uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

21 Şubat 2013 Perşembe

42. Bölüm Vur Yada Öl



Zombiler.. Dünyadaki kara parçalarının neredeyse yarısını ele geçirdiler. Önce Güney Amerika sonra ise Amerika kıtasının tamamı zombilerindi. Fakat Amerika'da Zombilerden kaçmayı başaranlar hala vardı, tüm dünyada olduğu gibi. Askeri bölgelerde virüsün gözükmediği gelen haberler arasındaydı. Siviller arasında örgütlenmeler söz konusu olduğu bilgisi geliyordu. Fakat bu bilgiler net değildi. Virüs hakkında hiç bir bilgisi olmayan Türkiye'nin Amerika’ya gönderdiği '' Türklerin ellerindeki en iyi birlik olan Alfa-Star '' Takımının büyük çoğunluğu Amerika’da can verdi. Geri kalanlar ise canlarını kurtarmak için Amerika'dan kaçarken bir gemi dolusu Zombiyi Avrupa’ya getirdi. Avrupa’da hızla yayılan virüs Türkiye'ye kadar geldi. O kadar hızlı yayıldı ki insanlar arasında bunu birisi organize etse ancak bu kadar iyi organize edebilirdi. Avrupa’daki ülkeler arasında bir sınırın olmaması zombi virüsünün daha hızlı yayılmasını sağladı. Türkiye'ye nasıl girdi bu virüs? Aslında Türkiye'ye girmesi tamamen hataydı. Sınır bölgesinde gerekli tedbirler alınmadı. Yada alınmak istenmedi. Bence ikinci seçenek daha doğruydu. Sınır bölgesinde Edirne Kapıyı aylar öncesinden çevirebilirdi Türkiye. Ama çevirmedi. Çevirmek istemedi. Sonuç olarak da virüs Türkiye'ye girdi. Türkiye'de en zayıf Adrenalin Timlerini sokaklara saldı. İyi yetişmiş Adrenalin Askerleri ise Başbakan, Cumhurbaşkanı ve diğer devlet büyüklerini korumak için görevlendirildiler. Virüs Türkiye'de hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. Bir çok kişi zombilerden kaçmayı başardı. Seksen milyon insanın 25-35 milyonu Zombi terör ‘ünün ilk dalgasında saklanmayı başarmışlardı. Fakat Avrupa’dan yemek aramaya gelen zombiler; Türkiye'deki zombi sayısını 200 milyon zombiye çıkarıyordu. Sinyallerle Zombilerin Türkiye'ye çekildiği yönünde söylentiler de konuşuluyordu ama bunları kanıtlayacak hiç bir delil yoktu. Kanun tamamen ortadan kalkmıştı. Yasalar artık işlemiyordu. Tamamen ortaçağ hatta karanlık çağ dönemi başlamıştı. Dünya yok olmaya doğru ilerliyordu. Psko Soldiers denilen bir grup hapishanede Asit’ in üstün zekası ile hayatta kalmayı başardı. Liderleri Ölüm Meleği ise saygı duyulan ve korkulan bir askerdi. Hayat onlar için iyi gidiyordu. Ancak Serseri Ferit'in üvey babası ve üvey abisine yaptığı işkenceler ile kötü günler başladı. Sonrasında ise Mustafa Pelin'in ailesini bulmak ümidi ile İzmir’e gitti. Ölüm Meleği de peşlerindeydi. Orada Mirza ve Sebastian ile tekrar karşılaştı Ölüm Meleği. Onların öldüğünü sanıyordu. Sonra Mustafa Pelin ve Ölüm Meleği İstanbul adrenalin hapishanesine geri döndüler. Serseri Ferit, Pelin ve Mustafa'yı öldürmek isterken Ölüm Meleği adamına engel oldu ve Mustafa'yı vurmadan Ferit'i vurdu. İlerleyen haftalarda hapishanede çıkan yangın sonrasında yangını gören zombilerin hapishaneye doğru gelmeleri ile birlikte Psko Soldiers ve Siviller Zombileri püskürtmeye çalıştı. Ölüm Meleği'nin sağ kolu Çavuş’u Sansar ve arkadaşı Mustafa bu savaşta öldüler. Ölüm Meleği'ni kurtaran ise Sebastian ve Mirza oldu. Tam yaralar sarılıyor derken Zombi ısırığından etkilenmeyen Pınar'ın hapishaneye gelmesi ile işler daha da zorlaştı. Bunu duyan DxN doktorlarından Deniz ve ekibi hapishaneye geldiler. Berna tarafından terk edilen Kenan'ın intikam duygusuna kapılıp, kapıları açması ile birlikte zombiler hapishanede bulunan herkese saldırdı. DxN in başı olan Judas’ın planını anlayan Ölüm Meleği ona karşı bir plan yaptı, Mirza ve Sebastian ile birlikte kendisine öldü süsü verdi. Ölüm Meleği bu planın tutmayacağını ve hata yaptığını haftalar sonra anlayacak olmasına rağmen geri vites atmadı. Nilay Sebastian ın ve Ölüm Meleği nin kanını taşıyan evladını dünyaya getirdi. DxN in üretimi olan ERİNYS aşısı ile çocuğu hızlı bir şekilde büyüttü. Çocuğun askeri donanımlarını yüzde seksenlik bir seviyeye getirdi. İsrail’in güçlü ve acımasız askeri Barut’u Mirza ve Sebastian iki kere bozguna uğrattılar. Barut’un üç kardeşi Babası Mirza ve Sebastian’ın saldırıları sonucu can verdi. Mersindeki israil üssünü Mirza Sebastian ve Ölüm Meleği yerle bir etti. Nilay İsrail’in askeri gücünü ve teknolojisini kullanabilmek için Barut’u kendisine aşık ederek safına kattı. Nilayın planı ile birlikte Ateş ve klonlardan oluşan askerler Mirza ve Sebastian'a saldırdılar. Ateş’in ve askerlerinin Mirza ve Sebastian karşısında hiç bir şansları yoktu. Mirza ve Sebastian hepsini tek tek öldürüyorlardı ki, Ölüm Meleği geldi ve Sebastian'a ateş etti. Vücuduna saplanan 6 kurşun ile Sebastian yere yığıldı. Sonrasında Mirza'yı da aynı son bekliyordu. Avına asla acı çektirmeden öldüren Mirza, Ölüm Meleği’ni acı çektirerek öldürmeye çalışmasının cezasını canı ile ödemişti. Mirza'nın Ölüm Meleğini öldürmesine göz yumamayan Doktor Deniz Mirza'yı öldürdü. Ölüm Yıldızı’nın Mirza ve Sebastian’ın kalplerinin durmasını Beyefendiye haber vermesi bile onları kurtarmaya yetmemişti. Beyefendi kendi yetiştirdiği öz evladı gibi gördüğü iki askeri kendi elleri ile toprağa vermesinin hayal kırıklığını üzerinden uzun bir süre atamayacaktı. Mirza ve Sebastian’ın, yeryüzündeki en acımasız katillerin, sırtlarından vurularak, hem de kendi arkadaşları tarafından, ölecekleri kimin aklına gelebilirdi ki. Psko Soldiers Onların varlığı yüzünden hapishanede rahat bir yaşam sürmüşlerdi. Saldırı yemiyorlardı. Fakat Mirza ve Sebastian'ı ilerleyen günlerde çok arayacakları belliydi. Ölüm Meleği Mirza ve Sebastian’ın ölümünden Nilayı Kardeşini ve en çokta kendini suçluyordu. Ölüm Meleği sürekli Mirza ve Sebastian’ı rüyasında görüyor ve vicdan azabı ile yanıyordu.



ZOMBİLERİN DÜNYASI Vol. III KAOS


Ben size kısaca Türkiye'de olanları anlattım. Gelelim Avrupa ya. Zombilerin Dünyası Avrupa.. Psko Soldiers- Alfa-Star bunları yaşarken biz neler yaşamışız.

İsmim Cenker 24 yaşıma yeni girdim. Kendimi bildim bileli Argo denilen adam'ın yanındayım. Herkes ona Argo diye hitap ediyor gerçek ismini kimse bilmiyor. Dünyada hiç bir şeye inanmayan birisi Argo..Zombiler daha dünyada var olmadan beri birlikteyiz. Argo'nun geçmişini hiç kimse bilmez. Hiç kimse ile konuşmaz. Alfa-Star B kurucusuydu. Kurucusuydu diyorum çünkü ilk Alfa-Star B Tim'ine giren ilk kişiydi. Hepimiz ondan çok korkarız. Onun verdiği bir karara asla sesimizi çıkartamayız. Argo aramızdaki en güçlü ve en bilgi kişi. Verdiği kararlar ile birçok kez hayatımızı kurtardı. Hayatımızı kurtarmakla yetinmedi bize Zombilerin Dünyasında direnme gücüde verdi. Sizlere şimdi Argo'nun oluşturduğu Alfa-Star B takımının kasaplarını tanıtacağım sizlere. Argo'nun ekibi sıradan ekipler gibi değildir. Suikastçıların , Bomba Uzmanlarının ; Kamuflaj Uzmanının Her ekibin bir başı vardır Argo'da. Onlar Onbaşı Şeytan'a, Şeytan ise Argo'ya hesap verir. Hepsi Argo tarafından özel eğitilen insanlardır.

1999 Yılı Yer İstanbul Alfa Star Çavuşluk Eşleşmesi :

Çavuşluk için ringe çıkan iki erkek acımasızca birbirlerini öldüresiye dövüyorlardı. Uzun boylu olanı, kısa boyluya bir tekme savurdu. Kısa boylu aldığı tekme darbesinin etkisi ile yere düştü. Uzun boylu koşarak rakibini etkisiz hale getirmek isterken, kısa boylu uzun boylunun diz kapağına bir tekme attı. Diz kapağı kırılan uzun boylu yere düştü. Kısa boylu yerden kalktı, acı içinde kıvranan uzun boylunun yanına doğru gitti, ”Seni bu acıdan kurtaracağım” dedi ve boynunu kırdı. Ringe fırlayan kişi kısa boylunun sağ elini kaldırdı, kısa boylunun başı öne eğik, rakibini yenmenin sevincini göstermeden duruyordu.”Kazanaaaan Argo!”
Argo : Çavuş. Acımasız bir katil. Gözünü bile kırpmadan herkesi öldürebilecek biri. Kendi askerlerini bile.

 2001 Yılı

Şeytan : Üniversite mezunudur. Amerika da strateji mühendisliği okumuştur. Onbaşı Argo'nun yakın arkadaşı. Asla ondan habersiz bir şey yapmaz. Koşulsuz Argo'ya bağlıdır. Türkiye Cumhuriyetine değil. Argo kendisi kadar Şeytan'a güvenir. Kod adının hakkını verebilen bir askerdir. Çok kurnaz ve zekidir. Alfa-Star B timinin onbaşısıdır. Düşmanlarını ani ve kıvrak zekası ile alt etme yeteneği mevcuttur. Çok iyi bir dövüşçü olan Şeytan Alfa-Star B timinin omurgalarından biridir.

Yıl : 2006
‘Bize kim ne yapabilir ?’ ‘ Hiç kimse bir şey yapamaz’ ‘Ölmek koymuyor da eli kolu bağlı ölmek var ya en çok o kayar insana ‘ ‘Bizde bir şeyler yapalım. Koruma sayımızı artıralım’ ‘ Ne yani ordu ile mi gezeceğiz ?’ ‘ Korktu derler bize ‘ ‘Ne derlerse desinler fark etmez ‘

‘ Abi bence şüpheli gördüğümüz herkesi öldürelim.’

 BOOMMMM Araba patlamıştı.
Kabus : Hadi beyler gidiyoruz. Eğlence bitti.

 Kabus : İsminin hakkını her zaman verir. Bomba uzmanı. Tuzak kurmakta üstüne yok. Argo'nun en güvendiği isimlerden bir tanesidir. Bomba ekibinin başıdır.

Panço : Kod adı Panco. Kamuflaj uzmanı. Yanınızdan bir dünya insan geçer ama bir bölük askeri kaybedebilecek yetenektedir. Kamuflaj ekibinin başıdır.

Leş : Tam bir sapıktır. Sinir bozucu karakteri ile birlikte eşleşir. Kimse onu sevmez. Ama Argo her zaman yanında gezdirir. Leş Argo'nun bütün pis işlerini yapar. İşkence uzmanıdır. Argo dışında hiç bir şeye saygı duymaz.

Kopil : Her ekipte bir soytarı vardır. Bizim soytarımız ise Kopil'dir. Hızlı ve hareketli olmasının yanı sıra. Düşmanını hızlı bir şekilde öldürür.

Şüphe : Her zaman sorgular. Her şeyi sorgular. Sorgulamadığı tek şey Argo'nun kararlarıdır.

Pan : Şeytanın doksan dokuz isminden biri olan Pan 20 kişilik timi ile birlikte etrafa korku saçan bir askerdir. Pan da merhamet yoktur.

Yazı : ikizlerden büyük olanının kod adıdır. Argo koymuştur. Yazı büyük kardeştir. Profesyonel katildir. Kadın çocuk genç demeden gözünü kırpmadan öldürür. Saldırı ve suikast ekibinin başıdır.
Tura : İkizlerin küçüğüdür. Abisinden daha psikopattır. Koşulsuz Argo'ya bağlıdır.

Yıl 2004 Yer Gazze:
“Korkuyor musun?” “Evet çok korkuyorum lütfen bana zarar verme!” “Şu hapı al ve iç. Ne olduğunu düşünme!” “Çok korkuyorum lütfen bana zarar verme, yalvarırım!” “Bana bak... Gözlerime bak. Bende sana zarar verecek gibi bir hal var mı? Ben intikamını alman için sana bir şans veriyorum.Seni bu dünyada ailesiz, kocasız bırakan şerefsizlerden intikam almak istemiyor musun? Sana bu fırsatı veriyorum. Tek yapman gereken, şu kırmızı düğmeye ‘Bas’ dediğimde basman. Yapabilecek misin?” “Evet yapacağım.”


İsrailli komutan Moşe arabasından iner inmez, canlı bomba tarafından suikasta kurban gitti. Ayrıntılar birazdan ..



Tehlike: 2-3-7 Tamam Argo.

Argo:1-6-9 Tamamdır.


Tehlike : Argo'nun canlı bomba ekibinin başıdır. Yanındaki 25 adam ile birlikte canlı bomba olarak hayatını sürdürür. Argo öl dediği an gözünü bile kırpmadan ölür.

Garez : Sinir bozucu 15 adamı ile birlikte öncü keşifçi birliktir.

Kali : Kız ekibinin başıdır. Kendisi ile birlikte 7 kızın hepsinden sorumludur. Güzelliği dillere destandır.

Pusu : Pusu ekibinden sorumludur. Düşmanlarını ani manevra ve kıvrak zekası ile birlikte pusuya düşürür. Düşman ne olduğunu anlamadan Pusuda can verirler.

Medusa : Çok çekici ve çok güzel bir kız olan Medusa bilgi işlem ekibinin başıdır. 4 Kişiden oluşan bu ekip hepsi yüksek bilgisayar mühendisidir.

Kupa Kızı : Baştan çıkartan cazibesi ile birlikte her erkeğin başını döndürebilir. Tam bir sürtüktür.

Zombilerin Dünyası Vol. III Kaos
İsmim Cenker Söylemiş miydim ? Zombilerin Dünyasında Kendi planlarımızı yapıyorduk fakat kaderinde bir planı olduğunu unutmuştuk..  
1 Aralık 2009 Tarih’inde bize bir haber geldi. Haberde İngiltere’ye virüs ‘ün girdiği, İngilizlere yardım etmemiz gerektiği söyleniyordu. Söyleniyordu diyorum çünkü Argo bize böyle söylemişti. Birliğimizle birlikte İngiltere’ye doğru yola koyulduk. Birçok sivil yollara düşmüş ve doğuya doğru kaçarken biz ise tam aksi yönde ilerliyorduk. Batıdakiler her zaman doğudan nefret ederler. Ama her zaman başka bir batı vardır önlerinde. Nefret etmelerine rağmen Doğu'ya doğru kaçıyorlardı. Bazı noktalarda kontroller oluyordu. Bu kontrollerden hızlı bir şekilde geçiyorduk. Arabaların önündeki kuru kafa ve yıldız amblemini görenler bize hemen yolu açıyorlardı. Alfa-Star ın amblemini bizde taşıyorduk. Star ve kuru kafa. 41 araçlık bir konvoyduk. Neyle karşılaşacağımızı bilmeden yolumuza devam ediyorduk. Evet Argo bize zombi filmleri izletmedi. Fakat Amerika’dan gelen görüntüleri izlemiş hatta ezberlemişti. İnek bir öğrenci gibi çalıştık ödevimize. Askeri Hummerlar ve kamyonlarımızla ilerlemeye devam ediyorduk. İnsanlar umutsuz gözlerle evlerini terk ediyorlardı. Argo konvoyun en önünden gidiyordu. Arabayı Şeytan kullanıyor, Argo ise tam yanında oturuyordu. Argo ayaklarını torpidoya kadar uzatmış ve son derece rahattı. İnsanlar ölümden kaçarken, geride ailelerini, evlerini bırakmış kaçıyorken Argo'nun bu rahatlığı canlarını sıkıyor olmalıydı. Arabanın üzerindeki Alfa-Star B 'ın amblemini taşıyan kuru kafa ve yıldız insanların tüylerini ürpertiyordu. Bunu görebiliyordum. Bizlere insanlar korku ve nefret dolu gözler ile bakıyorlardı. Sanırım içimizden hiç kimsenin umurunda değildi. Dünya artık tamamen değişiyordu. O göç, Dünya'nın artık Zombilerin Dünyası olduğunun habercisiydi. Son noktaya da gelmiştik. Silah sesleri kulaklarımızda yankılanıyordu. Yanan ve patlayan yerlerden çıkan alevleri görebiliyorduk. İnsan yanıklarının kokusu burnumuza kadar geliyordu. Dayanılmaz bir kokuydu bu.
Neyle karşılaşacağımız konusunda eğitilmiştik fakat daha önce hiç bir zaman böyle bir şey ile karşılaşmamıştık. Argo arabadan indi. Arabadan inmeden önce telsiz ile herkese tek bir şey söyledi '' Ben demeden arabanızdan çıkmayın ''

Argo arabadan inerek siyah takım elbise giymiş iki adam ile konuştu. Net duyamasam da şunu konuştular.

Siyah Takım Elbiseli Adam : Kaç kişi geldi Türkiye'den?

Argo : Uzun zamandır Bosna Hersek’te kamptaydık. 200 adam.

Siyah Takım Elbiseli Adam : Koca NATO birliği üyesi Türkiye Zombi saldırısına karşı 200 adam mı yolladı? Bu Türkler de çok korkakmış.

Argo : Benim geldiğim yerde bir söz vardır. '' Yüzbinlerce koyun göndereceğine 200 tane aslan gönder '' diye. Türkler de size aslanlarını yolladılar. Şanslısınız.

Siyah Takım Elbiseli Adam : Amerika içinde aynısını söylüyordunuz.

Argo : Amerika bir hataydı. Biz Amerika'yı kurtarmaya gitmedik. Virüs hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.

Siyah Takım Elbiseli Adam : Öyle olsun. Ekibin hazır mı ? Burada göreceklerine karşı dayanabilecek güçteler mi ?

Argo : Dedim ya. Ekibimde sorun yok.

Siyah Takım Elbiseli Adam : Yani 6 yaşındaki bir kız çocuğu ekibinden herhangi birinden hamburger gibi bir parça koparmak istediğinde ekibindeki her asker 6 yaşındaki kızın beynini dağıtabilecek öyle mi ?

Argo : Evet öyle. Dağıtmazsa da ölecek. Bu kadar basit. Oynatan kazanır bu oyunu. Bizim kuralımız şudur beyler ‘’ Vur yada öl ‘’

Siyah Takım Elbiseli Adam : Kim oynatıyor Tanrı mı ?

Argo : İnananlar kader diyorlar. Ama benim oynadığım oyunu ben oynatırım..

Siyah Takım Elbiseli Adam : Çenen kadar bileğinde güçlüdür umarım asker.

Argo : Göreceksiniz.



Argo tekrar arabaya binerken. İşaret parmağını havaya doğru kaldırıp dairesel bir şekilde döndürdü. İngiltere'yi Fransa'ya bağlayan köprüden geçtik ve çatışmanın olduğu yöne doğru hareketlendik. İngiltere Liverpool limanından başlayan salgın. Kuzey İngiltere'yi, İskoçya’yı ve İrlanda’yı etkisi altına çabucak almıştı. İngiliz Askerleri ve polisleri sokak aralarında çatışmaya devam ediyorlardı. Sağ kalanları ise güvenli noktalara taşımaya çalışıyorlardı. Brighton'a kadar arabalarımızla ilerleyebildik. Southampton 'dan Brighton'a doğru zombiler akın akın gelmeye başlamışlardı. Ana yolun tamamı zombiler ile çevriliydi.

Polisler ve askerler hızlı bir şekilde organize olmaya çalışıyorlardı. Helikopterden aşağıya doğru atılan iplerden askerler aşağıya inip pozisyon alıyorlardı. Polis arabalarından teki sirenler ile sağ taraftan zombilerin olduğu yöne doğru girdi ve arabayı ani bir fren yaparak sol tarafa dönecek şekilde durdurdu. Diğer polis arabaları ise sağlı sollu yan yana durdular. Barikat yapmışlardı. Polis ateş etmeye başladı zombilerin üzerine. Zombiler yere düşüyorlar ama tekrar kalkıyorlardı. Polisler bütün güçleri ile Zombilere ateş etmeye devam ediyorlar, ancak zombileri yalnızca yavaşlatıyorlardı. Polisler ateş ederlerken daha çok yaklaşıyorlardı. Zombiler birden hızlandılar. Polislerin üzerlerine atlamaya başlayan zombiler sayıca kalabalık olmanın avantajını da kullanarak polisleri ısırıyorlardı. Bazı polisler ise korkudan kaçıyordu. Fakat zombilerin onları da yakalamaları çok uzun sürmedi. Zombiler polisleri ısırarak yemeye, parçalamaya başlamışlardı. Etraf kan gölü olmuştu. Gördüğüm en iğrenç şeydi bu. Polisler acıdan bağırıyorlar, zombiler ise polisleri iştahlı bir şekilde ısıra ısıra yiyorlardı. Polislerin ve askerlerin etlerinin kopmasını duyabiliyorduk. Argo'nun emri ile kendime geldim '' Herkes arabalara! '' diye bağırdı. Hepimiz arabalarımıza bindiğimiz gibi Argo'yu takip ediyorduk. Ara sokaklara gire çıka sonunda büyük zombi grubunun arkasından dolanmıştık. Kabus arabanın tavandaki Cam’dan çıkarak roket atarı zombilere doğru attı. Zombilerin tam ortasına düşen roket atar ile zombiler afalladı. Roket atarın patlaması ile birlikte zombilerden kopan et parçaları etrafa yayılmıştı. Zombi topluluğunun ortasında patlayan roket atar zombilerin birçoğunu yere düşürmüştü. Kabus kulaklığı ile '' DIŞARI DIŞARI DIŞARI '' diye bağırdı.

Hepimiz dışarıya çıkmıştık. Ellerimiz tetikteydi. Ama yalnızca 75 kişiydik. Diğerleri nerede diye düşünüyordum. Ama hiç kimseye bir şey demiyordum. Korkudan ellerim titriyordu ama çaktırmamaya çalışıyordum.

Argo '' Ateş!” diye bağırdı.

Ellerimizdeki silahlar ile zombilere ateş etmeye başladık. Zombiler bizi fark etmişler ve geriye dönüp bize doğru yürümeye başladılar. Bazıları polis memurlarını yerken kalkıp üzerimize doğru gelmeye başlamışlardı. Argo ise ilerleyin dedi öndeki 20 kişilik ekibe. Öndeki yirmi kişilik ekip eğildi ve ilerledi. Çömelip ateş ediyorlardı zombilere. Diğerlerimiz ise ayakta durup zombilere ateş ediyorduk. Zombiler'i kafalarından vurmamızı söyledi Argo. Argo'nun dediğini düşünmeden yapmaya çalışıyordum. Diğerleride aynısını yapıyordu. Arkamızdan koca bir zombi sürüsünün geldiğini fark ettik. Argo '' Arkadaki son 30 adam geriye doğru dön ve eğil! '' diye bağırdı. Arkadaki 30 adam Argo'nun dediğini yaparak hızlı bir şekilde geriye dönerek üzerimize gelen zombileri avlamaya başladılar. Köşeye sıkışmıştık. Önümüzden ve arkamızdan zombiler geliyordu. Bir fare gibi köşeye sıkışmıştık. Zombiler iki taraftan da üzerimize doğru gelirken Argo'nun '' Herkes yere çömelsin '' lafı ile düşüncelerimden uzaklaşıp yere çömeldim ve ateş etmeyi sürdürdüm. Nerede olduğunu merak ettiğim 125 askerin yarısı karşımızda zombilere ateş ediyordu. Diğer yarısı ise diğer tarafta zombilere ateş ediyordu. Zombiler bizi sıkıştırdığını düşünürken ben Argo planını yapmış ve zombileri üç koldan sıkıştırmıştı. Argo 1 saat sonrasını görebiliyordu. Zombilerin hepsini on dakika gibi kısa bir sürede etkisiz hale getirmiştik. Argo birden bağırdı '' Arabalara! '' diye. Herkes arabalara bindi. Argo'yu takip etmeye başladık.

Argo bizleri zombi terörünün ana merkezine doğru götürüyordu.

Hepimiz çok korkuyorduk ama belli edemiyorduk.. Korkusuz liderimiz Argo bize güç veriyordu..

Argo ve 200 Adamı ile birlikte Zombi terör ‘ünün içlerine doğru yola koyulduk. Bir hummerın arkasında oturuyordum. Camdan dışarıya bakıyordum. Ara sokaklarda Zombilerin bir kadını kovaladığını gördüm. Kadının ayakkabısı topukluydu. Birden topuğu kırıldı ve yere doğru düştü. Sonrasını hatırlamak bile istemiyorum. Zombiler kadını ısıra ısıra canlı canlı yediler.. İncecik eteğini yırttılar kadının. Bir zombi ayaklarını ısırmaya başladı. Başka bir zombi kolunu ısırıyordu. Diğer zombi ise kadının öbür kolunu. Miğdesini deştiler kadının ve yemeyi sürdürdüler. 50 den fazla zombi kadının etrafında daire çizmiş ve ondan bir parça alabilmek için yarışıyordu. Hala gözlerimi kapattığımda, o kadının bana çaresiz gözlerle bakmasını görürüm. İngiltere cehennemden farklı değildi. Zombileri umursamadan ilerliyorduk. Peşimize takılan yada önümüze çıkan zombileri ise lav silahları ile yakarak etkisiz hale getiriyorduk.Zombide olsa insanları yakıyorduk. Önümüze ne çıkarsa yakıp yıkıp yolumuza devam ediyorduk.

Duvarlarla çevrili bir yerin önüne geldik ve durduk.. Nereye geldiğimizi merak ediyordum.

Şeytan '' Herkes dışarıya! Pozisyon alın! '' sesi ile kendime geldim ..

Dışarıya çıkarak buranın tam güvenliğini sağladık. Karşıdan gelen tek tük zombileri ise keskin nişancılarımız tek atışla vurarak, beyinlerini asvalta yapıştırıyorlardı. Zombilerin kafalarına giren kurşun kafalarının arka tarafından çıkarken bir ses çıkartıyordu. Beyin parçalarının etrafa dağıldığını görebiliyorduk.

Şeytan Argo'nun kapısını açtı. Argo dışarıya çıktı. Duvarlarla çevrili olan yerin kapısına doğru yürüdü.

Argo : Stay with me or Die .. ( Benimle kalın yada ölün ) diye bağırdı..

Argo arkasındaki Şeytan'a baktı. Şeytan koşarak geldi ve kapıyı yumrukladı.

Argo : Stay with me or Die .. ( Benimle kalın yada ölün ) tekrar bağırdı..

Sonra arkada duran Kabus'a baktı..

Kabus elindeki roket atar ile nişan aldı ve kapıyı roket atar ile patlattı.. Kapı birden arka tarafa doğru parçalanmış bir şekilde yere düştü..

Argo kasaplarına emri verdi.. '' Girin içeri.. ''

Şeytan komutasındaki Argo'nun kasapları, parçalanan kapıdan içeriye doğru girdiler.. Argo altın saatine dikkatlice bakıyordu.. İçeride çığlık sesleri silah sesleri duyuluyordu.. Argo kamuflaj uzmanlarını yanına çağırdı.. Kamuflaj uzmanına '' Bu gece rahat uyumak istiyorum '' diye sert ve keskin bir ifade ile emrini verdi. Argo'nun emrini alan kamuflaj uzmanları arabanın arkasından çıkardıkları çelik teller ile hızlı bir şekilde okulun önüne set şeklinde çekmeye başladılar. Bu teller jilet kadar keskindi. Bir kaç silah arkadaşım ise beyinleri parçalanmış zombileri bizim tarafa doğru taşıyorlardı .. Sonunda teller çekilmişti. Tellerin üzerlerinde 100 - 150 tane zombi leşi vardı.. Kamuflaj uzmanlarının başı olan Panço, Argo’ya ‘Tamam’ dercesine işaret yaptı. Argo ise yavaş adımlarla Kabus'un kapısını parçaladığı yere doğru yürümeye başladı.

Argo kapıdan içeriye girdi..



 Elindeki iki makineli tüfek ile havaya doğru ateş etti.. Argo elini kulağına götürüp mikrofonun konuşma tuşuna basarak '' On kişi dışarıda nöbete, diğerleri içeriye girip pozisyon alsın '' diyerek emrini verdi .. Bizde koşar adımlar ile Argo'nun dediğini yaptık.

İçeriye girdiğimde gözlerime inanamadım.

İçerisi bir okuldu. İçeride yaşları 14 ile 17 yaş arasında değişen kız ve erkek öğrenciler vardı. Öğretmenleri onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Ağlıyorlardı.. Korkuyorlardı. Şeytan hepsini yere çömeltmişti. Zombi terörü yeterince korkutmuştu öğrencileri. Birde bizim saldırmamız onları daha da korkutmuştu. Öğrencilerin çoğu ağlıyorlardı..

Argo : Hepsini tek sıra yapın ! ! !

Argo'nun emri ile birlikte Şeytan ve diğerleri herkesi tek sıra yaptılar. Öğrenciler ağlıyorlar ve gözyaşlarını siliyorlardı elleri ile. Argo hepsine tek tek bakıyor ve inceliyordu. Şeytan'a birşeyler söyledi. Şeytan Argo'ya ‘Tamam’ dercesine kafasını salladı. Şeytan Sol taraftaki okul otobüslerine doğru gitti. Okul otobüslerine tek tek bindi ve çalıştırdı. Şeytan son arabayı da stop ettirdikten sonra Argo'ya bakarak kafasını aşağıya doğru salladı. Argo '' Yarın, sabahın ilk ışıkları ile gidiyoruz buradan '' Hazırlıklarınızı yapın '' der dermez okulun bahçesinden okul binasına doğru yürüdü.

Şeytan hepimize bakarak gür  bir ses tonu ile birlikte '' Patronu duydunuz.. Bu gece buradayız. Hazırlıklarınızı ona göre yapın. Yarın uzun bir gün olacak. Kapıdaki nöbetçi sayısını da üç katına artırın. Bırakın zombiyi kuş uçmayacak bu gece '' kesin ve net emrini vererek Argo'nun peşinden gitti.

İngiltere’de yağmur asla eksik olmazdı. Yağmur yağmaya başlamış ve hava kararmıştı artık.. Sanki o an yağmur yağmıyor, dünya değişime ağlıyordu. Bir kaç tane askeri çadır kurmuştuk. Teki Argo içindi. Argo çadırın içinde Ankara'ya telsiz ile bilgi veriyordu.

Şeytan Argo'nun çadırının başında duran iki askere işaret ederek çadırdan içeriye girdi. Argo'nun çadırında gece lambası direğe asılı halde duruyordu. İngiltere haritası masasındaydı.

Şeytan '' Argo ne yapacağız? '' diye sordu. Argo masaya ellerini koymuş, uzun uzun ve düşünceli bir şekilde haritaya bakarken kafasını kaldırdı. Argo Şeytan'a doğru baktı. '' Buranın güneyinde yaklaşık 170 kilometre uzağımızda bir askeri kamp var. Buradaki sivilleri kurtardıktan sonra oraya doğru hareket edeceğiz. Buradaki sivillerin ısırılmadığından emin olduğumuz an hepsine Fransa'ya götüreceğiz. Siviller arasında araştırmanı yaptın değil mi ? '' dedi.

Şeytan : '' Evet patron araştırmamı yaptım 36 kişi ısırılmış. ''

Argo '' Onları ayır ''

Şeytan '' Ayırdım. Ama öldürmedim ''

Argo '' Neden öldürmedin çok tehlikeli ''

Şeytan '' Cephanemiz fazla kalmadı. Zombiler ile yaptığımız ilk savaş ve diğer savaşta mermilerimizin yarısından fazlasını harcadık. 36 Mermi bunlara harcamak yersiz. Zaten sivilleri Fransa’ya gönderdikten sonra burada işimiz bitecek. Gerek duymadım ''

Argo '' İyi düşünmüşsün ''

Şeytan '' Yarın sabah kaçta hazır olalım ''

Argo '' Güneş doğar doğmaz ''

Şeytan '' Emredersiniz ''


Şeytan Argo'nun çadırından çıktı, Kabus ve diğer tim komutanlarının kaldığı çadıra doğru yürüdü. Argo ise gaz lambasını üfleyerek yatağına uzandı..

Argo : Seni kim eğlendirecek Şeytan ..


Ertesi sabah..

Argo çadırdan çıktı. Şeytan hemen Argo'nun yanına geldi.

Argo '' Herşey hazır mı ? ''

Şeytan '' Evet Argo hazırladım. Hepsi okul otobüsündeler. ''

Argo '' Bir saate çıkıyoruz. Adamlar hazır mı ? ''

Şeytan '' Evet hepsi hazır. ''

Argo '' Harika.. Hızlı bir şekilde gideceğiz buradan. Yol bilgisayarlarına gideceğimiz yerin koordinatlarını yükle. ''

Şeytan : Siz nasıl isterseniz.

Argo : Bana yiyecek birşeyler hazırlat.

Şeytan : Emredersiniz.


Şeytan , ısırılmadığına emin olduğu sivilleri beş okul otobüsüne koymuştu. Şoförleri ve korumaları kendi seçmişti. Konvoy halinde okuldan çıkarken tellere de zarar vermiştik. Bir kısmını araçlarımızın tekerleklerine zarar vermesin diye kesmiştik zaten. Tellere yaklaşan zombiler bizim çıkmamızdan sonra okul'dan içeriye doğru girmeye başladılar. Isırılmış kişileri zombiler ile baş başa kaderlerine bırakmıştık. Biz arkamızdakileri vicdanı rahat bir şekilde bırakıp giderken, zombilerin saldırdığı lise öğrencilerinin bağrışmalarını, feryatlarını net bir şekilde duyabiliyordum. Okul otobüsleri Fransa’ya doğru hareket ederken bizim de İngiltere'nin iç kısımlarına doğru hareket ettiğimizi düşünüyordum. Fakat tam da emin değildim.

Şeytan arabadaki telsizle emrini verdi '' İngiltere Askeri Kampı’na doğru gidiyoruz. Herkes dikkatli olsun. ''

Üç Saat Sonra ;

Askeri kampa sonunda varmıştık. Star ve Alfa Sembollerini, kuru kafa sembollerimizi görmüş olacaklar ki İngiliz askerleri zorluk çıkarmadan bizi içeriye aldılar. Her tarafı siviller ile dolu bir yerdi burası.

Arabalardan kimse inmiyordu. Ortadan dördüncü Arabanın şoför tarafının kapısı açıldı. Sonra o şoför koşarak arka kapıyı açtı. Selam durdu. Arabadan inen kişinin üzerinde yazan ‘Argo’'ydu.

Argo indikten bir kaç saniye sonra bütün arabaların kapıları aynı anda açıldı ve bütün askerler birlikte indiler. Kampın yüzbaşısı ile Argo bir şeyler konuştular. Argo'nun hemen sağ tarafında Şeytan duruyordu. Sol tarafında ise Kabus vardı. Tam arkalarında ise birbirinden güzel yedi bayan duruyordu. Hepsinde askeri bot ve askeri üniforma olan bu kızlar, mankenleri andırıyorlardı. İçlerinde iki tanesinin yaşları 15 di. Birisinin ismi Ufaklık diğerinin ismi ise Çocuktu. Birinin boyu 1.40 diğerinin boyu ise 1.45 cm di.

Argo ile yüzbaşının konuşmaları bitmişti. Yüzbaşı Sivilleri topladı ve  dizdi.  Hepsine keskin gözlerle bakıyordu. Sağ ve sol tarafında bulunan Şeytan, Kabus ve tam arkasında bulunan yedi bayan hazır olda bekliyorlardı. Argo '' Rahat Onbaşı '' dedi. Şeytan '' Rahat '' diye emir verdi ve hepsi aynı anda rahata geçmişlerdi. Kıpırdamadan bekliyorlardı.

Argo kalabalığa baktı.

- İyi akşamlar. Zombilerin çıkardığı kaostan kurtulan insanların olabilmesi kendilerini savunacak sivillerin olabilmesi ne kadar hoş. Ancak buraya gelebilmek için hepimiz en azından bir kere zombiler ile fiziksel temas kurduk. Kafalarına sopa indirdik. Silahımızla ateş ettik. Arabamızla onlara çarpıp üzerlerinden geçtik. Belki gözümüzün önünde sevdiğimiz insanları canlı canlı yediler. Her an o sahne gözümüzün önünden bile gitmiyor şu an bile.

- Ben Argo. Burada gördüğünüz askerlerin komutanıyım. Ve hepinizin de bildiği DxN şirketinin de Askerlerinden biriyim. Buraya bir görev için gönderildim. Terörist grubun zombileri ülkenize sokması ile birlikte can pazarı yaşandı. Fakat sivillerin işi üretmek kazanmak. Bizim işimizde sivillerin güvenliğini sağlamaktır. Ben ne ekin ekebilirim. Nede siz 5 yaşında bir çocuğun size saldırmasını engelleyebilirsiniz. Kimsenin işini küçümsemiyorum. Ama zombilerle savaşma işi sizin değil bizim işimiz. Biz bunun için eğitildik.

- Aranızda zombiler tarafından ısırılıp bizlerden saklayanlar var muhakkak. Fakat içiniz rahat olsun. Daha zombiye dönüşmediyseniz. Ama ısırıldıysanız. Yada Zombilerin tırnakları sizin vücudunuzda her hangi bir yeri kanattıysa. Yada Zombilerin salgıları ağzınızdan içeriye girdiyse. Eninde sonunda zombiye dönüşeceksiniz. Bu bir gerçek. Ben dönüşmem diye bir şey yok. Bende ısırılsam sizden biride ısırılsa sonunda zombiye dönüşecekler.

- Fakat endişelenmeyin. Zombiye dönüşmediyseniz. Bir panzehir mevcut.

- Şeytan adamlara söyle aşıları getirsinler.

Şeytan Hazır ola geçti ve '' Emredersiniz Komutanım '' dedi. Kulağında duran kulaklığın konuşma düğmesine basarak '' Panzehir aşılarını getirin '' diye emir verdi. Dört askerin taşıdığı iki kasa geldi. Askerler kasaları bıraktıktan sonra selam vererek hızlıca görev yerlerine döndüler.

- Bu kasalarda gördüğünüz üzere aşılar mevcut. Şimdi hanginiz ısırıldı. Isırılmayanlar bizi zombi ısırığından korur gibi düşünmeyin. Isırılmadan aşı vurulmak sizi korumaz. Sadece bu aşı ısırıldıktan sonra etkisi vardır. Hanginiz ısırıldı ise bir adım öne çıksın.


Kalabalık yedi sekiz bin kişi vardı. Argo'nun tok bir ses ile konuşması hepsini etkilemişti. Argo mikrofon bile kullanmadan yedi sekizbin kişiye sesini duyurmuştu. Kalabalıktan homurdanmalar geliyordu. Argo Şeytan'a doğru kafasını hafifçe çevirerek baktı.

Şeytan belinden çıkardığı silah ile havaya bir el ateş etti. Kalabalık susmuştu.

Argo konuşmaya devam etti ;

- Tamam aranızda ısırılan kimse yok. Güzel. Şeytan bunları al ve götür. Aşıya ihtiyacı yok bunların.

Şeytan hazır ola geçerek '' emredersiniz komutanım '' dedi. Şeytan adamlarına gelip aşıları alın diye emir verdi.

Tam o sırada bir ingiliz erkek elini kaldırdı ve '' Benim var '' diyerek kalabalıkta bir adım öne çıktı. O çıktıktan sonra diğerleride çıkmıştı. Bir adım öne çıkanlar arasında Barbara'da vardı. Sekizbin kişilik sivillerden 250 ye yakını çıkmıştı. Hepsini tek sıraya geçirdiler. Yürümeleri söylendi.

Leonard Kucağında taşıdığı John ve Flora Argo'nun yanına doğru geldiler.

Flora : Annemiz için yaptıklarınız için teşekkür ederiz size.

Argo : Anneniz bir kaç gün misafirimiz olacak. Karantinada durması şart. Ondan sonra oda size katılacak.

Flora : Teşekkürler tekrardan.


Argo Şeytan'a doğru baktı. Şeytan yanına geldi. Argo '' Türkçe olarak : Dosyalar incelendimi ? Kimleri alıyoruz buradan '' diye sordu. Flora Leonard ve John'un yanında. Şeytan '' Evet efendim incelendi '' diye cevap verdi. Argo '' Güzel hazırlıklarınızı yapın. Yarına kadar ısırılmayan sivilleri korumaya alıyoruz '' diye cevap verdi. Şeytan Emredersiniz efendim.


Şeytan sekizbin kişilik grupta ısırılmayan kişilerden seçtiği sivilleri Büyük damperli kamyonların kasalarına bindirmeye ve oradan sevk etmeye başlamıştı. Bu sivillerin içinde Leonard Flora ve John 'da vardı. Anneniz sonra size katılacak denilse de Leonard dinlemedi ve Damperli kamyonun kasasından kaçmayı başarmıştı. Flora bizi bırakma abi desede. Leonard Calvin'in öğüdünden çıkardığı dersler yüzünden Annesini aramak için Damperli kamyondan kaçtı. Flora'ya söz vermişti. Geri geleceğim. Sizlerle birlikte olacağım diye.

41 tane damperli kamyon ve Alfa-Star B askerleri eşliğinde güvenli bir yere sevk ediliyorlardı Kaos'tan kurtulan siviller.

Argo Çadırında yatıyordu. Şeytan içeriye girdi. Baş selamı verdi. '' Komutanım ısırılan siviller istediğiniz bölgeye topladık. Başlayalım mı tedaviye '' diye sordu.
Argo ise ben geliyorum bekleyin dedi. Şeytan ise '' Emredersiniz '' diye cevap verdi.

On dakika sonra aralarında Leonard Flora ve John'un da annesinin bulunduğu ısırılan sivillerin yanına gelmişti Argo. Argo hepsine birden baktı. Derin bir nefes aldı. Argo '' Tedavi başlasın Şeytan '' diye emrini verdi. Argo'nun bu emri ile birlikte Şeytan '' Tedavi başlasın '' diye Argo'nun emrini tekrar etti. Alfa-Star B askerleri Ellerindeki otomatik tüfeklerle ısırılan sivillerin kafalarına ateş etmeye başladılar. Mermilerin boş kovanları yere düşüyordu. Siviller daha ne olup bittiğini anlamadan Kurşun yağmuruna tutulmuşlardı.

Isırılmış olan sivilleri öldürmüşlerdi Alfa-Star B. Gözlerini bile kırpmadan öldürmüşlerdi. Bir kaç tane sivil kalmıştı sadece. Sivillerden teki üzerini parçaladı. Isırılmadığını kanıtlamaya çalışıyordu. '' Ben ısırılmadım. Zombiler ile temas bile etmedim. Yalvarırım beni öldürmeyin '' diye dizlerinin üstüne çökmüş askerlere yalvarıyordu. Şeytan ona doğru yürüdü. '' Sakin ol Zeki adam '' dedi. '' Madem ısırılmadın neden buradasın '' diye sordu. Sakin bir ses tonu ile. Adam ise '' Belki zombi ısırığından her zaman koruyordur diye. Sonuçta bir aşı. Ne kadar zararı olacak ki insana '' diye cevap verdi. Şeytan ise '' İnsanı insan öldürüyor zeki adam. ısırılıp ısırılmadığın konusunda kafamda şüphe kalacağında senin ölmeni tercih ederim '' diyerek adamın beynini dağıttı.
Şeytan Alfa-Star Askerlerine emir verdi '' Hepsinin öldüğünden emin olun. Sonrada hepsini yakın '' dedi. Yanına gelen Atom '' Emredersiniz efendim '' diyerek cevap verdi.

Leonard olan biteni saklandığı yerden şaşkınlıkla izliyordu. Belinde silah'ı vardı. Argo'yu karşı büyük bir öfke kin ve kandırılmış olmanın verdiği hayal kırıklığı vardı.

Argo'nun çadırına gece gizlice girdi. Argo uyuyordu. Argo'yu uyandırdı. Argo'ya silahı doğrultmuştu. Kesin ve kararlıydı Argo'yu öldürecekti.

Leonard : Bunu neden yaptın ?

Argo : Beni öldürmek için bir neden mi arıyorsun ? Vicdanını rahatlatmak için.

Leonard : Silah benim elimde ve seni vuracağım. Bunu neden yaptın.

Argo : Zombi olduklarında öldürülmeleri daha zor olduğu için evlat.

Leonard : Bir tedavi yok mu ?

Argo : Var.

Leonard : Neden onu kullanmadın o zaman.

Argo : Ah siz aptal ingilizler. Tedavi buydu işte.

Leonard : Seni kahrolasıca.


Leonard silah'ı ateşledi ve Argo'yu kolundan vurdu. Argo o sırada yastığının altından çıkardığı bıçağı Leonard'a fırlattı ve Leonard'ın omuzuna bıçak girmişti. Leonard Acı içinde silah'ı yere düşürdü. Yere düşen silah patladı ve mermi Argo'nun kafasının hemen sağ tarafından geçmişti. Silah seslerini duyan Şeytan geldi ve çocuğu yakaladı.

Argo : Şeytan siz nasıl güvenlik önlemi alıyorsunuz ? Bu nedir. Adam çadırıma kadar girdi. Hemen rapor ver.

Şeytan : Efendim kapınızdaki nöbetçiler uyuya kalmışlar o yüzden.

Argo : O nöbetçilere artık ihtiyacım yok Şeytan. Bu zamana kadar Alfa-Star B ye yaptıkları hizmet için teşekkür et. Ve Alfa-Star B den atıldıklarını bildir. İngiltere de yaşasınlar bundan sonra.

Şeytan : Ama efendim. Böyle bir kaosta adama ihtiyacımız çok var.

Argo : Benim uyuyan adama ihtiyacım yok Şeytan .

Şeytan : Uzun yoldan geldik. Adamlar yorgundu efendim.

Argo : Uzatma Şeytan. Ne diyorsam o.

Şeytan : Emredersiniz Efendim. Bu çocuğu ne yapayım.

Argo : Götür ingilizlere teslim et. Biz çocuk katili miyiz ?

Şeytan : Emredersiniz.

Argo : Çocuğu götürdükten sonra gel. Konuşacaklarımız var.

Şeytan : Emredersiniz.

Argo : Sen haklısın. O uyuyan iki adama da sonra ceza vereceğim.

Şeytan : Siz nasıl uygun görürseniz.



Yirmi dakika sonra Argo'nun çadırı ;

Argo : Kamyonlar güvenli yerlere ulaşmışlar mı ?

Şeytan : Evet Komutanım.

Argo : Güzel. Beyefendiden haber geldi.

Şeytan : Ne diyor ?

Argo : Londra'daki DxN üstünde kurtarılması gereken profesörler ve belgeler ve bazı malzemeler varmış. Onları oradan çıkartın diyor.

Şeytan : DxN binasının önünde binlerce zombi var.

Argo : Biliyorum ama . Emre itaat edeceğiz.

Şeytan : Ne düşünüyorsunuz ?

Argo : Bugün çekilen fotoğraflara bak bakalım. Sen ne düşüneceksin.

Şeytan : Ağır zıhlı lav araçları ile Zombileri yaka yaka girebiliriz. Havadan helikopter ile inebiliriz. Fakat helikopter ile insek kaçını kurtarabileceğiz. Yada

Argo : Yada ne ?

Şeytan : Yüz tane sivil buluruz. Bir kamyona koyarız bu sivilleri. Önce zombilere gösteririz. DxN binasını saran zombiler o yüz sivili yemek için harekete geçerler. Sivillerin üzerlerine plastik patlayıcı yerleştiririz. Biz binaya girdiğimizde plastik patlayıcı ile zombilerin işlerini bitiririz.

Argo : Şeytan çok acımasızsın.

Şeytan : Farkındayım efendim.

Argo : Bu konuda düşüneceğim. Sen ingilizlerden lav araçları temin et. Bir kaç tane daha kamyon istediğini belirt. Aynı zamanda bir tanede helikopter. Ve bolca silah ve cephane.

Şeytan : Bu kadar şeyi verecekler mi ?

Argo : Kucağa düştüler. Mecbur verecekler. Kucaktan kurtulmak için.

Şeytan : Emredersiniz efendim..




Ertesi sabah :

Alfa-Star B DxN'e doğru hareket etmek için askeri kamptan yola çıktılar. O sırada Leonard sinirli bir şekilde askere doğru bakıyordu. Alfa-Star B askerleri ise umursamadan araçları ile Leonard'ın yanından geçip gidiyorlardı. Leonard yanında duran ingiliz askerinin boşluğundan faydalanarak aldığı silah ile Argo'nun içinde bulunduğu arabaya doğru ateş etmeye başladı. Leonard'ın tek tahmin etmediği şey Argo'nun arabasının kurşungeçirmez olmasıydı. İngiliz asker Leonard'a bir dirsek atarak bayıltdı. Argo hemen yanında oturan Şeytan 'a doğru baktı. Argo '' Bu çocuğu sevdim. Hiç vazgeçmiyor '' dedi. Şeytan '' Bunda aptal ve deli karışımı bir cesaret var '' diyerek cevap verdi. Argo '' bu çocuğu burada harcatmayalım Şeytan '' Ellerini kollarını ve ağzını bağlayıp arka araçlardan bir tanesine koysunlar '' diye emir verdi. Şeytan da aynı emri başka bir askere vererek uygulattı. Leonard ı alarak yollarına devam ettiler.. Bir kaç saat sonra Şeytan'a döndü ve '' aktifleştir artık ' dedi Argo. Şeytan '' Emredersiniz '' diye cevap verdi. Cebinden çıkardığı telsizleri andıran vericinin mandalını kaldırdı ve yeşil düğmeye bastı.


Londraya doğru yola koyulmuştuk. Görevimiz DxN binasıydı. Arabalardaki bilgisayarlara DxN binasının nasıl bir yer olduğunu gösteren bilgiler gönderilmişti. Fakat planı işletmemiz için başka şeylerede ihtiyacımız vardı.
Şehir merkezine doğru inmeye başlamıştık. Arabalar ile. Yanmış arabalar hala yanan arabalar ve evlerin ve en önemlisi de zombilerin arasından geçiyorduk. Fare kapanındaydık sanki. Peyniri arayan labirente gezen fare gibiydik. Hava artık kararmaya başlamıştı. Hafiften yağmur yağıyordu. Argo pes etmeden ilerlemeye devam ediyordu. DxN binasına üç saat kadar bir yolumuz vardı. Gece gidersek karanlıkta zombilere yem olabilirdik. Argo bunun farkındaydı. Sığınacak bir yer arıyorduk. Sonunda bir AVM gördü Argo. Etrafı zombiler ile çevriliydi. Argo kızlarına emir verdi. Kızları diyorum. Çünkü onlar Argo'nun manevi kızı gibiydi. Çevik atik zekilerdi. Vücutları çok elastikti. Cim lastik yapmışlardı senelerce. Biz ise 5 araba yan yana olacak şekilde durdurduk araçları. Sanki asker gibi dizilmişti arabalar. Argo'nun kızları ise zombilere doğru sürdü arabalarını. Ufaklık denilen kızın yaşı 15'di. Minyon tipli 1.45 cm boyu olan 35 kiloda bir kızdı. Arabanın camından çıkarak AVM 'nin camlarına vuran zombileri Akrep tarzı silah'ı ile taramaya başladı. Ufaklık bir arabadan tararken diğer arabadan ise Pusu tarıyordu zombileri. Zombiler dikkatlerini Argo'nun kızlarına doğru çevirdiler. Zombiler Argo'nun kızlarına doğru yönelmeye başladılar. O kadar yavaş hareket ediyorlardı ki zombiler. İnsanların nasıl ısırıldığını merak ediyordum. Aslında bana çok saçma geliyordu. Yürüme hızından biraz daha hızlı yürüyen bu yaratıkların insanları yakalayabileceğine aklım ermiyordu.

Argo'nun kızları başarmıştı. Zombilerin dikkatini çekmeyi başarmışlardı. Zombiler Argo'nun kızlarının peşinden gidiyorlardı.AVM nin açık otoparkının ortalarına doğru gelmişlerdi zombiler. Otoparkta park halindeki arabaları Argo Şeytan'a emrini vererek bir bir patlattırdı. Sayıları 2500 ü bulan zombilerin hepsi cayır cayır yanıyorlardı.

AVM çok büyük bir alana kurulmuştu. Orayı korumamız çok büyük sorundu. Fakat Argo ve Şeytan korumanın bir yolunu gene buldular. Şeytan ayakçı askerlere emir vererek yanan zombileri AVM nin etrafına yerleştirtmişti. AVM dahil bütün etraf leş kokusuyla ve insan yanıkları kokusuyla kaplanmıştı. Kusmamak için kendimi zor tutuyordum. Nasıl bir cehennemdeydik nasıl bir cehennemdeydim. Benim kadar kimse umursamıyor muydu ? Kimsenin umurunda değil miydi? Birisinin Argo'yu durdurması lazımdı. Zombilere bir yaratıkmış gibi davranıyordu. Zamanında onlarında insan olduğunu unutmuştu Şeytan. Zombi salgınıda domuz gribinden AİDS den bir farkı yoktu. Daha hızlı yayılıyor ve daha fazla insanı etkisine alıyordu. Ama Argo bunu önemsemeden acımasızca işkence yapıyordu.

AVM yi yağmalamaya başlamıştık..

Sigara Alkol ve konserve stoklarını doldurmuştuk. Orayı öyle bir yağmalıyorduk ki işe yarayan her şeyi alıyorduk. Leş Argo'nun yanına 70'e yakın siville geldi. Leş '' Patron hoşuna gidebilecek siviller getirdim '' dedi. Argo '' Leş bunlara sakın dokunmuyorsun. Şeytan'a teslim et '' diye emrini verdi. Leş '' Tamam patron hiç eğlenceli değil İngiltere '' diyerek siviller ile birlikte Argo'nun yanından ayrıldı. Argo ise Leş'in bu lafına sırıtmıştı. Sivilleri yanımızda getirdiğimiz damperli kamyonlardan bir tanesinin içine koyduk. iki damperli kamyonumuz kalmıştı zaten. Şeytan Tehlike'yi yanına çağırdı ve siviller hakkındaki emri söyledi. Tehlike'nin yüzü ekşimişti. Kötü bir şey olduğu belliydi. Tehlike bu duruma karşı çıkmak istediği yüzünden okundu fakat Şeytan Tehlikeyi ikna etmeyi başarmıştı. Tehlike tamam dercesine oradan uzaklaşırken hayli düşünceliydi. Şeytan Tehlike'nin yanından ayrılarak Argo'nun yanına doğru gitti.


Argo : Şeytan ne oldu ?

Şeytan : Tahmin ettiğimiz gibi Argo AVM de insanları bulduk. Fakat Tehlike.

Argo : Ne olmuş Tehlikeye ?

Şeytan : Canlı bombamız sivillere uygulayacağımız olayı biraz abartı. Duygusala bağladı sanki.

Argo : Eminmisin ?

Şeytan : Eminim.

Argo : Ben onla konuşurum. Bizle değil ise gereğini yaparız.

Şeytan : Anlıyorum.

Argo : Güzel. Eğer ki Tehlike eğer bizimle değil ise yerine kimi geçireceğiz?

Şeytan : Kabus onların zaten sorumlusu. Tekrardan Kabus'a verebiliriz.

Argo : DxN binasındaki insanlar ve oradaki evraklar bizim için çok önemli. Panzehirde var orada.

Şeytan : Anlaşıldı Patron. Ben hazırlıklarımı yapayım.

Argo : Yap tabikide. Şu annesini vurduğum çocuk nerede ?

Şeytan : Çocukların yanında.

Argo : Kolay gelsin.

Şeytan : Teşekkür ederim.



O gece kokudan ve sesten dolayı doğru düzgün uyuyamadım. Şeytan hepimizi uyandırdı ve Argo'nun bizimle konuşacağını söyledi. DxN düzeni ile yerlerimize geçtik. Hepimiz Argo'nun bize söyleyeceklerini bekliyorduk. Şeytan Argo'yu çağırdı ve geldi. Argo gelmişti. Argo en son bizimle toplu halde ne zaman konuşmuştu hatırlamıyorum bile. O kadar eskiydi. Belli ki bir şeyler ters gidiyordu. Evet dünyada herşey ters gidiyordu fakat Alfa-Star B olarak bizde her şey normaldi. Hepimizin sıra ile gözlerinin içine bakıyordu. Argo sanki eski çağlarda yaşayan bir generaldi. Üzerimizdeki etkisi çok büyüktü. Gözlerimizin içine bakarak konuşmaya başladı Argo ;

- Lanet olasıca zombiler eğer ki ; Avrupa ya gelmeselerdi. Şu an Bosna Hersek teki karargâhımızda ayaklarımızı uzatmış. Amerika’daki kaosu izliyor olacaktık. Fakat et yiyen canavarlar başımızın belası haline geldiler. Bazıları buna kıyamet alameti diyor. Haklılarda.

- Türkiye köşeye sıkışmadı. Fakat Türkiye'ye zombilerin girmesini önlememiz lazım. Ayrıca kafamıza göre hareket eden bir birlik değiliz. Alfa-Star'ı gördünüz. Bir kaç günde Amerika da bittiler. İçlerinde hepimizin karşılaşmak istemeyeceği iki asker Serasker Mirza ve Serasker Sebastian da vardı.  İçinizde Mirza ve Sebastian’ı tanımayan var mı? Tek başlarına bir orduya bedeller. Yaptıkları ile Avrupa ya Amerika ya korku salan ikilidir. Türkiye’nin de gözünde buna paralel olarak varsa yoksa Alfa-Star vardı. Onlara sadece Alfa-Star bize ise Alfa-Star B adını takan küstahlar bugün bizden yardım dilenecek kadar aciz bir duruma düşmüşlerdir.

- İçinizden ; '' Neden biz onlara yardım edeceğiz ki '' dediğinizi duyar gibiyim. Biz onlara değil. Bizi büyüten yetiştiren devletimize hizmet edeceğiz. Türkiye'den önceki Osmanlı devletine. Osmanlı İmparatorluğuna ondan önce Selçuklu devletine. Şahıslar ve kurumlar gelip geçicidir. Baki olan ise Büyük Türkiye Devletinin hangi isimde olursa olsun hizmet edeceğimiz gerçeğidir. Tek gerçek budur. Bu gerçeği yasamız bilir ve sorgulamadan kabul ederiz.

- Milli Güvenlik Teşkilatının başı Beyefendi bize bazı emirler verdi. Biz bu emirleri sorgulamadan yapmak zorundayız. Zorundayız. Sorgulayamayız. Biliyorsunuz ki; Sizlerin birçoğunu sübyen koğuşlarından; yetimhanelerden topladım. Alfa-Star'ın çavuşuydum. Biliyor musunuz? Oradan ayrıldım. Oradan ayrıldığımdan bu zamana ise Alfa-Star B yi kurdum. Bunu kurmama imkân ve olanak sağlayan kişi beyefendidir.

- Biz Osmanlının jön Türklerini temsil ettiğimizin farkında mısınız? Farkında olmanızı istiyorum.

- Beyefendi bizlere DxN binasından bazı önemli kişileri ve belgeleri almamızı istedi. Bu çok önemliymiş. Fakat uydu fotoğraflarından baktık Şeytan ile. Kamera görüntülerini inceledik. Oraya girmemizin imkânı yok. Her taraf zombi kaynıyor. Zombileri avlamamız lazım.

- Siz hiç bir köpek balığı avına gittiniz mi ? Oltanın ucuna canlı yem takarsın. Sonra oltayı suya atarsın. Canlı yemin bir tarafını kesersin ki Köpekbalığı kan kokusuna gelsin diye. Bir kaç dakika sonra köpekbalığı gelir ve tek lokmada canlı avı yemeye çalışır. O an işte köpekbalığını yakalarsın. Bazı isteklere ulaşmak için bazı şeyleri feda etmek gerekir.

- Bu görevde de AVM de yakaladığımız 70 sivili kullanacağız. Tehlike ve adamları hepsinin üzerine C4 plastik patlayıcı bağladı. ve onları salacağız. Saldığımız gibide zombiler peşlerine takılacak. Bizde böylelikle istediğimizi alacağız.

- Biliyorum sizin kadar benimde içim burkuluyor bu duruma. Ama olayı kontrol haline alabilmemiz için bu şart. Hiç birinizin ölmemesi için bu şart. Bu dünya Zombilerin Dünyası Alfa-Star .. Vur yada öl. Bu kadar basit.

- Bu ingiliz siviller için üzülmeyin. Ellerinden gelse bize daha fazlasını yaparlar. Ve Zombilerin Dünyasını fazla ciddiye almayın. Bu dünyayı bu hayatı fazla ciddiye almayın. Nasıl olsa içinden canlı çıkamayacaksınız

- Anlaşıldı mı Alfa-Star

Hep bir ağızdan içimizden kalbimizden çıkan ses : '' Emredersiniz Komutanım '' olmuştu. Argo hepimizi etkilemeyi başarmıştı. Şeytan selam vererek Argo'nun yanına geldi. Argo '' Şeytan hazırlığınızı yapın çıkıyoruz '' der demez. Şeytan bize baktı ve '' herkes arabalara '' diye bağırmaya başladı. Hepimiz arabalara bindiğimiz gibi Londra ya doğru yola koyulduk.. Damperli kamyonda 70 sivil elleri arkadan bağlı bir şekilde korku ile bekliyorlardı. Başlarına neler gelecek bilmiyorlardı. Korkudan titriyorlardı. DxN binasına artık 1 Km den az kalmıştı. Argo 'nun şoförü hızlanmış ve grubun başına geçmişti. Hızlanarak bizi arkada bıraktılar. Sonra ise telsizden '' 500 metre kalınca durun '' emri gelmişti. Emre itaat edip durduk.

Şeytan ve Kabus damperli kamyonun arkasına zıpladılar. Elindeki bıçakları çıkartıp İngilizleri bıçaklamaya başlamışlardı. Zombiler kan kokusunu alıyorlardı. Zombiler DxN binasını çevirmişler ve camlara vuruyorlardı. Şeytan damperli kamyonu süren askere DxN binasına geri geri yanaş emrini verdi. Damperli kamyon geri geri yanaşıyordu. 16 yaşındaki bir kız çocuğunu kamyondan aşağıya doğru sarkıttı Şeytan. Kızın bacaklarından tutuyor ve baş tarafını aşağıya doğru sarkıtıyordu. Kız bağırıyordu. Kabus ilerle diye emrini verdi. Damperli kamyon ilerlemeye başladı. Zombiler ise damperli kamyonun peşinden gidiyorlardı. Plandaki gibi güney tarafına doğru ağır ağır gidiyordu Damperli kamyon. Zombiler ise peşinden gelmeyi sürdürüyorlardı. Şeytan'ın amacı DxN binasındaki bütün zombileri oradan uzaklaştırıp hepsini bir anda yok etmekti. Kızı kamyondan aşağıya sarkıtmaya devam ediyordu. Kızdan akan kanlar ve kızın bağırmasına Zombiler gelmeye devam etti. Zombilerin sayıları on binleri bulmuştu. Kamyonu takip ediyorlardı. DxN binasının önünde hiç bir zombi kalmamıştı. Hepsi kamyonu takip ediyorlardı. Şeytan kızı kamyondan aşağıya atmadı ve kamyon'un kasasına tekrar koydu. Şeytan Kamyonu kullanan askere hızlanmasını söyledi. Kamyon hızlandı. Şeytan ve Kabus iki sokak ötede indiler. Hemen hummer'a atlayıp DxN binasına doğru yola koyulmuşlardı. Zombiler ise kamyonun peşinden hareket etmeye devam ediyordu. DxN binasının önünde kalan 8-9 zombiyide susturucu takılmış silah ile Kabus ve Şeytan vurmuşlardı.

DxN binasının tellerini keserek içeriye girecektik. Argo durun dedi. Leş'e doğru baktı. Leş '' Emredin komutanım '' diyerek hazır ol a geçmişti. Argo '' kapıyı aç '' diye emrini verdi. Leş bir dakika içinde tellerle çevrili DxN dış binasının kapısını açmıştı. Arabaların hepsini içeriye sokmuştuk.

Argo ‘ Medusa kapıyı aç ‘ diye emri verdi. Medusa elektronik şifreli kapıya ufak bilgisayarı ile bağlanarak tuşlara seri bir şekilde dokunarak kapıyı çalıştırdı. Kapı açılır açılmaz kapıdan zombiler çıkmaya başladılar.  Bir kaç zombi birden Medusa’nın üzerine atladılar. Kabus ve Şeytan ellerindeki silahlar ile medusa’nın üzerine atlayan zombileri vurdular. Etkisiz hale gelen Zombiler Medusa’nın üzerlerine düşmüşlerdi. Diğer çıkan zombiler ise etrafa doğru saldırmaya başladı. Alfa-Star B bütün askeri gücü ile ani çıkan zombi saldırısını püskürtmeye çalışıyordu. Silah sesleri etrafta yankılanıyordu. Yere düşen zombiler bir daha kalkmamak üzere ikinci kez ölüyorlardı.

Argo ise ateş bile etmeden bekliyordu. Kibirli Argo bütün zombilerin etkisiz hale getirildiğinden emin olduğu an.. Eliyle içeriye girin işaretini yaptı. Öndeki 40 kişilik grup içeriye girmişti. Argo Şeytan ve Kabus ise arkalarından yürüyordu.. Argo'nun arkasından ise kasapları DxN binasına girmişti. 40 kişilik diğer asker timi ise arkalarından girmişti. Biz ise Kapıyı koruyorduk.

Öndeki takım zombileri temizleyerek yollarına devam ediyorlardı. Up uzun ve dar koridordan ilerliyordu. Argo ve kasapları. Acımasız Argo ve Ekibi Zombilerden daha tehlikeliydiler. Sonunda Medusa'nın yardımı ile DxN Profesörünü bulmuşlardı. Dört tane elleri kolları bağlı zombiye test yapmayı sürdürüyordu.

Argo '' Doktor Merhaba.'' dedi. Doktor ise karşısında  Argo yu görünce şaşırdı sanki bir ölü görmüştü. '' Ama sen '' diyebildi. Argo '' Bende seni özledim doktor. Toparlan gidiyoruz '' Medusa Çalışmaları al '' Şeytan adamlarınla birlikte pan zehirleri ve güç iğnelerini alın. '' diye emrini verdi Argo. Doktor ise '' Argo küstahlığımı bağışla. Son savaşta öldüğünü düşünmüştüm '' diyebildi. Argo ise '' Gördüğün gibi ölmemişim doktor '' Kabus burayı tahliye ediyoruz. '' diyerek Kabus'a da emrini vermişti. Argo'nun emrini yerine getirebilmek için. Kabus adamlarıyla koşmaya başladı. Doktor '' Argo burada bir çok kişi hala sığınaklarda saklanıyor onları kurtarmamız lazım '' dedi. Argo '' Üzgünüm doktor sen ve ekibin için emir aldım. Askerlerimi burada senin çaycını kapıcını kurtarmak için riske atamam. Karanlık koridorlardan ne çıkacağı belli değil. '' kesin bir ifade ile cevap verdi. Doktor ise '' Ekran görüntülerine bakarsan bütün zombileri öldürdünüz Argo kimse kalmadı '' diyerek o adamlarında kurtarma isteğini yeniledi.

Argo ise '' Lanet olasıca doktor '' dedi ve gözlerini Leş'e doğru çevirdi. '' Leş şu DxN çalışanları neredeyse git bul hepsini kurtar '' diyerek emrini verdi. Leş ise '' Emredersiniz '' diyerek adamları ile birlikte DxN elemanlarını kurtarmaya doğru alt katlara inmişti. 
Leş ve adamları temkinli bir şekilde ilerliyorlardı.  Dar koridorlardan geçiyorlardı. Birbirlerine yakın yürüyorlar ve temkinli adımlar atıyorlardı. Leş ekibinin tam ortasında duruyordu. DxN binasında saklanmış çalışanların yerlerini gösteren cihaz ile birlikte ekibini yönlendiriyordu. İlerledi. Önlerine bir asansör çıktı. Asansör ile aşağıya inmeleri gerekiyordu. Leş '' Asansörlerden .. Asansörlerden nefret ediyorum '' dedi. Leş'in yanındaki adamı asansörü çağırdı. Asansör hızlı bir şekilde Leş ve adamlarının bulunduğu kata doğru geliyorlardı. Arkalarından bir ses gelmişti. Ve herkes geldikleri koridora doğru baktı. Koridordan bir zombi ağır ağır Leş ve ekibine doğru yürüyordu. Leş grubun arasından yavaşça zombiye doğru yürüdü ve komando bıçağını Zombinin boğazına savurdu. Zombinin boğazından sıçrayan siyahımsı kan Leşin suratına gelmişti. Zombi ellerini Leş'e doğru kaldırdı ve Leş'i tutup ısırmak için hamle yaptı. Ama Leş daha atik davranarak Zombi'nin arkasına geçti. Ve Zombinin alnından bastırarak Zombinin kafasını sırtına doğru çekti. Zombinin boynunun kırılma sesi gelmişti. Herkes Leş'e bakıyordu. Asansör kapısının açılma sesi duyuldu. Ve Birden Asansörden çıkan Zombiler Leş'in adamlarına saldırmaya başlamışlardı. Asansörden çıkan zombiler Leş'in adamlarını ısırıyorlardı. Bir zombinin ısırması ile canı yanan asker birden etrafa ateş etmeye başladı.  Leş birden eğildi ve silahlarını çıkartı. Leş birden Zombilere ateş etmeye başladı. Fakat askerlerini kurtarmak için çok geçti. Zombilere ateş ediyordu. Zombilerin beyinlerini dağıtıyordu. Isırılan askerlerine de ateş etmeyi ihmal etmiyordu. Beyinler duvarlara saçılıyordu. Dört zombi yerden kalkarak Leş'in üzerine doğru gelmeye başlamıştı. Birinciyi öldürdü. Zombinin beyni dağılmıştı. İkinci Zombininde beynini dağıttı. Üçüncü Zombiyide öldürmüştü. Tek zombi ile aralarında mesafe hiç yoktu artık. Silahını tekrar ateşledi fakat kurşunları bitmişti. Zombi birden üzerine atladı. Elleri ile zombinin dişlerinden kurtulmaya çalışıyordu. Zombi birden Leş'in kolunu ısırdı. Leş'in canı çok yanmıştı. Ama bağırmadı. Zombi Leş'in kolundan bir parçayı önce ısırmış sonra kopartmış ve yemeğe başlamıştı. Zombi Leş'in kolundan kopardığı parçayı yerken Leş yerdeki bıçağı aldı ve Zombi'nin kafasını sapladı.  Zombi Leş'in üzerine doğru yığılmıştı. Leş '' Lanet Olsun '' diyerek zombiyi üzerinden attı. Koluna baktı. Zombinin ısırıdığı yerden kan geliyordu. Ayağa kalktı. Yüzü çok asıktı. On dakika önce kendine çok güvenen adam gitmişti. Yerine bir ceset gelmişti. Isırılmış adamlarına doğru yürüdü. Adamlarından tekinin ceplerini kontrol etti. Ölen adamlarının ceplerinden silahlarına iki sarjör almıştı. Asansöre bindi. Ne olursa olsun Leş Argo'nun verdiği emri yerine getirmek istiyordu. Asansör ile aşağı katlardan -3 e basmak istedi. Fakat yapmadı. Asansörden çıktı ve ısırılmış adamlarının kafalarına birer kurşun sıktı. '' İşte şimdi oldu '' diyerek -3 tuşuna basmıştı. Leş Asansörden inerek DxN çalışanlarının kapalı kaldıkları bölgeye ağır ağır yürüyordu. Sonunda bulmuştu orayı. Kapıyı doktorun verdiği kart ile açarak içeridekileri buldu. 30 kişilik doktor grubuydu. Çok korkmuşlardı.
Leş '' İçinizde Türkçe bilen var mı ? '' diye sordu. Atmışlı yaşlarının sonuna gelmiş saçları ağırmış bir adam '' bin biliyorum '' diyerek elini kaldırdı. Leş '' Şunlara tercüme et. Profesör sizi almamı istedi. Buradan çıkıyoruz '' dedi. Adam Leş'in söylediğini tercüme etti: Leş DxN doktorlarına bakarak '' lets go amına koyayım akşam oldu '' dedi ve hepsini dışarı çıkartarak Argo'nun yanına getirdi. Leş Yaşlı adama siz burada bekleyin diyerek Argo ve Doktorun yanına doğru girdi. Sinirli bir şekilde yürüyerek silahını doktorun ağzına soktu. Argo '' Bu ne cesaret Leş '' diyebildi. Leş ise '' Patron kusura bakma. Bu orospu çocuğu bütün adamlarımı öldürdü. Benide öldürdü. Bak koluma '' diyerek cevap verdi. Leş namlusunu doktorun ağzına soktuğu silahının horozunu kaldırdı. Argo Adrenalinin ilk yasası. '' Vur yada öl ''  değil mi Leş. Sana emrediyorum Leş Doktoru bırak '' dedi. Leş silahını doktorun ağzından çekti. Kendi kafasına dayadı. Argo'nun gözlerinin içine bakarak '' Hakkını helal et Patron. Sana layık olamadım. Bütün adamlarımı kaybettim. Üstüne üstlük ısırıldım. Yakında o orospu çocuklarından birine dönüşüp etrafta et et diye gezeceğim. '' dedi. Argo ise '' Ulan sana ne oldu. Alt tarafı ısırıldın. Tecavüze uğramışlar gibi davranma ! Panzehir burada var. İki güne bir şeyin kalmaz '' diyerek cevabını verir vermez net sözlerle '' Sana emrediyorum Leş silahını indir '' diyerek bağırdı. Leş Argo'dan korkusuna silahını indirmişti. O sırada içeriye Kabus ve Şeytan da geldiler. Argo '' İşlem tamam mı ? '' diye sordu. Şeytan '' Tamam patron gidebiliriz '' diye cevap verdi. Argo kafasını Medusa'ya çevirdi. '' En yakın helikopter nerede uydudan bak ! '' diye emrini verdi. Medusa '' Komutanım baktım. Bir tane çatıda var. Kargo helikopteri. Bir tanede 70 kilometre güneyde var.'' diyerek cevap verdi. Argo Doktor'a baktı ve '' Helikopter çalışıyor mu ? Doktor '' dedi. Doktor ise '' Evet çalışıyor '' diyerek cevap verdi.

Argo Şeytan'a baktı. '' Şeytan iki helikopter pilotunu Doktor bey ve ekibine tahsis et. Hemen Doktor Bey ve arkadaşlarını Türkiye'ye sevk etsinler. Ondan sonra ise neredeysek geri dönsünler. Daha sivilleri gönderdiğimiz yerlerden adamlarında dönmedi Şeytan ! ''

Şeytan '' Efendim Onlar geri dönüş yoluna çoktan geçtiler. Sabit bir yere geçtiğimizde bize katılacaklar ''

Argo '' O zaman yola koyularım Şeytan. Sıkıldım buradan. ''

Şeytan '' Argo'yu duydunuz hadi gidiyoruz. Sen ve Sen Doktor Bey'i ve Ekibini Türkiye'ye götür ve Teslim et. Sonra bizlere katılırsınız. Muhtemelen Fransa’ya geçiyoruz artık ama bizimle iletişiminizi bırakmayın.


Argo ve Kasapları binadan çıkarken. Kargo helikopteri ise Türkiye'ye doğru havalanıyordu. Helikopter çatıdan çoktan havalanarak Türkiye'nin yolunu tutarken. Argo ve Kasapları binadan çıktı.

Argo '' Şeytan Beş dakika sonra bu binayı Dünya üzerinde görmek istemiyorum '' diyerek arabasına bindi.

Şeytan ise Emredersiniz dercesine kafasını salladı.

Arabalarımıza binip DxN binasından 500 metre ayrıldığımız sırada DxN binası havaya uçmuştu... Fransaya doğru yola koyulmuştuk. Zombilerin arasından sağ çıktığıma sevinirken ölen insanlar içinde üzülüyordum. İsmim Cenker.. Söylemiş miydim ?


Bilgisayar Ekranında üç askerin resmi ve Vücudunun döndüğü bir görüntü vardı. Yan tarafta DNA yapısı'nı gösteriyordu. Bilgisayarın başındaki el sürekli klavyesi ile bilgisayara komutlar veriyordu. Ama DNA yapısı bir türlü birleşmiyordu. Saatlerce çalışmaya devam etti.
Helikopter pilotunun '' Doktor Bey Ankara Adrenalin Üssüne Geldik. '' lafı ile irkildi. Pilot konuşmaya devam etti '' Seyfo iniş iznin verdi ve Beyefendi sizi odasında görmek istiyormuş acil '' dedi. Doktor Bey yorgun ses tonu ile '' Tamam '' diyebildi. Yardımcısına ''bilgisayarımı seyfonun göstereceği odaya götür '' diyerek Beyefendi ile görüşmek için oradan ayrıldı.
Doktor'un yardımcısı Bilgisayarı Seyfo'nun gösterdiği odaya koydu ve kapıyı kapattı. Bilgisayarın ekranı değişti. Bilgisayardan gelen ses ile ; Boş oda yankılandı

Alfa-Star Askerlerinin DNA ve RNA eşleşmesi tamamlandı 

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Komutanı San Sebastian DNA ve RNA eşleşme hatası

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası
Uyarı Alfa Star Askeri Mirza Kral DNA ve RNA eşleşme hatası


.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Düzeltmek için lütfen şifrenizi yazın ...

16 yorum:

  1. Mirza ve Sebastian ın eksikliği vardı ama genede güzel eline sağlık

    YanıtlaSil
  2. argo ve ekibine bayıldım özelliklede leşe

    YanıtlaSil
  3. zombilerin 1 kitabı bittiğinde üzülmüştüm ama şimdi yenisi gelmiş sanırım avrupada gececek bu kitap olsuın genede okurum ben

    YanıtlaSil
  4. sebastian ve mirza nın olmayışı romanı biraz basitleştirmiş gözlerim onları aradı ama genede güzl okunur

    YanıtlaSil
  5. kızlarada yer verilmesi güzel olmuş bu kitapta başarılar

    YanıtlaSil
  6. tekrardan yazmanız çok güzel kaleminizze sağlık

    YanıtlaSil
  7. kendinizi olumlu yönde geliştirdiğinizi görüyorum tebrikler

    YanıtlaSil
  8. THE WALKİNG DEAD GİBİ DİZEYE DÖKSELER SÜPER OLUR BENCE

    YanıtlaSil
  9. üstteki yorumları bir dakka aralıklarla yazmasaydın bari yazar. Sana yakışmamış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 108.000 bloggerıma giriş var bir senede. 20 Sayfa yazıyorum bir bölümde oturup birde bunlarımı yazacağım sence ?
      Facebook ta yayınlandığı an beş dakikada girilme oranını söylesem aklını oynatabilirsin. kimsin bilmiyorum ama Yazar diye hitap etmen hoş değil. Günde hiç bir şey yapmasam gene giriş yapılıyor. Bilmem anlatabiliyor muyum ? ihtiyacım olsa böyle şeylere okuyuculara facebookta yorum yapın girdikten sonra diye yazarım. Burada uğraşıpta kendim yazmam. Çamur atmaya o kadar meraklısınız ki..

      Sil
  10. Hüseyin Şemşir23 Şubat 2013 14:39

    Çok güzel olmuş, kendini iyi yönde geliştirmişsin.... .s .s

    YanıtlaSil
  11. Yeniden başladığına sevindim kardeşim asitin yarım kalan işleriniçok merak edıyorum umarım ilerleyen bölümlerde yer verilir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler Süleyman. Senide görmek güzel. Asittin işleri asla yarım kalmaz merak etme.. Biraz avrupayı ele alalımda.. Sonra Asit ve Ölüm Meleği gene yazarız. Kurguda sorun çıktı o yüzden biraz bekleyeceksiniz. Facebook sayfasından bilgilendirdik arkadaşları

      Sil
  12. oo süper yazar kardeşim emeğine sağlık 43. Bölümü heycanla bekliyorum bi an sebastian mirza geri dônecek sandım

    YanıtlaSil
  13. Bir umut Gözlerim Mirza ve Sebastianı aradı bu bölümde fakat ne yazıkki göremedim.......

    YanıtlaSil
  14. Merhaba millet, iki hafta önce Jackpot'ta 388 piyango oyunundan 528,8 $ 'lık (Beş Yüz Twenty Sekiz Milyon Sekiz Yüz Bin Dolar) puanı kazandım. Arabam ve evim var. Bir hafta önce EBORE adlı bir büyü kasterine tanıtıldı. Piyango ve evlilik konularında yardım ettiği bir meslektaşı tarafından. Ne söylediğini ve ne yapacağına söz verdi gerçekten oldu. Sanırım sihir ya da büyülere asla inanmadım, çünkü ona rastladığıma kadar çoğunlukla aldatmaca eylemleri ya da hileler gibi düşündüm, her şey değişti; yalnızca sağ ellerde ve onunla birlikte değişti. Her şey mümkündür. Bunun için ona nasıl para vereceğimi bilmiyorum ama sihirli piyango büyüleriyle şimdi ona nasıl zengin olduğum hakkında dünyaya anlatarak onun için önemli ve özel bir şeyler yapabileceğimi umuyorum, onun iyi aşk büyüsü , Eski geri almak, HIV büyü, Hamilelik Büyü ve ona yardım etmek için herhangi bir yardıma muhtaç iseniz diğer büyü .. SECRETTOSOLUTION@GMAIL.COM .. Web sitesidir. dreboresolutionhome.webs.com

    YanıtlaSil