uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

16 Kasım 2012 Cuma

10. Özel Bölüm Siz gerçek değilsiniz.



İstanbul Emniyet Müdürlüğü - Nezarethanesine Mirza konmuştu. Mirza karanlık güneş görmeyen hücresine geri dönmüştü. Tek kişilik yataktan daha ufak yatağa oturdu. Savcının onu çağıracağı zamanı bekliyordu. Bu bir psikolojik savaştı. Mirza nın konuşmayacağını bilen Savcı. Mirza yı yorarak konuşturmak istiyordu. Her saat başı tepesindeki spot lamba bir anda yanıyor ve Mirza nın hücresi ışıl ışıl yanıyordu. Sonra Sol şarkıları çalınıyordu. Komünist şarkıları dinletiyorlardı sürekli Mirza'ya. Her yarım saatte bir hücresine su atılıyordu. İşkenceler tekrar başlamıştı Mirza için. Mirza ise sadece kendi duyabileceği bir ses ile '' Bana Zarlar Hileli '' Diyordu her defasında. ve bağırıyordu : '' Hangi Çılgın Bana Zincir Vuracak Şaşarım '' Diye bağırıyordu !!


odalarda ışıksızım
katıksızım, viraneyim..
seni sensiz duvarlara yazan benim divaneyim
kanım aksınki..
terk etmem seni,peşindeyim yar
ellerimsin gözlerimsin inanmazsın yar
ben perişan günlerim dar anlamazsın yar
bir ömür bu zindanlarda
ellerimsin gözlerimsin mahkumum sana

davalı ben davacı ben
yorgunum bu celselerden
dargınım sana

posta posta hatıralar voltalarda yar
ben perişan günlerim dar anlamazsın yar

odalarda ışıksızım..


17 Şubat 2008

Mirza Birim Ekibi tarafından yakalanmıştı. Üç günlük özel hücrenin ardından Savcı'nın karşısına oturtmuşlardı Mirza'yı. Mirza umursamaz tavırları ile insanları hasta ediyordu. Savcı gerçekten de işini çok iyi biliyordu.


Savcı : Mirza Kral 1983 Kavaklı Doğumlu.

Mirza : Efendim

Savcı : Anlat .

Mirza : Neyi ?

Savcı : Anlat dedim sana uğraştırma beni.

Mirza : Uğraştırmıyorum ? Neyi anlatayım.

Savcı : Kendini çok güçlü hissediyorsun demi ? Soyadın gibi kendini Kral sanıyor sun demi ?

Mirza : Ellerimdeki kelepçelere ve etraftaki onlarca adama bakarsan şu an kendini Kral sanacak bir durumda değilim.

Savcı : Hadi Aslanım. Bu adamları öldürme emrini kimden aldın.

Mirza : Canım istedi.

Savcı : Adrenalin TiM'inden Alfa-Star'a geçmişin ve sonra 5 yıllık süreç yok hayatında. 16 yaşından 21 yaşına kadar Ülkede varlığın bile yok. Sonra bir anda gelip herkesi öldürmek mi istedin ?

Mirza : Evet aynen öyle oldu.

Savcı : Hangi örgüt için çalışıyorsun.

Mirza : İzmit adına çalışırım ben.

Savcı : Bu adamları öldürme emrini kimden aldın ?

Mirza : Senden aldım unuttun mu ? Burada bunca adam varken bunu sorman saçma.

Savcı : Lan orospu çocuğu !!

Mirza :

Savcı : Hadi aslan'ım onca sene devletin için hizmet etmişsin. Söyle bu adamları öldürme emrini kimden aldın ?

Mirza : Ne aslan'ı kendini Fatih Terim beni de Hasan Şaş mı sanıyorsun sen ?

Savcı : Çok kötü canını yakarım .

Mirza : Sıkıldım tehditlerinden. Ne yapacaksan yap konuşmuyorum işte görmüyor musun ?

Savcı : Ezin !

Mirza'yı savcının adamları ellerindeki elektrikli coplarla dövmeye başladılar. Her tarafına vuruyorlar bir yandan da elektrik veriyorlardı. Yarım saat aralıksız dövdüler Mirza'yı. Mirza'nın elleri ve ayakları zincire bağlanmıştı. Kötü bir şekilde dövüldü. Savcı Mirza'yı döven adamlara durun dedi.

Savcı : Şimdi konuşmaya başlayacak mısın ?

Mirza ağzında dolan kanı yere tükürdü. Savcıya doğru baktı.

Mirza : Sen kimin adına çalışıyorsun ?

Savcı : Akıllanmayacak bu. Ezin Kırın kafasını !

Mirza'yı o gece elektrikli coplarla dövmeye devam ettiler.

Dört Gün Sonra ..

Savcı : Mirza

Mirza : Savcı'm

Savcı : Artık seninle kanka olduk.

Mirza : Buradan çıkınca ilk yapacağım şey ne biliyor musun ?

Savcı : Nedir ?

Mirza : Seni ve aileni canlı canlı yakacağım. Bana vuran herkesi canlı canlı yakacağım. Hem kendilerini hem ailelerini.

Savcı : Buradan nasıl çıkacağını düşünüyorsun ? Burada olduğunu bilen dışarıda tek bir Allah'ın kulu yok.

Mirza : Allah'ın kulu olmaya bilir. Ama Allah var. Her şeyi görür. Ölüm Var Savcı'm. Ben sizin yerinizde olsam beni hemen öldürürüm.

Savcı : Ben daha yeni eğlenmeye başlıyorum ama. Sana bu emirleri kim verdi ? Şu resimlere bak bir. Hangisi ?

Mirza :  Şuradaki..

Savcı : Lan orospu çocuğu o benim babamın fotoğrafı.

Mirza : Yanındaki de Annen mi ?

Savcı : Anlaşıldı sen adam olmayacaksın. Ezin.



Üç Gün Sonra  ..

Savcı : Normal şartlarda senin kadar dayak yiyen. Elektrik verilen. Tazikli suya maruz kalan. Karanlık odalarda uykusuz aç bırakılan bir adamın şimdiye ya konuşması gerekirdi. Ya da ölmesi.

Mirza : Anormal şartlarda ne olması gerekiyordu ?

Savcı : Mirza senin bir karakterin var. Senin bir duruşun var. Anlıyorum. Buradan seni kurtaracaklarını sanıyorsun bununda farkındayım. İsrail ajanları seni istiyor. Amerikan ajanları seni istiyor. Terör örgütü kelleni istiyor. Seni bir ceza evine koyarsak yüzde kaç yaşama şansın.

Mirza : Sen söyle yüzde kaç ?

Savcı : Yüzde 1 bile değil. Direk şişlerler seni.

Mirza : Atın ceza evine o zaman. Orada şişlesinler beni. Ben kaybedeceğimi düşüneceğim hiç bir masaya oturmam.

Savcı : Sen burada eziyet çekerken dışarıda sana bu işleri yaptıranlar elini kolunu sallaya sallaya geziyorlar.

Mirza : Ne güzel işte. Onlar gezsin diye ben buradayım.

Savcı : Mirza söyle ve bu eziyet bitsin.

Mirza : Hangi eziyet ? Ben memnunum konukseverliğinizden sizleri de sevmeye başladım.

Savcı : Ezin ..



Ertesi gün ..

Savcı : Bu resimdeki adamlar eski Asala'nın en önemli adamları  ? Bunları neden öldürdün.

Mirza : Şunun tipini sevmedim. Diğerinin karısı çok çirkindi adamı kurtarmak istedim. Diğerinin ise gözünün üstünde kaşı vardı.

Savcı : Peki onların yanındakileri neden öldürdün.

Mirza : Çok gençtim. Hepsi bu. Gençtim.

Savcı : Ezin ..


Ertesi Gün ..

Mirza : Savcı'm bugün çok şıksınız ?

Savcı : Teşekkür ederim Mirza'cım sende çok şıksın. Bugün gene konumuz şu cinayetler.

Mirza : Hangi cinayetler.

Savcı : Mesela şu papaz'ı ve zangoç'u neden öldürdün.

Mirza : Ha şu papaz mı ?

Savcı : Ulan başka öldürdüğün papazlarda mı var ?

Mirza : Dünya üzerindeki bütün kıtalarda adam öldürdüm ama bir din adamı öldürdüğümü hatırlamıyorum.

Savcı : İtiraf ediyorsun yani adam öldürdüğünü.

Mirza : Orada durunca ben buradan konuşunca sana itiraf ediyorum gibi mi geliyor sesim ? Ben sadece hava atmak ve sizleri korkutmak için söyledim. Pek etkili olmadı sanırım.

Savcı : Olmadı.

Mirza : Hiç olmazsa denedim.

Savcı : Ezin .. Denemişmiş.


Ertesi Gün  ..

Savcı : Bugün nasılsın Mirza ?

Mirza : İyiyim. Akşam yemekleri kusmuk gibi. İnsan hakları yok mu ? burada.

Savcı : Varda insanlara var.

Mirza : Biz neyiz hayvan mıyız ?

Savcı : Senin köpek olduğunu düşünüyorum. Sahibinin seni terk ettiği bir köpek.

Mirza : Gardiyanlar Ezin.

Savcı : Kafana çok mu darbe aldın ? Gardiyanlar seni dinlerlermi ?

Mirza : Gardiyanların sahibini merak ettim.

Savcı : Ezin !


Ertesi Gün...

Savcı : Nasılsın Mirza cım ? Yorgun gibisin. Elektrik mi verdiler sana gece ?

Mirza : Evet verdiler.

Savcı : Konuşmamakta kararlı mısın ?

Mirza : Konuşacağım.

Savcı : Ha şöyle.

Mirza : Elektrik verirlerken bana neden lambalar sönüyor ? efekt mi bu ?

Savcı : Ezin .. İki katı elektrik bayılıp ayıltın ve tekrar elektrik verin.

Mirza : Eğlence başlasın.


Ertesi Gün ..

Savcı : Çok merak ediyorum Mirza. Hepsini bir kenara bırakıyorum. Bu kayıt dışı .

Mirza : Neyi ?

Savcı : Onca adamı öldürürken Merhamet etmek aklının ucundan geçmedi mi ?

Mirza : Merhamet ?

Savcı : Evet Merhamet.

Mirza : Düşünsene savcım. Hiç bir yaptığım şeyi ispat edemeyeceksin. Hiç birini. Mahkemede sana gülümseyeceğim. Ve bu bebek yüzümle masum olduğumun kararı verilecek. Bir kaç programa katılıp bana neler yaptığını Tüm Türkiye'ye para karşılığında değil zevk için anlatacağım. Sonra devlet'im bana diyecek ki şunu yap. Bende onlara diyeceğim ki bir şartla. Bana cezaevinde işkence yapanların hepsinin adresini verin. Onlarda Devletin bekası için bunu kabul edecekler. Bir gün gene böyle benim gibi bir adama işkence yapıp evine doğru yürürken çocukların evinin olduğu lojmanın parkında oynamadığını göreceksin. Bir anlam veremeyeceksin. Sonra kapının ziline basacaksın. Kapıyı sana kimse açmayacak. O an kafandan bin türlü şey geçecek ama ben aklına gelmeyeceğim.

Savcı : Senin yaptığını kanıtlayamazsam burada kafana sıkar gene de seni dışarı çıkartmam.

Mirza : Sık sana kafama. Ben çok güzel ölürüm. Sık kafama

Savcı : Ezin şunu. Üç Katı daha fazla elektrik verin sonra falakaya yatırın en sonda ingiliz çarmıhına gerin.

Mirza : isa mıyım ben ?

Savcı : Hala konuşturuyor musunuz şunu ? Ezin !


Bir aydan fazla bir süre böyle geçti. Savcı sordu Mirza cevapladı. Mirza'ya akıl almaz işkenceler yaptılar. İnsanların aklına gelmeyecekleri işkenceleri yaptılar. Gardiyanlar bahse girmişlerdi. Daha ne kadar yaşayacak diye. Ama Mirza yaşamaya devam etti. Mirza devam etti. Savcı sordu Mirza cevapladı. Savcı gardiyanlara emretti. Gardiyanlar yaptı. Mirza'nın suratı defalarca patladı. Defalarca kanı aktı. Defalarca elektrik verildi Mirza'ya. Zincirle ayaklarından asıldı saatlerce. Kollarından asıldı. Aç ve susuz bırakıldı. Kendi bokunun içinde yattı.. Kendi idrarının içinde yattı. Ama genede Mirza'yı konuşturmayı başaramadılar. Mirza konuşmuyordu. Zeynep'in bütün Mirza'yı bulma çabaları sonuçsuz kalmıştı. Savcılıktan red cevabı alınıyor ve Mirza'nın nerede tutulduğunu dahi bilmiyordu Mirza nın yeri gizliydi. Sebastian'ın sabrı tükenmek üzereydi.

Savcı artık Mirza'yı konuşturamayacağını anlamıştı. Mirza'yı bir kaç gün rahat bıraktı. Savcı Adrenalin Askerlerinden Ünlü Sorgulayıcı Kerim'i çağırmak zorunda kalmıştı. Kerim Mirza ile odaya girdi. Mirza'nın elleri arkadan zincirle bağlıydı. Herkes dışarı çıksın diye emir verdi Kerim.  Gardiyanlar dışarı çıktılar.

Kerim : Mirza Kral.. Bu dünya gerçekten çok küçük.

Mirza : Bu ne şimdi şaka mı? Dünya'nın neresi küçük ?

Kerim : Kes sesini lan.

Mirza : Ben Mirza'yım. Haddini bil.

Kerim : Savcı seni ezmiş günlerce. Bana gösterdiğin cengaverliği ona gösterseydin ya ?

Mirza : Devletin Savcısını mı öldüreceğim. Devletim'e savaş mı ? Açacağım. Hiç sanmıyorum.

Kerim : Korkak köpek. Benim köpeğim olursan buradan çıkartırım seni.

Mirza : Tutturmuşsunuz bir köpek. Bana köpek deme.

Kerim : Dersem ne olur.

Mirza : Eğer bana bir daha köpek dersen. Boğazını parçalarım.

Kerim : Ellerin arkadan bağlı ayakların bağlı bunu nasıl yapacakmışsın ? Kaç kişiyle.

Mirza : Burada sen ve benden başka kim var ? Ben siz miyim işimi başkalarına yapayım.

Kerim : Köpeksin Mirza !

Mirza'nın başına dikilmişti Kerim. Mirza oturduğu sandalyeden hızlıca kalkarak Kerim'in boğazını ısırdı. Kerim'in Boğazını parçaladı Mirza. Kerim'in cansız bedeni yere düştü. Mirza'da üstüne düştü. Boğazından akan kanlar Mirza'nın üstüne bulaşmıştı. Ağzı yüzü kan olmuştu Mirza'nın. İçeriye giren gardiyanlar şok olmuşlardı. Mirza'nın gözlerindeki ateş gardiyanlarıda korkutmuştu. Gardiyanlar Mirza'ya hiç bir şey demeden hücresine götürdüler sadece. Ve savcıya haber verdiler. Savcı bu durumdan dolayı şok olmuştu.  Savcı artık Mirza'ya ne soru sordu nede başka bir şey. Hücresinde tutuyor ne yapacağını bilmiyordu. O sırada bakanlıktan gelen telefon ile Savcı rahatlamıştı. Mirza'nın tutulduğu yere Doktor ve DxN Tim'i gelmişti.


Savcı : Mehmet Bey Mirza'yı neden istiyorsunuz ?

Doktor Bey : Hükümetten onaylı. Mirza hükümetin adamı. Ve onu alacağız.

Savcı : Ama konuşturamadık.

Doktor Bey : Canını alsan bile konuşmayacak. Bırak da hafızasını silelim. Yoksa hepinizi öldürecek. Buradan da eninde sonunda çıkacak.

Savcı : Silebilcekmisiniz ?

Doktor Bey : Evet Özel Asker eğitimlerinde kullandığımız bir program var. Onu test ederken hafızasını da sileceğiz. Hiç bir şeyi hatırlamayacak size söz veriyorum.

Savcı : Eğer Mirza serbest bırakılmaz ise her tarafı kan gölüne çevireceğiz diye yazmışlar. Her tarafta bombalar patlayacakmış. Özelliklede okullarda. Bunu nasıl engelleyeceksiniz.

Doktor Bey : Biz Mirza'yı aldıktan sonra onlara göstereceğiz Mirza'yı zaten. O yüzden okullara filan bomba koymaya gerek kalmayacak.

Savcı : Bana boş bir tehdit olarak geldi.

Doktor Bey : Size öyle gelmiş. İnanın bana yaparlar.

Savcı : Abartıyorsunuz.

Doktor Bey : Sen Türkiye'nin gerçek askerlerini içeride tutabileceğini mi ? sanıyorsun. Seni sonunda bulacaklarını bilmen gerekir.

Savcı : Al senindir Mirza.. Getir belgeleri imzalayayım.


Doktor Bey ve DxN Tim'i Mirza'yı alarak götürdüler.



6 Ay sonra.. 10 Ekim 2008

Sebastian arabasındaki kızlarla birlikte gene evine doğru arabayla gidiyordu. Ormanlık alanda bir yandan içerken bir yandan ise yanında oturan sarışın hatun ile oynaşıyordu. Birden sağ dikiz aynasına baktı. Her tarafı kirden gözükmeyen üzeri çıplak altında sadece askeri kamuflaj pantolonu ve asker botları ile birlikte künyesi olan, saçları uzamış sakalları uzamış Mirza'yı gördü. Arabayı hemen durdurdu. Yanındaki kız kafasını torpidoya çarptı. Kız '' Dikkat etsene aptal '' diyerek Sebastian'a bağırdı. Sebastian ise arabadan kızı dışarıya attı. Arabanın geri vitesine taktı ve Mirza'nın yanına geldi. Kapıyı açtı. Mirza yürümeye devam ediyordu. Oralı bile olmuyordu. Sebastian Mirza'yı durdurdu.


Sebastian : Mirza Dostum..

Mirza : Sebastian senmisin ?

Sebastian : Evet benim.. Bu halin ne ?? Sana ne yaptılar ?

Mirza : Hatırlamıyorum. En son yakalanmıştım. Gözümü açtığımda buradaydım.

Sebastian : Eve gidelim..

Sebastian Mirza'yı aldığı gibi eve gittiler. Mirza tedirgindi. Mirza kendi odasındaki yatakta uyuya kaldı. Kabuslar üzerine kabuslar görüyordu. Kerim'in kanını içtiğini görüyordu sürekli. Kesik kesik ama net olmayan görüntüler görüyordu. Acıyı , Kokuyu , Korkuyu hissettiğini görüyordu. Yataktan sıçrayarak uyandı. Banyoya gitti. Yüzüne bakıyordu. Sakalları ve saçı çok uzamıştı Sanki 6 aydır değilde yıllardır kesmiyor gibiydi. Yüzü ona yabancı geliyordu. Hatırlamak istiyor fakat hatırlayamıyordu. Mirza kendini toparlamaya çalışıyor fakat toparlayamıyordu bir türlü zihnini. Eskiye dahir ne varsa silinmişti. Üç dört şey'i hissediyordu. Onun dışında bütün hissettiği şeyler alınmış gibiydi. Ruh gibiydi. Sebastian Mirza'ya iyi gelsin diye gece dışarı çıkartıyordu ama Mirza bir türlü kendine gelemiyordu. Mirza toparlayamıyordu. Geçmişte tanıdığı herkesin suratını çok net hatırlıyor fakat hiç birine ne bir sevgi nede bir nefret beslemiyordu. Sebastian önce Mirza'yı kuaföre götürdü. Mirza 'nın saçlarını üç numaraya vurdu kuaför. Sonra ise sakal traşı oldu. Suratındaki bebeksi ifade gitsin diyede bıyık ve çember sakal denilen faullerden aşağıya doğru düz inen ve çenenin tamamını kaplayan sakalı ile tekrardan kendi haline gelmişti. Mirza 'nın yanaklarında ve boynundaki kılları tamamen kestirmişti.

O Gece Şişli De Bar ..

Mirza ve Sebastian o gece yalnız gitmişlerdi. Bar'ın en kuytu köşesindeki karanlık yere oturdular. Mirza ve Sebastian Bar'ın dans pistindeki kızlara dans edenlere bakıyorlar ve bir yandan da viskilerini içiyorlardı. Mirza sigara üstüne sigara yakıyordu. Sebastian 'ın yanına bir kız oturdu Sinem gelmişti. Mirza'nın yanına gelen ise Zeynep'ti. Mirza Zeynep'e doğru baktı. Gözlerine baktı. Hiç bir şey demeden duruyordu. Sanki yüzyıllardır Zeynep'i görmemişti. Zeynep'i kaybetmiş gibi baktı. Zeynep ise Mirza'ya sarıldı. Mirza sıcaklığı hissetti. Zaman dursa orada Zeynep ile Mirza'yı bıraksalar ömürleri boyunca sarılıp oturacaklardı sanki. Mirza Zeynep'in kokusunu ciğerlerine çekiyordu. Bar kapanıyordu artık. Şişli'deki bar'dan arabalarının yanına doğru yürümeye başladılar. Mirza ve Zeynep el ele tutuşuyorlardı. Ağır ağır yürüyorlardı. Karşıdan gelen üç tane sarhoş tan bir tanesi Zeynep'e kasti olarak çarptı. Zeynep'in canı yanmıştı. Sarhoş '' Önüne baksana Orospu '' diye bağırdı Zeynep'e. Mirza Zeynep'e burada kal dedi. Zeynep ise '' Hayır Mirza yapma '' dediyse de dinletemedi. Tanıdığı Mirza değildi o an Zeynep'in. Ses tonu bile değişmişti. Mirza '' Zeynep sana ne diyorsam onu yap '' diye emretti ilk kez. Zeynep bir şey diyemedi ve kaldı yerinde. Mirza hiç konuşmadan Zeynep'e küfür eden adamı yakaladı ve duvar'a vurmaya başladı. Diğer sarhoş iki adam Mirza'ya saldırmak istediler. Mirza ya bıçak çektiler. Sarhoşlardan teki Mirza'ya bıçağı ile saldırdı. Mirza sağ tarafa çekildi ve adam'ın bileğini kırıverdi. Adam bağırırken öbürü saldırdı öbürününde boynunu oracıkta kırıverdi. Bileği kırılan adam yerde acılar içinde kıvranıyorken. Zeynep'e küfür eden adam ise yerde yatıyordu. Adam'a doğru eğildi ve adam'ın dilini kesiverdi. Adam'ın dilini eline aldı orada duran bir köpeğin önüne attı. Bileğini kırdığı adam'a doğru geldi. Zeynep '' Mirza yapma '' diye ağlıyor ve bağırıyordu. Bir anda durdu Mirza. Etrafına baktı. Sebastian hızlı birşekilde arabaya bindirdi Mirza'yı ve Zeynep'i sonra oradan uzaklaştılar..

Sebastian : Kanka sen aklını mı ? Kaçırdın. Adam'ın tekinin boynunu kırdın. Diğer ininde dilini kopardın. Sen delirdin mi ?

Mirza : Gerçek olmadığını düşünüyordum.

Sebastian : Burası gerçek hayat Mirza. Burada birini öldürürsen ölür. Burası atari salonu değil.

Mirza : Gerçek olmadığını düşünüyordum.

Zeynep : Aşkım sana ne yaptılar. Neden öyle düşünüyordun.

Mirza : Gerçek olmadığını düşünüyordum.

Sinem : Sebastian bebeğim korkuyorum.

Sebastian : Bende korkuyorum. Mirza sana ne yaptılar.

Mirza : Bilmiyorum.

Sebastian : Baban'a gösterelim yarın sabah Zeynep.

Zeynep : Ne sabah'ı . Çağırıyorum hemen gelsin.


Bir saat sonra Sebastian'ın evi.. Mirza ve Zeynep'in babası baş başa kalmışlardı.


Doktor Mehmet : Mirza merhaba

Mirza : Merhaba Doktor Bey. Nasılsınız ?

Doktor Mehmet : Sağol. Sen nasılsın ?

Mirza : Teşekkür ederim Doktor Bey. İyi değilim.

Doktor Mehmet : Hiç bir şey hatırlamadığını ve bu dünyanın gerçek olmadığını düşünüyormuşsun.

Mirza : Hiç bir şey hatırlamıyorum.

Doktor Mehmet : Benim hakkımda ne düşünüyorsun ?

Mirza : Hiç bir şey. Sizi uzun zamandır tanıyorum.

Doktor Mehmet : Sebastian hakkında ?

Mirza : Canımı veririm Sebastian'ın kılına zarar verdirtmem.

Doktor Mehmet : Zeynep hakkında.

Mirza : Damarımdan akan kan o benim.

Doktor Mehmet : Başka birisi hakkında ne hissediyorsun.

Mirza : Herkes için aynı şeyi hissediyorum. Tanımadıklarım hakkında da tanıdıklarım hakkında da .

Doktor Mehmet : Nedir bunlar ?

Mirza : Hiç bir şey.

Doktor Mehmet : Bu dünya sence gerçek değil mi ?

Mirza : Gerçek olmadığını sanıyordum. Fakat Zeynep'in kokusunu aldım. Gerçek bu dünya.

Doktor Mehmet : Bu ne demek ?

Mirza : Bilmiyorum.

Doktor Mehmet : Kabuslar görüyor musun ?

Mirza : Evet.

Doktor Mehmet : Anlatırmısın ?

Mirza : Evet

Doktor Mehmet : Dinliyorum

Mirza : Güneşli güzel bir gün. İki çocuk oyun oynuyorlar. Kız'ın saçları örülü. Önce sek sek oynuyorlar. Kız çok başarılı sek sekte. Çocuk sadece izliyor. Sıra çocuğa geliyor ama çocuk başarılı değil. Kız gülüyor çocuğa. Çocuk ta kendi haline sadece tebessüm ediyor. Birlikte yakar top oynuyorlar. Kız topu atıyor ve çocuğu vuruyor.

Kız salıncağa binmek istiyor. Kız salıncağa oturuyor ve çocuk sallıyor.

Saklambaç oynuyorlar. Çocuk yumuyor ve kız saklanıyor. Çocuk onu her yerde arıyor. Kız koşarak geliyor ve sobeliyor. Çocuk gene yumuyor.. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor .. Kız gene saklanıyor.. Çocuk gene yumuyor.

Hava o kadar güneşliki o kadar güzel ki ..

Bir anda kara kara yağmur bulutları hızlıca gökyüzünü kaplıyor. Bütün dünyayı karanlık hükmediyor bir anda. Her taraf zifiri karanlık. Göz gözü görmüyor..

Çakan şimşekler bir anda havayı aydınlatıyor.. Bir salıncak var sadece..    Şimşek ve gök gürültüsü çok korkunç bir şekilde bağırıyor. Gök gürültüsünden yerler sallanıyor.

Asker kamuflajlı pantolon giymiş ayağında asker botları olan saçları üç numara boynunda asker künyesi sallanan ve belden yukarısı çıplak bir asker elinde kürek ile bir mezarı kapatmaya başlıyor..  Küreğe alabileceği kadar toprağı alıyor ve mezardan içeriye atıyor.

Yağmur kara toprağı çamur haline getirmeye ve yerlerde su birikintisi olmaya başlamıştı bile.

Asker sağanak yağan yağmura aldırmadan mezarı kapatmaya devam ediyor.


Doktor Mehmet : Başka ?

Mirza : Bu kadar. Her gece aynı rüya.

Doktor Mehmet : Sana şimdi bir kaç test yapacağım.

Mirza : Tabi.

Doktor Mehmet : Şu bıçağı etine batıracağım acıdığı zaman söyle.

Mirza : Tabi.

Doktor Mehmet : Hissediyor musun ?

Mirza : Hayır.

Doktor Mehmet : Şimdi ?

Mirza : Hayır.

Doktor Mehmet :  Şu an

Mirza : Hayır

Doktor Mehmet : Peki şimdi ?

Mirza : Hayır.

Doktor Mehmet : Acıyı hissetmiyorsun yani.

Mirza : Evet.

Doktor Mehmet : Sana bir kaç sakinleştirici ve iğne yazacağım. Düzenli kullanmanı istiyorum. Sonra tekrardan geleceğim.

Mirza : Teşekkür ederim Doktor Bey. Çok naziksiniz.

Doktor Mehmet : Senden bir şey rica edebilir miyim ?

Mirza : Evet.

Doktor Mehmet : Ben bir babayım Mirza. Zeynep'i ne kadar sevdiğimi ona ne kadar değer verdiğimi biliyorsun ?

Mirza : Evet hatırlıyorum. ve Biliyorum.

Doktor Mehmet : Ben bir gün ölürsem bile Zeynep'i canının son damlasına kadar korurmusun ?

Mirza : Buna şüpheniz olmasın.

Doktor Mehmet : Bana söz verirmisin ?

Mirza : Veririm.

Doktor Mehmet : Kendinden koruyabilir misin ?

Mirza : Anlamadım Doktor Bey.

Doktor Mehmet : Şu anda gerçeği ve hayali karıştırıyorsun Mirza. halüsinasyon görüyorsun.

Mirza : Ne demek istiyorsunuz ?

Doktor Mehmet : Mirza seninle erkek erkeğe konuşacağım. Sen kızımı çok seviyorsun.

Mirza : Evet onu çok seviyorum. Onu sevdikten sonra başka hiç bir şeyi sevmedim.

Doktor Mehmet : Onun iyiliği için ondan uzak dur o zaman.

Mirza : O bensiz daha mı ? iyi olacak.

Doktor Mehmet : Evet daha iyi olacak. Sen yokken sürekli ağlıyor. Sonra geliyorsun. Bir kaç hafta sonra gene yok oluyorsun. Daha şiddetli ağlıyor odasından çıkmıyor yemek yemiyor. Sonra ise tam düzeliyor tekrar sen geliyorsun. Tekrar dünyasını alt üst ediyorsun. Sen yakışıklı bir çocuksun. Allah vergisi bir çekiciliğin var. Başka kızlarda senden hoşlanabilir. Duruşun bakışın gözlerin her tarafın karizma.

Mirza : Doktor Bey Bana mı ? Asılıyorsunuz ?

Doktor Mehmet : Hayır. Sen Zeynep'ten başka birilerinide bulabilirsin. Onda ısrar etmene gerek yok. Olmuyor işte. Kavuşamıyorsunuz. bugün buradasın yarın gene yoksun. Geleceğin yok senin. Ölüm haberin gelecek bir gün kapıya ve o gün Zeynep aklını kaybeder. Tek tesellisi ölmeyeceğini düşünmesi. Ona göre sen tek başına bir ordusun. Onun kahramanısın. Onun için yaptıklarında inkar edilmez. Depremde olanlar mesela. Senin kanın RH (-) AB Hiç kimseden kan alamıyorsun ama bir özelliğinde herkese kan vermen. Bir milyonda bir gözüküyor bu. 90 milyonluk ülkede 90 kişide var biri sen biri Sebastian zaten. Kanın damarlında akıyor Zeynep'in ve senden vazgeçemiyor. Sen ondan vazgeç. başkalarını bul.

Mirza : Ben Zeynep'i hayalimde bile aldatmadım Doktor.

Doktor Mehmet : Onu daha ne kadar üzeceksin ? Bırak askerliği ve gel bizimle yaşa o zaman.

Mirza : Ben bıraktığım gün Zeynep'i yaşatmazlar. Benim varlığım onu yaşatıyor. Sizide yaşatmazlar. Bana selam veren hiç kimseyi yaşatmazlar.

Doktor Mehmet : Bunlar boş laflar. Takıntından dolayı bırakamıyorsun.

Mirza : Belki haklısınız.

Doktor Mehmet : Kızımıda sevmiyorsun. Sadece takıntılısın bu konuda.

Mirza : Belki yanılıyorsunuz.

Doktor Mehmet : Senden bir baba olarak yalvarıyorum. Kızımdan uzak dur.

Mirza : Lütfen Doktor Bey. Sizi çocukluğumdan beri tanırım. Size karşı hiç bir saygısızlığım olmadı. Sizinde benim sevgime saygısızlığınız olmasın. Dediğinizde haklısınız ve kafam çok karışık düşünmem için bana lütfen zaman verin.

Doktor Mehmet : Peki Mirza.



Doktor Mehmet Mirza'nın odasından çıktı. Zeynep'i de alıp götürmek istedi fakat Zeynep gelmedi. Doktor Bey evden çıktı. Arabasına bindi Cep telefonu ile birisini aradı '' Beyefendi Hiç Bir Şey Hatırlamıyor '' dedi ve telefonunu kapattı. Zeynep ve Mirza o gece hiç bir cinsellik olmadan sarılıp birlikte uyudular. Aslında Zeynep uyudu. Mirza ise Zeynep'i seyretti. Günler günleri kovaladı. Mirza birazda olsa kendine gelmiş ve daha iyi hissediyordu. Bir ay geçmişti aradan.

Sebastian : Mirza bugün Adrenalin Ceza Evine gidelim mi ?

Mirza : Neden ?

Sebastian : Ölüm Meleği yakalanmıştı ya. Onu ziyaret edelim.

Mirza : Tamam olur.


Mirza ve Sebastian birlikte Adrenalin ceza evine gittiler. Görüşme odasında Ölüm Meleği'ni bekliyorlardı. Ölüm Meleği geldi ve ikisine birden sarıldı.

Ölüm Meleği : Eski dostlar sizi görmek ne kadar güzel.

Mirza : Senide bu durumda görmek pek güzel değil.

Ölüm Meleği : Kader utansın. Alfa-Star'a devam mı ?

Sebastian : Hiç olmadığı kadar devam. Hız kazandık daha fazla çalışmalarımıza biliyorsun Dünya'nın son geldiği noktayı.

Ölüm Meleği : Söylenti gibi. Zombiler.

Sebastian : Zombiler Türkiye'yede gelecek eninde sonunda.

Ölüm Meleği : Ve sizden Zengin ve seçilmiş halkı korumanız istenecek.

Sebastian : Görev kutsaldır. Seçme hakkımız yok Ölüm Meleği.

Mirza : Seni buradan çıkarmalıyız Ölüm Meleği.

Ölüm Meleği : Burada keyfim yerinde. Sıkılırsam size söylerim çıkartırsınız. Genede çok sağ olun.

Mirza : Bir şeye ihtiyacın var mı ?

Ölüm Meleği : Birbirinize sahip çıkın yeter.

Sebastian : Senide aramızda görmek istiyoruz. Fakat hepinizi çıkartamayız sende biliyorsun. Belki yanında bir kişi daha.

Ölüm Meleği : Arkadaşlarımı satamam.

Sebastian : Yapma Ölüm Meleği hepiniz burada çürüyüp gideceksiniz.

Ölüm Meleği : Kardeşimde burada. Onu asla bırakamam burada tek başına.

Sebastian : iyi ya oda gelsin.

Ölüm Meleği : Sağ kolum Sansar ve Asit burada.

Sebastian : Çok dik kafalısın farkında mısın ?

Ölüm Meleği : Hatırlar mısınız Yetimhaneye yeni gelmiştim kardeşimle. Sen ve Mirza diğer çocuklar tarafından hor görülüyordunuz. Tuvalet yıkatıyorlardı size. Yerleri paspaslatıyorlardı. Yaşları sizden büyük oldukları için bütün pis işleri siz yapıyordunuz. Bir kere bile karşı koymadınız hep dediklerini yaptınız. Diyordum ki kendi kendime neden karşı koymuyorlar. Neden saldırmıyorlar.

Sebastian : Neden saldırmıyorduk biliyor musun ? Neden karşı koymuyorduk.

Ölüm Meleği : Daha yeni yeni anlıyorum.

Sebastian : Eğer öldürseydik birilerini orada ıslah evine girip birbirimizden ayrı kalacaktık. O yüzden hiç birine karşı koymuyorduk. Birbirimizi koruyorduk sadece. Hala bazı geceler o anlar gelir ve uyuyamam bilir misin ? hırsımdan.

Ölüm Meleği : Beni hayatım boyunca çok kolladınız. 14 Yaşımda simitçi bile oldum ben. Hatırlarmısınız o geceyi. O adamın hayali bir gün olsun gözlerimin önünden gitmedi.

Sebastian : Unut dostum bunları.

Ölüm Meleği : Mirza sen iyi misin ?

Mirza : Siz gerçek değilsiniz.

Sebastian : Gene başladık..

Mirza : Buradaki hiç bir şey gerçek değil. Çıkartın beni buradan .

Sebastian : Biz çıkalım Ölüm Meleği sonra gene görüşürüz.

Ölüm Meleği : Ne oldu Mirza'ya Mirza'nın nesi var ?

Sebastian : Uzun hikaye tekrar geldiğimde anlatırım. Gardiyana sana vermesi için 100 karton sigara ve para bıraktık. Alırsın. Görüşürüz.

Ölüm Meleği : 100 Karton mu ?

Sebastian : Geceler uzun Teğmen..

Ölüm Meleği : Hadi sen çıkart Mirza'yı.

Mirza : Burada hiç bir şey gerçek değil.



Sebastian Mirza'yı güç bela dışarıya çıkartı. Arabaya bindirdi ve oradan uzaklaştırdı..

Sebastian : Kanka senin neyin var ?

Mirza : Hiç bir şeyim yok.

Sebastian : Neden böyle yapıyorsun o zaman bir anda vodoo büyücüsü gibi '' Siz gerçek değilsiniz '' diyorsun.

Mirza : Bilmiyorum.

Sebastian : Zeynep'in babasının yazdığı ilaçları kullanıyor musun ?

Mirza : Evet kullanıyorum.

Sebastian : Harika.

Mirza : Nesi harika. İlaçların tadı berbat..

Biraz gittikten sonra önlerini arkalarını ve her taraflarını yüzleri kar maskeli adamlar sardı. Makam arabasının içinden takım elbiseli bir adam indi.

Yıldırım :  Ben Sadık Çakıroğlu'nun yakın koruması Yıldırım. Mirza Kral senmisin ?

Mirza : Evet benim.

Yıldırım :  Sadık Bey sizinle görüşmek istiyor.

Sebastian : Hangi konuda.

Yıldırım : Seni ilgilendirmez Asker.

Mirza : Gidelim o zaman.

Sebastian  Sadık Çakıroğlu 'da kim Mirza ?

Mirza : Cüneyt'in Babası.

Sebastian : Bende geliyorum.

Mirza : Sen beni evde bekle ben gelirim.

Sebastian : Mirza olmaz öyle şey.

Mirza : Dediğimi yap Sebastian. Alfa-Star'dan birine bir şey yapabilirlerse. Sende onlara her şeyi yapabilirsin.

Sebastian : Sen öldükten sonra.

Mirza : Bana bir şey olmaz. Rahat ol.



Mirza  Sadık Çakıroğlu 'nun yakın koruması Yıldırım ile Çakıroğlu Holding'in binasına girdi.  Sadık Çakıroğlu ve Oğlu Mirza'yı bekliyordu.

Sadık Çakıroğlu : Mirza

Mirza : Efendim.

Sadık Çakıroğlu : Ben Sadık Çakıroğlu

Mirza : Memnun oldum Sadık Bey. Bende Mirza Kral.

Sadık Çakıroğlu : Senin sülaleni tanıyorum ben Mirza. Kendini tanıtmana gerek yok.

Mirza : Peki Sadık Bey. Lütfen beni neden buraya çağırdınızı bilmek istiyorum.

Sadık Çakıroğlu :Konu Zeynep. Zeynep'ten uzak duracaksın. Hem senin hem de Zeynep'in iyiliği için. Zeynep'e öyle bir şey yapacaksın ki. Zeynep senden nefret edecek.

Mirza : Bu kadar öz güveni anca filmlerde görüyorum ben.

Sadık Çakıroğlu : Ben senle dalga geçmiyorum. Seni guatalamada bir tuvaletin bekçisi yaparım.

Mirza : Maaş'ı ne kadar olacak ?

Sadık Çakıroğlu : Maaşı yok.

Mirza : SSK var mı ?

Sadık Çakıroğlu : KES SESİNİ ! ! Zeynep'ten vazgeçersen 1 milyon dolar veririm sana. Hayatın kurtulur.

Mirza : Senin oğlun ve sen vazgeç Zeynep'ten 10 Milyon dolar sana. Paranıza para katarsınız ?

Sadık Çakıroğlu : Sen deli misin ?

Mirza : Sence ?

Sadık Çakıroğlu : Hayatında bütün yaptığın katliamları bir bir biliyorum. Ve bunların hepsini Zeynep'e anlatırım.

Mirza : Çok korktum.

Sadık Çakıroğlu : Seni öldürürüm.

Mirza : Karşınızda Titriyorum.

Sadık Çakıroğlu : Birazdan Zeynep'e bir kargo gelecek. Zeynep'e bütün yaptıkların belge belge anlatılacak.

Mirza : Korkmalımıyım ?

Sadık Çakıroğlu : Hiç kaybetmedin demi ?

Mirza : Hiç.

Sadık Çakıroğlu : Hiç Yenilmedin de ?

Mirza : Hiç.

Sadık Çakıroğlu : Sana yenilgiyi ben yaşatacağım.

Mirza : Tadarım..



Mirza Sadık Çakıroğlu'nun yanından ayrıldı. Aradan bir kaç gün geçmişti.  Bir hışımla Zeynep Sebastian ve Mirza'nın kaldığı yere geldi.

Zeynep : Bunlar ne Mirza.

Mirza : Neyler ?

Zeynep : Bu belgeler ne. İçinde yazanlar doğru mu ?

Mirza : Ne yazıyormuş içinde ?

Zeynep : Kadınların çocukların katili Mirza.

Mirza : Dünyada çok adam öldürdüğüm doğru. Ama kadınlara ve Çocuklara el kaldırmadım.

Zeynep : Beş yıl neden içeriye attılar seni amerikada o zaman ?

Mirza : Uzun hikaye.

Zeynep : Benim vaktim var.

Mirza : Hatırlamıyorum.

Zeynep : Yalan söylüyorsun.

Mirza : Evet yalan söylüyorum.

Zeynep : Ben senden beni sevmen dışında hiç bir şey istemedim. Benim için işlediğin onca cinayet. Senden nefret ediyorum Mirza. Kendimi teselli ediyordum. Asker görevi vardır diye. Ama benim hayatımı kurtarmak için söndürdüğün yedi hayat ne olacak Mirza. Keşke ölseydim. Keşke..

Mirza : Ben mükemmel değilim; Ve olmak zorunda da değilim

Zeynep : Sen cevapları ezberliyorsun ama, hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz

Mirza : Sormasında zaten istemiyorum.

Zeynep : İnsan, yaşamında eksik olanı, her şey sanıyor.. Senide ben her şey sandım. Lanet olsun sana.

Mirza : Kararına saygı duyuyorum.

Zeynep : bir an her şey kusursuz .. ama sonra .. yeniden gidiyorsun .. ve tekrar kabus başlıyor.

Mirza : Çok gençtim hepsi bu.

Zeynep : Ben kimsenin varlığı için doğmadım,  yokluğunda da ölecek değilim. Lanet olsun sana. Çok gençmiş.

Mirza : Benim elimde kan var. Arkamda onca ölü var diye aşkı bilmediğimi mi ? Düşünüyorsun. Seni sevmediğimi mi ? sanıyorsun. Evet ben bir katil'im. 14 yaşımdan hatta daha öncesinden beri katildim. Evet Ben Katil'im Zeynep. Bunu sen biliyordun.

Zeynep : Ben senin katil olduğunu bilmiyordum.

Mirza : bir yol olsaydı keşke.. başka bir seçeneğim olsaydı keşke.

Zeynep : Senden nefret ediyorum.

Mirza : Bir insan birisini seviyorsa... Olduğu gibi sever olmasını istediği gibi değil..

Zeynep : Sen bumusun ?

Mirza : Evet ben buyum. Üzgünüm Zeynep.

Zeynep : Her şey yalanmıydı yani. Benim için vazgeçemezmisin bunlardan geride bırakamazmısın ?

Mirza : Bir insan birisini seviyorsa... Olduğu gibi sever olmasını istediği gibi değil.. Benim seni sevdiğim gibi.

Zeynep : Eğer beni sevseydin bunlara katlanırdın. Her şeye göğüs gererdin. Çaba gösterirdin.

Mirza : ve artık unut beni, git bir adam bul evlen!

Zeynep : Son sözün bumu Mirza ?

Mirza : Üzgünüm.

Zeynep : Üzgünsün. Anlıyorum.. Alasmardık Mirza ..

Mirza : Hoşçakal  Zeynep.



Zeynep o kapıdan çıktı ve bir daha geri dönmeyesicine arkasını döndü ve gitti. Mirza arkasından sessizce baktı. Mirza gidişini seyretti Zeynep'in. Zeynep Sadık Bey'in oğlu Cüneyt ile evlenmeye karar verdi. Düğün hazırlıkları çoktan başlamıştı bile.

1 Eylül 2009 İstanbul

Zeynep evleniyordu. Düğün başlamıştı bile. Cüneyt çok mutluydu. Birbirinden şık davetliler göz kamaştırıyordu. Gelin ve Damat yüzüklerini birbirlerine davetlilerin alkışları içinde taktılar. Herkes çok mutluydu o akşam. Birisi hariç. Hep kapıda gelmesini beklediği adam Mirza o gece gelmemişti. Saatler geçmişti. Gelin ve Damat evlenmişlerdi. Şampanyalar içildi. Kadehler kaldırıldı. Bütün herkes oradaydı bir tek Zeynep'in istediği adam gelmemişti. Zeynep Mirza'nın beyaz atıyla gelip onu oradan kaçıracağını düşünmüştü. Çocukluğundaki tek hayali beyaz atlı prensi Mirza'ydı. Her zaman sığınıp korunduğu. Ama Mirza o gece gelmedi. Zeynep ve Cüneyt balayı için istanbul'un en ünlü otel'inde gerdeğe gireceklerdi. Korumalar eşliğinde Zeynep ve Cüneyt kral dairelerinden içeriye girdiler. Bir anda yatakta oturan Mirza'yı görünce şok oldu Zeynep 'te Cüneyt e. Mirza elinde silah ile bekliyordu.

Zeynep : Çık dışarıya.

Cüneyt : Zeynep'i duydun çık dışarıya.

Mirza : Cüneyt bize iki dakika izin verirmisin ?

Cüneyt : Hayır.

Mirza : Cüneyt Eğer bize iki dakika izin vermezsen seni pencereden aşağıya kafa üstü atarım.

Zeynep : Tamam. Cüneyt sen beni dışarıda beklermisin.

Cüneyt : Sana zarar verirse bu ?

Zeynep : O bana zarar vermez.

Cüneyt odalarından dışarıya çıkmıştı.


Mirza : Zeynep beni iyi dinle. Büyük bir gümbürtü kopuyor Dünyada. Zombiler Amerikayı ele geçirdi. Bütün dedikodular doğru. Bizde onları durdurmak için Amerikaya gidiyoruz 3 Eylül sabah'ı. Sana bir mühür vereceğim. Bunu yanından ayırma. Bu mühür ben olmasam bile sana Alfa-Star askerlerini ve diğer askerlerin saygı duymasını sağlayacak ve seni koruyacakları mühürdür. Şu çantadakilerde çok önemli. Mavi sıvı Güç İğnesidir. 1 Hafta yemek ihtiyacını karşılayacak kadar kimyasal vardır içinde. Şu gördüklerin Zombi Panzehirleriymiş Ne işe yarıyor bilmiyorum. Ama sanırım zombileri öldürmeye yarıyor. Bir nevi zehir. Ayrıca sana bir araba yaptım. Bu arabanın arka bagajında silahlar var. Hepsini nasıl kullanıldığını sana ben öğrettim. Zamanı gelince kullanacağını biliyorum Zeynep. Sana öğrettiğim her şeyi hatırlıyorsun değil mi ?

Zeynep : Evet hatırlıyorum.

Mirza : Güzel. Bu mührü sakın kaybetme.

Zeynep : Kaybetmem.

Mirza : Buda benim kan'ımdan yapılmış bir aşı. Eğer hastalanırsan kendine yavaş yavaş kat. Yada kendini güçsüz hissedersen.

Zeynep : Bütün bunlar ne için Mirza ?

Mirza : Bütün bunlar senin hayatta kalman için. Amerikadan geri gelememe ihtimalim var. Virüs'ün tüm dünyaya yayılma ihtimali var.  Ölüm Yıldız'ına gitmiştik hatırlıyor musun ?

Zeynep : Evet.

Mirza : Kullanıcı girişin yapıldı. Şifren Doğum günün. Orada sevdiklerinle istediğin kadar kalabilirsin.

Zeynep : Sana ne olacak ?

Mirza : Zeynep Ben bir askerim. Ülkem için savaşırım.

Zeynep : Amerika senin ülken değil.

Mirza : Emri verenler Benim ülkem.

Zeynep : Gitme ..

Mirza : Gitmek zorundayım. Sana mutluluklar Zeynep.

Zeynep : Sana inat evlendim ben.

Mirza : Sana mutluluklar Zeynep. Kendine iyi bak olur mu.

Zeynep : Gitme..

Mirza : Gitmek zorundayım. Sebastian'ı ve arkadaşlarımı yalnız bırakamam .

Zeynep : Git ve Öl..

Mirza : Başın sağ olsun şimdiden o zaman.. Hadi Alasmardık.



Zeynep bir daha karanlıkta kaybolurken Mirza çekti ve gitti. Mirza giderken Tilki'yi ve Kodes'i Zeynep'e koruma olarak bırakmıştı. Zeynep'inde bundan haberi vardı. Zeynep Cüneyt ile evliydi fakat ayrı yataklarda yatıyorlardı. Hiç aynı yatakta yatmadılar. Cüneyt'in eli hiç bir zaman Zeynep'in eline değmedi. Zeynep bir anlaşma yapmıştı Cüneyt ile. Seninle evlenirim fakat bana asla dokunmayacaksın diye. Cüneyt ise bunu kabul etmişti. Cüneyt Zeynep'e verdiği sözü her zaman tuttu. Zafer kazanmıştı.

Bir gün Sonra İzmir.

Sebastian : Nasılsın Mirza ? Hallettin mi ?

Mirza : Evet hallettim.

Sebastian : Nasılsın ?

Mirza : Sence.

Sebastian : Nasılsın ?

Mirza : Gazı kaçmış ısınmış kutu kola gibiyim Sebastian.

Sebastian : O kadar mı kötü ?

Mirza : Evet o kadar kötü. Biliyor musun ?

Sebastian : Neyi.

Mirza : Ben bir kaç şey hatırladım.

Sebastian : Ne onlar ?

Mirza : Benim tutuklu kaldığım yerde Sende vardın Sebastian.

Sebastian : Bu imkansız.

Mirza : İmkanlı..



1 Ekim 2008

Doktor Hanım ( Hipnoz ) : Burada yaşadıklarınızı unutacaksınız. Burada her şeyi unutacaksınız. Burada yaşadığınız tecrübeleri bilinç altınızda olacak ve zamanı geldiği zaman kullanacaksınız. O Zamana kadar unutacaksınız. 10 dan geriye doğru benimle birlikte sayıp tekrarlıyorsunuz.

Doktor Hanım  : 10 Burayla ilgili hiç bir şey hatırlamayacağım.

Mirza : 10 Burayla ilgili hiç bir şey hatırlamayacağım.

Sebastian : 10 Burayla ilgili hiç bir şey hatırlamayacağım.

Doktor Hanım : 9 Buradaki hiç bir insanı hatırlamayacağım.

Mirza : 9 Buradaki hiç bir insanı hatırlamayacağım.

Sebastian : 9 Buradaki hiç bir insanı hatırlamayacağım.

Doktor Hanım : 8 Burada öğrendiklerimi hayatımın her köşesinde kullanmayacağım. Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Mirza : 8 Burada öğrendiklerimi hayatımın her köşesinde kullanmayacağım. Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Sebastian : 8 Burada öğrendiklerimi hayatımın her köşesinde kullanmayacağım. Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Doktor Hanım : 7 Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Mirza : 7 Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Sebastian : 7 Bilinç altımda gizli öğreti olarak kalacak.

Doktor Hanım : 6 Beyefendi'nin emirlerine itaat edeceğiz.

Mirza : 6 Beyefendi'nin emirlerine itaat edeceğiz.

Sebastian :  6 Beyefendi'nin emirlerine itaat edeceğiz.

Doktor Hanım : 5

Mirza : 5

Sebastian :  5

Doktor Hanım : 4

Mirza :4

Sebastian : 4

Doktor Hanım : 3

Mirza : 3

Sebastian : 3

Doktor Hanım : 2

Mirza :2

Sebastian : 2

Doktor Hanım :1

Mirza :1

Sebastian : 1

Doktor Hanım :0

Mirza :0

Sebastian : 0

Doktor Hanım : Uyanın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder