uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

28 Ekim 2012 Pazar

38. Bölüm : Paramparça

4 saat sonra Sivas..

Sebastian : Kanka DxN hastanesine geldik.

Mirza : Evet ama anormallik var.

Sebastian : Farkındayım.

Mirza : Saldırıya uğramış burası sanki.

Sebastian : Bencede.

Mirza : Helikopteri aşağıya indiriyorum. Bir bakalım.

Sebastian : Ama helikopteri durdurmayalım. Bir sorun olursa  gidelim kanka. Ölüm Meleği yüzünden ölmeye niyetim yok.

Mirza : Tamam merak etme sen. 

Mirza helikopteri durdurmadan helikopterden aşağıya indi. Koşarak hastaneden içeri girerken Sebastian ve Yağmur helikopterde bekliyorlardı. Beş dakika sonra Mirza Helikoptere geri döndü.

Sebastian : Ne olmuş

Mirza : Ölüm Meleği yok. Hastanede kimse yok .

Sebastian : Nasıl olur.

Mirza : Şu kartı buldum Ölüm Meleği'nin yatağında.

Sebastian kartı aldı ve sesli biçimde okumaya başladı .

Sebastian : Siz sözünüzü tutmadınız. Bende sizin için kıymetli bir şeyi alacağım. Pazarlık için ararım. Öpüldünüz. Bay '' Nilay ''

Yağmur : Nilay'da kim.

Mirza : Ölü bir kadın başkada bir şey değil..

Sebastian : Nereye gidiyoruz.

Mirza : Beyefendiye gidiyoruz Sebastian.

Sebastian : Napacağız Beyefendiyle.

Mirza : Konuşacağız..


30 Dakika Sonra Ankara .. Adrenalin Ana Merkez Üssü


Helikopter helikopter pistine inerken helikopter'in etrafını 100'e yakın asker çevirmiş ve silahlarını helikoptere doğru yöneltmişlerdi. Helikopter'den yavaş bir şekilde inen Mirza etraftaki şaşkın bakışları aldırmadan yürüyordu. Sebastian da peşinden indi. Oradan sorumlu yüzbaşı Mirza'ya ve Sebastian'a dur çekti.

Yüzbaşı : Dur ! Kendinizi tanıtın.

Mirza : Bu ne cesaret ?

Yüzbaşı : Kendini tanıt asker.

Sebastian : Sen kimsinkide bize asker diyebiliyorsun ? Senin hiç saygın yok mu ?

Yüzbaşı : Kendinizi tanıtın.

Sebastian : Omuzumdaki amblemi görmüyor musun ?

Yüzbaşı : Onun burada bir hükmü yok. Bastığınız topraklar Adrenalin'e ait.

Mirza : Adrenalin'e ait her yer bizimdir Yüzbaşı.

Yüzbaşı : Senin adın ne asker ?

Sebastian : Hala asker diyor.

Yüzbaşı : Ne diyeceğiz size. Paşam isminiz nedir ?

Sebastian : Kes lan. Haddini bil köpek !

Yüzbaşı : Askerler yakalayın..

Mirza : Yüzbaşınızı dinlersiniz. Size yemin ediyorum. Akşamı göremeyeceksiniz. Sizinle sorunumuz yok bizim.

Sebastian : Bırak saldırsınlar.

Mirza : Yeterince öldürdük zaten. Sebastian sakin ol.

Yüzbaşı : Saldırın dedim size. Ne bakıyorsunuz aval aval .

Seyfo : Ne oluyor burada ?

Yüzbaşı : Efendim yabancı şahıslar üsse izinsiz iniş yaptılar.

Seyfo : Senin o yabancı dediğin kişiler. Alfa-Star'ın yıldızları. Neden bahsediyorsun sen. Kollarındaki amblemi görmüyor musun ? Bunu giymeye kim cesaret edebilir ?

Yüzbaşı : Ama efendim. Alfa-Star dan kimse yaşamıyor diye biliyorum ben.

Seyfo : Artık öğrendin.  Çok şanslısın. Şurada gördüğün donuk ifadeli adam Mirza Kral. Alfa-Star 13 nolu askeri. Yanındaki ise San Sebastian . Alfa-Star Komutanı.

Yüzbaşı : Emredersiniz efendim.

Seyfo : Hoş geldiniz Beyler. Buyurun Beyefendi sizi bekliyor.

Mirza : Hoş bulduk.

Sebastian : Hoş bulduk.


Mirza ve Sebastian Beyefendinin odasına girdiler.

Beyefendi : Aslan parçaları hoş geldiniz.

Sebastian : Hoş bulduk.

Mirza : Hoş bulduk. Şimdi adanızı temizledik önce. Gidip enkazı kaldırdıktan sonra yerleşebilirsiniz.

Beyefendi : Tamamdır. Seyfo duydun.

Seyfo : Emredersiniz Efendim.

Beyefendi : Sizin canınız sıkkın gibi.

Mirza : Öncelikle bizimle birlikte gönderdiğiniz timden sadece bir kişi hayatta kalabildi.

Beyefendi : Hepsi öldü mü ?

Mirza : Evet öldüler.

Beyefendi : Ben sizin yanınızda tecrübe kazansınlar diye gönderdim. Ölsünler diye değil Sebastian !

Sebastian : Gönderdiğiniz kişiler çocuktu. ve zombilerden ölesiye korkuyorlardı.

Beyefendi : Zombilerin Dünyası nda 30 adam ne anlama geliyor biliyor musun ?

Sebastian : İyi eğitimli ise her şey. Kötü eğitimlisi 2 gün dayanabiliyorlar.

Beyefendi : Sana adam teslim edende kabahat.

Sebastian : Ama efendim.

Beyefendi : Nasıl öldüler savaşarak mı ?

Sebastian yüzde yetmişi kaçarken öldü. belkide yüzde sekseni.

Mirza : Beyefendi Kurt öldürmek için kuzu gönderilmez.

Beyefendi : Ne demek istiyorsun ? Mirza.

Mirza : Beyefendi Kurt öldürmek için kuzu gönderilmez

Beyefendi : Adrenalin askerleri sence kuzu mu ?

Mirza : İyi eğitimlilere lafım yok ama bunlar kuzuydular. Ayrıca bana Nilay lazım.

Beyefendi : Ne yapacaksın Nilay'ı ? Nerede saklandığını da bilmiyoruz, ama araştırmalarımız sürüyor.

Mirza : Haberiniz yok sanırım. Sizin askerlerinizin koruduğu Sivas DxN üssünü Nilay yerle bir etmiş.

Beyefendi : Ne zaman SEYFO

Seyfo : Hemen ilgileniyorum efendim.

Mirza : Ölüm Meleği'ni kaçırmış. Ve bizden büyük ihtimal ile size verdiğimiz belgeleri isteyerek takas yapacak. O belgeleri bize verir misiniz ?

Beyefendi : Size o belgeleri vermemin imkanı yok. Onlar bize lazım. .

Mirza : Bizede lazım. Lütfen o belgeleri bize verir misiniz ?

Beyefendi : O belgeler Nilay'ın eline geçer ise ne olur biliyor musun ?

Mirza : Nilay'ı eninde sonunda öldüreceğim.

Beyefendi : Nasıl öldüreceksin. Tüm Adrenalinin öldüremediği kişiyi ?

Mirza : Bizimle Adrenalin'i bir mi ? Tutuyorsunuz ?

Beyefendi : Hayır.

Mirza : O zaman bana belgeleri verir misiniz ?

Beyefendi :Ölüm Meleği için değer mi ? düşmanımıza belge vermek ?

Mirza : İnanın her satırına kadar değer.

Sebastian : Değmez.

Beyefendi : Seyfo belgeleri Mirza'ya teslim et. Öldürtmeyin kendinizi Nilay'a. Adam'a ihtiyacınız var mı ?

Mirza : Teşekkür ederim. Adam'a ihtiyacımız yok.

Sebastian : İyi günler.

Beyefendi : iyi günler.

Mirza , Sebastian  ve Tuğçe Helikopter ile Ankaradan ayrılıp İstanbul'a doğru yola koyulmuşlardı.

Seyfo : Beyefendi merakımı bağışlayın. Neden belgeleri Mirza'ya verdiniz ?

Beyefendi : Vermeyelimde Barbar Mirza Tarasın Mekanımızı. Mirza eğer ki bir şey istiyorsa. İstediğini ona vermeden onunla hiç bir şekilde uzlaşamazsın. Mirza ve Sebastian düşman olunacak kişiler değiller. Onlar Nükleer bombadan bile daha tehlikeliler.

Seyfo : Anlıyorum.

İstanbul ..

Sebastian : Ölüm Meleği'ni kurtaracağız gene konuşacak orospu karı gibi Mirza.

Mirza : Bizim yüzümüzden kurşun yedi. Bizim yüzümüzden yakalandı.

Sebastian : Bizim yüzümüzden oldu diye göt verilim birde siksin.

Mirza : Onu kurtarmalıyız. Arkadaşımız o bizim. Ne olursa olsun arkadaşımız Sebastian.

Sebastian : Sen nasıl istersen. Senin için geleceğim. Ölüm Meleği için değil. Hastanede bize söylediklerine hala inanamıyorum.

Mirza : Aldırma. Doktor Deniz için endişelendi hepsi bu.

Sebastian : Biliyor musun? Boş ver bunları.

Mirza : Neyi boş verelim.

Sebastian : Hadi ama Mirza! Biz ne yapıyoruz !

Mirza : Zombileri ve kötü adamları avlıyoruz.

Sebastian : Aynen öyle! Bunu kim yapar ?

Mirza : Sen ve ben.

Sebastian : Biz haklısın. Mirza işte bu yüzden hayatımız berbat. Yani hadi ama zombi avlıyoruz! Ne biçim şey bu!? Normal insanlar zombi gördüklerinde kaçarlar. Ama biz, hayır. Biz bizi öldürmek isteyen bizi yemek isteyen! Bunu kim yapar biliyor musun? Deli insanlar! Biz çıldırmışız! Yani kim bu hayatı ister Mirza ?

Mirza : Şaka mı bu ?

Sebastian : Diyorum ki Ölüm Meleği için kendimizi riske atmaya değmez.

Mirza : Kimse için değmez. Ama onurumuz için değer. Tarih Ölüm Meleği'ni nasıl öldü diye sorduklarında. Mirza ve Sebastian onu yüz üstü bırakıp gitti diye mi yazılsın ? Tarih yazılıyor su an biliyorsun. Arkamızdan 100 lerce sene sonra şerefsiz mi ? densin. Orospu çocuğu mu ? densin.

Sebastian : Yaşlanmadan öleceğiz Mirza işte bu yüzden.

Mirza : Her ikimiz şimdiden ölecek miyiz Yapma Sebastian. Daha çok zamanımız var...

Sebastian : Neden bahsettiğimi iyi biliyorsun Mirza. 50 yaşında olduğumuz zaman peşimizde milyonlarca zombi olacak

Mirza : Hayır. Ben çoktan öleceğimizi düşünüyorum.

Sebastian : Bir ada bulalım tarım yapalım. Sigara içelim. Alkol içelim. Hayatımızı yaşayalım artık.

Mirza : Tamam Sebastian. Şu olaylar bir geçsin senin dediğini yapalım..

Sebastian : Yoruldum artık Mirza.

Mirza : Tamam çiftçi Sebastian.

Sebastian : Artık postal giymekten sıkıldım Mirza. İnan her şeyden sıkıldım. Sıradan bir hayatım olmasını istemem suç mu ?

Mirza : Suç değil. Seninde hakkın. Ama dünyada artık hüküm Zombilerin. Farkında mısın ? Zombilerin Dünyası ndayız biz.

Sebastian : İyi oldu hatırlattığın. Çocukları okuldan alayım ben. Sende markete git yiyecek bir şey al.

Mirza : Sebastian neyin var ?

Sebastian : Hiç bir şeyim yok.

Mirza : Sebastian ben duş alacağım. Sonrada yemek yiyeceğim. Sonrada yatıp uyuyup Nilay'ın aramasını bekleyeceğim.

Sebastian : Tamam.

Mirza soğuk suyun altına girdi. Ensesinden aşağıya doğru buz gibi sular inerken ellerini duvara dayamış başını öne eğmiş şekilde bekliyordu. Sonra Mirza iki tane büyük tavuğu yedi ve uykuya daldı. Sebastian ise odasında Tuğçe ile vakit geçiriyordu. Sebastian Tuğçe'yi kollarına almış öpüyordu. Yatakta Sebastian ve Tuğçe öpüşürlerken .


Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Makine : UYARI UYARI UYARI UYARI TANIMLANAMAYAN ZİYARETÇİ YAKLAŞIYOR

Sebastian : Seninle de bir sevişemedik. Sen burada kal.

Tuğçe : Tamam aşkım..


Sebastian üzerini giyerek odasından elinde silah ile çıktı. Kendi kendine söylendi '' Ulan ben bu karıyı sikemeyecek miyim. Ne zaman karının üstüne atlasam bir şey çıkıyor '' diye. Mirza ise samuray kılıçları ile birlikte kapının önünde dikiliyordu. Sebastian Mirza'nın yanına geldi ve durdu. Mirza ve Sebastian yanyanaydılar. 40 araçlık bir konvoy geldi. Sebastian '' Sanki düğün yapıyoruz da gövde gösterisine geliyorlar '' diyerek tebessüm  etti. Mirza ise '' Cenazeye geliyorlar Sebastian Cenazeye '' diye karşılık verdi. Arabalar durdu ve kapıları açıldı. Elleri silahlı 100 lerce adam Silahlarını Mirza ve Sebastian'a doğrultmuşlardı.

Sebastian : Sexy ses savaş pozisyonu.

Makine : Uyarı Savaş Pozisyonu .

Ev bir anda kibrit kutusuna döndü ve evin çatısından ful otomatik silahlar ile birlikte 6 lı roket atarlar çıktı.

Nilay süper mini eteği ile arabadan indi. Endamlı bir şekilde Mirza ve Sebastian'a doğru yürüdü.

Nilay : Aşkım nasılsın ? Mirza sen nasılsın ?

Sebastian : Öpmedin beni sevgilim.

Nilay : Seni içerideki kaltağın öpsün.

Sebastian : Seni orospu çocuğu. Ölüm Meleği'ni bırak beni al ! Ne işine yarayacak Melek senin ?

Nilay : Ağzını bozma Aşkım.. Seninle ateşli bir gece geçirdik.

Mirza : Nilay saadete gel. ne istiyorsun. Ölüm Meleği karşılığında.

Nilay : Kırıyorsun ama beni Mirza. Çok kırıyorsun. Adaya gitmişsiniz. Ölüler adasına.

Mirza : Dedikodu yazarı gibisin.

Nilay : O ada ile ilgili hiç bir şey hatırlamıyorsun demi Mirza . Sana ne yaptıklarına dair hiç bir fikrin yok.  Hiç bir şeyi hatırlatmıyor DxN sana. Yoksa hepsini öldürürsün.

Mirza : Bırak bu boş lafları.

Nilay : Türkiye de yakalandığından itibaren 6 ay boyunca ne oldu peki Mirza ? ne hatırlıyorsun .

Mirza : Sana mı ? anlatacağım bunu.

Nilay : Hiç bir şey hatırlamıyorsun. Gönlündeki o büyük boşluk. İçini öldürdüler senin.

Sebastian : Kapat çeneni. Ne istiyorsun ondan bahset bana ?

Nilay : Sebastian olmasa sen oranın sürtüğü olmuştun. Her zaman seni zaten Sebastian kurtardı.

Sebastian : Canımı bile veririm Mirza için. Neyin hesabındasın sen ?

Nilay : Gerçeklerin peşindeyim. Mirza'ya yapılanların peşindeyim. Ölümsüzlüğü bulmak için Mirza'ya neler yaptılar. Videolarını izledimde acıdan bayılıyordun artık Mirza.

Mirza : Demek ki çok zevke gelmişim. Çok zevk alınca bayılırım ben.

Sebastian : Sen kimin sürtüğüsün. Ölüm Meleği'ne karşılık ne istiyorsun ?

Nilay : Mirza kanını istiyorum. Sebastian seninde kanını istiyorum. .

Sebastian : Neden ordumu yapacaksın benim kanımla.

Nilay : Evet. Ordu yapacağım. İkinizin kanıyla olan bir ordu durdurulamaz.

Mirza : Sen öyle san. Bu kainata benden ve Sebastian'dan daha iyisi gelmedi.

Sebastian : Sen inanıyor musun ? Mirza ve Sebastian'ı durduracak bir ordunun olduğuna ? Yer yüzünde.

Nilay : Alfa-Star B var. Alfa-Star A dayanamadı bile. Ama onlar hala hayattalar. Buda gösteriyor ki sizden daha iyiler.

Sebastian : Türkiye'ye geldiklerinde komutanları ben olacağıma göre bizden daha iyi olma gibi şansları yok.

Nilay : Argo yaşıyor hala.

Sebastian : Argo akıllı adamdır. Kimin ne kadar büyük olduğunu kabul eder Nilay sen hiç merak etme. Kan dışında ne istiyorsun ?

Nilay : Belgeleri istiyorum tabikide. Bütün hepsini eksiksiz.

Mirza : Belgeler ve kan takas ile olacak.

Nilay : Nereden bileceğim kan'ı verenin sen olduğunu.

Mirza : Gene bir kancıklık yaparsın sonuçta bir kere daha bizi ters garda getirirsin sen. Ama şunu bilki sen artık ölüsün.

Nilay : Sözünüzü tutmayarak beni hayal kırıklığına uğratan sizsiniz. Ben değil.

Sebastian : Sözümüzü tutmama gibi bir durum söz konusu değil.  Sen Judas 'ın belgelerini için anlaşmıştık. Kasap için değil.

Nilay : Orada Kasap yada Judas'ın olup olmaması önemli değil. O belgeleri bana getirecektiniz. Getirmediniz böyle oldu. O yüzden hiç sinirlenmeyin. İlk kazığı ben atmadım.

Sebastian : Yarın saat akşam 10:00 da takas için burada görüşüyoruz o zaman ?

Nilay : Neden burada ?

Sebastian : Yüzlerce adamı olan sensin.

Nilay : Nükleer saldırıda bile hiç bir şey olmayacak evde sizde var.

Sebastian : Yani ?

Nilay : Adrenalin Kadınlar Hapishanesinde zaten Ölüm Meleği. Orada Akşam saat 10:00 da. Uyarsa gelin. Uymazsa Meleği bir daha göremezsiniz.  Sizlere iyi akşamlar.

Sebastian : Bir yanlış olursa ölürsün.

Nilay : Olmaz merak etme tatlım..

Nilay arabaya doğru yürüdü. Arabasının kapısını bir asker açtı. '' Gidiyoruz '' diye emir verdi Nilay Kapıyı açan adama. Adam '' Emredersiniz '' diyerek işaret yaptı. Bir anda bütün askerler arabalara bindiler. Nilay arabaya oturdu ve şöför'e '' Gidiyoruz '' dedi. Yan tarafta oturan Barut ise

Barut : Ben intikamımı ne zaman alacağım.

Nilay : Acele etme aşkım. En kısa zamanda. Yarın takastan hemen sonra onlar senin istediğin gibi pusunu kur ve parçala.

Barut : Bu iki dürzünün kanı neden bu kadar önemliki ?

Nilay : Sen orasını bana bırak aşkım. Ama sakın hemen saldırma Mirza ve Sebastian'a . Çünkü benden bilirler. Benden bilmelerini istemiyorum. Sana bir şey olursa zaten yaşayamam ama bana neler yaparlar onlar bu savaşı kazanırsa. Ölmek için yalvarırım. O yüzden lütfen aşkım beni karıştırmadan hallet işini.

Barut : Tamam bebeğim sen merak etme..


Nilay ve ekibi uzaklaşıyorlar gözden kayboluyorlardı.

Sebastian : Eski düzenini al Sexy Ses.

Makine : Emredersiniz Sahip San Sebastian. 

Sebastian : Ne düşünüyorsun ?

Mirza : Buna cesaret edemeyecek kadar akıllı bir kadın. Nasıl böyle bir şeye teşebbüs eder anlamıyorum.

Sebastian : Bilmiyorum Mirza. Kim destekliyor ki ? Bunu.

Mirza : Mossad mı ?

Sebastian : Sanmıyorum. Ama kozlarını oynamıyor daha.

Mirza : Güzelce dinlen. Yarın akşama kadar yarın akşam iyi bir plan yaparız.

Sebastian : Tamamdır.


Mirza uyumaya giderken. Sebastian'ın aklında sadece Tuğçe vardı. Tuğçe yi aldığı gibi kollarına öpmeye başladı. Tuğçe ise Sebastian'a karşılık veriyordu. Sebastian ve Tuğçe öpüşüyorlar. Sebastian Tuğçe'yi soyuyordu. Tuğçe kendini Sebastian'ın kollarına bırakmıştı. Sebastian ve Tuğçe sabah'a kadar seviştiler. Sabah olmuştu artık. Mirza kalktı ve karnını doyurdu. Sonra yatağına yatıp düşünmeye başladı. Nilay'ın dedikleri geldi aklına. Nilay haklıydı. Mirza hiç bir şey hatırlamıyordu. Artık akşam üstünü gösteriyordu vakitler. Sebastian ve Tuğçe yeni kalkmışlardı. Tuğçe akşam yemeğini hazırladı. Sebastian Mirza ve Tuğçe oturup yemek yiyorlardı.

Sebastian : Napacağız ?

Mirza : İstediklerini vereceğiz. Ölüm Meleği'nide geri alacağız.

Sebastian : Ya tuzaksa bu.

Mirza : Sanmıyorum. Tuzak filan değil. Tuzak olsa gövde gösterisi yapmazdı. 100 lerce adamla gelmezdi buraya. Güç gösterisi yaptı. Nilay akıllı bir kadın. Tuzak kurarsa bize eğer kurtulur isek onun peşine düşeceğimizi çok iyi biliyor. O yüzden de Tuzak filan kurmaz bize.

Tuğçe : Bende sizinle gelmek istiyorum.

Sebastian : Neden ?

Tuğçe : Size bir yardımım dokunabilir. Ne bileyim keskin nişancıya filan ihtiyacınız olabilir. yada roket atar kullanacak birine. En kötü araba kullanırım.

Sebastian : Sen burada kal.

Tuğçe : Kadının bir ordusu var. Sadece ikiniz başa çıkamazsınız.

Sebastian : Bizde de Mirza var.

Tuğçe : Lütfen. Bende sizinle gelmek istiyorum.

Sebastian : Sen ne dersin Mirza gelsin mi ?

Mirza : Orası karıştığı an ölecek ilk adam içimizdeki Sebastian. Bunun sorumluluğunu vicdanen alabiliyor isen gelsin.

Sebastian : Duydun mu ? Tuğçe ..

Tuğçe : Duydum. Lütfen gelebilir miyim bende ?

Sebastian : Hayır !

Tuğçe : Lütfen.

Mirza : Kan'a ihtiyacımız var.

Sebastian : Kendi kanımızı vermeyecek miyiz ?

Mirza : Verilimde koca bir ordu yapsın bize benzeyen.

Sebastian : Ruh'u olmaz kanka onların . Ezer geçeriz.

Mirza : Bu dünya'ya ikinci bir Sebastian fazla gelir. Zaten etrafta zombiler kaynıyor. Kız kıtlığı var. İki Sebastian düşünemiyorum. İnsanlar eşcinselleşir.

Sebastian : Ne bu şimdi şakamıydı ?

Mirza : Kan lazım bize Sebastian.

Sebastian : İki tane 0 (-) RH kanı nereden bulacağız Mirza ? Nilay kan grubumuzu kesinlikle biliyordur. Biz gitmeden tahlil yaptıracaktır kanı. Ve Meleği çok güzel hırpaladıkları için de onu oradan almamız zaman alacak.

Mirza : Bulmalıyız bir şekilde.

Tuğçe : Sizin kan gruplarınız aynı mı ?

Sebastian : Evet aynı.. Ama sorunumuz bu değil. Çok kısa vaktimiz var ve kan lazım bize.

Mirza : Köylülerden istesen ?

Sebastian : Son gittiğimizde neler oldu biliyorsun.

Mirza : Evet biliyorum.

Tuğçe : Benim kanımda aynı 0 (-) RH İki tüp dolusu veririm ama bir şartla. Bende sizinle geliyorum.

Sebastian : Bir bu eksikti..

Mirza Sebastian ve Tuğçe Yeni Arabaları ile birlikte yola koyuldular. Mirza umursamaz ; Tuğçe mutlu ; Sebastian ise düşünceliydi. Saatler akşam 21:45 'i gösteriyordu.. Tam Adrenalin Kadınlar hapishanesinin önüne gelmişler ve bekliyorlardı. Saat 21:55 'ı gösterdiğinde kapılar açıldı ve askerler dışarıya doğru çıkmaya başladı. Sebastian arkada oturan Tuğçe'ye döndü ve '' Dışarıda kıyamet kopsa dahi arabadan ayrılma '' emrini verdi. Tuğçe 'de tamam dercesine kafasını salladı. Mirza ve Sebastian Ellerindeki kan örnekleri ve belgeler ile arabadan inerek yürümeye başladılar.
Ölüm Meleği'nin elleri arkadan zincirlenmiş. Kafasına çuval geçirilmiş ve diz çökmüş vaziyette bekliyordu.  Nilay kapıda belirdi. Her zaman olduğu gibi çok sexy bir şekilde giyinmişti. minicik eteği çizmeleri ve kırmızı askılı body si ile göz kamaştırıyordu. Nilay önlerine dikildi Mirza ve Sebastian'ın.

Nilay : İstediklerim hazır mı ?

Sebastian : Evet hazır.

Mirza : Suratını aç Ölüm Meleği'nin.

Nilay : Açın suratını meleğin görsünler.

Askerlerden teki Ölüm Meleği'nin kafasındaki çuval'ı çıkardı. Ölüm Meleği sinirli gözlerle Mirza ve Sebastian'a bakıyordu. Hiç bir yerinde bir darbe izi yoktu.

Nilay : Gördüğünüz gibi iyi baktık. Meleği'nize.

Sebastian : Güzel. Meleği bu tarafa yolla. Bende istediklerini vereyim.

Nilay : Yollayın Meleği.

Ölüm Meleği Yanındaki iki adamla birlikte yavaşça yürüyerek Mirza ve Sebastian'a doğru gidiyorlardı. Sebastian elindeki çantayı Nilay'ın adamlarına teslim etti. Ölüm Meleği'nin ellerini çözen Nilay'ın adamı Ölüm Meleği'ni Sebastian ve Mirza ya dört beş metre kala serbest bırakarak arkasını dönüp gitti. Ölüm Meleği ise yürüyerek Sebastian ve Mirza'nın yanına geldi.

Sebastian : Sen sözünü tuttun. Biz sözümüzü tuttuk. Teslimat tamamlandı.

Nilay : Kanlar umarım sizindir. Sizin değil ise o zaman görüşeceğiz. Bana verdiğiniz sözü ikinci kez tutmamış olacaksınız.

Sebastian : Kanlar orada. İsimlerimizde yazıyor. Bakarsın. Bizim değil ise gelirsin.

Nilay : Bu sefer konuşmaya gelmeyeceğime emin olabilirsiniz.

Sebastian : Gidelim.

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian Arabalarına binmek için yürümeye başladılar. Arabaya binmişlerdi. Şoför koltuğunda Sebastian Yanında Tuğçe arkada Mirza ve Ölüm Meleği vardı. Hiç biri konuşmuyorlardı. Mirza cebinden çıkardığı sigarayı Ölüm Meleği'ne uzattı. Ölüm Meleği Mirza'nın suratına uzun uzun baktı. Sigara'yı aldı ve yaktı. Sigara'dan bir duman aldı Ölüm Meleği. Mirza 'da sigara yakmıştı. Hafif camı araladılar..  Yolda gitmeye devam ediyorlardı.

Mirza : İyimisin Ölüm Meleği ?

Ölüm Meleği : Sence ?

Sebastian : Gene kız gibi dırdır başlar artık.

Ölüm Meleği : Sebastian kapat çeneni.

Sebastian : Gelde sen kapat.

Mirza : Sakin olun. Gene başlamayın. İyimisin ?

Ölüm Meleği : Benim bir şeye başladığım yok. Sebastian'a söyle.

Mirza : Tamam. Sebastian karşılık verme. İyimisin Ölüm Meleği ? Bir şey yaptılar mı ? sana. İşkence filan ?

Ölüm Meleği : Hayır hiç bir şey yapmadılar. Gözümü açtığımda buradaydım hepsi bu. Kan filan aldılar benden o kadar. Başkada bir problem olmadı. Yemek sigara alkol her şeyde verdiler.

Sebastian : Bizden iyi baktılar yani sana.

Ölüm Meleği : Bu yanındaki kim ? Kaçıncı sevgilin bu senin.

Sebastian : Sen benim sevgililerimi sayacağına. Şu düştüğün aciz durumları say. Kıskanç

Ölüm Meleği : Çok kıskanıyorum seni. Zavallı kızları zombilerden kurtarıp. Onların babalarını öldürüp sonrada söz verip yatağa atmak marifet ise. istemem eksik olsun öyle marifet.

Mirza : İKİNİZDE SUSUN ! Ölüm Meleği Sus ! Sebastian Sende Sus ! Karı koca gibi kavga ediyorsunuz. Artık kavga değil. Birlik olma zamanı. Herkes tepemize binmek için bekliyor. Siz ise iç savaş çıkartıyorsunuz.

Ölüm Meleği : Sebastian'a söyle sen bunları. Benim sizinle kişisel bir sorunum yok aslada olamaz.

Sebastian : Sen kimsinkide benim seninle bir sorunum olacak. Soytarı. Seninle sorunum olsa keserim boğazını.

Ölüm Meleği : Kesmezsen orospu çocuğusun. Tehditlerinden sıkıldım bak yara oldu testislerim.


Sebastian bir anda ani frene bastı. Arabadan indi ve Arabanın önüne doğru geldi. Ölüm Meleği'ne işaret edip gel dedi.  Ölüm Meleği'de kapıyı açtı. Mirza Ölüm Meleği'ni tuttu. Ölüm Meleği arabadan inmek istiyor fakat Mirza izin vermiyordu. '' Tuğçe git şunu al ve arabaya getir '' dedi Mirza.  Tuğçe olan biten karşısında şaşkındı. Ama kapıyı açtı ve Sebastian'a doğru yürüdü.

Tuğçe : Hadi gel canım. O Senin arkadaşın.

Sebastian : Sen karışma . Git arabaya. Orada bekle.

Tuğçe : Mirza çağırıyor.

Sebastian : Karışmayın !

Karanlıktan bir ses gülmeye başladı..

Sebastian : Arabaya gir hemen. Tuğçe şaka yapmıyorum. Pusu bu.

Barut : Sebastian Ölüm Meleği ile kapışmanı izlemek isterdim ama sanırım Ölüm Meleği arabadan çıkmıyor.

Sebastian : Mirza izin vermediği için çıkmıyor.. Sen kimsin yüzünü göster bana..

Barut : Baban Barut'u ne çabuk unuttun.

Sebastian : Bizde seni arıyorduk. Mersinde kardeşlerini ve Babanı kaltağımız yaptıktan sonra bir sen ve birde kardeşin kalmıştı. Yüzün kızarmıyor mu ? bu utançla fare gibi saklanmak.

Ares : Seni Mirza'yı ve Ölüm Meleği'ni keselimde yüzümüzdeki kızarıklık gitsin. Siz üçünüz biz ikimiz.

Sebastian : Fark etmez. Annenizi de getirseydiniz. Yahudi olmayıp kendini yahudiliğe adayan iki salaktan başka bir şey değilsiniz.

Barut : Sebastian ne seninle nede Ölüm Meleği ile bizim bir derdimiz yok. Gitmenize izin verebiliriz. Mirza'yı bırakın ve gidin.

Sebastian : Ölüm Meleği'ni bilmem ama Mirza'yı cehenneme gitsek bile bırakmam.

Mirza : Barut ve Ares..

Ares : Mirza ..

Barut : Sizin gibi şerefsiz olsak uzaktan tarar geçerdik sizi. Ama biz bileğimize güveniyoruz.

Mirza : Bizim kadar şerefiniz olsa sizin kadına kıza saldırmazdınız. Sebastian'ın tek gecelik ilişkileri gibisiniz. Sadece zevk veriyorsunuz bize.

Barut : Seninle işim bittikten sonra ona neler yapacağım biliyor musun ?

Mirza : İşte bak şerefin yok.

Barut : Sen onu değil. Kendini düşün.

Mirza : Bir kere el uzatmaya kalktın. Elini değil kolunu kırdım. İkinci kez el uzatmaya kalkarsan senin her yerini kırarım. Gözlerini oyar kulaklarını keser dişlerini söker dilini keserim.

Barut : Kaç kişiyle yapacaksın bunları..

Mirza : Aileni katlettim diye sayı saymayı da mı ? unuttun Barut. Sebastian ve Mirza .. Başka kim var.


Barut aniden Mirza'nın üzerine doğru koştu. Mirza ise ayağının tabanı ile Barut'un göğsüne doğru vurdu ve Barut geriye doğru düştü. Ares ise Sebastian'a saldırmaya başlamıştı. Sebastian'a yumruklar vuruyor. Fakat Sebastian kendini Ares'in yumruklarından koruyordu. Ölüm Meleği arabadan inerek Barut'a doğru saldırdı. Barut Ölüm Meleği'ni tuttu, kum çuvalı gibi kaldırdı ve arabanın kaputuna doğru fırlattı. Ölüm Meleği Arabanın kaputuna düştü. ve oradan da yere doğru yuvarlandı. Barut gülüyordu. '' Siz zavallılar bizim önümüzde gücünüz sıfır '' dedi Barut. Mirza ise '' bunu son söylediğinde bir kardeşin öldü diğeri ise sakat kalmıştı ampul '' diyerek cevap verdi Barut'ta. Barut bu cevaba sinirlendi ve Mirza'nın üzerine doğru geldi. Mirza Döner Tekmeyi Barut'un suratında patlattı. Barut kafasını çevirdi sadece Mirza koşarak Barut'un arkasına geçti ve Barut'u kaldırıp ters tarafa doğru kafa üstü bıraktı. Mirza yere düşen Barut'un karnına doğru bir tekme vurdu. Barut yerde iken Mirza tekmeleri ile Barut'u çok zor duruma bırakmıştı. Barut aniden yerden yuvarlanarak Mirza'nın tekmelerinden kurtardı kendini. Barut '' İtiraf etmeliyim ki hakkını vermek gerekir Bu kadar iyi beklemiyordum seni çok fitsin. '' diyerek yumruklar savurmaya başladı Mirza'ya. Mirza ise Barut'un yumruklarından elleri ile savuşturuyordu. Barut'un sonunda göğsünde bir açıklık buldu Mirza. Ve Barut'un Kalbine karnına kaburgalarına karaciğer ve akciğerine seri yumruklar ile vuruyordu. Mirza bütün gücüyle Barut'un vücuduna vuruyordu. Ama Barut Mirza'ya bir kafa attı. Mirza yere düşerken Barut'un bacak arasına bir tekme vurmuştu. Ares Sebastian'a vuramıyordu. Sebastian Ares'in suratına bir yumruk attı. Sonra bir yumruk daha vurdu. Ares de Sebastian'a yumruklar vuruyordu. Karşılıklı birbirlerine yumruklar atıyorlardı. Sebastian dengesiz saldırdığı bir anda Ares Sebastian'a bir sol kroşe vurdu. Ares bir yumruk daha atarak Sebastian'ı zor durumda bırakırken Sebastian'ı kaldırdığı gibi yere doğru bıraktı. Sebastian sırt üstü kötü düşmüştü. Sebastian'ın boynuna ayağı ile bastı. Sebastian nefes alamıyordu. Boğuluyordu. Mirza Ares'e doğru koştu ve onu tuttuğu gibi yere doğru çarptı. Ölüm Meleği yerden kalktı ve Barut'a bir yumruk attı. Barut etkilenmedi bile bu yumruktan. Barut Ölüm Meleği'ne vurmaya başladı. Yerden kalkan Sebastian ise Barut'a doğru koştu. Barut Sebastian'a suratına bir tekme vurarak Sebastian'ı yere serdi. Ölüm Meleği kalktı ve Barut'a bir yumruk attı. Barut'un dudağı patlamıştı. Barut yumruk atmaya çalıştı Ölüm Meleği'ne fakat Ölüm Meleği Barut'un yumruklarından kendini korumayı biliyordu. Bu sırada Ares ve Mirza dövüşüyorlardı. Mirza Ares'in karın boşluğuna bir yumruk attı. Sonra ise kaburgalarına vurdu. Ares'in kaburgaları çatlamıştı. Ares'in canı yanıyordu. Ares bütün gücü ile Mirza'ya saldırdı fakat Mirza Ares'in yumruklarını savuşturmayı başarmıştı. Ares'e Mirza bir aparkat vurdu ve Ares'i yere serdi. Mirza Barut'a doğru koştu ve havadan Barut'un suratına uçarak bir tekme attı. Barut neye uğradığını şaşırmıştı. Sebastian bir tarafta Ölüm Meleği bir tarafta ve Mirza bir tarafta Barut'a vurmaya başlamışlardı. Bu sırada koşarak gelen Ares Mirza'nın üzerine atlayarak Mirza'yı yere düşürdü. Mirza ve Ares yerde yuvarlanmaya başladılar. Ares üste geldi Mirza ise altta kaldı. Ares İki eliyle Mirza'yı boğmaya başlamıştı. Sebastian bunu gördü ve Ölüm Meleği'ni Barut ile baş başa bırakıp Ares'in üzerine doğru koştu ve Ares'in suratına bütün gücü ile bir tekme attı. Ares suratına aldığı tekme ile yere doğru düştü. Sebastian Ölüm Meleği'ni yalnız bırakmıştı. Barut Ölüm Meleği'ni yumruklamaya başladı. Bütün gücü ile Barut Ölüm Meleği'ni yumrukluyordu.. Ölüm Meleği karşı koymaya çalışıyor fakat Barut'un gücü karşısında oda çaresizdi. Barut Ölüm Meleği'ni iyice sersemletti. Barut önce suratını dağıttı Ölüm Meleği'nin. Sonra omuzlarına vurdu eklem yerlerine. Sonra ise diz kapaklarına vurmuştu Barut Ölüm Meleği'nin. Ölüm Meleği aldığı yumruk darbelerinden tüm gücü tükenmişti. Ayakları dahi bedenini kaldırmıyordu. Ölüm Meleği dizlerinin üstüne çöktü. Barut Ölüm Meleği'nin arkasına geçti ve kafasını tuttu. Ölüm Meleği'nin boynunu kıracaktı. Fakat Mirza ve Sebastian'ında bu ana tanıklık etmesini istiyordu.     
'' Mirza Sebastian 3 ten iki kaldınız '' diye bağırdı Barut.. Mirza ve Sebastian Barut'a doğru bakıyordu. Mirza; Barut'a ve Ölüm Meleği'ne doğru koşmaya başladı. Barut gülerken tam Ölüm Meleği'nin boynunu kıracakken Tuğçe Barut'un sırtına atladı. Ve tırnakları ile suratını çizmeye başladı Barut'un. Barut sırtındaki Tuğçe'yi ağaca doğru çarptırdı ve Tuğçe çarpmanın etkisi ile Barut'un sırtından düştü. Barut Tuğçe'nin kafasını tuttu. Mirza '' Yapma ''  dedi durdu.. '' Daha o bir çocuk '' dedi peşine. '' Benimle hiç bir kan bağı yok. Benim için sadece insan değersiz. Öldürme onu beni al onun yerine '' Sebastian Ölüm Meleği ve kız gitsinler. Sana söz veriyorum. Asla direnmeyeceğim asla kaçmayacağım. İstediğin zaman beni öldürürsün '' diye Barut'a seslendi. Barut Mirza'ya güldü. '' Seni zaten öldüreceğim '' Ama acı çektire çektire.. Tadını çıkarta çıkarta '' dedi ve Tuğçe'nin boynunu kırıverdi. Tuğçe'nin cansız bedenini Barut bir kağıt mendil gibi sağ tarafa doğru fırlattı. Ve Barut Tuğçe'nin üzerine basarak Mirza'ya doğru ilerledi. Mirza yerinde sabit ve hareketsiz duruyordu. Barut iyice yaklaştı Mirza'ya. Mirza hareketsizdi. Kıpırdamıyordu. Barut yürüyerek üzerine doğru geliyordu Mirza'nın. Barut iyice yaklaştı ve bir yumruk attı Mirza'ya Mirza geriye doğru çekildi. Barut'un yumruğu boşa gelmişti. Barut Mirza'ya bir yumruk daha attı. Ama oda Mirza'ya isabet etmemişti. Barut yumruklar savuruyor fakat Mirza'ya hiç biri isabet etmiyordu. Mirza eline taktığı muşta ile Barut'un alnının ortasına muşta ile vurdu. Barut bir sol kroşe yumruk attı Mirza'ya Mirza eğildi ve Sol kaburgalarına muşta ile birlikte bir yumruk savurdu Barut'un. Barut'un kaburgalarının kırıldığının sesi gelmişti. Barut'un canı yanmıştı. Barut toparlanıp Mirza'ya tam saldıracağı sırada Mirza havaya sıçradı ve bütün gücü ile Barut'un çenesine bir tekme attı. Barut aldığı bu tekme ile yere düşmüştü. Mirza Barut'a saldırmıyordu. Sadece bekliyordu. Sebastian ise Ares ile dövüşüyordu. Sebastian Tuğçe'nin gözlerinin önünde ölmesi onu sinirlendirmişti. Dengesiz saldırıyordu. Ares ise bunu fırsat bildi ve Sebastian'ın dengesiz halinden faydalanarak Sebastian'a vurmaya başlamıştı. Sebastian zor durumdaydı. Ölüm Meleği ise kendinden geçmiş bir halde baygın bir şekilde yatıyordu. Ares Sebastian'ı havaya kaldırdı ve Mirza'nın üzerine doğru fırlattı. Mirza'nın sırtı dönüktü. Sebastian ile Mirza çarpıştılar. Çarpışmanın etkisi ile Mirza yere düştü. Barut Mirza yerdeyken saldırmak istedi Mirza'ya. Mirza ise yerden Barut'un ayaklarına bir tekme atarak Barut'u sırt üstü yere düşürdü. Sebastian ve Ölüm Meleği yerde baygın yatıyorlardı. Mirza ayağa kalktı ve arabanın önüne doğru yürüdü. Ares ve Barut ise ona doğru geldiler. Mirza kılıçlarını çıkartı. Barut '' Ne o kılıçlamı dövüşeceksin'' dedi alaylı bir ses tonu ile.. Mirza ise '' Sizde de yok mu bu kılıçlardan '' diye karşılık verdi. Ares '' Abi '' dedi ve kılıçlardan tekini Barut'a doğru attı. Bir tanesini de kendisi aldı. Mirza ortada ve etrafında Barut ve Ares vardı. Barut ve Ares etrafında dönüyordu Mirza'nın. Mirza ise hareketsiz bir şekilde Barut ve Ares'in saldırmasını bekliyordu. Önce Ares saldırdı. Ares kılcını yukarıdan aşağıya doğru direk savurdu Mirza'ya. Mirza engelledi ve Ares'in karnına bir tekme attı. Barut saldırdı arkadan Mirza'ya. Mirza Barut'unda saldırısını kesti ve Barut'a bir kafa attı. Barut burnunu tuttu. Ares tekrar kılıçla saldırdı Mirza'ya. Mirza kılıcı ile engelledi ve yumruk atarak Ares'e tekrar yere düşürmeyi bildi. Barut tekrar saldırdı kılıçla bütün gücü ile Mirza'ya doğru savurdu. Mirza geriye doğru çekildi ve Barut'un ayaklarına bir çerme takarak Barut'u yere düşürdü. Barut ve Ares kılıçlı bir savaşta Mirza'ya karşı çaresizdiler. Barut ve Ares güçlü olabilirler iyi birer savaşçıda olabilirlerdi fakat. Kılıç ile dövüşmekte zayıftılar. Güçleri kılıçla dövüşmede hiç bir işe yaramıyordu. Mirza ikisini birden dövüyordu. Barut ve Ares iyice hırslanıp tekrar tekrar saldırıyorlardı Mirza'ya. Ama Mirza iyi savunma yapıyor ve savunmadan sonra yaptığı saldırılar ile Barut ve Ares'i benzetiyordu. Bu sırada Sebastian ve Ölüm Meleği kendine geliyorlardı yavaştan. Mirza - Ares ve Barut savaşmaya devam ediyorlardı.  Karanlıkta koşarak gelen zombileri fark etti Sebastian. Ölüm Meleği'ni dürtü ve kalk kalk yaparak Ölüm Meleği ile birlikte arabaya doğru koştu. Sebastian '' Mirza Zombiler geliyor '' diye bağırdı. Mirza Barut ve Ares aldırmadan dövüşmeye devam ediyorlardı. İlk koşan zombiler Tuğçe'nin ölmüş bedenini ısırmaya yemeye başladılar. Tuğçe'yi parçalayıp parçalayıp yiyorlardı. Mirza bunu fark etti. Barut ve Ares'te tedirgin olmuşlardı. Ölüm Meleği ve Sebastian ise Arabaya doğru koşuyorlardı. Sebastian arabanın içinden aldığı otomatik tüfek ile zombilere ateş etmeye başladı. Silah sesi ile zombiler daha da kalabalıklaşmaya başlamışlardı. Sebastian '' Mirza bırak şu yahudi köpeklerini de gidelim '' diye bağırdı. Mirza ise Ares ve Barut ile dövüşmeye devam ediyordu. Ölüm Meleği ve Sebastian ise zombilere ateş ediyorlardı. Zombiler Barut Mirza ve Ares'e doğruda gelmeye başladılar. Etraf'ın karanlık olmasından dolayı Sebastian ve Ölüm Meleği Barut ve Ares'e ateş edemiyordu. Aynı zamanda silahsız birisine ateş etmek şerefsizlikten başka bir şey değildi onlar için. Mirza etrafındaki zombileri gördü. Ares'i bir tekme attı. Ares tekmenin etkisi ile zombilerin arasına düştü. Barut bunu görür görmez kardeşini kurtarmak için zombilerin arasına daldı. Mirza ise koşarak arabanın yanına geldi. '' Hadi gidelim Sebastian '' diyerek hemen arabaya atladılar. Araba ile gitmeye başladılar ama zombiler kalabalıktı. İlerlemeye çalışıyorlardı. Sebastian arabayı kullanıyordu. Mirza yanında oturuyordu. Mirza gece görüşünü taktı. ve arabanın silahlarını zombilere doğru ateşlemeye başladı. Koşan zombiler arabanın üstüne doğru çıkmaya başlamışlar camlara vuruyorlardı. Sebastian ağır ağır ilerliyordu zombilerin içinde. Ezerek geçiyordu. Araba bir anda patinaj yapmaya başladı. Sebastian '' Lanet olsun '' diyebildi. Mirza sakin bir şekilde '' Arabanın arkasından çıkacağız beyler hazır olun işaretimle '' dedi. Arabanın bagaj kapısından çıkarak hemen ormanın içine daldılar. Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği. ormanlık alanda zombilere izlerini kaybettireceklerini düşünerek kaçıyorlardı.

Sebastian : Arabamıda çok sevmiştim.

Mirza : Yenisini yaparız Sebastian. Üzülme.

Sebastian : Tuğçe de öldü..

Mirza : İntikamını alacağız onun.. Koşmaya devam et. Konsantre ol Sebastian.


Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği koşuyorlardı. Birden Mirza'nın üzerine bir zombi koşarak geldi ve Mirza'nın sağ tarafından üzerine atladı. Mirza Zombi'nin üzerine geldiğini bile fark etmemişti. Sebastian ve Ölüm Meleği'de Mirza düşünce durdular. Sebastian koştu ve Mirza'nın üzerindeki zombi'nin boynunu kırdı. Mirza'yı kaldırdı. Ormanlık alanda izlerini kaybettirmeye çalışan Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian 'ın etrafları zombiler ile cevriliydi. Orman tamamen zombilerle kaynıyordu. Sebastian zombilere baktı..

Sebastian : Buradan canlı çıkabilecek miyiz ?

Mirza : Deneyeceğiz Sebastian. Kılıçlardan tekini al. öbürünü deÖlüm Meleği'ne ver.. Ne olur ne olmaz.

Sebastian : Aramızda en iyi kılıç kullanan sensin ama.

Mirza : Sorun değil.



Ölüm Meleği ve Sebastian kılıçları aldılar Mirza'dan. Mirza ise elindeki iki tane tabanca ile zombilere karşı koyuyordu. Zombiler saldırmaya başlamışlardı. Sebastian Zombilerin kılıçla kafalarını kopartıyordu üstüne gelen zombilerin. Ölüm Meleği'de Sebastian dan alta kalır bir yanı yoktu. Mirza ise elindeki iki tane 14 lü tabanca ile Zombilere ateş ediyordu.

Sebastian bir zombinin kafasını ortadan ikiye ayırdı. Başka bir zombinin kafasını boynundan uçurdu. Koşarak gelen bir başka zombiye'de belinden çıkardığı tabanca ile alnından vurarak beynini dağıttı. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı. Sebastian ise her gelenin kafasını beynini dağıtıyordu.

Ölüm Meleği kılıçla önüne gelen zombilerin kafalarını kopartıyordu. Zombiler Ölüm Meleği'ne saldırdığı anda kafaları gövdelerinden ayrılıyordu. Ölüm Meleği kılıçla zombileri öldürmeye devam ediyordu. Ve yavaş yavaş geri çekilmeye başlamışlardı. Çünkü zombiler geldikçe geliyorlardı.

Mirza ise zombilere ateş ederek durduruyor. Beyinlerini patlatıyordu. Gece görüşü taktığı için çok rahat zombileri avlıyordu. Vuramadığı zombilerinde boyunlarını kırıyordu.

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian yavaşça geri çekiliyorlardı. Zombilerin kafalarını patlatmaya devam ediyorlardı bir yandan da. Zombilerden teki Sebastian'ın kolunu ısırmak için hamle yaptı. Sebastian'ın askeri kamuflaj'ı kalın olduğu için zombi dişlerini geçirememişti. Zombi Sebastian'ı ısırmak için hamleler yapıyor fakat başarılı olamıyordu. Sebastian kılıcı Zombi'nin çenesinden soktu. ve zombi hareketsiz kaldı. ve sonra ise çekti. Kılıcı çekmesi ile zombi yere düşmüştü. Sebastian koluna baktı. Isırık izi yoktu.

Ölüm Meleği , Sebastian ve Mirza geri çekilmeyi sürdürüyorlardı. Birbirlerinden ayrılmadan geri çekiliyorlardı. Nerede olduklarını bile bilmiyorlardı. Ormanda kaybolmuşlardı. Geriye doğru çekilirken zombileri avlamaya devam ediyorlardı.

Mirza : Bu böyle olmayacak..

Ölüm Meleği : Kesinlikle.

Sebastian : Koşalım o zaman..

Ölüm Meleği : Yani. Çok yoruyorlar bizi. Bir saat bilemedin iki saat daha mücadele edebiliriz. Sonrada av oluruz. Koşalım kaçabildiğimiz yere kadar.


Mirza , Ölüm Meleği ve Sebastian koşmaya başladılar. Ormanlık alanda koşuyorlardı. O kadar çok koştular ki önlerine bir tane köy gelmişti. Artık sabah olmak üzereydi. Ormanların ortasında ufak bir köy görmüşlerdi.

Sebastian : Buda ne ?

Mirza : Köy.

Sebastian : Buralarda köy mü var Mirza.

Mirza : Varmış demek ki.

Sebastian : Napacağız.

Mirza : Köye gideceğiz ve nerede olduğumuzu öğreneceğiz. Sonra ise evimize döneceğiz.


Mirza Sebastian ve Mirza köyün yolundan yürümeye başladılar. Üstleri başları baştan aşağı kan olmuştu. Kapıda nöbet tutan köyün gençleri Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ne dur çekip silahlarını onlara doğru doğrultular.

Köy'ün Genci : Durun ! Kimsiniz siz.

Sebastian : Askeriz. Yolumuzu kaybettik. Nerede olduğumuzu sormak ve yol tarifi almak istiyoruz.

Köy'ün Genci : Ne tarafa gideceksiniz.

Sebastian : İstanbul'a Rivaya doğru.

Köy'ün Genci : Biz bilmeyiz nereden gideceğinizi ama Muhtar emmi bilir. Isırıldınız mı ?

Sebastian : Hayır ısırılmadık.

Köy'ün Genci : Sizlere güveniyorum.


Köyün genci kapıyı açtı ve Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ni barikatlardan içeriye aldı. Kahveye gittiler hep birlikte. Kahve daha yeni yeni açılıyor. İnsanlar camiden çıkmış kahveye geliyorlardı.


Köy'ün Muhtarı : Hoş geldiniz. Nerenin askerisiniz.

Sebastian : Bu arkadaş ile ben Alfa-Star.

Köy'ün Muhtarı : Ney.. ne star

Sebastian : Türk askeriyiz amca. Şimdi yardımına ihtiyacımız var.

Köy'ün Muhtarı : Osman misafirlerimize çay getir. Zeytin peynir getir. Karınlarını doyursunlar.

Sebastian : Emmi biz yolun tarifini alalım gidelim fazla kalmayacağız.

Köy'ün Muhtarı : İstanbul ne durumda.

Ölüm Meleği : İstanbul da herkes yaratık oldu.

Köy'ün Muhtarı : Siz neden istanbul'a gitmek istiyorsunuz peki ?

Sebastian : Bize bir şey olmaz emmi. Ne taraftan gideceğimizi söyle yeter sen bize.

Köy'ün Muhtarı : O kolay gençler. Önce çaylarınızı içip yemeğinizi yiyin.

Sebastian : Emmi bizim vaktimiz pek yok.

Köy'ün Muhtarı : Vardır vardır. Osman nerede kaldı çaylar

Osman : Geldi emmi.


Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği yemeklerini yiyorlardı.Yemeklerini bitirdiler Sonra ise Köy'ün Muhtarı onlarla birlikte dışarı çıktı. Şu taraftan gideceksiniz diye yolu tarif etti. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian teşekkür edip ayrılırken bir çığlık yükseldi. Çığlığın ardından ise çığlıklar susmadan silah sesleri başladı. 100 kişilik köyü zombiler basmıştı. Hem daha hızlı hem daha zeki. Zombiler köylüleri yemeye başladılar. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ise silahları ile köylüleri korumaya çalışıyorlardı. Zombiler bir et madeni bulmuş gibi köylüleri ısırmaya onları yemeye devam ediyorlardı. Köylüler kaçmaya çalışıyor bazıları ise silahları ile zombilere karşı koymaya çalışıyorlardı. Fakat zombiler o kadar hızlı bir şekilde saldırıyorlardı ki köylülerin zombilere karşı koymaları imkansızdı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian ise zombileri öldürmeye çalışıyorlardı. Bir köylü kızı zombilerden kaçmaya çalışıyordu. Ölüm Meleği'ne doğru Ölüm Meleği kızın peşindeki zombileri vuruyordu. Kızın eteği uzun olduğu için takılıp düştü. Düşerken de Ölüm Meleği'nin zombiye doğru ateş ettiği kurşun kızın kafasından girdi. Kızın beyni dağılmıştı. Zombiler genede aldırış etmeden kızı yemeğe başladılar. Ölüm Meleği yanlışlıklada olsa kızı vurduğu için tuhaf bir suçluluk hissetmişti. Yüreği yanmıştı. Ama genede savaşmaya devam etmek zorundaydı. Mirza zombilerin ortasında kılıçları ile zombilerin saldırılarını kesmeye çalışıyordu. Ama sayıları çok kalabalıktı zombilerin. Köylülerin yenmesine engel olamıyordu. Sebastian ise otomatik tüfek ile zombileri taramaya devam ediyordu. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı.. Savaş'ı insanoğlu bir kere daha kaybetmişti.

Sebastian : Mirza hadi çekilelim artık.

Mirza : Bugün ikinci kez kaybediyoruz Sebastian. Hatta üçüncü kez.

Sebastian : Kaybedelim ki kazanmak için güçlenelim Mirza.

Mirza : Bu hiç hoşuma gitmiyor Sebastian.

Sebastian : Hadi gidelim Mirza. Köy diye bir şey kalmadı. İnekleri hayvanları bile yemeye başladı zombiler.

Mirza : Dişlerini sıkarak '' Tamam '' dedi..

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği orada bulunan eski model bir ford araba ile köy'den uzaklaşarak evlerine vardılar sonunda. Zombiler ise köylüleri afiyet ile yiyorlardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian 'ın kaçmalarını sağlayan tek bir şey varsa oda köylülerin etleriydi. Köyden çığlık sesleri hala gelirken Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian gidiyorlardı.



Akşam :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği gelmişlerdi. Hiç biri yol boyunca tek kelime bile konuşmamışlardı. Mirza'nın gururu incinmişti. İnsanları öyle bırakıp gitmek. Mirza odasına girdi ve direk duş alıp yattı. Ölüm Meleği'de odasına gitti duşun altında gözlerini kapattı. Köylülerin ısırılmaları geliyordu aklına. Tuğçe'nin boynunun kırılması. O köylü kızını yanlışlıkla vurması. Saniye saniye gözlerinin önüne geliyordu. Duştan kendini zor attı ve yatağa attı kendisini. Yatakta sigara içiyor ve köyde olanları unutmaya çalışıyordu. Fakat unutamıyordu.  Bir şeyler içmek istedi ve odasından çıktı. Oturma odasında gülüşmeler geliyordu. Müge Leyla ve Tayfun tekrar gelmişlerdi. Sebastian da oradaydı. Müge Leyla Tayfun ve Sebastian parti düzenliyorlardı. Müge ve Leyla dans ediyordu. Sebastian ise Melek gel sende bize katıl dedi. Ölüm Meleği ters ters baktı. Sebastian'ın bu tavrı Ölüm Meleği'ni daha da sinirlendirmişti.

Sebastian : Ne ters ters bakıyorsun öyle ? Bir şey mi söyleyeceksin ?

Ölüm Meleği : Cehenneme git Sebastian.

Sebastian : Sana söylemediler mi ? Ben oradan geliyorum.

Ölüm Meleği : Senin hiç saygın yok mu ? Kimseye. Ölülere saygın yokmu. 24 saat içinde bizim yüzümüzden Tuğçe öldü. Köyde bir sürü insan öldü. Sen burada karıyı kızı toplamış parti yapıyorsun.

Sebastian : Doğru konuş lan. Tuğçe senin yüzünden öldü. Senin Barut tam boynunu kıracakken kız kendini feda etti. Bir kızın arkasına saklandın. Evet üzülmeli hatta odana gidip yorganı suratına kadar çekip ağlamalısın. Hatırlatıp ta benide üzme.

Ölüm Meleği : Sebastian senin hiç kimseye saygın kalmamış. Kendine bile.

Sebastian : Seni keşke Nilay'ın elinden kurtarmasaydık. Çürüyüp gitseydin zindanlarda. Karşı bile gelmedin seni yakaladıklarında demi ?

Ölüm Meleği : Evet gelmedim. Çünkü sizin yüzünüzden o hastanede yatıyordum.

Sebastian : Sen de sırtını iyice bize dayadın ! Artık çek git buradan ! Seni öldürmeden git Ölüm Meleği ! Sabah'a seni burada görmeyeceğim !

Ölüm Meleği : Görürsen ne yapacaksın ?

Sebastian : Seni öldürürüm Ölüm Meleği. Sadece seni değil. Tanıdığın kim varsa hepsini öldürürüm.

Ölüm Meleği : Sen kimsinkide beni tehdit ediyorsun. Mirza yokken. Mirza'nın kabiliyetleri yokken sen bir hiçsin. Beş dakika dışarıda dayanamazsın. Mirza'nın arkasına saklanmış bir zavallısın.

Sebastian : Bahçeye gelde sana zavallı kim göstereyim.

Leyla : Yapmayın..

Sebastian : Sen karışma..


Ölüm Meleği ve Sebastian evin bahçesine doğru çıktılar. Sebastian Ölüm Meleği'ne direk bir yumruk attı. Ölüm Meleği'de Sebastian'ın yumruğuna bir yumruk ile cevap verdi. Sebastian Ölüm Meleği'nin yakasından tuttu ve bir kafa attı. Ölüm Meleği Aldığı kafa darbesi ile dudağı patlamıştı. Ölüm Meleği Sebastian'ın suratına bir tekme attı. Sebastian yere düştü. Ölüm Meleği Sebastian'ın üzerine gelirken Sebastian Ölüm Meleği'nin bacak arasına bir tekme attı. Ölüm Meleği bacak arasını tutarak eğildi. Sebastian ayağa kalktı ve Ölüm Meleği'nin suratına diziyle vurdu. Ölüm Meleği yere düşmüştü. Leyla Tayfun ve Müge ise olayları dehşet ile izliyorlardı.

Sebastian : Ayağa kalk seni piç kurusu..

Ölüm Meleği ayağa kalktı. Sebastian'a tekrar saldırdı. Sebastian'a bir yumruk attı Ölüm Meleği. Sebastian aldığı yumruk ile kafası sağ tarafa doğru yattı. Sonra Sebastian'a sağlı sollu yumruklar ile vurmaya devam etti. Sebastian Ölüm Meleği'nin kaburgalarında bir boşluk yakaladı ve vurmaya başladı. Kaburgalarından aynı tarafa doğru vuruyordu sürekli Sebastian. Sonra Sebastian Ölüm Meleği'ni kaldırdığı gibi duvara doğru fırlattı. Ölüm Meleği duvar'a kötü çarpmıştı.

Sebastian : Ayağa kalk ve savaş. Ölüm Meleği ..

Ölüm Meleği koşarak Sebastian'ın üzerine geldi. Sebastian Ölüm Meleği'nin boğazından tuttuğu gibi yere doğru vurdu. Ölüm Meleği yerde Sebastian'ın ayaklarına tekme atarak oda Sebastian'ı yere düşürdü. Ölüm Meleği kalktı. Sebastian tam kalkarken Ölüm Meleği Sebastian'ın kafasına tekme savurdu. Sebastian suratına aldığı tekme ile tekrar yere düştü. Sebastian yerde iken Ölüm Meleği tekmeliyordu Sebastian'ı. Sebastian Ölüm Meleği'nin ayağını kaptı ve onu yere düşürdü.  İkisi birden yerdeydiler. Sebastian ve Ölüm Meleği aynı anda yerden kalktı. Sebastian yumruklar ile üzerine geldi Ölüm Meleği'nin Sol aparkat vurarak Ölüm Meleği'ni tekrar yere düşürdü Sebastian.

Ölüm Meleği ayağa hemen kalktı ve Sebastian'a saldırdı . Fakat Sebastian Ölüm Meleği'ni yakaladığı gibi yere tekrar çarptı. Ölüm Meleği yerdeyken Sebastian yumruklamaya başladı. Ölüm Meleği'ni bütün gücü ile yumrukluyordu Sebastian. Ölüm Meleği'nin ağzı yüzü dağılmıştı. Ölüm Meleği belindeki silah'ı çıkartı ve kabzası ile Sebastian'a vurdu. Sebastian silah'ın kabzası ile aldığı darbe ile yere düşmüştü. Ölüm Meleği silah'ı Sebastian'a doğru doğrultu. Ve horoz'u kaldırdı. Sebastian Ölüm Meleği'ne doğru bakıyordu. Ölüm Meleği Silah'ı Sebastian'a doğrultmuş ve horozunu kaldırmıştı. İşaret parmağını tetiğe doğru götürdü..

SÜRECEK  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder