uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

15 Aralık 2013 Pazar

61. Bölüm Zombilerin Acısı

Profesör : Araştırmalarımızı tamamladık.

Ölüm Meleği '' Güzel ''

Profesör '' Sinema Salonunda sizleri bekliyoruz ''

Ölüm Meleği '' Sansar diğerlerine haber ver ''

Sansar '' Emredersiniz komutanım ''

Sinema salonuna gelmişti Ölüm Meleği , Sansar, Asit, Kali, Deniz ve Tuncay ..

Profesör '' Fazla vaktinizin olmadığını biliyorum ''

'' Titanları kısıtlı imkanlar ile araştırdık. Bu bilgiler eksik olabilir ama gerçektir.  ''

Ölüm Meleği '' Sadete gel Profesör ''

Profesör '' Tabi , Titanlar dünyanın ilk kurulduğu zamanlarda yani mayaların altın çağı diye tabir ettikleri zamanda dünyayı yöneten ırktır. Orhun hitabelerinde bile konu alınmıştır. Ama filmlerdekiler gibi değildir hiç bir şey. Canavar değillerdir. İnsanlardır..

Titanların Babası Zaman Titanı En Güçlü Titandır Simgesi kum saatidir. Hiç bir titanın hiç bir özelliğinden etkilenmez.


Titanların Kralı : Bütün titanların kralıdır. Titanlara hükmeder. Zevke ve sefaya düşkündür. Simgesi : Aslan akbaba  Kalkan ve Kılıçtır. Hava durumuna hükmeder. Aslan Akbaba Karınca ve Ateş böceklerine hükmeder. İnsanları hipnoz edebilir. Hastalık yayabilir. Hastalığı iyileştirebilir.  Hiç bir titanın hiç bir özelliğinden etkilenmez.


Ay ve Güneş Titanı Koyu Karanlık Simgesi ; Siyah bayrak.. Ay ve Güneş tutulması.  Kartal'a hükmeder. Bir Kartal'ın gözlerinden görebilir.  Ölülerle konuşabilir. Hayvanlarla konuşabilir. Delidir. Bir orduya bir ülkeye bedeldir.  Aynı zamanda Katillerin ve delilerin de titanıdır.  Hiç bir titanın hiç bir özelliğinden etkilenmez.

Profesör '' Siz özellikle dinleyin Asit ''

Asit '' Dinliyorum ''

Profesör '' Akıl ve Zeka Titanı Asit .. Simgesi  bilgelik, cesaret, strateji, dayanıklılık, adalet.
Yönettiği hayvan Baykuş.. İnsanları hipnoz eder. Savaş sanatında ustadır. Akıl okuyabilir.Dünyayı yönetebilecek zekaya ve akla sahiptir. Yalancıların, kurnazların, hırsızların ve avukatların da titanıdır.

Asit '' hırsızların mı ? ''

'' Yalancıların mı ? ''

Profesör '' Daha bitmedi ''

Asit '' Dinliyorum ''

Profesör '' Matematik Fizik ve mimari'de çok büyük bir dehadır ''

'' Bu günlerde bir Baykuş sizi takip ediyor mu ? ''

Asit '' Hayır etmiyor ''

Profesör '' Efsanevi nu adasından çoktan gelmesi lazım dı .. ''

'' Tahminimize göre Milenyum öldürüldü ve güçleriniz serbest kaldı ''

'' Güçleriniz serbest kaldı ve artık hayvanlarınızın da gelmesi lazım ''

Asit '' Profesör Beni salak mı ? sanıyorsun sen. Beni bir kuş değil bir karınca takip edecek olsa genede fark ederim ''

Profesör '' Anlıyorum ''

'' Doktor Deniz siz dinleyin ''

Doktor Deniz '' Ben mi ? ''

Profesör '' Su titanı , Yaşam ve Ölüm Titanın Karısı.. Kan'dan dolayı Titan olmuştur.   Balıkçıları ve denizcileri fırtınadan koruyan deniz Titanıdır. Denizlere ve okyanuslara hükmeder.. Simgesi Yunus balığı , Zeytin ağaçlarıdır. ''

'' Güzelliği dillere destandır ''

'' Üzgünüm ama çok fazla bilgi bulamadık ''

Doktor Deniz '' Titanda olduk ya ''

Profesör '' Ateş ve Rüzgar Titanı ''

Ölüm Meleği '' Buda kesin benim baş belam '' Ateş ''

Profesör '' Yaşam ve Ölüm Titanı'nın erkek kardeşidir. ''

Ölüm Meleği '' Bunu es geçelim Profesör ''

Profesör '' Siz bilirsiniz ''

Profesör '' Tuncay Sıra sizde ''

Tuncay '' Fark etmez adamım ben beklerdim ''

Kali '' O zaman önce ben ''

Profesör '' Yaşam ve Ölüm Titanının Kız kardeşi '' Kader Titanı  Kali.. Sembolleri: Deniz kabuğu, gül, mersin ağacı, serçe, güvercin, kuğu, ayna.. '' İnsanların kaderlerini okuyabilir. Kadınlara hükmedebilir. Dünya üzerinde herhangi bir ayna kırıldığında canı yanar..

Kali '' Neden ''

Profesör '' Bilmiyorum ''

Kali '' Hangi hayvanlara hükmediyorum ben ''

Profesör '' Bilmiyorum ''

Kali '' Bir boka yaramıyorsun Profesör ''

'' Sansar siz dinleyin ''

Sansar '' Ben mi ? ''

Profesör '' Kollarınızda çıkan simgeleri görmüyorsunuz sanırım ''

'' Size ya Ölüm Meleği kan verdi ''

'' Yada .. ''

Ölüm Meleği '' Kan verdim Profesör ''

Profesör '' Bende öyle tahmin ettim ''

Bağlılık Titanıdır. Yaşam ve Ölüm Titanına bağlıdır. Onunla yaşar. O yoksa ölür. Dünyanın en büyük ordusunu bile kral titan kadar iyi yönetir. Koşulsuz bağlıdır.

Profesör '' Fazla bir bilgi bulamadık ''

Sansar '' Önemli değil. Bu bana şeref verdi ''

Profesör '' Tuncay sizdeyiz. Felaket titanısınız. ''

Tuncay '' Fark etmez adamım ''

Profesör '' Simgesi Gökkuşağı, Şahin, Atmacadır. Şahin ve Atmaca'yada hükmeder. Onların gözlerinden görebilir. Ne zaman bir yerde bir felaket olsa ondan Felaket titanı sorumludur ''

Tuncay '' Hadi lan oradan ''

'' Hiç gitmediğim bir ülkede yanardağ patlarsa ondan ben mi sorumluyum ''

Profesör '' Evet ''

Tuncay '' Bu tamamen saçmalık ''

Profesör '' Ölüm ve Yaşam titanı '' Simgesi Terazi , Üç başlı köpek, Yılan, Veba, Kuru Kafa, Kılıç ve Kalkan, Boğa.. Ölüler ile konuşabilir. Hastalık yayabilir. Hastalığı iyileştirebilir.. İnsanları etkisi altına alabilir. İnsanların yalan söyleyip söylemediğini anlayabilir. Şimşek ve yıldırıma hükmedebilir. Titanların bir çoğu Ölüm ve Yaşam titanına bağlı olduğu söylenir. Yeraltı zenginlikleri de Yaşam ve Ölüm Titanına aittir. Ölülerin ve yaşayanlarında titanıdır.. Hükmettiğiniz hayvanları bulamadık.

Profesör '' Sizin hakkında araştırmalarımız bu kadar ''

Ölüm Meleği '' Ekibinize ve size teşekkür ederiz. ''

'' Başka titanlar var mı ? ''

Profesör '' Elbette var Savaş Titanı, Toprak Titanı, Gökyüzü Titanı, Cehennem Titanı, Cennet Titanı,
Cadıların ve Büyücülerin Titanı dahada uzanıyor fakat onlar hakkında tam araştırma yapamadık..  ''

'' Bilindiğinin aksine çok fazla ''

Ölüm Meleği '' Peki bir titan başka birinin titan olup olmadığını nasıl anlar ''

Profesör '' Bilmiyorum ''

Ölüm Meleği '' Daha fazla araştırma yapmanı istiyorum profesör ''

Profesör '' Emredersiniz ''

Ölüm Meleği '' Sansar konsey saat kaçta toplanıyor ''

Sansar '' Bir saat sonra ''

Ölüm Meleği '' Labaratuar'a iniyoruz ''

Sansar '' Emredersiniz ''


Ölüm Meleği ve Sansar hızlı adımlar ile ilerliyorlardı. Ölüm Meleği'ni gören her asker esas duruşa geçip selam veriyordu. Ölüm Meleği'nin selamlarını alacak bile vakti yoktu.. Ölüm Meleği '' Labaratuar'a gelmişti. '' Gür bir ses ile bağırdı ..

Ölüm Meleği '' Herkes dışarı çıksın ''

'' Herkes ''

Bütün çalışanlar şaşkın bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı..

Sansar '' General Ölüm Meleği'nin emrine ya itaat edin yada ölün '' diye bağırarak belindeki silahı çıkardı.. Bütün çalışanlar korku içinde labaratuvar dan dışarı çıkmaya başlamıştı..

Ölüm Meleği '' Sen kal doktor '' dedi..

Doktor '' Emredersiniz Komutanım '' derken sesi korkudan titriyordu..

Ölüm Meleği '' Burada kaç zombi var ? ''

Doktor '' Üç tane ''

'' Şuradalar ''

Ölüm Meleği '' Sansar Doktor Dışarıya çıkın ''

Sansar '' Emredersiniz ''

Doktor ve Sansar labaratuvardan dışarıya çıktılar..

Ölüm Meleği Zombilerin yanlarına doğru gitti. Zombiler hareketsiz bir şekilde Ölüm Meleği'ne bakıyorlardı.. Ölüm Meleği duvardaki düğmeye bastı ve zombiler serbest kaldı.. Zombiler Ölüm Meleği'ne bakıyorlardı.. Saldırmıyorlar.. Hareketsizce bakıyorlardı..

Ölüm Meleği '' Selam ''

Zombilerden hiç bir ses gelmiyordu ..

Ölüm Meleği '' Ne dediğimi anlıyor musunuz ? ''

'' Ben Yaşam ve Ölüm titanı ''

'' Ölülerin titanı ''

'' Size EMREDİYORUM isimlerinizi söyleyin hemen ''

Zombi 1 '' Mustafa ''

Zombi 2 '' Emrah ''

Zombi 3 '' Tayfun ''

Ölüm Meleği '' Vay amına koyayım bu ne lan ''

'' Size EMREDİYORUM birbirinizi öldürün ''

Zombiler birden emre itaat ederek birbirlerine saldırmaya başladılar.. Mustafa bir anda Emrah'ın kafasını tuttu ve boynunu ısırdı. Tayfun'da bundan faydalanarak Emrah'ın kafasını koparttı. Tayfun ile Mustafa baş başa kalmışlardı.. Tayfun ile Mustafa birbirlerine baktılar.. Birbirlerine saldırdılar.. Birbirlerinin etlerini kopartıyorlardı.. Mustafa'ya göre Tayfun daha diriydi. Daha çürümeye başlamamıştı. Tayfun Mustafa'nında kafasını koparttı..

Ölüm Meleği '' Aferim Tayfun ''

'' Ama çok yara aldın ''

Zombi 3 '' Beni kurtarrr ''

Ölüm Meleği '' Neyden kurtarayım seni ? ''

Zombi 3 '' Beni zombilikten kurtar ''

'' Çok canım yanıyor ''

Ölüm Meleği '' Canının acımasını sadece ölüm mü ? yeniyor  ''

 Zombi 3 '' Ölüm yada birisini ısırmakkk ''

Ölüm Meleği '' Bana neden saldırmıyorsun ''

Zombi 3 '' Sana saldıramam ''

'' Sen benim titanımsın ''

'' Sen bizim kutsalımızsın ''

'' Sana saldırmak istesek te bunu yapamayız. Elimiz yada ağzımız çalışmaz. ''

'' Beni kurtarrr acılarıma son verr ''

Ölüm Meleği '' Bütün isteklerimi yerine getirmek zorundamısın ? ''

Zombi 3 '' İstesemde istemesemde senin isteklerini yerine getirmek zorundayım ''

'' Bu insanlara saldırmak gibi istemsiz bir şey ''

Ölüm Meleği '' Kafanı şu duvara vura vura parçala ''

Zombi duvara kafasını vurmaya başlamıştı. Bütün gücüyle vuruyordu kafasını duvara.. Acıdan çıkardığı sesi sadece Ölüm Meleği duyuyordu.. Sonunda zombi yere yığılmış ve beyni parçalanmıştı.. Ölüm Meleği silahını çıkardı ve bir el ateş etti kafasına.. Karargahında bir salgın olmasını istemezdi.. Silah sesini duyan Sansar direk içeriye daldı.. İçeride ölmüş üç zombiyi gördü..

Sansar '' Komutanım iyimisiniz ? ''

Ölüm Meleği '' İyiyim Sansar.. Konseyi bekletmek ayıp olur ''

'' Konseye gidelim ''

Sansar '' Emredersiniz ''

Ölüm Meleği Konseye girmişti. Yuvarlak masada herkes yerini almıştı..

Ağa Bey '' Bismillahirrahmanirrahim ''

'' Konseyi açıyorum ''

'' Bugünkü gündem maddemiz çok yoğun ''

'' Öncelikle sizlere DxN Şirketini anlatacağım.. Bilgilenmenizi istiyorum ''

'' İçlerine sızdırdığımız beş ajan bilgileri gönderdiler sonunda ''

'' 13'ler konseyi diyede anılır bu örgüt ''

Birçok komplo teorisyenine göre; dünyayı "13'ler Kraliyet Konseyi" denen dünyanın en zengin ve güçlü aileleri yönetmektedir. Dünya, 13'ler Kraliyet Konseyi'nin, 300'ler Komitesi'ne verdikleri emirler doğrultusunda yönetilmektedir.

DxN örgütünün hedefi, başkenti Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmaktır. DxN'nin güç şebekesi, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşuyor. İç çember denilen en tepedeki 13'ler Kraliyet Konseyi'ne bağlı 300 kişi, 13'ler Kraliyet Konseyi'nin alt kadrosunda yer alıyor ve talimatlarını yerine getiriyorlar.

“İç çember” üyelerinin ortak özelliği: “Dış İlişkiler Konseyi, Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mason Tarikatı, Kafatası ve Kemik Tarikatı, Apsen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus DEi, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri” üyesi olmaları. Yılda bir kez bir araya gelen DxN üyeleri, hedefledikleri dünya devletini kurmak için planlar yapıyorlar. Bu planların içinde çeşitli ülkelerde ekonomik krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak, çeşitli hastalıklar icat etmek, nüfus azaltıcı çalışmalar yapmak ve etnik temizliği desteklemek, “11 Eylül 2001 saldırısı” örneğinde olduğu gibi terör meydana getirmek ve “anti-terör” yasaları çıkarmak yer alıyor. Onların dili, sembolizm ve her yerde sembolleri var. Pergel ve gönye, obelisk, piramit, pentagram, 5 köşeli Yıldız, 6 köşeli Yıldız vb. işaretler, Washington'dan Vatikan'a her yerde... Hedefleri, haritaları değiştirmek ve insanları köleleştirmek.

DxN , aslında ( İlluminati ) 13 adet eli kanlı ailenin referans ismidir. Tabiî ki, onların soyları da buna dâhil. İsrail'in 12 kabilesi ve bir de kayıp olan kabileye atıftır. Bu aileler, aynı zamanda birçok gizli teşkilâtın ve devlet bürokrasilerinin de üst düzey üyeleridir. DxN hiyerarşisi içinde çeşitli komiteler mevcuttur. Sıradan insanlar, bunu bilmezler ve daha kötüsü ilgilenmezler. İllumunati'nin en üst seviyedeki komiteleri, Konsey 3, Konsey 5, Konsey 7, Konsey 9, Konsey 13, Konsey 33, Büyük Mür'id Konsey, 300'ler komitesi (Olympians-Olymposlular) ve 500'ler komitesidir. Görüldüğü gibi, İlluminati üst düzeyi kendilerini 'Olympos Pantheonu-Olympos İlâhlar Meclisi' olarak kabul ediyorlar ve Eski-Yeni Dünya Düzeni'nin tepe noktalarında oturduklarını vehmediyorlar. 300'ler Meclisi'nin (Komitesi) amacı şöyle belirlenmektedir:

Kalıcı, seçilmemiş (feodal sistem formunda, meclis tarafından atanmış) herediter (ailevî) oligarkların egemenliği altında, tek bir dünya hükümeti ve tek birimli para sistemi. Bu Tek Dünya antitezi (varlığı) içinde, kitleler, aile başına düşen çocuk sayısı gibi mevzûlarda kısıtlamalarla hudutlanacaklar ve hâkim sınıfların hizmetine uygun, 1 milyar kişi kalana dek savaş, hastalık, açlık gibi sebeplerle tecriden tasfiye olacaklardır.

Orta sınıf olmayacaktır sâdece egemenler ve hizmetkârlar olacaktır. Bütün kanunlar (dünyada), legal bir sistem altında, dünya mahkemeleri pratiğine bağlı olarak birleşik bir kanun (cezâ) koduna münâsib, uniform (tek biçimli) olacaktır. Bu kanunlar (işleyiş), Tek Dünya Hükümeti Polisi ve Tek Dünya Ordusu tarafından desteklenecektir ve bu tek dünyanın (millî) sınırları olmayacaktır. Sistem, Refâh Devleti temelinde yapılanacaktır; İtâatkâr olanlar ve hizmet edenler (işe yarayanlar) yaşamlarını sürdürme hakkıyla ödüllendirilecekler; çeteleşenler ise öldürülecek veya kanun dışı olarak ilân edileceklerdir. Bunun anlamı, bu 'kanun dışı' insanları herkes öldürebilme hak ve yetkisine sahip olacaktır (…be declared outlaws, thus a target for anyone who wishes to kill them). Şahsî ateşli silahlar yasaklanacaktır.»

Doların da üzerinde bulunan 13 kademeli piramit, dünyaya hakim olmak isteyen Siyonistlerin teşkilat şemasıdır. Bu işareti İlluminatlar ,1 Mayıs 1776 yılında sembol olarak almışlardı. Bu tarihe atıfta bulunmak için de piramidin en alt katına (dolar üzerinde) MDCCLXXVI tarihini atmışlardır. Bu, zannedildiği gibi bağımsızlığı simgelemez. İşte bu piramidin zirvesinde Lucifer; ya da kendi deyimleriyle "Evrenin Ulu Mimarı"nın gözü vardır. Altında üç kabalist; sırasıyla 13'ler meclisi, 33'ler meclisi, 300'ler kulübü vardır ve bunlar asla görünmezler. Hiç kimse bunların kim olduğunu bilmez. Onların altında yalnızca ucu görünen fakat kimsenin içinde ne olduğunu bilmememsi gereken ve de bilmeyen teşkilatlar gelir.

Yukarıda da bahsettiğimiz üçgenin içindeki göz sembolü, , nihâî gâyeyi temsil etmektedir. Nedir bu nihai gaye: Lusifer, yani Mason ilâhının gözü... Bu göz, “Cenâb-ı Hak, her şeyi görür.” gerçeğinin karşısında "Bizim ilâhımız da her şeyi görür, hatta her şeyi daha iyi görür." iddiasını temsil etmektedir. Bu göz, Lucifer, yani Şeytan'ın gözüdür. Eğik bakmaktadır ve şaşıdır. Masonlar, birbirleriyle tanışmak için bu parolayı kullanmaktadırlar. Karşılaştıklarında toka yaparken bir yan sağ ellerinin baş parmağı diğerinin eline özel şekilde bastırmakta ve gözlerini de bu resimde olduğu gibi eğik olarak tutarak aşağıya doğru bakmaktadırlar. Siyonizm'in inancına göre Şeytan, Cennet'ten kovulduktan sonra şimdi yeryüzünde “Ben-î İsrail”e (İsrailoğulları'na) mensup insanlar vasıtasıyla (haşa) Cenâb-ı Hak'tan intikam alacakmış. Siyonizm'in temelinde işte böylece “Şeytana kulluk yapmak” yatmaktadır.

Bu piramidin en altındaki birinci basamağı “HUMANÎSMUS”, yani bütün insanlığı ifade etmektedir. Böylece bu piramit, Siyonizm'in bütün insanlığı, yani yeryüzündeki 6 milyar insanı nasıl kontrol ettiğini belirtmektedir. Bu piramitte de görüldüğü gibi dünya hakimiyetini tesis, bir diğer ifadeyle 6 milyar insanı yani bütün insanlığı kontrol için kurulan sistem gizlilik ve itaat esasına dayanmakta, en tepedeki yöneticilerin arzularının yerine getirilmesi plân ve programlarının uygulanabilmesi için bütün dünyaya yayılmış böyle bir piramit sistemi esas alınmıştır. Bu piramitte en alttaki insanlığın üstündeki kademeleri 3 grupta toplamak mümkündür:

1. Halkın içine giren ve yukarının emirlerini uygulayan saçaklar: Bunlar 3 kademe halindedir.

a. Rotary, Lion, Diner, Propeller ve YMCAb. Mavi Localarc. Önlüksüzm Masonlar

2. Ucu gözüken, büyük kısmı gizli olan kademeler. Bunlar, 5 kademedir:

a. B'nai B'rith ve Bilderberg Teşkilatları: Bu kademe, Ara Koordinasyon kademesi olup görünen en yüksek yönetim kademesidir.b. Büyük şark Locası: (Fransız mason locası teşkilatları)c. Komünizm: (Rusya mason locası)d. İskoç Locası Teşkilatı: l - 33° (İngiliz mason locası)e. York Locası Teşkilatı: (Alman mason locası)

3. Hiç görünmeyen gizli kademeler. Bunlar da 4 kademedir:

a. RT: (En üst gizli kademe: 3 Kabalistten müteşekkil en üst komuta kademesi.)b. 13'ler Meclisic. 33'ler Meclisid. 300'ler Kulübü Sanhedrin: (En üst yönetim meclisi).

En alttaki insanlık ile beraber bu kademeler 13 kademeyi oluşturmaktadır.[5] Bugün Irak'ta, Afganistan'da, Filipinler'de, Thailand'da, Endonezya'da, Lübnan'da, Filistin'de, Özbekistan'da, Kırgizistan'da, Cezayir'de, Mısır'da ve Türkiye'de olup bitenler, TEK DÜNYA DÜZENİ'nin TEK RAKİBİ olan İSLÂM'ın hedefe konulduğunu çok net biçimde gösteriyor.

Silahlar çok muhtelif: The Tavistock Institute of Human Relations (Tavistock Beşerî İlişkiler Enstitüsü-Londra). Kadınların (Annelerin) çocuk yapmalarının sakıncalarını anlatıp özellikle yabancı ailelerin beynini yıkayan bir örgüt. Bu örgütün beyni, Fritz Springmeier ve 13 aileden birine mensub. CIA'nın da projelerinden biri olan "Slides" (projeksiyonlar) kavramını Springmeier de kullanıyor ve bunun amacının "şartlanmış tip"i (conditioned type) dünyada oluşturmak olarak açıyor. Zihni yok edilen et parçası insan! Yani, beyni yıkanmış, dumura uğramış, ahmaklaşmış tip. Bunun önemli bir versiyonu Mind Control (MC - Zihin Kontrolü). Tafsilâtı almak ve vehâmeti kavramak için İBDA Mimarı'nın "Telegram" isimli kitabına bakılmalıdır. İlluminati'nin eski zihin kontrolü direktörü Cisco Wheeler'a göre, MC programlarından olan ve Monarch (Monark) ve MK Ultra olarak isimlendirilen 10 milyon insan var.

Bu programlar, zihnî travmalar oluşturulmak suretiyle mankafalaştırma ve bilâhare köleleştirme esâsına dayanıyor. Bu projenin genel ismi ise Montauk projesi. Bu projede çok mühim bir rol üstlenen Al Bielek (yahudîdir) bu projede 10 milyon kadar gönüllü kurban kullanıldığını ve zihinlerinin denetim altına alındığını belirtiyor. Bunların büyük çoğunluğu (9 milyondan fazla) ABD'de yaşıyor. Al Bielek, ABD'nin her büyük şehrinde örtülü Montauk Programming 'Centers'larinin (Montauk Programlama Merkezleri) olduğunu ekliyor.

Bu projeyi 200'ün üzerinde "think tanks" (kafa yorma kuruluşu) da finansal olarak destekliyor. Bu kuruluşların arasında Rand Corporation ve Brookings de var ve bunların hepsinin merkez üssü Stanford Research Institute (SRI, Stanford Araştırma Enstitüsü) - Menlo Park, California olarak belirleniyor.

Bu kurumların projeleri arasında, insanda çeşitli heyecânların manipülasyonu (manipulation of human emotions) oldukça öne çıkıyor. David Icke, "The Biggest Secret – En Büyük Sır" isimli kitabında, bu projede "korku" mevzusunun ziyâdesiyle işlendiğini ve insanların farklı tepkilerinin incelenerek nasıl çözüme ulaşıldığını anlatıyor. ABD'nin (kendi dışında) pilot bölge olarak Kosova'yı seçtiği ve buradan çok sayıda Arnavut'u ABD'deki merkezlere transfer ederek orada beyinlerini yıkadığı da Icke tarafından tesbit edilmiş durumda.

Seçilen kurbanlarda, belli bir iç çelişki düzeyi yakalandıktan sonra, onlara bu dünya üzerindeki demonik güçlerin (muhalif ve kötü güçler. Şeytânî güç) insanlığa zarar verdiği ve bunların tasfiyesinin şart olduğunun vurgulandığını ve insanların buna iknâ edildiğini Icke'den tâkip edebiliyoruz. Bu demonik güçler arasında kullanılan figürler şunlar: Adolf Hitler, Saddam Hüseyin, Miloshevich, Muammar Kaddafî, Usama Bin Ladin, Hugo Chavez vs. isimler var.

En son aşamada, kurbanlar bu ve benzeri isimlere karşı "freedom fighters" (özgürlük savaşçıları) olarak örgütlendiriliyor. Bunlar için, uyuşturucu şebekeleri, yerel ve genel kriminal çevreler serbest kılınıyor. NWO stratejistlerinin en çok basvurduğu yöntem bu Machiavellian yöntem. Silahlandırma, provokasyon yaratma, finanse etme vs. hepsi mevcud. En büyük propaganda kuvveti ise Medya.

13 Eylül 1999 tarihli Los Angeles Time gazetesinde, bir İlluminati alt örgütü olan Human Rights Watch (İnsan Hakları Zamanı. Saati) isimli yapı adına Yahudî Mike Jendrzejczyk şunları söylüyor:

«Barış muhafızlarının (güçlerinin) milisleri silahsızlandırma yetkisinin olması çok mühimdir ve her Endonezyalı asker, onlarla (Barış güçleri!) birlikte hareket etmektedir.»

Jendrzejczyk, "işbirlikçiliğin" önemine vurgu yapmaktadır. Barış muhafızları'yla işbirliği yapan Endonezya askerlerinin saldırdığı ve katlettiği insanlar ise Müslüman direniş güçleridir.

Bu "peacekeeping missions" (barış muhafaza misyonları) meselâ Yugoslavya'da hükümrân orduyu alaşağı etmişlerdir! Bu (misyonlar) UN Partnership For Peace (PFP. BM Barış İçin Partnerlik/İşbirliği) kurumundan başka bir şey değildir. Gönüllü ABD peşkirciliği yapan bu kurum(lar) dünya düzenine güzel güzel su taşımaktadırlar. Ama, kimse, ABD'nin Yugoslavya'ya Anthrax ve Chlamydia yaydığından bahsetmiyor. "Barış muhafızları" ise bu bakterileri veya mikroorganizmaları koruduklarını "bilmiyorlar"! Çünkü, oradaki her asker Anthrax'a karşı aşılanmış durumda.

Aynı şey, Körfez Savaşı'nda da oldu ve bir sürü mâsum hayatını kaybetti. Şimdi bakın, Irak'daki 'barış muhafızları' arasında kimler var: Japonlar, Güney Koreliler, Polonyalılar, Macarlar, Bulgarlar, İtalyanlar, Fransızlar, Nijeryalılar, Danimarkalılar, Kenyalılar, Nepalliler, Yeni Zelandalılar, Zimbabweliler, Rumenler, Moldowalılar, Gürcistanlılar vs. var. Bunlarin hepsi barış manyağı olmuş ve ABD-Britanya askerî düzeninin hizmetkârı olarak oradalar. Yeni Dünya Düzeni, işte bu.

Yeni Dünya Düzeni'nin uluslararası bankerler tarafından (Darvari ailesi, Rothschild hânedânı, Goldsmith hânedânı, Soros, Kaşıkçı ailesi, Dumba ilesi, Hagi Meitani ailesi, Mocioni ailesi, Raoul Wallenberg sülâlesi, Medici ailesi vs.) ve büyük ilâç kartelleri tarafından ciddî bir biçimde desteklendiğini belirtmek gerekir. Bunların arasında, Pfizer, Hoechst, GlaxoSmithKline, Bristol -Myers-Squibb, Johnson & Johnson, Wyeth gibi oligopoller sayılabilir. İngiltere Kraliyet Ailesi (The Royal Family of England), ve Windsor Mâlikhânesi (the House of Windsor) – ki, bu aile ve hâne Avrupa Kraliyeti'nin Germen Kolu'ndan gelir ve Saxe-Coburg-Gotha ailesi olarak da anılır. 1914 yılında isimlerini Windsor'a çevirmişlerdir- oligarşi içinde çok yüksek bir rol üstlenmişlerdir. Bu, İlluminati'nin en yüksek katlarından (upper strata of the İlluminati) biridir. İlluminati'nin sinir sisteminin merkezi (beyni) Londra'da olup Basel (İsviçre) ve Brüksel çevresel sinir sisteminin merkezleri (omurilik) olmaktadır.

Bu çarkın parçası olmayanlar tasfiye edildi: Kennedy, Ziya-ül Hak, Aldo Moro, Zulfikâr Ali Bhutto, Amiral Borda, William Colby vs..


DxN'in bir diğer adıda İlluminatidir.. Beyefendi diye bildiğimiz kişide bu düzenin içindedir. 13 Ailenin bir bireyi olduğu söylenmektedir. Uzun yıllar Türkiye'nin strateji ve savaşını ezberlemiştir. Kendi yetiştirdiği askerler devletin üst konumlarına  gelmiştir.

Zombilerin ortaya çıkması hiç bir şekilde tesadüf değildir.. Her tarafta zombiler gezerken. İngiltere Roma Vatikan ve Amerikada bir çok bölgenin bu saldırılardan yara almadığını görmekteyiz. Aynı zamanda Türkiye gibi kozmopolitan bir konuma sahip olan ülkenin ise bir kaç hafta içinde bütün her sokakta zombi salgınının görüldüğü bellidir..


Geçmişi konuşmanın önemi yoktur artık.. Zombilerden kurtulmanında çözümü yoktur. Zombi virüsü geri çevrilemez.. DxN şirketinin amacı bellidir. Zombiler bütün ulusları yok ettikten sonra dört mühür yerlerine konacak ve dünya da hiç bir canlı kalmayarak kıyameti getirmektir. Kalan canlılarıda köleleştirerek tek bir devlet kuracaklardır..

İslamiyeti dünyadan silmeye çalışacak olan Sahte peygamberleri bir titan olduğu düşünülüyor. En büyük aday ise Argo denilen Alfa-Star B takımının yetiştirdiği bir asker..

Titanları ise Milenyum denilen bir canavarın kalıntılarından mı yoksa titanların babası olarak kabul edilen birinin dna sını kopyalayarak mı aldıkları belli değildir.

Beyefendi'nin planı çok iyi giderken Mirza ve Sebastian'ın öldürülmesi ile birlikte Beyefendi Türkiye'deki egemenliğini kaybetmiş ve deşifre olmuştur. Bilinen bütün adamları da Beyefendi ile birlikte bir uçak gemisine binerek Türkiye'yi terk etmiştir.

'' Sizlere iki seçenek sunuyorum ''

'' Bütün askeri olanaklarımız ile Londra , Roma, Rusya ve Amerika'ya saldırmak ''

'' Yada savunma yapmak ''

'' Karar yüce konseyindir ''

Konsey Üyesi 1 '' Saldırmalıyız ''

'' En iyi savunma saldırmadır ''

'' Düşman şu anda bizim saldıracağımızı bilmiyor ''

'' Ve ani bir saldırı beklemiyor ''

'' Saldıralım ve düşmanı yok edelim ''

Ölüm Meleği '' Sen DxN'i biliyor musun ? ''

'' Argo'yu ve Ekibini tanıyor musun ? ''

'' Beyefendi'yi biliyor musun ''

'' Barut diye biri vardı ''

'' İstanbul'a saldırmaya geliyordu ''

'' Mirza ve Sebastian o Baruttun konvoyunu paramparça ettiler ''

'' Sadece iki kişi ''

'' Saldırdıkları zaman gözleri dönüyor ''

'' Fakat savunma yaparken temkinliler ''

'' O yüzden bırakalım da saldırsınlar ''

'' En iyi savunma , bilinçsiz bir saldırıdan çok daha iyidir ''

'' Bilmediğimiz coğrafyada neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz ''

'' Kaç askeri var bilmiyoruz ''

Ağa Bey '' Bence Generalimiz Ölüm Meleği haklı ''

'' Başka söyleyecek sözü olan var mı ? ''

'' Oylamaya geçiyorum ''

'' Saldıralım diyenler ''

'' üç kişi ''

'' Savunalım diyenler ''

'' On beş kişi ''

Ağa Bey '' Savunmada kalıyoruz öyleyse ''

'' Gündemimizin ikinci maddesini açıyorum ''

'' Bismillahirrahmanirrahim ''

'' Anadolu Yakası Adrenalin üssünün komutanı Ateş ''

'' Herkesin bildiği üzere ''

'' General Ölüm Meleği seçildiği için isyan etmiştir. ''

'' Anadolu Yakasındaki üssü bizim içim hayati bir önem taşımaktadır ''

'' Bizimle tüm bağını kopartmıştır ''

'' İsyanın karşılığı bellidir ''

'' Söz almak isteyenler buyursun ''

Konsey Üyesi 3 '' Ateş iyi bir askerdi ''

'' Bunu nasıl yaptı anlamıyorum ''

'' Hain kesinlikle değil ''

'' Ne olursa olsun üssü geri almak zorundayız ''

'' Gereken ceza neysede uygulanmasını istiyorum ''

Konsey Üyesi 7 '' Zombiler geldiğinden bu yana kanunlar eskisi gibi işlemiyor ''

'' Bunuda hepimiz biliyoruz ''

'' Ateş'in iyi mi yoksa kötü bir askermi olduğunu tartışmıyoruz ''

'' Gereği yapılsın ki bir daha hiç kimse konseyin kararlarını tartışmasın yada isyana kalkışmasın ''

Konsey Üyesi 8 '' İbreti alem için abisinin Ateş'in cezasını kesmesini istiyorum ''

Konsey Üyesi 4 '' Ateş bu yaptığı ile sınırları zorlamıştır ''

'' İple idam edilmesi gerekiyor ''

'' Sadece Ateş değil askerlerininde aynı sonu yaşaması gerekmekte ''

Ölüm Meleği '' Beyler ve Bayanlar sakin olun önce ''

'' Dediklerinizde haklısınız ''

'' Baştan sona kadar ''

'' Fakat şu anda nüfusumuzun bir çoğunu kaybettik ''

'' Askere ve güce ihtiyacımız var ''

'' Üslerimizde kaç asker var şu anda  ? ''

'' Ateş ile bir savaşa girdiğimizde kaç asker daha telef olacak ''

'' Basitçe söylemek gerekirse beş bin kadar asker daha telef olacak.. ''

'' Ne uğruna ? ''

'' Şımarık daha büyüyememiş bir çocuğun kaprisi uğruna ''

'' Benim general olmamı hazmedemedi  ''

'' Sizde hak verirsiniz ki; general olmayı hak eden oydu ''

'' Fakat titanlık bana vurduğu için beni general yaptınız ''

'' Hak edene hak ettiğini vermezsen böyle sorunlar çıkabilir ''

'' Şu an hayattasınız ve hiç kimse ölmedi bu yüzden ''

'' Ateş'in bu durumu hazmetmesi gerekiyor ''

Konsey Üyesi 3 '' Duygusal davranıyorsun general ''

Ölüm Meleği  '' Benim duygum filan yok ''

'' Ne duygusu.. Bundan aylar önce Ateş kadar sevdiğim Mirza ve Sebastian'ı toprağa verdim ben ''

'' İkisinide ben öldürdüm ''

Konsey Üyesi 3 '' Onlarla neden savaştın ? ''

'' Ateş saldırdı ve Ateş'i öldürüyorken Sebastian sen gittin Sebastian'a ateş ettin ''

'' Kardeşini kurtarmak için yaptın bunu ''

'' Herşeyi biliyoruz General ''

'' Bu isyanı yapan Ateş değil de başka biri olsaydı tepkin aynı mı ? olurdu ''

Ölüm Meleği '' Olmazdı.. Gider dediğinizi yapardım ''

'' Evet o ne olursa olsun kardeşim ''

'' Ve şu anda bizim için bir tehdit değil ''

'' Konsey'in toplantısı bittiğinde onun yanına gideceğim ''

'' Onu bu davranışından dolayı aldığımız kararı açıklayacağım ''

'' Eğer doğru yola gelirse ve yaptığından pişman olduysa sizin karşınıza çıkartacağım ''

'' Sizden özür dileyecek ''

'' Sizde ölüm cezası yerine başka bir ceza vereceksiniz ''

Konsey Üyesi 11 '' Sen ne cesaret ile bizim alacağımız kararlara dolaylı yoldan etkide bulunuyorsun ''

Ölüm Meleği '' Ben yaşam ve ölüm titanı ve ölülerin titanı Ölüm Meleği'yim.. ''

'' Bensiz hiç bir savaşı kazanamazsınız ''

'' Ateş benim kardeşim.. ''

'' Ona yapılacak bir saldırı bana yapılacak bir saldırıdır ''

'' Önce ben gidip konuşacağım ''

'' Eğer ki bu tutumuna devam edecek olursa sizlere söz veriyorum ki ''

'' Ondan sonra gerekeni yapacağım ''

'' Bana güvenmenizi istiyorum sadece ''

'' Eğer ki beni generaliniz olarak görmek istiyorsanız bu ricamı kırmazsınız ''

Konsey Üyesi 3 '' Duygusal davranıyorsun ''

'' Gittiğinde seni öldürebilir ''

'' Ve buraya saldırabilir ''

'' Hepimizin canı tehlikede o yaşadığı müddetçe ''

Ölüm Meleği '' Abartmayın Hanım efendi ''

Konsey Üyesi 4 '' Bunu sen yapmazsan yapacak başka birini buluruz ''

'' Ateş'i öldürecek çok adam var ''

'' En basit örneği Asit var ''

'' Asit ve adamları onu ezer geçerler ''

Asit '' Ölüm Meleği konuşacağım dedi ''

'' Önce konuşacak ''

'' Ölüm Meleği'nin kardeşi sonuçta ''

'' Onun rızası olmadan ben Ateş'e kurşun sıkamam ''

Kızıl Yıldız Takım Komutanı '' General duygusal davranıyor ''

'' Siz bana gereken yetkiyi verin ''

'' Ateş'i yok edeyim ''

IRA Takım Komutanı '' Bende yok edebilirim ''

'' Benim ve her komutanın Ölüm Meleği ile dostluğu baki ''

'' Ama kardeşi bize ihanet etti ''

'' Bizde yapabilirdik bunu ''

'' Ama kim general seçildiyse buna razı geldik ''

'' Eğer Ölüm Meleği'ne bu görev ağır geriyor ise bize destur verilsin ''

Ölüm Meleği '' Ben sözümü söyledim ''

'' Hadi göreyim sizi ''

'' Ben kardeşimle konuşmadan ''

'' Kardeşimin kafasına yıldırım düşsün ''

'' Yağmur yağsın sele kapılsın ''

'' Bir zombi gelsin onu ısırıp öldürsün ''

'' Ona ne olursa olsun sizden bilirim ''

'' Ve sizide DxN gibi düşman bellerim ''

'' Benim son sözüm de bu ''

Konsey Üyesi 17 '' General yanlış yapıyorsun ''

'' Duygularınla hareket ediyorsun ''

Ölüm Meleği '' Eğer ben duygularımla hareket etseydim ''

'' Hepinizi öldürür kardeşimle Türkiye'yi yönetiyor olurdum ''

Konsey Üyesi 17 '' Sen bizi tehdit mi ? ediyorsun ''

Ölüm Meleği '' Hayır ''

Konsey Üyesi 17 '' Olaki ; Ateş'i bir zombi gelip ısırıp parçalara ayırır ''

'' Olaki ; Yağmur yağar Ateş'in Ateşi sönüp sele kapılır ''

'' Olaki ; Ateş'in kafasına yıldırım düşer ''

'' Olaki ; Ateş hastalanıp ölür ''

'' Sen General Ölüm Meleği ''

'' Bizden bilme diye kanatların yanar ''

Ölüm Meleği Konsey Üyesine doğru baktı..

'' Beni tehdit eden hiç kimse çok yaşamadı ''

'' Hodri meydan ''

'' Hadi yap operasyonuda görelim ''

Ağa Bey '' Herkes sakin olsun ''

'' Burada ortak bir karar almak için toplandık ''

'' Birbirimizi yemek için değil ''

'' Bakıldığı zaman iki tarafta haklı ''

'' Ateş'i Ölüm Meleği'nden daha iyi kimse tanıyamaz ''

'' Ateş'in yaptığının cezasıda idam ''

'' Fakat Ateş ile girilecek bir savaşta kayıplarımızda olacak ''

'' O yüzden bu durumu güzellikle halledelim ''

'' Gitsin önce Ölüm Meleği bir konuşsun ''

'' Eğer ki ikna olmaz ise ''

'' Ölüm Meleği söz verdi gerekeni yapacak ''

'' Oylamıyorum bu durumu ''

'' Toplantı bitmiştir ''


Ölüm Meleği oturduğu yerden kalktı ve yürümeye başladı .. Sansar hemen koşarak yanına geldi ..

Ölüm Meleği '' Sansar arabayı hazırla. Yola çıkıyorum ''

Sansar '' Ekibi toparlıyayım mı komutanım ''

Ölüm Meleği '' Yola çıkıyorum dedim.. Yola çıkıyoruz hazırlanın demedim ''

Sansar '' Nereye gidiyorsunuz komutanım ''

Ölüm Meleği '' Ateş'in yanına.. Onunla konuşmaya gidiyorum Sansar ''

Sansar '' Komutanım lütfen yalnız gitmeyin ''

Ölüm Meleği '' Hiç bir şey olmaz bana Sansar ''

Ölüm Meleği Arabasına atladığı gibi Anadolu yakasına doğru arabayı sürmeye başladı.. Arabayı sürüyordu son hızla.. Sonunda Ateş'in Zindan Kapısı gözüküyordu.. Arabayı yavaşlattı biraz.. Telsizden ses gelmeye başladı..

Asker '' Burası Zindan Kapısı ''

'' Kendini tanıt ''

Ölüm Meleği '' Ateş'e Abisinin geldiğini söyleyin ''

Asker '' Kendini tanıt ''

Ölüm Meleği '' Ateş'e Abisinin geldiğini söyleyin ''

Asker '' General Ölüm Meleği Üssümüze geliyor. Komutanımıza bildirin ''

Ateş '' Bende onu bekliyordum zaten ''

'' Açın kapıları ''

Cabbar '' Ama komutanım ''

Ateş '' Saçmalamayın. Adam savaşmaya gelmiyor ''

'' Savaşmaya gelse tek mi gelir ''

'' Tabi daha kafayı yemediyse ''

Ölüm Meleği Zindan Kapının önünden yüz metre uzakta arabayı durdurdu.. Arabadan dışarıya çıktı.. Gökyüzüne baktı.. Bembeyaz bir kartal gökyüzünde daireler çiziyordu.. Kendi kendine '' Allah Allah Kartal'ın burada ne işi var '' dedi.. O sırada Zindan Kapının Kapısı açıldı ve Ateş kapıdan dışarı çıktı.. Ağır adımlar ile yürüyordu Abisine doğru..

Ölüm Meleği '' Bugün Ayın 13'ü .. On üçüncü cuma..''

'' Güzel bir filmdi değil mi Ateş ? ''

Ateş '' Evet. Güzel filmdi ''

'' Annemiz ve Babamızın olmadığı bir akşam birlikte seyretmiştik ''

Ölüm Meleği '' Çok korkmuştun ''

'' Abi beni korurmusun demiştin bana ''

'' Bende evet korurum demiştim ''

'' Ama doğrusunu söylemek gerekirse senden daha fazla korkmuştum ben .. ''

'' Güzel günlerimiz oldu ''

'' Sivilken , Askerken , Mahkumken ''

Ateş '' Evet şimdi ise sen bir taraftasın ben bir taraftayım ''

Ölüm Meleği '' Böyle olması gerekmiyor Ateş ''

'' Konsey senin kelleni istiyor ''

Ateş '' Beni öldürmek içinde seni mi gönderdiler ''

Ölüm Meleği '' Hayır ben seninle konuşmaya geldim ''

'' Onları ikna ettim ''

'' Bu savaşın kimseye bir faydası yok Ateş ''

Ateş '' Gene bana abilik yaptın ''

'' Yüzüme vurmak için mi ? geldin ''

'' Bırak bir seferde kendi ayaklarım üzerinde durabileyim ''

'' Artık koruma beni ''

'' Yeter artık ''

Ölüm Meleği '' Saçmalama ''

Ateş '' Bu iş burada bitti. Sen yoluna artık ben yoluma ''

'' Annen ve Babanıda buldun ''

'' Artık bitti Ölüm Meleği ''

Ölüm Meleği '' Lütfen beni dinle ''

'' Gel beraber yönetelim Türkiye'yi ''

'' Beraber omuz omuza aynı safta savaşalım ''

'' Birlikte kafa tutalım dünyaya ''

Ateş '' Birlikte olmamız için onlardan vazgeç ve buraya gel ''

'' Burada savaşalım birlikte ''

Ölüm Meleği '' Onlar olmadan olmaz ''

'' Onca insan bana güveniyor Ateş ''

Ateş '' Hem sen demiyor muydun bana Adrenalin komutanı olmam diye ''

'' Neden tükürdüğünü yalıyorsun ''

Ölüm Meleği '' Memleket dünya insanlık elden gidiyor anlamıyor musun ? ''

Ateş '' Benim kararım kesin Ölüm Meleği ''

Ölüm Meleği '' O zaman burayı terk etmen için sana yirmi dört saat süre veriyorum Ateş. ''

'' O süre zarfında burayı terk etmezsen sana operasyon düzenleyeceğim ''

'' Tek başıma geleceğim ''

Ateş '' Sen kimsin , Neyimsin benim  ''

'' İki tane rütbeye tav oldun ''

'' Çocuk musun ? Abimisin ? Titan mısın ? Babamısın ? Eş misin ? Mahkummusun ? Teğmen misin ? General misin ? Arkadaş katilimisin ? Kardeş katilimisin ? ''

'' Nesin sen söylesene  ! ''

Ölüm Meleği '' Lan geri zekalı ben olmasaydım da seni gene seçmeyeceklerdi ''

'' Asit'ti seçeceklerdi ''

'' Asit'in gıkı çıkıyor mu ? ''

'' Hayır ''

'' Görevini yapıyor ''

'' Diğerlerinin gıkı çıkıyor mu ? ''

'' Hepsi görevini yapıyor ''

'' Senden başka herkes görevini yapıyor ''

Ateş '' Asit senin gölgende kaldı ''

Ölüm Meleği '' Benim gölgemde mi ? kaldı ''

'' Biliyorsun ki Asit ikimizden de daha iyi ''

'' Çünkü o benim yanımda kaldı ''

'' Sen ise ilk fırsatını bulduğun an yanımdan ayrıldın ''

'' Asit bir tim komutanı olabilirdi ''

'' Ama yanımda kalmayı tercih etti ''

'' Fakat sen ne yaptın Ateş, ilk fırsatta yanımdan ayrıldın ''

'' Sana izin vermeye bilirdim ''

'' Ama ben sana izin verdim ''

Ateş '' iyi bok yedin o zaman ''

'' Benim kararım bu ''

'' Benim yolumda bu ''

'' İster öldürsünler ister yaşatsınlar ''

'' Seçimim bu ''

Ölüm Meleği '' Karın ve çocuğunu da öldürecekler Ateş ''

Ateş '' Dayısı değil misin ? Çocuğuma ve karıma sahip çıkarsın ''

Ölüm Meleği '' Onların sana ihtiyaçları var bana değil ''

'' Tamam hangi yoldan gidiyorsan git ''

'' Antalya'da bir kale var ''

'' Oraya yerleş ''

'' Burayı askerlerinle birlikte terk et Ateş ''

'' Ben sana silah ve erzak yardımı yapacağım ''

'' Biraz güçlen, Türkiye'nin ihtiyacı olduğunda seni çağıracaklar gene ''

Ateş '' Ben kararımı verdim ''

'' Buradan hiç bir yere ayrılmıyorum ''

Ölüm Meleği '' Peki Ateş.. ''

Ölüm Meleği Zindan Kapının Bayrak direğine doğru baktı.. Bayrak direğinin olduğu yerde bir akbaba dikkatli bir şekilde Ölüm Meleği ve Ateş'e bakıyordu.. Ölüm Meleği kafasını yukarıya doğru kaldırdı. Kartal hala Ölüm Meleği ve Ateş'in üzerinde dönüp duruyordu..

Ölüm Meleği '' Tekrar görüşürüz küçük kardeşim ''

Ateş '' Bundan sonraki görüşmemizde sanırım birbirimizi öldürmek için savaşacağız ''

Ölüm Meleği '' Sanırım kardeşim ''

'' İyi olan kazansın ''

'' Birgün bana Ben Berna sayesinde iyi bir asker oldum demiştin..  ''

'' Bende sana keramet Berna'da olsaydı yanındaki kıl kuyrukta iyi bir asker olurdu demiştim ''

'' Ben senin sayende iyi bir asker oldum fakat iyi bir abi oldum mu bilmiyorum ''

'' Bana bağırdın ya sen nesin diye ''

'' Ben senin sadece abinim.. ''

'' Mutlu olmanı herkesten çok isterim ''

'' Lütfen dediğimi yap ve Antalya'ya yerleş ''

'' Şu DxN savaşı bitsin bende senin yanına geleceğim ''

Ateş '' Hakkımı helal ediyorum Abi sana ''

Ölüm Meleği '' Benden yanada helal olsun ''

Ateş arkasını dönüp giderken Ölüm Meleği ise arabasına bindi.. Arabanın kaputuna Kartal konuverdi.. Kartal hareketsizce duruyordu.. Ölüm Meleği '' Gece ve Gündüz Titanı beni takip etmek istiyor '' arabadan indi Ölüm Meleği.. Kartal hala hareketsizce duruyordu..

Ölüm Meleği '' Gece ve Gündüz titanı ''

'' Yada Ay ve Güneş titanı ''

'' Herkimsen kendin gel ''

'' Hayvanını yollama ''

Kartal '' Sana Ölüm Adasından bir haber getirdim ''

Ölüm Meleği '' Neymiş o ''

Kartal '' Geliyorlar .. ''

Ölüm Meleği '' Kim geliyor '' demeye kalmadı Kartal uçmaya başladı çoktan.. Ölüm Meleği yanına silah almadığı için Kartal'a ateş edemedi.. Kartal hızlı bir şekilde uçarak uzaklaştı..

Ölüm Meleği '' Lan yoksa bu gelenler ''  dedi ve arabasına atlayarak Ankara'ya doğru yola koyuldu.. Bir kaç saat sonra Beyefendi'nin parçalanmış üssüne gelmişti.. Mirza ve Sebastian'ın mezarlarına doğru yürüdü.. Elindeki kürek ile kazmaya başladı.. Kazmaya başladı iki mezar da yanyana duruyordu.. İkisini birden kazıyordu.. Sonunda mezarlara ulaşmıştı.. Akşam olmuş hava kararmıştı.. Kazmaya devam ediyordu.. İki tabutuda bulmuştu.. Tabutların kapaklarını açtı.. Karşısında Mirza ve Sebastian'ın çürümüş cesetlerini bulmuştu..

Küreği bir tarafa attı..

'' Lanet olsun '' Diye bağırdı..

Dışarıdan bir uğultu geliyordu rüzgarla birlikte '' Ölüm Titanı ''   '' Ölüm Titanı ''   '' Ölüm Titanı ''   '' Ölüm Titanı ''

Ölüm Meleği açtığı çukurdan dışarıya doğru zıpladı.. Karşısında binlerce zombiyi gördü.. Hepsi bir ağızdan ismini zikrediyorlardı..

Ölüm Meleği '' İşte şimdi tam anlamıyla 13. cuma oldu.. ''

Ölüm Meleği '' Size emrediyorum mezarları kapatın ''

Ölüm Meleği arabasına atladı.. Sigarasını yaktı.. Arabayı istanbul'a doğru çevirirken Zombiler ise Ölüm Meleği'nin emrini yerine getiriyorlardı..

24 Kasım 2013 Pazar

60. Bölüm Zindan Kapı

Adrenalin Üssü

Zombi Araştırma Merkezi

Doktor '' Komutanım. Hastalığı yenecek çok önemli bulgular elde edemedik ''

'' Hiç bir tedaviye cevap vermiyorlar ''

'' Kanları tamamen pıhtılaşmış durumda ''

'' Tedavi olanaksız ''

Ölüm Meleği '' Bunu bilmek için bunca sene okumaya gerek yok doktor ''

'' Yeni bir serum elde edebildiniz mi ? ''

'' Isırılmaya karşı bağışıklık ''

Doktor '' Çalışıyoruz ''

Zombi '' Beniiii kurtarrr ''

Ölüm Meleği '' Bir şey mi söyledin ? ''

Doktor '' Çalışıyoruz dedim sadece ''

Ölüm Meleği '' Ondan sonra ? ''

Doktor '' Hayır ''

Sansar '' Komutanım önemli bir gelişme varmış ''

'' Sizinle görüşmek istiyor Ağa Bey ''

Ölüm Meleği '' Tamam ''

'' Görüşürüz doktor. ''

'' Bu zombilerin dişleri tamamen çıkarıldı dimi ''

Doktor '' Evet efendim ''

Ölüm Meleği '' Güzel ''

'' Gidelim Sansar ''

Sansar '' Emredersiniz Efendim ''

Ölüm Meleği ve Sansar koridordan geçerek ilerlediler.. Kapının önüne gelmişlerdi. Kapıda put gibi iki silahlı adam duruyordu her zaman. Ölüm Meleği'ni karşılarında gören kar maskeli iki asker görünce telsizle haber verdiler. Kapıyı tamamen açtılar. Ölüm Meleği içeri girerken Sansar'a baktı. '' Sansar sen burada kal '' dedi ve içeri girdi.. Ağa Bey her zaman olduğu gibi masasında oturuyordu. Masanın sağında ve solunda Türk devletlerine ait bayraklar göze çarpıyordu.

Ağa Bey '' İstediğin tarihçiyi bulduk öncelikle. İki saat sonra burada olacak ''

Ölüm Meleği '' Teşekkür ederim ''

Ağa Bey '' Ölüm Meleği bizi satanı bulduk. ''

Ölüm Meleği '' Kimmiş ''

Ağa Bey '' Bütün Adrenalin ve diğer timlerin başı ''

Ölüm Meleği '' Şu an nerede ''

Ağa Bey '' Şu an sorgu odasında. ''

Ölüm Meleği '' Sorgulamak istiyorum ''

Ağa Bey '' Senindir ''

'' Bende geliyorum ''



Ölüm Meleği Ağa Bey ve Sansar Sorgu odasına doğru gittiler. Komutan bir sandalyede oturuyordu. Gayet sakindi. Komutan Ölüm Meleği'ni görünce gülmeye başladı..

Komutan '' Ağa Bey , Benim yerime getire getire bir korkak mı getiriyorsun ? ''

Ağa Bey '' Burada tek bir korkak görüyorum oda sensin komutan ''

Ölüm Meleği '' Karşılıklı saldırmaları bırakalım.. ''

'' Ülkene hizmet eden bir askerdin ''

'' Son kez ölürken de ülkene hizmet et ''

'' Bizde seni vatan haini olarak anmayalım ''

'' Ya sorularımıza cevap ver ''

'' Yada acı çekerek öl ''

'' Seçim senin ''

Komutan '' Ne istiyorsanız söyleyeceğim. ''

Ölüm Meleği '' Kimin için çalışıyorsun ''

Komutan '' Beyefendi Alfa-Star için çalışıyorum ''

Ölüm Meleği '' Ne zamandır ''

Komutan '' Kendimi bildiğimden bu yana. Beyefendinin emrindeyim. Türkiye'nin değil ''

Ölüm Meleği '' Beyefendi'nin kaç askeri var ? ''

Komutan '' Yüz binleri buluyor ''

'' Belkide daha fazla ''

Ölüm Meleği '' Nerede bulabilirim Beyefendi'yi ''

Komutan '' Bulamazsın ''

'' O istemediği sürece kimse onu bulamaz ''

'' Yerinide bilmiyorum ''

Ölüm Meleği '' Konseydeki diğer isimler ''

Komutan '' Bilmiyorum ''

Ölüm Meleği '' Gelenler kim ''

Komutan '' Titanlar ''

Ölüm Meleği '' Kaç titan var ''

Komutan '' Belli bir sayı yok.''

Ölüm Meleği '' Türkiye'de sakladığınız bombalar nerelerde ''

Komutan '' Hepsinin adreslerini ve bilgilerini verdim zaten ''

Ölüm Meleği '' Diğer iş birliği yaptığın askerler kimler ''

Komutan '' Kardeşin Ateş ile girdiğimiz çatışmada hepsini öldürdü ''

'' İyi bir kardeş yetiştirmişsin ''

Ölüm Meleği '' Senin yerini fazlasıyla dolduracaktır ''

'' Gelelim Titanlara ''

'' Biz nasıl titan olduk ''

Komutan '' Bildiğim tek bir şey var ''

'' Titanların tanrısı mı babası mı ? ''

'' Onun kemikleri bulundu ''

'' Onun kemiklerinden bir serum yapıldı ''

'' Ve sizler anneniniz karnına bile girmeden çok önce Annenize ve babanıza bunlar enjekte edildi ''

'' Beyefendi'nin tek tutmayan planıda bu oldu ''

Ölüm Meleği '' Neden tutmadı ''

Komutan '' Baksana Titanlar birlikte olmaları gerekirken her biri başka bir safta şu anda ''

'' Özgür irade ve zekayı kontrol edemedi sadece Beyefendi ''

Ölüm Meleği '' Ağa Bey soracağınız bir şey var mı ? ''

Ağa Bey '' Öğrenebildiklerimizi zaten dün akşam öğrendik ''

'' Fakat genede sorgulaması devam edecek ''

'' Senin soracakların olur diye senide çağırdık ''

Ölüm Meleği '' Son soru Mirza ve Sebastian yaşıyor mu ? ''

Komutan gülmeye başladı.. Ölüm Meleği'nin sorduğu soru karşısında gülüyordu..

Ölüm Meleği '' Bu kadar komik olan ne ''

Komutan '' Bir kere öldürdün.. Bir daha öldürebilirsin ''

'' Kız arkadaşının ve silahının arkasına saklanarak ''

'' Onlar öldü fakat onların yerine gelenler onlardan daha acımasızlar.. ''

'' Bütün sevdiklerini gözünün önünde öldürecekler ''

Ölüm Meleği birden Komutan'ın boynunu kırıverdi..

Ölüm Meleği '' Sorgulama bitti ''

Ağa Bey '' Sen ne yapıyorsun. Daha öğreneceklerimiz vardı ''

Ölüm Meleği '' Kimse beni tehdit edemez ! ''

'' Sansar gidiyoruz ''

'' Şu tarihçi gelmek üzeredir. Onu karşıla ve odama getir. ''

Sansar '' Emredersiniz Efendim ''


Yetmiş yaşında olan tarihçi zar zor yürüyordu.. Ölüm Meleği onu görünce yaşına hürmeten ayağa kalktı. Karşılıklı oturuyorlardı.
Ölüm Meleği'nin yanı sıra odada Sansar Asit ve Tuncay'da vardı..

Ölüm Meleği '' Titanlar hakkında ne biliyorsunuz ''

Tarihçi '' Eski yazıtlarda yaşadıkları belgelenmiş öldürülmesi çok zor olan ırk ''

'' Dünyayı hükmedenler ''

Asit '' Peki titanların hepsi aynı özelliklere mi sahip ''

Tarihçi '' Hayır. Bundan dört yıl önce mısır yakınlarında bulduğumuz bir kitapta Titanlardan bahsediliyor. Her birinin farklı özellikleri var ''

'' Hayvanlarla konuşma, Ölülerle konuşma, Doğa olaylarını kontrol etme ''

Ölüm Meleği '' Hepimizin kollarında dövmeler çıktı ''

'' Bunlar neden çıktı ''

Tarihçi '' Efsaneye göre Milattan çok önce.. Milenyum diye bir canavar yaşarmış. Bu canavar Titanların güçlerinin hepsini içinde hapsetmiş. Bu kadar çok güç Milenyum'a fayda getirmemiş. Milenyum taşa dönmüş. Birinci Mühür Ölüm Adasında Milenyum'un kalbine takılması lazımmış. Ancak bu Milenyumun taş suretini ete kemiğe döndürülebilirmiş.

Ölüm Meleği '' Yani diyebiliriz ki , Milenyum tekrardan serbest ''

Tarihçi '' Evet. Milenyum tekrardan serbest '' Mühür yerine takıldığına göre. Titanların hayvanları ve güçleride serbest. Taş suretinden arındı hepsi ''

Tuncay '' Hayvanlar derken  ''

Tarihçi '' Her titanın bir tane hayvanı var ''

'' Hayvanının gözlerinden görebilir ''

'' Hayvanının yerine geçebilir ''

'' Hayvanını kontrol edebilir ''

'' Mesela Titanların kralının Aslan ''

'' Ay ve Güneş titanı Kartal ''

Asit '' Kollarımıza çıkan bu dövmeler neyi simgeliyor ''

'' Her birimizinki farklı ''

'' Bunları okuyabiliyor musunuz ? ''

Tarihçi '' İncelemem lazım ''

'' Görebilir miyim ''

Asit '' Tabi ''

Tarihçi '' Bunların fotoğraflarını çekmeliyim ve tercüme etmeliyim ''

'' Kitaplarıma ve çalışma notlarıma ihtiyacım var ''

Ölüm Meleği '' İstediğiniz her şey sizinle birlikte geldi zaten ''

'' Eğer bunlar haricinde başka şeylere ihtiyacınız olur ise söylemeniz yeterli ''

Tarihçi '' Çalışmalarıma başlamalıyım o zaman ''

'' Yardımcılarım da geldi mi ? ''

Ölüm Meleği '' Geldiler ''

Tarihçi '' En kısa zamanda size istediklerinizi vereceğimi ümit ediyorum ''

Ölüm Meleği '' Burada olacağız ''

'' Sansar ''

Sansar '' Profesör gidelim mi artık ''

Tarihçi '' Tabikide Evladım ''


Aradan bir kaç gün geçmişti.. Ateş karargaha giriş yaptı. Çok sevinçli ve mutluydu. Atamayı bekliyordu sadece. Bütün kuvvetlerin komutanı olmayı bekliyordu.. Hızlı adımlarla Abisinin yanına geldi. Abisine sarıldı..

Ölüm Meleği '' Çok mutlusun. İkinci çocuğa da baba mı oluyorsun yoksa ''

Ateş '' Yok abi. ''

'' Sanırım terfi oluyorum ''

'' Komutanı yakaladım.. Onun hainliğini ortaya çıkardım. Ondan boşalan yere benim geçmem lazım. Benim hakkım sonuçta ''

'' Adrenalin'in ve diğer tüm timlerin başında ben olmalıyım ''

'' Düşünsene yeni komutan Ateş ''

Ölüm Meleği '' Çok sevindim lan. İstediğin yere sonunda geliyorsun ''

'' Bunu kutlamalıyız ''

'' Yada sana komutanım mı demeliyim ''

Ateş '' Yapma abi ya ''

'' Ben bu ülkenin nesi olursam olayım ''

'' Buraya kadar gelebildiysem senin sayende ''

'' Benim arkamı hep sen kolladın ''

'' Sen olmasan şimdiye ölürdüm ''

Ölüm Meleği '' Sana bir şey olmaz ''

'' Sen iyi bir askersin ''

'' Hak ettiğin yere sonunda gelebildin ''

'' Ne zaman belli olacak bu ? ''

Ateş '' Bütün timlerin komutanlarını buraya çağırdılar ''

'' Sanırım yarın ''

Sansar kapıyı çaldı ve içeri girdi. '' Komutanım Konseyden çağırılıyorsunuz ''

Ölüm Meleği '' Gidelim Sansar ''

Ateş '' Abi hani kutlama yapacaktık ''

'' Çabuk gel ''

Ateş '' Benden boşalan göreve seni atayacaklar sanırım ''

'' Kabul et abi ''

Ölüm Meleği '' Benim koltuk merakım yok abisi ''

Ateş '' Hastanım laf sokmalarının ''


Ölüm Meleği ağır adımlarla konsey toplantısına doğru yürüdü. Kapıda duran askerler kapıyı açtı. Ortalık karanlık. Daire biçiminde oturmuştu bütün konsey üyeleri.

Ağa Bey '' Hoş geldin Ölüm Meleği ''

'' Bizde seni bekliyorduk ''

Ölüm Meleği '' Hoş bulduk ''

Ağa Bey '' Hapishaneye girene kadar büyük işler başardın ''

'' Hapishane'den sonrada zombiler ve DxN ile savaşta  devletine ve milletine çok büyük faydalar sağladın ''

'' Büyük bir lidersin ''

'' Komutanın yerine seni atamayı düşünüyoruz ''

'' Düşüncelerini bizimle paylaşmanı istiyoruz. ''

'' Konseyimizi ve ülkemizi senden daha iyi koruyacak bir lider şu an yok ''

Ölüm Meleği '' Bir saniye durun ''

'' Böyle bir görevi istediğimi kim söyledi ? ''

Ağa Bey '' Senin böyle bir görev istemediğini biliyoruz. Fakat biz seni uygun gördük ''

Ölüm Meleği '' Bunu benden daha iyi yapacak insanlar var ''

'' Ateş var mesela. ''

'' Benden çok daha iyi. ''

Ağa Bey '' Hüküm bu yönde verildi ''

'' Sen görevi kabul etmiyorsan başkasını seçeceğiz. Fakat bu senin kardeşin Ateş olmayacak ''

Ölüm Meleği '' Eğer bu göreve gelirsem ''

'' Hiç bir kararı tek başıma almayacağıma yemin edermisiniz ? ''

'' Büyük Türk devletinin bekası için her alınacak kararı birlikte alacağımıza yemin edermisiniz ? ''

Ağa Bey '' Söz veriyoruz ''

Ölüm Meleği '' Bende kanımın son damlasına kadar Türk milletine varlığımı adayacağıma yemin ediyorum ''

Ağa Bey '' Yarın görüşmek üzere ''

Ölüm Meleği '' Ateş'e bu kararını ben bildireyim lütfen ''

Ağa Bey '' Birazdan odama çağırıp söyleyeceğim ''

'' Merak etme. Olgunlukla karşılayacaktır ''

Ölüm Meleği '' Umarım ''

Ağa Bey '' Sabah'a askerlerin karşısına çıkacaksın ''

'' Hazırlıklar başladı ''

'' Sabaha görüşmek üzere ''

Ölüm Meleği '' Görüşürüz ''

Ağa Bey '' Ateş'i çağırın '' diye emir verdi..

Asker '' Komutanım konsey sizi çağırıyor ''

Ateş '' Beklediğim fırsat sonunda geldi ''

Asker '' Hazırsanız gidelim efendim ''

Ateş '' Hazırım ''


Ağa Bey '' Biliyorsun ki Adrenalin İstanbul Anadolu Yakası kumandanısın ''

'' Komutanın ihanetini belgeledin ve güzel temiz bir operasyon ile onu mat ettin ''

'' Yaptığını çok takdir ettik ''

'' Biliyorum ki hak ettiğini düşündüğün şey Tüm timlerin komutanlığı ''

'' Fakat biz hem yaşından dolayı hemde tecrübesizliğinden dolayı senin görevini değiştirmiyoruz ''

'' Bu karar tüm konsey üyelerinin birlikte verdiği karardır ''

Ateş '' Adaletsizsiniz ''

'' Adalet yok bu işte ''

'' Sizin canınızı kurtardım ''

'' Büyük konseyin adaleti bu kadar mı ? ''

'' Herkes kendi canını düşünürken canımı ortaya atarak konseyi ve Türk devletlerini korudum ben ''

'' Adalet yok ! ''

Ağa Bey '' Haddini bil ! ''

'' Konseyin kararına saygı duy ! ''

'' Buraya sana kararımızı tartışmak için çağırmadık ''

'' Buraya seni çağırma sebebimiz, sana değer verdiğimiz için kararımızı yüzüne karşı açıklamaktı ''

'' Kararımız kesindir ''

'' Eğer ki kararımızı beğenmiyorsan, Silahını ve üniformanı bırak ''

'' Adrenalinden istifa edebilirsin ''

Ateş '' Komutanın yerine kimi atadınız ? ''

Ağa Bey '' Ölüm Meleği ''

 Ateş '' Tebrikler.. Güzel seçim ''

'' Bende olsam onu tercih ederdim ''

'' Çünkü hiç bir emre itaat etmeyen adamları seçmeniz gerçekten de sevindirici ''

'' Ben Adrenalin komutanlığından istifa etmiyorum.. ''

'' Cabbar yap vazifeni ''

Ateş'in adamları bir anda konseyin bulunduğu yere girdiler.. Ellerindeki silahları konsey üyelerine çevirdiler..

Ağa Bey '' Kendi ölüm fermanını imzalama ''

'' Karara saygı duy ''

Ateş '' Ben Adrenalin Anadolu Yakası Üssü Komutanı Ateş ''

'' Artık oranın adı Zindan Kapı ''

'' Adrenalin ile hiç bir alakamız yok ''

'' Sadece Adrenalin ile değil. Türkiye ile de bir alakamız kalmadı ''

'' Yüreği yeten varsa gelir o komutanlığı ve üssü benden alır ''

Ağa Bey '' Buradan çıkamazsın ''

'' İndirin silahlarınızı ''

'' Bu ne cesaret ''

Ateş '' Kes lan ''

'' Cabbar alın bu konsey üyelerini de gidiyoruz ''

Cabbar '' Emredersiniz efendim ''

Ateş ve Askerleri konsey üyeleri ile birlikte avluya doğru çıkıyorlardı.. Avluya geldiler.. Arabalarına doğru ilerlemeye başlamışlardı.. Karanlıktan bir ses geldi..

Ölüm Meleği '' Ateş sen ne yapıyorsun ''

Ateş '' Ölüm Meleği karışma ''

'' İsyan ediyorum. Baş kaldırıyorum ''

'' Artık Adrenalin Anadolu yakası diye bir yer yok ''

'' Artık Zindan Kapı var ''

'' Artık Türkiye için savaşmıyorum ''

'' Kendi başımayım ''

'' Siz bir taraf ben bir taraf ''

Ölüm Meleği '' Sen iyice kafayı yedin Ateş ''

'' Sakin ol. Silahını indir ''

'' Konuşalım ''

'' Kendi nede aile nede yazık etme ''

Ateş '' Konuşacak hiç bir şey yok Ölüm Meleği ''

'' Yüreği yeten varsa Anadolu yakasında Zindan Kapıyı bilir. ''

'' Oraya gelsin ''

'' Bir insanın hakkı olanı verilmez ise.. Hakkını kendi araması lazım dimi ? ''

'' Bende kendi hakkımı. Hak ettiğimi kendim alıyorum ''

Ölüm Meleği '' Konsey üyelerine sakın zarar verme ''

Ateş '' Ne yapacaksın Titan beni mi öldüreceksin ? ''

'' Bu orospu çocukları için kendi öz kardeşini mi öldüreceksin ''

Ölüm Meleği '' Eğer ki buradan gidersen. İsyan edersen. Artık kardeşlik kalmayacak ''

'' Evet seni ve adamlarını öldürmek zorunda kalacağım ''

Ateş '' Denede gör. Kim kimi öldürebilecek ''

'' Sen titansan bende titanım ''

Bir titanın diğerini öldürmesi o kadarda kolay değil ''

'' Beklerim seni ''

'' Gidiyoruz ''

25 araçlık askeri konvoy hareketlenmeye başlamıştı..

Ölüm Meleği '' Konsey üyelerini yanında götürmene gerek yok ''

Ateş '' Burada benden ve adamlarımdan sayıca fazlasınız ''

'' Onlar benim güvencem ''

Ölüm Meleği '' Sana söz veriyorum.. Kimse seni takip etmeyecek ''

Ateş '' Sana nasıl güvenebilirim ''

'' Beni arkamdan vurdun ''

'' Görevi ne kadar istediğimi biliyordun ''

'' Şu hayatta en çok sana güvendim sana inandım.. ''

'' Seni tek gerçek olarak inandım ''

'' Beni arkamdan vurdun ''

'' Cabbar bırakın konseyi ''

'' Sana bir şans veriyorum ''

'' Tekrardan arkamdan vurman için ''

'' Cabbar gidiyoruz ''

Ölüm Meleği '' Ateş dur ''

Ağa Bey ve diğer konsey üyeleri serbest kalmıştı. Ateş ve ekibi ise araçlarını binerek hızlıca adrenalin üssünden uzaklaşmaya başlamışlardı.

Ağa Bey '' Herkes silahlarının başına ''

'' Ölü yada diri ''

'' Ateş'i bana getirin ''

Tam çıkış kapısının önünde iki elinde iki silah ile Ölüm Meleği ve tam arkasında Sansar duruyordu..

Ağa Bey '' Çekil oradan Komutan ''

Ölüm Meleği '' Duymadınız sanırım. Ben söz verdim ''

'' Konsey üyelerini bırak. Peşinden kimse gelmeyecek diye ''

Ağa Bey ''  Adam Ülkeye ihanet etti. Baş kaldırdı ''

'' Bu adamın senin kardeşin olması değiştirmez bu durumu ''

Ölüm Meleği '' Söz verdim ''

'' Sözüme saygı duyun ''

'' Yada adamlarınıza söyleyin benimle de savaşsınlar ''

'' Beni öldürmeden sözümü yere düşüremezsiniz ''

Ağa Bey '' Bırakın gitsin ''

Ağa Bey Hızlı ve sinirli adımlar ile odasına doğru dönüyordu. Diğer konsey üyeleride şaşkınlık içindeydiler..

Ölüm Meleği kapıda durmaya devam ediyordu.. Ne kadar çok üzgün olduğu gözlerinden belliydi. Ateş'in bunu yapabileceği aklının ucundan bile geçmemişti.. Bir an Adrenalin üssünden kaçıp gitmek istedi.. Nereye gidecekti. Ateş'in yanına.. Fakat Annesi Babası kız kardeşi Sevgilisi adamları geldi aklına.. Hepsini güvende tutabilir miydi. Ülkesi geldi sonra aklına. Ülkesine olan bağlılığı ve sevgisi.. Ateş'i ikna edebilirim diye düşünüyordu ilerleyen günlerde.. Ateş'in hazmetmesi gerek sonra özür dilemek için geri gelir diye düşünüyordu.. Fevri hareket yapmıştı. Fakat hazmettiğinde bu durumu pişman olup geri gelir özür dilerdi.

Ölüm Meleği '' Sansar ''

Sansar '' Emredin komutanım ''

Ölüm Meleği '' Kapıya en güvendiğin adamları koy ''

'' Sabaha kadar nöbeti onlar tutsunlar ''

'' Hiç kimse ama hiç kimse benden habersiz dışarıya çıkmasın ''

'' Helikopter ve uçak pisti içinde geçerli bu durum ''

Sansar '' Emredersiniz ''


Ertesi gün..

Ölüm Meleği aylardır yıllardır sırtına geçirmediği üniformasına bakıyordu. Ütülü bir şekilde duruyordu üniforması.. Üniformasını ağır ağır giydi. Botlarını bağladı.. Derin bir sessizlik hakimdi odanın içinde.. Bütün Timlerin en önemli adamları ve askerleri gelmiş yerlerini çoktan almışlardı.. Bu anı kaçırmak istemeyen herkes oradaydı.. Ölüm Meleği kardeşini düşünüyordu. Acaba tüm bunlara değermiydi. Komutanlık çok önemlimiydi. Uğruna öleceğin vatana nasıl görev yaparsan yap farkedermiydi. Derin düşüncelerin içindeydi.. Karanlık içinde kaybolmuş hissediyordu kendini. Hala acaba diye düşünüyordu. Komutan olmak mı ? önemliydi. Yoksa kardeşimi..  Ölüm Meleği'nin kapısı çalındı.. Bir kaç saniye bekledi Ölüm Meleği.. Bir kaç saniye daha bekledi.. '' Gel '' diye seslendi..

Sansar '' Komutanım vakit geldi ''

Ölüm Meleği '' Çok yakışıklı olmuşsun Sansar ''

Sansar '' Teşekkür ederim komutanım ''

Ölüm Meleği '' Sence doğruyu mu yapıyoruz ''

Sansar '' Komutanım.. Doğru ve yanlış kavramları kişiden kişiye göre değişir. Kimine göre yanlış yapıyoruz. Kimine göre doğru ''

Tuncay '' Ne farkederki ne yaptığımız ''

Asit '' Aynen biz senin yanında ve destekçiniz ''

Kali '' Kesinlikle abi ''

Ölüm Meleği karşısında sadece Sansar'ı beklerken. Tuncay Asit ve Kali'de onu desteklemeye gelmişlerdi. Çok sevinmiş fakat belli etmemişti. Ağır adımlarla yürümeye başladı Ölüm Meleği. Hemen Arkasından ise Sansar Sansar'ın arkasından ise Asit, Tuncay, Kali , Doktor Deniz , Kurşun ve Zehir yürüyorlardı..

Ölüm Meleği Avluya indi.. Sansar ses telleri kopacak şekilde bağırdı bir anda '' DİKKAT ! '' Bütün tim komutanları ve askerler hazır ola geçmişlerdi.. Konseyin önüne geldi Ölüm Meleği..

Askerlere doğru baktı..

Ölüm Meleği '' Kardeşlerim.. ''

'' Silah arkadaşlarım.. ''

'' Göğüs göğse savaşan ASLANLARIM.. ''

'' Korkusuz yiğitlerim ''

'' Ekmek ''

'' Tuz ''

'' Su ''

'' Kuran ''

'' Adına yemin ederim ki  ''

'' Ölünüz ölüm ''

'' Üzüntünüz hüznüm ''

'' Zaferim zaferiniz ''

'' Her savaşta en önden ben gideceğim.. ''

'' Allah bu yolda bizleri utandırmasın ''


Askerler tek bir ağızdan bağırdılar '' Hü ''

Ağa Bey '' Ayağa kalktı ''

Ölüm Meleği'nin omuzundaki apoletleri söktü. Yerine Orgeneral rütbesini taktı..

'' Tüm Timlerin Komutanı Artık Ölüm Meleği'dir.. ''

'' Ona bağlılığınızı sunun ''

Töreni izleyen Ölüm Meleği'nin Annesi ve Babası göz yaşlarını tutamıyorlardı.. Kali ve Doktor Deniz'de ağlıyordu.. Ölüm Meleği Gururla askerlere bakıyordu.. Askerler ise tek sıra ile Ölüm Meleği'ne bağlılıklarını sunuyorlardı..


Adrenalin Üssü Anadolu Yakası

Cabbar '' Komutanım ''

'' İstediğiniz üzere Zindan Kapı Yazıyor artık kapımızda ''

'' Ve Bize katılmak üzere .. Ankara İzmir Antalya Eskişehir den binlerce Asker geliyor ''

Ateş '' Güzel Cabbar ''

'' El mi yaman bey mi yaman .. Görüşeceğiz Ölüm Meleği ''

'' Bunu sana ödeteceğim ''

10 Kasım 2013 Pazar

59. Bölüm Et Yiyenler. Bir Tek Ben Kalmış Olabilirim.

Bursa Uludağ Kampüsü

Zombilerin istanbul a ulaşmasından sonra Uludağ üniversitesinde tatil ilan edilmişti.  Durumun farkında olanlar korkuyorlardı. Durumun farkında olmayan öğrenciler ise seviniyorlardı okul tatil oldu diye. Dersler işlenmiyor. İnsanlar evlerine dönmeye çalışıyorlardı. Salgın nedeni ile otobüs bulmak gerçekten de çok zordu.  Salgın istanbuldan anadoluya doğru hızla ilerliyordu.. Sanki bir el bunu ilerletiyordu. Devlet müdahale etmekte gerçekten zorlanıyordu.

Zombi saldırısı tamamen bir iç savaştı..

Kendi tanıdığın sevdiğin güvendiğin biri tarafından canlı canlı yenmek..

Öğrenci yurtlarında her şey normal gidiyordu. Evlerine dönüş bileti bulamayan insanların beklemekten başka ellerinden bir şey gelmiyordu.. En kötüsüde beklemek.. Yurdun ortak yemekhanesinde yemek yiyordu öğrenciler..

Yemekhane çok kalabalıktı..

Birden dışarıdan bir çığlık sesi geldi..

Bir kız ağlaya ağlaya '' Buradalar '' diyebilmişti sadece..

Kızın arkasında beliren yüzü tamamen parçalanmış zombi kızın sırtını ısırdı ve bir parça etini koparttı. Zombi'nin ısırığı ile bağırmaya başladı kız. Bunu gören yemek yiyen insanlar masalarından kalkıp çıkışa doğru koşmaya başladılar. Zombilerin de istediği buydu.  Sayıları yüze yakın zombi grubu dışarıya panik halinde koşan insanları yakalayarak ısırıyorlardı..

Bir erkeğin boynunu ısırmıştı zombi. Zombilerin genetiğinde mi vardı ? önce öldür sonra ise ye.. Aslında bakarsanız zombiler en çok iç organları yemeği severdi. Fakat ilk önce Boyun'a saldırırdı. İnsanın boynunu ısırıp kopartmak.. Şah damarının kopmasını hissetmek. Kurbanın şah damarı koptuğunda hissettikleri ? insan korkudan ölürdü kan kaybından ölmeden önce..

Zombiler yemekhaneye giriyorlardı.. Öğrenciler ise yemekhaneden kaçmanın peşindeydiler. Fakat izdiham olmuştu. Ufacık kapıya yüzlerce öğrenci yüklenmişti. Kapıdan çıkar çıkmaz karşılarında gördükleri zombiler.. Korkudan altına işeyenler bile vardı..

Yirmi beş yaşında hala üniversite okuyan Tarıkta bunlardan bir tanesiydi. En önden koşuyordu.. O kadar kabaydı ki Tarık. Kimseyi düşünmeden koşuyordu. Bir kıza çarptı ve kız gözlüklerini düşürdü. Kızın '' Gözlüğüm '' dediğini bile duymamıştı Tarık korkudan. Tarık önüne kim çıkarsa çıksın buradan kaçmanın derdindeydi. Bütün herkesi iterek kapının en önüne geçmişti. Fakat kalabalık zombi grubunu karşısında göreceği aklına gelmemişti. Sadece kolunda bir ısırık olan yüzü kireç renginde gözleri beyaz zombi Tarık'ı yakaladı. Tarık onu bütün gücüyle itti ve arkasını döndüğü gibi kaçmaya başlarken zombiler tarafından yakalandı. Tarık'ın boynunu ısıran zombi Tarık'ı yere düşürürken bir kaç zombi'de Tarık'ın vücudundan bir parça et alabilmek için yarışıyordu..

Gözlükleri yere düşen kız gözlüklerini arıyordu. Elleri ile her tarafı yokluyordu.. İki ayağıda ezilmiş ve ısırılmış iğrenç bir görüntüsü olan zombi sürünerek kıza doğru geliyordu.. Kızın tam önünde belirdi. Kız bir şey göremiyordu. İğrenç nefesini hissettiği anda kız gözlüğünü aramayı bıraktı.. O sırada zombi ağzını açtı ve kızın boynunu kopartıverdi.. Kızdan sıçrayan kanlar her tarafa gelmişti. Bir kızın tam yüzüne geldi. Kızın yüzüne gelmesi ile birlikte ellerini kaldırıp bağırmaya başladı kız. Kızın bağırma sesi ile zombilerin ona saldırmasıda o arada oldu zaten..

Bağırma çığlık sesleri yemekhanenin içine doğru geliyordu. Sesleri duyan her hangi bir insan dışarıda büyük bir katliam olduğunu bilebilirdi.

Enes '' Ne yapacağız ''

Yavuz Fatlon '' Yapacağız bir şey ''

'' Burada bekle ''

Enes '' Tamam ''

Yavuz Fatlon yemekhanede yakalanmıştı zombi saldırısına. Fakat diğer öğrenciler gibi kapıya yüklenmemiş masasında bekliyordu. Sandalyeyi eline aldığı gibi cama doğru fırlattı. Cam paramparça olmuştu.. Camdan atlayarak kaçtı. Yavuz Fatlon ve Arkadaşı Enes.  Yavuz ve arkadaşı koşmaya başladılar.

Enes '' Kıyafetlerimizi alalım ''

Yavuz '' Kıyafetlerimizi alana kadar zombilere yem oluruz ''

'' Kaçmalıyız ''

Enes '' Haklısın.. ''



Enes ve Yavuz arkalarına bile bakmadan koşmaya başlamışlardı. '' Nereye gidebilirlerdi ''Nerede saklanabilirlerdi. Et yiyen ölümcül virüs Türkiye'de her yerde olabilirdi.. Yavuz cep telefonu ile kardeşini aramaya çalışıyor fakat ulaşamıyordu. Yavuz'un aklına bir sürü şey geliyordu. Ama kötüyü düşünmüyordu asla Yavuz.

Yavuz ve Enes şehir merkezine doğru koşuyorlar yanlarından geçen arabalara ise onlarıda alsınlar diye el kol yapıyorlardı. Ama hiç bir araba Yavuz ve Enes'in yanında durmuyordu.. Sonunda şehir merkezine gelmişlerdi.  Etraf ana baba günü gibiydi. İnsanlar kaçmaya çalışıyorlardı.. Yavuz etrafına baktı.. İlerideki alışveriş merkezini gördü. Enes'e gel bu tarafa dedi. Enes ile birlikte koşmaya başladılar Alış veriş merkezine doğru. İkiside terden sırılsıklam olmuştu. Korkudan ve heyecandan nefes alıp vermeleri hızlanmıştı. Hızlı bir şekilde AVM ye attılar kendilerini. AVMlerde her yer açık ve insanlar talan ediyordu. Polis veya asker gözükmüyordu.  Hızlıca AVM 'nin içine daldı ikili.

Enes şaşkın bir şekilde '' Yavuz alışveriş yapmanın sırası mı ? ''

Yavuz '' Alışveriş yapmaya gelmedik ''

Yavuz hızlı adımlar ile Av ve avcılık mağazasına yöneldi.  Yavuz kapıyı yokladı. Fakat kapı kilitli sahibi gitmişti. Eline aldığı demirden olan çöp tenekesini birden mağazanın camına vurdu. Cam birden kırıldı. Enes alaycı bir şekilde '' Sende iyi alıştın cam patlatmaya '' diyerek güldü. Yavuz mağazanın camını patlattığı andan itibaren mağazanın alarmı çalmaya başladı. Siren sesi o kadar çok geliyordu ki. Yavuz ve Enes'in kulaklarını sağır edecek cinstendi. Yavuz mağazadan silah ve avcılık için gerekli bir çok şey aldı. Yavuz iki çanta yapmıştı. Birisini Enes'e verdi aceleyle. Birisini de kendi aldı. Koşarak dükkandan çıktılar. Alarm susmuyordu.. Yürüyen merdivenler çalışmıyordu.. AVM en kalabalık günlerden birisini yaşıyordu..

Yavuz güvenlik kapısını yokladı.. Kapı kilitliydi.. O sırada AVM'nin temizlik elemanlarından biri '' Sizin burada ne işiniz var '' diye bağırdı.. Yavuz Elindeki tüfeği kadına doğrulttu. '' Hemen kapıyı aç ''  .. Yavuz'un kadına bağırması ile birlikte kadın korka korka kapıyı açtı.. Enes Yavuz'un bu kadar ciddi olmasına bir anlam veremiyordu..

Yavuz ve Arkadaşı Enes merdivenlerden hızlıca indiler.. Zemin katta gelmişlerdi. AVM'den çıkmaya çalışıyorlardı.  AVM'nin giriş kapısına yönelmişlerdi.. O Sırada Zombiler ise hızlı bir şekilde AVM'ye girmeye çoktan başlamışlardı.

Yavuz '' Burada da mı ? ''

Bir kolu tamamen ısırılmış üstü başı kan içinde korkunç görüntülü zombi AVM'den içeriye girer girmez. AVM'den çıkmak isteyen ellerinde marketten aldığı malzemeleri evine götürmeye çalışan kadının boynunu ısırıverdi. Kadının zar zor taşıdığı alışveriş poşetleri ellerinden düştü. Zombi kadını yere yatırıp ısırmaya devam etti. Kadının bağırması ile insanlar panik halinde kaçmaya başlamışlardı..

Yavuz '' Otoparka ''

Yavuz ve Enes otoparka doğru koşmaya başladılar.. Otoparka geldiklerinde durum oradada vahimdi.. Zombiler AVM'nin her yerini kuşatmışlardı.. Yavuz park halinde bir motosiklet gördü. Av malzemelerinden aldığı düz tornavidayı kontağa soktu ve çalıştırdı..

Yavuz '' Atla ''

Enes '' Motosiklet mi çalıyoruz ''

Yavuz '' Atla ''

Enes Yavuz'un arkasına atlamıştı. Birlikte AVM'nin otoparkından kaçmaya başladılar..

O sırada Sarışın Hülya ile Sevgilisi Mustafa zombilerden kaçmaya çalışıyorlardı. Mustafa üstlerine gelen bir zombiye yumruk atarak yere düşürmeyi başarmıştı. Kız arkadaşının elinden tutarak AVM'den dışarıya kaçmaya çalışıyorlardı. Mustafa önlerine çıkan iri yarı bir zombiyide düşünmeden indirmeyi başarmıştı. Mustafa eline ufak bir balta aldı. Balta ile zombiler ile savaşıyordu.. Otoparka doğru indiler. Otopark da onları bekleyen araçları vardı. Sakin ve temkinli bir şekilde el ele tutuşan çift aşağıya doğru iniyordu.. Yanlarında zombiler insanlara saldırıyordu. Fakat insanlara yardım etmiyordu sevgililer..
Otoparka inmişlerdi.. Motosikleti koydukları yerde yoktu.. Mustafa birden çıldırdı.. Mustafa bağırıyordu.. Mustafa'nın kız arkadaşı ise korkudan ağlıyor ve elleri titriyordu. Daha yeni zombiye dönmüş bir güvenlik görevlisi Mustafa'nın kız arkadaşını boynundan ısırması ile Mustafa'nın sinirlenmesi bitmişti. Mustafa kız arkadaşının bağırmasını duyduğunda arkasına baktı. Zombi boynundan ısırmaya başladığı kızı öldürüyordu. Mustafa kız arkadaşını kurtarmak için koştu ve zombinin kafasına balta ile vurdu. Zombi kızı ısırmayı bırakmış ve hareketsiz bedeni yere düşmüştü. Mustafa Hülya'yı nazik bir şekilde yere yatırdı. Hülya çok kan kaybediyordu.. Mustafa '' Yardım Edin '' diye bağırıyordu. Fakat Mustafa'nın yardımına kimse gelmiyordu. Mustafa üzerindeki montu çıkardı ve Hülya'nın kafasının arkasına koydu.. Mustafa Hülyanın yarasına bastırıyordu. Hülya çok acı çekiyordu..

Hülya sonunda can vermişti.. Onca kan kaybından sonra Hülya ölmüştü. Mustafa ise şoka girmiş başında ağlıyordu. Mustafa Hülya'nin saçlarını okşadı.. Hülya'nın alnına bir öpücük kondurdu.. O sırada güzel gözlü Hülya'nın gözleri açıldı. Fakat güzel gözleri gitmiş yerine bembeyaz gözleri olan bir zombi gelmişti. Mustafa'yı ani bir hareket ile kendine çektiği gibi ısırmaya başladı. Mustafa'nın bağırmaları bütün AVM'de yankılanıyordu.. Mustafa bağırırken sırtında da bir acı hissetti. Başka bir zombi ise Mustafa'yı sırtından ısırarak yemeğe çoktan başlamıştı bile..


Mustafa ve Hülya kaderleri gene birleşmişti. Fakat zombi olarak..


AVM den çıkan Yavuz ve Enes etrafına baktılar. Her tarafta zombiler kol geziyordu. Tek bir yol açıktı oda Uludağ yolu. Yavuz mecburen Motoru Uludağ doğru sürdü.. Uludağ'ın eteklerini ve yolları iyi biliyordu Yavuz. Bu ona bir avantaj getirebilirdi.. Her zaman snowboard yaparken gördüğü kulübe aklına geldi. Oraya gidebilir. Ortalık sakinleşene kadar burada kalabilirdi. Ondan sonrada Ankaraya gidebilirdi. Yavuz planını AVM'ye girmeden çok önce yapmıştı.

Yavuz ve Arkadaşı Enes Motosiklet ile birlikte patika yoldan giderek sonunda kulübeye gelmişlerdi. Kulübenin kapısını kırdılar ve içeriye girdiler. Büyük bir kulübeydi bu. İçeriye girdiklerinde buranın zengin birisine ait olduğunu anlamamak salaklıktı. Çok lüks bir yerdi.

Enes '' Buranın sahibi gerçekten de zevkliymiş ''

'' Şunlara bak ''

Yavuz Enes'in söylediklerini duymuştu fakat yürüyerek gitti ve Televizyonu açtı.

Televizyonda izlediklerinde durumun çok daha vahim olduğunu anlamışlardı. Bütün ülke zombi saldırısı ile baş başaydı.. Yavuz görüntüleri izlerken dehşete kapılmıştı. Ne bir yardım gelecekti. Nede başka bir şey. İlk zombi ile karşılaştığında böyle bir umutsuzluk kaplamıştı içini Yavuz'un.. Bu dağ başında yakın arkadaşı Enes ve kendinden başka hiç bir şey yoktu.

Yavuz ve Enes yorgunluktan uyuya kalmışlardı.. Sabah'ın erken saatlerinde büyük bir gürültü ile uyandılar..  Bir araba sesiydi bu.. Yavuz hemen yanında yatan Enes'i uyandırdı.. Enes uyku sersemiydi.. Ayağa kalktılar.. Birden içeriye insanlar doluşmaya başladı. İnsanların gelmesi Zombilerden daha iyiydi. İçeriye giren adam '' Sizde kimsiniz '' dedi sadece.. Elindeki silahı Yavuz ve Enes'e doğrultarak..

Yavuz ve Enes diyecek hiç bir şey bulamamışlardı.. Yavuz zar zor '' Zombilerden kaçıyorduk buraya saklandık '' Adam ciddi bir ses tonu ile buradan hemen defolun. Yoksa ikinizinde beynini dağıtırım '' diye bağırdı. Yavuz ellerini havaya kaldırdı ve '' tamam siz bilirsiniz sakin ol lütfen '' diyebildi adama.  Yavuz ve Enes eşyalarını toplayarak kulübeden çıkıyorlardı.. Bu sırada kolu sarılı kız ve yanında annesi olduğu tahmin edilen kadın içeriye doğru giriyorlardı.. Üç araba arka arkaya gelmiş kalabalık bir gruptu..

Yavuz '' Kız ısırıldı mı ? '' diye sordu..

Annesi '' Evet '' diyebildi üzgün bir ses tonu ile..

Yavuz '' Üzgünüm ama kız zombiye dönüşecek ''

Adam '' Siz daha burada mısın ''

'' Kapımıda kırmışlar ''

'' Siktirin gidin lan ''

diyerek havaya ateş etmeye başladı. Yavuz ve Enes hızlı adımlar ile motosikletlerine atladıkları gibi oradan uzaklaşmaya başlamışlardı..

Enes '' Şimdi ne yapacağız ''

Yavuz '' Ben Ankara ya gidiyorum ''

Enes '' Benide bırakırsın o zaman ''

Yavuz '' Tamam ''


Enes ve Yavuz tek motosiklet ile uludağ'dan aşağıya indiler.. Şehir merkezine gelmişlerdi. Fakat bir sorun vardı. Benzinleri bitmişti. Şehir hayalet bir yere dönmüştü bir kaç günde. Benzinliğe kadar getirdiler Motosikleti. Benzinlik ıssız gözüküyordu..
Yavuz motorun benzin deposunu açarak doldurmaya başladı. Enes Yavuz'a baktı..

Enes '' Şu istasyonun içine gireyim de yiyecek bir şey bulayım çok acıktım ''

Yavuz '' Dikkat et ''

'' Seninle gelmemi istermisin ? ''

Enes '' Gerek yok ''

'' Bir kaç aptal ve uyuşuk zombi ile baş edebilirim ''

Yavuz '' Öyle olmasını umuyorum ''

Enes elindeki tüfek ile birlikte benzinliğin marketine girdi. Herşey normal gözüküyordu.. Eline aldığı çantanın içini doldurmaya başladı. Çantayı dolduruyordu Enes.. Yavuz ise bu sırada motorun benzinini doldurmuştu. Enes çantayı doldururken karşısına bir zombi belirdi. Zombi ağır adımlar ile Enes'in üzerine doğru geliyordu. Omuzundan ısırılmış bir zombiydi. Muhtemelen zombi saldırısına uğramış. Sonrada buraya saklanmış fakat dönüşmüştü. Enes çantasını yere attı ve elindeki sopa ile zombinin kafasına vurdu. Zombi yere düştüğü anda kafasına vurmaya devam etti. Zombinin kafatası artık parçalanmıştı. Ama Enes vurmaya devam ediyordu. Beyninden çıkan parçalar etrafa yayılıyordu. Enes büyük bir hırs ile vurmaya devam ediyordu Zombiye. O kadar hırsla vuruyordu ki arkasından gelen zombiyi fark etmiyordu bile. Ağır adımlar ile yürüyordu diğer zombi. Üzerinde benzin istasyonunun montunu taşıyordu. Zombi topallayarak geliyordu. Muhtemelen bir zombi bu adamı ayağından yakalamış ve ısırmıştı. Topallıyordu zombi. İyice yaklaştı ve ellerini uzatarak Enes'in sırtına dokundu. Enes ani bir refleks ile arkasını döndü ve yüzü korkunç olan zombiyi gördü. Zombiyi görür görmez geriye doğru adımlar atmaya başladı Enes. Bir dakika önce öldürdüğü zombiye takıldı ve yere düştü. Üzerine gelen zombi ise Enes'in üzerine atlamıştı. Elleri ile Enes'i yakalamaya çalışıyordu. Enes ise Zombiye karşı direniyor ve Yavuz diye bağırıyordu. Zombi Enes'i ısırmaya çalışıyordu. Kötü kokan nefesini hissediyordu Enes. Zombi Enes'i ısıramıyor. Enes bütün gücü ile direniyordu. Zombinin kafasına bir anda bir demir saplandı. O an zombi durdu.. Ağızı açık bir şekilde kas katı kesilmişti. Zombiyi bir anda üzerinden aldı Yavuz. Enes'in bağırmalarına yetişmişti. Enes olayın şokunu atlatamamıştı.. Yerde hareketsizce yatıyordu.  Çok korkmuştu Enes. Ölüm ile hiç bu kadar burun buruna gelmemişti. Yavuz Enes'i kaldırdı yerden.. İkiside hiç konuşmadan birbirlerine bakıyorlardı.. Enes çantasını yerden aldığı gibi kendini marketten dışarıya attı.

Enes dışarıda kusuyordu.. Enes'in midesinde çok bir şey yoktu. Olanıda kusuyordu.. Ağır adımlar ile Yavuz yanına geldi. Omuzuna dokundu Enes'in.. Enes bir an kusmayı bırakmıştı. Sert gözüken Enes çürümüş et kokusuna dayanamamıştı.
Enes yavaş yavaş toparlandı. Ağızını sildi..
Yavuz Motoru çalıştırdı Enes arkasına binerek benzinlikten ayrıldılar.. Şehir merkezine doğru geldiler. Şehir merkezi alev alev yanıyordu. Zombiler her yerdeydi. O yoldan geçmelerinin mümkünü yoktu. Zombiler Yavuz ve Enes'i fark etmişlerdi. Zombiler onların üzerine doğru yürümeye başladı..

Yavuz birden motosikleti geriye doğru çevirip ormanlık yola doğru sürmeye başladı.. Ormanlık yol engebeli karanlık ve ne olduğu belli olmayan bir yerdi. Fakat Yavuz'un başka bir seçeneği yoktu.. Ormanlık yolda gitmeye başladılar.. Yavuz zorlanıyordu fakat genede bu yoldan başka bir yer yoktu.

Yavuz'un suratına yağmur taneleri gelmeye başlamıştı.. Durmak istemiyordu Yavuz. Fakat yağmur hızlanıyordu. Yağmur şiddetini göstermeye on beş dakika içinde başladı. Yavuz'un suratına ilk tanenin geldiğinden sonra.. Sert bir yağmur yağışı Yavuz'un motosikleti kullanmasını iyice zorlaştırmaya başlamıştı. Toprak yol iyice çamur olmuştu..  Tekerlekler dönmekte zorlanıyordu artık. Yavuz böyle olmayacak diyerek motoru durdurdu. Arkasına doğru baktı ilk kez. Arkasından gelen giden yoktu. Motoru orada bırakamazdı.. Motor ile birlikte yürümeye başladılar.. Yağmur dineceğini düşünürken şiddetini iyice gösteriyordu.. Hava iyice soğumuştu. Saatlerce yürümeyi sürdürdüler Yavuz ve Enes. Saklanacak yağmurdan kaçacak bir yer arıyorlardı fakat bulamıyorlardı. Zombi terörü dışında yağmurdan da kaçabileceği hiç aklına gelmemişti. Artık akşam olmak üzereydi.. Yoğun yağmurun altında yürümeye devam ediyorlardı.. İleride bir ışık gördü Enes.. Yavuz'a gösterdi.

Enes '' Hiç olmazsa yağmur bitene kadar burada kalabiliriz ''

Yavuz '' Öldürmezler sanırım bizi ''

Enes '' Başka çaremiz yok ''

Yavuz '' Biliyorum ''

'' Zatürreden öleceğiz yoksa ''


Yavaşça ilerleyerek Kulübeye doğru yürüdüler.. Kulübeden çıkan bir insan elinde tüfeği Yavuz ve Enes'e doğrultu..

Tüfekli Adam '' Kimsiniz siz ''

Yavuz '' Zombilerden kaçıyoruz. Yoğun yağışa yakalandık. Bu geceyi geçirmek için bir yer arıyoruz ''

Tüfekli Adam '' Orası burası değil ''

Enes '' Lütfen ''

Tüfekli Adam '' Sizi alamam ''

Yavuz '' Biz üniversite öğrencisiyiz ''

'' Yardım edebiliriz size ''

Tüfekli Adam '' Hayır dedim ''

Yavuz '' Yürü gidelim ''



Yavuz ve Enes bir kez daha hayal kırıklığı yaşamışlardı.. Tüfekli adam Yavuz ve Enes'in uzaklaşmalarını izliyordu.. Uzaklaştıklarından emin olduklarından sonra içeriye doğru girdi.. Tüfekli adamın eşi '' kimdi onlar '' diye sordu. Tüfekli adam '' İki tane zibidi üniversite öğrencisi '' diye cevap verdi.. Tüfekli Adamın Eşi '' Keşke onları içeriye alsaydın. Ufak kızımıza yardım edebilirlerdi.. Ufak kız yatakta yatıyordu.. Bir zombi tarafından ısırılmış ufak kız. Son anlarını yaşıyordu.. Tüfekli Adam. İki büyük oğlu ve eşleri karısı ve kızı ile birlikte kulübeye saklanmışlardı.. Tüfekli adam bilmiyordu ki ufak kızı onun ve ailesinin sonunu getirecekti..

Yavuz ve Enes yürümeyi sürdürdüler. Üşüyorlardı... Yağmurdan sığınacak bir yer arıyorlardı.. Hava iyice soğuyordu.. Sonunda bir mağara bulmuşlardı.. Sığınmak için ideal bir yerdi. Hem kapalı hemde sığınabilecekleri bir yer olarak düşünüyorlardı.. Mağaraya girdiler.. Ateş yakabilmek için mağaranın içinde odun arıyordu Yavuz.. Bir kaç odun parçası bulmuştu.. Güç bela ateş yakmıştı. Odun parçalarını yakabilmek için AVM nin mağazasından aldığı eşyalarıda yakmıştı Yavuz.. Üzerlerindeki ıslak kıyafetleri çıkartıp kurutmaya çalışıyorlardı.. Ayaklarından donlarına kadar su içinde kalmışlardı. Çok üşüyorlardı fakat genede mücadeleyi bırakmayacak kadar dirençliydiler. Uyku tulumlarına girdikleri gibi yorgunluktan gözlerini kapatmışlardı.. Soğuk havadan dolayı uyuyamıyorlardı.. Bazen uyanık bazen uyuyarak geceyi geçirip sabah etmişlerdi.

Bursada kış bütün şiddeti ile devam ediyordu.. Bursada yaşayanlar bilir. Bursa kışın şubat ayında çok soğuk oluyordu.
Ormanlık yolda kışın ilerlemek çok zordu.. Zombilerden daha zorlu olan bir şey varsa Bursanın kışıydı.. Fakat Yavuz ve Enes'in başka yapacak birşeyi yoktu. Yağmur kendini kara bırakmıştı. Karla karışık yağan yağmur havayı iyice soğutuyordu.
Yavuz kafasında Ankaraya gitmenin yollarını arıyordu. Dağcılık ile uğraştığı için kış şartlarında Dağ yolundan gitmenin imkanı olmadığını ondan daha iyi bilebilecek kimse yoktu. Yavuz sıkışıp kalmıştı.. Ne yapabileceğini düşünüyordu. Sadece kendi olsa. Belki daha rahat hareket edebilirdi. Fakat Eneside taşıyordu bir yandan..

Mağaraya gelene kadar geçen saatlerde çok yıpranmışlardı. Kendilerini tekrardan yenilemeleri zaman alacaktı. Soğuk hava bir yandan kendini gösteriyordu.. Yavuz ve Enes tekrardan yola çıktılar.. Yavuz elindeki harita ile planlarını çoktan yapmıştı.. Kış soğuk yüzünü gösteriyordu..  Motosikleti kullanmaya başladı tekrardan Yavuz. Kendini zorluyordu.. Tek başına olsa belki rahat gidebilirdi. Fakat arkasında Enes'in olması onu zorluyordu.. Yavuz planını yapmıştı. Kış bitene kadar Uludağ üniversitesinin tesislerine gideceklerdi. Bulundukları yerden çok yakın olmasada Yavuz planını çoktan yapmıştı.. Biraz direnç gösterirse gidebilirdi. Dağa yolundan motosikletle ilerliyorlardı..

6 Saat Sonra Uludağ Üniversitesinin tesislerine gelmişlerdi.  Yavuz'un tek hesap etmediği şey tesislerin çok kalabalık olmasıydı. Zombi teröründen kaçan herkes buraya gelmişti.

Yavuz ve Enes'te tesislere geldiler. Herkes onlara bakıyordu.. Yavuz'un yanına kırklı yaşlarda bir adam geldi..

Adam '' İyimisiniz ''

Yavuz '' Günlerdir yollardayız ''

'' Pek iyi değiliz ''

Adam '' Anlıyorum ''

'' Hepimiz öyleyiz ''

'' Tesislerde yemek ve sıcak su var ''

Yavuz '' Biliyorum. Daha önce burada kaldım ''


Yavuz etrafına bakıyordu. Adamı hiç dinlemiyordu.. Yavuz tamamen tedirgindi.. Yavuz Adam'a doğru döndü..

Yavuz '' Isırılan birisini buraya almadınız dimi ? ''

Adam '' Kontrol etmedik. Fakat ısırılmadıklarını düşünüyoruz ''

Yavuz '' Bence kontrol etmelisiniz en kısa zamanda ''

'' Hatta hemen ''

Adam '' Neden böyle bir şey istiyorsun ki ''

Yavuz '' Çünkü virüs hızla yayılıyor ''

'' Zombiler yemeğe programlı değil. Öldürmeye programlı ''

'' Isırıp bırakıyorlar ''

'' Isırılan kişide zombiye dönüşüyor ''

'' Etrafı için tehdit ''

Adam '' İlgileneceğim ''


Yavuz Adam'ı uyardıktan sonra tesislerin içene doğru yürüdü.

Gece Yarısı bir çığlık sesi ile uyandı Yavuz.. Enes ise tam yanında uyuyordu.. Enes'i dürtü. Enes ne oluyor dercesine yataktan fırladı.

Yavuz '' Kalk gidiyoruz ''
 
Enes '' Nereye ''

Yavuz '' Zombiler burada ''

Enes '' Lanet olsun. Burayadamı geldiler ''

Koridorlar ana baba günü gibiydi. Herkes uyanmış ve zombilerden kaçmaya çalışıyordu.. Karşılarında üç tane zombi belirmişti. Zombiler çıkış kapısından geliyorlardı.. O üç zombinin arasında Yavuz'un konuştuğu adamda vardı. Yavuz elindeki sopa ile Zombiye dönmüş adamın kafasına vurdu. Adam yere düştü. Adamın arkasından gelen iki zombiyede sopa ile kafalarına vurarak yere düşürdü Yavuz. Hızlıca çıkışa doğru yöneldi.  Bu sırada yere düşen zombi Enes'in ayağını ısırıverdi. Enes sopa ile kafasına vurdu ve Zombiden kendini kurtardı..

Yavuz'un korktuğu başına gelmişti. Buraya sığınanlardan birisi zombiye dönüşmüştü. Yavuz ve Enes hızlıca Tesislerden dışarıya attılar kendilerini. Enes motosiklete doğru topallıyordu. Yavuz ise siyah renkte jeepe doğru gidiyordu. Jeepin kapısını açtı. Enes şaşkınlık içerisindeydi. Enes'e atla dercesine bir işaret yaptı. Enes ile birlikte Jeepe bindiler.. Jeepi çalıp oradan uzaklaşıyorlardı.. Çığlık sesleri gelmeye devam ederken Enes ve Yavuz oradan uzaklaşmaya çoktan başlamışlardı bile.
Dağ yolundan ilerliyorlardı.. Artık sabah olmak üzereydi.

Enes '' Isırıldım ''

Yavuz '' Fark ettim ''

Enes '' Bende onlardan birine dönüşeceğim ''

Yavuz '' .. ''

Enes '' Beni bırak ve sen devam et ''

Yavuz '' Bakarız ''

Enes '' Yada kafama sık ''

Yavuz '' Sen şu an hala insansın. Kafana sıkmak gibi bir şey söz konusu olamaz ''

Enes '' Ne zamana kadar insanım belli değil ''

'' Sana zarar vermeden indir beni arabadan ''

Yavuz '' Şu anda aklın başında ''

'' Zombiye dönüşünce bakarız ''



Aradan bir saat geçmişti artık eskişehir yoluna gelmek üzereydiler.. Yavuz sıkıştım dedi ve arabadan dışarıya çıktı.  Ormanlık alana gitti. Geri döndüğünde Enes yere çömelmiş. Elindeki tüfeği ağzına dayamıştı.

Yavuz '' Yapma ''

Enes '' Öbür tarafta görüşürüz kardeşim ''

Yavuz '' Hayırr ''

Enes tetiği çekti.. Kafası bir anda parçalandı.. Yavuz bir anda şoka girmişti.. Kafası parçalanmış arkadaşının yanında duruyordu. Ağlamaklıydı.. Cesedi orada bırakmak istemiyordu.. Arabanın arkasından kazma ve kürek çıkartarak arkadaşına son görevini yerine getirdi. Arkadaşını arkada bırakarak jeep'i ile ilerledi Yavuz..

Eskişehirden Ankaraya doğru ilerlemeye devam ediyordu.. Yavuz Jeepin telsizini farketti. Telsizi aldı ve konuşmaya başladı.. Adım Yavuz.. Fatlon Yavuz.. Arkadaşlarım bana Fatlon derler. Ama artık hiç arkadaşım yok.. Et yiyenler arasında bir tek ben kalmış olabilirim.. Ailemi bulmak için Ankara'ya gidiyorum..  Fakat cevap gelmiyordu..

Ankaraya evlerinin önüne gelmişti. Etrafta zombi namına bir şey yoktu. İnsan veya hayvanda yoktu. Hiç bir yaşama belirtisi yoktu .. Elindeki anahtara baktı bir süre.. Eve girip girmemekte kararsız kalmıştı.. Fakat başka bir çözüm yoluda yoktu.. Eve girdi. Ev terk edilmiş gibiydi.. Telefonluğun üzerinde bir not buldu. Abisi bırakmıştı. Bir harita vardı.. Ankara Sivas yolunda bir üsse ait bir harita. Onu alarak oradan çıktı Yavuz..

Sivas'a doğru yola çıktı Yavuz.. Sonunda belirtilen yere geldiğinde Ailesinin orada olduğunu gördü. Üssün kapısında T.İ.T. Yazıyordu. Askeri bölge ve sağlıklı insanlarla birlikteydi artık..

Asker '' Adın ne '' diye sordu Yavuz'a..

Yavuz '' Fatlon '' diye cevap verdi..

Asker '' Acayip bir ismin var ''

'' Ailenin adları ne buradalar mı ? ''

Yavuz '' Evet buradalar ''

Asker '' Onları bulmanda yardımcı olacağız sana ''

'' Önce sağlık kontrolünden geçmelisin. ''

Adım Yavuz.. Fatlon Yavuz.. Arkadaşlarım bana Fatlon derler. Ama artık hiç arkadaşım yok.. Et yiyenler arasında bir tek ben kalmış olabilirim.. Ailemi bulmak için Ankara'ya gidiyorum..


59. Bölüme Katkılarından Dolayı Falton Yavuz ve Arkadaşı Enes'e Teşekkür Ederiz.. Bursa'ya Selam Olsun..

18 Ekim 2013 Cuma

58. Bölüm Şanslı S

Beylikdüzü İstanbul

Zombiler istanbul'a geldiğini televizyonlardan öğrenmişti Yasin. Zombiler geldiğinden bu yana bir hafta geçmişti. Bütün gününü televizyon karşısında ve bilgisayarda geçiriyordu Yasin. Tıpkı bir önceki ve ondan önceki günler gibi… Ailesi Sakarya'da tatildeydiler. Onuda çok götürmek istemişler fakat o gelmemişti.  Evinin penceresinden istanbul'a bakıyordu. Zihninde geleceğine dair binlerce soruyla sıkıntılı günler geçiriyordu. Kim bilir belki de bir anda kafası atar ve evden çıkıp zombiler ile savaşırdı. Belkide eli silah tutan herkes askere çağrısına kulak verir askere giderdi.

Zombiler istanbul'a geldiği haftalar olmuştu. Evindeki erzaklar bitmek üzereydi Yasin'in. Ailesinin sakarya'da olduğunu biliyordu. Telefon hatları kesilmeden konuşabilmişti. Onların yanına gitmek istiyordu Yasin. Planının tamamını gözden geçiriyordu. Sürekli aynı plan üzerinden hareket ediyordu.. Olası bir Zombi istilasına karşı sokağa çıkması gerekirse diye çok önceden önlemini almıştı Yasin ..

Taşıyabileceği bir tane sopa.. Hafif ama sert..

Çantasında konserve bol miktarda su..

İnternetten izlemişti Yasin. Zombi saldırılarını. Zombiler en çok boyna el ve kollara ve ayakları ısırıyorlardı..  Spor giyinmeyi severdi Yasin. Fakat bu sefer zombi ısırıklarından korunmak üzere giyinmişti.

Beylikdüzü'nde olmak hiç bir şey değildi. Önemli olan boğazı geçmekti. Boğaz köprüsü tıkalı olduğunu düşünüyordu. Haksızda sayılmazdı.. En iyi planı deniz yoluyla karadenize kadar gitmekti. Yön duygusu fena değildi Yasin'in.. Fakat genede başarabilir miydi.

Yasin bütün hazırlıklarını tamamlamıştı. Balkondan zombilere bakıyordu.. Evinin önünde çok fazla bir zombi topluluğu yoktu.. Sonunda kaçmaya karar vermişti..

Asansörü çağırdı..  Asansör yavaş yavaş geliyordu.. Apartman çok sessizdi.. 14 katlı binanın 10. katında oturuyordu Yasin.  Asansör gelirken heyecanlıydı Yasin. Derin derin nefes alıyordu.  Asansör sonunda gelmişti.  Asansör'ün kapısını açtı ve hemen kapıyla birlikte geri çekildiYasin. Asansörde zombi olabilirdi.. Bir dakika kadar öyle kalmıştı Yasin. Asansörden ses seda çıkmıyordu.. Asansörün kapısına saklanan Yasin yavaşça kapıdan çıktı.. Asansörde sadece biraz kan vardı. Yasin rahatlamıştı.

Yasin Asansöre bindi ve kapıyı kapattı. Eli ile yavaşça düğmeye bastı. Asansör aşağıya doğru iniyordu. İkinci kata kadar gidecekti Yasin. Ondan sonrasını da merdivenlerden inecekti.  Asansör 2. katta durdu.. Kulağını asansörün kapısına dayadı. Ses gelmediğine emin olana kadar bekledi. Sonra yavaşça kapıyı açtı.  Evlerin kapıları kapalıydı.. Asansörden indi ve merdivenlerden sırtını duvara dayayıp inmeye başladı. Temkinli bir şekilde merdivenlerden aşağıya iniyordu.
Birinci kata gelmişti Yasin..
Birinci kattaki evlerin kapıları kapalıydı.
Yavaşça aşağıya iniyordu..

Kapı bir anda açıldı.. Yasin elindeki sopayı bir an için kaldırdı. Yıllardır aynı apartmanda yaşadığı komşularının suratını ilk kez o an görmüştü.  Genç bir kızdı kapıyı açan.

'' Bakarmısınız. Babam çok hasta '' diyebildi. ürkek ve çaresiz sesiyle.

Yasin '' Isırıldı mı ? ''

'' Evet '' diyebildi kız..

Yasin '' Bakmama gerek yok ''

'' Neden '' diye soruverdi. Meraklı gözleriyle..

Yasin '' Zombi tarafından ısırılan birisi zombiye döner ''

'' Ya bugün yada yarın ''

Kız üzgün bir ses tonuyla '' yani yapabileceğin bir şey yok ''

Yasin '' Üzgünüm ama yok ''

'' Sana tavsiyem bir an önce ondan uzaklaşmalısın ''

'' Şu anda bilinci yerinde. İlerleyen saatlerde tamamen ölü olacak ve dışarıda korktuğun zombilerden birine dönüşecek ''

'' Muhtemelende seni veya ailenden birini ısıracak ''

'' Böyle böyle devam edecek bu katliam.. ''

Kız ağlıyordu '' Başka bir çözüm yolu yok mu ? ''

Yasin '' Genellikle böyle olur ''

Kız '' Bakamazmısın bir kere olsa babama ? ''

Yasin '' Ben doktor değilim. Doktor olsamda geri dönüşü olmayan bir yola girdi ''

'' Gitmeliyim ''

'' Sanada tavsiyem şudur ki ondan uzak dur ''

Kız Yasin'i bir türlü bırakmıyordu.. Fakat Yasin kesin tavrını koymuştu..  Merdivenlerden yavaşça inmeye başladı Yasin.  Kızı kaderiyle bırakmak zorundaydı.. Merdivenlerden aşağıya kadar inmişti. Apartmanın giriş kapısını yavaşça açtı. Yavaşça apartmandan çıktı.. Arabaların arkalarına saklana saklana hızlı hareket ederek ilerliyordu.. Zombiler onu farketmiyordu. Yasin günlerdir zombilerin hareketlerini izliyor ona göre plan yapmıştı. Tek tük park etmiş arabaların yanlarından hızlı ve sessizce geçmeye devam ediyordu Yasin..

Yasin bütün planını programını yapmıştı.. Fakat bir şeyi atlamıştı. Planını sadece zombilerin üzerine yapmıştı Yasin..  İlk defa gördüğü komşu kızı bütün planlarını alt üst edercesine Bağırmaya başlamıştı.. '' İMDAATTTT '' çığlık atıyordu.. Bütün zombiler çığlık atılan tarafa doğru yürümeye başlamışlardı.  Apartmandan yaralı kız dışarıya doğru koşuyordu.. Zombiler bir anda kızı yakaladılar.. Kızın çığlıkları daha fazla yankılanmaya başlamıştı. Kızı yakalayan zombiye kız karşı koymaya çalışıyordu. Fakat kız çok güçsüzdü. Elleri ile zombinin ağzını tutmaya çalışırken Zombi kızın parmaklarını bir anda koparıp yemeğe başladı. Kızın parmaklarından kanlar akıyordu. Başka bir zombi gelerek kızın boynunu bir köpeğin eti parçalasına kopartıp yediği gibi ısırdı ve bir parça aldı.. Kız acıdan bağırıyordu.. Kız yere düşmüştü çoktan.. Kan kaybından ölmek üzereydi.. Etrafta bulunan diğer zombilerde kızın etrafına üşüştüler. Her biri bir parça et alabilmek için kızın etrafında birbirleri ile yarışıyorlardı. Kızdan çıkan et veya kemik parçalarını paylaşamıyordu zombiler.. Zombilerin dikkati parçalanan komşu kızına kayınca. Yasin ise bu durumu fırsat bilerek daha hızlı ilerlemişti..

Gök gürüldüyordu.. Yasin kafasını bir an gökyüzüne doğru baktı.. Gök yüzünde kara bulutlar gelmeye başlamıştı. Yasin içinden '' Bu hiç iyi bir şey değil '' diyordu.. Yasin Beylikdüzünden marmara denizine ulaşmaya çalışıyordu..

Havuzlu villalara gelmişti Yasin.  Dışarıdan bir insanın giremeyeceği kadar yüksek çitlere sahip villalar gerçekten de korunmak ve saklanmak için güzel bir yerdi. Villaların içinden daha hızlı ve daha kestirme gidebilirdi sahile. Öbür yoldan giderse yirmi kilometre daha yürümesi gerekiyordu. Ayrıca tamamen korunmasızdı cevre yolu.. Villanın duvarlarına geldi.. Sırtını villanın duvarlarına dayadı. O sırada yağmur'un ilk damlası suratına gelmişti. Villanın duvarları iki bucuk metreydi. Yasin sırt çantasının içine sopasını koydu ve villanın duvarlarına koşmaya başladı. Villanın duvarlarına ayakları ile basarak sıçradı ve duvara tutundu. Kendini yukarıya doğru çekti Yasin. Duvardan villanın içine doğru baktı.. Dört beş zombiden başka bir şey yoktu. Oda normaldi. Kendini çekti duvara tırmandı. Duvardan yavaşça aşağıya indi. Zombiler Yasin'i görünce Yasin'e doğru gelmeye başlamışlardı. Yasin çantasından çıkardığı Sopası ile zombilerin ona doğru gelmesini bekliyordu.  Zombilerin gelmesini beklerken Yasin hızlıca koştu ve en öndeki zombinin kafasına vurarak yere serdi. Sopanın ucuna taktığı bıçak ilede zombiyi kafasından deldi. Diğer zombiyede aynısını yaptı. Dört zombiyide kafalarından çivilemişti Yasin..  Yasin villaların ortasına kadar yürümüştü.

Yağmur yağmaya başlamıştı tüm şiddetiyle.  Yasin etrafına baktı. Umutsuz gözlerle. Zombiler birer ikişer belirmeye başladı. Zombilerin sayıları bir anda kalabalıklaşmaya başlamıştı.  Yasin fırsatını bulduğu ilk sokaktan koşarak kaçmaya başladı.. Yasin kaçarken her taraftan zombiler gelmeye devam ediyordu.. Villaların kapısını zorluyor ama hiç biri açılmıyordu. Her taraftan çıkan zombiler Yasin'e doğru gelmeye devam ediyorlardı. Yasin villaların bitişik olduğu bir sokağa girdi. Sokağın sonunda da villa vardı. Sokağın sonundaki villaya doğru koştu. Kapıyı zorluyordu. Fakat kapı çelik kapıydı ve açılmıyordu. Villanın pencereleri hırsızlığa karşı demir korunaklıydı. En önden gelen zombilerden bir kaç tanesini sopa ile vurarak yere düşürmeyi başardı. Ona yaklaşan zombilerin kafasına sopa ile vuruyordu. Fakat arkadan gelen zombiler çok kalabalıktı. Zombiler gelmeye devam ediyorlardı. Yasin yolun sonuna geldiğini düşünüyordu. Yasin çantasından çıkardığı bezi sopasına sardı. Çantadan çıkardığı benzini bezin üzerine döktü. Sopayı yaktı. Zombilerin topluca saldırmasını engelliyordu.. Yağmur yağdığı için zombilerin üzerlerindeki kıyafetleri yakamıyordu Yasin..

Yasin zor durumdaydı.. Yasin için yolun sonuydu artık.. Yasin mücadeleyi bırakmıyordu.. Zombileri elindeki yanan sopa ile savuşturmaya devam ediyordu Yasin. Ter içinde kalmıştı. Zombilerin Dünyasında tek başına savaşmak bir kaç sıfır geride başlatıyordu. Sırtını iyice çelik kapıya dayamıştı. Zombiler ile arasında bir metre mesafe vardı sadece. Sopasında yanan bez artık sönmek üzereydi.. Mücadelesi artık bitmek üzereydi.

Çelik kapı bir anda içeriden açıldı.. Yasin ise içeriye düştü. İçeriye düşer düşmez birileri sırtından tutarak çektiler. Çelik kapı bir anda kapandı.. Ter içinde kalmış Yasin. Yorgunluktan kalkamıyordu bile.

Çelik kapı bir anda açıldığında Yasin kafasını yere çarpmıştı. Kafası çarpınca yere düşmüştü. Bayılmıştı Yasin.. Konuşulanları duyuyordu..

'' Çocuğu şu tarafa yatırın ''

'' Bu çocuk yalnız mı gelmiş ''

'' Kimsesi yok sanırım ''

Gibi laflar geliyordu kulağına.. Yağmurun cama vurmasını hissediyordu. Üşüyordu Yasin. Kıyafetleri çok ıslanmıştı.. Baygın Yasin bir anda uyandı.. Gelmeyin diye bağırıyordu.

Cihangir '' Sakin ol. Güvendesin ''

Yasin '' Nerdeyim ben ''

Cihangir '' Villanın içindesin ''

Yasin '' O kadar mücadele ederken nerdeydiniz ? ''

Cihangir '' Fark etmedik.. ''

'' Bu villayı kullanmıyoruz biz ''

'' Isırıldın mı ? ''

Yasin '' Hayır. Siz beni çekene kadar ısırılmadım ''

Cihangir '' Güzel ''

'' Kimsin ''

'' Nerede oturuyorsun ? ''

Yasin '' Beylikdüzünde oturuyorum ''

'' Babam Beylikdüzü ilk öğretim okulunda öğretmen ''

'' Şubat tatili için kız kardeşimle beraber sakarya ya gitmişlerdi aylar önce ''

'' Bende ortalık durulunca onların yanına giderim dedim ''

'' Yola çıktım ''

'' Sonrasınıda biliyorsun işte. ''

Cihangir '' Seni diğerleri ile tanıştırayım ''

'' Eğer hazırsan ''

Yasin '' Pek tanışacak halde değilim ''

Cihangir '' Sen nasıl istersen ''

'' Ön kapıda yığınla zombi var ''

'' Biz arka kapıdayız ''

'' Gelirsin ''

Yasin kafasının arkasını tuttu. Kafasının arkası kanamıştı. Yastığa yapışmıştı. Bir anda yardım etmediği kız geldi aklına. Bu adamlarda bana yardım etmeseler sonum o güzel komşu kızı gibi olacaktı diye düşündü. Pişmanlık içindeydi Yasin.. Yasin yavaşça ayağa kalktı ve Cihangir'in gösterdiği yerden yürümeye başladı yavaşça.  Adım adım yürüyordu.. Ayakları gerisin geriye gitse de başka çaresi yoktu Yasin'in.. Yeni insanlarla tanışmak pek istemezdi çünkü.  Adımını yavaş yavaş attı ve arka kapıdan çıktı. Gördüklerine inanamıyordu. Kalın duvarlarla örülmüş villalar vardı burada.. Yirmi tane villa. Hepsi birbirine bakıyordu evlerin. Ve üç metreye yakın duvarlar vardı. Bahçesi kocamandı. Yaklaşık yüz elli kişilik kurtulmuş bir grup vardı karşısında..  Yaşlı bir kadın Yasin'e sarıldı. '' Oğlumm '' diyerek. Yasin hiç bir tepki vermiyordu.. Yasin'e sarılmış kadın Yasin'e oğlum diye hitap ediyordu.. Bir sürü şey söylüyordu yaşlı kadın.. Yasin bu anlamadığı ilgiden dolayı çok şaşırmıştı. Yaşlı kadının yanına bir kız geldi. '' Anneanne tamam '' '' O Sezgin amca '' değil diyordu.. Yaşlı kadın birden ağlamaya başladı. Ama ağlaması durmuyordu.. Kız Yasin'e baktı ve '' Siz onun kusuruna bakmayın '' Dedi ve Yaşlı kadın ile birlikte Yasin'in yanından uzaklaştı.

Yasin kendisi ile ilgilenen Cihangir'i gördü.. Cihangir ile selamlaştılar..

Cihangir '' Karnın aç mı ? ''

Yasin '' Evet demeyi çok isterdi '' Fakat yok diyiverdi ''

Cihangir '' Açsındır. Hadi çekinme ye şunları ''

Yasin '' Teşekkürler '' diyebildi sadece..

Cihangir Yasin yemek yerken sohbet ediyorlardı..

Cihangir '' Sakarya'ya nasıl gidecektin buradan ''

Yasin '' Gemi yada kayık ayarlayacağım ''

'' Yada çalacağım ''

'' Onunla karadeniz'e ineceğim ''

'' Oradan da sakarya'ya.. ''

Cihangir '' Güzel fikirmiş ''

'' Aferim yaşına göre güzel bir fikir ''

'' Fakat bir şeyi hesaba katmamışsın ''

'' Bugün havada lodos var ''

'' Mümkün değil gidemezsin ''

Yasin '' Zaten hava kararmayacak mı birazdan ''

Cihangir '' Hayır ''

'' Buraya geldiğinden beri yaklaşık 15 saatir uyuyorsun ''

Yasin '' Anlıyorum ''

'' Yarın hava nasıl olur ''

Cihangir '' Allah kerim Yasin ''

Yağmur dinmesine rağmen havanın griliği devam ediyordu. Bir yandan iki gündür yaşadığı şeyleri sorgularken diğer yandan elindeki yemeği yiyordu Yasin. Aslında gideceği yer çok uzak değildi. Fakat Cihangir'in havada lodos var uyarısı durdurmuştu kendisini.

Üç hafta sonra :

Yasin yeni grubuna alışmıştı. Yasin gidebilmek için yazı bekliyordu. Deniz çok dalgalıydı. Bu dalga denizde gemi kullanmayı bilmeyen biri için çok büyük bir felaket olurdu. Yasin yalnız başına kalmayı tercih ediyor ve kimseyle konuşmuyordu. Cihangir'in seçtiği kişiler ise etrafta keşif yapıyorlardı. Cihangir grubun lideriydi.. Herkese iş bölümünü o veriyordu..  Yasin karşı çıkmadı. Bu Herkes sırayla çıkıp erzak arıyordu çünkü. Yasinde onlarla yaşıyor ise bunu yapması gerekiyordu. Onun yaşında kızlar ve erkeklerde bu görevi üstleniyordu. Ona korkak diyenler olabilirdi. Yasin aslında zombilerden korkmuyordu. Fakat yaşamak istiyordu.. Uzun yıllar..

Cihangir '' Bugün erzak aramaya gidecek ekip '' diye başladı sözüne.. İsim listesini okudu. Listede Yasin'in de ismi vardı.  10 kişilik bu grup ellerinde sopa veya birer adet silahla birlikte erzak aramaya gidecekti. Cihangir'in kaldığı çadırda toplandı bu on kişilik ekip.

Cihangir'in elinde işaretlenmiş bir harita vardı.. Alışveriş merkezlerini ve gıda toptancılarını gösteren bir harita. Kendisinin işaretlediği belliydi bu haritayı. Cihangir'in etrafında toplandı on kişi. Cihangir anlatıyordu ..


Cihangir '' Arkadaşlar gideceğiniz yer. Beylikdüzü ile Silivri arasındaki yer. Sahil yolunu takip ederek ulaşabileceksiniz.  Buradan yürüme mesafesi ile bir saat olabilir. Fakat arabayla on beş dakikaya gidebileceğiniz bir yer. Ön keşif ekibi dün sizin için araştırdı burayı. Yollar temiz.

Cihangir '' Sizleri uyarmak zorundayım ''

'' Fazla meraklı olmayın ''

'' Birbirinizden ayrılmayın ''

'' Isırılan biri olursa da sakın buraya getirmeyin ''

'' Orada işini bitiriyorsunuz ''

'' Hepimiz bu görevin zorluğunu biliyoruz ''

'' Ama yaşamak için direnmeliyiz ''

'' Yaşamak için çalmalıyız ''

'' Devret ve ordu bizi bıraktı gitti ''

'' Sizde biliyorsunuz çocuklar ''

'' Devlette kendimiziz. Orduda ''

'' Hadi göreyim sizleri ''



Yasin ve geri kalan dokuz kişi üç arabaya binerek villalardan uzaklaşıyorlardı. Yasin ilk defa dışarı çıkıyordu. Sandallar ve Motorlu tekneleri gördü. Bir teknenin üzerinde '' Şanslı S '' yazıyordu.. Bu yazıyı daha önce de görmüştü. Nerede görmüştü acaba. Onu düşünüyordu.

Yasin Villaların olduğu yerde bir zombi saldırısı olursa nasıl kurtulurum diye planlar yapıyordu kafasında.. Bir ses planlarını bozdu..

'' Yasin geldik ''

Yasin kafasını kaldırdı ve tellerle cevrili gıda deposuna baktı.. Büyük bir binaydı bu bina.. Binanın dışarısında kimse yoktu. Üç dört tane parketmiş tırdan başka..  Hep birlikte gıda deposuna girdiler. Yasin'in elinde sopadan başka bir şey yoktu. Grup lideri Murat önderliğinde yürüyorlardı. Murat onlardan yaşça büyüktü.  Yavaşça girdiler kapıdan..

Grup lideri siz burada bekleyin dedi .. Önden yürüyen iki kişiye ise '' Siz benle gelin '' Murat elektrikleri açmaya gitmişti. Murat elektrikleri açtı.. İçerisi aydınlanmıştı..  Etrafın temiz olduğunu anladığında Çağırdı Murat geri kalanları .. Etrafta hiç bir zombi gözükmüyordu. Zaten içeride bir leş kokusuda yoktu.. İnsan eti çürüdüğü zaman kötü kokardı.. Murat bunu tecrübe etmiş olacak ki içeride kötü koku olmadığından dolayı kolaylıkla çömezleride içeriye davet etmişti.  Çömezlerden Yasin gibi ilk defa erzak bulmaya gelen bir çocuk vardı. Yasin ile yaşıtlardı. Çocuk korkudan girememişti. Koşarak arabaya saklandı. Korkudan titriyordu. Diğerleri ise çocuğun bu korkaklığına gülüyorlardı. Murat ekibinin bu lakayıt tavrını görünce '' Kesin sesinizi '' diye bağırdı onlara. '' Sizlerinde ilk seferinizi biliyorum '' Çoğunuz altınıza işiyordunuz.. Murat'ın bu çıkışından sonra herkes gülmeyi kesti.

Yasin ağlayan Ali ile arkadaş olmuştu. Ali'ye dostluk elini uzatmıştı Yasin..

Erzakları alıp geri döndüler.. Hiç bir kaza bela olmamıştı. Korkulan olmamıştı Yasin ve diğerleri için. Villalara vardıklarında her şey güzeldi. Yasin'in kafasında ise '' Şanslı S '' yazısını başka nerede gördüğü vardı.. Başkada hiç bir şey onun için umurunda değildi.

Haftalar haftaları kovaladı böyle.. Günler geçiyordu.. İnsanlar hallerinden memnundu.. Yasin ise Sakarya'ya gitmenin hazırlıklarına başlamıştı.

Cihangir '' Yasin bir sorun mu var  ? ''

Yasin '' Evet. Cihangir abi. Ben artık gitmek istiyorum ''

Cihangir '' Havalar biraz daha ısınsın gidersin ''

Yasin '' Hep aynı şeyleri tekrarlıyorsun. Havalar biraz daha ısınsın ''

'' Denizde dalga bitmez ki abi ''

Cihangir '' Söz veriyorum önümüzdeki ay seni ben kendim götüreceğim ''

Yasin '' Söz mü ? ''

Cihangir '' Söz ''

'' Hem yeni bir yer bulduk ''

'' Oradan çıkacak erzaklardan kendine bir kaç hafta yetecek kadar alırsın ''

Yasin '' Tamam abi ''

Yasin ikna olmuşa benziyordu. Cihangir'den istediği sözü almıştı..


Bir hafta sonra ..

Yasin gene gruba seçilmişti. Erzaklar çabuk bitiyordu.. Her hafta bir yere gidiyorlar ve erzak topluyorlardı..  Erzak toplama işini üstlenen Murat'ın en gözde adamı Yasin olmuştu. Yasin gözü kara güçlü ve atikti. Murat'ta böyle bir adam istiyordu kendine. Korkan Ali'de artık alışmıştı. Gene korkuyordu ama hiç olmaz sa kaçmıyordu..

Gene Cihangir'in gönderdiği bir erzak deposuna gelmişlerdi. Erzak deposu olmasının yanı sıra ilaç deposuydu da burası.. Büyük ve geniş bir depoydu. Belki defalarca yanından geçmişti Yasin. Fakat daha önce böyle bir yerin varlığından bile haberi yoktu.

Yavaş ve ağır adımlarla Murat'ın arkasından yürüyordu Yasin. Karanlıktı.. Her zaman olduğu gibi. Jeneratörü çalıştırmak gerekiyor dedi Murat. Yasin'e bir kaç adam al ve Jeneratöre bak dedi..

Yasin '' Sanki amerikan filmi çekiyoruz '' Ne arasın burada jeneratör ''

Murat '' Bir şey mi söyledin ''

Yasin '' Tamam bakıyorum ''


Yasin yanına Ali ve Emre'yi almıştı..  Birlikte hep beraber Bodrum katına inmişlerdi.. Jeneratör arıyorlardı.. Karanlık ve kötü kokan bu yerde tek yardımcıları El fenerleriydi. Jeneratörün yerini bulmuşlardı sonunda.. Jeneratörü çalıştırmaya çalışıyorlardı. Emre bu işlerden anlıyordu az çok. Emre bırakın ben yapayım dedi.  Emre jeneratör ile uğraşıyordu..

Emre uğraşıyordu jeneratör için. Ama bir arpa boyu yol kat edememişti..  Sonunda jeneratörü çalıştırmayı başarmıştı.. Ama çok ses çıkarmıştı Jeneratörü çalıştırırken.. Jeneratörün olduğu tarafta iki kapı vardı. Birinci kapıdan gelmişti Yasin Ali ve Emre.. Sesi duyan zombiler ikinci kapıdan geldiler.. Emre'nin sırtını ısırmıştı bir zombi. Jeneratör çalışır çalışmaz..

Emre acı içinde bağırıyordu.. Yasin Emre'yi ısırın Zombinin kafasına sopayla vurdu. Zombiyi yere sermeyi başarmıştı.. Emre'yi kaldırmaya çalışırlarken sürünerek gelen bir başka zombi Emre'nin ayaklarından tuttuğu gibi baldırını ısırdı.. Emre acı içinde bağırıyordu. Ali ve Yasin ise Emre'yi kurtarmaya çalışıyorlardı. İkinci kapıdan daha fazla zombi gelmeye başladı. Zombilerin geldiğini gören Yasin ve Ali Emre'yi kaderiyle baş başa bırakmaktan başka çareleri yoktu.. Emre bağırıyordu. Yasin ve Ali  göz göze geldi.. Göz göze geldikleri o an. Yasin koşarak uzaklaşmaya başladı bodrum kattan. Ali'de onun peşinden koşuyordu. O sırada Ali'nin kolundan ısırdı zombi. Fakat Ali Yumruk atarak zombiyi geri püskürtmüştü. Ali ve Yasin bodrum katın kapısını kapattılar..

Emre'nin üzerine geliyordu zombiler.. Emre'nin yanağını ısırarak bir parça et aldı bir zombi. Diğer zombi ise dilini kopartıyordu Emre'nin.. Emre'nin bağırmaları ile inliyordu bodrum..  Zombiler Emre'nin suratını karnını boynunu vücudundaki her noktayı ısıra ısıra kopartıyorlar ve büyük bir iştah ile yiyorlardı..

Ali ve Yasin üst kata çıktı. Murat hemen yanlarına geldi..

Murat '' Aşağıda ne oldu ''

Yasin '' Emre başaramadı ''

Murat '' Sizin içinizde ısırılan oldu mu ? ''

Yasin '' Hayır ''

Ali '' Hayır ''


Aylar sonra ilk kaybını vermişti Murat ve ekibi.. Erzakları aldılar fakat hepsi moralsiz ve mutsuzdu.. Gün sonunda onları karşılayacak insanlara Emre'nin öldüğünü kim söyleyecekti.. Kahramanca savaştı hepimizin hayatını kurtardı gibi lafları kim edecekti. Emre ne kahramanca savaştı.. Nede hepsinin hayatını kurtardı. Belki o jeneratörü çalıştırmaya kalkmasalar Emre yaşıyor olacaktı..

Sonunda villalara gelmişlerdi. Emre'nin ailesi dört gözle Emre'nin gelmesini bekliyordu.. Ama arabalardan inmiyordu. Yüzler asıktı.. Emre'nin Eşi '' Emre nerede diye soruyordu herkese '' Hiç kimse cevap vermiyordu..

Emre 'nin çocukları ve eşi ağlamaya başladı.. Emre'nin eşi Murat'ın yakasına yapıştı '' Söz vermiştin ! '' diye bağırıyordu.. O kadar çok bağırıyordu ki bütün her yer Emre'nin eşinin haykırışları ile yankılanıyordu..

Murat '' Kahramanca savaştı. Hepimizi o kurtardı '' diye bir yalan söyledi.. Zombilerden kaçsa bile ısırıldığı için Murat tarafından öldürülecekti Emre.. Ali bu yüzden ısırıldığını saklamıştı..

Ali banyoya gitti. Yarasına baktı. Yarası çok fazla derin değildi. Ama genede sızlıyordu. Güzelce yarasını sardı.. Ölmekten hele ki o korktuğu zombilerden birine dönüşmekten çok korkuyordu.. İlaç deposundan aldığı ilaçları güzelce yuttu. Ağrı kesici. İltihap kurutucu. Antibiyotikleri içiyordu.. Antibiyotiklerden ve vitamin haplarını avuç avuç içiyordu Ali..

Ali birden yere yığıldı.. İçtiği antibiyotiklerden zehirlenmişti.. Artık akşam olmuştu villada.. Ali zombi olarak tekrar dirildi. Ali odasında ölü gibi yatıyordu.. Ali'nin abisi geldi odaya. '' Ali Ali '' diye seslendi.. Fakat Ali cevap vermiyordu.. Kusmuştu Ali. Ali'nin abisi bağırdı '' Anne yardım et '' diye.. Ali gözünü açtı ve Abisini kendine doğru çekti ve boğazından ısırıverdi. Ali'nin Annesi ne var ne yapıyorsunuz diye bağırıyordu üst kata doğru çıkarak.. Her zaman olduğu gibi abi kardeşin kavga ettiğini sanıyordu..  Annesi yavaş yavaş söylene söylene yukarıya çıktı. Ali'nin çömelmiş bir şey yediğini zannediyordu. Ali'nin omuzuna dokundu.  Ali birden arkasını döndü. Ali'nin suratı bembeyaz ve gözleri bembeyaz olmuş. Ağzında ise kan vardı..  Ali'nin annesi bir anda dona kalmıştı. Ali yavaşça ayağa kalktı ve Annesinin kolunu ısırdı. Ali Annesinin kolundan kopardığı parçayı yerken Annesi bir anda kaçmaya başladı.. Aşağıya doğru panik içinde iniverdi.. Bir yandan ağlıyor bir yandan ise kaçıyordu..  Geleneksel olarak erzağın geldiği günün akşamı eğlence yapılıyordu. Emre'nin kaybında bile bu devam etti.   Sesten dolayı diğer zombilerde kapıya dayanmıştı.. Kapıyı çarpıyorlardı.. Ali'nin Annesinin bağırmalarını kimse duymuyordu bile. Ali'nin Annesi panik yaptı ve Yasin'in kurtarıldığı kapıyı bir anda açıverdi. Karşısında yüzlerce zombiyi bir anda gören Ali'nin Annesi donmuştu. Zombiler kapıdan içeriye girerek Ali'nin annesini ısırmaya çoktan başlamışlardı bile.  Zombiler Ali'nin annesini paramparça edip geçtiler kapıdan. Sese doğru yönelmişlerdi. Zombiler villanın kapısından geçerek insanların eğlendiği bahçeye yürümeye başladılar..

Kalabalık zombi sürüsü önüne gelen insanı ısırıyordu.. Bir anda müzik kesildi.. Ellerine aldıkları silahlar ile ateş etmeye başladı Murat Cihangir ve diğerleri. Fakat zombiler çok kalabalıktı.  Yasin Zombilerin çok kalabalık olduğunu gördü.. Kapıya doğru koşmaya başladı. Kapının anahtarı Cihangirde ve Murattaydı..  Yasin koşarak Murat'ın yanına gitti.

Murat '' iyi buradasın şuradan bir silah al kendine ''

Yasin '' Dışarının anahtarını ver çıkalım buradan ''

'' Her yer zombi kaynıyor ''

Murat '' Korkak gibi kaçacak mıyız ''

Yasin '' Pisi pisine ölmekten se evet kaçacağız ''


Yasin Murat'ın gösterdiği yerden bir adet Ak-47 silah aldı. Murat kendine zula yapmıştı.. Ak-47 ile ateş ediyordu Yasin Zombilere bir yandan da Murat'ı ikna etmeye çalışıyordu.. Bu sırada Cihangir'in zombiler tarafından ısırıldığını gördü. Anahtarlar Cihangir'in kayışından sallanıyordu.. Yasin Cihangir'e doğru yöneldi. Murat '' Yerinde kal Yasin '' diye bağırsa da Yasin onu dinlemiyordu.. Yasin Cihangir'in etrafına toplanan beş zombiyi de ateş ederek öldürdü. Son kurşunuda Cihangir'in kafasına sıkmıştı. Cihangir'in pantolonundan anahtarları aldığı gibi çıkış kapısına yöneldi. Murat '' Geri dön Yasin '' diye bağırırken bir zombi Murat'ı kolundan ısırdı.. Murat zombiye bir yumruk atarak yere serdi. Silahı ile ateşledi. Murat'ta Yasin'in peşinden koşmaya başladı..

Zombiler kadın kız çoluk çocuk demeden ısırmaya yemeğe devam ediyorlardı. Bir yıl önce burada neşeden eğlenceden başka bir şeye sahip olmayan bu villalarda kan ve acıdan başka hiç bir şey yoktu şu anda..

Yasin yüz metre ilerdeki tekneye atıverdi kendini .. iskeleye bağlı teknenin İplerini çözüyordu.. Murat'ın sesi geldi '' benide bekle '' Yasin onuda bekliyordu..  Muratta gelince Teknenin iplerini çözdü.. Murat'ın kolundan kan geliyordu.. Yasin '' Bu ne '' diye sordu.. Murat ise '' Sadece bir sıyrık '' diyiverdi..
Yasin '' Peki ''

'' Tekne kullanmayı biliyorsan banada gösterir misin ? ''

Murat '' Tamam ''

Murat Yasin'e tekne nasıl kullanılır göstermişti.. Murat kendisini yorgun hissettiğini ve aşağıya inip dinlenmek istediğini söyledi. Yasin buna karşı çıkmadı tamam diyiverdi sadece..

Murat on dakika sonra aşağıdan çıkıp geldi..

Murat '' Bunlar ne ''

Yasin '' Neyler ''

Murat '' Bu erzaklar ''

Yasin '' Hepsi bizim ''

Murat '' Sen bizden erzak mı çaldın ''

Yasin '' Sakin ol ''

'' Anlatayım ''

'' Otur şöyle ''

Murat '' Tamam ''

'' İyi bir açıklaman olmalı umarım ''


Yasin '' Seninle ilk kez erzak bulmaya gittiğimizde bu tekneyi gördüm. Üzerinde '' Şanslı S '' yazıyordu.. Ama bu yazıyı daha öncede görmüştüm.. Bunu düşündüm.. Sonunda bir villanın paspasında yazıyordu aynı yazı. '' Şanslı S '' O villada beni kurtardığınız villaydı. Ali ile konuştum. Teknenin kendilerine ait olduğunu söyledi. Ali ile arkadaşlık kurup gizlice teknenin anahtarlarını aldım..

Sonra sen ve Cihangir içkiye düşkün insanlardınız. Sizinle oturup içiyormuş gibi yapıyordum. Ve siz hiç fark etmiyordunuz bile. İkinizinde sızdığınıza emin olduğumda '' Şanslı S '' e taşıyabileceğim kadar erzak getirip bırakıyordum ..

Murat '' Neden kaçmaya çalışmadın ''

Yasin '' Çünkü bu lanet olası tekneyi kullanmayı bilmiyorum ''

Murat '' Şimdi öğrendin ''

Yasin '' Evet.. Senin sayende ''

Murat yavaşça silahına doğru götürmüştü elini..

Murat '' Benim ısırılmış isem ne olacak ''

Yasin '' Kuralları sen koydun ''

'' Seni öldürmek zorundayım biliyorsun ''

Murat '' Sadece bir ısırık ''

'' Bana ne yapabilir ki ''

Yasin '' Senden öncekilerde aynısını söylemişti ''

Murat bir anda silahını Yasin'e doğrultu..

Murat '' Üzgünüm.. Şanslısın ama bu kadarı fazla.. Bu bir ısırık.. Sürekli koluma bakıyorsun.. Kuşkulandırdın beni. Sana güvenmiyorum.. Her zombi ısırığında insanlar zombiye dönüşecekler diye bir kaide yok. Uyuduğum an sıkacaksın kafama biliyorum..  ''

'' Yaşamak için herkesi öldürürüm ''

Murat tetiğe dokundu.. Ama silahta mermi yoktu..

Yasin '' Üzgünüm.. ''

Yasin elinde tuttuğu Ak -47 model silahını Murat'a doğrultu.

'' Yatmaya gittiğinde seni öldürmeyecektim ''

'' Evet zombiler tarafından ısırıldığını tahmin ediyordum ''

'' Ama bekleyecektim ''

Murat bir anda oturduğu yerden fırladı ve Yasin'in üzerine atladı. Yasin ile birlikte yere düştüler. O sırada silah ateş aldı.. Murat vurulmuştu.. Yasin Murat'ı üzerinden aldı.. Murat can çekişiyordu.. Yasin İçeriden getirdiği bir yastıkla Murat'ın kafasına sıktı.. Sonrada Murat'ı denize attı..

Yasin gemi ile sakarya ya gitmeye çalışıyordu.. Boğazı geçerken bir anda tekne arıza yapmıştı. Akıntı onu karadenize doğru sürüklüyordu.. Tekne konusunda pek tecrübesi olmayan Yasin kendi başına hayatta kalmaya çalışıyordu.. Kaptan köşkündeki dolapları araştırırken bir anda işaret fişeği buldu. İşaret fişeğini kullanmaya başladı.. Bir yandan da teknenin telsizi ile yardım istiyordu..

Sonunda yardım çağrısına cevap gelmişti..

Ben Adrenalin Tim Çavuşu Sansar ..

Bende Yasin.. Karadeniz'e doğru giderken teknem bozuldu ve boğazın tam ortasındayım. Akıntı beni karadenize doğru atıyor ama motor olmayınca bir halta yaramayacak..

Sansar '' Şu anda dürbünle boğaza bakıyorum ''

'' Hangi tekne senin ''

Yasin '' Beyaz olan. Üzerinde Şanslı S yazan tekne ''

Sansar '' O teknemi .. Yat oğlum o ''

Yasin '' Komutanım bilmiyorum o kadarını. Kurtaracak mısınız beni ? ''

Sansar '' O Yatta kaç kişisiniz ? ''

Yasin '' Sadece ben varım ''

Sansar '' Ailen ? ''

Yasin '' Onlar sakaryadalar. ''

'' Onların yanına gitmek için yola çıkmıştım ''

Sansar '' Bekle seni almaya geliyorum ''

Yasin '' Teşekkürler ''

Sansar Ölüm Meleği'nin odasına girdi. Selamını verdi.

Sansar '' Komutanım. 17-18 Yaşlarında bir çocuk güzel bir yatta mahsur kalmış ''

'' Kurtarılmayı bekliyor ''

'' Ne emredersiniz ''

Ölüm Meleği '' Timlerden birine söyle çocuğu alıp getirsinler ''

'' Sen gitme tuzak olabilir ''

Sansar '' Emredersiniz ''

Ölüm Meleği '' Çocuğu kurtarınca da bana getirin ''

'' Bunca zaman nasıl hayatta kalmış bi konuşalım ''

Sansar '' Sonra komutanım. Diğer kurtulanların yanına eğitime mi göndereceğiz ''

Ölüm Meleği '' Gelsinde bakarız ''


Yasin '' Şanslı S '' ten kurtulmuştu. Sansar onu Ölüm Meleği'nin yanına götürdü. Yasin Elini uzattı Ölüm Meleği'ne.. Ölüm Meleği'de ona.. Tokalaştılar..

Yasin '' Ben Yasin ''

Ölüm Meleği '' Bende Üs Teğmen Ölüm Meleği ''

Yasin '' Memnun oldum komutanım ''

Ölüm Meleği '' Bunlarda Asit , Tuncay ve Sansar ''

Yasin hepsiyle tokalaştı. Yasin bir kaç saat başından geçenleri anlattı. Ölüm Meleği Yasin'in kafasının çalıştığını anlamıştı. Yasin yalan söylemiyor rol yapmıyordu.. Ölüm Meleği Sansar'a emrini verdi. Adrenalin timleri ile eğitime başlasın.. Ölüm Meleği Yasin'e söz vermişti. Eğer Yasin'in ailesi hayattaysa Ölüm Meleği onları kurtaracaktı..


58. Bölüme Katkılarından Dolayı Yasin Erol'a Teşekkür Ederiz..