kalktım.

Sebastian : Çok komik kanka. Ama ben cidden korktum.


Siyah Hummer ile süren yolculuktan sonra ( Ölüm-Yıldız) ına gelmişlerdi. Mirza arabadan indi bir kaç adım attı dizlerinin üstüne çöktü. ve bir anda sağ tarafa doğru yıkıldı. Arabadan çıkan Ölüm Meleği ve Sebastian Mirza'nın yanına geldiler. Mirza nın kafasından tuttu Sebastian. Mirza'nın ağzından kan geliyordu.

Sebastian : Bana bak. Mirza bana bak.

Ölüm Meleği : Adrenalini ara çabuk. Mirza ölüyor.

Sebastian : Makine hemen adrenalini ara. Komutan'ı helikopter ile gelsin. Bu bir Alfa-Star emridir.

Makine : Emrederseniz Sahip San Sebastian..

Sebastian : Sakın ölme Mirza. Sakın Ölme..






2008 Yazı Mirza'dan Zeynep'e bir kart

Eğer yarın soğuk kanlı bir şekilde ölseydim,
Yas tutar mıydın ? yada sevgi gösterir miydin ?
Yada ne fark eder ki ?