uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

1 Mart 2013 Cuma

43. Bölüm Çıkış Yok

Argo ve Kasapları binadan çıkarken. Kargo helikopteri ise Türkiye'ye doğru havalanıyordu. Helikopter çatıdan çoktan havalanarak Türkiye'nin yolunu tutarken. Argo ve Kasapları binadan çıktı.

Argo '' Şeytan Beş dakika sonra bu binayı Dünya üzerinde görmek istemiyorum '' diyerek arabasına bindi.

Şeytan ise Emredersiniz dercesine kafasını salladı.

Arabalarımıza binip DxN binasından 500 metre ayrıldığımız sırada DxN binası havaya uçmuştu... DxN binasından geriye kül duman kalmıştı.Zombilerin arasından sağ çıktığıma sevinirken ölen insanlar içinde üzülüyordum. İsmim Cenker.. Söylemiş miydim ?


Adamlarımızın kayıplarına aldırmadan DxN binasını havaya uçurup arkamıza bile bakmadan gidiyorduk. Nereye gittiğimizi sadece Argo biliyordu. Biz Argo'yu takip ediyorduk. Üç saate yakın ilerlemiştik. Şoförün söylediğine bakılırsa İngiltere'den Fransa'ya doğru hareket ediyorduk. Argo'nun planı bumuydu yoksa Beyefendi mi böyle istemişti bilmiyorum. . Ana yolda devrilen bir kaç araba yolu tamamen kapatmıştı. Argo arabaları ingiltere'nin ara sokaklarına doğru yönlendirdi. Fakat bu bizi iyice köşeye sıkıştırmıştı. Argo'nun güzergahı ve planları tamamen değişmişti. Yollar tıkalıydı.


Saatler geçiyordu.. Fransa'ya uzanan köprüden uzaklaşıyorduk.. Argo herkesi arabalardan indirdi. Geceyi geçirmek için bir yer bulmalıydık. Eğerki bulamazsak zombiler bizi darma duman edebilirlerdi. Saklanmamız gerekiyordu kesinlikle.


Arabaları çapraz şekilde caddeye yakın bir boş alana park ettik ve siper aldık.. Zombiler kokumuzu almışlar ve üzerimize doğru gelmeye başladılar. Başlarda hiç sorun yoktu bir kaç tanesi belirdi. Keskin nişancılarımız uzaktan onları avlamışlardı. Fakat dakikalar ilerledikçe zombilerin sayısında artış oldu.Hepimiz birden zombilere ateş ediyorduk. Zombiler bitmek tükenmek bilmiyorlardı. Bize ulaşamadan ağır ağır gelmeye ve ölmeye devam ediyorlardı.. Argo ingiltere adasında büyük britanya krallığında sıkıştığımızın farkındaydı.. Zombiler bizi kuşatmışlardı.  Saatler ilerliyordu. Argo oradan kaçmamız gerektiğinin farkındaydı. Şeytani planını uygulamaya karar vermişti.  Argo Şeytan'ı yanına çağırdı.


Argo : Siviller ne alemde ?

Şeytan : İyiler. Kamyondalar.

Argo : Leş Kabus ve Oksijen'i yanına al. İyi birde şoför al yanına. Sivilleri feda etmenin vakti geldi.

Şeytan : Emredersiniz.


Şeytan Leş Kabus Oksijen ile birlikte kamyonla yanımızdan ayrıldılar. DxN binasında kullanmadığımız sivilleri şimdi zombilere yem edecektik. Tehlike '' Hayır '' diye bağırdı. Argo zombiler ile savaşmayı bırakarak Tehlike'nin yanına doğru ağır ağır ilerledi. Argo keskin gözleri ile birlikte Tehlike'ye doğru baktı. Tehlike ortaya doğru geldi. Argo '' Komuta zincirini bozmayın '' yerinden kim ayrılırsa ayrılsın onu öldürürüm.'' diyerek emrini verdi. Tehlike'ye doğru yürüdü. Argo '' Bir şey mi söyledin '' dedi ve durdu. Tehlike ise '' Komutanım onlar masum siviller. '' dedi. Argo ise '' Onlar masum sivillerde biz neyiz ? Onlar bize daha kötülerini yaparlardı inan bana. Yerine dön asker bu bir emirdir '' diyerek Tehlike'ye bağırdı..
Tehlike '' Hayır efendim. Yaptığımız yanlış bir şey. '' diyerek engel olmak istiyordu Şeytan'a. Tehlikenin adamlarıda Zombileri püskürtmeyi bırakmışlardı. Tehlike'nin hemen  arkasında duruyorlardı. Argo çok sakin bir şekilde '' Ne o Tehlike isyan mı çıkartıyorsun ? '' diyerek Tehlike'nin gözlerinin içine doğru bakıyordu. Tehlike ise '' Hayır efendim. Ben ve adamlarım bu cinayetlere göz yumamayız. Biz gidiyoruz. Okulda yaptığınız cinayetti. Sonra kampta yaptığınız cinayetti. Şimdi de bunlar. ''

Argo '' Gitmenize kim izin verecek ''

Tehlike '' Size ihanet etmiyorum sadece adamlarımla kendi yoluma gitmek istiyorum  ''

Argo '' Sen gidebilirsin. Adamların da gidebilir ''  Silahlarını ve araçların anahtarlarını teslim ettikten sonra üzerinizdeki Alfa-Star Amblemini de sökerek buradan ayrılabilirsiniz.

Tehlike '' Silahlarımızı lütfen bizden almayın ''

Argo '' Bir savaşın ortasındayım. Ben sizinle uğraşıyorum. Sizi öldürmediğime dua etmiyorsun da birde istek peşindesin '' Çık git gözüm görmesin seni ve adamlarını. Bir daha seninle karşılaşırsak seni öldürürüm Tehlike. Canını bağışlıyorum.

Tehlike '' Teşekkür ederim efendim. ''

Argo '' Başka gitmek isteyen var ise Tehlike ile gidebilir. Bu yaptıklarımızı cinayet olarak düşünen varsada gidebilir Tehlike ile.  İki dakikaya buradan ayrılmış ol. Kali'ye arabanın anahtarlarını ve amblemlerini sök ve bırak''

Tehlike '' Emredersiniz Komutanım ''

Biz ise zombileri öldürmeye devam ediyorduk. Şeytan Kamyonla artık Zombileri üzerine doğru çekmeye başlamıştı. Zombiler Kamyonun peşine takılmışlardı. Bunun en büyük sebebi ise Bir insanı kamyonun arka tarafından kanlı bir şekilde sarkıtmasıydı. Şeytan bütün zombileri üzerimizden almıştı. Zombiler artık bize doğru gelmiyorlar Büyük damperli kamyonu takip ediyorlardı.

Argo '' Panço Yap vazifeni ''

Panço Argo'dan aldığı emir ile Arabaların dışına çıkarak Jilet gibi keskin telleri yerleştirmeye başladı. Panço ve adamları Jilet gibi keskin telleri yerleştirirken diğer bir grup ise ölen zombileri tellere yakın bir mesafeye taşıyorlardı.

Argo '' Tehlike sen daha burada mısın ? ''

Tehlike '' Gidiyoruz efendim ''

Argo '' Pan Tellere elektrik vermeyi ihmal etme. ''

Pan '' Elektriği çekiyorum efendim şu anda. ''

Argo  Pan adamlarına söyle dozer bulsunlar bir yerden toprağıda kazın.

Pan '' Emredersiniz Komutanım ''

Argo '' Yazı ve Tura ''

Yazı : Emredin

Tura : Emredin

Argo Arabaların konumlarını sevmedim. Kolay kaçabilecek şekle getirin.

Yazı : Emredersiniz.

Tura : Emredersiniz.


Argo'nun bütün planları saat gibi işliyordu. Şeytan Leş Kabus ve Oksijen Alfa-Star B birliğinden bir hayli uzaklaşmışlardı. Zombiler ise peşlerinden gelmeye devam ediyorlardı. Şeytan herkese kamyonun şoför kısmına binmelerini söyledi.Kendide ön tarafa geçmişti çoktan. Arkada zombi kalabalığı çok fazlaydı. elli binleri buluyordu.  Şeytan '' Allah bugün yaptıklarımız için günahlarımızı bağışlasın '' diyerek Kamyonun kasasını yukarı doğru kaldırdı ve içerideki 69 sivili yere doğru dökmeye başladı. Zombiler ile aralarındaki mesafe yarım kilometre var yoktu. Kamyonun kasasından siviller yuvarlanarak düştüler. Zaten bir çoğu yaralıydı. Elleri ve ayakları bağlıydı. Siviller bağırıyorlardı. Zombiler sivillerin kamyondan yere düştüğünü gördüklerinde daha bir iştahla yürümeye başladılar.
Yerde elleri kolları bağlı yaralı siviller kaçmaya çalışıyorlar fakat kaçamıyorlardı. Zombiler iyice yaklaşıyordu. Göz bebekleri büyümüştü ingilizlerin. Ellerini ve ayaklarını hareket ettiriyorlar bağlardan kurtulmaya çalışıyorlardı. Bir şanslı ingiliz korkudan kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti. Zombiler eğildiler ve sivilleri yemeğe başladılar. Zombiler sivilleri parçalıyorlardı. Büyük bir masa kurulmuştu sanki Zombiler için. Sivillerin bağırmaları devam ediyordu. Şeytan ise kamyonu ileriye doğru çekti. Sayıları elli bini bulan zombiler 69 sivili canlı canlı yiyorlardı. Şeytan kırmızı düğmeye dokundu.. Birden yukarıya doğru bir alev bulutu yükseldi. Zombilerden arda kalan parçalar yukarıya doğru yükseldi ve bir kaç saniye sonra yağmur gibi yağmaya başladı et parçaları. Şeytan '' geri dönüyoruz '' parti bitti. Mumları üfledik '' dedi ve Alfa-Star B nin yanına geri dönmeye başladılar.


Artık güneş batmaya başlamıştı akşam oluyordu. Argo Jiletli tellere elektrik vermiş. Kuracakları kampın yakınlarında buldukları dozerler ile çukurlar (siper) kazmıştılar. Açık havada kalacakları için bütün önlemleri almak zorundaydı Argo. Ve teller ile aralarına da mayın koymayı ihmal etmemişti Argo. Argo çok temkinliydi. O gece herkes tetikteydi. Zombi uğultuları geceyi ağırlaştırıyordu iyice. Askerler birbirlerinden cesaret alsalar da Argo'nun korkusuz askerlerinin bir çoğu korkuyordu. Askerler her şeyle savaşmaya hazırdılar. Fakat ölülerle savaşmaya daha değildiler.

Argo'nun çadırı Şeytan ve Argo


Argo : Ankara'dan bilgi geldi mi ? Doktor ve ekibi yerlerine ulaşmışlar mı ?

Şeytan : Ulaşmışlar.

Argo : Beyefendi bir şeyler kuruyor gene.

Şeytan : Ne gibi bir şeyler.

Argo : Bu kurtardığımız DxN Doktoru RNA ve DNA uzmanı. Klonlama uzmanı. Ayrıca güç iğnelerini bulan Doktor.

Şeytan : Yani.

Argo : Alfa-Star ı tekrar diriltmenin peşinde olabilir.

Şeytan : Taklitlerin bir değeri yok bence Patron. Ucuz taklitler sadece.

Argo : Bende farkındayım Taklit sonuçta. Ne kadar güçlü olabilirler ki.

Şeytan : Dünyanın en güçlü ordusu bizde Patron. Sadece harcanmayalım yeter. Türkiye'ye dönmemiz gerekiyor artık. İngiltere yada Avrupa'ya virüs çoktan giriş yaptı. Ne yaparsak yapalım engelleyemeyeceğiz.

Argo : Oyunu oynatan kimse; kartları karıştırıp yeniden dağıtsın. Elimizde ne var görelim. Bende istiyorum Türkiye'ye dönmek ama Avrupa da kalmamız söylendi. Emirleri sende biliyorsun. Beyefendinin içimizde adamları vardır. Emirleri uygulamazsak desteksiz kalırız. Desteksiz kalırsak ta silahsız cephanesiz çok fazla dayanamayız sende biliyorsun. Üzerimiz bir kere çizildi. Avrupa ya sürgüne gönderildik. İkinci kez çizilirse her yerimiz çizilir. Sadece karizmamız değil.

Şeytan : Buradaki sivilleri kurtarmak ne kadar akil karıki ? kim ki bunlar. Türkiye Edirne ye seti kurması lazım.

Argo : Şeytan Seti kurmak sorun değil. Eninde sonunda Zombiler Türkiye'ye de girecek. Set kurulsa da girecek. Edirne den girmeyecek. Başka bir yerden gene girecek. O yüzden en fazla iki ay sonra Zombiler Türkiye'ye saldıracaklar. Türkiye'nin birden fazlada düşmanı var. Onlar saldıracaklar. Zombi Kaosunda en önemli şey Ülkelerin coğrafyası. ve Türkiye'de burada çok stratejik bir noktada bulunuyor. Ülkelerin kaderlerini konumları belirler Şeytan.

Şeytan : Sanırım haklısın ve bir planın var.

Argo : Bir planım yok Şeytan. Birden fazla seçeneğim ve birden fazla da planım var. Ağacın dalları gibi düşün.

Şeytan : Adamlarınla da bunları paylaşmamız gerekiyor. Adamların huzursuzlanıyor Argo. Tehlike olayını gördün.

Argo : Önemli biri değil ki Tehlike. Dışarıda kaç gün dayanacak sence ?

Şeytan : Sana karşı Celal-i isyan eden birini hafife almazdın şimdiye kadar.

Argo : Hafife almadım. Özgür iradesini kullanmasını ve özgür olduğunu hatırlattım. Askerleri yönetmek beş yaşındaki bir kız çocuğunu yönetmek kadar zordur. Sabahtan akşama kadar her istediklerini yaparsın ama gün biterken amaçlarına ulaşamazlar ise seni deli ederler. Tehlike bu savaşı kaybetmemize neden olabilirdi. Çünkü kafasında şüphe oluştu bana karşı. Sana karşı. Güvensizlik oluştu. Onu cami avlusuna bırakmak en iyisiydi. Tükürdüm gitti.

Şeytan : Sana neden bağlıyım biliyor musun ?

Argo : Bana bağlı olduğunu hiç düşünmedim. Askerler ve Komutanları gelip geçicidir Şeytan. Ben ölürsem yerime sen. Sen ölürsen de yerine Kabus geçecek.

Şeytan : Dokuz yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli iki yıl olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar zor geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk. Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu. Bayram geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı. Bir pantolonla bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp giyindim. Bir gün önceden sözleşmiştik, iki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte bayram yerine gidecektik. Atlı karıncaya, kiralık bisikletlere binecektik, tatlıcıda tatlı yiyecektik. Belki sinemaya da gidecektik. Annemden para istedim. Paramız yok oğlum, dedi. Çılgına dönmüştüm, arkadaşlarım neredeyse geleceklerdi. Onlara ne diyebilirdim? Parasız olduğumuzu, bu yüzden bayram yerine gidemeyeceğimi söyleyemezdim ya...
Hırçınlaşmıştım, üstümdekileri çıkarıp duvarlara atmaya başladım. Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı. Bula bula bir lira buldu. Kadıncağızın bir lirası kalmıştı yalnız, bütün parası oydu. O bir lirayı bana uzattı: Haydi giyin, dedi, Bir lira yetmez mi? ...
Bir lira o zaman büyük paraydı. Oraya buraya attığım elbiselerimi ayakkabılarımı topladım. Yeniden giyindim, paramı cebime koyup arkadaşlarımı beklemeye başladım. Geldiler. Biraz oturdular. Annem onlara şeker ikram etti, ikisini de okşadı, öptü. Sonra: Haydi artık gidin! dedi. Güzel güzel eğlenin!

Şeytan Sigarasını yaktı..

Sokağa çıktık. Çok neşeliydim, kabıma sığamıyordum. Fakat köşeyi dönerken evimize baktım, annem pencereden uzanmış, gülümseyerek bana el sallıyordu. O zaman içimden bir ağlamadır geldi, gözlerim dolu dolu oldu. Tıkanıyordum. Ağladığımı belli etmemeye çalışarak arkadaşlarıma: Ben gelmeyeceğim dedim. Neden olduğunu anlamadılar. Biri: Paran yok ondan gelmiyorsun. dedi, alay ederek. Elimi cebime attım ve bir lirayı çıkarıp gösterdim: işte para! dedim. Beni orada bırakıp gittiler. Sokaklara gelişi güzel dalarak bir süre sersem sersem dolaştım. Kimseye göstermeden doya doya ağladım, sonra gözlerimi sildim,elimden geldiği kadar neşeli olmaya çalışarak eve döndüm. Annem beni görünce: Neden döndün? diye sordu. Canım istemedi,dedim ve cebimden bir lirayı çıkarıp anneme uzattım. Zavallı kadıncağız, çok şaşırdı, parayı elimden alıp masanın üstüne koydu. Sonra beni kucakladı, göğsüne bastırdı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ben ağlamıyordum artık. Sokakta doya doya ağlamıştım. Annemin yüzünü öptüm, ağlamamasını söyledim. (Şeytan Sustu, gözleri uzaklara daldı ve düşündü)
Artık üzüntülü değildim. Bayram yerine gidemediği için üzülmek benim gibi koca bir çocuğa, bir ilk okul öğrencisine yakışmazdı. Olgun bir adam olmuştum birdenbire.

Sonra sen çıka geldin.. Bütün hayallerimi senin yanında gerçekleştirdim. Annem belki bu günlerimi göremedi ama hiç olmazsa huzur içinde öldü. Beni harcatmadın asla.

Argo : Anlıyorum. Çok iyi anlıyorum. Ama senin bu seviyeye gelmen benden kaynaklı değil. Tamamen senin yeteneğinden kaynaklı. Ben olmasaydım. Alfa-Star Askeri gene olacaktın. Fakat üzgünüm ki Amerikada ölmüştün.

Şeytan : Oradan da çıkmayı başarırdım. Senin gibi iyi bir öğretmenim olsaydı.

Argo : Birbirimizi övmeyi bırakalımda. Planlarımıza bakalım.

Şeytan : Emredersin Patron.


Şeytan ve Argo o gece uzun uzun planlarını yaptılar. İkiside yorgun düşüp uyuya kalmışlardı.


'' Cenker nöbet sırası sende '' sesi ile uyandım.. Nöbet yerime doğru yürüdüm.  Etrafta zombi namına hiç bir şey yoktu. Öldürüp etrafa saçtığımız zombileri saymazsak. O kadar kötü bir leş kokusu vardı ki etrafta. Burunlarımıza naneli viks sürüyorduk. Bu şekilde de olsa kokuyu fazla almıyorduk. Ama ölülerin kokusu çok kötüydü. Zombi kabusunun en kötü yanıda çürümüş et kokusuydu. Yemek bile yiyemiyorum. Bir ara Tehlike giderken bende mi onunla gitsem diye düşündüm. Fakat Tehlike'nin komutasında hayatta kalacağıma inanmadığımdan bu fikir kafamdan uçtu gitti. Artık sabah olmuştu. Leş'in adamların ölmesi ile sayımız 190 kişiye inmişti. 10 kişide Tehlike ile birlikte gitmişti. 20 kişide görevdeydi. Sayımız 160 ye kadar düşmüştü. İngiltere'den çıkış yoktu.. Burada kapana kısılmıştık.

160 Kişilik Alfa-Star B olarak tekrardan yola koyulduk.

Fransa ya doğru giderken önümüze binlerce zombi çıktı. Hoş geldiniz der gibi bize doğru yürüyorlardı. Argo '' Ölüm Yıldızı Düzeni '' diye bağırdı. Bu düzeni şöyle anlatayım. Kuş bakışı baktığınız an askerler tarafından yıldız yapılmış bir düzendir. Argo arabadan indi ve Lav silah'ının bulunduğu arabalardan tekine geçti. Öbür araca ise Şeytan geçmişti.Şoförler zombilerin üzerlerine doğru arabayı sürdüler. Şeytan ve Argo ise Lav silahları ile Zombileri yakmaya başladılar. Yanık insan kokusu her yeri kaplamıştı. Argo ve Şeytan'ın gözü dönmüş bütün Zombileri merhametsiz bir şekilde lav silahları ile yakıyorlardı. Argo ve Şeytan Lav silahları ile zombileri yakarken biz ise zombilerin beyinlerine ateş ediyorduk. Beyinleri kolayca dağılıyordu. Büyük küçük genç yaşlı demeden zombiye dönüşen herkesi acımasızca beyinlerini parçalayarak öldürüyorduk. Fakat bu hiçbirimizin umurunda değildi. Onlara insan gözü ile bakmıyorduk. Onlar bizim gözümüzde ruhları gitmiş sadece bedenleri kalmış hareket eden ama düşünemeyen et yığını bedenlerdi. Bedenleri parçalıyorduk sadece. Ellerinde silahları olan biz zombileri beyinlerinden vurarak yere düşürmemize rağmen diğer zombiler üzerimize doğru gelmeye devam ediyorlardı. Zombilerin beyin parçalanma sesleri gelmiyordu. Fakat silahımdan çıkan kurşun sesini duyduğum an hedef aldığım zombi yere düşüyordu bir daha kalkmamak üzere.
Ateş etmeye devam ediyorduk. Silah sesleri sağır edecek kadar fazlaydı. Mermi kovanlarından göl yapmıştık İngiltere'de.
Argo telsiz ile hepimize arabalara geçmemizi söyledi tekrardan. Ellerimizdeki silahları omuzumuza asarak hızlı bir şekilde arabalara bindik.
Argo'nun aklından ne geçiyordu hiç birimiz bilmiyorduk. Argo yap diyor yapıyorduk. Fakat Argo'nun bu üstün organize planlama yeteneği bizi canlı tutuyordu. Zombilerin saldırısında başka bir düzeni alsak ölebilirdik. Arabaya bindiğimde bunu anlamıştım. Ani bir fikir ile bu kadar iyi bir organizasyon yapabilmek Allah vergisi bir yetenekti. Bu çalışarak yapılacak bir şey değildi. Arabalar ile zombilerin üzerlerinden geçerek ilerliyorduk..

İngiltere sokaklarında zombiler ile savaşmaya devam ediyorduk.. Zombiler kovalıyor biz kaçıyorduk..


Bir kaç saat kadar ilerledikten sonra.. Köprüye iyice yaklaşmıştık.. Gördüğüm kadarı ile İngiltere'yi Fransa'ya bağlayan köprü havaya uçmuştu. Argo '' Lanet olasıca korkak Fransızlar '' diye bağırdı. Çok Sinirlenmişti. Şeytan hırsını alamayıp arabanın çatısından çıkarak Roket atarları Fransa kıyılarına doğru atmaya başlamıştı. Roket kıyaya varmadan suya düşüyordu. Argo arabadan inerek silahı ile ateş etmeye başladı Fransa kıyılarına ama isabet etmiyordu. Argo hırsını alamamıştı. Argo bağırıyordu. 

Argo '' Lanet olasıca Korkaklar ''

Argo '' Orospu Çocukları ''

Argo '' Ananızı sikeceğim oraya gelip ''

Argo '' Cehennem '' dediğiniz yerden gelip sülalenizi sikeceğim orospunun doğurduğu piçler.

Argo bir türlü sakinleşmiyordu. Argo Şeytan ile göz göze geldiler.

Argo '' Adrenalin'e mors alfabesi ile şunu söyle : '' Çıkış yok '' Büyük Britanya ''

Şeytan '' Emredersin Patron ''

Argo '' Herkes arabalara herkes gidiyoruz ''

Şeytan '' Hadi hadi hadi ''

Argo '' Çabuk olun. ''

Argo '' Liman'a doğru hareketlenmeliyiz '' Çabuk olun '' diye bağırdı.

Argo'nun bu lafından sonra labirentte peyniri arayan fare gibiydik. Argo'nun emri ile arabaları Liman'a doğru yönlendirmiştik. Fransızlar kendi tedbirlerini erken almışlardı. Bu hepimizi hayal kırıklığına uğratmıştı. Tekrardan şehir merkezine doğru inmek zorundaydık. Orada zombiler den başka hiç bir şey yoktu. Ama İngiltere'den kurtulmamızın tek yolu deniz yolu idi. 150 Adam'ı alabilecek bir askeri uçak yoktu. Bizi taşısa bile yanımızdaki arabaları ve silahları alamayacaktı.

Günler geceler böyle geçti. Arabalarımızın üstü tozdan kirden gözükmüyordu. Yemek stokumuz bitmişti.. Ama asıl önemli olan cephanemizin bitmek üzere olmasıydı.. Argo hepimizi yaşatmaya çalışıyordu. İnsanlara karşı bu kadar acımasız olan biri bizlere karşıda bir baba gibi merhametli ve korumacıydı. Yollarda perişan olmuştuk. Benzin dolu kamyonumuz bile artık bitmek üzereydi. Direncimiz bitmek üzereydi.. Ara sokaklardan geçiyorduk. Yolumuzu uzattıkça uzatıyorduk. Argo en sapa yerdeki limana doğru götürüyordu bizi. Bulunduğumuz yerden beş yüz kilometre vardı bu limanın uzaklığı. Fakat ara sokaklardan kuytu dağ yollarından giderek yolu belkide beş bin kilometre yapmıştık.Ana yollar zombilerle kaplıydı çünkü. Aralarından geçmek intihar olabilirdi. Argo her şeyi düşünmüştü.


Argo nun söylediği gibi '' Çıkış Yok '' galiba doğruydu. Çıkış yoktu.


Gündüz hiç bir tehlike yoktu. Gündüzleri zombileri görebiliyorduk. Ama geceleri aniden yaklaşıp saldırıyorlardı bize. Fakat hiç kayıp vermedik. Geceleri tehlikeli olduğu için asla yolculuk yapmıyorduk. Günler sonra geceyi geçirmek için bir yer bulmuştuk.. Askeri kamptı burası.. İngiliz askerlerinin çoğunlukta olduğu bir kampa gelmiştik. Arabalarımızdaki amblemleri görünce durdurmadan bizi içeriye davet ettiler. Koca kazanlarda yemekler pişmişti. Halk sıraya girmiş ve bir kap sıcak yemek almak için bekliyorlardı. Korktukları her hallerinden belliydi. Bize gösterilen yere geçtik. Argo buradan hoşlanmamıştı ama dışarıda bir gece daha dayanamazdık. Argo mecbur kalmıştı.

Argo hepimizi topladı. Hepimiz bağdaş kurup oturduk. Argo ise tam ortada idi. Argo'nun etrafına daire biçiminde oturmuştuk. Net bir ses ile şunları söyledi

Argo : Buradan hoşlanmadım. Toplama kampı gibi. Hepiniz gözlerinizi açık tutacaksınız. Gerekirse sabah'a kadar hiç biriniz uyumayacaksınız. Bu sünnetsiz cenabet ibneler buraya kesinlikle ısırılmış birilerini getirmişlerdir. Kabus yanına adamlarını al bir kaç yere çaktırmadan bombalarını bırak. İş yapabilir. Keskin nişancılar yerlerine. Şeytan nöbetçileri belirle. on beş adam'dan aşağı olmasın ve saatte bir değişik olacak şekilde hazırla. Hepiniz dikkatli olun beyler. İyi geceler.

Argo uyumaya giderken Kabus ise adamları ile birlikte keşfe çıkmışlardı. Şeytan önce keskin nişancıları yerlerine yerleştirdi. Sonra ise nöbetçileri belirledi ve yattı. Hepimiz uyumuştuk. Argo'nun tedirgin olacağı bir şey olmamıştı. Fakat Argo genede temkinliydi.

Argo'nun Çadırı

Argo '' Sen bizi Sebastian ve Mirza'lı Alfa Star mı sandın ? ''

'' Sen Sebastian ile Mirza'ya neden bu kadar takıntılısın ''

Argo '' Hemen bize bir gemi gönderiyorsun ''

'' Argo işler böyle yürümüyor ''

Argo '' Nasıl yürüyor peki sana emrediyorum bana gemi yolla ''

'' Argo yollayamam ''

Argo '' Lan sen kimin köpeğisin. Kimin malını kime göndermiyorsun ''

'' Argo emirleri biliyorsun ''

Argo '' Lan sen kimsin. Orospu çocuğu. ''

'' Argo ''

Argo '' Efendim özür dilerim ''

'' Argo kıvırma ne istiyorsun gene boka mı saplandın ''

Argo '' Sadece gemi istedim efendim. ''

'' Argo babanın malımı o gemi senin ?  ''

Argo '' Devletimin Milletimin malı ''

'' Argo Koordinatlarını söyle ''

Argo '' New Forest Limanı yakınlarındayım ''

'' Gemi sana doğru geliyor. ''

Argo '' Görevimde bir değişiklik oldumu ? ''

'' Olmadı Argo ''

Argo '' İyi geceler ''

'' Avrupa da neden olduğunu asla unutma Argo ''
 
Argo '' Hatırlattığınız için teşekkür ederim ''



Sabah'ın ilk ışıkları ile birlikte yağmur başladı.. Yağmur ısırılmış bir insanın zombiye dönüşmesi gibi sağanak yağmura  dönüştü. Büyük Biritanya'da normaldi bu.  Alışmıştık artık Yağmura. Yağmur şiddetini iyice artırmıştı. Göz gözü görmüyordu. Bu havada dışarı çıkmamız neredeyse intihardı. Fırtına vardı Büyük Britanya'da.

Argo Ankara ile görüştükten sonra bir gün daha kalmaya karar verdi.. Argo çadır'ında yatarken diğer askerler dönüşümlü nöbet tutmaya devam ediyorlardı.

Ertesi Gün..

Güneş sonunda kendini göstermişti. Argo çadır'ından çıkmadan Şeytan bütün hazırlıkları tamamlamıştı. Şeytan İngilizlerden mermi almayı ihmal etmemişti. Tim gitmeye hazır haldeydi. Argo sağ elini yukarı doğru kaldırdı ve işaret parmağını kaldırarak dairesel şekilde cevirdi.. Şeytan '' Argo 'nun bu hareketi ile birlikte '' bağırmaya başladı '' Herkes arabalara gidiyoruz ''

Arabalarımıza binerek oradan çıkarken insanların içeride dönüştüklerini gördük. Argo oralı bile olmadı.. Hatta biraz ilerledikten sonra arabaları durdurdu ve içerideki kaos'u dürbünle seyretmeye başladı. Bende arabanın cam'ını açmış dürbünle olanı biteni seyrediyordum..

Askeri kampın içinde tam bir kaos yaşanıyordu. Zombiler her yerdeydi. Zombiler öncelikle insanların boğazlarına saldırıyorlardı.Doymak bilmeyen bir his ile başka insanlara saldırmaya devam ediyorlardı. Zombiler sanki çoğalmaya çalışıyorlardı. Karınlarını doyurmak yerine insanları ısırmaya devam ediyorlardı. Argo telsizden '' İzliyormusunuz bu sünnetsiz piçler yarım saat bile dayanamazlar '' diye alaycı bir ses tonu ile hepimize birden seslendi. Şeytan  Argo'ya cevap verdi telsiz ile '' Nasıl dayansınlar ki bizim olmadığımız yerde '' diyerek güldü.. Argo sanki bir maç spikeri gibi '' woww askerlerde zombiye dönüşmeye başladı ve arkadaşlarını ısırıyorlar '' diye olayları anlatıyordu. Argo'nun keyfi yerindeydi.

Zombiler saldırdıklarının boğazlarını ısırıyorlar sonra ise başka kaçan insanlara saldırıyorlardı. Zombiler insanları yemiyordu. Zombiler boyunlarını ısırdıkları insanları öldürdükten sonra kaçan insanların peşlerine düşüyorlardı.. Argo izlerken zevk alıyordu.. Sıkılmıştı artık Argo kaçan insan kalmamıştı. Argo '' Hadi gidelim '' diyerek arabaya bindi ve oradan ayrıldık..  Argo '' Artık büyük britanya için yapılacakta söylenecekte pek bir şey kalmadı '' diye ekledi. Büyük britanyanın zombiler tarafından işgal edilmesi Argo yu tanımasam derdim ki bu Argo'nun bu kaos hoşuna gitmişti.

New Forest Limanı tabelalarını görmüştüm. Argo'nun planının gemi ile kaçmak olduğunu anlamıştım '' Çıkış Yok '' dediği yerden. Limana yakın bir yerde duran gemi kornasına bastı. Argo ise gemicilerin kullandığı işaret fişeklerini birbiri ardına patlatması için emrini vermişti. Bunu gören sadece gemi kaptanı ve tayfalar değildi.. Gemi yavaşça hareket ederek limana doğru gelmeye başlamıştı. Biz ise bekliyorduk. Belki hayatımın en zor bekleyişiydi bu.
Gemi bize doğru yaklaşırken karşı taraftan ise zombilerin geldiğini gördük.

Argo silahı ile Zombilere karşılık vermeye çoktan başlamıştı. Bu gelen zombiler kampta dönüşen insanlardı. Limana gemi çoktan yanaşmış ve kapakları açılmıştı. Şeytan kulaklığı ile '' Arabaları şoförler gemiye soksunlar '' Adrenalin timleri dışarıya '' diye emrini verdi. Şoförler dışında herkes Zombileri püskürtmeye çalışıyordu. Fakat zombiler çok kalabalıktılar. Etraftan da fişekleri ve geminin korna seslerini duymuş olmalıydılar. Argo '' Bir gemiden daha hızlı bu orospu çocukları '' diyerek elindeki ful otomatik taramalı tüfek ile zombileri tarıyordu.  Adrenalin timleri de bizlere yardım ediyorlardı. Adrenalin timleri ilk kez Zombiler ile sıcak temasa giriyorlardı. Sayıca fazla olan zombiler bu üstünlükleri ile birlikte en öndeki Adrenalin askerlerini ısırmaya çoktan başlamışlardı.

Argo '' Geri çekiliyoruz ''

Şeytan '' Herkes gemilere ''

Zombiler üzerimize doğru gelirken yavaş yavaş geri çekilmeye başlamıştık. Kalabalık bir şekilde geri çekiliyorduk. Zaten dar olan iskelede zor ve güç bir şekilde geri çekiliyorduk.  Isırılan bir asker acıdan dolayı elindeki silah ile hepimize ateş etmeye başladı.Adrenalin askerleri de Alfa-Star askerleride yaralanmıştı o silahtan çıkan mermilerle. O ateş ederken başka bir Adrenalin askeri ise el bombasının pimini tam çekmişken vuruldu ve el bombasını yere düşürdü. El bombasını gören Şeytan '' El bombası '' diye bağırdı. Hepimiz oradan kaçmaya çalışıyorken el bombası patladı. Argo da yere atlamıştı. O kargaşada Argo zombilerin tam ortasında kaldı. Zombilerde bizimle aynı sürede patlamanın etkisi ile yere düşmüş ve yerden kalkmaya başlamışlardı. Zombilerin kollarının bacaklarının, parmaklarının kopması, yüzlerinin yanması umurlarında değildi.  Limandaki iskeleye ışık veren direk tam Argo'nun üzerine düştü. Argo tekrardan kendini yerde buldu. El bombasının patlaması ile yüzü yanan askerler, eli ayağı kopan askerler etrafa saçılmış ve bağırıyorlardı. Denize el bombasının korkusundan atlayan askerler bile vardı. Tam bir kaostu. Şeytan '' Argo düştü '' diye bağırdı. Argo'nun kasapları birden zombilere saldırmaya başladılar. Bellerinde taşıdıkları komando bıçakları ile zombilere saldırıyorlardı. Zombilerden teki yerde baygın olarak yatan Argo'nun kolunu tuttu. Ağzını açtı çirkin dişleri ile Argo'nun kolunu ısırırken Kali koşarak geldi ve Zombiye bir tekme attı. Başka bir zombi Kali'ye arkadan saldırdı. Kali onun boynunu tuttuğu gibi eğildi ve üzerinden kaldırarak yere doğru fırlattı. Başka bir zombi Kali'nin koluna dişini geçirdi. Kali zombiye sağ yumruğu ile yumrukluyordu. Fakat zombi Kali'nin kolunu bırakmıyordu. Kali'nin kolları narindi. Et yoktu. Kali kaslı biri değildi. Manken gibi bir fiziğe sahipti. O yüzden Zombi Kali'nin kolunu parçalayamıyordu. Sadece dişlerini geçirmiş ve Kali'nin kemiğini koparmaya çalışıyordu. Kali sonunda belinden çıkardığı komando bıçağını Zombi'nin kafasına sapladı. Zombi Kali'nin kolunu bırakmıştı. Kali ısırılması umurunda değildi. Kolundan kanlar akmasına rağmen hemen Argo'nun nabzına baktı. '' Argo yaşıyor '' diye bağırdı. Kız sesi ile telsiz kullanmadan geminin kaptanına bile sesini duyurmuştu. Kabus bir kaç tane yaralı adrenalin askerini tuttuğu gibi zombilere doğru fırlattı. Zombiler onları yemeğe koyulmuşlardı.  Şeytan Leş ve Oksijen ise Argo'nun üzerine düşen direği kaldırdılar. Yazı ve Tura ise Argo'yu kaldırdıkları gibi gemiye doğru götürmek istiyorlardı. Zombiler toparlanmıştı. Ayağa kalkarak tam ortada olan Argo ve Kasaplarını yemek için hamlelere başlamışlardı. Şeytan iki elindeki iki bıçak ile zombilerin kafalarını gövdelerinden ayırıyordu. Leş Oksijen Kali de ondan alta kalır yanları yoktu. Zombilerin boyunlarını kuş gibi kırıyorlardı.  Argo'nun Ölüm kasapları saat gibiydiler. Zombilerden daha tehlikeli ve daha acımasızlardı. Zombilerin boyunlarını kırıyorlar. Tutup denize doğru fırlatıyorlar. Zombilerin kafalarını gövdelerinden ayırıyorlardı. Silahlar ile püskürtemedikleri Zombileri Argo'nun canı tehlikeye girdiği andan itibaren göğüs göğse savaşa dönmüştü. Garez Panço Kabus Rüya ise arka taraftaki zombilere karşı koyuyordu. Ön taraftaki Leş Oksijen Kali Şeytan ise gemiye doğru ulaşabilmek için var güçleri ile çarpışıyorlardı.
Şeyan  '' Kamikaze '' diye bağırdı. Bunun anlamını çok iyi biliyorduk. Dona kalmıştık. Limana gemi ilk yaklaştığı zaman 200 kişilik Adrenalin timinden etrafımızda sadece yirmi kişi kalmıştı. Şeyan'ın bir numaralı adamı olan Pan ve etrafındakiler Adrenalin Timlerini bıçaklamaya başladılar. Sonrada zombilerin önüne doğru attılar. Zombiler taze et ve kan kokusunu alır almaz dikkatlerini Pan ve etrafındaki askerlerin aldığı '' Kamikaze '' emri ile doğradığı yaralı Adrenalin Askerlerine yönelmişti. Argo ve Kasapları kargaşanın biraz daha farklı bir yöne gelmesi ile birlikte Zombilerin arasından kurtularak gemiye varmışlardı. Gemi kapılarını kapatarak ingiltere limanından ayrılıyordu..

Isırılan Alfa-Star askerleri aşılarını oluyorlardı. Fransa kıyılarına doğru yola koyulmuştuk. Argo kendine gelmişti sonunda. Argo'nun başında Şeytan bekliyor. Argo'nun kasapları ise odanın hemen önündeydiler.

Argo '' Ne oldu ''

Şeytan '' Patron kafana doğru bir direk geldi ve bayıldın '' bizde seni aldık gemiye getirdik.

Argo '' Adamlarıma ne oldu iyiler mi ? ''

Şeytan '' Yirmi üç kişi kayıp onun dışında diğerleri iyi durumda ''

Argo '' Kasaplarım peki ''

Şeytan '' Onlarda kayıp yok '' Sen dinlenmene bak Patron ''




Bir saat sonra ;

Beyefendi '' Argo senin için bir görevim var '' Senden başka hiç kimse yapamaz. ''
 
Argo yatağının tam karşısındaki televizyon ekranın da Beyefendiyi gördüğü an ayağa kalmak istedi. Fakat belindeki ağrı ona izin vermiyordu.

Beyefendi '' Rahat ol ''

Argo '' Emredin Komutanım ''

Beyefendi '' Sana bir paket verilecek , o paketi alıp adrese teslim edeceksin ''

Argo '' Emredersiniz Komutanım ''

Beyefendi '' Helikopter kullanmayı bilen senden başka kim var ''

Argo '' Şeytan Leş Kabus Kali Oksijen Pan Garez Panço Rüya Medusa Yazı ve Tura  var ''

Beyefendi '' Tamam '' Gemiyle hızlı bir şekilde gelemezsin. Ekibin Fransa kıyılarında konuşlansın. Sen yanına alacağın yedi pilotla birlikte nakliye yapacaksın. Hücumbotun hazır.

Argo '' Merakımı bağışlayın komutanım ama . Paket nereye gidecek ''

Beyefendi '' Ölüm Adasına ''

Argo '' Ama oranın tamamen kaybedildiğini zannediyordum ''

Beyefendi '' Orası kaybedilmedi. Geçici olarak çekildik. ''

Argo '' Efendim isterseniz ben ve ekibim orayı temizleyebiliriz ''

Beyefendi '' Buna şüphem yok ama sen bana avrupa da lazımsın Argo ''

Argo '' Peki bu kargoda kimler olacak ''

Beyefendi '' Alfa Star ''













Not : Şeytan'ın küçükken anlattığı hikaye Melih Cevdet ANDAY 'ın İçeridekiler Tirad'ından alıntıdır. Melih Cevdet ANDAY'ı Saygıyla Anıyoruz.  

2 yorum: