uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

23 Şubat 2014 Pazar

12. Özel Bölüm Halk Düşmanları

Zombilerin Dünyası 3. Yıla Özel Bölüm '' Halk Düşmanları ''

14 Ekim 2008

David Nicolas '' Beyefendi ''

‘’ Timothy Mcveigh ve ‘’ Usame Bin Ladin’i hatırlıyor musun ? ‘’

Beyefendi ‘’ Evet hatırlıyorum ‘’

David Nicolas ‘’ Üçüncü kez saldırmamızın zamanı geldi ‘’

'' Amerika bizi yok etmek için harekete geçti. ‘’

‘’ Siyah başkanı koltuğa biz getirdik fakat bizi unuttu ve artık bizi yok etmek istiyor ‘’

‘’ Bende bu siyah başkandan ve bazı insanlardan hoşlanmıyorum.. ''

'' Artık zamanı geldi. ''

'' Virüsü yaymalıyız ‘’

Beyefendi '' Planınız nedir ''

David Nicolas '' Amerikanın varoşlarına virüsü ulaştır ''

'' Aynı zamanda bir kaç suikast yap ''

'' Suikast için Askerlerini Türklerden seç ''

'' Başarısız olursak hedef Türkiye'nin olsun ''

Beyefendi '' Elimde buna uygun iki adam var ''

David Nicolas '' En kısa zamanda hazırlığını yap ''

Beyefendi '' Görüşmek üzere ''

Beyefendi bilgisayarını kapattı. Bilgisayarını kapattığı gibi kırmızı butona bastı.. Kapı çalındı ve Seyfo içeri

girdi.

Beyefendi '' Seyfo Mirza ve Sebastian'ı çabuk buraya getirin ''

Seyfo '' Emredersiniz ''

Beyefendi '' Ney Seyfo söyle ''

Seyfo '' Mirza'nın Ölüm Adasından Sonra durumu pek iyi değil ''

'' Siz gerçek değilsiniz diye bağırıyormuş etrafta ''

Beyefendi '' Daha iyi.. Akıllı Mirza'yı kim ne etsin ''

1 Saat Sonra

Beyefendi '' Beyler sizi tatile Amerikaya gönderiyorum ''

Mirza '' Bende tatile nereye gitsem diye düşünüyordum ''

'' İyi oldu bu ''

Sebastian '' Görev nedir efendim ''

Beyefendi '' Göreviniz süikast ''

'' Türkiye'nin üzerine son zamanlarda fazla gelmeye başladı bu amerika ''

'' Sizden şu isimleri öldürmenizi istiyorum ''

'' Son olarak sokaklarda polis itfaiye ambulans cankurtaran sivil savunma askeri birlik hiç bir şey görmek istemiyorum ''

'' Onbeş yaşındaki bir çocuk dahi merkez bankasını rahatça soyabilsin.. ''

'' Amerikanın gardını tamamen düşürün ''

Sebastian '' Ne kadar zaman sonra gidiyoruz ''

Beyefendi '' Hemen ''

'' Uçakta bilgilerinizi alacaksınız ''

'' Yakalanırsanız ''

Mirza '' Her zaman olduğu gibi bizi tanımıyorsunuz ''


Uçakta...

Televizyonda PSY Gangnam Style klibi oynuyordu. Sebastian Mirza’ya döndü:”Annemiz babamız hayatta olsaydı bundan daha iyi yerlere gelirdik. Mirza:” Nereye gelirdik? Çok merak ettim.” Diye cevap verdi.

Sebastian:”Adama baksana saçma bir dans ile Madonna’sından Béyonce’sine kendine hayran bıraktı.”

Mirza: “ Hapishanede beni eğiten Vietnamlı mı Çinli mi Japon mu Koreli mi hepsi birbirine benzeyen
insanlara sahip ülkelerden birinden gelmiş bir rahip vardı. Dünyada gördüğüm en düzgün insandı.Bu
rahibin o hapse nasıl düştüğünü düşünmekten asla uykularım kaçmazdı.Şüphe etmiyor da değildim
Uzak Doğulu dan.Büyük ihtimalle Beyefendi’nin bir oyunuydu bu..Ama rahip iyi hocaydı.O söylemişti. Tam hatırlamıyorum.Ama bu iblis PSY’nin Çindeki çocukların tanrıya kurban edildiği törenlerde halkın yaptığı şeytan dansının aynısını yaptığını söylerdi.

Sebastian: “ Konumuzun bunla ne alakası var?”

“Anne babamız başımızda olsaydı O’ndan daha iyi konumda olurduk.

Mirza: “Kesin birinin kucağında olurduk.Hem annemiz babamız başımızda olsa şu olurdu:Okula git Sebo. Ders çalış Sebo. Bana karşılık verme  Sebo. Üniversite sınavını kazan Sebo. Üniversiteye git Sebo.Askere ne zaman gidicen Sebo? Askerden gel Sebo. Kız bul Sebo. Çocuk yap artık Sebo. Öl artık Sebo. Hayatın böyle sürüp giderdi. Ama hiç yoksa mutlu bir ailen , mutlu bir yuvan olurdu. Hem sana imkan sağlansaydı, PSY de kim, genç kız avcısı Justin Bieber olurdun...Justin Sebo.. Justin Sebo pek uymadı.. 90’larda yayınlanan erotik film Justin e döndü. Dönek Sebo... –Justin in biberleri varsa Sebastian’ın Allah’ı var – isimli çıkış parçanla listeleri kasıp kavururdun..”

Sebastian: “He kanka he. Neredeyse geldik kanka..”

New Mexico sınırı...

Tommy Gun arkasında yüze yakın adamla Mirza ve Sebastian’ı bekliyordu.Mirza ve Sebastian uçaktan indiler.Tommy Gun a doğru yürürlerken Tommy Gun da arkasında göz kamaştırıcı güzellikte Leopar ve Kurt la birlikte onlara doğru yürüyordu. Aralarında iki metre kalana kadar yürüdüler.

“Selamın aleyküm “ dedi Mirza..Tommy Gun ise “Aleyküm selam Kral Mirza” diye karşılık verdi. Tommy Gun Sebastian a ise kafa selamı ile selam verdi. Sebastian “ Kapalı alanda değiliz. Adam gibi selam ver!” dedi. Tommy Gun: “Alfa Star eskisine ne zamandan beri selam veriliyor?” diye cevap verdi. Sebastian : “ Ülkesini satan bir orospu çocuğu anasını da satar.Senin gibi orospu çocuklarının yeri benim karşım değildir. Sen git çavuşun gelsin.” Tommy Gun bu sözlere çok sinirlenmişti.Arkasındaki askerlere doğru baktı.Askerlerinin önünde küçük düşmüştü. “Arada Beyefendi olmasa kim orospu kim çocuğu gösterirdim sana Sebo” diye bağırdı.Mirza bunun üzerine kafasının arkasıyla Tommy Gun a bir kafa vurdu.Tommy Gun birden yere düştü. Leopar ve Kurt silahlarına davranacakken Sebastian gözlüklerini çıkarttı. “Hiç tavsiye etmem bayanlar.. Ölmek için güzel bir gün değil.” Dedi. Tommy Gun ın arkasındaki askerler birden Sebastian ve Mirza’ ya doğru koşarak etraflarını sardılar. Sebastian cebinden çıkardığı plastik patlayıcıyı göstererek, “Hepimize yetecek kadar getirmişim.” Diye güldü. Yerdeki Tommy Gun ağzındaki kan ve kırılan dişleri tükürdü. Askerlerine “Durun!” diye emir verdi

Mirza: “Bunu bilmelisin ki Gun Sebastian a benden başka kimse Sebo diye hitap edemez.”

Sebastian: “Anlaşmamız belli. Kral Mirza ve ben Amerika’nın gardını düşürürken sen ve küçük orospuların da iyi bir dişçi bul ve dişlerini yaptırt. Saygısızlığını bir daha ki karşılaşmamıza kadar burada ki bütün itlerinle birlikte affediyorum. Orospu Argo’ya da selamlar.Söyle O’na Fino köpeğini karşıma dikeceğine kendi gelsin bir daha ki sefere... Gerçek erkeği ona gösterelim..”

Sebastian Leopar ve Kurt’a dönerek gerçek bir askerle takılmak istiyorsanız kapım size her zaman açık.” Cebinden kartvizitini çıkarıp kızlara uzattı.Leopar çaresizce kartviziti aldı.Mirza ve Sebastian uçaklarına geri dönüyordu.Bu karşılaşma anlaşmadan çok gövde gösterisi halini almıştı. Bu gösteriyi Sebastian kazanmıştı.

Üç gün sonra Beyaz Saray

Başkan yardımcısı ofisin kapısını çaldı... Obama düğmeye basarak masasını kilitledi. “Gel” diye seslendi.başkan yardımcısı içeri girdi. “Sayın Başkan.Daha çalışacak mısınız? Saat çok geç oldu.Sağlığınızı da düşünmeliyiz.”

Obama: “ Bu vakitte dinlenmek bize yok.Biraz daha çalışacağım. Beni yalnız bırak.”

Başkan Yardımcısı “Peki efendim.” Dedi ve kapıyı kapattı.Tam o anda kurşun sesleri geldi dışarıdan.

Kimliği belirsiz kişiler Beyaz Sarayın kapısında duran iki kişiyi taramışlardı. Beyaz Saray kırmızı alarma geçmişti. Amerika Birleşik Devletleri Başkanını korumakla yükümlü tim bir anda helikopterle Beyaz Saray’ın bahçesine indi.Başkan Yardımcısı ve Obama güvenlikleri sağlanana kadar ofiste gergin bir şekilde bekliyorlardı.Tim Beyaz Saray’ın bahçesinde yerini almıştı.Kar maskeli askerler Beyaz Saray’a giriş yaptı. Başkan’ı oradan çıkarmakla görevlendirilmişlerdi.Beyaz Saray’ın içine temkinli adımlarla ilerliyorlardı. Güvenlik nedeniyle Beyaz Saray’ın bütün elektriği kesilmişti. Askerler temkinli bir şekilde tek sıra halinde aralarında beşer metrelik mesafe ile birlikte Obama’ya doğru ilerliyorlardı.Arkadan gelen iki asker öndeki askerleri teker teker boyunlarını kırarak sessiz bir şekilde öldürüyorlardı.Geriye ikisinden başka hiç bir asker kalmamıştı.Beyaz Saray’daki başkanlık ofisine kadar ilerlediler.Kapının önüne bir mermi koyarak oradan uzaklaştılar.Helikoptere binerek amaçlarına ulaşmanın zaferiyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nı bu şekilde tehdit etmeye cüret edebilecek dünyada sadece iki kişinin olduğunu bilmeleri egolarını tatmin ediyordu..İstediklerini başarmışlardı.. Obama ve Amerika Birleşik Devletleri Karizması çizilmişti. Ama bunu dünya bilmesin diyerek gizli tutmayı tercih ettiler.

Bir hafta sonra

Her zamanki gibi şık giyinmişti.. Gri takım elbisesi ve kırmızı kravatı kol düğmeleri ve altın saati göz
kamaştırıyordu.. Osmanlı imparatoru II. Abdülhamit Han'ın yaptırmış olduğu duvar saatine bakıyordu.. O saati alabilmek için çok para vermişti. Bazen o saatin karşısında saatlerce durur.. Saatin altın ve mücevherler ile kaplı Akrep ve Yelkovanının hareket etmesini seyrederdi. En önemli kararlarını bu saate bakarken almıştı.. Evinin etrafı adamları ile çevriliydi. Güvenliğini en üst düzeyde tutuyordu.. Harcamalarının en fazlası güvenliğine gidiyordu.. Vietnam'a Irak İran Afganistan'a gitmiş askerlere avuçla paralar ödüyordu.. En korktuğu şey öldürülmekti. Avuçla para ödüyordu güvenliğine.. Dolaptan çıkardığı viskinin kapağını açtı.. Bardağına doldurdu.. Kırmızı büyük koltuğuna oturdu.. Sehpada duran purosunu aldı. Altın puro makası ile puronun ucunu kesti. Cebinden çıkardığı paha biçilemez çakmağı ile purosunu yaktı.. Saate bakıyordu.. Saatin Saniyesinin bir sağa bir sola gitmesi onu dinlendiriyordu adeta.. Kapı çaldı ve güvenliğinden sorumlu eski vietnam gazisi Albay içeri girdi..

Albay '' Efendim hazırız ''

'' Tüm güvenlik önlemleri alındı ''

'' Siz ne zaman isterseniz çıkabiliriz ''

Richard '' Gidelim o zaman ''

Yedi araçlık bir konvoy Richard'a eşlik ediyordu.. Elliye yakın adamı ise kilisede önceden mevkilenmişti. Bir kilisenin açılışı için yola düşmüştü. Pek dindar bir adam sayılmazdı Richard. Pazar günleri kiliseye mecburen giderdi.. Amerikan halkına iyi bir aile babası ve iyi bir hristiyan süsü vermesi gerekiyordu. Rol yapardı.. Hedefini yüksek tutmuştu. İlerde bir gün Amerika Başkanı olmayı hayal ediyordu. Parlamentoda saygın biriydi. Richard o gün Altı bin dört yüz nüfuslu Eustis kasabasının yanan kilisenin yerine yenisini kendi cebindeki kanlı parayla yaptırmıştı.. Amerikan halkı bu yüzden ona minnet duyuyordu.. Aslında Amerikan halkının illegal yollar ile ceplerinden aldığı paraların ufak bir bölümünü Amerika için harcıyor ve kamuoyunda takdir ile karşılanıyordu.
Richard kilisenin önüne geldiğinde bütün kamera ve muhabirler bir anda etrafını çevirmişti bile.
Richard'ın korumaları habercilere engel oluyorlardı.. Richard '' Lütfen beyler ve bayanlar.. Bu bir hayır işi ve haber yapmanızı istemiyorum '' dedikten sonra kürsüye doğru yürümeye başladı.. Richard'ın bu lafları tamamen göz boyamaydı.. Richard'ın adamları çağırmıştı habercileri..
Eustis kasabasının başkanı gurur ile Sayın Bay Richard'ı kürsüye davet etti. Halk onu alkışlıyordu.
Richard kürsüye çıktı ve konuşmaya başladı..

'' Bayanlar ve Baylar ''

'' Yanan kilisemizin yerine, daha büyüğünü ve daha güzelini inşa ettik ''

'' Buna katkısı olan herkese teşekkür ediyorum ''

'' Bütün dünya gördü ki ; Yanan bir kilisemizin yerine daha iyisini yapabiliyoruz ''

'' Her zamanda yapacağız ''

'' Ben Amerikalıyım ''

'' Amerikan vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum ''

Nerden geldiği belli olmayan bir kurşun sesi duyuldu.. Richard bir anda yere düştü.. Evlerin çatılarına yerleştirilmiş keskin nişancılar kurşunun nereden geldiğini anlamaya çalışıyorlardı.. Muhabirler yerde yatan Richard'ın son fotoğrafını çekebilmek için birbirleri ile yarışıyorlardı.. Richard'ın adamı Albay şah damarının atıp atmadığını kontrol etti. Sonra ise yanındakilere bakıp '' Ölmüş '' diyebildi.. Albay çatılardaki keskin nişancıları saymaya başladı.. Bir tanesi eksikti.. Adamları ile birlikte oraya doğru koşmaya başladı.. Binaya hızlı bir şekilde girerek çatıya doğru çıkmaya başladı.. Albay'ın bütün adamlarıda peşinden geliyordu.. Keskin nişancının yüz üstü yatıyor halde buldu.. Eliyle ters çevirdi.. Çelik tel ile boğulmuştu.. Keskin nişancının yüzünü döndürünce yerde duran mekanizmanın sesini duydu.. Bombalı mekanizma 1 saniyeyi gösteriyordu.. Herkes dışarı çıksın dediği anda bina havaya uçtu.. Binanın parçaları etrafa yayılıyordu..

Mirza ve Sebastian kanalizasyon da ilerlerken patlama sesi duydular..

Sebastian '' Büyük bir iş yaptık ''

Mirza '' Amerikanın bir kasabasında kilise açılıyor diye yaptığımız fedakarlığı bilse bu Amerika halkı seni kesin başkan koltuğuna oturturlar ''

'' Ama dikkat et Siyah Adam Obama olmasın o an koltukta ''

'' Kucak dansı yaptırırlar adama ''

'' Kucağa oturan Sebo ''

Sebastian '' Pislik Serseri ''

Mirza ve Sebastian ilk eylemini gerçekleştirdikten hemen sonra Las Vegas’a hareket ettiler. Hedeflerindeki isimler belliydi. Silah Kaçakçısı Rus Baron. Uyuşturucu Kaçakçısı Çin Baronu. Bunları ülkeye sokan Amerikan Baronu. Üçünün toplantısı Las Vegas’ın en önemli otellerinden birinde gerçekleşecekti. En önemli anlaşmalara burada imzalanmıştı. Mirza ve Sebastian dışarıda bekliyorlardı.. Otelin yirmi üçüncü katında gerçekleşecek görüşme için her şey hazırdı. Kuş uçmuyordu otelin etrafında yoğun güvenlik önlemi vardı. Üç baronda otele giriş yaptılar arka arkaya. Saatler gece yarısı on ikiyi gösteriyordu.

Sebastian ‘’ Buraya girmek neredeyse imkansız ‘’

Mirza ‘’ İmkansız diye bir şey yok ‘’

Sebastian elinde tuttuğu tabancası ile fırsat kolluyordu. Mirza ise arabanın arkasından çıkardığı bazukayı eline aldı. Sebastian elindeki tabancaya baktı sonra ise Mirza'nın elindeki Bazukaya.. Tabancayı beline koydu. Başka bazuka var mı ? diye sordu. Mirza ise var dedi. Mirza ve Sebastian otelin yirmi üçüncü katındaki odaya bombaları fırlattılar. Bazuka’nın bombası gidiyordu.
Bazuka giderken Mirza diğer bombayı taktı ve onuda ateşledi. Normal bir şekilde bazukayı ateşliyor ve yerden bir bomba daha alıp onuda yirmi üçüncü kata ateşliyordu. Otelin yirmi üçüncü katını yerle bir etmişti Mirza.Rus baron, Çin baronu ve Amerikan baronunun parçalarını toplamaya çalışırken Amerikan polisi,Mirza ve Sebastian siyah klasik arabalarıyla çoktan Las Vegas’tan ayrılmışlardı.Sebastian cep telefonundan haberleri izliyordu.Olayı anlatan kadın spikerin duygu yüklü konuşmasını dinleyen Sebastian iyice keyiflenmişti. Yaptığı suikastlar ne kadar büyük ne kadar etkili ve ne kadar ölüm içeriyorsa o kadar keyifleniyordu.



İki Gün Sonra Washington

Karısı ve İki çocuğu ile birlikte sinemaya gitmeye hazırlanıyordu Bay Salamon. Çocuklarını kıramamıştı. O yüzden sinemayı kapatmak için yüklü miktarda para ödemişti. Sinemada kendilerinden başka hiç kimse yoktu. Çocukları güzelce eğlenmişti Bay Salamon’un. Başka yerdeki çocuklar kendi sattığı silahlarla ölürken kendi çocuklarının mutluluğu için sinema bile kapatıyordu Bay Salamon.Çocuklarının bütün isteklerini yerine getirmeye çalışıyordu. Aslında çok garipti. Bir çok çocuğun ölümüne neden olan, savaşlar başlatıp savaşlar bitiren büyük bir konseyin silah kaçakçılığı rolünü üstlenen Bay Salamon çocuklarıyla birlikte mutlu bir şekilde film izliyordu.Çocukları ile çok mutluydu.Sonunda film bitmişti.Büyük oğlu sağında küçük kızı ise solunda yürüyordu.İkisinin de elinden tutuyordu.Çıkışa doğru yöneldi.Güvenlik müdürü dışarıyı kontrol ettikten sonra “Çıkabilirsiniz Bay Salamon” dedi.Salamon ve çocukları sinemanın kapısından çıkıp arabalarına doğru yürüyorlardı.Güvenlik açısından gittikleri sinema ara sokaktaydı.Gri takım elbiseli fötr şapkalı, pardösülü Mirza, ara sokakların birinden çıkarak Thomson marka otomatik tüfekle Bay Salamon’un Karşısına çıktı. Arkadan yaklaşan Sebastian ise korumaların kafasına hızlı ve seri bir şekilde kafalarına birer kurşun sıkarak Bay Salamon’u yalnız bıraktı.Bay Salamon’un çocukları babalarının arkasına saklanmıştı. Karısı ise “Kim bunlar, ne oluyor?” diye panik içerisinde sorular soruyordu.Bay Salamon ise  hiç korkmuyordu.”Sizi kim gönderdi?” diye sordu. Mirza:“Yan masadan gönderdiler!” Bay Salamon:”O ne demek?” diye bağırdı. Mirza elindeki Thomson’un namlusunu dudaklarına getirdi ve “Suuus” dedi. Bay Salamon ‘’ Çocuklarımı ve Karımı bırak ‘’ Bana ne yapıyorsan yap. Sizden korkmuyorum ‘’ diye bağırdı. Sebastian ise birden Bay Salamon’un karısının beynini dağıttı. Mirza ‘’ Birincisi Bay Salamon bize asla emir vermeyin ‘’ ‘’ İkincisi Bay Salamon sizi ve ailenizi tamamen yok edeceğiz ‘’ Mirza Thomson’u Salamon’a ve çocuklarına doğrulttuğu gibi ateş etmeye başladı. Bay Salamon’un vücuduna bir çok mermi isabet etti. Bay Salamon yere düşmeden canını çoktan teslim etmişti. Mirza ve Sebastian çocukları orada bırakarak oradan uzaklaştılar. Bir kaç saat geçmeden Mirza ve Sebastian, Bay Salamon’un ofisini bastılar.
Ellerindeki thomsonlar ile ofisinde bulunan yirmi kişiyi kurşunlarla buluşturdular. Bay Salamon’un ölüm haberi duyulmadan O’nun hesabına çalışanların da sonu gelmişti.


Bir kaç gün sonra Amerika Kaliforniya’da bir otel odası..

Sebastian ‘’ Neden Kaliforniya’yı seçtik ? ‘’

Mirza ‘’ 150 sene evvel altın kaynakları keşfedildi burada. O zamanlar nüfusu on binin altındayken
günümüzde Amerika kıtası'nın en büyük ekonomi merkezi konumuna gelen Kaliforniya; Amerika Birleşik Devletleri'nin de en büyük ekonomik gücünü temsil eder.

Kaliforniya eğer bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük 6'ıncı ekonomisine sahip olurdu.) Bu ekonomiksel durum, resmi yerleşimi henüz 200 yaşına bile gelmemiş topraklarda ulaşılabilen mucizevi bir başarıdır.”

Sebastian ‘’ Sen bunları nereden biliyorsun ‘’

Mirza ‘’ Otelin resepsiyonunda kaliforniya hakkında bilgi kitapçığını alıp okusaydın sende bilirdin ‘’

‘’ Çok gezen bilmez Sebo çok okuyan bilir ‘’

‘’ Çok gezen bilir, çok yaşayan bilir lafı okuyamayan eziklerin uydurmuş olduğu bir saçmalıktır sadece ‘’

Sebastian ‘’ Vay arkadaş ‘’

'' Amerikaya geldiğimizden beri ayaklı kütüphane gibi oldun ''

'' Nasıl bir hava atıyorsun bana anlamıyorum ''

Mirza ‘’ Ee yeğenim kızları dürteceğine biraz beynini kullan ''

Sebastian '' En kısa zamanda .. ''

Ertesi gün Hollywood Film Stüdyosu Mirza ve Sebastian temizlikçi olarak Hollywood’da işe başlamışlardır. İki temizlik işçisini kaçıran bu ikili onların yerine işe girdiler. Yerleri temizliyorlardı. Mirza ve Sebastian rollerini iyi yapıyorlardı.. Birden limuzinden bir bayan indi. Yanında yirmiye yakın koruması vardı. Sebastian birden elindekileri bıraktı ve koşarak bir artistin yanına gitti.

Sebastian ‘’ Sizin çok büyük hayranınızım ‘’

‘’ Bana imzalı bir resminizi verebilir misiniz ? ‘’

Rihanna ‘’ Tabikide ‘’

Rihanna yanındakine baktı ve yanında duran takım elbiseli adam cebinden bir fotoğraf ve kalem çıkartarak Rihanna ya uzattı.

Rihanna ‘’ Ne yazmamı istersin ? ‘’

Mirza ‘’ En iyi pompacı diye yaz 3860 a gönder Rihanna..”

Sebastian ‘’ Arkadaşımın kusuruna bakmayın. Sebastian’a sevgilerimle diye yazarmısınız ‘’

Rihanna ‘’ Olur ‘’

Rihanna elindeki resmi imzaladı ve Mirza’ya doğru baktı. Mirza’ya ters ingilizce ile ‘’ Sen David Nicolas’ın yenilmez Mirza’sı değil misin ? ‘’ ‘’ o gün bende oradaydım. Polis katili ‘’ diye sordu.
Mirza anlamamıştı. ‘’ Anlamadım ‘’ diye cevap verdi. Rihanna ise düz ingilizce ile ‘’ Boş ver unut gitsin ‘’ dedi ve yanındaki korumalarına ‘’ Bugün çalışmak istemiyorum.. Bu hafta çalışmak hiç istemiyorum. Klip çekimini önümüzdeki aya erteleyin ‘’ dedi ve oradan hızlıca uzaklaştı. Sebastian ne olup bittiğini anlamamıştı. Rihanna uzaklaşırken Sebastian Mirza’nın yanına doğru geldi.

Sebastian ‘’ Bak kaçırdın karıyı ‘’

Mirza ‘’ Genelde beni görünce ya çığlık atarlar yada kaçarlar ‘’

‘’ Çığlık atarken de kaçarlar Sebastian ‘’

Sebastian ‘’ Ne diye atlıyorsun oradan en iyi pompacı diye ‘’

Mirza ‘’ Belki benzin istasyonundaki pompacı niye hemen kötüye alıyorsun ki ‘’

‘’ İçi fesat sebo ‘’

Sebastian ‘’ Neyse boşver. Böyle olması çok daha iyi oldu. Bunun gibi sexy bir kalçanın ölmeyecek olmasına sevindim. Hadi işimize bakalım. Kaliforniya’da daha çok işimiz var ‘’

Mirza ‘’ Kesinlikle ‘’

Steven ilk kez Hollywood’u gezmek için gelmişti. Kilometrelerce yolu hep görmek istediği Hollywood’u görmek için gelmişti. Öğretmeni birbirinizden ayrılmayın el ele tutuşun diyordu. Rehber ise onlara Hollywood hakkında bilgiler veriyordu. Steven yanındaki Thomas’a birgün burada bende çalışacağım diyordu. Hollywood hakkında her şeyi biliyordu Steven. O yüzden rehberi dinlemek yerine büyülü ortamı izliyordu.. Öğretmen “Şimdi de trene bineceğiz” diyordu.. “Herkesten yanındaki arkadaşı ile sıra olmasını istiyorum” O sırada Steven temizlik işçileri Mirza ve Sebastian’ı görmüştü. Onların yanına geldi. Onlarla konuşmak istiyordu.

Steven ‘’ Merhaba ‘’

Mirza ‘’ Merhaba ‘’

Steven ‘’ Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz ‘’

Mirza ‘’ Bugün başladık ‘’

Steven ‘’ Bu atmosferde çalışmak mükemmel olmalı ‘’

Mirza ‘’ Kaç yaşındasın ‘’

Steven ‘’ Dokuz yaşındayım ‘’

‘’ Tek bir hayalim var bugün burada çalışmak ‘’

Mirza ‘’ Sana tavsiyem buranın keyfini çıkart ‘’

‘’ Yemek istediğin bir şey varsa ye hiç çekinme. ‘’

‘’ Paranı son kuruşuna kadar harca ‘’

‘’ Ve hayallerinin peşinden git ‘’

Steven ‘’ Tavsiyeni dikkate alacağım ‘’

Öğretmen ‘’ Steven buraya gel ‘’

Steven ‘’ Gitmek zorundayım ‘’

Mirza ‘’ Hakkını helal et ‘’ ( Arapça söyledi )

Steven ‘’ Ne dedin anlamadım ‘’

Mirza ‘’ İyi şanslar ‘’

Steven ‘’ Teşekkürler ‘’

Steven Mirza ve Sebastian’ın yanından ayrılıyordu. Sebastian ve Mirza ise arkasından bakıyordu çocuğun.

Mirza ‘’ Cinayet işlememiz gereklimi ki ? ‘’

Sebastian ‘’ Devlet cinayet işlemez Mirza. İdam eder ‘’

Mirza ‘’ Nereden buluyorsun böyle süslü lafları ‘’

Sebastian ‘’ Aklıma geliyor ‘’

Mirza ‘’ Alfa-Star’dan sonra sen bir gün Türkiye’nin başınada geçersin ‘’

Sebastian ‘’ Kısmet. ‘’

‘’ Sen yanımda ol yeter ‘’

Mirza ‘’ Gene İbrahim Tatlıses’e bağladın olayı ‘’

‘’ Gariban sikici sebo ‘’

Sebastian ‘’ Kes sesini. ‘’

Steven ve arkadaşları trene bindiler.. Korku treniydi bu. Hollywood’u her ziyarete gelenin bindiği bir yerdi. Dinozorlar King Kong ve diğer canavarların olduğu çeşitli klasik filmlerin setlerinin önünden geçiliyordu. Rehber King Kong’u görüyoruz dediği anda King Kong çıktı ve öğrencilere saldırma hareketi yaptı. Bütün öğrenciler bağırıyordu korkudan. Şimdi ise 1940 ların efsane filmi halk düşmanları ile karşınızdayız. Amerikada’ki güç savaşını konu alan bu film. Steven hayranlıkla izliyordu halk düşmanlarını bir anda patlama sesi ile birlikte alevler trene doğru gelirken trende havaya uçmuştu. Bir kaç patlama sesi daha duyuldu. Hollywood yerle bir olurken polis arabaları ambulanslar Hollywood’a doğru gitmeye çoktan başlamışlardı. Mirza ve Sebastian ise oradan uzaklaşıyordu.. Hollywood yerle bir olmuştu çoktan..



Ertesi gün Kaliforniya Belediye Binası Önü

Kaliforniya Valisi Hollywood’a yapılan saldırı için halkın önünde basın açıklaması yapıyordu. Bu lanet saldırıyı kınıyoruz. Bu lanet terör saldırısının faillerini en kısa zamanda yakalayıp bu meydanda asacağız. Yetkililerin elinde önemli ip uçları var. Zor yürüyen yaşlı bir kadın bile burada. Korumalara izin verin yaşlı bayan bana bir şey söylemek istiyor.. Korumalar yaşlı bayan’ı Kaliforniya valisinin yanına kadar getirdiler.

Yaşlı Kadın ‘’ Tanrı sizi korusun ‘’

Cebinden çıkardığı gümüş işlemeli hac’ı kaliforniya valisinin boynuna asmak istedi. Fakat yaşlı kadın o kadar halsiz ve güçsüzdü ki yürün geçleri olmadan ayakta zor duruyordu. Kaliforniya valisi eğildi ve hacı takmasına yardımcı oldu.

Kaliforniya Valisi ‘’ İşte sırf bu yüzden Amerika yıkılmaz ‘’

‘’ Teşekkür ediyorum bize inancınız için hanım efendi ‘’

Yaşlı bayan korumaların eşliğinde yürün geçlerine tutundu ve yürümeye başladı. Kalabalığın alkışları
eşliğinde yürüyordu. Kaliforniya Valisi ise gözleri dolmuştu. Konuşmasına devam ediyordu. İyice galeyana gelmişti. Yaşlı bayan ise yavaş yavaş uzaklaşıyordu.. Kaliforniya valisi hala yaşlı kadını gözleri ile takip ediyordu ara sıra. Kaliforniya Valisi Sözlerini bitirdiği sırada Yaşlı kadın ona uzaktan bakıyordu. Elini işaret parmağı ile orta parmağını namlu ve baş parmağını horoz gibi yaptı. Kaliforniya valisine uzaktan ateş ettiği sırada bir patlama sesi duyuldu. Kaliforniya valisinin boynuna asılmış olan haç birden patladı ve valiyi bütün herkesin gözleri önünde paramparça oldu. Kan ve validen kalanlar kalabalığın üzerine sıçramıştı çoktan. Kalabalık panikle kaçmaya çalışırken karşılıklı duran iki çöp tenekesi birden patladı. O patlamalar bittiğini sanılırken birden belediye binası havaya uçtu. Ayağı kopanlar kolu kopanlar. Patlama ve yangın sesinin üzerine etrafta bağırmalar hakimdi. İtfaiye ambulans ve polisler görev yerine gelecekleri sırada orada duran bir arabada patladı. İtfaiye yi ambulansı ve polis arabalarını etkiledi. Kimse bir patlama daha gelecek diye müdahale bile etmiyordu. Yaşlı kadın ise karanlık sokaklarda kaybolmuştu. Yaşlı kadın Sebastian’dan başkası değildi. Sebastian lağımdan kaçarken polisler ise görgü tanığı arıyorlardı. Hala ip ucu arayan polisler ellerinde hiç bir delil yoktu. Sebastian ve Mirza New York’a çok tan harekete geçmişlerdi bile.

Yedi gün sonra New York. Amerikan yetkilileri metro hava yolları her tarafı tutmuşlardı. Ülkeye giriş ve çıkışları dahi yasaklatmışlardı. Amerikalı yetkililer halka dışarıya çıkmamalarını öneriyorlardı. Fakat New York Halkı Terör saldırılarını ve hükümetin hala saldırganları yakalanamaması üzerine protesto yürüyüşüne başlamışlardı. Ünlü New York Times meydanında toplanan binlerce kalabalık saldırıyı protesto ediyorlardı. Obama’yı istifaya çağırıyorlardı. Binlerce kişilik kalabalık hükümeti istifaya çağırıyordu. Sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. Bomba imha ekipleri eğitimli köpekler çatılarda keskin nişancılar yüzlerce polis itfaiye eri ve ambulanslar bekliyordu. Konuşmacı mikrofona geçti.

Konuşmacı ‘’ Ülkemizde bir aydır hemen hemen her gün saldırılar devam etmekte. Bu saldırılar karşısında hükümetimizin acizliği görülmüştür. Afganistan Bağdat Suriye İran Irak ‘a barış getirmeye çalışan Amerika hükümeti barışı kendi içinde arasın başta. Obama’yı istifaya davet ediyorum..

Patlayan silahlar Amerikan malı. Patlayan bombalar Amerikan Malı. Kendi silahlarımız ile vuruluyoruz.

Halk bağırıyordu konuşmacı karşısında.

Birden helikopter sesi duyuldu. Apachi helikopter kalabalığın olduğu yöne doğru ilerliyordu.
Helikopter’den atılan füzeler keskin nişancıları hedef almıştı. Kalabalık patlama seslerinin ne olduğunu bile anlamadan üzerlerine helikopterden yağmur gibi kurşunlar inmeye çoktan başlamıştı. Kalabağıla otomatik tüfek ile ateş ediyordu Mirza. Helikopteri ise Sebastian kullanıyordu.. İki acımasız katil halkı kurşuna diziyorlardı.. Keskin nişancılar çoktan ölmüşlerdi. Halk kaçmaya çalışıyor fakat Mirza’nın kurşunlarına hedef oluyorlardı.. Kurşunlardan kaçamıyorlardı. Amerikan halkı meydandan kaçmaya çalışırken birden sokak aralarında bombalar patlamaya başladı. 2 dakikalık silahlı saldırı ve yedi bombanın kullanıldığı bu kanlı eylem bittiğinde 420 amerikan vatandaşı ölürken ikiyüze yakın amerikan vatandaşı ise saldırının anılarını vücudunda birer iz olarak taşıyacaklardı..

Bir kaç gün sonra.. Ortalık son saldırıdan sonra normale dönmeye başlamıştı. Birden Tv kanallarından iki kişi belirdi. Bunlar yüzleri kar maskesiyle örtülü Mirza ve Sebastian’dan başkası değildi.

Bizler Kurtuluş Örgütü adına konuşuyoruz. Şu anda Amerikanın tüm eyaletlerinde bombalar var.
Özelliklede Üniversite Kolej ve ilk öğretimlerde. Her eyalette yirmi üç tane okulda ayrı ayrı bomba
var. Okulları boşaltmaya çalışırsanız patlar. Okuldaki öğrenciler kaçmaya çalışırsa patlar. Size dört saat süre veriyoruz. Guatemaladaki bütün kardeşlerimiz serbest bırakılacak. Guatemala'da ölen her kardeşimiz adına on milyon amerikan doları vereceksiniz. Süre başladı.

Ekrandaki görüntü yerini 04:00:00 dan 03:59:59'a dönmüş ve bir saniyede bir inmeye çoktan başlamıştı.. 

Yayının nereden geldiği belli değildi.Kimsenin umrunda da değildi.Herkes evladının,yeğeninin canını
düşünüyordu.Sadece halk değil, bütün polisler askeriye ve diğer kuruluşlar okullara akın etmişlerdi
Amerika’nın gardı tamamen düşmüştü. Tomy Gun virüsü meksika sınırından çok kolay geçirdi ve ülkeye yaymaya çoktan başlamıştı. Mirza ve Sebastian uçakla evlerine dönerken.



O sırada Jet Uçak..

Mirza '' Bu Amerika çok uluslu değil, babası belli olan fakat babasının kim olduğu bilinmeyen bir ülke ''

Sebastian '' Neden ''

Mirza '' Yıllarca bir çizgi film oynattılar. Hapishanelerinde yatarken bile onu izlerdik ''

'' Çünkü kahrolası yerde başka hiç bir şey oynamazdı ''

Sebastian '' Hangi çizgi filmmiş o? ''

Mirza '' Duffy Duck ve Bugs Bunny ibnesi. ''

Sebastian '' Tavşanın neresi ibne ''

Mirza '' Hapishanede Bugs diye ibne bir beyaz vardı ''

'' Duffy Duck Zencileri,Bugs Bunny ise beyaz insanları temsil eder. Çizgi Filmde bu yüzden hep kavga ediyorlardır. Hepimiz Duffy Duck'a uyuz olurduk bu yüzden. Bugs Bunny de severdik. Amerika ırkçılığa karşı sözde fakat insanlara ırkçılığı empoze etmeye çalışan çizgi filmler üretiyor ''

Sebastian '' Vay arkadaş ''

'' Bunu nereden duydun sen ''

Mirza '' Hiç kitap okumuyorsun Sebo ''

'' Boyna Müjde Ar’ın kafasını cama sıkıştırmaya çalışıyorsun ''

'' Biraz kitap oku ''

Sebastian '' Sen kitap okuyor musun ? ''

Mirza '' Hayır Sebo ''

'' Mirza kitap gibi adamdır ''

'' Sende olsan olsan bir dergi olabilirsin

Sebastian '' Kitaba çok var diyorsun yani ''

Mirza '' Kitaba çok yok ama sen bir Porno dergisin ''

Sebastian '' He kanka he ''

Mirza '' Amerikayı bana sor kanka ''

'' Her bir şeyini bilirim ''

Sebastian '' İyiki bir kaç sene yattın o hapishanede ''

Mirza '' Benim gibi Müslüman Türk ve Bir Beyaz o hapishanede çok yaşamazdı Sebo ''


O sırada Amerika...

DxN’in planı saat gibi işliyordu. Amerika Birleşik Devletleri’nin terör saldırılarından dolayı Güney Amerika’da neler olup bittiğinden haberi dahi yoktu.Güney Amerika’ya virüs çoktan gelmişti.Argo’nun komutasındaki Alfa Star B takımı virüsü önce Güney Amerika kıtasına yaymış, sonra ise sınırdaki askerler yok ederek zombilerin Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesine olanak sağlamıştı.Kendilerine sağlık ekibi süsü vererek Amerika’nın varoşlarına domuz gribi virüsünden koruma adı altında zombi virüsünü masum halka enjekte etmişlerdi.Zombi virüsü Amerikada hızla yayılmaya başladığında Mirza ve Sebastian çoktan Türkiye’ye geri dönmüşlerdi.

Beyaz Saray...

Başkan’ın sekreteri: “Başkanım kırmızı hatta Sayın David Nicholas var.”

Obama telefonu kaldırdı ve “Efendim” dedi.

David Nicolas:”Senin canını neden bağışladım biliyor musun?”

Obama: “Bütün bunların altından senin çıkacağını tahmin etmeliydim.. “

David Nicholas: “Sevdiklerinle vedalaş Siyah Adam..Bir hafta içinde tanıdığın herkes ölecek. Onüçler
konseyine yanlış yapmanın bedelini sevdiklerinin kanıyla ödeyeceksin.”

David Nicolas Telefon kapanmıştı...

Obama sinirli bir şekilde kırmızı telefonu yerine koydu.Kırmızı telefon tekrar çalmaya başladı. Obama telefonu açar açmaz “ Daha ne istiyorsun orospu çocuğu” diye bağırdı.

Obama’nın karısı: “Hayatım benim. Kızlarımız çok hasta. Lütfen buraya gel. Üç gün önce okulda domuz gribine karşı aşılandıklarını söylüyorlar.”

4 yorum:

  1. admin yaz artik nerde kaldin patlicam sikintidan :D

    YanıtlaSil
  2. admin hadi artik ya nerde kaldi yeni bolum :(

    YanıtlaSil
  3. Abi yaz bi hikaye daha sen yaparsın ya sıkıldım tekrar tekrar okumaktan

    YanıtlaSil
  4. Admın yenı bolum gelmeyecek mı

    YanıtlaSil