uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

3 Kasım 2012 Cumartesi

39. Bölüm Son Tango

Ölüm Meleği ve Sebastian evin bahçesine doğru çıktılar. Sebastian Ölüm Meleği'ne direk bir yumruk attı. Ölüm Meleği'de Sebastian'ın yumruğuna bir yumruk ile cevap verdi. Sebastian Ölüm Meleği'nin yakasından tuttu ve bir kafa attı. Ölüm Meleği Aldığı kafa darbesi ile dudağı patlamıştı. Ölüm Meleği Sebastian'ın suratına bir tekme attı. Sebastian yere düştü. Ölüm Meleği Sebastian'ın üzerine gelirken Sebastian Ölüm Meleği'nin bacak arasına bir tekme attı. Ölüm Meleği bacak arasını tutarak eğildi. Sebastian ayağa kalktı ve Ölüm Meleği'nin suratına diziyle vurdu. Ölüm Meleği yere düşmüştü. Leyla Tayfun ve Müge ise olayları dehşet ile izliyorlardı.

Sebastian : Ayağa kalk seni piç kurusu..

Ölüm Meleği ayağa kalktı. Sebastian'a tekrar saldırdı. Sebastian'a bir yumruk attı Ölüm Meleği. Sebastian aldığı yumruk ile kafası sağ tarafa doğru yattı. Sonra Sebastian'a sağlı sollu yumruklar ile vurmaya devam etti. Sebastian Ölüm Meleği'nin kaburgalarında bir boşluk yakaladı ve vurmaya başladı. Kaburgalarından aynı tarafa doğru vuruyordu sürekli Sebastian. Sonra Sebastian Ölüm Meleği'ni kaldırdığı gibi duvara doğru fırlattı. Ölüm Meleği duvar'a kötü çarpmıştı.

Sebastian : Ayağa kalk ve savaş. Ölüm Meleği ..

Ölüm Meleği koşarak Sebastian'ın üzerine geldi. Sebastian Ölüm Meleği'nin boğazından tuttuğu gibi yere doğru vurdu. Ölüm Meleği yerde Sebastian'ın ayaklarına tekme atarak oda Sebastian'ı yere düşürdü. Ölüm Meleği kalktı. Sebastian tam kalkarken Ölüm Meleği Sebastian'ın kafasına tekme savurdu. Sebastian suratına aldığı tekme ile tekrar yere düştü. Sebastian yerde iken Ölüm Meleği tekmeliyordu Sebastian'ı. Sebastian Ölüm Meleği'nin ayağını kaptı ve onu yere düşürdü.  İkisi birden yerdeydiler. Sebastian ve Ölüm Meleği aynı anda yerden kalktı. Sebastian yumruklar ile üzerine geldi Ölüm Meleği'nin Sol aparkat vurarak Ölüm Meleği'ni tekrar yere düşürdü Sebastian.

Ölüm Meleği ayağa hemen kalktı ve Sebastian'a saldırdı . Fakat Sebastian Ölüm Meleği'ni yakaladığı gibi yere tekrar çarptı. Ölüm Meleği yerdeyken Sebastian yumruklamaya başladı. Ölüm Meleği'ni bütün gücü ile yumrukluyordu Sebastian. Ölüm Meleği'nin ağzı yüzü dağılmıştı. Ölüm Meleği belindeki silah'ı çıkartı ve kabzası ile Sebastian'a vurdu. Sebastian silah'ın kabzası ile aldığı darbe ile yere düşmüştü. Ölüm Meleği silah'ı Sebastian'a doğru doğrultu. Ve horoz'u kaldırdı. Sebastian Ölüm Meleği'ne doğru bakıyordu. Ölüm Meleği Silah'ı Sebastian'a doğrultmuş ve horozunu kaldırmıştı. İşaret parmağını tetiğe doğru götürdü..


Sebastian : Eğer ateş etmez isen orospu çocuğusun.

Mirza : Hiç tavsiye etmem Ölüm Meleği. Şimdi o silah'ı yavaşça yere bırak.

Ölüm Meleği : Sen karışma Mirza..

Mirza : Ölüm Meleği Sebastian'a zarar verdiğin an ölürsün. Seni öldürmek istemiyorum. Lütfen.

Ölüm Meleği : Bu piç kurusunu öldürdükten sonra bana ne olacağı umurumda değil. Hatta senide öldüreceğim.

Mirza : O tetiğe dokunmadan boynunu kıracak kadar hızlıyım. Ve seni öldürmek istemiyorum. Lütfen Ölüm Meleği bırak o silah'ı konuşalım.

Ölüm Meleği : Benim sizinle konuşacak hiç bir şeyim yok. Sebastian ve Sen bulaşıcı hastalık gibisiniz. Beni hasta ediyorsunuz.

Mirza : Evet biz acımasız askerleriz. Barbarız. Kadın ve Alkol düşkünüyüz. Kan düşkünüyüz. Evet biz katiliz. Sen haklısın. Lütfen indir o silah'ı.

Ölüm Meleği : Kes sesini Mirza. Senin bu konuşmanı biliyorum. Öldürmeden önce söylediğin sözler bunlar.

Mirza : Lütfen indir o silah'ı. Seni öldürmek istemiyorum..

Sebastian : Bırak öldürmesin. Ateş etsin bana. Nasıl olsa kafama nişan alamayacak. Önce onu öldürür sonrada beni hastaneye yetiştirirsin.

Mirza : Sebastian buna gerek yok.

Ölüm Meleği : Eminmisin San Sebastian ! !

Mirza : Ölüm Meleği buna gerek yok. Sebastian'ı öldürmene gerek yok. Biz senin gibi değiliz. Ve seni yıprattık farkındayım. Sen bizim gibi değilsin. Senin seçme şansın var. Bizim yok. Senin içinde vicdan var. Bizim içimizde sadece öfke var. Şu dışarıdaki zombilerden tek farkımız bizim düşünebiliyor olmamız. Yoksa onlardan bir farkımız yok. Lütfen indir o silah'ı. Seni öldürmek istemiyorum..

Ölüm Meleği : Mirza sus artık.

Mirza : Vurulman bizim suçumuzdu. Seni hastanede yalnız bırakmamalıydık. Lütfen indir o silah'ı. Seni öldürmek istemiyorum.. Sen benim arkadaşımsın. Ve arkadaşlar birbirlerini öldürmezler.

Ölüm Meleği : Ben daha düne kadar Adrenalin Komutanıydım Mirza. Ama şu an şu halime bak.

Mirza : Sen hala benim gözümde Adrenalin Komutanısın. Ve sana ihtiyaçları var. Kardeşinin sana ihtiyacı var. Doktor Deniz'in sana ihtiyacı var. Asit'in Tuncay'ın sana ihtiyaçları var. Bizimle gelmen hataydı. Bunu sen de anladın. Pişman oldun ama geri dönemedin. Biz buyuz. Bunu sana anlatmak çok istedim ben. Bizim etrafımızda her zaman ölüm var. Zombilerin Dünyasında daha fazla ölüm var. Bizim için mutluluk yok.

Ölüm Meleği : Kapat çeneni. ( Silah'ı Mirza'ya doğrultu )

Mirza : Beni vur. Ama Sebastian'a dokunma.

Sebastian : Mirza sen öleceksinde ben yaşayacak mıyım. Öldür lan ikimizi de. Cehennemde seni gene bulacağım Ölüm Meleği..

Mirza : Senin Sebastian tarafından hırpalanman seni kötü bir asker yapmaz. Sen iyi bir komutansın. Ama şu an gururun yüzünden mantıksız hareketler yapıyorsun. Bende senin gibi hırpalandım. Barut ile dövüştüğümde nereden baksan ölüyordum. Bu sefer gene ölürdük. Ama kılıçla savaştım onlarla. Kasap ile savaşımda da ölüyordum. Ama ben Mirza'yım. Bunu değiştirmez.

Ölüm Meleği : İkiniz zombilerden daha tehlikelisiniz.  Hastasınız siz.

Mirza : Beni diri diri toprağın altına gömdüler Ölüm Meleği. Kaç insan buna katlanabilir. Bu korkuya kaç insan katlanabilir. İnan bana içimde kalbimde hiç bir şekilde korku yoktu.

Ölüm Meleği : Benden ve Ailemden uzak durun.

Sebastian : Sen Aileni al ve Türkiye'den uzaklaş. Biz buradayız. Türkiye'yi terk et. Burası bizim vatanımız.

Ölüm Meleği  Silah'ı Sebastian'a doğrultu. Nişan aldı. Mirza koştu ve Ölüm Meleği'nin elindeki silah'a vurdu. Silah havalandı. Ölüm Meleği Mirza'ya yumruk Attı. Mirza Ölüm Meleği'nin yumruğunu yakaladı. Mirza'nın avucunda Ölüm Meleği'nin yumruğu vardı. Sebastian ayağa kalktı ve Ölüm Meleği'ne saldırmak için koştu. Mirza Sebastian'ıda yakasından tuttu. Ölüm Meleği Mirza'nın önünde . Sebastian ise Mirza'nın arkasındaydı.

Sebastian : Erkeksen silahsız dövüşelim. Alfa-Star Ölüm Dövüşü ?

Ölüm Meleği : Zevkle..

Mirza : İkinizde beni iyi dinleyin şimdi. İkinizi de bırakacağım. Karşısındakine tek bir hamle yapanın canını yakarım. Ve canınızı yakmak istemiyorum. Yada siz ikiniz sakinleşene kadar böyle dururuz.

Mirza : Anlaşıldı mı ? Alfa-Star ve Adrenalin ?

Sebastian : Tamam.

Ölüm Meleği : Tamam.

Mirza ikisini birden bıraktı. Bıraktığı gibi birbirlerine tekrar saldırdılar. Mirza Sebastian'ı eliyle ittirdi Sebastian yere düştü. O sırada Ölüm Meleği Sebastian'a vurmak isterken Mirza'nın çenesine bir yumruk attı. Mirza kafası sağa doğru dönmüştü Aldığı yumruk ile. Kafasını çevirdi ve sadece Ölüm Meleği'ne doğru baktı. Sebastian düştüğü yerden kalkarak Ölüm Meleği'ne saldırmak için kalktı. Mirza aldığı yumruk ile ağzı kan olmuştu. Sebastian'ı tuttu Mirza.

Mirza : Benim hatırım için içeriye gir Sebastian.

Sebastian : İtin hatırı yok. Sahibinin hatırı var. Ama sana attığı yumruğu ödeteceğim ona.

Mirza : Boşver gir sen içeri. Sorun değil.

Sebastian içeriye doğru girdi.

Ölüm Meleği : Bir şeyin var mı ? Mirza. Üzgünüm. Sana isabet ettiği için.

Mirza : Evet o yumruk bana değil. Arkadaşlığımıza atılan yumruktu. Sana ne oldu böyle ? Neden bu kadar değiştin.

Ölüm Meleği : Ben değişmedim. Sebastian'ın bana yaptıklarına bir bak. Bana davranışlarına bir bak. Eskiden nasıl severdi beni.

Mirza : İnsanlar değişir Ölüm Meleği. Sende değişirsin. Sebastian değişir. Ben değişirim.

Ölüm Meleği : Sebastian'ı tutacaksan bu konuşmayı yapmamızın bir anlamı yok.

Mirza : Ben hiç kimseyi tutmuyorum Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Tutuyorsun.

Mirza : Eğer ki taraf tutsaydım. Sebastian'ı iteceğim yerde seni iter ve senden yumruk yemezdim.

Ölüm Meleği : Siz nasıl olurda Beyefendinin emrine girersiniz ? Bunu bana bir açıkla.

Mirza : Zombilerin Dünyasında bir yerde olman gerekiyor. Biz yüzlerce kişi değiliz. Bir amaç için yaşıyoruz. Bize öğretilen amaç uğruna.

Ölüm Meleği : Kandırıldık. Bunun farkına var artık. Gençliğimizi yaşayamadık. Dışarıdaki zombiler bile bizden daha şanslı. Hiç yoksa gençliklerini çocukluklarını hayatlarını yaşadılar.

Mirza : Zombiler'in içlerinden geçen tek bir şey var oda '' yaşamak öyle güzel ki'' Başkada bir şey düşündüklerini sanmıyorum. Ölüler biliyor ki hayatta olmak daha iyi. Çocukluğumu yaşayamadım. Hayatımın en güzel beş yılını Amerikada adını bile bilmediğim bir adada hapishanede yaşadım. Ama burada oturup ağlayacak değilim. Evet gençliğimi de yaşayamadım. Bazı hatalar yaptım. Ama ben yalnızca insanım.

Ölüm Meleği : Sebastian'ın gözlerine bak. Sonra git kendi gözlerine bak. Biz insan mıyız ? diye bir düşün Mirza. En son hissettiğin şeyi söylesene bana ? Kaç yılındaydı.  İstanbul'da yakalandığında hatırladıklarını söylesene bana ? Hapishanede ne hatırlıyorsun ? Ben söyleyeyim. Hiç bir şey hatırlamıyorsun ve hiç bir şey hissetmiyorsun.

Mirza : Bu sayede Sevdiklerim yaşıyor. En azından onlar yaşıyorlar.

Ölüm Meleği : Doğru demi ? Hiç bir şey hissetmediğin ?

Mirza : Evet doğru.

Ölüm Meleği : İstanbul'dan Zeynep ile kaçarken ne hatırlıyorsun ?

Mirza : Sorgulandığımı.

Ölüm Meleği : Başka ?

Mirza : Barut'un kardeşini öldürdüğümü.

Ölüm Meleği : Başka ?

Mirza : Ne anlatmaya çalışıyorsun ?

Ölüm Meleği : Bunu sana yapanlar ile çalışıyorsun.

Mirza : Ben bu durumdan sana şikayet ettiğimi düşünmüyorum ? yada rahatsız olduğumu.

Ölüm Meleği : Hiç bir duygun yok ki. Neyinden rahatsız olacaksın.

Mirza : Ölüm Meleği konu ben değilim. Sebastian ile aranızdaki savaş'a son vermeni istiyorum.

Ölüm Meleği : Benim onunla bir sorunum yok. Yoluma çıkarsa ezer geçerim.

Mirza : Ölüm Meleği. Hala kral benim modundasın. Sebastian seni çiğ çiğ yer. Sebastian'ı hafif'e alıyorsun.

Ölüm Meleği : Ben hiç kimseyi hafif'e almam.

Mirza : Peki Ölüm Meleği. Sen nasıl istersen. Düşmanlık istiyorsan düşmanlık. Barış istiyorsan da barış. Karar senin. Senden yada ekibinden korktuğumu mu düşünüyorsun ?

Ölüm Meleği : Askerler içinde en çok seni severim. En çokta sana saygı gösteririm. Çünkü adaletlisin. Suçlu sence ben miyim ?

Mirza : Ben suçlu aramıyorum Ölüm Meleği. İşte sorunda burada.

Ölüm Meleği : Ben gidiyorum. Allah'ın belası evinizi. Alfa-Star takıntınızı da alın bir tarafınıza sokun.

Mirza : Sana gitme demiyorum. Gitmek yada gitmemek senin seçimin.

Ölüm Meleği : Ben bu seçimi sivas'ta vermiştim. Hatta daha önce vermiştim. Ama sizi satmak istemedim.

Mirza : Keşke satsaydın da böyle Sebastian ile düşman olmasaydınız.

Ölüm Meleği : Benim düşmanım yaşamaz Mirza. Sende bilirsin.

Mirza : Seni uyarıyorum Ölüm Meleği. İntikam gibi bir şey aklından geçiyorsa. Vazgeç.

Ölüm Meleği : Önüme çıkar ise ezerim.

Mirza : Savaşların sonucunu en iyi ölüler bilir. Ve ölüler konuşmazlar Ölüm Meleği. Azrail 'den aldığın lakabını 5 saniyede yok ederim. Kanın yere akmadan ölmüş olursun. Sebastian'a dokunmana izin vermem.

Ölüm Meleği : Önüme çıkar ise ezerim Mirza.  Senin adaletini bilirim. Kadınlara kızlara çocuklara dokunmazsın. O yüzden ki senin gibi düşmanım olsun. Sebastian yüzünden de düşman olacaksak oluruz. Artık ayrılık vakti.

Mirza : Bekle .. Bu akşam kal. Yarın gidersin. Karanlıkta yol alma.

Ölüm Meleği : Kalamam Mirza.

Mirza : Biraz bahçede beklermisin. Ben sana biraz silah vereyim. Yada gideceğin yere kadar götüreyim. Nereye gideceksin.

Ölüm Meleği : Tuzla'ya . Asit'in evine. Orada da ekibimiz var. Oradan da bakacağım artık.

Mirza : Kaç senedir arkadaşız ?

Ölüm Meleği : 20 senedir ..

Mirza : tamam 20 dakika beklede sana kendini koruman için silah getireyim. Şuradaki motosikletide alırsın. Daha hızlı gidersin.

Ölüm Meleği : Sebastian'ın hiç bir şeyini istemiyorum..

Mirza : Burası Sebastian'ın değil. Benimde ayrıca. Sen burada rahatına bak. Sebastian gelirse de lütfen dalaşmayın.

Ölüm Meleği : Seninle vedalaşmadan gitmeyeceğim. Söz veriyorum.

Mirza : Sözüne inanıyorum.

Mirza içeriye doğru girdi. Sebastian ve diğerleri koltukta oturuyorlardı. Mirza hepsine doğru baktı. Mirza hepsine baktı ve '' Odanıza girin ! '' dedi. Leyla Müge ve Tayfun odalarına doğru itiraz etmeden girdiler. Mirza Sebastian'ın karşısındaki koltuğa oturdu.

Mirza : Bu hiç iyi olmadı.

Sebastian : Ne dememi bekliyorsun ?

Mirza : Neden vurdun adama ?

Sebastian : Beni kızdırıyor. Kız gibi mızıklıyor.

Mirza : Adam düşündüklerini söylüyor.

Sebastian : Düşünüyor diye bana postamı koyması lazım ?

Mirza : Herkesin seçimi Sebastian. Herkes bizimle aynı görüşte olacak diye bir şey yok. Herkes bu durumu kaldıracak diyede bir şey yok. Bizim yaptıklarımız adama ters geliyor olabilir.

Sebastian : O zaman bizim yanımızda ne işi var. Doğduğumuzdan beri ellerimizde kan var. Onunda ellerinde kan var. Şimdi mi ? aklı başına geldi.

Mirza : Sebastian insanlar değişir. Değer yargıları değişir. Düzenleri değişir. Yaşamları ve istekleri değişir.

Sebastian : İyi hoş gelmiş o zaman Güçlülerin ayakta kaldığı Zombilerin Dünyasına.

Mirza : Sebastian bu duruma son vermeni istiyorum. Ölüm Meleği misafirdi. Sen ne olursa olsun ona saldırmaman gerekirdi.

Sebastian : Hak ettiğine hakkını verdim Mirza.

Mirza : Sebastian Ölüm Meleği bu gece burada kalacak. Gece yol'a gitmesini istemiyorum.

Sebastian : Beni öldürmek isteyen adam'ı eve mi, alacaksın ?

Mirza : Sende onu öldürmek istedin. Eğer silah'a davranmasa muhtemelen de öldürmüştün.

Sebastian : Savaşlarda birileri ölür Mirza.

Mirza : Ama bu bir savaş değil. Ölüm Meleği bizim dostumuz Sebastian.

Sebastian : Benim dostum değil. Senin dostun. İstemiyorum öyle bir dost ben.

Mirza : Sebastian aradaki kan davasına son vereceksin.

Sebastian : Ben mi suçluyum Mirza. Onun tarafında mısın ?

Mirza : Ben kimsenin tarafında değilim. Suçlu da değilsin. Ama ne olursa olsun. O bizim arkadaşımız. Gecenin bir vakti dışarıya atamayız onu. Hele böyle bir dünyada.

Sebastian : Ölmesi yada yaşaması beni ilgilendirmiyor. Bana gider atmadan önce düşünmeliydi bazı şeyleri.

Mirza : Sebastian odana git. Ve ben demeden de dışarıya çıkma.

Sebastian : Emredersin Mirza.

Mirza : Sebastian emretmiyorum. Rica ediyorum. Ve bu savaş bahçede bitti.

Sebastian : Ben ne zaman istersem o zaman biter. Napacaksın Ölüm Meleği için beni vuracak mısın ?

Mirza : Seni hiç kimse için vurmayacağımı biliyorsun.

Sebastian : Tamam Mirza. Senin dediğin gibi olsun. Adam uykumda boğazımı keserse görürsün.

Mirza : Hiç bir şey yapmaz. Sen gir odana hadi Sebastian. Rahatına bak.

Sebastian : Tamam Mirza.

Sebastian odasına doğru gitmişti.  Mirza Sebastian'ın odasına girdiğinden emin olduktan sonra. Mirza '' Makine kapan savaş düzeni al '' dedi . Ve Ev bir anda kibrit kutusuna döndü. Ölüm Meleği'de bahçeden dışarı çıkamayacaktı. Tek bir çıkış vardı. Oda ses komutu ile açılıyordu. Ölüm Meleği evden içeri doğru geldi.

Ölüm Meleği : Seni lanet serseri napıyorsun ?

Mirza : Bu gece buradasın.

Ölüm Meleği : Mirza gitmem lazım artık burada fazlalığım.

Mirza : Hatırım hiç mi yok Ölüm Meleği. Gece gece gitme bir yere. Sabah gidersin. Sakinleş.

Ölüm Meleği : Tamam Mirza. Tamam. Sen lanet bir serserisin. Farkında mısın ?

Mirza : Evet farkındayım.

Ölüm Meleği : Sana söylediklerim için. Sana vurduğum için

Mirza : Ben bunların hepsini unuttum.  Önemli değil. Arkadaşız biz. Git ve ekibini topla. Sonrada bir adada mı yaşayacaksın. Bir askeri üsse mi gideceksin git. Belki bizde geliriz.

Ölüm Meleği : Geliriz dışındakilerin hepsine inanıyorum.

Mirza : Belkide gelmeyiz.

Ölüm Meleği : Gelmenizi isterim ben. Ama karar tabikide sizin. Ne olursa olsun sizler benim dostlarımsınız. Sebastian da arkadaşım dostum. Sende. Aramızda bazen sorunlar çıkabiliyor.

Mirza : He şöyle. Aklınız başınıza gelsin. Sebastian'da seni seviyor emin ol buna.




2 Gün Önce

Nilay : Tufan'ı getirin buraya.

Asker : Emredersiniz.

Nilay : Ne gördün takas ile ilgili.

Tufan : Takas sorunsuz gerçekleşecek.

Nilay : Kanlar kimin ?

Tufan : Kanlar Tuğçe diye bir kızın.

Nilay : Lanet olsun. Hemen hazırlıklara başlayın.

Tufan : Eğer orada saldırırsanız ; Ölüm Meleği ölecek. Sebastian ve Mirza'da burayı başınıza yıkacak. Sizi öldürecekler. Buradan kaçsanız dahi sizi bulup gene öldürecekler.

Nilay : Peki Barut Ares saldırdığında ne olacak.

Tufan : Eğer teslimat sorunsuz halde giderse. Barut ve Ares saldıracak. Fakat Mirza ikisini de öldürecek. Bir farkla. Sebastian ölecek. Sebastian öldükten sonra Mirza kafayı yiyecek. Alfa-Star B nin kontrolünü alıp bütün dünyayı yok edecek. Barut ve Ares'ten sonrada sıra size gelecek.

Nilay : Mirza'dan nefret ediyorum. Allah'ın askerleri arasında en sevmediğim adam. Çok takıntılı. Asker.

Asker : Emredin.

Nilay : Koşan zombileri hazırlayın. Ares Barut Mirza ile karşılaştıklarında kilitlerini açın. Kargaşada iki tarafta birbirine zarar veremesin..  Zehir ve Kurşun'un eğitimi nasıl gidiyor ?

Asker : Planladığımız gibi. Doktor daha çabuk öğreniyor ve hazır olmaya yakın olduğunu söyledi. Gelişimini daha çabuk tamamladı.

Nilay : Çok güzel. Çıkabilirsiniz.

Asker : Emredersiniz.

Tufan : Emredersiniz.


Şimdi :

Barut : Lanet olası Mirza gene kaçtı.

Nilay : Ne oldu.

Barut : Mirza kılıçları çıkartı. Ve bizi paralamaya başladı. Sonra ise Zombiler saldırdı.

Nilay : Kötü olmuş aşkım.

Barut : Çocukların gelişimi ne durumda ?

Nilay : İkiside harika. Güzel gelişim gösteriyorlar.

Barut : Süper. Mirza ile tekrar karşılaşacağım gün onu öldüreceğim.

Nilay : Benim çok daha güzel bir planım var.

Barut : Neymiş o ?

Nilay : Göğüs göğse Mirza tehlikeli bir düşman. Ama içten de yıkabileceğimiz bir düşman. İçten yıkacağız onu. En savunmasız halinde. Dostluğa önem veriyor.

Barut : Güzel plan ama nasıl ?

Nilay : Bekle ve gör tatlım..



O Sırada Ankara :

Beyefendi : Ölüm Ada'sındaki son durum ne beyler ?

Doktor : Ölüm Ada'sının kontrolünü tamamen kaybettik. Arazinin tamamına Zombiler hakim. Akıllı zeki ve hızlı hareket ediyorlar.

Beyefendi : Kaleden dışarıya kimse giremez ve çıkamaz öyle mi ?

Doktor : Evet Efendim öyle. Tam bir cehennem.

Beyefendi : Zombilerin zekilik kat sayıları ?

Doktor : Normal bir insan zekası kadar. Sürekli etraflarına attığımız DNA sı yüksek insanları parçalayarak dahada akıllı bir hale geliyorlar. Videoları burada. Hatta birbirlerini avlayanlar birbirlerini yiyenler bile var aralarında. Konuşmaya anlaşmaya başladılar kendi aralarında.  Gruplaşmalar başladı. Kendi aralarında bile savaşlar çıkabiliyor.

Beyefendi : Popülasyon nedir ?

Doktor : Yaklaşık 50 bin. Kameralardan son aldığımız görüntüler bunlar. Bu hafta gene 500'e yakın DNA sı yüksek insan kolonları göndereceğiz.

Beyefendi : Güzel. Çıkabilirsiniz.



Ertesi Sabah İstanbul ..


Ölüm Meleği kalkmıştı hazırlanıyordu odasındaydı. Mirza kapıyı çaldı ve içeriye girdi.

Mirza : Rahatsız etmiyorum değil mi ?

Ölüm Meleği : Hayır.

Mirza : Gidiyorsun demek eski dost.

Ölüm Meleği : Evet gidiyorum.

Mirza : Tekrar görüşeceğiz bunu biliyorsun.

Ölüm Meleği : Her zaman ikinize de kapım açık biliyorsun. .

Mirza : Tuzla'ya mı ?

Ölüm Meleği : Evet. On kişilik gizli bir ekibimiz var onların yanına.

Mirza : Güzel. Doktor Deniz ve Kardeşin ?

Ölüm Meleği : Hepsini alıp bir adaya yerleşeceğim zamanlar az kaldı. Artık dinlenmek hayatımızı yaşamak bizimde hakkımız.

Mirza : Umarım hak ettiğin şeyi alırsın.

Ölüm Meleği : Sende. Beladan uzak durun. Artık çekilin diyeceğim ama durmayacaksınız.

Mirza : Durabiliriz. Sebastian bırakalım diyor.

Ölüm Meleği : Ne yapacaksınız.

Mirza : Ada düşünüyor oda. Büyük değil ama tarıma elverişli bir ada. Ada'da yaşamayı.

Ölüm Meleği : Hayırlısı.

Mirza : Her iki taraf içinde hayırlısı. Dışarıda seni bekleyen bir araba var. Onunla gidebilirsin.

Ölüm Meleği : Eski dost..

Mirza : Eski dost.


Ölüm Meleği ve Mirza . Ölüm Meleği'nin odasından çıkarak bahçeye doğru yürüdüler. Arabanın bagajını açarak Ölüm Meleği kıyafetlerini koydu. Sonra ise arabanın kapısını açtı. Mirza arkasından bakıyordu. Sarıldılar birbirlerine.

Mirza : Sakın ölme kanka.

Ölüm Meleği : Ölüm benim lakabım.

Mirza : Kendi reklamını yapmanda ne kadar enteresan..

Ölüm Meleği : Takıntılı piç Seni özleyeceğim ..

Mirza : Görüşürüz.



Ölüm Meleği arabaya atladığı gibi kapı açıldı ve kapıdan çıkarak orman yolunda ilerlemeye başladı. Kapılar kapanırken Ölüm Meleği gözden kaybolmaya başlamıştı.. Mirza ise sigarasını çıkardı ve bahçede içmeye başladı. Sebastian yanına geldi ve oturdu. Sigarasını elinden aldı Mirza'nın ve içmeye başladı. Mirza oralı bile olmadan bir sigara daha çıkartı.

Sebastian : Gitti mi ?

Mirza : Evet gitti.

Sebastian : Üzgün müsün ?

Mirza : Böyle gidişine üzgün müyüm bilmiyorum ama böyle gitmemeliydi. Ama gitmesi kendisi içinde iyi oldu.

Sebastian : Nereye gidiyor ?

Mirza : Tuzla'ya..

Sebastian : Buradan çok uzak değil mi ?

Mirza : Evet uzak ama kendi kararı.

Sebastian : Bencede. Ama Tuzla'ya gidemeden ölür.

Mirza : Oda kader kısmet.

Sebastian : Acıktım. Yemek yiyelim.

Mirza : Olur..


Death ( Ölüm )

o death
Ah Ölüm

o death
Ah Ölüm

o death, won’t you spare me over another year
Ah Ölüm ,  bağışlayamaz mısın beni bir yıl daha ?

well, what is this that i can’t see with ice cold hands taking hold of me
Ama görünmeyen soğuk eller ile beni çeken şey de ne ?

when god is gone and the devil takes hold
tanrı gittiğinde ve şeytan hakimiyeti ele geçirdiğinde,

who will have mercy on your soul
kim merhamet edecek ruhuna?

no wealth, no ruin, no silver, no gold
ne dünya malı, ne yok oluş, ne gümüş ne altın,

nothing satisfies me but your soul
hiçbir şey tatmin etmez beni senin ruhundan başka!


well, i am death, none can excel
evet ben ölüm, kimse geçemez beni,

i'll open the door to heaven or hell
kapıyı ben açarım cennete de cehenneme de!

my name is death and the end is here
benim adım ölüm ve son geldi.


Ölüm Meleği arabasıyla giderken bu şarkıyı dinliyordu. Mirza özelliklede bu şarkıyı koymuştu. Ölüm Meleği gülümsüyordu. Şarkıyı dinlerken. Yolda arabalar birbirlerine çarpmış yanmış ve tek tük zombiler vardı. Ölüm Meleği aralarından geçiyordu. Şarkıyı dinlerken eski anılar geliyordu aklına.

o death, won’t you spare me over another year
Ah Ölüm ,  bağışlayamaz mısın beni bir yıl daha ?

2000 Yılı Manisa

Adam : Lütfen bağışla beni. Lütfen sana ihanet etmek istemedim.

Ölüm Meleği : İhanet kabul edilecek bir şey değildir. Sansar yap vazifeni.

Sansar : Emredersiniz komutanım..

Sansar belinden çıkardığı bıçak ile adam'ın boğazını kesmişti.


well, what is this that i can’t see with ice cold hands taking hold of me
Ama görünmeyen soğuk eller ile beni çeken şey de ne ?

2003 İstanbul

Ölüm Meleği : Üşüdün mü ?

Doktor Deniz : Evet üşüdüm soğuk bu akşam.

Ölüm Meleği Doktor Deniz'in elini tuttu ve ona sarıldı. Karşılarında kız kulesi manzarası izliyorlardı.


when god is gone and the devil takes hold
tanrı gittiğinde ve şeytan hakimiyeti ele geçirdiğinde,

who will have mercy on your soul
kim merhamet edecek ruhuna?

3 Ay önce :

Ölüm Meleği Silah ı kafasına dayamıştı. Gözlerini kapattı ve tetiği çekti. Silah ın sesi bütün ormana yayıldı. Ölüm Meleği silah ı tam ateşlerken  bileğini tutan bir el Ölüm Meleği nin kafasına sıkmasını engellemişti. Ölüm Meleği gözlerini açtı. Karşısında Mirza ve Sebastian ı gördü.

Ölüm Meleği : Öldüm mü cehennem demiyim hiç değişmemiş ortam.

Mirza : Yok cennettesin. Buda huri sebo .

Ölüm Meleği : Lanet olsun.. Ne diye kurtardınız beni ?

Mirza : Öleceksen onurunla öl! Kendi kafana sıkarak değil.

Ölüm Meleği : Isırıldım seni lanet olasıca ısırıldım.

Sebastian : Anti serum var .

Ölüm Meleği : Biliyorum evet var fakat  bütün anti serumlar arabayla birlikte yandı. Siz iki akıllıda beni bunun için kurtardınız.

Mirza : Sanki son serumlar patladı.

Ölüm Meleği : Seri üretim tesisi varda ben mi bilmiyorum.

Sebastian : Tekirdağ Mortem üstü var . İstanbul anadolu mortem üstü var . Mortem Avrupa üstü  var.

Ölüm Meleği : Tamam planı yaptık. Elimize bir kap alalım tık tık tık diye kapılarını çalıp komşu komşu anti serum lazım bana mı diyelim ?

Mirza : Yok amına koyayım öyle demeyelim Annem bir tüp anti serum istedi diyelim.

Ölüm Meleği : Siz ikiniz anlamıyorsunuz. Yoruldum artık. Daha kaç hayat biz yaşayacağız diye ölecek ?

Mirza : Öldürelim ki ölmeyelim



no wealth, no ruin, no silver, no gold
ne dünya malı, ne yok oluş, ne gümüş ne altın,

2005 Yılı Ankara

Adam : Beni öldürme sana istediğin kadar para veririm.

Ölüm Meleği : Ölümü para ile satın alamazsın. Ferit kes kafasını.

Ferit : Emredersiniz komutanım.

Adam : Hayır hayır hayırrrrrrr


nothing satisfies me but your soul
hiçbir şey tatmin etmez beni senin ruhundan başka!


2006 İstanbul

Doktor Deniz : Özledin mi beni ?

Ölüm Meleği : Özledim.

Doktor Deniz : Ne kadar özledin.

Ölüm Meleği :  Hiç bir şey tatmin etmez beni .. Senin ruhun olmayınca.


well, i am death, none can excel
evet ben ölüm, kimse geçemez beni,

1997

Ölüm Meleği : Mirza yazı mı ? tura mı ?

Mirza  : Dik ..

Ölüm Meleği : Dik ?

Mirza : Evet dik..


i'll open the door to heaven or hell
kapıyı ben açarım cennete de cehenneme de!

2010 Ceza Evi

Ölüm Meleği :  Siz neden girdiniz buraya ? 
Mustafa: Tuncay arkadaş askeriye ye ait bir helikopteri Hizbullah'a satarken yakalandı.
Ölüm Meleği : Yuh Amına koyayım yuh.. Peki ya sen
Tuncay : O ise daha güzelini yaptı. Askeriyenin içinde alkol içip, ve yetmezmiş gibi bir subayla ilişkiye girdi. Buda yetmezmiş gibi kameraya çekmiş görüntüleri. Teftiş sırasında komutanına yakalanıyor. Komutanın susması göz yumması karşılığında komutana para teklif etmiş uyanık.
Ölüm Meleği: Vay amına koyayım arkadaş bu ne ya. Olum siz lisedeyken de orta okuldayken de manyaktınız ama bu kadarı da pes yani. Helikopter satmak ne demek..
Neyse. Asit odalar ayarlansın. Ateşte geliyormuş üçünün odasını bizim bloka aldır.
Asit: Anlaşıldı Efendim. Ayarlıyorum
Ölüm Meleği Tuncay Ve Mustafa ya : Beyler size doyum olmaz ben biraz spor yapacağım akşam uzun uzun konuşuruz. Siz şimdi dinlenin


my name is death and the end is here
benim adım ölüm ve son geldi.

Doktor Deniz : Zombi Meleği.

Ölüm Meleği : Ölüm Meleği'yim ben !!


Ölüm Meleği arabasını sürmeye devam ediyordu. Anadolu yakasına geçmişti. E-5 e inerek oradan devam etmek istedi. Evlerin camından Ölüm Meleği'ne sesini duyurmak isteyen insanlar gördü. Balkondan bağıranlar gördü. Ama arabayı sürmeye devam ediyordu. Sonra 16-17 yaşlarında bir kız arabanın önüne atladı. Yavaş sürdüğü için kızı ezmeden durmuştu.

Kız : Lütfen yardım edin Komutanım lütfen.

Ölüm Meleği : Isırıldın mı ?

Kız : Hayır komutanım. Sorun Annem ısırılmadı asla evdeydik. Aylardır evden çıkmadık. Ama şu an çok hasta. Lütfen Komutanım bize yardım edin.

Ölüm Meleği : Lanet olsun. Nerede Annen.

Kız : Şu evde.

Ölüm Meleği arabadan inerek belindeki silah'ını çıkartı. ve kızla birlikte apartman dairesine girdi. Apart dairesinin 3. Katına çıktılar ve kız kapıyı açarak içeri girdi. Ölüm Meleği ise yavaşça içeriye girdi. Elindeki silah'ı bırakmadı. Kadın yatıyordu. Ölüm Meleği ateş'ine baktı kadının. Kadın ateşler içerisinde yanıyordu. Ölüm Meleği kız'a bakarak '' annenin hastaneye gitmesi gerekiyor'' dedi. Kız ise ağlamaklı bir ses tonu ile '' Neyi var abi ? '' diyebildi kısık bir sesle. Ölüm Meleği '' Bilmiyorum ben doktor değilim. Ama ateşler içinde yanıyor ne olduğunu bilmiyorum ama hastaneye gitmesi gerekiyor belki serum filan verirsek iyi gelebilir. Fakat ben doktor değilim'' dedi. Kız ise koşarak içeriye gitti ve bir mendil'in içindeki bütün parayı Ölüm Meleği'ne uzattı. Kız '' Bütün paramız bu. Bunları alın ve annemi hastaneye götürün '' dedi. Ölüm Meleği şaşırmıştı. Paranın artık hiç bir hükmü olmadığını bilmiyordu kız. '' Para'nın bir önemi yok. Yakınlarda bir hastane var mı ? '' dedi. Kız ise '' arka sokakta bir tane var. '' diye cevap verdi Ölüm Meleği'ne. Ölüm Meleği ise '' Sizi oraya götürürüm. Sana serum nasıl takılacak gösteririm. Ondan sonra benim işim biter ve ben giderim. Anlaştık mı ? '' Dedi. Kız ise sevinerek '' Tamam abi '' diye cevap verdi. Ölüm Meleği kadın'ı kucakladığı gibi dışarıya çıkardı ve arabanın arkasına bindirdi. Kız tarif etti ve Kızın gösterdiği yerdeki hastaneye geldiler. Kız '' Merak etme hastane boş '' diyebildi. Ölüm Meleği '' Hastane boş olmasa da sizin için hastaneyi temizleyeceğim. '' diye cevap verdi. Kız ise kendinden emin bir şekilde. ''Hastaye saldın geldiğinde bende oradaydım. '' Hastane yarım saat içinde herkes zombiye döndü. Sonra dışarıda kaçanları kovaladılar. O yüzden hastane tamamen boş. Ölüm Meleği '' Nasıl kaçtın hastaneden ? '' diye sordu kıza. Kız '' Koşarak kaçtım O kadar çok insan vardı ki benim gibi ufaklığı fark etmediler '' dedi. Ölüm Meleği '' Kısa boylular birde kendilerine kompleks yapıyorlar. Komplekse gerek yok. Bak zombilerden kaçmak için avantaj '' Sen burada annenle beni bekle ben geliyorum '' diyerek arabadan indi. Belindeki silah'ı çıkartarak hastaneden içeri doğru girdi. Hastane karanlıktı. Ölüm Meleği yavaş ve temkinli bir biçimde yürüyordu. Duvarlarda zeminde her tarafta kan vardı.Lambalar yanmıyordu. Güvenlik lambaları yanıyordu sadece. Etrafta kızın dediği gibi hiç bir şey yoktu. Bir sedye buldu Ölüm Meleği. Sedyeyi aldığı gibi dışarı doğru sürdü. Ölüm Meleği Arabanın yanına getirdiği sedyeye Kadın'ı bindirdi ve Kadın'ı hastaneden içeriye soktu. Hastaneden içeriye giren kadın'ı boş odalardan birine yatırdı Ölüm Meleği ve Kız'a '' kapıları iyice kapat. ve Dikkat çekme. Annen düzelinceye kadar burada kalın. Ama burada olduğunuzu anlarlar ise seni ve anneni öldürürler. Annen yürüyemeyecek bir durumda ise sen onu düşünme ve direk kaç '' diye emirler verdi. Kız ise '' tamam abi '' diyerek karşılık verdi. Ölüm Meleği belinden çıkardığı Silah'ı kızın elline verdi. Nasıl kullanılacağını gösterdi. Hastaneden ayrıldı. Tam arabaya binecekti. İleriden gelen üç tane zombiyi gördü. Muhtemelen hastaneye girerken görmüştü Zombiler.  Zombiler ağır adımlarla Ölüm Meleği'ne doğru geliyorlardı. Ölüm Meleği arabanın bagajından çıkardığı sopa ile zombilere doğru yürüdü ve üç zombininde beynini dağıttı. Bu sırada hastaneden kızın çığlığı geldi. Ölüm Meleği koşarak hastaneye daldı. Hastanede kızı ve annesini bıraktıkları odaya doğru koştu. Odanın önü zombi kaynıyor ve kız bağırıyordu. Kıza bağırdı '' Silah'ı kullan '' diye. Belinden çıkardığı öbür silah ile zombilerin kafalarından vurmaya başladı Ölüm Meleği. Zombiler birer birer yere düşüyorlardı. Ölüm Meleği ateş etmeye devam ediyordu. Ve son zombiyi de yere serdi. Odaya doğru yürüdü. Odaya girdiğinde Kız ve Annesi yaşıyorlardı. Kız korkudan titriyordu.

Ölüm Meleği : İyimisin ısırıldın mı ?

Kız : Bilmiyorum. Sanırım ısırılmadım.

Ölüm Meleği : İsmin ne senin.

Cemre : İsmim Cemre.

Ölüm Meleği : Benim adımda Ölüm Meleği. Buradan çıkmalıyız ve sizi eve güvenli bir yere bırakacağım. Annen dayanır mı yolda bilmiyorum.

Cemre : Ben annemden vazgeçmem. İstemiyorum. Sen git başımızın çaresine bakarız. Sağ ol genede.

Ölüm Meleği : Saçmalama. Bir dakika bile dayanamazsın.

Cemre : Burada kalacağız.

Ölüm Meleği : Saçmalama Cemre. Ölürsünüz burada.

Cemre : Sanki umurunda ölüp ölmememiz.

Ölüm Meleği : Umurumda. Hadi kızım.

Cemre : Bana kızım deme. Ben senin kızın değilim.

Ölüm Meleği : Cemre hadi

Cemre : Yolda bizi bırakacaksın biliyorum. Annem de ölecek. Bari burada acısını dindirebiliyorum. Serumlar ilaçlar her şey var.

Ölüm Meleği : Lanet olsun Cemre.

Cemre : Küfür etme Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Ben gidiyorum. Ne halin varsa gör.

Cemre : Tamam gitme. Nereye götüreceksin bizi.

Ölüm Meleği : Tanıdığım bir doktor var. Çok ta uzak değil Oraya.

Cemre : Tamam .

Ölüm Meleği : Dur sedyeyi alayım ben.

Ölüm Meleği kadını tekrar sedye üzerine koydu. ve sedyeyi ittire ittire yürütüyordu. Kapıya geldiklerinde karşılarında binlerce zombinin onlara doğru geldiklerini gördü Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Lanet olsun. Silah seslerini duyup buraya gelmişler.

Cemre : Ne yapacağız şimdi. Öleceğiz burada ( Cemre ağlamaya başladı )

Ölüm Meleği : Sakin ol ölmeyeceğiz. Asansörü çağır hemen.

Cemre : Öleceğiz burada  ( Ağlıyordu )

Ölüm Meleği : Sana verdiğim silah'ı bana ver. ve Asansör'ü çağır hemen !

Cemre koşarak asansör'ün tuşuna bastı fakat asansör çalışmıyordu. Cemre '' Asansör çalışmıyor '' diye bağırdı. Ölüm Meleği kısık bir ses ile '' Lanet olsun bir bu eksikti '' diyerek sedyede ki kadın'ı kucakladı ve merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı. Bu sırada hastanenin kırık camlarından ve kırık kapısından zombiler içeriye girmeye başlamışlardı. Ölüm Meleği En üst kata kadar kadın'ı kucağında çıkartı ve kadın'ı yere koydu. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı. Orada bulduğu dolapları sandalyeleri merdivenlerden aşağıya doğru fırlatmaya başladı Ölüm Meleği. Barikat kuruyordu kendine. Bir sürü şeyi merdivenlerden aşağıya doğru yuvarladı. Bilgisayardan sandalye koltuk dolapları 8-9 basamaklı merdivenden aşağıya doğru fırlatıp bir set oluşturmuştu. Zombilerin barikat'ı geçmelerine imkanları vardı. Fakat genede bu onları yavaşlatacaktı. Ölüm Meleği Cemre'ye doğru baktı. Cemre'nin korkudan elleri titriyordu. Odaları tek tek kapılarını açıp içeriye girdi Ölüm Meleği. Odalardaki eşyalarıda aldığı gibi merdivenlerden aşağıya doğru fırlatıyordu. Bir tane yatağı sürükleyerek getirdi. Onu diklemesine koydu.

Cemre'nin bağırma sesi gene geldi.

Bir kapıdan çıkan Beyaz bir önlük giymiş zombi yürüyerek Cemre ve Annesi'nin üzerine doğru geliyordu. Ölüm Meleği Sopa ile beyaz önlüklü zombi'nin kafasını dağıttı ve barikattan aşağıya doğru attı. Kapılardan tek tek zombiler çıkıyordu. Ölüm Meleği kurşunlarını harcamak istemiyordu. Kapıdan sol ayak bileği kırılmış ve yan dönmüş gözlüklü bir zombi çıktı. Ölüm Meleği önce kafasına sopayı indirdi ve yere düşen zombinin beynini parçaladı. Sonra öbür zombiyede aynısını yaptı. Koşarak Cam'ı açtı. Ve öbür zombi'yide camdan aşağıya atmıştı. Yerde yatan iki zombiyide aldığı gibi barikatın üzerine attı. Zombiler tırmanmaya çalışıyorlardı. Bu sırada kızın annesi kusmaya başladı. Cemre ağlıyordu. '' Ölüm Meleği lütfen yardım et '' diyerek yalvarıyor ve ağlıyordu. Ölüm Meleği kadının kafasını kaldırdı. Fakat kadın kustuktan sonra canını eceli ile teslim etmişti. Cemre ağlıyordu. Ölüm Meleği kadını kaldırdı ve Merdiven boşluğundan alt kata bıraktı. Zombiler taze etti yemeye başlamışlardı. Bu birazda olsa barikat'a tırmanmayacakları anlamına geliyordu. Cemre Ölüm Meleği'ne vurmaya başladı. Cemre bir yandan ağlıyor bir yandan '' Ne yaptın sen anneme '' diyerek bağırıyordu. Ölüm Meleği Cemre'ye bir tokat attı. Cemre ağlamaya devam ediyordu. Cemre şoka girmişti. Cemre'yi kaldırdığı gibi odalardan birine soktu Ölüm Meleği. ve Cemre'ye '' buradan kesinlikle çıkma. Kapıyı da arkadan kitle ben seslenene kadar '' dedi. Cemre ise tamam dercesine kafasını salladı. Cemre kapıyı kilitledi. Ölüm Meleği ise fare gibi kapana kısıldıkları için çaresizce bakıyordu. Yüzlerce zombi barikattan tırmanmak için birbirlerini ezeceklerdi birazdan. Cemre'nin annesini yemeleri fazla vakitlerini almayacaktı. Ölüm Meleği bunun farkındaydı. Barikattan tırmanan bir zombi yere düştü Ölüm Meleği koşarak Zombi'nin boynunu kırdı. Artık barikattan tırmanmaya başlamışlardı. Ölüm Meleği sopa ile zombileri geri püskürtmeye çalışıyordu. Zombiler ise tırmanmaya devam ediyorlardı. Bu ölüm kalım mücadelesi devam ediyordu. Bu sırada dışarıdan motosiklet sesleri duymuştu Ölüm Meleği. Hemde iki tane. Güçlü motosiklet sesleri duydu. Fakat zombiler ile mücadele ettiğinden camdan dışarıya bakamadı. Barikat'ın üzerinden tırmanmaya çalışan zombilerin sayıları çok fazlaydı. Motosikletlerin sesleri kesildi. Ölüm Meleği '' Lanet olsun '' diyebildi içinden. Barikat'ı bırakamıyordu. Çünkü barikat'ı bırakır ise zombiler birer ikişer barikattı aşacaklardı. Ölüm Meleği yere düşmüş olan kolonyaları gördü. Bir kaç tanede cam şişe gördü. Hızlıca cam şişelerini ve sargı bezlerini alarak hemen yerine döndü. Zaten barik'ada çok yakındı cam şişeler ve sargı bezleri. Cam şişeleri sargı bez'inin içinde ayağı ile rast gele parçaladı. Büyük cam şişesinin içine gene acele bir şekilde cam şişelerini koyarak sıkıştırdı. İçine ise kolonyaları dökmeye başladı. Sargı bezinin bir parçasıda dışarıda kalmıştı. Tek eli ile molotof kokteyl yaparken öbür elindeki sopa ile de zombileri püskürtmeye çalışıyordu. Sonunda molotof'u yaktı ve aşağıya doğru attı. Molotof kırılmıştı ve bir anda patlama sesi duyuldu. Yangın çıkmıştı. Zombiler yanıyordu. Ölüm Meleği'ne bu birazda olsa zaman kazandırmıştı. Barikat'ın en önündeki zombileri de sopa ile ittikten sonra camdan dışarıya baktı. Motosikletli adamlardan eser yoktu. Koşarak Cemre'nin yanına gitti. Yangından çıkan dumanlar yükseliyordu. Bir anda yangın alarmı çalmaya başladı her yerde. Ve Sular akmaya başlamıştı.

Ölüm Meleği : Cemre kapıyı aç.

Cemre : Açmayacağım işte.

Ölüm Meleği : Cemre kapıyı aç. Yoksa ikimizde öleceğiz.

Cemre : Öleceksek ölelim. Benim annem ölmüş. Yaşamak kalmak umurumda mı.


Ölüm Meleği kapıyı kırdı. Cemre'nin gözlerinin içine bakarak '' bütün çarşafları çıkart ''  diye bağırdı. Ses tonunu dahada yükselterek '' HEMEN ! '' diye emir verdi. Cemre koşarak çarşafları çıkartı. Çarşafları birbirine bağlayan Ölüm Meleği Koca bir yatağın ayağına bağladığı çarşaf'ı Cemre'nin bacaklarına ve beline doladı. '' Yavaş yavaş aşağıya doğru salacaksın ipi sakin ol panik yapma Sakın ipi bırakma '' diye uyarmayı ihmal etmedi. Cemre ise çok korkuyordu. '' Ben bunu yapamam '' diyordu. Ölüm Meleği sakin bir şekilde '' Yaparsın hadi sen in bende geliyorum '' indiğin gibi hemen arabaya koş ve ben gelmeden de kapıları açma. Arabanın içine gir ve saklan '' diye telkinlerde bulundu. Cemre ise '' Tamam dercesine masum suratını yukarı aşağıya salladı. Cemre'yi kaldırdığı gibi Ölüm Meleği pencereden aşağıya doğru sarkıtmaya başladı. Cemre'yi yavaş yavaş aşağıya doğru indiriyordu Ölüm Meleği. Aslında bunu Cemre'nin kendisi yapması gerekiyordu fakat Ölüm Meleği Cemre'nin bunu yapamayacağını düşündüğünden Ölüm Meleği Cemre'yi kendi elleri ile indiriyordu. Cemre inmeye devam ediyordu. Yedi Katlı hastaneden yavaş yavaş Ölüm Meleği Cemre'yi çarşaflar ile indiriyordu. Bu arada yanan zombiler Barikatları aşarak Ölüm Meleği'nin üzerine doğru gelmeye başlamışlardı bile. Zombiler Ölüm Meleği'nin üzerine geliyorlardı. Ölüm Meleği Silah'ını çıkartıp ateş etmeye başladı. Yanan zombiler etrafa yanık kokusu bırakıyorlardı. Etraf protein yanığı kokuyordu. Dayanılmaz bir kokuydu bu. Ölüm Meleği'nin zombiler üzerine gelmeye devam ediyorlardı. Bu sırada Cemre bağırmaya başladı. Ölüm Meleği kafasını pencereden aşağıya doğru indirdi ve Cemre'ye baktı. Cemre'nin hemen altında altı yedi tane zombi bekliyordu. Cemre'ye doğru ellerini açmışlar onu yakalamak için hamle yapıyorlardı. Ölüm Meleği '' Ya kızdan vazgeçecekti yada kendisinden '' Ölüm Meleği silah ile Zombileri geri püskürtmeye devam ediyordu. Cemre'yi de tek eliyle sıkı sıkı tutuyordu. Cemre'yi biraz yukarıya doğru çekti. Ölüm Meleği elindeki çarşaf ile birlikte odaya doğru girdi. Cemre yukarıya doğru çıkıyordu şimdide. Cemre'nin korkudan dili tutulmuştu. Ölüm Meleği Cemre'nin çarşafını zorlana zorlana gene bağladı. Bağladığı gibide bir zombi Ölüm Meleği'nin üzerine doğru atladı. Ölüm Meleği zombi ile boğuşuyordu. Ölüm Meleği Zombi'yi üzerinden attı. Sonra ayağa kalktı ve zombiye bir tekme ile duvara yapıştırdı. Kapıdan gelen başka bir zombi ise sırtından atladı Ölüm Meleği'nin Ölüm Meleği  Zombi'nin kafasını tutuyordu ısırmasın diye. Duvar'a doğru çarptı zombi'yi ve zombi yere düştü. yere düşen Zombi kalkmaya çalışırken onunda boynunu bir anda kırıverdi. Başka bir zombi üzerine atladı Ölüm Meleği'nin ve yere düştüler. Ölüm Meleği ve Zombi boğuşurlarken başka bir zombi daha geldi ve Ölüm Meleği'nin kolundan tuttu ve tam ısıracağı sırada Zombi'nin boğazından diğer eliyle tuttu Ölüm Meleği. İki Elinde de iki zombi'nin boynu vardı. Bütün gücü ile Zombilerin boyunlarını sıkıyordu. Zombiler ise elleri ile Ölüm Meleği'ne doğru saldırıyorlardı. Ölüm Meleği'nin üzerinde Kalın askeri kamuflaj olduğu için zombilerin parmakları ve tırnakları Ölüm Meleği'nin vücudunu çizmiyordu. Başka bir zombi daha geldi. ve eğildi. Ölüm Meleği'nin suratından tam ısıracakken Zombi'nin kafası uçtu. Diğer iki zombi'ninde kafa taslarını parçaladı. Gelen kişi Mirza'dan başkası  değildi. Ölüm Meleği çok şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Mirza '' Beni gördüğüne sevinmedin mi ? Eski dost '' dedi ve Ölüm Meleği'ni kaldırdı yerden. Ölüm Meleği gülerek sen değil Sebastian 'da olsa çok sevindim kanka diyerek sarıldı Mirza'ya. Sonra Mirza ya bakarak Ölüm Meleği '' Seni piç kurusu neden bu kadar geç kaldınız '' diye güldü. Sebastian'ın sesi duyuldu ve kapıdan girdi '' Bu yangını senin çıkartacak kadar akıllı biri olup olmadığın konusunda şüphelerimiz vardı onu tartışırken geç kaldık üzgünüz '' dedi ve Ölüm Meleği ile Sebastian birbirlerine sarıldılar. Mirza '' Rahatsız olacaksınız ben çıkayım siz şu yatakta işinizi görün '' dedi. Sebastian ise '' Berbat bir espriydi '' diyerek karşılık verdi. Bu sırada Cemre hala bağırıyordu. ve çarşaf yırtılmaya başlamıştı.  Ölüm Meleği '' Lanet olsun kızı unuttum '' diyerek cam'a doğru koştu. Ceren çarşaf'ta sallanıyor ve hala bağırıyordu. Ölüm Meleği '' Mirza aşağıya indi şu zombileri öldürüver sana zahmet sonra şu kızıda indireyim '' dedi.
Mirza ise tamamdır dercesine kılıçları ile birlikte merdivenlerden aşağıya doğru indi.

Ölüm Meleği : Sebastian nasıl bu kadar sessiz geldiniz.

Sebastian : Gündüz vakti pek ses yapılmasa iyi oluyor biliyorsun. Susturucu ve kılıçlar ile.

Ölüm Meleği : Ya o motosiklet sesi .

Sebastian : Hızlı gelelim diye depodaki motorlar onlar.

Ölüm Meleği : Benim yardıma ihtiyacım olduğunu nereden anladınız.

Sebastian : Mirza sana verdiği arabada bir takip cihaz'ı koydu. Araban duruncada bir sorun olduğunu düşündük ve hemen motorlara atlayıp geldik.

Ölüm Meleği : Sizi akıllı piç kuruları.

Sebastian : Bana piç kurusu diyemezsin. Sensin piç kurusu.

Ölüm Meleği : Lan Sebastian doğru konuş.

Sebastian ve Ölüm Meleği birbirlerine sarıldılar ve gülmeye başladılar. Mirza ise Ceren'in aşağıya inmesini bekleyen zombilerin kafalarını kopartmıştı. Ölüm Meleği ve Sebastian'da aşağıya indiler.
Ceren arabanın ön koltuğunda oturmuş. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian ile tekrar veda hazırlığındaydı.

Sebastian : Bizimle gelmiyor musun ? 

Ölüm Meleği : Tekrardan birbirimizi öldürmek istemeyiz değil mi ? Yok Tuzla'ya gidiyorum.

Sebastian : Sen bilirsin. Kapımız her zaman açık.

Ölüm Meleği : Bu işlerin hepsini bıraktığınız an. Güzel bir ada'da sizleri bekliyor olacağım.

Sebastian : Bizde geliriz demi Mirza. Zaten bizde artık bırakmayı düşünüyoruz. Sıkıldık.

Mirza : Sen ekibi topla Ölüm Meleği. Bizde gelebiliriz ada'ya sorun olmaz.

Ölüm Meleği : Anlaştık o zaman.

Mirza : Anlaşma Anlaşmadır.


Ölüm Meleği arabasına atlayıp sağ tarafa doğru giderken. Mirza ve Sebastian ise motorları ile birlikte kasklarını takarak sol tarafa doğru gitmeye başlamışlardı. Bir saat sonra Ölüm Meleği Tuzla'ya yaklaşmıştı. Sahil yolundan gidiyordu. Cemre  kolundaki ısırığı Ölüm Meleği'ne gösterdi. Ölüm Meleği ısırığa baktıktan sonra arabayı durdurdu. Cemre masum gözleri ile '' Zombi olmak istemiyorum lütfen beni öldür '' dedi. Ölüm Meleği  Cemre'ye dışarı çıkmasını söyledi. Cemre ağlaya ağlaya dışarı çıkmıştı. Cemre deniz kenarına doğru yürüdü. Ölüm Meleği Arabanın camını açtı ve silah'ını Cemre'ye doğrultarak nişan aldı. Cemre ağlıyordu. Cemre gözlerini kapatmış. Ölüm Meleği'nin onu vuracağını düşünüp ağlıyordu. Gözlerini sıkıca kapatmıştı. Ölüm Meleği arabayı patinaj yaptırarak kaldırmış ve hızlıca oradan uzaklaşmıştı. Cemre '' Beni Öldürmen Gerekirdi Ölüm Meleği '' diye arkasından bağırdı. Küfretti. '' Zombi olmak istemiyorum'' diye bütün sahil'i inletmişti. Cemre'nin sesini duyan bir kaç zombi Ara sokaklardan Cemre'ye doğru gelmeye başladılar. Cemre ise '' Küfrederek Gelin Orospu Çocukları. Gelin Isırın Her yerimi ısırın yok edin ki beni sizin gibi zombi olmayayım ben diyerek zombilere doğru koşmaya başladı.



O Sırada Giresun Adası :


Şaman : Biliyorum oğlum. Puma Kolera ve Tuğçe.. Tuğçe dediklerinden çok daha güzelsin. Seni oğluma ayırıyorum. Oğlumunsun bundan sonra. Bana torun verirsiniz. Puma ve Kolera bu akşam adamlarımı eğlendireceksiniz. Tanrınızın en kıdemli meleğinin adını taşıyan Cebrail burada mı ? Hakan hangisi o ?

Hasan : Şu baba..

Cebrail : Tanrı değil. Bizim Tanrımız Yok !! Allah'ımız var.

Şaman : Bu gece ziyafet var. Bu gece menüde Cebrail var.

Cebrail : Yemezsen şerefsizsin.

Şaman : Söylemeyi unuttum. Canlı canlı pişiririz biz insanı. Eti o zaman daha güzel oluyor.

Asit : Bırak adamlarımı beni al.

Şaman : Seni en son öldüreceğim Asit. Adamlarının hepsini öldürmem bittikten sonra. Hepsini gözünün önünde tek tek öldüreceğim.

Asit : Sana yemin ediyorum beni 48 saat içinde öldür. Öldürmezsen seni ellerimle öldüreceğim.

Şaman : Nasıl yapacakmışsın bunu.

Asit Bileğindeki saati çıkartı ve koordinatlı bir şekilde düğmelerine basmaya başladı.

Asit : Görürsün Şaman. Kim As Kim Papaz. Kim Bacak. Kimi bu tarih yazacak !

Şaman : Görüşürüz Asit. Puma yı ve Kolera yı da alın. Güzelce giydirin. Dikkatli olun kaçmasınlar. Elleri ve ayakları bağlı şekilde getirin. Tedbiri elden bırakmayın. Onlar bizi hafife aldılar ama biz onların düştüğü hataya düşmeyelim. Hakan sende git enerji iğnelerini ol bayadır olmuyorsundur. Kan iğnelerini de ol.

Hakan : Aynen baba. Doğru diyorsun.

Şaman : Başka bunların içinden almak istediğin var mı ? Faydalı olurlar mı ?

Hakan : Yok baba. hepsi kuru kafa bunların. Yiyelim gitsin. Adamlar eğlensin Kolera ve Pumayı da öldürebiliriz. Fark etmez. Ama Tuğçe'mden çocuğum olmasını istiyorum.

Asit : Şerefsizlik yapmayın lan. Öldürecekseniz adam gibi öldürün.

Şaman : Asit yalvarmayacak mısın bana ? Merhametim vardır Senin gibiler içinde. Emrime girmek istermisin ? Sanada bu akşam bir tören hazırlayabilirim ?

Asit : Şaman Elinden geleni ardına koyma. ve şunu bilki Şaman senin kuru kafanı ateş'in içinde yakacağım ! Cebrail Ahirette görüşürüz kardeşim.

Cebrail : Sizi tanıdığım ve sizinle savaştığım için onur duydum. Sizin için ölürüm komutanım.

Asit : Hakkım helaldir.

Cebrail : Benden yana da helaldir.


O Sırada Tuzla Asit'in Evi Kontrol Bilgisayar'ı : Lütfen Dikkat Saat : 15 : 14

Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14



DxN Üstü Marmara Açıkları : O an ..

Doktor Deniz : Acil durum.

Judas : Nedir acil olan.

Doktor Deniz : Asit ve Ekibi yakalanmış. Hemen bir ekip çıkartmamız lazım.

Judas : Yakalandılarsa kendi aptallıklarına yakalandılar.

Doktor Deniz : Judas bu adamlar bizler için savaşıyor.

Judas : Bize adam mı yok. Bir Asit gelir diğeri gider. Şimdi beni meşgul etme !

Doktor Deniz : Sen müdahale etmezsen ben ederim ! Seni şerefsiz !

Judas : Nöbetçiler .. Doktor Deniz 'i görevinden alıyorum. Artık burada hiç bir vasfı yok. Kapatın bir yere. Sonra Adrenalinden birilerine teslim edersiniz bir kaç içinde. Belki hücrede aklı başına gelirde benden özür dileyip hatasını anlar.

Asker : Emredersiniz.

Doktor Deniz : Seni kendi ellerimle öldüreceğim Judas.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder