uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

21 Haziran 2014 Cumartesi

68. Bölüm '' Bazen Kötü Şeyler Olur ''



Oğuzhan Akkurt ve arkadaşlarına teşekkür ederiz..

İyi yada kötü bir oyun yoktur.. İyi yada kötü bir film veya dizide yoktur. Algınız hangi oyunu seçer ise onu oynarsınız. Algınız hangi diziyi veya filmi seçerse onu izlersiniz. Bizlere istedikleri oyunu oynatıyorlar bizlere istedikleri diziyi izlettiriyorlar bizlere istedikleri filmleri seyrettiriyorlar geyiğine girmeyeceğim. Çünkü biz istedikten sonra bize kimse hiç bir şey yapamaz. Fakat istedikleri diziyi ve filmi çekiyorlar. istedikleri oyunu yapıyorlar.

Tıpkı şu anda benim istediğim yazıyı okuduğun gibi..

Kaçımız izlediğimiz dizide olmayı hayal etmedi. Kaçımız izlediğimiz bir filmin gerçek olmasını dilemedi ? kaçımız oynadığımız bir oyunun bir parçası olmak istemedi ?

Aslında onları istememizin bir tek nedeni var. Kusursuz bir kurgu ile oluşması. Oyunlarda save ve load olmadığını düşünsenize bir kez. Aynı bölümü tekrar tekrar oynadığınızı ? Ne kadar da itici değil mi ? Oyunun ne kadar güzel olduğu değil , Save ve Load oynatır bize bu oyunu.

İleride hata yaparsak diye save yapar garanti altına alırız. Sonra ise load yaparak oyunu tekrar başa alırız..

Ama Zombilerin Dünyası'nda Save ve Load yoktur.. Hata yapan ölür..  

Bazen kötü şeyler olur..

Kapıkule sınırı günlerdir çok hareketli günler geçiriyordu.. Zombilerin avrupada aniden yayılmasından sonra hükümet alarma geçmişti. Sınırda nöbet tutan askerlerin sayısında büyük bir artış olmuştu.  Çevrede ne kadar askeri birlik var ise sınıra intikal etmişti.

Türkiye Devleti Bulgaristandan ve Yunanistandan artık haber alamıyordu..

Edirne Kapı sınırından on kilometre ileride bulgaristan topraklarında kamp yapıyordu kırmızı takım.  Yol üstüne yerleşmişti.

Kırmızı takım ilk tehlikeye karşı gardını almıştı. Santrancın ilk piyonu kırmızı takım olmuştu.

Yoldan konvoylar halinde arabaların geldiğini görmüştü kırmızı takım.

Askeri konvoyu durdurdular..

Oğuzhan '' Bunlar Alfa-Star B ''
'' Avrupadan geliyorlar ''
'' Karargaha haber verin ''
Asker '' Emredersiniz Çavuş ''

Oğuzhan '' Emredin Komutanım '' diye bağırdı..
Argo '' Nasılsın Asker ''
Oğuzhan '' Sağol ''
Argo '' Avrupadan aldığımız sağlıklı insanları buraya getiriyoruz ''
'' Geçmemize izin ver Asker ''
Oğuzhan '' Üzgünüm Komutanım. Geçiş izniniz olmadan sizi buradan geçiremem ''
Argo '' Lanet olası bir savaştayız. Anlıyor musun ? ''
'' Herkes birbirini ısırarak yemeğe çalışıyor Anlıyor musun ? ''
'' Ben Türk Askeriyim Bunuda anlıyor musun ? ''
'' Ben Alfa-Star Askeriyim bunuda anlıyor musun ? ''
'' Geçmeme izin ver asker ! ''
'' Bu bir emirdir. Uzun yoldan geldim. Yorgunum ''
Oğuzhan '' Karargahtan haber bekliyorum ''
'' Eğer ki geçsinler diye bir emir gelirse geçersiniz ''
'' Gelmez isede geçemezsiniz. Üzgünüm ''
Argo '' Beyefendi ve lanet inatçı askerleri ''
'' Tamam bekliyorum ''
'' Burada kaç sivil ve asker olduğu yazıyor ''
'' Onlarıda söylersin ''

Argo yavaş adımlar ile arabasına doğru yürüyordu.. Şeytan koşarak yanına geldi.

Şeytan '' Komutanım emredin tarayalım hepsini ''
Argo '' Taramak çözüm değil ''
'' Beyefendi zaten geçmemizi onaylayacak ''
'' Biraz bekleyeceğiz ''
'' Ne kadar fazla insan o kadar zombi demek Şeytan ''
Şeytan '' Emredersiniz ''


Oğuzhan '' Tam bir göt ''
Harun '' Kim ki o ? ''
Oğuzhan '' Alfa-Star Argo ''
'' Çok havalı ve şerefsiz biri ''
'' Türkiye de barınamayacak kadar şerefsiz ''
'' Sebastian anasını sikti bunun. Öldürecekti de Beyefendi korudu iti ''
Harun '' Boşver kanka biz verilen emri uygulayalım ''
Oğuzhan '' Verilen emir umurumda olmasa beynini asfalta yapıştırmıştım şimdi. ''

Alfa-Star B arabalarına oturmuş sakin ve sabırlı bir şekilde bekliyorlardı. İçleri tamamen virüslü sivil halk ise zombilerden kurtulduğunu sanıyordu..

Yarım saat sonra

Oğuzhan Argo'nun yanına doğru geldi.. '' Geçebilirsiniz '' diyerek Argo ve ekibine yolu açtı.. Argo ise gülümseyerek '' Görüşürüz Asker '' demekle yetindi..

Oğuzhan arkalarından bakarken '' Orospu Çocupu '' diyordu sesli bir şekilde..


Ertesi Gece yarısı ..

Oğuzhan çadırında yatıyordu.. Tavşan uykusundaydı.. Siren seslerine birden uyandı.. Sirenler o kadar kuvvetli çalıyorduki askerlerin tüylerini diken diken ediyordu..

Oğuzhan yataktan kalktı ve hemen silahlarını donandı.. Çadırdan içeriye Can girdi.. Oğuzhan '' Ne oluyor '' dedi şaşkın bir yüz ifadesi ile.. Can ise '' Kapı Kule yanıyor '' diye cevap verdi..
Oğuzhan '' Nasıl olur '' dedikten sonra çadırdan koşarak dışarıya çıktı. Bütün askerler arabalara binmeye ve Edirne Kapıya doğru hareket etmeye hazırlanıyorlardı. Askeri jeeplerden bir tanesinede Oğuzhan İlhami Harun ve Can binmişlerdi..

Oğuzhan'ında mensubu olduğu kırmızı takım Kapı Kule'ye doğru hareket ediyordu. Kapı Kule alev alev yanıyordu..

Hızlı bir şekilde arabayı kullanıyordu Harun. O kadar hızlı kullanıyordu ki gözü hiç bir şey görmüyordu.. Kapıkuleye tam geldikleri sırada bir araba çıktı önlerine. Zombilerden kaçan bir askerdi bu.. Kolundan ısırılmış ve kan kaybeden bir askerdi. Harun refleks olarak arabayı sağ tarafa doğru çekti fakat diğer arabanın sol farı ile çarpıştılar. İçinde Oğuzhan'ın da bulunduğu araba yoldan çıkarak Yedi takla attı.

Askeri Jeep ters dönmüş şekilde durmuştu.. Arabanın tekerlekleri hala dönüyordu.. Arabanın farları hala yanıyordu.. İçerideki dört asker ise ölmüştü..



O sırada Kapı Kule ..

Zombiler her taraftan çıkmaya başlamışlardı..  Isırılmayan askerler bile zombiye dönüşmüş ve etrafındaki canlı etleri ısırmaya başlamışlardı..

Asker '' Lanet olsun her yerdeler ''
'' El Bombası '' diye bağırdıktan sonra pimi çekti tam atacakken elini bir zombi kaptı ve ısırmaya başladı. El bombası yere düştü.. Asker '' Hayır '' derken bir anda el bombası patladı.. Asker ve Zombi birlikte paramparça olmuşlardı..

Teğmen çil yavrusu gibi dağılan askerleri bir araya toplamaya çalışıyordu.. Teğmen bağırıyordu '' Benimle kalın '' Yerlerinizi kaybetmeyin '' Bu bağırmalar dahi yetmiyordu askerleri bir arada toplamaya.. Birden bir zombi yaklaştı. Teğmen Zombi'ye ateş etmeye başladı. Göğsüne kalbine isabet eden mermiler sadece zombiyi yavaşlatmıştı. Birden ısırmaya başladı Teğmen kanlar içinde yere düşüyordu..

'' Albayım Güvenlik nedeni ile gitmeliyiz ''
Albay '' Askerlerimi burada bırakamam ''
'' Siz yaşamazsanız kimse kalmayacak ''

Albayı ve yanındakileri alarak araştırma merkezinden dışarıya çıktı.. Dışarıda tam bir kaos hakimdi. Albay dışarıya çıktığında gözlerine inanamamıştı. Albaya eşlik eden gruba bir anda zombiler saldırdı. Günlerdir yemek yememiş aslan sürüsü gibi askerlere zombiler saldırıyordu. Albayın yaveri ''komutanım siz burada kalın ben yolu açıyorum'' dedi. Yanına askerlerini alarak zombilerin üzerine doğru yürüdü. Bilgisizlikten kaynaklı zombilerin kafasına ateş etmek yerine rastgele vücutlarına ateş ediyordu , bu sadece zombileri yavaşlatıyordu. Zombiler daha fazla hırslanarak Albayın askerlerini de öldürdüler. Albay kapının önünde tek başına kalmıştı. Albayın önüne kendi yaveri zombiye dönüşmüş olarak çıktı. Hayatı boyunca tek görevi Albayı korumak olan yaver artık Albayı taze bir et parçası olarak görüyordu. Albay belindeki silahı çıkartarak yavere ateş etti. Fakat yaver Albayın üzerine gelmeye devam ediyordu. Karargahtan çıkan bir el Albayı içeriye doğru çekerek kapıyı kapattı. Zombiye dönüşmüş yaver camı yumrukluyordu. Birden kepenkler kapandı.

Doktor Sinem ''Komutanım yardımın gelmesini beklemeliyiz ''
Albay '' Tamam'' dedi üzgün bir ses tonuyla.

Arabanın farları yavaş yavaş sönmeye başlamıştı artık..

Telsizin sesiyle uyandı Oğuzhan.. Albay telsizden yardım çağrısı yapıyordu. Arabanın yaptığı kazayla Oğuzhan'ın canı çok acıyordu. Oğuzhan güç bela telsizi aldı.

Oğuzhan '' Komutanım ben kırmızı takımdan Oğuzhan muhtemelen beni hatırlamazsınız''
''Kapıkuleye gelirken kaza yaptık''
'' Takımımın nerede olduğunu bilmiyorum ''
'' Arabada dört kişiyiz ''
'' Diğerlerinin sağlık durumunu şu anda bilmiyorum ''
Albay '' Kaza yapmana sevindim.. ''
'' Burada kontrolü kaybettik ''
'' Herkes öldü yada zombiye dönüştü ''
'' Kırmızı takım da buna dahil ''
'' Burada iki doktor ben ve dört tane çocukla mahsur kaldık ''
'' Bizi buradan kurtarabilecek misin ? ''
'' Sağlığın ne durumda ? ''
Oğuzhan '' Komutanım denerim. Şu anda neredesiniz ? ''
Albay '' Karargah hastanesindeyiz ''
Oğuzhan '' Anlaşıldı komutanım ''
'' Telsizim açık. sizinde açık olsun. Size ulaşmaya çalışacağım ''
Albay '' Ben telsizden sana ulaşmam ses olmasın diye. Bu zombiler sese duyarlı. Ses yapmamaya çalış ''
'' Bir bilgi daha zombileri öldürmek zorunda kalırsan kafalarına ateş et. ''
'' Doktor Sinem öyle söyledi. Yoksa ölmüyorlar ''
Oğuzhan '' Emredersiniz komutanım ''

Oğuzhan telsizi kapattı. Yanında bulunan üç arkadaşıda ağrılı bir şekilde kendilerine gelmişlerdi. Güç bela ters dönmüş jeep'in içinden çıktılar. Gördükleri manzara karşısında gözlerine inanamıyorlardı. Kapıkule yerle bir olmuş gibiydi sanki.

Harun '' Albayı ve yanındakileri kurtarmayı düşünmüyorsun değil mi? ''
Oğuzhan '' Onları kurtarmak zorundayım''
Harun '' Saçmalama onlar çoktan öldü. Bu cehennemden kaçıp kurtulalım ''
Oğuzhan '' Gelseniz de gelmeseniz de emri yerine getirmek zorundayım ''
''Siz bilirsiniz''

Oğuzhan silahlarını alarak Kapıkule'ye doğru yürümeye başladı. Can ve İlhan'da Oğuzhanı takip ediyordu. Harun arkalarından bakıyordu.  Harun'' Lanet olsun '' diyerek onlara katıldı.

Sessiz bir şekilde Oğuzhan ve arkadaşları hastaneye doğru ilerlediler. Hastanenin arkasındaki pencereden içeriye girdiler. Hastaneye gelirken o kadar sessizlerdi ki kuşlar dahi Ohuzhan ve arkadaşlarını duymamıştı. İçeri girdikten sonra Oğuzhan ve arkadaşları Albayı buldu.

Albay '' Hoşgeldiniz beyler''
''Doktorlar ve hastalarla birlikte buradan çıkmalıyız''
''yeterince yemek ve su yok''
''En fazla bir hafta yeter''
Oğuzhan '' Nereye gideceğiz komutanım''
Albay '' Doktor Sinemin dediğine göre bu hastalardan bir tanesinin kanı zombi virüsüne karşı dirençli''
''Bu hastayı Ankaraya ne pahasına olursa olsun götürmeliyiz''
Oğuzhan '' Emredersiniz komutanım''

iki Gün Sonra...

Oğuzhan ve arkadaşları kazanın neden olduğu yara ve acıyı atlatmışlar ve toparlanmışlardı. Bir araç bulacaklar ve en kısa zamanda Ankaraya doğru yola çıkacaklardı. Oğuzhan geldikleri pencereden atladı ve onları götürebilecek bir araba bulmak için hızla harekete geçti. Oğuzhan sonunda on kişilik bir askeri araç bulmuştu.
Telsizden ''Arabayı buldum. Ön kapıya doğru gelin '' dedi.
Aracı ön kapıya getirmişti.
Albay Hastanenin kepenklerini açtı. Kepenklerin açılmasından çıkan sesleri zombiler farketti.
Zombiler sese doğru gelirken hastane içindeki insanlar ise araca doğru hareket ettiler. Zombilerin yaklaştığını gören Oğuzhan arabadan inerek zombilere ateş etmeye başladı. Zombilerin kafalarına ateş etmeye çalışıyordu. Bunda da başarılı oluyordu. Fakat zombilerin sayısı çok fazlaydı. Herkez güvenli bir şekilde arabaya bindikten sonra Albay karargahtan çıktı. Bu sırada hastanenin arka tarafına gelen bir zombi Albayı yakaladı ve ısırmaya başladı. Albaydan fışkıran kanlar Oğuzhan'a ve arabaya kadar gelmişti. Oğuzhan önce Albayi ısıran zombiyi vurdu sonra ise Albayın yanına koşarak Albayı yerden kaldırdı. Zombi Albayın boynundan büyük bir parçayı koparmıştı. Albay boynunu tutuyordu. Güç bela arabaya doğru yürüdüler. Tam arabaya binecekken Albay yere düştü. Albay yerde titriyordu. Albay orda son nefesini verirken Doktor Sinem ''Albay için yapılacak tek şey dua etmek gidelim asker''  dedi.
Oğuzhan çaresiz bir şekilde Albaya bakarken arabanın kaportasına vurarak arabaya bindi ve gaza basarak oradan uzaklaştılar.

Araba ile ilerliyorlardı.. Arabadakilerin hiç birinin ağızını bıçak açmıyordu.. Etrafta zombiler kan ve göz yaşından hiç bir şey yoktu.. Yavaş ve temkinli bir şekilde arabayı kullanıyordu Oğuzhan.. Radyoyu açtı Oğuzhan.. Radyoda cızırtı-dan başka hiç bir şey yoktu..

Oğuzhan ana yoldan ilerlemeye devam ederken benzin ışığının yandığını gördü.. İçindeki endişe bir kat daha artmıştı fakat kimseye belli etmemeye çalışıyordu..

Doktor Sinem '' Durmalıyız '' dedi..
Oğuzhan '' Neden '' diye cevap verdi..
Doktor Sinem '' Biraz mola vermeliyiz ''
Oğuzhan '' Şu anda duramayız. Burada duracak bir yer yok ''
Doktor Sinem '' Sana durmalıyız diyorsam durmalısın Asker ''
Oğuzhan '' Ağır ol bakalım Doktor Hanım ''
'' Burada emirleri ben veriyorum sen değil ''
'' Ben durulmayacak demiyorsan durulmayacak ''
Doktor Sinem '' Nasıl durulmayacak. Sana emrediyorum Asker ''
Oğuzhan '' Burada emirleri ben veriyorum Doktor Hanım. Benim canımı sıkma. Senin kanın değil şuradaki sivilin kanı önemli ''
Doktor Sinem '' Lanet olası askerler ve onların silahları ''
Oğuzhan '' Önümüzdeki ilk benzin istasyonunda duracağız ''
'' Benzin bitmek üzere zaten ''
'' Ama daha fazla komutan vari konuşmalara devam edersen bu istasyon senin için son durak olur ''

On kilometre ileride benzin istasyonunda durdular. Oğuzhan arkasına dönerek '' Ben demeden kimse arabadan inmiyor '' dedi ve arabadan indi.. Oğuzhan arabadan indiğinde Harun Can ve İlhami'de arabadan inmişlerdi..

Oğuzhan '' Bu doktor'dan hiç hoşlanmadım ''
'' Gözünüz üstünüzde olsun ''
Can '' Tamam ''
Oğuzhan '' Ben içeriyi kontrol edeyim ''
'' Sizde benzini doldurun ''
Can '' Bende seninle geliyorum ''
Oğuzhan '' Gel ''

Harun ve İlhami arabanın başında kalırlarken Can ve Oğuzhan ise benzin istasyonunun marketine doğru yürüyorlardı.. Benzin istasyonundan içeriye girdiler..

Can '' Kimse var mı ? '' diye bağırdı bir kaç kere.. Oğuzhan '' Ne yapıyorsun , Zombileri mi ayaklandırmaya çalışıyorsun ? '' dedi.. Can ise '' Kanka zombileri değil insan var mı yok mu ? diye kontrol etmeye çalışyorum.. '' diye cevap verdi. Oğuzhan '' Burada insan olsa kapıları açık bırakır mı ? '' diyerek güldü..

Can ve Oğuzhan etrafı kontrol ettiler.. Etraf temizdi.. Can ve Oğuzhan arabaya doğru dönerek Doktor ve hastalarına etrafın temiz olduğunu söylediler..
Doktor Sinem ve hastalar dışarıya çıkarak lavobayo doğru gittiler.. Birden Lavobodan bir çığlık geldi.. Oğuzhan lavoboyada doğru koştu.. Lavobaya daldığında ölmüş bir kadınla karşı karşıya gelmişdi. Polis memuru Kadın kafasına sıkmıştı.. Etrafta ise zombi leşleri yatıyordu..

Doktor Sinem '' Aferin komutan.. Benzinliği çok güzel kontrol ediyorsunuz '' diyerek benzinlikten dışarıya çıktı. Oğuzhan ise '' Lanet olsun '' diyerek dışarıya çıktı.. Arabaya bindikleri gibi ilerlemeye devam ettiler. İstanbul'un bir ucundan bir ucuna Zombilerin Dünyasında geçmek tahmininden daha zordu. Bıkmadan usanmadan ilerlemeye devam ediyorlardı. Emniyet şeridinden ilerliyorlardı.  Pedik'e kadar gelmişlerdi. Pendik'te yol tıkalıydı. Arabayla geçmelerinin imkanı yoktu. Oğuzhan arabayı durdurdu.

Doktor Sinem '' Arabadan inip yürümeyi düşünmüyorsun değil mi Oğuzhan?''
Oğuzhan'' Başka bir çaremiz mi var?''
'' Bunca yol geldikGeriye doğru döndüğümüzde bir çıkıştan çıkınca oranın kapanmadığını nereden bileceğiz?''
'' Sen burada istersen kalabilirsin''
'' Ben , adamlarım ve bağışıklığı olan arkadaş gidiyoruz ''
'' Sen istersen gel istersen gelme ''

Oğuzhan bu laftan sonra arabadan indi.. Arabadan Can İlhami Harun ve Bağışıklığı olan Pınar'da arabadan inmişti. Pınar zombilerden o kadar çok korkuyordu-ki onu en iyi askerlerin koruyabileceğine inanıyordu..

Doktor Sinem 'e bakıyordu diğer hastalar.. Bizde inelim dercesine Doktor Sinem '' lanet olsun '' dedikten sonra arabadan indi.. O ve diğerleride Askerleri takip ediyorlardı..

Yürümeye başladılar. Bariyerlerin arkasından yürüyorlardı. Yağmur damlaları yeryüzünü temizlemek için yağmaya başlamıştı.. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlaması çok fazla sürmedi..

Doktor Sinem '' Siz alışkın olabilirsiniz fakat biz alışkın değiliz ''
'' Yağmurda yürümeye ''
'' Lütfen rica ediyorum yağmur dinince yürümeye devam edelim ''
Oğuzhan '' Zombiler kokumuza gelmez işte daha ne istiyorsunuz ''
'' Bir yer bulunca sığınırız ''

Dört saate yakın sağnak yağan yağmurun altında yürüdüler.. Sonunda Otobandaki Mehmetcik tesislerine gelmişlerdi.. Mehmetçik tesisleri zombiler ile kaynıyordu.. Güneş batmak üzereydi.. Güneş zaten bulutlardan dolayı etkisini gösteremiyordu..

Oğuzhan '' Siz burada bekleyin '' dedikten sonra  Harun İlhami ve Can  ile birlikte Mehmetçik tesislerine doğru yürümeye başladılar.. Ellerindeki silahlar ile ateş ediyorlardı zombilere. Zombiler birer ikişer yere düşüyordu.. Mehmetçik tesislerini tamamen zombilerden temizlemişlerdi..  Mehmetçik tesislerinde bir hafta kaldılar. Artık yola çıkma vaktiydi.
Oradan Sabiha gökçen hava alanına geçip Ankara'ya gitmenin en kestirme yolu hava yolunu kullanarak kaçmanın planlarını yapıyorlardı.

Yürüyerek Sabiha Gökçen'e doğru ilerlemeye başladılar. Çok fazla ev olmaması geniş yollar onlar için bir avantajdı veya onlar avantaj olduğunu düşünüyorlardı. Sabiha gökçen hava alanı uzaktan görünüyordu. Tek geçmeleri gereken bir mahalleydi.
En öndem Harun ve Oğuzhan gidiyorlardı.. İkiside çok temkinliydi.. Büyük bir caddeden geçeceklerdi..  Zombiler birden belirmeye başladı.. Her taraftan zombiler geliyordu. Oğuzhan Can İlhami ve Harun ateş ediyorlardı. Fakat zombiler çok kalabalıktı.. Evlerin aralarından zombiler çıkmaya devam ediyorlardı.. Yaklaşan zombilerden teki Harunun boynunu ısırıyordu. Harun canı okadar çok yanmıştı ki silahıyla ateş etmeye devam etti. Silahından çıkan mermilerden biri İlhami'nin sağ omzunu parçalayarak çıktı ve bir zombinin karnına saplandı. İlhami merminin etkisiyle yere düştü. Yere düşen İlhami'nin üzerine zombiler üşüştü. İlhamiyi ısırarak parçalamaya başladılar. İlhaminin bağırışları gökyüzünde yankılanıyordu. Hastalardan biri gruptan ayrılarak koşarak kaçmaya başladı. Çıkmaz bir sokağa girdi. Zombiler ise peşinden geliyordu. Sokağın çıkmaz olduğunu anladığı an onun için çok geçti. Zombiler birden yakaladı  Zombilerden teki kolunu ısırırken birden yere düştü. Başka bir zombi ayağını parçalıyor bir zombi ise yanağını ısırmıştı. iki zombi ise karnını parçalamaya başlamıştı bile. Ağzından kanlar yere doğru akıyordu. bağırsaklarına kadar zombiler parçalıyordu.

Zombiler her tarafı kuşatmıştı. Oğuzhan çaresizdi. Zombiler birer ikişer herkesi yemeye başlamışlardı. Bu planın iyi bir plan olmadığını anladığında artık herşey çok geçti. Pınar'ı koruyarak ilerlemeye devam etti. Can da yanındaydı. Diğerleri ise peşlerinden geliyordu. Sabiha Gökçen havaalanının artık dikenli telleri görünüyordu.Onları özgürlüğe kavuşturacak yer karşılarındaydı. Artık mermileri de kalmamıştı. Ellerindeki otomatik tüfekleri bir sopa gibi kullanıyorlardı. Önlerine çıkan zombilere vuruyorlardı. Ağır ve meşakkatli bir yolculuktu bu. Ama can tatlıydı. Yaşamak için mücadele etmek gerekiyordu.  Oğuzhan bırakıp kaçabilirdi. Fakat çocukluğundan beri vatan millet Sakarya diye yetişmişti. Aldığı bu görevin sorumluluğu çok ağırdı. Bırakıp gidemezdi. Savaşmak zorundaydı. En arkadan bunları takip eden hastalardan Mahmut zombilere yakalandı. Zombiler Mahmutu parçalıyordu. Mahmut'un kanları oluk oluk akıyordu. Koşarak kaçmaya devam ediyorlardı. Tel örgülerin önüne kadar geldiler. Zombiler ise peşlerinden geliyordu. Tel örgülerle zombilerin arasına sıkışmışlardı. Can ve Oğuzhan ellerindeki otomatik silahları bir sopa gibi kullanarak zombileri geri püskürtmeye çalışıyorlardı. Doktor Sinem ve hastaları ise tel örgülerden tırmanmaya çalışıyorlardı. Bir kaç tanesi tırmanarak karşıya geçtiler. Pınar ve Doktor Sinem tırmanamamıştı. Oğuzhan onlara yardım edebilmek için zombileri bırakarak yardım etti. İkisinide kaldırılarak ve destek vererek Tel örgülerden atllatırdı..

Can zombilere o an yakalanmıştı. Zombiler Canı ısırıyorlardı. Can bütün gücüyle Oğuzhan sen kaç diye bağırdı sesi önce net sonraları boğuk bir iniltiye dönüştü Oğuzhan geri dönüp baktığında Can'ın başındaki zombileri ve zombilerin arkadaşı canı nasıl parçalayarak yediğini gördü. Oğuzhan için tek yapılacak bir şey vardı o da tel örgülerden atlayarak kaçmaktı. o da onu seçti başka bir seçeneği yoktu ve o da bunu çok iyi biliyordu ne kadar çok canı yansada silah arkadaşını zombilere yem olarak bıraktığını görmesinden bunu yapmak zorundaydı. Vatan millet sakarya herşey vatanı içindi ve hastalardan birinin kanı zombi virüsüne dayanıklıydı. Tel örgülerden atlarken son kez Cana baktı ve Candan geriye birşey kalmamıştı..

Doktor Sinem , Doktor Tarık, Pınar ve Osman kalmıştı geriye sadece.. Birde Oğuzhan vardı.. Diğerleri canını kurtardığına sevinirken Oğuzhan'ın arkadaşlarını kaybetmenin verdiği üzüntü vardı..

Hava alanında bir helikopter buldular.. Doktor Tarık Amatör bir helikopter pilotuydu. Amatör olarak helikopter kullanabiliyordu. Helikopter ile Ankara'ya güç bela gittiklerinde Oğuzhan ikinci kez şok yaşıyordu.. Oğuzhan Ankara Esenboğa indiklerinde etrafın alev alev yandığını gördü.. Ankara bile düşmüştü. Oğuzhan şoku atlatmıştı.. Helikopterden indiler.. Hava alanından dışarıya çıktılar.. Hava alanında bir çok zombi vardı Oğuzhan ve yanındakiler sessiz bir şekilde dışarıya çıkmanın planını yapıyorlardı.. Oğuzhan siz burada durun ben buraya araba getireceğim dedi ve yanlarından ayrıldı.. Ama o da farkındaydı araba bulmanın bu kadar kolay olmadığının. Bir hırsız kadar sessiz ve sakin bir şekilde bir araba buldu. Arabanın içine girdi ve arabayı çalıştırdı.. Araba ile barikatları geçerek hava alanına girdi. Doktor Sinem ve yanındakileri alarak ilerlemeye başladı.. Esenboğa-dan Adrenalin karargahına gitmeye çalışacaklardı..
Adrenalin karargahı uzaktaydı.. Fakat şanslarını denemek zorun-dalardı..
Araba ile giderken birden arabanın sağ ön tekerleği patladı.. Yoldan çıkan araba güç bela durdu.. Hep birlikte bir eve sığındılar.. Evden sabahın ilk ışıklarında çıkarak yürümeye başladılar.. Yürüyorlardı..

Zombilere bulaşmadan yürüyorlardı..

Karargaha çok az kalmıştı artık.. Karargaha gidecek her yol kapalıydı..

Oğuzhan '' Ben zombileri üstüme çekeceğim ''
'' Siz karargaha gireceksiniz ''
Doktor Sinem '' Sensiz başaramayız ''
Oğuzhan '' Başarırsınız ''
Pınar '' Lütfen bizi bırakma ''
Oğuzhan '' Ağlama .. Bazen kötü şeyler olur ''

Oğuzhan saklandıkları yerden çıktı ve bağırmaya başladı.. Sizi orospu çocukları buradayım.. Yerden aldığı taşı zombilere doğru fırlattı. Zombiler Oğuzhan'a doğru yürümeye başladılar. Oğuzhan ise '' Sizi orospu çocukları gelin buradayım '' diye bağırıyordu..

Zombiler Oğuzhan'a doğru yürürken Oğuzhan kaçıyordu.. Silahı olmadan bütün zombilere meydan okuyordu.. Türk halkı yaşasın diye kendini feda ediyordu.. Zombilere karşı tek başına karşı koyuyordu.. Zombiler karargahın önünden ayrılıp Oğuzhan'a doğru yönelmişti. Onu fırsat bilen Doktor Sinem ve diğerleri ise karargaha doğru gidiyorlardı.. Oğuzhan ise kaçıyordu..

Aylar Sonra ...

Anadolu Yakası Adrenalin üssü ..  

Komutanım bir gelen var ..

Ölüm Meleği '' kapıları açın ''

Gelen Oğuzhan'dan başkası değildi.. Ölüm Meleği'ni karşısında görünce gülümsemişti..