uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

19 Mart 2015 Perşembe

70. Bölüm Yarından Sonra

Bekir Akbıyık ve En yakın arkadaşı Burak Arık'a Zombilerin Dünyası Romanına katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Eğer tribünden sahaya inmezseniz, korkarım biri çıkar, düdüğü çalar, ‘oyun bitti, herkes evine’ der.

Rahmetle Anıyoruz Sayın Bülent Ecevit


Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak Kampüsü

Leopar ve Kurt her zamanki gibi güzellikleri ile büyülüyorlardı. Yavaşça. Yetişecek bir yerleri yokmuş gibi. Onları kim görse dönüp bakıyordu. Kızlar da erkeklerde. Sevgilisi olan kıza bakmayı bırakan bir öğrenci kafasını onlara çevirmişti. Gözlerini onlardan alamıyordu sevgilisi dürtene kadar.
Bir stant açıldı. Parfüm tanıtımı. Çapkın öğrencilerden bir kaç tanesi Leopar ve Kurt'a yazılmak için hemen standın başına toplanmıştı. Leopar ve Kurt çekicilikleri güzellikleri ve sempatiklikleri ile birlikte parfümleri öğrencilere sıkmaya başlamışlardı bile.

Ertesi gün

Bekir Akbıyık ve En yakın arkadaşı Burak Arık gene sıkıcı bir maliye dersine girmişlerdi. Canları gerçekten de sıkılıyordu. Fakat sorumlulukları canlarının sıkılmasından öndeydi. İstanbul'dan gelen haberler pek iç açıcı olmasada medya durumun ciddiyetini saklıyordu. Bunuda yapan '' Beyefendi '' den başkası değildi.

Bekir ve Burak derste uykuları gelmişti. Fakat genede kendi hallerinde takılıyorlardı. Bir den en ön tarafta oturan Sevda kusmaya başladı. Herkes sevdanın başına toplandı.

Bekir '' Sevda gene yapıyor numarasını ''
Burak '' Al benden de o kadar ''
'' Daha sınavlara da çok var halbuki ''

Sevda bir anda kusmayı bıraktı. Yere yığıldı. Öğretmen nabzını kontrol etti. Sevda'nın nabzı atmıyordu artık. Öğretmen '' Ölmüş '' diyebildi sadece. Ölmüş dediğinden itibaren herkes bir anlık şok yaşıyordu.  Öğrenciler ağlıyorlardı.. Bekir ve Burak birden ayağa kalkmışlardı. Tüm sınıf Sevda'nın başındaydı. Birden Sevda gözlerini açtı ve yanı başında duran Öğretmenin boynundan ısırıverdi ve şah damarını parçaladı. Öğretmen kanlar içinde yere yığılırken kalabalık panik içinde bağırıyor ve kaçışıyordu. Sevda'nın durumu için herkes başında toplanmıştı. Fakat başka bir öğrenci daha vardı. O ise sırasında birden gözünü açarak en yakında bulunan Fuat'ı ensesinden ve sırtından çoktan ısırmaya başlamıştı. Sevda sıra arkadaşını da yakalayarak ısırdı. Öğretmen ise zombiye çoktan dönüşmüştü ve kendine bir kurban arıyordu. Sınıf bir anda kaosa sürüklenmişti.

Bekir ve Burak olan bitene şaşkınlık ile bakıyorlardı. Bekir birden sıralardan tekini alarak cama doğru attı. Cam kırılmıştı. Kapının önündeki zombi sürüsünün etrafından geçmek yerine atlamak daha mantıklıydı. Burak ve Bekir de bunu yapmışlardı. Camdan aşağıya atladılar.

Burak '' Oğlum pencere den atlamak varken neden camı yerle bir ettin ? ''
Bekir '' Hep bunu yapmak istemiştim ''

Sınıftan uzaklaşıyorlardı. Her tarafta çığlık sesleri geliyordu. Bir koşturma bir kovalamaca. Burak ve Bekir sınıftan kaçmayı başarmış olsalarda genede ne yapacaklarını nereye gideceklerini bilmiyorlardı. Kendilerini savunacak bir sopa dahi yoktu ellerinde.  Yapacakları tek bir şey vardı güvenli bölgeye gitmek. Fakat neresi güvenliydi bilmiyorlardı.

Birden güvenlik görevlilerini gördüler. Kullanılmayan bir binaya giriyorlardı. Bekir '' Şimdilik bizde oraya girelim , Ortalık sakinleşince başımızın çaresine bakarız '' diyerek bir öneride bulundu. Burak'ta bu öneri kafasına yatmış olacak ki hiç itiraz etmedi. İki dost hızlıca ve çaktırmadan kullanılmayan binaya doğru hareket ediyorlardı. Zombilerden teki bir kızın üstüne doğru yürüyordu. Bekir kızı kurtarmak için kıza ve zombiye doğru koştu. Kız güzel tabi. Fakat Bekir yetişemeden Zombi kızı ısırmaya başladı. Bekir bu durumda kızı kurtarmanın anlamsız olduğunu bildiği için hiç bir hamle yapmadı. Kızın ümidi Bekir'in geri dönmesinde değil ; Zombinin ısırıklarında bitiyordu.

Bekir ve Burak kendilerini kullanılmayan boş binaya attılar. Binanın kapısının önüne geldiklerinde kapı kapalıydı. Kapıya vurmaya başladılar. '' Alın bizide içeri '' diyerek. Fakat kimse oralı olmuyordu. Zombilerde arkadan Bekir ve Burak'a doğru yaklaşıyorlardı. Kapı birden açıldı ve içeriye girdiler. Kapı tekrardan kilitlendi. Kapıyı açan bir güvenlik görevlisiydi.

Odaya girdiklerinde on iki on üç tane öğrenci ve üç tane güvenlik görevlisi vardı. İki kişi ise yatıyordu. Isırılmışlardı. Burak ve Bekir etraflarına baktılar. Güvenli sandıkları yer hiçte güvenli değildi. Fakat hiç yoksa bir süre idare edebilirdi. Öğrenciler yakınlarına telefon etmeye çalışıyorlardı fakat kimse kimseye ulaşamıyordu.

Bekir en yakın arkadaşına döndü ve '' Sopa gibi bir şeyler bulmalıyız , burada çok duramayız '' dedi. Burak '' Hadi o zaman '' diyerek beraber sopa aramaya başladılar. Etrafta hiç bir şey yoktu. Bir kaç masa ve sandalyeden başka. Onlarda Bir masayı ters çevirdiler ve kendilerine birer tane sopa yaptılar.

Bir odaya geçtiler ve orada beklemeye başladılar. Sudan başka hiç bir şey yoktu. Su da önemliydi elbette ama karınları acı kaçaktı bir süre sonra.

Ertesi Gün.

Açlık baş göstermişti. Sadece su karın doyurmuyordu. Herkes patlamaya yakın bomba gibiydi. Sinirler gerilmişti.

Zehrayı İsmet üst katlardan birine götürdü. Götürdüğü yerde hiç bir şey yoktu. Sadece karanlık. Çantasından çıkardığı bisküvileri birlikte yediler. Bisküvileri Leopardan almıştı İsmet.  Sonrada birden öpüşmeye başlamışlardı.

Birden ikisi birden yere yığıldılar. Can çekişiyorlardı. Çığlık dahi atamıyorlardı. Yerde kıvranıyorlardı sadece.  Bekir ve Burak ve diğerleri daha fazla açlığa dayanamayacakları aşikardı. Fakat genede dışarıya çıkmayı kimsenin gözü yemiyordu.

Zehra'nın en yakın arkadaşların Sevim Zehra'yı merak ederek üst katlara doğru çıktı. Her taraf karanlıktı. Elektrik dahi çekilmemişti binaya. Sevim '' Zehra Zehra '' diye bağırıyordu. Fakat hiç bir yerden ses gelmiyordu. Zehra korkmaya başlamıştı. Fakat arkadaşının durumunuda merak ediyordu. Birden bir odaya girdi. Oda karanlıktı. Zehra ve İsmet karşısındaydı. Göremiyordu suratlarını. '' Burada mısınız bende sizi arıyordum '' dedi . Fakat Zehra  ile ismet hiç konuşmuyorlardı. '' Neden bir şey demiyorsunuz '' dediği anda Zehra ve İsmet yürümeye başlamışlardı çoktan. Bir anda Sevim'i yakaladıkları gibi ısırmaya da başladılar.
Sevim acıdan bağırıyordu. Çok canı yanıyordu ve bağırıyordu..

Bunu duyan Burak ve Bekir merdivenlerden üst kata doğru hızlı adımlar ile ilerlediler. Gördükleri manzara hayatlarında unutamayacakları bir manzaraydı. İki sevgili oturmuşlar ve Sevim'i ısırarak parçalıyorlardı. Bekir müdahale etmek istedi fakat Burak engelledi. '' Onun için yapılacak hiç bir şey kalmadı , Hadi artık gidelim buradan '' dediği sırada aşağıdan çığlık sesleri gelmeye başladı.

Aşağıya indiklerinde her yer ana baba günü gibiydi. Isırılanlar zombiye çoktan dönüşmüşler ve diğerlerine saldırıyorlardı. Burak ve Bekir kapıyı açtıkları gibi oradan uzaklaşırken Beyza'yıda yanlarına aldılar. Üçü birlikte koşuyordu. Karşılarına bir zombi gurubu geldi.

Burak ve Bekir ellerindeki sopalar ile Zombilere vurmaya başladılar. Zombiler daha diri olduğu için fazlaca bir mücadele gerekiyordu. Fakat aşmayı başardılar. İleride duran park halindeki arabaya doğru gitmeye çalışıyorlardı. Sonunda arabaya geldiler. Arabanın camına vurdu Bekir ve camını kırdı. Arabayı çalıştırdı ve yola çıktılar.

Bülent Ecevit üniversitesinden uzaklaşıyorlardı..

Bekir arabayı kullanıyordu. Yolda her tarafta zombiler ve zombiler ile birlikte ortaya çıkan kaos ortamı vardı. Karanlık yolda belli oluyordu bu. Beyza arabanın arka koltuğunda oturuyordu ve tir tir titriyordu kız. İlerliyorlardı. Fakat sonunda arabadan dumanlar gelmeye başladı. Arabayı zor bela durdurdu Bekir.

Ormanlık alana daldılar üç arkadaş. İlerlemeye başladılar. Sabah'a kadar yürüdüler. Açlıkla mücadele etmek zordu çünkü. Bir yandan soğuk bir yandan ise açlık ve susuzluk.
Bekir Burak ve Beyza kar yemeğe başlamışlardı. Günlerce ilerlediler. Sadece kar ile doymaya çalışıyorlardı. Çakmak yok. Kibrit yok. Soğuk bir yandan. Sonunda şehir merkezine ulaşmışlardı.
Ama hepsi bitmişti.
İçlerinden en diri olan Bekir siz burada kalın ben geleceğim dedi.

Bekir açlığında etkisi ile şehir merkezine doğru temkinli bir şekilde ilerlemeye başladı. İlerledi.. Sonunda bir market gördü. Burada yemek için gerekli erzakları bulabileceğini düşünüyordu. Markete bir hırsız gibi girdi kırık camdan. Marketin içi beyhudeydi. Taşıyabileceği kadar poşetlere bisküvi aldı. Kola da alarak yanına Burak ve Beyza'nın yanına doğru gitti.

Fakat Burak'ın her tarafında kan vardı ve etrafta yerde yatan zombiler dışında Beyza'da yatıyordu. Burak ağlıyordu bir yandan. Açlık uykusuzluk bir yandan ve duygusallık. '' Onu koruyamadım '' diyordu. Sadece onu koruyamadım diyordu.. Bekir arkadaşına sarıldı. Bekir '' Hadi ye bir şeyler '' demekten başka bir seçeneği yoktu. Karınlarını doyurdu iki arkadaş.

Ve kendileri için yeni bir yer aramaya başladılar..
İki arkadaş dayanışması ile terk edilmiş bir köy evi bularak burayı sağlamlaştırmaya ve yarıma muhtaçları buraya toplamak istiyorlardı..
Kendilerine güzel bir yer yapmışlardı..

1 Sene sonra ..

Bekir ve Burak zombilerden kurtardıkları siviller ile birlikte kendilerine ufak bir birlik yapmayı başarmışlardı.

Ufak Çocuk koşarak hızlı bir şekilde geldi. '' Bekir Abi Askeri bir jeep geliyor bu tarafa doğru ''
Bekir '' Allah Allah bir senedir bir askeri jeep görmedik. ''
'' Neyse gelmesini bekleyelim ''

Jeep geldi. Hummer 'dan inen kişi Kızıl yıldız'ın komutanından başkası değildi.

Kızıl Yıldız Komutanı '' Bize yardım çağrısı gönderen kimdi ? ''
Bekir '' Bendim fakat her gün gönderiyorum ''
Kızıl Yıldız Komutanı '' Kaç kişisiniz ? ''
Bekir '' 15 çocuk , 30 Erkek ve 10 kadın ''
Kızıl Yıldız Komutanı '' Bizlere katılmak isterseniz kapımız açık ''
Bekir '' Siz kimsiniz ? ''
Kızıl Yıldız Komutanı '' Biz Türkiye'nin gerçek sahibiyiz ''
'' Düşünmeniz için yarım saate ihtiyacınız var ''
'' Yoksa ekibim ile birlikte buradan ayrılacağım ''
Bekir '' Lütfen bekleyin ''


Bekir grubun lideriydi. Aslında lideri değildi ama son söz hep ondan çıkıyordu. Burak ile görüştüler. Kızıl Yıldız'a katılmayı kabul ettiler.

Komutanın Arabası

Bekir '' Komutan sizmisiniz ? ''
Kızıl Yıldız Komutanı '' Komuta bende. Ama komutanımız şu anda yok ''
Bekir '' Nerede ? ''
Kızıl Yıldız Komutanı '' Çok uzaklarda ''
'' Geleceği günü bekliyoruz ''

18 Mart 2015 Çarşamba

71. Bölüm Gönülsüz Köpek

Ceyhun Çağıl bir sitede oturuyordu. Duvarları yeterince kalın ve yüksekti. Kaosa evde yakalanmışlardı. 3 Metreye ulaşan sitenin güvenlik duvarı zombileri onlardan uzak tutmaya yetiyordu. Ceyhun'un babası Site yönetimindeydi. Zombilerin geleceğini ön gören site yönetimi tedbir amaçlı erzak stoğu yapmış kapıları güçlendirmişti. Kalabalık bir site olduğu için erzaktan yana sıkıntıları yoktu. Para toplayarak silah ve cephane bile almışlardı kendilerine.
Mağaza ve Eczaneler ile doluydu. Sitenin içi zaten.

Beklendiği gibi zombiler istanbula girdiği haberleri yayılmaya başlandı. O sırada Site yönetimide kendi önlemlerini aldılar. Dış dünyada neler olup bittiğinden habersiz tabiri caiz ise kaplumbağa gibi kabuklarına çekildiler.
Gerekmedikçe sokağa bile çıkmıyorlardı..
Sadece telefon ve apartman içi toplantılar oluyordu.
Geçen helikopterlerin onları fark etmesini bile istemiyorlardı.
Duvarların üstüne jilet tellerden bile çekmişlerdi. Yaklaşık boyu iki metreydi. istemedikleri zaman dışarıdan hiç kimse içeriye giremezdi. ve kimsede çıkamazdı.

Aylar bu şekilde geldi ve geçti. Ceyhun antrenmanlarını eksiksiz yapıyordu. Ceyhun'un arkadaşları Ertuğrul Osman ve Damla sitedeki en iyi arkadaşlarıydı.

Ertuğrul '' Burada sıkışıp kaldık. Canım sıkılıyor ''
Ceyhun '' Sende benim gibi eğitim yap ''
Ertuğrul '' Benim eğitimim tam ''
Osman '' Kesin tamdır , Bütün gün bilgisayar oyunundan başka hiç bir şey yapmıyorsun ''
Damla '' Babam söyledi. Yakında bir keşif ekibi oluşacakmış , Erzaklar bitmiş ''
Ceyhun '' Siz benim neden çalıştığımı sanıyorsunuz. İşte bugün için. Macera için. Savaşmak için ''
Ertuğrul '' Zombiler ile savaşmak için antrenman yapmaya gerek yok ''
Ceyhun '' Sende haklısın ''

Bir Hafta sonra Site yönetimi toplantısı .

Başkan '' Erzaklarımız hızla tükeniyor, Buna bir çözüm bulmalıyız benim tavsiyem bundan sonra iyi yemek yapanlar ile toplu bir yemek tüketimidir ''
Apartman Sakini 1 '' Doğru diyorsunuz ama bu seferde israf çok olacak , Toplu yemeklerde biliyorsunuz ki israf çok olacak ''
Apartman Sakini 2 '' Öyle yapacağımıza herkese eşit miktarda aile bireyine göre erzak verelim. Bir ay boyunca başka hiç bir şey vermeyelim. Herkes idare etsin ''
Apartman Sakini 3 '' Bencede ; En güzeli bu. Ve depoyu da belirleyecek bir ekip kontrol etsin ''
Başkan '' Mantıklı .. Kabul edenler ? ''
'' Kabul edilmiştir. ''
Başkan '' İkinci konumuza geçiyorum. ''
'' Arkadaşlar hepimizde bildiği gibi bir keşif grubu kurmalıyız ''
'' Erzağımız bitiyor. Erzak aramaya çıkacak kabiliyetli gençlere ihtiyacımız var ''
'' Etrafı iyice taramalı ''
'' Ayrıca askeri birlik ve polis istasyonundan belki silahlar bulabiliriz ''
'' Askeri araçlarda olabilir ''
'' Sizler ne dersiniz ? ''
Apartman Sakini 5 '' Bu keşif grubunu kimlerden ve nasıl seçeceğiz ? ''
Apartman Sakini 6 '' Dışarıya çıkmak istemeyen bir insanı bu keşif gurubuna dahil etmemiz mantıklı mı ? ''
Apartman sakinleri '' Kesinlikle. Aramızda dışarıya çıkmayanlarda olabilir ''

Apartman sakinleri kendi aralarında tartışmaya başlamışlardı. Toplantı amacından çıkmış ve kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. Büyük bir uğultu kopuyordu.

Başkan '' Lütfen sakin olun arkadaşlar ''
'' Lütfen ''
'' Herkes bir sussun ve beni dinlesin ''

Başkan'ın bu lafından sonra salonda büyük bir sessizlik hakim oldu.

Başkan '' Hepinizin korktuğunu biliyorum. Ailenizi riske atmak istemeyeceğinizi de anlıyorum ''
'' Bu iş için kendi oğlum ''
'' Ceyhun'u çağırıyorum ''
'' Ekibi yönlendirecek kişi Ceyhun'dur.. Yanına katılmak isteyen katılır. Katılmaz ise kendi gider ve her türlü bize bakacaktır ''

Kalabalığın meraklı gözleri ile Ceyhun birden Babasının yanına doğru yürüdü.

Ceyhun '' Merhaba. Hepiniz beni tanırsınız. Beni bilirsiniz. ''
'' Gelmek isteyen gönüllü olan kişiler ile çalışacağım. Gönlü olmayan zaten gelmesin ''
'' Gönülsüz köpek sürüye kurt salarmış ''
'' Bu işte gönüllü olanlar beni nerede bulacağını biliyorlar ''
'' Hadi iyi akşamlar ''

Ceyhun'un bu çıkışı ile birlikte bütün salon suskunluğa hakim olmuştu. Başkan tekrardan mikrofonu eline aldı ve..

Başkan '' Görüyorsunuz. Oğlumu ortaya koyuyorum ''
'' Benden daha ne gibi fedakarlık bekliyorsunuz ''


Başkan bu sözlerden sonra salondan ayrılmıştı.

Yarım saat sonra :

Ceyhun ve Babası evde ..

Ceyhun'un Babası : '' Eminmisin oğlum böyle bir görevi kabul etmeye. sırf benim oğlumsun diye böyle bir görevi kabul etmeni kabul edemem ''


Ceyhun '' Olsun baba. Birisinin bu görevi kabul etmesi gerekli. Ben kendimi hazır hissediyorum ''
'' Hiç bir şey olmaz bana ''
'' Beraber seninle poligonlarda çok ateş ettik , kendimi korurum ve riske atmam ''
'' Önce şu polis karakoluna gidip bakayım. İşimize yarayacak silah ve mühimmat var mı ''
'' Sonrada askeri birliğe gideceğim ''
'' Haritada sana güzergahımı da söyleyeyim. Eğer 12 saat içinde gelmezsem bir ekip yollarsın ''

Ceyhun'un Babası '' Yalnız mı gideceksin ? ''

Ceyhun '' Evet yalnız gideceğim. Hem kimseyi riske atmamış olurum. Hemde başkalarını korumak ile kendimi tehlikeye atmamış olurum ''
'' Hızlı çevik ve güçlüyüm ''
'' Son üç aydır hızımı iyice arttırdım ''

Ceyhun'un Babası '' Tamam iyice düşün. Güzel de bir plan yapalım. Sonra git o zaman. Fikrin değişmeyecek ''

Ceyhun '' Değişmeyecek ''


2 Gün sonra.. Kimse başvurmak için gelmemişti.

Ertuğrul '' Yalnız başına gitmene gönlüm razı değil seninle bende geliyorum ''
Ceyhun '' Ben tek bir gideyim. Bir dahaki sefere beraber gideriz ''
Osman '' Olmaz öyle şey , anca beraber kanca beraber ''
Damla '' Bizde geliyoruz ''
Ceyhun '' Dışarıda ne var bilmiyoruz. Bİzi ne bekliyor onuda bilmiyoruz Lütfen arkadaşlar ben gideyim sonra söz veriyorum beraber gideriz ''
Osman '' Bizde geliyoruz ''
Damla '' Aynen ''
Ertuğrul '' Bizde seninleyiz ''
Ceyhun '' Sizi tehlikeye atamam ''
Damla '' O zaman sende gitme ''
Ceyhun '' Buradaki insanlara yiyecek ve içecek lazım kim temin edecek bunları ''
Damla '' Tek başına sen nasıl yapacaksın bunu ? ''
Ceyhun '' Ben keşif için gidiyorum arkadaşlar sadece bakıp geleceğim. Tehlikeli bir iş yok ''
Ertuğrul '' O zaman bizde senleyiz ''
Ceyhun '' Tamam Yarın sabah 9 da burada buluşalım. Saat 10 da hareket edeceğiz ''
'' Gidin ve hazırlanın ''

Ertesi gün sabah 05.00 saat çaldı ve Ceyhun yatağından kalktı. Bütün gece zaten doğru düzgün uyuyamamıştı. Saat onu uyandırmadı. Sadece bir uyarı verdi. Vakit geldi diye. Bir şeyler atıştırdı. Sonra ise Babasını uyandırdı. Babası Ceyhun'un gözlerine baktığında Ceyhun'un gözleri Babasına sadece tek bir şeyi anlatıyordu '' vakit tamam  '' Ceyhun son kez belkide uyuyan kardeşlerine sarıldı.

Ceyhun ve Babası arabaya indiler. Babası '' Benzini doldurdum. Depoda da yedek benzin var. İki tanede silah. Bir tanede otomatik tüfek. Belki ihtiyacın olur '' dedi.

Ceyhun ve Babası birbirlerine sarıldılar.  Babası kapıdaki görevlilere kapıyı açmalarını söyledi ve Ceyhun siteden çıkarak Onlara 30 kilometre uzaklıktaki karakola dolu gidiyordu..

Ceyhun arkadaşlarına yanlış saati söylemişti. Onlar bu olayı fark ettiklerinde Ceyhun çoktan polis karakoluna varmış olacaktı. Ertuğrul Osman ve Damla yı tehlikeye atamazdı. Ona belki çok kızacaklardı döndüğünde fakat belkide hiç dönemeyecekti Ceyhun..

Ceyhun yolda ilerlemeye devam ediyordu. Çok gergindi. Yollarda birbirine çarpmış arabaları , yanmış arabaları görüyordu. Zombileri görmeye başladı. Onlara tiksinerek baktı. Sabahın erken saati. Hafiften yağmur çiseliyor. Bir yandan ise hava soğuk. Arabanın kliması çalışmıyor. Camlar buğu yapmaya başladı çoktan. Camları hafif araladı Ceyhun. Bu seferde soğuk hava arabadan içeri giriyor. Rahat hareket etmek istediği içinde ince giyinmiş Ceyhun. Üşüyor..

Çok üşüyordu..

Polis karakolunun kapısı ağzına kadar açıktı.. Yerde kanlı iki tane silah vardı. Ceyhun arabanın içinde duruyordu. Hiç de düşündüğü gibi kolay değildi. Filmlerdekine benzemiyordu. Üşüyor ve korkuyordu. Bir cesaretle çıktı arabadan. Yerdeki silahları kontrol etti. İkiside doluydu. Temizlenmesi  gerekiyordu sadece.
Arabaya attı.
Elindeki tabancasının emniyetini açtı ve polis karakolundan içeri girdi. '' Ne yapıyorum ben '' diyordu kendi kendine. '' İçeride ne bulacağımı sanıyorum ki '' diye geçiriyordu. Ağır ağır yürüyordu karakolun içinde. Karakolun içi savaş alanı gibiydi. Her yer dağılmıştı. Duvarlarda yerlerde her yerde kan lekeleri ve insan artıkları vardı.
Ceyhun ne bir silah görebiliyordu nede yaşam formu. Ceyhun elektrikleri açmak istedi. Fakat elektriklerde kapalıydı. Cebinden çıkardığı feneri yaktı. Daha ileriye gitmek istiyordu. Zombilerin olmayışı ona cesaret getirmişti.
Bir kaç adım attığı zaman uğultuları duymaya başladı. Zombilerin yakarışlarıydı bunlar.. Ceyhun bir adım daha attı temkinli bir şekilde. Bir iki tane ise halledebileceğini düşünüyordu.
Bekliyordu. Silahını boş koridora uzatmıştı. Bekliyordu. Elleri titriyordu heyecandan.
Zombiler karanlıktan gelmeye başladılar.
Ceyhun hiç düşünmeden ateş etmeye başladı.
İlk defa canlı bir hedefe ateş ediyordu.
Ateş etti Ceyhun. Fakat isabet ettiremedi.
İkinci kez tetiğe dokundu. Fakat bu seferde öndeki zombinin omuzuna geldi.
Üçüncü kez tetiğe dokundu bu sefer gene karavana..
Dört
Beş
Yavaşça arkasına doğru adım atmaya başlamıştı. Zombiler yaklaşıyordu çünkü. Bir kaç adım attı gerisin geriye. Bir el daha ateş etti. Fakat gene vuramamıştı. Arkasını döndü oradan çıkmak için fakat silah seslerine ve arabanın sesini duyan zombiler karakolun kapısından çoktan girmeye başlamışlardı. Ceyhun köşeye sıkışmıştı. İki taraftan da zombiler geliyordu. Zombiler kalabalıktı.
Tam sağ tarafında duran kapıdan içeriye girdi ve kapıyı kapattı Ceyhun. Yeşil bir kapıydı.Ceyhun hemen orada duran dosya dolabını kapının arkasına çekti. Boncuk boncuk terlemişti.
Zombiler ise kapıya çoktan ulaşmışlar ve kapıya elleri ile vuruyorlardı. içlerinde kalan belkide son insani İç güdüyle.
Soğuk soğuk terliyordu Ceyhun. Ayağa kalktı ve camdan atlayabileceğini düşündü.  Yavaşça cama doğru yürüdü Pencereyi açtı. Oradan atladı. Koşarak arabanın içine girdi. Derin bir nefes aldı. Terini sildi. Zor bir yarım saat geçirdi. Arabayı direk sürdü..

Sakinleşmeye çalışıyordu fakat sakinleşemiyordu. Elleri titriyordu. Sakinleşemiyordu.. Hiç düşündüğü gibi gitmiyordu. Korkuyordu.
Sonunda bir AVM ye geldi. AVM de kimsecikler yoktu ve kolaylıkla içeriye girilebilirdi. Fakat genede temkinli olabilmek için girmedi. Tek başına bu işleri yapamayacağını anlamıştı.
Eve dönmeye karar verdi iyice AVM yi gözlemledikten sonra.
Buradaki kıyafetler ve yemekler uzun bir süre yetebilirdi.
İyice araştırdıktan sonra geriye döndü.

Ceyhun Önce durumu babası ile paylaştı. Sonra ise herkese söyledi. Bir ekip oluşturuldu. Üç araba ile AVM 'ye giderek AVM de işe yarayan herşeyi oraya gelmiş sevkiyat tırlarına koyarak evlerine götürdüler. Oradan ise başka bir depoyu daha soydular.

Soymaya alışmışlardı. Zombilere karşı verdikleri savaşta bazen kayıplar yaşasalar da genede devam ediyorlardı..

Bir akşam üstü Osman'ın odası..

Osman '' Ceyhun ; Bir sinyal aldım. Şifreli bir sinyaldi. Onu çözmek zaman aldı. Fakat sonunda çözdüm. Askeri telsizi dinlemeye başladık. Bir kaç bir şey bulduk ''
Ceyhun '' Ne gibi ''
Osman '' Elektrik ve güç kesintileri olacakmış, Uydu düşmüş ''
'' Ölüm adası gibi bir yerden gelenlerden bahsediyorlardı orada dinleniyoruz dediler ve görüşme kesildi ''
'' Çok önemli birileri geliyormuş ''
'' Kızıl Yıldız diye askeri birlik bunları bekliyormuş ''
Ceyhun '' sizde duydunuz mu ? ''
Damla '' Duyduk tabi ''
Ertuğrul '' Duymazmıyız ''
'' Kaydetmedin mi ? Osman sen bunu ? ''
Osman '' Dur bekle sende dinle ''
Ceyhun '' Bekliyorum ''

Osman bilgisayarından bir kaç işlem yaptı ve bilgisayarının sesini açtı.

Asker 1 '' Uydumuz düştü. Tekrar ediyorum uydumuz düştü ''
Sansar '' Düştü mü düşürüldü mü ? ''
Asker 1 '' Düştü efendim. Güç kesintisi oldu ''
Sansar '' Elektrikler kesileceği söylendi, Dünya eskiye dönüyor ''

Konuşma 2

Asit '' Komutanım. Ölüm Adasından geliyorlar ''
Ölüm Meleği  '' Kim bunlar öğrenebildin mi ? ''
Asit  '' Muhbirimizden aldığımız bilgiye göre öğrenememiş. Fakat kara yolu ile edirneye doğru geliyorlarmış ''
'' Komutanım Kızıl Yıldız Askeri birliği bunları Edirnede bekliyor ''
'' Pusuya yattılar ''
Ölüm Meleği '' Anladım ''
Asit '' Komutanım. Nilay'ın yerini bulduk. Antalya olimposta ''
Ölüm Meleği '' Asit birlik hazırlansın yarın yola çıkıyoruz ''
Asit '' Komutanım dinlenme tespiti ettik , Kırmızı hat ''

Yoğun bir cızırtı sesi duyuldu..

Ceyhun '' Oğlum bunlar ne  ? Ne bunlar ?  Ne diyor bunlar ? ''
Osman '' Bilmiyorum . Ama bir tuhaflık söz konusu ''
Damla '' Bu nedir helikopter sesi mi ? ''
Ertuğrul '' Bu sesler de ne ''
Ceyhun '' Osman seni tespit mi ettiler bunlar ? ''
Osman '' Kahretsin ''

Ceyhun ve arkadaşları dışarıya çıktılar.. Dışarıda İRA komutanı vardı.

İRA komutanı..

'' Kapıları açın ve teslim olun '' diye bağırdı.

Ceyhun ile babası göz göze geldi.

İra Komutanı

'' Kapıları açın . Zorla bir şey yapmak istemiyoruz , Kimseye zarar gelmesine gerek yok ''

'' Türkiye Devleti Ordusuna Karşı gelmeyin ''

'' TESLİM OLUN ''

Babası kapıyı açın talimatı verdiği anda . Kapıdan içeriye kar maskeli askerler çoktan girmişlerdi. Herkesi yerlere yatırdılar.

İRA Komutanı '' Bizi dinleyen kim ''
'' Kim dinliyor bizi ''

Ceyhun ile Osman birbirlerine baktılar.

Ceyhun '' Ben dinledim '' diyerek bağırdı..

İRA komutanı askerlerine Alın bunu dedi. Osman bende dinledim diyerek atıldı. Bunuda alın dedi. Ertuğrul ve Damla '' bizde dinledik '' dediler.. Onlarıda aldılar..

İRA Komutanı '' Önemli güvenlik bilgilere ulaşmış sizin evlatlarınız ''
'' İstihbarat için onları almak zorundayız ya zorla ya güzellikle ''
'' Basit bir dinleme olayı ise güvenliğimizi nasıl kırdıklarını öğrenmek zorundayız ''
'' Bize telefondan 112 'yi aradıktan sonra 258 yıldız 951 kare ye basarak ulaşabilirsiniz ''
'' Bir şey çıkmazsa evlatlarınızı geri getirir bırakırız ''
'' Burada yaşamakta zorlanıyorsanız ileride bize ait bir askeri kamp var. oraya intikalinizi sağlayabiliriz ''
'' Profesyonel bir koruma isterseniz kapımız açık ''
'' Şimdi gidiyoruz ''

Ceyhun'un babası '' Evlatlarımızın başına bir şey gelmeyecek değil mi ? ''
İRA '' Dediğim gibi gelmeyecek ''


Ceyhun Ertuğrul Osman ve Damla yıda yanlarına alarak IRA komutanı oradan uzaklaşırken. Diğerleri ise Askeri birliğe sığınıp sığınmamanın planlarını yapıyorlardı. Bir hafta sonra Ceyhun ve arkadaşları geri dönerken. İRA komutanı onları koruması için bir Adrenalin birliğini oraya göndermişti.


Zombilerin Dünyası adına Ceyhun Çağıl ve arkadaşları Ertuğrul Osman ve Damla  'ya teşekkür ederiz..