uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

10 Şubat 2012 Cuma

11. Bölüm Alfa - Star - Boston Amerika



1994 Yılında kurulan Adrenalin timlerinin içinden seçilmiş özel askerlerdir. Adrenalin timlerinin tamamından 1997 yılının bir yaz günü seçimler yapıldı. Onları özel kılan tek şey ; Aşağı yukarı yürüyen ve sürünen her şeyi öldürebilme kapasitelerinin olmalarının yanı sıra savaşma kabiliyetleri , savaş zekaları ve dayanıklılık olmuştur. Avrupa'nın bir çok bölgesinde eğitimler almışlardı. 250 Kişiyle başlamışlardı eğitimlerine fakat eğitimlerde kullanılan gerçek mermiler ve gerçek savaşlar nedeni ile 98 kişi eğitimler sırasında şehit olmuştu. 
En büyük rütbe : Çavuş .. Ondan sonra gelen onbaşı . Diğerleri de erlerden oluşuyordu. Çavuş ve Onbaşı Seçimle gelmemişti. Aralarında yaptıkları Ölümcül sonuçlara yol açan dövüşler sonucunda birinci gelen Çavuş. İkinci gelen ise Onbaşı olmuştu. Ölümcül dövüşler sonucunda hepsine bir barkod ve kod verilmişti.   

1997 Yıllı Adrenalin - İstanbul Eğitim Merkezi : 
Komutan : Emrah Eniz . 
Ölüm Meleği : Emredin komutanım. 
Komutan : Alfa - Star Timine seçildin. 
Ölüm Meleği : Alfa - Star timine seçilmek benim için onurdur komutanım. 
Komutan : Kıvranma söyle asker ! 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Kardeşim de Adrenalin - istanbul Eğitim Merkezinde 
Komutan : Biliyorum ama o seçilmedi hem yaştan dolayı hemde pek iyi değil. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Kardeşimi burada yalnız başına bırakırsam eğitimlere konsantre olmakta zorlanırım. 
Komutan : Emirlerimize karşı mı geliyorsun. Şınav vaziyeti al. 

Ölüm Meleği  Bir diye bağırdı ve yere çömeldi. İki diye bağırdı Şınav vaziyeti aldı ve Ses telleri kısılıncaya kadar Adrenalin diye bağırdı. Komutan 100 şınav çektirti. Şınav çekerken Ölüm Meleği Komutan hala sorular soruyordu. 

Komutan : Vatan mı Aile mi ? Önce gelir 
Ölüm Meleği : Komutanım Vatan önce gelir. 
Komutan : Kardeşini vatan için feda eder misin ? 
Ölüm Meleği : Gözümü bile kırpmam Komutanım.
Komutan : O zaman gitmeni istiyorum. 
Ölüm Meleği : Burada kalmak istiyorum Komutanım. Tek sahip olduğum şey Vatanım ve kardeşim. 
Komutan : Gitmeni istiyorum asker. 
Ölüm Meleği : Özür dilerim komutanım. Fakat gidersem eğitimlere konsantre olmakta zorlanırım. Aklım kardeşimde kalır. 
Komutan : Allah ın belası... 

Tüm Türkiye deki Adrenalin - Eğitim Merkezlerinden Askerler bir araya gelmişti. Ölüm Meleği nin yerine ise Mirza kod adlı asker Alfa Star a dahil oldu.

Eğitimler de : Dağa tırmanma. Yüzme. Kros yapmak. Dövüş sanatlarından Aikido ve Ninjitsu sanatları ve felsefesi öğretiliyordu. Aynı zamanda patlayıcılar silahlar ve Askeri araçların tamamını kullanma da öğretiliyordu. Eğitimler Sabah 05:00 de başlıyor Öğle yemeği 30 dakika mola veriliyor. Akşam saat 19:00 a kadar devam ediyor . Akşam yemeği 30 dakika mola veriliyor. Ondan sonra gece 24:00 ü gösterdiğinde paydos ediliyordu. Eğitimler normal bir insanın dayanması mümkün olmayacak kadar tempolu ve sert geçiyordu. Gruplar halinde eğitimler veriliyor ve sıfır hoşgörü ile eğitimler devam ediyordu.  
Bir grup bir ay boyunca Dağa tırmanıyor. 
İkinci  Grup : Yüzüyor. 
Üçüncü  Grup : Koşuyor. 
Dördüncü  Grup : Aikido 
Beşinci  Grup : Ninjitsu 
Altıncı  Grup : Patlayıcılar. 
Yedinci  Grup : Silahlar 
Sekizinci  Grup : Askeri Araçlar 

Eğitimi alıyordu. 
Ve öbür ay geldiğinde ise gruplar birer atlamalı şekilde devam ediyordu. Her ay sonunda sınavlar oluyor. Sınavı geçemeyen ise tekrar eğitime giriyordu. Gene geçemez ise tekrar eğitime alınıyor 3 hakkı sonunda sınavı geçemez ise öbür gruba otomatik olarak geçiyordu.  
Uzak doğudan getirilen Aikido ve Ninjitsu ustaları dövüş dersleri veriyordu. Bütün eğitmenleri konusunda usta insanlardı. 

1 Eylül 2009 Alfa - Star Eğitim Tugayı  

Komutan : Arkadaşlar Rahat ! 

Alfa Star Timinden tek bir ses geldi. Pat diye. Rahat 'a geçmişlerdi. 

Komutan : Arkadaşlar biliyorum. Yaklaşık 12 yıldır bir eğitimden geçtiniz. Bazı operasyonlara katıldınız. Bazılarınız eğitimlerde ve operasyonlarda şehit oldu. İyi günde kötü günde hep birlikteydik. Başarınız kendinizin! Başarısızlığınız bizlerindir. 
Arkadaşlar hepiniz biliyorsunuz ki. Amerika da talihsiz bir olay yaşandı. Bir serum Amerika kıtasında baş gösterdi. İnsanları manyaklaştıran ve insan yiyen bir hastalık ortaya çıktı. Serum hakkında tek bildiğimiz kan yoluyla bulaştığı ve bulaşan insanın da insan yiyen bir canavara dönüştüğüdür. 
Amerika hükümeti ile olan anlaşmamız nedeni ile oraya bir askeri birlik gönderme kararı alınmıştır. Bu şanslı birlik sizlersiniz. 
Eğer ki orada hastalanan insanlarla sıcak temas a girerseniz sorgusuz sualsiz kafalarına ateş edin. Ateş etmek serbesttir. Öldürme yetkiniz vardır. 
3 Eylül Günü sabah 04:15 de Yıldıray gemisi ile İzmir Nex limanından Amerika ya gidiyorsunuz. Allah yardımcınız olsun.

Alfa - Star Timi hep bir ağızdan : Sağ ol !!! 

3 Eylül Sabah'ı 152 tane Alfa - Star elemanı Yıldıray çıkartma gemisine bindiler. Ne geleceklerini düşünüyorlardı ne de geçmişlerini. Aslında asker olmasalar uzaktan baksa biri Alfa - Star için ' Bir avuç serseri ' den başka hiç bir şey demezdi. Hayatları eğitimle oradan oraya savrulmak ile geçen 152 tane genç asker.. 
Gemi yolculuğu başlamıştı. 15 günlük bir aranın peşine Boston limanına giriş hazırlıkları başlamıştı. Saatler sonra Boston limanına çıkartma yapacaklardı. 
Askerler kendi arasında Boston lu piliçler erkek görsün gibi şakalar yapıyorlardı. Elektronik ses sistemi çarpışmaya son 10 dakika lütfen dikkat herkes yerlerine dedi.
152 asker bir anda yerlerine geçtiler.  Ekibin başındaki Çavuş elinde makineli tüfek ile çıkarma gemisindeki yüksek bir demire çıkarak askerlerine bağırdı ! 

Çavuş : Beyler.. Kız gibi savaşacak varsa içinizde gemi de kalsın! Arkanızda ağlayacak hiç kimse yok ! Burada ölenler burada kalacak! geri getirilmeyecek! 
Buradaki görevi başaracak kadar yürekliyseniz madalya beklemeyin almayacaksınız. Tek alacağınız madalya mezarınız olacak! 
Tek alacağınız alkış silah ınızdan çıkan merminin sesi olacak! 
Buradan geri dönmeyi düşünmeyin ! Hepinize emrediyorum burada öleceksiniz ! Kimse arkanızdan vatan sağ olsun demeyecek sizi temin ederim! Hatırlanmayacaksınız bile ! Boston a ayak bastığımızda görevimizi tekrar tekrar tekrar anlattım size bu son tekrarım ! 
Bölgemizi koruyacağız. Bu orospu çocuklarından bende haz etmiyorum ! ama Hükümet emir verdi bizde geldik. Şu piç kurularına Alfa - Star ı göstermenin vakti geldi. 
Beni Milletimi utandıranı dönüş yolunda denize atacağıma yemin ederim! Ya savaşın yâda ölün... 

152 Asker den Tek bir ses çıktı : Ölmek için yaşıyoruz ! 

Çavuş : Birbirinizle helalleşin bir daha vaktiniz olmaya bilir.. 

Boston da Güneş batmak üzereydi 152 asker bir anda ayakbastı. Hızlıca dağıldılar. Görevleri DXN şirketinin üstlerinden biri olan Bostan - Ukem Bölgesinde yaşayan önemli sivilleri korumaktı. 152 Asker ne amaç uğruna orada olduklarını bilmeden gelmişlerdi. Hangi amaç uğruna öleceklerini de bilmiyorlardı. 
Çavuş Askerleri yönlendirmeye başladı. 
ilk 50 kişilik grubu ön tarafa. Diğer 50 kişiyi sağ tarafa. Kalanlar ile birlikte çavuş  ise sol tarafta ilerliyorlardı.  Hızlı hareket ederek bir saat içinde koruyacakları yere gelmişlerdi. Etraf yanıyordu. İnsanlar kaçıyorlardı. İnsanlar insanları öldürüyordu. 
Bir polis barikatı vardı. Zombiler üstlerine doğru geliyordu polislerin polisler ateş ediyorlardı fakat zombiler durmuyordu. zombiler yaklaştıkça yaklaşıyorlardı polis barikatına ve bir anda polis barikatına geldiklerinde zombiler polisleri ısırmaya çoktan başlamışlardı. Bir yada iki tane zombi bir polis i yere devirip ısırmaya yetiyordu. 
100 lerce polis memuru oracıkta ölmüşler ve biraz sonra zombiye döneceklerdi. Alfa - Star a verilen eksik bilgi yüzünden bunu bilmiyorlardı. Fakat bilselerde pek umurlarında  olacağını hiç kimse zannetmiyordu. 
Alfa Star üç kola ayrılmıştı. Ön Kolda Barkot numarası 13 olan Mirza vardı. 
Mirza gür sesle : İlerleyin diye arkadaki askerleri gaza getiriyordu. Zombiler üstlerine geleceği halde Mirza ve arkasındaki 50 kişilik Asker grubu zombilerin üstüne geliyor geri püskürtmeye çalışıyorlardı. 
Mirza Gür bir sesle tekrar bağırdı : Kafalarından vurun ! 
Mirza ve arkasındakiler zombiler den kaçacaklarına üzerlerine üzerlerine doğru gidiyorlardı. 
Yerde yatan bir kadın bağırıyordu '' Help Me '' diye. İki tane zombi kadını ısırıp parçalıyorlardı. 
Mirza kadını gördü ve koşmaya başladı. Depar atıyordu. Yerdeki kadını ısıran zombilerden tekinin kafasına postalıyla bir tekme attı. Zombinin boynu kırılmış ve ölmüştü. Diğer zombi ye de ateş ederek öldürdü. Kadına baktığında çoktan ölmüştü. 
Yazık dedi içinden mirza. Kadının parçalanmış cesedine bakıyordu. Kadın bir anda gözlerini açtı ve Mirza nın ayağına yapıştı. Ayağını ısırmak için hamle yaptı fakat postalına denk geldiği için ısıramamıştı. Seni orospu diyerek kadını da kafasından vurdu. Way orospu çocuğuna bak ısıracaktı beni amına koyayım bir dakika önce help me help me şimdi de bite you bite you way amına koyayım. fantezinizi sikeyim.
Ekibin yanına doğru hızlıca koşarak geldi. Ekibe İlerliyoruz diye bağırdıktan sonra sol kolunu havaya kaldırdı ve aşağı doğru indirdi. 
Ekip Mirza ya uyarak ilerlemeye devam etti. Ara sokaklardan ön taraftan arka taraftan her yerden zombiler çıkıyor Alfa-Star grubuna doğru hamle yapmaya çalışıyorlardı. Fakat Alfa - Star yerinde kalmayarak taktik değiştirip zombileri avlamayı başarıyordu. 
7 Katlı ışıkları tamamen sönmüş sokak lambası yanmayan bir binadan genç bir erkek çıktı. ' please help ' diye bağırarak Alfa - Star ın önünde koşuyordu. Arkasından çıkan zombiler de genç erkeğin peşinden gidiyorlardı. Zombilerin sayısı 10 un üzerindeydi. Mirza olayı gördü. Sebastian takım sende 6 ya 40 saldırı düzenine devam diye bağırdı. Sebastian : Tamam geliyoruz peşinden diyebildi. 
Mirza makinalı tüfeğini sırtına asarak hızla koşarken sadece Sebastian ın Tamam lafını duyabilmişti kurşun seslerinden. 
Mirza hızlıca peşlerinden gidiyordu. Belinden çıkardığı ondörtlü silah ile zombilere bir bir ateş etmeye başladı. Silah tan çıkan merminin kovanı yere düşmeden zombiler kafalarından vurularak yere düşüyorlardı. Genç erkek öyle hızlı kaçıyordu ki Mirza yetişmekte çok zorlanıyordu. Genç erkeğin peşindeki bütün zombileri bir bir öldürdü Mirza. Erkek hala please help diye bağırıyordu ve koşmaya devam ediyordu. Kaçtığı yer ikiye ayrılıyordu. Sağ tarafa ve sol tarafa. Ön tarafında ise binalar vardı. 
Sol tarafa doğru kaçmaya başladı. Mirza ise peşinden koşuyor. Çocuğu kurtarmak için elinden gelen gayreti gösteriyordu. Mirza sol tarafa döndüğünde bir anda çığlık sesi duydu. Çocuk zombiler tarafından yakalanmıştı. Zombilerin sayısı üç dört binleri buluyordu. 
Mirza Şimdi sıçtık diyebildi içinden.. Omzuna astığı el bombalarından bir tanesini alıp pimini çekerek zombilerin üstüne doğru fırlattı. Alın bunu yiyin orospu çocukları ! 
Zombilerin sayısı o kadar fazlaydı ki etkilenmediler bile. Bir tane daha el bombasının pimini çekerek zombilerin üstüne tekrar fırlattı. Bir tane daha .. 
Fakat zombiler üzerine doğru gelmeye devam ediyorlardı. geriye doğru döndü. Sokağın öbür tarafından yani sağ tarafından da binlerce zombi üzerine doğru geldiğini gördü. 
Şimdi yarağı yedik arkadaş diyerek hızlıca geldiği yöne doğru kaçmaya başladı.  Alfa Star ise 6 ya 40 Saldırı düzeninde ilerliyordu. 6 Kişi geridekileri kontrol ediyor. 40 kişi ise sağ sol ve ileri düzeniydi bu. Sebastian Mirza nın kendilerine doğru çok hızlı geldiğini gördüğünde gülüyordu. 
Sebastian : Mirzaa ! 6 ya 40 a ne oldu ! 
Mirza : Unut 6 ya 40 ı Filan.. 

Mirza nın lafı biter bitmez Sağ ve Sol taraftan önlerine zombiler gelmeye başladı. İki grup zombi birleşince sayıları 10 binleri bulan bir zombi grubuydu. 

Mirza : Ara sokağa giriyoruz beyler .. Ara sokakta sıkıştırırız. Sayıları milyon olsa önümüzde olacakların sayısı 100 den fazla olmaz.
Mirza : Melek çıkmazı düzeni !!! 

50 Askerin hepsi birlikte bir ara sokağa girdiler. Mirza nın tahmin ettiği gibi ara sokakta peşlerinden gelen Zombiler in sayısı bir anda azalmıştı. Sokak dar olduğu için bir saftaki zombi sayısı 7 yi geçmiyordu. Hepsi ön tarafa hamle yapmak isteyen zombiler birbirlerini eziyorlar ve iyice yavaşlamışlardı.
Alfa - Star ın 50 askeri gelen zombileri kolaylıkla öldürürken geriye doğru çıkıyorlardı. 

Mirza : Sebastian diğer iki grupla iletişime geç ! 
Sebastian : Tamam moruk. 
Sebastian : Ne taraftasınız Alfa - Star 3 den Sebastian . 
Alfa Star 1 : Hedefe doğru gidiyoruz. Çok fazla kaybımız var! 
Alfa Star 2 : Hedefe son on dakika.. Orada buluşalım. 
Sebastian : Anlaşıldı. 
Sebastian : Mirza hedefe doğru gidiyorlar yaklaşmışlar. Navigasyon a baktığımda bizim içinde az kalmış önümüzdeki sokaktan sola dönüp düz gideceğiz oradan da sağ tarafa döneceğiz gibi gözüküyor. 
Mirza : Sanki banka adresi tarif ediyorsun. Burası Boston ! 

Alfa - Star 3 Sebastian ın dediği gibi gitmeye devam ediyordu. 
Sonunda hedefe varmışlardı. Alfa Star 1 Grubu 20 kişi ve 10 tane ısırılmış asker. Alfa Star 2 Grubu 37 asker ve 9 Isırılmış asker kalmıştı. 26 Alfa - Star Grubu üyesi zombi saldırılarında zombilere akşam yemeği olmaktan kendilerini kurtaramamıştı. 
Çarpışma her tarafta devam ediyor. Bazı binalar arabalar yanıyordu. Patlama sesleri kulakları sağır eder cinsteydi. 
Alfa Star ın taktiği 6-40 saldırma olmasına rağmen gene zombilerin sayıca avantajına yenik düşen Alfa - Star toplanma noktasına doğru çekilmeye başlamışlardı. 
Alfa - Star  üç koldan birden bozguna uğruyordu. Mermilerin yarısını harcamalarına rağmen zombileri limandan püskürtmeyi başaramamışlardı. 
Toplanma noktasına geldiler sonunda Alfa - Star 1 Alfa - Star 2 ve Alfa - Star 3 
Toplanma noktası na gelindiğinde.. 
Çavuş Bağırdı. Underground çember düzeni! 
Alfa Star bir anda daire yaptı. Daire düzenine geçen Alfa - Star. Yerde Nişan almış vaziyette çömelen bir asker. Arkasında ise iki asker. Çember in bir noktasını üç asker oluşturacak şekilde daire düzenine geçtiler. 
Zombiler üzerlerine geliyordu fakat Alfa - Star Çember düzeni ile birlikte zombilerden bir tanesi en fazla 10 metre yaklaşıyordu. Zombilerin akınları bitmek tükenmek bilmeden devam ediyordu. 
Zombiler Alfa - Star ın Çember düzenine karşı sayıca kalabalık olmalarına rağmen yaklaşamıyorlardı. Bilinçsizce gelmeye devam ediyorlardı. 
On Başı : Komutanım cephanelerimiz bitmeye başladı. Hala bir yol kat edemedik. 
Çavuş : Farkındayım. 
On Başı : Ne emredersiniz ?
Çavuş : Yavaştan çemberi bozmadan geri çekileceğiz. 
On Başı Bütün Askerlere Bağırdı. Underground çember düzenine devam. 2 Ye 1 
Alfa Star yavaşça geri çekilmeye başladı kitle halinde. Fakat zombiler her yerdeydi. 10 metre den daha fazla yaklaşamayan zombiler. Alfa Star ın cephanesinin azalmasıyla birlikte beş metreye kadar yaklaşmıştı. 
Zombiler üzerlerine gelmeye devam ediyorlardı. 
Sebastian : Mirza napacağız... Geri çekilelim artık.. 
Mirza : Göt kısmetten çıktı. Kilot giymek ne fayda !! 
Sebastian : Burada ölmek istemiyorum sevmedim burayı. 
Mirza : Sanki ben çok sevdim.. Bayıldım buraya. Güneşi sahili insanları harika bir yer burası 
Sebastian : Nasıl başarıyorsun böyle rahat olmayı ? 
Mirza : Alt tarafı öleceğiz abartmanın anlamı yok .. 

Geri çekildikleri yönden sayıları 5 bini bulan bir zombi grubunu fark etti Alfa - Star. Askerler bir anda paniğe kapıldılar. 
Çavuş : Panik yapmayın. Sakin olun. Diye bağırdıysa bile sesini kimseye duyuramadı.
Askerlerden bir kaç tanesini bu sırada zombiler yemeye başlamışlardı bile. Zombiler bir anda Alfa - Star ı her bir yandan kuşatmıştı.
Underground Çember iyice daralmıştı. Askerler daireyi küçültürken zombiler askerleri ısırmaya yemeğe başlamışlardı.
Zombiler Askerlerden bir parça alabilmek için birbirlerini eziyorlardı. Askerler zombiler tarafından linç olma noktasına gelmişti.
Askerler ellerindeki tüfeklerle zombilere vurmaya çalışıyorlardı. Fakat sayıca üstün olan zombiler birer ikişer askerleri ısırmaya yemeye başlamışlardı.
Çavuş bağırıyordu : Dayanın sıranızı bozmayın.
Bu sırada Çavuş un yanına sürünerek gelen ayakları olmayan zombi çavuş un bacağını ısırmış sağ bacağının baldırından koca bir parça almıştı. 
Logar kapağını fark etti Onbaşı.. Kapağı açtı. Hadi beyler dokuz oluyoruz diye bağırdı onbaşı.

Zombiler den kurtulamıyordu çemberin ön tarafında kiler. Mirza El bombalarını bir bir fırlattı. Bir gürültü kopup sarsıntı oldu. 
Sarsıntı ile bir anda duraksayan zombilerden askerlerin bir kısmı kurtulmuştu ve logar kapağından bir bir içeriye giriyorlardı.
Mirza otomatik silah ıyla zombileri ileriye doğru ittirdi. Dipçiğiyle bir kaç zombiye vurdu. Askerlerin rahatça girmesini sağladı.
Son olarak zombinin tekine uçar tekme atarak diğer zombilerin üstüne uçurdu. zombi aldığı darbe ile arkasındaki zombileride yere düşürdü.
Bu aralığı fırsat bilen Mirza ön saflardaki zombiler ayağa kalkana kadar logar kapağını kapatmıştı.
21 asker zombi saldırıları sonucu parçalanarak yenilmiş . 38 asker zombiler tarafından ısırılmıştı. Alfa - Star grubu 105 asker kalmıştı.
Kanalizasyon dan ilerliyorlardı. Çürümüş et kokuyordu kanalizasyonun içi. Yerden hafif bir su akıyordu. Yaralı askerler diğerlerine dayanıp yürüyorlardı.
Çavuş seke seke onbaşıya dayanmış yürüyordu.
Kanalizasyonda bulunan fareler Askerlerin ışıklarını seslerini duyunca sağa sola kaçıyorlardı. Etraf tamamen zifiri karanlıktı.
dört insanın yan yana zor yürüyebileceği bu kanalizasyonda dayanılmaz bir koku vardı. Bazı askerler kokudan etkilenip kusuyorlardı.
Navigasyonun da yardımı ile yönlerini bulmakta sorun yaşamıyorlardı. Ayrıca liman deniz tarafına gidecekleri için akan suyu takip etmeleri bile yeterliydi.
Koşarcasına yürümeye devam ediyorlardı. Saatlerdir verdikleri mücadele onları yormuştu fakat direnmek zorundaydılar.
Arkadan ayak sesleri uğultular gelmeye başladı.
Asker : Kanalizasyonda bizden başka birileri var ve bu tarafa doğru geliyorlar !
Çavuş : Acele edin.
Askerler hızlı bir şekilde hareket etmeye başladılar. fakat yaralı askerlerinde olması Alfa-Star grubunu yavaşlatıyordu.
Çıkış için bir kapak bulmuşlardı tek sorun dışarıda zombi olup olmadığını bilmemeleri idi.
Çavuş Onbaşıya çık bak dedi. Onbaşı korka korka merdivenlerden yukarı doğru tırmandı. Kulağını logar kapağına koydu.
Askerler kendi aralarında konuşuyorlardı. On Başı Askerlere bağırarak Kesin sesinizi duyamıyorum ! dedi.
Onbaşı kulağını logar kapağına yasladı. İyice yanaştı. Kulağı ile logar kapağını sabitledi. Onbaşı Çavuş a dönerek ;
Onbaşı : Komutanım dışarıdan hiç bir ses gelmiyor. İzninizle kapağı açıyorum ?
Çavuş : Aç bakalım..
Onbaşı : Logar kapağını açtı. Kafasını logar kapağından dışarı çıkartıp baktı.
Onbaşı : Hızlıca kendini dışarıya attı ve temiz diye kısık bir sesle aşağıda merakla bekleyen askerlere işaret verdi.
Önce zombiler tarafından ısırılmış askerler dışarıya çıkartıldı. Sonra sağlam olanlar dışarı çıkmaya başladılar.
Kanalizasyondan gelen ayak ve hırıltı sesleri iyice yaklaşmıştı. Mirza bunu hissediyordu.
Daha yukarı çıkacak 21 asker vardı. Bir asker hızlıca dışarı doğru tırmanırken yere düştü ve diz kapağını kırdı acı içinde bağırıyordu. Diz kapağı paramparça olmuştu. Bu sırada zombiler de belirmeye başlamıştı. Mirza Sebastian a dönerek koru beni dedi. Sebastian tamam diyebilmişti.
Mirza koşarak zombilerden tekinin suratına bir tekme attı. Postalının tabanı ile zombinin boynunu kırmıştı. İkinci gelen zombi nin elleri ile çenesini tutarak boynunu kırdı.
Üçüncü gelen zombi nin göğsüne doğru tekme attı. Zombi aldığı darbe sonucu üç metre geriye doğru uçarak yere düştü ve kafasını çarparak etkisiz hale geldi.
Mirza yerde gördüğü iki demir sopayı aldı. Zombilerden tekinin alnından soktu demir sopayı. Sopa zombinin kafa tasından dışarıya doğru çıkmıştı. 
Mirza korkusuzca ilerliyor ve önüne gelen her zombiyi etkisiz hale getiriyordu. 
Bir tanesinin kafasına vurdu sopa ile. Zombi aldığı darbe ile kafası geriye dönmüştü. Mirza adım adım zombilere doğru ilerliyor ve önüne çıkan her zombiyi öldürüyordu. 
Bir sonra gelen erkek zombi siyahi biriydi. Boyu 2 metre ve oldukça kilolu biriydi. Mirza koştu zıpladı ve demir sopayı mızrak gibi fırlattı. Siyahi zombinin demir sopa sol gözünden içeri girmişti. Öyle hızlı fırlatmıştı ki demir sopayı sopanın göz kısmında kalan kısmı hiç yok gibiydi. Zombi kafa üstü yere doğru düştü.
Mirza ilerlemeye devam ediyordu. Sebastian a doğru bağırdı !
Mirza : Herkes dışarı çıktı mı ?
Sebastian : Evet..
Mirza : Hasan da dışarıda mı ?
Sebastian : Evet onuda güç bela dışarı çıkardık.
Mirza : Ulan biz manyak mıyız biz niye buradayız ?
Sebastian : Seni bekliyorum ben
Mirza : Kaçalım lan o zaman.. koş sebastian koş. Kaç Sebastian kaç kaçanın anası ağlamaz.

Sebastian tırmandı. Mirza da tırmanmaya başladığı sırada ayağından bir zombi yakaladı. Zombi Mirza nın ayağını ısırmaya çalıştığı sırada Mirza belinde duran 14 lü silah ını çıkartı ve zombi yi kafasından vurdu.
Mirza zombiye dönerek ; 
Mirza : Demirli tüfek bulundu mertlik bozuldu bebeğim !
dedi ve hızlıca kendini yukarıya attı. Mirza nın üstünde kan parçaları beyin artıkları ve kan lekeleri vardı. Sanki kurban bayramında hayvanları kesen kasapların üstü gibiydi üstü.
Çavuş : Mirza ne oldu sana ? Bunlar kimin kanı?
Mirza : Arkadaşlar ile 5 sehem büyük baş hayvana girdikte söylemesi ayıp danayı ben kestim..
Yaralı olan Çavuş ve diğer askerler Mirza nın bu esprisine gülmüşlerdi.
Isırılan askerler sonlarının zombiye döneceğinden habersiz olarak gemiye doğru yola çıktılar.
Gemiye vardıklarında gemi kaptanı ve miçolar ısırılan askerleri gemiden içeriye almayacaklarını söylediler. Çıkan tartışma sonucu Askerler baskın çıkarak ısırılan askerlerle birlikte gemiye girdiler.
Sabah olmuştu artık. Türkiye den yeni emirler geldi.
Boston Metro istasyonunda sıkışıp kalmış Türk diplomatını kurtarma göreviydi. Isırılan askerler enfeksiyon nu kaptıkları için yataktan kalkamıyorlardı.
Kalan 80 asker metro istasyonunda korumaları ile birlikte sıkışıp kalmış diplomat Türkiye den gelecek olan kurtarma ekibini beklemekteydi. Güvenli bölge ye giderken arabası kaza yapan diplomat ve korumaları Metro istasyonuna saklanmışlardı.
Alfa Star ın 80 üyesi diplomatı oradan çıkarmak ve kurtarmak için emir almışlardı.
80 Asker hızlı bir biçimde Metro ya doğru girdiler. Girerlerken önlerine çıkan birkaç zombi yi öldürmeleri zor olmamıştı. Çavuş enfeksiyon kaptığı için Onbaşı onun görevini üstlenmişti.
3. Nolu askerde onbaşı nın görevini almıştı.
Metre istasyonuna indiklerinde her yer karanlıktı. Fenerleri açmayı teklif etti bir asker.
Onbaşı saçmalama diye bağırdı. Fenerleri yakarsak zombiler i üstümüze çekeriz. Sessiz ve derinden halletmemiz gerekiyor bu olayı.
Metro raylarından hızlı bir şekilde diplomatın mahsur kaldığı yere doğru ilerliyorlardı. Etraf ta ölümün sessizliği vardı.
İlerlemeye devam ettiler. Son 10 metre diye uyarı geldi. Diplomatın bulunduğu yeri gösteren cihazdan ilerlemeye devam ettiler.  
Metre istasyonuna girdiklerinde Zombiler etrafta cirit atıyorlar. Aptal aptal hırıltılar sesler çıkartarak sanki volta atıyorlardı. 
Yaklaşık 100 tane kadar zombi vardı metro istasyonunda. Mirza : Bir fikrim var. Ben zombileri oyalarken sizde diplomatı alın dedi. 
Bütün askerler birbirlerine baktılar. On başı : Seni kaybetmeyi göze alamam. Çok askerimi kaybettim .. 
Mirza : Bırak bu Vietnam da ki savaş sahnelerini. Bir zamanlar askerdik mi diyeceksin peşine de. Dediğimi yapın der demez. Metro raylarından koşarak zombilerin olduğu yere doğru geldi. Zombiler Metroyu bekleme yerindeler di. Bir kaç tanesinin kafasına ateş ederek zombilerin dikkatini kendinden tarafa çekmeyi başarmıştı. 
Zombilerden bir 20 tanesini ateş ederek etkisiz hale getiren Mirza. Metrodan caddeye doğru çıkan merdivenlerden dahi zombi geldiğini görünce. Aha şimdi yan bastın koş mirza koş diyerek koşmaya başladı. Koşarken arkasına bakmayı ihmal etmiyordu. İstediği olmuştu Zombilerin dikkatini kendine çekmeyi başarmış yaklaşık 150 tane zombi mirza nın yaptığı gürültüler yüzünden ona doğru gelmeye başlamışlardı. 
Mirza koşarken bir anda geri döndü yere çömeldi. İki elinde birer 14 lü ingram marka silah ile zombilere ateş etmeye başladı. Zombiler birer ikişer yere düşüyor fakat diğer zombiler düşen zombilerin Üzerlerine basarak mirza ya doğru gelmeye devam ediyorlardı. Bu sırada metre istasyonundaki zombilerin hepsi raylardan mirza yı yakalamaya doğru hareket ederken Alfa - Star grubuda diplomatı bulmak için harekete geçmişti. Diplomatı 4 korumasını ve ailesini buldular. Çıkardıkları gürültüden dolayı arkada kalmış bir zombi bunlara doğru gelmeye başlamıştı fakat bunu fark etmeyecek kadar dikkatsiz davranıyorlardı. 
Onbaşı : Ben onbaşı bu ekibin lideriyim. 
Diplomat : Ben daha rütbeli birilerini bekliyordum.
Onbaşı : Üzgünüm en rütbeli kişi çavuş oda şu anda burada yok. 
Diplomatın Eşi : Aman ne güzel. Bir avuç er ve onbaşı bizi kurtarmaya gelmiş. 
Diplomat : Söylenmeyi kes be hanım 
Bizimle gelin diyerek diplomatı korumalarını ve ailesini metro dan yürütmeye başladılar. 
Öncü tim olarak alfa-star dan 20 kişi hızlıca ilerliyor ve 20 metre mesafede bir temiz diyordu. 
Bu sırada geride bekleyen diğer grup ise onların yanına doğru ilerliyorlardı. 
Mirza bu sırada zombilere doğru ateş etmeye ve koşmaya devam ediyordu. Önünde çarpışmış üç tane metro treni gördü. Hay ananın körü ! diye isyan etti. Yol tamamen kapanmış ve çıkmaz sokaktı. 
Metroları uzun uzun inceledi. Zombiler arkasından gelmeye devam ediyorlardı. Metrolardan tekine tırmanmaya başladı.
Tırmanıyordu. Tırmanırken bir anda camda bir zombi gördü. Buna doğru hamle yaptı aniden. Korkmuştu. Zombinin hamlesinden sonra bir an titredi. O korkma ile birlikte tırmandığı yerden bir eliyle çıkıntıyı tutamayarak eli boşluğa geldi. Tek eliyle tutuyordu düşmesi an meselesiydi. Solak biri olduğu için sağ eli sol eli kadar güçlü değildi. Sağ eliyle tutunmuştu. Çok kullanmadığı sağ eli onu ölüm ve yaşam arasında tutuyordu. Bu sırada mirza yı takip eden zombiler de Mirza yı yemek için ellerini yukarıya doğru kaldırıp Mirza nın bacaklarını yakalamak için hamleler yapıyorlar sıçrıyorlardı. Mirza nın artık sağ eli yorgunluktan titremeye başlamıştı. Son bir gücüyle kendisini yukarıya doğru çekti. ya sol eliyle tutunacak dı hayata yada hiç kullanmadığı sağ eliyle zombilerin arasına düşecekti. Sol eliyle yakaladı girintiyi. tırmanmaya devam ederken onu korkutan zombiye bakarak Seni kaltak ! diye cevap verdi. Metro trenlerinin çatısına çıkmıştı.Ne taraftan kaçacağını gözlemledi. Bir su borusu geldi gözlerine. Sıcak mı soğuk mu olduğunu bilmediği için sıçrayarak tuttu. Soğuktu. Elleri kaymasın diye parmakları kesik deri eldivenlerini çıkartıp giydi.  Zaman ayarlı plastik patlayıcıları yanına aldığı için sevinmişti. Beş dakikaya ayarladı hepsini ve gelişi güzel yerleştirdi. Sıçradı ve su borusunu tuttu. Su borusuyla bir eliyle tutunuyor öbür eliyle de kendini ileri doğru atıyordu. İçinden sayıyordu 300 - 299 - 298 - 297 - 296 Her bir saniyeyi sayıyordu. 
60 dedi. iyice hızlanmaya başlamıştı. Artık kolları güçsüzleşmiş olmasına rağmen direniyordu. İyice hızlandı. Etrafı da kolaçan ediyordu bir yandan. İlerlemeye devam etti. Arkasına bakmadan hem sayıyor hem ilerliyordu. Metro bekleme salonunu çoktan geçmişti. Etrafına baktı ve acil durumlarda kullanılan ufak bir bölme olduğunu fark etti. Tek şey aşağıya nasıl inecekti. Kemerini çıkardı. Su borusuna bağladı. 30 - 29 - 28 diye saymaya da devam ediyordu. Kemeri bağlar bağlamaz kemerden tuttuğu gibi aşağıya sarktı. Kemerin boyu yetmemişti. Yaklaşık 4,5 metre ayakları ile yer arasında mesafe vardı. 15 - 14 - 13 diye içinden sayarken bir an düşündü. Yere atlayıp ayağını kolunu kırabilir ve patlamadan çıkacak alevler sonunu getirebilirdi. Yukarıda kalsa belki bir nebzede olsa kurtulabilirdi. 
6- 5 - 4 dediği sırada yere doğru atladı. Yere atladığında ah diye bir ses geldi. 3 - 2 - 1 acil durumlar için kullanılan acil bölmeye girdi. O sırada patlama duyuldu. Alevler yanından geçiyordu. Toz duman olmuştu etraf. Büyük bir sarsıntı duyulmuştu. Alfa - Star da sarsıntıyı duydu. Sebastian Mirza !!! diye bağırdı. Onbaşı Sebastian ı tuttu. Artık her şey için çok geç.. Sebastian patlamanın olduğu yere doğru hızlıca koşmaya başladı. Mirza nın üstü başı çamur kolları simsiyah yüzü simsiyah dumandan lekeler olmuştu. Acil durumlar için kullanılan bölmeden çıktı ve öksürüyordu. Öksürürken ağzından dumanlar çıkıyordu. 
Mirza ayağını burkmuştu. Sol ayağını sekerek yürümeye çalışıyordu. Üzerine basamıyordu ayağının. Ayağını bir zombi gibi yere sürte sürte ilerliyordu. İlerlemeye devam ediyordu. Sebastian da bilinçsiz bir şekilde Mirza ya doğru koşuyordu. Birden Sebastian ın boynuna elleri ile bir zombi sarıldı. Zombi Sebastian ı yere düşürmüş ve ısırmaya çalışıyordu. Sebastian zombinin çenesinden tutmuş ve ısırmasını engellemeye çalışıyordu. O sırada zombi nin sırtında bir el gözüktü . Elbisesinden tuttuğu gibi zombiyi yere fırlattı. Belinden çıkardığı silah ile zombinin kalkmasına bile fırsat vermeden zombinin beynini metronun raylarına akıtmaya başlamıştı. 
Sebastian ı yerden kaldırdı. Sebastian Mirza ya sarıldı kardeşim diye. Mirza bu duruma şaşırmıştı. 
Mirza : Sen ağladın mı ?
Sebastian : Hayır 
Mirza : Grubun diğerleri nerede ? 
Sebastian : Patlamayı duyar duymaz ben buraya koştum! seni bulmak için onlar ileride kaldı. Sonrasını biliyorsun.
Mirza : Gidelim ! 


Mirza ayağını hala bir zombi gibi yere sürerek gidiyordu. Sebastian yardım edeyim dedi. Mirza ya destek oldu. Bir koltuk değneği gibi Mirza ya destek olarak yürümeye devam ediyorlardı..
Metrodaki patlamadan sonra telsizler çalışmıyordu. Grubu yakalamaları gerekiyordu. Yarım saat yürüdükten sonra grubu sonunda yakalamışlardı. Metrodan aynı yoldan dışarıya çıktılar. Limana doğru ilerlediler grup halinde.. 
Limana doğru ilerlerken çok fazla zombi ile karşılaşmamışlardı. Arkalarından takip eden zombilere de izlerini kaybettirmişlerdi. Limana geldiklerinde gözlerine inanamadılar. Onları Türkiye İzmir den Boston'a getirmiş olan gemi Yıldıray. Limanda demir attığı yerde yoktu. Gözlerine inanamıyorlar şaşkınlık içinde birbirlerine bakıyorlardı..



1 yorum: