uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

15 Eylül 2012 Cumartesi

33. Bölüm İmam'ın Ordusu

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ( Ölüm Yıldızı ) Kalesine Geri dönmüşlerdi. Dinleniyorlardı. Yaralarını sarıyorlardı. Yorgunlardı. Barut ve kardeşleri ile yaptıkları kavga bütün enerjilerini tüketmişti.


3 Gün Sonra :

Ölüm Meleği : Barut'u bu kadar güçlendiren şey ne Mirza sen biliyor musun ?

Mirza : Bilmiyorum. Ama iyi çalışmış.

Ölüm Meleği : Yapma Mirza onun gibi yumruk atan bir adam ile daha önce hiç dövüşmedim ben.

Mirza : Hiç kimse hayat kadar sert vuramaz Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Felsefe yapmanın sırası mı ?

Mirza : Tam vaktindeyiz felsefenin.

Sebastian : Kim ki bunun kardeşi sen öldürmüşsün ?

Mirza : Evet öldürdüm.

Sebastian : Ne zaman öldürdün ve benim neden haberim yok ?

Mirza : Birim beni tutukladığı zaman öldürdüm. Sadece kafa attım ve burun kemikleri beynine girdi.

Sebastian : Senin şu attığın kafalara hastayım.

Mirza : Zaten kafa attıklarımda hastalanıyorlar.

Ölüm Meleği : Omuzun nasıl oldu Sebastian ?

Sebastian : Çok daha iyi. Sağol.

Makine : Dışarıda Hareketlilik var. Termal hareketlilik gözlendi. 1 Metre ileride.

Sebastian : Kameraları o tarafa çevir sexy ses .

Makine : Emredersiniz Sahip San Sebastian.

Makine kameraları bir anda ormanlık alana çevirdi.

Üç kişi birisi erkek ikisi kız yürüyerek ( Ölüm Yıldızı) na doğru yürüyorlardı. İçlerinden teki ise topallıyordu. 

Ölüm Meleği : Kim lan bunlar ?

Mirza : Siz oturun ben bakarım.

Ölüm Meleği : Olmaz birlikte gidelim. Tuzak olabilir.

Mirza : Tuzak olabileceği için sen ve Sebastian burada kalıyorsunuz ya.

Ölüm Meleği : Sebastian burada kalsın yeter. Biz gidelim.

Mirza : Tamam hadi gidelim.



Mirza ve Ölüm Meleği Yol üstünde onlara doğru gelen üç kişiyi karşılamak için bekliyorlardı. 


Tayfun : Karşımızda iki tane asker var.

Leyla : Bunlar bize yardımcı olabilirler. Türk askerleri sonuçta. Bizde Türk'üz.

Müge : Evet olabilirler. Neden olmasınlar. Durumumuzu anlatırız onlara. Kalacak bir yer ve yemek verebilirler onlarla güvende olabiliriz.

Tayfun : Ben artık hiç kimseye güvenemiyorum. Başımıza gelenlerden sonra.

Müge : Al benden de o kadar fakat günlerdir zombilerden kaçıyoruz. Artık çok yorulduk.


Mirza ve Ölüm Meleği Konuşulanları duyabiliyorlardı.

Mirza : Duyuyor musun ?

Ölüm Meleği : Evet duyuyorum. Belki bunu 50-60 kişiden daha duydum.

Tayfun : Merhaba komutanım. Biz ..

Ölüm Meleği : Dur tahmin edeyim. Siz şimdi Zombilerden kaçıyordunuz. Önce AVM ye gitme planı yaptınız ama o plan tutmadı. Grubunuzdaki 10 yada 15 kişiyi de zombiler ısırıp öldürdü. Yediler sizi.

Tayfun : Hayır biz imamın ordusunun kampından kaçtık buraya kadar kendi imkanlarımızla geldik.

Ölüm Meleği : İmamın ordusu mu ?

Tayfun : Duymadınız mı ?

Ölüm Meleği : Duyduk. Duymadık demedim ama neden kaçtınız ki ?

Müge : Lütfen iki gündür yoldayız ve çok açız. Çokta yorgunuz. Bize lütfen içeriye alın. Her şeyi konuşuruz.

Ölüm Meleği : Gelin bakalım.

Müge Leyla ve Tayfun  Ölüm Meleği ve Mirza içeriye girmişlerdi.


Leyla Tayfun ve Müge Gerçekten de çok karınları acıkmıştı. Masaya oturdular ve hızlı bir şekilde tıka basa yemeye başladılar. Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'de onların bu kadar iştahla yemesini şaşırıp onlara bakıyorlardı. Yemeklerini yemişlerdi.


Tayfun : Yemek için çok teşekkür ederiz. Biraz da dinlenebilir miyiz burada ? Sonra gideriz. Sorun çıkartmayız.

Mirza : Gitmesine gidersiniz ne zaman isterseniz sorun değil. Fakat imam'ın ordusundan mı kaçtınız ? Orasını pek anlamadım da ben.

Tayfun : Evet oradan kaçtık.

Mirza : Nasıl oldu ?

Tayfun : Virüs başladığında avcılar kampüsündeydik. Orada öğrenciydik bir zamanlar. Sonra oradan kaçmayı başardık. Eyüp'e doğru gittik. Neden o tarafa gittik bilmiyorum. Ama tek boş yol orasıydı. Sonra orada etrafımız zombiler tarafından sarılmaya başladı. İmamın ordusundan bir komutan geldi ve bizi kurtardı. Kurtulduk diye düşündük. Çok sevindik. Ama erken sevinmişiz. Kale gibi bir yere gittik. Sur içi Fatih tarafında. Her tarafta surlarla kaplı bir yer. Orada beni temizlik işlerinde filan çalıştırdılar. Bütün işleri kurtardıkları erkekler yapıyordu yemekleri bulaşığı temizliği. Karşı gelen olursa da öldürüyorlardı. Acımaları hiç yoktu. Kadınları kızları ise grup sexe zorluyorlardı. Karşı gelen olursa da kızların gözlerinin önünde ailelerini öldürüyorlardı. Sadece grup sex değil tabikide. Bir askerin hoşuna gittiği bir kız ile birlikte olma hakkı vardı. Onlara göre bu son derece normaldi. Çünkü artık kıyametin geldiğini ve gerçek inanlardan oluşan bir ordu için çoğalmaları gerektiğini düşünüyorlar. Ergenliğe girmiş her kızla defalarca birlikte oluyorlar. Yada artık çocuğu olmayacağı belli 50-60 yaşında kadınlarla. Fark etmiyordu bu onlar için.

Ölüm Meleği : Şerefsizler.

Müge : En kötüsüde o kıllı göbekli yaşlı kötü kokan adamlarla birlikte olmaktı. Çok zordu. Vücudumun her tarafı diş izi. Şerefsizler ısırıyorlardı.

Tayfun : Beğendikleri ufak erkek çocukları ile de ilişkiye girdikleride doğru. Orası tam anlamıyla cehennem. Pislik.

Ölüm Meleği : Şerefsizlik bu !

Sebastian : İmam'ın ordusu..

Leyla : Onlara göre bu son derece normal. Hiç yadırgamıyorlar bile. Savaşacak ordunun morale ihtiyacı varmış. Ve savaşırken akılları cinselliğe kaymasın diye bunları yaptıklarını da anlatıyorlar. Avcılardaki ve cevre üniversitelerin kız öğrenci yurtlarından kurtardıkları kızların hepsini kullanıyorlar şu anda. Bir çok kız bunlar yüzünden intihar etti.

Müge : İntihar edilmeyecek gibi de değil ki.

Mirza : Siz dinlenin arkadaşlar. Sebastian arkadaşlara dinlenecekleri yerleri gösterir misin ?

Sebastian : Elbette.


Sebastian Tayfun Müge ve Leyla'nın dinlenmeleri için bir oda gösterdi. Odanın içindeki duş'uda gösterdi. Bir şey isteyecek olurlarsa da '' Kırmızı butona basıp bana seslenirsiniz '' diye ekledi. Sonra üçüne birden bakarak '' Üzgünüm ama kapınızı kilitlemek zorundayım. Dinlenmeniz bitince söylersiniz kapınızı açarım. Bu kişisel bir şey değil yanlış anlamayın. Burada esir değil misafirimizsiniz '' diyerek odadan ayrıldı ve makina ya talimat vererek kapıyı kapattı.


Müge : Biz neden bunlara güveniyoruz ki ? Tayfun her şeyi anlatmak zorunda mıydın ?

Tayfun : Bunlar belki bize yardım edebilirler diye düşündüm. Bilmiyorum orada kurtarılmayı bekleyen çok insan var bizim gibi.

Leyla : Tayfun haklı Müge. Önce dinlenelim ondan sonra düşünürüz. Ben önce duş alıp sonra yatacağım.

Müge : Genede temkinli olmalıyız.

Tayfun : Bu adamlar bizi koruyabilirler her şeyden. Bu adamlar iyi bunu hissedebiliyorum.


Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'nin yanına döndü.

Ölüm Meleği : Ne düşünüyorsunuz beyler ?

Mirza : Gidip saldıralım.

Ölüm Meleği : Bende seninle aynı fikirdeyim ama düşman sayısını artırmamız ne kadar doğru ?

Sebastian : Korkuyor musun ?

Ölüm Meleği : Korktuğumdan değil. Başımız Adrenalin ile derte. Sonra mossad var. Eminim yakında örgüt te peşimize düşecektir. Sonra hapishaneye zombileri gönderenler var. Kaç kişiyiz ki ? topu topu. daha fazla düşman mı ? kazanalım. Çünkü imamın ordusunun tek bir yerde askeri birliği olduğunu sanmıyorum. Çok derin bir oluşum.

Sebastian : Adrenalin ile sorunu olan sensin. Biz değil.

Ölüm Meleği : Sen ben mi var ? Sebastian.

Mirza : Ölüm Meleği düşüncene katılmamak içten bile değil. Ama biz burada oturup bunu tartışırken bile ufacık bir kız çocuğuna yada erkek çocuğuna birisi tecavüz ederek öldürüyor olabilir şu anda.

Ölüm Meleği : Bence şu Barut ve kardeşlerini sonra da şu bizi öldürmek isteyenler kimse onları yok ettikten sonra bu işle ilgilenelim.

Mirza : Barut ve kardeşlerinin saldırmalarını bekleyeceğiz. Adrenalin Komutanı'nın haberini bekleyeceğiz. Başka çaremiz yok. Adam bizden kat kat güçlü pusu kurarak indireceğiz.

Ölüm Meleği : Onda hem fikirim fakat ona biz pusu kurarken imam'ın ordusundan başka birilerine yem olabiliriz. Adamlar Dini sömürüyorlar sende biliyorsun. Cennet'e gideceksiniz biz İmam'ın Ordusuyuz diyerek bir çok inanan saf mümini kandırıp beyinlerini yıkayıp bir evde bile aç susuz yaşatıp bizim gelmemizi bekletebilirler. Ve bu ordu sadece Türklerden oluşmuyor sende biliyorsun. İçlerinde bir çok arap ve afrikalı insanlarda var.

Mirza : Sebastian senin düşüncen nedir ?

Sebastian : Ölüm Meleğine bir noktada katılıyorum. Fakat Adrenalin düşmanımız değil. Bize barut ve kardeşlerinin saldırısını söylemese belkide bir çok oluşum yerle bir olmuştu şimdiye.

Ölüm Meleği : Onu yapmalarının sebebi Barut'tan korktukları için olmasın ?

Sebastian : Neden yaptığı çok önemli değil ama. Sevgilin ve Kardeşin yaşıyorsa şu anda onlar nefes alıyorsa benim de biraz katkım var. Saygı göstermeyi denemelisin bana. Ben olmasam belki ölmüştün.

Ölüm Meleği : Ölmek umurumda değil. Bu ülkede yüzlerce benden daha iyi asker var. Yeter ki inansınlar.

Sebastian : İmam'ın ordusuna saldırmıştık hatırlarsın Mirza 2009 yılında. Örgütten çok daha tehlikeliler. Hizbullah tan daha tehlikeliler. Kabul ediyorum. Fakat Barut meselesini kapattıktan sonra böyle bir saldırıyı düzenlememiz çok daha iyi olur diye düşünmek biraz saçma. Çünkü kendimizi düşünseydik. Ağır silahlar ile donanır sonra yanımıza bir kaç kız alır ve bir adayı zombilerden temizler orada ömrümüzün sonuna kadar ense yaparak yaşayabilirdik. Ama bizim misyonumuz bu ülke için. Bu ülkede yaşayacak bir Türk için bile kendini feda etmektir.

Ölüm Meleği : Sen onu yanlış yorumluyorsun '' ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyetinden bir kişi dahi yaşayacak ise 1000 lerce Türk Vatandaşı feda edilir  '' Demek ki bizim içinde birileri feda edilebilir.

Sebastian : Benim görüşüm kız gibi saklanmak yerine saldırmaktır.

Ölüm Meleği : Barutta bize saldırırsa onlara biz saldırırken.

Sebastian : Vatan sağ olsun. Madalya alamayız belki ama. Genede vatan sağ olsun. Ben saldıralım derim.

Ölüm Meleği : Saldıracak isek güzel bir plan yapmalıyız. Şu Tayfundan gerekli bütün bilgileri almalıyız.

Mirza  : Aslına bakarsanız Ölüm Meleği de Sebastian da  haklı. Barut meselesini çözmemiz gerekiyor. Ne yapacak bilmiyoruz. 3 gündür ses çıkmadı. Saldırı hazırlığı yapıp yapmadığını bile bilmiyoruz. ve bu sessizlik canımı sıkıyor. Öbür taraftan bakarsanız Türk vatandaşlarını kurtarmamız gerekiyor. Bence gidelim ve saldıralım. Ama üçümüz de aynı düşüncede olacak isek .
Ölüm Meleği Biraz düşün.

Ölüm Meleği : Siz saldıralım diyorsanız . sorun değil saldırırız.

Sebastian : İçimi rahatlattın.

Ölüm Meleği : Senin benimle bir derdin mi var ?

Sebastian : Seninle bir derdim olursa bunu ilk sen duyarsın. Neyse ben biraz Playstation 3 de Resident Evil oynayayım da biraz zombi öldüreyim.

Ölüm Meleği : Bütün dünyayı zombiler sarmış durumda iken Zombi oyunu mu oynayacaksın ?

Sebastian : Evet.. Zekamı geliştiriyor Playstation Oyunları. En sevdiğim ise Resident Evil. Filmleride Harika. Zombiler olmasaydı Resident Evil 4 ü ve 5 i kesin çekerlerdi bizde izlerdik ne güzel. Lanet zombilere kızgınım. Çünkü güzel kalçalı alice muhtemelen zombi olmuştur.

Ölüm Meleği : Sen ne yapacaksın Mirza ?

Mirza : Biraz ağırlık çalışıp yatacağım Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Bu fikre bende katılıyorum o zaman. Kulağıma güzel geliyor.

Sebastian : Yalaka ..

Ölüm Meleği : Bir şey mi söyledin duyamadım Sebastian ?

Sebastian : Yalarım dedim şu kızı.


Ertesi Sabah : 4. Gün.

Tayfun Leyla ve Müge dinlenmişlerdi. Kilitli kapıyı Sebastian açmış ve onları sabah kahvaltısına davet etmişti. Mirza ve Ölüm Meleği de kahvaltıda hazır bulunuyorlardı. Altı kişi kahvaltıya oturmuşlardı.

Mirza : Tayfun ''imam'ın ordusu hakkında bildiklerini anlatır mısın ? ''

Tayfun : Ne yapacaksınız ki ?

Mirza : Oradaki insanları kurtarmak istiyoruz. O yüzden sizinde yardımınıza ihtiyacımız var.

Tayfun : Nasıl bir yardım ? Ben bir daha hayatta oraya gitmem. Müge ve Leyla'nında oraya gideceklerini pek sanmıyorum.

Müge : Kesinlikle.

Mirza : Oraya gitmenizi istemiyoruz sizden. Sizden sadece içeride kaç tane asker var ? kaç kişi esir ? kaç kişi köle ?

Leyla : Ben Cübbelinin cariyesiydim. Utanarak söylüyorum. Ama hiç birlikte olmadık. Sıra bana gelmemişti çünkü. Fakat yakın koruması acımasız Yavuz ve adamları var. yirmi kişi filanlar. Ondan sonra diğer askerler ise beş yüz kişi kadar sayısı. İçeride tutsakların sayısı da aşağı yukarı iki bin kadar. Ama her geçen gün yenileri geliyor.

Sebastian : Siz nereden kaçtınız peki ?

Tayfun : Bir tane dere yatağı var . Orada surlara giriş için ufak bir delik var.

Sebastian : Bizim vücutları görüyorsun. Oradan geçebilir miyiz sence ?

Tayfun : Evet geçersiniz bir sıkıntı olacağını sanmıyorum. Dere yatağı kuzeybatı yönünde.

Ölüm Meleği : Burası tam olarak nerede ?

Tayfun : Fatih'in dağlık kısmında. Gecekonduların olduğu yerde.  Kocaman üç tane islami bayrak var.

Ölüm Meleği : Tamam Tayfun sağol.

Tayfun : Ne zaman saldırmayı düşünüyor sunuz?

Sebastian : Bu gece..

Tayfun : Biz burada kalabilir miyiz ? Siz gelene kadar ?

Sebastian : Bu mümkün değil. Kişisel bir şey değil yanlış anlama.

Tayfun : Genede sağ olun.

Müge : Lütfen kalmamıza izin verin.

Sebastian : Size bir önerim var. İleride bu köy yolunu devam ettiğinizde bir tane köy var. Orada kalabilirsiniz. Zombiler yok orada.

Leyla : Doğru mu ? Söylüyorsun.

Sebastian : Evet doğru söylüyorum. Buradan uzaklığı 14 kilometre kadar. Dağlık kesimde ve zombiler orada yok. Size birer tane silah veririm kendinizi korumanız için. Tek yapacağım yardımda bu olur.

Leyla : Peki. Ne yapalım. Hiç mi imkanı yok. Lütfen ?

Sebastian : Yok. Tek seçeneğiniz bu.

Leyla : Peki oraya siz bizi götüremez misiniz ?

Sebastian : Oraya en son gittiğimizde domdom kurşunu ile ateş etmişlerdi bize. Ondan beridir gitmiyoruz. Ama yakınlarına bırakabiliriz.

Müge : Ne diyelim bunada şükür.


4. Gün Akşam üstü :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği Bütün planlarını yapmışlar hazırlıklarını tamamlamışlardı. Leyla Müge ve Tayfun ise gece gitmelerinin daha güvende olacağını düşünerek gece hareket etmek için bekliyorlar ve dinleniyorlardı.
Mirza tek kişilik yatağında uzanmış ve gözleri açık bir şekilde duvara bakıyordu. Bir yandan sigara içiyor bir yandan ise düşünüyordu. Odasında geceyi bekliyordu.
Sebastian ise Leyla ile arkadaşlık kurmuş onunla konuşuyordu. Oturma odasında birlikte Resident Evil oynuyorlardı.
Ölüm Meleği ise kendi odasında düşünüyordu. Uyumaya çalışıyor fakat bir türlü uyuyamıyordu. Deniz'i , Kardeşini , ve Arkadaşlarının durumunu merak ediyor ve düşünüyordu.

Gece Yarısı :

Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği ile birlikte Leyla Müge ve Tayfun da ( Ölüm - Yıldız ) ından çıktılar. Sebastian '' Kapan '' diye komut verdi makineye. Ve ( Ölüm - Yıldız ) ı bir anda çatıları tamamen çelikten bir kalkan ile kapandı. Leyla Müge ve Tayfun ise bu görüntü karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Kocaman ev çelikten bir kibrit kutusunu andırmıştı. Sebastian '' şimdi gidebiliriz '' dedi. Arabaya bağlı iki zombiyi gören Leyla Müge ve Tayfun korkmuşlardı. Sebastian kapıyı açtı ve lütfen içeriye girin zararsızlardır diyerek kapıları açtı. Leyla Müge ve Tayfun korkarak ve çekinerek arabaya bindiler. Ölüm Meleği - Sebastian ve Mirza da binmişti. Köye doğru sürdü Mirza. 10 Kilometre kadar gittikten sonra Tayfun Leyla ve Müge 'yi indirdiler. Ve sonra geri dönerek gerçek hedeflerine doğru yola koyuldular. Arabada sessizlik hakimdi. İki zombi dışarıda sallanırken Siyah hummerları ile gidiyorlardı. Ve etraftaki zombiler onlara aldırmıyordu bile. Fatih'in dağlık iç kısımdaki varoşlara varmışlardı. Bir çok varoş evi yanmıştı. Yollarda insan kemikleri kafa tasları vardı. İnsan kemiklerine aldırmadan ilerlediler. Sonunda bayraklarını gördükleri surların kenarına kadar gelmişlerdi. Dere yatağını takip ettikleri için girişi kolay bulmuşlardı. Sessizce ufak gizli girişten sürünerek içeriye doğru girdiler. Dere çok kötü kokuyordu. İdrar ve bok kokularını geçerek surlardan içeriye girmeyi başarmışlardı. Etraf ne çok karanlık nede çok aydınlıktı. Döner projektörlere yakalanmadan hareket etmeye başlamışlardı. 15 metre kadar kalenin içinden şatoya doğru hızlıca yürüdüler. Mirza '' Dağılalım '' dedi. Ölüm Meleği eliyle sağ tarafı göstererek '' ben bu taraftan '' gidiyorum dedi kısık bir sesle. Sebastian eliyle sol tarafı gösterirken ensesinde bir sineğin ısırışını hissederek elini ensesine götürdü ve götürür götürmez gözleri dönerek bayıldı. Mirza da bir anda bayıldı. Ölüm Meleği silah'ı ile ateş edecek birilerini ararken ve Mirza ile Sebastian'ı bırakamadı. Ve oda ensesinde acı hissederek '' Lanet Olsun '' dedi ve oda bayılmıştı.  


5. Gün Ertesi Sabah :

Mirza Ölüm Meleği ve Sebastian'ı ayrı ayrı hayvan kafeslerinde salondan içeriye doğru getirdiler. İçeride oturanlar tükürüyorlar ve tepki gösteriyorlardı Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği'ne. Tekerlekli kafesleri sürükleyerek sanık yerinde bıraktı kar maskeli adamlar. ve Kafeslerin yanlarında askerlerin rahat pozisyonunda elleri arkada bekliyorlardı. Mirza yerde oturuyordu kafasını dahi kaldırıp ta nereye geldiğine bakmıyordu. Ölüm Meleği mahkemeyi izlemeye gelen müritlerin gözlerinin içine bakıyordu. Sebastian oturmuş etrafındakilere bakarken onlara gülüyor ve sigara içiyordu. Müritlerden bir tanesi '' Alın şu terbiyesizin sigarasını '' diye bağırdı. Sebastian ise gülerek '' Sen gelip almak ister misin ? '' dedi. Mirza, Ölüm Meleği ve Sebastian için bir mahkeme kurulmuştu. Birden salona Cübbeli bir adam girdi. Cübbeli Adam'ın gelişi ile birlikte bütün salon ayağa kalktı. Kadınlar bir tarafta oturuyor erkekler bir tarafta oturuyordu. Kadınlar kara çarşaflıydılar. Erkekler ise şalvarlı. Hakim Cübbeli Adam dı. Cübbeli Adam yerine oturduğu anda; Bütün salon da onun oturması ile birlikte oturmuştu. Asasını üç kere yere vurdu Cübbeli Adam. 

Cübbeli Adam Ölüm Meleği'ne doğru baktı. Sevgili din kardeşlerim. Bugün Üç İslam düşmanını yargılamak için buradayız. Bunlar islam düşmanı olsalar bile. Kutsal kitap'ımızda yazdığı gibi herkesin yargılanması gerekmekte ve kitabımızdaki hükümlere göre yargılayacağız. Hiç şüpheniz olmasın ki adil bir yargılama olacaktır. Dişe diş. Kan'a kan.

Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Ölüm Meleği !

Ölüm Meleği : Ne diyorsun Cübbeli ?

Cübbeli Adam : Saygısızlık etme. Saygısızlığın suçu dilinin kesilmesidir.

Ölüm Meleği : Dilimi kessen bile saygısızlık yaparım sana. Öldüğün zaman mezarına işerim gene saygısızlık olabilir. O yüzden keseceğin yeri dikkatli kes.

Cübbeli Adam : Ölüm Meleği Senin bir tarafını keser öbür tarafına monte eder seni öyle sokaklarda gezdiririm. Neyse özür diliyorum din kardeşlerim sizden. 1994-2008 yılları arasında Adrenalin'de görev aldın. Bize çok fazla zararın dokunmadı fakat. Dostlarımız Hizbullah ve diğer kardeşlerimizin öldürülmelerinde bizzat görevler aldın. Kardeşlerimizi katlettin.

Ölüm Meleği : Bunu yeni mi öğrendin ?

Cübbeli Adam : Seni senden daha iyi tanıyoruz Ölüm Meleği !

Ölüm Meleği : Beni öldürmek isteyen herkesin son sözlerini tekrarladın.

Cübbeli Adam : Sağ kolun ve takım çavuşun Sansar.

Ölüm Meleği : Öldü. Ben Öldürdüm.  ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Strateji uzmanın Asit.

Ölüm Meleği : Asit. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Arkadaşların Mustafa ve Hizbullah'a helikopter satarken yakalanan Tuncay.

Ölüm Meleği : Mustafa Öldü.  Ben Öldürdüm. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Tetikçilerinden Serseri Ferit.

Ölüm Meleği : Serseri Ferit Öldü. Ben Öldürdüm. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Tetikçilerinden Cumali.

Ölüm Meleği : Cumali Öldü. Ben Öldürdüm.  ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam : Kardeşin Ateş. Sevgilin Deniz.

Ölüm Meleği : Onların adını ağzına alma lan. ( Elleri ile kafesin demirine sertçe vurdu )

Cübbeli Adam :  Hiç düşünmedin mi ? Bir gün bu yaptıklarımın hesabını vereceğim diye ? O gün geldiğinde ne diyeceğim diye ?

Ölüm Meleği : Sanane . Sana mı vereceğim bu hesabı. Cübbeli.

Cübbeli Adam : Hiç düşünmedin mi ? Azrail'in ismini Ölüm Meleği diye çevirip te kendine kod adı yaptığında bir gün adaşının gelipte senin de canını alacağını ?

Ölüm Meleği : Ben kod adımdan nefret ediyorum ! İçini rahatlattı mı ?

Cübbeli Adam : Hiç düşünmedin mi ? bir gün seninde hesap vereceğini ?

Ölüm Meleği : Sen ve etrafında kiler kafayı yemişsiniz. Ne diyeceksen de.

Cübbeli Adam :  Kendini Savun. Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Sen nesin ki sana açıkla yapma gereğinde bulunayım.

Cübbeli Adam : Buradaki hükmünü kesecek kişiyim.

Ölüm Meleği : Keste görelim lan.

Cübbeli Adam : Ölüm Meleği cezan iple asılarak ölmektir. İpte sallanırken müslüman kardeşlerimize yaptığın zulmün bedelini ödeyip pişman olup Allah'tan af dileyeceğini umuyorum. Allah ın merhameti büyüktür. Ona sığın ve tövbe et.



Cübbeli Adam Asasını üç kere yere vurdu ve Sebastian'a doğru baktı.



Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !
Cübbeli Adam : Sen Sanık Sebastian !

Sebastian :  Genelde becerdiğim karılar bu kadar çok ismimi ardı arkasına tekrarlar. Ve bu bana çok zevk verir. Sana ne diye sesleniyorlar ? Cübbeli devam et. Geliyorum Cübbeli ? Diyemi ?

Cübbeli Adam :  Kendini çok zeki sanıyorsun değil mi ? Seni hemen öldürmem için hakaret ediyorsun. Evcil köpeğin Mirza ile birlikte mükemmel ikilisiniz demi ? Çok sert askerlersiniz ?

Sebastian : Bir konuda anlaşalım. Burada tek bir sürü görüyorum oda sizsiniz. İt Köpek sürüsü.  Evet bizi yakaladın hakkını vermem gerekir.

Cübbeli Adam : Sizin o tank gibi aracınızın ışıkları 15 kilometre öteden gözüküyor. İşte bu kadar zeki askerlersiniz.

Sebastian : Onu hesaba katamadık. Grup sexe odaklanacağını düşündüğümüzden.

Cübbeli Adam : Zavallı Sebastian.

Sebastian : Cübbeli sende öleceksin.

Cübbeli Adam : Ben ölünce cennete. Sen ölünce ise cehennem ateş'inde yanacaksın.

Sebastian : Sen kafayı yemişsin.. Acıyorum sana.

Cübbeli Adam : Bizim gözümüzdeki perdeler kalktı. Biz Allah'ın askerleriyiz. Düşmanlarımızı yenmemiz için Allah bize güç ve kudret verdi.

Sebastian : Ne için savaşıyor sunuz ?

Cübbeli Adam : Allah rızası için.

Sebastian : Bizi neden öldüreceksiniz ?

Cübbeli Adam : İslam-a karşı olduğunuz için. Yılanın başını küçükken ezmek gerekir.

Sebastian : Biz yılansak siz nesiniz ?

Cübbeli Adam : Sizin başınızı ezecek şahiniz. Kartalız.

Sebastian : Wow. Cübbeli kartal. Zikir'e davet ediyorum seni.

Cübbeli Adam : Sanık Sebastian'a savunması soruldu. Mirza ile birlikte bir çok islam hareketini engellediğini biliyoruz. Buraya da bizi öldürmek için geldi. 2008 ve 2009 un intikamını almak bugüne nasipmiş. Çok bekledik çok sabrettik ama Allah'ım bu günleride bize nasip etti görmeyi.

Sebastian : Evet sizi öldürmek için geldim.

Cübbeli Adam : Cezan önce hadım edilmektir. Sonra ise yağlı kazığa oturtulmaktır.

Sebastian : Öldüreceksen adam gibi öldür lan. Şerefsizliğin lüzumu yok.

Cübbeli Adam : İnfazı son infazdır.

Sebastian : Şerefinize tüküreyim sizin. Hepinizi cehennemde bekliyor olacağım.

Cübbeli Adam : Senin ölün leş. Biz ise ölü değiliz.

Sebastian : Şerefsiz köpek . Öldüreceksen adam gibi öldür.



Cübbeli Adam Asasını üç kere yere vurdu ve Mirza'ya doğru baktı.



Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !
Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !
Cübbeli Adam : Sen sanık Mirza. Mirza Kral !

Mirza Cübbeli Adam'ı ciddiye almadan. Onun suratına bile bakmadan oturuyordu. Ve cebinden bir paket sigara çıkardı. İçinden bir dal aldı ve onu yakıp içiyordu.

Cübbeli Adam : Hayvan kafesinin içinde olan. Fakat öldüğü zaman keşke hayvan olsaydım diyecek Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Senin yerin bizde ayrıdır. Acımasız merhametsiz Mirza. En büyük düşmanımız sensin bizim.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Keşke toprak olsaydım diye yalvaracaksın. Allah'ım beni geri gönder diye yalvaracaksın. Ama senin için çok geç olacak. Zavallı Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Ey Mirza Hakkındaki suçlamalar için ne söyleyeceksin ?

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : 2008 ve 2009 Yıllarında bizim çok canımızı yaktın. Bir çok mümin kardeşimiz senin yüzünden şehit oldu. Cennet'in saadet şerbetini içmeyi Allah nasip etti onlara. Bir çok kardeşimiz senin silah'ından çıkan kurşunlarla şehit oldu. ve bugün o gündür ki .. hesabı bu dünyada sorulacak. Öbür dünyada ise Cehennem ateşinde sonsuz bir azap ile yanarak çekeceksin. Sonsuz azab ile yaşayacaksın.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Cehennem azabından seni kim koruyacak ey Mirza.

Mirza Cübbeli Adam'ın söylediklerini dikkate almadan sigarasını içmeye devam ediyordu.

Cübbeli Adam : Burada bulunan bütün mümin kardeşlerimin ya oğlunu ya kardeşini ya kocasını yada babasını öldürdün. Sırf bu yüzden öleceksin Mirza.

Mirza 'nın sigarası bitmişti. Ama hala Cübbeli Adam'ı umursamadan başı öne eğik yere bakıyordu. Mirza'nın bu davranışına salonda bulunanlar dahil herkes şaşırmıştı.

Cübbeli Adam : Mirza kendini savunabilirsin ? Her idam mahkumuna son sözü sorulur.

Mirza : hala Cübbeli Adam'ı umursamadan başı öne eğik yere bakıyordu

Cübbeli Adam : Kendini savunacak mısın ?

Mirza : Allah birdir. Hz. Muhammet (S.A.V.) onun elçisidir.

Cübbeli Adam : Müslüman olduğunu mu söylüyorsun sen bana ?

Mirza : Allah birdir. Hz. Muhammet (S.A.V.) onun elçisidir.

Cübbeli Adam : Ölümden korktuğun için. İdam edileceğin için bunları söylüyor yalancı.

Mirza : Ben yalan söylemem. Ölümden de korkum yok. Bu kadar soytarılık yeter. Öldüreceksen öldür.

Cübbeli Adam : Seni yavaş yavaş öldüreceğim. Acı çekeceksin.

Mirza : Bunu bana diyen senden önce yüzlerce insan şu an toprak altında. Tavsiyeme dikkat et. Öldüreceksen hemen öldür.

Cübbeli Adam : Sana bir soru soracağım. Neden imam'ın ordusuna karşı gelip. Binlerce mümin'i öldürdün ?

Mirza : Binlerce müridini öldürmem için. Seni öldürmem için binlerce neden var. 12 Yaşındaki kız çocuklarına tecavüz eden şehinizi ve müritlerinizi öldürmem için yeterli bir neden. Sabi sübyan demeden grup sex yapan zevk ve şehvet düşkünü nefisleriniz. Ağınıza düşürdüğünüz kızlara yaptıklarınız ve yaptırdıklarınız. Uyuşturucu ticaretiniz. Size yardım etmeyen insanlara yaptığınız işkenceler. Kaçırıp öldürdüğünüz iş adamları. Silah kaçakçılığı. Devlet'e ve hanedanlığa karşı gelmeniz ve Cennet ve Cehennem'i ağzınızdan düşürmeyen sizler ; Her yaptığınız işin günah olduğunu en iyi bilenlerdensiniz. Fakat bunu islami bir maske altında yaptığınız takdirde ise sizin ölülerinize şehit. bizim ölülerimize ise leş diyorsunuz. Dini arkanıza alıp burada bulunan aptal sürülerini güdüyorsunuz.  Aldığınız nefes bile haram sizin.

Cübbeli Adam : İFTİRACI ..

Mirza : Ben öldüğümde öldürdüklerimin hesabını veririm. Yada veremem.  Ama siz yaptıklarınızın ve yaptırdıklarınızın hesabını nasıl vereceksiniz. Ben Devletimin bekası için yaptım. Siz ne için yaptınız ? Uyuşturucuyu ve silah kaçakçılığını hangi Din adına yaptınız ? Para dini mi ? Ben ve Sebastian Öldürdüğümüz her şeyi devletimiz ve milletimiz için yaptık. Onlar sıcak yataklarında yatsınlar diye. 12 yaşındaki erkek yada kız çocuklarına ettiğiniz tecavüzü hangi sebeple yaptınız ?

Cübbeli Adam : Haddini bil. Bu ne cesaret ? Af dile köpek ! Diz çök ve tövbe et. Biz şu an savaştayız ve düşmanlarımıza karşı üstün gelebilmek için insani ihtiyaçlara ihtiyacımız var.

Mirza : Ben bir tek Allah'ın önünde diz çökerim.. Sen ve ben eşitiz. Sen kimsin ki senden merhamet dileneyim.

Cübbeli Adam : Tövbe et. Ayaklarıma kapan ve Kuran-ı Kerim 'e el bas. Bize çalışacağına dair yemin et. Ve seni ve arkadaşlarını affedeyim.

Mirza : Benim ağzımdan çıkan hiç bir kelime için Kuran-ı Kerim 'e el basmama gerek yok.

Cübbeli Adam : Tamam olacak mısın Köpeğimiz ?

Mirza : Senin köpeğin olmaktansa , Cehennemde binlerce sene yanmaya hazırım ben.

Cübbeli Adam : Seni diri diri toprağa gömüyoruz. Bu gece.

Mirza : Gece geç. Öğle nazamına mütakin gömün.

Cübbeli Adam : Götürün ve uyuşturun. Her şeyi duysun ve görsün ama parmağını dahi kaldıramasın. Hükmünü kestim senin.

Mirza :  Hüküm yalnızca Allah'ındır. Yusuf Suresi 40.

Sebastian : Eğer Mirza yı öldürürseniz hepinizi canlı canlı yakarım. Allah'a yemin ederim ki sizin ölünüze bakıp güleceğim.




5. Gün Akşam Saat 21:00 ..

Mirza Elleri Kolları ve ayakları bağlanmamış şekilde tabut'un içine konulmuştu. Boynundan enjekte edilen iğne yüzünden ellerini dahi oynatamıyordu. Tabut'u altı tane adam taşıyorlardı. Adamların amacı Mirza'yı diri diri gömmekti. Mirza'nın içinde bulunan tabutu diklemesine bir duvara dayadılar ve Tabutun kapağını açtılar. Amerikan tabutlarından dı Mirza'nın içinde bulunduğu tabut. Cübbe giymiş adam Mirza ya ve orada bulunan bütün müritlere baktı. Cübbenin kapşonunu kafasına geçirmişti o yüzden yüzü görünmüyordu. Mirza'yı getirdikleri yer karanlıktı zaten. Mağara bodrum zindan gibi bir yerdi. Sadece bazı müritlerin ellerindeki meşaleler yanıyordu. Cübbeli adam Mirza'ya baktı ve birden bağırmaya başladı :


Cübbeli Adam : Daim olan ve mülk sahibi Allah'tır.

Cübbeli Adam : Ben sana söylemedim mi ? Öldüğün zaman her şeyi görebilirsin.

Cübbeli Adam : Perdeler birazdan gözünden kalkacak.

Cübbeli Adam : Her şeyin hakikatini birazdan göreceksin.

Cübbeli Adam : Şu an bütün miskinler yatmaktalar.

Cübbeli Adam : Bir gün gelecek hepsi uyanacaklar.

Cübbeli Adam : Ama şu görmüş olduğun köpek senin kötü amelindir.


Cübbeli Adam: O gün insan önceden yaptıklarına bakacak ve inkarcı olacak !! inkarcı kişi keşke toprak olsaydım diyecek

Müritler Hep Bir Ağızdan : Keşke toprak olsaydım. Keşke toprak olsaydım.

Cübbeli Adam : Önüne bak Mirza. Bu çukuru görüyor musun. İşte bu senin yalnız kalacağın ebedi evin. İşte seni doğumundan beri bekleyen evin. Bu kabrin sahibi kurtlar ve böceklerdir.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Önüne bak Mirza. Bu çukuru görüyor musun. İşte bu senin yalnız kalacağın ebedi evin. İşte seni doğumundan beri bekleyen evin. Bu kabrin sahibi kurtlar ve böceklerdir.

Cübbeli Adam : Burası kefenin çürüyeceği saçlarının döküleceği derilerin parçalanacağı gözlerinin akacağı irin ve kanının aktığı yerdir.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Burası kefenin çürüyeceği saçlarının döküleceği derilerin parçalanacağı gözlerinin akacağı irin ve kanının aktığı yerdir.

Cübbeli Adam : İşte burası senin MEZARINDIR

Müritler Hep Bir Ağızdan : İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!!

Cübbeli Adam :  Öldükten sonra mezara gömdürdü.

Cübbeli Adam : Andolsun ki sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Ve bu dünyada verdiğimiz şeyleri geride bırakacaksınız

Cübbeli Adam : Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve dünyada size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Öldükten sonra mezara gömdürdü.

Müritler Hep Bir Ağızdan : Andolsun ki sizi ilk kez yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz. Ve bu dünyada verdiğimiz şeyleri geride bırakacaksınız

Müritler Hep Bir Ağızdan : Andolsun ki sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker bize geleceksiniz ve dünyada size verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakacaksınız.


Mirza'yı tabutla beraber diri diri mezar'ın içine yerleştirdiler. Ve üzerine toprak atmaya başladılar. Mirza'yı canlı canlı gömüyorlardı. Kürekler ile diri diri toprağa gömüyorlardı Mirza'yı. Mirza iğnenin etkisi ile kollarını ve bacaklarını kaldıramıyordu. Hiç bir yerini hareket ettiremiyor. Ama görebiliyor ve duyabiliyordu. Mirza'yı Müritler canlı canlı gömerken Cübbeli Adam ve diğer Müritler ise tekrarlıyorlardı '' İşte burası senin Mezarındır '' diye.

Müritler Hep Bir Ağızdan : İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!! İşte burası senin MEZARINDIR  !!!

Gömmüşlerdi artık Mirza'yı. Mirza diri diri toprağa gömülmüştü. Karanlık bir tabutun altında yatıyordu Mirza ve hareket edemiyordu. Mirza'nın gördüğü sadece karanlık ve toprak kokusuydu. Tabut dışarıdan kilitliydi. Kilitli olmasa bile Mirza İğnenin etkisinden hareket edemiyordu. Hiç bir kasını çalıştıramıyordu.
Öldürdüğü adamlar geliyordu tek tek aklına. Hepsini nasıl öldürdüğü ve canlarını nasıl aldığını görüyordu. Toprak kokusu geliyordu burnuna. Tabuttun ayak ve baş kısmında bir göz kadar açık bir delik vardı. Oradan azda olsa hava girişi sağlanıyordu. Mirza bütün hayatını film şeridi halinde görmeye başladı. Oksijen yeterli gelmiyordu. yavaş yavaş ve ağır ağır gözleri kapanmaya başlamıştı.
Doğduğu andan tabuta girdiği ana kadar bütün hayatını gördü.


Mirza nın gözüne Zeynep i ilk gördüğü an geldi
Zeynep ile oynadıkları oyunları gördü
Zeynep in doğum gününde gördüğü o anı tekrar gördü
Zeynep in yazdığı mektuplar geldi
Zeynep in sesi kulaklarında çınladı
Zeynep e yazdığı şiirleri gördü
Zeynep in liseye başladığı günü gördü
Zeynep in lise mezuniyetinde olduğu anı gördü
Sebastian ile birlikte Zeynep'in evine bıraktıkları mektuplar şiirler ve kapısının önüne benzinle yazıp çakmakla yaktığı Zeynep yazısı geldi
Hastanede Zeynep i gördüğü an geldi aklına

Parmakları kıpırdamaya başlamıştı.

Zeynep'in doğum günleri geldi aklına.
Zeynep le yaşadığı her anı bir sinema filmi gibi görmeye başladı.
Birlikte gittikleri Titanik filminde Zeynep'in Mirza nın elini tuttuğunu gördü.
Mirza Zeynep'i eve bırakırken , Zeynep Mirza'nın ilk kez yanağından öpüp sonra ise koşarak eve gittiğini gördü. Mirza yanağını tutarak arkasından bakmıştı. İlk kez birisi onu öpmüştü.

Mirza Gözlerini açıp kapatmaya başladı. Göğüs kafesi sıkışıyordu. Ve tabuta vurmaya başladı. Tabuta her vuruşunda toprak kımıldıyordu. Mirza vurmaya devam etti. Defalarca vurdu. Defalarca vurmaya devam etti. Bir yandan zihninde Zeynep ile yaşadıkları anılar hatıralar geliyor. Bir yandan da vurmaya devam ediyordu. Her yumruğuyla biraz daha şiddetli vuruyordu. Bütün gücüyle vuruyordu tabuta artık. Çok dar bir yerden vurmaya devam ediyordu. Nefes alıp verişini artık tamamen bitmek üzereydi. Baygınlık geçirmesine çok az kalmıştı. Ama dayanmaya çalışıyordu. Defalarca vurdu..
Defalarca vurmaya devam etti.
Bütün gücüyle vurdu..
Elleri tabut dan çıkan kıymık parçaları ile dolmuştu. Elleri kanıyordu. Aldırmadı .
Vurmaya devam etti.

Sonunda tabutu kırmayı başardı.

Toprağı eşeleyerek sonunda mezardan çıkmayı başardı.

Derin bir nefes aldı.. Öksürüyordu.

Bir el alkışlıyordu onu..

Yavuz : Saatlerdir tabuttan çıkmanı dört gözle bekliyorum.

Mirza : Beklettiğim için özür dilerim.

Yavuz : Senin çok iyi bir dövüşçü olduğunu duydum. Barut ile kavga edipte hayatta kalan tek insansın.

Mirza : Yok Sebastian ve Ölüm Meleği de var.

Yavuz : Silahlarının hemen şu arkada. Ama beni geçebilirsen.  Bu arada kendimi tanıtayım. Bu yerin savaş timinin başıyım. İsmim Yavuz.

Mirza : Yavuz .. Acımasız demek.

Yavuz : Evet acımasızım.

Yavuz evet acımasızım der demez Mirza ya doğru saldırdı. Ve Mirza'ya yumruk atmaya başladı. Mirza kendini koruyordu fakat Yavuz'un seri yumrukları karşısında pekte şansı yoktu. Yavuz büyük ihtimal ile Kuvvet iğnelerinden kullanıyordu. Barut kadar güçlü olmasa da genede güçlüydü. Mirza kendini koruyor Yavuz saldırıyordu. Yavuz Mirza'yı yerden yere çarpıyordu. Yavuz Mirza'nın kaburgasına vurdu. Mirza'nın kaburgasından kırılma sesi gelmişti. Mirza nın sol dizi yerde sağ dizinden destek alıp kalkmaya çalışırken Yavuz bir yumruk daha atarak Mirza'yı yere serdi. Mirza yerde kan tükürüyordu. Mirza ayağa kalkmaya çalışırken Yavuz Mirza'nın kafasına tekme atıyor. Yada karnına yada ciğerlerine tekmeler atıyordu. Mirza gerçekten de zor durumdaydı. Sol kaburgaları kırılmıştı Mirza'nın. Yavuz Mirza'yı kum çuvalı gibi kaldırdı ve fırlattı. Mirza bir kum çuvalı gibi yere düştü. Mirza ayağa kalkmaya çalışıyor fakat Yavuz ona izin vermiyordu. Mirza ya doğru yaklaşıyordu Yavuz koşarak bir yumruk daha atıyor Mirza gene yere düşüyordu. Yavuz '' Kalk lan '' diye bağırdı ve üstüne doğru tükürdü Mirza'nın. Mirza güç bela ayağa kalktı. Yavuz bir yumruk daha atarak Mirza'yı tekrar yere serdi. Yavuz Mirza'nın yakasından tuttu ve yumruklamaya başladı Mirza'yı. Bir sağ kroşe vuruyor. Bir sol kroşe vuruyordu Mirza'ya. Mirza artık kendinde bile değildi. Yavuz bütün gücü ile yumruklarını Mirza'nın suratına indiriyordu. Mirza'ya vururken '' Babamı öldürdün kahpenin evladı bugün hesaplaşma günüdür'' diyor ve bir yumruk daha atıyordu. Mirza daha Yavuz'a fiske bile vuramamıştı. Yavuz Mirza ya hiç bir şekilde fırsat vermiyor ve dövüyordu. Yavuz Mirza'nın suratına vurmayı bıraktı. Yavuz ayağa kalktı ve Mirza yerde yatıyordu gücünü toparlamaya yerden kalkmaya çalışıyordu. Yavuz ise etrafında dönüyordu Mirza'nın. Mirza ağızındaki kan ve tükürük karışımını yere tükürüyordu. Yavuz ise bir avcı gibi Mirza'nın etrafında dolanıyordu. Mirza'nın karnına doğru bir tekme daha attı. Mirza ise yuvarlandı. Yavuz koşarak bir tekme daha attı Mirza'ya, Mirza tekrar yuvarlandı. Yavuz yanında getirdiği viski şişesini yerden alarak kapağını açtı. Yavuz yerde kıvranan Mirza'ya bakarak '' Bu kadar kötü dövüştüğünü hiç bilmiyordum seni çok abartmışlar Mirza '' diye güldü ve viski şişesini kafasına dikti. Bir yandan viskiyi içiyor bir yandan ise Mirza ya tekmeler savurmaya devam ediyordu. Mirza'nın üzerindeki asker kıyafeti kıp kırmızı bir renk olmuştu. Mirza'dan akan kanlar yerleri de suluyordu. Ağızından burnundan kanlar geliyordu Mirza'nın. Yavuz ise bir yandan viskiyi içiyor bir yandan ise gülüyor ve Mirza'ya tekme atıyordu. Mirza toprağı öpüyordu. Mirza iyice kendinden geçmişti. Yavuz viski şişesini Mirza'nın suratına dökmeye başladı. ve gülerek '' Mirza sende iç tadı çok güzel '' diye alay ediyordu.
Mirza bir anda ayakları ile hızlı bir şekilde dönerek Yavuz'un bacaklarını kilitledi ve Yavuz'u yere düşürdü. Yavuz ne olduğunu bile anlamadan yere düştü. Ve Mirza Yavuz'un boynunu ısırdı. Yavuz acı içinde bağırıyorken Mirza'nın ağızı yüzü Yavuz'un kanı olmuştu. Yavuz'un boynundan kanlar akıyordu. Yavuz'un çok canı yanmıştı. Mirza kopardığı parçayı Yere doğru tükürdü. Yavuz tek eli ile boynunu tutuyordu. Mirza Yavuz'un ayaklarını kilitlemişti zaten. Yavuz kalkmaya çalıştıkça yerde buluyordu kendini.   Mirza Yerdeki viski şişesi ile Yavuz'un kafasına vurdu. Kafasında paramparça oldu viski şişesi. sapındaki kırık parçayı ise Yavuz'un tek gözüne sapladı ve çıkardı. Yavuz acı içinde kıvranıyordu. Viskinin kırık parçasından Yavuz'un gözünü çıkardı Mirza. Yavuz'un çok Canı yanıyordu fakat Mirza Yavuz'un hareket etmesine izin vermiyordu. Çünkü Kilitlemişti ayaklarını. Ve Yavuz'un öteki gözüne de viskinin kırık parçasını soktu. ve tekrar çıkardı. Yavuz öyle bir bağırıyordu ki Mirza sağır olmak üzereydi. Mirza Yavuz'u bıraktı. Üzerindeki atleti çıkartarak Yavuz'un iki gözüne de sardı. Yavuz'un boynuna da Yavuz'un üstündeki yeşil tişörtü bağladı.
Yavuz : Öldür lan beni. Öldür.

Mirza : Öldürmeyeceğim seni.

Yavuz : Neden öldürmeyeceksin.

Mirza : Mirza'yı öldürmeye çok yaklaşan ama şımarıklığı yüzünden iki gözünü kaybeden Yavuz olarak herkese anlatman için.

Mirza Yavuz'un kulaklarına da avucunun içi ile vurdu. Yavuz kulaklarını tutuyordu. şimdi de.

Yavuz'un iki diz kapağını da kırdı Mirza.

Yavuz : Şerefsizlik yapma . Öldür beni. Ben böyle yaşayamam.

Mirza son gücünüde Yavuz'a tamamen harcamıştı. ve yere yığılıp kaldı. Yavuz ise yanında acıdan kıvranıyordu. Mirza Yavuz'un ağzına bağladı ve ellerini de. Yavuz acı içindeydi. Mirza ise yere yığılıp kalmıştı.


2 Saat sonra :

Mirza kendine geldi. Yavuz ise yatıyordu. Kalktı ve merdivenlerden yukarı doğru çıkarken kılıçlarını gördü. Saat gecenin dört bucuğuydu. Kılıçlarını alarak merdivenlerden yukarıya doğru çıktı. Yukarı çıktı ve orada bulunan dört müridin kafalarını gövdelerinden ayırdı. Zindanlara gelmişti. Zindandaki erkekler Mirza dan yardım bekliyorlardı. Öldürdüğü müritlerin tekindeki anahtarları aldı ve Önce Sebastian ile Ölüm Meleği'nin kapısını açtı.

Sebastian : Nerede kaldın geciktin ?

Mirza : Geç gelmeyi severim.

Sebastian : Suratın perşembe pazarı gibi.

Mirza : Aynen Limon satıyor suratım. İstermisin abi bir kilo limon.

Sebastian : Planımız nedir ?

Mirza : Plan filan yok saldırıp yok edeceğiz. Buradaki tutsak arkadaşlarla birlikte.


Mirza - Ölüm Meleği ve Sebastian komutasındaki Tutsaklarla birlikte sayıları 100'ü bulmuştu. Önce silahlığı bastılar ve oradan aldıkları silahlar ile müritleri teker teker öldürüyorlardı. Tutsaklardan da ölenler oluyordu tabikide. Büyük bir çatışma çıkmıştı Müritler ile tutsaklar arasında. Sonunda Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği komutasındaki tutsaklar Müritlerin hepsini öldürmüşler geriye sadece Cübbeli kalmıştı. Ani bir baskın olduğu için bir çok mürit yataklarında uyuyorken ölmüştü zaten. Uyanmalarına bile fırsat tanınmamıştı.

Cübbeli Adam : Mirza lütfen beni öldürme. Ne istersen veririm sana. Seninle anlaşabiliriz. Lütfen. Öldürme beni. Ne olur öldürme beni. Lütfen. Ne istersen yaparım. Bundan sonra sana hizmet ederim. Lütfen Mirza öldürme beni.

Mirza : Ölmek o kadar basit bir şey ki. Yalvarmaya değmez. Sebastian. Yağlı kazığa geçirelim mi ?

Sebastian : Evet kanka geçirelim.

Cübbeli Adam'ı bir osmanlı işkencesi olan yağlı kazığa geçirmişlerdi. Yağlı kocaman kalın bir kazığı Cübbeliyi üzerine oturtdular çıplak bir şekilde. Yağlı kazık yavaş yavaş Cübbelinin makatından girmeye başlamıştı bile. Cübbeli acı içinde bağırıyordu ve beni öldürmeyin diye yalvarıyordu. Zulüm ettiklerinden yardım bekliyordu.
Bu arada oradaki esir halk silah seslerinden dolayı uyanmış ve Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği'nin etrafında toplanmışlardı.

Mirza : Önce ölüleri gömün. Sakın yakmayın. Kokudan dolayı zombiler bu tarafa gelirler.

Sebastian : Burada huzur içinde barış içinde yaşayın. Eğer bir sorununuz olursa bizi nasıl bulacağınızı şu kağıda yazıyorum. Dışarıdan hiç bir yabancıyı içeriye almayın. burada huzur içinde yaşayın. Eğer size ihtiyacımız olursa yada daha güzel yaşamaya elverişli bir yer bulur isek sizleri de aramıza alacağız.

Ölüm Meleği : Kadınlarınıza saygı gösterin. Eğer ki göstermezseniz tekrar geliriz. Ve tekrar gelirsek ..sizler için son bu adam gibi olur. Lider kavgalarına girmeyin. Ortaklaşa yaşayın. ve şu gizli geç itide kapatın.

Mirza : Şu bayrakların yanına birde Türk bayrağı koyun. Osmanlı bayrağını da indirmeyin.  Eğer ki bir gün imam'ın ordusundan birileri gelip de size bunu kim yaptı diye hesap sorarsa. Bizim size verdiğimiz adresi onlara verin. Söyleyin bizim yaptığımızı. Ben Mirza. Alfa-Star.

Sebastian : Ben Sebastian Alfa-Star.

Ölüm Meleği : Ben ise Ölüm Meleği.

Mirza : He birde mahzende kör bir adam var. Onu sakın öldürmeyin. İbreti alem için yaşasın.

Sebastian : Erzak işini de dert etmeyin. Sizlere düzenli olarak adamlarım tarafından helikopter ile erzak gönderilecek.

Kalabalığın alkışları ile birlikte Hummer'a binen Sebastian Mirza ve Ölüm Meleği oradan uzaklaştılar.


Sebastian : Gerçekten diri diri gömüldün mü ?

Mirza : Evet.

Ölüm Meleği : Korktun mu ?

Mirza : Hayır.

Sebastian : Ne düşündün o an ?

Mirza : Sigara istedi canım. Ve birazda viski.

Sebastian : Canının ne istediğini sormuyorum. ilk ne geldi aklına ?

Mirza : Sebastian'ın o yağlı kazığı hepsini alabilecek mi ? yoksa alamayacak mı geldi aklıma. Çok düşündüm. Sırf onu izlemek için mezarımdan kalktım.

Sebastian : Çok komik kanka. Ama ben cidden korktum.


Siyah Hummer ile süren yolculuktan sonra ( Ölüm-Yıldız) ına gelmişlerdi. Mirza arabadan indi bir kaç adım attı dizlerinin üstüne çöktü. ve bir anda sağ tarafa doğru yıkıldı. Arabadan çıkan Ölüm Meleği ve Sebastian Mirza'nın yanına geldiler. Mirza nın kafasından tuttu Sebastian. Mirza'nın ağzından kan geliyordu.

Sebastian : Bana bak. Mirza bana bak.

Ölüm Meleği : Adrenalini ara çabuk. Mirza ölüyor.

Sebastian : Makine hemen adrenalini ara. Komutan'ı helikopter ile gelsin. Bu bir Alfa-Star emridir.

Makine : Emrederseniz Sahip San Sebastian..

Sebastian : Sakın ölme Mirza. Sakın Ölme..






2008 Yazı Mirza'dan Zeynep'e bir kart

Eğer yarın soğuk kanlı bir şekilde ölseydim,
Yas tutar mıydın ? yada sevgi gösterir miydin ?
Yada ne fark eder ki ?

21 yorum:

  1. Ben böyle bir şey görmedim. İmam'ın ordusu yazıp karı kız düşkünü olarak göstermişsin. Cübbeli dediğinde büyük ihtimal ile Cübbeli Ahmet = Cübbeli Adam.
    Bu kadar mı aciz ? siniz. Mevlana dan sonra birde bunu ağzına almaya başladın. ayıp yahu.
    Biz tecavüzcümüyüz ? karı kız düşkünümüyüz. Diri diri insanları toprağa mı gömüyoruz.
    Arkadaşlar böylelerinin oyununa gelmeyin. dinimizi kötülüyorlar

    YanıtlaSil
  2. Dinimizi kötülemek sana mı kaldı Seni okuyacağıma resident evil 5 i canlı izlerim daha iyi.

    YanıtlaSil
  3. insanların inandığı şeyleri küçük görüp onları karalamaktan vazgeçmelisin saygısız

    YanıtlaSil
  4. SAYGISIZZZZZZZZZZZZZZZZ

    YanıtlaSil
  5. Değiştir şu bölümü imam'ın ordusundan başka cübbeli adamdan başka yazacak bir şey bulamadın mı

    YanıtlaSil
  6. Size ne amq adamın yazısında soluksuz macerayla dolu
    Bu kadar olayı abartıyosunuz kaç kere oturup dua okunudunuz

    YanıtlaSil
  7. Saygısız sil bunu çabuk hemen af dile

    YanıtlaSil
  8. şeytana tapan piç

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sana ne lan kim kime tapıosa okumuyosan git piç kurusu

      Sil
  9. saygısız şerefsiz

    YanıtlaSil
  10. hala tutuyor bunu burada. CEHENNEMDE YANACAKSIN

    YanıtlaSil
  11. Sizden mi af dilicez Bir tek allahtan af dilenir adi şerefsizler sizi yorumu alıp kıçınıza sokun

    YanıtlaSil
  12. töbe edin Allah'a sığının. böyle iftiralara kanmayın. yazar şeytana tapıyor belli

    YanıtlaSil
  13. böyle ucuz romanda hoca efendiyi ağzınıza almak çok ayıp
    cübbeli adam = cübbeli ahmet
    biz tecavüzcü müyüz

    YanıtlaSil
  14. Yha bi siqtirin gidin ya Okumuyosanız Ne isterse onu yapar burada illa oku demioz ya şerefsiz

    YanıtlaSil
  15. mossadı övüyor içten içe yahudi köpeği

    YanıtlaSil
  16. yazar hiç bi isim vermemiş dünyada tek cübbe giyen cübbeli ahmet mi?
    yarası olan gocunur gocunduğunuza göre asıl bokluk sizde... ve sizin gibi kendini Allah sanan şerefsizlerde

    YanıtlaSil
  17. yahudileri öven bir yazar bu yahudiler zeki ve güçlü ama türkler sapkın böyle şeylere gelmeyin oyuna gelmeyin. hiç bir yorumu silmediğide gözümden kaçmadı bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor böyle oyunlara gelmeyelim

    YanıtlaSil
  18. hayatımda okuduğum en derin kurgulardan bir tanesi. çok güzel bir kurgu. yazanı tebrik ediyorum. onunla tanışmayı çok isterdim helal olsun yazan arkadaşa. yarası olanda gocunur. sanki korku filmi gibiydi. tekrar tekrar okudum ve çok ta korktum. adam ciddi ciddi süper yazmış helal olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Islami kesim cocuk siken tecavuzcu yorumu yapilmis bence hata..tahminim yazarin kucukken topu insaata kacmis orda bunu sikenlerde sakalli oldugu icin takinti kalmis kendine...bir seyleri yaar kurgularken bulundugun bolgenin degerlerine inanclarina etik kurallarina biraz uymak gerekir yazar kardesim..bunlara biraz dikkatvedersen seviniriz...

      Sil
  19. Gene saçma yorumlar yazılmış buraya. Oğlum sizene amk yazar yazarken sizeni sorucak sizden mi izin alıcak. Rahatsız oluyorsanız okumayın abi şu bölümleri geçin son bölümünü okuyup diğer bölüme geçin. Gerizekalılar

    YanıtlaSil