uyarı

Lütfen Dikkat. Mause ile aşağı inme sorunu yaşıyorsanız ; klavyenizdeki yön tuşları ile aşağıya inerek kitabı okuyabilirsiniz. Tarayıcınız Google Chrome ise böyle bir sorun yaşayabilirsiniz.
Site Yönetimi bu aksaklıktan dolayı sizlerden özür diler.
Eser Kanunu Koruma Yasasından : Bu Eser Yazar Tarafından İzin Alınmadan Başka Bir Yerde Yayınlanamaz. İsimler Ve Kişiler Değiştirilip Kopyalanamaz. Eserin İzinsiz Yayınlandığı Takdirde Yayınlayan Kişiler Hakkında Yasal Yollara Başvurulacağını Beyan Ederim.

Romanın Son Haberlerini Almak İçin www.facebook.com/zombilerindunyasi sayfasından bizleri takip edebilirsiniz.

İLETİŞİM : zombilerin.dunyasi@gmail.com

23 Haziran 2012 Cumartesi

24. Bölüm Nemrut'un Dağı



Konya Mevlana sonra da kapadokya giden Asit'in komutasındaki Psko Soldiers 3 günlük aradan sonra DxN üstüne inmişti. Psko Soldiers kapadokya macerasından sonra güzel bir duş sonrada uyumanın derdine düşmüşlerdi. Mardinliyi bile çoktan unutmuşlardı. Hep birlikte güzel yemekler yediler. Sonra ise yatıp uyumuşlardı. Biri hariç ..

Asit : Doktor Deniz İstediğiniz iki belgeyi getirdim.

Doktor Deniz : Teşekkür ederiz Asit. Kaldı  on bir o zaman..

Asit : Evet on bir kaldı. Şimdi nereye gideceğiz ?

Doktor Deniz : Nemrut Dağı. Ateş'e tapanların Mabedi..

Asit : Bir bu eksikti..

Doktor Deniz : Gerekli bilgiler bu dosyanın içinde hazır olduğunuzu hissettiğinizde yola çıkabilirsiniz. Bu arada Mardinliye ne oldu ?

Asit : Söylesem inanmazsın.. Boş ver.

Doktor Deniz : Var mı ? Adama ihtiyacın ? Yedek on askerin daha var hiç bir görev vermiyoruz onları da seçersin diye ?

Asit : Şu anda yok.

Doktor Deniz : Ateş ne durumda  ?

Asit : İyi ne yapsın işte alışmaya çalışıyor. Zor bir durumda ama atlatacak

Doktor Deniz : Ona ufak bir yer DxN kalesinde komutanlık vermeyi düşünüyoruz ? Ne dersin.

Asit : Daha hazır değil. Şu an . Ortada hayalet gibi dolaşıyor. Biraz zaman ver ona ondan sonra verebilirsin.

Doktor Deniz : Doğru söylüyorsun herkes için zor bir durum.

Asit : Çok mu sevdin ? Ölüm Meleğini

Doktor Deniz : Çok ta lafmı.. Gökyüzümün güneşiydi bu cehennemde..

Asit : Anlıyorum alışmaya çalış ve kabullen. Ben öyle yaptım..

Doktor Deniz : Denerim.


Asit de yatağına uzandı ve hiç olmadığı kadar deliksiz bir uyku çekti. Öğlene doğru zor kalkmıştı. Asit Ateş'e ekibi topla dedi. Ateş Psko Soldiers'i topladı.

Asit : Beyler Bayanlar yeni görevimiz Nemrut Dağı. Burada yaşayan kendini tanrı zanneden ve ateş'e tapan Nemrut'un adı verilmiş. Şanlıurfa nın batısından güneyine doğru uzanan bir dağ silsilesi var. En büyük tepenin zirvesi geniş ve düz kayalıktır. Buraya 'Nemrut'un Tahtı' denir. Kayalar içine oyulmuş odalar var. Tepeye yürüyüş mesafesi ile üç saat uzaklıkta ise Kazene köyü vardır., Tahta kadar dizilen uşakların yemek tabaklarını elden ele vermesiyle Nemrut'un sofrasına naklederlermiş, bu köye verilen Kazene adının da köydeki mutfağa kurulan kazanlardan dolayı olduğu söylenmektedir.

Asit: Hz. İsa zamanında Şanlıurfa'da Hükümdar olan biri (Ceres) illetine tutulmuş bu kişi Hz. İsa'yı Şanlıurfa'ya davet için bir heyet ve bir de mektup göndermiş. Mektup da, İncil'e inandığından ve Şanlıurfa'ya teşrif ederlerse bütün tebasiyle iman edeceğinden bahisle, hastalığına çare bulunmasını istirham etmiş. Hz İsa, çok memnun kaldığını, fakat Şanlıurfa'ya gelemeyeceğini heyete bildirmiş ve bir mendili yüzüne sürerek onlara vermiş. Heyet yolda gelirken, Şanlıurfa'ya yarım saat mesafede, bugün (Eyüp Peygamber Makamı) denilen yerdeki kuyuya kazaen mendili düşürmüşlerse de tekrar çıkartarak Hükümdara getirmişler. Hükümdar mendili vücuduna sürünce iyi olmuş ve mendili bir peygamber mucizesi olarak saklamış.!Sözde o zaman, bu mendil ve kuyu hatırasını yaşatmak için dikilmiş büyük bir anıt ve birinin altına bitmeyen su hazinesi yerleştirilmiş.. Hangisi yıkılırsa, Şanlıurfa onun altındaki su veya altına gark olacakmış.!  Nemrut Dağı yüzyıllardır iyi ve kötü olan bir çok şeye şahitlik etmiş tarihiyle ve tüm ihtişamıyla görenleri kendine hayran bırakıyor.

Asit: Antiochos kutsal alanı 2 teras halinde tasarlamış.. Tanrı heykelleri batıdaki Yunan, doğudaki Pers tanrılarını temsil ediyor. Nemrut’ta bu iki dinin birleştiği yer oluyor. Antiochos yaymayı düşündüğü dini çok önemsiyor ve heykellerin arkasına 200 satırdan oluşan vasiyetini yazıyor. Vasiyetinde kendinden sonraki kralların tapınağı güzelleştirmesini, bu dini benimseyip uygulayanlara övgü, yapmayanlara da beddua eden, rahiplerin ibadete gelenlere en iyi şarabı sunmalarına kadar bir çok emirler var. Fakat tüm özenine rağmen Antiochos bu yazılanları uygulayamadan ölüyor.

Asit: Nemrut Dağı’nda kutsal heykellerin yanında kabartmalarda bulunmaktadır. Bunlardan en ilgi çeken aslanlı kabartmadır. Kum taşından yapılan selamlaşma kabartması 1. Antiochos’un Herakles, Zeus, Kommangene ve Apollon ile selamlaşmasını sembolize ediyor.

Asit: Nemrut Dağı´nda Commenege Kralı Antioch´un, Macaristan ovalarında ise Büyük Hun İmparatoru Attila´nın mezarları gizli; Nemrud´un Dağı´dır. Dağ göründüğü kadar konuksever değildir, kapalı bir bölgede, çelişkili bir iklimdedir. Gündüz sıcaklığının 40 dereceyi aştığı bir günün gecesinde, soğuktan donabilirsiniz. Nemrud´da gölge verecek bir ağaç ve bir su kaynağı yoktur, zirve bazen çok sert rüzgarlı, bazen sanak yağmurlu, bazen kör edici bir toz fırtınası altında ya da karlı ve buzludur.

Asit: 2000 yıl önce yaşayan, Commanege Kralı I. Antioch´un yükselişi, Büyük İskender´e benzetilebilir hatta ondan daha öteye geçerek, İskender´in yapamadığını yapmış ve üçer metre yüksekliğinde heykellerin çevrelediği dev bir mezar-anıtı yaptırmıştır. Antioch, kralın özel adlarından biridir, MÖ 1. Yüzyıl´da Antioch´un krallığı düzenli ama önemsizdi. Commanege Krallığı, Batıda Roma İmparatorluğu´nun, doğuda Pers Krallığı´nın arasında tampon bir bölgeydi. Roma generali Pompei, uzun barış görüşmeleri sonucunda, ancak MÖ 64´de Antioch´la bir anlaşma yapabildi. Kısacası, Antioch ve Commanege Krallığı´nın tarihteki yeri ve ünü, Nemrud Dağı tapınağı kadar önemli olamamış ve tanınamamıştır. Antioch´un mimarları ve işçileri dev kaya kütlelerini yontarak kuzeye, doğuya ve batıya bakan üç büyük avlu veya teras inşa ettiler. Teraslara 7-8 m. boyunda dev heykeller konuldu, Antioch kendisi ve yakınları için bir tanrılar galerisi yani Panteon yaptırmıştı. Tanrı heykellerinin bulunduğu terasların çevrelediği zirve göksel tahtın simgesiydi yani büyük tanrı Zeus´un ve Kral Antioch, Nemrud´un tepesinde kendi krallığını, tanrıların ülkesi biçiminde ölümsüzleştirmeyi amaçlamış ve başarmıştı.


Asit : Büyük ihtimal ile aradığımız belgeler Anıt Mezar tapınağında. Coğrafyası yüzünden zombilerin olacağını düşünmüyoruz. Gelen uydu resimlerine de bakılırsa sadece köylü halk var. Onlara zarar vermeyeceğiz. Anlaşıldı mı ? beyler.

Psko Soldiers : Anlaşıldı komutanım. 

Asit : Tuncay daha iyi bir helikopter ile gidiyoruz. Bilgin var değil mi ?

Tuncay : Evet var Asit.

Asit : Güzel .. O Zaman yarın şafakla birlikte yola çıkıyoruz beyler.


Nemrut dağına doğru daha çevik daha hızlı ve yolcu kapasitesi 30 kişi olan saldırma arama kurtarma helikopteri ile yola çıktılar. Tuncay dan mutlusu yoktu. Çünkü apachi tipi bir helikopterden daha çevik ve daha hızlı bir yeni model helikopteri vardı artık. Nemrut dağının tepesinde dolanıyordu Tuncay. Yanında oturan Asit Tuncay’a dönerek;


Asit : Ne bekliyorsun hadi in artık.

Tuncay : İnecek bir yer arıyorum ama bulamıyorum. Her yerde heykeller ve kalıntılar var.

Asit : Peki nereye inmeyi düşünüyorsun ? Kafanda ne var

Tuncay : Kafamda bir şey yok. İnecek yer arıyorum.

Asit : Sen neden gerginsin bu kadar ?

Tuncay : Nemrut’un Dağı. Ölülerin mekanı.

Asit : Yani ?

Tuncay : Çok sayıda kabir burada. Allah’a inanmayanlar. Kendilerini tanrı görenler. Ateş’e tapan şamanlar.

Asit : Hepsini ezer geçeriz rahat ol sen. Beni aşağıya indir yeter.

Tuncay : İneceğiz. Köyün meydanı düz oraya ineceğiz.

Asit : Köy meydanı ile Nemrut dağındaki tapınak ne kadar uzaklıkta?

Tuncay : Tahminimce yürüme mesafesiyle iki – üç saat. 7-8 kilometre.

Asit : Fazla değilmiş. Sorun değil. İn o zaman.

Tuncay : Deniyorum..

Asit : Psko Soldiers. Köyün merkezine ineceğiz. İndiğimiz gibi çok hızlı bir şekilde helikopterden aşağıya atlayın ve herkes siper alsın. Canlı olmayan her şeyi vurmak serbest.

Psko Soldiers : Emredersiniz Komutanım.



Tuncay helikopteri sarsıntısız bir şekilde Nemrut dağına en yakın olan köyün merkezine indirdi. Köy harabe gibiydi. Psko Soldiers helikopterden hızlıca aşağıya indi ve hızlı bir şekilde siper aldılar.


Asit : Bu Nilay’ı öldüreceğim. Demedi demeyin. Piramit biçimindeki ateş sunağının oradaki mezar odasında beyler aradığımız şey. Herkes dikkatli olsun. Herkes. Öldürtmeyin kendinizi.


Helikopterin etrafında herkes siper almış vaziyette kalmıştı. Evler yıkık döküktü. Esen rüzgar toprağın üzerindeki toz parçacıklarını ileriye doğru savuruyordu.


Tuncay : Burası çok sessiz.

Asit : Olması gerektiği gibi fakat anormal sessiz.

O sırada helikopter pervaneleri durmuştu. Soldaki evin içinden ağır ağır biri çıkıyordu.  Evin içi karanlık olduğu için çıkan kişinin yüzü gözükmüyordu.

Puma : Dur yoksa ateş ederim.

Kabil : Hangi birine dur diyip ateş edeceksin..


Evin kapılarından, Pencerelerden her yerden zombiler çıkmaya başlamıştı.


Asit : Herkes çatılara .. Herkes ..  Kahramanlığın lüzumu yok sayıları yüzlerce var. Nemrut dağında bile zombi. Nasıl bir dünya ..

Ateş : Helikopter ile havalanalım

Tuncay : Vaktimiz var ama başka bir yere inme imkanımız yok. Asit Hani burası köydü yerli halk vardı.

Asit : Bende uydunun yalancısıyım.

Evler kerpiçtendi. Psko soldiers tırmanmak için hiçbir zorluk çekmedi. 2 metre yükseklikteki evlerin üzerlerine çıktılar. Evlerin arasında çok fazla bir mesafe yoktu. Hızlı bir şekilde atlaya atlaya helikopterden en uzak evin çatısına geldiler.

Asit : Burası iyi. Cebrail düzenek hazırla fazla vaktimiz yok. .

Cebrail : Emredersiniz komutanım.

Asit : Uzaktan kumandalı ve etkili bir bomba olsun. Etrafında 35 metrekarelik alanda canlı hiç bir şey bırakmayacak şekilde.

Cebrail : Emredersiniz komutanım. 


Cebrail bomba yı kurmaya başlamıştı. Sayıları 250 civarında olan zombiler ise kerpiç evin etrafını sarmış etten bir duvar örmüşlerdi. Zombilerin çıkardığı sesler gerçekten de sinir bozucuydu.

Tuncay : Cebrail acele et. Lanet olasıca şeyler çok sinir bozucu.

Cebrail : Farkındayım ve deniyorum.

Cebrail : Tamamdır komutanım. Aşağıya atacağım sadece.

Asit : İşaretim ile birlikte bombayı patlatırsın. Psko soldiers Diğer kerpiç eve atlıyoruz. Atladığımız gibi de aşağıya hızlıca iniyoruz sonrada hızlıca koşmaya başlıyoruz. Sonra ise bombayı bırakıyoruz ve hızlıca koşmaya devam ediyoruz. Tam ortalarına geldiğinde bombayı patlatıyoruz.

Asit : Anlaşıldı mı ?

Psko Soldiers : Emredersiniz Komutanım.

Asit : Hadi beyler kerpiç evlerden aşağıya hadi hadi hadi..

Asit in komutu ile birlikte Psko Soldiers hızlı bir şekilde öbür kerpiç eve atladı ve zombiler ne olup bittiğini anlayamadan aşağıya atlayan bütün psko soldiers üyeleri dağa doğru koşmaya başladı. Zombiler ise onları takip ediyorlardı. bir kaç dakika koştuktan sonra Asit avucunun içini kesti. ve bombayı Cebrailden aldı.

Asit : Siz koşmaya devam edin..

Asit elindeki kanı bombanın üstüne iyice sürdü. ve o şekilde bombayı bırakarak koşmaya devam etti.  Bir dakika kadar koşmaya devam etti ve bir kaya gördü.

Asit : Psko Soldiers Herkes kayanın arkasına. Cebrail şimdi patlat..

Zombiler bombanın etrafını sarmışlardı bile.

Ve bom...

Her tarafa kanlar kol ve bacak parçaları dağılmıştı. Etraf tam anlamıyla kan ve et parçalarından farksızdı.

Asit : Güzel iş Cebrail..

Cebrail : Sağ olun komutanım.

Tuncay : Fark ettin mi ? Asit.

Asit : Neyi ?

Tuncay : Zombiler arasında hiç kadın kız çocuk kız yoktu ?

Asit : Evet fark ettim hepsi erkekti.

Tuncay : ilginç böyle bir şeyi ilk defa görüyorum.

Asit : Neyse boş ver vardır bunda da bir keramet.. Nemrutta değil miyiz ?

Tuncay : Lanet olsun.. Bir an olsun unutmuştum Nemrutta olduğumuzu. Nemruttan nefret ediyorum. Bu Kazene köyünden de nefret ediyorum. Şu Kazene mezarlığından da nefret ediyorum.

Asit : Tapınağa doğru yürüyoruz Psko Soldiers Herkes dikkatli olsun.

Kızgın güneşin altında çöl sıcağında ve toz bulutları üzerlerine doğru gelip geçerken Psko Soldiers yürümeye devam etti. Dağın zirvesine doğru uzanan patika yol da dikine doğru gitmeye devam ediyorlardı. Dağın zirvesine doğru 7-8 kilometrelik yürüme mesafesi daha uzun geliyordu. Sırtlarında tesisatları silahları da ağırlık yapıyordu. Kanter içinde kalmışlardı ilk baharın öldürücü yazında. Ama genede dinlenmeden yürümeye devam ettiler. Yürüdüler 3-4 Saat kadar yürümüşlerdi. Güneşin konumuna göre Nemrutta Öğle vakti gelmişti. Güneş kendini gösterdi ve artık Güneş çok daha fazla tenlerini yakıyordu. Yüzlerinden akan terdeki tuzlar gözlerini yakıyordu Psko Soldiers 'in. Ama pes etmeden geri dönmeyi akıllarından bile geçirmeden yürümeye devam ettiler. Tapınağı arıyorlardı. Tapınağın girişine yakın o zamanlar tapılan devasa yarı insan yarı tanrı diye inanılan zeus herkül apollo gibi heykelleri gördüler. Heykellerden geriye sadece kafaları kalmıştı.

Ali Arda : Acaba Milattan önce de dünya yı zombiler mi bastı ? ve uygarlıklar yok oldu.

Cehennem : Nereden çıkardın bunu ?

Ali Arda : Baksana kafalara hepsi insan kafası bunların sakallı saçlı.

Cehennem : Yani ?

Ali Arda : Yanisi şu ; Milattan önce bir virüs geldi ve insanları zombiye çevirdi. Bu heykelleri yapılan insanlarda insanlığı kurtardı. ve o zamanlar tanrı ilan edildiler. Bir nevi zombilere karşı bağışıklıkları vardı o insanların ısırıldılar ama zombiye dönmediler. Kurtardıkları insanlarda onları simgeleyen bu anıtları bıraktı ileriki nesillere ders olsun diye.

Cehennem : İlginç bir tez.

Ali Arda : Olmayacak diye bir şey yok..

Sonunda yürümeye devam ettiler heykellere doğru. Heykellere doğru yürüdükçe heykellerin daha da büyüdüğünü gördüler. Heykellerin yanına geldiklerinde Aslan figürlü bir kapı gördüler.

Asit : İşte burası.. Cihaz da delirdi. Herkes dikkatli olsun birbirinizi koruyun. Nasıl tek parça geldiysek öyle gidelim buradan Adam kaybetmek istemiyorum.

Asit : Cebrail kapıyı patlat.

Cebrail : Ama efendim burası tarihi eser.

Asit : Tarihi eser mi ? kaldı, biz olduk tarih ve eser. Ne diyorsam onu yap Asker.

Cebrail : Emredersiniz efendim.   

Cebrail çantasından çıkardığı bomba ve fünye yi kapıya yerleştirdi. Psko Soldiers heykellerin arkasında Cebrail in işinin bitmesini bekliyordu. Cebrail fünyeleri yerleştirdikten sonra koşarak Heykellerin arkasına oda saklandı. Saymaya başladı sessiz sessiz. ve bir gürültü daha koptu. Büyük bir patlama duyuldu. Tufan patlamanın duyulmasıyla bir anda elleri ile kulaklarını kapattı gözlerini de sıkıca kapatmıştı. Mevlananın Mezar odasına dönmüştü. Vücudu nemruttaydı fakat ruhu mezar odasında sıkışıp kalmıştı Tufan'ın. Kapılar ön tarafa doğru düştü.

Asit : Aferim Cebrail.

Cebrail : Sağ olun komutanım.

Kapıların düşmesi ve patlamayla birlikte her yer toz bulutu olmuştu. Psko Soldiers yerinden kıpırdayarak içeri doğru girmek istedi.

Asit : Benimle kalın yerlerinizden ayrılmayın. Bekleyin sabırsızlanmayın.

Asit içinden saydığı her halinden belliydi. Bir dakika bile geçmeden İçeriden sayıları 100 leri bulan adamlar çıkmaya başladı. Hedef gözetmeksizin ateş ederek dışarıya doğru çıkıyorlardı.

Asit : Bingo .. Ölü yada diri. Hepsini Öldürün Bir tane sini sağ bırakın onu da konuşturalım. Ateş serbest.

Asit'in Ateş serbest iyle birlikte yeni Psko - Soldiers ateş'e ateşle karşılık vermişti. Ateş ederek askerleri öldürmüşlerdi. Askerlerin hepsi öldükten sonra

Asit : Canlı kalan var mı ?

Cehennem : Kalması lazım.

Asit : Tek tek bakın. İçeriye dikkatlice giriyoruz.

İçeriye girdikten sonra baş döndüren güzellikteki tapınak herkesi hayretler içinde bırakmıştı. Tapınağın içinde eski yapıtlar göz kamaştırıyorlardı. Cehennem koşarak Asit in yanına geldi.

Cehennem : bir kişi bulduk getiriyoruz.

Asit : Güzel getirin.

Asit aradığı belgeleri bir zeus kafasının arkasında bantlı bir şekilde bulmuştu. Bulduktan sonra

Asit : İşte şimdi keyfim yerine geldi.. Nerede bu adam..

Ateş'e Tapan : Sana bir şey söylemeyeceğim.

Asit : Söyleme napalım.

Ateş'e Tapan : Piç kuruları sizi.

Asit : Önderiniz nerede ?

Ateş'e Tapan : Önderimizde kim.

Asit : O zaman tanrınız nerede ?

Ateş'e Tapan : Ateş in olduğu her yerde. 

Asit : Görelim o zaman. Cehennem şurada yanan ateş 'ten getirsene biraz yakalım.

Ateş'e Tapan : Beni o yakmaz.

Asit : Görelim bakalım yakıyor mu yakmıyor mu ?

Cehennem elindeki yanan meşaleyi adamın göğsüne doğru tuttu. Adam dan çığlık bile gelmiyordu. Sanki canı acımıyordu.

Asit : Şimdi konuşacak mısın ?

Ateş'e Tapan : Tanrım beni yakmaz.

Asit : O zaman tırnaklarını sökün Cehennem sen adamı tut kabil sende adamın tırnaklarını tek tek sök..

Adamın tırnakları tek tek sökülüyordu adamın yinede gıkı çıkmıyordu.

Ateş'e Tapan : Sen kimsin ki de canımı yakacaksın benim.

Asit : Yarı tanrın nerede ?

Ateş'e Tapan : Bilmiyorum.

Asit : Tanrın çok büyük ise bizim elimizden seni kurtarsın.

Ateş'e Tapan : benim inandığım senin inandığına güler..

Adam öyle bir gülüyordu ki Kapıdan içeriye zombiler girmeye başlamıştı. Dışarıda vurdukları bütün adamların hepsi zombiye dönmüştü. Adam ise zevkten gülüyordu. İşte tanrım beni kurtarmak için askerlerini gönderdi.


Asit : Ateş Tuncay Tufan Sağ kanat.. Puma Cebrail Kolera Soldasınız. Cehennem Kabil Ali Arda ve ben ortadayız.

Ateş'e Tapan :  ne o korktun mu komutan ( HAHAHAHAHAHA )

Asit Silahıyla Ateş'e Tapan adamı alnından vurdu. Evet çok korktum şimdi de gül bakalım.

Üzerlerine gelen sayıları 100 zombiye silahla karşılık vermeye başladı Psko Soldiers. Kafalarından vurdukları zombiler bir daha kalkmamak için yere düşüyorlardı. Tapınağın geniş olmasından faydalanan Psko Soldiers Zombileri temizlemekte fazla zorlanmadılar. Zombileri öldürdükten sonra herkes dinlenmek için bir yere çekilmişti. Bir saat sonra ise Asit herkesi etrafına topladı.

Asit : Şimdi buradan da dünyanın en büyük Hitit Devleti'nin başkenti olan Hattuşaş var. Çorum ile sungurlu arasında boğazkele ilcesinin doğusunda. Büyücülerin baş kenti.

Tuncay : Bir o eksikti zaten. Bu hattuşaş ta tarih ile ölüm aynı yaştadır.

Asit : Anlaşma anlaşmadır ..

Ateş : Aynen anlaşma anlaşmadır.

Asit : Oraya gidiyoruz.. Anlaşıldı mı Psko Soldiers ?

Psko Soldiers : Emredersiniz Komutanım.    

Asit : Geceyi bu tapınakta geçirmemizin hiç bir mahsuru yok. Kamp kurun. Cebrail ve Cehennem tuzakları hazırlayın bu ateş'e tapanların nereden geleceği belli olmaz. Ölüleri tapınaktan dışarıya atın. Sabahta gitmeden bu leşleri yakın.  ilk nöbet Tufan da..

24 Saat Önce : Nemrut tapınağı

Adam 1 : Köylülerin hepsini zombiye çevirdik efendim.. Kadınlarıda öbür mabetimize gönderdik.

Şaman : Aferim. Ben tahtıma gidiyorum. Nilay'ın dediklerini unutmayın. hepsini öldürüyorsunuz.

Adam 1: Emredersiniz.

Şaman : Bu  gece zombi etini ateşte pişirip yiyin. Yarın sabahta. Silah seslerini duyduğunuzda gene. Size işkence yapsalar bile bunu hissetmeyeceksiniz. Eğ erki onları öldürmeyi başarırsanız panzehir için karargaha gelin. Eğ erki sizi öldürürlerse otomatikman yarım saat içinde zombi ye döneceksiniz. ve öyle öldürmeyi deneyin birde.

Adam 1 : Emredersiniz efendim.


Şimdi ;

Asit : Beyler her şey hazır mı ?

Cebrail : Hazır komutanım. Her şey kontrol altında.

Asit : Tufan 'a göz kulak olun kafası gidip geliyor. Çatışmada bile yoktu. Tek kurşun sıktığını da düşünmüyorum.

Cebrail : Emredersiniz komutanım.

Asit : Ona göz kulak olun Üste döndüğümüzde ise geri gönderelim artık bize pek faydası yok onun.

Cebrail : Emredersiniz.

Psko Soldiers kamp kurmuştu. Gün artık bitmiş karanlık çökmüştü. Büyük bir bela olan ateş'e tapanların soyunun tükendiğini düşünüyordu Asit ve Arkadaşları.

O sırada başka bir mabet ;



Şaman : Ne oldu öldürdünüz mü askerleri ?

Adam 1 : Efendim sayıları binlerceydi canımı zor kurtardım.

Şaman : Peki amcam yaşıyor mu ?

Adam 1 : Hayır efendim oda öldü.

Şaman : Sen neden yaşıyorsun ?

Adam 1 : Efendim size haber vermek için geldim Ölmek yada ölmemek sorun değil.

Şaman : Peki..

Adam 1 : Efendim ben hala size bağlıyım. Panzehri alabilir miyim ?

Şaman : Verin panzehri şuna en kuvvetlisini.

Adam 1 : Sağ olun..

Şaman : Virüs kanından atılınca bunu zombilere atın. Acısını hissetsin.

Adam 1 : Hayır efendim .. Lütfen.. Hayır .. Hayır ...





1 yorum: