uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

18 Ekim 2013 Cuma

58. Bölüm Şanslı S

Beylikdüzü İstanbul

Zombiler istanbul'a geldiğini televizyonlardan öğrenmişti Yasin. Zombiler geldiğinden bu yana bir hafta geçmişti. Bütün gününü televizyon karşısında ve bilgisayarda geçiriyordu Yasin. Tıpkı bir önceki ve ondan önceki günler gibi… Ailesi Sakarya'da tatildeydiler. Onuda çok götürmek istemişler fakat o gelmemişti.  Evinin penceresinden istanbul'a bakıyordu. Zihninde geleceğine dair binlerce soruyla sıkıntılı günler geçiriyordu. Kim bilir belki de bir anda kafası atar ve evden çıkıp zombiler ile savaşırdı. Belkide eli silah tutan herkes askere çağrısına kulak verir askere giderdi.

Zombiler istanbul'a geldiği haftalar olmuştu. Evindeki erzaklar bitmek üzereydi Yasin'in. Ailesinin sakarya'da olduğunu biliyordu. Telefon hatları kesilmeden konuşabilmişti. Onların yanına gitmek istiyordu Yasin. Planının tamamını gözden geçiriyordu. Sürekli aynı plan üzerinden hareket ediyordu.. Olası bir Zombi istilasına karşı sokağa çıkması gerekirse diye çok önceden önlemini almıştı Yasin ..

Taşıyabileceği bir tane sopa.. Hafif ama sert..

Çantasında konserve bol miktarda su..

İnternetten izlemişti Yasin. Zombi saldırılarını. Zombiler en çok boyna el ve kollara ve ayakları ısırıyorlardı..  Spor giyinmeyi severdi Yasin. Fakat bu sefer zombi ısırıklarından korunmak üzere giyinmişti.

Beylikdüzü'nde olmak hiç bir şey değildi. Önemli olan boğazı geçmekti. Boğaz köprüsü tıkalı olduğunu düşünüyordu. Haksızda sayılmazdı.. En iyi planı deniz yoluyla karadenize kadar gitmekti. Yön duygusu fena değildi Yasin'in.. Fakat genede başarabilir miydi.

Yasin bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Balkondan zombilere bakıyordu.. Evinin önünde çok fazla bir zombi topluluğu yoktu.. Sonunda kaçmaya karar vermişti..

Asansörü çağırdı..  Asansör yavaş yavaş geliyordu.. Apartman çok sessizdi.. 14 katlı binanın 10. katında oturuyordu Yasin.  Asansör gelirken heyecanlıydı Yasin. Derin derin nefes alıyordu.  Asansör sonunda gelmişti.  Asansör'ün kapısını açtı ve hemen kapıyla birlikte geri çekildiYasin. Asansörde zombi olabilirdi.. Bir dakika kadar öyle kalmıştı Yasin. Asansörden ses seda çıkmıyordu.. Asansörün kapısına saklanan Yasin yavaşça kapıdan çıktı.. Asansörde sadece biraz kan vardı. Yasin rahatlamıştı.

Yasin Asansöre bindi ve kapıyı kapattı. Eli ile yavaşça düğmeye bastı. Asansör aşağıya doğru iniyordu. İkinci kata kadar gidecekti Yasin. Ondan sonrasını da merdivenlerden inecekti.  Asansör 2. katta durdu.. Kulağını asansörün kapısına dayadı. Ses gelmediğine emin olana kadar bekledi. Sonra yavaşça kapıyı açtı.  Evlerin kapıları kapalıydı.. Asansörden indi ve merdivenlerden sırtını duvara dayayıp inmeye başladı. Temkinli bir şekilde merdivenlerden aşağıya iniyordu.
Birinci kata gelmişti Yasin..
Birinci kattaki evlerin kapıları kapalıydı.
Yavaşça aşağıya iniyordu..

Kapı bir anda açıldı.. Yasin elindeki sopayı bir an için kaldırdı. Yıllardır aynı apartmanda yaşadığı komşularının suratını ilk kez o an görmüştü.  Genç bir kızdı kapıyı açan.

'' Bakarmısınız. Babam çok hasta '' diyebildi. ürkek ve çaresiz sesiyle.

Yasin '' Isırıldı mı ? ''

'' Evet '' diyebildi kız..

Yasin '' Bakmama gerek yok ''

'' Neden '' diye soruverdi. Meraklı gözleriyle..

Yasin '' Zombi tarafından ısırılan birisi zombiye döner ''

'' Ya bugün yada yarın ''

Kız üzgün bir ses tonuyla '' yani yapabileceğin bir şey yok ''

Yasin '' Üzgünüm ama yok ''

'' Sana tavsiyem bir an önce ondan uzaklaşmalısın ''

'' Şu anda bilinci yerinde. İlerleyen saatlerde tamamen ölü olacak ve dışarıda korktuğun zombilerden birine dönüşecek ''

'' Muhtemelende seni veya ailenden birini ısıracak ''

'' Böyle böyle devam edecek bu katliam.. ''

Kız ağlıyordu '' Başka bir çözüm yolu yok mu ? ''

Yasin '' Genellikle böyle olur ''

Kız '' Bakamazmısın bir kere olsa babama ? ''

Yasin '' Ben doktor değilim. Doktor olsamda geri dönüşü olmayan bir yola girdi ''

'' Gitmeliyim ''

'' Sanada tavsiyem şudur ki ondan uzak dur ''

Kız Yasin'i bir türlü bırakmıyordu.. Fakat Yasin kesin tavrını koymuştu..  Merdivenlerden yavaşça inmeye başladı Yasin.  Kızı kaderiyle bırakmak zorundaydı.. Merdivenlerden aşağıya kadar inmişti. Apartmanın giriş kapısını yavaşça açtı. Yavaşça apartmandan çıktı.. Arabaların arkalarına saklana saklana hızlı hareket ederek ilerliyordu.. Zombiler onu farketmiyordu. Yasin günlerdir zombilerin hareketlerini izliyor ona göre plan yapmıştı. Tek tük park etmiş arabaların yanlarından hızlı ve sessizce geçmeye devam ediyordu Yasin..

Yasin bütün planını programını yapmıştı.. Fakat bir şeyi atlamıştı. Planını sadece zombilerin üzerine yapmıştı Yasin..  İlk defa gördüğü komşu kızı bütün planlarını alt üst edercesine Bağırmaya başlamıştı.. '' İMDAATTTT '' çığlık atıyordu.. Bütün zombiler çığlık atılan tarafa doğru yürümeye başlamışlardı.  Apartmandan yaralı kız dışarıya doğru koşuyordu.. Zombiler bir anda kızı yakaladılar.. Kızın çığlıkları daha fazla yankılanmaya başlamıştı. Kızı yakalayan zombiye kız karşı koymaya çalışıyordu. Fakat kız çok güçsüzdü. Elleri ile zombinin ağzını tutmaya çalışırken Zombi kızın parmaklarını bir anda koparıp yemeğe başladı. Kızın parmaklarından kanlar akıyordu. Başka bir zombi gelerek kızın boynunu bir köpeğin eti parçalasına kopartıp yediği gibi ısırdı ve bir parça aldı.. Kız acıdan bağırıyordu.. Kız yere düşmüştü çoktan.. Kan kaybından ölmek üzereydi.. Etrafta bulunan diğer zombilerde kızın etrafına üşüştüler. Her biri bir parça et alabilmek için kızın etrafında birbirleri ile yarışıyorlardı. Kızdan çıkan et veya kemik parçalarını paylaşamıyordu zombiler.. Zombilerin dikkati parçalanan komşu kızına kayınca. Yasin ise bu durumu fırsat bilerek daha hızlı ilerlemişti..

Gök gürüldüyordu.. Yasin kafasını bir an gökyüzüne doğru baktı.. Gök yüzünde kara bulutlar gelmeye başlamıştı. Yasin içinden '' Bu hiç iyi bir şey değil '' diyordu.. Yasin Beylikdüzünden marmara denizine ulaşmaya çalışıyordu..

Havuzlu villalara gelmişti Yasin.  Dışarıdan bir insanın giremeyeceği kadar yüksek çitlere sahip villalar gerçekten de korunmak ve saklanmak için güzel bir yerdi. Villaların içinden daha hızlı ve daha kestirme gidebilirdi sahile. Öbür yoldan giderse yirmi kilometre daha yürümesi gerekiyordu. Ayrıca tamamen korunmasızdı cevre yolu.. Villanın duvarlarına geldi.. Sırtını villanın duvarlarına dayadı. O sırada yağmur'un ilk damlası suratına gelmişti. Villanın duvarları iki bucuk metreydi. Yasin sırt çantasının içine sopasını koydu ve villanın duvarlarına koşmaya başladı. Villanın duvarlarına ayakları ile basarak sıçradı ve duvara tutundu. Kendini yukarıya doğru çekti Yasin. Duvardan villanın içine doğru baktı.. Dört beş zombiden başka bir şey yoktu. Oda normaldi. Kendini çekti duvara tırmandı. Duvardan yavaşça aşağıya indi. Zombiler Yasin'i görünce Yasin'e doğru gelmeye başlamışlardı. Yasin çantasından çıkardığı Sopası ile zombilerin ona doğru gelmesini bekliyordu.  Zombilerin gelmesini beklerken Yasin hızlıca koştu ve en öndeki zombinin kafasına vurarak yere serdi. Sopanın ucuna taktığı bıçak ilede zombiyi kafasından deldi. Diğer zombiyede aynısını yaptı. Dört zombiyide kafalarından çivilemişti Yasin..  Yasin villaların ortasına kadar yürümüştü.

Yağmur yağmaya başlamıştı tüm şiddetiyle.  Yasin etrafına baktı. Umutsuz gözlerle. Zombiler birer ikişer belirmeye başladı. Zombilerin sayıları bir anda kalabalıklaşmaya başlamıştı.  Yasin fırsatını bulduğu ilk sokaktan koşarak kaçmaya başladı.. Yasin kaçarken her taraftan zombiler gelmeye devam ediyordu.. Villaların kapısını zorluyor ama hiç biri açılmıyordu. Her taraftan çıkan zombiler Yasin'e doğru gelmeye devam ediyorlardı. Yasin villaların bitişik olduğu bir sokağa girdi. Sokağın sonunda da villa vardı. Sokağın sonundaki villaya doğru koştu. Kapıyı zorluyordu. Fakat kapı çelik kapıydı ve açılmıyordu. Villanın pencereleri hırsızlığa karşı demir korunaklıydı. En önden gelen zombilerden bir kaç tanesini sopa ile vurarak yere düşürmeyi başardı. Ona yaklaşan zombilerin kafasına sopa ile vuruyordu. Fakat arkadan gelen zombiler çok kalabalıktı. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı. Yasin yolun sonuna geldiğini düşünüyordu. Yasin çantasından çıkardığı bezi sopasına sardı. Çantadan çıkardığı benzini bezin üzerine döktü. Sopayı yaktı. Zombilerin topluca saldırmasını engelliyordu.. Yağmur yağdığı için zombilerin üzerlerindeki kıyafetleri yakamıyordu Yasin..

Yasin zor durumdaydı.. Yasin için yolun sonuydu artık.. Yasin mücadeleyi bırakmıyordu.. Zombileri elindeki yanan sopa ile savuşturmaya devam ediyordu Yasin. Ter içinde kalmıştı. Zombilerin Dünyasında tek başına savaşmak bir kaç sıfır geride başlatıyordu. Sırtını iyice çelik kapıya dayamıştı. Zombiler ile arasında bir metre mesafe vardı sadece. Sopasında yanan bez artık sönmek üzereydi.. Mücadelesi artık bitmek üzereydi.

Çelik kapı bir anda içeriden açıldı.. Yasin ise içeriye düştü. İçeriye düşer düşmez birileri sırtından tutarak çektiler. Çelik kapı bir anda kapandı.. Ter içinde kalmış Yasin. Yorgunluktan kalkamıyordu bile.

Çelik kapı bir anda açıldığında Yasin kafasını yere çarpmıştı. Kafası çarpınca yere düşmüştü. Bayılmıştı Yasin.. Konuşulanları duyuyordu..

'' Çocuğu şu tarafa yatırın ''

'' Bu çocuk yalnız mı gelmiş ''

'' Kimsesi yok sanırım ''

Gibi laflar geliyordu kulağına.. Yağmurun cama vurmasını hissediyordu. Üşüyordu Yasin. Kıyafetleri çok ıslanmıştı.. Baygın Yasin bir anda uyandı.. Gelmeyin diye bağırıyordu.

Cihangir '' Sakin ol. Güvendesin ''

Yasin '' Nerdeyim ben ''

Cihangir '' Villanın içindesin ''

Yasin '' O kadar mücadele ederken nerdeydiniz ? ''

Cihangir '' Fark etmedik.. ''

'' Bu villayı kullanmıyoruz biz ''

'' Isırıldın mı ? ''

Yasin '' Hayır. Siz beni çekene kadar ısırılmadım ''

Cihangir '' Güzel ''

'' Kimsin ''

'' Nerede oturuyorsun ? ''

Yasin '' Beylikdüzünde oturuyorum ''

'' Babam Beylikdüzü ilk öğretim okulunda öğretmen ''

'' Şubat tatili için kız kardeşimle beraber sakarya ya gitmişlerdi aylar önce ''

'' Bende ortalık durulunca onların yanına giderim dedim ''

'' Yola çıktım ''

'' Sonrasınıda biliyorsun işte. ''

Cihangir '' Seni diğerleri ile tanıştırayım ''

'' Eğer hazırsan ''

Yasin '' Pek tanışacak halde değilim ''

Cihangir '' Sen nasıl istersen ''

'' Ön kapıda yığınla zombi var ''

'' Biz arka kapıdayız ''

'' Gelirsin ''

Yasin kafasının arkasını tuttu. Kafasının arkası kanamıştı. Yastığa yapışmıştı. Bir anda yardım etmediği kız geldi aklına. Bu adamlarda bana yardım etmeseler sonum o güzel komşu kızı gibi olacaktı diye düşündü. Pişmanlık içindeydi Yasin.. Yasin yavaşça ayağa kalktı ve Cihangir'in gösterdiği yerden yürümeye başladı yavaşça.  Adım adım yürüyordu.. Ayakları gerisin geriye gitse de başka çaresi yoktu Yasin'in.. Yeni insanlarla tanışmak pek istemezdi çünkü.  Adımını yavaş yavaş attı ve arka kapıdan çıktı. Gördüklerine inanamıyordu. Kalın duvarlarla örülmüş villalar vardı burada.. Yirmi tane villa. Hepsi birbirine bakıyordu evlerin. Ve üç metreye yakın duvarlar vardı. Bahçesi kocamandı. Yaklaşık yüz elli kişilik kurtulmuş bir grup vardı karşısında..  Yaşlı bir kadın Yasin'e sarıldı. '' Oğlumm '' diyerek. Yasin hiç bir tepki vermiyordu.. Yasin'e sarılmış kadın Yasin'e oğlum diye hitap ediyordu.. Bir sürü şey söylüyordu yaşlı kadın.. Yasin bu anlamadığı ilgiden dolayı çok şaşırmıştı. Yaşlı kadının yanına bir kız geldi. '' Anneanne tamam '' '' O Sezgin amca '' değil diyordu.. Yaşlı kadın birden ağlamaya başladı. Ama ağlaması durmuyordu.. Kız Yasin'e baktı ve '' Siz onun kusuruna bakmayın '' Dedi ve Yaşlı kadın ile birlikte Yasin'in yanından uzaklaştı.

Yasin kendisi ile ilgilenen Cihangir'i gördü.. Cihangir ile selamlaştılar..

Cihangir '' Karnın aç mı ? ''

Yasin '' Evet demeyi çok isterdi '' Fakat yok diyiverdi ''

Cihangir '' Açsındır. Hadi çekinme ye şunları ''

Yasin '' Teşekkürler '' diyebildi sadece..

Cihangir Yasin yemek yerken sohbet ediyorlardı..

Cihangir '' Sakarya'ya nasıl gidecektin buradan ''

Yasin '' Gemi yada kayık ayarlayacağım ''

'' Yada çalacağım ''

'' Onunla karadeniz'e ineceğim ''

'' Oradan da sakarya'ya.. ''

Cihangir '' Güzel fikirmiş ''

'' Aferim yaşına göre güzel bir fikir ''

'' Fakat bir şeyi hesaba katmamışsın ''

'' Bugün havada lodos var ''

'' Mümkün değil gidemezsin ''

Yasin '' Zaten hava kararmayacak mı birazdan ''

Cihangir '' Hayır ''

'' Buraya geldiğinden beri yaklaşık 15 saatir uyuyorsun ''

Yasin '' Anlıyorum ''

'' Yarın hava nasıl olur ''

Cihangir '' Allah kerim Yasin ''

Yağmur dinmesine rağmen havanın griliği devam ediyordu. Bir yandan iki gündür yaşadığı şeyleri sorgularken diğer yandan elindeki yemeği yiyordu Yasin. Aslında gideceği yer çok uzak değildi. Fakat Cihangir'in havada lodos var uyarısı durdurmuştu kendisini.

Üç hafta sonra :

Yasin yeni grubuna alışmıştı. Yasin gidebilmek için yazı bekliyordu. Deniz çok dalgalıydı. Bu dalga denizde gemi kullanmayı bilmeyen biri için çok büyük bir felaket olurdu. Yasin yalnız başına kalmayı tercih ediyor ve kimseyle konuşmuyordu. Cihangir'in seçtiği kişiler ise etrafta keşif yapıyorlardı. Cihangir grubun lideriydi.. Herkese iş bölümünü o veriyordu..  Yasin karşı çıkmadı. Bu Herkes sırayla çıkıp erzak arıyordu çünkü. Yasinde onlarla yaşıyor ise bunu yapması gerekiyordu. Onun yaşında kızlar ve erkeklerde bu görevi üstleniyordu. Ona korkak diyenler olabilirdi. Yasin aslında zombilerden korkmuyordu. Fakat yaşamak istiyordu.. Uzun yıllar..

Cihangir '' Bugün erzak aramaya gidecek ekip '' diye başladı sözüne.. İsim listesini okudu. Listede Yasin'in de ismi vardı.  10 kişilik bu grup ellerinde sopa veya birer adet silahla birlikte erzak aramaya gidecekti. Cihangir'in kaldığı çadırda toplandı bu on kişilik ekip.

Cihangir'in elinde işaretlenmiş bir harita vardı.. Alışveriş merkezlerini ve gıda toptancılarını gösteren bir harita. Kendisinin işaretlediği belliydi bu haritayı. Cihangir'in etrafında toplandı on kişi. Cihangir anlatıyordu ..


Cihangir '' Arkadaşlar gideceğiniz yer. Beylikdüzü ile Silivri arasındaki yer. Sahil yolunu takip ederek ulaşabileceksiniz.  Buradan yürüme mesafesi ile bir saat olabilir. Fakat arabayla on beş dakikaya gidebileceğiniz bir yer. Ön keşif ekibi dün sizin için araştırdı burayı. Yollar temiz.

Cihangir '' Sizleri uyarmak zorundayım ''

'' Fazla meraklı olmayın ''

'' Birbirinizden ayrılmayın ''

'' Isırılan biri olursa da sakın buraya getirmeyin ''

'' Orada işini bitiriyorsunuz ''

'' Hepimiz bu görevin zorluğunu biliyoruz ''

'' Ama yaşamak için direnmeliyiz ''

'' Yaşamak için çalmalıyız ''

'' Devret ve ordu bizi bıraktı gitti ''

'' Sizde biliyorsunuz çocuklar ''

'' Devlette kendimiziz. Orduda ''

'' Hadi göreyim sizleri ''



Yasin ve geri kalan dokuz kişi üç arabaya binerek villalardan uzaklaşıyorlardı. Yasin ilk defa dışarı çıkıyordu. Sandallar ve Motorlu tekneleri gördü. Bir teknenin üzerinde '' Şanslı S '' yazıyordu.. Bu yazıyı daha önce de görmüştü. Nerede görmüştü acaba. Onu düşünüyordu.

Yasin Villaların olduğu yerde bir zombi saldırısı olursa nasıl kurtulurum diye planlar yapıyordu kafasında.. Bir ses planlarını bozdu..

'' Yasin geldik ''

Yasin kafasını kaldırdı ve tellerle cevrili gıda deposuna baktı.. Büyük bir binaydı bu bina.. Binanın dışarısında kimse yoktu. Üç dört tane parketmiş tırdan başka..  Hep birlikte gıda deposuna girdiler. Yasin'in elinde sopadan başka bir şey yoktu. Grup lideri Murat önderliğinde yürüyorlardı. Murat onlardan yaşça büyüktü.  Yavaşça girdiler kapıdan..

Grup lideri siz burada bekleyin dedi .. Önden yürüyen iki kişiye ise '' Siz benle gelin '' Murat elektrikleri açmaya gitmişti. Murat elektrikleri açtı.. İçerisi aydınlanmıştı..  Etrafın temiz olduğunu anladığında Çağırdı Murat geri kalanları .. Etrafta hiç bir zombi gözükmüyordu. Zaten içeride bir leş kokusuda yoktu.. İnsan eti çürüdüğü zaman kötü kokardı.. Murat bunu tecrübe etmiş olacak ki içeride kötü koku olmadığından dolayı kolaylıkla çömezleride içeriye davet etmişti.  Çömezlerden Yasin gibi ilk defa erzak bulmaya gelen bir çocuk vardı. Yasin ile yaşıtlardı. Çocuk korkudan girememişti. Koşarak arabaya saklandı. Korkudan titriyordu. Diğerleri ise çocuğun bu korkaklığına gülüyorlardı. Murat ekibinin bu lakayıt tavrını görünce '' Kesin sesinizi '' diye bağırdı onlara. '' Sizlerinde ilk seferinizi biliyorum '' Çoğunuz altınıza işiyordunuz.. Murat'ın bu çıkışından sonra herkes gülmeyi kesti.

Yasin ağlayan Ali ile arkadaş olmuştu. Ali'ye dostluk elini uzatmıştı Yasin..

Erzakları alıp geri döndüler.. Hiç bir kaza bela olmamıştı. Korkulan olmamıştı Yasin ve diğerleri için. Villalara vardıklarında her şey güzeldi. Yasin'in kafasında ise '' Şanslı S '' yazısını başka nerede gördüğü vardı.. Başkada hiç bir şey onun için umurunda değildi.

Haftalar haftaları kovaladı böyle.. Günler geçiyordu.. İnsanlar hallerinden memnundu.. Yasin ise Sakarya'ya gitmenin hazırlıklarına başlamıştı.

Cihangir '' Yasin bir sorun mu var  ? ''

Yasin '' Evet. Cihangir abi. Ben artık gitmek istiyorum ''

Cihangir '' Havalar biraz daha ısınsın gidersin ''

Yasin '' Hep aynı şeyleri tekrarlıyorsun. Havalar biraz daha ısınsın ''

'' Denizde dalga bitmez ki abi ''

Cihangir '' Söz veriyorum önümüzdeki ay seni ben kendim götüreceğim ''

Yasin '' Söz mü ? ''

Cihangir '' Söz ''

'' Hem yeni bir yer bulduk ''

'' Oradan çıkacak erzaklardan kendine bir kaç hafta yetecek kadar alırsın ''

Yasin '' Tamam abi ''

Yasin ikna olmuşa benziyordu. Cihangir'den istediği sözü almıştı..


Bir hafta sonra ..

Yasin gene gruba seçilmişti. Erzaklar çabuk bitiyordu.. Her hafta bir yere gidiyorlar ve erzak topluyorlardı..  Erzak toplama işini üstlenen Murat'ın en gözde adamı Yasin olmuştu. Yasin gözü kara güçlü ve atikti. Murat'ta böyle bir adam istiyordu kendine. Korkan Ali'de artık alışmıştı. Gene korkuyordu ama hiç olmaz sa kaçmıyordu..

Gene Cihangir'in gönderdiği bir erzak deposuna gelmişlerdi. Erzak deposu olmasının yanı sıra ilaç deposuydu da burası.. Büyük ve geniş bir depoydu. Belki defalarca yanından geçmişti Yasin. Fakat daha önce böyle bir yerin varlığından bile haberi yoktu.

Yavaş ve ağır adımlarla Murat'ın arkasından yürüyordu Yasin. Karanlıktı.. Her zaman olduğu gibi. Jeneratörü çalıştırmak gerekiyor dedi Murat. Yasin'e bir kaç adam al ve Jeneratöre bak dedi..

Yasin '' Sanki amerikan filmi çekiyoruz '' Ne arasın burada jeneratör ''

Murat '' Bir şey mi söyledin ''

Yasin '' Tamam bakıyorum ''


Yasin yanına Ali ve Emre'yi almıştı..  Birlikte hep beraber Bodrum katına inmişlerdi.. Jeneratör arıyorlardı.. Karanlık ve kötü kokan bu yerde tek yardımcıları El fenerleriydi. Jeneratörün yerini bulmuşlardı sonunda.. Jeneratörü çalıştırmaya çalışıyorlardı. Emre bu işlerden anlıyordu az çok. Emre bırakın ben yapayım dedi.  Emre jeneratör ile uğraşıyordu..

Emre uğraşıyordu jeneratör için. Ama bir arpa boyu yol kat edememişti..  Sonunda jeneratörü çalıştırmayı başarmıştı.. Ama çok ses çıkarmıştı Jeneratörü çalıştırırken.. Jeneratörün olduğu tarafta iki kapı vardı. Birinci kapıdan gelmişti Yasin Ali ve Emre.. Sesi duyan zombiler ikinci kapıdan geldiler.. Emre'nin sırtını ısırmıştı bir zombi. Jeneratör çalışır çalışmaz..

Emre acı içinde bağırıyordu.. Yasin Emre'yi ısırın Zombinin kafasına sopayla vurdu. Zombiyi yere sermeyi başarmıştı.. Emre'yi kaldırmaya çalışırlarken sürünerek gelen bir başka zombi Emre'nin ayaklarından tuttuğu gibi baldırını ısırdı.. Emre acı içinde bağırıyordu. Ali ve Yasin ise Emre'yi kurtarmaya çalışıyorlardı. İkinci kapıdan daha fazla zombi gelmeye başladı. Zombilerin geldiğini gören Yasin ve Ali Emre'yi kaderiyle baş başa bırakmaktan başka çareleri yoktu.. Emre bağırıyordu. Yasin ve Ali  göz göze geldi.. Göz göze geldikleri o an. Yasin koşarak uzaklaşmaya başladı bodrum kattan. Ali'de onun peşinden koşuyordu. O sırada Ali'nin kolundan ısırdı zombi. Fakat Ali Yumruk atarak zombiyi geri püskürtmüştü. Ali ve Yasin bodrum katın kapısını kapattılar..

Emre'nin üzerine geliyordu zombiler.. Emre'nin yanağını ısırarak bir parça et aldı bir zombi. Diğer zombi ise dilini kopartıyordu Emre'nin.. Emre'nin bağırmaları ile inliyordu bodrum..  Zombiler Emre'nin suratını karnını boynunu vücudundaki her noktayı ısıra ısıra kopartıyorlar ve büyük bir iştah ile yiyorlardı..

Ali ve Yasin üst kata çıktı. Murat hemen yanlarına geldi..

Murat '' Aşağıda ne oldu ''

Yasin '' Emre başaramadı ''

Murat '' Sizin içinizde ısırılan oldu mu ? ''

Yasin '' Hayır ''

Ali '' Hayır ''


Aylar sonra ilk kaybını vermişti Murat ve ekibi.. Erzakları aldılar fakat hepsi moralsiz ve mutsuzdu.. Gün sonunda onları karşılayacak insanlara Emre'nin öldüğünü kim söyleyecekti.. Kahramanca savaştı hepimizin hayatını kurtardı gibi lafları kim edecekti. Emre ne kahramanca savaştı.. Nede hepsinin hayatını kurtardı. Belki o jeneratörü çalıştırmaya kalkmasalar Emre yaşıyor olacaktı..

Sonunda villalara gelmişlerdi. Emre'nin ailesi dört gözle Emre'nin gelmesini bekliyordu.. Ama arabalardan inmiyordu. Yüzler asıktı.. Emre'nin Eşi '' Emre nerede diye soruyordu herkese '' Hiç kimse cevap vermiyordu..

Emre 'nin çocukları ve eşi ağlamaya başladı.. Emre'nin eşi Murat'ın yakasına yapıştı '' Söz vermiştin ! '' diye bağırıyordu.. O kadar çok bağırıyordu ki bütün her yer Emre'nin eşinin haykırışları ile yankılanıyordu..

Murat '' Kahramanca savaştı. Hepimizi o kurtardı '' diye bir yalan söyledi.. Zombilerden kaçsa bile ısırıldığı için Murat tarafından öldürülecekti Emre.. Ali bu yüzden ısırıldığını saklamıştı..

Ali banyoya gitti. Yarasına baktı. Yarası çok fazla derin değildi. Ama genede sızlıyordu. Güzelce yarasını sardı.. Ölmekten hele ki o korktuğu zombilerden birine dönüşmekten çok korkuyordu.. İlaç deposundan aldığı ilaçları güzelce yuttu. Ağrı kesici. İltihap kurutucu. Antibiyotikleri içiyordu.. Antibiyotiklerden ve vitamin haplarını avuç avuç içiyordu Ali..

Ali birden yere yığıldı.. İçtiği antibiyotiklerden zehirlenmişti.. Artık akşam olmuştu villada.. Ali zombi olarak tekrar dirildi. Ali odasında ölü gibi yatıyordu.. Ali'nin abisi geldi odaya. '' Ali Ali '' diye seslendi.. Fakat Ali cevap vermiyordu.. Kusmuştu Ali. Ali'nin abisi bağırdı '' Anne yardım et '' diye.. Ali gözünü açtı ve Abisini kendine doğru çekti ve boğazından ısırıverdi. Ali'nin Annesi ne var ne yapıyorsunuz diye bağırıyordu üst kata doğru çıkarak.. Her zaman olduğu gibi abi kardeşin kavga ettiğini sanıyordu..  Annesi yavaş yavaş söylene söylene yukarıya çıktı. Ali'nin çömelmiş bir şey yediğini zannediyordu. Ali'nin omuzuna dokundu.  Ali birden arkasını döndü. Ali'nin suratı bembeyaz ve gözleri bembeyaz olmuş. Ağzında ise kan vardı..  Ali'nin annesi bir anda dona kalmıştı. Ali yavaşça ayağa kalktı ve Annesinin kolunu ısırdı. Ali Annesinin kolundan kopardığı parçayı yerken Annesi bir anda kaçmaya başladı.. Aşağıya doğru panik içinde iniverdi.. Bir yandan ağlıyor bir yandan ise kaçıyordu..  Geleneksel olarak erzağın geldiği günün akşamı eğlence yapılıyordu. Emre'nin kaybında bile bu devam etti.   Sesten dolayı diğer zombilerde kapıya dayanmıştı.. Kapıyı çarpıyorlardı.. Ali'nin Annesinin bağırmalarını kimse duymuyordu bile. Ali'nin Annesi panik yaptı ve Yasin'in kurtarıldığı kapıyı bir anda açıverdi. Karşısında yüzlerce zombiyi bir anda gören Ali'nin Annesi donmuştu. Zombiler kapıdan içeriye girerek Ali'nin annesini ısırmaya çoktan başlamışlardı bile.  Zombiler Ali'nin annesini paramparça edip geçtiler kapıdan. Sese doğru yönelmişlerdi. Zombiler villanın kapısından geçerek insanların eğlendiği bahçeye yürümeye başladılar..

Kalabalık zombi sürüsü önüne gelen insanı ısırıyordu.. Bir anda müzik kesildi.. Ellerine aldıkları silahlar ile ateş etmeye başladı Murat Cihangir ve diğerleri. Fakat zombiler çok kalabalıktı.  Yasin Zombilerin çok kalabalık olduğunu gördü.. Kapıya doğru koşmaya başladı. Kapının anahtarı Cihangirde ve Murattaydı..  Yasin koşarak Murat'ın yanına gitti.

Murat '' iyi buradasın şuradan bir silah al kendine ''

Yasin '' Dışarının anahtarını ver çıkalım buradan ''

'' Her yer zombi kaynıyor ''

Murat '' Korkak gibi kaçacak mıyız ''

Yasin '' Pisi pisine ölmekten se evet kaçacağız ''


Yasin Murat'ın gösterdiği yerden bir adet Ak-47 silah aldı. Murat kendine zula yapmıştı.. Ak-47 ile ateş ediyordu Yasin Zombilere bir yandan da Murat'ı ikna etmeye çalışıyordu.. Bu sırada Cihangir'in zombiler tarafından ısırıldığını gördü. Anahtarlar Cihangir'in kayışından sallanıyordu.. Yasin Cihangir'e doğru yöneldi. Murat '' Yerinde kal Yasin '' diye bağırsa da Yasin onu dinlemiyordu.. Yasin Cihangir'in etrafına toplanan beş zombiyi de ateş ederek öldürdü. Son kurşunuda Cihangir'in kafasına sıkmıştı. Cihangir'in pantolonundan anahtarları aldığı gibi çıkış kapısına yöneldi. Murat '' Geri dön Yasin '' diye bağırırken bir zombi Murat'ı kolundan ısırdı.. Murat zombiye bir yumruk atarak yere serdi. Silahı ile ateşledi. Murat'ta Yasin'in peşinden koşmaya başladı..

Zombiler kadın kız çoluk çocuk demeden ısırmaya yemeğe devam ediyorlardı. Bir yıl önce burada neşeden eğlenceden başka bir şeye sahip olmayan bu villalarda kan ve acıdan başka hiç bir şey yoktu şu anda..

Yasin yüz metre ilerdeki tekneye atıverdi kendini .. iskeleye bağlı teknenin İplerini çözüyordu.. Murat'ın sesi geldi '' benide bekle '' Yasin onuda bekliyordu..  Muratta gelince Teknenin iplerini çözdü.. Murat'ın kolundan kan geliyordu.. Yasin '' Bu ne '' diye sordu.. Murat ise '' Sadece bir sıyrık '' diyiverdi..
Yasin '' Peki ''

'' Tekne kullanmayı biliyorsan banada gösterir misin ? ''

Murat '' Tamam ''

Murat Yasin'e tekne nasıl kullanılır göstermişti.. Murat kendisini yorgun hissettiğini ve aşağıya inip dinlenmek istediğini söyledi. Yasin buna karşı çıkmadı tamam diyiverdi sadece..

Murat on dakika sonra aşağıdan çıkıp geldi..

Murat '' Bunlar ne ''

Yasin '' Neyler ''

Murat '' Bu erzaklar ''

Yasin '' Hepsi bizim ''

Murat '' Sen bizden erzak mı çaldın ''

Yasin '' Sakin ol ''

'' Anlatayım ''

'' Otur şöyle ''

Murat '' Tamam ''

'' İyi bir açıklaman olmalı umarım ''


Yasin '' Seninle ilk kez erzak bulmaya gittiğimizde bu tekneyi gördüm. Üzerinde '' Şanslı S '' yazıyordu.. Ama bu yazıyı daha öncede görmüştüm.. Bunu düşündüm.. Sonunda bir villanın paspasında yazıyordu aynı yazı. '' Şanslı S '' O villada beni kurtardığınız villaydı. Ali ile konuştum. Teknenin kendilerine ait olduğunu söyledi. Ali ile arkadaşlık kurup gizlice teknenin anahtarlarını aldım..

Sonra sen ve Cihangir içkiye düşkün insanlardınız. Sizinle oturup içiyormuş gibi yapıyordum. Ve siz hiç fark etmiyordunuz bile. İkinizinde sızdığınıza emin olduğumda '' Şanslı S '' e taşıyabileceğim kadar erzak getirip bırakıyordum ..

Murat '' Neden kaçmaya çalışmadın ''

Yasin '' Çünkü bu lanet olası tekneyi kullanmayı bilmiyorum ''

Murat '' Şimdi öğrendin ''

Yasin '' Evet.. Senin sayende ''

Murat yavaşça silahına doğru götürmüştü elini..

Murat '' Benim ısırılmış isem ne olacak ''

Yasin '' Kuralları sen koydun ''

'' Seni öldürmek zorundayım biliyorsun ''

Murat '' Sadece bir ısırık ''

'' Bana ne yapabilir ki ''

Yasin '' Senden öncekilerde aynısını söylemişti ''

Murat bir anda silahını Yasin'e doğrultu..

Murat '' Üzgünüm.. Şanslısın ama bu kadarı fazla.. Bu bir ısırık.. Sürekli koluma bakıyorsun.. Kuşkulandırdın beni. Sana güvenmiyorum.. Her zombi ısırığında insanlar zombiye dönüşecekler diye bir kaide yok. Uyuduğum an sıkacaksın kafama biliyorum..  ''

'' Yaşamak için herkesi öldürürüm ''

Murat tetiğe dokundu.. Ama silahta mermi yoktu..

Yasin '' Üzgünüm.. ''

Yasin elinde tuttuğu Ak -47 model silahını Murat'a doğrultu.

'' Yatmaya gittiğinde seni öldürmeyecektim ''

'' Evet zombiler tarafından ısırıldığını tahmin ediyordum ''

'' Ama bekleyecektim ''

Murat bir anda oturduğu yerden fırladı ve Yasin'in üzerine atladı. Yasin ile birlikte yere düştüler. O sırada silah ateş aldı.. Murat vurulmuştu.. Yasin Murat'ı üzerinden aldı.. Murat can çekişiyordu.. Yasin İçeriden getirdiği bir yastıkla Murat'ın kafasına sıktı.. Sonrada Murat'ı denize attı..

Yasin gemi ile sakarya ya gitmeye çalışıyordu.. Boğazı geçerken bir anda tekne arıza yapmıştı. Akıntı onu karadenize doğru sürüklüyordu.. Tekne konusunda pek tecrübesi olmayan Yasin kendi başına hayatta kalmaya çalışıyordu.. Kaptan köşkündeki dolapları araştırırken bir anda işaret fişeği buldu. İşaret fişeğini kullanmaya başladı.. Bir yandan da teknenin telsizi ile yardım istiyordu..

Sonunda yardım çağrısına cevap gelmişti..

Ben Adrenalin Tim Çavuşu Sansar ..

Bende Yasin.. Karadeniz'e doğru giderken teknem bozuldu ve boğazın tam ortasındayım. Akıntı beni karadenize doğru atıyor ama motor olmayınca bir halta yaramayacak..

Sansar '' Şu anda dürbünle boğaza bakıyorum ''

'' Hangi tekne senin ''

Yasin '' Beyaz olan. Üzerinde Şanslı S yazan tekne ''

Sansar '' O teknemi .. Yat oğlum o ''

Yasin '' Komutanım bilmiyorum o kadarını. Kurtaracak mısınız beni ? ''

Sansar '' O Yatta kaç kişisiniz ? ''

Yasin '' Sadece ben varım ''

Sansar '' Ailen ? ''

Yasin '' Onlar sakaryadalar. ''

'' Onların yanına gitmek için yola çıkmıştım ''

Sansar '' Bekle seni almaya geliyorum ''

Yasin '' Teşekkürler ''

Sansar Ölüm Meleği'nin odasına girdi. Selamını verdi.

Sansar '' Komutanım. 17-18 Yaşlarında bir çocuk güzel bir yatta mahsur kalmış ''

'' Kurtarılmayı bekliyor ''

'' Ne emredersiniz ''

Ölüm Meleği '' Timlerden birine söyle çocuğu alıp getirsinler ''

'' Sen gitme tuzak olabilir ''

Sansar '' Emredersiniz ''

Ölüm Meleği '' Çocuğu kurtarınca da bana getirin ''

'' Bunca zaman nasıl hayatta kalmış bi konuşalım ''

Sansar '' Sonra komutanım. Diğer kurtulanların yanına eğitime mi göndereceğiz ''

Ölüm Meleği '' Gelsinde bakarız ''


Yasin '' Şanslı S '' ten kurtulmuştu. Sansar onu Ölüm Meleği'nin yanına götürdü. Yasin Elini uzattı Ölüm Meleği'ne.. Ölüm Meleği'de ona.. Tokalaştılar..

Yasin '' Ben Yasin ''

Ölüm Meleği '' Bende Üs Teğmen Ölüm Meleği ''

Yasin '' Memnun oldum komutanım ''

Ölüm Meleği '' Bunlarda Asit , Tuncay ve Sansar ''

Yasin hepsiyle tokalaştı. Yasin bir kaç saat başından geçenleri anlattı. Ölüm Meleği Yasin'in kafasının çalıştığını anlamıştı. Yasin yalan söylemiyor rol yapmıyordu.. Ölüm Meleği Sansar'a emrini verdi. Adrenalin timleri ile eğitime başlasın.. Ölüm Meleği Yasin'e söz vermişti. Eğer Yasin'in ailesi hayattaysa Ölüm Meleği onları kurtaracaktı..


58. Bölüme Katkılarından Dolayı Yasin Erol'a Teşekkür Ederiz..

13 Ekim 2013 Pazar

57. Bölüm ilk kan

Afyon Dinar Tren İstasyonu :

Hükümet günlerdir çıkan haberleri yalanlıyordu. Zombi virüs'ü kontrol altındaydı.  Anadoluda yaşayan insanlar genede tedbir olsun diye Afyon Dinar'ı terk ederek. Isparta ve Burdur'a doğru gitmeye başlamışlardı. Ispartada bulunan askeri üstte insanların Dinar'ı terk etmelerinin bir sebebiydi.

Tren gelmek üzereydi. Zombi virüs'ü istanbul'a geldiğinden bu yana. Tren seferleri Kocaeli Isparta çalışıyordu. Tren sırasıyla Adapazarı - Bozüyük - Bilecik - Eskişehir - Kütahya - Afyon - Dinar - Isparta ve Burdur tren istasyonlarında duruyordu..

Tren istasyonunda binlerce insan trenin gelmesini bekliyordu. Saatler sabah'a karşıydı. Ezan okunacaktı. Dindar insanlar sabah namazı için abdest alıyorlar. Diğerleri ise trenin gelmesini bekliyorlardı.

Tren saatine daha yirmi dakika vardı.

Ufak çocuklar ailelerinin gözlerinin önünde oyunlar oynuyorlar. Karnı acıkanlar yemek yiyor. Üşüyenler ise çay içiyordu. Bir kaç sigara tiryakisi insan dışarıda sigara içerken zombileri tartışıyordu..

Bazı insanlar zombilerin uydurma olduğunu. Zombi diye bir şeyin olamayacağını savunuyorlardı..

Şişman gözlüklü adam '' Herkes saçmalıyor. ''

'' Yok ülke elden gitmiş. ''

'' Yok hükümet düşecekmiş ''

'' Türkiye'nin üç beş zombi ile baş edecek gücü ve alt yapısı yokmuş ''

'' Bizim oğlan seviyor. Bazen onunla birlikte bende izliyorum ''

'' Yavaş hareket ediyor bir defa zombiler ''

'' Biz varya biz ''

'' Atalarımız 5 kıtaya birden hükmetmiş ''

'' Üç beş tane zombi ile mi ? baş edemeyeceğiz ''

'' Bunların hepsi saçmalık işte ''

'' Gene zamlar kapıda ''

'' Ben ısparta ya gitmezdim de hanım tutturdu. ''

'' Ne işim var benim ıspartada filan ''

'' Bizim Türk askeri her şeyi yapabilir ''

Lütfen dikkat '' Isparta ve Burdur'a gidecek yolcularımız. Kocaeli'den kalkan tren istasyonumuza varmak üzeredir. Lütfen yerlerinizi alınız ''

İstasyondan gelen bu anons üzerine kalabalık birden hareketlenmeye başlamıştı. Bu hareketlenme tren kalkmadan binme telaşından başka bir şey değildi. Aslında kimse bilmiyordu. Görevli herkesin inip sonrada bindiğine emin olduktan sonra düdüğü bir kere çalar.. Sonra ise ikinci kez düdüğü çaldığında ise tren hareket ederdi. Fakat insanlar telaş içinde trenin gelmesini bekliyorlardı..

Onları Afyon Dinardan kaçıracak tren sonunda gelmiş ve istasyonda durmuştu.. Yolcular kapılara yüklenmişti. Fakat kapılar daha açılmamıştı bile. Dinar'da inecekleri hiç kimse düşünmüyordu. Sadece herkes kendini düşünüyordu. Kapılar çok kalabalıktı.

Birden kapılar açıldı..

Kapılar açılır açılmaz zombiler birden trene binmek için hazırlanmış insanların üzerlerine atlamaya başladılar.. Devlet demir yolları yeni trenler almıştı. Yolcular rahat gitsin diye camlar aynalı camdı. Trenin içini dışarıdan görmek mümkün değildi.

Zombiler trene binmek isteyen yolcuların üzerlerine birden saldırdılar.. Yolcular panik içinde koşmaya başlamışlardı. Fakat herkes en arkada trene binmek için bekleyenler kadar şanslı değildi.

Zombi kızın ayaklarından yakaladı. 20 Yaşındaki güzel kız ayaklarını savuruyordu.. Zombi ayaklarından bacaklarına doğru gelmeyi sürdürdü. Yerde yatan kızın üzerine tırmanıyordu.. Kız elleri ile karşı koymaya çalışıyor ama başarılı olamıyordu.. Kızı bir anda boynundan ısırmaya başladı. Zombi kızın boynundan aldığı et parçasını yemeye başlamıştı. Kızın boynundan akan kanlar istasyon zeminini yıkıyordu adeta..

Şişman gözlüklü adam zombileri görünce korkudan kaçamamıştı bile. Yerinde sabit bir şekilde bekliyordu. Zombi üzerine doğru geldi ve Şişman gözlüklü adam'ın boynundan ısırıverdi.  Şişman gözlüklü adam bir anda boynunu tutarak sırt üstü düşüvermişti bile..

Uzun boylu güzel bir kız koşuyordu zombiler ise arkasından geliyorlardı. Kız panikle yanlış yere koşuyor saniye saniye zombilere doğru bakıyordu. Fakat zombiler arkasından gelmeyi sürdürüyordu. Kız'ın önünden koşan adam'ı bir zombi yakaladı ve ısırmaya çoktan başladı. Kızında tam bu sırada ayağı zombiye takıldı ve yere düştü.

Yerden kalkmak yerine yerde sürünmeye başladı güzel kız.. Zombiler ise geliyordu.. Zombinin teki ayaklarından yakaladı.. Üzerine doğru tırmanmaya başladı. Zombi'nin kafasını tutan güzel kız zombiyi engellemeye çalışıyordu. Kötü kokan nefesi ve kan içindeki ağzını açmış olan zombi güzel kızı ısırmaya çalışıyordu. Kızın artık gücü kalmamıştı. Her an kendini bırakabilir zombiye yem olabilirdi.

Zombiyi birden birisi üzerinden çekti.. Zombi yere düştü.. Tekrar ayağa kalktı zombi. Zombi Mustafa'nın üzerine hızlı adımlarla gelmeye başladı. Mustafa elindeki dönerbıçağı ile zombinin kafasını kopardı. Arkadan gelen zombilerinde kafalarını gövdelerinden ayırmıştı.  Mustafa kızın elinden tuttu ve kızı zombilerden uzaklaştırmaya başladı.

O sırada polis arabaların sirenleri duyulmaya başlamıştı bile. Polis arabaları çapraz bir şekilde parketmişlerdi. İki yüze yakın polis memuru ellerinde silahlar ile dışarı çıkmışlar istasyonun önünde bekliyorlardı.

'' Teslim olun ''

Mustafa '' sanki zombiler anlayabiliyorlar dediklerini ''

Sibel '' Bir şey mi söylediniz ''

Mustafa '' Kendi kendime konuşuyorum ''

Mustafa ve kız tren istasyonundan dışarıya çıktılar.. Mustafa'nın yanına üç arkadaşı da geldi. Hüseyin Bahadır ve Ömer..

Mustafa '' İçerisi ana baba günü gibi ''

'' Zombiler gelmiş ''

'' Artık hiç bir şeyin önemi yok ''

'' Uzaklaşmalıyız ''

Ömer '' Nereye ''

Mustafa '' Bilmiyorum ''


Tren istasyonunun kapısından zombiler çıkmaya başlamıştı bile..

Polis Memuru '' Ellerinizi başınızın üzerine koyun ve teslim olun ''

'' Hareket etmeyin ''

Zombiler gelmeye devam ediyordu..

Mustafa '' Sanki amerikan filmi çekiyoruz amına koyayım ''

Polis Memuru '' ATEŞ ! ! !  ''

Polisler zombilere ateş etmeye başlamışlardı.. Polisler zombilere ateş ettikçe tren istasyonunun içindeki zombilerde yavaş yavaş sese doğru hareket etmeye başlamışlardı bile.

Hüseyin '' Ne yapacağız ? ''

Mustafa '' İçeride bine yakın zombi var. ''

'' Yolcuları da hesaplarsan beş yüzde onlar desen ''

'' Bin beş yüz kişi ''

'' Yüz elli civarındaki polis memuru bunlarla baş edemez ''

'' Polis arabalarından tekini çalacağım siz uzakta bekleyin ''

Ömer '' Tamam dikkat et ''

Sibel '' Hey bana ne olacak. Bu bir suç ''

Mustafa '' Boşversene suç mu kaldı artık ''

Zombilere ateş etmeyi sürdürüyordu polisler.. Zombiler ile aralarında yirmi metre vardı. Zombiler polislere doğru yürüyorlar. Polis memurları ise ateş etmeyi sürdürüyorlardı. Bazı zombiler kafalarından vuruluyor ve beyinleri sokağa dağılıyordu.  Bazıları ise kafalarından almadıkları için kurşunları yürümeye devam ediyorlardı..

Polis memurları ile zombilerin arası 10 metreye düşmüştü. Mustafa ise çalabilecek bir polis arabası kolluyordu kendine. Sonunda anahtarları üstünde bir polis arabası bulmuştu kendine. Polis arabasına bindiği gibi hızlı bir şekilde hareket ederek polis arabasını çalıştırdı ve arkadaşlarına doğru gitmeye başladı. Bunu fark eden bir kaç polis memuru dur dediyse de Mustafa onları dinlemedi. Dikkati dağılan polis memurunu zombiler yakalamış ve ısırmaya başlamıştı bile. Arkadaşları ile birlikte hızlıca dinardan uzaklaşıyordu Mustafa..

Polis memuru ateş etmeyi sürdürüyordu zombilere. Bir kaç tanesini yere sermişti. Fakat sayıca çok kalabalıktı Zombiler. Heyecanlı polis memurları kurşunlarını gereksiz yere ateş etmeyi sürdürüyordu. Zombileri kafalarından vurmak hiç birinin aklına bile gelmiyordu. Rastgele ateş ediyorlar ve zombileri sadece yavaşlatıyorlardı. En önde yürüyen zombilerden teki polis memurunun üzerine atladı ve onu ısırmaya çoktan başlamıştı..

Sibel '' Beni otogara bırakın ''

'' Isparta ya gitmeliyim ''

Mustafa '' Olur ''

'' Beyler önce otogar ondan sonrada başımızın çaresine bakacağız ''

Hüseyin '' Bana uyar ''

Beş dakika sonra otogara varmışlardı. Otogar çok kalabalıktı. Otogarın içinden bağırma sesleri geliyordu..

Mustafa Sibel'e doğru baktı..

Mustafa '' Gitmek istediğine eminmisin ? ''

Sibel '' Hayır ''

Mustafa '' Güzel ''


Mustafa '' Önce sigara toptancısı Nuri'nin deposunu ziyaret edelim. Oradan da yemek bulmak için bir yerlere bakarız ''


Mustafa ve arkadaşları sigaraları almışlardı. Oradan da yemek bulmak için hareket ediyorlardı.. Dinar'ın çıkışında olan bir alışveriş merkezinin yolunu tutmuşlardı. Alışveriş merkezinden ne var ne yok toplamışlar ve artık saklanacak bir yer bulmak için hareket edeceklerdi.

Mustafa arabayı alt kattaki otoparka park etmişti. Genellikle konserve ve su alıyorlardı. Mustafa otoparka doğru gitti. Karşısında bir araba gördü. Otoparka park ettiğinde o araba orada yoktu. Polis arabasının içinde bulduğu silahı aldı. Silahın emniyetini kapattı. Yavaşça arabaya doğru yürüdü.  Arabanın kaportasına baktı. Sıcaktı. Belliki daha yeni gelmişti araba. Kaportaya yansıyan kendinden başka bir gölge daha gördü. Hemen arkasını döndü ve silahı ona doğrultu.

Bir kız ateş etmeyin diye ağlıyordu.

Mustafa '' Kimsin sen ''

'' Buraya nasıl geldin ''

Ağlayan Kız '' Lütfen ateş etme ''

Mustafa'nın ensesinde bir silah dayanmıştı.

Şenol '' Bence hanımefendiyi dinlemelisin dostum ''

Mustafa '' Kimsiniz siz ''

'' Benden ne istiyorsunuz ''

Şenol '' Önce silahını indir ''

'' Sonra ne istediğimize bakarız ''

Mustafa silahını indirmişti. Şenolda silahını indirdi.

Şenol '' Benim adım Şenol ''

'' Ateş etme diyen kızın adı damla ''

'' Bunlarda Sevgi , Aylin , Yılmaz ve Akif ''

'' Biz afyonda okuyan üniversite öğrencileriyiz ''

'' Zombiler afyonu ele geçirdi. Sonrada dinar'ı. ''

'' Bizde birilerini bulmak için buraya kadar geldik ''

'' Belki burada saklanırız diye ''

'' Ama .. ''

Mustafa '' Amına koyduğumun yerinin her tarafı cam ''

Şenol '' Kesinlikle ''

'' Sende bize yardım edeceksin ''

Mustafa '' Neden ''

Şenol '' insanlık için ''

Mustafa '' Boşversene insanlık mı ? kaldı artık ''

Şenol '' Peki sen bilirsin ''

'' Bize yardım etmiyorsun diye seni öldürecek değiliz ''

'' Gidebilirsin ''


Mustafa adım adım arabaya doğru yürüdü. Mustafa'nın arkadaşları da ellerindeki alışveriş poşetleri ile gelmişlerdi.

Ömer '' Ne oldu dostum ''

'' Kim bunlar ''

Mustafa '' Üniversite öğrencileri afyondan ''

'' Kalacak yer arıyorlar ''

Bahadır '' Sen ne dedin ''

Mustafa '' Yardım edemeyiz dedim ''

Ömer '' Neden ''

Mustafa '' Size sormadan nasıl böyle bir kararı tek başıma alabilirim ''

'' Karşı çıkan var mı ? ''

'' Güzel ''

'' Dostum arabanıza binmeden şuradan erzak alın ''

'' Sonrada bizi takip edin ''

Şenol '' Peki ''

Bahadır '' Sen ne yapıyorsun Mustafa ''

'' Tanımıyoruz adamları ''

Mustafa '' Yanlarında üç tane kız var hadi ama dostum ''

'' The walking dead rick triplerine girme ''

'' Alt tarafı bir polis arabası çaldık ''

'' Rİck değilsin sen ''

'' Buda bir film değil ''

'' The walking dead hiç değil burası ''

'' Ne yapabilirler ki .. Onlarda bizim gibi kimsesiz ve kaosun ortasındalar ''

Bahadır '' Kimse bir şey demiyorsa ben gruba uyarım ''

Mustafa '' Güzel ''



Mustafa ve arkadaşları Şenol ve arkadaşlarının alışverişlerinin bitirmesini beklediler.

Mustafa '' Bir araba daha çalmalıyız ''

Ömer '' Sende iyi alıştın araba çalmaya ''

Mustafa '' Muhtemelen sahibi şu anda öldü ''

'' Artık o bir zombi ''

'' Ve bir araca ihtiyacı olacağını sanmıyorum ''

'' Yaptığımız alışverişleri ve sigaralar bagaja sığmıyor çünkü ''

'' Çok fazla şey almışız ''

Ömer '' Tamam ya bir şey demedim ''

Mustafa baktı.. İleride bir tane dizel kamyonet gördü. Onun camını levye ile kırdı.. Kapıları açtı.. Arkadaşları ile birlikte aldıkları erzakları koymuşlardı. Şenol ve ekibide onlara katıldı. Üç araba birden alışveriş merkezinden çıkarak ilerlediler..

En önde polis arabasında Mustafa ve Sibel..

Ortadaki arabada Şenol ve ekibi.

En arkadaki arabada ise Bahadır Hüseyin ve Ömer vardı..

Mustafa İleride büyük bir kalabalık gördü.. Onlara doğru sürdü arabayı.. Fakat yaklaştıkça acı bir gerçekle yüzleşti.

Binlerce zombi onlara doğru yürüyordu. Arabayı birden durdurdu.. Geri vitese takıp arabayı geri döndürdü. Diğerleride aynı şeyi yapmışlardı.

Dinardan ısparta ya doğru köy yollarını kullanarak geçiyorlardı. Köylerde kış olduğu için insan yoktu.. İlerlediler. Sonunda eski bir fabrikaya gelmişlerdi. Burası demir fabrikasıydı. Fakat sahibi intihar ettiği için fabrika kapanmış ve bir daha da açılmamıştı.

Kapısı kapalıydı.. Zincirlenmiş ve mühürlenmişti.

Mustafa levye iyi kapıdaki kilidi açtı ..

Kapıyı açarak arabaları içeriye aldı.

Sonra kapıyı tekrar kapattı.


Mustafa ve arkadaşları Şenol ve arkadaşları ile kaynaşmışlardı.. Aralarında arkadaşlık başlamıştı. Birbirlerini tanıdıkça sevdiler.. Birbirlerini tanıdıkça kaynaştılar..

Zaman çok yavaş ilerliyordu.. Çok ağır geçiyordu..  Ara sıra tansiyon yükselebiliyordu. Ama bunlar olabilen şeylerdi..

Mustafa kendine yaptığı odasından genellikle dışarı çıkmıyordu. Zombi kaosundan kurtulmanın planlarını yapıyordu. Fare gibi saklandıkları yerden artık sıkılmıştı..

Sibel odasına girdi Mustafa'nın..

Sibel bir helikopter daha geçiyor..

Mustafa Hemen geliyorum..

Hepsi birlikte fabrikanın terasına çıkmışlardı.. Terastan bağırıyorlardı.

'' Kurtarın bizi .. ''

'' Kurtarın bizi .. ''

'' Kurtarın bizi .. ''

Helikopter onları aldırmadan geçti.. Helikopterin kuyruğunda büyük harfler ile ADRENALİN yazıyordu..



Adrenalin Helikopteri

Tuncay '' Hastasıyım var ya. Helikopteri görünce el sallayıp kurtarın beni diyenlerin ''

Asit '' Zombiler ''

'' Gerçekten de üzücü ''


Afyon Dinar

Mustafa  '' Lanet olsun size ''

'' Orospu çocukları ''

'' Umarım hepinizin anasını zombiler siker ''

Şenol '' Sakin ol ''

Mustafa '' Neye sakin olayım ''

'' Nasıl sakin olayım ''

'' Hepinizden bıktım ''

'' Sıkıldım ''

Şenol '' Böyle çözülmez ki bu ''

'' Mustafa sakin ol ''

Mustafa '' Üzerime gelme Şenol ! ''

'' Hiç kimse bana ne yapacağımı söylemesin ''

'' Hiç kimse ''

Şenol '' Sana ne yapacağını söylemiyoruz ''

'' Sadece sakin ol diyoruz ''

'' Sadece sakin ol ''

Mustafa '' Sakinim ben ''

'' Bıktım artık anlıyormusun ''

'' Senden ve arkadaşlarından ''

'' Senin kız arkadaşınla nasıl tanıştığınız umurumda değil ''

'' Senin neden afyon'u tercihlerinde son sıraya koymanda umurumda değil ''

'' Sen ve tayfanın saçma sapan üniversite geyiklerinde umurumda değil ''

'' Ben gidiyorum ! ''

Şenol '' Nereye ''

Mustafa '' Ebenin amına gelecek misin ? ''

Şenol '' Doğru konuş ''

Sevgi '' Şenol lütfen ''

Mustafa Sevgi'nin sesi gibi yapıp '' Şenoollll lütfennnn ''

Mustafa apar topar aşağıya indi.. Polis arabasına doğru yürüyordu. Şenol'da sinirli bir şekilde arkasından yürüyordu.

Şenol Mustafa'nın omuzuna dokundu. Mustafa arkasını döner dönmez Şenol'un suratına yumruğu indirdi. Mustafa kombine yumrukları Şenol'un suratında bir bir patlıyordu. Şenol birden yere düştü. Şenol'un yere düşmesiyle Mustafa Şenol'un üzerine atladı ve onu yumruklamaya devam etti.

Diğerleri ne olup bittiğini bile anlamamıştı. Yılmaz olayı görünce koşmaya başladı ve Şenol ile Mustafa'yı ayıracağı yerde Mustafa'nın üzerine atladı. Mustafa ile Yılmaz yuvarlanmaya başlamışlardı. Akif'te Mustafa'ya saldırıyordu. Bunu gören Hüseyin Bahadır ve Ömer'de Yılmaz ile Akif'e vurmaya başladılar..

Mustafa Hüseyin Bahadır ve Ömer dört arkadaş Yılmaz ve Akif'i dövüyorlardı. Şenol ise Mustafa'dan aldığı yumruk darbeleri yüzünden yerde yatıyordu. Yılmaz ve Akif kötü dayak yiyorlardı. Yerde yatan Şenol belinden çıkardığı silah'ı ateşledi. Kurşun Mustafa'nın kolunu sıyırıp geçmişti. Kavga bir anda durdu.

Şenol yavaşça ayağa kalktı.

'' Mustafa Hüseyin Bahadır Ömer  Siktirin gidin lan ''

'' Yoksa hepinizi öldüreceğim ''

Mustafa '' Orospu çocuğu ''

Şenol '' Kes lan kaybol ''

Mustafa '' Geri geleceğim ''

Mustafa Polis arabasına binerek gitmek için hareket etti. Fakat Şenol Mustafa'nın bacaklarına doğru ateş etti. Kurşun kuma saplanmıştı..

Şenol '' Yürüyerek gidiyorsun ''

Mustafa '' Seni öldüreceğim ''

Şenol '' Bugün değil ''


Mustafa ve arkadaşları birlikte fabrikadan uzaklaşmaya başlamışlardı. Sibel'de onlarla geliyordu. Sonunda bir araba bulmuşlar ve arabayla kaçıyorlardı. Dinar'daki jandarma karakoluna gidiyorlardı. Etraf tamamen terk edilmişti. Şehre geldiklerinde ne zombi nede insan hiç bir şey yoktu. Şehir tamamen terk edilmiş bir durumdaydı. Jandarma karakolunu bulmuşlar ve içeriye girmişlerdi.
Jandarma karakolu terk edilmiş gibiydi.. Işıklar yanmıyordu.. Bir tane araba vardı sadece..

Karakolun kapısı sonuna kadar açıktı. Mustafa silahını odasında bırakmıştı. Silahı yoktu. Sopa buldu yerden. İdare ederdi. Onunla birlikte kapıdan içeri girdi. Gündüz olduğundan dolayı karakol aydınlıktı. Yavaşça yürümeye başladı. Çok temkinliydi. Yürüyordu. Yürümeye devam ediyordu. Arkasından ise Ömer Bahadır ve Hüseyin geliyorlardı.. Sibel ise korkudan dışarıda bekliyordu. Fakat dışarıda tek başına kalmaya razı olmadı ve oda Ömer Bahadır ve Hüseyin'in yanına geldi.  Yavaşça yürüyorlardı. Kapılardan ve koridorlardan geçiyorlar her an bir zombi çıkar diye tetikte bekliyorlardı.

Ama ne zombi nede insanlar yoktu burada..

Tamamen terk edilmiş gibiydi..

Sibel sargı bezi bulmalıyız. Mustafa'nın yarasını sarmalıyız dedi. Diğerleride onaylamıştı bunu. Ömer Mustafa'ya yetişirken diğerleri ise sargı bezi bulmaya çalışıyorlardı..

Ömer '' Ne arıyoruz ''

Mustafa '' Silah ve cephane ''

'' ve burası güvendeyse bir kaç hafta burada kalacağız ''

Zombilerin olmadığı anlaşılmıştı. Mustafa intikamı hemen almayı düşünmüyordu. Çünkü Şenollar şu anda tetikte bekleyeceklerini biliyordu. Aradan bir ay gibi bir süre geçmişti. Jandarma karakolundaki yemekler ile karınlarını doyuruyorlar. Kantindeki sigaraları içiyorlardı. Zombiler genellikle yoldan geçiyor ama onlara varlıklarını hissettirmiyorlardı.

Aradan bir ay geçmesine rağmen Mustafa'nın öfkesi dinmiyordu.

Ömer karakolun altına doğru inen bir kapı bulmuştu. Kimseye haber vermeden bodrum katına doğru indi. Karanlıktı. Hiç bir şey göremiyordu.. Korkuyordu.. Tekrardan koşarak yukarı çıktı..  Korktuğunu ve bu yeri başkasına söylerse onun bir korkak olacağını düşüneceklerdi. O yüzden sessiz kalmayı tercih etti.


Mustafa arkadaşlarını topladı..

Arkadaşlar Yarın gece yarısı saldırıyoruz..

Mustafa'nın arkadaşları şaşkındılar..

Ömer '' Kimseye saldırmamız gerekmiyor ''

Hüseyin '' Ben seninleyim ama Ömer'e katılıyorum ''

Bahadır '' Saldıralım ''

Sibel '' Nereden çıktı şimdi bu .. ''

Mustafa Ben bu gece yarısı saldırıyorum ''

'' Benimle olanlar gelir.. Gelmeyenler burada kalır ''

'' Kimseye gücenmem darılmam ''

'' Ben onların hayatlarını kurtardım ''

'' Adamların yaptıklarına bak ''


Gece yarısı ..

Sibel Mustafa'nın odasına kapıyı çalarak girdi.

Sibel '' Neden intikam peşinde koşuyorsun ''

'' Kavgayı sen başlattın ''

Mustafa '' Olabilir ''

'' İlk kanı ben akıttım.. Son kanıda ben akıtacağım ''

Sibel '' Saçmalıyorsun.. Çocuk gibi davranma ''

Mustafa '' Bunun çocuklukla alakası yok ''

'' Kararım kesindir ''

Sibel '' Ben senden hoşlanıyorum. ''

'' Sana bir şey olmasını da istemiyorum ''

'' Tamam buradan sıkılmış olabilirsin ''

'' O zaman gel ege kıyılarındaki adalardan birine gidelim ''

'' Zombiler ile iyi savaşıyorsun ''

'' Orada zombi olsa bile sanmıyorum onlarıda halledebilirsin ''

Mustafa '' İntikamımı aldıktan sonra gidebiliriz ''

Sibel '' İntakımın batsın. ''

'' Senden hoşlanıyorum diyorum ''

Mustafa '' Hayır benden hoşlanmıyorsun.. ''

'' Benden hoşlandığını sanıyorsun ''

'' Bana minnet borcunun olduğu için ''

Sibel '' Neden seni tanımama izin vermiyorsun ''

'' Kestirip atıyorsun her şeyi ''

Mustafa '' Beni tanımak mı ? istiyorsun ''

Sibel '' Evet ''

Mustafa '' 1995 te ankara/keçiörende doğdum,Anne ve Baba adanalı iki ailede komşudur.Bü yüzden tüm akrabalar Adanadadır,Fakat babamın mesleği yüzünden hep gurbetteyiz.Babam jandarma astsubay.11.sınıftayım.İlk okula hakkari çukurcada başladım fakat okul uzak ve terör olayları olduğu için babam göndermedi.İstanbul/Tuzlada ilk okula tekrar başladım yani 1 sene kaybım olmuş oldu.İstanbulda da ilçe tayini yüzünden Tuzla Tezer Taşkıran i.ö.o okulundan ayrıldım ve adını hatırlamadığım küçük bir mahallede okula başladım.Atatürk i.ö.o ordada uzun kalamadım çünkü babam özel göreve gitti Şırnak a (normalde tayinler 2 yıldan aşağıya yapılmaz ama babam özel göreve gittiği için 1.5 senede oradanda tayinimiz çıktı),Babam görevden geldikten sonra Erzurum oltuya tayinizmiz oldu 5. Sınıf ve 6. Sınıf orada okudum,benim için hayatı öğrendiğim yer oldu çünkü istanbuldaki iki öğretmenimde lan bile dedirttirmezken kimseye. kavgayı,küfürü arkadan vurulmayı,arkadaşlık denilen illetin nasıl sizi kullanmak için taktıkları maske olduğunu öğrendim.Tekrar tayinciyiz ve Afyon/dazkırıya tayin çıktı ordada yeni Mustafa sayesinde hiç kazık yemedim herşeyi uzaktan izledim ve sevilmeyen biri oldum.İlçe tayini açıklandı ve Afyon/Dinar dayım şuan,Burada aynı yaptığım yada yapmadığm şeyleri tekrarlamadım kısa zamanda sevilen biri oldum bir o kadarda dışardakilerin benden çekindiği biri oldum,bir park bir içme eğlenme olsun aranan biriyim kavgadada gereğinden fazla iyiyim ve istekliyim bü yüzden çevrem haricinde pek sevilen biri değilim.Çevrem oldukça geniş burada 6 tane lise var ve her birinden yakın arkadaşlarımda var.Abilerim var şuan rahatım çok yerinde maddi bir sıkıntım olduğu zaman arkadaşlarımdan çok yardım aldım,kız meselesi olsun kavga olsun hep yanımda olan sırdaşım kardeşim ömerim var,ama tam bir düzen tutturmuşken bu sene tekrar tayinciyiz bakalım nereye çıkıcak ve ben yeniden başlıyacağım herşeye bu benim için ilk değil 11.sınıftayım 9 defa okul değiştirdim ama insan alıştığı yerden koparken geridede kendinden çok şey kopartıyor..''

Sibel '' Ailen nerede ? ''

Mustafa '' Onlar zombiler gelmeden gittiler ''

Sibel '' Seni neden götürmediler ''

Mustafa '' Arkadaşlarım burada kalacaktı. ''

'' Onları bırakmak istemedim ''

'' Babamı ikna edemedim ''

'' Bende gidecekleri günün sabahında evden kaçtım ''

Sibel '' Anlıyorum ''

'' Sen bir delisin ''

Mustafa '' Biliyorum ''

Sibel '' kararından dönmenin bir yolu yok dimi ''

Mustafa '' Yok ''

Çığlık sesi geldi..

Mustafa '' Ne oluyor lan ''


Mustafa apar topar odasından çıktı.. Bir zombi Ömer'i ve Hüseyin'i ısırmıştı.. Zombi yerde beyni patlamış halde yatıyordu..

Mustafa '' Bu nereden girdi. ''

Ömer '' Hepsi benim suçum ''

'' Şurada gizli bir bodrum buldum ''

'' Oraya girdim ''

'' Sonra geri çıktım ''

'' Sizlere haber verecektim ama toplantı yaptık unutmuşum ''

'' Oraya bir zombi saklanmış ''

'' Beni gördü sanırım ve takip etti ''

'' Hüseyin'e saldırmıştı. ''

'' Hüseyin'in üzerinden zombiyi alıyım derken benide ısırdı ''

Mustafa '' Neden ateş etmedin ''

Ömer '' Dışarıda çok fazla zombi var ''

'' Silah seslerini duyabilirler ''

'' Ayrıca çok karanlık burası ''

'' Hüseyin'ide vurabilirdim ''

Mustafa '' Lanet olsun ''

'' Sibel yaralarını temizle ''

Sibel '' Tamam ''


Ertesi gün gece yarısı ..

Hüseyin ve Ömer Zombi'nin ısırığı yüzünden yüzleri bembeyaz olmuştu. Halsizdiler.. Herkes biliyordu ki geri dönüşü olmayan bir yola girmişti Hüseyin ve Ömer.. Çünkü bir zombi bir insanı ısırdığında kesinlikle ölüyor ve zombiye dönüşüyordu. Hayalci olmanın bir anlamı yoktu..

Askeri Jeep'e bindiler..

Mustafa Ömer ve Hüseyin'e baktı..

'' Eminmisiniz ? '' diye sordu..

İkiside kafalarını salladılar eminiz dercesine..


Arabayı Mustafa Kullanıyordu. Şehre doğru sürdü arabayı.. Sonra arabadan indi.  Jandarma karakolundan bulduğu otomatik tüfek ile etrafa ateş etmeye başladı..

Sibel '' Napıyor bu ''

'' Bütün zombileri başımıza toplayacak ''

Ömer '' Planımızda bu ya zaten ''

Zombiler toplanmaya başlamıştı.. Mustafa arabaya tekrar bindi ve yavaş yavaş sürüyordu.. Zombiler ise onu takip ediyorlardı.

Fabrikaya yaklaşmışlardı artık..

Güneş doğmak üzereydi..

Ömer arabadan atladı..

Ömer '' Kendinize iyi bakın ''

Mustafa '' Ne demek bu ''

Ömer '' Zaten Zombi olacağım ''

'' Gider ayakta şu piçlerin işini ben bitireyim ''

Mustafa '' Bin arabaya ''

Ömer '' Zorlama dostum ''

'' Hüseyin geliyor musun ? ''

Hüseyin '' Hiç sormayacağın sanmıştım ''

Mustafa '' Hayatta olmaz ''

'' Gitmenize izin vermem ''

Hüseyin '' Siz izmire doğru yola çıkın buradan ''

'' Ahirette görüşürüz ''

'' Daha fazla bizden kayıp olmasın ''

'' Sonra görüşürüz ''


Mustafa bunun üzerine diyecek bir şey bulamadı. Ve arabayı sürmeye başladı. Hüseyin ve Ömer ise yavaş yavaş yürüyerek zombilerin onları takip etmesini sağladılar.. Fabrikaya gelmişlerdi çoktan. Fabrikanın zincirlerini ellerindeki silahlar ile ateş ederek açmışlardı.. Kapıları sonuna kadar açtılar..

Silah sesine Şenol ve arkadaşları uyanmıştı.. Ama artık onlar için çok geçti..

Zombiler fabrikanın içine doluşmaya başlamışlardı bile. Damla'nın odasın önünden geçiyorlardı. Damla uyku sersemi kapıyı açtı. Zombiler birden damlayı yakaladılar. Damla karşı koymaya çalışıyordu. Bir zombi Damla'nın parmaklarını ısırdı ve koparttı. Damla acıdan bağırıyordu. Damla son nefesine kadar bağırarak can verecekti..

Yılmaz karşısında Hüseyin ve Ömer'i görünce birden ateş etmeye başladı. Yılmaz'ın silahından çıkan kurşun Hüseyin'in karnından girmişti. Hüseyin'de Yılmaz'a karşılık vermiş ve ona ateş etti. Birbirlerini vurdular. Yılmaz kalbine yakın bir mesafeden aldığı kurşun yarası ise yere düştü.. Eliyle yarasını tutuyordu.. Hüseyin fazla bir şeyi yoktu devam ediyordu..

Yılmaz '' Orospu çocukları ''

Ömer '' Ahirette görüşürüz ''

Zombiler Yılmaz'a doğru geldiler. Yılmaz ateş ediyordu zombilere.. Ateş etmeyi sürdürdü. Sonunda silahı kendi kafasına dayadı. Fakat kurşunu bitmişti. Zombi ısırığı ile bağırmaya başladı..

Geriye sadece Sevgi , Aylin Akif ve Şenol kalmıştı. Onlar fabrikanın terasına doğru kaçmışlardı..
Ömer ve Hüseyin ise onları takip ediyordu.. Terasın kapısını kilitlemişlerdi. Fakat tek hesaba katmadıkları şey Ömer ve Hüseyin'in hala insan olmasıydı Ömer silahı ile terasın kapısını kurşunlayarak kırdı. Terasa attı kendini. Ömer'e ve Hüseyin'e ateş etmeye başladı Şenol. Ömer ve Hüseyin'de ona karşılık veriyordu..

Ömer '' Kurşunlarının hepsini bitiriyoruz Hüseyin ''

'' Zombilere yem olsun şerefsiz ''

Hüseyin '' Beni vurdu bu orospu çocuğu ''

Hüseyin'in yarasına baktı..

Ömer '' Lanet olsun ''

Hüseyine Şenol'un silahından çıkan mermilerden bir tanesi isabet etmişti.

Hüseyin '' Zombilere yem olmak istemiyorum ''

Hızlıca silahı ağızına götürdü ve kafasına sıktı..

Ömer şoka girmişti.

Bu sırada terasın kapısından zombiler gözükmeye başladı..

Zombileri gören Şenol ateş etmeyi sürdürdü..

Şenol zombileri kendi üzerine doğru çekmeyi başarmıştı.


Kalabalık zombi grubu geliyordu.. Akif koşmaya başladı.. Terasın kapısından kaçarım belki diye. Fakat zombiler onu yakalamıştı. Zombiler Akif'in her tarafını ısırmaya başladılar. Akif'in bağrışları ile inliyordu Afyon Dinar..

Aylin bir köşeye sinmişti.. hareket edemiyor ağlıyordu.. Zombiler geldi ve onunda sonu Akif ve Yılmaz gibi olmuştu.

Şenol ile Sevgi el ele tutuşmuşlardı. Birbirlerine baktılar.. Kendilerine terastan aşağıya atmışlardı..


Ömer bunları gördü.. Silahı kafasına dayadı ve tetiği çekti.. Zombiler terastaki Aylin Ömer Hüseyin ve Yılmaz'ın etlerini paylaşabilmek için yarışıyorlardı..

Şenol ve Sevgi yaralıydılar.. Yerde yatıyorlardı.. Ayakları kırılmıştı ikisininde. Yerde acı çekiyorlardı.. Zombiler sevgilileri fark etti. Hızlı adımlarla Şenol'un ve Sevgi'nin yanına geldiler. Onları ısırmaya başladılar. Sevgi'nin suratını ısırıyordu zombiler. Yanaklarını boynunu yemeğe çoktan başlamışlardı.. Şenol ve Sevgi'yi parçalıyordu zombiler..

Fabrikayı gören bir yerden Mustafa dürbünle olan biteni izliyordu.. Şenol ve Sevgi'nin zombiler tarafından parçalanmasını izliyordu. Bunu istemiş olsa dahi bu Mustafa'nın yüreğini burkmuştu. Cebindeki sigara paketini çıkardı.. Ezik büzük pakette yedi tane sigarası kalmıştı. Sigarayı yaktı ve derin bir nefes aldı..

'' Sigarayı bırakmalıyım '' dedi.. kendi kendine..

Mustafa arabaya oturdu ve arabayı çalıştırdı.. Mustafa , Sibel ve Bahadır yollarına devam ediyorlardı.. Hiç kimse konuşmuyordu.
Sibel'in planını uygulayacaklardı. Adalara gideceklerdi.. Yol uzundu.. Fakat ana yoldan ayrılmadan devam ediyorlardı. Yollarda sağa sola çekmiş arabalar ve tek tük zombi görüyorlardı.. Onlara aldırmadan yollarına devam ettiler.

Dinardan Denizliye Denizliden de Fethiye ye doğru yol alıyorlardı.. Mustafa'nın sigarası bitmişti. Bir benzinlik yada market gözlüyordu yollarda.. Sonunda bir benzinlik bulabilmişti. Benzinliğe yavaşça yanaştı. Arabanın hemen arka koltuğunda bulunan pompalı tüfeği aldı. Arka koltukta oturan Sibel'e göz kırptı.. Her şey yolundaymış dercesine..

Arabadan ağır adımlarla indi. Askeri kamuflajları ve asker botları ile bir askeri andırıyordu aynı Mustafa.. Benzini doldurmaya başladı. Benzin artık taşmak üzereydi. Pompayı durdurdu.

Mustafa '' Ben içeriden bidon filan bulayım ''

'' Sigara filanda alacağım ''

Bahadır '' Bende seninle geleyim ''

'' Yalnız kalabilir misin ? ''

Sibel '' Kalırım. Arabanın içindeyim sonuçta ''

Bahadır '' Güzel .. ''


Bahadır arabadan indi.. Mustafa ile birlikte istasyonun marketine doğru yavaş yavaş yürüdüler. Yürürlerken etraflarına bakıyorlardı. Kapıya gelmişlerdi. İçeriye camdan bakıyorlardı. Ne bir zombi nede insan gözükmüyordu..

Mustafa Bahadır'a baktı.. '' Hazır mısın ? '' dedi..

Bahadır hazır olduğunu başını sallayarak vermişti.

Mustafa camlı kapıyı pompalı tüfeğin dipçiği ile kırmaya başladı.. Camı kırdılar ve silahlarını doğrultup marketten içeri girdiler. İçerisi küf kokuyordu.. Uzun zamandır kimsenin gelmediği buraya belliydi.

Mustafa '' Burada bir zombi olsa kokudan geberirdik ''

'' Herşey filmlerdekiler gibi olacağını zannediyoruz ''

'' Bir yerlerden zombilerin çıkıp bize saldıracağını ''

'' Fakat öyle olmuyor işte ''

Bahadır '' Kesinlikle haklısın ''


Bahadır ve Mustafa Sigara ve yiyecek birşeyler aldılar.. Yollarına devam etmek için marketten çıkıp arabaya doğru yürüdüler..


Fethiye..

Fethiyeye gelmişlerdi sonunda.. Fethiye zombi kaynıyordu. Arabayla onların dikkatini çekmemek mümkün değildi. Fakat genede arabasız gitmek bir intihar olurdu Mustafa ve arkadaşları için.

Benzin istasyonundan buldukları Navigasyon sayesinde alternatif yolları hesapladılar.. Sonunda patika ve köy yollarından geçerek balıkçı kulübelerine gelmişlerdi..

Girit adası tam karşılarında onları bekliyordu..

Helikopteri gördü Sibel..

Hep beraber arabanın içinde helikoptere bakıyorlardı..

Mustafa '' Sanırım girit adasına gidiyor ''

'' Ama sivil bir helikopter bu ''

Roket atarın sesini duydular. Güzel bir ıslık gibi ve helikopter bir anda patladı..

Mustafa '' Nedir lan bu böyle ''

Sibel '' Şans işte ''

Bahadır '' Gele gele terörist adasını bulmuşuz ''

Mustafa '' Bu geceyi şu balıkçı kulübesinde geçirelim ''

'' Sabah olunca denizden bir yere gideriz.. ''

'' Çok yoruldum ben ''

Bahadır '' Bana uyar ''

Sibel '' Balıkçı kulübesinde uyuyacağımıza şu sandalla ilerde açıkta neden uyumuyoruz. ''

'' Zombiler sanırım yüzmezler ''

Mustafa '' İyi düşündün ''

Birden silah sesleri gelmeye başladı adadan.. Adadan gelen silah sesleri duyuluyordu..

Mustafa '' Adada kıyamet kopuyor ''

Silah sesleri bitmiş ve hücum botların hareket ettiklerini gördüler.. Mustafa ve arkadaşları olan bitene bir anlam veremiyordu..
Kendilerince tahminler üretiyorlardı.. Ama genede o geceyi orada geçirmeye kararlıydılar..

Kıyıdan onbeş metre açıkta denizin üzerinde birbirine bağlı şekilde duran dört sandalı gördüler.. Oraya yüzerek giderek sandalların içinde uyumaya başlamışlardı..

Ertesi sabah ..

Mustafa güneşin sıcaklığı ile uyanmıştı.. Bütün gece hiç kimse soğuktan uyuyamamıştı.. Sibel ve Bahadır'ı uyandırdı..

Mustafa '' Ada işi yaş arkadaşlar ''

Sibel '' Bencede ''

'' Ne olduğunu bilmiyoruz adada ''

Mustafa '' En iyisi karadan ilerleyerek kafamızı sokacağımız güvenli bir yer bulalım ''

'' Köy olabilir kasaba olabilir ''

'' Bİr askeri birlik olabilir ''

'' Ama genede bir yer bulalım ''


Mustafa ve arkadaşları kıyaya çıkmışlardı.. Jeep'e hemen kıyıda duruyordu.. Jeep'in kapısını açtı.. Bir ses geldi..

Tuncay '' Asker ! ''

'' Ben Adrenalin Tim'i Üsteğmen Tuncay ''

'' Kendini tanıt ''

Mustafa silahını çektiği gibi arkasını döndü ve Tuncay'a doğrultu..

Tuncay '' Asker beni duyabiliyor musun ? ''

'' Ne dediğimi anlıyor musun ? ''

Mustafa '' Evet anlıyorum. Ama ben asker değilim ''

Tuncay '' Neden o zaman askeri kamuflajlısın ? ''

'' Zombilerden saklanabilmek için mi ? ''

'' Asker beni İstanbulda yada herhangi bir yerdeki üste götürmek zorundasın ''

'' Bu bir emirdir ''

Mustafa '' Hayır ''

'' Senin kim olduğunu bilmiyorum ''

'' En son bir yabancıya yardım ettiğimde iki arkadaşım öldü ''

Tuncay '' Başın sağ olsun Asker ''

'' Arabada telsiz var mı ? ''

Mustafa '' Var ''

Tuncay '' Telsizi kullanmama izin ver  o zaman ''

'' Bakma bana öyle. Sana ve arkadaşlarına zarar vermeyeceğim ''

Mustafa '' Tamam ''

Tuncay '' Teşekkür ederim ''


Tuncay askeri jeepe bindi. Telsizi eline aldı. Gizli frekansı tuşladı..

Tuncay '' Ben Adrenalin Askeri üsteğmen Tuncay ''

'' Ölüm Meleği ''

'' Ateş ''

'' Asit ''

'' Sansar ''

'' Sesimi duyan var mı ? ''

'' Şu anda ''

'' Neredeyiz biz ? ''

Mustafa '' Fetiyede ''

Tuncay '' Helikopterim havaya uçtu. Fetiyede sahil kesminde üç sivil ile birlikte mahsur kaldım ''

'' Sesimi duyan var mı ? ''

'' Orada birisi var mı ? ''

Mustafa '' Yeter artık kimse cevap vermiyor işte ''

Tuncay '' Kapa çeneni .. ''

'' Binin arabaya ''

Mustafa '' Sen arabadan in ''

Mustafa ve Bahadır Silahlarını Tuncay'a doğru doğrultular..

Tuncay '' Eğer sen askersen. Dediğimi yap bu bir emirdir ''

'' Eğer sen asker değil sivilsen ''

'' Bu araba devletin malıdır ve askeriyeye aittir. ''

'' Bu seferde buradan uzaklaş ''

Mustafa '' Seni öldürmek istemiyorum ''

Tuncay '' Peki iniyorum arabadan. Beni öldürme ''

Tuncay yavaşça arabadan indi. Mustafa elindeki pompalı tüfeği hala Tuncay'ın suratına tutuyordu. Bahadır'da öyle. Tuncay baktı. Pompalı Tüfeğin Namlusundan tuttuğu gibi havaya kaldırdı tüfeği. Mustafa'ya bir tekme attı. Mustafa Bahadır'ın üzerine doğru düştü. Bahadır'da dengesini kaybetmişti. Tuncay Mustafa ve Bahadır'ın yanına doğru yavaşça yürüyerek gitti. Mustafa ayağa kalktı. Tuncay'a doğru sağ yumruğunu savurdu. Tuncay Mustafa'nın yumruğunu kestiği gibi Mustafa'yı tekrardan gerisin geriye yere yapıştırdı.

Bu sefer Bahadır hamle yaptı. Fakat Bahadır'ın da yumruğunu kesen Tuncay Bahadır'ı kafa attı. Bahadır yere düştü. Tuncay Bahadır'ı bayıltmıştı. Mustafa tekrardan Tuncayın üzerine doğru koşarak geldi. Tuncay Mustafa'nın suratına kuvvetli bir tekme atarak Mustafa'yıda bayılttı..

Tuncay '' Genç işte kanları kaynıyor ''

Sibel '' İyi insanlar aslında. ''

'' Lütfen bizi burada bırakma ''

Tuncay '' Bırakmayacağım zaten ''

Tuncay Baygın Mustafa ve Bahadır'ın ellerini bağladıktan sonra arabanın arka koltuğuna yatırdı ikisinide. Silahları ise Jeepin bagajına atmıştı. Tuncay Sibel'e doğru baktı..

Tuncay '' Senide bayıltıp ellerini bağlamama gerek var mı ? ''

Sibel '' Yok ''

Tuncay '' Bu çocukları nereden tanıyorsun ''

Sibel '' Bir seneye yakındır onlarla birlikteyim ''

Tuncay '' Güzelmiş ''

Sibel '' Nereye gidiyoruz ''

Tuncay '' İstanbul'a ''



14 Saat Sonra İstanbul Anadolu Yakası Adrenalin Üssü ..

Tuncay Mustafa Sibel ve Bahadır Adrenalin Üssüne giriş yapmışlardı. Mustafa Sibel ve Bahadır Adrenalin askeri olmak için başvuru yapmışlar. Onay verilmiş ve Adrenalin Askeri olmak için eğitimlere başlamışlardı..


3 Ay Önce ..

Ahmet '' Arabayı alışveriş merkezine bırakmıştım ''

'' Onu alıp kaçalım ''

Ceyda '' Tamam canım ''

Ahmet '' Sen çocuklarla burada bekle ''

'' Evde ''

'' Ben Sizi Almaya geleceğim ''

Ceyda '' Tamam merak etme sen bizi ''


Ahmet binbir zorlukla alışveriş merkezinin otoparkına girdi. Zombiler de Ahmet'in peşinden geliyorlardı. Arabayı koyduğu noktada arabası yoktu. Çok büyük olmayan otoparkta Ahmet arabasının yerini unutması mümkün değild. Otoparkta toplasan yirmi araba var yoktu. Ahmet bir o tarafa koşuyor bir bu tarafa koşuyordu. Ama arabasını bulamadı.. O sırada bir zombi Ahmeti yakaladı ve sırtından ısırmaya başlamıştı. Alışveriş merkezinin otoparkında zombiler ziyafet çekiyorlardı..

9 Ay Önce ..

Mustafa ve arkadaşları Şenol ve arkadaşlarının alışverişlerinin bitirmesini beklediler.

Mustafa '' Bir araba daha çalmalıyız ''

Ömer '' Sende iyi alıştın araba çalmaya ''

Mustafa '' Muhtemelen sahibi şu anda öldü ''

'' Artık o bir zombi ''

'' Ve bir araca ihtiyacı olacağını sanmıyorum ''

'' Yaptığımız alışverişleri ve sigaralar bagaja sığmıyor çünkü ''

'' Çok fazla şey almışız ''

Ömer '' Tamam ya bir şey demedim ''



Zombilerin Dünyası Survival Vol. IV 57. Bölüm : Mustafa Zaman , Hüseyin , Bahadır ve Ömer'e Teşekkür Ederiz. Afyon Dinar'a Selam Olsun..