uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

16 Haziran 2012 Cumartesi

23. Bölüm Kraliçenin Öpücüğü


Mardinli secde ediyorken Yaradan'a Günahları için affedilmeyi bekliyorken Psko Soldiers ise oradan uzaklaşmaya başlamıştı. Asit'in önderliğinde bir sonraki yer ise Kapadokyaydı. Kapadokya yer altı tünelleri ile yer altına açılan labirent gibi bir yer olması Asit i endişelendiriyordu labirentin içinde kaybolmak yada labirentlerden çıkabilecek zombiler hayati tehlikeler oluşturmaktaydı. Nilay ın tuzakları da olabileceğini düşünmüştü Asit. Mardinliyi kaybetmişti Asit. Kapadokya da bir asker daha kaybetmeye tahammülünün olmayacağını biliyordu. Asit bu düşünceler içindeyken Tuncay yaklaşıyoruz diye Asit ve diğer askerleri uyardı. Asit bir anda irkilmişti.
Helikopter peri bacalarının üzerine dönerken Asit hala düşünceliydi. Asit telsizle DxN üstüne bağlandı.

Asit : Doktor Deniz Kapadokya hakkında ne biliyoruz ?

Doktor Deniz : 4000 yıl önce var olan yeraltı kentleri. İnsanlar dışarıdaki saldırılardan korktukları için ve içeriye dışarıdan girmek zor olsun diye yapmışlardır. Bu yüzden uzun yıllar hiç fark edilmedi.

Asit : Neden korkuyorlardı ki ?

Doktor Deniz : Bilmiyorum. Ama girişlerindeki değirmen taşı büyüklüğündeki kapılar sadece içeriden açılabilmekteydi. Roma - Pars - Selçuklu ve Hitit döneminden kalıntılar var.

Asit : Binlerce kişinin rahatça yaşayabileceği ve mükemmel bir savunma sistemi.

Doktor Deniz : Aynen öyle.. Yüze yakın mağara ve tünel bulunmaktadır. Dikkatli olun.
Derin kuyu Yeraltı Şehirleri nin içindeki bir kilise olarak ST. BARBARA ŞAPELİ kilisesini gösteriyor

Asit : Bakalım artık buluruz inşallah.

Doktor Deniz : Tam kadromusunuz ?

Asit : Hayır. Mardinliyi kaybettik. Ölene kadar Mevlana nın Kabrinde ibadet etmeye karar verdi.

Doktor Deniz : Neden ?

Asit : Bilmiyorum ki neden..  Tuncay inecek bir yer bulmuş. Tekrar haberleşiriz. Görüşmek üzere

Doktor Deniz : Görüşmek üzere. Dikkat edin. Size uydu yoluyla yer altı tünellerinin haritasını atıyorum alırsın.

Asit : Sağ ol sende.

Tuncay Derin kuyu yeraltı şehrine yakın bir kuytuya indirdi. Helikopter durduktan sonra herkes helikopterden dışarıya attı kendisini. Asit adamlarına baktı.

Asit : Arkadaşlar Hz. Mevlana nın mezar odasında iki cesur asker indi. Birisi Tufan diğeride Mardinli. Mardin li mezar odasından etkilendiği için orada kalmak istedi. Bende bu isteğine saygı duydum. Sizlerden de özür diledi. Savaşmayı değil İbadet etmeyi seçtiği için onu suçlayamam. Ama bana göre ülkesine vatanına hizmet etmek ibadetlerin en büyüğü. O yüzden bu konuyu fazla düşünmenizi istemiyorum arkadaşlar. Bize verilen görevleri yapacağız ve yaptıktan sonra da düşünmeyeceğiz. Emekliliğimiz için bunları yapmak zorundayız. Sorusu Olan ?

Asit : Güzel.. Şimdi gittiğimiz yer. ST. Barbara Şapeli adlı kilise. Yunan hacı şeklinde bir minareye sahip. Fakat oraya yer altı tünellerinden geçerek gideceğiz. Harita yardımı ile gideceğiz. Her asker arasında beş metre mesafe olarak ayarlayın ve o şekilde birerli yürüyüş koluyla devam edeceğiz. Saklanacak veya kamufle olacak bir yer bulduğumuzda ise direk kamp kurup dinleneceğiz beyler ve bayanlar.. Cebrail ..



Cebrail : Emredin efendim.

Asit : Helikopterin etrafına hiç bir canlı gelmesin. Helikopteri kaçırmalarını istemiyorum. Ve helikoptere bir bomba düzeneği kur.

Cebrail : Emredersiniz Efendim. 

Asit : Puma biliyorum bu helikopteri saklamak zor ama senden mucize bekliyorum kamufle olsun helikopter. Kabil Cehennem ve Kolera da sana yardım etsin.

Puma : Elimden gelenin en iyisini yaparım efendim.

Asit : Ali Arda ve Tufan Dinlenebileceğimiz bir mağara var mı etrafta araştırın. Çok yorulduk biraz uyuyup güç kazanmamız lazım.

Tufan ve Ali Arda : Emredersiniz Komutanım.

Cebrail düzeneği kurarken Puma Kabil ve Cehennem ise kamufle etmeye çalışıyorlardı.

Tufan ve Ali Arda ise bir mağara arıyorlardı. Biraz kayalıklara doğru yürüdüler. Sonra Ali Arda, bir su birikintisi gördü. Suyun nereden geldiğini görmek istiyordu. Suyun geldiği yöne doğru Ali Arda ve Tufan yürümeye başladılar. Suyun geldiği yerde tahmin ettikleri gibi bir mağara vardı. Mağara bir insanın girebileceği genişlikteydi. Fenerlerini yakıp içeri doğru girdiler. Önden Tufan arkadan ise Ali Arda yürüyordu. 1 kilometre kadar yürüdüler mağaranın içinde ve mağara bitmişti. Mağara nın bittiği yerden yukarı doğru baktıklarında 10 cm genişliğinde yukarıya doğru giden bir oyuk vardı ve su oradan geliyordu.

Ali Arda : Burada kamp yapabiliriz. Önden gelecek tehlikelere karşı kendimizi koruruz. Arkamız zaten kapalı. 10 cm lik oyuktan da hiç kimse gelemez.

Tufan : Haklısın. Gidip diğerlerine haber verelim.

Tufan bir anda dizlerin üstüne düştü ve elleri ile kulaklarını kapattı. Tufan gözlerini sıkıca kapattı. Silah ı birine doğrulttu ve düşünmeden tetiği çektiğini ve adamın kum torbası gibi yere düştüğünü gördü. Sonra bir çocuğun baba diye adama sarılışını gördü. Tufan bağırıyordu. Ali Arda Tufan ı sarstı iyimisin iyimisin. Tufan sağına soluna baktı ve iyiyim diyebildi. Helikopterin yanına doğru birlikte yürüdüler.

Ateş : Ne buldunuz beyler ?

Ali Arda : Bir mağara buldum bir kilometre kadar mağaranın içi. Girişi var ama çıkış yok. Saklanabileceğimiz bir yer.

Ateş : Güzel.. Tufan senin neden rengin bembeyaz ?

Tufan : Bilmem bembeyaz mı ? hiç farkında bile değilim.

Ateş : Ne kadar uzaklıkta bu dediğiniz mağara ?

Ali Arda : Buradan yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta. üç dört metre de yükseğe tırmanıyorsun mağara nın içine girebilmek için.

Ateş : Harika beyler .. Asit Kamp için uygun yer bulunmuş.

Asit : Harika.  Cebrail ne durumdasın ?

Cebrail : Biraz daha işim var.

Asit : Puma ne durumdasınız ?

Puma : Cebrail işini bitirdikten sonra bir saat içinde helikopteri yok bilin. Uzaktan hiç kimse fark etmeyecek.

Asit : Aferim ..


5 Saat sonra ..

Herkes işini bitirmişti. Artık gün bitiyordu. Herkes mağaranın içine girmişti. Asit in emriyle mağaranın giriş kısmını Puma kamuflaj ile saklamıştı. Cebrail ise bir kaç kilit noktaya mayın döşemişti.

Tuncay : O mezar odasında ne oldu sence Asit ?

Asit : Bilmiyorum ama çok garipti. Nilay ın oraya belgeleri koyan askeri adımı biliyordu. Camideki mevlevi hocası neden burada olduğumuzu ve adımı biliyordu. Sonra Mardinli namaz kılıp secde ederken gördüm camide. Ellerini açmış ve dua ediyordu.

Tuncay : Hadi diyelim ki Mezar odasından korkup cehenneme gideceğini düşünüp suçlarının affı için secde ediyor diye ama neden bugün ?

Asit : İşin en ilginci de Mardinliye seslendim hadi gidiyoruz diye. Fakat oralı bile olmadı duymadı bile beni. Zombiler den daha güçlü şeylerin olduğunu bilmek bana güç verdi.

Tuncay : Kesinlikle haklısın.

Asit : Zombilerin terörü başladığında zombiler dünyayı ele geçirdiğinde ve dünya yaşanılmaz bir yer olduğunda sanmıştım ki Allah yok. İnancımı tamamen kaybetmiştim. Fakat şimdi ne kadar büyük bir aptallık cehalet örneği gösterdiğimi anlıyorum. Çünkü Allah Her zaman bizlerle.

Tuncay : Kesinlikle haklısın. Zombiye dönüşmekten korkmayan bir insanı bu kadar ne korkutabilir.

Asit : Anlamış değilim.

Tuncay : İyikide hepimiz inmedik o mezara. Zaten ben inmezdim.

Asit : Senin anlattıklarından sonra zaten bende inmezdim. Ateş de bana emanet onuda tek başına indiremezdim. O Yüzden Mardinli ve Tufan ı seçtim.

Tuncay  : Peki Tufan neden etkilenmedi ?

Asit : İnan bilmiyorum. Tufan da bir sorun yok. Gayet normal hareketleri.

Tuncay : Kapıları açan Kenan ı ne zaman bulacağız peki ?

Asit : Bırak sefasını sürsün şimdilik. Bizi öldürdüğünü kaçtığını sansın. En beklemediği anda en mutlu gününde ona öyle bir şey yapacağız ki Zombiler bile şaşacak bu duruma.

Tuncay : Bu görevler bittikten sonra dediğin gibi bir adaya gidelim ve güneşlenelim moruk. İki üç tane de kız alalım adam başı.

Asit : iki yada üç yetmez daha fazlasına ihtiyacımız olabilir. Malum hamilelik dokuz ay..

Tuncay : Sen tam bir hergelesin.

Asit : Biliyorum.. Artık dinlenelim Tuncay ikinci belgeyi de alalım.

Tuncay : Kesinlikle haklısın. Toplayalım da şu belgeleri sonra işimize bakalım.

Asit ve Tuncay mağaradan içeriye girdiler. Asit ti gören Psko Soldiers in yeni üyeleri ayağa kalktı.

Asit : Beyler Bayanlar Birer saat nöbet tutuyoruz yinede. İlk Nöbet benim. İkinci nöbet Tuncay ın. Üçüncü Nöbet Asit in. Dördüncü Nöbet Puma nın Beşinci nöbet Kolera nın. Altıncı nöbet Cebrail. Yedinci Nöbet Kabil. Sekizinci Nöbeti Cehennem Dokuzuncu nöbet Ali Arda nın Son nöbet ise Tufan Senin. Herkes iyice dinlensin. Saat 07 gibi buradan ayrılıyoruz. Muhabbet edecekler varsa yada tuvalet ihtiyacı olan mağara içinde bir kilometrelik bir alan var işlerini orada görsünler. Dışarı çıkmak nöbet tutanlarda dahil yasaktır. Bir ses duydunuz mu dışarıda yada bir hareket asla yerinizden kalkmıyorsunuz. Ateş yakmak kesinlikle yasaktır. Nöbette sigara içmeniz gerekiyor ise gizli bir şekilde için. Anlaşıldı mı beyler bayanlar ?

Psko Soldiers : Emredersiniz komutanım.

Asit : Güzel. Herkes yemeğini yesin ve dinlensin ben de nöbetime geçeyim.

Asit Nöbet yerine geçmişti. Vadiyi gözetliyordu. Vadi de hava kararmak üzereydi. Asitin vücudu oradaydı fakat beyni ruhu bambaşka bir yerdeydi..






12 Mart 2010 Ormanlık Alan ..

O Sırada Fulya ile Dilara var güçleriyle zombileri geri püskürtmeye çalışıyorlardı. Zombilerin sayısı gittikçe kalabalıklaşıyordu. Asit Tuncay ve Ateş geldiler. Biraz daha direnç sağladılar. Fulya arabalara binip gidelim diye bağırdı. Asit ise arkada arkadaşlarımız var bırakamayız diyordu. Tam o anda kardeşini kaybeden 19 yaşındaki diğer çocuk ısırılmaya başladı. En arkada duran arabanın altına doğru kaçtı fakat zombiler ayaklarını ısırıyorlardı. Omuzundan göğsüne doğru asılı olan 4 tane el bombasının pimlerini teker teker çekti acı içinde kıvranırken. Bir patlama sesi duyuldu. Bir patlama sesi daha. Peş peşe patlıyordu.
zombiler de olmak üzere etrafta bulunan herkes yere düştü.
Arka taraftaki arabada bulunan C-4 patlayıcı da patlamıştı. Patlamalar zaten arka arkaya park etmiş bütün arabaları etkilemişti. Kıyamet gibi bir sıcaklık vardı. Arabalar cayır cayır yanıyordu. Etrafta yanmış et kokuları. Kopmuş kollar bacaklar kafalar vardı. Ön tarafta bulunan Asit Tuncay Ateş Dilara ve Fulya da patlamanın etkisiyle yere düştüler. Bir bir arabalar patlıyordu. Ateş atik davranarak en öndeki arabaya bindi çalıştırdığı gibi 20 metre uzağa çekti ve durdu.
Fulya nın çığlığı geldi. Bacakları olmayan bir zombi Fulya yı sol kolunun pazusundan ısırmıştı. Fulya bağrırken Asit zombi nin kafasından vurdu. Fulya ağlamaya başladı. Asit dayana bildiğin kadar dayan Fulya demekle yetindi. Fulya tamam dercesine kafasını salladı. 

Dilara : Her yerde zombiler var.. Her yerden geliyorlar. Gitmeliyiz.

Asit : Ölüm Meleği Mustafa ve Sansar'ı bırakamayız.

Ateş : Eğer şimdi  gitmezsek bizi onlar bırakmak zorunda kalacak. Ormanlık alanda kaçabilirler fakat biz kuşatılmaya başladık.

Asit : Onlar olmadan gidemeyiz . Unutun.

Bu arada etraftaki zombilere ateş etmeye devam ediyorlardı. Zombiler birer iki şer yere düşerlerken bazıları tekrar ayağa kalkıyordu. Fakat sayıları her geçen saniye de daha fazla artıyor daha fazla çoğalıyorlardı.

Ateş : Abim Mustafa ve Sansar 'a hiç bir şey olmaz Asit. Gidelim artık. Yoksa öleceğiz. Kız arkadaşında ısırıldı panzehir bulmamız gerekiyor.

Asit : Panzehir var mı ?

Ateş : Patlamayla yok oldu. Arka arabadaydı panzehirler.

Asit : İşte şimdi sıçtık. Tuncay senin fikrin nedir ?

Tuncay : Fark etmez adamım. Ama Ölüm Meleği ni Mustafa yı ve Sansar ı bekleyelim derim..

Ateş : Tuncay görmüyor musun Fulya ısırıldı ve anti serum gerekiyor. O yüzden gitmeliyiz. Ayrıca hepimiz burada öleceğiz.

Dilara : Evet Ateş haklı. Ölüm Meleği Mustafa ve Sansar a hiç bir şey olmaz ama biz burada öleceğiz.

Asit : Lanet olsun.. Siz gidin ben kalıyorum.

Tuncay : Bende kalıyorum.

Fulya : Asit ben mi daha değerliyim yoksa arkadaşların mı ?

Asit : Ne alakası var Fulya ? Ne alakası var. Arkadaşlarımı da bile bile burada ölüme bırakamam.

Fulya : Isırıldım Asit ısırıldım.. Zombiye döneceğim. Anlıyor musun.

Fulya bir anda Asit in gözlerinin içine bakarak kendini kalbine çok yakın bir yerden vurdu. Aslında kalbinden vurmak istemişti fakat elleri titrediği için kalbine yakın bir yerden vurmuştu. Fulya kendini vurduktan bir saniye sonra elindeki silah düştü. bir saniye sonra da kendisi yere düştü.

Dilara : Hadi gidelim artık.. Ölecek Fulya .. Doktor bulmalıyız.

Asit : Lanet olsun.. Ölüm Meleği , Mustafa , Sansar Beni Affedin !

Fulya nın baygın bedenini jeep in arka koltuğuna koydular. Arabayı Asit Yanında Tuncay otururken Arka tarafta ise Asit ve Dilara oturuyorlardı. Ateş geldikleri yöne doğru gitmek istedi fakat her yer zombiyle doluydu. Diğer arabaların da yanmasından dolayı oradan geçmek tehdit oluşturuyordu. Bu yüzden düz devam etti. Hapishaneye giden yolu bulmaya çalışıyordu fakat bulamıyordu. Patika yol yağmurunda şiddetlenmesi ile iyice çamura dönmüştü. Artık çok yavaş ve ağır gidiyordu. Sağ ya ve sol a yol ayrımı vardı önlerinde sağdan gir dedi Tuncay. Ateş ise tereddüt etmeden sağdan girmişti. Bilinci kapalı Fulya ise arkada öylece ne Asit tin kucağında yatıyordu. Asit kucağında yatan için değil geride bıraktıkları için endişeliydi.   İleride kapıları tamamen açık bir ambulans gördüler Ateş hemen ambulansın önünde durdu.

Ateş : Ben Fulya için bir şeyler bakayım.

Asit : Ateş Tuncay yardım edin de Fulya yı ambulansa taşıyalım. Belki solunum cihazına filan bağlarız.

Asit Tuncat ve Ateş Fulya yı ambulansa taşıdılar. Ambulansa taşıdılar Fulya yı. Fulya nın üzerinden akan kanlar Asittin üstüne bulaşmıştı. Solunum cihazına bağladılar Fulya yı. Fulya bir anda ayağa kalktı ve Asittin kolundan tuttu elleri ile ve Asitti ısırmaya çalıştı. Fakat ağızındaki solunum cihazı Asitti ısırmasını engellemişti. Asit Ateş ve Tuncay Fulya nın bu saldırısına karşılık Ambulansın arka tarafından bir anda dışarıya attılar kendilerini. Ve kapıları kapattılar. Fulya Ambulansın kapılarını yumrukluyor. Yumruk sesleri dışarıya kadar geliyor Ambulans sallanıyordu.


Asit : Fulya yı bu şekilde bırakamayız. Tuncay ve Asit Üç Diyince kapıları açın.

Tuncay : Tamam ama dikkatli ol. Duygularını bu işe karıştırma.

Asit : Rahat olun.

Asit derin bir nefes aldı. Başı öne eğik sol elindeki silah ıyla birlikte duruyordu. Açın beyler kapıları diye bağırdı. Fulya açılan kapılar karşısında şaşkındı fakat Asit in üzerine doğru geldi. Asit Sol elindeki silah ı kaldırdığı gibi Fulya yı kafasından vurarak yere sermişti.  Olan biteni Dilara korku dolu gözlerle izliyor ağlamamak için kendini zor tutuyordu.

Asit : Beyler Fulya yı tekrar arabaya koyun.

Ateş : Neden ?

Asit : Arabayı yakacağımda ondan..

Ateş : Sen delirdin mi ? Sen şoka girdin sanırım.

Asit : Onu hapishane ye götürürsek babası hepimize çok kızacak. Kayboldu der geçeriz beyler.

Ateş : Der geçeriz mi ? Asit bilmem farkında mısın ama son bir kaç ayını geçirdiğin kızı öldürdün.

Asit : Onu ben değil bir zombi ve kendi kendine öldürdü. Ben hiç bir şey yapmadım.

Ateş : Farkındasın yani ?

Asit : Evet farkındayım.

Asit yürüyerek Fulya nın yerde yatan vücudunu aldı. ve arabanın içine koydu. Arabanın benzin deposunu açtı. Fulya nın elbiselerinden yırttığı bez i arabanın benzin deposuna sıkıştırdı. Tuncay Dilara ve Asit arabaya.. Asit üzerindeki iki el bombasının pimini çekmeden ambulansın içine attı. Cebinden çıkardığı çakmak ile bezi tutuşturdu ve yaktı. Arabaya binerek hızla uzaklaştılar. Bir dakika sonra ise arkalarında koca bir patlama sesi duyulmuştu.

Tuncay : Asit Asit Asit...

Asit : Efendim..

Tuncay : Ayakta uyuyorsun moruk.

Asit : Dalmışım ya kusura bakma

Tuncay : Nasıl dalmak bu ya biraz daha geç gelsem boğulacaktın.

Asit : Neyse ben içeride biraz uyuyayım nöbet sırası sende sanırım.

Tuncay : Tamam adamım sen git yat.

.

Ali Arda  : Tufan uyan nöbet sırası sende dostum.

Tufan : Saat kaç oldu ki ?

Ali Arda : Saat Sabah beş oldu Tufan

Tufan : Hadi ya deliksiz güzel bir uyku çekmişim. Neyse sen yat ben seni bir saat sonra kaldırırım.

Ali Arda : Tamamdır Allah kolaylık versin.

Tufan : Hadi iyi sabahlar..


Tufan Mağaranın girişine oturdu. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktı. Sigarasını içiyor ve uyku sersemliğini üzerinden atmaya çalışıyordu. Dışarıdan ani bir kıpırtı sesi duydu. Silah ını aldığı gibi kıpırtının olduğu yere doğrultu. Ama hiç bir şey gözükmüyordu. Psko Soldiers e doğru baktı hepsi uyuyorlardı. Sanırım ben yanlış duydum dercesine silah ını tekrardan yere koydu ve sigarasından bir duman daha aldı. Tekrar bir kıpırtı duydu. Silah ını gene aldı. En yakında yatan Ali Arda ya doğru baktı ve

Tufan : Ali Arda dışarıdan ses geliyor ben bakmaya gidiyorum.

Ali Arda Tufan ın bu söylediğini tamam dercesine arkasını dönüp uyumaya devam etti.

Tufan : Kahretsin.

Tufan Silah ı ve feneriyle birlikte mağaradan aşağıya indi. Kıpırtının olduğu yere doğru yürümeye devam etti. Silah ını oraya doğrultmuş silah ının emniyetini açmıştı. Silah ı kıpırtının geldiği yere doğru doğrultu. Kim var orada diye seslendi ve adım adım yaklaşmaya devam etti. Devam ettikçe korkusu daha da artmıştı. Kim var orada diye tekrar seslendi. Ama hiç kimse çıkmamıştı. Biraz daha yaklaştı ve bir çocuk gördü elinde topuyla. 12 yaşlarında sevimli bir erkek çocuğu gördü.

Tufan : Korkma güvendesin. İyimisin ?

Tufan : Isırıldın mı ?

Tufan : Ne dediğimi anlıyor musun ?

Tufan : Açmısın ? Sana yemek verebilirim ?

Tufan : Ailen nerede ?

Tufan : Korkma ben askerim diğer arkadaşlarımda içeride. Artık güvendesin.

Çocuğa yaklaşmaya devam ediyordu.. Çocuk elindeki topu düşürdü. Top düşmüştü. Tufan düşen topa doğru baktı .. Çocuk aniden Tufan ın koluna doğru bıçağı salladı. Tufan ne olduğunu bile anlamadan sağ kolu kesilmişti. Çocuk aniden üzerine atladı Tufan ın. Tufan yere düştü Çocuk ta üstündeydi.  Bıçağı Tufan ın boğazına doğru saplamak istiyordu çocuk. Tufan çocuğa engel olmak istiyordu fakat Çocuk Tufan dan çok daha güçlüydü. Tufan Çocuğa karşı koyamıyordu. Tufan bıçağı artık boğazına değdiğini hissetmeye başlamıştı.

Ali Arda  : Tufan uyan nöbet sırası sende dostum. Tufan Tufan..

Tufan : Lanet olsun.

Yattığı yerden sıçramıştı.

Ali Arda : İyimisin ?

Tufan :  İyiyim. Kabus gördüm sadece.

Ali Arda : Bende görüyorum ara sıra kabus. Bu baş  belası zombilerden rüyalarda bile rahat yok insana.

Tufan : Saat kaç oldu ki ?

Ali Arda : Saat Sabah beş oldu Tufan

Tufan : Hadi ya deliksiz güzel bir uyku çekmişim. Neyse sen yat ben seni bir saat sonra kaldırırım.

Ali Arda : Tamamdır Allah kolaylık versin.

Tufan : Hadi iyi sabahlar..


Tufan Mağaranın girişine oturdu. Cebinden çıkardığı sigarayı yaktı. Sigarasını içiyor ve uyku sersemliğini üzerinden atmaya çalışıyordu. Sağ kolundan sıcak bir sıvının aktığını hissetti. Kolunu açıp baktığında ise kolunun kesildiğini ve akan kanı görmüştü. Lanet olsun.. Ne oluyor böyle..

Bir Saat Sonra ...

Asit : Beyler .. Bayanlar .. Herkes güzelce kahvaltısını yapsın.

Puma : Gene kumanya gene kumanya..

Asit : Şikayet etmeyi bir kenara bırak Puma . Yemeğini bitir. Yemeğinizi yerken sizlere gideceğimiz yer hakkında bilgi vermek istiyorum.

Asit : St. Barbara Şapeli, Yunan haçı planında inşa edilmiş. T Şeklinde. Yapıya bu ad, haçın kollarından birinde yer alan Barbara resminden ötürü verilmiş. Kubbesinde yer alan Pantokrator İsa resmi ise geç tarihli. Haç planlı, iki sütunlu, batı, kuzey ve güney haç kolları beşik tonozlu, merkezi kubbeli, doğu haç kolu ve doğudaki iki köşe mekanı kubbeli. Motifler kırmızı boya ile doğrudan kaya üzerine uygulanmış. Duvarda ve kubbede zengin geometrik motifler, mitolojik hayvanlar ve askeri semboller resmedilmiş. Ayrıca duvarda taş izlenimi veren motifler de yer almakta. Kilise 11 yüzyılın ikinci yarısına tarihlendiriliyor.

Özellikle Azize Barbara dünya Hristiyanlığı içinde en bilinen azizedir. Adına köyler, kentler,okullar, üniversiteler ve sayısız kilise ve şapeller kurulmuştur. Birçok Hristiyan bayan bu adı taşır. Birçok Hristiyan için o “Koruyucu Aziz”dir. Madencilerin, yer altında çalışanların,tünel kazanların, denizcilerin, karanlıkta kalanların. Bunun bir nedeni vardır. O neden de Azize Barbara’nın hapsedildiği ve orada “şehit” edildiği karanlık zindanla ilintilidir.

Barbara’nın öyküsü çeşitli rivayet ve anlatımlarına göre değişik. Ortalama veriler ve bilgiler ise kısaca şöyle toparlanıyor. Hz. İsadan Sonra yaklaşık 270’lerde Nikomedia’da doğduğuna inanılır. Küçük bir kızken annesi ölmüş. Babası ise kent Romalıların eline geçtiğinde ve ilk Hristiyanlar yargılanıp öldürülürken onlarla iş birliği yapan bir “dinsiz”miş!Barbara yetişkinliğe erişip ergin bir bayan olduktan sonra lüks yaşamını terk edip köle kullanmaktan vazgeçmiş. Babası onun bu karar ve eğilimlerinden şüphelenip onun Hristiyan olduğunu düşüp onu, Hristiyanlara olan sürekli düşmanlığından dolayı kızını dövdürtüp tutuklatmış.Kızının inancından vazgeçmediğini gören babası öz kızının yargılanıp işkence görmesine yol açmış. Efsanelere ve söylencelere göre Roma Askerleri ona zarar verememiş ama onu yerlerde sürükleyip çırılçıplak soymuşlar. Ancak gökten bir melek inip Barbara’ın üstüne beyaz bir şal örtmüş. Tüm bu olanları izleyen babası dayanamamış ve kılıcını çekip kızının başını kesmiş. Barbara öldürüldüğünde sadece 18 yaşındaymış.Vatikan Dini Kayıtları’na göre o onda bir şimşek çakıp babasını küle döndürmüş.1225’lerde kemikleri Buradaki St. Barbara Şapeli ne aktarılmış ve Papa III. Oton tarafından kutsanmış.Orta Çaplarda Barbara’ya “Azizlik: Santa, Saint, St. Hagios, Hagia, Aya” payesi verilmiş ve tüm madencilerin, yangınla uğraşanların, İtfaiyecilerin, tünek kazanların ve karanlıkta işi olan herkesin “Kurtarıcı Azizesi” oluyor. Azize Barbara tüm dünyada sevilen ve saygı duyulan bir Hristiyan Azizesi olarak kabul ediliyor 2001 yılında Azize Barbara için bir ayin yapılmıştı. Ayini İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi düzenlemişti. Azize Barbara her 4 Aralık’ta çeşitli dini ayinlerle anılmaktadır.

Tuncay : Bu ne şimdi amına koyayım.

Asit : Bu sefer dersime çalıştım Tuncay..

Tuncay : Yürüyen tuhaf bilgiler ansiklopedisi gibi oldun iyice. Bu zombiler hiç yaramadı sana.

Asit : Yaramadı moruk kime yaradı ki bana yarasın.

Cebrail : Komutanım nerede peki Nilay ın sakladığı belge ?

Asit : Azize nin mezarında sanırım ama bilmiyoruz.

Ateş :  Buradan 1 Km uzaklıkta olan Mezar a ulaşmak sorun değil ama etrafımız zombiler olabilir.  Dar bir alan olduğu için tüneller her birimiz dikkat edeceğiz ve sessizlik en büyük prensibimiz. Bir zombi gördüğümüzde kurşun yerine kafasına vurarak öldürelim çünkü tünellerdeki ses yankı yapacağından zombilerin dikkatini çeker.

Asit : Ateş ses yankı yapacağı için pek sorun olmaz zombilerin kafası karışır sadece..  Kilisenin içindeki o mistik hava sizi ürkütmesin. Uzun zamandır kullanılmayan bir kilise. Gizli geçitleri yer altı tünelleri olduğu söyleniyor. Ama sadece söylenti. Hazırsanız çıkalım beyler bayanlar.. 15 metre takip mesafesi ile birerli yürüyüş kolu ile hedefimize gideceğiz. Ali Arda önde sen arkanda Puma onun arkasında Kabil ve diğerleri de onların arkasına takılın. Önünüzdeki ile arkanızdaki adamı gözünüzden kaybetmeyecek şekilde yürüyün. Anlaşıldı mı ? Psko Soldiers ?

Psko Soldiers : Emredersiniz Komutanım.

Yürüdüler.. Taşlı tozlu topraklı yollarda yürüdüler ve mağaradan içeriye girdiler. Mağara karanlıktı. İlerlemeye devam ettiler. İlerlediler. Kullanılmayan bir mağaraydı. Her yerde örümcek ağları vardı. Örümcek ağlarından başka fareler cirit atıyordu. Fare ölüleri de vardı. Ufak ufak fare ve yılan deliklerini görmekte mümkündü. Çiyanlar böcekler fareler ve yılanlarla kaplı kullanılmayan mağara gerçekten de dayanılmaz kötü kokuyordu. Kokudan askerlerin midesi kalkmıştı. Yavaş adımlar ile yürümeye devam ediyorlardı.
Yürüdüler yürümeye devam ettiler. Kabil bir akrebin üzerine bastı ve catırtt  diye bir ses gelmişti. Kabil içinden kim bilir şimdi de neyi öldürdük diye düşündü. İlerlemeye devam ediyorlardı. Karanlık, dar tünelde. yürümeye devam ettiler.



Ali Arda : Durun !!

Herkes Ali Arda nın bu komutu ile herkes durdu.

Ali Arda : Sonuna geldik yolun. Duvarın arkası Azizenin kilisesi olması lazım.

Asit : Cebrail.. Yap vazifeni.  Fazla gürültü çıkartmadan yap.

Cebrail : Emredersiniz komutanım.

Cebrail düzenek bağlıyordu. Düzeneği bağlarken Puma ve Ali Arda ise Cebrail e ışık tutuyorlardı. Cebrail işini bitirdi. Asitte dönüp baktı.

Asit : Herkes yerlerine.. Cebrail aydınlat güzel rahibeyi.

Cebrail : Emredersiniz komutanım.

Cebrail herkesin uzaklaştığına emin olduktan sonra Cebrail zaman ayarlı bombayı ayarladı ve oda saklandı. Cebrail içinden saymaya başladı on dokuz sekiz yedi altı beş dört üç iki bir sıfır ..

Bomba patlamıştı. Cebrail in hazırladığı düzenek duvarda sadece kapı kadar yer açmış fazla ses çıkarmadan işi bitirmişti.

Asit : Cebrail. Güzel iş.

Cebrail : Sağolun..

Asit : Beyler bayanlar dikkatli olun ne çıkacağını bilmiyoruz. Ali Arda ve Puma önden giriyorsunuz. Dikkatli olun. Yürüyen ve sürünen her şeye ateş etmek serbest.

Ali Arda : Emredersiniz.

Puma : Emredersiniz.

Ali Arda ve Puma oyuktan içeri girdiler.. Ali Arda sağ tarafa doğru hedef alarak içeri girerken Puma ise sol tarafa doğru içeriye girmişti.

Asit : Cehennem ön tarafa doğru fırla.

Cehennem ise içeriye girer girmez eğildi ve ön tarafı gözleri ile kontrol etti. Cehennem kulak telsizi ile

Cehennem : Temiz

Puma : Temiz.

Ali Arda : Temiz.

Asit : Beyler Bayanlar tek sıra ile içeri doğru giriyoruz. Herkes dikkatli olsun beyler..


Psko Soldiers in hepsi içeriye girdiler. 150 metrekarelik bir odaydı burası. Her taraf karanlıktı.

Ateş : Yanlış mı geldik Asit ?

Asit : Yanlış gelmedik. Buradan geçeceğiz ve kiliseye giriş yapacağız. Kilisenin depo yeri. Kapı olması lazım. Kapıyı arayın.

Kabil : Kapı karşımda Komutanım.

Asit : Kapıyı açıyoruz beyler bayanlar hazırlanın..  Kabil ve Cehennem Kapıyı açıyorsunuz. Ali Arda ve Cebrail içeriye doğru girin.

Kabil ve Cehennem kapıyı açtılar Ali Arda ve Cebrail içeriye doğru girdi.

Ali Arda : Zombiler !! Diye bağırdı..



Ali Arda ve Cebrail Zombilere doğru ateş ediyorlar. Karanlık olan kilise Ali Arda nın ve Cebrail in silah ından çıkan kurşunların çıkardığı alevler ile bir aydınlanıyor bir sönüyordu.

Asit : Hadi hadi hadi herkes kapıdan içeriye..

Asit in bu komutuyla Psko Soldiers hepsi içeriye girdi. Puma zombilere ateş etmeye devam ediyordu etraf çok karanlıktı, karanlık olması psko soldiers'in işini zorlaştırıyor doğru düzgün hedef alamıyorlardı. Puma bir kaç zombiyi öldürmüştü. Zombilere ateş etmeye devam ediyordu Puma. Ali Arda ise Elindeki ağır makineli tüfek ile zombileri kafalarından taramaya devam ediyordu. Ali Arda nın silah ından çıkan mermiler ile zombilerin beyinleri patlıyordu.  Cebrail ise elindeki 14lü silah ile tek atışla bir zombiyi indiriyordu. Cebrail bunu yaparken çok rahattı. Kabil ise Ali Arda gibi zombilerin beyinlerini patlatırken zevk alıyordu. Cehennem ise zombilerin kafalarına nişan alıyor elindeki tüfek ile tek atışla zombinin beynini dağıtıyordu. Kolera ise elindeki hafif akrep tarzı otomatik silah ıyla zombileri tarıyordu. Asit ise iki elindeki 14 lüler ile zombileri peynir ekmek yer gibi avlıyordu. Tuncay ise elindeki makineli tüfek ile tarayıp geçiyordu önüne gelen zombileri. Ateş ise Tuncay'a eşlik ediyordu. Tufan ise elindeki silah ile zombilere ateş ediyordu. Zombileri avlamaya çalışan Psko Soldiers bu avda avcı durumundaydı..

Tuncay : Burada neden zombiler var anlayamadım.

Asit : Bunlar sanırım turistler salgın başladığında bu kiliseye sığınmışlar ve bir tanesi ısırılmışsa hepsini dönüştürmüş sanırım.

Tuncay : Allah tan sayıları fazla değil.

Asit : Kesinlikle ..

Sayıları 150-200 Arasında olan zombilerin hepsini öldürdü Psko Soldiers. Zombileri öldürürkende pek zorlanmadı.  Zombileri öldürdükten sonra ise Asit elindeki cihazla belgelerin olduğu bölüme doğru yöneldi. Belgeler bir heykeli gösteriyordu. Azizenin ağladığı ve Allah 'a yalvardığı heykeli. Asit Azize heykelini dikkatlice inceledikten sonra heykelin arka tarafındaki resme baktı. Elindeki cihazı resme getirdiğinde cihaz var gücü ile bağırıyordu. Biraz zorlandıktan sonra resmin ortasını keserek bir delik açtı. Fener ile deliğin içine baktı. Deliğin içine elini sokara belgeleri aldı. Belgelere dikkatlice baktı. Sonra feneri tekrardan deliğin içine ışık verecek şekilde tuttu. Dikkatli bir şekilde deliğin içini göz gezdirdi.

Asit : Aradığımız belgeleri bulduk sonunda arkadaşlar.

Tuncay : Bu kolay oldu..

Ateş : Kesinlikle kolay oldu..

Asit : DxN ' e geri dönüyoruz beyler ve bayanlar hazırlanın..


Asit in önderliğinde bir gün daha bitiyordu. Helikopter kalkarken Tufan helikopterin camından aşağıya bakıyordu. Aşağıda rüyasında ona saldıran çocuk dik dik bakıyordu. Tufan kafasını bir an çevirdi ve tekrar baktığında çocuk aşağıda yoktu. Tufan yanındaki koltuğa baktı. Çocuk Helikopterde Tufan ın yanındaydı..

O Sırada ..
Genç Kız : Söyledim ya size silah sesleri duydum diye. Evet silah sesleriydi bunlar ve üstümüzden bir askeri helikopter geçiyor. Sivilleri bulmaya geldiler. Hemen yanındaki adam söze karıştı. 
Avcı : Burada erzağımız var. Yemeğimiz var. Suyumuz var. Ve Güvenli bir yer. Askerler sadece bela getirir.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder