uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ankara Akbaba'dan bir zombi hikayesi



Bütün bir dünya Virüs salgınının eşiğindeydi. Ama olanlar hakkında hiç kimsenin tam olarak bir bilgisi yoktu. Virüs'ün ulaşmadığı yerlerde gündelik hayat devam ediyordu. Aksi ve nemrut bir profesörün son sınıfların tekiyle dersi vardı. Virüs olması yada olmaması bu profesör'ü ilgilendirmiyordu. Zaten virüs'e bir çok üniversite öğ
rencisi inanmıyordu. İnanlar ise kampüs'ü çoktan terketmiş ve ailelerinin yanındaydı. Profesör den korkan bir çok üniversite öğrencisi sesini çıkartmadan dersi dinliyorlardı. Profesör ise saçma sapan dersini büyük bir ciddiyet ile anlatıyordu. Arka sırada oturan saçları kızıl ve kısa olan bir kız hariç herkes dersi dikkatlice dinliyordu. Kız profesör'ün dersinde uyuyordu. Profesör'ün bunu farketmesi hiçte uzun sürmedi. Profesör bir anda kimse ne olduğunu anlamadan bağırmaya başladı. Profesör ''kıza senin adın ne'' dedi. Kız ise ' Tuğçe'' diye cevap verdi. Profesör '' Çık dışarıya terbiyesiz derste uyunurmu '' diyerek bir kez daha bağırdı. Tuğçe ise dersten koşar adımlarla çıktı.

Lavobaya giderek yüzünü yıkadı Tuğçe o sırada zaten zil seside çalmıştı. Yakın arkadaşları Tuğçe nin yanına gittiler. Tuğçe nin bu dağınık görüntüsünü merak ediyorlardı. Hiç bir zaman dersi kaçırmayan bir öğrenciydi Tuğçe. Arkadaşlarının etrafını sardığı Tuğçe. '' Dün gece Serkan ile kavga ettik. Beni aldatıyormuş ve bende sabah'a kadar ağladım'' dedi. Arkadaşları Tuğçe yi teselli etmek için Okulun kafesinde oturmuş hep birlikte çay içiyorlardı. O sırada içeriye Tuğçenin dün gece ayrıldığı sevgilisi ve yeni kız arkadaşı girmişlerdi. Umursuz tavırları ile Tuğçe yi ve Arkadaşlarını sinir etmişlerdi. O sırada kantinci Öğrencilerin tabiri ile '' Adem Abi '' büyük televizyonun sesini açtı. Televizyon İstanbul Taksim'i gösteriyordu. Muhabir ve Kameraman Taksimdeki büyük bir apartmanın en üst katından cekim yapıyorlardı. Spiker kadın heyecanlı ve korkudan titreyen sesi ile '' Evet sayın seyirciler aşağıda tam bir kaos yaşanıyor. Adrenalin timleri virüs'ü kapan vatandaşlarımızı etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Ama virüs o kadar hızlı yayılıyor ki. Isırılan bir vatandaşımız dakikalar sonra yerden kalkıyor ve canlı vatandaşlarımıza ve adrenalin timlerine saldırıyor. Evet bir tim daha geldi arabalardan inerken görüyoruz. Güvenlik barikatında polislere yardım ediyorlar. Güvenlik barikatına doğru yüzlerce zombi yürüyor şu anda izleyiceler gördüğünüz gibi. Barikatı aşmaya başladılar zombiler. Aman Allah'ım diyecek hiç bir şey bulamıyorum. Görüntülere bakıp siz karar verin. Virüs'ü kapan vatandaşlarımız polisimizi ve askerimizi canlı canlı yiyorlar. Tekrar ediyorum canlı canlı yiyorlar. Ve ölmüyorlar. Sezgin arkanda bir zombi var '' Spikerin son sesleri buydu. Herkes dehşetle izliyordu.

Bir anda okulun Hoperlöründen bir anons geldi. '' Sayın öğrencilerimiz Lütfen Okulu terk etmeyin. Bu bir tadbikat değildir. Lütfen Okul'u terk etmeyin. Yardım gelecek. Yardım gelene kadar okul'un giriş ve çıkışları kapatılmıştır. Lütfen olduğunuz yerde kalın ve hiç bir yere ayrılmayın. Yardım gelecek Tekrar ediyorum bu bir
tadbikat değildir. ''

Bu anons ile birlikte öğrenciler iyice paniğe girdiler. Bu anons ile birlikte okul'un kapılarına yüklenen öğrenciler okul'un kapılarının kilitli olduğunu gördüklerinde başka bir şok daha geçirmişlerdi. Bir kaç saat sonra yayınlarda tamamen gitmiş. Virüs hakkında hiç bir kanalda hiç bir şey gösterilmiyordu. Adrenalin timleri yayınları kesmişti. Öğrencilerin sinirleri daha fazla gerilmişti. Saatlerce umutsuz bir sabır ile beklemelerini sürdürüyorlardı.

3. Gün ..

Okul karantinaya alındığından beri 3 gün geçmişti. Bazı öğrenciler yüksek duvarlardan atlayarak ailelerinin yanına gitmeye çalışıyorlar. Diğerleri ise yardım geleceğini düşünüp bekliyorlardı. Tuğçe ve arkadaşlarıda korku içindeydi. Kantinde umutsuzca bekliyorlardı. O sırada Tuğçe kantinin camından dışarıya baktı ve koşarak dışarıya doğru çıktı.

Gurur ile sunar Tuğçe dışarıya çıktarak boynuna atladığı kişi kuzeni Ali'den başkası değildi. Kuzeniyle yıllarca birlikte büyümüşler ilk okul - Orta okul - liseye beraber gitmişlerdi. Yalnızca Tuğçe Ankara kuzeni ise İstanbul'da okuyordu. Birbirlerine sarıldılar. Ali '' Seni almaya geldim '' dedi. Tuğçe ise '' okuldan çıkmamıza izin vermiyorlar. Yardım gelecek dediler ama üç gündür yardım filan gelmedi. '' dedi. Tuğçe o kadar mutluyduki Ali'nin gerisinde duran ev arkadaşlarını görmemişti bile. Sonra sakinliği geçince onlarıda gördü. Ali'nin ev arkadaşı Emre. Emre nin kız arkadaşı Sevgi'yle de tanıştı Tuğçe. Tuğçe nin arkadaşları ise Tuğçe dışarıda yabancı üç kişi ile konuştuklarını görünce onlarda Tuğçe'nin yanına gelmişlerdi. Tuğçe arkadaşları ile Emre Ali ve Sevgi ile tanıştırdı. İstanbul'dan geldiklerini öğrencince kalabalık öğrenci grubu kantinde üçünü birden ortaya alıp olan biteni anlatmalarını istedi. Ali hiç birini kırmadan olayı anlatmaya başladı :

Ali : Emre ben Sevgi Aylin ve Murat evde oturuyorduk. Akşamdı. Önce siren sesleri gelmeye başladı. Sonra silah sesleri ile devam etti. Balkondan baktığımızda her taraf kan gölüydü. Televizyonlarda ise herşeyi canlı olarak gösteriyordu çok korktuk. Sonra ise askeri arabalarında kuru kafa resmi olan adrenalin timlerinin geldiğini duyduk. Polislerde Adrenalin Timleri geldi diye anons etmişti. Kim olduklarını bilmiyorduk ama Polis böyle bir anons ettiğine göre iyi askerlerdir diye düşündük. Evet düşündüğümüzde de haklıydık. Adrenalin Timleri iyi askerlerdi. Vurdukları zombileri indiriyorlardı. Zombiler her yerden çıkıyorlardı. Polis barikatı evimizin tam önündeydi. Net bir şekilde görebiliyorduk olan biteni. Sonra arabam aklıma geldi buradan çıkmalıydık. Polis barikatının hemen ilersine park etmiştim. Orada zombiler yoktu. Zombilerin olmaması bizim için avantajdı kaçabilirdik. Bunu arkadaşlarımla paylaştım ve yapacak başka hiç bir şey de zaten yoktu. Apartmanda kısılı kalırsak bu seferde açlıktan ölebilirdik . Cesaretimizi toplayarak dışarıya çıktık çok korkuyorduk. Önümüzde insanlar parçalanıp yenilirken bir de silah sesleri geliyordu. Polis barikatının hemen yatında yatan cansız bedenler kalkarak polisleri ısırmaya başladılar ve bir anda polis barikatları yıkıldı. Zombiler üzerimize doğru geliyorlardı

Bizde ilerlemeye çalışıyorduk. Koşan kaçan insanların eşliğinde. Var gücümüzle koşuyorduk. Bütün gücümüzle. Zombiler yavaş olduklarından çok fazla yaklaşamamışlardı bize. O sırada arka sokaklardan da zombiler gelmeye başladı. Etrafımızı sarmaya başlamışlardı. Ve bir anda iki tane siyah hummer durdu ileride. İçinden inen 7 yada 8 asker bize doğru ateş etmeye başladılar hedef gözetmeksizin. O ara biz yere yattık. Çok profosyonel bir asker grubu oldukları kesindi. Direk ve net atışlar yapıyorlardı. Yattığım yerden olan bitene bakıyordum. Liderleri olduğunu sandığım kişi Tuncay Cumali Sağ taraf Asit ve Mustafa 'Ateş ' i koruyun. Sansar ve Ferit benimle kalın demişti. Çok net seslerini duyuyordum. Korkudan titriyordum. Sonra o liderleri ' Kama düzeni ile geri çekiliyoruz '' dedi. Sesi o kadar gür ve net çıkıyorduki o silah seslerinin gürültüsünde net duyabiliyordum hepsini. Onlar geri çekilirken fırsat bu fırsat diye düşünüp bizde geri yavaşça onlarla birlikte kaçmaya çalışıyorduk. Sonra ise onların olduğu yere doğru gittik. Liderleri ''Sansar el bombası'' diye bağırdı. Sansar adlı asker ise bir anda peş peşe el bombalarını atmaya başladı. Tam arabalarını binerlerken Murat '' bizide alın sizinle gelelim'' dedi. Liderleri baktı Murat'a ve bize. Sonra hepimize dönerek '' sizi almamızın mümkünatı yok çocuklar '' Hadi takım gidiyoruz !! '' Murat ise bari bize silah verin. Liderleri ise '' size tek vereceğim şey nasihattir. Kaçın kendinizi kurtarın '' Bir anda içlerindeki bir tanesi ısırıldı ayağından ve Murat 'ın arkalarından ettiği küfür'ü bile umursamadan gittiler biz arkalarından baka kaldık.

''Vay şerefsizler.'' ''Susunda bitirsin lafını '' diyerek kalabalıktan ses çıkıyordu. Ali devam etti.

Ali : Sonra arabaya doğru yürüdük bizde umutsuz bir şekilde. Otopark'a geldik. Otopark'ta bir anda üzerimize saldırdılar. Aylin'i ısırmaya başladılar yer tarafını ısırıyorlardı. Nerden geldiklerini ve nasıl çıktıklarını bile anlamadık. Otopark çok karanlıktı. Ve Aylin'i orada bırakıp arabaya binerek kaçmaya başladık. Zombiler etrafımızı sarmıştı Arabayı sallamaya başladılar arabanın etrafını sarmışlarmıştı. Zor bela oradan çıkarak cevre yolundan yollar kapanmadan hızlıca geçmeye çalıştık. Emniyet şeridini kullanarak kaçmaya çalışıyorduk ama çok trafik vardı. Sonra birden zombilerin köprüde olduğunuda fark etmemiz çığlıklar eşliğinde olmuştu. Arabayı bırakmazsak orada canımızdan olacaktık. Arabayı bırakarak arabaların arasından koşarak köprüyü geçmeye çalışıyorduk. Bu sırada büyük bir Tır ın arabaları kenarlara ata ata geldiğini gördük. Üzerimize doğru geliyordu. Hızlıca koşmaya başladık. Fakat hızlı bir şekilde koşarken Aylin bileğini burktu ve yere yığıldı. Murat ise bunu farkederek Sevgi nin düştüğü yerden kaldırdı. ve Sevgi'yi kenara doğru attı. Fakat kamyon Murat'ın üzerinden de geçerek parçalara ayırmıştı. Sevgi'y'i de alarak oradan uzaklaştık. Kavacığa varmıştık.

Ali : Kavacık ta bir aile gördük. Onların hemen yanında durduk. Çünkü çok yorulmuş ve korkmuştuk.  Aylin yaşadığı şok'un etkisini üzerinden atamamıştı. Kavacıkta gördüğümüz aile Emre'nin tanıdıkları çıktığı için çok sevinmiştik. Onlarda bize kapılarını açtılar sağolsunlar. Fakat ailenin iki küçük çocuğu ısırılmıştı. Fakat ısırıldıkları zaman Zombiye dönüşeceklerini pek tahmin edemediğimizden hep birlikte yola çıktık. Minübüs'ü vardı Ahmet abinin. münibüs'e hepimiz sığmıştık. Arabayı Ahmet Abi kullanıyor Yanında ben oturuyordum. Arka koltuğumuzda ise hemen Ahmet abinin eşi çocukları kayın valdesi vardı. en arkada ise Sevgi ise ağlıyordu onu teselli etmeye çalışan Emre yanında oturuyorlardı. Kocaeliye varmıştık. İzmit taraflarında bir yerdeydik. Benzinimiz bitiyordu bir benzinciye girdik. Benzinlik terk edilmişti. Benzim almaya çalıştık fakat otomatik sistem olduğu için kartlar olmadığı için çalışmıyordu. Ahmet Abi lanet olsun dedi. ( www.facebook.com/zombilerindunyasi  - http://zombilerindunyasi.blogspot.com/ )  Minibüs'ün içinde Ahmet abinin eşinin ağlaması geldi. Evlatlarım diye inliyordu kadın. Ahmet abi koşarak minübüs'ün içine girdi. İki ufak çocuk zombilerin ısırıklarıdan ötürü ölmüşlerdi. Ahmet Abi'nin eşi çocuklarının üzerine kapanıp ağlıyordu. Bu arada birden gözü kapalı olan çocuk gözlerini açtı ve bir anda Ahmet abinin eşinin boynunu ısırmaya başladı. Arabanın içi kan olmuştu. Ahmet Abi nin eşinin şah damarından akan kanlar arabanın her tarafında vardı. Ahmet abi bu görüntü karşısında dona kalmış bir vaziyette duruyordu. Fakat Emre Sevgi yi aldığı gibi Minibüsten indirmeyi başardı. Ahmet Abi ise donuk bir vaziyette çocuklarının eşini ısırmasını izliyorlardu. Şoka girmişti Ahmet Abi. Ahmet abiyi zor çektik münibüsten ve hızlıca oradan kaçmaya başladık. Otoyolda kimse bizi arabasına almıyordu. Bizde mecbur kalıp yürümeye başladık. Çok yorulmuştuk. İleride bir ev gördük. Tek katlı gecekondu. Oranın kapısını çaldık. Yaşlı bir amca elinde tüfeğini bize doğrultu ve kimsiniz siz dedi ? biz ise durumu izah ettik. Bizi evine almaya pek niyeti yoktu. Tam ümidi kestiğimiz sırada ise amca kapısını tekrar açıp bizi içeriye aldı. Oldukça yorgunduk sandalyelerde uyumuştuk. 

Sevgi : Evvveeettttttt öyleeeee olllldddddduuuuuuuu
Ali : Sevgi cim sen lütfen sakin ol.
Emre : Korkudan Sevgi'nin dili tutulduda.
Tuğçe : Anlıyorum.

Ali : Neyse devam edeyim ben. Sabah olduğunda bir gürültü koptu. Bir araba gecekondunun içine daldı. Şans eseri bize değmeden araba durmuştu. Sonra perte çıkmış arabanın kapıları zaten açılmıştı. Ve içinden zombiler çıkmaya başladı. Zombilere Yaşlı amca tüfeği ile karşılık veriyordu fakat genede pek etki etmedi. Yaşlı amcayı ısırmaya başladılar ve biz oradan hemen koşar adımlarla uzaklaşmıştık. O kadar çok korkuyorduk ki yaşlı amcayı kurtarmayı bile düşünmemiştik. tek istediğimiz bir an önce kurtulmaktı.  Oradan şehir mezkezine inmeye karar verdik. Belki bir kaç parça yiyecek bulurduk. Bir kaç parça yemek ve yeni kıyafetler bulmamız gerekiyordu. Çarşı merkezine indiğimizde her yer kan dan başka bir şey değildi. Zombilerin bizi farketmesi uzun sürmedi ve üzerimize doğru gelmeye başladılar. Zaten açtık koşacak gücümüz kalmamıştı ama hayatta kalabilmemiz için koşmak zorundaydık. Ali abi bir arabanın camını patlattı. Arabanın bir anda alarmı ötmeye başladı. Öten alarm bir anda bütün zombileri üzerimize çekmeye yetmişti. Hemen arabaya bindik. Bende bu sırada gecekondu dan aldığım maşayı tutuyordum. Biz zombi üzerime gelirse ona vurmak için maşayı sımsıkı tutuyordum. Ali abi düz kontak yaparak arabayı çalıştırdı. Arabayla gitmeye başladık. Fakat koca bir zombi sürüsü üzerimize geliyordu. Ali abi arabayı diğer tarafa doğru çevirdi. Öbür tarafa kaçmaya başladık. Ama zombiler her yerdeydi. Arabadan aşağıya inip kaçmamak için kendimi zor tutuyordum. Zombiler bir anda bizim etrafımızı çevirmeye başlamışlardı. Biraz daha arabanın içinde kalsak kesinlikle ölürdük. Arabadan kendimi atarcasına kaçtım. Emre ve Sevgi de arabadan indiler. Ahmet Abi ise kaçamadı. Zombiler Ahmet Abiyi yemeye başladılar. Her yerini bir zombi ısırıyordu. Zombiler ondan bir parça et almak için birbirleri ile yarışıyorlardı. İleride kapıları açık bir araba görmüştüm. Ahmet abiden bir parça et almak için birbirini ezen zombilerin tek derdi Ahmet abi den bir et parçası alabilmekti. Bunu mağlesef fırsat bilerek biz kapıları açık anahtarı üstünde olan arabayla uzaklaştık.

Ali'nin anlattıklarını herkes hayretle ve heyecan ile dinliyorlardı. Ali anlatırken gözleri doluyordu. Üçününde çok korktukları ve çok etkilendikleri belliydi. Ali yanan arabaların ve evlerin kaza yapmış arabaların etrafından geçtiklerini anlattı. Ali sözlerine şöyle devam etti :

Ali : O kadar çok korkuyorduk ki .. Sadece canımızı kurtarmaya çalışıyorduk. Zombilerden kaçan insanları görüyorduk. Onlara yardım etmek istiyorduk fakat korkudan edemiyorduk. Zombilerin onları parçalamasına tekrar tekrar şahit oluyorduk. Tekrar tekrar .. Benzinimizin yettiği sürece gitmeyi başardık. Virüs o kadar hızlı yayılıyorduki. Sonra boluda benzinimiz bitti. Bütün benzin istasyonları kapalıydı geçtiğimiz. İnsan namına hiç bir şey yoktu. Benzinlikleri teker teker geçiyorduk fakat benzin bulamıyorduk. Sonra ise mağlum benzinimiz bitti. Sonra yürümeye başladık bir benzin buluruz diye. Biz yürürken geçen arabalara el kol yapıyorduk fakat kimse bizi almıyordu. Bizde zaten hiç kimseyi arabamıza almamıştık. Kızamazdık onlara. Yürümeye devam ettik. Boludaki dinlenme tesisine geldik. Kimseler yoktu. Araba yada ona benzer bir vasıta bularak kaçmak istiyorduk. İleride bir köy gördük. Dinlenme tesisine çok yakındı oraya doğru gittik. Ve köy'e sığındık. Köydeki insanlar bize yardım ellerini uzatmışlardı bizi öldürebilirlerdide. O geceyi orada geçirdik. Karnımızı doyurduk. Dinlendik. Sabah çığlıklarla uyandım. Köy otoyol'a yakın olduğu için muhtemelen zombiler basmıştı biz öyle düşünüyorduk. Elimdeki demir maşa ile bir kaç tanesinin kafasına doğru vurdum. Ama size yemin ederim hala kalkıp elleri ile üzerimize geliyorlardı. Çok büyük bir kargaşa ile birlikte hızlıca dışarıya attık kendimizi. İlerideki arabayı gördük. Araba bizi misafir eden adama aitti. Adam parçalara ayrılmıştı hızlıca koşarak adamın cebindeki anahtarları almaya çalıştım. Ama adam bir anda uyandı ve bana saldırmaya başladı elimdeki demir maşa ile adamın kafasına doğru vuruyordum. Adamın kafası parçalanıyordu beyin parçacıkları etrafa yayılıyordu ama ben durmadan vurmaya devam ediyordum. Adamın arabasının anahtarlarını almıştım. O sırada sevginin çığlığı geldi iki zombi ona saldırıyorlardı. Emre ile birlikte zombileri üzerlerinden aldık ve hızlıca oradan uzaklaştık. Sonra ise araba ile birlikte buraya kadar gelmeyi başardık. Bütün hikaye bu.

Tuğçe : Gitmemize izin vermiyorlar Ali. Hiç kimsenin gitmesine izin vermiyorlar.
Ali : Neden ?
Tuğçe : Bu bir karantinaymış. Ve yardım gelecekmiş. 3 Gün oldu hala bir yardım gelmedi. Burada sıkışıp kaldık.
Ali : Ümitsiz olmanızı istemem ama hiç ümit yok. Yardım gelmeyecek. Bütün askerler kendi başlarının çağresine bakıyorlar. Adrenalin Timleri de dahil olmak üzere.
Tuğçe : Napacağımızı bilmiyorum. Beklemelimiyiz yoksa gitmelimiyiz.
Tuğçe'nin Hocası : Bu geceyi burada geçirinde yarın karar verirsiniz. Hepiniz çok yorulmuş ve yıpranmışsınız.

Tuğçe'nin hocasının söyledikleri mantıklı gelmişti üçünede. O geceyi orada geçirmeye karar verdiler. Onlara yurta bir oda tahsil edildi. Sevgi banyoda iken bağırmaya başladı tekrardan. Çığlıklar atıyordu. O sırada koşarak Emre yanına geldi. Emre sakin ol dercesine bağırdı. Sarıldı Sevgi'ye 'geçti' dedi. Saçlarını okşadı. Sevgi bir anlıkta olsa susmuş sakinleşmişti. Sonra Emre Sevgi'nin kolunu tutarak ''koluna bir bakayım'' dedi. Sevgi'nin sol kolunda büyük bir zombi ısırığı vardı. Emre Sevgi'nin yarasını sardı. Sevgi'nin gözlerinin içine bakarak 'düzelecek hepsi gececek'  dedi.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder