uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

17 Şubat 2012 Cuma

12. Bölüm Alfa-Star Kaçış



Limanda olmayan gemi 80 askeri bir anda umutsuzluğa sürüklemişti.. Diplomat ailesi ve korumaları da durumdan pekte hoşnut değillerdi. Alfa Star hayal kırıklığına uğramıştı.
Onbaşı : Beyler gece için bir yer bulmalıyız. Buradan kaçmak içinde bir plan yapmalıyız !
250 metre ilerideki ambarı fark ettiler. Hızlıca hiç düşünmeden dikkatlice içine girdiler.
Ambar eski gemi parçaları ile doluydu ve mevsime görede içerisi gerçekten çok soğuktu.
Diplomatın Eşi : Biz burada nasıl kalacağız ben burada kalmam diyerek diplomata çıkıştı.
Diplomat ise başka çaremiz mi var diyerek olayı sakinleştirmeye çalışıyordu.
Mirza ise diplomatın eşinin bu tutumlarına rahatsızlık duymuştu. Aklından Allah ım iyiki böyle her şeye dırdırlanan bir karım yok. Yoksa en yakın zamanda dul kalmıştım Allah tan zombiler var dünya üzerinde hiç bir kadını sağ bırakmasınlar bari dedi içinden. . Ayağına baktı. Ayağı şişmişti. Lanet olsun birde bu var. Seke seke yürüdü ve eczane dolabına baktı. Orada bulduğu uyuşturucu spreyi ayağına sürdü. Sonra ise kendine bulduğu bir köşede sigarasını içmeye başladı.
O sırada Onbaşı . Çavuş artık olmadığı için rütbe atlamış ve Çavuş olmuştu. Yeni Çavuş beyler birde onbaşı seçmemiz gerekiyor ? bu rütbe için öneriniz var mı ?
Askerlerin içinden bir tanesi Mirza olsun dedi. Çavuş uyuyan Mirza ya doğru baktı. Diğer bir asker ise evet Mirza olsun. Bugün o olmasa diplomatı ve ailesini bu kadar kolay kurtaramayacaktık. Ayrıca hepimizden daha akıllı ve güçlü.
Yeni çavuş evet söylediklerinizde haklısınız. Köpek gibi kafası çalışıyor bunun ve gerçekten de akıllı biri. Ama umursamıyor. Biz burada nasıl kaçalım diye plan yapmaya çalışıyoruz o ise orada uyuyor. Şimdi sorsam benim her zaman bir planım var diyip tatsızlık çıkartacak ! Yeni çavuş un bu sözlerinden sonra Askerler seslerini kesmişlerdi.
Yeni Çavuş : yeni onbaşımız 3. Numaralı asker olsun dedi. Bundan sonra yeni onbaşı da 3. Numaralı askerdi.
Dışarıdan ambulans sesleri . Ölülerin bağrışları insan çığlıkları silah sesleri patlama sesleri hiç eksik olmuyordu. Mirza hariç herkes korkudan uyumuyordu. Mirza mışıl mışıl uyuyor ve rüya bile görüyordu. Diplomatın Eşi Mirza ya uyuz olmuştu. Adama bak biz burada korkudan ödümüz kopuyor adamın umuru değil. Diplomat ise eşi ve iki çocuğunu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Korku dolu anlar yaşıyorlardı. içeride beklemek mi daha zordu dışarıda olmak mı ?
İki tarafta zor durum du. En rahatları Mirza ydı. Umurunda değildi ne dışarıdaki zombi terörü nede içerideki acaba buraya da girer mi zombiler diyen insanlar. İki tarafa da ait olmadan mışıl mışıl uyuyordu.
Mirza nın öyle rahat uyuması herkesin canını sıkıyordu. Sabah olmuştu. Herkes açtı.
Diplomatın çocukları Baba biz acıktık diyorlardı.
Yeni Çavuş diplomatın yanına doğru geldi.
Çavuş : Diplomat Bey Biz şimdi çıkacağız sizi koruması için 20 askeri burada bırakacağız gemiyi bulduğumuzda ise geri geleceğiz ve buradan gideceğiz.
Diplomat : Bu kadar uzun bir süre o geminin içinde açlığa nasıl dayanacağız ?
Çavuş : Onunda çaresine bakacağız efendim.
Diplomat : Peki biz sizi bekliyoruz.


Çavuş : Onbaşı ..
Yeni Onbaşı Yeni Çavuş un yanına koşarak geldi.
Çavuş : İçlerinden 20 asker seç burada kalacak. Diğerlerini ise Gemi bulmaya göndereceğiz.
Onbaşı : Emredersiniz.
Çavuş : Mirza kesin olarak o 20 askerin içinde olmasın.
Onbaşı : Emredersiniz.


Onbaşı Çavuş un dediği gibi 20 Askeri diplomatı koruması için Ambarda bıraktı.
Mirza : şiit Onbaşı
Onbaşı : Efendim Mirza
Mirza : 60 kişi ile bu iş zor.
Onbaşı : Fikrin Nedir ?
Mirza : 60 Kişiyi burada bırakıp 20 kişiyle gitmek.
Onbaşı : Çavuş böyle emretti.
Mirza : Peki.


60 Kişilik ekip seçilmişti. Dikkatlice ambardan çıktılar.
Ambardan çıkar çıkmaz bir kaç zombinin dikkatini çekmişti.Zombiler üstlerine doğru gelmeye başladılar. Mirza sakın ateş etmeyin bütün zombileri başımıza toplarsınız. Üzerlerine doğru yürümeye başladı Mirza. İlkine havada döner tekme atarak etkisiz hale getirdi. Diğer zombi nin de kolundan tutup iki kolunu kırdıktan sonra boynunu kırdı. Üçüncü zombi yide yakasından ve bacaklarından tuttuğu gibi çöp konteynerinin içine atıp çöp konteynerının kapısını kapattı. Ait olduğun yer burası seni orospu çocuğu diyerek ayağını yere doğru sertçe çarptı. Sizi piç kuruları ..
Çavuş : Şovun bittiyse devam edebilir miyiz ?
Mirza : Bitti Çavuş Bitti.


Dört yüz metre limanda yürüdüler. Bir gemi gördüler. Kuru yük ve kargo gemisiydi.
Çavuş : Sebastian bunu yüzdürebilir misin ?
Sebastian : Denerim !
Çavuş : Denerim yok. Yüzdürebilir misin ? Yüzdüremez misin ?
Sebastian : Yüzdürürüm.
Çavuş : Güzel.


Kuru yük gemisine temkinli bir şekilde girdiler. Bir kaç zombiye dönüşmüş insanı öldürdüler. Geminin yakıtı ful dü. Avrupa kıtasına kadar götürebilirdi. O Yakıtla Türkiye ye kadar gidemezlerdi. Biraz daha yakıt çaldı bir kaç asker golon golon. Ne olur ne olmaz diye. Sonra Diplomatı ve diğer askerleri almak için aralarından 10 asker Gemi ambarına doğru yola koyuldu. Ambardan içeri girdiler.
Ambardan Diplomatı aile lesini korumalarını ve diğer askerler ile birlikte hızlıca geminin oldu yöne doğru ilerlediler. Gemiye binerlerken birkaç okul otobüsü insan bunlara korna çalıyordu.
Çavuş : Ne oluyor lan !
Onbaşı : Siviller geliyor.
Çavuş : Onları da alın içeriye kurtaralım buradan!
Beş okul otobüslü insanı da gemiye kabul ettiler.
İnsanlar ısırılmış mıydı bilmiyorlardı. Sormadılar bile. Çünkü böyle yayıldığını bilmiyorlardı. Kimse onlara anlatmamıştı.
Sayıları 300-350 kişi olan insanlar da gemiye aldıktan sonra zombilerin limandan şaşkın bakışları altında Türkiye ye doğru yola koyuldular..


Gemi hareket etmeye başlamıştı. Türkiye ye geri dönüyorlardı. 80 askerin tek istediği şey Amerika kıtasından kurtulmak ve orada bırakıldıkları için intikam almaktı.
Gemiye aldıkları Amerikalı insanların içinde ısırılmış olanı olup olmadığını bile bilmiyorlardı.
Zaten ısırılmış olsalar da o Amerikalı insanlar virüs hakkında pek bir bilgi sahibi olmayan alfa star için bir problem teşkil etmiyordu. Bu durumu önemsemiyorlardı bile. Tek amaçları oradan kurtulmaktı. Satıldıklarını düşünen 80 kişilik asker grubu gerçekten de bütün dünya için tehlikeliydi.
Geminin kargo bölümüne yerleştirdikleri Amerikan vatandaşları ise evlerini yurtlarını kaybetmişler bilmedikleri bir coğrafyaya doğru gidiyorlardı. Aralarında ısırılan insanlarda vardı. Fakat kimse sevdiği insanın zombiye dönüşüp de kendisini ısıracağını aklının ucundan bile geçirmiyordu.
Ertesi gün Türkiye saatiyle saatler 19:00 u gösteriyordu. Gemide bulunan uydu ile Türkiye kanallarını izleyebilen Alfa-Star Haberleri izliyordu. Sebastian kumandayı aldığı gibi CNN Türk ü açtı.
Çavuş : Sebastian ne güzel haber izliyorduk..
Sebastian : Senin izlediğin haberde buradaki haber değil mi ?
Çavuş : Buranın ne özelliği var.
Mirza : Sebastian ın büyük aşkı Çağla Melek Kaçarlar var. Eskiden bu kız CNN de hava durumunu sunuyordu daha bu kadar ünlenmemişti. O zamanlar bile hava durumunu kesintisiz izlerdi bu..
Sebastian : Kapa çeneni.
Çavuş : Ama Sebastian da haklı güzel kız ve güzel de sunuyor. Hayran olmamak elde değil.
Sebastian : Sende mi Çavuş !!


Sebastian ın üzerine Çağla Melek Kaçarlar konusunda çok gelmişlerdi. Sebastian arkadaşlarının takılmalarına kızarak yemekhaneden ayrıldı.
Telsizci ise Türkiye ile bağlantı kurmuştu.
Türkiye Ankara dan Adrenalin Tim i Yüzbaşısı Isırılan biri varsa gemide kesinlikle öldürmeleri konusunda uyarıyordu.
Telsizci telsiz odasından çıkarak çavuş un yanına doğru yürümeye başladı. O sırada telsizcinin arkasından gelen üç tane zombi telsizciyi ısırmaya başladı. Zombilerden biri boynunun sağ tarafını öbür üsü sol tarafını ısırarak telsizciyi yere düşürmüşlerdi. On tane zombi de ellerini ve kollarını ısırıp yiyordu. Telsizcinin dakikalar sonra sadece sonunu görecek kadar vakti kalmıştı.
İçki içip dikkati dağılan birçok asker zombilerin hedefine uğramışlardı.
Bu arada televizyon salonundan dışarı çıkan Sebastian bir sigara yakmış denizi seyrediyordu.
Geminin alt kısımlarından gelen bağrışma seslerini duyunca birden irkildi biraz ilerledi. Koridora kadar yürüdü kafasına uzattı üç dört tane zombi bir askeri yediğini gördü. Zombiler Sebastian ı fark edip üzerine doğru gelmeye başladılar. Elini silah ına attı fakat silah ının olmadığını fark etti. Silah ını kamerasında bırakmıştı gemide güvende olduklarını düşünerek. Sebastian üç zombi ile baş edemeyeceğini düşünüp koşarak kaçmaya başladı. Zombiler ise Sebastian ı takip ediyorlardı.
Sebastian var gücüyle koşuyordu. Sebastian koşarak televizyon odasına girdi. Soluk soluğaydı. O sırada Mirza bir komando bıçağını Sebastian ın üzerine doğru fırlattı.
Sebastian nın hemen yanından arkasında onu ısırmak için hamle yapan bir zombinin alnından bıçağı bir mızrak gibi atarak bıçağı sokmuştu.
Askerler Sebastian ın arkasındaki zombileri görür görmez ayağa kalktılar. Bazı zombiler ise Alfa-Star dan arkadaşlarıydı. Kapıdan içeriye girmeye başladılar. Askerler ne olduğunu şaşırmışlardı. Geminin kuru yük ve kargo bölümünde kalan insanların hepsi zombilere dönmüştü. Ama bu kadar kısa sürede hepsi nasıl zombiye dönmüştü.
Aslında basitti. Zombiye dönüşenler insanların boyunlarından veya hayati yaşam yerlerinden ısırdıkları zaman insanlar öldüğü an zombiye dönüşüyorlardı. Ama bir kolda veya vucudun herhangi bir yerinde bir kaç ısırık insanı 3 gün içinde zombiye çeviriyordu. Serum 3 gün içinde insanın bağışıklık sistemini çökertiyor ve öldürüyordu. Öldürdüğü andan ittibarende insan bir kaç dakika içinde de zombiye dönüyordu.
Zombiler Sebastian ı takip ederek kantine girmişlerdi. Alfa - Star dan herkes kendini savunuyordu. 300 kişiye yakın gemiye aldıkları insanların hepsi zombiye dönmüştü.
Bazı Alfa - Star grubu üyeleride zombiye dönmüşlerdi. Bu durum yüzünden Alfa - Star gafil avlanmış ve bozguna uğramıştı. Askerler zombilere karşı koymaya çalışıyorlardı fakat zombilerin sayıca kalabalık olması ve dar bir alan olması nedeniyle askerler birer ikişer zombiler tarafından ısırılıyordu.
Geminin kantini tam bir kan gölüydü. Zombilerden teki bir askeri ısırdı ve Kantinin camı bir anda kıp kırmızı kan olmuştu.
Bir asker zombilerle dövüşürken zemindeki ıslaklık yüzünden ayağı kaydı ve yere çarptı
Askerlerden başka biride zombilere elleri ile karşı koymaya çalışıyordu. Zombileri yavaşlatıyor du askerin yaptığı savunma fakat askerin üstüne gelmeye devam ediyorlardı.
Askerin koluna sarılan zombi askeri ısırmaya başladı. Asker acı içindeyken diğer zombiler de askerin bu dalgınlığından faydalanarak ısırmaya başlamışlardı.
Askeri dört tane zombi etlerini ısırarak kopartıyorlar ve aç kurtlar gibi yiyorlardı. Televizyonlardaki belgesellerde aslanların canlı canlı yediği hayvanlara dönmüştü askerler.
Acı içinde bağırıyorlardı.
Başka bir askeri yere yatıran iki zombi karnını yemeye başladılar. Askerin karnını yiyorlardı. Diğer zombiler de askerin başına üşüştüler. Askeri zombiler yerken asker çırpınıyordu. Askerin bağrışmaları kantini inletiyordu. Askerin ağzından kan geliyordu artık. Kendi kanının içinde hem boğulurken bir yandan da etlerinin canlı canlı ısırılması gerçekten de korkunç bir durumdu.
Askerler ısırılmaya canlı canlı zombiler tarafından yenmeye devam ediyorlardı.
Zombilerin kanlı baskını bitmek bilmiyordu. Aralarında ufak çocuklar bile zombiye dönmüşlerdi. En tehlikelide onlardı hızlıca askerlerin yanında bitiyorlar ve hızlıca ısırıyorlardı. Askerler ne olduğunu anlamadan ufak zombilerin saldırılarına karşı koyamıyorlardı.
Bir başka asker ise zombiler karşısında iyi dövüşüyordu. Fakat beş yaşındaki zombi hızlıca askerin bacağına sarılıp ısırdı. Baldırından bir parça aldığı asker çocuğu def etse de gene de serum un etkisini almıştı. Dövüşmeye devam ediyordu. Zombilerden teki askerin boynundan yakaladı ve ısırdı. Asker bir anda boynundan aldığı ısırık darbesi ile yere düştü. Askerin etrafına zombiler hemen üşüştüler. Isırmaya başladılar. Karnını deştiler kalbini bir zombi alıp ısırmaya başladı. Kollarını yerinden kopartmak için zorluyorlardı. Kafasını bile parçalamaya çalışıyorlardı. Taze et zombileri çılgına çevirmişti.
Üzerlerine geldikçe geliyorlardı. Askerler birer ikişer av oluyorlardı. Bu zamana kadar hep avcı olan askerler ilk kez rollünü değiştirmiş. Zombiler avcı askerler ise av olmuştu.
Dakikalar geçtikçe askerler savaşmaktan yorulmaya başlamışlardı. Kolay değildi zombilerle saatlerce mücadele etmek. Askerler yorulmuştu. Fakat gene de mücadeleye devam ediyorlardı. Can her zaman tatlıydı. Hayatlarının beklide en kritik sınavını veriyordu askerler.
Askerler gene de dövüşmeye hayatta kalmak için mücadele etmeye devam ediyordu. Alan dar ve zombiler fazla olduğu için rahat dövüşemeyen askerler birer ikişer avlanıyor. Zombilere canlı canlı yeniliyorlar dı.
Mirza ve Sebastian Ellerine aldıkları birer tane sopa ile onlara doğru gelmeye çalışan zombilere vuruyorlardı. Tek bir çıkışın olması işlerini zorlaştırıyordu.
Sebastian yerden aldığı bir sandalye ile cama doğru fırlattı. Cam paramparça oldu. Hızlıca kırılan camdan atlayarak zombilerden kaçmaya çalışıyorlardı. Alfa Star üyelerinden 20 tanesine yakını kırık camdan atlayarak kaçmaya başladı. Alfa Star üyeleri hızlıca dar koridorlardan koşarak zombilerden kaçıyorlardı. Zombilere dönüşmüş insanlar ise kalan Alfa Star ın üyelerinden bir parça et alabilmek için peşlerinden gidiyorlardı.
Alfa Star geminin yukarısına doğru kaptan köşküne koşuyorlardı. Hızlı koştukları için geminin ufak ve karmaşık koridorlarında zombileri şimdilik atlatmayı başarmışlar. Kaptan köşkünün acil durumlardaki içindeki alt tarafındaki sığınağına inmişlerdi.
19 asker kalmıştı.
Diğerlerinin hepsi ya zombiye dönmüş yada zombiler tarafından parçalanarak vahşice ölmüşlerdi.
Kalan 19 asker silahsız olarak kapalı bir yerde sıkışıp kalmışlardı. Terden sırıl sıklam olmuş üstleri üzerlerine bulaşan kanlar ile birleşince çok kötü korkunç dayanılmaz bir kokuya neden oluyordu.. Herkes de bir panik havası artık yolun sonuna geldik düşüncesi kaplamış. O panikte bile kimse üzüntüden konuşmuyordu.
Arkadaşlarından 61 tanesi ısırılarak parçalanmış arkadaşlarından arta kalanlar kemik parçaları olmuş yada zombiye dönüşmüşlerdi. Hepsi poplarının üzerlerine oturup dizlerini bazısı uzatıp bazısı toplayıp oturmuşlar ve hiç biri konuşmuyordu.
Bekliyorlardı.. Ölülerin fısıltısı kulaklarında çınlıyordu.
Büyük bir mücadele den sonra hayatta kalan 19 kişi hayatlarının sınavını veriyorlardı. Bir fare gibi kapana sıkışmışlardı. Hepsi için gerçekten zor anlardı. Sabır ve sinir imtihanı. Herkes oradan nasıl çıkacaklarını düşünüyorlardı.
Günlerce orada kalamazlardı..
Sebastian : Çavuş nerede ?
Onbaşı : Bilmiyorum.. Sanırım..
Mirza : Sanırım ne ?
Onbaşı : Son gördüğümde ısırılmıştı.
21 Nolu Asker : Nasıl olurda kendi içimizdekiler bile zombi ye dönüşür ?
Sebastian : Bu insanlar çıldırmış.
19 Nolu Asker : Korku filminden kaçmış gibiler.. Anlamıyorum. Bunlar nasıl olurda zombiye dönerler.
41 Nolu Asker : Nasıl olurda hiç kimsenin bu konuda bir bilgisi olmaz. Lanet olsun burada hepimiz öleceğiz.
88 Nolu Asker : Kendi arkadaşlarımız bile bize saldırıyor ! nasıl bir bok bu.
83 Nolu Asker : Burada günlerce yaşamamız imkansız.
Mirza : Ambara gidip kendimizi içeriden kitleyeceğiz. Silahlarımızı alacağız. Bir kaç gün orada güvenli bir şekilde saklanacağız. Zombilerin hiç beklemediği bir anda tepelerine binip hepsini öldüreceğiz.
Onbaşı : Dile kolay geliyor söylediklerinde 80 askerimin 69 unu kaybettim !
Mirza : Daha göreve gereli 24 saat olmadı tribe girdin. Yok 80 askerim yok beş askerim. Matematik hesabı sanki bu. Benle gelen ?


Askerler Onbaşı ve Mirza nın arasında kalmışlardı.
Mirza sığınaktan yavaşça kulağını çıkacağı yere doğru dayadı. Gayet sessizdi. Hiç ayak sesi duymuyordu. Sığınağın kapağını yavaşça açtı. Tekrardan Alfa-Star a dönerek Gelen yada kalan ? Diye sordu.Sorar sormazda kendisini dışarıya attı. Bir zombi vardı orada . Zombi nin ayaklarına doğru attığı tekme ile zombiyi yere düşürdü. Düşen zombinin kafasını elleri ile tutar tutmaz 360 derece zombinin kafasını çevirdi. İki hamlede zombinin boynunu kıran Mirza etrafı dikkatlice koloçan etti.
Hala bir yerlerden çığlık sesleri yükseliyordu. Mirza yüzünü buruşturdu. Sığınakta kalan diğer askerlerde dışarıya çıktılar.
Sessizce ilerliyorlardı. Mirza en önden gidiyor arkasında da tek sıra halinde askerler geliyordu.
Mirza ilerlerken hemen dört arkasında bulunan bir askere kapıdan bir zombi çıkarak saldırdı. Zombi askeri ısırmaya başlamıştı. Asker ne olduğunu bile anlamadı. Asker ve zombi birlikte denizin karanlık sularına doğru düştüler.
Alfa - Star sonunda kuru yük kapalı depoya girmeyi başardı. Etrafta kan kokusu. Her yerde kan ve et parçacıkları kopmuş kemiklerden başka hiç bir şey yoktu.
Mirza : Burada kalabiliriz. Kalan 18 asker kapalı depoya ulaşmayı başarmışlardı. Buradaki konteynırlar da yeterince yiyecek içecek ve silah vardı.
Kuru yük kapalı deposunu içeriden zincire kitlemişlerdi. Yukarıdan da açılması mekanik bir durumdu. Onuda zombilerin akıllana geleceği bir şey değildi.
Onbaşı : Sebastian gemi nereye doğru gidiyor bir fikrin var mı ?
Sebastian : Muhtemelen yardımcı kaptan da öldü. Büyük ihtimal ile rotasında gitmeye devam ediyor.
Onbaşı : İşte bu çok güzel nereye gittiğini de bilmiyoruz.
Zombilerin çıkardığı ses gerçekten de sinir bozucuydu.


25 gün sonra ...


Askerler kapalı kaldıkları yerde 20 gün geçmişti. Hala zombilerin sesi geliyordu kulaklarına. Bazı zombilerde kilitli olan kapıyı zorluyorlardı.
Askerlerin artık sinirleri bozulmuştu. Birbirleri ile tartışıyorlar küfürler ediyorlar daha da umutsuzluğa kapılıp konsantrasyonlarında azalma vardı.
Mirza ise bulunduğu durumdan pek şikayetçi değil günlük yaptığı spor un daha fazlasını yapıyordu.
Her gün kumanya yemek de çok sinir bozucuydu. Havalandırma camından giren deniz suları bir yana. Gündüzleri cehennem gibi bir sıcak güneş battıktan sonrada buz dolabı gibi bir yer oluyordu. Kan ve çürümüş et kokularına ise artık alışmışlardı.
Askerlerin gece gündüz kavramı tarih tutma kavramı saat zaman yol gibi hiç bir şey kalmamıştı. Nerde olduklarını bile bilmiyorlardı.
Bilinmez bir yere doğru gidiyorlar yukarıdaki zombilerin çıkardığı seslerle birlikte iyice sabırlarıda sinirleride bozulmuştu. Sağlıklı düşünemiyorlardı bile.
Fare gibi sıkışmış askerler en zor sınavlarını sabır a karşı veriyorlardı. Bu sinir harbinden sağ çıkarlarmı yoksa öleceklermi o bile belli değildi. Belirsizlik insanı tamamen umutsuzluğa mutsuzluğa sürüklüyordu. Geminin kara parçasına oturmasını yada bir limana çarpmasını bekleyip duruyorlardı. Ama gemi hala denizin üzerinde belirsiz bir rotada gitmeye devam ediyordu.
Askerlerin sabrı tükenmiş uzatmayı oynuyorlardı artık. Gene bir gün batıyor ve gece geri geliyordu. Her gece yeni bir soğuktu. Buzdolabı gibi çok soğuk oluyordu içerisi. Askerler birbirlerine yakın uyuyorlardı.
Alaca karanlık vaktinde bir çarpma sesi geldi. Askerler uyudukları yerden hepsi ileriye doğru yuvarlanmış ve ne olduğuna şaşırmışlardı. Metalin metali çizdiği gibi bir ses çok güçlü bir şekilde kulaklarına geriyordu. Bu ses insanı sağır bile edebilirdi.
İngiltere - Liverpool Limanına çarpmıştı gemileri. Amerikadan Türkiyeye gitmek için kullandıkları gemide İngiltere pasaportu ve geminin adının da ingilizce olmasın dolayı hiç bir ingiliz in şüphesini çekmemişti.
Kazadan sonra askerler silahlarını kuşanmışlardı. Askerler dışarıya çıkmak için uygun bir zamanı kolluyorlardı.
Kazadan yarım saat sonra..
Kaza yerine gelen ilk yardım ekipleri geminin güvertesine çıktıkları andan itibaren zombilerin saldırısına uğradılar. Kazayı izlemeye gelen halk - ogün bir futbol maçından çıkmış fanatik liverpool taraftarı polis ve ilk yardım ekipleri ne olduklarını bile anlamadan zombilerin saldırısına uğradılar.
Zombiler gemi içinde sayıları 300 ken bir saat içinde sayıları üç bine kadar yükselmişti.
Böylelikle avrupanın zombi terörü ile bire bir tanışması böyle başlamıştı.
Kaçan siviller. Arkalarında onları kovalayan zombiler arkalarında ise Alfa-Star tekrar çalacak bir gemi arıyorlardı.
Onbaşı : Neredeyiz biz ??
Hiç bir askerden ses gelmedi.
Mirza : Körmüsün ingiltere deyiz.
Onbaşı : Nereden anladın.
Mirza : Tabelaya bak !!
Free Zone United Kingdom of Great Britain ( Serbest Bölge İngiltere )
Liverpool Port .. ( Liverpool Limanı )
Onbaşı tabelaya bakıp kalmıştı.


İngilizler zombilerden kaçıyorlar Zombiler onları kovalıyor Alfa-Starda kendilerini Türkiye ye biletini almak için yeni bir gemi arıyorlardı.
Zombiler bu arada önlerine ne geliyorsa yemeye ısırmaya kovalamaya devam ediyorlardı.
Alfa - Star Serbest bölgedeki askeri bölgeye girdiler. İngiliz piyadeleri zombilerle savaşıyorlardı. Askeri bölgede kalanlar ise Alfa-Star ı Durdurmaya çalışıyorlardı.
İngiliz Askeri : Dont Move
Mirza Askerin kafasına doğru ateş etti. Diğer askerler ne olduğunu bile anlamadan Mirza diğerlerinide birer kurşunla vurdu.


Onbaşı : Ne yapmaya çalışıyorsun ! Savaş çıkartacaksın !
Mirza : Savaş buraya biz geldiğimiz andan itibaren çıktı !


Alfa-Star dan kalan 18 asker bu seferde ingiliz piyadeleri ile savaşıyordu. İngiliz piyadeleri Alfa Star ı yaylım ateşine tutmuştu.
Bu sırada silah seslerini duyan zombilerde Askeri bölgeye doğru hareket etti. Sayıları on binlere ulaşmış zombiler sese doğru hareket etmeye başladılar.
Zombiler ve İngiliz piyadelerinin arasında kalan Alfa-Star ı zor bir durum bekliyordu.
Onbaşı : İlerliyoruz.
Birer ikişer ilerlerken Alfa - Star ın dört askeri vurularak ölmüştü.
Mirza : Geriye çekiliyoruz !
Onbaşı : Nasıl olur ilerliyoruz !
Mirza : Geri çekiliyoruz Aptal Herif. Biraz daha ilerlersek kimse kalmayacak.
Alfa Star geriye doğru çekilmeye başladı. Bunu anlayan
İngiliz piyadeler de Alfa - Star a doğru hucum etmeye çıktı. Zombiler sokağı döndü ve Alfa - Star girerken açtığı askeri kapıdan zorlanmadan girmeye başladılar.
En arkada duran Onbaşının kardeşi piyadelerin üzerine yaylım ateşi ederken arkasından gelen zombileri fark etmedi bile. Zombiler askeri yakaladığı gibi parçalamaya başladılar. Diğer üç asker de zombiler tarafından parçalanarak bağıra bağıra yenilmişlerdi. Zombiler silahla vurulmuş ingiliz piyadeleri ve alfa star elemanlarını da yemeyi ihmal etmiyorlardı.
Bunu gören iki metre ilerideki Mirza amına koyduğumun açları kaç kaç kaç diyerek piyadelere doğru kaçmaya başladı.
Piyadeler karşılarında gördükleri zombi ordusunu gördükleri an şaşkına döndüler. İlk defa karşılaştıkları zombilere doğru ateş etmeye başladılar. Zombiler piyadelerin üstüne gelmeye devam ediyorlardı.
Alfa Star dan geriye kalan 10 üyesi İngiliz donanmasına ait bir fırkateyn ile yola koyulduklarında serum un etkisi Fransa da görülmeye başlamıştı bile.


24 Gün sonra Akdeniz açıkları. İtalya


Uydu bağlantısı ile CNN de Çağla Melek Kaçarlar ın sunduğu akşam haberlerini izliyorlardı. Çağla Melek Kaçarlar Zombi terörünün Avrupa ya sıçramasının 20. Gününü tek bir cümle ile öyle güzel özetlediki : ' 5 Yaşındaki bir çocuk bile sizi; sanki hamburger siniz gibi ısırmaya ve iştahla yemeye çalışabilir'
Mirza masada oturmuş tek dal sigarası ile oynuyordu. Parmaklarının etrafında sigarayı döndürüp duruyordu. Sigaranın filtresini işaret ve baş parmağı ile tutuyor. sonra tık diye sigaranın uc kısmını masaya doğru vurup baş parmağı ve işaret parmağını sigaraya sürterek masaya kadar vuruyor. Sonra sigarayı ters çevirip filtre kısmını masaya vuruyor ve hemen peşine iki parmağını aşağıya doğru indiriyordu. Belki bir saattir bunu sıkılmadan bıkmadan yapmaya devam ediyordu.
Onbaşı ve iki adamı kantine geldiler. Onbaşı kardeşinin ölümünden dolayı Mirza yı suçluyordu.
Mirza masada otururken..
Onbaşı Masaya Avuçlarıyla vurdu. Mirza ya eğilerek..
Onbaşı : Dünya umurunda değil dimi ?
Mirza cevap vermedi.
Onbaşı : Sana diyorum asker esas duruşa geç hemen emrediyorum !
Mirza gene istifini bozmadı. Sigarayı çevirmeye devam ediyordu.
Onbaşı Mirza nın elindeki sigaraya vurarak sigarayı düşürdü.
Onbaşı ve yanındaki iki adamı gülüyorlardı..
Mirza istifini bozmadı..
Mirza : Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşı ve adamları şaşırdı. Onbaşı sağ tarafındaki adamına kaşla işaret ederek sigarayı Mirza ya ver dedi.
Adam sigarayı Mirza ya uzattı. Mirza sigarayı ağzına götürdü.
Mirza : Sigaramı yakar mısın ?
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakar gibi yaparak Mirza ya sağ bir kroşe vurdu. Mirza aldığı darbe ile kafasını sağa cevirdi sadece. Ağzındaki sigara gene düşmüştü.
Mirza: Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşının adamı tekrar sigarayı Mirza ya verdi. Mirza sigarayı ağzına götürdü.
Mirza Onbaşıya dönerek sigaramı yakarmısın dedi.
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakar gibi yaparak Mirza ya bu sefer sol bir kroşe vurdu. Mirza aldığı darbe ile kafasını sola cevirdi sadece. Ağzındaki sigara gene düşmüştü.
Onbaşı ve adamları gülüyorlardı.
Mirza: Sigaramı düşürdün. Verir misin ?
Onbaşı nın adamı tekrar verdi düşen sigarayı Mirza ya..
Mirza : Bir daha bana vurursan seni öldürürüm dedi onbaşıya. Devam etti konuşmasına. Sigaramı yakar mısın ?
Onbaşı Mirza nın sigarasını yakarken bir daha Mirza ya bir yumruk attı. Mirza kafasını yere doğru eğerek ağzında biriken kanı yere doğru tükürdü.
Aniden kalktı ve Onbaşıya avucunun içiyle vurdu. Onbaşı daha yere düşmeden Sağ tarafındaki adamın kalbine bir yumruk attı. Üçüncüsünün de boynunu kırdı. Kantindeki herkes bir anda sesi kesilmiş şaşkın dolu gözlerle Mirza ya bakıyordu..
Mirza : Hadi onlar inanmadı sizde mi inanmadınız ?
Sebastian : Ben sana inandığım için karışmadım !
Mirza : Yere düşen sigarasını aldı ve Sebastian a sigaramı yakar mısın?
Sebastian Mirza nın sigarasını yaktı.
Beyler izmir e rotamız diyerek rotayı izmire çevirdi !
Sebastian : İzmir de ne işimiz var ?
Mirza : Alfa - Star ın alınacak bir intikamı var..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder