uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

24 Kasım 2013 Pazar

60. Bölüm Zindan Kapı

Adrenalin Üssü

Zombi Araştırma Merkezi

Doktor '' Komutanım. Hastalığı yenecek çok önemli bulgular elde edemedik ''

'' Hiç bir tedaviye cevap vermiyorlar ''

'' Kanları tamamen pıhtılaşmış durumda ''

'' Tedavi olanaksız ''

Ölüm Meleği '' Bunu bilmek için bunca sene okumaya gerek yok doktor ''

'' Yeni bir serum elde edebildiniz mi ? ''

'' Isırılmaya karşı bağışıklık ''

Doktor '' Çalışıyoruz ''

Zombi '' Beniiii kurtarrr ''

Ölüm Meleği '' Bir şey mi söyledin ? ''

Doktor '' Çalışıyoruz dedim sadece ''

Ölüm Meleği '' Ondan sonra ? ''

Doktor '' Hayır ''

Sansar '' Komutanım önemli bir gelişme varmış ''

'' Sizinle görüşmek istiyor Ağa Bey ''

Ölüm Meleği '' Tamam ''

'' Görüşürüz doktor. ''

'' Bu zombilerin dişleri tamamen çıkarıldı dimi ''

Doktor '' Evet efendim ''

Ölüm Meleği '' Güzel ''

'' Gidelim Sansar ''

Sansar '' Emredersiniz Efendim ''

Ölüm Meleği ve Sansar koridordan geçerek ilerlediler.. Kapının önüne gelmişlerdi. Kapıda put gibi iki silahlı adam duruyordu her zaman. Ölüm Meleği'ni karşılarında gören kar maskeli iki asker görünce telsizle haber verdiler. Kapıyı tamamen açtılar. Ölüm Meleği içeri girerken Sansar'a baktı. '' Sansar sen burada kal '' dedi ve içeri girdi.. Ağa Bey her zaman olduğu gibi masasında oturuyordu. Masanın sağında ve solunda Türk devletlerine ait bayraklar göze çarpıyordu.

Ağa Bey '' İstediğin tarihçiyi bulduk öncelikle. İki saat sonra burada olacak ''

Ölüm Meleği '' Teşekkür ederim ''

Ağa Bey '' Ölüm Meleği bizi satanı bulduk. ''

Ölüm Meleği '' Kimmiş ''

Ağa Bey '' Bütün Adrenalin ve diğer timlerin başı ''

Ölüm Meleği '' Şu an nerede ''

Ağa Bey '' Şu an sorgu odasında. ''

Ölüm Meleği '' Sorgulamak istiyorum ''

Ağa Bey '' Senindir ''

'' Bende geliyorum ''



Ölüm Meleği Ağa Bey ve Sansar Sorgu odasına doğru gittiler. Komutan bir sandalyede oturuyordu. Gayet sakindi. Komutan Ölüm Meleği'ni görünce gülmeye başladı..

Komutan '' Ağa Bey , Benim yerime getire getire bir korkak mı getiriyorsun ? ''

Ağa Bey '' Burada tek bir korkak görüyorum oda sensin komutan ''

Ölüm Meleği '' Karşılıklı saldırmaları bırakalım.. ''

'' Ülkene hizmet eden bir askerdin ''

'' Son kez ölürken de ülkene hizmet et ''

'' Bizde seni vatan haini olarak anmayalım ''

'' Ya sorularımıza cevap ver ''

'' Yada acı çekerek öl ''

'' Seçim senin ''

Komutan '' Ne istiyorsanız söyleyeceğim. ''

Ölüm Meleği '' Kimin için çalışıyorsun ''

Komutan '' Beyefendi Alfa-Star için çalışıyorum ''

Ölüm Meleği '' Ne zamandır ''

Komutan '' Kendimi bildiğimden bu yana. Beyefendinin emrindeyim. Türkiye'nin değil ''

Ölüm Meleği '' Beyefendi'nin kaç askeri var ? ''

Komutan '' Yüz binleri buluyor ''

'' Belkide daha fazla ''

Ölüm Meleği '' Nerede bulabilirim Beyefendi'yi ''

Komutan '' Bulamazsın ''

'' O istemediği sürece kimse onu bulamaz ''

'' Yerinide bilmiyorum ''

Ölüm Meleği '' Konseydeki diğer isimler ''

Komutan '' Bilmiyorum ''

Ölüm Meleği '' Gelenler kim ''

Komutan '' Titanlar ''

Ölüm Meleği '' Kaç titan var ''

Komutan '' Belli bir sayı yok.''

Ölüm Meleği '' Türkiye'de sakladığınız bombalar nerelerde ''

Komutan '' Hepsinin adreslerini ve bilgilerini verdim zaten ''

Ölüm Meleği '' Diğer iş birliği yaptığın askerler kimler ''

Komutan '' Kardeşin Ateş ile girdiğimiz çatışmada hepsini öldürdü ''

'' İyi bir kardeş yetiştirmişsin ''

Ölüm Meleği '' Senin yerini fazlasıyla dolduracaktır ''

'' Gelelim Titanlara ''

'' Biz nasıl titan olduk ''

Komutan '' Bildiğim tek bir şey var ''

'' Titanların tanrısı mı babası mı ? ''

'' Onun kemikleri bulundu ''

'' Onun kemiklerinden bir serum yapıldı ''

'' Ve sizler anneniniz karnına bile girmeden çok önce Annenize ve babanıza bunlar enjekte edildi ''

'' Beyefendi'nin tek tutmayan planıda bu oldu ''

Ölüm Meleği '' Neden tutmadı ''

Komutan '' Baksana Titanlar birlikte olmaları gerekirken her biri başka bir safta şu anda ''

'' Özgür irade ve zekayı kontrol edemedi sadece Beyefendi ''

Ölüm Meleği '' Ağa Bey soracağınız bir şey var mı ? ''

Ağa Bey '' Öğrenebildiklerimizi zaten dün akşam öğrendik ''

'' Fakat genede sorgulaması devam edecek ''

'' Senin soracakların olur diye senide çağırdık ''

Ölüm Meleği '' Son soru Mirza ve Sebastian yaşıyor mu ? ''

Komutan gülmeye başladı.. Ölüm Meleği'nin sorduğu soru karşısında gülüyordu..

Ölüm Meleği '' Bu kadar komik olan ne ''

Komutan '' Bir kere öldürdün.. Bir daha öldürebilirsin ''

'' Kız arkadaşının ve silahının arkasına saklanarak ''

'' Onlar öldü fakat onların yerine gelenler onlardan daha acımasızlar.. ''

'' Bütün sevdiklerini gözünün önünde öldürecekler ''

Ölüm Meleği birden Komutan'ın boynunu kırıverdi..

Ölüm Meleği '' Sorgulama bitti ''

Ağa Bey '' Sen ne yapıyorsun. Daha öğreneceklerimiz vardı ''

Ölüm Meleği '' Kimse beni tehdit edemez ! ''

'' Sansar gidiyoruz ''

'' Şu tarihçi gelmek üzeredir. Onu karşıla ve odama getir. ''

Sansar '' Emredersiniz Efendim ''


Yetmiş yaşında olan tarihçi zar zor yürüyordu.. Ölüm Meleği onu görünce yaşına hürmeten ayağa kalktı. Karşılıklı oturuyorlardı.
Ölüm Meleği'nin yanı sıra odada Sansar Asit ve Tuncay'da vardı..

Ölüm Meleği '' Titanlar hakkında ne biliyorsunuz ''

Tarihçi '' Eski yazıtlarda yaşadıkları belgelenmiş öldürülmesi çok zor olan ırk ''

'' Dünyayı hükmedenler ''

Asit '' Peki titanların hepsi aynı özelliklere mi sahip ''

Tarihçi '' Hayır. Bundan dört yıl önce mısır yakınlarında bulduğumuz bir kitapta Titanlardan bahsediliyor. Her birinin farklı özellikleri var ''

'' Hayvanlarla konuşma, Ölülerle konuşma, Doğa olaylarını kontrol etme ''

Ölüm Meleği '' Hepimizin kollarında dövmeler çıktı ''

'' Bunlar neden çıktı ''

Tarihçi '' Efsaneye göre Milattan çok önce.. Milenyum diye bir canavar yaşarmış. Bu canavar Titanların güçlerinin hepsini içinde hapsetmiş. Bu kadar çok güç Milenyum'a fayda getirmemiş. Milenyum taşa dönmüş. Birinci Mühür Ölüm Adasında Milenyum'un kalbine takılması lazımmış. Ancak bu Milenyumun taş suretini ete kemiğe döndürülebilirmiş.

Ölüm Meleği '' Yani diyebiliriz ki , Milenyum tekrardan serbest ''

Tarihçi '' Evet. Milenyum tekrardan serbest '' Mühür yerine takıldığına göre. Titanların hayvanları ve güçleride serbest. Taş suretinden arındı hepsi ''

Tuncay '' Hayvanlar derken  ''

Tarihçi '' Her titanın bir tane hayvanı var ''

'' Hayvanının gözlerinden görebilir ''

'' Hayvanının yerine geçebilir ''

'' Hayvanını kontrol edebilir ''

'' Mesela Titanların kralının Aslan ''

'' Ay ve Güneş titanı Kartal ''

Asit '' Kollarımıza çıkan bu dövmeler neyi simgeliyor ''

'' Her birimizinki farklı ''

'' Bunları okuyabiliyor musunuz ? ''

Tarihçi '' İncelemem lazım ''

'' Görebilir miyim ''

Asit '' Tabi ''

Tarihçi '' Bunların fotoğraflarını çekmeliyim ve tercüme etmeliyim ''

'' Kitaplarıma ve çalışma notlarıma ihtiyacım var ''

Ölüm Meleği '' İstediğiniz her şey sizinle birlikte geldi zaten ''

'' Eğer bunlar haricinde başka şeylere ihtiyacınız olur ise söylemeniz yeterli ''

Tarihçi '' Çalışmalarıma başlamalıyım o zaman ''

'' Yardımcılarım da geldi mi ? ''

Ölüm Meleği '' Geldiler ''

Tarihçi '' En kısa zamanda size istediklerinizi vereceğimi ümit ediyorum ''

Ölüm Meleği '' Burada olacağız ''

'' Sansar ''

Sansar '' Profesör gidelim mi artık ''

Tarihçi '' Tabikide Evladım ''


Aradan bir kaç gün geçmişti.. Ateş karargaha giriş yaptı. Çok sevinçli ve mutluydu. Atamayı bekliyordu sadece. Bütün kuvvetlerin komutanı olmayı bekliyordu.. Hızlı adımlarla Abisinin yanına geldi. Abisine sarıldı..

Ölüm Meleği '' Çok mutlusun. İkinci çocuğa da baba mı oluyorsun yoksa ''

Ateş '' Yok abi. ''

'' Sanırım terfi oluyorum ''

'' Komutanı yakaladım.. Onun hainliğini ortaya çıkardım. Ondan boşalan yere benim geçmem lazım. Benim hakkım sonuçta ''

'' Adrenalin'in ve diğer tüm timlerin başında ben olmalıyım ''

'' Düşünsene yeni komutan Ateş ''

Ölüm Meleği '' Çok sevindim lan. İstediğin yere sonunda geliyorsun ''

'' Bunu kutlamalıyız ''

'' Yada sana komutanım mı demeliyim ''

Ateş '' Yapma abi ya ''

'' Ben bu ülkenin nesi olursam olayım ''

'' Buraya kadar gelebildiysem senin sayende ''

'' Benim arkamı hep sen kolladın ''

'' Sen olmasan şimdiye ölürdüm ''

Ölüm Meleği '' Sana bir şey olmaz ''

'' Sen iyi bir askersin ''

'' Hak ettiğin yere sonunda gelebildin ''

'' Ne zaman belli olacak bu ? ''

Ateş '' Bütün timlerin komutanlarını buraya çağırdılar ''

'' Sanırım yarın ''

Sansar kapıyı çaldı ve içeri girdi. '' Komutanım Konseyden çağırılıyorsunuz ''

Ölüm Meleği '' Gidelim Sansar ''

Ateş '' Abi hani kutlama yapacaktık ''

'' Çabuk gel ''

Ateş '' Benden boşalan göreve seni atayacaklar sanırım ''

'' Kabul et abi ''

Ölüm Meleği '' Benim koltuk merakım yok abisi ''

Ateş '' Hastanım laf sokmalarının ''


Ölüm Meleği ağır adımlarla konsey toplantısına doğru yürüdü. Kapıda duran askerler kapıyı açtı. Ortalık karanlık. Daire biçiminde oturmuştu bütün konsey üyeleri.

Ağa Bey '' Hoş geldin Ölüm Meleği ''

'' Bizde seni bekliyorduk ''

Ölüm Meleği '' Hoş bulduk ''

Ağa Bey '' Hapishaneye girene kadar büyük işler başardın ''

'' Hapishane'den sonrada zombiler ve DxN ile savaşta  devletine ve milletine çok büyük faydalar sağladın ''

'' Büyük bir lidersin ''

'' Komutanın yerine seni atamayı düşünüyoruz ''

'' Düşüncelerini bizimle paylaşmanı istiyoruz. ''

'' Konseyimizi ve ülkemizi senden daha iyi koruyacak bir lider şu an yok ''

Ölüm Meleği '' Bir saniye durun ''

'' Böyle bir görevi istediğimi kim söyledi ? ''

Ağa Bey '' Senin böyle bir görev istemediğini biliyoruz. Fakat biz seni uygun gördük ''

Ölüm Meleği '' Bunu benden daha iyi yapacak insanlar var ''

'' Ateş var mesela. ''

'' Benden çok daha iyi. ''

Ağa Bey '' Hüküm bu yönde verildi ''

'' Sen görevi kabul etmiyorsan başkasını seçeceğiz. Fakat bu senin kardeşin Ateş olmayacak ''

Ölüm Meleği '' Eğer bu göreve gelirsem ''

'' Hiç bir kararı tek başıma almayacağıma yemin edermisiniz ? ''

'' Büyük Türk devletinin bekası için her alınacak kararı birlikte alacağımıza yemin edermisiniz ? ''

Ağa Bey '' Söz veriyoruz ''

Ölüm Meleği '' Bende kanımın son damlasına kadar Türk milletine varlığımı adayacağıma yemin ediyorum ''

Ağa Bey '' Yarın görüşmek üzere ''

Ölüm Meleği '' Ateş'e bu kararını ben bildireyim lütfen ''

Ağa Bey '' Birazdan odama çağırıp söyleyeceğim ''

'' Merak etme. Olgunlukla karşılayacaktır ''

Ölüm Meleği '' Umarım ''

Ağa Bey '' Sabah'a askerlerin karşısına çıkacaksın ''

'' Hazırlıklar başladı ''

'' Sabaha görüşmek üzere ''

Ölüm Meleği '' Görüşürüz ''

Ağa Bey '' Ateş'i çağırın '' diye emir verdi..

Asker '' Komutanım konsey sizi çağırıyor ''

Ateş '' Beklediğim fırsat sonunda geldi ''

Asker '' Hazırsanız gidelim efendim ''

Ateş '' Hazırım ''


Ağa Bey '' Biliyorsun ki Adrenalin İstanbul Anadolu Yakası kumandanısın ''

'' Komutanın ihanetini belgeledin ve güzel temiz bir operasyon ile onu mat ettin ''

'' Yaptığını çok takdir ettik ''

'' Biliyorum ki hak ettiğini düşündüğün şey Tüm timlerin komutanlığı ''

'' Fakat biz hem yaşından dolayı hemde tecrübesizliğinden dolayı senin görevini değiştirmiyoruz ''

'' Bu karar tüm konsey üyelerinin birlikte verdiği karardır ''

Ateş '' Adaletsizsiniz ''

'' Adalet yok bu işte ''

'' Sizin canınızı kurtardım ''

'' Büyük konseyin adaleti bu kadar mı ? ''

'' Herkes kendi canını düşünürken canımı ortaya atarak konseyi ve Türk devletlerini korudum ben ''

'' Adalet yok ! ''

Ağa Bey '' Haddini bil ! ''

'' Konseyin kararına saygı duy ! ''

'' Buraya sana kararımızı tartışmak için çağırmadık ''

'' Buraya seni çağırma sebebimiz, sana değer verdiğimiz için kararımızı yüzüne karşı açıklamaktı ''

'' Kararımız kesindir ''

'' Eğer ki kararımızı beğenmiyorsan, Silahını ve üniformanı bırak ''

'' Adrenalinden istifa edebilirsin ''

Ateş '' Komutanın yerine kimi atadınız ? ''

Ağa Bey '' Ölüm Meleği ''

 Ateş '' Tebrikler.. Güzel seçim ''

'' Bende olsam onu tercih ederdim ''

'' Çünkü hiç bir emre itaat etmeyen adamları seçmeniz gerçekten de sevindirici ''

'' Ben Adrenalin komutanlığından istifa etmiyorum.. ''

'' Cabbar yap vazifeni ''

Ateş'in adamları bir anda konseyin bulunduğu yere girdiler.. Ellerindeki silahları konsey üyelerine çevirdiler..

Ağa Bey '' Kendi ölüm fermanını imzalama ''

'' Karara saygı duy ''

Ateş '' Ben Adrenalin Anadolu Yakası Üssü Komutanı Ateş ''

'' Artık oranın adı Zindan Kapı ''

'' Adrenalin ile hiç bir alakamız yok ''

'' Sadece Adrenalin ile değil. Türkiye ile de bir alakamız kalmadı ''

'' Yüreği yeten varsa gelir o komutanlığı ve üssü benden alır ''

Ağa Bey '' Buradan çıkamazsın ''

'' İndirin silahlarınızı ''

'' Bu ne cesaret ''

Ateş '' Kes lan ''

'' Cabbar alın bu konsey üyelerini de gidiyoruz ''

Cabbar '' Emredersiniz efendim ''

Ateş ve Askerleri konsey üyeleri ile birlikte avluya doğru çıkıyorlardı.. Avluya geldiler.. Arabalarına doğru ilerlemeye başlamışlardı.. Karanlıktan bir ses geldi..

Ölüm Meleği '' Ateş sen ne yapıyorsun ''

Ateş '' Ölüm Meleği karışma ''

'' İsyan ediyorum. Baş kaldırıyorum ''

'' Artık Adrenalin Anadolu yakası diye bir yer yok ''

'' Artık Zindan Kapı var ''

'' Artık Türkiye için savaşmıyorum ''

'' Kendi başımayım ''

'' Siz bir taraf ben bir taraf ''

Ölüm Meleği '' Sen iyice kafayı yedin Ateş ''

'' Sakin ol. Silahını indir ''

'' Konuşalım ''

'' Kendi nede aile nede yazık etme ''

Ateş '' Konuşacak hiç bir şey yok Ölüm Meleği ''

'' Yüreği yeten varsa Anadolu yakasında Zindan Kapıyı bilir. ''

'' Oraya gelsin ''

'' Bir insanın hakkı olanı verilmez ise.. Hakkını kendi araması lazım dimi ? ''

'' Bende kendi hakkımı. Hak ettiğimi kendim alıyorum ''

Ölüm Meleği '' Konsey üyelerine sakın zarar verme ''

Ateş '' Ne yapacaksın Titan beni mi öldüreceksin ? ''

'' Bu orospu çocukları için kendi öz kardeşini mi öldüreceksin ''

Ölüm Meleği '' Eğer ki buradan gidersen. İsyan edersen. Artık kardeşlik kalmayacak ''

'' Evet seni ve adamlarını öldürmek zorunda kalacağım ''

Ateş '' Denede gör. Kim kimi öldürebilecek ''

'' Sen titansan bende titanım ''

Bir titanın diğerini öldürmesi o kadarda kolay değil ''

'' Beklerim seni ''

'' Gidiyoruz ''

25 araçlık askeri konvoy hareketlenmeye başlamıştı..

Ölüm Meleği '' Konsey üyelerini yanında götürmene gerek yok ''

Ateş '' Burada benden ve adamlarımdan sayıca fazlasınız ''

'' Onlar benim güvencem ''

Ölüm Meleği '' Sana söz veriyorum.. Kimse seni takip etmeyecek ''

Ateş '' Sana nasıl güvenebilirim ''

'' Beni arkamdan vurdun ''

'' Görevi ne kadar istediğimi biliyordun ''

'' Şu hayatta en çok sana güvendim sana inandım.. ''

'' Seni tek gerçek olarak inandım ''

'' Beni arkamdan vurdun ''

'' Cabbar bırakın konseyi ''

'' Sana bir şans veriyorum ''

'' Tekrardan arkamdan vurman için ''

'' Cabbar gidiyoruz ''

Ölüm Meleği '' Ateş dur ''

Ağa Bey ve diğer konsey üyeleri serbest kalmıştı. Ateş ve ekibi ise araçlarını binerek hızlıca adrenalin üssünden uzaklaşmaya başlamışlardı.

Ağa Bey '' Herkes silahlarının başına ''

'' Ölü yada diri ''

'' Ateş'i bana getirin ''

Tam çıkış kapısının önünde iki elinde iki silah ile Ölüm Meleği ve tam arkasında Sansar duruyordu..

Ağa Bey '' Çekil oradan Komutan ''

Ölüm Meleği '' Duymadınız sanırım. Ben söz verdim ''

'' Konsey üyelerini bırak. Peşinden kimse gelmeyecek diye ''

Ağa Bey ''  Adam Ülkeye ihanet etti. Baş kaldırdı ''

'' Bu adamın senin kardeşin olması değiştirmez bu durumu ''

Ölüm Meleği '' Söz verdim ''

'' Sözüme saygı duyun ''

'' Yada adamlarınıza söyleyin benimle de savaşsınlar ''

'' Beni öldürmeden sözümü yere düşüremezsiniz ''

Ağa Bey '' Bırakın gitsin ''

Ağa Bey Hızlı ve sinirli adımlar ile odasına doğru dönüyordu. Diğer konsey üyeleride şaşkınlık içindeydiler..

Ölüm Meleği kapıda durmaya devam ediyordu.. Ne kadar çok üzgün olduğu gözlerinden belliydi. Ateş'in bunu yapabileceği aklının ucundan bile geçmemişti.. Bir an Adrenalin üssünden kaçıp gitmek istedi.. Nereye gidecekti. Ateş'in yanına.. Fakat Annesi Babası kız kardeşi Sevgilisi adamları geldi aklına.. Hepsini güvende tutabilir miydi. Ülkesi geldi sonra aklına. Ülkesine olan bağlılığı ve sevgisi.. Ateş'i ikna edebilirim diye düşünüyordu ilerleyen günlerde.. Ateş'in hazmetmesi gerek sonra özür dilemek için geri gelir diye düşünüyordu.. Fevri hareket yapmıştı. Fakat hazmettiğinde bu durumu pişman olup geri gelir özür dilerdi.

Ölüm Meleği '' Sansar ''

Sansar '' Emredin komutanım ''

Ölüm Meleği '' Kapıya en güvendiğin adamları koy ''

'' Sabaha kadar nöbeti onlar tutsunlar ''

'' Hiç kimse ama hiç kimse benden habersiz dışarıya çıkmasın ''

'' Helikopter ve uçak pisti içinde geçerli bu durum ''

Sansar '' Emredersiniz ''


Ertesi gün..

Ölüm Meleği aylardır yıllardır sırtına geçirmediği üniformasına bakıyordu. Ütülü bir şekilde duruyordu üniforması.. Üniformasını ağır ağır giydi. Botlarını bağladı.. Derin bir sessizlik hakimdi odanın içinde.. Bütün Timlerin en önemli adamları ve askerleri gelmiş yerlerini çoktan almışlardı.. Bu anı kaçırmak istemeyen herkes oradaydı.. Ölüm Meleği kardeşini düşünüyordu. Acaba tüm bunlara değermiydi. Komutanlık çok önemlimiydi. Uğruna öleceğin vatana nasıl görev yaparsan yap farkedermiydi. Derin düşüncelerin içindeydi.. Karanlık içinde kaybolmuş hissediyordu kendini. Hala acaba diye düşünüyordu. Komutan olmak mı ? önemliydi. Yoksa kardeşimi..  Ölüm Meleği'nin kapısı çalındı.. Bir kaç saniye bekledi Ölüm Meleği.. Bir kaç saniye daha bekledi.. '' Gel '' diye seslendi..

Sansar '' Komutanım vakit geldi ''

Ölüm Meleği '' Çok yakışıklı olmuşsun Sansar ''

Sansar '' Teşekkür ederim komutanım ''

Ölüm Meleği '' Sence doğruyu mu yapıyoruz ''

Sansar '' Komutanım.. Doğru ve yanlış kavramları kişiden kişiye göre değişir. Kimine göre yanlış yapıyoruz. Kimine göre doğru ''

Tuncay '' Ne farkederki ne yaptığımız ''

Asit '' Aynen biz senin yanında ve destekçiniz ''

Kali '' Kesinlikle abi ''

Ölüm Meleği karşısında sadece Sansar'ı beklerken. Tuncay Asit ve Kali'de onu desteklemeye gelmişlerdi. Çok sevinmiş fakat belli etmemişti. Ağır adımlarla yürümeye başladı Ölüm Meleği. Hemen Arkasından ise Sansar Sansar'ın arkasından ise Asit, Tuncay, Kali , Doktor Deniz , Kurşun ve Zehir yürüyorlardı..

Ölüm Meleği Avluya indi.. Sansar ses telleri kopacak şekilde bağırdı bir anda '' DİKKAT ! '' Bütün tim komutanları ve askerler hazır ola geçmişlerdi.. Konseyin önüne geldi Ölüm Meleği..

Askerlere doğru baktı..

Ölüm Meleği '' Kardeşlerim.. ''

'' Silah arkadaşlarım.. ''

'' Göğüs göğse savaşan ASLANLARIM.. ''

'' Korkusuz yiğitlerim ''

'' Ekmek ''

'' Tuz ''

'' Su ''

'' Kuran ''

'' Adına yemin ederim ki  ''

'' Ölünüz ölüm ''

'' Üzüntünüz hüznüm ''

'' Zaferim zaferiniz ''

'' Her savaşta en önden ben gideceğim.. ''

'' Allah bu yolda bizleri utandırmasın ''


Askerler tek bir ağızdan bağırdılar '' Hü ''

Ağa Bey '' Ayağa kalktı ''

Ölüm Meleği'nin omuzundaki apoletleri söktü. Yerine Orgeneral rütbesini taktı..

'' Tüm Timlerin Komutanı Artık Ölüm Meleği'dir.. ''

'' Ona bağlılığınızı sunun ''

Töreni izleyen Ölüm Meleği'nin Annesi ve Babası göz yaşlarını tutamıyorlardı.. Kali ve Doktor Deniz'de ağlıyordu.. Ölüm Meleği Gururla askerlere bakıyordu.. Askerler ise tek sıra ile Ölüm Meleği'ne bağlılıklarını sunuyorlardı..


Adrenalin Üssü Anadolu Yakası

Cabbar '' Komutanım ''

'' İstediğiniz üzere Zindan Kapı Yazıyor artık kapımızda ''

'' Ve Bize katılmak üzere .. Ankara İzmir Antalya Eskişehir den binlerce Asker geliyor ''

Ateş '' Güzel Cabbar ''

'' El mi yaman bey mi yaman .. Görüşeceğiz Ölüm Meleği ''

'' Bunu sana ödeteceğim ''

10 Kasım 2013 Pazar

59. Bölüm Et Yiyenler. Bir Tek Ben Kalmış Olabilirim.

Bursa Uludağ Kampüsü

Zombilerin istanbul a ulaşmasından sonra Uludağ üniversitesinde tatil ilan edilmişti.  Durumun farkında olanlar korkuyorlardı. Durumun farkında olmayan öğrenciler ise seviniyorlardı okul tatil oldu diye. Dersler işlenmiyor. İnsanlar evlerine dönmeye çalışıyorlardı. Salgın nedeni ile otobüs bulmak gerçekten de çok zordu.  Salgın istanbuldan anadoluya doğru hızla ilerliyordu.. Sanki bir el bunu ilerletiyordu. Devlet müdahale etmekte gerçekten zorlanıyordu.

Zombi saldırısı tamamen bir iç savaştı..

Kendi tanıdığın sevdiğin güvendiğin biri tarafından canlı canlı yenmek..

Öğrenci yurtlarında her şey normal gidiyordu. Evlerine dönüş bileti bulamayan insanların beklemekten başka ellerinden bir şey gelmiyordu.. En kötüsüde beklemek.. Yurdun ortak yemekhanesinde yemek yiyordu öğrenciler..

Yemekhane çok kalabalıktı..

Birden dışarıdan bir çığlık sesi geldi..

Bir kız ağlaya ağlaya '' Buradalar '' diyebilmişti sadece..

Kızın arkasında beliren yüzü tamamen parçalanmış zombi kızın sırtını ısırdı ve bir parça etini koparttı. Zombi'nin ısırığı ile bağırmaya başladı kız. Bunu gören yemek yiyen insanlar masalarından kalkıp çıkışa doğru koşmaya başladılar. Zombilerin de istediği buydu.  Sayıları yüze yakın zombi grubu dışarıya panik halinde koşan insanları yakalayarak ısırıyorlardı..

Bir erkeğin boynunu ısırmıştı zombi. Zombilerin genetiğinde mi vardı ? önce öldür sonra ise ye.. Aslında bakarsanız zombiler en çok iç organları yemeği severdi. Fakat ilk önce Boyun'a saldırırdı. İnsanın boynunu ısırıp kopartmak.. Şah damarının kopmasını hissetmek. Kurbanın şah damarı koptuğunda hissettikleri ? insan korkudan ölürdü kan kaybından ölmeden önce..

Zombiler yemekhaneye giriyorlardı.. Öğrenciler ise yemekhaneden kaçmanın peşindeydiler. Fakat izdiham olmuştu. Ufacık kapıya yüzlerce öğrenci yüklenmişti. Kapıdan çıkar çıkmaz karşılarında gördükleri zombiler.. Korkudan altına işeyenler bile vardı..

Yirmi beş yaşında hala üniversite okuyan Tarıkta bunlardan bir tanesiydi. En önden koşuyordu.. O kadar kabaydı ki Tarık. Kimseyi düşünmeden koşuyordu. Bir kıza çarptı ve kız gözlüklerini düşürdü. Kızın '' Gözlüğüm '' dediğini bile duymamıştı Tarık korkudan. Tarık önüne kim çıkarsa çıksın buradan kaçmanın derdindeydi. Bütün herkesi iterek kapının en önüne geçmişti. Fakat kalabalık zombi grubunu karşısında göreceği aklına gelmemişti. Sadece kolunda bir ısırık olan yüzü kireç renginde gözleri beyaz zombi Tarık'ı yakaladı. Tarık onu bütün gücüyle itti ve arkasını döndüğü gibi kaçmaya başlarken zombiler tarafından yakalandı. Tarık'ın boynunu ısıran zombi Tarık'ı yere düşürürken bir kaç zombi'de Tarık'ın vücudundan bir parça et alabilmek için yarışıyordu..

Gözlükleri yere düşen kız gözlüklerini arıyordu. Elleri ile her tarafı yokluyordu.. İki ayağıda ezilmiş ve ısırılmış iğrenç bir görüntüsü olan zombi sürünerek kıza doğru geliyordu.. Kızın tam önünde belirdi. Kız bir şey göremiyordu. İğrenç nefesini hissettiği anda kız gözlüğünü aramayı bıraktı.. O sırada zombi ağzını açtı ve kızın boynunu kopartıverdi.. Kızdan sıçrayan kanlar her tarafa gelmişti. Bir kızın tam yüzüne geldi. Kızın yüzüne gelmesi ile birlikte ellerini kaldırıp bağırmaya başladı kız. Kızın bağırma sesi ile zombilerin ona saldırmasıda o arada oldu zaten..

Bağırma çığlık sesleri yemekhanenin içine doğru geliyordu. Sesleri duyan her hangi bir insan dışarıda büyük bir katliam olduğunu bilebilirdi.

Enes '' Ne yapacağız ''

Yavuz Fatlon '' Yapacağız bir şey ''

'' Burada bekle ''

Enes '' Tamam ''

Yavuz Fatlon yemekhanede yakalanmıştı zombi saldırısına. Fakat diğer öğrenciler gibi kapıya yüklenmemiş masasında bekliyordu. Sandalyeyi eline aldığı gibi cama doğru fırlattı. Cam paramparça olmuştu.. Camdan atlayarak kaçtı. Yavuz Fatlon ve Arkadaşı Enes.  Yavuz ve arkadaşı koşmaya başladılar.

Enes '' Kıyafetlerimizi alalım ''

Yavuz '' Kıyafetlerimizi alana kadar zombilere yem oluruz ''

'' Kaçmalıyız ''

Enes '' Haklısın.. ''



Enes ve Yavuz arkalarına bile bakmadan koşmaya başlamışlardı. '' Nereye gidebilirlerdi ''Nerede saklanabilirlerdi. Et yiyen ölümcül virüs Türkiye'de her yerde olabilirdi.. Yavuz cep telefonu ile kardeşini aramaya çalışıyor fakat ulaşamıyordu. Yavuz'un aklına bir sürü şey geliyordu. Ama kötüyü düşünmüyordu asla Yavuz.

Yavuz ve Enes şehir merkezine doğru koşuyorlar yanlarından geçen arabalara ise onlarıda alsınlar diye el kol yapıyorlardı. Ama hiç bir araba Yavuz ve Enes'in yanında durmuyordu.. Sonunda şehir merkezine gelmişlerdi.  Etraf ana baba günü gibiydi. İnsanlar kaçmaya çalışıyorlardı.. Yavuz etrafına baktı.. İlerideki alışveriş merkezini gördü. Enes'e gel bu tarafa dedi. Enes ile birlikte koşmaya başladılar Alış veriş merkezine doğru. İkiside terden sırılsıklam olmuştu. Korkudan ve heyecandan nefes alıp vermeleri hızlanmıştı. Hızlı bir şekilde AVM ye attılar kendilerini. AVMlerde her yer açık ve insanlar talan ediyordu. Polis veya asker gözükmüyordu.  Hızlıca AVM 'nin içine daldı ikili.

Enes şaşkın bir şekilde '' Yavuz alışveriş yapmanın sırası mı ? ''

Yavuz '' Alışveriş yapmaya gelmedik ''

Yavuz hızlı adımlar ile Av ve avcılık mağazasına yöneldi.  Yavuz kapıyı yokladı. Fakat kapı kilitli sahibi gitmişti. Eline aldığı demirden olan çöp tenekesini birden mağazanın camına vurdu. Cam birden kırıldı. Enes alaycı bir şekilde '' Sende iyi alıştın cam patlatmaya '' diyerek güldü. Yavuz mağazanın camını patlattığı andan itibaren mağazanın alarmı çalmaya başladı. Siren sesi o kadar çok geliyordu ki. Yavuz ve Enes'in kulaklarını sağır edecek cinstendi. Yavuz mağazadan silah ve avcılık için gerekli bir çok şey aldı. Yavuz iki çanta yapmıştı. Birisini Enes'e verdi aceleyle. Birisini de kendi aldı. Koşarak dükkandan çıktılar. Alarm susmuyordu.. Yürüyen merdivenler çalışmıyordu.. AVM en kalabalık günlerden birisini yaşıyordu..

Yavuz güvenlik kapısını yokladı.. Kapı kilitliydi.. O sırada AVM'nin temizlik elemanlarından biri '' Sizin burada ne işiniz var '' diye bağırdı.. Yavuz Elindeki tüfeği kadına doğrulttu. '' Hemen kapıyı aç ''  .. Yavuz'un kadına bağırması ile birlikte kadın korka korka kapıyı açtı.. Enes Yavuz'un bu kadar ciddi olmasına bir anlam veremiyordu..

Yavuz ve Arkadaşı Enes merdivenlerden hızlıca indiler.. Zemin katta gelmişlerdi. AVM'den çıkmaya çalışıyorlardı.  AVM'nin giriş kapısına yönelmişlerdi.. O Sırada Zombiler ise hızlı bir şekilde AVM'ye girmeye çoktan başlamışlardı.

Yavuz '' Burada da mı ? ''

Bir kolu tamamen ısırılmış üstü başı kan içinde korkunç görüntülü zombi AVM'den içeriye girer girmez. AVM'den çıkmak isteyen ellerinde marketten aldığı malzemeleri evine götürmeye çalışan kadının boynunu ısırıverdi. Kadının zar zor taşıdığı alışveriş poşetleri ellerinden düştü. Zombi kadını yere yatırıp ısırmaya devam etti. Kadının bağırması ile insanlar panik halinde kaçmaya başlamışlardı..

Yavuz '' Otoparka ''

Yavuz ve Enes otoparka doğru koşmaya başladılar.. Otoparka geldiklerinde durum oradada vahimdi.. Zombiler AVM'nin her yerini kuşatmışlardı.. Yavuz park halinde bir motosiklet gördü. Av malzemelerinden aldığı düz tornavidayı kontağa soktu ve çalıştırdı..

Yavuz '' Atla ''

Enes '' Motosiklet mi çalıyoruz ''

Yavuz '' Atla ''

Enes Yavuz'un arkasına atlamıştı. Birlikte AVM'nin otoparkından kaçmaya başladılar..

O sırada Sarışın Hülya ile Sevgilisi Mustafa zombilerden kaçmaya çalışıyorlardı. Mustafa üstlerine gelen bir zombiye yumruk atarak yere düşürmeyi başarmıştı. Kız arkadaşının elinden tutarak AVM'den dışarıya kaçmaya çalışıyorlardı. Mustafa önlerine çıkan iri yarı bir zombiyide düşünmeden indirmeyi başarmıştı. Mustafa eline ufak bir balta aldı. Balta ile zombiler ile savaşıyordu.. Otoparka doğru indiler. Otopark da onları bekleyen araçları vardı. Sakin ve temkinli bir şekilde el ele tutuşan çift aşağıya doğru iniyordu.. Yanlarında zombiler insanlara saldırıyordu. Fakat insanlara yardım etmiyordu sevgililer..
Otoparka inmişlerdi.. Motosikleti koydukları yerde yoktu.. Mustafa birden çıldırdı.. Mustafa bağırıyordu.. Mustafa'nın kız arkadaşı ise korkudan ağlıyor ve elleri titriyordu. Daha yeni zombiye dönmüş bir güvenlik görevlisi Mustafa'nın kız arkadaşını boynundan ısırması ile Mustafa'nın sinirlenmesi bitmişti. Mustafa kız arkadaşının bağırmasını duyduğunda arkasına baktı. Zombi boynundan ısırmaya başladığı kızı öldürüyordu. Mustafa kız arkadaşını kurtarmak için koştu ve zombinin kafasına balta ile vurdu. Zombi kızı ısırmayı bırakmış ve hareketsiz bedeni yere düşmüştü. Mustafa Hülya'yı nazik bir şekilde yere yatırdı. Hülya çok kan kaybediyordu.. Mustafa '' Yardım Edin '' diye bağırıyordu. Fakat Mustafa'nın yardımına kimse gelmiyordu. Mustafa üzerindeki montu çıkardı ve Hülya'nın kafasının arkasına koydu.. Mustafa Hülyanın yarasına bastırıyordu. Hülya çok acı çekiyordu..

Hülya sonunda can vermişti.. Onca kan kaybından sonra Hülya ölmüştü. Mustafa ise şoka girmiş başında ağlıyordu. Mustafa Hülya'nin saçlarını okşadı.. Hülya'nın alnına bir öpücük kondurdu.. O sırada güzel gözlü Hülya'nın gözleri açıldı. Fakat güzel gözleri gitmiş yerine bembeyaz gözleri olan bir zombi gelmişti. Mustafa'yı ani bir hareket ile kendine çektiği gibi ısırmaya başladı. Mustafa'nın bağırmaları bütün AVM'de yankılanıyordu.. Mustafa bağırırken sırtında da bir acı hissetti. Başka bir zombi ise Mustafa'yı sırtından ısırarak yemeğe çoktan başlamıştı bile..


Mustafa ve Hülya kaderleri gene birleşmişti. Fakat zombi olarak..


AVM den çıkan Yavuz ve Enes etrafına baktılar. Her tarafta zombiler kol geziyordu. Tek bir yol açıktı oda Uludağ yolu. Yavuz mecburen Motoru Uludağ doğru sürdü.. Uludağ'ın eteklerini ve yolları iyi biliyordu Yavuz. Bu ona bir avantaj getirebilirdi.. Her zaman snowboard yaparken gördüğü kulübe aklına geldi. Oraya gidebilir. Ortalık sakinleşene kadar burada kalabilirdi. Ondan sonrada Ankaraya gidebilirdi. Yavuz planını AVM'ye girmeden çok önce yapmıştı.

Yavuz ve Arkadaşı Enes Motosiklet ile birlikte patika yoldan giderek sonunda kulübeye gelmişlerdi. Kulübenin kapısını kırdılar ve içeriye girdiler. Büyük bir kulübeydi bu. İçeriye girdiklerinde buranın zengin birisine ait olduğunu anlamamak salaklıktı. Çok lüks bir yerdi.

Enes '' Buranın sahibi gerçekten de zevkliymiş ''

'' Şunlara bak ''

Yavuz Enes'in söylediklerini duymuştu fakat yürüyerek gitti ve Televizyonu açtı.

Televizyonda izlediklerinde durumun çok daha vahim olduğunu anlamışlardı. Bütün ülke zombi saldırısı ile baş başaydı.. Yavuz görüntüleri izlerken dehşete kapılmıştı. Ne bir yardım gelecekti. Nede başka bir şey. İlk zombi ile karşılaştığında böyle bir umutsuzluk kaplamıştı içini Yavuz'un.. Bu dağ başında yakın arkadaşı Enes ve kendinden başka hiç bir şey yoktu.

Yavuz ve Enes yorgunluktan uyuya kalmışlardı.. Sabah'ın erken saatlerinde büyük bir gürültü ile uyandılar..  Bir araba sesiydi bu.. Yavuz hemen yanında yatan Enes'i uyandırdı.. Enes uyku sersemiydi.. Ayağa kalktılar.. Birden içeriye insanlar doluşmaya başladı. İnsanların gelmesi Zombilerden daha iyiydi. İçeriye giren adam '' Sizde kimsiniz '' dedi sadece.. Elindeki silahı Yavuz ve Enes'e doğrultarak..

Yavuz ve Enes diyecek hiç bir şey bulamamışlardı.. Yavuz zar zor '' Zombilerden kaçıyorduk buraya saklandık '' Adam ciddi bir ses tonu ile buradan hemen defolun. Yoksa ikinizinde beynini dağıtırım '' diye bağırdı. Yavuz ellerini havaya kaldırdı ve '' tamam siz bilirsiniz sakin ol lütfen '' diyebildi adama.  Yavuz ve Enes eşyalarını toplayarak kulübeden çıkıyorlardı.. Bu sırada kolu sarılı kız ve yanında annesi olduğu tahmin edilen kadın içeriye doğru giriyorlardı.. Üç araba arka arkaya gelmiş kalabalık bir gruptu..

Yavuz '' Kız ısırıldı mı ? '' diye sordu..

Annesi '' Evet '' diyebildi üzgün bir ses tonu ile..

Yavuz '' Üzgünüm ama kız zombiye dönüşecek ''

Adam '' Siz daha burada mısın ''

'' Kapımıda kırmışlar ''

'' Siktirin gidin lan ''

diyerek havaya ateş etmeye başladı. Yavuz ve Enes hızlı adımlar ile motosikletlerine atladıkları gibi oradan uzaklaşmaya başlamışlardı..

Enes '' Şimdi ne yapacağız ''

Yavuz '' Ben Ankara ya gidiyorum ''

Enes '' Benide bırakırsın o zaman ''

Yavuz '' Tamam ''


Enes ve Yavuz tek motosiklet ile uludağ'dan aşağıya indiler.. Şehir merkezine gelmişlerdi. Fakat bir sorun vardı. Benzinleri bitmişti. Şehir hayalet bir yere dönmüştü bir kaç günde. Benzinliğe kadar getirdiler Motosikleti. Benzinlik ıssız gözüküyordu..
Yavuz motorun benzin deposunu açarak doldurmaya başladı. Enes Yavuz'a baktı..

Enes '' Şu istasyonun içine gireyim de yiyecek bir şey bulayım çok acıktım ''

Yavuz '' Dikkat et ''

'' Seninle gelmemi istermisin ? ''

Enes '' Gerek yok ''

'' Bir kaç aptal ve uyuşuk zombi ile baş edebilirim ''

Yavuz '' Öyle olmasını umuyorum ''

Enes elindeki tüfek ile birlikte benzinliğin marketine girdi. Herşey normal gözüküyordu.. Eline aldığı çantanın içini doldurmaya başladı. Çantayı dolduruyordu Enes.. Yavuz ise bu sırada motorun benzinini doldurmuştu. Enes çantayı doldururken karşısına bir zombi belirdi. Zombi ağır adımlar ile Enes'in üzerine doğru geliyordu. Omuzundan ısırılmış bir zombiydi. Muhtemelen zombi saldırısına uğramış. Sonrada buraya saklanmış fakat dönüşmüştü. Enes çantasını yere attı ve elindeki sopa ile zombinin kafasına vurdu. Zombi yere düştüğü anda kafasına vurmaya devam etti. Zombinin kafatası artık parçalanmıştı. Ama Enes vurmaya devam ediyordu. Beyninden çıkan parçalar etrafa yayılıyordu. Enes büyük bir hırs ile vurmaya devam ediyordu Zombiye. O kadar hırsla vuruyordu ki arkasından gelen zombiyi fark etmiyordu bile. Ağır adımlar ile yürüyordu diğer zombi. Üzerinde benzin istasyonunun montunu taşıyordu. Zombi topallayarak geliyordu. Muhtemelen bir zombi bu adamı ayağından yakalamış ve ısırmıştı. Topallıyordu zombi. İyice yaklaştı ve ellerini uzatarak Enes'in sırtına dokundu. Enes ani bir refleks ile arkasını döndü ve yüzü korkunç olan zombiyi gördü. Zombiyi görür görmez geriye doğru adımlar atmaya başladı Enes. Bir dakika önce öldürdüğü zombiye takıldı ve yere düştü. Üzerine gelen zombi ise Enes'in üzerine atlamıştı. Elleri ile Enes'i yakalamaya çalışıyordu. Enes ise Zombiye karşı direniyor ve Yavuz diye bağırıyordu. Zombi Enes'i ısırmaya çalışıyordu. Kötü kokan nefesini hissediyordu Enes. Zombi Enes'i ısıramıyor. Enes bütün gücü ile direniyordu. Zombinin kafasına bir anda bir demir saplandı. O an zombi durdu.. Ağızı açık bir şekilde kas katı kesilmişti. Zombiyi bir anda üzerinden aldı Yavuz. Enes'in bağırmalarına yetişmişti. Enes olayın şokunu atlatamamıştı.. Yerde hareketsizce yatıyordu.  Çok korkmuştu Enes. Ölüm ile hiç bu kadar burun buruna gelmemişti. Yavuz Enes'i kaldırdı yerden.. İkiside hiç konuşmadan birbirlerine bakıyorlardı.. Enes çantasını yerden aldığı gibi kendini marketten dışarıya attı.

Enes dışarıda kusuyordu.. Enes'in midesinde çok bir şey yoktu. Olanıda kusuyordu.. Ağır adımlar ile Yavuz yanına geldi. Omuzuna dokundu Enes'in.. Enes bir an kusmayı bırakmıştı. Sert gözüken Enes çürümüş et kokusuna dayanamamıştı.
Enes yavaş yavaş toparlandı. Ağızını sildi..
Yavuz Motoru çalıştırdı Enes arkasına binerek benzinlikten ayrıldılar.. Şehir merkezine doğru geldiler. Şehir merkezi alev alev yanıyordu. Zombiler her yerdeydi. O yoldan geçmelerinin mümkünü yoktu. Zombiler Yavuz ve Enes'i fark etmişlerdi. Zombiler onların üzerine doğru yürümeye başladı..

Yavuz birden motosikleti geriye doğru çevirip ormanlık yola doğru sürmeye başladı.. Ormanlık yol engebeli karanlık ve ne olduğu belli olmayan bir yerdi. Fakat Yavuz'un başka bir seçeneği yoktu.. Ormanlık yolda gitmeye başladılar.. Yavuz zorlanıyordu fakat genede bu yoldan başka bir yer yoktu.

Yavuz'un suratına yağmur taneleri gelmeye başlamıştı.. Durmak istemiyordu Yavuz. Fakat yağmur hızlanıyordu. Yağmur şiddetini göstermeye on beş dakika içinde başladı. Yavuz'un suratına ilk tanenin geldiğinden sonra.. Sert bir yağmur yağışı Yavuz'un motosikleti kullanmasını iyice zorlaştırmaya başlamıştı. Toprak yol iyice çamur olmuştu..  Tekerlekler dönmekte zorlanıyordu artık. Yavuz böyle olmayacak diyerek motoru durdurdu. Arkasına doğru baktı ilk kez. Arkasından gelen giden yoktu. Motoru orada bırakamazdı.. Motor ile birlikte yürümeye başladılar.. Yağmur dineceğini düşünürken şiddetini iyice gösteriyordu.. Hava iyice soğumuştu. Saatlerce yürümeyi sürdürdüler Yavuz ve Enes. Saklanacak yağmurdan kaçacak bir yer arıyorlardı fakat bulamıyorlardı. Zombi terörü dışında yağmurdan da kaçabileceği hiç aklına gelmemişti. Artık akşam olmak üzereydi.. Yoğun yağmurun altında yürümeye devam ediyorlardı.. İleride bir ışık gördü Enes.. Yavuz'a gösterdi.

Enes '' Hiç olmazsa yağmur bitene kadar burada kalabiliriz ''

Yavuz '' Öldürmezler sanırım bizi ''

Enes '' Başka çaremiz yok ''

Yavuz '' Biliyorum ''

'' Zatürreden öleceğiz yoksa ''


Yavaşça ilerleyerek Kulübeye doğru yürüdüler.. Kulübeden çıkan bir insan elinde tüfeği Yavuz ve Enes'e doğrultu..

Tüfekli Adam '' Kimsiniz siz ''

Yavuz '' Zombilerden kaçıyoruz. Yoğun yağışa yakalandık. Bu geceyi geçirmek için bir yer arıyoruz ''

Tüfekli Adam '' Orası burası değil ''

Enes '' Lütfen ''

Tüfekli Adam '' Sizi alamam ''

Yavuz '' Biz üniversite öğrencisiyiz ''

'' Yardım edebiliriz size ''

Tüfekli Adam '' Hayır dedim ''

Yavuz '' Yürü gidelim ''



Yavuz ve Enes bir kez daha hayal kırıklığı yaşamışlardı.. Tüfekli adam Yavuz ve Enes'in uzaklaşmalarını izliyordu.. Uzaklaştıklarından emin olduklarından sonra içeriye doğru girdi.. Tüfekli adamın eşi '' kimdi onlar '' diye sordu. Tüfekli adam '' İki tane zibidi üniversite öğrencisi '' diye cevap verdi.. Tüfekli Adamın Eşi '' Keşke onları içeriye alsaydın. Ufak kızımıza yardım edebilirlerdi.. Ufak kız yatakta yatıyordu.. Bir zombi tarafından ısırılmış ufak kız. Son anlarını yaşıyordu.. Tüfekli Adam. İki büyük oğlu ve eşleri karısı ve kızı ile birlikte kulübeye saklanmışlardı.. Tüfekli adam bilmiyordu ki ufak kızı onun ve ailesinin sonunu getirecekti..

Yavuz ve Enes yürümeyi sürdürdüler. Üşüyorlardı... Yağmurdan sığınacak bir yer arıyorlardı.. Hava iyice soğuyordu.. Sonunda bir mağara bulmuşlardı.. Sığınmak için ideal bir yerdi. Hem kapalı hemde sığınabilecekleri bir yer olarak düşünüyorlardı.. Mağaraya girdiler.. Ateş yakabilmek için mağaranın içinde odun arıyordu Yavuz.. Bir kaç odun parçası bulmuştu.. Güç bela ateş yakmıştı. Odun parçalarını yakabilmek için AVM nin mağazasından aldığı eşyalarıda yakmıştı Yavuz.. Üzerlerindeki ıslak kıyafetleri çıkartıp kurutmaya çalışıyorlardı.. Ayaklarından donlarına kadar su içinde kalmışlardı. Çok üşüyorlardı fakat genede mücadeleyi bırakmayacak kadar dirençliydiler. Uyku tulumlarına girdikleri gibi yorgunluktan gözlerini kapatmışlardı.. Soğuk havadan dolayı uyuyamıyorlardı.. Bazen uyanık bazen uyuyarak geceyi geçirip sabah etmişlerdi.

Bursada kış bütün şiddeti ile devam ediyordu.. Bursada yaşayanlar bilir. Bursa kışın şubat ayında çok soğuk oluyordu.
Ormanlık yolda kışın ilerlemek çok zordu.. Zombilerden daha zorlu olan bir şey varsa Bursanın kışıydı.. Fakat Yavuz ve Enes'in başka yapacak birşeyi yoktu. Yağmur kendini kara bırakmıştı. Karla karışık yağan yağmur havayı iyice soğutuyordu.
Yavuz kafasında Ankaraya gitmenin yollarını arıyordu. Dağcılık ile uğraştığı için kış şartlarında Dağ yolundan gitmenin imkanı olmadığını ondan daha iyi bilebilecek kimse yoktu. Yavuz sıkışıp kalmıştı.. Ne yapabileceğini düşünüyordu. Sadece kendi olsa. Belki daha rahat hareket edebilirdi. Fakat Eneside taşıyordu bir yandan..

Mağaraya gelene kadar geçen saatlerde çok yıpranmışlardı. Kendilerini tekrardan yenilemeleri zaman alacaktı. Soğuk hava bir yandan kendini gösteriyordu.. Yavuz ve Enes tekrardan yola çıktılar.. Yavuz elindeki harita ile planlarını çoktan yapmıştı.. Kış soğuk yüzünü gösteriyordu..  Motosikleti kullanmaya başladı tekrardan Yavuz. Kendini zorluyordu.. Tek başına olsa belki rahat gidebilirdi. Fakat arkasında Enes'in olması onu zorluyordu.. Yavuz planını yapmıştı. Kış bitene kadar Uludağ üniversitesinin tesislerine gideceklerdi. Bulundukları yerden çok yakın olmasada Yavuz planını çoktan yapmıştı.. Biraz direnç gösterirse gidebilirdi. Dağa yolundan motosikletle ilerliyorlardı..

6 Saat Sonra Uludağ Üniversitesinin tesislerine gelmişlerdi.  Yavuz'un tek hesap etmediği şey tesislerin çok kalabalık olmasıydı. Zombi teröründen kaçan herkes buraya gelmişti.

Yavuz ve Enes'te tesislere geldiler. Herkes onlara bakıyordu.. Yavuz'un yanına kırklı yaşlarda bir adam geldi..

Adam '' İyimisiniz ''

Yavuz '' Günlerdir yollardayız ''

'' Pek iyi değiliz ''

Adam '' Anlıyorum ''

'' Hepimiz öyleyiz ''

'' Tesislerde yemek ve sıcak su var ''

Yavuz '' Biliyorum. Daha önce burada kaldım ''


Yavuz etrafına bakıyordu. Adamı hiç dinlemiyordu.. Yavuz tamamen tedirgindi.. Yavuz Adam'a doğru döndü..

Yavuz '' Isırılan birisini buraya almadınız dimi ? ''

Adam '' Kontrol etmedik. Fakat ısırılmadıklarını düşünüyoruz ''

Yavuz '' Bence kontrol etmelisiniz en kısa zamanda ''

'' Hatta hemen ''

Adam '' Neden böyle bir şey istiyorsun ki ''

Yavuz '' Çünkü virüs hızla yayılıyor ''

'' Zombiler yemeğe programlı değil. Öldürmeye programlı ''

'' Isırıp bırakıyorlar ''

'' Isırılan kişide zombiye dönüşüyor ''

'' Etrafı için tehdit ''

Adam '' İlgileneceğim ''


Yavuz Adam'ı uyardıktan sonra tesislerin içene doğru yürüdü.

Gece Yarısı bir çığlık sesi ile uyandı Yavuz.. Enes ise tam yanında uyuyordu.. Enes'i dürtü. Enes ne oluyor dercesine yataktan fırladı.

Yavuz '' Kalk gidiyoruz ''
 
Enes '' Nereye ''

Yavuz '' Zombiler burada ''

Enes '' Lanet olsun. Burayadamı geldiler ''

Koridorlar ana baba günü gibiydi. Herkes uyanmış ve zombilerden kaçmaya çalışıyordu.. Karşılarında üç tane zombi belirmişti. Zombiler çıkış kapısından geliyorlardı.. O üç zombinin arasında Yavuz'un konuştuğu adamda vardı. Yavuz elindeki sopa ile Zombiye dönmüş adamın kafasına vurdu. Adam yere düştü. Adamın arkasından gelen iki zombiyede sopa ile kafalarına vurarak yere düşürdü Yavuz. Hızlıca çıkışa doğru yöneldi.  Bu sırada yere düşen zombi Enes'in ayağını ısırıverdi. Enes sopa ile kafasına vurdu ve Zombiden kendini kurtardı..

Yavuz'un korktuğu başına gelmişti. Buraya sığınanlardan birisi zombiye dönüşmüştü. Yavuz ve Enes hızlıca Tesislerden dışarıya attılar kendilerini. Enes motosiklete doğru topallıyordu. Yavuz ise siyah renkte jeepe doğru gidiyordu. Jeepin kapısını açtı. Enes şaşkınlık içerisindeydi. Enes'e atla dercesine bir işaret yaptı. Enes ile birlikte Jeepe bindiler.. Jeepi çalıp oradan uzaklaşıyorlardı.. Çığlık sesleri gelmeye devam ederken Enes ve Yavuz oradan uzaklaşmaya çoktan başlamışlardı bile.
Dağ yolundan ilerliyorlardı.. Artık sabah olmak üzereydi.

Enes '' Isırıldım ''

Yavuz '' Fark ettim ''

Enes '' Bende onlardan birine dönüşeceğim ''

Yavuz '' .. ''

Enes '' Beni bırak ve sen devam et ''

Yavuz '' Bakarız ''

Enes '' Yada kafama sık ''

Yavuz '' Sen şu an hala insansın. Kafana sıkmak gibi bir şey söz konusu olamaz ''

Enes '' Ne zamana kadar insanım belli değil ''

'' Sana zarar vermeden indir beni arabadan ''

Yavuz '' Şu anda aklın başında ''

'' Zombiye dönüşünce bakarız ''



Aradan bir saat geçmişti artık eskişehir yoluna gelmek üzereydiler.. Yavuz sıkıştım dedi ve arabadan dışarıya çıktı.  Ormanlık alana gitti. Geri döndüğünde Enes yere çömelmiş. Elindeki tüfeği ağzına dayamıştı.

Yavuz '' Yapma ''

Enes '' Öbür tarafta görüşürüz kardeşim ''

Yavuz '' Hayırr ''

Enes tetiği çekti.. Kafası bir anda parçalandı.. Yavuz bir anda şoka girmişti.. Kafası parçalanmış arkadaşının yanında duruyordu. Ağlamaklıydı.. Cesedi orada bırakmak istemiyordu.. Arabanın arkasından kazma ve kürek çıkartarak arkadaşına son görevini yerine getirdi. Arkadaşını arkada bırakarak jeep'i ile ilerledi Yavuz..

Eskişehirden Ankaraya doğru ilerlemeye devam ediyordu.. Yavuz Jeepin telsizini farketti. Telsizi aldı ve konuşmaya başladı.. Adım Yavuz.. Fatlon Yavuz.. Arkadaşlarım bana Fatlon derler. Ama artık hiç arkadaşım yok.. Et yiyenler arasında bir tek ben kalmış olabilirim.. Ailemi bulmak için Ankara'ya gidiyorum..  Fakat cevap gelmiyordu..

Ankaraya evlerinin önüne gelmişti. Etrafta zombi namına bir şey yoktu. İnsan veya hayvanda yoktu. Hiç bir yaşama belirtisi yoktu .. Elindeki anahtara baktı bir süre.. Eve girip girmemekte kararsız kalmıştı.. Fakat başka bir çözüm yoluda yoktu.. Eve girdi. Ev terk edilmiş gibiydi.. Telefonluğun üzerinde bir not buldu. Abisi bırakmıştı. Bir harita vardı.. Ankara Sivas yolunda bir üsse ait bir harita. Onu alarak oradan çıktı Yavuz..

Sivas'a doğru yola çıktı Yavuz.. Sonunda belirtilen yere geldiğinde Ailesinin orada olduğunu gördü. Üssün kapısında T.İ.T. Yazıyordu. Askeri bölge ve sağlıklı insanlarla birlikteydi artık..

Asker '' Adın ne '' diye sordu Yavuz'a..

Yavuz '' Fatlon '' diye cevap verdi..

Asker '' Acayip bir ismin var ''

'' Ailenin adları ne buradalar mı ? ''

Yavuz '' Evet buradalar ''

Asker '' Onları bulmanda yardımcı olacağız sana ''

'' Önce sağlık kontrolünden geçmelisin. ''

Adım Yavuz.. Fatlon Yavuz.. Arkadaşlarım bana Fatlon derler. Ama artık hiç arkadaşım yok.. Et yiyenler arasında bir tek ben kalmış olabilirim.. Ailemi bulmak için Ankara'ya gidiyorum..


59. Bölüme Katkılarından Dolayı Falton Yavuz ve Arkadaşı Enes'e Teşekkür Ederiz.. Bursa'ya Selam Olsun..