uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

1 Eylül 2012 Cumartesi

32. Bölüm : Yüksek Tansiyon


Ölüm Meleği ve Mirza Erzak kamyonu ile giderlerken; kamyonun önündeki araçta ise Sebastian Hummer'a astığı iki zombi ile birlikte yol alıyordu. Ölüm Meleği arabayı kullanırken Mirza ise boş boş etrafı seyrediyordu. Mirza'nın etrafı seyretmesi sanki askerden teskere almış çocuğun bakışları ile aynıydı. Ağaçların arasından patika yoldan ilerledikten sonra beton çitlerle örülü bir villanın önüne geldiler. Sebastian arabadan indi ve etrafına baktı sonra güneş gözlüğünü çıkartarak biraz daha ilerledi. Kapının sol üst köşesinde duran rakamlara bastı ve dolma kaleme benzeyen bir tarayıcı çıktı. '' Sahip San Sebastian hoş geldiniz '' Sol elinizi lütfen okuyucuya koyun '' dedi makine. Sebastian '' Sexy sesine bayılıyorum '' diyerek elini okuyucunun üstüne koydu. Makine den gelen ses ise '' Okuma tamamlandı. Lütfen Sol gözünüzü konsola koyun ve hiç kırpmayın. Retina taraması 5 saniye içinde başlayacak '' dedi. Sebastian ise çenesini dayadığı ve gözünü açarak bekledi. Makine ise '' Tarama tamamlanmıştır '' '' Hoş geldiniz San Sebastian '' diyerek çelik kapıları açtı. Sebastian hummer'a atladığı gibi içeriye girdi. Peşine Ölüm Meleği ve Mirza nın bulunduğu erzak yüklü kamyonda içeriye girmişti.

Mirza : Tavuklar ne alemde ? Sebastian.

Makine : Tavukların bakımları her gün yapıldı. Siz olmadığınız için çok fazla üreme oldu. Hepsi sağlıklılar.

Mirza : Sen Sebastian mısın ?

Makine : Özür dilerim Sahip Mirza.

Mirza : Bana sahip Mirza demeyi kes.

Makine : Emredersiniz Sahip Mirza.

Mirza : Bu programı yapan adamı öldüreceğim .

Makine :   Nasıl isterseniz Sahip Mirza.

Mirza : Yeni ev kullanıcısı Ölüm Meleği Lütfen kaydını yaparmısın.

Makine : Emredersiniz Sahip Mirza .

Mirza : Bana sahip demeyi kes !

Makine : Sahip Mirza Sinirlenmeye Başladı. Programımın 89745 Nolu Girişini çıkartmamı onaylıyor musunuz ?

Mirza : Evet onaylıyorum.

Makine : 89745 Nolu Girişi Çıkartıldı Bay Mirza. Ölüm Meleği Lütfen kontrol odasına girin. Sizin ev kullanıcısı olarak kaydetmem gerekmektedir.

Ölüm Meleği : Bu zorunlumu Mirza ?

Mirza : Evet zorunlu. Evi kullanamazsın. Kapıları bile açamazsın. Ve alarm verip seni düşman sanıp yok etmeye çalışır.

Ölüm Meleği : O kadar ciddi öyle mi ?

Mirza : Kesinlikle o kadar ciddi.

Ölüm Meleği Kontrol odasına doğru ilerlerken Sebastian İse Tavuklara bakmış ve geliyordu. Sebastian '' Lanet olası tavuklar çok fazla gelişmişler ve sayıları çok fazla ! '' dedi. Mirza ise '' Uzun zamandır burada değiliz normaldir. Allah 'tan ölmemişler '' dedi. Sebastian ise 'aynen haklısın moruk ölenlerde olmuş ama temizlemiş sanırım sexy ses '' diyerek sözlerini bitirdi. Sigarasını çıkartı ve sigarasını yaktı. Sigarasını içerken '' Ölüm Meleği nerede '' diye sordu Mirza'ya. Mirza ise '' Kontrol odasında girişlerini tamamlatıyor '' dedi. Sebastian ise '' Ona daha ne kadar katlanacağımı bilmiyorum kendisini lider sanıyor! '' diyerek dert yandı Mirza'ya. Mirza ise çok sakin bir şekilde '' Adam zaten Lider'di. Abartacak hiç bir şey yok. Geçinip gideceğiz. O bize lazım bizde ona lazımız'' Diyerek Sebastian'ı sakinleştirmeye çalıştı. Bu arada Ölüm Meleği işini bitirmiş yanlarına gelmişti. Mirza Sebastian'a bakarak '' Sebastian git de komutanın ne istediğine bir bak '' dedi. Sebastian ise '' Artık onun için çalışmıyoruz ki '' dedi ve durdu sonra ise '' Neyine bakayım '' diye cevap verdi. Mirza Sebastian'ın haklı olduğunu biliyordu. Fakat genede sözünü ikiledi Mirza. '' Sebastian Bak bakalım. Yaşamak için bir taraf olmamıza gerek yok ama istediğini öğrenmemiz şart '' dedi ve ekledi. '' Belki önemli bir şey istiyordur. Ülkemiz ile alakalı ise gerisi teferruattır. Herkesi dinlerim ben '' diyerek ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Sebastian zaten Mirza'yı kırmazdı. ve istediğini yaptı.

Sebastian : Sexy Ses.

Makine : Efendim Sahip San Sebastian.

Sebastian : Benim adıma bir mesaj var mı ?

Makine : Evet bir yeni mesajınız var.

Sebastian : Oturma odasındaki ekrana ver

Makine : Emredersiniz Sahip San Sebastian. 


Birden Oturma odasındaki ekran açıldı ve Adrenalin Komutanı ekranda belirdi. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian koltuklara oturdular.


Sebastian : Gene mi ? Bu adam..

Mirza : Oynatırmısın videoyu.

Makine : Emredersiniz Bay Mirza.

Adrenalin Komutanı : Sizleri tekrardan görmek güzel. Veya sizin beni tekrardan görmeniz güzel her neyse. Bu kaydı gördüğünüzde lütfen benimle irtibata geçin.


Ekran kapanmıştı..


Sebastian : Gene ne istiyor ki ?

Mirza : Sormadan öğrenemeyiz.

Sebastian : Ne istediğini de merak ettim şimdi.

Mirza : O zaman geri arama yap.

Sebastian : Sexy Ses Adrenalin Komutanı Ara .

Makine : Emredersin Sahip San Sebastian..


7 Dakika Sonra ..


Makine : Bağlantı kuruldu. Tekrar ediyorum Bağlantı kuruldu.


Adrenalin Komutanı : Mirza . Sebastian . Ölüm Meleği.

Mirza , Sebastian ve Ölüm Meleği Baş selamı ile komutanı selamladılar.

Adrenalin Komutanı : Kumpastan kurtulduğunuz için çok sevindim. Çünkü ülkenin size ihtiyacı var. Dur sakın söyleme Mirza ben senin yerine söylerim. Ne zaman ülkenin sana ihtiyacı var desek birisi arkana geçip beceriyor seni demi ?

Mirza : Ağzımdan aldınız.  Zombiler geldiğinden beri espri kabiliyetiniz yükselmiş.

Adrenalin Komutanı : Beyler şakayı bir tarafa bırakalım da maalesef durum çok ciddi. Eski Adrenalin Askerlerinden Barut ve İkiz kardeşi Ares ve diğer kardeşleri ile birlikte İncirlik üstünden  istanbul daki bütün üstlerimize doğru 40 veya 50 araçlık konvoyları ile saldırmak için hazırlık yapıyorlar. Mersinden yola çıktıkları bilgisi az önce elime ulaştı. İstanbul'u ele geçirmek için ellerinden geleni yapacaklarını biliyoruz. Zırhlı tankları ve hava destekleride olacak saldırıda. Bizim içimizde de köstebek şüphesinden sizlerden yardım almak istedik. Biliyorum geçmişte pek iyi hatıralarımız yok ama genede bu ülkenin size ihtiyacı var. Lütfen bunları durdurun. Tek umudumuz sizlersiniz.

Sebastian : Şimdi bana sen gelip eski adrenalin askerlerinin başka ülkeler adına çalışan ajanlar olduğunu mu ? söylüyorsun.

Adrenalin Komutanı : Maalesef öyle .

Sebastian : Kimin için çalışıyor muş ? bu adamlar.

Adrenalin Komutanı : İsrail gizli servisi mossad adına çalışıyorlarmış. Babaları ile anneleri ilk gizli deneklerden. Babaları ve Anneleri laboratuvarda deneklermiş. Güç, enerji, kas gelişimi , Zeka ilerlemesi gibi aşılarda kobay olarak denenmişler. Sonra hastanede tanışıp evleniyorlar ve testler tabikide devam ediyor. Çocuklara da doğmadan anne karnından başlayarak iğne vurmaya başlanıyor. ve doğduklarından Adrenalin'e sızana kadar da bu iğneler devam ediyor. Gerçek yüzleri zombiler Türkiye'ye girince polis'imize ve askerimize ateş etmeleri ile belli oldu. Gerçekten hiç bir ahlaki değer taşımayan aslında yahudi bile olmayan bu kardeşler kurallara göre savaşmazlar. Kahpedirler. Adrenalin'e girmeden öncede çok iyi eğitimlerden geçtiklerini biliyoruz. Mirza en ufak kardeşlerini öldürdüğü için iyi tanır bunları.

Sebastian : Mirza ne zaman öldürdün bu orospu çocuğunu ?

Mirza : Uzun bir hikayesi yok. Ama öldürdüm. Bunlarla da bir kez karşılaştım. Lütfen devam edin.

Adrenalin Komutanı : Bu adamlarda hiç bir ahlaki değer yok. Hiç bir şeref haysiyet yok. Savaş'ı nasıl kazanılması gerekiyor ise öyle kazanırlar. Gerisi boş. ve gerçekten de ikinci nesil aşıyı taşıyan tek evlatlar. Gerçekten de dövüş ustasılar. Hızlı ve güçlüler. Zekiler. Aralarındaki kan bağı sayesinde daha da güçlü oluyorlar. Yakın dövüşte pek bir şansınızın olduğunu düşünmüyorum işin gerçeği. Mirza dan bile daha psikopatlar. Ha hoş altın çocuklarını öldürerek Mirza karizmalarını çizdi o ayrı konu ama. Sebastian dan daha kendilerine güvenleri var. ve Ölüm Meleği'nden daha iyi planlar yapabiliyorlar.

Mirza : Diyorsun ki ? hiç şansınız yok. Gidin intihar edin ?

Adrenalin Komutanı : 40-50 Konvoyluk bir askeri harekatı engelleyin diyorum. Bozguna uğrasınlar. Ne olduğunu anlamadan çarpın bunlara. Tabikide sizi uyarmakta hakkım.

Sebastian : Biraz abartıyorsun gibi geldi bana.

Ölüm Meleği : Sebastian haklı. Barut'u daha önceden de tanırım. Dövüşmesini de gördüm bir çok kez. Üçümüzden hangisinin karşısına çıkarsa çıksın onun kafasını kopartırız biz.

Adrenalin Komutanı : Siz öyle diyorsanız. Sorusu olan ?

Mirza : Güzergahları belli mi ?

Adrenalin Komutanı : Araçlarına adamlarımızdan teki araç takip cihazı koydu. ve uydu resimlerinden az çok tahmin edeceğiz.

Mirza : Siz nerede saldırmamızı önerirsiniz ?

Adrenalin Komutanı : Ankara yakınları uygun bence. Ama saldıracak sizlersiniz. Öyle bir yerde saldırmalısınız ki ne olduğunu bile anlamasınlar.

Mirza : Vericiyi bize de yönlendirin. Biz gereğini yapacağız. İstanbul'u göremeden duracaklar.

Adrenalin Komutanı : Tamamdır. Haberleşiriz. Beni nasıl bulacağınızı iyi biliyorsunuz. Siz planlarınızı yapın. Yerleri ise bilgisayarınıza saniye saniye güncellenmiş olarak gelecektir.


Ekran bir anda kapanmıştır.


Mirza : Makine ..

Makine : Efendim Bay Mirza .

Mirza : Yemek için sağlıklı üç tane tavuk seç .

Makine : Emredersiniz.

Mirza : Boşver. Ben seçerim.

Makine : Emredersiniz Bay Mirza.

Ölüm Meleği : Boşver yemeği konuşmalıyız Mirza .

Mirza : Yemek yerken konuşuruz.


Her biri için bir tane tavuk pişirmişlerdi. ve sofrada tavuklarını yiyorlardı.


Mirza : Ölüm Meleği bir karın ağrın var senin ?

Ölüm Meleği : Evet var.

Mirza : Dinliyorum.

Ölüm Meleği : Bu adamlarla neden savaşmak zorundayız ? Sırf Adrenalin Komutanı istiyor diye mi savaşacağız. Amaçlarını bile bilmiyoruz. Sizler için canım feda ama adrenalin için kılımı kıpırdatmam ben. Birde bir karar alırken hayati bir karar bize de danışman gerekmiyor mu ?

Mirza : Özür dilerim. Sana gel benimle şu barut ve çetesine saldıralım diye bir şey dedim mi ? Yada senden yardım mı ? istedim. Sen gelsen de gelmesende saldırma kararı aldım. Kendi kararımı aldım. Benim onlarla kapanmamış bir meselem var.

Ölüm Meleği : Mirza buna saygım var. Buna saygımda sonsuz. Senin için ölüme giderim bilirsin. Ama adamların amaçlarını bilmiyoruz. Belki zombileri yok etmek için geliyorlarsa ?

Mirza : Zannetmiyorum Ölüm Meleği. İstemiyorsan benimle gelmezsin. Gelmek zorunda da değilsin. Burada takılabilirsin. Sorun değil.

Ölüm Meleği : Sen çoktan Alfa-Star daki günlerini unutmuşsun. Amerika da yediğiniz baskını. Sonra hapisteki günlerini. Gene gidip onların fahişesi oluyorsun. Ama bu kumarı kazanamazsın.

Mirza : Eğer birinin fahişesi olacaksam oda bu vatan'a olan borcuma karşılıktır. Yüzde bir bile şansım olacağını düşündüğüm her kumarı oynarım ben Ölüm Meleği. Bana zaten zarlar hileli. Bir gün öleceğim. Ben ölmeyi çoktan göze almışımda yanımda kimleri götürürüm diye hesap yapıyorum Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Alfa-Star dayken size sırtlarını çevirdiler. Sonra buradayken unutuldunuz. Sonra Mossad saldırıyor diye Mirza gel geri bizimle savaş. ve sen bunu sorgulamadan kabul ediyorsun. Adrenalin Mosad'ı istediği an yok eder farkında mısın ?

Mirza : Farkında olabilmeyi çok isterdim. Ama farkında değilim. Adrenalin üstünde Türkiye'ye bağlı 100 lerce asker öleceğine ben ölürüm daha iyi Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Sebastian sende bir şeyler söylesene ?

Sebastian : Ben Mirza'nın aldığı karara uyarım Ölüm Meleği. Vardır Mirza'nın bir bildiği. 

Mirza : Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Efendim.

Mirza : Senin Adrenalin ile sorunların var. Bitmek tükenmek bilmeyen bir öfken de var. Sevdiğinle seni ayırdılar anlıyorum. Bu sorunların ve öfken varken onlar adına bir şeyler yapmak içinden gelmiyordur onuda anlayabiliyorum. ve saygı duyarım. Fakat istanbul'u mossad ele geçirirse bize ne olur biliyor musun ? tüm sevdiklerimize ? bunu düşündün mü ?

Ölüm Meleği : Lanet olası Adrenalin bu mosad'ı buradan tamamen def edecek güçte beyler. Bunu göremeyecek kadar aptal mısınız ?

Sebastian : ÖLÜM MELEĞİ !!

Ölüm Meleği : Ne var Sebastian. Çok korktum. Sen o ses tonuyla siktiğin kızlara seslen. Belki onları orgazm olmalarına yardımcı olur. Ama benim tüylerimi diken diken etmez.

Mirza : Ölüm Meleği evet biz aptal'ız. Sen de akıllısın. Çok akıllısın.Evet biz adrenalin'in bizi kullandığını görmeyecek kadar aptal'ızdır. Ama sen akıllı ol. Evde bizi beklersin.

Ölüm Meleği : Sorun burada oturmak değil.

Sebastian : Geri zekalı anlamıyor ki. Mossad saldırdığı zaman ne kız arkadaşı kalacak ne de o küçük kardeşi. hepsini yok edecekler.

Ölüm Meleği : Bende sana diyorum ki bizi birer orospu çocuğu gibi kullanıyor Adrenalin. Yarın bir gün bizlere ihtiyacı kalmayınca bizi gene kapının önüne koyacaklar.

Sebastian : Seni zamanında Adrenalin bir orospu çocuğu gibi kullanmış olabilir. Ama benim Babam vatanım. Annem de Devlet.

Ölüm Meleği : Sebastian çizgiyi aşma. Kopartırım o dilini.

Sebastian : Koparta görelim. Dışarıda görüşelim. Odanın içinde olmaz.

Ölüm Meleği : Nerede istiyorsan.  Mirza'nın eteklerinin altına saklanmadan çık karşıma o zaman.

Sebastian : Mirza'nın mı ? Kim Kimin eteklerine saklandı. Gidecek yeri bile olmayan zavallı melek.

Mirza : İKİNİZDE KESİN ARTIK !  İlk okullu iki tane kopil gibi birbirinizi yemeyi bırakın. Burada bütün fikirler özgürdür. Her şey konuşulabilir. Ama birbirinize hakaret etmenizi gerektiren bir durum söz konusu değil. Ölüm Meleği Bizimle misin değil misin ? Özgürsün burada da keyfine bakabilirsin .

Ölüm Meleği : Sizinleyim. Adrenalin için değil. Sizin için yanınızdayım. Ama şunu bilki Adrenalin'in gerçekten de bunları buralardan def etmeye gücü var.

Mirza : Var yada yok. Bizden yardım isteyenin yanında oluruz. Bu bir erdemdir. Bizimle olduğun içinde de onur duyarız ayrıca. Bir daha da birbirimizi kırmamıza gerek yok. Kaç kişi kaldık şurada. Fikir ayrılıkları olacaktır ama birbirimizi kırmanın bir anlamı yok. Sebastian duydun mu ? Moruk.

Sebastian : Duydum Kanka..

Mirza  : Neyse size afiyet olsun. Ben doydum. Allah'a çok şükür bugünde karnımız doydu. Silahlığa inip silah seçeceğim. Sizde yemeğinizi yedikten sonra planımızı yapalım ve silahlarınızı seçin beyler. Ona göre hareket edeceğiz.

Ölüm Meleği : Bir planın var mı ? Mirza .

Mirza : Var tabikide. Ölmeyeceğiz. Ölüm Meleği. Sonraki aşama ise bolca öldüreceğiz. Son planımız ise acımayacağız. Ama bu konvoyu durduracak bir şey bulmalıyız. Dikkatlerini dağıtacak.

Sebastian : Bolca zombi koysak yola ne dersin ?

Mirza : O kadar vaktimiz yok. Mersinden yola çıkmışlar. En fazla 24 saat sonra karşılarız bunları. Tanklar filanda olacağı için zombileri ezer geçerler. Zombiler için tedbirlerini almışlardır. Daha sıradan bir şey bulmalıyız. Sıradan bir şey bulup dikkatlerini çekmeden indirmeliyiz.

Ölüm Meleği : Barikat mı kursak yola.

Mirza : Oda pek olmaz. Direk silahlanacaklar. İlk 30 saniyede yarısını yok etmeliyiz askerlerden ki işimiz kolaylaşsın.

Ölüm Meleği : Pusuyu ise İzmit'e gelmeden kuralım. Şehir merkezine gelmeden.

Mirza : Aynen çok güzel düşündün. Sebastian sence ?

Sebastian : Bencede çok güzel bir fikir. Helikopterleri nasıl indireceğiz.

Mirza : Roket atarla Sebastian. Oda senin işin. Helikopterleri gördüğün gibi hatta sesini duyduğun gibi indir. Ölüm Meleği ile ben ise ağır makineli tüfekler ile çapraz ateş'e tutuyoruz araçları. Hepsininde benzin depolarına da nişan alıyoruz.

Ölüm Meleği : Yansın Şerefsizler..

Mirza : Söylemedi Alfa-Star daha son sözü..

Sebastian : İşte benim adamım. Şu piçlerin hepsini şu tavuklar gibi kızartalım.

Mirza : Sebastian sen bir dahisin.

Sebastian : Vallaha mı ? kanka.

Mirza : Vallaha.. İşte planımız.



Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian ile birlikte planlarını yaptılar. Sonra güzel bir uyku çektiler. O kadar güzel uyudular ki. Adam gibi dinlenmişlerdi. Adrenalin Komutanının verdiği bilgilerle beklemeye başlamışlardı. Zaman ilerliyordu.


10 Saat Sonra :

50 araçlık büyük bir konvoy Adapazarı’ndan İstanbul’a doğru ilerliyordu.  Hepsi ağır silahlarla donatılmış askerlerdi.  Askeri konvoy ilerliyordu. 50 Araçlık büyük konvoy ilerliyordu.
Konvoy ’un 25. sırada duran zıhlı bir araçtı :

Barut : İstanbul ilk defa bu kadar savunmasız görüyorum.

Ares : Kesinlikle haklısın Abi. Adrenalin ’e saldırdığımız zaman yüzlerindeki o korkuyu görmek istiyorum. Onları öldürmek için yaşıyorum.

Barut : İstanbul’dan sonra sırada Ankara var. Orayı da aldığımız zaman bizi bu topraklarda durdurabilecek tek canlı türü zombiler olacaktır. Onlarıda çok kolay avlarız.

Toprak : Doğru diyorsun abi ama adrenalin timleri ne olacak ?

Barut : Onlar kolay hallederiz sen bana bırak . Onlar basit işler. Asıl iş onları yönetenleri öldürmek. 100 lerce kafası çalışmayan asker koyun sürüsü hepsi.

Toprak : Biz genede dikkatli olalım.

Ezan sesi duyulmaya başlanmıştır.

Barut : Şu ezan sesini duymaya nefret ediyorum.

Sergen : Aynen abi. Bende nefret ediyorum.

Toprak : Otomatik olarak diyanetin saatli takvimine göre okunuyor. Onunda çaresini bulalım istanbul da.

Barut : Evet en çok ta şu müslümanların ezan sesini keseceğimiz için mutluyum.

Sergen : İlk olarak nereye saldıracağız abi ?

Barut : 11 nokta var. Önümüzdeki ilk yer neresiyse oraya saldıracağız. Ayrım yapmadan.

Sergen : Bunu sevdim.

Ares : kardeşlerim ön arabalarda hareketlilik var.

Barut : Zombilerdir.. Başka ne olacak. Söyle öndekiler'e dikkatli olsunlar.

Ares : Tamam abi.

Ares telsizi eline aldı. '' Birinci arabadaki şoför durum bildir '' dedi.

En ön arabadaki Şoför :  Komutanım her yerde tavuk var ve üzerimize geliyorlar. Kontrolü kaybediyorum arabanın..


Derken Araba birden takla attı. Öndeki arabayı takip eden ikinci arabada takla atmıştı. Sonra birden patlama sesleri duyuldu. Bir kaç araba aniden patladı. Mayının üzerinden geçerken. Barut ve kardeşleri ne olduğunu anlayamadan birden silah sesleri duyulmaya başlandı. Barut telsizden adamlarına ‘’ Arabaları Durdurun ‘’ diyerek emrini verdi. Ve bütün arabalar durdu. Arabalardan düzinelerce adam iniyordu. Arabaların yarısından fazlası 30 kişilik minibüslerdi zaten.  En arkadan gelen tanklar ise savaş'a hazırlanırken helikopterler'ede durum bildirimi yapılmıştı. Helikopterler vites yükselterek saldırının olduğu yere doğru geliyorlardı. Barut ve kardeşleri kurşunların nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlar fakat silah sesleri aralıksız devam ediyordu. Barut ve üç kardeşi Ares Toprak ve Sergen ile birlikte arabadan indiler.  Ve hemen arabanın yanında siper’e yattılar.

Sergen : Lanet olsun pusuya düştük.

Toprak : Abi ne oluyoruz kim saldırıyor bize.

Barut : Kim saldırdığı önemli değil. Ölü adamlar saldırıyor bize sadece.  Kendinizi koruyun acele etmeyin saldırmak için. Siz ölmeyin yeter. Biz bunları zaten öldürürüz.

Ares : Abi ne yapacağız bu bir pusu.

Barut : Pusu da düşeni yemek kanundur. İlk düşen kim olursa yenecektir. Siz düşmeyin.

Barut ve kardeşleri arabanın arkasına siper almış bir vaziyette beklerken Barut’un diğer adamları ise pusuya karşılık vermeye çalışıyordu. Ağır ateş altındalardı. Kafalarını bile çıkartamıyorlar. Bir bir yanlarındaki arabalar yanıyor yada patlıyordu. Köşeye sıkışmış bir vaziyetteydiler.
Mirza Uzun Namlulu ful otomatik tüfek ile Konvoyu acımasızca tarıyordu. Mirza hedef gözetmeksizin konvoyu taramaya devam ediyordu. Kurşunların nereye gittiğini bile önemsemiyordu. Mirza'nın silah'ından çıkan kurşunlar Barut'un askerlerine isabet ediyor vücutlarında delikler oluşuyordu. Bazılarının kolları ve bacakları ve kafaları kopuyordu isabet aldıkları kurşunlardan. Mirza acımasız bir şekilde saldırmaya devam ediyordu. Kurşunların adamları parçalamasını görüyordu. Soğuk kanlılığını koruyor ve ateş et meye devam ediyordu.  Adamlar nereden ateş’in geldiklerini bile anlamadan yere düşüyorlardı. Mirza uzun namlulu ful otomatik tüfek ile konvoyu taramaya devam ederken Sebastian ve Ölüm Meleği ise dürbünlü tüfekleri ile hareket eden her şeyi vuruyorlardı.  Mirza uzun namlulu ful otomatik tüfek ile konvoydaki her şeyi tarıyordu. Sebastian bir anda helikopter diye bağırdı. Barut ise '' Aha helikopterler gelmeye başladı '' derken ilk helikopter bir anda patlayarak yere doğru düşmeye başlamıştı bile. Sebastian ikinci roket atarı doldurdu ve ikinci helikopter'ide havada vurarak indirmişti. Roket atarın geldiği noktayı anlamıştı Barut ve Kardeşleri. Barut '' Geriye çekiliyoruz '' diye bağırdı bütün askerlerine ve geldikleri yöne doğru geri çekilmeye başlamışlardı.  Mirza ise ateş etmeye devam ediyordu. Barut'un askerleri kaçarken Mirza Ateş etmeye devam ediyor. Kaçan askerlerin sırtlarından kafalarından kalplerinden vuruyordu. Etraf kan gölü olmuş askerlerden kopan parçalar her yere dağılmıştı. Mirza acımadan ateş etmeye devam ediyordu. Askerler kaçmaya çalışıyorlar. Barut ve Kardeşleri ve yanındaki diğer askerler geldikleri yöne doğru kaçarlarken bu seferde Ölüm Meleği Uzun namlulu ful otomatik tüfek ile taramaya başlamıştı. Ölüm Meleği de acımadan tarıyordu Askerleri. Bütün vücutlar parçalanıyor kemikle etler birbirlerinden ayrılıyordu. Ölüm Meleği bir taraftan Mirza diğer taraftan ateş etmesi ile birlikte herkesi taramaya devam ediyorlardı. Mirza nın uzun namlulu silah'ının ucu nar gibi kızarmış ve kıp kırmızı olmuştu. Diğer uzun  namlulu silah'ına geçerek ateş etmeye devam etti. Ölüm Meleği de acımadan askerleri taramaya devam etti. Dakikalarca silah sesleri hiç susmadı. Fakat ateş altındaki askerlere bu dakikalar saatlerle eş değerdi. Arabaların çoğu benzin depolarına gelen mermi çekirdekleri yüzünden patlamıştı. Askerlerin bazısının cansız bedenleri de arabalardan çıkan yüksek ateş ile birlikte yanıyordu. Bazı askerler yaralanmışlardı yerde vücutlarına giren mermi çekirdekleri yüzünden can çekişiyorlar yardım bekliyorlardı. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian'ın acıması yoktu. Bugün adapazarı izmit Kara Yolanda merhamet hiç gelmemişti. Daha 20 li yaşlarına yeni girmiş sakalları bile daha terlememiş genç askerlerde kurşunlardan nasibini almıştı. Sebastian roket atar ile iki helikopteri birden indirmiş sonra ise tankları taşıyan askeri araçları da roket atarlar ile etkisiz hale getirmişti. Ateş sesleri yarım saate kadar sürdü. Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian Avcı.. İsrail askerleri ise av olmuştu. Mirza o kadar çok kurşun yağdırdıki israil askerlerinin üstüne kulakları geçici olarak sağır olmuştu. Kopan bacaklar , Parçalanmış kollar , bağırsakları akmış beyinleri parçalanmış askerlerden akan kanlar otoyol'un tamamını kaplamıştı bile. 45 Dakika aralıksız bütün kurşunlarını yağmur gibi yağdırdılar israil askerlerinin üstüne. Artık hiç bir yerde kaçma belirtisi yok. Hiç kimse kaçmıyor ve hiç bir yerden ses gelmiyordu. Silah sesleri bile artık susmuştu. Yaralı insanların bağırmaları ve yanan arabaların cayır cayır diye yanarken çıkardığı ses haricinde hiç bir şeyden ses çıkmıyordu. Arabalardan çıkan alevler ve dumanlar haricinde ise hiç bir şey kıpırdamıyordu. Bu tam bir vahşetti. Ölüm Meleği bosna da ırakta ve dünyanın bir çok yerinde böyle katliamlar görmüş fakat gördükleri içindeki en kanlı katliam buydu. Bağıran insanların haykırışlarını işitiyor ve gözleri doluyordu. Mirza ve Sebastian bulundukları noktadan aşağıya doğru inmeye başlamışlardı. Ölüm Meleği ise durduğu noktadan dona kalmış bir vaziyette bekliyordu. Mirza ve Sebastian'ın otoyol'a indiğini görünce oda aşağıya doğru inmeye başladı. Ayağı kopmuş bir asker bacağım bacağım diye bağırırken kafasına bir kurşun yedi. Kurşun'u sıkan Mirza dan başkası değildi. Mirza yaralı askerlerin kafalarına tek el ateş ediyordu. Ve yaralı askerlerin acılarına son veriyordu. Mirza tekrar tekrar ateş etmeyi sürdürdü. Şarjörü bitmişti. ve tekrar taktı ve tek kurşunla yaralı israil askerlerini öldürüyordu. Sağ ayak baldırı parçalanmış yerde sürünen bir israil askeri '' Merhamet Et '' diye ibranice bağırdı Mirza'ya. ve Mirza dan kaçıyordu. Mirza ise İsrail askerine doğru yürüyordu. israil askeri elini yapma dercesine dur işareti yapıp Mirza'ya doğru kaldırmıştı. Mirza ibranice israil askerine cevap verdi. '' Bugün burada senle birlikte israil ordusu ölmedi. Bugün burada Merhamette öldü '' diyerek kafasına bir el kurşun sıkmıştı israil askerinin Mirza. Sebastian ise gayet rahat bir şekilde '' sen şu lanet ibraniceyi nerede öğrendin bir yahudi gibi konuşuyorsun '' dedi gayet keyifli bir şekilde . Mirza ise '' ibranice yi zaten yahudiler konuşur Sebastian. 5 Yıl hapiste kalınca öğrenecek çok şey buluyorsun '' diyerek cevap verdi. Ölüm Meleği'ne doğru yürüyen Mirza ve Sebastian yerde yaralı israil askerlerini öldürmeye devam ediyorlardı. Sebastian israil bayrağı gördü bir tane. onu aldı. ve altı yedi askerin cesedini üst üste koyup bayrağı ise en üste ölmüş askerin karnına sapladı. ve ölmüş askerlerin başında '' Alın size ülke'' diye bağırdı. Ölmüş bedenler hareket etmiyordu. Ölüm Meleği '' Barut muş kardeşleriymiş '' dedi. Sebastian '' Bunların hepsi kuru kafa '' diyerek güldü. Ölüm Meleği ise Sebastian'a bakarak '' Aha işte gördünüz. üç adam bile koca israil ordusunun canına okuyor.  Yeterki doğru planlayın '' diyerek sözlerini tamamladı. Sebastian ise Ölüm Meleği'nin söylediklerini tasdik ediyordu neşeli bir şekilde. Mirza ise yarım kalmış işini bitiriyor yaralı askerleri öldürüyordu birer birer.

Bir anda yerde yatan askerlerin arasından birisi hızlıca Mirza nın üstüne doğru gelerek Mirza nın karnına omuzunu bastırıp ve iki eliyle belinden tutarak yere doğru düşürdü. Başka bir tanesi ise Sebastian'ın elinde tuttuğu silah'ı tuttu ve Sebastian'a kafa attı. Sebastian'ın elindeki silah yere düşmüştü. Bir başkası ise Ölüm Meleği'ne doğru hızlıca geldi ve bir yumruk attı. Yere düşen Mirza'nın kafasına ise yere düşüren adam değil fakat başka biri geldi ve tekme attı. Bunlar Barut ve Kardeşlerinden başka hiç kimse değildi. Barut Ölüm Meleği ile eşleşmişti. Ares ise Sebastian ile dövüşüyordu. Barut'un diğer iki kardeşi Sergen ve Toprak ise Mirza'yla eşleşmişti. Barut Ölüm Meleği'ne vurmaya başladı. Ölüm Meleği'ne vuruyordu. Ölüm Meleği karşılık vermeye çalışıyor fakat Barut engelliyor ve bir yumruk daha indiriyordu Ölüm Meleği'ne. Barut Ölüm Meleği'ne sağlı sollu yumruklarını indirmeye devam ediyordu Barut. Ares ise Sebastian'a attığı kafa ile birlikte direk Sebastian'In üstüne çullanmıştı. Sebastian'ı yerde yumrukluyordu.  Mirza ise iki kardeş Sergen ve Toprak tan yumruklar ve tekmeler yemeye devam ediyordu yerde. Sergen '' Abi  Kardeşimizi öldüren şerefsiz bu '' dedi. Barut ise '' fark ettim onu çok kötü dövün ama sakın öldürmeyin bana bırakın '' diye seslendi. Sergen ise ''tamam abi'' diyerek Mirza'nın suratına bir tekme daha attı. Barut ve kardeşleri; Ölüm Meleği , Mirza ve Sebastian'ı dövmeye devam ediyorlardı. Ölüm Meleği'ne Barut vuruyorda vuruyordu. Ölüm Meleği oradan bulduğu bir sopa ile Barut'un kafasına doğru sopayla vurdu fakat Barut kolunu kaldırdı ve sopa Barut'un koluna geldi ve kırıldı. Ölüm Meleği sopayı attı ve Barut'a bir kafa attı fakat Barut yerinden bile kıpırdamamıştı. Barut sol yumruğu ile Ölüm Meleği'nin kafasına vurdu ve Ölüm Meleği tekrar yere düştü. Ölüm Meleği yerden kalkmaya çalışırken Barut bir tekme attı. Ölüm Meleği yerde yuvarlanmaya başlamıştı. Mirza ise yerde iki kardeşin tekmelerine maruz kalıyordu. Sebastian ise Ares üstüne oturmuş ve yerdeki Sebastian'ın suratını dağıtıyordu. Sebastian yerden aldığı bir taş ile Ares'in kafasına vurdu. Ares yan tarafa yıkılırken Sebastian ayağa kalkmaya çalışıyordu. Sebastian ayağa kalktı ve yumruk attı Ares'e. Ares'e vurmaya başlamıştı Sebastian. Sebastian vuruyor Ares ise Sebastian'ın yumruklarından kurtulmaya çalışıyordu. Mirza yüzünü kolları ile koruyor genede her tarafına tekme yemeye devam ediyordu. Belinden çıkardığı bıçağı bir anda Toprak'in sabit bacağına sapladı Mirza.  Tam dizinin eklem yerine bütün gücüyle vurduğu bıçağın hepsi girmişti. Bıçağı çekmeden aşağıya doğru eğerek sapını kırdı Mirza. Toprak bir anda acı içerisinde tek ayağının üstünde zıplarken yere düştü. Bunu gören Sergen ise Mirza ya tekme atmaya devam ediyordu. Mirza Sergen'in tekmesini yerde yakaladı ve Sergen'in ayağını bükerek yere yapıştırdı bir anda Sergen'i. Ölüm Meleği ise Barut ile baş edemiyordu. Barut gerçekten de güçüydü. Barut Ares'in Sebastian tarafından çok kötü bir şekilde dayak yediğini görünce Ölüm Meleği'ni bırakarak Sebastian'a doğru koştu. Sebastian'a havada bir tekme atarak Sebastian'ı çiklet gibi yere yapıştırdı Barut. Sebastian yerde kan tükürüyordu. Dişini kaldırıma tükürmüştü Sebastian. Mirza ise ayağa kalktı ve Sergen'e doğru yürüdü. Sergen ayağa kalktı Mirza'ya yumruk vurmaya başladı. Fakat Mirza hepsini hızlı bir şekilde engelliyordu. Mirza Sergen'in yumruklarını engelledi ve sonunda Sergen'in göğsü Mirza'ya savurduğu yumruklardan dolayı savunmasız kaldığı bir anda Mirza Sergen'in göğüs kafesine vurdu. Sergen bir kaç adım geri gitmişti. Mirza cebinden çıkardığı Muştayı Sol eline taktı. Muştada '' M İ R A ''  yazıyordu. Muşta ile birlikte Sergen'e sol bir kroşe vurdu. Sergen'in çenesi kırılmıştı. Toprak ise acısına rağmen ayağa kalkmaya çalışıyordu fakat başaramıyordu. Toprak ın dizine bıçak çok kötü girmişti. Toprak bundan sonraki hayatını büyük ihtimail ile topal devam edecekti. Mirza Toprak'ı sakat bırakmıştı.  Mirza muşta ile Sergen e bir yumruk daha attı. Sergen gene düştü. Sergen toparlanmaya çalışıyor fakat Mirza buna İzin vermiyordu. Sebastian ise Barut'a döner tekme atarak karşılık verirken Barut yerinden bile kıpırdamamıştı. Ölüm Meleği de koşarak Barut'a arkadan kaburgalarına vurmaya başladı. Normalde Barut'un Ölüm Meleği'nin yumrukları karşısında kaburgaları kırılması gerekirdi fakat Barut'un yüzünde acı ifadesi bile yoktu. Barut arkasından vuran Ölüm Meleği'ne doğru döndü ve bir yumruk ile yere serdi. Arkasından Sebastianı da bir yumruk ile yere sererek Mirza'nın üzerine doğru koşmaya başladı. Sebastian yerde yatarken '' Mirza '' Diye bağırdı. Barut Mirza ya bir yumruk attı ve Mirza yere yapıştı. Barut '' Beni hatırlıyor musun ? Seninle çok güzel vakitler geçirmiştik '' diyerek alay etti Mirza ile. Mirza ise yerden yavaşça kalkarken '' Peki sen beni hatırlıyor musun ? Hiç yüzün kızar mıyor mu ? '' dedi. Barut koşarak Mirza'ya saldırmaya çalıştı Fakat Mirza hızlı bir hareketle sağ tarafa çekildi ve Barut'un karın boşluğuna muştalı sol parmakları ile bir yumruk attı. Fakat Barut'a hiç bir şey olmamıştı. Mirza Muşta'ya baktı sadece. Ölüm Meleği ve Sebastian Ares'i vurmaya başladılar. Ares'i ortaya alan Sebastian ve Ölüm Meleği Ares'i çok kötü dövüyorlardı. Barut ise Mirza ya doğru hamle yattı ve Mirza'yı boğazından yakalayarak havaya kaldırdı. Mirza'yı boğmaya başladı. Mirza ise kurtulmaya çalışıyor fakat kurtulamıyor boğuluyordu. Mirza yı Boğuyordu Barut bütün gücüyle boğazını sıkıyordu. Mirza nefessiz kaldığı için artık kendinden geçmeye gözleri kapanmaya başlamıştı. Sebastian ve Ölüm Meleği bunu fark etmişler ve Mirza ya yardım etmek için Barut'a saldırmak için koşmaya başladılar. Bu arada Mirza Barut'un kulaklarına doğru avucunun içi ile vurdu. Barut etkilenmedi. Sonra ise Ayağı ile Barut'un bacak arasına bir tekme attı. Barut gene etkilenmedi. Sonra ise Barut'un gözlerini baş parmakları ile oynamaya başladı. Barut bir anda gözlerini tutarak acı içinde bağırmaya başladı ve Mirza'yı bırakmıştı. Mirza bir anda yere düştü ve Mirza kendi boğazını tutuyordu. Nefessiz kalmıştı Sebastian ile Ölüm Meleği canı yanmış Barut'a vurmaya başladılar. Mirza ise ayağa kalkmıştı ve Sergen Mirza ya saldırmak istedi. Sergen biraz olsun kendine gelebilmişti. Mirza Sergen'in boğazına Muştası ile birlikte yumruğunu attı Nefesi kesilmişti Sergen'in ve Mirza yerden aldığı demir'i hızlı bir hareket ile Sergen'in omuzundan soktu. Sergen acı içinde dizlerinin üstüne çöktü. Soluk soluğaydı. Barut Toparlanmış ve Sebastian ile Ölüm Meleği ni üzerinden atarak savurdu. Ölüm Meleği ve Sebastian Savrulmuştu ve yere düştüler. Barut Mirza yı arıyordu ve gördü. Diz üstü çöken Sergen'in arkasına geçen Mirza Cebinden çıkardığı bıçak ile Sergen'in saçını tuttu Barut'un gözlerinin içine bakarak Sergen'in boğazını kurbanlık koyun gibi kesti Mirza. Barut ''hayır'' diyerek haykırdı. Barut Mirza 'ya saldırmak için koştu. Mirza ise Barut'un dengesizce saldırmasından faydalanarak bir anda döner tekme attı Barut'un yüzüne. Mirza 'nın attığı tekme sadece kafasını yana çevirmişti Barut'un. Ares bir anda bağırdı '' Zombiler geliyor '' diye. Zombiler kan kokusunu ve silah seslerini duyarak o tarafa gelmişlerdi. Ve yerde yatan ölü askerleri çoktan yemeğe başlamışlardı. Çok kalabalıklardı. Ares Ayağına bıçak girmiş olan Toprak'ı yakaladı ve Barut'a dönerek '' Abi gidelim '' dedi. Barut oralı olmadan Mirza nın üstüne gelmeye devam ediyordu. Ares Toprak 'ı uzak bir noktaya kadar taşıdı ve Mirza 'ya saldırmak için üzerine doğru gelen Barut'u tuttu. Ares '' Abi zombiler her yerde gidelim '' dedi. Barut ise kardeşini dinlemeden Mirza'nın üzerine doğru geliyordu. Sebastian yerden silah'ını aldı ve Barut ile Ares'in üzerine ateş etmeye başladı. Fakat o kadar hırpalanmıştı ki Sebastian isabet ettiremiyordu. Ares kafasını bir an olsun yere eğdi ve abisini kolundan tutarak '' kardeşlik hatırım için gidelim '' dedi. Ares'in bu lafından sonra Barut yerde cansız bir şekilde yatan ve kanı bütün asfalta yayılan Sergen'e doğru baktı. Sergen'i kaldırdığı gibi omuzuna aldı ve hızlı bir şekilde kaçmaya başladı. Sebastian'In elindeki silah'ında mermisi bitmişti zaten. Barut ölmüş kardeşi Ares ve diğer kardeşi Toprak'ı alıp geldikleri yöne doğru kaçmaya başladılar.

Ölüm Meleği Sebastian ve Mirza her taraftan gelen zombilere baktılar. Ellerinde hiç silah kalmamıştı. Yerde bir askerin üzerinde duran el bombalarını aldı Sebastian. Ve hızlıca İzmit yönüne doğru otoyoldan koşmaya başladılar. Koşacak güçleri yoktu ama ellerinden geldikçe koşuyorlardı. Barut onları çok kötü hırpalamıştı. Zombilerden Kaçmaya çalışıyorlardı. Mirza yerde duran iki tane keleş'i aldı ve ilerlediler. Zombiler ise onları takip ediyorlardı. Şehir merkezine doğru ilerlediler. Her taraftan zombi geliyordu. Zombilere izlerini kaybetmeye çalışıyorlar fakat başaramıyorlardı. Ölüm Meleği topallıyor . Sebastian'ın omuzu dayanılmaz ağrıyor Mirza ise ayakları ve kolları inanılmaz derece ağrıyor Mirza 'nın yüzünde ve gözünde şişlikler morarıklıklar vardı sol gözü tamamen kapanmıştı. Mirza 'nın Baruttan aldığı darbeler yüzünden kaşı patlamış ve yere çok fazla kan damlıyordu. Zombiler şehir merkezinden de geliyorlardı Mirza Sebastian ve Ölüm Meleğinin üzerine her taraf zombilerle kaynıyordu. Zombiler Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ni bir duvara sıkıştırmışlardı. Etraflarında yüzlerce zombi vardı. El bombasını kullanamıyorlardı. Silahları kullansalar hangi birisini öldüreceklerdi. Tamamen köşeye sıkışmışlardı. Zombiler sonları olacaktı hızlı bir şekilde üstlerine geliyordu zombiler. Zombilerle aralarındaki mesafe yaklaşık bir metre kalmıştı.

Mirza bir anda geri geri giderken iki tane çöp konteynerı gördü. Kapaklarını açtı ve Sebastian'a atla dedi. Sebastian '' Allah'ım beni şimdi öldür '' Olmaz Mirza '' diyerek cevap verdi. Mirza Ölüm Meleğine ''Sende içeriye atla'' dedi. Üçü birden çöp konteynerlarının içine atlamışlardı. Mirza bir anda Çöp konteynerlarından çıkarak Sebastiandan aldığı 11 tane el bombasının pimlerini teker teker çekerek zombilere doğru attı. ve 15 saniye sonra ilk patlama sesi duyuldu sonra patlama sesleri birer birer gelmeye başladı. Çöp konteynerları bile patlamanın etkisi ile havaya kalkıp tekrar yere düşüyordu. Zombilerden dağılan et parçaları ise her tarafa saçılmıştı. Bütün patlamalar bittikten sonra Mirza elindeki keleş ile birlikte çöp konteynerlarından dışarıya doğru çıktı ve etrafta kalan zombilere ateş etmeye başladı. Zombilerin bir çoğu zaten el bombalarının patlaması ile birlikte vücutları parçalanmıştı. Mirza'nın ve Ölüm Meleğinin ellerindeki keleşlerle kalan zombileri halletmesi ile biraz olsun rahat bir nefes almışlardı. İleride duran ufak bir arabayı gördüler. Ölüm Meleği '' Ben şu arabaya düz kontak yapayım da cehennem olup gidelim buradan '' dedi. Mirza ise '' Aynen çok güzel olur '' diye cevap verdi.  Sebastian'ın ise pek sesi çıkmıyordu. Mirza Sebastian'ın başını okşadı ''iymisin San Sebastian '' dedi. Sebastian ise '' Sanırım omuzum yerinden çıktı Mirza'' diye gülümsedi. Mirza ise '' Hangi omuzun '' diye cevap verdi. Sebastian '' Sağ omuzum '' yoksa o piçleri öldürürdüm ıskalamazdım '' diyerek pişmanlığını dile getirdi. Mirza ise '' Önemli değil bir kardeşlerini daha öldürdük hep birlikte '' dedi ve Sebastian'ın omuzunu tuttuğu gibi çekti ve yerine oturttu. Sebastian ise acıdan bağıramıyordu. Sebastian'ın gözlerinde yaş gelmişti '' Kanka iyi güzelde omuzumu yerine oturtmadan önce bir haber verseydin '' diyerek dert yandı. Mirza ise '' haber verdim ya '' diyerek tebessüm etti Sebastian'a . Ölüm Meleği bu arada arabayı çalıştırmıştı. Ölüm Meleği '' Nereye gidiyoruz '' diye sordu. Mirza ise '' Önce dağda bıraktığımız hummer'ı alalım bu araba ile zor gideriz '' dedi. Ölüm Meleği '' aynen haklısın '' dedi ve arabaya Mirza ve Sebastian da bindiği gibi Hummer'ı bıraktıkları dağ'a doğru hareket etmeye başladılar.

Otoyol'u kullanmayarak köy yolundan giderek Hummer'ı bıraktıkları yere gittiler. Mirza aşağıya doğru baktı bütün ölüler ölen israilli askerleri afiyetle yiyorlardı. Zombiler askerlerden arda kalan bütün parçaları afiyetle yiyorlardı. Ölüm Meleği de otoyol'a doğru baktı ve gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Sebastian baktı ve umursamadı bile. Mirza arabayı sürüyor Sebastian arkada yatıyor ve Ölüm Meleği ise Mirza nın yanında oturuyordu.

Ve sonunda evlerine geri dönmüşlerdi. Uzunca bir tedavi ve dinlenme onları bekliyordu. Çünkü Barut ile yaptıkları kavga onları çok yıpratmıştı.

2 gün sonra Mersin :

Barut : Bu lanet olası Mirza nereden çıktı ? Hani onu yakalamıştınız ve ölmüştü ?

Barut'un Babası : Ben halledeceğim onu. Siz karışmayın.

Barut : Baba bir oğlunu daha öldürdü piç. ve gözlerimin önünde boğazını kesti acımadan. Toprak ise sakat kaldı.

Barut'un Babası : Sergen'e cenaze merasimi düzenleyelim. Oğlumu en güzel şekilde saygıyla uğurlayıp yasını tutalım 12 gün ondan sonra icabına bakacağım sana söz veriyorum. Mirza ya bütün selam verenleri tek tek ellerimle öldüreceğim.

Barut : Onun canını yakacak birisini tanıyorum. Onu gözlerinin önünde öldürürsek Mirza'nın canı yanar.

Barut'un Babası : Harika .. 13. gün sonra intikamımızı alıyoruz oğlum. Oğullarımın kanı yerde kalmayacak .
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder