uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

2 Şubat 2012 Perşembe

Diş-e Diş Göz – e Göz Kan – a Kan ( 6. Bölüm )

1995 Antalya.

Ferit'in babası Ferit daha 1 yaşındayken Hakkaride terör örgütü ile girdiği çatışmada şehit olmuştu. Annesi Daha sonra bir oğlu olan bir adamla evlenmişti Ferit o Annesi evlendiğinde 5 yaşındaydı. Ferit 7 yaşına geldiğinde üvey babasının elle tacizleri başlamıştı. Ferit i kucağına oturtuyor ve elle taciz ediyordu. Üvey abiside Feritten 8 yaş büyüktü oda Ferit'e tacizlerde bulunuyordu. Bir gün Annesi akrabasının ölümü için Antalya’nın Serik köyüne gitmişti. Üvey babası evde çok içti. Gece olduğunda Ferit in yattığı odaya girip ona zorla tecavüz etti. Ferit iyice içine kapandı o olaydan sonra. Üvey babası ve üvey abisi her fırsatını bulduğunda Feritte tecavüz ediyordu. Ferit sonunda bu olanlara dayanamadı. Yazları ve hafta sonları evde durmamak için Antalya halin de çalışıyordu. Önce bileklerini kesip intihar etmek istedi ama başaramadı. Sonra olanları annesine anlattı. Annesi ona inanmadı. Annesi Ferittin yalan söylemediğini biliyordu. Ferit in üvey babasından annesinin bir kızı olmuştu. İki çocukla boşanmış bir kadın olarak yaşamayı göze alamamıştı. 1996 Senesinin bir son bahar günü Üvey abisi buna tekrar tecavüz etmeye yeltendiği sırada üvey abisine makas batırdı. Korktu ve halden kalkan ilk kamyona binip İstanbul’a geldi. 1997 senesinde İstanbul’da sokakta ayakkabı boyacılığı yaparken Ölüm Meleği ile tesadüfen tanıştı. Adrenalin timi için eğitim almaya başlayacak ve intikamını alacaktı.

15 Şubat 2010 


Ferit araba garajının orada oturuyordu. Ölüm Meleği bir kaç şişe birayla yanına geldi. Ferit te sigara uzattı. Ferit sigarayı aldı ve Ölüm Meleği sigarasını yaktı.
Ölüm Meleği : Sana vurduğum için özür dilerim.
Ferit hiç bir şey demiyor sigarasını içiyordu. Ölüm Meleği biranın tekini açtı ve Feritte verdi bir tanede kendi aldı.
Ölüm Meleği : Seni kırdığım içinde özür dilerim.
Ölüm Meleği : Ne lan karılar gibi trip mi atıyorsun ?
Ölüm Meleği : Bana kimi hatırlatıyorsun biliyor musun ? 
Ferit : Kimi ? 
Ölüm Meleği : Bizim Gölcük te ben 6-7 yaşlarındayken bir tane yaşlı teyze vardı. Mahalledeki abilermiz anlatırlardı. Onun kocası onu sikemeyince akşam oda kocasına böyle trip atarmış.
Ferit bu lafın üstüne sırıtmıştı. 
Ölüm Meleği : Ne zamandır arkadaşız Ferit ?
Ferit : 1997 nin 6 Kasım ından beri.
Ölüm Meleği : Ne olduğunu anlatır mısın ? senin saldırdığın insanlar kimler? Tanıyorsun muhakkak. O kadın sana neden oğlum Ferit dedi. Akrabaların filan mı?
Ferit : O kadın benim annem. Dövdüğüm adam üvey babam. Öbür genç olanda üvey kardeşim.
Ölüm Meleği : Neden saldırdın onlara ? Çocukken annene bir şey mi yaptılar?
Ferit : Hayır. Bana tecavüz ediyorlardı ben 7-8 yaşlarındayken 
Ölüm Meleği : Allah kahretsin. Üzgünüm dostum.


Ölüm Meleği Feritte sarılmıştı. Ferit hüngür hüngür ağlıyordu. Ferit çok utanmıştı. Ölüm Meleği Ferit le adamların arasına girdiği için çok pişmandı ama iş işten geçmişti. Ferit te sakinleşmesi için ilaç verdi. Psko soldiers i topladı sonra Ölüm Meleği durumu anlattı.
Tuncay : Bırakalım Ferit istediğini yapsın. 
Sansar : Bence de.
Mustafa : Aynen.
Asit : Evet arkadaşlar doğru diyorsunuz bende size katılıyorum ama burada yaşayan 100 e yakın sivil var. Onlara durumu nasıl açıklayacağız? Bize olan güvenleri azalırsa bu topluluğu ego manyamız altında tutamayız. Ferit in iyiliği için bu durumu açıklayamayacağımızı herkes biliyor. O zaman da 100 kişinin bize güvenmediği hissi beni derinden etkiliyor. Her an bizi demi öldürecekler korkusuyla yaşayan bir adam her türlü zararı bize verebilir. Zaten ortalık kaos karmaşa. Yeni gelen 36 kişi var. Kaynaşacaklar ufak yer insanlar dışarı çıkamıyorlar. Dedikodular alacak başını gidecek. Sonra yalnızca o iki kişi yok ki? Annesi ve üvey kız kardeşi de var.
Tecavüzcüleri bende insanların arasında gezdirme taraftarı değilim fakat bir çözüm bulmalıyız.
Tuncay : Bodrum kattaki hücrelere atıp bırakalım çürüsünler. İnsanlar bir süre sonra unutur. Ondan sonrada Ferit intikamını alır.
Ölüm Meleği : Sanki insanları değil de eşya kaybediyoruz Tuncay. Biz katil olabiliriz fakat işkenceci değiliz Tuncay !
Mustafa : Beyler boşuna tartışıyoruz. Verelim Ferit in eline ne istiyorsa onu yapsın.
Asit : Gereğini yapsın yapmasınada diğer 100 e yakın sivile ne diyeceksin ? Bu adamları neden öldürdünüz dediğin de?
Ateş : İnsanlara açıklama yapmak zorunda değiliz fakat Asit haklı.
Sansar : Arkadaşlar açıklama yapmamıza gerek yok ki ! Öldüler bitti.
Mustafa : Dışarıya mı atsak acaba ?
Tuncay : Yok o da olmaz. Dışar da da yaşar bunlar.
Ölüm Meleği : Yapacağımız şey çok açık. Asit Bu ikisi hakkında tecavüz suçlamaları olan dosyalar hazırla. Ferit in kız arkadaşına tecavüz ederek öldürdü bunlar. Fakat delil yetersizliğinden dolayı serbest bırakıldılar. Suçları iple asılmak olarak ölüm cezasıdır. Var mı? İtirazı olan.


Ölüm Meleğinin bu laflarından sonra herkes susup kalmıştı. Herkes hak verdi ve kabul etti. Hem hapishanede bulunan sivillere zarar gelmeyecek hem de sivillerin güveni kaybolmayacaktı. 


Ölüm Meleği : Sansar Feritti çağırırmısın ? 


Ferit içeri girdi. Yarın iki piç kurusu idam edilecek Ferit dedi. Nasıl idam edilsinler? Kurşuna mı dizilsinler iplemi asalım? Ferit ben döverek öldürmek istiyorum ikisini de parçalamak istiyorum dedi.
Ölüm Meleği : Sansar Mustafa Adamları bodrumdaki hücrelere kapatın. Ellerini ve ayaklarını da zincirleyin. Sakın iki sininde tek bir kılına zarar gelmesin. Ferit İkisi de senindir.
Ateş : Ama abi.
Ölüm Meleği : Konu kapandı. Dava bitti. Ferit ne istiyorsa öyle olacak! Ferit istediğin zaman git istediğin gibi hıncını al. Ferit in yüzünde gülümseme olmuştu. 
Ferit : Abimsin büyüğümsün diye sarıldı. 
Ölüm Meleği : Enerjini o piç kurularına sakla.

Ferit ben biraz odamda düşüneceğim diyerek müsaade istedi. Müsaade senin. Ferit odasına doğru çıkarken. Mustafa ve Sansar Adamları bodrum kattaki hücrelere kapatmaya gitmişlerdi.
Ateş : Abi bu olayları etrafımızdakilere nasıl açıklayacağız ? En küçük bir kaosta bu önümüze gelip insanları bize karşı kışkırtacaklar.
Asit : Ateş doğru söylüyor. Biraz mantıklı olalım tamam belgeleri hazırlarım ben fakat gene de idam edeceksek asalım. İşkence yaparak günlerce ondan sonra öldürmeyelim. 
Ölüm Meleği : Bende biliyorum sizin dediğinizin doğru olduğunu ! Fakat sizden birini kaybetmekten se o 100 sivili kaybetmeyi karşıma almayı yeğlerim. O 100 sivil benim için kurbanlık koyundan bir farkı yok. Korkularının kokusu midemi bulandırıyor. Ne zaman etraftaki zombiler gider o zaman korkuları geçip bize baş kaldırabilirler? 
Söylesenize bana yeni tanıdıkları birinin onlar için değeri ne? Adamların yanında zombiler insanları ısırıyor bunlar kaçıyorlar? nasıl hayatta kaldılar sanıyorsunuz? Çok iyi savaştıkları için mi? Korkup kaçıp saklandıkları için. Kendini düşünen bencil sürüsünden başka hiç bir şey değiller. O yüzden de Feritti mi kaybedeceğiz? yoksa 100 tane kurbanlık koyunu mu?
Üç dört ay sonra burada erzak bitince erzak almaya o koyunlarla mı gideceğiz yoksa Feritlemi ? Birazda olsa akıllı olun. Kendinizi Ferittin yerine koyun.


Ölüm Meleğinin bu çıkışından sonra kimse bir daha gık diyemedi. Ferit odasında nasıl işkenceler yapacağını planlarken Ateş Asit Ölüm Meleği Tuncay Sansar ve Mustafa yemek yiyorlardı. Yemekler bitti. Beraber sofrayı topladılar. Siviller büyük yemekhanede yemek yerken Psko Soldiers ise ufak yemek hanede yemek yiyorlardı. Hem burada oturup daha rahat konuşabiliyorlar muhabbet edebiliyorlardı.
Ateş : Beyler dedi bana müsaade gerçekten çok uzun bir gündü biraz uyuyayım.
Tuncay : Nereye gidiyorsun hacı daha içicez bu akşam. Abinin sözü var.
Ateş : Siz için vallaha size afiyet olsun ben yatayım dinleneyim biraz. Çok yorgunum sabah beri oradan oraya koştur dur.
Mustafa : Peki sen bilirsin .
Ateş : Hadi size afiyet olsun diyerek yemekhane den ayrıldı. Yemekhane den çıkarken karşısında Arzu dikildi. Ölüm Meleği Nerde diye sordu Arzu.
Ateş ise içeride fakat biraz meşgul sonra istersen görüş acil bir şey yoksa diye cevap verdi. Arzu da tamam diyerek kendine ayrılan odaya doğru gidiyordu. Ateş odasına çıktı. Üstünü çıkarttı ve duşun altına girdi. Ellerini duvara doğru yasladı. Sular kafasından aşağıya doğru iniyordu. Gözlerini kapattı. Berna nın kendisini öptüğünü gördü. Gözlerini kapalı tutuyordu. Berna nın kendisini öptüğünü görüyordu. Sonra Berna nın zombiye döndüğü o rüyayı. Sonrasında ise bugün üstlerine gelen zombileri gördü. Sürekli fotoğraf fotoğraf görüyordu. Duştan çıktı. Havluyla bel kısmını örtü. Dolabının kapısını açtı ve bir kaç kadeh bir şeyler içti. Yatağa doğru uzandı. 

O sırada Asit Ölüm Meleği Tuncay Mustafa ve Sansar içiyorlardı. Bir yandan da Tuncay in isteğini kıramayıp Cengiz Kurtoğlu dinliyorlardı. Sansar masaların tekinde kafasını koymuş uyumuyordu sızmıştı. Tuncay yerine yat dedi. Sansar da tamam diyip kalktı masadan. Sallana sallana gidiyordu. 3 duble viskiyle kafayı bulmuştu. O sırada içeriye Asitle muhabbeti olan Fulya girdi. Fulya ile birlikte Pelinde gelmişti. Ölüm Meleği ne iş dercesine Tuncay a baktı Tuncay sırıtıyordu. Bir anlam verememişti. Fulya Asit in yanına Pelinde Mustafa nın yanına oturmuştu. Asit tanıştırayım dedi. Fulya zaten Pelin'i tanıyorsun. Buda komutanımız Ölüm Meleği. Memnun oldum. Bir süre daha masada içki içmeye devam ettiler. Bu arada Pelin ile Mustafa alkolünde verdiği etkiyle sarmaş dolaş olmuşlardı.
Ölüm Meleği : Gidin odanızda sikişin amına koyayım burada sikişmeyin Tuncay korkar.
Tuncay : Hadi len oradan.
Mustafa : Biz kalksak sakıncası yok demi ?
Ölüm Meleği : Siktir git moruk. Asit sende naşla hadi.

Tuncay ve Ölüm Meleği kalmışlardı. Tuncay şişenin dibinde kalan son içkileri bardaklara döktü. Bardakları tokuşturup bir hamlede içtiler. Tuncay yenisini almaya gitti. Zar zor yürüyordu. Yeni şişeden de içkileri bardaklara koydu.
Tuncay : Korkuyor musun ?
Ölüm Meleği : Neyden ?
Tuncay : Dışarıdakilerden
Ölüm Meleği : Aslında içeridekilerden korkuyorum. Cuma yı kaybettiğimizden beri garipler.
Tuncay : Bende farkındayım ama eğleniyor çocuklar.
Ölüm Meleği : Eğlendiklerini biliyorum. Tabikide gönüllerini eğlendirsinler. Fakat aşık filan olurlarsa grupta kopmalar meydana gelir. Bizim asıl gücümüz içimizdeki aile bağıyla bağlanmış olmamız. Yoksa penislerini neye soktuklarının pekte önemli değil benim için. Konu bir kadın ve aşk olduğunda askerler bile aptalca davranabilir.
Tuncay : Haklısın aslında.
Ölüm Meleği : Sen neden bulmadın bir tane.
Tuncay : Ya aslında var bir tane de daha tam olmadı konuşuyoruz.
Ölüm Meleği : Şuraya bak amına koyayım topu topu 60 saat şuradan uzak kaldık bütün ekip geçmiş tren yapıyor.
Tuncay : Biz sadece konuşuyoruz. Direk girmedik mevzuya.
Ölüm Meleği : Vermiyor mu la kız sana ? 
Tuncay : Ne alakası var ya. Konuşuyoruz şu anda sadece.
Ölüm Meleği : Vermiyor yani ?
Tuncay : Aynen vermiyor.
Ölüm Meleği : Demek ki doğru bir sözmüş
Tuncay : Hangi söz ?
Ölüm Meleği : At binicisini karı sikicisini tanır lafı.
Tuncay : Siktir lan.
Ölüm Meleği : Dışarı çıkacağım biraz hava alıp bira içeceğim gelmek istermisin ?
Tuncay : Sen git kanka ben de yatayım kaç gündür uykusuzum. Karıştırmayayım şimdi. Akşam yediğimiz yemekte midemi bir acayip etti. 
Ölüm Meleği : Sen bilirsin moruk hadi iyi geceler.

Ölüm Meleği hapishanenin garajından arabasını aldı ve avluya getirdi. Arabasının kaputuna cama sırtını dayayacak şekilde oturdu. Bir yandan birasını içiyor bir yandan da sigarasından bir duman alıyordu. Gökyüzüne yıldızlara bakıyordu. Hava soğuktu. Havanın soğukluğa aldırış etmeden duruyordu. Kardeşinin ekip arkadaşlarının gelecekte ne halde olacağını düşünüyordu. Sonsuz a kadar kedi fare oyunu gibi saklanamazlardı. Elbet bir gün yakar top oyunundaki gibi yanacaklarını ve oyundan çıkacaklarını biliyordu. Ama en çok Ferit için üzülüyordu. İntikamını aldıktan sonra yaşamak bir asker için asla önemli olmadığını herkes gibi oda iyi biliyordu. Ferit onun için sadece bir asker değil aynı zamanda iyi bir de arkadaştı. Sırtını dayayabileceğin bir dosttu. Bir yandan da başka birini düşünüyordu. Acaba şimdi nerdeydi napıyordu nasıldı durumu. İyimiydi güven demiydi. Birasını yudumluyor sigarasını içerken kafasında bin bir şey dolaşıyordu. Son birasını da açtı. İçine bir ürperti gelmişti. Aldırış etmeden o birayı da içerken gökyüzünü seyretmeye devam ediyordu. Kafasını sağa doğru döndürüp cezaevine baktı. Cezaevinde yaşayan sivilleri düşündü. Çoğu bir kaç seneye kadar açlıktan hastalıktan bakımsızlıktan spor yapmamaktan ve hayata tutunamadıklarından bu savaşı kaybedeceğini düşündü. Belki yanılıyordu ama kim bilebilir ki. Kendi kendine sarhoş haliyle Allah ım bu günlerimize de çok şükür. Sen dışarıda kalan aç olan kullarını da koru yarabbi. dedi. Şişeleri eline aldı ve arabasının içine gelişi güzel koydu. Arabasını orada bırakıp odasına uyumaya gitti. Yatağına vardığında çoktan ayakta uyuyordu zaten. Direk uykuya daldı.

Mustafa nın odası:
Mustafa Pelin inin beline sarılmıştı. Öpüyorlardı birbirlerini. Mustafa elleri ile okşuyordu Pelinin vücudunu. Mustafa Pelin in boynunu emiyordu. Pelin yavaş canım yanıyor diyordu. Mustafa durmuyordu ve Pelin i öpmeye devam ediyordu. Pelinin kıyafetlerini teker teker çıkarttı Mustafa.  Mustafa nın kucağına oturdu Pelin. Mustafa nın kucağındaydı. Mustafa nın elleri Pelin i sarmıştı.
Mustafa Pelin i yatağa yatırdı. Mustafa Pelin in üzerine geldi. Öpmeye başladı tekrardan. Pelin ise Mustafa nın sırtını elleriyle sarmıştı. Pelin bir anda irkildi. Mustafa Pelin in içine girmişti. Birkaç dakika böyle devam etti. Pelin orgazm olurken Mustafa ya sıkıca sarıldı. Mustafa da orgazm olmuş ve Pelin in üzerinden inmişti. Kanepede bulunan sigara yı alıp Mustafa yaktı. Bir duman aldı sonra Pelin e uzattı Pelin de bir duman aldı.

Saat Sabah 10:00 olmuştu.
Ateş Kahvaltıya indi. Gazinoya girdiğinde sanırım yanlış geldim diyerek kapıdan çıktı. Yanlış geldiğini sanmasının sebebi içerideki bayanlardı. Pelin Fulya Arzu Berna Esin Kenan orada kahvaltı hazırlıyorlardı. Kapıdan çıktı. Karşısında Asit i gördü. Asit Günaydın diyerek omzuna dokundu. Günaydın Asit. Ne iş içeridekiler. Gel gel bizden onlarda alışırsın diye Asit Ateş i içeriye çekti.

Ateş : Lanet olsun bu abimin hiç hoşuna gitmeyecek.  Abim daha kalkmadımı Asit ?
Asit: Görmedim daha bu sabah bilmiyorum.
Tuncay : Gece baya takıldı Ateş o. Zor kalkar biraz bırak ta uyusun adam.
Ateş: Aynen uyusun.
Pelin : Hadi herkes sofraya.

Masada hepsi birlikte kahvaltı ettiler.  Kahvaltı sırasında Berna Ateş i göz hapsine almıştı. Fakat Ateş pek oralı değildi. Sansar girdi içeriye.


Sansar : O bizsiz kahvaltıda yapılıyormuş.
Tuncay : Bu saatte kalkılır mı bebeğim.
Sansar : Yok ya Ölüm Meleği koşuyor dışarıda biraz bende onunla koşmak istedim mağlum iyice burada sıkışıp kaldık.
Ateş : Abim dışarıda mı ?
Sansar : Evet nerden baksan 2 2,5  Saattir dışarıda koşuyor. Ben kesildim bir şeyler yemeğe geldim. Sonrada duş alacam. Öğleden sonra maç yapar mıyız beyler?
Tuncay : Yaparız tabi.
Ölüm Meleği bu sırada içeri girdi.   
Ölüm Meleği : Afiyet olsun. 
Arzu yerinden kalktı ve dur sana çay koyayım dedi.
Ölüm Meleği : Yok Arzu zahmet etme iştahım pek yok sabah atıştırdım biraz o yüzden pek iştahım yok. Duş alacamda çocukların hepsi burada mı diye bakmaya geldim.
Arzu : Tamam Canım.
Ölüm Meleği : Tuncay Ferit nerede ?
Tuncay : Odasında uyuyordu bir saat öncesine kadar.
Ölüm Meleği : iyi bari. 
Tuncay : Hayırdır bir şey mi var ?
Ölüm Meleği : Yok burada göremeyince sordum sadece.  Ben odamdayım haberiniz olsun. Görüşürüz.
Diyerek çıktı kapıdan. Korktuğu yavaş yavaş başına geliyordu. Duş aldı. Kitap okumaya koyuldu. O sırada Ferit uyanmıştı güzelce kahvaltısını yaptı. Üvey babasıyla üvey abisinin olduğu bodrum kattaki hücrelere indi. Elindeki jop u kenara bıraktı. Üvey babasının kapısını açtı.
Üvey Baba : Yapma Ferit. Lütfen sana yalvarıyorum.
Ferit : Yalvarma zamanları çoktan geçti Asım. Sana burada ölmek bile yasak.

Elleri arkadan kelepçeli olan Asıma bir kaç tane vurdu. Asımın pantolonunu indirdi ve elindeki jop u asımın makatına sokuyordu.
Ferit : Hoşuna gidiyor mu lan ?
Asım ın canı çok yanıyordu.
Ferit : Cevap ver.
Asımı bir yandan dövüyordu. Asım mecburdu konuşmaya.
Asım : Evet gidiyor.
Ferit : Evet gidiyor da ne lan kocacığım diyeceksin cilve yap lan orospu bana cilve yap.
Asım : Evet gidiyor kocacığım.
Ferit : 7 Yaşındaki çocuğu sikerken hiç bu duruma düşeceğin geliyor muydu Asım ?
Asım : Hayır.
Ferit : Hayır da ne lan ! Hayır kocacığım diyeceksin. Sen burada karısın bende senin kocanım sikicim. Sana ne soru sorarsam sorayım karı gibi kocacığım diye cevap vereceksin.
Asım : Peki Kocacığım.

Ferit yaklaşık 45 dakika Asım 'ın makatına jop u sokup çıkartı. Aynı şeyi üvey abisine de yaptı peşine. Önlerine tabaklara konserveyi açıp koydu. Konserveyi yere attı. Eğil ipte yiyin köpekler diye bağırdı. Size burada ölmek yok. Yemeklerini köpek gibi yediler. Feritte onları izliyordu. Ferit daha sonra siz şimdi susamışsınızdır.
Penisini çıkartı ve idrarını önce Asım a sonra ise üvey kardeşine içirdi. İdrarını içirdikten sonra bir güzel ikisini birden tekrardan dövdü. Ağızlarını burunlarını kırdı. İkisini sonra parmaklıklı hücrelere koydu birbirlerinin halini görsünler diye. Bugünlük bu kadar yeter mi karılarım diye seslendi.
Üvey abisi ve üvey babası : Yeterli kocacığım diye hep bir ağızdan cevap verdiler. Güzel diye karşılık verdi. Ferit in intikamı acımasızdı.
Ferit yukarı çıktı ve banyoya girdi. Çok mutlu ve huzurluydu seneler sonra. Kapısı çaldı. İçeriye giren üvey abisinin eşiydi adı simgeydi.
Simge : Ferit yalvarırım abine kötü bir şey yapma.
Ferit : Simge yenge yok ya yapmayacağım dün tutamadım kendimi. Sonradan da pişman oldum
Simge : iki aylık gebeyim ben Ferit.
Ferit : Tamam yenge yarın seni abime götüreceğim. İyi durumu. Emin ol.

Bu duruma sevinmişti Simge. Ferit'in İyi onların durumu demesi ve çok sakin gözükmesi gerçekten de Simge nin içini rahatlatmıştı. Ferit akli dengesi zaten pek yerinde değildi. Üvey babasını ve üvey abisini gördükten sonra iyice kötü duruma gelmişti.

Psko soldiers ve kızlarla voleybol oynuyordu. Kaybeden akşam yemeğin yapacaktı. Bu sırada Ölüm Meleği avluya çıktı. Köşede duran spor aletleri ile vücut çalışıyordu. Vücut çalışırken kızlarla ekibinin cilveleşmesi canını sıkıyordu. Kapalı spor salonuna geçti. Orada kum torbalarını yumrukluyordu. Kum torbalarına vurdukça rahatladı. Vurdukça rahatladı. Bütün gücüyle kum torbalarını yumrukluyordu. Psko soldiers ve kızların oyunu devam ediyordu. O sırada üstlerinden geçen casus ucağı fark etmediler bile. Fark edilmeyecek kadar ufak ve insansız olan casus uçak her karesini kaydetti hapishanede olan olayların. Yemeği yapma işi kızlara kalmıştı. 


Ferit Simge yi bodrum katta üvey abisi ile babasının kaldığı yere götürdü. Simge ne olup bittiğini anlamadı. Her yerde kan vardı. Eşi ve Kayın peder i tanınmaz haldeydi. Ferit arkasında bekliyordu. Simge nin gözleri doldu. Bunu nasıl yaparsın diye Feritte saldırdı. Ferit ellerini tuttu. Simge yi yere yatırdı. Simge bağırıyordu fakat kimse duymuyordu. Ferit in Üvey babası ve üvey abisi elleri kolları bağlı çırpınıyorlardı. Ferit simge ye tecavüz etti. Tecavüz ederken nasıl Asım Bey Oğlun Cihan kadar güzel sikebiliyor muyum diye dalga geçiyordu. Üvey abisi seni öldüreceğim diyor kendi kafasını duvarlara vuruyordu. Dakikalarca tecavüz ettikten sonra bir hücreye de onu kapattı.
Sonra Ferit üvey babasına ve üvey abisini bir güzel dövdü. Simge perişan halde korkuyordu. Sıkıldım artık sizden diye mırıldandı. Bu oyunda pek zevk vermedi. Şimdi acaba napsak diye düşünüyordu. Simge yi üvey babasının koğuşuna kolundan tutarak attı.
Ferit : Şimdi kayın pederin le ilişkiye girmeni istiyorum yoksa kocan ölür.
Simge : Hayır. 
Ferit : Çıkardığı bıçağı Üvey abisinin bacaklarını kesmeye başladı. Derin değil ama çizikler atıyordu. Kollarını vücudunun her yerini çizdi. Sigara yaktı. Ya yaparsın yâda gözünü kör ederim. Çaresiz kalan simge kayınpederi ile ilişkiye girdi. Hoşunuza gittiğine eminim diyerek gülüyordu. Ferit 'in psikopatlığı içindeki insanı tamamen almış götürmüştü. Bugünlük bu kadar yeter diyerek oradan ayrıldı. Ferit in bu kadar ileri gideceğine kimse tahmin edemiyordu. O yüzden keseceği cezayı kimse umursamıyordu bile.
Aradan bir kaç gün geçmişti. Ferit işkencelerine devam ediyordu. En büyük işkencesi de Üvey babası ile üvey kardeşini birbirleriyle cinsel ilişkiye zorlamaktı. Reddettiklerinde Simge yi dövüyor. Hepsini ölümle tehdit ediyordu. Mecbur istediğini yapıyorlardı. Ferit artık iyice raydan çıkmıştı.
Bir gece yarısı Ferit Aynı anneden olduğu üvey kız kardeşine de tecavüz etti. Üvey babasının üvey kardeşinin ve simge nin gözleri önünde. Üvey abisiyle üvey kız kardeşini ilişkiye zorladı sonra ise üvey babasıyla üvey kız kardeşini ilişkiye zorladı. Onları izlerken zevk alıyordu. Ferit kendi öz annesinide korkutmuştu eğer bu kayboluşlar yüzünden sesini çıkartırsan hepsini doğrarım diye. Kızının gittiğinden bu yana bir hafta geçmişti.
Ferit in Annesi dayanamayıp Ölüm Meleğiyle konuşmaya gitti. Ferit ti dövdüğü zaman gözleriyle görmüştü Feritin tek çekindiği isim Ölüm Meleği olacağını düşündü. Ölüm Meleği ne durumu anlattı. Dikkatlice dinledi Ölüm Meleği. İnanmak istemedi anlam veremiyordu. Ferit in hesabı Üvey babası ve Üvey abisiyleydi. Kız kardeşinden ve yengesinden ne istemişti. Hiç anlam veremedi. Kadını teselli etti. Kaybolan insanlardan dolayı sivillerde rahatsızlardı.

Ölüm Meleği Bodrumdaki zindana indi. İdrar ve dışkı ter pislik dayanılmaz bir koku vardı. Ferit yengesine tecavüz ediyordu o sıra. Tecavüz ettiği hücrenin kapısında ellerini kavuşturup Ferit e bakarak.
Ölüm Meleği : Kolay gelsin Ferit bey !
Ferit bir anda arkasını döndü ve kız altından sürünerek ilerledi. 
Ferit : Açıklayabilirim ? 
Ölüm Meleği : Neyi açıklayacaksın ? Hadi bu orospu çocuklarını anlıyorum ( Ferit in üvey babasıyla üvey kardeşinden bahsediyordu ) kendi kanından olma üvey müvey bacınla yengenin ne günahı var Ferit ?
Ferit : Onlarında bu işte parmağı var . İnan bana .
Ölüm Meleği : Hayır yok Ferit. 
Ferit : Bana yalancımı diyorsun sen ? 
Ferit aniden sinirlendi.
Ölüm Meleği : Sana yalancı filan demiyorum. Bu işte suçu günahı olmayan iki kadına yaptıklarına bak diyorum!
Ferit : Benden kıymetlimi senin için o iki kadın ? isimlerini bile bilmiyorsun!
Ölüm Meleği : Biz askeriz Ferit. Askerler tecavüz etmezler. Askerler şahsi çıkarları için kadınlara kızlara zulüm etmezler.
Ferit : Düzeltmeme izin ver durumu ?
Ölüm Meleği : Neyi düzelticeksin Ferit ? Oldu amına koyayım. Adamların kollarını bacaklarını kafalarını gözlerini kır. Kendi idrarları dışkıları içinde yaşat defalarca hepsini birden sik. Sikiştir. Neyi düzelteceksin?  Sen bumusun Ferit ?
Ferit : Daha içimdeki öfke sönmedi !
Ölüm Meleği : Oldu amına koyayım merkezi hastaneden bir tanede zombi baş hekim getirelim de bunları zombiye döndürsün çarmağa gerip ipte sallandıralım tam olsun.  Daha ne yapacaksın Ferit adamlara ölmekten beter etmişsin. Bunlar yaşar mı? Sanıyorsun.
Ferit : Ben izin vermeden ölmeyecekler.
Ölüm Meleği : Bu iş burada bitti Ferit. Buraya kadar.
Ferit : Ben daha bitti demedim .
Ölüm Meleği : Peki bana napacaksın ? Beni de buraya kapatıp sikecek misin?
Ferit : Hayır. Bu bizim küçük sırrımız olacak. Sana güveniyorum.
Ölüm Meleği : Ne sırrı amına koyayım. Sen iyice sıyırmışsın.


Ferit Ölüm Meleğine çok sinirlendi. Üvey babasının olduğu hücreye girdi. Kapıyı sertçe kapattı. Kapı sertçe kapatılınca güvenlik nedeniyle anahtarsız açılmıyordu. Ferit üvey babasının kafasından tutarak betona vurmaya başladı. Ölüm Meleği kapıları açmaya çalıştı fakat anahtarlar Feritteydi. Hepside kapalıydı. Ferit daha önce orada kaldığı için kapı sistemini biliyordu. Üvey babası artık can çekişiyordu. Bıçakla penisini kopardı üvey babasının ve üvey babasının ağzına kopan penisini koydu. Bunu da ye lan diyordu. Üvey babası kafasına aldığı darbeler sonucu zaten ölmüştü. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Ferit belinden çıkardığı silahı Ölüm Meleğine doğru doğrultu. 
Ferit : Abi git. Bunu bana yapmaya mecbur etme.
Ölüm Meleği : Sana bir şey yaptırdığım yok. Çık oradan güzel güzel konuşalım.
Ferit : Çıkarsam beni gene döversin abi.
Ölüm Meleği : Dövmeyeceğim seni.
Ferit : Döversin Lanet olacısa. Sana güvendim seni sevdim. Sana komutanım dedim. Sır saklar beni aleme madara etmez dedim. Sen durumu herkese anlatıp beni kepaze ettin gene de sesimi çıkartmadım !
Ölüm Meleği : Sen kepaze değilsin saçmalama. Kardeşlerimize anlattım durumu.
Ferit : Bir hafta önce Mustafa nın takıldığı karı Pelin bana Canım çok üzüldüm başına gelenleri. Konuşmaya ihtiyacın varsa her zaman konuşabiliriz diye herkesin içinde benimle dalga geçti!
Ölüm Meleği : O nerden biliyormuş amına koyayım .
Ferit : Sen söylemediysen Mustafa söylemiştir. Hani biz bir takımdık. Hani arkadaş arkadaşı satmazdı. Sana ne kadar ciddi olduğumu daha önce anlatmadım.


Ferit Silahı Ölüm Meleğine doğru tutuyordu. Horozu kaldırdı. Aniden karar değiştirerek Sağ tarafında bulunan Simge yi kalbinden vurdu. Ölüm Meleği bu harekete dudak büktü.
Ölüm Meleği : Lanet olsun Ferit . Sen katil değilsin.
Ferit : Ben bir katilim.
Ölüm Meleği : Ferit gel dışarıya da konuşalım.
Ferit : Olmaz. Uzaklaş yoksa üvey kız kardeşimi de öldürürüm. Uzaklaş buradan ve çık git. Sakinleşince konuşuruz. Söz veriyorum sana ikisini öldürmeyeceğim.
Ölüm Meleği : Tamam Ferit yukarıdayım gel bekliyorum.


Ölüm Meleği Ferit in sözlerine inanmıştı. Ölüm Meleği yukarıya doğru merdivenlerden çıktı. Ferit Bir kaç dakika sonra üvey abisinin olduğu hücreye girdi. Biraz dövdü. Penisini kesti üvey abisinin ve ağzına verdi. Bir tek üvey kız kardeşi kalmıştı hayatta olan. Onun hücresine de girdi. Kız korkudan titriyordu. Saçlarını okşadı. Saçlarını kokladı. Saçlarını okşarken bir anda arkaya doğru çekti ve çıkardığı bıçakla üvey kız kardeşinin boğazını kesti. 2 Masum kadını bir tanesi de hamile olan 3 insanı öldürürken gözünü bile kırpmamıştı. Öbür ikisini ise işkenceler uygulamış ve vahşiyce öldürmüştü.  Ferit hepsini bir yere topladı üst üstte yığdı. Üstlerine oturdu bir yandan alkol içiyor bir yandan da sigarasını tüttürüyordu. Silah ını kafasına dayadı. Elleri titriyordu. Sonra kafasından çekti. Tekrar kafasına dayadı. Sonra tekrar silahı kafasına dayadı. Bir türlü kendini vuracak cesareti bulamadı. Bir müddet sonra dışarı çıktı. Hapishanenin avlusunda olan Ölüm Meleği nin yanına doğru yürüdü ağır adımlarla. Yanına oturdu. Bir saate yakın konuşmadan sessizce oturdular. İkiside hiç bir şey demiyordu. 
Ferit : Onları ilk kez gördüğümde burada . İkisini birden öldürürsem bitecek sandım. Ölümleriyle her şeyin biteceğini sandım.. Hep bunun için ayakta kalmaya çalıştım. Fakat ölseler de yaşa salarda insan kendinden kaçamıyor.

Ferit belinden çıkardığı silah ını Ölüm Meleğine doğru uzattı.
Ferit : Denedim ben yapamadım. Daha demin 4 kişiyi öldürdüm. Sen gittikten sonra ikisini daha öldürdüm. Üvey kız kardeşimin aynı anadan olma kız kardeşimin boğazını kestim. Ama onları öldürdüğüm için değil ölmek istemem. Sana verdiğim sözü tutamamakla alakalı. 
Bu sırada Ferit in Öz annesi Kayıp olan kızı kocası gelini ve üvey oğlunu merak ettiği için hapishane müdürüne derdini anlatmıştı. Hapishane müdürü birden yerinden kalktı yanına aldığı dört gardiyana silahlanmalarını söyledi Gardiyanlar koşarak silahlıkta bulunan pompalı tüfekleri alıp doldurdular ve hapishane müdürünün arkasından hapishanenin avlusuna doğru yürüdüler. Ferit in öz annesi de arkalarından geliyordu. 
Hapishane Müdürü : Şu kayıp olan 4 kişi hakkında ne biliyorsunuz ?
Ferit ve Ölüm Meleği sustu. Ferit in üstündeki kanı gören Hapishane müdürü.
Hapishane Müdürü : Üstündeki kan kimin kanı Ferit ?
Ferit gene susuyordu.
Hapishane Müdürü : Bu kadının kocası kızı gelini ve oğlu nerede ?
Ferit : Bodrum kattaki zindan da git bul teslim et.
Hapishane Müdürü : Eğer onlara bir şey
Ölüm Meleği : Bir şey yapmadı sadece öldürdü. Git Ölülerini Annesine mi teslim edeceksin toprağa mı teslim edeceksin et. Öldürdü işte ne olacak?
Hapishane Müdürü Gardiyanlara dönerek : Biriniz baksın zindana doğrumu söylüyorlar dedi. 
Bir kaç dakika içinde gardiyan koşarak geri döndü. Hepsini iğrenç bir şekilde sapıkça öldürmüş! hasta bu adam diye bağırdı ve silah ını ona karşı doğrultu. Ölüm Meleği bu sırada ayağa kalktı. Kendine doğrultulmuştu bir silah umursamadan Hapishane Müdürüne doğru yaklaştı. Bu bana yalancı dediğin için der demez Ölüm Meleği Hapishane Müdürüne kafayı attı. Belinden çıkarttığı iki silah ı ona silah doğrultan gardiyana ve yere düşen Hapishane Müdürüne doğru doğrultu. Bu sırada Ferit te ayağa kalkmış ve silahını başka bir gardiyana doğru tutuyordu. Dışarıdaki kargaşayı duyan psko soldiers in diğer üyeleride avluya doğru koştular. Gardiyanlara silahlarını çektiler. Ateş o sırada olaya müdahale etti.
Ateş : Herkes sakin olsun. Herkes silahlarını bıraksın Konuşarak anlaşabileceğimize inanıyorum. Lütfen.
Asit : Beyler Ateş haklı. Halledilmeyecek bir problem olduğunu sanmıyorum herkes bıraksın silahlarını.

Bu lafların üstüne sayıca az olan gardiyanlar silahlarını bıraktılar. Onlar silahlarını bırakır bırakmaz psko soldiers te silahlarını bırakmıştı. Herkes avluda olup biteni izliyordu. Hapishane Müdürü Ferit in cezalandırılmasını istedi. Ferit in kısacası kellesini istemişti.
Ölüm Meleği : Ferit e kimse dokunamaz. En azından ben yaşarken asla kimse kılına dokunamaz. Öldürmeyi deneyecekte geride bıraktıklarını düşünerek denesin.
Hapishane Müdürü : Sen beni tehdit mi ediyorsun ?
Ölüm Meleği : Tehdit sadece kuru laftır. Ben sana olacağı söylüyorum. Bir karın ve iki kızın var onlara neler yaparım hiç düşün dün mü?
Hapishane Müdürü : Bu olayı başkası yapsaydı senin ekibin dışında ceza verseydin ne verirdin ?
Ölüm Meleği : Öldürürdüm.
Hapishane Müdürü : Ferit in ne ayrıcalığı var ? O zaman. 
Ölüm Meleği : Ne olursa olsun benim arkadaşım. 2 tane orospu çocuğunu öldürdü diye ona kızamam!
Hapishane Müdürü : Buradan defolun gidin o zaman ! Sizi burada istemiyorum. İnsanlar sizden korkuyorlar. !
Ölüm Meleği : Sen kimi nereden kovuyorsun ? Hiç bir yere gitmiyorum. Siz bizden korkuyorsanız siz çekin gidin. Dışarıdaki zombilerden daha tehlikeli olduğumuz gerçek.
Hapishane Müdürü : Duygusal davranıyorsun ! Cezası idam!
Ölüm Meleği : Benim duygum muygum yok lan ne duygusu ? 
Hapishane Müdürü : Bu adam 4 insanı vahşiyce işkenceyle öldürdü ! 
Ölüm Meleği : 2 Orospu Çocuğunu Öldürdük ! 2 Orospu Çocuğundan tekinin kızını; Öbürünün karısınıda öldürdük ! Bak ne diyorum bak yaptık. Biz yaptık. 
Hapishane Müdürü : Adaletin yerini bulması gerekiyor. 
Ölüm Meleği : Artık bu dünyada adalet diye bir şey yok. Güçlüler ayakta kalır güçsüzler ölür. Bu dünya artık zombilerin dünyası ! Bütün dünya bunu bilsin ki Buradan herhangi biri Ferit e en ufak bir kurşun sıkarsa gelsin beni de öldürsün! Yoksa ona yapacaklarım şu 4 insana yapılanın yanında hafif kalır! Ferit her hangi bir sebepten dolayı ölürse hepinizi öldürürüm! 
Tuncay : Beni de Öldürsün.
Mustafa : Beni de Öldürsün. 
Sansar : Beni iki kere öldürsün.
Ateş : Beni de Öldürsün. 
Asit : Beni de öldürün.

Psko soldiers arkadaşlarını siviller tarafından harcanmasına asla izin vermedi. Aslında Ferit in yaptıklarının cezasının idam olduğunu biliyorlardı fakat gene de arkadaşlarına dokundurtmadılar. Hapishane de kalan siviller bu olay sonrası askerlerin aldığı bu tutum karşısında neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Korkularından sığındıkları yerde sapıkça ve vahşice mi öldürüleceklerdi. Gidecek bir yerleri olmadığı için seslerini de çıkartamıyorlardı. İki arada kalmak nasıl bir duyguydu !. Hapishane dışında Ölüler Hapishane nin içinde Askerler. Korkuları ve endişeleri iki kat artmıştı. Ferit in bu yaptıkları insanları çok korkutmuştu. Zombiler tarafından ısırılıp zombiye dönüşmek bile günlerce sürebilecek işkenceden daha iyidir diye düşünmeden kendilerini alamıyorlardı. Günler geçerken insanlar daha bir umutsuzlaşıyordu. 






4 yorum:

  1. Beni de öldürsün de tam olsun. Yazar, ellerine sağlık. ^^

    YanıtlaSil
  2. süper olmuş Baykuş bence de öldürmesi iyi olmuş ben olsam daha bile beter yazardım işkence olayını.Metal Fırtına serisindeki işkenceler varya onlar feci idi okumanı tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler dostum. Metal fırtına dakileride biliyorum da . Ferittin aklı bu kadarına basıyor. yani özgün bir çalışma olmasını istiyorum herşeyden önce.

      Sil