Sebastian : Şu haline bak..
Mirza : Kaşımın yarılmasından nefret ediyorum..
Sebastian : Şu belgelerle şu adamların taşıdığı çelik kasaları alalım. Helikopter ile buradan kaçalım..
Mirza : Duyduğum en güzel fikir.
Sebastian belgeleri ve çelik kasaları helikopter'e koydu ve helikopter ile birlikte havalandılar..
Mirza : Sivas'a gidiyoruz..
Sebastian : Kesinlikle. Bakalım Melek ne yaptı..
Mirza : Aynen. Umarım iyileşir.
Sebastian : Biliyor musun ?
Mirza : Neyi..
Sebastian : Kasap'ın benim hakkımda dedikleri doğruydu..
Mirza : Kes sesini..
Sebastian ve Mirza Sivas DxN üssüne varmışlardı. Helikopter ile hastaneye indiler. Ellerinde Kasap'tan aldıkları belgeler ve çelik çanta vardı. Sebastian ve Mirza hiç kimseye hiç bir şey demeden direk hastanede kaldıkları odaya götürdüler belgeleri ve çelik çantaları. Sonra ise Ölüm Meleği'nin durumunu öğrenmek ; Ölüm Meleği'nin odasına doğru yürüdüler.
Mirza : Doktor Bey; Ölüm Meleği'nin durumunda bir gelişme var mı ?
Doktor : Evet var. Gözlerini açtı fakat hala ağrıları var. Hayati tehlikeyi atlattı.
Sebastian : Bu güzel haber. Görebilir miyiz kendisini ?
Doktor : Evet görebilirsiniz ama bu halde değil. Önce güzelce bir temizlenmeniz gerekiyor. Çünkü mikrop kapabilir.
Mirza : Haklısınız..
3 Saat Sonra ..
Mirza ve Sebastian banyo yapıp kirli askeri kıyafetlerini çıkarttılar Kirli kıyafetlerini çantalarına koyarken yenilerini giydiler. Sonrada Ölüm Meleği'ni görmek için odasına yürüdüler.
Mirza : Ölüm Meleği kefeni yırtmışsın gene.
Ölüm Meleği : Biraz öyle oldu.
Sebastian : Ne gördün ölüme yakınken ?
Ölüm Meleği : Bir çok rüya gördüm ama hatırlamıyorum hiç birini. Hatırlanmıyor. Ama ölüm o kadarda insanların korkacağı bir şey değil.
Sebastian : Sanırım sana hak vermemek elde değil.
Ölüm Meleği : Mirza senin suratın neden çarşamba pazar'ı gibi.
Mirza : Judas'ın adresini bulduk. Bir ada. Onu yok etmeye gittik.
Ölüm Meleği : Nasıl yani ? Judas'ı öldürmeye mi ? Gittiniz.
Mirza : Evet.
Ölüm Meleği : Lanet olsun.
Sebastian : Ama Judas'ı öldüremeden geldik.
Ölüm Meleği : Ona saldırdınız ve onu öldüremeden geldiniz doğru mu ? Duyuyorum.
Sebastian : Hayır ona değil. Sağ kolu Kasap ve ekibine saldırdık. Judas orada yoktu.
Ölüm Meleği : Siz ne yaptınız. Judas bunu öğrenince sizi yaşatır mı ? Beni yaşatır mı ? Doktor Deniz'i yaşatır mı ?
Mirza : Kimse hiç bir şey öğrenemeyecek .
Ölüm Meleği : Her yerde kameralar var. Öğrenmesi çok zamanını almaz. Tek yapmanız gereken ben buradayken beklemekti. Sonra birlikte hareket edip Judas'ın kafasını kopartırdık.
Sebastian : Nesin sen tanrı mı ?
Ölüm Meleği : Zamansız saldırdığınızı kabul edemeyecek kadar salak mısınız ?
Sebastian : Sözlerine dikkat et !
Ölüm Meleği : Sadece iki kişiydiniz. Ve onlar belkide yüzlerceydi.
Sebastian : Evet sadece iki kişiyiz ama senin o kıçını ve güzel sevgilini kardeşini ve arkadaşlarını defalarca kurtardık. Senin tarafından biraz saygıyı hak ediyoruz. Bir kerede teşekkür et be adam.
Mirza : Ölüm Meleği sayı sadece matematikte bir veridir. Sadece iki kişisiniz diye bizi küçümseyenler şimdi Karacaahmet te yatır oldular.
Ölüm Meleği : Ya ikinizden birisine bir şey olsaydı ? Neden gittiniz. Ben yok etmek istediğim için gittiniz. Bana verdiğiniz sözü tutmak için gittiniz. Beni vicdan azabından öldürecek misiniz ?
Sebastian : Bize bir şey olsaydı ki olmadı genede diğerimiz öbürümüzün cesedine sahip çıkar ve gerektiği onur ve saygı ile gömerdi.
Ölüm Meleği : Laf mı sokuyorsun Sebastian bana.
Sebastian : Sana laf sokmuyorum.
Ölüm Meleği : Zeynep'i korumak için kendini riske attın Mirza. Judas ile Doktor Deniz aynı gemide yaşıyorlar. Ona bir şey yaparsa kim koruyacak.
Sebastian : Ekibin Asit ve Tuncay orada değil mi ? Onlar ne işe yarıyor. Yalakalık dışında. Şuraya operasyon düzenliyorsun asker. Asit'ten cevap '' Emredersiniz'' . Sen askerlerinin bağlılığına güvenin yoksa bilemem ben.
Ölüm Meleği : Onlara güvenim var. Senden daha fazla Asit ile Tuncay'a güveniyorum. Hiç yoksa içlerinde vicdan var. Hiç yoksa vefalı insanlar. Sizin gibi paranoyak takıntılı piç kuruları değiller.
Sebastian : Sensin piç kurusu. Şimdi hastanede şurada yatmıyor olacaktın ki. Seni çıktığın deliye sokmuyor muydum. Bizde suç orospu çocuğu vurulunca bırakacaktık orada. Zombi olsun gezsin ortalıkta.
Ölüm Meleği : Bıraksaydın. Sana al beni getir diyen mi ? Oldu. Beni kurtar diye yalvaran mı? oldu. Kendi kendinize tribe girmişiniz. Bırakın ölseydim.
Sebastian : Ulan senin canını kurtardık. Nankör Köpek !
Ölüm Meleği : Doktor Deniz'in kılına zarar versin Judas ikinizi de öldürürüm.
Sebastian : Doktor Deniz'in kılına zarar vermesine gerek yok. İyileşince ayağa kalkınca kendini iyi hissettiğinde gel öldür.
Ölüm Meleği : İnsanda biraz akıl olur. Neden bekliyoruz onu bir düşünür.
Sebastian : Senin gibi bir hapishane de zombiler geldiğinde günümüzü gün edemeyecek kadar salağız. Korkak köpek. Bizide kendin gibi sanıyorsun.
Ölüm Meleği : Hiç bir şeyden korkmayan adam. Canlı bombadır. Siz ikiniz birer canlı bombasınız. Barut'tan korkuyorsunuz ama. Bana gösterdiğin cengaverliği Barut'a gösterseydin ya.
Sebastian : Gösterdik. Sende oradaydın. Eninde sonunda Barut'uda öldüreceğiz. Sende yaşarsan buna şahit olacaksın.
Ölüm Meleği : Barut ikinizi de mezar'a koyacak ! Bunu görmemem için de akıllı olacağız.
Sebastian : Kim kimi nereye koyacak göreceğiz.
Ölüm Meleği : Zarar'ın neresinden dönersen dön kardır Sebastian ve Mirza. Bir kerede haksız olduğunuzu kabul edin.
Sebastian : Biz hiç bir yere dönmeyiz Ölüm Meleği. Bizim çizgimiz belli.
Ölüm Meleği : Ne haliniz varsa görün. Size dadılık yapmaktan sıkıldım artık.
Sebastian : Sıkıldıysan yanımızdan ayrılırsın.
Ölüm Meleği : Senin için yanınızda durduğumu sanıyorsan aldanıyorsun. Mirza var diye yanınızdayım. Senin bu tavırlarından çok sıkıldım.
Sebastian : Dünyada seni kabul edecek bir birlik varda ben mi? bilmiyorum.
Ölüm Meleği : Yaşamak için birliğe ihtiyacım yok.
Sebastian : Gördük üç kurşun ile üç gün önce ölüm kalım savaşı veriyordun.
Ölüm Meleği : O üç kurşunu kendi keyfimden yemedim. Sizin yanınızda olduğum için o kurşunlar bana isabet etti. Sende bunu unutma.
Sebastian : Yanımızda bundan sonra olma kurşun filan da yeme. Mutlu mesut yaşa.
Ölüm Meleği : Size ihtiyacım olduğunu mu ? sanıyorsun Sebastian. Yaşamak için.
Sebastian : Ben hiç bir şey sanmıyorum.
Ölüm Meleği : Çok böbürlenme ! Hepimizin sonu kara toprak. Sebastian !
Doktor bir anda içeri girer.
Doktor : Ne oluyor burada. Bağrışmalarınızdan bütün hastane yankılanıyor.
Sebastian : Doktor sadece konuşuyorduk. Seni ilgilendirmez.
Doktor : Hasta yeni iyileşmeye başladı. Dikişleri atabilir. O yüzden çıkar mısınız ? dışarı.
Sebastian : Sen kimsin Doktor ! Beni buradan kovuyorsun.
Doktor : Buranın komutanı benim !
Mirza : Sebastian hadi gidelim. Doktor Bey haklı. Buranın komutanı o. Biz değiliz.
Sebastian : Tamam Mirza.
Ölüm Meleği : Seninle görüşeceğiz Sebastian.
Sebastian : Her zaman Ölüm Meleği. İstediğin zaman.
Mirza : Zarar'ın Neresinden dönersen dön Ölüm Meleği .. Dönek derler unutma.
Ölüm Meleği : Sende mi ? Beni haksız buluyorsun.
Mirza : Görüşürüz Ölüm Meleği.
Ölüm Meleği : Görüşürüz Mirza !
Mirza ve Sebastian Ölüm Meleği'nin odasından çıkarak koridorda yürüyorlardı.
Sebastian : Ölüm Meleği'ni bıraksaydın da ölseydi.
Mirza : Bizim yüzümüzden kurşun yedi. He bizim yüzümüzden kurşun yemese bile onu nasıl bırakalım. O bizim arkadaşımız.
Sebastian : İyice zıvanadan çıktı bu adam Mirza. Çok yüz verdik.
Mirza : Kendine göre haklı yönleri var. Doktor Deniz'e zarar gelebileceğini düşünüyor ve o yüzden tepki gösterdi. ve bize bir şey olabileceğini düşündü endişelendi.
Sebastian : Genede bu kadar nankörlüğe gerek yok. Sen onu sırtında taşıdın kilometrelerce.
Mirza : Bunları dillendirmenin bir anlamı yok Sebastian. Olan oldu.
Sebastian : Düzelsin. Kafasını kopartacağım. Hiç kimse bu kadar nankör olamaz.
Mirza : Sakin olacaksın Sebastian. O bizim arkadaşımız.
Sebastian : Lanet olsun Mirza.
Asker : Beyefendi sizi görmek istiyor efendim.
Sebastian : Al birde bu eksikti.
Sebastian ve Mirza ilerleyerek Beyefendi'nin olduğu yere geldiler.
Sebastian : Hoş geldiniz.
Mirza : Hoş geldiniz.
Beyefendi : Hoş bulduk. Aslan parçaları. Nasıl geçti kasap'ı doğradınız mı ?
Sebastian : Elimizden geldiğince efendim.
Beyefendi : Sizi tebrik ediyorum bir kez daha.
Mirza : Anlamadığım bir şey var. DxN Türkiye'nin dostu değil mi ?
Beyefendi : Evet kağıt üstünde dostuz. Ama çizgiyi aşmaya başladılar. Siz adrenalinden bir ekip olsaydınız bu bir sorun olabilirdi. Ama sizler şu an bağımsızsınız ve bu bağımsızlıkta elimizi güçlendiriyor.
Sebastian : Kasap'ın bütün bilgilerini ve çelik çantaları bizde.
Beyefendi : Onları sizden bizimkiler teslim alacak. Güzel iş çıkardınız .
Sebastian : Nilay'la ortak iş yapıyor musunuz ?
Beyefendi : Nilay'la mı ? Ondan şimdilik uzak durun. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyoruz. Arkasında kimin olduğunu bilmiyoruz. Bunu çözmemiz lazım önce.
Sebastian : Anlıyorum.
Beyefendi : Sizden bir şey rica edebilir miyim ?
Sebastian : Emredin.
Mirza : Buyurun.
Beyefendi : Bizim bir araştırma ve geliştirme üssümüz vardı. Bir çok üssümüz var da. Bu kıymetli bir üs. Orada bir kaza yaşandı ve zombiler tarafından ele geçirildi. Zombiler orada mutasyona uğradılar. Daha hızlı ve daha zeki.
Sebastian : En sevmediğim zombi türü.
Beyefendi : O adayı temizlemenizi istiyorum. Tekrardan zombilerden arındırmanızı istiyoruz.
Sebastian : Kaç zombi var adada ?
Beyefendi : Adadaki zombi sayısını bilmiyoruz. Çünkü istanbul'dan da tekneler ile zombi yoktur bu adada diye gelenler oldu. Ada gayet kalabalık.
Sebastian : İki kişiyle nasıl temizleyebiliriz böyle bir adayı ?
Beyefendi : Sebastian sen gerginmisin ?
Sebastian : Biraz Efendim.
Beyefendi : Sizin ikiniz benim için değerlisiniz. Yanınıza 30 kişilik bir ekip verilecek. Özel yetiştirilmiş olarak .
Sebastian : Peki.
Beyefendi : Hazır olduğunuzda gidersiniz.
Sebastian : Bu gün dinlenmek istiyoruz. Yarın sabah gidelim. Gece zombilerle baş etmek daha zor.
Beyefendi : Siz nasıl isterseniz. Görüşürüz.
Sebastian : Görüşürüz Efendim.
Mirza : Görüşürüz.
Ertesi gün Sabah 05:00 ( Sivas )
Sebastian ve Mirza gerekli hazırlıklarını yapmıştı. Odalarından çıkmışlar. Hastanenin bahçesinde ekip hazır bir şekilde Sebastian ve Mirza'yı bekliyordu. Hastanenin bahçesine doğru yürüyorlardı Mirza ve Sebastian.
Sebastian : Bir insanın yüzündeki morluklar nasıl bir günde iyileşir anlamıyorum.
Mirza : Bende anlamıyorum.
Sebastian : Ekip bu mu ?
Mirza : Sanırım bu.
Sebastian : Bana kurbanlık koyunlar gibi geldiler.
Mirza : Bana da .
Sebastian : Acıktın mı ?
Mirza : Yeni yemek yedik ya. Sebastian.
Sebastian : Ben acıktım.
Mirza : Yolda yersin konservelerden.
Sebastian : Bıktım ton balığı yemekten.
Mirza : Nimet o. Onu bulamayanlar var.
Sebastian : Bulanlardan çok ta şansız değiller. Onlarda bulsa ve her gün yese aynı tepkiyi verecekler inan bana.
Mirza : Hadi artık moda gir komutan.
Sebastian : Aynen.. .
Çavuş : Dikkat.
Sebastian : Günaydın.
Askerler : Sağ ol.
Sebastian : Nasılsınız ?
Askerler : Sağ ol.
Sebastian : Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Alfa-Star Tim komutanı Sebastian. Yanımda gördüğünüz asker ise çoğunuzun tanıdığı 13 numaralı Alfa-Star Askeri Mirza. Bana gösterilen saygının daha fazlasını Mirza'ya göstereceğinizden eminim. ANLAŞILDI MI ASKER ! ! !
Askerler : Emredersiniz Komutanım.
Sebastian : Bugün biliyorsunuz ki görevimiz zombiler ile dolu bir adayı temizlemek. Sizlerin hepsini tek parça getirmek istiyorum. Fakat hepiniz'in tek parça gelebileceğini de düşünmüyorum. İşin gerçeği. Korkan varsa ? bu ülke için şehit olmaya değmez varsa aramızdan ayrılsın. VAR MI ? ARANIZDA KORKAK PİÇ KURUSU ?
Askerler : Yok Komutanım.
Sebastian : Ben duyamadım. Var mı yok mu ? KORKAK PİÇ KURUSU VAR MI ARANIZDA ?
Askerler : YOK KOMUTANIM ( DAHA GÜR BİR SES İLE )
Sebastian : Zombileri gördüğünüzde çok ufak bir çocuktu diye merhamet gösterecek olanınız var ise. Zombilerin önüne atarım onu. Arkadaşınızın ısırıldığından şüphe dahi duyarsanız kafasına ilk kurşunu siz atın. Yoksa sizinle birlikte onuda eşek cennetine yollarım. ANLAŞILDI MI ASKER !
Askerler : Emredersiniz Komutanım.
Sebastian : Birbirinizden ayrılmayacaksınız. Birbirinizden kopuk savaşmayacaksınız. Zombiler saldıracak sizde öldüreceksiniz. Ve hareketimle bölgeyi tarayacağız. Anladınız mı ?
Askerler : Emredersiniz Komutanım.
Sebastian : Çavuş.
Çavuş : Emredin Komutanım.
Sebastian : İlk onüç bizim helikopterde diğer onyedi diğer helikopterde. İkinci helikopterde sende olacak gibi kendini ayarla çavuş.
Çavuş : Emredersiniz Komutanım.
Askerleri helikopterlere dağıtıyordu Çavuş. Onbaşı da hazırlıkları tamamlıyordu.
Mirza : Komutan Sebastian..
Sebastian : Dalga geçecek başka bir şey bulamadın mı ?
Mirza : Zombileri gördüğünüzde kafalarına doğru sıkın. Anlaşıldı mı asker.
Sebastian : Bir kere öyle bir şey demedim. Salak mı ? Bunlar. Kafalarına sıkılacağını bilmiyorlar mı ?
Mirza : Sen onları salak yerine koydun. Ben değil.
Sebastian : Hadi gidiyoruz artık.
Mirza : Gidelim..
Sebastian ve Mirza bir helikopterde ve yanlarında 13 adam ile birlikte giderken. ikinci helikopter de ise 17 adam vardı.
1 saat 45 dakika sonra..
Helikopterler adanın tam ortasında bulunan üsse inmişlerdi. Etraf gayet sakindi. Adamlar hızlı bir şekilde indiler. Kuş sesleri ve böcek sesleri adayı neşelendiriyordu. Zombilerin hafif bir uğultusu tırmalıyordu kulağı. Askerler tek sıra olmuşlar Sebastian'dan gelecek emirleri bekliyorlardı. Sebastian dikkatli bir şekilde otuz askerinde gözlerinin içine baktı. Yaşları 15 ile 20 yaş arasında değişen bu askerlere dikkatli bir şekilde bakıyordu.
Sebastian'da Mirza'da bildiği tek bir şey varsa bu askerlerin yarısından fazlası bir daha geri gelmeyecekti. Şanslı olan bir kaç tane asker çıkabilirdi içlerinde sadece.
Sebastian : Arkadaşlar. Görev kutsaldır. Vatanı korumak kutsaldır. O yüzden sıra olun ve benimle kalın. Ölüm bir gerçektir. O yüzden hiç korkmayın. Aranızda hiç zombilerle sıcak çatışmaya girmemiş olanınız var mı ?
Çavuş : Hepimizin ilk görevi. Daha önce hiç zombilerle karşılaşmadık.
Sebastian : Tamam.. Sen Asker !
Yağmur : Emredin komutanım .
Sebastian : Çavuş sen bunlara bir komutan seslendiğinde tekmil verirmesi gerektiğini öğretmedin mi ?
Çavuş : Öğrettim Komutanım.
Sebastian : Şınav vaziyeti al Çavuş.
Çavuş : Emredersiniz komutanım.
Sebastian 250 şınav başla. Onbaşı sende takip et.
Onbaşı : Emredersiniz komutanım.
Sebastian : Sen asker.
Yağmur : Yağmur Bektaş İstanbul. Emredin komutanım.
Sebastian : Yağmur. Hiç zombilerle savaştın mı ?
Yağmur : Hayır komutanım. Bu zamana kadar hep eğitimdeydim.
Sebastian : Bir zombi karşına çıktığında ne yaparsın. Üzerine koşarak geliyor.
Yağmur : Komutanım Kafasına ateş ederim.
Sebastian : Aferin Asker.
Yağmur : Sağ ol.
Sebastian : Herkes biliyor ne yapacağını o zaman ..
Askerler : Evet komutanım.
Sebastian : Bu adada hiç bir zombi görmek istemiyorum.
Askerler : Emredersiniz komutanım.
Sebastian : İşaretimle dışarı çıkıyoruz ve bütün zombileri avlıyoruz. Onlar av bizde avcıyız. Anlaşıldı mı !
Askerler : Emredersiniz komutanım...
Sebastian : İlk göreviniz bu. Arkadaşlarınızla helalleşin. Onbeş dakika sonra buradan çıkıp zombi avlıya cağız.
Askerler : Emredersiniz komutanım..
Beş dakika sonra
Mirza : Sebastian İkimiz gidelim bütün zombileri öldürüp gelelim. Bunlara ihtiyacımız yok.
Sebastian : Acıyor musun Mirza ?
Mirza : Hiç biri gün sonunda yaşıyor olmayacak Sebastian.
Sebastian : Her biri 10 zombi halletse yeter. 300 zombi az öldürürüz Mirza.
Mirza : Sebastian sen kesin kararlısın bunları zombilerin avucuna atmaya.
Sebastian : Sence ?
Mirza : Bunlar Alfa-Star askeri değil. Bunlar çocuk.
Sebastian : Farkındayım. Çocuklar. Ama buda benim kararım.
Mirza : Kararına saygım var ama hepsini öldürteceksin.
Sebastian : Ölsünler kanka.
Mirza : Onların ölmesi canımı yakmaz. Hatta hiç bir şekilde yüzümdeki ifade bile değişmez ama sen ölme.
Sebastian : Ölmem kanka.. Sende ölme !
Mirza : Kocaeli ölmeme izin vermez. Kocaeli senin ölmene'de izin vermez.
Sebastian : Kocaeli'den daha fazla sevdiğin bir şey var mı ?
Mirza : Kocaeli Gölcük başkada bir şey yok. Sonsuz'a dek Gölcük..
Sebastian : Faşist Mirza.
Mirza : Porno Star Sebastian..
Sebastian : Kim çıkartıyor bu lafları arkadaş.
Mirza : Ben..
Sebastian : Farkındayım zaten.
Mirza : Bu adamları sağ salim çıkartacağız buradan.. Elimizden geldiğini yapalım.
Sebastian : Yapalım tabikide. Yağmur'a bayıldım. Yağmur'u koru kanka.
Mirza : Sen bir Porno-Star sın..
Sebastian : Kes sesini.
Çavuş : Komutanım herkes hazır.
Sebastian : Çıkıyoruz o zaman.
Çavuş : Hadi beyler hadi hadi hadi...
Ussun gizli kapısından çıkan askerler Mirza ve Sebastian ormanlık alanda ilerlemeye başlamışlardı. Etraf çok sessizdi. Ormana doğru ilerliyorlardı. Sık ağaçların olduğu orman çok sessizdi. Zombilerden hiç bir iz yoktu. Zombi dahi görmemişlerdi. Mirza en önden ilerliyordu. Arkasında ise üçerli gruplar halinde - beş metre ara ile askerler geliyordu. Mirza ilerledi ilerledi. Ormanın ortalarına kadar gelmişlerdi. Ogün hava kapalıydı. Güneşin olmayaşı daha da bir karanlık yapıyordu ormanı. Mirza bir anda durdu. Arkasındaki bütün askerlerde durdu. Mirza'nın durması ile Sebastian kulaklarını dikmiş bir av köpeği gibi bekliyordu. Mirza'nın arkasından gelen ilk 3 kişiden sağ taraftaki oldukça kilolu 18 yaşındaki Eray'ın korkudan elleri titriyordu. Diğer askerlerinde durumu Eray'dan farksız değildi. Eray '' Komutanım Belkide gitmişlerdir '' dedi korkan bir ses tonu ile. Mirza ise '' Olabilir '' diyerek Eray'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Mirza yavaşça bir adım daha attı. Patika yolda duran ekip Mirza 'nın bu hareketleri ile iyice endişeye kapılmışlardı. Askerlerin tam ortasında duran Sebastian ise gayet soğuk kanlı bir şekilde duruyordu.
Mirza'nın baktığı yerden bir topluluk geliyordu. Yavaş hareket ediyorlardı.. Eray '' Bunlar Zombiler '' dedi korkak bir ses tonu ile. Yanında duran uzun boylu sarışın kız ise '' Evet bunlar zombiler öldürmeye hazır ol aptal '' diyerek Eray'ı tersledi. Mirza kafasını yana doğru çevirip ikisine birden baktı. Eray Mirza'nın keskin bakışlarından daha fazla korkmuştu. Sarışın uzun boylu kız da Mirza'dan korkmuş ve hareketsiz bir şekilde bekliyordu. Mirza mikrofon ile '' Sebastian 500 metre önümüzde yürüyen zombiler var sayıları yaklaşık 100 tane. '' diyerek Sebastian'ı uyardı. Sebastian ise '' Yürüyen zombiler mi ? Hani bunlar akıllıydı. Hızlı hareket ediyorlardı '' diyerek Mirza'ya cevap verdi. Mirza ise '' Bana değil Beyefendiye sorarız bunu '' dedi. Zombiler ağır ağır gelmeye devam ediyorlardı. Mirza ise askerlerin uzak mesafeden ateş ettiklerinde hedeflerini tutturamayacaklarını düşündüğü için ateş edin diye bir emir vermiyor. Zombilerin yaklaşmasını bekliyordu. Eray '' Komutanım ateş edelim mi ? '' diye soruyor. Mirza ise Eray'a '' Sakin Ol daha değil '' diyordu. Zombiler 100 metreye kadar yaklaşmışlardı. Eray korku ile birlikte yaklaşan zombileri görünce birden otomatik tüfeği ile birlikte emir beklemeden ateş etmeye başladı. Zombiler bir den koşmaya başladılar. Eray'ın dengesiz olarak ateş etmesi ile birlikte kimse ne olup bittiğini anlamadan yavaş yavaş yürüyen zombiler aniden Mirza ve Sebastian başta olmak üzere tüm askerlerin üzerlerine koşarak geliyorlardı Eray zombilerin koşarak üzerine geldiğini görünce birden silah'ını yere attı ve kaçmaya başladı. Eray'ın kaçması tüm askerleri bir anda panik havası oluşturmuştu. Mirza silahlarını çıkardığı gibi Zombilerin kafalarından vurarak etkisiz hale getiriyordu. Sebastian da koşarak Mirza'nın yanına gelmişti. Birlikte zombilerin kafalarından vurarak etkisiz hale getiriyorlardı. Bunu gören diğer askerler toparlandı ve onlarda zombilere ateş etmeye başladılar. Ormanlık alanın iç kısımından gelen bir zombi bir askerin üzerine atlaması ile birlikte boynundan ısırmaya başlamıştı. Asker bağırıyordu. Bunu gören Mirza. Önce Zombiye sonrada ısırılan asker'e ateş etti. İkisininde beynini dağıtmıştı. Ölen askerin kan kokusu zombileri daha da bir hırçınlaştırmıştı.
Zombiler Askerleri avlamaya başlamışlardı bile. Mirza ve Sebastian zombileri indiriyorlardı acımadan. Askerlerden tekini yakalayan dört zombi , askeri her tarafından ısırmaya başlamıştı. Asker'in ağızından kanlar gelirken; Asker'in karnını deşen zombiler askeri parçalayıp yiyorlardı. Başka bir askerin'de elini ısıran zombi askerin bir anda paniğe kapılması ile diğer zombilerin askeri ısırması ile son buluyordu. Askerler zombilere sabah kahvaltısı oluyorlardı. Zombiler birer ikişer askerleri avlıyorlardı. Mirza'nın tam sağında bulunan Uzun boylu sarışın kızın üzerine bir zombi atladı. Kız yere düşerken Zombide onun üstündeydi. Isırmak için hamle yapıyor fakat kız elleri ile Zombiye karşı koyuyordu. Bunu fark eden Mirza zombinin tek hamlede boynunu kırdı. Sonra'da zombiyi kızın üzerinden alarak attı. Mirza kılıçlarını çıkartmıştı. Mirza kılıçları ile birlikte üzerine gelen zombileri doğramaya başladı. Sebastian ise silah'ı ile tek atış ile kafalarından vuruyordu zombileri. Zombilerin cansız bedenleri bir daha kalkmamak üzere yere düşüyordu. Silah sesleri adada yankılanıyordu. Zombiler sadece ön taraftan gelmemeye başladı. Ormanın içinden de zombiler geliyor ve askerlere saldırıyordu. Zombilerin nereden geldikleri belli olmuyordu.
Sebastian : Çavuş geriye çekiliyoruz yavaşça. ( Diye bağırdı )
Çavuş : Emredersiniz komutanım .. Askerler geriye çekiliyoruz. Kendinizi ve yanınızdakileri koruyun..
Çavuş bunu derken bir zombi çavuş'un üzerine atladı. Zombi çavuş'u ısırmaya ve yemeye başladı. Çavuş acı içinde kıvranıyorken Sebastian Mirza ve Geriye kalan diğer askerler koşarak oradan uzaklaşmaya çalışıyorlardı. Bütün güçleri ile koştular. Paniğe kapılan askerler ne tarafa gittikleri bile belli olmadan koşuyorlardı. Zombiler ise peşlerinden geliyordu. Ortalarda koşan bir asker ayağı taş'a takıldı ve düştü. Kimse onu yere kaldırmadı. Çünkü askerler o kadar korkmuşlardı ki kimsenin kimseye bakacak hali yoktu. Yere düşen askerin önce ensesini ısırmaya başladı bir zombi. Başka bir zombi ise ayaklarından ısırıyordu. Başına onlarca zombi üşüşen asker acı içinde bağırıyordu. Bir süre sonra bağırmaları kesilmişti. Diğer askerler koşmaya devam ediyorlardı. Arkalarına bile bakmadan kaçıyorlardı. Ortalardan koşan bir askeride ormanlık alandan çıkan başka bir zombi üzerine atlayarak yere düşürdü. Arkasından koşan askerlerde yere düşen zombi ve askere takılıp düştüler. Bir anda etraflarında bir sürü zombi doluştu. Ve 7-8 askerde zombilere bu şekilde yem olmaktan kurtulamıyorlardı. Zombilerin 7 askeri etrafını çevirip büyük bir ziyafet vermesi ile birlikte diğer askerler kaçabilmişti. Askerler kendilerini üsse doğru attılar. Ve hepsi oturmuş soluk soluğaydı.
Sebastian : Çavuş !
On Başı : Komutanım. Çavuş'u sanırım zombiler yedi.
Sebastian : İyi bundan sonra yeni çavuş sensin bir tane de yanına on başı seç.
Çavuş : Emredersiniz komutanım.
Sebastian : Çavuş say bakalım kaç asker kalmış. Mirza yara aldın mı ?
( Sessizlik )
Sebastian : Mirza nerede ?
Çavuş : Görmedim komutanım.
Sebastian : Beyler bayanlar kimse Mirza 'yı görmedimi ?
Askerler : Hayır görmedik komutanım.
Sebastian : Lanet olsun ! Hiç biriniz Mirza'yı görmedi öylemi.
Çavuş : Üzgünüm komutanım. Zombiler sanırım onuda yediler.
Sebastian Çavuş'u tuttuğu gibi yere çarptı ve ayakkabısının postalının tabanı ile çavuş'un boğazına dayadı ayağını.
Sebastian : Mirza dediğiniz adam sizin gördüğünüz insan kadar zombi öldürmüştür. Ona zombiler hiç bir şey yapamaz. Kalkın ve hazırlanın Mirza'yı bulmaya gidiyoruz.
Çavuş : Ama efendim biraz dinlenmeliyiz. Sonra gidelim. Adamlar korktu ve yoruldu.
Sebastian : Sen benim emirlerime karşı mı ? geliyorsun çavuş.
Çavuş : Komutanım. Adamlar çok korktu ve yoruldu.
Sebastian silah'ını çıkartı ve çavuş'un beynini dağıttı. sonra diğer askerlere baktı ..
Sebastian : Çavuş gibi düşünen var mı ? Yorulan ? Korkan var mı ?
Askerler : Yok efendim.
Sebastian : Yağmur yeni çavuş sensin. Bir tanede on başı bul kendine.
Yağmur : Emredersiniz Komutanım.
Sebastian : Üç dakika içinde çıkıyoruz Mirza'yı aramaya. Ölü yada Diri bulunacak o kadar. Onbaşın kim çavuş ?
Yağmur : Komutanım uygun görürseniz Tuğçe'yi de onbaşı olarak atamak istiyorum.
Sebastian : Uygundur. Çavuş kaç kişi kaldık.
Yağmur : 9 Kişi komutanım. Mehmet , Hasan , Osman , İlker , Aykut , Melis , İnci ben ve Tuğçe.
Sebastian : Göreviniz zombileri öldürmenin yanı sıra Mirza'yı bulmak. Hepiniz tek parça halinde umarım buraya ulaşır. Ulaşamazsanız da Vatan sağ olsun.
Sebastian önderliğindeki dokuz kişi kalan askerler tekrardan ormanın içine doğru girdiler. Kaçsalar Sebastian öldürecekti. Kaçmasalar zombiler tarafından yenileceklerdi. İki korku arasında gidip geliyorlardı. Sebastian en önden gidiyordu. Mirza'nın zombiler tarafından yendiğine ihtimal bile vermiyordu. Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur şiddetini artırmıştı. Yağmur'un kokusundan dolayı zombiler Sebastian ve ekibinin kokularını alamıyorlar o yüzden de onlara saldırmıyorlardı. Yağmur iyice şiddetlenmişti. Şimşekler çakıyordu. Şimşeklerden teki ağaçlardan tekini ortadan ikiye yardı ve birden yangın başladı. Sebastian ise hala Mirza'yı arıyordu fakat hava şartları gerçekten de çok zorlayıcıydı. Zombiler saldırsa hiç bir şansları yoktu. Fakat Sebastian umursamıyordu bile. Mirza'yı aramaya devam ediyordu. Diğer askerlerde Sebastian bizide öldürür korkusu ile seslerini çıkartamıyorlardı. Akşam olmaya başlamıştı. Ada çok büyüktü. Fakat Ne Mirza'dan nede zombilerden bir iz yoktu. Sebastian Mirza'nın zombilerden saklanmak için adanın kuzey'ine doğru gideceğini bildiği için adanın kuzey'ini arıyorlardı. Mirza güney tarafta durması çok riskliydi. Çünkü güneyde zombiler kaynıyordu. Akşam olmaya başlamıştı artık. Sebastian karanlıkta Mirza'yı bulamayacağını bildiği için tekrardan adanın ortasındaki üsse doğru yöneldiler. Orada geceyi geçirip sabah'ın ilk ışıkları ile birlikte Mirza'yı tekrar arayacaktı. Zaten yağmurlu havanın getirdiği karanlık ve güneş'in tamamen yok olması çok büyük risk olacaktı Sebastian ve ekibine. Sebastian askerlere emir vererek üsse geri döndüler. Askerler dinleniyordu. Sebastian ise Mirza'yı merak ediyordu.
Çavuş : Komutanım bir şeye ihtiyacınız var mı ?
Sebastian : Yok Yağmur. Sağ ol. Dinlenin. Yarın Mirza'yı kaybettiğimiz yer olan güney'e gideceğiz.
Çavuş : Ama komutanım orası zombi kaynıyor. Orada Mirza komutanımızın şansı olabilir mi ?
Sebastian : Bütün dünya etrafında zombi olsa. Kuş olup gene kaçar Mirza merak etme sen.
Çavuş : Bu kadar güveniyorsunuz yani ?
Sebastian : Mirza'ya tuzak kursan mahşerde bile. Bir bakarsın Mirza götü kurtarmış gene. Mirza'ya hiç bir şey olmaz. Kesin zombileri kesip biçiyordur.
Çavuş : Umarım Efendim. Bugün neden Güney tarafına bakmadık.
Sebastian : Mirza uyanıktır. Zombiler av o avcı. Kuzey'e sürükleyeceğini düşündüm zombileri. Ben olsam öyle yapardım. Fakat sanırım güney tarafta kaldı. Yada kalmasını gerektiren bir şey oldu. Onun kafasındakileri birtek Allah bilir. Aniden karar değiştirir. Ve anlık kararlar verir.
Çavuş : Anlıyorum Komutanım. İyi geceler.
Sebastian : Her saat başı değişerek nöbetçi ayarladın mı ?
Çavuş : Evet komutanım.
Sebastian : Sabah 05:00 Kalkış. Haberiniz olsun.
Çavuş : Emredersiniz komutanım.
Ertesi sabah .. Saat 05:00
Yağmur sonunda dinmişti. Güneş daha doğmamıştı. Etraf alacakaranlık denilen vakitteydi. Askerler kalktı ve yemeklerini yiyorlardı. Sebastian bir köşede yemeğini yemeğe başlamıştı. Askerler huzursuzlardı. Sebastian yemeğini bitirdi ve askerleri etrafında topladı.
Sebastian : Beyler ve Bayanlar. Evet korktunuz ve üşüdünüz. Evet ilk defa zombilerle karşılaştınız. Zombilerin Dünyasına hoş geldiniz arkadaşlar. Siz kışlada eğitim görürken biz gerçek dünyada zombilerin dünyasında bunlarla her an savaşıyoruz. Savaşmayada devam edeceğiz. Asker olmayı seçtiyseniz sizde bu dünyaya ayak uyduracaksınız. Ayak uyduranları görüyorum. Ve ayak uyduramayanlarıda.
Mehmet : Mehmet Gaziantep. Özür dilerim Komutanım hepsi senelerden beri arkadaşımızdı. Bu kadar rahatça öldüğünü söylediğiniz ve ayak uyduramadığından bahsettiğiniz kişilerle senelerimizi geçirdik. Arkadaşınız Mirza sizin için ne kadar önemli ise şehit olan arkadaşlarımızda bizim için o kadar önemliler.
Sebastian : Ben size Mehmet durumu anlatıyorum ! Durum bundan ibaret. Size durumu özetliyorum. 20 yaşına gelmiş bir adrenalin askeri hala zombilerden korkuyorsa. Ateş edecek iken eli titreyip kaçıyorsa benim diyecek bir şeyim yok. Asker olmasaydınız o zaman.
Osman : Osman Samsun Komutanım. Biz asker olmayı seçmedik. Seçildik. Durum bundan ibaret.
Sebastian : Bundan sonra içinizde asker olmayıp yaşayacak varsa söylesin. Burada kalsın. Ben Mirza'yı bulunca buradan giderken onuda götüreceğim. ve en uygun yerde helikopterden indirip hayatında başarılar dileyeceğim. Adrenalin tim'inede öldü diye rapor edeceğim.
Osman : Mirza öldüyse ?
Sebastian : Mirza öldüyse. Ona hak ettiği gibi bir cenaze töreni yapacağım. Dostumun arkasından yas tutacağım. Ve Allah şahidimdir ki Mirza ölürse Önce bu adayı sonra ise Tüm Türkiye'yi cayır cayır içindekiler ile birlikte yakacağım. Mirza'nın kanı yerde kalmaz. Biz bir kere öleceğiz. Bir kere doğduk ve bir kere öleceğiz. Ama korkaklar Zombilerin Dünyasında her gün ölürler. Öyle yaşamaktansa bugün ölmeyi tercih ederim.
Tuğçe : Tuğçe Mersin Komutanım . Sizde Alfa-Esaret yasası yok mu ?
Sebastian : Sen nereden biliyorsun Alfa-Esaret Yasasını ?
Tuğçe : Komutanım Eğer zombiler gelmeseydi askeri savcı olmak istiyordum. Adrenalin ve Alfa-Star'ın bütün kanunlarını ezbere biliyorum.
Sebastian : Ne yazıyor Alfa-Star Esaret yasasında ?
Tuğçe : Eğer bir Alfa-Star elemanı geride kalmış ise. Diğer Alfa-Star askerlerine karşı risk oluşturuyor ise geri dönüp onu kurtarmak. Onu orada şerefiyle bırakın. Geride kalanı bırakın.
Sebastian : Bu Alfa-Star Esaret Yasası doğru. Aferim .
Tuğçe : Sağ olun Komutanım.
Sebastian : Bir Alfa-Star Askeri yaşayacak ise 1000 sivil'i öldürmekten asla korkmayın. Bin sivil bir Alfa-Star Askeri eder. Buda Alfa-Star Yasası. Ayrıca Tuğçe. Alfa-Star Yasaları sadece Alfa-Star Askerleri için yazılmıştır. Sizler bunları sorgulayamazsınız.
Tuğçe : Ama komutanım. Bizde askeriz.
Sebastian : Siz Adrenalin Askerisiniz. Biz ise Alfa-Star'ız. İki birliğin yasaları farklıdır. Bizden iki birlik vardı. Sizden kaç birlik var ? Yüz tane mi ? iki yüz tane mi ? Ben sayısını bile bilmiyorum. Ya sen ?
Tuğçe : Komutanım .. Ama şey..
Sebastian : Kalmak isteyen kalabilir. Mirza'yı bulmak için size ihtiyacım yok. Korkan adam burada otursun. 24 saat içinde bende gelmezsem gidebilirsiniz.
Osman : Alfa-Star Esaret.
Mehmet : Alfa-Star Esaret
Hasan : Alfa-Star Esaret
İlker : Alfa-Star Esaret
Aykut : Alfa-Star Esaret.
Melis : Alfa-Star Esaret
İnci : Alfa-Star Esaret.
Tuğçe : Alfa-Star Esaret.
Yağmur : Mirza ve Sen bizim eğitim aldığımız Ankara da çok meşhurdunuz. Sizleri 10-11 yaşlarında ufak bir kızken hep beyaz atlı prenslere benzetirdim. Issız adada verdiğiniz ölüm kalım savaşlarını Mirza'nın hapishanede geçirdiği zamanları Bütün dünyada gizli yaptığınız operasyonları anlattıklarında hepimiz ağzımız açık ve hayranlıkla dinlerdik. Bu çocuklar ile birlikte büyüdüm ben. Kendilerine Sebastian diyerek Mirza ismini vererek kavga ederlerdi. Ben Mirza olacağım ben Sebastian olacağım diye. Şimdi beyaz atlı prensimi görüyorum. Sebastian ile yatıp Sebastian ile kalkan bir çavuş'umuz vardı. Sizin hikayeleriniz ile büyümüş eski çavuş'umuzun beynini dağıtan adam onun hayalinde olmak istediği kişiydi. Evet komutanım. Çavuş'umuz sizin hikayelerinizle büyüdü. Kendisine sizi örnek alırdı her zaman. Can tatlıymış. Şu an burada bulunan 9 askerin hepsi Mirza 'ya hayal kahramanı süper kahraman gibi görürlerdi. Şimdi bakıyorumda hepsinin canı tatlı geldi. Ben sizinleyim Komutanım. Kaçacağıma sizinle burada şerefimle ölürüm. İnandığım güvendiğim sevdiğim insanla ölürüm.
Sebastian : Teşekkürler Çavuş. Gidelim o zaman. 16-15 yaşındaki çocuklardan fedakarlık bekleyemeyiz.
Yağmur : Sizin adamlığınızı sikeyim. Birde askeriz diye ortalarda geziyorsunuz.
Yağmur'un bu davranışı Sebastian'ı şaşırtmış aynı zamanda hoşuna da gitmişti. Sebastian ve Yağmur giderlerken diğerleride Yağmur'un sözlerinden etkilenmiş ve Mirza'yı aramak için yola çıkmışlardı. Adanın güney kısmına gideceklerdi. Bütün zombilerin olduğu yere. Sebastian ve diğer askerler yürüyorlardı. Patika yoldan gidiyorlardı. Yağmur bütün kan izlerini silmiş gibiydi. beş km kadar yürüdüler. Çalılıkların kıpırdadığını gördü en önden giden Hasan ve İlker. Hasan ve İlker silahlarını çalılıklara doğru çevirmişlerdi. Yavaşça çalılıklara doğru yürüyorlardı. İlker çalılığa doğru bir takla attı ve direk çalılıklara silah'ını doğrultu. Bir çığlık sesi yükseldi. Bu çığlığı atan Eray'dan başkası değildi. İlker'de korkmuştu fakat Eray'ı görünce rahatladı. Eray ayağa kalktı.
Sebastian : Sen şu kaçan asker değil misin ?
Eray : Evet komutanım çok korktum.
Sebastian : Aferim Asker. Mirza'yı gördün mü ?
Eray : Evet Beni zombiler tam çevirmiş yiyecekken koşarak geldi ve bütün zombileri kesti. O kadar hızlıydıki zombilerin hepsi aynı anda yere düştü.
Sebastian : Sen korkudan hayal görmüşsün. Mirza hızlıdır . Normal bir askerden daha hızlıdır ama o kadarda değil.
Eray : Yemin ederim gördüm.
Sebastian : Sonra ne oldu.
Eray : Sonra Arzu bağırdı ona doğru koştuğunu gördüm sonrası yok.
Sebastian : Çavuş Arzu kim ?
Yağmur : Komutanım. Uzun boylu zayıf sarışın kız.
Sebastian : Ne tarafa doğru koştu ?
Eray : İleriye doğru.
Sebastian : Önden git ve göster. Korkma ben seni korurum.
Eray : Emredesiniz komutanım.
Eray'ın Mirza'nın gittiği yöne doğru en önden ilerliyordu. Arkasından ise Sebastian ve diğer askerler yürüyorlardı. on dakikaya yakın yürüdüler. '' Sonra burada kaybettim izini '' dedi Eray. Sebastian kafasını kaldırdı. Sağa sola baktı. İlerledi Sebastian. Askerlerde peşinden geldiler. Yaklaşık iki saate yakın yürüdüler. Hiç bir iz yoktu. Ne zombilerden nede Mirza'dan nede Arzu denilen kızdan. Sonra Sebastian bir şey fark etti. Bir kız. Sarı saçları ile sırtı dönük kızı gördü Sebastian. Çömelmiş ve arkası dönüktü. Yağmur '' Bu Arzu '' dedi. Sebastian ise '' Tamam '' dercesine kafasını yukarı aşağıya indirdi. Arzu ile Osman sevgililerdi. Osman Arzu'ya doğru yaklaştı. Osman '' Arzu '' diye seslendi fakat Arzu cevap vermiyordu. Kısık bir ses ile ağlıyor gibiydi Arzu. Osman biraz daha yaklaştı Arzu'ya. Sebastian '' Asker dur. Ona fazla yaklaşma '' dedi. Osman Sebastian'ı dinlemedi ve bir kaç adım daha attı. Sebastian silah'ını Osman'a doğrultu. '' Asker !! Sen benim emirlerime karşı mı ? geliyorsun '' diye bağırdı. Sebastian Arzu 'nun zombi olduğunu düşünüyordu. Osman Sebastian'ı dinlemeyerek Arzu'nun yanına kadar yaklaştı ve omuzuna dokundu. Arzu kolunu tutmuştu. Kolunda koca bir parça yoktu. Titriyordu Arzu. Ağlıyordu. Osman hemen yüzüne doğru baktı. Arzu bir zombi tarafından ısırılmış fakat daha zombiye dönüşmemişti. Osman hemen Arzu'nun kolunu sardı ve ona sarıldı. Arzu'da titreyen elleri ile Osman'a sarılıyordu.
Sebastian : Çavuş rapor ver.
Yağmur : Komutanım Arzu ısırılmış.
Sebastian : Bir bu eksikti.
Arzu : Ben zombi olmak istemiyorum. Öldürün beni .
Osman : Olmaz öyle bir şey. Anti-Serum var. Zombi olmadan iyileşeceksin.
Sebastian : Arzu Mirza'yı gördün mü ?
Arzu : Sizin peşinizden gelirken ayağım takıldı ve yuvarlandım. Sonra kendime geldiğimde sağanak bir yağmur vardı. Peşime 10 belkide 15 tane zombi takıldı. Onlar koşarak beni takip ediyorlardı bende onlardan kaçıyordum. Sonra etrafımı nasıl oldu anlayamadım 100 lercesi bir anda sardı. Sonra o geldi.
Sebastian : O dediğin kim ? Mirza'mı ?
Arzu : Evet. Sonra bana eğilmemi söyledi. Bende eğildim. Ve kollarımla kafamı örtüm. Silah sesleri duyulmaya başladım. Bir yandan havadaki yağmur sesi bir yandan şimşek çakmaları ve silah sesleri.
Sebastian : Duyduğumuz sesler şimşek sesi değilmiş.
Arzu : Sonra ise kolumda bir acı hissettim. Bir zombi beni genede ısırmıştı. Mirza bana anti serum verdi. Anti-Serum'u enjekte etti bana ve yanımdan ayrıldı.
Sebastian : Seni fedakar piç kurusu. Kendin için taşıdığın anti-serum'u başkasına veriyorsun.
Arzu : Sonra ise ben buraya geldim. İki serum vurdum kendime. Üçüncüye de vuracağım. Fakat ya işe yaramazsa ? ya bende insan et'i yiyen bir yamyama bir hayvana dönüşürsem ?
Sebastian : Bundan önce herkeste işe yaradı. Sendede işe yarayacak merak etme. Mirza ne tarafa doğru gitti ?
Arzu : Bilmiyorum.
Sebastian : Mirza ne tarafa doğru gitti ? Görmüşsündür. İyi düşün.
Osman : Yeter be adam. Görmedim diyorya.
Sebastian : Emre itaatsizliğine göz yumdum. Ama saygısızlığına göz yumamam.
Sebastian Osman'ın bacak arasına bir tekme attı. Osman acı içinde kafası öne gelecek biçimde bacak arasını tutuyor ve kıvranıyordu. Osman'ın suratına bir diz attı Sebastian. Osman yere düşmüştü. Diğer askerler ise şaşkınlıkla olaya bakıyorlar müdahale bile etmiyorlardı. Sebastian'ın gözü dönmüştü. Sebastian Osman'ın kolunu tuttuğu gibi kırdı. Sonra diğer kolunu da kırdı. İki koluda kırılan Osman acıdan bağırıyordu. Sebastian ayağa kalktı ve Osman' ın karnına doğru bir tekme attı. Zombilerin Dünyasında İki kolu kırık gez. Onlar seni ısırırken de '' Sen Kimsin Be Adam !! '' diye haykır. Belki duyan olurda gelir. Sebastian diğerlerine döndü ve yüksek ses ile '' Bu orospu çocuğuna kimse yardım etmeyecek '' diye bağırdı. '' Hadi toparlanın gidiyoruz '' diye sinirli bir şekilde askerlere bağırmaya devam etti. Arzu titreyen ses tonu ile '' Ben ne olacağım komutanım '' diye çaresizce Sebastian'ın gözlerine baktı. Sebastian '' Ne olacaksın sende bizimle geliyorsun'' dedi. Osman'ı orada bırakıp yürümeye devam ettiler. Sebastian kan tadını almıştı. Eski Alfa-Starlı acımasız günlerine dönmüştü. Osman'ın acımadan iki kolunu birden kırmıştı Sebastian. Sebastian kan tadını almıştı bir kere.. Mirza'yı bulmak için her şeyi yapacaktı. Bunu askerlerde farkındaydı. İlerlediler. Artık saatler öğleyi bulmuştu.
Sebastian kendi kendine konuşuyordu '' Nerdesin Mirza Nerdesin '' diyerek yürümeye devam ediyordu.. Saatlerce Mirza'yı aradılar. Hiç bir iz bulamadan geri döndüler gene. Ne zombiler nede Mirza'dan hiç bir iz yoktu. Sebastian '' Piç kurusu benimle oynuyor '' diyordu kendi kendine ve dahada sinirleniyordu. Ve askerleride alıp tekrardan üsse geri döndü Sebastian. Aksam yemeklerini yiyen ekip ve Sebastian susuyorlardı. Sebastian içki ve sigarasını içiyordu. Mirza'yı aramak onu fazlası ile yıpratmıştı. Yağmur Sebastian'ın yanına doğru geldi.
Yağmur : Komutanım iyimisiniz ?
Sebastian : Oradan bakınca nasıl gözüküyorum Yağmur ?
Yağmur : Kötü komutanım.
Sebastian : Evet yeterince ..
Yağmur : Sizin için yapabileceğim herhangi bir şey var mı ?
Sebastian : Benim için yapabileceğin bir çok şey var ama şu an eğlenecek durumda değilim.
Yağmur : Anlıyorum komutanım.
Sebastian : Arzu'yu çağırsana bi.
Yağmur : Emredersiniz komutanım.
Arzu korkak adımlarla Sebastian'ın yanına geldi. Dizleri titriyordu Sebastian 'ın karşısında.
Arzu : Emredin Komutanım.
Sebastian : Şu olayı bana tekrar anlat.
Arzu : Hepsi anlattığım kadar komutanım.
Sebastian : Mirza senle hiç konuşmadı mı ?
Arzu : Hayır komutanım.
Sebastian : Durumu nasıldı ?
Arzu : Rüya gibiydi.
Sebastian : Rüya gibi ?
Arzu : Sanırım ona aşık oldum.
Sebastian : Bir bu eksikti zaten. Gidebilirsin.
Arzu : Emredersiniz.
Gece Yarısı ..
Sebastian Yağmur'u öpüyordu. Güçlü kollarına aldığı Yağmur'u öpüyor ve okşuyordu. Herkes yorgunluktan uyumuş sarhoş Sebastian ise çavuş'u ile sevişiyordu. Yağmur'u tamamen soydu Sebastian ve öpmeye devam ediyordu. Yağmur ise ilk defa kadın olduğunun farkına o an varmıştı. Yağmur Sebastian'ın kollarında kendinden geçiyordu. Sebastian bir ses ile Yağmur'u öpmeyi bıraktı. Mehmet '' Zombiler '' diye haykırdı. Zombilerden ilki Mehmet'in şah damarından bir parça aldı. Mehmet'in boynundan kanlar akmaya başlamıştı. Başka bir zombi ise Mehmet'in kolundan bir ısırık aldı. Mehmet acı içinde haykırıyordu. Zombiler Mehmet'in etrafını sararak Mehmet'i yere yatılıp parçalamaya başlamışlardı bile. Sebastian birden Yağmur'un üstünden kalktı ve hızlı bir şekilde pantolonunu giyerken bir zombi Sebastian'ın üzerine atladı. Zombi ile Sebastian yuvarlandılar ve Zombi üste Sebastian alta kaldı. Zombi Sebastian'ı ısırmak için hamleler yapıyordu. Sebastian zombi'nin cenesinden tutarak zombinin dişlerini kendinden uzak tutmaya çalışıyordu. Zombi'nin bir anda kafasından giren kurşun ile beyini dağıldı. Beyninden çıkan parçalar her tarafa saçıldı. Sebastian zombiyi üzerinden attı. Sebastian etrafına doğru baktı ve Sebastian'ı zombinin elinden kurtaran o korkak Eray'dı..Eray elinde silah ile Sebastian'a doğru bakıyordu. Ve elleri hala titriyordu. Bir zombi koşarak Eray'ın üzerine atladı. Silah Eray'ın elinden fırlamış ve yere düşmüştü. Zombi Eray'ın üzerine çıktı ve Sebastian koşarak geldi ve Zombi'nin boynunu kırdı. Zombiler çok hızlı hareket ediyorlardı. Sayıları yüzleri bulan zombiler Sebastian ve ekibine saldırıyorlardı. Duvar dibine gelmiş olan Hasan zombilere ateş ediyordu. Üzerine gelen zombileri tek tek avlıyordu Hasan. Fakat kurşunu bitti. Kurşun değiştirmeye çalışırken şarjör elinden yere düştü bu arada bir zombi ise Hasan'a saldırmaya çalıştı. Hasan Otomatik tüfeğini sopa gibi kullanarak ile Zombi'nin kafasına doğru vurdu. Zombi yere düştü. Zombilerin kafalarına otomatik tüfeğini sopa gibi kullanarak vurmaya devam ediyordu Hasan. Hasan'ın vurduğu ve yere düştüğü zombi sürünerek gelerek ayağından ısırdı. Hasan acı içinde bağırıyordu ve zombinin kafasını otomatik tüfeğin dipçiği ile ezdi. Hasan'ın ayağı kanıyordu fakat Hasan dövüşmeye devam ediyordu. Başka bir zombide Hasan'ın kolundan ısırdı. Hasan onuda saf dışı etmeyi başarmıştı. Hasan'ın vücudu kanıyordu ve kan kokusu zombileri daha çok Hasan'a doğru çekiyordu. Başka bir zombi ise Hasan'ın omuzundan ısırarak bir parça aldı. Hasan bağırıyordu. Fakat Hasan onunda üstesinden gelmeyi bildi. Hasan ağır bir şekilde kan kaybediyordu. Hasan topallayarak kaçmaya başladı. Zombiler ise peşinden gelmeyi sürdürüyorlardı. İlker ise yüksek bir yere çıkmış oradan zombilere ateş ediyordu. Aykut ise İlker'in yanına doğru koşuyordu. İlker ise Aykut'un peşinden koşan zombileri avlamaya çalışıyordu. Zombilerden teki Aykut'u yakaladı fakat İlker Zombinin beynini dağıttı. Aykut yerden kalktı ve İlker'in yanına doğru koşarak gelmeye devam ediyordu. Aykut sonunda gelmişti. Aykut'un boyu ufaktı ve taş'a tırmanamıyordu. İlker elini uzattı Aykut'a Aykut İlker'in elini tuttu ve kendini yukarıya doğru çekmeye başladı. Fakat bu sırada zombiler yetişmişti. Zombiler Aykut'un ayaklarını sırtını ısırmaya başladılar. Aykut bağırana bağırana İlker tarafından yukarıya çekildi. Aykut'un bütün sırtı ısırıklar içindeydi. İlker Aykut'u yukarı çektikten sonra taş'ın etrafında toplanan zombilere ateş ediyordu. Aykut acı içinde bağırıyordu kendi kendine. İlker ise zombileri püskürtmeye çalışıyordu. İlker taş'ın etrafında bütün zombileri öldürdükten sonra hemen Aykut'a baktı. Aykut derin derin nefes alıyordu. Aykut'un kanı taş'ın her tarafıda kan yapmaya yetmişti. İlker elini tuttu Aykut'un.
İlker : Dayan dostum.
Aykut : Çok korkuyorum. Öleceğim.
İlker : Ölmeyeceksin sadece dayan.
Aykut : Çok korkuyorum..
Aykut gözlerini kapatmış başını yana çevirmişti. İlker ise lanet olsun dedi ve ellerini saçlarına götürdü. O anda Aykut gözlerini açtı ve ilker'e sarıldı boynundan ısırdı. İlker acı içinde bağırıyordu. Aykut ise İlker'i canlı canlı yiyordu. Sebastian ve Yağmur zombilere ateş etmeye devam ediyorlar kendilerini koruyorlardı. Zombilerin sayıları her dakika artıyordu. Melis in kurşunları bitince zombiler tarafından yakalanarak yenmeye başladı. İnci'de zombilerle ateş ediyordu fakat zombiler o kadar hızlı bir şekilde geliyorlardı ki hatayı kabul etmiyorlardı. İnci bir zombiyi ıskaladı sonra diğerini ıskaladı ve inciyi de yakalayıp zombiler yemeye başlamışlardı. İnci'nin etrafında sayıları 20 yi bulan zombiler inci'nin etlerini ısırıp ısırıp yiyorlardı. Tuğçe de zombilerle savaşmaya devam ediyordu fakat yorulmuştu ve karanlıktı. Zombiler'in Tuğçe'yide ısırmaya başlamaları çok uzun sürmedi. Daha önce ısırılmış kız Arzu , Eray Sebastian ve Yağmur'dan başka hiç kimse kalmamıştı.
Bazı zombiler askerlerin başlarına oturmuş etleri kopartıp kopartıp yerken. Diğerleri ise hayatta kalanlara saldırmaya devam ediyorlardı. Köşeye sıkışmışlardı Eray , Arzu Sebastian ve Yağmur. Kaçabilecekleri hiç bir yer yoktu. Onlar için artık her şey bitmişti.
Koşarak karanlıktan bir adam geldi. Ellerindeki kılıçlar ışıl ışıl parlıyordu. Ellerindeki kılıçlarla zombilere birden saldırdı. Sebastian '' Mirza '' diyerek sevindi. Gelen Mirza dan başkası değildi. Kılıçlarından tekini Sebastian'a doğru attı. Fırlatırken de bir zombinin kafasına isabet ettirmeyi ihmal etmemişti Mirza. Sebastian kılıcı aldığı gibi önündeki zombileri kesmeye başladı. Sebastian bir yandan Mirza bir yandan kılıçlarla zombileri kesmeye başladılar. Mirza ve Sebastian Zombilerin kafalarını kollarını ve bacaklarını acımasızca kesiyorlardı. Etrafa pıhtılaşmış siyah kandan başka hiç bir şey sıçramıyordu. Mirza ve Sebastian zombileri kesmeye devam ediyorlardı. Mirza ve Sebastian son güçlerine kadar zombileri öldürmeye devam ettiler. Eray Arzu ve Yağmur da onlara yardım ediyorlardı.. Zombilerin hepsi ölmüştü. Etrafta hiç zombi kalmamıştı. Sebastian Mirza'ya baktı .. Mirza'nın üssü çamur kir toprak içindeydi. Elleri ve yüzü simsiyah kirden gözükmüyordu.
Sebastian : Sen hangi cehennemdesin ?
Mirza : Zombileri temizliyordum.
Sebastian : İki gün boyunca .
Mirza : Evet.
Sebastian : Bizle neden hareket etmedin.
Mirza : Yanımıza asker diye verdikleri kişiler daha çocuk. Onları öldürtmek istemedim .
Sebastian : Ama hepsi öldü.
Mirza : Benim yüzümden ölmedi Sebastian. Senin yüzünden öldüler.
Sebastian : Kendi aptallıkları yüzünden öldüler. Buraya zombileri ben mi ? getirdim .
Mirza : Dolaylı yoldan evet sen getirdin.
Sebastian : Nasıl ?
Mirza : Osman diye bir asker getirdi bunları buraya.
Sebastian : Nasıl olur. Onun iki kolunu da kırmıştım.
Mirza : Ayaklarını da kırman gerekiyormuş demek ki.
Sebastian : Lanet olsun.
Mirza : Sebastian bunlar Alfa-Star değiller. Asker hiç değiller.
Sebastian : Emre itaatsizliğin her yerde cezası aynıdır kanka. Alfa-Star olmana gerek yok.
Mirza : Neyse. Sen burayı hatırlamadın mı ? Sebastian .
Sebastian : Hatırlamadım.
Mirza : 15 -18 sene önce bizi buraya getirirlerdi. Biz çocukken.
Sebastian : Burasımı ?
Mirza : Evet burası.
Sebastian : Yani bizi buraya getirip üzerimizde testler yaptıkları. Sonra bize serumlar verip iğneler yaptıkları ondan sonrada dövüştürdükleri yer mi ?
Mirza : Evet.
Sebastian : Bir şey bulabildin mi ?
Mirza : Buldum sonra konuşuruz. Hepsi şu büyük sırt çantasında. Gidelim mi artık. Görev tamamlandı.
Sebastian : Gidebiliriz.
Sebastian ve Mirza'nın uzağında duran Arzu ile Eray Mirza'ya teşekkür edelim diye aralarında konuşmuşlardı. Arzu '' Mirza bir dakika bakabilir misin ? '' dedi. Mirza kafasını o tarafa doğru çevirdi. Arzu ve Eray Mirza'ya doğru yürümeye başlamışlardı. İkisini de karanlıkta yüzleri gülüyordu. Fakat koşarak gelen zombi Arzu'yu kaptığı gibi ısırmaya başladı. Bu zombi Aykut'tan başkası değildi. İlker'de Arzu'yu ısırmaya başlamıştı. Eray ise kitlenip kalmıştı. Mirza koşarak ilerledi ve önce Zombi olan Aykut'un sonra ise İlker'in kafalarını gövdelerinden ayırdı. Mirza '' Nasıl unuttuk bunları '' diyerek kendini suçladı. Yerde yaralı bir şekilde yatıyordu Arzu. Mirza Arzu'nun güzel gözlerine baktı. Arzu'nun boynunun iki tarafıda ısırılmış ve kopmuştu. Mirza Arzu'nun yarasına baktı. Arzu kan kusuyordu ağzından. Mirza belindeki tabancayı çıkardı. Arzu'nun gözlerine baktı. Arzu konuşamıyordu bile. Mirza tetiği çekti ve Arzu'nun kafasını dağıttı. Eray ise şaşkın bir biçimde durmuştu. Eray '' Anti-Serum ile tekrardan insan olmaz mıydı '' diye sordu Mirza'ya. Mirza kafasını çevirdi ve Eray'a doğru baktı. Eray Mirza'nın bakışlarından da korkmuştu. Mirza '' Kanı temizlenmeden ikinci kez virüs'ü aldı. Kurtarılamazdı '' dedi Eray'a. Eray ise tamam dercesine kafasını salladı. Eray geri geri gitti ve çömeldi. Kendisi ve Yağmur'dan başka hiç kimse kalmamıştı. Bütün arkadaşları ölmüştü.
Mirza ile Sebastian ise sigara yakmışlar karşılıklı içiyorlardı. Mirza ve Sebastian sigaralarını içiyorlar ve hiç bir şey konuşmadan oturuyorlardı. Yorulmuşlardı. Artık güneş doğmaya başlamıştı bile.
Hiç bir şey konuşmadan saatlerce oturdular. Sigara ve alkol içiyorlar ve dinleniyorlardı. Hiç bir şey konuşmuyorlar ve sadece oturuyorlardı. Saatlerce konuşmadan oturdular. İkiside nerede olduklarını hatırlamışlardı.. O yüzden susuyorlardı. O çektikleri acıları. Vahşeti an ve an hatırlıyorlardı. Sebastian sessizliği bozdu.
Sebastian : Gidelim mi artık ?
Mirza : Alfa-Stardaki ilk yılımdı. Buraya getirmişlerdi beni. Günlerce serum yedim. Sonra ise iğneler. Benimle birlikte bir çocuk daha gelmişti. İkimizi burada bir ay eğittiler. Bir ayın sonunda çocuk çok iyi bir gelişme kaydetti. yaşıda benden 3 yada 4 yaş büyüktü. Sonra bizi bir kafesin içinde hayvan gibi dövüştürdüler. Beyefendide vardı. Çocuk iyi dövüşüyordu. Ve beni de iyi benzetti. Fakat sonunda bir şey oldu. Çocuğun boğazını ısırdım. ve parçaladım. Çocuğun kanını içtim tıpkı bir zombi gibi. O kadar sinirlenmiştim ki. Bir vampir gibi bütün kanını içtim çocuğun. Çocuğun kanını içerken çocuk yapma diyordu. Ben senin düşmanın değilim. Fakat ben onun kanını içmeye devam ettim. Sonunda çocuk öldü. Ve etinide yedim Sebastian.
Sebastian : Kanka kendini korumuşsun . Olabilir böyle şeyler. Bu bir savaş.
Mirza : Kanını içmem yada içmemem mesele değil. Evet kendimi korudum. Fakat tek sorun kanın tadı hoşuma gitmiş olmasıydı. O kan ile dahada güçlendim. Sonra Barut'un kardeşininde cezaevinde kanını içtim ben.
Sebastian : Boş ver kanka kendini suçlama. Artık gidelim
Mirza : Nereye gideceğiz ki ?
Sebastian : Ne bileyim Ölüm Meleği'nin yanına gider oda tam olarak iyileşmiştir. Sonrasında ise evimize geri döneriz ?
Mirza : Kulağa güzel geliyor.
Sebastian : Burayı Beyefendi bize neden temizlettiki ?
Mirza : Hiç bir fikrim yok. Ama sanırım Alfa-Star B yüzünden. Onlara kalacak bir yer lazım.
Sebastian : Ne yani Ne zamandır Alfa-Star A - Alfa-Star B ye hizmet ediyor ?
Mirza : İki kişi kaldık Sebastian. Görüyorsun. Fazla bir seçeneğimiz yok. Zombilerle savaşmak tamam fakat insanlar kafayı yemişler. Birbirimizi öldürmemiz için zombi salgınının olması lazımmış. Kural yok. Kanun yok. Polis yok. Medya yok. Mahkemeler yok. Zombilerin Dünyası güçlü olanın hayatta kaldığı bir dünya.
Sebastian : Bu işlerden çekilelim. Bir ada temizleyelim kendimize. İki üçte güzel kız bulup sabahtan akşama kadar sevişelim.
Mirza : Bu lafın üzerine ters ters baktı Sebastian'a.
Sebastian : Yani sevişeyim kanka. Sevişelim derken yanlış söyledim.
Mirza : Porno - Star.. İmkanın olsa zombileride becerirsin sen.
Sebastian : Zor olur o kanka. Zombilerle ben..
Mirza : Yanlış meslek seçmişsin. Aslında sen porno yıldızı olabilirmişsin.
Sebastian : İmkanlarımız kısıtlıydı.
Mirza : Bu Yağmur ile Eray'ı nereye vereceğiz ?
Sebastian : Beyefendiye postalayacağız. Napalım çocuk bakıcısı mıyız biz ?
Mirza : Bilmem ama Yağmur sana aşk dolu gözlerle bakıyor saatlerdir. Siktin mi ? lan onu doğru söyle.
Sebastian : Yok ya sikmedim.
Mirza : Sikmeye teşebbüs ettin mi ?
Sebastian : Ettim evet. Rahatladın mı ?
Mirza : Ben rahatladım da sen rahatlamamışın ..
Sebastian : Sen pislik bir serserisin biliyor musun ?
Mirza : Evet. Yalnızca günde yirmi dört saat öyleyim.
Sebastian : Eray Yağmur gidiyoruz hazırlanın.
Eray : Emredersiniz komutanım.
Yağmur : Emredersiniz Komutanım.
Eray ve Yağmur çantalarını alıyorlardı. Birden Zombiye dönüşmüş olan Hasan saklandığı yerden çıktı ve Eray'ı yemeye başladı. Eray'ın boğazını ısırdı ve bir parça kopardı. Sonra ise ikinci parçayı da aldı. Eray bağırıyordu. Mirza Sebastian ve Yağmur helikopterde olduğu için ve helikopteri çalıştırdığı için Eray'ın bağırmalarını duyamıyordu. Eray Arkadaş'ı Hasan tarafından sabah kahvaltısı niyetine yeniyordu. Mirza '' Nerede kaldı bu çocuk '' diye Sebastian'a sordu. Sebastian ise '' Bilmiyorum kitlenip kalmıştır gene '' diye cevap verdi. Mirza '' Ben bakayım şuna '' diyerek helikopterden indi. Mirza Askerlerin konakladığı yola doğru yürüdü ağır adımlarla. İleride Bir zombi gördü. Oturmuş yemek yiyordu. Silah'ını çıkardı ve Hasan'ı alnından vurdu Mirza. Yürümeye devam etti. Ve Isırılmış olarak Eray'ı gördü.
Eray : Komutanım lütfen ölmeme izin vermeyin. Çok korkuyorum ( Dedi kısık bir ses ile )
Mirza : Teselli olacak ise söyleyeyim. Herkes yalnız ölür.
Dedi ve Eray'ı kafasından tek kurşun ile vurarak öldürdü. Ve helikoptere geri döndü.
Sebastian : Ne oldu ?
Mirza : Eray da zombi olmuş.
Yağmur : Nasıl olur.
Mirza : Öldürmediğimiz bir zombi Eray'ı parçalara ayırmış.
Sebastian : Zaten uyuz oluyordum. Korkağın tekiydi.
Mirza : Saygı Sebastian Saygı..
Sebastian : Korkaklara saygı olmaz kanka.
4 saat sonra Sivas..
Sebastian : Kanka DxN hastanesine geldik.
Mirza : Evet ama anormallik var.
Sebastian : Farkındayım.
Mirza : Saldırıya uğramış burası sanki.
Sebastian : Bencede.
Mirza : Helikopteri aşağıya indiriyorum. Bir bakalım.
Sebastian : Ama helikopteri durdurmayalım. Bir sorun olursa gidelim kanka. Ölüm Meleği yüzünden ölmeye niyetim yok.
Mirza : Tamam merak etme sen.
Mirza helikopteri durdurmadan helikopterden aşağıya indi. Koşarak hastaneden içeri girerken Sebastian ve Yağmur helikopterde bekliyorlardı. Beş dakika sonra Mirza Helikoptere geri döndü.
Sebastian : Ne olmuş
Mirza : Ölüm Meleği yok. Hastanede kimse yok .
Sebastian : Nasıl olur.
Mirza : Şu kartı buldum Ölüm Meleği'nin yatağında.
Sebastian kartı aldı ve sesli biçimde okumaya başladı .
Sebastian : Siz sözünüzü tutmadınız. Bende sizin için kıymetli bir şeyi alacağım. Pazarlık için ararım. Öpüldünüz. Bay '' Nilay ''
Yağmur : Nilay'da kim.
Mirza : Ölü bir kadın başkada bir şey değil..
Bu adamlar hicmi tuvalete gitmez arkadas sadece 1 bolumde gitti okadar oda sebastiyan :)
YanıtlaSilOrospu niley kancık beyin sıvısını dağıtıp siktiğimin nilayı
YanıtlaSil