uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

23 Şubat 2015 Pazartesi

69. Bölüm Savaşı Piyade Kazanır

Zombilerin Dünyası Okuyucularından Burak Çoşkun'a romana katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

Sular yükselince, balıklar karıncaları yer..
Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... 
Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir...
Çünkü kimin kimi yiyeceğine.. 
'Suyun akışı' karar verir...

Uyarı : Bu romanda geçen kişi kurum ve kuruluşlar tamamen hayal ürünüdür. Kahraman Türk Ordusu ile Alakası yoktur. 

Toplumda ordunun yeri her zaman ayrıdır. Her toplum resmi geçitlerde kendi ordusunu, topunu tüfeğini gurur duyarak seyreder ve tarihte kazanılan zaferlerini yad eder..  Ordularınız ve teknolojiniz ne kadar gelişmiş olursa olsun. Savaşı daima piyadeler kazanır ve piyadeler kaybeder. 


Sıradan bir gün sanıyordu bütün askerler.. Zombilerin Edirne kapı sınırına dayandığından haberleri yoktu. Haberi olanlarda artık yaşamıyordu. Üst düzey komutanlar biliyordu sadece acı gerçeği. Piyadeler taksim ve çevresini ablukaya almışlardı. Taksim ve etrafında halk tarafından istenmeyen piyadeleri gördüklerinde suratlarını ekşiten halkı korumak için oraya mevzilenmesi emredilen bir piyade birliği. Neyden koruyacaklarını dahi bilmiyorlardı.   

Piyade birliği taksim meydanına gelmişti. Askeri araçları trafiği yoğunlaştırıyordu. Trafikteki siviller isyan ediyorlardı. Herkes isyandaydı o gün. Tek isyan etmeyen piyadelerdi sanırım. Onlar için halkın arasına karışmak güzel olsa gerekti. Piyadeler halkın isyanına aldırış etmeden çadırlarını ve kamplarını çoktan kurmuşlardı.. 

O sırada .. Tatlı Tavşan Bar  

Uzaktan bakıldığında dört katlı bir bina gibi görülüyordu. Kapının önünde insan kalabalığı olan bir binaydı. İçerisi ise tıklım tıklım doluydu. İçeride güzel kızlar ve yakışıklı erkekler eğleniyorlar. Alkolikler ise içkileri su gibi içiyorlar. Giriş kapısının üstünde ise Tatlı Tavşan yazıyordu..  

Televizyondaki haberlere kimse aldırış etmiyordu.. Televizyonda SON DAKİKA diyerek verilen haberler ile kimse ilgilenmiyordu.. Fakat televizyon denilen aptal kutusu zombilerin geldiğinin habercisiydi. Zombiler GELİYORDU !  

Piyadeler istiklal caddesinin her yerine mevzilenmişlerdi. Fakat piyadelerde bilgisizdi. Ne olduğunu bilmiyorlardı. Sadece istiklal caddesine giren ve çıkan vatandaşları kontrol ediyorlardı. 

Nazlı '' Çok geç kaldık '' 
'' Buda ne ? '' 
Burcu '' Askerlerin ne işi var burada ? '' 
'' Gene bir şeyler olmuştur '' 
'' Abaza abazada bakarlar şimdi bunlar '' 
Nazlı '' Önüne bak. Öyle yürü '' 
'' Abaza askerlerle muhatap olacak değiliz '' 
Çavuş '' Durun. Kimlikler '' 
Nazlı '' Ne demek kimlikler ? '' 
Çavuş '' Kontrol var hanım efendi. '' 
'' Gördüğünüz üzere istiklal caddesine kimliksiz sokmuyoruz '' 
'' Nereye gidiyorsunuz ? '' 
Nazlı '' Ara sokaklarda da var mı kontrol '' 
Çavuş '' Her yerde var '' 
Nazlı '' Sen kimsin ki ? sana gideceğim yeri söyleyeyim '' 
'' Sen benim babamı tanıyor musun ? '' 
Çavuş '' Tanımıyorum. Lütfen kimlikleriniz '' 
Burcu '' Uzatma Nazlı, al kimliğim '' 
'' Sende ver hadi Nazlı '' 
'' Tatlı tavşan bar'a gidiyoruz. Arkadaşımızın doğum günü var ''  
Nazlı '' İyi be tamam ''  

Çavuş kimlikleri aldı. Kimlikleri bakar bakmaz. Yüzünde kötü bir şey olacağı ifadesi belirmişti. Asker diye bağırdı.. İlerde bekleyen Burak hızlı adımlarla Çavuş'a doğru koştu. Selam vererek '' Emredin Komutanım '' diye bağırdı. 

Çavuş '' Burak iki bayanın yanından ayrılma '' 
'' Hiç bir yere gitmelerine de izin verme ''  
'' Ben hemen geliyorum '' 
Burak '' Emredersiniz komutanım '' 

Burcu '' Acaba ne oldu. Çavuş'un suratını gördün mü ? '' 
Nazlı '' Biliyorum ben ne olduğunu sen merak etme '' 
Burcu '' Ne oldu ki ? ''
Nazlı '' Birazdan anlarsın sende '' 

Çavuş haberci arabasına doğru yürüyordu. Telefonu eline aldı ve konuşmaya başladı. Bir yandan da Nazlı ve Burcu'ya doğru bakıyordu. Sonra ise telefonu kapattığı gibi Nazlı ve Burcu'nun yanına doğru yürüyordu.. O sırada Nazlı'nın telefonu çalmaya başladı.. Telefonunu arıyordu çantasında. Sonunda bulmuştu. Babam diye yazıyordu telefon ekranında.. 

Nazlı '' Efendim Baba '' 
General '' Neden hala oradasın ? '' 
'' Sana acil eve dön demiştim '' 
Nazlı '' Arabam bozuldu baba '' 
General '' Neden haber vermiyorsun o zaman ? '' 
Nazlı '' ... '' 
General '' Zorluk çıkarma ! Askeri birlik seni eve getirecek '' 
'' Durum çok ciddi '' 
Nazlı '' Ama Baba arkadaşlarımla görüşecektim. Doğum günü var '' 
General '' Başlatma doğum gününden. Ne diyorsam o '' 
'' Gel diyorsam gel '' 
Nazlı '' Peki baba '' 

Telefonu kapatıyordu Nazlı üzgün bir ifade ile. 

Çavuş '' Gidelim mi ? Nazlı hanım '' 
Nazlı '' Gidelim Çavuş '' 
Burcu '' Nereye gidiyorsun ? '' 
Nazlı '' Babam hemen eve dönmemi istiyor '' 
'' Üzgünüm Burcu '' 
Burcu '' Bu kadar acil olan ne ki '' 

O sırada kontrol noktasında bir erkek yere yığıldı. Ve kusmaya başladı. Bir başka erkek de kusuyordu. Öncelikle bir anlam veremediler bu olaya. Sanki insanlar zehirlenmiş gibiydiler. Erkekler birden onlara yardım etmeye çalışan arkadaşlarını ısırmaya başlaması da saniyeler içinde oluverdi. Çavuş bu durum karşısında göz bebekleri büyüdü. Çavuş bağırıyordu '' Herkes yerlerine geçsin Hareket eden her şeye ateş etmek serbesttir ! '' Nazlı'nın kolunu tuttu ve Nazlı'ya bakarak  '' Nazlı hanım gidiyoruz '' diye emretti. Nazlı bu durumdan çok huzursuz olsa da genede yapabileceği hiç bir şey yoktu. 
Nazlı hanım'ı kolundan tutuyordu Çavuş. Sağ elindeki tabancasını ise sıkıca tutuyordu. Çavuş'un emri ile  Piyade Er Burak ise Çavuş'u takip ediyordu. Burcu ise hiç bir şeyden habersizdi. İç güdüsüne uyarak Nazlı'yı takip ediyordu. Yerde hareketsizce yatıyordu. Otuzlu yaşlarında bir erkek. Sadece ve sadece ölü gibi yatıyordu. Çavuş aldırış etmeden onun yanından yürümeye devam ediyordu. Zombiye dönüşeceğinden habersizdi çavuş. Belkide haberi vardı fakat aldırmıyordu. Yerde yatan zombi yavaşça ayağa doğru kalktı. ve Nazlı'ya saldırdı. Çavuş Nazlı'ya saldırmasını engellemeye çalıştığı sırada Zombi Çavuş'un kolundan bir parça et almayı başarmıştı bile Zombi Çavuş'un kolunu bırakmadan ısırmaya parçalamaya devam ediyordu. Nazlı ve Burcu ise sadece filmlerde gördükleri zombilerin yanı başlarına kadar geldiğini görünce birden çığlık atmaya baslamışlardı. Burak elindeki otomatik tüfeğin kabzası ile Çavuş'un kolundan ısıran ve ısırmaya devam eden Zombinin kafasına vurdu. Zombi iki eliyle tuttuğu Çavuş'un kolunu bıraktı ve kum çuvalı gibi yere düştü. Ağır bir biçimde. 

Burcu ve Nazlı bağırıyorlardı. Burcu ve Nazlı'nın arkalarından aniden çıkan Adem birden kızlara dokundu. Kızlar arkalarını dönerek bağırmaya başladılar.. Adem Sus'un der demez. Kızların elinden tuttuğu gibi koşmaya başladı. Amacı Tatlı Tavşan Bar'a kaçmaktı. 

Kolu kanayan Çavuş'un oldukça Canı yanmıştı.. Nazlı'nın gittiğini gören Çavuş Nazlı'ya doğru bağırdı. Gitme ! Geri dön ! .. Kolundan akan kanlara aldırış etmeden Fakat Nazlı Adem ve Burcu son sürat kaçıyorlardı. Çavuş sinirli bir şekilde bağırdı '' Burak bir kaç asker al ve beni takip et '' dedi. Burak '' Emredersiniz komutanım demekle yetindi '' 

Zombiler tarafından ısırılmış olan Çavuş yarasına aldırmadan Nazlı'nın peşine düşmüştü. Burak ve yanına aldığı dört er ise Çavuş'u takip ediyordu. Bu sırada kontrol noktasındaki piyadelere zombiler saldırmaya başladılar.. 

Siviller Zombiye dönüşüyorlardı.. Ve her dönüşen zombi bir başkasını kendi safına geçirmek için ısırıyor sonra ise ısırılmamış bir sivilin peşine düşüyordu. Aslında Zombi savaşının en saçma en anlam verilemeyen olayı buydu. Zombi birini ısırdıktan sonra neden bırakıyordu ? Bu soruya kimse cevap veremiyordu. Sayısal üstünlük zombilere geçmeden zombiler asla kimseyi paramparça edene kadar ısırmıyordu. Mantıksal bir yanlış olabilirdi bu. Yada DNA larından gelen bir sorun. Yada ölü eti canlı et kadar tatlı değildi. Belkide buydu tek sorun.   

Zombiler sivilleri ve askerleri ısırmaya devam ediyordu. İstiklal caddesinde ise tam bir panik havası hakimdi. Kaçmaya çalışan siviller ve onları yakalamakla görevli zombiler. Çavuş ve arkasındaki beş asker Tatlı tavşan bar'ı arıyorlardı. Etrafta koşan kaçan kaçışan insanlara aldırmadan. Çavuş için bu bir gurur meselesi olmuştu. 

Galatasaray lisesi tarafındaki piyade birliğide kontrolü kaybetmişti. Tarla başından gelen zombi sürüsü Galatasaray lisesinde oluşturulan barikatı aşmıştı. Zombiler her yeri yakarak yıkarak en önemliside ısırarak aşıyorlardı. Ambulans ve Polis arabaların sirenleri zombilerin et et diye yakarışlarını ve sivillerin çığlıklarını örtüyordu bir örtü gibi. 

Çavuş '' İlerleyin '' 
Burak '' Komutanım çok fazla kan kaybediyorsunuz '' 
'' Yaranıza baktırmamız lazım '' 
Çavuş '' Emirleri artık sen mi veriyorsun lan '' 
Burak '' Hayır komutanım. Siz veriyorsunuz '' 
Çavuş '' Ben ölsemde yaşasamda Generalin kızını geri götüreceksiniz '' 
'' Anlaşıldı mı Asker ! '' 
Burak '' Emredersiniz komutanım '' 

Tatlı Tavşan Bar'ın tam önünde zombiler bir genç kıza saldırıyorlardı. Burak elindeki makineli tüfek ile ateş etmeye başladı. Kurşunlar zombilerin vücutlarını delik deşik ediyordu. Zombiler birer ikişer yere düşüyorlardı. Fakat zombiler tekrardan ayağa kalkıyordu.. 

Selim '' Lanet olası zombiler ölmüyor '' 
Burak '' Görüyoruz '' 
Çavuş '' İçeriye girin hadi '' 

Tatlı Tavşan Bar'ın kapısı kapalıydı. Zombiler üzerlerine gelmeye devam ediyorlardı. Burak ve diğer erler zombilere ateş ediyorlardı. Fakat zombilerin kolları bacakları kopmasına rağmen tekrardan toparlanıyor ve üstlerine doğru gelmeye devam ediyorlardı.  

Çavuş '' Açın Kapıyı '' 

Diye bağırmasına rağmen kapı açılmıyordu.. Çavun ve ekibi köşeye sıkışmışlardı.  Zombiler üstlerine doğru geliyorlardı.. Zombiler üstlerine gelmeye devam ediyordu Burak ve diğer piyade erler zombilere karşı koymaya çalışıyorlardı. Burak tam önündeki zombi'ye otomatik tüfeği ile ateş etti. Zombi'nin beyninden çıkan parçalar diğer zombilerin suratına gelmişti. Fakat diğer zombiler aldırmadan üstlerine gelmeye devam ediyorlardı. Zombiler kurşunlardan korkmuyorlardı. 

Burak bir kez daha tetiğe dokundu. Fakat mermisi bitmişti. Biten mermisine aldırmadan elindeki tüfeğin dipçiği ile zombinin kafasına vurdu. Burak 'ın yanındaki Suat'ı aniden bir zombi yakaladı. Zombi Suat'ın boynunu ısırmak için hamle yaptı. Suat Zombiyi durdurmak için sağ eli ile zombinin suratına doğru kapatmak istedi. Fakat Suat'ın parmakları Zombi'nin ağzına gelmişti. Zombi birden dişlerini kapattı. Suat'ın sağ işaret parmağı orta parmağı yüzük parmağı ve serçe parmağı birden kopmuştu.. Suat birden acı içinde yere düştü. sol eliyle sağ elini tutuyor ve acı içinde bağırıyordu.. Burak birden Zombiye Tüfeğinin dipçiği ile vurdu. Zombi yere düşmüştü. Zombi Burak'ın vurmasından etkilenmemiş ve Suat'ın parmaklarını çiğnemeye devam ediyordu.. Suat bağırıyordu '' Parmaklarım Parmaklarım Parmaklarım Koptu '' diye.. Onun bağırmasına bir baska zombi sürünerek geliyordu.. Zombi Suat'ın üstüne doğru tırmanmaya başlamıştı.. Çavuş o anda '' Arka Sokağa '' diye bağırdı.. Yerde kalan Suat'ın üstündeki Zombi bir anda elbisesinin üstünden Suat'ı ısırmaya başlamıştı bile. Burak Zombi'yi Suat'ın üstünden aldığı gibi yere doğru fırlattı. Suat'ın ensesinden iki asker tutarak çekmeye başladılar Arasokağa doğru.. 

Ara sokağa girdiğini gören zombiler oraya doğru hareketlendiler.. Ara dar bir sokakta geriye çekiliyorlardı. Çavuş yaralanmış . Suat'ın ise parmakları kopmuştu.. Arka sokaktan Tatlı Tavşan Bar'a girmek için bir yol arıyorlardı. Sonunda bulmuşlardı bu yolu. Zombiler tarafından ısırılmış çavuş bir omuz atarak eski püskü kapıyı kırıvermişti. Bütün Askerlerini içeriye aldıktan sonra ilerlemeye başladı.. Zombiler arka kapıdan girmeye çoktan başlamışlardı bile. Çavuş Tatlı Tavşan Bar'ın içindekilerine bağırdı.. '' Kapıyı açın yoksa kapıyı kıracağız.. '' Kapıyı açmışlardı.. İlk giriş kapısından sonraki arka kapı açılmıştı.. 

Çavuş ve arkasındaki dört asker hemen kapıyı kapattı. Sonra Suat ve Çavuş'a pansuman yapılmaya başlanmıştı. Çavuş ayakları açık bir şekilde yerde oturuyordu. Tedavisi yapılmıştı.. 

Çavuş '' Bu mekanın sahibi kim ? '' 
Orta yaşlarda bir adam '' Benim dedi '' Saçları ağırmış bir adam.. 
Çavuş '' Burak ve Selim bunu camdan dışarıya atın. Zombiler yesin '' Onun yüzünden ölecektik.. '' 
Mekanın Sahibi '' Sen ne dediğinin farkında mısın ? '' 
Çavuş '' O kapıyı açacaktın ulan '' 
'' Dediğimi yapın demedim mi size '' 
'' Burak Selim '' 
Burak '' Emredersiniz komutanım '' 

Burak ve Selim Elindeki silahları mekanın sahibine doğrulttular. Müdahale etmek isteyen gençleride uzaklaştırdılar..  Burcu Nazlı ve Adem birden ortaya çıktı. Nazlı '' Çavuş bu ne demek oluyor '' dedi ve ekledi '' Siz eşkıya mısınız ? '' diye bağırdı.. Çavuş '' Kapıyı açmadan ve buradan kaçmadan önce düşünecektin.. '' Nazlı '' Babama hepinizi şikayet edeceğim.. tehditkar bir ses tonu ile '' Aklın var ise yapmazsın '' 
Çavuş '' Burak ve Selim sizi dilim dilim kesmeden yapın bunu '' 
Burak ve Selim tek bir ağızdan '' Emredersiniz komutanım '' Adem Askerlere saldırmak istedi. Fakat Burak elindeki tüfeği bir sopa gibi kullanarak savurdu Adem'e doğru. Adem'in kafasına denk gelen tüfeğin dipçiği ile Adem bir anda yere düştü. Nazlı '' Adem '' Diye koştu bir anda.. Bar'ın sahibi Selim'e doğru yumruğunu salladı ama daha atik olan Selim bir adım ayağını geri attı ve yumruğunu bar'ın sahibinde patlattı. Bar'ın sahibi bir anda dalgınlığından faydalanarak iki kolundan tutan Selim ve Burak Bar'ın sahibini aşağıya doğru attı. Bir anda zombiler bar'ın sahibine doğru yaklaştılar.. Zombiler bar'ın sahibini iştahlı bir pasta gibi yiyorlardı.. Çavuş''un bir anda elinde duran Telsizi çalıştı.. '' Çavuş ben Teğmen hayattamısın ? '' Çavuş '' Emredin komutanım '' Teğmen '' Çavuş bir dükkanda sıkışıp kaldık. Bu baş belası zombiler de etrafımızda. Destek gönderebilir misin ? '' Çavuş '' komutanım. Ben ve Suat yaralandı. Sadece Selim Burak ve Hakan var Siz nerede olduğunuzu söyleyin ben üç adamımı göndereceğim '' Teğmen '' Atıf Tekel Bayi'nin içindeyiz '' Çavuş '' Anlaşıldı komutanım '' 

Çavuş telsizini yere koydu.. '' Atıf Tekel Bayi Nerede '' diye sordu. Kimseden ses çıkmadı. Silah'ını çıkardı ve sivillerin üstüne doğrulttu. '' Size bir soru sordum ! '' diye bağırdı Çavuş. Sivillerin arasından bir erkek çıktı.  İkiyüz metre ileride sağ tarafta kalıyor. ZD bankın yanında. Çavuş '' Selim ve Burak buraya gelin '' Şuradan dört tane sivili arkadan bağlayın. Burak '' Ama çavuş '' Çavuş '' Aması maması yok lan ''  Ne diyorsam onu yap ! '' Burak '' Emredersiniz komutanım '' Burak ve Selim Çavuş'un dediği yaparak dört erkeğin ellerini arkadan bağladılar.. Bunları önünüze alıp dışarı çıkıyorsunuz. Ve Zombilere karşı siper ederek Teğmen'i kurtarıyorsunuz. 
Burak '' Komutanım. Biz iki kişi gider hallederiz. Buna gerek yok ! '' 
Çavuş '' Emrime karşı mı geliyorsun Asker '' 
Burak '' Komutanım buna gerek olmadığını söylüyorum '' 
Çavuş silahını çıkardı ve elleri arkadan bağlı dört sivile ateş etmeye başladı.. Hepsini karaciğerine yakın vurmuştu.. Bar'ın müşterileri panik içinde bağırıyordu.. '' KESİN LAN SESİNİZİ '' dedi çavuş. Şimdi tekrar bak Asker '' Karaciğerleri delindi '' Siyah kan akıyor.. Hastaneye yetiştirebilecek misin bunları ? '' Hayır !! '' O zaman dediğimi yap ! yoksa senin akıbetinde aynısı olur.. 
Burak '' Emredersiniz komutanım.. '' 

Burak ve Selim 

Selim ve Burak önlerine aldıkları dört siville birlikte yangın merdivenlerinden indiler ve ara sokakta yürümeye başladılar.. Sivillerin elleri arkadan bağlıydı. Ve Sırtlarında silahların namluları çevriliydi. Zombilerin bu altı kişiyi fark etmeleri çok sürmedi. Burak ve Selim canlı insan siperlerinden yararlanarak zombilere rahat bir şekilde ateş ediyorlardı. Zombiler üstlerine doğru geliyordu Burak Selim ve diğerlerinin. Sivillerden elleri bağlı yürümeye zorluyordu Burak ve Selim. Birden sivillerden en uzun boylu olan 24 yaşındaki Semih'i boynundan yakaladı bir zombi. İnsan eti artıklarının olduğu pis dişlerini birden Semih'in boynuna geçiriverdi. Semih'in boynundan aldığı bir parça eti ısırıp yerken Semih'in boynundan akan kanlar tüm caddeyi ve diğerlerini yıkıyordu sanki. Semih kurbanlık koyun gibi dizlerinin üstüne çöktü. Dizlerinin üstünde ölümü bekleyen ve kabullenen bir koyun gibi sağ tarafına doğru yattı yavaşça. Üstüne gelen zombiler birden ısırmaya başladılar Semih'i. Semih'in kanı sokağın kaldırım taşlarından süzülüyordu. Semih son nefesini verirken Zombiler Semih'in iç organlarını dahi aralarında paylaşmaya çalışıyorlardı. 

Bu kanlı kaçış pek iyi olmuştu Burak ve Selim için. Zombilerin tane kan ve et kokusu yüzünden Semih'e doğru hareket etmelerini fırsat bilerek Burak ve Selim hedeflerine doğru hızlı adımlarla yürüyorlardı. Bir dükkanın camından fırlayan başka bir zombi ise Murat'ın üstüne atladı. Burak birden silahını Zombiye ateşledi. Zombinin beynini dağıtmıştı. Zombinin dağılan beynindeki kan ve beyin parçaları Murat'ın gözlerine gelmişti. Ama daha önemlisi Zombinin beynini parçalayan kurşun Murat'ın da gözünden içeriye girmiş ve Murat'ın gözüne saplanmıştı. Murat'ın beynine kadar ulaşamayan kurşun sadece gözünü kör etmişti. Acı içinde yerde kıvranıyor ve küfürler ediyordu. Küfürlerine cevap olarak Burak değil zombiler vermek için Murat'a doğru gelmeye başladılar. Zombilerin sayıları çok fazla değildi. Beş taneydiler. Burak nişan aldı ve Zombilerden bir tanesini kafasından vurarak yere serdi. Murat'ın küfürlerine karşılık olarak Burak zombileri temizlemeye çalışıyordu.. Fakat birden Selim Burak'ın omuzundan tutarak sertçe kendine doğru çekti. '' Buraya neden geldiğimizi unutma ! '' ilerlemeliyiz '' dedi. Burak ise '' Hala canlı '' Kurtarabiliriz '' desede Selim '' Kurtarabiliriz elbette ama kurşunlarımız biterse Komutana sen hesap verirsin '' diyebildi. O sırada zaten Murat'ı ısırmaya çoktan başlamıştı Zombiler.. Burak Murat'a doğru hamle yaparken kolundan tuttu Selim '' Hadi , Onun için artık herşey bitti. '' Ana caddeye çıkana kadar iki kişiyi kaybederek yollarına devam ediyorlardı. Hızlanmıştılar.. Zombilerden kaçarcasına koşuyorlardı. Zombiler ise peşlerinden gelerek onları takip ediyorlardı.   

İki sivil önde ve Burak ve Selim arkalarında ilerlemeye devam ediyorlardı. Sonunda Komutanın bulunduğu yere gelmişlerdi. 

Teğmen '' Askerler '' 
'' Bunlar kim ? '' 
Selim '' Komutanım bunlar siperlerimiz. Size ulaşmamız için '' 
Teğmen '' Çavuş iyi düşünmüş '' 
'' Hazırlanın gidiyoruz '' 

Burak hiç konuşmamıştı. Bulunduğu duruma bir anlam veremiyordu. İnsanların bu kadar bencil ve acımasız olmasına bir anlam veremiyordu sadece. Ona söylenen görevleri yapmaya çalışıyor fakat ona verilen görevlerin ahlak ve kanun dışı olduğunu hissettiği için vicdanı ile askerliğin arasında kalıyordu. 

Teğmen '' İlerleyin '' demesi ile Burak'ın tüm düşünceleri birden kayboldu. Umudu Teğmenin kontrolü ele geçirmesiydi. Burak adaletin yerine geleceğini düşünüyordu. Teğmen bir manyak gibi ordusunu yönetiyordu. Teğmen o kadar manyaktıki ; Üniformalı bir zombi görse ona bile emir verecek kadar manyaktı.  

İki sivili zombilere yem edecek kadar manyak bir teğmendi. Burağın yapabileceği hiç bir şey yoktu .. Sonunda Tatlı Tavşan Bar'a gelmişlerdi.. 

Teğmen '' Çavuş durum nedir ? '' 
Çavuş '' Komutanım. Nazlı Generalin kızı onu teslim etmemiz isteniyor ''
Teğmen '' Aradın mı karargahı '' 
Çavuş '' Karargah .. '' 
Teğmen '' Ne olmuş karargaha ''
Çavuş '' Düşmüş efendim '' 
Teğmen '' Bu generalin kızını nereye götüreceğiz ? '' 
Çavuş '' Bağlantı yok komutanım '' 
Teğmen '' Bağlantı gelene kadar burada kalsın bizimle '' 
'' Senin kolun kötü Çavuş '' 
Çavuş '' Sadece bir ısırık komutanım '' 

Nazlı birden araya girdi. '' Teğmen bu çavuş barın sahibini ve dört arkadaşımızı öldürdü.. Askerlerine emir verdi ve onları yem etti '' 
Teğmen '' Çavuş mu ? yaptı '' 
Nazlı '' Evet '' 
Teğmen '' İnanmam '' 
Adem '' Cidden komutanım o yaptı '' 
Teğmen '' Çabuk izat ver '' 
'' Ne diyor bunlar '' 
Çavuş '' Komutanım bu Nazlı'yı kontrollerde yakaladık. Generalin kızı. Sonra ise bunun yüzünden zombiler beni ısırdı. Oda yetmemiş gibi Arkadaşları ile birlikte kaçtı. Bizde izlerini takip ettik. Sonunda burayı bulduk ama bar'ın sahibi kapıyı açmadı. ''
'' Bizde arka kapıdan girdik. Sonra bize karşı direndiler . Ve size ulaşmak için yem yaptık ''
Nazlı '' Yalan söylüyorsun ! ''
'' Kimse size direnmedi '' 
Teğmen '' Bu kadar yeter ! '' 
'' Nazlı hanım bu konuyu sonra konuşursak çok daha iyi olacak ''
'' Şimdilik yerinize geçin ve size söz hakkı tanınmadan konuşmayın ''
Nazlı '' Ama Teğmen ! ''
Teğmen '' Aması maması yok Nazlı Hanım lütfen '' 
Teğmen '' Haberci telsizi getir ''
Haberci '' Emredersiniz komutanım '' 

Teğmen '' Burası Piyade bölüğü. Taksim '' 
'' Sesimi duyan var mı ? '' 
Hiç bir sinyal gelmiyordu. Hiç bir ses. Sonra televizyonda yayınlanan görüntülere baktı Teğmen. Televizyonda ısırılan insanlarla temas etmeyin diyordu.. Sonrasında zombiye dönüşeceklerini söylemeye devam ediyordu haber bültenleri. 
Teğmen çavuş'a doğru baktı. '' Herkesi Anadan doğma soyun ve kontrol edin Çavuş '' diye emrini verdi. Çavuş '' Emredersiniz komutanım '' diyerek tüm sivilleri tek bir noktada topladı. 

Çavuş '' Soyunun '' 
Nazlı '' Ne demek oluyor bu ? '' 
Çavuş '' Bu bir emirdir. Herkesin soyunmasını istiyoruz '' 
'' Isırılıp ısırılmadığınıza bakacağız '' 
'' Burak Selim '' 
'' Ahmet ve Tarık '' 
'' Nişan AL ! ! '' 
'' Soyunmaya red eden olursa ateş serbest '' 
Burak '' Ama komutanım '' 
Çavuş '' Sürekli bir karşı geliyorsun asker. Bir daha sesini çıkartacak olursan onlarla aynı akıbeti yaşarsın !! '' 
'' Senin işin bizim emirlerimize itaat etmek ''
'' Sorgulamak değil '' 
Burak '' Emredersiniz Komutanım '' 

Herkes teker teker çaresizce soyundular. Askerlerin pis bakışlarından rahatsız oluyorlardı. Nazlı '' Ben soyunmam '' diye bağırdı ! Çavuş '' Sizde soyunacaksınız. Babanızın general olması burada imtiyaz sağlayacağınız anlamına gelmez '' 
'' Siviller eşittir '' 
'' Siz önden soyunacaksınız '' 

Çavuş silah zoru ile herkesi soydu. Teğmende soyunanları izliyordu. Erkekleri bir tarafa dizdirdi teğmen. Sonrada Çavuş'a emrini verdi. '' Yarası olanlara iyice bakın.''  Çavuş '' Emredersiniz komutanım '' diyerek yarası olanlara tek tek baktı.  Bir kaç tanesinde yara vardı. Onları başka bir tarafa ayırdı.. 

Çavuş '' Komutanım bunlar yaralı arkadaşlar ''
'' Ne yapalım ? '' 
Teğmen '' Hepsini bir odaya alın. Ve kapıyı da sıkıca kitleyin '' 
Nazlı '' Bu insan haklarına aykırı ! Bunun hesabını vereceksin teğmen ! ! ! '' 
Teğmen '' Sağlam kadınlarıda bir yere kapatın '' 
'' Sağlam erkekleride bir tarafa kapatın '' 
Çavuş '' Emredersiniz komutanım '' 


Çavuş ve askerleri teğmen'in her söylediğini yerine getirdiler. Teğmen '' Askerlerden kaç kişi ısırıldı '' diye sordu. Çavuş ben ve Ahmet diyebildi. Teğmen tereddüt bile etmeden Çavuş ve Ahmet'i vurdu. Sonra ise erlere dönerek bunları camdan aşağıya atın. Diğer yaralı olanlarıda tek tek alın  ve camdan aşağıya atın. Ama çaktırmayın. Panik olmalarını istemiyorum '' diye ekledi. 
Erler çaresizce Teğmen'in dediğini yaptılar.. 
Bar'ın içinde sadece dokuz kadın ve üç erkek sivil kalmış. Askerler ise teğmen ile birlikte sayları onbeş ti. Hem sayısal üstünlük askerlerdeydi hemde ellerinde ağır silahlar ile donanmışlardı. 
Askerler barda olan yemekleri tüketmeye başlamışlardı bile.. Günler günleri kovaladı.. 
İki aydan fazla süre bu şekilde geçti. Teğmen ve askerleri zombi kabusunun ilk kaosunu tatlı tavşan bar'da sığınarak geçirmişlerdi. 

Erzaklar tükenmeye başlamıştı. Belki bir kaç günlük erzakları kalmıştı. Teğmen bir ekip oluşturdu. ve sıra ile askerleri erzak yollamaya gönderdi. Askerler erzak bulmakta zorlanmıyorlardı. Zombiler ise biraz daha insanların bol olduğu yerlere doğru hareket ettiklerinden dolayı fazla zorlanmıyordu Teğmen'in askerleri. 

Teğmen ve askerleri içki içiyor .. ve sonra ise kızlara tecavüz ediyorlardı. Burak ise şaşkın bir şekilde olanı ve biteni izliyordu. Her gece aynı çığlıklar ve aynı pis kahkahalar..

İlaç almak için bir eczane deposuna girdi askerler. Burak'ta bunların içindeydi. Burak çaktırmadan bir kaç iğne aldı yanına. Önlerine çıkan bir zombiden kan aldı iğneler ile. Sonrasında tecavüze uğrayan kızların hepsine bir bir bunu enjekte etti. 
Burak'ın planı kusursuzdu. Fakat bunu yapması şarttı. Çünkü oradan başka türlü kaçması imkansızdı. Teğmen sadece operasyon zamanı silahlarını veriyor. Ve operasyondan döndükleri anda silahları topluyordu. Teğmen'in yakın iki adamı dışında silahlı kimse kalmıyordu etrafta. 

Gene toplu tecavüzler başladı.. O gece.. Çığlıklar ve iğrençlikler aynı anda sürüyordu. 

Ertesi gün.. Askerler hastalığa yakalanmışlardı.. Bunun farkında değillerdi fakat hepsi halsiz ve yorgundu. Kimse ne olduğunu bile anlamamıştı. Burak ta aynı şekilde davranıyordu. Kimse uyanmasın diye.  

2. Gün.. Askerler iyiden iyiye halsiz düşmüşlerdi. Artık kıpırdayacak halleri kalmamıştı. Burak bunu fırsat bilerek silahlarını aldı. Bir çanta dolusu daha silah topladı. Kadın esirlerin kaldığı odaya girdi. Elindeki silah ile herkesin kafasına ateş etti. Bir tek General'in kızı hariç. Diğer tüm kadın mahkumlara ateş etti. General'in kızına iğne yapmamıştı General'in kızına bir kişi tecavüz ediyordu oda Teğmen. Oda haftada bir gün oluyordu. Diğer kadınlara ise bu zulm hergün uygulanıyordu. Burak. Aynı zamanda diğer üç erkek sivilide dışarıya çıkardı burak. Teğmen ve diğerleri kıvranırlarken Sonra ise herkesin şaşkın bakışları eşliğinde Tatlı Tavşan Bar'ı ateşe verdi ve ara sokaktan siviller ile birlikte daha önce ayarladığı araba ile kaçmaya başladılar.. 

Nazlı '' Neden arkadaşlarımın kafasına ateş ettin ? '' 
Burak '' Çünkü onlarda hastalığa yakalanmışlardı '' 
Nazlı '' Bir nevi onları yem ettin buradan kurtulabilmek için '' 
Burak '' Benim kurtulmaya ihtiyacım yoktu. Kurtulması gereken kişi sizdiniz ''
'' Bende bir karar vermek zorundaydım. Ve kararımı bu yönde verdim ''
Nazlı '' Askerlere ateş edipte öldürsen olmuyor muydu ? ''
Burak '' Ondört tane askerden bahsediyorsun. Hepsini nasıl öldüreyim ? '' 
Nazlı '' Asker değil misin bir plan yapsaydın '' 
Burak '' Ben bir plan yaptım ve aklıma yatan tek plan bu oldu '' 
Nazlı '' Sende onlardan bir farkın yok ! '' 

Burak arabayı kullanıyordu. Birden kafasının arkasında bir silah belirdi. Silah'ı tutan Adem'den başkası değildi. '' Sağ çek lan '' diye bağırdı Adem .. Burak ise kafasını sallayarak arabayı sağ tarafa çekti. '' Yavaşça in arabadan '' diye bağırdı Adem.. Burak yavaş hareketlerle arabadan indi. Adem ve arkadaşları üstünü aradı Burağın. Üstündeki tüm silahları aldılar. Sonrada bir güzel dövdüler Burağı. Burağı tek başına orada bırakarak yollarına devam ettiler. 

Burak kendini yol kenarına doğru attı.. Gece karanlığı olduğu için saklanmak için bir ağacı seçti. Ağaca tırmandı ve tüm geceyi orada geçirdi. Sabah olduğunda ise yürümeye başladı. İlerde bir araba gördü. Onun camını kırdı ve arabayı düz kontak yaparak çalıştırdı. İlerlemeye başladı. 

Bir saat iki saat üç saat. Sonra karşısında bir benzin istasyonu görmüştü.. Benzin istasyonunda Nazlı ve arkadaşlarının ondan kaçırdıkları araba duruyordu. Temkinli bir şekilde onlara doğru ilerledi. Arabanın kapıları açık ve içeride insan yoktu. Arabanın içinde bulunan silahları aldı. Benzin istasyonuna doğru girdi. Benzin istasyonunun içi harabeye dönmüştü. Her taraf kandı. Burak bir kaç parça yemek aldığı gibi benzin istasyonundan dışarıya çıktı. 

Sürünerek gelen '' Nazlı '' yı gördü Burak.. Ateş etmedi ona. Zombi'ye dönmüştü Nazlı Adem ve diğerleri.. Burak güldü Nazlı'ya karşı '' Savaşı Piyade Kazanır '' dedi ve ondan çaldıkları arabaya atladı ve arkasına bakmadan ilerledi.. 

Düşündü kendi kendine.. Askerlerin kadınlara yaptıklarını.. Her ne olursa olsun kadınlar eziliyordu. Cumhuriyetin olduğu dünyada da zombilerin dünyasında da. Erkek her zaman kendine göre haklıydı.  Kendisi bile yem olarak kadınları kullanmıştı. Tek başına kaçabileceğini biliyordu. Fakat Generalin kızı onun için biz koz olabilirdi. 

Burak aylar boyu saklanarak ve göçebe hayatı yaşayarak hayatına devam etti. Askeri birliklere tek tek gidiyordu fakat hep hüsran.. 

Aylar sonra ilk kez bir birlik ile karşılaştı. 
Kızıl Yıldız .. 
Kızıl Yıldız ile yoluna devam edecekti artık.. 
Burak için yeni bir sayfa başlamış oluyordu.. 
'' Savaşı Piyade Kazanır '' 

Not : Aslında daha detaylı anlatılmıştı iki ay önce. Fakat şu anda ortalıkta tecavüz vakaları varken hırsıza bizde yol göstermeyelim. Burak kardeşimizde kusura bakmasın.. Desteği için teşekkür ederim.. Saygılarımla.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder