uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

6 Ağustos 2012 Pazartesi

29. Bölüm Son Senfoni

Adrenalin Üstü - İstanbul

Doktor Bey : Sivas taki Askeri Üst Laboratuvar ına saldırı olmuş Ateş.  Seninkiler Asit ve Tuncay da olayı öğrenmeye gitti fakat zombiler saldırmış seninkilerde. Zor kaçabilmişler. Aralarına yeni katılan bir askeri zombiler tamamen parçalamış.

Ateş : Kim yapmış peki Nilay mı ?

Doktor Bey : Vallaha Askeri üste Nilay'ın saldıracağını düşünmüyorum. Eğer o saldırsaydı illaki imzasını atardı. Egosu yüksek bir kız sonuçta Nilay.

Ateş : Anlıyorum.

Doktor Bey :  Bir çok yere saldırılar oluyor gün gün. Birisi saldırıyor ama daha kimin saldırdığı konusunda en ufak bir bilgimiz yok adamlar çok profesyonelce hareket ediyorlar.

Ateş : Nilay değilse sizce kim ? ateş'e tapanlar mı ? Yada cemaatin işimi ? şu konuşulan imamın ordusu ?

Doktor Bey : Bilemiyorum fakat ateş'e tapanlar zaten yapamazlar böyle bir şey güçleri yetmez. İmamın ordusu da yapamaz neden yapamaz dersen onların üstüde saldırı yedi. En önemli üstleri istanbul daki kalelerinin kontrolünü kaptırdılar.

Ateş : Nasıl bir anda Türkiye ye herkes üst kale kurdu ?

Doktor Bey : Virüs Türkiye ye girmeden önce Avrupa ya geldiğinde bir anda herkes alarma geçti. Avrupa dan da Türkiye ye gelmesi biraz zaman aldı. Alfa-Star B Takımı virüsün Türkiye'ye girmesini durdurdu bir süre. Planlandığı gibi Virüsün yönünü Rusya tarafına yönlendirdiler. Rusya virüsten tamamen etkilenmesine rağmen Türkiye de virüsten eser yoktu. Televizyonlarda bile yayın yasağı vardı. Kimse virüs'ün boyutlarını bilmiyordu. Ama şunu diyebilirim. Üç ay kadar bir zamanda her güçlü grup bunların içinde domuz bağcılar da ve örgüt te var kendi kalelerini inşasını bitirdiler hızlı bir şekilde. Amerikan ve israil gizli servislerinin bile üstü var Türkiye'de. Doğu'da ise Örgüt ve Domuz bağcılar çok güçlü.

Ateş : Kaç örgüt yuva yaptı Türkiye ye ?

Doktor Bey : Sayısını pek bilmiyoruz ama 20 olarak tahmin ediyoruz. Bunları Türkiye den atmak. Zombileri atmaktan çok daha zor inan bana. Ve kurtardıkları Türk Vatandaşlarını köle diye kullanıyorlar şu anda. Kadınlarla birlikte olup erkekleri köle gibi kullanıyorlar.

Ateş : Neden bunlar Türkiye yi hedef olarak gördüler ki ?

Doktor Bey : Aslında tamamen stratejik bir noktada Türkiye. Zombi salgını başladığından beri daha Türkiye de virüs kritik seviye yani halkın yüzde 99 u zombi olmadı. Türkiye de zombi oranı şu anda yüzde 45 lerde. Virüs asya kıtasına da yayılmaya başladı. Cin'e doğru ilerliyor. Ama Çinliler büyük bir barikat yeni bir çin seddi yapmış durumdalar. Onlarında sorunu kıtlık. Onu nasıl çözecekler bilmiyoruz fakat herşeyi zaman gösterecek.

Ateş : Bu saldıranlar kim peki ? Hiç mi ? iz yok. Herkese saldıranların bir amacı olması lazım. Türk İntikam Tugayı olabilir mi ?

Doktor Bey : Bizde bilmiyoruz hiç bir şey. Sadece bekleyip takip ediyoruz. Örgütün üç kalesi var. Örgütün üç kalesini tamamen yakıp yıktılar. Domuz bağcıları tamamen yok ettiler. Diyarbakırı ve doğu'yu tamamen zombi egemenliğine bırakıp gittiler mesela. Bir amaçları olduğunu sanmıyorum. Sonra cemaatin imamın ordusunun istanbul'daki en büyük kalesini de ele geçirdiler. bunlar saymakla bitmez. Şimdi de sivas ta bize saldırdılar. Saldırıları durmayacak gibi. En kısa zamanda asker sayımızı ikiye hatta üçe katlamalıyız ki bize de sıçramadan bu sorunu çözebilelim.

Ateş : Nilay gerçekten tehlikeli biri. Ve bence o yapıyor yada yaptırtıyor.

Doktor Bey : Bu saydığım yerlerin hepsinin Nilay ile bir bağlantısı ya dolaylı yoldan yada direk bağlantısı var. Nilay da aslında birilerine hizmet ediyor. Yoksa bu kadar büyük bir şeyin altına giremez şimdiye çoktan yok olup giderdi. Birileri veya bir kaç grup onu destekliyor ki böyle bir olayın içinde. Yoksa Adrenalin'i karşılarına almayı cesaret edebilecek biri değil. Çok akıllı bir kız. Ve genetik bilgisi gerçekten çok yüksek. DNA larla çok iyi oynama kabiliyeti olan bir kız. Ama o karanlık yolu seçti.

Ateş : Kim ki bu Nilay.

Doktor Bey : Bildiğim kadarı ile Nilay Adrenalin Timine girmiş biri. Fakat Annesi babası yaşıyor. Sizler gibi yetim değil. Amerika da gizli bir yerde İnsan DNA sıyla ilgili eğitim gördü senelerce. Sonra Türkiye ye döndü.  Adrenalinle çalıştı bir süre ve yükseldi. Tim Komutanı oldu. Oradan DxN e geçti. DxN den sonra ise isyan ederek kendi üstünü ve kendi ekibini kurdu. Ondan sonrasını da biliyorsun zaten.

Ateş : Bizim planımız ne peki ?

Doktor Bey : Türkiye de yirmi bir tane adrenalin üstü var. Bunların içinde de çok fazla sivil var. Bu yirmi bir üstün dışında yer altındaki üstlerimiz ve bize erzak sağlayan üstlerimiz var. Türkiye bizim. Biz bekleyip göreceğiz. Ondan sonraki hedefimiz ise Türkiye den bütün zombileri göndermek Bütün zombiler gittikten sonra ise gene dünyanın tek hakimi Türkler olacak. Eskisi gibi. Şu anda üzerinde çalıştığımız şeylerden bir taneside bir cihazdan çıkan sinyaller ile birlikte zombilerin o sinyallere doğru gitmesi. Böyle bir sinyal yaptık Sivas'ta fakat fazla bir etki etmiyor. Çok düşük metrelerde oluşan bir sinyal. Bütün zombileri toplamak yıllarımızı alır. O yüzden de o sinyali biraz daha güçlendirmenin bir yolunu bulmamız lazım ki. İşe yarasın.

Ateş : Bu virüsten etkilenmeyen kızı ve ailesi ne durumda onları DxN e teslim ettiğimizden beri hiç sesleri çıkmadı.

Doktor Bey : Oda genetik araştırmalar yapan bir grup doktorun elinde ve gizli bir üste. Şile taraflarında Türkiye nin en büyük Adrenalin üstünde geniş güvenlik önlemleri var. Uçak savarların olduğu. Kimyasal saldırılara bile dayanıklı bir üstte tutuluyor. O kız bizim en önemli elimizde bulunan kaynak. Virüsü yok etmek için o kız bize çok gerekli. Üstünde çalışmalar devam ediyor tabikide.

Ateş : Umarım başarırız o kızdan bir panzehir yapmayı.

Doktor Bey : Aslında inanmıyorum ben panzehir'e. Çünkü zombiye tamamen dönüşmüş birini yani hayati fonksiyonlarının tamamı durmuş birini tekrar hayata getiremeyiz. ancak ve ancak zombi hastalığına yakalanmamasını sağlayabiliriz sadece.

Ateş :  Avrupa da durum ne peki Zombi durumu olarak

Doktor Bey : Türkiye de virüs yüzde 45 imizi etkiledi. Avrupa da ise bu rakam yüzde 90 larda. Fakat avrupa da da insanlar ile zombiler arasında savaş devam ediyor.

Ateş : Avrupa biraz daha vahim durumda o zaman.

Doktor Bey : İnsanlar bekliyor ki her kes zombi olsun bir gecede filmlerdeki gibi ama böyle bir şeyin mümkünü yok. İnsanlar savaşıyorlar kaçıp saklanabiliyorlar. İnsanların kafası her duruma karşı çalışıp hayatta kalabiliyor. Birde evlerin konumu çok önemli. Türkiye'deki evlerin yüzde 80 i apartman daireleri. Çelik kapıları olan evler. O yüzden de Zombilerin bu evlerin içine girmesi gerçekten çok zor. Hatta imkansız. Çok korunaklı oteller ve sosyal tesislerde var. İnsanlar buralara erzak yığdılar ve buralarda saklanıyorlar. Sadece bize bir şey olmaz diyenler ve hazırlıksız yakalanan insanlar bu virüs'e kurban gittiler.

Ateş :  Aynen.. Aslında haklısınız.

Doktor Bey : Köylerde herkes yaşıyor. Çoğu köy'e virüs girmedi bile. Köyün gençleri uyanık çıktı. Isırılmış kim varsa öldürdüler. Köylerde yaşam devam ediyor mesela. Ama şehir merkezleri için aynısını diyemem. Fakat genede avrupa ya ve rusya ya göre durumumuz çok daha iyi. Birde Türk Silahlı Kuvvetlerin kışlalarında gene insanlar yaşıyor.

Ateş : Anlıyorum. Sizden bir ricam var ama ? Ufak bir şey. Eğer mümkünse ?

Doktor Bey : Ne ricası. İste yeter. Yapabileceğim bir şeyse senin için herşeyi yaparım.

Ateş : Teşekkür ederim. Abimin adamları vardı. Savaşta öldüler Sansar Mustafa Ferit Cumali  Onların kan örnekleri var ise aynı adamları getirebilir misiniz geriye ?

Doktor Bey : Bunu sana sormadan ben yaptım. Hapishaneye girdikten sonra her ay düzenli kan alındı hapishanedelilerden sende biliyorsun. Aktif olarak görev yapmalarına çok az zaman kaldı.

Ateş : Onların öldüğünü biliyor muydunuz ?

Doktor Bey : Evet biliyordum.

Ateş : Nereden öğrendiniz ?

Doktor Bey : Oradaki hapishane müdür'ünden. Fakat adamların hepsi Ölüm Meleği ne bağlı olarak DNA ları ile oynandı. Sana da bağlı oldukları durumlar oldu. Son bir ayları. Ölüm Meleğinin öldüğünü de anılarına yerleştirip sana itaat etmelerini sağlayacağız. İsimleri aynı kalacak. Fakat şunu bilmelisin ki aynı yüzler olmayacak. Aynı fiziksel özellikler bekleme. Ama yetenekleri aynı olacak hepsinin. Fiziksel olarakta benzeyecekler ama sadece benzeyecekler. İkizi kadar değil. Ruh olarak ta aynı değiller.

Ateş : Olsun o bile yeter. Teşekkür ederim. Çok ama çok teşekkür ederim. Abim in kanıyla da oynama yapacak mısınız ?

Doktor Bey : Yapmaya çalışıcağız. Ama şimdilik yeni bir doğum söz konusu değil. Ama şu var  abinin karakteri biraz daha baskın bir karakter. Ona anılar yüklemek biraz zor gibi. Fakat çalışacağız.

Ateş : Anlıyorum. İnşallah.

Doktor Bey : Bugün işin  yoksa seninle Adrenalin ve DxN in ortak üstüne gidelim. Oradaki Doktor Mehmet ile tanış. Hem Virüsün etkilemediği kız Pınar'ıda görürsün istersen.

Ateş : Evet olabilir.  Çokta güzel olur.

Doktor Bey ve Ateş birlikte Adrenalin ve DxN'in ortak üstüne helikopter ile gitmişlerdi. Onları karşılamaya Doktor Bey gelmişti.

Doktor Bey : Merhaba Mehmet. Her geldiğimde biraz daha genç görüyorum seni.

Doktor Mehmet : Sizde gençleşmiyor değilsiniz. Bu Komutan yeni mi ?

Doktor Bey : Evet yeni. En iyi komutanımız.

Doktor Mehmet : Ben Doktor Mehmet . Buranın idari anlamda sorumlusuyum. Memnun oldum komutanım.

Ateş : Bende memnun oldum Mehmet Bey. Burası çok büyük ve modern bir tesis sanırım.

Doktor Mehmet : Evet buranın yapımına 2000 yılında başlandı. Yapımında yüzlerce insan çalıştı. Çelikten yapıldı surlar. Çelik konstrüksiyon dan yapıldı her tarafı. Her yerde ise radarın yanı sıra akıllı güvenlik sistemi var. Yapay bir insan zekası güvenlik sistemi. Havadan yada karadan herhangi bir tehlikede güvenlik bütün tedbirleri alıyor. 24 saat kontrol altındayız. O yüzden Türkiye nin en güvenli yeri.

Ateş : Pınar buradamı onuda görmek isterim ?

Doktor Mehmet : Evet burada şu an kızımla beraber.

Ateş : İzniniz olur ise onu görmek isterim Mehmet Bey.

Doktor Mehmet : Ne izni olur mu öyle şey. Tabikide. Bende size eşlik edeyim.

Ateş : Merhaba Pınar. Nasılsın ?

Pınar : Teşekkür ederim iyiyim.

Ateş : Burada keyfin yerinde mi ?

Pınar : Evet gerçekten de yerinde bana burada iyi bakıyorlar. Sizin gibi faşistlerin yanında o hapishaneden ayrıldığım için mutluyum.

Ateş : Faşist mi ? Doğru mu ? Anladım.

Pınar : Evet doğru duydun Faşist. Sizin gibi faşistler olmasa abim yaşıyor olacaktı.

Ateş : Abini ben öldürmedim.

Pınar : Biliyorum. Ama o ilaç deposuna gelmesen abim şu anda hayatta olacaktı. Tek istediği bizi korumaktı. Sen geldin ve her şeyi mahvettin. Şimdi nasıl olduğumu mu soruyorsun ? Kardeşlerim ve ben hayattayız. Ama Ailemin diğer kalanı hepsi öldüler. Ne için ? Sizin yüzünüzden.

Ateş : Bizim yüzümüzden değil di. Abini de ben öldürmedim. İyi günler.

Pınar : Bir gün ne pahasına olursa olsun senden ve diğerlerinden intikamı alacağım.

Ateş : O günü iple çekiyor olacağım küçük hanım. Benimde senin gibi abimi elimden aldı onlar. Abisiz kalmak neymiş bilirim. O duyguyu tattım bende.

Doktor Mehmet : Pınar lütfen.

Pınar : Ama Mehmet Amca.

Doktor Mehmet : O Askerler yüzünden şu an burada olduğunu ve kardeşlerinin de burada olduğunu unutma. Onlar olmasa hala depolarda sürünecektin.

Pınar : Peki Mehmet Amca Özür Dilerim.

Ateş : Önemli Değil.

Doktor Mehmet : Hadi sen Zeynep'in yanına git Pınar. Sahi Nerede o ?

Pınar : Lavobaya kadar gitti. Gelir şimdi.

Doktor Mehmet : Tamamdır. Ateş Komutanım isterseniz gidelim.

Ateş : Siz nasıl isterseniz Mehmet Bey.

Doktor Mehmet : Burada gayet özgür yaşamları olduğu için özgürce konuşuyorlar. Biz olmasak dışarıda beş dakika yaşatmazlar bunları zombiler yada yağmalayıcılar. Bunun abisini ve babasını sen mi öldürdün ? Hesap sormuyorum. Sadece bilgi yanlış anlama.

Ateş : Yok Benim kız arkadaşıma ilaç lazım oldu. O yüzden ilaç deposuna gittim. Bunlarda orada pusuya yatmışlar. İki tane kızı öne atıp arkada eli silahlı erkekler bekliyorlardı. Abim bizi korurken öldü dediği abisi bunları yem diye öne attı. sonra beni esir aldılar. Sonra işte benim kafama silah dayayıp. Adrenalin hapishanesine götürdüler. Bizim saklandığımız yere geldik.  Sonra Mirza ve Sebastian da öldürdü bunlardan üç tanesini Mirza vurdu. Ölüm Meleği ve Sebastian ise dikkatlerini dağıttı.

Doktor Mehmet : Mirza ve Sebastian mı ?

Ateş : Evet . Tanıyor musunuz ?

Doktor Mehmet : Yok yok şahsen tanımıyorum. Ama ünlerini izmir-mortem üstünden biliyorum. Alfa-Star boston çıkarmasından da biliyorum. Zaten onlarla karşılaşan ve karşılarında olan hiç kimsenin bunu anlatacak kadar vakti olmuyormuş.

Ateş : Hepsi yalan. O kadar iyi olsalardı. Zombiler hapishaneyi bastıklarında Ölüp gitmezlerdi. Abimde onları bırakmadı Abimide kaybettim.

Doktor Mehmet : Ney Mirza ve Sebastian öldü mü ? Nasıl ?

Ateş : Kenan diye bir manyak var. Kapıları açtı. Zombiler içeriye doldu. Sonra Sebastian ve Mirza iyi askerler ya güya. Zombilere karşı koydular bir beş dakika kadar. Ama zombilerin sayıları giderek artıyordu. Ve koşan zombiler de içeriye girmeye başladı. Sonra ise Zombiler Abimi Sebastianı ve Mirza'nın etrafını sarıp güzelce yediler. Bende abisiz kaldım.

Doktor Mehmet : Başın sağ olsun.

Ateş : Sizler sağ olun.

Doktor Bey : Ateş benim işim bitti. Sen göreceğini gördün mü ? gidelim mi ? Artık

Ateş : Gidelim .

Doktor Bey : Bize müsaade Mehmet'ciğim.

Doktor Mehmet : Müsaade sizin.

Doktor Bey : Buradan da Ateş DxN Marmara Gemisine geçiyoruz.

Ateş : Bana uyar. Asit ve Tuncay ı görürüm bende.

45 Dakika Sonra DxN Gemisi Marmara Denizi Açıkları

Doktor Bey : Ben Doktor Deniz ile görüşeceğim bir kaç konu var Ateş. Sende arkadaşlarını gör işim bittiğinde sana seslenirim gideriz.

Ateş : Tamamdır Doktor Bey.

Doktor Deniz in Ofisi :

Doktor Bey : Deniz Merhaba.

Doktor Deniz : Merhaba. Hoş geldiniz. Buyrun oturun.

Doktor Bey : Sivas taki laboratuvar ın basılması hakkında elimizde ne var ?

Doktor Deniz : Hiç bir şey yok. Kayıtlar tamamen yok olmuş Asit ve ekibi oraya girdiğinde. Ve zaten saldırıya uğramışlar.

Doktor Bey : Üst yönetim bir hayli kaygılı. Bütün planlarımızı bozmak isteyen profesyonel bir ekip var karşımızda.

Doktor Deniz : Evet farkındayım. Kim olduklarına dair en ufak bir bilgi bile yok. Fakat bu Nilay'ın işi olmadığına çok eminim.

Doktor Bey : Siyah bir Hummer in etrafında zombilerin bağlandığı bir araçtan söz ediyorlar. Bunu kim yapabilir ki ?

Doktor Deniz : Bilmiyorum. Düşünüyorum ama bulamıyorum. Türk İntikam Tugay'ımı ?

Doktor Bey : Kim yapıyor bilmiyorum ama Bizimle iş birliğinde olan Örgüt tamamen yok edildi. Akla gelen tek isimde Türk İntikam Tugay'ı.

Doktor Deniz : İstihbarat yada Jandarma İstihbarat tanda ses hiç çıkmıyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinden de hiç ses çıkmıyor. Kabuklarına çekilmiş gibiler.

Doktor Bey : Sahte Ricat taktiği uyguluyorlar. Bıraktılar biz birbirimizi yiyelim. En kritik bölgelerde onlar var. Başbakan ve Cumhurbaşkanı ve 4 Büyük kuvvet komutanı hata yapmadan hesaplı hareket ediyorlar. Uygun zamanda saldıracaklar. O Zamanın gelmesini bekliyorlar. Zaten bütün burada duran askerlerin hepsi Bunlara bağlı. Ortaya çıktıklarında yanımızda asker filan kalmayacak gibi. O Zamana kadar klonlamaya daha da ağırlık veriyoruz.

Doktor Deniz : En iyisini yapıyorsunuz. Asker ihtiyacımız artacak gibi ileriki dönemlerde. Alfa-Star B Takımı Türkiye ye geri mi çağırdınız ?

Doktor Bey : Evet. Üst Yönetim bu işlerden çok fazla sıkıldı. Ve haklı olarak endişe içindeler. Avrupanın kontrolünü tamamen kaybettiler. Amerika tamamen kaybedildi. Çok az insan hayatta belkide onlarda öldüler. Avrupa ya hükmetmek için yetiştirdikleri yabancı askerler şu anda etrafta et et diye dolaşan zombilere döndüler. O yüzden de Ellerinde kalan tek coğrafyayı Türkiye. Burayıda iyi değerlendirmek istiyorlar. Fakat Türk Silahlı Kuvvetleri buna ne kadar izin verecek hiç kimse bilmiyor. Anlaşma yoluna gidecekler onlarla. Onların komutasından çıktığımızı fark etmeleri çok uzun zaman aldı biliyorsun. O yüzden pek anlaşacaklarını sanmıyorum.

Doktor Deniz : Türk Silahlı Kuvvetlerin bu coğrafyadan vazgeçeceklerine pek ihtimal vermiyorum.

Doktor Bey : Al benden de o kadar.

Doktor Deniz : Pınar üzerindeki testler ne durumda.

Doktor Bey : Doktor Mehmet Bey ile görüştüm verilere baktım. İlerleme kaydetmişler. Az kaldığını düşünüyorum.

Doktor Deniz : Çok iyi o zaman.

Doktor Bey : Aynen çok iyi.

O sırada Asit'in odası :

Ateş : Merhaba Asit. Müsait misin ?

Asit : Hoş geldin Ateş. Müsait im tabi girsene.

Ateş : Nasılsın ? Sivas'ta paçayı zor kurtarmışın diye duydum.

Asit : Kesinlikle öyle. Kurtardık genede.

Ateş : Bugün Adrenalin DxN in ortak üstüne gittim. Pınarda oradaydı. Şu virüsten etkilenmeyen kız.

Asit : Hadi ya. İyimiymiş.

Ateş : Kesinlikle iyi. Ama onun harici bir şey oldu. Doktor Mehmet Adında biriyle tanıştım. Bana Pınar'ın bize olan öfkesini ve tepkisini sordu. Bende Mirza ve Sebastian dan bahsettim.

Asit : Şunlara öfken hala geçmedi.

Ateş : İşin garibi. Adam şaşırdı. Mirza ve Sebastian ın öldüğüne. İkisini de tanıyor gibiydi.

Asit : Tanıyorum dedimi sana ?

Ateş : Hayır demedi. Ama yalan söylüyordu. Tanıyor gibiydi. Ama tanımıyorum sadece isimlerini duydum dedi bana. Bir şeyler biliyor ama sakladığı çok açık ve net.

Asit : Herkes burada bir şeyler biliyor Ateş. Herkes. Ve herkes birbirinden bir şeyler saklıyor. Oyun içinde oyun. Zombiler yetmiyormuş gibi. Kime hizmet ettiğimizi bile bilmiyorum ben. Nilay düşman. Ama kime göre düşman. DxN Adrenalin dost ama neye göre dost. Seçme şansımız hiç yok. Sadece yaşamaya çalışıyoruz. Ne doğru ne yanlış bilmeden Ateş. Yalan söylese ne olur söylemese ne olur. Mirza ve Sebastian mı kaldı.

Ateş : Ben Eşimi ve doğacak çocuğumu kurtarmaya çalışıyorum.

Asit : Senin durumun biraz daha farklı. O yüzden dert etme. Zaten şu Nilay işi bitsin. Gideceğim bir adaya ve orada tarla süreceğim. Bitki yetiştireceğim. Koyun kuzu otlatacağım. Bütün her şeyden uzaklaşmak en güzeli. Bu kargaşadan uzaklaşmak en güzeli.

Ateş : Kesinlikle katılıyorum sana. İnşallah gene birlikte olacağımız günler gelecektir.

Doktor Bey : Beyler size katılabilir miyim ?

Asit : Tabi buyrun.

Doktor Bey : Sen Asit olmalısın. Ölüm Meleğinin Sağ Kolu.

Ateş : Aynen tam üstüne bastınız.

Doktor Bey : Başarılı bir komutandı Ölüm Meleği. Onla omuz omuza savaştığın için şanslısın.

Asit : Keşke daha fazla savaşabilseydik.

Doktor Bey : Kaybettiğiniz için üzgünüm. Büyük bir lidermiş. Ve Savaş meydanında teslim etmiş bedenini.  Bir asker için en büyük onur şehitliktir.

Ateş : Kesinlikle katılıyorum.

Asit : Allah günahlarını affetsin.

Doktor Bey : Gidelim mi artık.

Ateş : Gidelim.

Asit : Görüşürüz.

Ateş : Görüşürüz Asit.

2 Gün sonra

Tuncay : Asit acil toplantı odasına gidiyoruz

Asit : Hayırdır.

Tuncay : Görev bizi bekler Kanka.

Asit : Bekler tabikide.

Doktor Deniz : Beyler hoş geldiniz.

Asit : Yeni görevimiz. 7 Cüceler ve Pamuk Prenses

Doktor Deniz : Bugün gene çok şakacısın Asit.

Asit : Sanırım.

Doktor Deniz : Karadeniz deki tek ada olan amozan kraliçesine ev sahipliği yapmış bir yer. Adanın yüz ölcümü 90.000 Metrekaredir. Kıyaya uzaklığı ise 6.4 kilometredir. Buradaki kale içinde bulunan belgeleri almanızı istiyoruz. Coğrafyasında zombi gözükmüyor. Fakat ormanlık bir alan olduğu için Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmaktadır. Tarıma elverişlidir. Fakat kale içindeki tehlikeyi bilmediğimiz için burayı alamadık. Surlarla kaplı bir kale var tam ortada. Uydu resimlerinden de görüldüğü üzere zombi gözükmüyor. Sık bir ormanlık alanın orması burada kamp kurmayı engelliyor. Fakat genede dikkatli olun. Nilay'ın üstünün burada olduğunu düşünüyoruz.

Asit : Bu ada boş ise siz neden kullanmıyor sunuz ?

Doktor Deniz : Biz bu adanın varlığını sonradan öğrenenlerdeniz. Ben söyleyene kadar karadeniz de bir ada olduğunu biliyor muydun ?

Asit : Hayır ama bu benim problemim değil. Bu son görevim sanırım ?

Doktor Deniz : Evet son görevin. Nilay'ın geçen ay'a kadar yaşadığı yer olduğu tahmin ediliyor. Fakat genede tam kesin bir bilgi yok bu konuda. Çünkü Nilay her zaman mekan değiştiriyor.

Tuncay : Bundan sonra uzun bir tatil bizi bekliyor desenize.

Doktor Deniz : DxN sözünü tutar beyler. Siz rahat olun. Nilay'ın üstü nü alırsınız biz sözümüzde durmazsak tam bir yaşam alanı Giresun Adası.

Asit : Tamamdır.

Doktor Deniz : Yarın sabah harekete geçiyorsunuz. Boş şans.

Asit : Sağol..

Asit'in odasında Asit yatıyordu. Sağ tarafında Kolera Asit in sağ göğsüne yatarken sol göğsünde ise Puma vardı. Asit sigarasını içiyordu bir yandan ve tavana doğru bakıyordu. Sigarasını öyle bir çekiyordu ki ; Sigaranın dumanını ciğerlerin tamamına nüfus ediyordu.

Puma : Canım neyin  var ? Çok düşüncelisin.

Asit : Yolun sonuna geldik Puma. Artık DxN in bu belgeleri aldıktan sonra bizlere ihtiyacı kalmayacak. Ve bizle yapılan anlaşmadaki ada verilmeyecek.

Kolera : Doktor Deniz mi ? Yalan söylüyor. O söylüyorsa keselim boğazını.

Asit : Sakın. O Değil. DxN Üst yönetimi. Onlar bize vermezler. Bizde o zaman Giresun'daki adayı alacağız. Bitki örtüsü filan harika. Tarım yapabiliriz. Hayvancılıkta. Birazda erzak ve sigara da alırız. Giresun Adasında yaşamımıza devam edeceğiz. Başka bir seçeneğimiz yok. Aynı zamanda silah filan alacağız. Bir kaç hafta daha yorulacağız ama gene olsun. Sonra sivil filan toplayacağız. Tekrardan yaşam kurmak sıfır bir yerde zor olacak ama genede başaracağımızı düşünüyorum. Tarıma ve hayvancılığa elverişli bir yer. Giresun Adası.

Puma : Sen istersen her şeyi yaparsın canım. Biz ölene kadar yanındayız.

Kolera : Senin her zaman yanındayım aşkım.

Asit : Biliyorum canlarım. Kale içinde yaşayacağız bundan sonra. Büyük ihtimal ile. Ve Tuncay ve diğerleride bizimle olacak sivilleride alacağız. Ömrümüzün sonuna kadar yaşayacağımız bir yer. Karaya uzaklığı fazla ve yüz ölcümüde 90.000 metrekare. Rahat rahat yaşarız.

Kolera : Kesinlikle haklısın bebeğim. Yaşarız sen nerede istersen.

Kolera Asit'ti öpmeye başladı. Asit ise Kolera nın öpmesine karşılık vermişti. Asit ve Kolera öpüşürlerken Puma ise Asit'i elleri ile okşuyordu. Asit Puma ve Kolera O gece sabah'a kadar defalarca seviştiler.

Ertesi Sabah :

Asit : Tuncay bütün hazırlıklar tamam mı ?

Tuncay : Tamam. Bütün herkes hazır. Seni bekliyoruz.

Asit : Helikopter ile gidiyoruz demi ?

Tuncay : Sen nasıl istersen. Fark etmez.

Asit : Senin fikrin nedir

Tuncay : Fark etmez adamım. Helikopter ile hızlı kaçıyoruz. Ama her yere inemediği için helikopter sıkıntı oluyor. Ama bana kalsa helikopter derim.

Asit : Biz botla gidelim Tuncay. Üstüne alınma kişisel bir şey değil.

Tuncay : Dedim ya Fark etmez Adamım.

Asit : Tamam ekibe söyle yarım saat içinde bütün her şeyi hucum bot'a koysunlar ve hazır olsunlar bende geliyorum. Ha bu arada Tuncay. Bu bizim son görevimiz. DxN büyük ihtimal ile bize ada filan tahsil etmeyecek. Giresun Adası bizim bundan sonra. Orada yaşayacağız.

Tuncay : Sen nasıl istersen. Biz hala elizabeth sen iki kızla oh gel keyfim gel. Orada yaşarız tabi.

Asit : Sanada buluruz bir kaç bir şey. Rahat ol.

Tuncay : Aynen bulalım. Neyse hadi yarım saat görüşürüz.

Asit : Görüşürüz.

Yarım Saat Sonra :

Hucum Bot ile Marmara Denizin'den Karadeniz'e doğru yola çıktılar. Deniz o gün çok dalgalıydı. Hücum Bot dalgalar arasında sallana sallana zor bir yolculuktan sonra  Giresun Adasına yanaşmıştı. Psko Soldiers Yıkık dökük derme çatma iskeleye yanaşarak Hucum Bot'u Bağladılar. İskeleden hızlı bir şekilde indiler.

Asit : Tek sıraya geçin. Sizinle konuşacaklarım var !

Herkes bir anda tek sıraya geçti.

Asit : Surların arkasında ne olduğunu bilmiyorum. Ama birazdan hepimiz öğreneceğiz. Ve burada zombiler mi yada başka insanlar mı var öğreneceğiz. Ne olursa olsun karşımızdaki düşman ise hepsini temizleyip burada kalacağız. Burada benle kalmak isteyenlerin başımın üstünde yeri var. Geri dönmek isteyenlerde dönmelerine izin vereceğim. Bunu sizlere şimdi söylüyorum ki sonra bizi sattı diye düşünmeyin. DxN ile anlaşmamın sonuna geldim. Son anlaşmam. Ben onlara bağlılık yemini etmedim. Ve onlar için çalışıyor gibi gözüksemde aslında kendim adıma ve askerlerim adına çalışıyorum. Karşımdaki zombilerde olsa başka bir şeyde olsa burayı alacağım ve burada rahat edeceğim. Artık DxN yada Adrenalin için savaşmak istemiyorum. Hiç bir zaman karşımızdaki düşman bitmeyecek çünkü. Eğer bir şey yapacak isem kendim için yapmalıyım.  Karar sizin. Anlaşıldı mı ? Psko Soldiers !

Psko Soldiers : Emredersiniz Komutanım. Sizinleyiz.

Asit : Eyvallah.

Psko Soldiers Ormanlık alandan geçerek surlara geldi. Surlar gerçekten de çok yüksekti. Surların boyu 4 metreye ulaşıyordu.

Asit : Hakan Kolera Puma ve Cehennem Arka tarafı Dolanın. Cebrail Kabil Tuncay Tuğçe Benimlesiniz.


Cebrail Kabil Tuncay Tuğçe ve Asit Ön taraftaki surların etrafını bakıyorlardı. Kocaman kalın tahtadan yapılmış kapıyı gördüler. Kapı arkadan sürgülü ve kitliydi. Cebrail Patlatmak istedi. Fakat Asit Cebrail'in kapıyı patlatmasına izin vermedi. Çünkü burası yeni evinin olduğunu düşünüyordu Asit. Surlar büyüktü. Surların boyu 4 metreyi buluyordu. Surlar artık eskimişti. Ve yeşillikler vardı surlarda. Surları yosunlar bağlamıştı. Surların üstünde martılar vardı. Ama çelikten daha sağlam bir görüntüsü de vardı surların. Asit ileride tırmanılacak bir yer bulmuştu sonunda. Ve tırmanmaya başladı. Ve arkasından diğerleride tırmanıyorlardı surlardan yukarıya doğru. Yakıcı güneş'e aldırmadan Asit en önden hızlıca tırmanıyordu. Bir savaşçının ilk kez o surlardan tırmanırken ki heyecanıyla. Çünkü burada yaşamayı çok istiyordu. İçi ısınmıştı ilk kez bir yere . Ve kendini güvende hissetmişti Zombiler dünyaya geldiklerinden beri ilk kez kendini bu kadar huzurlu hissediyordu. Çok heyecanlıydı. Surların üstündeydi artık. Etrafı kolaçan etti. Kimse yoktu terk edilmiş gibiydi surun içi. Martılar gökyüzüne havalandılar. Asit önündeki kocaman kaleyi gördü. Asit bu görüntü karşısında hayranlığını gizleyemedi. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Hemen Asit surun tepesindeki merdivenlerden aşağıya doğru indi. Tuncay ve diğerleride Asit'i takip ediyorlardı. Dev kalenin önüne geldi Asit ve askerleri. Kapılar açıktı. Etraf karanlıktı. Asit otomatik tüfeği 47 Aka nın ucundaki fener i yaktı ve içeriye girdi. Ve içeri girerken de

Asit : Hakan Kolera Puma  Cehennem Biz kaleden içeriye doğru giriyoruz. Sizde tırmanarak surları gelin.

Hakan : Anlaşıldı komutanım.

Asit : Dikkatli olsun herkes.

Asit yavaşça içeriye adım attı. Arkasından Tuncay girdi. ve Tuncay'ın arkasından da diğerleri girmişti. Asit sanki yan odada uyuyan minik bir bebeği ayak sesleri ile uyandırabilirmişçesine yavaş ve dikkatli adımlar atıyordu. Arkasından gelen Tuncay ve diğerleride çok yavaş ilerliyorlardı. Koridorun her tarafında kapılar vardı. Fakat kapılardan hiç bir ses gelmiyordu. Cihaz ın gösterdiği yöne doğru gidiyorlardı. Yanlarından geçtikleri odaların kapılar tahtadan dı ve hiç bir ses gelmiyordu. Tuncay tekini açmak istedi fakat Asit bunu fark etti. '' Kimse yok. Sonra kapılara bakarız. tek tek ' Kısık bir sesle söyledi. Tuncay ise tamam dercesine kafasını salladı. İlerlediler koridor ikiye ayrılıyordu. Asit Cihanza baktı ve sağ tarafa yöneldi. Sağ tarafta on metre ilerledikten sonra sol tarafa döndüler. Sol tarafa döndükten sonra ise Büyük bir merdiven gördüler. Merdiven aşağıya doğru iniyordu. Merdivenle aşağıya doğru indiler. Merdivenlerden aşağıya doğru temkinli ve emin adımlarla iniyorlardı. Aşağıya indikten sonra Up uzun ama bu sefer dar bir koridor karşılarına çıktı. Koridor a girdiler ve 20 metre yürüdüler. Koridorun içi zifiri karanlıktı. Fenerler bile zor aydınlatıyordu etrafı. İlerlediler. Koridorun sonunda kapıdan içeriye girdiler. Yuvarlak bir odaya çıkmıştı her tarafta kapılar vardı ama karanlıktı. Asit fenerini yukarıya doğru tuttu. Asit 'Birlikte kalın benimle kalın' diyordu askerlerine.  Bir anda yukarıdan büyük kuvvetli bir ışık geldi. Kör edici bir ışık daire biçimindeki odayı kaplamıştı. Dakikalarca karanlıkta kalan Asit ve Ekibinin gözleri kamaşmıştı. Asit ' Tuzak ' Diye bağırdı ve koşarak geldikleri kapıdan çıkmak istedi. Tam çıkarken Asit burnunda ve suratında sert bir şey hissetti. ve suratına aldığı tüfeğin dipçik darbesi ile Asit sırt üstü yere düştü. Diğerleri ise ne olduğunu anlamdan silahlarını kapıya doğru doğrultular. Bir anda diğer kapılardan adamlar çıkarak Psko Soldiers in üzerine silahlarını çekmişlerdi. Psko Soldiers pusuya düşmüştü.

Şaman : Hoş geldin Asit. Misafir perverliğimden umarım memnun kalmışsındır.

Asit : Sakın silahlarınızı indirmeyin. Biz öleceksek te bunlardan da ölecekler.

Şaman : Ben seni hiç öldürür müyüm? Asit. Aşk olsun. Akrabalarımı kardeşlerimi öldürmene rağmen seni öldürmeyeceğim.

Asit : Aman çok korktum. Ateş'ine tükürür söndürürüm.

Şaman : Söndürürmüş.

Asit : Silahlarınızı indirmeyin.

Şaman : Sen diğer adamlarının seni kurtaracağını sanıyorsun ama onlarda elimizde. Getirin.

Kolera Puma ve Cehennem elleri arkadan ayakları birbirlerine pranga şeklinde bağlanmış ve  ağızları bantlanmış şekilde getirdiler. Hakan ise onlardan ayrı bir şekilde geldi. Şaman'ın adamı tarafından Hakan Şaman'ın önünde diz çöktürüldü. Şaman Belinden çıkardığı silah'ı Hakan'ın kafasına dayadı.

Şaman : Tamam indirmeyin silahlarınızı . Tek tek adamlarını nasıl öldürüyorum gözünün önünde.

Asit : Lanet olsun.

Tuncay : Asit bir yolunu buluruz.

Asit : İndirin silahlarınızı.

Şamanın adamları hızlıca koşarak Asit Tuncay başta olmak üzere Cebrail Tuğçe ve Kabil i esir aldılar. Onlarıda bir güzel prangalayıp bağladılar. Hakan ise gülmeye başlamıştı. Hakan'ın iplerini kesti bir adam. Hakan ayağa kalktı.

Şaman : Aferim oğlum.

Hakan : Baba sana hizmet etmek onurdur.

Asit : Şerefinize tüküreyim. Kancıklar. Adam gibi savaşın.

Hakan Asit'e bir yumruk attı. Asit yere düştü. Asit yerde kafasını kaldırmadan ağzında tükürük ile karışmış kanı yere tükürdü.

Şaman : Götürün bunları zindanlara atın hepsini ayrı ayrı birazdan hepsiyle ilgileneceğim.

Asit ve Psko Soldiers'i dairesel şeklinde ortası boş olan ve dairenin kenarlarında ufak ufak odalar olan hücrelere teker teker kapattılar. Birazdan Şaman ve Oğlu geldi.

Şaman : Bizim tanrımızın ismini koyan Ateş burada mı ?

Hakan : Yok baba burada yok. O Adrenalin komutanı oldu. Havasından geçilmiyor. Ama sana söz veriyorum onunda icabına bakacağım.

Şaman : Biliyorum oğlum. Puma Kolera ve Tuğçe.. Tuğçe dediklerinden çok daha güzelsin. Seni oğluma ayırıyorum. Oğlumunsun bundan sonra. Bana torun verirsiniz. Puma ve Kolera bu akşam adamlarımı eğlendireceksiniz. Tanrınızın en kıdemli meleğinin adını taşıyan Cebrail burada mı ? Hakan hangisi o ?

Hasan : Şu baba..

Cebrail : Tanrı değil. Bizim Tanrımız Yok !! Allah'ımız var.

Şaman : Bu gece ziyafet var. Bu gece menüde Cebrail var.

Cebrail : Yemezsen şerefsizsin.

Şaman : Söylemeyi unuttum. Canlı canlı pişiririz biz insanı. Eti o zaman daha güzel oluyor.

Asit : Bırak adamlarımı beni al.

Şaman : Seni en son öldüreceğim Asit. Adamlarının hepsini öldürmem bittikten sonra. Hepsini gözünün önünde tek tek öldüreceğim.

Asit : Sana yemin ediyorum beni 48 saat içinde öldür. Öldürmezsen seni ellerimle öldüreceğim.

Şaman : Nasıl yapacakmışsın bunu.

Asit Bileğindeki saati çıkartı ve koordinatlı bir şekilde düğmelerine basmaya başladı.

Asit : Görürsün Şaman. Kim As Kim Papaz. Kim Bacak. Kimi bu tarih yazacak !

Şaman : Görüşürüz Asit. Puma yı ve Kolera yı da alın. Güzelce giydirin. Dikkatli olun kaçmasınlar. Elleri ve ayakları bağlı şekilde getirin. Tedbiri elden bırakmayın. Onlar bizi hafife aldılar ama biz onların düştüğü hataya düşmeyelim. Hakan sende git enerji iğnelerini ol bayadır olmuyorsundur. Kan iğnelerini de ol.

Hakan : Aynen baba. Doğru diyorsun.

Şaman : Başka bunların içinden almak istediğin var mı ? Faydalı olurlar mı ?

Hakan : Yok baba. hepsi kuru kafa bunların. Yiyelim gitsin. Adamlar eğlensin Kolera ve Pumayı da öldürebiliriz. Fark etmez. Ama Tuğçe'mden çocuğum olmasını istiyorum.

Asit : Şerefsizlik yapmayın lan. Öldürecekseniz adam gibi öldürün.

Şaman : Asit yalvarmayacak mısın bana ? Merhametim vardır Senin gibiler içinde. Emrime girmek istermisin ? Sanada bu akşam bir tören hazırlayabilirim ?

Asit : Şaman Elinden geleni ardına koyma. ve şunu bilki Şaman senin kuru kafanı ateş'in içinde yakacağım ! Cebrail Ahirette görüşürüz kardeşim.

Cebrail : Sizi tanıdığım ve sizinle savaştığım için onur duydum. Sizin için ölürüm komutanım.

Asit : Hakkım helaldir.

Cebrail : Benden yana da helaldir.


O Sırada Tuzla Asit'in Evi Kontrol Bilgisayar'ı : Lütfen Dikkat Saat : 15 : 14

Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14
Dikkat !!  Asit'in başı dertte sinyalin kesildiği yer Giresun Adası Saat : 15 : 14



LÜTFEN DİKKAT BU BÖLÜMDEN SONRA OKUYACAKLARINIZ CİNSELLİK - ŞİDDET - İŞKENCE DEN İBARETTİR.  +21 YAŞ ve ÜZERİ İÇİNDİR. PSİKOLOJİ TEDAVİSİ GÖREN YADA ETKİLENECEĞİNİ DÜŞÜNEN KİŞİLERİN OKUMAMASI ÖNEMLE DUYURULUR :


O Gece Giresun Adasındaki Kale :

Cebrail demirden yapılmış bir kafesin içinde elleri ve ayakları bağlı olarak getirilmişti.  Bütün ateş'e tapanlar oradaydı. Ortada bir kuyu vardı. Ve kuyunun içinde kor halinde ateş yanıyordu. Sıcaklık dışarıya kadar geliyordu. Ateş'e tapanlar kuyunun etrafını çevirmiş ve secde ediyorlardı. Zincirle bağlı kafeste bulunan Cebrail bekliyordu. Cebrail'e yirmiye yakın iğne yapmışlardı yarım saat önce. Güç enerji ve Bağlılık iğneleriydi hepsi. Bu eti yiyenler Şaman'a daha bağlanacaklardı. Çünkü içinde Şaman ve Oğlunun da DNA larının bulunduğu özel bir serum vardı. Bunu onlara Nilay hediye etmiş ve bunun karşılığında Nilay ile ortak hareket etme kararı almışlardı. Kolera ve Puma ise elleri ve ayakları bağlı şekilde orada duruyorlardı.

Cebrail'i kafesten çıkardılar.  Cebrail'i T biçimindeki çarmıhın önüne getirdiler. Cebrail in bir kolunu T biçimindeki çarmıhın bir tarafına koydular. Ve Avucunun içine inşaat çivilerini çakmaya başladılar. Çivileri Cebrailin avuçlarına çakıyorlar çiviler Cebrail'in avucunu deliyor ve arka tarafa geçiyordu. Çiviler Cebrail'in avucunun içini delen çiviler çarmıha monte ediliyordu. Cebrailin iki avucuna da 15 e yakın civi çaktılar. Bütün el parmaklarına da çiviler çaktılar. Cebrail çok acı çekiyor ve bağırıyordu. Cebrail'in Bağırmaları devam ediyor ve bütün kale Cebrail'in bağırmaları ile yankılanıyordu.  Cebrail'in parmaklarından ve avucunun içinden akan kanlar yere damlıyordu. Cebrailin omuzlarına çiviler çakmaya başladılar. Göğüslerine çiviler çaktılar. Cebrail acıdan kıvranıyordu. Cebrail'in diz kapaklarıda bu çivilerden nasibini almıştı. Cebrail zor nefes alıyordu. Çok acı çekiyordu. İnşaat çivilerini her tarafına batırıyorlardı. İnşaat çivileri bitmiş. Ayaklarını ve ellerini çarmıha zincirle sıkıca bağlamışlardı. Mürit Şaman'a tamam dercesine kafasını salladı. ve Şaman müritlerine dönerek :

Şaman : Düşmanlarımızı yenme gücü verdiğin için Ateş sana teşekkür ediyoruz. Ve bu ruh'u sana veriyoruz. Saçlar yanarak bitecek. Vücut kılların eriyerek yok olacak. O bembeyaz Kemiklerin yanarak siyah rengi alacak. Vücudundan kanın çekilecek. Dünyayı gördüğün gözlerin akacak. Dilin kavrulacak. Vücudunu saran damarların patlayacak. Sakallarından geriye hiç bir şey kalmayacak. Tırnakların yerlerinden çıkacak. Kalbin dahil bütün iç organların yanacak. Yüce Ateş bu aciz et parçasını kabul et ! Bu aciz bedenin senin karşında hiç bir gücü yok. Erdeminle ihtişamınla onu yok et. Bütün düşmanlarımızı yenmemizde bize güç ver. Onlara Ateş'in gücünü göster ve içlerine o çürümüş bedenlerine korku sal. Onunla beslenip daha güçlü olmamız için onu arındır.

Cebrail : Şaman !

Şaman : Artık indirin. Ateş mi ? daha büyük. Yoksa Senin inandığın tanrı mı daha büyük göreceğiz. Tanrın buradaysa seni gelsin ve kurtarsın.

Cebrail yavaş yavaş o kor ateş çukurunun içine doğru indirmeye başlamışlardı. Cebrail yüksek sesle bağırmaya başladı.

Cebrail : Benim Tanrım yok. Allah'ım var. Benim inancım var. Ben insanım. Yaratılanların en değerlisiyim. Bu dünyada beni bir kibrit bile yakabilir şaman ! Ama öbür dünya da Ahirette Allah'ım beni bağışlar. Çünkü merhametlidir. Ve ben şu an şehit oluyorum. Bir asker için en büyük rütbe şehitliktir. Siz ise öldüğünüzde o taptığınız inandığınız ateş tarafından kavrulacaksınız. O zaman şaman. inandığın şey seni yakmasın. Bu dünya nedir ki ? Hepinizi İslam'a davet ediyorum. Allah birdir. Hz. Muhammet (S.A.V.) Onun elçisidir. Ondan başka ilah yoktur. O hiç bir yerde görülmez her yerde vardır. Kalplerinizin içindedir. Allah'ım beni bir müslüman ve asker olarak yarattığın için teşekkür ederim. Aldığım nefes senindir. Son nefesimde senindir. Yalnız sana inanır. Yalnız senden dilerim.  Ahirette hesap gününde beni koru ya rabbi. Günahlarımı affeyle. Bütün günahlarım için Tövbe ediyorum ya rabbi.

Cebrail in bütün vücudu yanmaya başlamıştır. Yanmanın etkisi ile Cebrail bağırıyordu. Cebrail'in bağırışları kalenin içerisinde yankılanıyor. Bu bağırmaları Asit ve Tuncay başta olmak üzere Tuğba Kabil ve Cehennem de duyuyordu. Cebrail yanarak can verirken bağırmaları herkesi çok etkilemişti. Asit dişlerini sıkarak ' Cebrail ' diyebilmişti. Cebrail bağırmaya devam ediyordu. O kadar çok bağırıyordu ki çok canı yandığı belliydi. Cebrail bağırmaya devam ediyordu. Cebrail bağırdıkça Şaman ve Müritleri ise kuyuya secde etmeye devam ediyorlardı. Cebrail barışları devam ediyordu. ve Şaman ve Müritleri kendilerinden geçiyordu. Cebrail'in ilk baştaki bağrışmaları bir süre sonra yavaş yavaş kesildi. Müritler kendilerinden geçiyorlardı. Sanki büyülenmişlerdi. Etrafa yanık saç ve protein kokusu sarmıştı. Gerçekten de iğrenç bir kokuydu.

Tuncay : Asit neler oluyor ?

Asit : Cebrail'i önce canlı canlı yaktılar şimdi de yemeye başladılar.

Kabil : Bir şeyler yapmalıyız. Buradan kaçmalıyız.

Asit : Pusuya düştük Tuncay. Kurtarılmayı bekleyeceğiz.

Cehennem : Bu şerefsizler bizi canlı canlı yiyecekler.

Asit : Beyler : Eğer Gemi karaya vurmuşsa Deniz ''Son Sözünü'' söylemiş demektir.. Benim gemim sadece karaya vurur ama batmaz ! 

Cebrail'in yanmış bedenini yukarıya doğru çektiler. Cebrail in bütün vücudu kapkara olmuştu. Kafatası gözüküyordu. Şaman'ın önündeki taş a Cebrail'in yanmış bedenini getirdiler. Şaman Cebrail'i kesmeye başladı. Ve Müritler sıraya geçti. Her mürit Şaman'ın önüne geliyor ve elini açıyor. Şaman ona Cebrail den kestiği bir parça eti veriyordu. Ve Mürit Cebrail'in et parçasını alıyor ve bir köşede yiyordu. Cebrail'in kemikleri hariç bütün parçalarını yediler. Ve kalan kemikleride ateş'in bulunduğu çukur a tekrar attılar.

Şaman : Kolera ve Puma yı getirin.

Kolera ve Puma elleri ve ayakları bağlı şekilde geldiler. Şaman büyü okumaya başladı. ve Puma ve Kolera ya zorla eski bir kadehten kan renginde bir sıvı içirdi. Puma ve Kolera içtikleri sıvı ile kendilerinden geçtiler.

Puma ve Kolera nın ellerini ve ayaklarını çözdüler. Yerde uyuşturucu bağımlısının geçirdiği kriz gibi krizler geçiriyorlardı. Çığlıkları ve kahkahaları birbirine karışıyor bir yandan da ağlıyorlar bir yandan gülüyorlardı. Yerde kıvranıyorlardı. Gırtlakları yırtılırcasına bağrıyorlardı. Saçlarını yoluyorlardı. Tırnaklarını vücutlarına geçiriyorlardı. Tırnaklarıyla vücutlarını kanatıyorlardı. Üzerlerindeki askeri üniformaları parçalıyorlardı. Onlar bunları yaparken Şaman ve Müritleride ateş çukuruna doğru secde etmeyi sürdürüyorlardı. Ritmik bir davul sesi ise yankılanıyordu. Tam Tam Tam diye. Saatler tam gece yarısı olmuştu. Gün değiştiğinde aniden Kolera ve Puma ayağa kalktı. Davul sesleri durmuş Şaman ve müritleri ise Kolera ile Puma ya bakıyordu. Kolera ve Puma yanan ateş çukuruna doğru gittiler. Yanan ateş çukuruna secde etmeye başladılar ikisi birden. Şaman ve Müritleri Puma ve Koleranın secde etmesini gördüklerinde tamamen kendilerinden geçmişlerdi.

Puma : Yalnızca Yanan Ateş'in sönmemesi için yaşar onun için savaşırım.

Kolera : Yalnızca Yanan Ateş'in sönmemesi için yaşar onun için savaşırım.

Puma : Sadece Ateş'in yolundan giderim.

Kolera : Sadece Ateş'in yolundan giderim.

Puma : Tanrım sensin Ateş. Biliyorum ki sen beni yakmazsın.

Kolera : Tanrım sensin Ateş. Biliyorum ki sen beni yakmazsın.

Puma : Düşmanlarımızı yenmek için bize güç ver.

Kolera : Düşmanlarımızı yenmek için bize güç ver.

Şaman Kolera ve Puma için ayırdığı Cebrail den kalan son iki et parçasını onlara uzattı. Kolera ve Puma hiç düşünmeden Cebrail'in et parçalarını ısıra ısıra büyük bir iştahla yediler.

Şaman : Diğer kızlarıda getirin buraya.

Şaman ın bu emri ile birlikte mürit bir anda zafer çığlıkları atmaya başladı. Kapılardan sadece külot ve sütyen olan bir çok kız içeri girdi. Şaman müritlerine dönerek
'Gücümüze güç katmak için Tanrımızın bize verdiği nimetlerden yararlanmak için bu gece sevişeceğiz.' Şaman Kolera yı Şaman'ın oğlu Hakan ise Pumayı aldı. Ve Diğer kızları da müritler paylaştı. Bazı müritler ise erkek erkeğe sevişiyorlardı. Şaman Kolera yı köle sevişmesi olan domaltıp beceriyordu. Çünkü o Şaman dı. Ve seviştiği kadınların yüzü asla ona bakmazdı. Hakan da aynısını yapıyordu. Şaman Kolera yı becermesi bitmişti. Hakan ında Puma yı becermesi. Bu sefer Baba ve Oğul yer değiştirdiler. Ve Hakan bu sefer Kolera yı anal dan beceriyordu. Şaman da Puma yı anal dan becermeye başlamıştı. Şaman ve Hakan ın Puma ve Kolera ile işleri bittikten sonra Diğer müritler de Kolera ve Puma yı becermeye başlamışlardı. Kolera yı ve Puma yı aynı anda üç erkekle birlikte oluyorlardı. Bir erkek vajinasından girerken öbür erkek ise arkasından yani analından beceriyordu. Öbür mürit ise Kolera nın veya Puma nın ağzına penisini sokuyordu. Zevk çığlıkları ve Cebrail'in yanmış bedenin etrafa verdiği koku birbirine karışıyordu.
Asit ve Tuncay başta olmak üzere Kabil Cehennem ve Tuğba yı Kötü bir son beklemekteydi. 

DxN Üstü Marmara Açıkları : O an ..

Doktor Deniz : Acil durum.

Judas : Nedir acil olan.

Doktor Deniz : Asit ve Ekibi yakalanmış. Hemen bir ekip çıkartmamız lazım.

Judas : Yakalandılarsa kendi aptallıklarına yakalandılar.

Doktor Deniz : Judas bu adamlar bizler için savaşıyor.

Judas : Bize adam mı yok. Bir Asit gelir diğeri gider. Şimdi beni meşgul etme !

Doktor Deniz : Sen müdahale etmezsen ben ederim ! Seni şerefsiz !

Judas : Nöbetçiler .. Doktor Deniz 'i görevinden alıyorum. Artık burada hiç bir vasfı yok. Kapatın bir yere. Sonra Adrenalinden birilerine teslim edersiniz bir kaç içinde. Belki hücrede aklı başına gelirde benden özür dileyip hatasını anlar.

Asker : Emredersiniz.

Doktor Deniz : Seni kendi ellerimle öldüreceğim Judas.


Tuzla Asit'in Evi Kontrol Bilgisayar'ı

Karga : Komutanım. Asit'in yakalandığı bilgisi iletilmişti. Komutanımızdan haber geldi. Sinop Limanında buluşuyoruz bu sabah. Sadece büyük bir konteyner gemisi istiyorlar bizden. Tuzla tersanesinde olabileceğini söylediler.

Asbest : Tamamdır Karga. Diğerlerine de haber ver. Hemen harekete geçiyoruz.

3 yorum:

  1. Ustam elinize sağlık ne diyim ki ya :D Bi dahaki bölümü sabırsızlıkla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. harikasın dostum

    YanıtlaSil
  3. 12 yaşındayım ama 21 yaş üstü yeri okudum okumak içir geciktim ama baykuşları severim

    YanıtlaSil